Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 6 Ağustos 1950 = Küçük Hikâye Varyemez Memduh Bey | Çalenç Yazan: Cevad Tevfık • . n s o n ^ ^ A damın pek çok parası vardı ve mahalledeki insanların bır kısnu onun babadan zengin, diğerleri de tam manasile sonradan görme olduğunu ileri sürüyorlardı. Bütiin bunlann fevkında hiç bir kimsenın inkâr edemiyeceği bir hakikat varsa, o da Memduh Beyin. mahallenin köşesini baştanbaşa kaplayan apartımam idi. Memduh Beyin günlük hayatını titizlikle sözden geçiren bir adam onun babadan zengin olamıyacağmı kolayca müşahede edebilirdi. Babadan zengin olan bir kimsede hasis dahi olsa bir nevi asalet göze çarpar. Halbuki Memduh Beyde değıl asalet esasb bir aıle terbiyesinin kırıntısına dahı rastlamak imkânsızdı. Hıç şuphe yok ki adam çahşarak ve kazandığmın ancak yaşamağa kifayet edecek mıktarını sarfetmek suretile para pul sahibi olmuştu. Insanlıkla hiç bir alâkası yoktu. Senelerdenberi o mahallede oturanlar, büyük bir sabıı ve metanetle kendisini tetkik ederek gelişigüzel bir karar vermekten çekinmişlerdi; adamın, öyle ilk nazarda goze çarpmıyan fakat netice itıbarile insanhk prensiplerinı hedef tutacak bir meziyeti olabilirdi. Bu gibi düşünceleri ileri sürenler, nihaî kararlarını, Memduh Beyin mahalleden geçen bir balıkçıdan veresiye aldığı balıklann parasını ödemtk istemediğine gözierile şahid olduklan gün verdiler. Herifçioğlu zavallıdan veresiye balık almıştı ve çimdi de balıklann kokmuş olduğunu ileri sürerek düpedüz adamın parasını vermek istemiyordu. Halbuki balığı aldığı gün pek fazla zeytinyağı kullanılar düşüncesile içi rahat etmemiş, mutfağa giderek karısile yüksek sesle uzun münakaşalara giriştikten sonra balıkları kendi elile kızarttığını bütiin mahalle öğrenmiştl 3 i n bir çeşid hastalığın başında pervane gibi dönmesine rağmen boğazından çeşıdli ve güzel yemekler itibarile değil de, çok yemek bakımından en küçük bir fedakârlıkta bulunamıyan ve bu yüzden günde dört beş defa başının döndüğünü bütün mahalleliye duyuracak şekilde haykıran obur adam o gün balıkları adeta hdpürdeterek sömürürken kansına balık kızartma işinin bir sanat olduğunu, öyle bol zeytınyağıru tavaya boca ederek büyük babasının da balık kızartabileeeğini, lâkin asıl marifetin az zeytinyağını balığa yavaş yavaş içirtmesini bilmek olduğunu kahkahalar atarak izah ettiğini Tapucu Hilmi Bey bizzat işit mişti. Tapucu Hilmi Bey fazilet sahibi bir adamdı. Onun sözü, mahallede, dairede imzaladığı paftalardan daha muteber addedilirdi. Dürüst bir adam olmasaydı zaten o da Memduh Bey gibi bir, hattâ bir kaç apartımam dikebilirdi. Uç sene evvel suya sabuna dokunmadan görülebilecek tatlı bir iş için muameleciler karşısına geçerek göz kırpmışlar ve işaret memurlan gibi bazı hareketler yaparak kırk bin lira teklif etmelerine rağmen Hilmi Bey büyük bir soğukkanlılıkla elindeki kalemi masaya fırlatarak: Ulan hergeleler; demişti. Yakında tekaüde sevkedilip buradan gideceğim; siz bir türlü adam olamıyacaksınız. Hilmi Beyin para yemediğini bilmem sizlere nasıl anlatmalı. Bağırsakçının arazisinl şorolop etmek için, yüz bin lira teklif ettiniz, aldım mi? Ulan hergele tohumları, Hilmi bu masada oturduk ça doğru yoldan yürüyeceksiniz. Zaten kabahat sizde değil, Tapu dairesine muameleciyi sokmak âdetini kabul edende; bırakın herkesl kendi işinl kendlsi görsün. Defolun karşımdan kopuklar. Işte başka birisi söylemis olsaydı, insan birar düşünürdü, fakat Tapucu Hilmi Bey, Memduh Beyin balıkları yutuşunu bizzat gözierile görmüştü ve hattâ kansına «keşki biz de alsaydık» demişti. Hilmi Bey gece Hasibin kahveeinde altı kol iskambil oynarken etraflannı kuşatan mahalleliye bütün bunlan anlatmca herkes apışıp kalmıştı. Pek tabil olarak Memduh Bey hakkmda, dedikoduyu hiç de sevmiyen Tapucu Hilmi Bey konuşmak ihtiyacını hissedince, mesele kalmamıştı. Artık çorab