19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 Armhk 18M CUMHURİYET SA\AT BAHİSLERİ İKTİBASLA AFİS HAKKINDA ıMIIMIIIIIIIIimilMIIIIIIIIIMIIIIIIIMIIHMIIMMIIIll Kendinizi yıpratmayınız! Bedri Rahmi Eyüboğlu Diderot'nun olüniii Büyük Filozofun sıhhati ilk defa olarak Rusya seyahatinde bozulmuştu Derleyen: Hamdi Varoğlu Büyük filozof Diderot, doktorlarla alay etmekten zevk alan, hekimi, ilâcı, sırasında hiçe sayan sıhhatli insanlardandı. Hekimlerden dostları yok değildi. onlarla soh bet etmekten zevk alır, meclislerinden hoşlanır, fakat mütalealarma kulaklarıru tıkardı. Bu sağlam, sıhhatli adamın sıhhati, ilk defa olarak, Rusya seyahatinde bozulmuştu. Çariçe büyük Katerine'nın davetini istemiye istei miye kabul etmişti. Yaradılışı itibarile gezgin adam değildi, itiyadlarına. evine, kütübhanesine bağlı icii; itiyadlarını bozup, iklimi deîişik, yaşayış tarzı başka. sürekli yorgunlukları icab ettirecek bir diyara, velev kısa zaman için göçmenin sıhhati üzerinde pek de faydalı tesirleri olamıyacağını tahmin adiyordu. Nitekim, dipdiri bir adam olarak Rusyaya giden Diderot, Fran saya hasta döndü. Çariçe, dünya ölçüsünde bir değer taşıyan bu büyük filozofu, lâyık olduğu şekilde ağırlamış. ona [ her türlü itina ve ihtimamı gösterj miş, verdiği pahada ağır hediyeler arasında şahane bir kürkle bir de manşon hediye etmişti. Fransaya dönecegi sırada, gene hediye olarak kendisine bir araba verdi, maiyetine de, hoşsohbet, güler yüzlü, her an hizmete âmade bir adam kattı. I Diderot, ne karın doyurmak için, ne yatmak için konaklamağa yanaj şıyordu. Kendisine, bu şartlar altında, hizmet etmek kolay is deI ğildi. Filozof emrine verilen arabayı âdeta ev haline getirmişti. I Petersburg'dan La Haye'e kadar | arabadan dışarı çıkmadı. Orada, I Catherine'in bazı talimatını yerine i getirmek üzere kısa bir ikametten j sonra, Diderot, 1774 senesi ekim I ayı başbrında, nihayet, evine kaFilozofu karşılıyan karısı ile kızı, onu her zamanki gibi neşcli, güler yüzlü, tatlı sözlü, fakat bir parça zayıflamıj buldular. Az sonra, Diderot, hastalığının ilk ârazını gösterdi. Fazla yol yürüdüğü, yahud merdiven çıktığı zaman nefes nefese kahyordu. Otuz senedenberi, bir rahatsızlığı olmpd'ğını anlatmak tatiyor, kendisini boşuna rahatsız etmemelerini söylüyordu. Söylenen sözleri mükemmel surette işitiyor, fakat hareketsiz dudaklanndan bir tek kelime çıkmıyordu. Vaziyet nazikti. Hastayı kendi haline, kendi keyfin» bırakmak olamazdı. Tekmil fakülte büyüklcri, I bu fikir büyüğünün etrafına toplanmışlar, onu Azrailin aman^z pençesinden kurtarmak için yap U ması icab eden şeyi, almacak o'^n tedbirleri elbirliğile kararlaçtırmıslardı. G«ne o devrin bas tedavi usullerinden olan, bugünku neslin kocakarı ilâcı saydığı usuller bir bir tatbik edildi. Hacamatlar, yakılap birbirini takib etti. Nihayet, geceyarısından sonra saat bârde, hasDidorot ta yatağıodan kalktı, koHaiuna obinaın dördüncü katındaki