Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 Ağustos 1950 CUMHURİYET Dünyada Neter Oluyor? Gökiin kaderimizi tayin ettiği iddiaları Toplayan: A. H, R. dair mütaiealar yürütülmektedir. Ayın hareketleri ve biyolojik hayatımız Ayın hareketlerinin biyolojik ha yatımızın muhtelıf safhalarına tesir ettiğine yalnız dünkü bilginleı değil, bugunkü âlimler ve halk toplulukları da inanmaktadırlar Meselâ kadmlar aylık âdetlerini ayın muayyen bir devresinde görürler, erkeklerin cinsî faaliyetlcri ayın muayyen bir devrinde çoğalır muayyen bir devrinde azalır. Dişiler, ayın muayyen bir devrinde gebe kahrlar. Tirol'da köylüler bazı bitkileri mehtab zamanı dikerler, bazı bitkilerin tohumlarını ise bilâkis ay ışığı olmadığı zaman toprağa atarlar. Vaktimizi tayin eden dört hafta, ayın hareketine gore tanzım edılmenıış midir? Haftanın günleri de eskiden yalnız o kadarı malum olduğu için yedi seyyarenin miktarı nisbetinde tayin olunmamış mıdır? Gökteki on iki burc ve onları temsil eden şekilleri Bütün mjsbet ihmieıın mute mayıp da nereden faydalanılacakhassıslarımn gururu asrî astronom tı? larda da var. Rasadhanelerinde en Astrologların iddiası, yukarıdaki yeni âletlerle gokü avuçları kadar nazariyeye dayanraakta ve onlara yakından ve inceden inceye tetkik nazaran gok, insan nıhlarının içiederek yıldızlar, seyyareler, peyk ne aksettıği bir ayna vazifesi görler hakkmda vazıh malumat edi mektedır. Hele doğuş anının dünnebıldikleri için eski oilmi nücum» yanın içinde bulunduğu herhang : bılşmlerınin, astrologların bır çok bir burca tesadüf etmesi o insana mutalea ve tahminlerine karşı o alnınm yazısı hakkmda esaslı bir muz sılkıyorlar, hattâ onlarla alay fıkir veımeğe kâfidir. bile ediyorlar. «Horoskopie» nedir? Astrologlar, müsbet ilimler müBöyle olunca tabiatile astrologkendi mevzulan ların ötedenberi iddia ettikleri veç tehassıslarının hile gokü süsliyen yıldızların, ışık hakkındaki tenkidçi sözlerini hoş Jjrmın ve hareketlerinin yeryüzun görüyorlar ve «ilmi nücum» a dadeki insanlarm mukadderatı üze yanarak istikbali ve talii keşif işirinde tesiri olduğu nazariyesini do nin bugun ancak omitoloji efsakat'iyetle reddedıyorlar. Onlara na neler ilmi» kadar bir kıymeti olzaran seyyareler ve peykler ken duğunu kabul edijrorlar, fakat ardiliklerinHen birer ziya kaynağı kasından şu sözü de ilâve ediyordeğıldırler; ancak güneşlerden al lar: dıklan parıltıları aksettirirler. B i ' İyi ama, mitolojide de bugünaenaleyh yıldızların, seyyarelerın nün medeniyetinin istifade edeceği peyklerın vaziyetlerine, hareketle bazı hakikatler mevcud değil mirine, ışıklarına göre istikbali keş dir? fetmek iddnsı da sırf safsatadan Meselâ «Venüs Zühre» nin güibarettir. zellik tanrısı sayılarak onun adına mâbedler, anıtlar ınşa olunması, Göke bakıp yerdeki insanın aşk ve sevda yeminlerinin onun naruhl haletini keşfetme Evet, eski «ilmi nücum» müte mma edilmesi gıbi hâdiseler yer sâhassıslarının yaptıklan iş hakıka kinlerinin ötedenberi gökle ne katen âdi bir falcılıktan