söküğü gibi bütün düşünceler ortaya atılmıştı. Doğrusu Memduh Beyi herkes pek çok ayıbhyordu. «Kalıbma jruf olsun be..» diyorlardı. «Yahu herifçioğlu geçen sene çocuklann taraçaya takılan uçurtmalarını bile Vermedi. Biz o zaman adam çocuklara ders olsun, bir daha ikide bırde «Memduh amca uçurtmamız takıldı» diye apartımanın kapısını bir düziye çalmamalan için yaptığını zannetmiştik. Halbuki, Hıdırellez günü Kâğıdhaneye gittikleri vakit bir de ne görelim? Kızmm eline şu manav Sabrinin çocuğunun haniya dükkânda yaptığımız tırtılh uçurtmasını vermemiş mi? Ulan, insan biraz olsun komşulardan utanır be.. Bir gün de gene taraçaya takılan uçurtmalardan birini akşam üzeri uçurttuğunu bütun komşular görmüşler.» kupası fenis maçları Türkiye Güzeli Baştarafı 1 inci sahifede runa tekrar çıkanlacaklar ve bu suretle Türkiye Güzellik Kraliçesi ile beraber ikinci ve üçüncü güzeller seçilecektir. 2 eylul akşamı da güzellerin şerefine büyük bir balo verilecektir. Milletlerarası müsabakalann Paristeki merkez komitesinden aldığımız bir mektubda, Avrupa güzellerinin eylul syuıın ikinci yarısında Sicilyada ve pek muhtemel olarak Palermoda seçileceği bildirlmekte, müsabakaya 15 Avrupa memleketinin katılacağı ilâve edilmektedir. Büyük jiiri bu memleketlerin temsilcilerinden müteşekkil olacak, Avrupa Kraliçesinden başka ikinci ve üçüncü güzeller de tesbit edilecektir. Türkiye Güzellik Kraliçesi seçildikten sonra, gıizelimizin resmi Pa rise gönderilecek ve bütün Avrupa gazetelerinde, öteki güzellerle beraber neşredilecektir. RADYO ( Bugünkü Program j MLÎMÜCADELEVE AITBİR HATIRA YUNUS NADiJ Çalenç kupası tenis maçlarına dün, Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü kortlarında devam edilmiştır. Dün yapılan dömi finallerde şu netıceler alınmıştır: Suzan Gürel Şefik Fenmeni 6'0, 6/2, 5/7, 4'6, 6'1. ! Suzan Enes, Engin Rasim çiftini 6'3, 6/1, 6/3. Hasan Nazmi, Şefik Suad çiftini 6/4, 0/6, 6'8, 11/9, 6/1. Hasan Nazmi, Behbut Andon çiftini 6/3, 6/0, 6/8, 6/4. Yenmişlerdir. Bu müsabakalann bugün yapılacak final programları şöyledir: Saat 10.30 da Tek erkek finali: Enes Ta'.ay Suzan Güzel. Saat 16 da çift erkek finali: Enes Talay Suzan Gürel. Doğrusunu arayacak olursak, ma halle halkınm bu şekilde düşüncelerini ortaya atmakta tamamı'.e haklı olduklan neticesine varıhr. Ellisıni çoktan geçmiş, hattâ başma belâ clan hastahklan da hes ba ka tarsak rahatça bir ayağı çukurda f^rzedilebilpcek olan Memduh Bey mi=line pek az rastlanan kötü cımrılerden biri idi. Halbuki, geride kimi vardı ki sanki. Bütün ömıünü kahırla, azar işitmekle geçiren bir karısile yaşadığına bin bir sahid istiyen kızından ba«ka. Kadın biraz genc olsaydı, yani kendisine ekmek getirpbilecek bir adam bulsaydı belki de apartunandan, maldan mülkten de vazgeçip kaçacaktı. Adamm bütün siniri bir noktaya sap lanmıştı «Beni mahvediyorsunuz» diye haykırıyordu; «malıma, mülküme göz koyuyorsunuz, ne zaman öleceğimi hesablıyorsunuz, degil mi? Eğer boyle düşünmemiş olsaydmız sabahlan çaylannıza dörder parça şeker atmazdınız. Bugüne bugün çayına dört parça şeker atan bir kabadayı görülmüş raü, sanki. Annem yanm kilo yağı bir ay kullanırdı, şimdi nurlar içinde yatsın, sağ olsaydı da gelip oğlunun halini görseydi. Bu apartımam dikinciye kadar benim neler çektiğimi sizler bilmezsiniz. Bütün gencliğim tam bir mahrumivet ve azab içinde eecti, ne sinemaya gittim ve ne de gezmeğe Şimdi sizler bu hazır rmilk lere göz dıkmek istiyorsunuz, durun hele ben olmedim ki.» Memduh Bey sdeta bir nutuk verir gibi, bu sözleri söylemeğe başladığı zamanlarda ev halkı umumiyet itibarile sükut etmekten baska hiç bir çare bulamazdı. Adnmı bir an evvel susturmak için sükut etmenin en iyi taktik olacağım biliyorlardı. Bu hakikat, senelerden beri edindiklerî tecrübelerin bir neticesi idi. Memduh Bey aile efradından birinin kendisine cevab vermeyi^ine