dal turabildi. •ede oturuyordu. Kütübhanesi Üç gün, Oç gece, DUkrefnun mu .e bir kat daha yukanda idi. Dokoru, belki yüz defa ikazda bulun hlti, derin bir endij)» içinde yaamuç, o evden çıkmıyacak olursa ö mısb. Btiyük filoztrf, haatalığın ilk eceğini söylemig, fakat löz dinle şiddetli belirtilerini atlatmıg görünhezeyan halind» :ememisti. Dostları da çok sıkılmı? mekle beraber, idi. Ancak, hezeyanı akıllıca bir ar, lâkin kendisini ikna edememishazeyandı. Kâh lâtin ve Yunan eerdi. serlerinden parçalar zikrediyoT, Hastalığının ilk ârazı kendini gö» bunları gayet mükenanel tercüm» ;erdikten bir müddet sonra Diderot, ederek mütalealar jrörtttuyor; kâh, esadüfen tanıştığı bir hekimla koHorace'daa, Virgüe'den siirler ouşurken, ona, bu hastalığı hak kuyor, hararetlenlyor; sonra, yanın :ında bir takım izahat vermi», bir dakilerl* teklifsizce konusmağa bas aç senedenberi duymakta olduğu lıyor, saati soruyor, uykuya yatma •ahatsızlıkları tafsilâtile anlatmıs zamanı geldi diyor, yatağına eiri. O gün aralarmda söyle bir mu yor, yatıyor, biraz conrâ kalkıp avere geçti: tekrar koltuğuna avdet •diyordu. Bu hastalık İçin naaıl bir t«Dördüncü gün, bu hezeyan hall avi takib ettiniz? geçti. Hasta iyilesmis gibiydl. DiFilozof cevab verdi: derot, «ski neıesini yeniden bul Şimdiye kadar hiç bir tedavi muştu. tıtihaıı g«ldi, uykuları düapılmadı. zeldi. Sokağa çıkmaktan, gezmek Hasta imişsiniz. Kendiniz* ten, dolaşmaktan başka bir arzusu akmanız lâzım. Bu hastalığın so kalmamıştı. Buhranı atlatmıştı. Hiç u fena olabilir. bir siddetli ıztırabı yoktu. Yalnız, Ne şekilde fena olabillr? Siz halsizdi v» zayıftı. Derken. günün « bu hastalığın en fena netlcesi birinde, bacaklannm siftigini görıedir? dü. Hekim, soğukkanhlıkla »u c«vabı O tarihte âdeta muoize nev'lnden erdi: tedavileri ile şöhret kazanmış olan Füc'e ile ölüm. Maloet isimli bir hekim vardı. DiDiderot bu korkunç teshls kar derot'ya onu tavsiye ettiler. Filoısında dehşete kapılmak şöyle dur zof, hekim ve ilâc aleyhtarlığını 1un, bilâkis gayet sakin davran bu münasebetle bir kere daha bemış, hiç bir ilâc kullanmıyacağını, lirtti ise de, ailesi efradının yalvarılç bir tedavi tatbik ettirmiyeceği malarına dayanamadı, doktonı çali, tabiatin iradesine karçı koymak ğırmalarma razı oldu. Maloet, haıiyetinde olmadığını söylemişti. kikaten hâzik bir hekimdi. Dok*** torluğun yalnız ilâc vermekten, teşDiderofnun hastalığı, o zamanki his koymaktan ibaret bir hüner oltâbirle angor pectoris denilen an madığını, her şeyden evvel hastanın gine de poitrin'di. Bu teşhis üze maneviyatını kuvvetlendirmek icab inde sonradan işliyen bazı kalem ettiğini bilenlerdendi. Diderot'ya bu ,er, bu acaib huylu filozofun, se iki usulü de tatbik etti. Ama ne jebleri meçhul olduğu kadar akı yapsın ki is lsten gecml| bulunuyordu. Günleri, günleri değil hatt* seti mühlik olan böyle bir nadide saatleri sayılı bu dünya büyüğüne, astalığa turulduğundan dolayı kendisi