Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET Tenunta 1950 uncü r A/ASILOLACAK «CUMHURIYET» e aiddir. DÜNYA HARBİ subaylarından. Phıllipp Reyncnds =haberieri T. M. Talebe çahşmaları Federasyonunun 1950 İNGİLTERESİNDEN NOTLAR HEM NALINA MIHINA Lozandan bu yana,.. ugün, 1923 temmuznnun 24 üncü günü imzalanmış olan Lozan barış andlaşmasının 27 nci yıldbnümüdür. Istiklâl harbini, çok cerin bir askerî sivasî mücadeleden sonra Atatürkün müjdelediği gibi diişmanı vatanın harLmi ismetinde boğmuş ve o zaman pek haklı olarak kullandığırnız bir tabirle bütün bir cihanı husumete karşı dövüşerek o eşsiz §anlı zaferi kazanmış, Türkün yok edilmek islonilcn varlığını bütün dünyaya isbat etmistik. Askerî zaferimizden sonra tsviçrenin Lozan şchıinde toplanan banş konferansında da çetin bir sivasî savaş bizi bekliyordu. Başmurahhasımız Sayın tsmet İnönü, orada da bir cihanı husumet karşısında kalmıştı. Türkiye, kaç defa harb meydanlarında kahraman evlâdlarının mubarek kanları bahasına kazandığı zaferleri, sonradan sulh konferanslannda, yeşil masa başında kaybetmişti. Lozanda da byle olmak tehlikesi belirmişti. Fakat Atatürkten unutmak haksızlık olur Rauf Orbay hükumerinden ilham ve kuvvet alarak Türk siyasetini idare eden İsmet tnönü bu banş meydan muharebesinden de muzaffer çıktı. O çünden bugüne 27 yıl geçmiştir. Bu 27 yıl içinde, birinci dünya harbinden sonra. zaferin verdiği sarhoşlukla ne yaptığını bilmez hale gelmiş. mağrur ve kindar. fakat gafil ve kör bir rihniyetle Türkiyeyi yok etmek isriyenler, müteaddid defalar o zamanki hatalarının ve eaflctlerinin büyüklüğünü anlamıslar ve mütcaddid fıısatlarla bu sakim siyasetlprini famir ederek yenc Türkiye Cumhııriycti ile dost olmuşlardır. Bu dostluklar zamanla daha kuvvetlenerek ittifak haIine gebniştir. Birinri dünya harbinden sonra, Tiirkiyeyi parralamak istiyenler, ve Amcrika gibi bu parçalanmaya lâkayd kalanlar, ikinci dünya harbinde, dünyanın bu mühim srratejik ve siyasî bölgesinde Türkiyenin. saçlam varlı5;ı ve hiç bir teh» didden yılmaz dostluğu ile keııdilerine ne hüyük hizmctler ertiğinl ap'amışlardır. İkinci dünya harbi sonlannda, Almanya ve Japonyayı birer devlet olmaktan çıkararak birer insan ka» labalıği halinde hırakmak ve Stalin'e aldanarak Kızıl Çarlıjh dünyanın basma belâ etmek hata ve eafletine düşenler, harbe girmediği için Türkiyeye karşı âdeta küskün bir tavır takınmışlardı. Fakat pek kısa bir zamanda aldandıklannı anIadılar ve Türkiyenin Yakın ve Ortado?uda, demokrasinin bir kalesl olduğıınu kabul ettiler. Talih ve kaderin ne garib bir cilvesidir kî birinci dünya harbinden sonra, Tiirkîyrnin parçalanmasma lâkayd kalan Amerika. şimdi 27 yıl sonra, devletimize siyasî, askerî. iktisadl ve malî yardımlarda bulunmaktadır. Mütareke ve tstiklâl harbi yıllannda topraklarımızı paylaşmak ve istiklâlimizi yok etmek istiyen İngütere ile Fransa müttefikimiz, İlalya ve Yunanisfan dostumuzdur. Bu vaziyet, Lozan banş zaferinin saeladığı bir neticedir. O zaman önce silâh kuvvctile. sonra da siyaset kudrctile cebren kabul ettirdiğimiz Lozan andlaşması olmasaydı, kimbilir, ikinri dünya harljinde ve harb sonrasında neler olacaktı? Ruslara karşı ilk isyan Fransada çıkıyor Istiklâl ve hürriyetlerine çok düşkün olan Fransızlar Rus işgali altında çektikleri ıstırab ve işkenceye daha ne zamana 'idar devam edeceklerdi? Her Fransız kendi icendine bunu soruyor ve vatandaşlanndan gelecek ilk işaret üzerine' isyana h?z'.rlanmıs bulunuyordu. Işin garibi veya pek tabiî olan tarafı komünist Fransızlarn da Rır' dan gördüklerinin cca arına tak» demiş olmasıydı. «Işin garibi» diyoriTi. Çünkü 'iğer memleketlerde Rus kölelerinin efendîlerine karşı «sadakate» uzun muddet tahammül ettikleri göriilüyor ve ne kadar derin sefalet ve ıstırab çekeHerse çeksinler, isyanı akıllarına getirmemeleri bir £det hükmiir.e girmis bulunuyordu. Halbuki Fransızlar, komünist Je olsalar, gene az çok insan haklp.rı nelerdir, hürriyet nedir, manevî kıymetlere riayet neden lâzımdır, bunlan bilen kimselerdi. Esasen