pek fazla sinirlenirdi. Bu gibi durumlarda tek başına uzun konusamazdı, hızını alamadan duraklamak zorunda kalırdı ki, bu da kendisini adeta hasta ederdi ve bütün gün odasına çekilip kendi kendisine konuşmak suretile biraz olsun ferahlamak isterdi. Para sarfetmekten asın derece korktuğu için bir yere gidemezdi ve belki de evde kaldığı için okumaktan çok büyük bir zevk alırdı. Lâkin, işin garibine bakın ki, bu zevkini de tatmin edemiyordu. Evinde okunmamıı tek kitab yoktu ve yenlsinl de, para sarfetmemek için almaktan sakınıyordu. Eski kitablan okuyordu. Karşı taraftaki komşulardan biri ne okuduğunu sorduğu vakit biraz kızmakla beraber: «Larousse lugatini devrediyorum» demekten de çekinmiyordu. Günün birinde kütübhanesinde devredilecek hiç bir kitab kalmayınca, kendisini bir zaman için oyalayabilecek bir iş aramağa koyuldu. O zaman apartımanın tam on beş senedenberi boyasız kaldığını ve yavaş yavaş yapının harab olacağını düşünerek bu işi başarmağa karar verdi. Apartımam boyatmağa karar vermişti, lâkin günlerce Kalafatyerinde dolaşmasma rağmen bu işi istediği şekilde başarabilecek bir adam bulamamıştı; apartımanın dört yüzünü iskele kurdurmadan boyatmak istiyordu. iskele kurulduğu takdirde boyacılann sabahtan akşama kadar sigara içip dalga ee"ecek!erini ve bu yüzden yevmivelerin harıl harıl işleyeceğını ileri sürüyordu. Pek tabiî olarak hakikî sebebın bu olduğuna hiç bir kimsenin kat'î surette kanaati yoktu. Mahallede uzun yıllardanberi ikamet edenler Memduh Beyin, kendisini uzun zaman eğlen dirmek için işi uzatmak istediğine kanaat getirmişlerdi. Hem iskele kurulmasını istemiyordu ve hem de az para veriyordu. Bu vaziyet karşısında günde beş altı kişi gelip aşağıdan, bir mınare boyunda olan apartımana başını diktikten sonra üç yüz lira ile bu işin görülmesıne imkân ve ihiimal olmadığını ileri sürerek çekip gidiyorlardı. Gene bir sabah, Memduh Beyin, peşıne taktığı bir adama apartımam gösterdiği görüldü. Adam bir müddet düşündükten sonra «evet» mahi yctinde başını sallıyarak işi kabul ettiğıni belirtti. Herif sıska, buruşuk yuzlü: soğuk bır şeydi. Ertesi sabah bir takım ip ve makaralarla işe baslamağa hazırlandığı bir sırada bunun tamirde olan bır Isveç gemisinde çal'şan Mösyö Gregor isimli bir tayfa oldu&ıınu bütün mıhalle öerendi Kasla göz arasmda tarafava kendi usulüne söre tutturduğu makaraların arasından in'lirdiği iplerin sonuna salıncak seklinde asılı duran tahtaya rahatca yerleşgrek ve ayaklarını fütursuzca sallıyarak sigarasıru tüttürdüŞü görüklu. Mösyö Gregor büyük bir soğukkanlılıkla sanki gemisinin gövdesini boyuyormuş gibi sigarasmı tüttürüvor ve bir in içinde dünya kadar yer boyuyordu Sahncağrn ipini ayarlamak lâzım geldıği vakit de tahtanın kenanndan sarkan emniyet ipine asılarak bır kat aşağıdaki pencerelerden içeriye girip taraçaya çıkıyordu. Hattâ herifin bir aralık üç numaranın hizmetçisile mercimeği fınna verdikleri rivayet edildiyse de sonradan söylenenlerin tamamen dedikodudan ibaret kaldığı anlaşıldı. Merrduh Bey ertesi günü saçma sa pan fikirleri ileri sürerek adamın işine karışmak . istedi, fakat Mösyö Gregor hiç cevab vermedi; sigarasını tazeledikten sonra emniyet halatından sarkarak apartımana gir diği ve arası çok geçmeden Memduh Beyle karşı karşıya geldıği görüldü. Adam bir müddet pözlerini Memduh Beyin gözlerine dikerek kötü bir fransızca ile: «Benim isime bir daha kanşacak olursanız derhal takımlanmı toplayıp buradan giderimB dedi. Iş bittiği zaman sizi çağıra^ağım, bir kusur bulursanız o zaman konuşuruz. Memduh Bey karşısındakinin iş adamı, bılhassa usta olduğunu ve onun işine karışmaması icab ettiğine karar vermış olacak ki, artık sadece ikide biıde başını penceresinden çıkanp: «Ne oldu, herif 61dü mü?» demekle iktifa ediyordu. Keyfi de tam manasile kaçmıştı. O bu işi kendisini eğlendırmek gayesile ve daha doğrusu