ne kadar büyük hekim omemnun bile olduğunu yazmışlarursa olsun, yapabileceği hizmetin, ı. kuru teselliden ibaret olduğunu acı Diderot, sıhhatinin iyiden iyiye acı anlamıştı. Sulardan, otlardan bozulmuş olduğunu 1784 senesinde ıbaret teselli ilâdan verdi, eekilip anlamiftı. Kafasını boşalmı? hisse gitti. Gene mucizeli tedavilerile diyor, orada fikir namına bir sey meşhur bir de doktor Bacher varkalmadığını söylüyordu. Kendini dı. Onu da çağırdılar, onun yapaaima yorgun buluyordu. Giyinme bildiği de mucizeli ilâclarını esir;i bile bir külfet haline gelmişti. gememekten ibaret kaldı. Hemen hemen hiç sokağa çıkmaz kurtarıcı beser mudıesini, öldürülmuştu. Boğazına düşkün bir a cü iliht mucizenin yenmeei mudam olduğu, halde, simdi gayet az kadderdi. Diderot, ayaklarmdakl i'emek yemeğe başlamıştı. Lokma şişleri indiğini, ayağa kalkıp dolaarını çiğnemekte bile güçlük çe şabildiğini görünce doktorluğa v* kiyordu. Gerçl dişleri agrımıyor doktorlara inanmak mecburiyetinde du, fakat topluiğne çıkarır gibi, u kalıyor, fakat bu muvakkat iyilik cundan tutunca dişlerini kolayca geçip de ayaklar tekrar şismeğe bas ;ıkarıveriyordu. Bütün bu hallere layınca, imanını yeniden kaybediağmen büyük filozof, gene aynı yordu. ateşln tavırlı, gene aynı hoşsohbet, Aylardan temmuzdu. »öyük filoaynı cerbezeli adamdı. O senenin şubat aymda bir gün, zof o günün sabahı yatağından Diderot bol miktarda kan tükürdü. rahat rahat kalkmıstı. Öğleye kadar damadı ile neşeli neseli konufO sırada yanında bulunanlara: Artık tamam, dedi. Ayrılık tu. Bacağındaki yakıları değiştirtü. zamanı geldi. Metinim. Belki iki Sonra sofraya oturdu. Yemekte çor gün sonra değil, ama iki hafta. iki ba, haşlama et vardı. Yemiş olarak ay, pek pek bir sene sonra yolcu da kayısı ve kiraz. Diderot çorbasını içti, etini yedi. Hattâ bir mikyum. tar da hindiba salatası aldı. Bu kan, dğerlerinde bir iltihab mekten sonra bir kayısı yemek isbulunduğuna alâmetti. O tarihte, tedi. Karısı buna mâni olmağa kalbellibaşlı tedavi usulleri arasında, kışınca: hacamat en başta geliyordu. Yir Bırak a canım, bir kayısı adami dört saat içinde üç defa kan aldılar. Bu hacamatın tesirile midir, ma ne yapar? dedi, güldü. Kayısıyı iştahla yemiş, sonra dir yoksa filozofun naturasının sağlamhğından tnıdır, her nedense, e seğini masaya dayayıp, biraz uzakmoraji geçti, hasta nekahete girdi. ta duran kiraz kompostosuna uzanFakat aradan bir hafta geçtikten mak istemişti. O sırada birdenbire sonra, bir gün, ansızın başka bir bir öksürük geldi. Sonra öksürük âni olarak kesildi. Sofradakiler tehâdise oldu. Tedavinin ilk tesiri Diderot'nun lâşlandılar, bir sual sordular, cevab aile ve dost muhitlerinde büyük ü alamadılar. Sarstılar, başı düştü. Dünya tarihine admı çok derin midler doğurmuştu. Herkes tehlikenin geçtiğine, büyük adamın bü çizgilerle kazmış olan koca filozof yük bir bâdireyi atlattığma inanı son nefesini vermbti. *** yor, seviniyordu. O