onlar, komünistliee romanlik bir hisle kablmışlar, Ruslann yaldızh Eözlerine, parlak vaidlerine kapılmışlardı. Işte, i?in pek «tabii» olan tarafı da bu idi. En koyu Eus taraftarlan bile ar•hk «Ruslardan beklediğimiz bu mu idi?» diye söylenmeye veya hiç olmazsa, düşünmeye başlamıslardı. Çünkü onlar komünizmi hiç bir raman Ruslann anladığı manada almamışlardı. Bu yolun kendilerini refaha ve sulha götüreceğini sanmışlardı. Onun için Rusyanın sözde «sulhçu» siyaseti arkasında gizli bulunan harbci ve t?ayriinsanî gayeleri keşfettikleri, artık inkâr kabul <?tmiyecek derecede aşikâr bir şekiHe gözlerile gördükleri zaman düştükleri sukutu hayal çok büyük oldu. Karaborsa faciası Ruslardan en fazla şey bekleyenler en zavallı vaziyette idiler. Her işçi haftada kırk sekiz saat çalışmak mecburiyetinde idi. Bu mecburî çalışmadan başka bir de altı saat «halk menfaatine» çalışma vardı ki bunun için aynca para da verilmiyordu. Işin bu kadar ağır olmasına nuk=bil, amelenin beklediği refah da bir serab gibi uçup gitmişti ve bir daha da gelmemişti. Vesika ile verilen yiyecekler bir insanı beslemeye değil, açlığını gidermşye bile kâfi gelmiyordu. Halbuki, bilhassa Parisli işçilerin, eskiden en büyük zevki, sofra başı idi. Otedenberi bnrazma düşkün olan ve iyi yemesini bilen Fransızlann işçileri bile, gündiizkü bütün yorguniuğunu aksama bol ve lezzetli bir sofra başında eidermek imkânım bulurdu. Simdi ise. ateş pahasma bir karaborsa bütün memleketi kaplamış. en mübrem yiyecek maddeleri aslan ağzına düşmüştü. Işgal makamlan karaborsacılarla mücadele şöyle dursun. bu görünmez kara kuvveti bilâkis teşvik ediyorlar ve bizzat besliyorlardı. Ihtiyaca yetmediği söylenerek vesikaya bağlanan her gıda maddesi Ruslar tarafmdan karaborsaya sürülüyor ve buradan ancak pek fahiş fiatlarla elde edilebiliyordu. Tahammül edilmez hir hal Kızıl idareye Fransızlırın mideleri kadar kafalan da tahammül edemiyordu. Radyoların sabchtan akşama, akşamdan sabaha kadar tekrar ettikleri propaganda yayını, gazetelerin heu ?vnı basmp. ka'.ıb sözlerden mürekkeb makaleleri, mütemadiyen Rus propagandası yapan filmler, hattâ pives ve operetler, sanata da düşkün olan ve hakikî bir sanat anUyışı bulunan Fransızları tatmin edecek :eyler değildi. Rusyanın ve doğu Avrupanın kültür seviyesi nisbeten düşük olan halkı bu gibi soğuk ve yavan şeyleri sanat diye kabul etmiş ve sanat böyle olur sanmıştı. Fransızlann komünistliğin ksranlık kuyusuna düşmüş olanlan bile, sanat ışığını tanımış kimselerdi. Kafaları güzel düşöncelere, mantıkî muhakemelere alışıktı. K'.zıllann aynı sözleri tekrar tekrar sunmaktan ileri gidemiyen k'sır felsefeleri onları doyurmuyordu. Hele beklediklerini bctamayıca, bu «felseıe» nin ne kadar boş o'duaunu anlamışlardı. Federasyon Millî Eğitim Hulâsa, midelerle beraber <afalardart da bir isyan homurtusu gei Bakanlığına Paristekî talebeler hakkuıda vosaika müstenid meye başlamışt:. Şubat hâdiseleri bir rapor verecek Ondan scnr'ki yazı ve hikâyelerde adı «şubat hâdiseleri» diye' Türkiye Millî Talebe Federasyugeçen ilk isyan harekeü Frar.sa : nu genel idare kurulu, ıki gündentarihine alün kalemla yazılacak beri Marrnara lokalinde, genel başvak'alardan birini teşkil etmiştir j kan Can Kıraçın riyaseti altuıda ermektedir. O gün, 12 şubat, Ruslar bir nn calışmalanna dcvam mayiş tertib etmişlerdi. 1936 şuba Bu toplanülarda gündeme göre tımn aynı gününde Pariste soltru ' muhteiif meseleler eie almmış, müzakere edilmiş ve neticeye bağlanların yaptıklan bir nümayişi an • mak maksadile tertib edilen bu mıştır. sözde «içten çelme» tezahürat, so "• Gündemin ilk maddesi olarak ünunda hakikaten kalbden kopan , zerinde biihassa önemle durulan bir şekil aldı. | mesele ParısteKı komünist talebePrograma s*öre, nümayisciler lerimizdir. Vaziyetin derin bir şeBastille'de toplanacaklar ve Kivoli kilde mütaİEasından ve rr.