iş üzerinde durmadan tenkidlerini bütün mahalleye işittirmek gayesile icad etmişti. Olümle pençeleşen adam onun, bu arzusunu yerıne getırmesine mâni olmuştu. Hattâ, bır aralık işlerin tıkırında gitmesine rağmen Memduh Beyin cKeşke bu işi iskele kurdurup yaptırsaydım, hiç olmazsa işçilerle biraz olsun lâf atardım» dediği işitildi. Artık olan olmuştu. Isveçli deniz kurdu o civardaki bütün insanlann takdirini kazandıran bir soğukkanlılıkla neredeyse üç dört gün sonra işi bitirecekti. Fakat Memduh Beyin başma musallat olan hastalık koleksiyonu onu üç gün daha yaşatmadı. Isveçli kendisine has bir fütursuzlukla sadece cenaze evden çıkıp gidinciye kadar mola verdikten sonra işi aklına koyduğu günde bı 400 metre yüzme dünya rekoru Tokyo 5 (a a.) Japonya Birleşık Amerika yüzme karşılaşmalarmda Japon Furuhashi 400 metre serbest yüzmede 4 dakika 33 saniye 2/10 ile dünya rekorunu kırmıştır. Bu mesafenin eski dünya rekoru gene Furuhashi tarafından 18 8'1949 da 4 dakika 33 saniye 3/10 ile tesis olunmuştu. Bugünkü karşılaşmada Furuhashi tarafından geçilen John Marsall'in a>TU mesafeyi gayrı resmî olarak 12/3/1950 de 4,33 1/10 ve 1'4'1950 de de 4,29 5 '10 da yüzdüğü hatırlatılmaktadır. Üçüncü Dünya Harbi nasıl olacak? (İkinci sahifeden devavı) zile açığa çıkmıştı. Düşmanlarınm üzerine hücum eden karmcalar gibi, halk sessiz, fakat azimkâr bir şekilde, her gece muhtelıf baltalama hareketlerınde buiunuyor ve Rusların askerî gücünü zayıflatıyordu. Havadan inme Beşinci kolunu kaybeden, o zamana kadar türlü tazyikle nisbeten hareketsizliğe mahkum ettiği şehir halkmdan mukavemet, hattâ taarruz gören Sovyet işgal makamlan, gerek Fransız milletine, gerek Müttefik ordularına karşı artık ancak askerî kuvvetle karşı koyabileceğini anlamıştı. Böylece, Pariste sokak muharebeleri cereyan etmeğe başladı. İşte bu sırada, Müttefik ordulan da, Paris kapılarma dayandılar. Bu münasebetle, İkinci Dünya Harbinin meşhur Varşova isyanını hatırlamamak kabil değildi. O zaman Ruslar Varşovalılan Almanlara karşı isyana teşvik etmişler, iakat şehrin kapılarma geldikleri halde, içeri girmeyi mahsus geciktirerek, On binlerce Varşovalının Almanlar tarafından öldürülmesine sebeb olmuşlardı. Müttefikler ise dışandan gelen bir teşvikle değil, kendi arzularıle düşmana karşı isyan eden Parislileri, Kızılordunun elınden biran evvel kurtarmak için hareket geçmişlerdi. Şehri kuşatan Sovyet kıtalarını yarmayı bile beklemedıler. Tam manasile nhavadan indıler.» Bir gün şehrm üzerıni yüzlerce tayyareden mürekkeb bir Müttefık filosunun kapladığını gördük. Müm kün olduğu kadar alçalan tayyareler, peşlerine takılı plânörleri bırakarak, süzülüp geçtıler. Bu arada Rusların uçaksavar bataryaları ateş açmışlardı Fakat ancak, bir, iki ısabet kaydedebildiler Plânorlerın her binnde iki tonluk birer hafıf tank vardı. Bu suretle Paris, etrafındaki çember yarılmadan, ilk defa olarak Müttefık kuvveti gırmış oluyordu. GELECLK YAZI: Turkıyedeki üslerden Kırınıa karşı taarruz. Zapotek 10 bin metre dünya rekorunu kırdı Turku (Finlândiya) 5 (A.P.) Emil Zapotek kendisine aid olan 10 000 metre dünya rekorunu dün 29 dakika 2.6 da koşarak 18.6 saniye kırmıştır. Karagümrük Genclik Kulübünün 25 inci yıldönümü Bugün, Karagümrüklüler Vefa stadında 25 inci yıldönümlerini her sene olduğu gibi bu sene de zengin bir programla kufhyacaklardır. Şehir bandosunun da 'ştirakile merasim 16 da başlıyacak ve bundan sonra Beşiktaş, Fener ve Özfener yazarlan, Karagümrük takımlan ve tekaüdleri arasında karşılaşmalar yapılacaktır. tngilterede taksilere konulan traş makineleri Londra, 5 (Nafen) Liverpool şehrinde taksi çalıştırmakta olan bir şirket, bütün arabalarına bir ayna ve bir de elektrikli traş makinesi koymuştur. Böylelikle aceİ3 bir işi olduğundan evinden traş olamadan çıkan müşteriler bu taksiIerde işlerine giderken traş olabileceklerdir. Elektrikli traş makinesi kullanıl • dıktan sonra hususî bir kutu içerisinde sterlize edilmektedir. Dünyanın en büyük açıkhava sineması Berlin 5 (Nafen) Dünyanın en büyük açıkhava sinemasının Berlinde olduğu büdirilmektedir. Bu sinema olimpiyad stadyomunda kurulmuştur. Beyaz perdenin yüksekliği 17 metredir ve filmi veren projektör beyaz perdeden 100 metre Başbakan Yardımcısı uzakta bulunmaktadır. 