başka bır şey dar sıkı alâkaları mevcud bulundeğildir. Bugünkü müsbet ilimler duğunu göstermez mi? Bununla beraber mitoloji ile asden hiç biri böyle bir ımkânın vükarşılık cudüne ihtimal veremez. Evet, e trologie'nin yakınlığına saslı ve derinden tetkik edılecek o muhakkak ki yeni fizik ve Einslursa astrologların gösterdikleri tein'in zaman, mekân ve madde marifet, gökü süsliyen yıldızlardan hakkındaki «relativitee» nazariyesi faydalanarak yeryüzündeki insan elbette eski «ilmi nücum» ile talarm ruhî haletlerini incelemek v» ban tabana zıddır. Lâkin, halk kütleleri şüphesiz herkesin nabzına göre şerbet vermektir ki hiç füphesiz bunun da böyle düşünmez. Onun için, budığer falcüık jubelerinden fark> gün dünyanın hemen her tarafında neşrolunan dergilerin ekserisin yoktur. de «Horoskopie» den bahseden bü Fakat eski devirlerde, ruhlann köşe vardır. Orada ya umumî ogök âlemi ile alâkaları mevcud ol larak; yahud okuyucunun müracaaduğu inancı revaçta idi ve bir in ti üzerine doğuş ayına ve o ayda sanm ruhu tahlil edilirken ruhla dünya hangi burçta ise ona göre soııra Pariste Krimonolojı toplantısında rın kaynağı olan gökten faydalan insanlarm taliine ve istikbaline bıılunmak üzere Ünlverslte Ceza Doçentı Nurullah Kunter de vardır. «Horoskopieı» tıbbuı hizmetinde «Horoskopie» de burçlar, eski ilim telâkkilerıne gore insan karakterinin ve hayvan tiplerinin taksim edildiği 12 burca aynlmıştır. Bunların insanın maddî gelişmesi ve manevî mukadderatı üzerinde yaptığı tesirler de tesbit edilmiştir. Horoskoplarda bılhassa karakterlere ve şahsiyete ehemmiyet verilmesi bundandır. «Horoskopie» ile uğraşanlar demek, âdemoğlunun iç âlemini ayrıca büyük bir mevzu olarak ele almaktadırlar. Bugünkü doktorlar da, tıpkı meş hur hekim Nostradamus ve Paracelsus gibi «Horoskopie» den faydalandıklarını itiraf ediyorlar. Bunların başında bilhassa Insbruck'taki Profesör Urban ile Zürich'teki Profesör Jung gibi sinir ve akıl hastahkları mütehassıslan gelmektedirler. Doktor A. von Murait de «Bunlar deli mi, yoksa peygamber mi?» adındaki eserinde «Horoskopie» ile «tıb» bın münasebetinden üzun uzadıya bahsetmiştir. Çok kere hastanm başucur.da Ortaçağda «ilmi nücum» u işine yaradığı için destekliyen dinler, doktorlar kolları bağlı kalarak dübugün ona zabir olmamaktadırlar. ünceye dalarlar. İntanın icab etBilhassa, Katolik kilisesi «Astrolo irdiği penisilin miktarı zerkedildigie» ve «Horoskopie» ile uğraşan ği halde hastanın ahvalinde salâh ları kâfir saymakta ve onlan afo seri görülmez. Ateş düşmez ve roz etmektedir. irâz devam eder. O zaman doktorBurclara nazaran istikbali ve in ardan biri arkadaşlarını bir köşee çekerek şu fıkri ortaya atar: san mukadderatını keşif bilgisi, bir taraftan modern ilimden, bir taraf Sakm bu haller hastanm petan da din erbabından mütemadî nisiline karşı muafiyet kesbetmış tekmeler yemesine rağmen bugün lmasmdan ileri gelmesin? hâlâ revactadır. Çünkü, diğer fal Bunun üzerine hekimler hastanın usulleri gibi insanlan teselli et •akmlarına