üzakerecaddesinden, Champs Elysees'den sinden sonra idare heyeti aşağıdseçerek Etoile meydanma kadar ki kararlan tesbit etmiştir: Buna geleceklerdi. j göre, Türkiye Millî Taîebe Federasj'onu, Millî Eğitim Bakanlığına, ; O gün fbayram» m raasebeti!e, j Paristeki talebelerin durumunu teş daire ve fabrikalar tatil edilm'ış, his eden, hâdise ve vesaıke müstehalkın mümkün olduğu kadar bünid ve mazideki kötü hâdiseleri de yük bir kalabahk teşkil etmesine hatırlatan bir rapor verecektir. Bu çalışılmıştı. Halk sabahleyin orkenraporu. dclegerr.iz, çarşamba çünü den sokaklara döküldü. Bu coçkun Millî Eğitim Bakanına vermek üluk nümayişe iştirak arzusun (an zere Ankaraya gidecek ve ayrıca ziyade, seyretmek hevesinden ileri geliyordu. Hakikaten, Fransızlar, Bakana şirihî su'ctte izahat verebilhassa Parisliler, ınerasim seyret cektir. Ayrıca, Federasyon, Paristemekten pek hoşlamrlar. Nümayişe ki duruma fi'lî bir müdahale olmak Kızılordu kuvvetlerinin de iştirak üzere en geç önümüzdeki ders yılı edeceğini haber alan halk, pek şa başına kadar burada Türk talebetafatlı bir manzara göreceğini ve leri temsil ve onlarm ihtiyaclarını bununla içinden alay ederek eğ karşılamak maksadile bir taîebe lenip hoşça bir vakit geçireceğini cemiyeti teşkil ediiecektir. düsünmüştü. Esasen, ıijk bir gün Bundan sonra yedek subaylık va'deden güneş, ahaliyi ateşsiz o kanunu görüşülmüştür. Millî Sadslarda soğuktan titremektense, a \otnma Bakanhğmca hazırlanmakta çık havada dolaşmaya sürüî.lü olan Yedek Subaylık kanun tasayordu . nsı tamamlandıktan sonra, Türkiye Millî Talebe Federasyonu bu tasan «Kahrolsun Rusya!» Başianjnçta her şey hesabland'ğı üzerindrki görüşlerini adı geçen gibi geçti. Evvelâ Kızılordu birlik Bakanlığa bir rapor halinde sunalerinin geçid resmi yapıldı. Sonra caktır. Türkiye Millî Talebe Federasyonümayişçiler sökün etti. Eüerinde basma kalıb leıhniar, ağızlannda nunun beynelmilel talebe teşekkülda gene a\Tiı şekilde tekrarlanmış lerile olan müna^rbetleri üzerinde görüşler belirtilmiş ve Z^ırnıldakta sözlerle yürüyüşe başladılar. « Kahrolsun empenalist'.er;» akdedilecek altmcı büyük kongrediye bağınyorlar, ark,asından Sta ye International Students Service (I.S.S.) e iştirak hususunda bir tek lin'e medhiyeler okuvorlardı. Bu sırada Rus askerî birlikleri lif getirilmesi kararlaştınlmıştır. «StalinT. (eski Concordei meydanma gelmişti .Burada «Leninı> (°s Millî Eğitim Bakaııı Ankaraya ki Loyale) caddesinden gelen modondü törlü kıfalara yol vermek üzsre Bir müddettenberi şehrimizde tedavi altmda bulunan Mılli Eğtim Bakanı durdvıiar. Askerler durunca, tabiî. nümayiş Avni Başman, dün. akşr.m Ankaraya hareket etmiştir. Bakan hareketlnden çiler de durmaya mecbur kaldılar. e\"\el kendisile göruşen bir arkadaşımıza Işte tam bu sırada biı haykmş istlfa ettiğine dair çıkan havadisler.a doğru olmadığını söylemiştir. tır yükseldi: « Kahrolsun Rusya!» C. H. P. de muhtar seçimi Arkasmdan daha başka haykıhazırlıklan nşlar: Yaklasmakta oLan Genel Meclis, Muhtar ve Belediye seçimleri münase« Ruslan darağacına!» betile, C. H. Partisi İstanbul teşkilâtı « Kahrolsun komünistler!» bugün faaliyete geçecek ve saat 16 da Binlerce kişilik kesif bir kalaba İl merkezinde Parti Başkanı avukat lık içinden bu sözlerin hangi ağız İlhami Sançarın başkanlığında mühim lardan çıktığını tesbit etmek kabil bir toplantı yapılacaktır. Bu topalntıda değildi. Ruslar, kulaklarını tırma seçim isleri üzerinde bazı prensip ka. layan bu sesleri du>nınra, öfkeden rarlarına varılacaktır. Akdeniz seferleri ve şaşkınhktan deliye donerek, etDevlet Denizyolları İdarcsınin satın raflanna bakınmaya başladılar. aldığı İskenderun ve Ssmsun vapurlarıFakat ,asileri bulup yakalama rın da dıs hatlarda sefere başlamasınlarma vakit kalmadan, haykınşlar dan sonra İdare, Akdenizde bütün radaha falza kuvvetlenerek tekrar e klplermden iyi bir duruma geçecckür. dildi ve bu âvazelerle coşan halk, Verilen malumata göre. halen AkdenizRuslann ve Ruslardan yana oian de Türk gemilerinin »eferleri esasen rağbet bulmaktadır komünistlerin üzerine itıldı. Yüzme havuzları da bulunan Samsun Bir an içinde meydan birbirine ve İskenderun gemilerinin sefcrlere girmiş, Parislüer ellerine geçirdik