20 000 kişinin bu açıkhava sinemasında oynanan şehrimizde filmleri seyredebildıkleri açıklanDevlet Bakanı ve Başbakan Yarmaktadır. dımcısı Samed Ağaoğlu dun sabahki tirdi ve hemen o akşam Memduh ekspresle Ankaradan şehrimize gelBeyin eşine sokaktan apartımanın miştir. Başbakan Yardımcısı öğledört yüzünü gösterip işi teslim etti. den sonra Demokrat Parti İl merParasmı aldıktan sonra başındaki kezini ziyaret ederek bölge mügemici kasketini soğukça çıkardı fettişi ve Istanbul milletveki'.i Hüsve havada yanm daire çizdirerek ' nü Yaman ve İl İdare Kurulu Ikinarkasına bakmadan uzaklaştı. ci Bcşkanı Misbah Uras ile görüşCevad Tevfik Enson müştür. IÇKİSIZ SAZ iştirakile CAĞALOĞLU ÇİFTESARÂYLAR BAHÇESINDE HER PAZAR saat 14 ten 20,30 a kadar yegâne fasü okuyucumuz C A N A K Ş İ T ' i n ve tanmmış saz üstadlanndan müteşekki] KÜME FASLJ ile birlikte İSTANBUL 12.57 Açılış ve programlar 13.00 Haberler 13.15 Oğle konserı (Pl ) 13 45 Saz eserleri, oyan havaları; çalanlar: Haydar Tatlıyay ve arkadaşlan 14.00 Serbest saat 14.10 Tango ve rumbalar (Pl.) 14.30 Şarkılar, 3 okuyan: Afıfe Edıboğlu; çalanlar: Sadi Işılay, Izzeddin Ökte, Yorgo Bacanos Maraş, savaşın fırtınası ile alt üst Hıcaz makamından: 1) Nideyım sahnı çemen, 2) DJ yaresl, 3) Hıcrinle ya oluyordu. Her taraf cayır cayır yan nar,4) Erkilet guzeli. Uşşak makamın. mış, güzel şehrin çehresi değişmiş dan 1) Gulzara nazar kıldım. 2) Sıyah ve mahvolmuştu. On beş gündenebrulerın, 3) Gelse o şuh meclıse. Rast beri Fransızlarla adamakıllı kapışmakamından: 1) Hatınmdan çıkmaz tığımız için bir çok canlar heder 2) Varsın gonul aşkınla, 3) Iftırakınla o ef ndım, 4) Gul yuzun 15.15 Dın olmuştu. Fransızlara dinamik ve leyıcı isteklerı 16.00 Saz eserleri, çabuk heyecanlanır derler ama, biz şarkl ve turkuler (Pl.) 16 30 Dans bunlarda ihmalkârlıktan başka bir orkestraları geçidi (Pl.) 17 15 Kon. şey görememiştik. Karşımızdaki serto (Pl.) 17.50 Sevllmiş seslerden Fransızlar, Napoleon devrinin demelodıler (Pl.) 18 20 Tasıl heyetı ğil, yirminci asnn en zayıf adamkonseri «Huzzam» 1) Peşrev, 2) Sabrımın gamzelerı, 3) Sevdası henuz, 4) ları idi. Bunlardan bir kısmı da Ruhumda bu şeb, 5) Son hatıra, 6) Taşhana dolmuşlardı. Esasen MaTaksım 7) Omrum seni sevmekle, 8) raşm her yeri derin ve sıkışık düşUzun olur. 9) Bilırım daha sen pek man hatlan içerisinde kalmıştı kuçuksun, 10) Kafkas oyun havası Düşmanlann hatlarından toplar ve 19 00 Haberler 19.15 Istanbul haberlerı 19 20 Şarkılar; okuyan Safıye tüfekler üzerimize durmaksızm deAjla; çaianlar Sadı Işılay, Izzeddin mir ve ölüm fışkırtıyordu. Okte, Edıb Erten; 1) Sevdl bu gonul Her fedakârlığı göze alan çeteseni, 2) Bır gonul yarası aşılar, 31 Gu lerimiz Taşhanı da sarmışlardı. Ha zel bir goz, 4) Bır kır çıçegınden,, 5) Aşk yaprağına katarak, 6) Yar saçları nın sulannı kesmışlerdi. Kirliderelule lule. 7) Bahçeye mdım ki. 8) Bu den su alırken pvlanan Fransızlar sabah bağda erken 20 00 Serbest sa pek çoktu. Fakat Büyıikevliya eat 20 10 Vals musette ve passo dob fendi: leler (Pl.) 20 30 Klâsık saz eserleri; Fişeklerimizi ve çetelerimizi çalanlar: Cevdet Çağla, Hadlye Otugen. Izzedd n Okte, Ercumend Batanay «Evlç boş yere harcamıyalım. Fransızlara Arâ saz semaısı» (Dılhayat Kalfa) yeni kuvvet gelecekmiş. Onlara 1 20 45 Spor hasbıhalleri; konuşan Eşref hazırlanalım; savaşta ufak bir haŞefik 21 00 Bır vak'a (Radyofonlk tem ta büyük zararlar verir. sll) 21 30 Art Van Damme KentetmDiyordu. Küçükevliya