bazı sualler sorarlar. mektedir. Biz, zavallı ve bedbaht Neticede şimdi ıstırab çekmekte yeryüzü rr.ahluklan hiç bir zaman olan zavallınm bir kaç ay evvel halimizden memnun olmadığımız larniağında çıkardığı dolamaya için istikbalde rahata ve saadete e karşı penisilin kullandığı, bilâhara receğimizi vâdeden her şeye düş kolunda ufak bir çıban çıktığı için künlük göstererek daima ve daima gene bu ilâcdan aldığı anlaşılır! avunmağa muhtaciz. Zaten bundan fazlasma da thti,aç yoktur. Ilâcm tesiri altında mik «Ankara» vapunı dün gitti •j Ankara yolcu gemisı dun Doğu Ak • " zemin ve zamana uymayı bildeniz seferine 430 yoîcu İle çıkmıştır. mış ve penisilinin hücumlarına Gıden yoleular arasırcia mılletvekiU mukavemet ederek bu korkunc Salamon Adato İle Lahey'de toplana mukavemeti ahfadma aşılamağa cak ceza ve ceza infazı konferansında, muvaffak olmuştur. miler, kalyonları iskele, sancak 19 uncu asırda İstanbul tersataraflarma çevirerek her iki bornesinde Taif ismile iki vapur indadan ateş yapılmasını temin 2şi. edilmişti. 1846 yıhnda denize diyordu. ındirilen Birinci Taif vapuru üç. Taif, müttefik donanmasüe bedirekli, bir bacalı, uskuna donaraber, Sıvastopolun işgali şenliknımh, 34 kadem eninde ve 223 lerine katıldı. Kırım harbinder, kadem uzunluğunda bir tekneydi. >onra İstanbula ddnüldükte yeOn iki top taşıyordu. niden esaslı bir tamirden geçin'Taif, ilk senelerde bazı seyadi. 1857 yıhnda bazı tâdiller yahatlerde (padişah ve şehzadelerin pılan Taifin havuzdan çıkaıı'raa rükubuna tahsis) edilmek vazimerasimine Abdülmecid de iştifelerinde kullanıldı. İnşasından az rak etmişti. bir zaman sonra Kırım harbi başAbdülmecidin ölümünden evvel lamıştı. Taif, Sinob baskınından yaptığı son Selânık seyahatine kaçmış olmakla töhmetlendirildi Taif, maiyet vapuru olarak katuFakat bunu takiben Karadeni? mışü. Abdülmecid, Fethiye kalseferlerinde ve bilhassa Sıvasto • yonunda bulunuyor, Taif de Vepol bombardımanında iyi bır liahd Abdülâziz Efendi Feyzişöhret kazandı. barî vapurunda Murad Efendi Abdülmecid, 1849 yıhnda Taif ile Abdülhamıd Efendi seyahat evapurile Adalar denizinde bir sediyorlardı. Kafüede bulunan Sayahate çıkmıştı. Padışahın maiikışadı ve Muhbiri sürür vapuryetınde Velıahd Abdülâziz Efenları da arabalarla, hayvanlann di, büyük oğlu Murad Efendi, nakline tahsis olunmuştu. Serasker Rıza Paşa ile Tophano Müşiri Fethi, Ticaret Nazırı IsAbdülâziz devrinde eski Taif maıl Paşalar bulunuyordu. vapuru artık hizmete elverişli ol1846 da İstanbulda yapılan Birinci Taif vapuru Padişah, bu seyahatinde gecemaktan çıkmıştı. Makine tertibalerini bazan karada ve bazan da =ini Taif vapuruna aldı ve selârn ladı. Akşam karanlığı basınca Si sesi üzerine de Kaptanıderys tı, diğer kısımlan eski şekildeyTaifte geçırmiştir. Limni, Gırıd a lopları arasmda İstanbul limanına nob limanından yukselen duman Mahmud Paşa vazifesinden azlo di ve o devrin bahrî terakkileridalarından sonra Rodosa gclinmış şirildi. ne uymuyordu. ları uzaktan gorüp sonra açıktan lunmuştu. ve