baîlamasile alâkaııın bir kat daha arleri silâhlarla Rııslara narşı çarpış tacağına muhikkak nazarile bakılmaktadır. maya başlamışb. GELECEK YAZI: isyan ve muŞEVVAL 9 PAZARTESt kavemet hareketleri gittikçe genişliyor. E Sanayicilerin raporu İstanbul Sanayici'.eri bugunlerde ilân ecLlmesi beklenen dîş ticaret rejimi etrsfında sanayicilerin görüşler:nl ihtiva eden ikinci bir mufassal rapor hazırlamışlardır. Bu raporu, İstanb'jl Bölge Sanayi Birliği bugün Ekononıi ve Ticaret Bakanhğına gör.derecekür. Raporda, muaırele verg"sinin memleket sanayii üzer nd^ki tahribkâr <îurarau, gümrük tarifelerinin yeniden tesbitl ve itha'.ât lisansı tevzü etraiında yeni fikirler serdedilmektedir. Hazineye temin. ettiği büyük gellr dolayısile kaldırı!ma5ina irnkân görülemiyen muamele vergisinin ithal miHndan yüzde yirmi gibi b.r miktar eklenerek tahsil edilmesi yerli mamulattan da yuzde on sekiz tenzil edilerek kalacak mıktardan almraası ileri sürüln.ektedir. Gümrjk resimlerin:n de yeniden gözden geçirilerek bazı ithal mallarmda bir miktar arttırılması ist*nmektedir. Bu teklif mensucat ile cnensucak san&yiirıe elverişli bazı iplikleıdedir. İthalât lisansı te\ziinde de yün ve parruk ip.iği bahis rr.evzuu edilerek, ancak ithalâtı zaruri olan malIsra ve clnslerine ithal lisansı verilır.rsi İEtenmektedir. İstanbul Hemşeriler Cemiyetinin çalışmalan Şehrlmizde hemşerüik fikrinin gelişmesi ve şehrin değerinln belirtilmesi maksadile kurulan «İstanbul Hemşeriler Cemiyeti» umumi heyeti bu hafta içerislnde mühim bir toplantı yaparak bazı prensip kararlan alacsktır. Cemiyet ilk iş olarak gürültü ile müca. deleye başlıyacak ve yetk li zevat tarafından hükümete bu hususta bir rapor hazıdanacaktır Hemşeriler Cemiyeti şimdiden büjHik bir alâka görmüs, profesörlerle şehrin tanınmış, simaları cemiyete aza olmak için müracaat etrnişîerdir. O V. İngilterenin küçük bir kasabasmda iki gündenberi misafir olduğumuz pansiyonun sahibesüıi o sabah, mutad hilâfına, sükutî ve canı sıkkın gördük. Biraz zorlayınca derdini açtı: Çok sevdiğim bir horozum var. Münasebatsiz hayvan son günlerde huy değiştirdi. Geceleri ötüyor. Çaresiz bugün kestireceğim. Onun sesile komşularımın tatlı uykulanndan uyandıklarını düşünün... Elbette benden şikâyet ettiklerini istemem... Benim vicdanım, benim şerefim... Bir İngilizin diğer İngilize karşı gösterdiği dikkat ve beslediği saygı... Tuhaf memleket Cevat Fehmi Başhut şeker yalnız iki parça ve her parça mübalâğasız bir tavla zarı büyüklüğünde idi. Harb biteli seneler oluyordu. Şeker gibi zaruri bir maddeyi hâlâ vesikaya tâbi tutmakta mâna var mı idi? Kadp: Üzülmeyin, dedi, ben size şekeı veririm. İçeri gitti ve elinde takriben bir kıloluk bir paket olduğu halde geri döndü. Buyurun, dedi. Bu belki bir müddet sizin sıkıntuıızı haiifletir. İyi ama bu şeker... Bu şeker benim bir aylık hakkım... Teşekkür ederiz, fakat alamayız. Nasıl olur? Müsaade edin, anlatayım... Geçen harbde o kadar şekersiz kaldık ki âdeta onu unuttuk diyebilirim. Şekersiz süt, şekersiz kahve, şekersiz çay içmeğe alıştık. Şimdi şeker midemizi bulandınyor. Emin olun bir çok İngilizler şeker mevcud olduğu halde artık benim gibi kahveyi ve çayı şekersiz içmeyi tercih ediyorlar. İngilizin memleket davalannda gösterdiği sabır ve tahammül, İngiliz fedakprlığı... Londranm en büyük tiyatrolanndan birinin fuvayesindeyiz. Dehşetli kalabalık var. İki perde arası herkes salondan fırlamış... Seyircilerden çoğu simokinli ve tuv3letli... Yanımızda gene bir kadm. gene bir erkek ve bir ihtiyardan mürekkeb küçük bir grup duruyor. Ben kadmın neşesine dalmış bakıyorum. Gü!