efendi ise: der. caz muzığı (Pl ) 21 45 Şarkılar, Karşımızda çatalh hedefin buokujan: Mustafa Kovancı; çalanlar ^pdı Işılay. Izzeddin Okte, Vecdi Sey lunduğunu biliyorum. Lâkin Taşrun; 1) Suz.nak peşrevı, 2) Nesm sen handakiler, çantada kekliktir. Bua guzel 3) Beni bizar ederken 4) Husnu nun için kılı kırk vrarak işi kanş alemin tuttu, 5) Pek revadır sevdığım, 6) Meyle suzulsun, 7) Suzup suzup de, tırmak doğru olmaz! Cevabını veriyordu. Küçükevliya 8) Serahaten acaba, 91 Evlerının onu efendiye 22 20 Dans muzığl (Pl I 22 45 Ha efendinin Büyükevliya berler 23 00 Dans mıızlği (Pl ) kprsı çok saygısı olduğu halde bu 2 3 30 Hafif gece muzığı (Pl.) 24 00 meselede ayak diredi. Küçükevliya Kapanıs. efendinin insan cesaretini aşan eANKARA ' satirî bir yiğitliği vardı. Zorluğu 8 28 Açılış ve program 8.30 Haber gördükçe gayretini arttıran Küler 8 45 Gunaydln (Pl.) 9.10 Gü çükevliya efendinin karakteri kavnün programı 915 Radyo ile :ngi randıkça insan, bu arkadaşm gülızce 9 30 Sevilmış parçalar (Pl ) neş Cedi burcunda iken yaradıldı10 10 Konuşma 10 25 Makamlardan bır demet 11 05 Temsıl 1130 Salon ğına inanıyordu. orkestrası (Pl.) 12 00 Hep beraber Hepimiz Küçükevliya efendiya soyliyelım (Yurddan sesler korosu) can ve gör.ülden bağlı idik. Büyük 12 30 Telden tele 12 50 Oyun havaları (Bağlama takımı) 13 00 Haber evliya efendi, ne yaptı ise Küçükler 13.15 Dans muziğl (Pl ) 13 30 evliya efendinin fıkrini tashih edeOğle Gazetesı 13.45 Dans muzıği medi. Nihayet Taşhana saldırış baş (Pl ) 14 00 Kap?nış. ladı. Fransızların zulümleri, Ma•raşlı'ıarın canına tak ettiği için gözünü yuman Taşhanın üzerine a17 58 Açılış ve pr< gram 18 00 Suzirak faslı 19 00 Haberler 19 15 tılıyordu. Taşhanda Fransızların 0Tar hten bir yaprak 19 20 Yanm saat nemli askerî kuvvetleri vardı. Budans (Pl ) 19 50 Akşamın karma mu na rağmen bizim çeteler, görevleziğı (Pl ) 20 15 Radyo Gazetesi rinde sert. sıkı ve samimî davranı20 30 Şarkılar; okuyan: Rıza Rıt yorlardı. Fransızlann ise sevk ve 20 45 Hafif muzik (Pl ) 21 15 Muzikle gezl (Pl ) 22 00 Konuşma 22 15 idaresi çürüktü. Bu sırada TaşhaDans muziği (Pl ) 22 45 Haberelr nın yanmdaki gürültü, patırtı ve velvele müthişti. Küçükevliya efen 2:: 00 Kan=ms di, harikalar gösteriyordu. Şiddetli çarpışmalardan sonra tehlikeli yerler aşıldı. Kan fazla dökülüyordu. Cümlekapısı zorlandı. Koridora göğüs göğüse kurşunlaşılıyordu. i zbay, Ilhan ve Korkmaz tekrar 1 i 0 S aralanmışlardı. Ihtiyata riayetin eri kalmamıştı. Düşmanın tamamile imha edileceği bir anda Küükevliya efendi, göğsünden yaraanarak şehid düştü. Küçükevliya îfendinin şehid olması üzerine çeesi, Fazıl Mustafa Pasanın askerri gibi uyumsuz ve karmakanşık ir duruma düşmüştü. a Kritik bir devrede idık. Evliya fendinin cenazesi koridorda yal•a ız kalmıştı. Büyükevliya ile hoca tbrahim Efendiler, saçlannı sakal< x annı yoluyorlardı. Çete efradmın Soldan sağa' icatini gören düşmanlar inadlarını 1 Yuzu gayet acı olan ve hayalotçılardan daıma uzakta bulunan 2 azlalaştırdıklan için kızılca kıyaÇch'ilıp ortaya konmuş 151 mevcud met de fazlalaşmıştı. Bu hali gören (iki kelhne). 3 Kaybolmuş şeyler Ozbay: (çoğull. 4 Sonunda memurun zu Arkadaşlar! Hâlâ Fransızların ğurdledığı. bazı ihtıyarlarınkılerın bağları çarçahuk çozulur. 5 Bır erkek e çiçek olduğunu anlamadınız m1? adı, bir harfin okunuşu. 6 Oldukça Böyle yaparsanız onları silâhlanfpzla. 7 Bır çes d şıkâyet sesleri mıza çerez edebilir miyiz? (çoğul). 8 Son derece hoş ve iyi olDiyerek çeviklikle cümleka ma durumu. nsma doğru saldırmıştı. Obzayı Yukarıdan osağıı/a: 1 Makbul sayılan mobilya ağaç ören çete efradı da, akuıa başlarmdan 2 Kıymetli baston imal amışlardı. Kurşunlar merhametsizeden (iki kelime). 3 Çevrılırce :e vızlıyor; bombalar amansızca «bir tane» olur, balık ağl örgusu şekhndeki şey. 4 Buvukçe az kı>metlı [ümbürdüyordu. Iş böyle iken çebır mucevher taşı (iki kelime). 