gün, Diderot, bir sohbet esnasmda, birdenbire Diedrot'nun va^i'eti. ölümünden dili dolaşarak, başladığı bir cümle sonra vücudünün açılar^k muayeyi yanlış söylemiş, tekrarlamak is nesi yolunda idi. Bu amrliyrnin hateyince aynı yanhşlığı tekrar et yatta kalanlara faydası olacağına mişti. O zaman ayağa kalktı, ayna inandığı içir. arzumnu bir çok deya baktı: (Nüzül!) dedi. AJTII za j f 3 İ a r tekrsrlamıstı. Vasiveti yrrjrie manda, orada bulunan kızma, ha j getirildi. Otopsinin n°ticesi şöyle fifçe çarpılan ağzını gösterdi, buz I Ç' k t l : B a5. yirmi yasmda bir insan gibi kesilen, hareketsiz kalan elini j b a Ş ! kadar sağlam ve makemmeldi de ona uzattı. Bu soğukkanlıhk şah j Akciğerlcrden biri su dolu idi. eserinden sonra, yatak odasına geç j Kalbin büyüklüğü, normal insanti, yatağına yattı, ailesi efradını i lafin kalbinden üçte iki nisbetinde yaruna çağırdı, birer birer hepsini j ^ a z l a i d i Safra kesesinde cdc'en es e r kucakladı. Evin içinde bulunan her yoktu, kese kupkuru idi. Bıma kes şaşkına dönmüştü, yalnız onun ' mukabil, safra kesrsinde en küoüğü fmdık irilieinde yirmi bir tane tas akh başında idi. Bu hâdise olduğu zaman saat ge bulunmuştu. Dünya büyükleri arasında en yük cenin on biri idi. Hekimler, cerrahlar derhal koşup gelmişler, Di sek mevkilerden birinin sahibi olan | derot'nun etrafını almışlardı. Lâkin, Diderot'nun kemiklerini, kendisinson dakikalarını yaşadığını zanne den sonraki nesiller çok aradıkları gölen, buna rağmen tıbba ve tabibe halde bulamadılar. Avlusuna 'nançs'zlığınHan zerre feda etmiyen müldüğü kiliseye. bir araiık kalobu adamı yerinden kımıldatmağa rifer tesisatı yapılmıştı. O sırada, ;mkân yoktu. El işaretile, hiç bir Diderot'nun mezarı kaybolup gitti. MERAKll SAHİFE1ER TARİHTEN Sokakta, garda, tünel, tramvay fsbesi de: usta işlerini ve etrafımızı landığını anlamak isterseniz bu gihi herkcs:n uğrak yerlerinde, ço büyük bir sevgi ile incelemekle afişteki ihtiyar kadın başı foloğrağu zaman gülerek, bazan kaşları başlar. Ressamın düzeni bu iki fını görmenizi isterdim. Ne eski, nı çatarak gözümüzün yolunu ke sevgiyi sonuna kadar atbaşı bera ne yeni hiç bir usta ressamın esesen ve: Beni görmeden geçemezsin ber götürebilmektedir. Bunlardan rinde bu kadar dehşetle işlenmiş diye avazı çıktığı kadar bağıran ' biri ağır basarsa usta sevgisi etra çizgiler görmedim. Çok yaşlı bir resimlere Afiş derler. Avrupada fımızı inceleme gücümüzü belli bir yüzdeki çizgi'.eri son kertesine kayüz yaşını aşan bu sanat bize ge | şekilde aşarsa düzen bozulur, ö dar inceledim ve hepsini yakalaleli yirmi beş sene oldu. Bizde bu J mürbillâh o ustanm kulluğundan dım diye övünen ressam bu fotoğsanatı ilk defa olarak ciddiye alan, kurtulamayız. Benim gözlerim ba rafı görse ya düşer bayılır yahud Avrupalı bir afişçi gibi çalışarak na yeter diyip usta işlerine arka da fotoğraf adesesinin içinde kaç afişlerini yurdun her yanına sala mızı dönersek gide