üp söyler ve söyleyip gülerken bir aralık durgunlaşıverdiğini gördüm. Elini alnından geçirdi. Sonra durduğu yerde sallandığını farkeder gibi oldum. Derken yavaş yavaş dizleri büküldü ve birden dimdik, kaskatı yere yıkıldı. Güzel başınm döşemeye çarptığı zaman çıkardığı tok sesi hâlâ duyar gibi oluyorum. Yerde gözleri açık öylece kalakaldı. Sar'alı mı idi, yoksa bir sekte neticesi ölüp gitmiş mi idi? Ben bir panik beklerken iranır mısınız, koca fuayede bir tek kimse olduğu yerden kımıldamadı bile... Kadmm imdadına gene biz dört Türk koştuk. Yerden kaldırdık. Yanımızda duran kocasınm kucağına teslim ettik. Adam, kollannda kansının elleri ve ayaklan sarkan vücudü, kalabaheı yararak uzaklaştı. Bazı kimseler birer defa başlarını döndürüp baktılar ve işte o kadar... Gülmeler, konuşmalar, şakalaşmalar ardı arası kesilmeden devam ediyordu. Ben arkadaşlarıma baktım. Onlar bana baktılar. Üçü de heyecan'ı idiler. Benizleri farkedilir şekilde solmuştu. Halbuki diğerleri... ingiliz soğukkanlılığı, İngiliz lâkaydisi... Ingilterede bize rehberlik eden Londra radyosu spikerlerinden Mü beccel hanımın bir kadm arkadaşına davetliyiz. Kadın doğma büyüme Londralı ve B.B.C. de bir şubenm müdürü. Oturduğu büyük otelde^ minimini dairesinde yumuşak divan ve kanapelere yaslanıp konuşurken İngilteredeki şeker kıtlığından şikâyet edeceğimız tuttu. Sabah kahvaltısında verilen 0şm M u f a s s a1 I KERBELÂ FACÎASI I LSI • Hurafeden arî, güzel eserdir. I iir. istanbul Inkılâb Kitabevi • evı R O M A N Ç I K T I Y A L X I Z L I K A. J. CRONİN 200 Krs. M A Z İ N İ N E S İ R L E R İ 2 Veni ve Nefîs Daphme du Maurier 350 Krş. ARİF BOLAT KİTABEVİ Bürün dünyada güzeller i A v> 5 > m R n E KREM NIVEA Kullanırlar. 5.49 13.20 17.17 20.33 22.28 "TM 3.41 7.07 E.~ | 9^15 ~7Î6 ~8~44 12.00 O dakikada kâtibin halini görmeli idiniz! Yüzü sapsan olmuştu. Sanki elimde tuttuğum para değii de otomatik bir tabanca imiş gibi gözleri yuvalanndan fırlamış, geri geri çekiliyordu. Olamaz.^ Hayır hayır... Ben size para veririm. Karşılık istemem. O dolarlan cebinize sokun! Karaborsa nedir bilmiyen İngilizin kanun korkusu ve kanuna itaati... * * * Otomobille saatlerce gittiğiniz halde bitmiyen Lrandranjı güç halle ulaşabildiğimiz bir kenar semtinde yemyeşil bir çayınn ortasına kurul muş sirkin kapısında palyaço ila ayaküstü derdleşiyoruz. İçerisi oldukça tenha... Sirkin aynı zamanda sahibi olduğunu öğrendiğim palyaço: Bü haftadır işler fena gidiyor, diyor. Çaresiz tası tarağı toplayıp başka semte göç etmeli. Dün iki sterlin zarar ettim. Şu İngiliz milleti garib millet... Kat'iyen sirk anlayışı "yok... İngilterede kaç sirk var?. Oh, topu topu 50 tane... 50 tane mi? Evet yalnız 50 tane... İki ta^ sjî Hî nesi çok büyük, 11 tanesi orta, di Köy sağlığını koruma ckiplerinin Londraya bir cumartesi akşamı ğerleri bızimki gibi küçük... dünkü faaliyeti gün batarken vardık. Bankalar İngilterenin zenğinliğine mıs.ıl Sağhk ve Sosyal Yardım Müdürlugu çoktan kapanrruştı. Ertesi gün de mi isteısiniz, kıt'aların asırlık emc^ı tarafmdan teşkil edilen köy sağhgım pazardı. Cebimizdeki çekleri veya ile, parası ile kunılmuş Londrada koruma ekipleri dün de faallyetlerine dolarlan bozdurmak ımkânı yok adım başında yüzlercesine rastla devam etmijîerdir. Şimdiye kadar has. taları tesbit oîunan ve tedavJert yatu. İki gün parasız kalacaktık. mak kabil... Fakat bu hakikate be pılan köylerin sayısı 150 yi bulmuştur. Otel kâtibine vaziyeti aniattım. ni ilk götüren konuştuğum palya İstanbula bağlı köylerın sayısı 199 Bize biraz ödünç para verin, çonun sözleri oldu. olcuğur.a göre bütun köylerin taramacian geçirılmesinin bu mevsim kabil dedim * * * Gİacağı anla;ılmaktsdır. Bir saniye yüzüme dalgın dalcm Saclık ve Sosyal Yardım Müdürii Londranm en büyük meydanlabaktı. Ben bu bakışı ters şekil.le faaliyetle yarından birinde yaya kaldınmının Dr. Faik Yargıcı ?a bu ve her hafta mânalandırarak: kindan mesgul olrr.akta İsterseniz size yanımızdaki do bir kenannda asfalt üzerine boyalı tatil nde ekiplere bizzat riyaset etmektebeşirle yapılmış biı takım resim tedir. larları verelim! dedim. ler... Bir at yanşı, bir göl, bir köy Kâtib birden parladı: İngiltcreye uçakla üzüm Olamaz, kat'iyen... Kat'iyen... evi... Rcsimlerin yamnda kirli, yırnakledilecek Hayır, yanlış anlamayın... Do tık iki kasket, içinde şilinler, peİstanbul Yaj Sebze ve Mej^a Koopelarlan bozun demiyorum. Bunun niler... r.tlfleri Birliği. İngiîtereye uçak ile yasak oîâuğunu biliyoruz. Sizdc