5 eciler, yiğitliğin ve atılganlığın şeBir cıns toprsk, ceketin yakasının efini kırmadıklan için Küçükevliicindeki 6 Tersi hastalıklara karşı a efendinin cenazesinı kurtardıkullanılır. yalnız ruzgâra verileb line ar. Tekbirler ve salâvati şerife ile cek bir emir. 7 Mekteblerde okunan Acemili camiine getirdiler. dcrslerden b ri, nota. 8 Yerme Küçükevliya efendi, millî bir şeEvvelki bulmacanm hnüedilmij şekll iddi. Bu sebebden kanlı elbisesiîe 1 2 3 4 5 6 7 8 e göz yaşları ile kendisini Acemili camiindeki makbereye defneyÖ | L | Ü İ M | Ş | U | AİI edik Eşi hıçkırıktan boğuluyordu. «1» yapalım ki, Maraştaki FransızRİEİZİAİMLİ ar, Istanbula giren Lâtinlerden de O) aha fazla yobazdılar. Onlar Bizans Imparatorunun yerine oturacak ka• MİAİRİ!|F|Eİ T|* dar kabahk göstennişlerdi. Bunlar Maraştaki «Taşhan))a hücum vs Küçükevliya Efendi ise Maraşı kana boyayacak kadar zalimlik yapmışlardı. Maraşta genel buyruk Aslan Beydi. Acemi bölgesinde ise güdüm Büyükevliya ile Hoca İbrahim Efendilerde. Komuta ise Küçükevliya Efendide idi. Küçükevliya Efendi idaresinin mükemmeliyetile bizi bir çok çarpışmada üst getirmişti. Küçükevliya Efendiden sonra Büyükevliya ile Hoca İbrahim Efendilerin ihtimamlan ve çalışmalan fazlalaşmıştı. Küçükevliya Efendinin şahadeti üzerine çete efradı arasındaki disiplin gevşemiş, düzen bozukluğu, kargaşalık halini almıştı. Büyükevliya Efendi, kararsızlık başanya mâni olur diye çetelere uzun boylu öğüt verdi. Az zamanda düzeni ve idareyi çekip çevirmeğe başladı. Bir kurşun, İbrahim Efendinin tüfeğinin kundağını yansından uçurmuştu. Taşhana tekrar hucum yapıldı, Bu defa da Taşhan, hayhuy içerisinde kalmıştı. O güne kadar elde ettiğimiz muvaffakıyetleri ömürsüzlüğe çarp mamak içm biz Maraş gazileri, savaşı çok acele ve telâşla yapıyorduk. Fransızlara yeni kuvvet geliyordu. Durum nazıkti. Memleket ve çete savaşı kararsız ve oynak bir hava içerisinde cereyan ettiği için işlerin çabucak bitirilmesi lâzımdı. Düşman ağzı, düşman uydurmasi bir çok propaeandaiar vardı. Fransızlara yardımcı kuvvetin gelmesınden başka doğru ve aşikâr olan bir şey yoktu. Herkes kendini zaptedemiyecek kadar heyecanla çarpıştığı için Taşhandaki düşmanlar bunalmıştı. Az bir şey sıkıştırılınca ödleri büsbütün koptu. Düşmanın üzerine kaleden ve etraftan da kurşunlar geliyordu. Yardımcı kuvvetleri karşılamak üzere sütçü imama bir kısım çete efradı verilerek mitralyözcü Hamdinin yanına ve Nahırönüne gönderilmişti. Evvel Allaha, sonra kendimize güvendiğimiz için bombalarla Taşhana hücumu sıklaştırdık. Bir an geldi ki düşmanlar takatten düstüler Bu sırada bizler de koridor duvarlannın arasına atılmıştık. Fransızlar, zor bir durumdan kurtulmanın çaresini beceremedikleri için birdenbire yenildiler, hemen altoldular. Çeteciler, «kahrolsun düşmanlar!» feryadile Taşhana doluyorlardı. Bereket versin ki, Büyükevliya Efendi: Af zaferin zekâtıdır! Diye Fransızîarın imdadma vaktinde yetişti. Yoksa halleri fena olacak tı. Savaşın en bunaltılı zamanlannda bile Fransızların çapkın ve haylazlarını rakı sofrası başında Ermeni dansözlerile yârenlik ederken avladık. Bundan sonra yeni kuvveti karşılayıp cenkleşmek üzere biz de Nahırönüne koştuk. Bozova Gezici başöğretmeni Baha Öztürk BULMACA < I » m m • m m ÖLÜM Beyn*'und& fırıncı Ensar Blberin babası. Kemal Blberin ağabeyisı İBRAHİM BİBER dun Hflkkın rahmetlne kavuşmustur. Cenazesi 6 ' 950 bugı nku oazar gunü Bpkırkoy Velıefendıdeki e\*inden kaldırılarak oğle namazını muteakıb cenaze namp.zı kılındıktan sonra Bakır» koy mezarlığına defnedilecektir. Allah rahmet eylesm. Bahriye muteki dlerırden ve eski Denızyolları suvsr lermden kaptan LÂTİF DENİZMAN 5 ağustos cumartesi gunu Hakkın rahmet ne kavuşmustur. Cenazesi bugünkü pozar gunu. oğle namazını muteakıb Kuçukyalı eski Bağdad caddesındekl 16 numarall evinden