Abdülmecidi burada Mısır VaKırım harbinde Anadolu harb buyük bır kavis çevirerek 1854 Tek bacalı, üç direkli emektaı Müşavir Paşa, Taıfın gelişinden lisi Abbas Paşa karşılamıştı. Bu cephesine gönderilen naklıyatı se senesı aralık ayının 2 nci gunu bir gün sonra gördüğü Mahmud Taif vapurunun daha fazla vazihareketten mütehassis olan Pa tir ve himaye etmek üzere Os fırtınalı bir akşamda Istanbuîo Paşanın teessürünü şu şekilde ı fe göremiyeceği düşünülerek feshi dişah, Abbas Paşaya bir imtıya/ man Paşa kumandasında Karadevardı ve Sinobdaki donanmarr.ı fade etmektedir; (Bu haberin gel cıhetine gidildi ve yerıne İstannize açılan filo Avnullah, Nizanişanı vennişti. zm yandığını, Rusların Sıvasto nnesinin ertesi günü Kaptan Pa bul tersanesinde aynı ısırnîe yeni Rodosta da iki gün kalınmış vı miye, Nesimi Zafer, Fazlullah, pola çekildıklerini bildirdi. şanın yüzü uykusuz bir gece ge bır gemi tezgâha konuldu. buradan Marmaris, Bodrum, İstan Navikibahrî, Dimyat firkateynleYeni Taif vapuru 29 ocak 1870 Taifin bu yolculuğu çok çetın jirmış olduğunu gösteriyordu. Fiköy, Sisam, Kuşadası önlerinden ri ile üç korvet, Ereğli ve Pervaa olmuş, sefer esnasında kömuıj lonun mahvolmasından duyduğu tarıhinde büyük bir merasimle Bahrî vapurlanndan müteşekkiJ geçerek Sakıza gelinmişti. bitmiş ve bütün kamara kapı'an keder Padişahm, Paşanın yüzünü denize indirildi. İki bacalı, iki diAbdülmecid, Sakızda Ada Kay bulunuyordu. ve dığer bazı ahşab kısımları ya görmek istememesile iki kat ol rekli bulunan yeni gemi, İ35 kamakamı Sücudı Efendinin, kasaBu filo, havanm uygunsuzlu kılmak suretile İstanbula gelin muştu.) dem uzunluğunda, 37 kadem geba dışındaki kulesinde üç gece ğundan dolayı Sinob limanma sı mişti. Taif, Kasımpaşa tersanesinde nişliğinde bulunuyordu. Makinemisafir kaldı ve buradan Izmire gınmış ve 30 kasım günü Rus Dolmabahçe saraymdan Tail Sinob donüşünün ârızalarını gi si 450 beygir kuvvetindeydi. donanmasının baskmına uğramışgeçti. Sabahtan akşama kadar du İkinci Taif vapuru 93 harbine vapurunu gören Abdülmecide, ge derdikten sonra Ahmed Paşa kurulan İzmirde, eşrafın, konsolos tı. Sinob muharebesi başlar baş lişinin sebebi anlatılmış ve Padi mandasındaki Türk Karadeniz Hasan Paşa kumandasındaki ahların ziyaretleri kabul olunmuş lamaz filo gemileri arasında buşah (keşke o da gelmeseydi, Si filosunda yeniden hizmete ginriş şab Akdeniz filosu arasmda bulutu. Seyahatinin 24 üncü günü Is lunan ve Batumdan henüz dön nobda dövüşerek batsaydı) te ti. Taif, Mahmudiye kalyonunun nuyordu. Harbden sonra da uzun tanbula dönen Abdülmecidi va müş olan Taif vapuru, demirini mennisinde bulunmuştu. yanında olarak Sıvastopol bom müddet bahriye hizmetinde kullidesi, çocuklan, vükelâ, ülema keserek Türk filosunu dolan'p lanıldı ve bir müddet de (İdarei Taif vapurunu limandan kaçı bardımanlarına iştirak etti. ve devlet ricali Ayastafonostan Gerzeye doğru yol verdi. Dışanda ran gemi kumandanı Arab Yahya Sıvastopol önünde yatan esk; mahsusa) emrine verildi. iki