reBu resimleri yapan, bu kasketle y;ış üzüm ıhrac etınck uzere bir uçak şirke'.ile müzakere'.ere girişmiştir. hin olarak kalsın... rin sahibi olanlar fakir İngiliz resDün bir m.embadan öğrenSözlerimi teyid için elimi cebime samlan imiş... Sabahlan resimleri dığımizemevsuk uçak 5 rketi Kooperatifgöre, attım. Küçük bir deşte tutan do yapıp yanlarsna kasketlerini koyar. ler Birliğinin teklifini kabul etmek larlan alarak uzattım. akşam üzeri çplip bırakılan para i;zcre bir prensip ksrarına varmıstır. Uçakla uzum ihracı basladığı takdirde her gun Londraya 612 ton yaş üzüm ihrsc ediiecektir. İhracat İzmirden ya] ıîacaktır. Bu suretle fr gorifik tesisatlı 500600 tonluk gemiler temin edilincıye kadar Turk üzümler.nin nefaseti etıafında bir fikir verilmiş clacaktır. FİZİK ELEKTRİK TEDAVİLERİ MLTEHASS1SI Yeni Orman Kanunu Romatizma, siyatik, yumurtalık iltihabları, prostat dehahazırlıklan mesi, yüzdeki kıüar. et benleri, fiğiller, nasırlar, leke, ve iz bıBugün Tarım Bakanlığında top. rakmadan kat'î olarak elektrikle tedavi edilir. Karaköy, otobüs lanarak yeni yapüacak Orman Kadurağj, Demirbağ Han, Telefon: 49321. nununun esaslarını tesbit edecek olan komisyon müzakerelerine iştirak etmek üzere Orman Fakültesi Dekanı İle Prof. Dr. Fikret Saatçinflu Fakülte profesörler kurulunca hazırlanan rapnru hami. len Ankaraya gitn*iş1erdir. 1 Belediye cenaze otomcbili için yaptırılacak karoser açık ekOkullarda imtihanlar siltmej'e çıkanlmıştır. Ortaokul, lise ve öğretmen okulların2 Kesif bedeli 3100 iira, muvakkat teminatı 232 lira 32 kuruştur. da bütünleme ve lise imtihanlan 21 3 İhalesi 2/8/950 çarşamba günü saat İS da Belediye Encürae ağustos pazartesi. devlet ortaokul imtihanlörı 2 eylül cumanesi gunü başlıninde yapılscaktır. yacak ve 20 eylül perşembe günü sona 4 Eksiltmeye girebilmek için teminat makbuzlarile 950 yılı Tiea erecektir. Yeii cers yılı 2 ekim ret Odası vesikasının ibrazı şartür. pazartesi gitnü başlıyacaktır. 5 Pul, tellâliye, ilân ücreti. mukavele masrafı vesair kanuni vergi ve resimler müteahhide aiddir. MEVLİDİ ŞERİF 6 İsteklilerin ihale günü Belediye Encümenine ve fazla malumat Şehrema^ıeti esbak Meclis Reısi meralmak isteyenlerin her gün Belediye Fen İşleri Müdürlüğüne müra hüm İbrahim Sarım beyin ker.mesi ve caatleri ilân olunur. (97191 merhum Feridun Paşa Vefaicğlunun Bugün dünyanın üçüncii bir buyük hcmşiresi harbe doğru adım adım yürüdü^ü bir sırada. dostlarımıza ve mütteSAYIN DOKTOR ve ECZACILAR1N •" BAYAN SABİTE FERAN'ın kalesi vefatının kırkır.cı gününe müsadif 24 fiklerimizc. demokrasinin NAZARI DİKKATİNE temmuz 1950 pazartest günü aziz ru saydıklan Türkiyeye siyasî. askerî Dünyaca tanınmış hakiki hana ithaf olunmak üzere Teşvıkiye ve iktisadî yardımlannı daha esa«h crmii serifinde öğle namazını müteakıb ve kuvvetli olarak yapmaları eeMevlidi Nebevi okutulacagmdan dost ve akrabalarımızın arzu eden zevatın re'tticini. kendi mptifaatleri adma cuasında huzurlariie sevinc duyacagı hatırlatmak yerinde olur. mızı muhterem gazetenlz delâletile ibSİMPLE ve CAMPHRE olarak Orijinal 5 ve 10 Gr. lık şişelerde lâğını rica ederiz. bol miktarda tekrar geldi ve piyasaya arzedildi. ^ g | Ailesi lan alarak günlerini gün ederlermiş... ingilizin dileniş ve sadaka veriş şekli... * * * Londranm kenar semtlerinden birinde, bir eczaneden diş fırçası alıyorum. Bizim aktar dükkânlarını hatırlatan bir mağaza... Sahibi altmışhk bir kadm... Ve ondan daha ihtiyar bir başkası, aksaçlı, buruşuk yüzlü brr nine, diz çökmüş, elindeki ıslak bezle yîrleri siliyor. Bir aralık yüksek sesle söylendiğini duydum. Meraklanarak mağaza sahibesine: Ne diyor? dedim. İşçi hükumetine sövüyor! cevabını verdi. Sebeb? Kendisi Muhafazakârdır. Son seçimin neticesi anlaşıldığı günden itibaren her saat, her dakika böyle küfredip duruyor. Önüme serilen diş fırçası çeşidlerini tetkikten vazgeçerek şaşkın, hayran kadını tetkike başladım. Faknı zaruret üstünü başını; açlık ve mahrumiyet vücudünü harab etmişti ve bu iki katlı harabi ortasından o, Muhafazakâr Partinin âteşin üyesi, sosyalist hükümete yumruk sallıyordu. Bu İngütere tuhaf memleket... A, yooo... Çok tuhaf memleket doğrusu! Cevat Fehmi BAŞKUT Dr. NEVZAD IPEKÇI Bahkesir Belediye Başkanhğmdan: VALİDOL ZİMNER Nasıl bir vatan? Sürüsüne bereket.. .