kaldırılarak Ku. çukyalı kabrıstanına defnedilecektir. TEŞEKKÜR Kıymetli eşim, babamız, kardeşim, amcamız, dayımız HÜSEYİN DARMAR'ın aramızdan ebediyen ayrılmasından doğan büyük acımıza iştirakle, gerek bizzat, gerek bilvasıta taziyette bulunan, cenaze törenine iştirak eden dostîarımıza. ailemize karşı gösterdikleri yakınlıktan dolayı teşekküre sayın gazetenizin tav?ssutunu rica ederiz. AUesi *r|R 01V | EI Z 1*1*1 MK CI«*|EMUV| A|R El$|S|Ç|«|Ll •İA KİÜİRİEIİİAİRIZ İ T İ A İ R İ Z İ Ü İ E|« Mefharet Yıldınm Müzeyyen Senar Işü Ahmed Ustün Perihan Altındağ Sözeri S a z CELÂL TOKSES S a z Kanun KEMAL GÜRSES Ahmed Yarman NECATt TOKYAT Keman : İBRAHİM TUĞBAY Kanun İSMAİL TEZELLİ Kadri ŞENÇALAR Cümbüş : Abdullah YÜCE H A Y İ K Klâmet Cemal CÜMBÜŞ Cümbüş : Bağlama üstadı Ş E R EF Klarnet S4İM ÖZSOÎ Keman : Eşber Köprülü Kanun ŞEMSİ VASTIMAN H A Rt K A Üstad Hasan Tahsin EMİN TANINMIŞ Darbuka Piyano : Birinci Fasıl: FERAHNAK İkinci Fasıl: SUZİDİL. Darbuka listadı HASAN TAHSİN ve Zurna EMİN TANINMIŞ tarafından eski KÂĞIDHANE OYUN HAVALARI. Kayseri Devlet hastanesi için bir aded maket, 500 numaralı ameliyat masası veya benzeri açık eksiltme ile satm alınacakür. Muhammen bedeli 7800 liradır. Muvakkat teminatı 585 liradır. 21/8/950 pazartesi günü saat 15 de Kayseri Devlet Hastanesi BaşASRÎ DANSLAR hekimlik odasında müteşekkil komisyonda eksiltmesi yapılacaktır. HJSUSÎ ve münferid olarak lâyıkı Buna aid şartname Hastanede her gün görülebilir. İsteklilerin tiveçhile öğrenmek istiyenlere: Ga caret odası ve 2490 sayılı kanunun tayin ettiği vesikalarla yukanda latasaray Yeniçarşı No. 25. Müra yazılı günde komisyona müracaatleri ilân olunur. (10351) caat saatleri Pazardan maada her gün 12 ilâ 20 arası. A. PANOSYAN 00 Kayseri Hastanesi Baştababetinden: Sahıb vt BaşrnutıarriTi NAÜİR NADİ Bu nüshada yazx Cflcrtnı tdare eden: CEVAD FEHMİ Cumhuriyet ldatbaan DIŞTABİBİ . BÜRHAM CEM Z A Y i I Babıâli, Ankara caddesi No. 99. Telefon: 20778 I tlâveten saat 18 d e n 20,30 a kadar üstad sanatkâr R A Ş İ D RIZA Tiyatrosu, yirmi kişilik t a m kadrosu ile ^ ^ ^ ^ • P r o g r a m tam 7 saat devam eder. (yı eğ/entiiniz mi, falnıncasna. Fransa 'nm â/f düşmum ortadan katkh, haberinii As. Pos. 15379 Lv. Md nün müteahhid Ağa Gülümden alınmışcasına tanzim ettiği 2499 lira 99 kuruşlus 19305 kilo kuru ota aid 10'5/ 950 gün 280281 saydı ayniyat makbuzu üe gene avaı müteahhidden almmıscasına As. Pos. 15355 Lv. Md. nün 2499 lira 9â kuruşluk 19305 kilo kuru ota aid tanzim ettiği 20/5'950 gün 448613 sayılı ayniyat makbuzu ziyaa uğramışür. Tekrar ayniyst makbuzu tanzim edilerek ?dı gecen müteahhidin istihkakı ödeneceğinden içbu iki ayniyat makbuzunun hükmü olmadığı ilân olunur. (328110228) Mersin Belediye Başkanlığından: Belediyemizce yanguı söndürme, sokak sulama ve yıkamağa mahsus olmak üzere kapalı zarf usulü ile bir aded arazöz satın alınacaktır. Ihale 22/8'950 salı günü saat 12 de Belediye Dairesinde yapılacaktır. Arazözün muhammen bedeli 25.000 liradır. Bu eksiltmeye girmek is« tiyenlerin teklif mektublannı 1875 lira geçici teminat makbuzu vev« banka mektubu ile ticaret odas* kayıd belgesi ve ihale şartnamesmıt 6 ve 7 ncı maddelerinde yazılı evrak ile birlikte ihale saatınden hn raat önceye kadar makbuz rrukabılinde Belediye Başkanlığına vermeleri lâzırıdır. Bu eksiltmeye aid şartname parasız olarak Beledıve Dairesinden temin edilebüir. (10355> Silâhşorlar Parise iöndükleri zaman hiç de neşeli değillerdi Yüzbaşılan bu hali gorünce şajırdı. Fakat Dartanyana şimdi bir vazife düşüyordu. Leydi'nin akıbetini Kraüçeye haber verecektı. Kraliçe, bütün intikam arzusuna .(iğmen, bu ölüm habejifre müteessir olmuştu. Biraz sonra.™ „ Kra! bu haberi bizzat vermek üzere geldiği zaman Kraliçenin hiç de şaşırnıadığını gördü Kansının bu sakin haliııe Kral hayret etmişti. Fakat kendisi de sakin görünmeye çalıştı.