gide bir de ba çeşid göz ve kaç çesid kerte oldubilen Eyhab Hulusi olmuştur. A kanz ki bundan sittin sene evvel ğunu anlardı. Hani fidrna sormuşkademimizin afiş bölümü de yirmi âlâsı yapılmış bir resim çeşidine lar: Niçin büvürsün? Torum itibeşinde sayılır ama ne hikmetse varmışız. Yahud da yanıbaşımızda yor, demiş. Tohuma sormuşlar: bizim afiş böiümünden çıkanları durduğu halde ne yaptığından ha Niçin itersin? ToDrak rahat bırakpiyasa bir türlü tutmaz HalbuVi berimiz olmıyan bir başka ustanm mıyor ki. demiş. Toprağa sormuşAkademiden yetişen afişçiler ara dörtte biri kadar yol almışız. Bu lar; sebebini toprak olduğun zasında Avrupanm herhangi büyük gün hiç bir afişçi tasarlıyamıyorum man kulağına söylerim, demiş. Siz bir şehrinde eserlerini göğsünü ge ki resim sanatımn başına gelenler de göze sorun: Sen bir insan oğlu, re gere teşhir edebilecek genc'er den habersiz olsun. Beyoğlundaki insanın üstüne titrediği, öteki adfvardı. Yirmi beş sene içinde. orta İsviçre afişleri bugünün çeşid'i se, bir cam parçası, nasıl o!ur da lama senede dört afişçi yetiştirdiği yönlerdeki resim arama ve buluş onun altında kalırsın? Göz der ki: ne göre, bugün yüz tane güveniür ı lanna güzel bir örnektir. Zamanı Akıl rahat bırakmıyor ki .. Akla afişçimiz olacak ve bunlardan hiç mızın en iyi ressamlannın bir ö sorarlar. kabshat bende değil yürekte, der, o da bazan geçmise oaolmazsa beş on tanesinin eseri dün ı mür pahasına elde ettikleri çeşidlı zan geleceğe havale eder. fotograf ya ça'pında bir ilgi uyandıracaktı. buluşlan en iyi afişçilerin orta gözile, sanatkâr gözü arasındaki Akademiden yetişen genclerin ço malı, baba yadigârı gibi hiç çekinkavga böyle geldi böyle gideceğe ğunu piyasa tutmadı, bunlardan meden kullandıklarını görüyoruz. benzer. . bir kısmı da piyasaya metelik ver [ Sergideki afişlerin en güzellerinde medi, netice: Yirmi beş sene için bugünün en iyi ressamlarının apaAfiş sanatına: Yol kesen bir sande mesleğile geçinebilen bir tek çık damaalan vardı, ama ressam attır diye başlamıştık. Her ne pa [ Bir iki hatta evve; oazı yazar ve ı afişçi tanıdık. Eyhab. Yirmi milyo aynı renkler aynı biçimlerle sevı;i hasına olursa olsun duvarda eriyip gazeteci arkadaşlarla New York'un na bir tek afişçi düşerse. bütün pi lisinin portrenisi mi yapmış? Afiş gitmeğe hiç bir ressam yanaşmaz. bir lokantasında öğle yemeği yiyor yasa da ona koşarsa, elinden ne çi de tutmuş aynı buluşlarla sevgi Bugünün resmi fısıldayan. mırılda duk. Biz bu lokantada hemen her çıkarsa binlerce basılıp her tarafa li yerine bir yaban eşeği, yahud da nan, inleyen bir resim değil afiş salı günü buluşarak mesleğimlze yayılırsa, hiç bir duvarda eserile bir dilim sucuk afişi döktürmüş... sanatı kadar patırdıcı bir resimdir. aid hususları konuşuruz. İçimizden boy ölçüşecek bir başka afiş ÇIK Ömrüne bereket iyi etmiş. çünsü Aradaki farka gelince ressam üze biri halkın kıymet verdiâi bir çok mıyacağına yüzde yüz emin