Rus vapurile karşılaştı ve bun Bey, muhakeme edilerek asker büyük kalyonların bordasında bir Taif II. Abdülhamid devri içinr Zeytinburnu ve Yedikule önlerinden karşılamışlardı. Padişah, heu larla dövüşerek çekilmeye başlikten tardedilmiş ve Sinob hâdı buharlı gemi bulunuyor ve bu ge de fesholundu. Tâif Tarihten Sahifeler YAZAN: HALÛK Y. ŞEHSUVAROOLÜ Sıhhî Bahisler: Olur olmaz şey için Penisilin İoıllanmayın, pişman olursunuz! edilmelidir Penisilini ehemmiyetsiz rahatsızhklarda kullanmak hiç doğru değildir. Mucizeler yaratan bu gibi ilâclara yabuz mühim hastahklarda müracaat edilmeli ki o harikulâde şifa kudretlerini kaybetmesinler. Ilk zamanlarda Amerikada penisilinin her çeşidini kullanmak adeta moda olmuştu! PenisiUn hattâ diş macunlarile güzellek müstahzaratınm terkiblerine bile giriyordu Feci neticeler doğurmağa namzed bu suiistimal karşısmda salâhiyetli makamlar harekete geçerek mucizeler yaratan bu ilâcın tesirini korumak ve onu bir çok basil önünde maglubiyetten kurtarmak için gereken tedbirleri ahnışlardı. Hastalar doktora gittikleri zaman evvelce penisilin tedavisi görüp gdr mediklerıni söylemelı ve hekime bu hususta etraflı izahat vermelidirler. Vaziyet böyle olmakla beraber bil ginler de bir taraftan bu mahzuru or tadan kaldırmağa çalışmaktadırlar. Ne yazık ki mikroblarda görülen mukavemetin derin sebebleri henüz keşfedilmiş değildir. ]\orveç Mektubları j Balıkçılarm İbsen'e diktikleri heykel Yazan: Haluk Durukal Doktor ne yapsm? tomisinın en fena taraflan da zaten bu. Bu böyle bır mahzur ki neticeleri çok defa feci olabilir. Esasen bir çok memlekette penisilin ve buna mümasil ilâcların reçetesiz Tıb, buna benzer pek çok vak'a satışını menetmek mevzuu bahistır. Halk bu tehlikeden haberdar caydetmektedir. Penisilin ve Strep fctLÇİKA KONGOSUNOftKİ Amerika'da. 05CSR WiPPUEBR00<S tdrafından i 975KİL0AĞIRUĞINDA KAVUt) TAÜHSİZLİ6İNE UĞRftYACAK Ü derdini paylaşmak MAHKUM »E.CEİ5İNİ 6ILDIRMİŞTİR Hiç ağlamayan çocuk! 2'/2 Vaşındak» HıllSiMi'O'da SHELIA DtCKEY d OUNYANIN CEVRESttJINYftR15\ KADftRYOL YUR'UMUŞLEROIR. BUYURUYUbUN 1 2 , 0 0 0 MIÜN1 6ERİ uERİ V\JRUYEREK YAPMI5LAR VEBüSORETLE. ILAHE DUR6ft'M\N B'ÜSTUNU 2 4 , 0 0 0 ,V|İL OEZDlRMISLtRDİR 6UTÜN BU GEZİ BOYUNCftDA HiC^IR ZftMftN U.AHEYE (\RKAlfiRlNlDONtf\tMlŞLERDlR! ÇİFTIİK KRftLfcESİ 359 yapmaktadır 5 Norveçte balıkçı kayıklan Harb putunun en medenî mıl sanatkâra bu kadar kıymet verirse letleri dahi kendine esir ettiği biı pek tabiidir ki o millet her manada devirdey:z. Harb hazırlıklarına sar büyük bir millettir ve gittikçe de folunan milyonlar yüzünden git yükselir. Norvecli bahkçılar Henrik Ibsetikçe artan vergi yükleri milletleri eziyor. Bu, insanhğın sade bugü nin heykelinin yanına edib Björnstnüne aid bir derd değil... Dün de jerne Björnson'un heykelini gene aralarmda para toplayarak dikmişböyle idi, yarın da böyle olacak. Kavgacılık en medenî milletlerin lerdir. Başka memleketlerde üniversite dahi iliklerine işlemiştir. Oyuncakçı dükkânlarmdaki oyuncaklarm yüz