«Uluss ta (tbaşyazarları) muhakkak ki «orta ve son yazar» lardan çok.. Kabinedaki koltuğundan yuvarlanmış, Millet Meclisindeki sandalyesinden düşmüşlerin hemen hepsi orada... Eski pohpohçu ve yeni muhalif refikimizde ban günler beş on makale birden çıkıyor.. O makalelerin altına imza atanlann vaktile ekserisi kötü iş de yapmış olsalarbirer devlet adamı idiler. Bir kısmı da mansub olsalar bile kurultayda söz sahibi idiler. Şimdi mevkilerinden uzaklaştılar diye miileti yüksek görüşlerinden, azametli fikirlerinden mahrum etmek reva mı ya? Lâkin, Tann okuyanlara sabır, tahamül ve sinir kuvveti versin! İşte bunlardan biri de ismi pek hatırımda kalmadı, çünkü 14 mayıs Merhum VeliahI Yusuf İzzeddin Efendinin üçüncü h3remi TAZENDE YÜCESAN Hanımefendinin vefatının larkıncı gününe tesadüf eden 26 temmuz 9S0 çarşamba günü bğle na.nazını müteakıb Ortaköy caır.li şerifinde aziz ruhu !çin Mevlidi Şerif kıraat edileceğinden arzu eden zevatın teşrifleri rica olunur. Kızı: Seza Özüt Damndı: Ebülhayır Özüt M EV LîD orta okul tarihlerine sıralamışlardı. Şimdi oralardan «kalk gidelim!» diyerek okuvuculara tekrar sunmaya kalkmak, bitpazanndan edinilmiş sermayeleri hazır elbise mağazalannın camekânına dizip üzerlerine cfabrikadan yeni gelmiştir» etiketini koymaya benzemez mi? Her ne ise.. Ey saf dostum, (D.P. nin C.H. P. den nasıl bir vatan devir aldığıni9 belirtmek için tozlanmış ve küflenmiş mekteb kitablanndan ahkâm çıkarmaya kalkışmak zahmetine ne lüzum var? Bu devir muamelesine hepimiz yakından şahid olduk. Henüz de mal meydanda.. Ötesini berisini düzeltip intizama sokacak değil ya, hafifçe rötüşe tâbi tutacak kadar bile zaman geçmedi. Ters tarafmdan bakmakta olduğunuz düıbünü veıin bana, doğrultup ayar ederek gözlerinize tutayım da Halk Partisi, Demokrat Partiye nasıl bir vatan devrerti, beyimıze göstereyim... İşte bir köy.. Davullar, rumalar çalmıyor.. gökler «köylü efendimiz!» âvâzelerile çınlıyor.. Evet, köylü efendimiz.. Fakat şu zavallı efendimizin haline bir bakın! Ne üste var, ne başta... Bet beniz sapsan.. Bir deri bh* kemik.. Kursağına inen ya bir kaç dilim arpa ekmeği ile bir çanak ayran.. Ya bir tutam mısır bulamacı ile bir topak ekşimik.. Gündüzleri karasabanı toprağa brraz daha derin gömebilmek için ecel teri döküyor. Geceleri karanlık bir izbede hayvanlarla koyun koyuna istirahate çekiliyor. Dur yok, durak yok.. Kap yok, ka •* Yazan AHMED HIDAYET cak yok.. Derdile alâkadar olacak j'ok. Ama, vergi zamanı geldi mi, tahsildar koynuna veya ambanna el atıyor, jandarma gırtlağına basıyor, ne para, ne de buğday tanesi bulamayınca yegâne sermayesi çift hayvanmı satıyor... Gelin bir de başşehre.. Orada da aynı terane.. «Köylü efendimiz!» feryadlan gene a^Ty^ıka yükseliyor. Fakat biçare efendirniz, Ankara hududlannda durduruluyor. Hizmetkârlannın lüks otomobillerle uçar gibi geçtikleri asfalt caddelerde değil, muhacir arabalarınm tozu dumana kattıkian yollarda dahi yürümesine, gezmesine müsaade edilmiyor Bir kolayım bulup kaçak olarak içeriye girse bile yüzüne bakan, sözünü dinleyen memuru güpegündüz mumla arasa bularmyor.. İşini Allaha ısmarlapp meyus ve perişan obasına aönüyor. Uzun bir filmden alınmış bu kısa sahneler size devrolunan vatan hak kında bir fikir verir mi, bilmem? Şayed yetmezse, Türk milletinin, Cumhuriyet Halk Partisinin sayesinde «sayebarı» olduğu günlerdekl yurdun halini hızh bü" kalem darbesile ve eski bir kıt'a ile çiziverelim: Bu halkın mülkünü seyret, Harabâbâd lâzımsa! Bu milkin halkıru dinle, Sana feryad lâzımsa! REEL Vay köftehorlar! Meselenin şakaya tahammülü yok ama, işi alaya vurmaktan başka da çare yok!. Aksi takdirde oturup dizlerimizi döve döve, kafalanmıa yumnıklaya yumruklaya ve hıçkıra hıçkıra ağlamak gerek! Dünya Talebe Federasyonu nezdmdeki daiml delegemiz Mükerrem