olursa çaldıysa da miri mahn çalmış. son rinde tutunduğu duvara saygı gös kitab yazmıştı. Bundan başka bir o da nc yapsın .. Yaksın Ziraat ra zahmet edip bu orta mahna ken terir, büyük çıkıntılar, büyük çu ajansa da geniş yayın imkânları Bankasına yirmi beş sene önce çiz di gözünün nurundan da bir şeyler kurlar yaratarak yüzeyleri altüst bulan makaleler verirdi. Son zadişi çubuğunu (tüttüren köylüyü) katmış. Aynı sereide bir de fo etmez ama bunun acısını düz renk manlarda televizyonda seans alkevfine baksın... tografın çok önemli bir yer lerden, düz biçimlerden çıkarır. Bir mıştı ve yakında konferans vermek Ge*?en hafta Beyoğlunda (1) açı tuttuğu görünüyor: thtiyarhk üs j önemli fark daha: AÎiş, göze değen • üzere turneye çıkacaktı. Bütün afiş gördüm: Düm \ her çeşid araçtan faydalanarak bi ı bu meşgale onun gece gündüz mec lan İsviçre afiş sergisinL gezerkt'n tüne bir ister istemez bunları düşünüyor düz bir fon üstünde, aşağıda sol ze herhangi bir şeyi sevimli, önem mualara yazı yetiştirmek ve yeni dum. Binlerce afiş arasından seçil köçede insafsızcasına ihtiyar bir li kılmağa çalışır. Renklerin, bibir kitab neşretmek için çal'şmad ğini sandığım bu afişlerin içinde kadın başı Başın öniinde as?sıdan çimlerin tükendiğini görünce yazısına, yazı yazmasına mâni olamıen aşağı on tanesini seve seve evi yukarıya dizilmiş bir tek satır, ıhti ya. söze başvurur. Yalnız yazıyla ! yordu Bütün arkadaşlar onun bu yarlık üstüne bir şey. min duvarlarına as?Hım, asardım istiflenmiş mükemmel afişler var kudretine ve çalışma azmine hayasmasına ama şimdi bir alicengiz [ Bugünün resminin fotograftan dır. Afişin iyisi bağıra bağıra korandılar. Hepsi de: elr^Hrmeci çıkar da: niçin umacı gibi korktuğunu, niçin nuşur, resmin iyisi konuşmaz. söz Canım bu kadar çalışabilmek Amma da iri lâkırdı Senin fotografm hiç bir zaman ulaşp.mı süz bir bestedir. Öyle bir şarkı ki için ne yapıyorsunuz? diye soruevinin duvarı Dolmabahçe sergi yacağı bir alanda dolaşmaktan hoş kulakla değil gözle dinlenir. yordu. sarayı mı? diye sorguya çekerse oEvet hepsi aynı şeyi soruvordu. • Yapağı fintlnnmızın indirilmesi na derim ki: Traş bıçaklarında ihtikâr Yalnız ben ncdcn o kadar çalıştı Saray olmasına saray değil zarurî görülüyor yapıldığı ihbar edildi ama sergi olmasına sergi... Öyle Piyasad» satı'.makt» o'.an bazl marYapaEi fıf.tlarımi7.ın dünya piyıı»» ğını sordum. bir dört duvar ki yirmi senedenoe k& tra; bıçaklarında İhtikâr yapıldığı sımn üsıunde olmasına ragmen haricArkadaş biraz hayret eder gibi ; ri iki çift ressam eözü (bir çifti Bölge icaret MüdürlUğüne İhbar edll den bazı t.ilebler gelmekted r. Gents göründü. Ben de o sııada sualimi ölçüde ihr?cat yapılabilmesi için flatml)tir. benim) iki çift uçak aravan projöktekraHadım: Iddiay» göre. bugün* kadar 100 lük İHrın Indirl'mesi zanırî görîilüynr. tür gibi bu duvarları delik deşik et p.kftl 550 kuruşa satıUn jüetler, lthaMa^maflh son giinlerde