talebesi çok defa nümayiş ve mide 80 i ya bir top, veya tank, hiç ol tinğler kahramanıdır. Halbuki şimazsa kurşundan askerlerdir! Av malde üniversiteli kültür, sanat, nıpa şehirlerini süsleyen heykeller Uim ve spor için, yabıız bunlar aekseriya ya gelecek bir askerî za rasında yaşar. Isveç üniversiteleri kimyacı Berferi ifade eder, veya geçmiş bir haibin kahramanını ebedileştirir. celius'un heykelini dikerken hem Fakat şimalde vaziyet hiç de öyle hocalarına olan manevî borclarını, değildir. Şimal heykeltraşları eser hem de ilme karşı duyduklan sevlerini ya bir edebiyat kahramanı giyi düşünmüşlerdir. na veya bir sporcuya, yahud da in Fin gencleri de kendilerini uzua sanhğa hizmet eden bir âüme ithaf zaman dünyaya tanıtmış olan koşucu Paovo Nurmi'nin heykelini trsatını kazanmışlardır. İşte bunlardan birinin hikâyesi aynı düşüncelerle dikmişlerdır. Zaten şimalin hangi şehrine gişöyle başhyor: derseniz gidin beldeleri süsliyea Norvecin başşehri Oslo taşra şeheykellerin hiç bir zaman harbın, hirleri gibi sakin ve aynı zamanda ihtirasın ve kinin ifadeleri ohnadıda modemdir. Bu belde sakinleriğını görürsünüz. Onlar daima sannin ekseriyeti balıkçılardır. atı, ilmi ve sporu heykelleştirmişOslo'nun etrafını kuşatan yüzler lerdir. ce fiyordan birindeyiz. Vakit sabaha Şimal merdleketlerinde sokakta yakın; şimalin meşhur «Gece yarısı Güneşi!» doğmuş; karlı tepeleri giderken küçük bir çocuğa «şurasa aydmlatıyor. Gecenin sükunetini galiba tarihî bir bina!» demeniz kâfidir. O, milletinin ve şehrinin tabozan motör gürültüleri arasından rihini en ince teferruatına kadar iki sesli koro halinde balıkçı şarbilir ve yanhşsızca size malumat kılan geliyor. Şarkılar gittıkçe arvermekten zevk duyar. Belki o bun tıyor, arada kahkahalar da yükselan iyi tanzim edılmiş mekteb liyor. Reis etraftaki arkadaşlarma derslerile bellemiştir. Mektebde osoruyor: kumadı ise bile pazar sabahı ba« Çocuklar, bugünlerde çok bası Ue kiliseye giderken mutlaka şanshyız, yaptığımız seferlerden ona bu bina gösterilmiş ve ne olbütün ağlanmız balık dolu dönüyo duğu anlatıhnışür. ruz, bu mesud günleri ebedileştirŞimal şehirlerindeki kültür ve mek için ne yapalım dersiniz? Tabiî her kafadan bir ses çıkı sanat âbideleri, müesseseleri güyor, fakat hiç biri beğenilmiyor. Ni nün her saatinde açıkbr. Oralan gezen ziyaretçilere bakarsanız en hayet genc bir balıkçı: « Heykel! Heykel! diye sevgili çoğunun o şehirde yaşıyan gencler Henrih'm bir heykelini dikelim!...» olduğunu görürsünüz. Onlann düVe işte bu teklif bir anda bütün şünceleri şudur: « Mademki insanız, evvelâ inkalbleri ve kafalart kendi üzerinde sanlığımızı, sonra tarihimizi ve topluyor, alkışlar yükseliyor. memleketimizi, en sonra da bu * * * Filhakika Osloda Millî Tiyatro membalardan faydalanmayı öğrennun önünde bulunan Norvecli bü meğe mecburuz!» İşte biraz da bu düşünce Şimal yük tiyatro yazan Henrik İbsen'in heykelini balıkçılar dikmişlerdır. memleketlerini bugünkü mevkileBir milletin balıkçısı dahi edib, rine yükseltaujtir.