Taşçıoğlu Paris dönüşü oradaki talebemizin thali pürmelâli» ni anlatıyor. Avruparun ısık, süs ve lüks merkezinde millet kesesini sömürerek tahsil etmekte olan delikanhlanmızın ve gene kızlanmızın yüzde altmısı komünistmiş.. Haydi, içtihad itibarile böyle bü kanaat beslemelerine yalnız kızıp geçelün. Fakat itham çok müthiş. Aralannda «Jön Türkl«r» diye bir cemiyet kurmuşlar, aynı zamanda So\yet elçiliğinden de çunleniyorlarmış.. İçlerinden bir kaç sapığa böyle bir damga vurulmuş olsaydı, hiç de gücümüze gitmezdi, çünkü her zümrede yolunu jaşırmış bir ekalliyete tesadüf olunabilir. Fakat yüzde altmış memleketimizin, rejimimizin, malımızın ve canımızın düşmanı olan bir kalabalığın akidesine saplanıp kalıncaya kadar oradaki alâkah memurlarımız uyuyorîar mıydı, yoksa kendi hava ve heveslerinde gezdp tozuyorlar mıydı? Yan bilgi de insanı cehalet kadar sarp kayalıklara ve uçsuz bucaksız uçurumlara sürükler. Vatanın içinde ve dışında «modadır!» diye nıhlannı kızıla boyamaya kalkışan gencler komünizm ha\'varilerinüı kitablarını dikkatle okusalar oaılann sade fasıllan arasında değil, cümleleri arasında birbirini yıkan kaç yüz, hattâ kaç bin fikir ve mütaleaya rastgelirler tahmin edemezsiniz. Kaldı ki, bugün, o umdelere dayanarak kıırulduklannı Gösterirler, gösterirler ama, oniddia eden Rus Sovyet idaresile lar hakkmda hiç bü zaman bizim peyklerinin, dibinde bocaladıklan tezadlar, kargaşahklar ve o diyarlarda birbirini kovalayan zulüm, nıyanet ve cinayet silsileleri üısanı bir taraftan bu tarikati gütmekten önlerken bir taraftan da tüylerini ürpertiyor, dimağını bıriandınyor. kalbini durduruyor. Ama bu, vaktile sızınlan yağlann tortusudur. Kurulan enstitülerde güdülen terbiye sistemi, yapılan nesriyat, iste şimdi böyle korkunc tepkiler veriyor. Bu sahada da Halk Partisirun kırdığı potları, devirdiği çamlan düzeltmek Damokrat Partiye düşüyor.. Heyhat... Bu devenin iğri olan sade boynu değü ki... rilirken arkasından bir takım haberler daha.. «Yamyamlar Ankarada!.. «Sivrihisarda da yamyamlar tutuldu!» Geri çağlarda bile masal diye dinlenilen ve hüküm sürdüğü alanlan Asyanm ve Afrikanm ücra köşeleri diye belletilen yabanilieın yirminci asırda Türkiyede cereyan etmekte olduğunu ısrarla dünyaya yaymak ve aradan haftalar geçtıği halde hâdisedeki esrar perdesüıi yırtıp gerçeği meydana çıkaramamak ne hükumetçe, ne de milletçe övünülecek bir hareket değildir. Fakat, mahiyetleri meçhtıl göçmenler veya akıl hastalıkları kitablannın muayyen bir faslmdaki ruhî aksaklıklara tutulmuş olanlar böyle bir cüreti A\Tup=nm veya Amerikanm herhangi Dir parçastnda da gösteremezler mi? KREDİ BÂNKASIA 0 . (Yeni Postane karşısında) TIJRRIYE fırtınasmdan önce herhalde matbuat sahasından uzak ufufelarda kanad çırpıyordu galiba tutturmuş, âdeta tefrika şeklinde, «D.P., C.H.P. den nasıl bir vatan devir aldı?» diye... Maksad malum... Beceriksizlik, tedbirsizlik, kendini beğenmişlik, menfaat güdücülük ve daha bin bir «lik» yüzünden yıkılmış idarenm övücülüğünü yapmak.. İyi ama, geç kaldm aslanım.. Bunlan yıllarca evvel zamane müverrihleri iktidar erkânını birer melek ve yurdu bir cennet göstermek uğrunda lise ve Yamyamlar! Gerçek midir. efsane midir, hâlâ anlaşılamadı. Gazetelere her gün birbirine zıd havadisler aksediyor... Turulanlar.. Sorsuya çekilenler.. insan eti yiyenlerin fotograflan.. Kurbanlann resimleri.. Önceleri bu vahşetin yuvaa alımit» gibi gSste TASARRUF HESABLARI Gelecek çekiliş tari hi: 4 ACUSTOS 1950 En geç 25 TEMMUZA kadar Bankamıza yatınlan her 100 lira çekiüşe iştirak eder. hakkımızdaki kadar zalimane hüküm vsrilmcz. Zira, serde şarklılık, Türklük ve Müsliimanlık var.. Dünyanın her tarafmda yayılmasınl güçlükle önleyebildiğimiz düşmanca propagandalara bu sefer bir de ou iftira eklenir: Türkler yamyammış! Zabıta ve Adliye mekanizmamız var kuvveti pazuya ve kafaya vererek bu «yamyamlık» hikâyesima gerçeğini tez günde, tez saatte mey« dana çıkarmazsa korkarım, garezk&rlar, Amerikan konsolosunun, mahud tamimi o yüzden yayınladr>ğmı iddiaya kalkışırlar,