dünva yt Evet, neden bir şürü kitab mektedir. Sen bana daha akıllıca lâttakl güçlük bahane edilerek 650 ku pngı fiatlarmda da bir yükselme tema yazıyorsunuz? Neden düzineler'.e yulü sezilmektedlr. Bu yükselme tabir sey sor de ki: ruça verilmektedir. nutuklar hazırhyorunuz ve neden Otomobll y«delc ıkjtmı d» büyük hakkuk ett'.ei takdirde harice satışlar Bizim bildiğimiz afiş evin içibütün suallere cevab vermeğe ça »lçüd» p«h«Lüı^miîtır. İthslatçıların daha hıvraretlçnçrreîîtlr. ne asılmak için değil, yol boyu duGeçen ay 216 tnn yapağı ihrac edil lışıyorsunuz? Yaşlarımızın hemen durumu lıtlamar »derek kendilerlne varlara yaptştınlmak için yapılır. nlsbetslz menfaatler aajjadıklarından mıştlr. Trakya mnlları 275. Anadolu hemen aynı olduğunu biliyorumctnsleri 250 kıtrustur. Yerli dokuma Altmışına merdiven dayadık. BüAfişLn iyisi; evin içinde kafese kon şikâyet olunmaktadır. muş bir canavara döner Afiş dedi 26 işçi, grev yaptnaktan samk fabrlknları ve bilhass* halı atelyelert I tün hayatınız miiddetince herkesi plyasamızdan mübayaaya başlamışlarolarak yargılanıyor ğin sokakta gerek, onun hakkınhayrette bırakacak derecede çahşdır. Çiçekpazarındaki Vakıf Is hanında dan ancak sokak gelir, evin içintınız. Ne diye şimdi biraz rahat tki hırsız mnhkum oldu çalıjan lsçilerden 2S klşi. topluca 1{İ de mi? Maazallah adamın üstüne Bir mıiridet evvel Bayram i?;nlnde ederek genc nesillere çalışma imkâterkebnek ve dolayısüs grev yapmak saldırır, ısırır, dalar, kopartır... suçile 10. Asllye Cez» mahkemesinc birlnin motörunden bir çnk e;ya ça nı bırakmıyorsunuz? Emin olun Bak işte şimdi oldu bu konu üs verilmlş\erdir. Ijçller sorgularında. larken yakalanan Şabanın duruşması gencler kendileıine yer bırakmatünde konuşmağa değer. Bugünün grev yapmadıklarını. yedi giin geçîlği 2. Asllyede dün karara bağlanmıştır. dıeınızdan dolayı size teşekkür etl| Suçu sabit görülen nanık 4 »y. 20 giın afişçisi, rastgele afişçisi değil, çe halde üc? erlni alamadıkları İçin temiyeceklerdir. ker teker i^i bıraktıklarını söylemis hapee mahkum edilmlsür. Bir çok j kirdekten yetişme afişçisi, herşey lerdir. hırsızlık suçunun faili olan Sablha Bir hafta sonra aynı yerde aynı den önce köklü bir resim bilgisile Duruşma, bazı hususların tAhklkl Uluk da 2 sene 4 ay hapisle cezalan. kimselerle yemek yiyordum. Yalbeslenmiştir. Resim bilgisinin al için başka güne bırakılmıştır. dırılmijtır. nız içimizden biri eksilmişti. Çok çahşan arkadaşımızm cenaze merasiminden dönüyorduk. Herkes sükutu muhafaza ediyordu. Daha bir hafta evvel arkadaşımız bizimle şakalaşıyor, gülüyordu. Bir sürü tasanlar yapıyor ve yeni çalışma sahalan bulmrğa gayret ediyordu. Bir kaç gün sonra dostumuz gece çalışırken çok yorulan kalbi artık durmuştu. Ölüm ilânlarını okumağa başladığ'm zaman tam elli yaşında idirr.. Herkes kalbden, infarctüsten gidlyordu. Günün birinde de benim sıram geldi. Sanki göğsümün içine demir bir pençe girmiş kalbimi koparıyordu Şöyle bir iki zorladı. Bıraktı. Senelerdenberi yokjş yukarı sürmek için kırbacladığım zavallı kalbim artık çalışacak halde değildi. Yere yatmış, kalkmak istemiyordu. güzel çare budur. Bir kere iyileştiniz mi, Allahın kullanna bir lutfu olan ve kalb denilen o harikulâde mücevhcre daha büyük bir saygı ile bakarsınız ve onu horlamamağa yemin edersiniz. Biz de meşhur ihtiyar gibi yürümek mümkün iken koşmayız, oturmanın imkânı varken ayakta durmayız. Ben uzanmak imkânını buldukça katiyyen otu.mam. Talleyrand gibi haftantn bir gününü yatakta geçiriyorum, hem ciddi hiç bir şeyi düşünmeden. Takoz üstüne alınmi} otomobiller gibi istiıahat ediyorum ve motöre yavaş yavaş çahşmak imkânını veriyorum. Tâ ki akümülâtör yeniden dolsun. Ertesi gün tabiî gone ayaklayım. Ama çok çahşan, kendini helâk eden birini gördüm mü, nedrnıct getirmiş sarhoslann yaptığı gibi ben de onlara bazı tavsiyelerde bulunuyorum. Papaz dinî merasimi yaparken «Rahat rahat yat, toprağın bol olsun» demişti. Zavallı arkadaşım! Hayatta iken ne diye rahat etmedi? Böyle yapmış olsa idi belki onun arkasmdan ağlamazdık. (Amerikan basınından) KIYMETI TAKDİR KUVVETİ TEMİN EDER Doktor: Siz de yatsanız fena olmaz, dedi. Şöyle arkası üstü uzanın ve iki ay aynı vaziyeti mııhafaza ediniz. Kısmet ise belki ondan sonra kalkarsınızBu hâdise on sene kadar evvel cereyan etti. O ayları âdeta hasretle yâdedıyorum. Doğıusunu söylemek lâzımgelirse ilk hafta benim için cehennem azabı oldu. Ömrümde bu kadar uzun müddet yatakta, sırtüstü yatmış değildim. Az kalsın deli olacaktım. İkinci hafta o kadar fena geçmedi. Üçüncü hafta o zamana kadar farkma bile varmadığım zevklerie dolu olarak aktı gitti. Sanki güzel bir koza içinde yaşıyordum. Telefon çaldığı zaman yerimden kalkmağa mecbur değildim. Acele işler için birtakım adamlar kapıyı çalıyordu, lâkin kanm hepsini sepetliyordu. Bazan birkaç misafirin gelmeine müsaade ediyordu ama ben yoıulmağa başlar başlamaz biraz inleyerek duvara doğru dönüyordum Kanrn da hemen hepsini oradan uzaklaştırıyordu. Mühim mektublar geldiği vakit kaıım açıyor ve masaıun üzerine ters ko>ujordu. Hafta sonunda bunlardan çoğu lüzunısuz hale geliyordu. Kalanlar gene en alta konuyor ve bir hafta «onra artık onların da mânası kalmadığı görülüyordu, Bu sistemi yataktan kalkarak kâğıtlan sepete atıncaya kadar devam ettirdik. VCTKİN PURO il« kandlml o kadaf zindt.. o kadar rahat hlsssdlyorum kl... • modern Puro Sabun Fabrlkasında, devrimlzin en mütekâmil makineleri ile ve yepyeni bir formiille imal edilmektedir. • Yeni Puro cildinizi temizler, besler, kadife gibi yumuşak... çiçek gibi taze yapar. • sivilce ve siyah beneklerin teşekkülüne mani olarak cazibe ve güzelliginizi bir kat daha arttırır. BOL KÖPÜKLÜNEFİS KOKULU KURULUŞU: 1913 Kalb krizi geçirip şifa bulanjar • fc.\htiyardırlar. İnsam biraz teenI ni ile harekete sevketmek için en İ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle