09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
X Temmoı 1*W NASILJOLACAK aiddlr. DÜNYA HARBI İTazan: İnglllı gizli lstihbarat subaylanndan: Phillipp Reynoids =haberleri Âyin yapatı S 1 o H î5 E T L E R l t HEM NALINA MIHINA Dün sorgulan yapılan 14 tarikatçiden ikisi tevkif edildi, diğerleri serbest bırakddı Bombardımanın âni ve şiddetli görmüş, derhal bize bildirdi. Aynı olmasına rağmen ölenler, yarala zamanda, öbür tarafa da haber vernanlar azdı. Gelen imdad postalan ı miş.s Fatihte Eftelzade medresesinde cesedleri ve yaraiılan ahp götürdüRuslara verilen haber tarikatçılık yaptıklan sırada Emîer. Kalanlar da, işe yarayacak halO zaman anladık ki, Ruslann âni niyet Müdürlüğü memurlan tarade bulunan malzemeleri harab ol bombardımanı bu haber üzerme fından yakalandıklanm yazdığımız maktan kurtulan kamyonlara yük yapılmıştı. hamal Muharrem OzdemirJe on üç lediler. Böylece, kafile tekrar yola Lucas da, ben de hayret içinde arkadaşı dün sabah Adliyeye gekoyuldu. tirilmişlerdir. kalmışük. Yalnız, biz gidemiyecektik. Sırtlarmda birer uzun cübbe buMoreels'e: «Peki ama,» dedim, Zira, benzin yüklü kamyonumuz «O adammız kimse, bizi haberdar lunan, Huseyin, Jluharrem, Tevhavaya uçmuştu. Vakıâ «maksadı etmeli değil miydi? Bu suretle, baş fik, Ali, îbrahım, Şaban, Ali, Sümız» cepheye kadar gidip vaziyeti ka istikamete gider, bombardıman leyman, İsmail, Mustafa, Vasfi Ibtetkik etmekti: komünistlerden öy dan kurtulurduk . » rahim, Mustafa Yazıcı, Hasan ve le emir almıştık. Fakat, altunızda Moreels şeytani bir tebessümle Mehmed adlarındaki sanıklar, sorkamyonumuz, arkamızda benzini güidü: gulan yapılmak üzere 1 inci Sulh miz kalmadığma göre, cepheye kaCeza Mahkemesine sevkedilmişler« Kabshat sizde.» dedi. «Biz dar gitmemizuı sebeb ve hikmesize Müttefık kalîlesine karışasınız dir. Yarşıç, tarikatçıların huvıyettini nasıl izah edecektik? lerini tefbit ettıkten sonra bu topdedik mi?» Aramızda bu hususu konuşurken luluğa elebaşılık cttiği iddia oluVerecek cevab bulamadık. Fakat nan Muharrem Özdemire. mcdreLucas: «Böylesi bizim için daha sükutumuz, karşımızdakınin ceva sedeki odada ne yaptıklarmı soriyi » dedi. bını beğendiğimizden değil, bilâkis, mustur. Muharrem Ozdemir, odadi '( Neden?» diye sordum, bu sözlerin dayandığı msntığa hay tarikatçılık ve âyin yapmadıklarını İzah etti: « Asıl vazifemiz komünistlerin ret edişimizden ileri geliyordu. O söylemiştir. Bunun üzerine Yargıç, faaliyetini ve plânlannı öğrenmek. zaman anladık ki. Ruslar insan ha medrese odasında ele geçen sankOnun için, ne kadar onlann arasın yatına hattâ kendıierine çalışan lann kime aid olduğunu ve bunda kalırsak bizim için o kadar iyi kimselerin hayatına bile zerre ka lann ne maksadla orada bulunohır. Cepheye gidip de ne yapaca dar ehemmiyet vermiyorlardı. Ka duklarmı sormuştur. Sanıklar, bu filede kendi adamlan bulunduğunu suali de müsbet bir şekilde cevabğız?» Dedikleri bir bakıma doğruydu. bildikleri halde bombardıman et landırmamışlardvr. Neticede YarVakıâ, cepheye gidersek oradaki mekten çekinmemişler, onlara ha gıç. Muharrem Özdemirle, Hüseyin ber vermek zahmetine bile katlan Beşatlıyı tevkif etmiş, diğerlerinı vaziyeti de yakmdan görür ve Rusmamışlardı. serbest bırakmıştır. lann, komünistlerin plânlannı öğGüzel bir haber! renmek için belki bir nrsat bulurduk. Fakat, dediğim gibi, kamyoBir iki saniyelik sükuttan sonra İstanbul radyosunun yeni numuz havaya uçtuktan sonra, za gene söze Moreels başladı. Bombar progranu vahiri kurtaracak bir vasıtamız kal dunandan kurtulmamıza sevindiğıni tstfnbul radyosunda Türk musikisi mıyordu. söyledi ve bir yolunu bulup vakHarbe dair malumat tinde Brüksele gelmeğe muvaffak neşrıyalı işlerlle mesgul olmak vazifesin; alan Cevdet Çağla bu işine b«{O halde, yapacağunız tek şey, olduğurnuz için de bizi tebrik etti. lamışür. geri dönmekti. Sonra: «Size verilecek iyi haberIstanbu' radyosu temmuz »yı Içın Fakat nasıl? lerimiz var,» dedi. < Bizimkiler özel bir faaliyet progTamı çızmi} ve Bunu düşünurken, tesadüf bize Jühch'e gelmişler. Burası mühim hazırlıklannı bitirmiştir. Bu programa göre. istanbul Güreş Kune kadar iyi ve çabuk yardım et yollann kavşağıdır. Eğer gizli teşmek istediğini gösterdi, karşı taraf kilâtımız iyi çalışır da Maas nehri lubu taraiından davet edîlen Fınlândıya Gureşçılerı ile Istanbul Gııreş Kulubutan bir İngiliz nakliye kolu gön üzerindeki köprünün Müttefikler nun güreşçileri arasında yapllacak derdi... tarafından havaya uçurulmasına musabakaların telmik neticelen, dakıBunlar, cepheden dönüyorlar ve mâni olurlarsa, Kızılordu yann sa kası dakikasına neşriyat arasından butun Turkiyeye bıldirilecekt r. Ostend'e gidiyorlardı. Önlerine çı bah Brükselde!» istanbul Sergismin devamı boynnca, kıp durdurduk. Elimizdeki vesiSevincimizden gülmemek elimiz dınleyicilere butün sergıyi ve «ergidekalan gösterdik ve uğradığumz de değildi. Moreels Yoldaş bize ha kı eğlenceleri anlatniak uzere. bir seri bombardımam anlattık. kikaten güzel bir haber vermisti! röpcrtaj yapılacaktır. A>nca lstanbulun Ramazan eğlenceBizi Brüksele kadar götürmeyi O, memnuniyetimizi yann sabah lerin« dair İstanbul radyosundan bir fetmışler: Horozlara ameliyat yakabul ettiler. Kızılorduyaya kavnşacağımızdan iki roportaj yayınîanacaktır. «Belçikalı» olduğumu bir an u ileri geliyor sanıyordu. Fakat biz, 16, 17 ve 18 temrmız gımleri Şeker parlar, bir daha sesleri çıkmaz. Anutmuyordum.. Onun için, İngiliz Londraya vereceğimiz mühim ra Bayramına tesadı.f ejlemektedir. Bay ğızlannı alabildiğine açıp boğazlaaskerlarile hep fransızca konuşu pordan dolayı memnun olmuştuk. ram günleTi için de İstanbul radyosu nnı şişirdikleri zaman, bir tuhaf hustısi bir program hazırlamıştır. yordum. Onlar, bizi evvelâ şüpheyle olursunuz, « Acaba sağır mıyını? » Telsizi kim aldı? karşılamışlardı. Gene de fazla ahGüneydoğu Akdeniz postalan diye kendi kulaklarınızı yoklarsınız. Moreels bize bu «müjde» jn verpabhk etmiyorlardı. Yalruz, ingilizKore horozu öttüğündenberi bazı nın navlunlannda tenzilât ce bilmediğimize kanaat getirınce, dıkten sonra, kalktı ve ellerimizi Devlet Deniıyolları İdaresl Orta Amerikrfu dostlanmızın * nasıl paaralarmda serbestçe konuşmağa sıkarak: «Haydi gidin, yatıp biraz doğu memleketlerınden Turkiyeye tu puççu öfkesine tutulduklannı goruyuyun da kendiniz» gelin. Yann rist celbi maksadıle Guneydoğu Akde müyor musunuz? Nerede ',se, tatlı başladılar. sabah sizi gene burada bekliyoruz. niz postalan navlunlannda özel ten. Onlann konuştuklanndan anladırüyalannı ikide bir kesılmektcn zılât japmaya karar vermiîtir. Bu tenğımıza göre, Düsseldorf civanndaki Yeni bir vazife vereceğiz.» zllatın hedefi İskenderiye ve Bevrut kurtarmak için Japon adalannı Teşekkür ederek ayrıldık. bir İngiliz zırhlı birliğine malzeme tan İtslya ve Fransaya giden yolcuları da bırakıp Pasifiğin öte yakasınYolda giderken Lucas: «İşte bu mem'eketlmize celbetmekt'r. ve cepane götürmüş dönüyorlardı. da, horozlann ötmediği yurdlan • Fıllıckika Denizyollan gemilerlnin na çekilecekler. Ren nehrinin Kolonya ile Düssel sefeT Moreels Yoldaş teşekkürü dorf arasındaki kısımlarda ve neh hakketti,» diyordu. «Komünistle Beyrut ve İskenderiye le Pire, Napoli. Şu horoz da, ne dersiniz, bir Cenova, Marsllya arasındaki biletleri rin sol yakasında şiddetli muhare rin Maas köprüsünü havaya uçur tamamile satıldığl halde İstanbul ve zengin, yoksulluk rüyası içinde kan belpr oluyordu. Ruslar bir çok köp mamıza mâni olmağa çalışacaklan tzmlre yolcu çıkamamaktadır. tere battığı zaman bir türlü ötmez rübaşlan tesis etmişlerdi ve sayıca nı Londraya bildirirsek vazifemizde Bu durum karfisında Denizyollan Onu uyandırmakta ne fayda var? da üstündü'er. Fakat, muharebe ilk büyük muvaffakıyeti temin et tdaresi mevcud tenzllita lliveten ve Belki de yann kapısındaki usakyu7de 40 ı geçmemek üzere Ijtanbııla İngilizlerin üstünlüğile cereyan e miş olacağız.» işçiye kadar gelecek yolculara tenzilât yapmayı ka tan fabrikasuıdaki diyordu. Fakat, otele gelince bütün se rarlaştırmıçtır. Ayrıca, Mısır ve Lub herkese daha anlayışlı bir gözle baAchen'e geldiğimiz zaman şehri vinclerimiz, bizim benzin kamyonu nan'da ger.iş ölcüde propaganda faall. kacaktır. Hastalık izinlerini çabuk yeni bombardımandan çıkmış bir gibi, havaya uçtu. yet ne geçilecektir. verecek, kaza primlerine itiraz ethalde bulduk. Bavullanmız bavullarla beraber Yngoslavyaya yapılacak ihracat miyecektir. Rüyada da olsa kaibi Liege bombardıman edilmemişti. acı denen <§eyi duymuştur. Keşke onlardan birinin içindeki telsiz teüzerinden prim alınacak Ondan sonraki vollarda da muhacır ne kendi ötse, ne tavuklan ytunurt lefon cihazımız ortada yoktu. Memleketimizden Yugoslavyaya ihrac kafüelerine rastlamadık ve kısa zaAcaba kim almıştı? Kim alabilir edilecek Türk emtiasının menşe' şaha lasa, ne de sabah rüzgân ağaç yaptnanda Brüksele geldik. detnannlert. Yugoslıv hükumetinln al raklaruıa dokunsa... Dün bir aça İngiliz dostlanmıza teşekkür ede di? dıjı bir karar gereğince bundan böyle gülmüş olanı, rüyasında, terliye rek kamyondan atladık ve doğru GELECEK YAZI: Harbin dönüm Türkıyedeki Yugoslav konsoîoslukların terliye açlıktan kıvranmakta serca tasdik ed.lecektir. Konsoloshaneier. «bizim* merkeze gittik. Teğmen noktası: Brüksel tehlikede. mense' sahadetnamesinde zikredilen best bırakmız. İşaretle konuşunuz, Orlov'la Moreels Yoldaş oradaydıemtia bedellerinln 50 ııradan 2000 lraya terliksiz dolaşmız, papuççunun holar. Bizi merakla karşıladılar. BomBir hafta içinde yapılan ithalât kadar olan kısmından yuzde yarırn, rozıınu öte semtteki komşunun kübardımam anlattık ve görüp işittik2000 üraadn fazlası için yüzde 13 harc mesine yollayınız. Gecen hafta zarfında limanımız» •lacaklardır. lerimize dair şüphesiz, işimize geecebi bandıralı 9 vapur ile 605 ton Eğer horoz uyandıncı saat gibi len jekilde malumat verdik.' kiğıd, 34 ton çivi, 200 ton Iphk, 25 ton ayarlanabilse, bir kaç yüzünü birMoreels memnun olmuştu. RAMAZAN 16 PAZAR radyo, 40 ton çay, 65 ton kauçuk, 31 den korkulu rüyalar için kurup Fakat Orlov'a bakmca, dudakla ton kına. 15 ton kimyevi madde, hazırlardık. Onlan kimbilir ne süsnndaki hafif tebessüm silindi ve 20 ton demir çubuk, 115 ton çellk boru, lü kafeslere koyar, yatak odalankaşlan çatıldı. Rusla bir şeyler 76 ton oto lâstlği, 21 ton perçin, 20 ton â ! tekerlek, 144 ton tel, 57 ton nıakin* ! o mızuı penceresine asar, yemeğimizkonuştu, ionra bize döndü: u y yagı, 39 ton cam, 50 ton dikış makmesl 1 den verir, suyumuzdan içirirdik. V. « Size dair rapor almıştık za 5 ton sıhhî malzeme, 37 ton ziraat I " 1 13.18 17.18 20.45 J2 47 3.15 Halbuki tam aksine, tath rüy» ve ten. Yoldaki merhalelerden birin âletl, 31 ton radyatör, 40 ton batary» E. ] 8.48 4.33 8.34 12.00 2.02' 6 28 gaflet uykusu derinlestiği zaman de adamımız vardı, sizin kamyonu ve 26 ton tutkal ge!mi?tir. Rusların harb plânı Londraya bildiriliyor tarikatçıler Yoksul papuççu, rüyasında, altın yığuıları içıae gomülmuştür. Dünya nimetleri elınin altmda. dıimuı ucundadır. Imrenmekten özlemekten, iç çekmekten ummaktan. aramaktan dilemekten kurtulmuştur. Öyle bir gönül rahatı ki, inanabıl öterler. Belk: hıkâyeyı duymuşsumek için, rüya içinde bile gözîe nuzdur, General Liman von Sanrini oğuşturmaktan kendini ala ders, bir sabah, emir subaylannı maz. Ve tam sevinç baygınhğı ge ve ça\"uşlarını seferber ederek büçirdiği sırada, horoz öter. Sıçrayıp tün Moda horozlarmı boğazlatıuyanan adamcağız o kadar kızar J verdi. Acaba, önce İngilizleri dekı karanlık olmasa da horozu eline nize döküp sonra Türkiyeyi fetgeçireceğini bilse, hemen yakcıa hederek umumi vali olduğunun yıp oracıkta hakkında geiecektır. rüyasını mı görmekte idi? Yoksa Binbir gecenin bir tek uykusuna Alman orduları teslim olup da Kaikısmet olmıyan böyle bır rüyayı ser'm Holandaya kaçtığını göstegörerek ölmek bile, onu yanda rea bir rüyadan uyandırılsaydı. bırakıp uyanmaktan d?ha iyi değil Moda horozlanna bir yıllık yem midir? Horoz ise, daha ortalık a adayacağına süphe mi edersiniz? ğarmadan onu uyandırmakla büBir buçuk asra yakmdır, bizim yük bir iyilık yaptığını sanmakıa iktıdarlar, yatak odalannın bir iki d:r. Sabaha bir hayli vakit var, mil çevresinde kümes bulundurbir iki papuç yamıyabilir, bir gün mazlar. Böyle tath rüyalar sonuna lük yiyecek parasını çıkarabilir, kadar, hattâ görenin b'aşı mızrağm diye düşünmüştür. ucuna geçinceye kadar sürer. Korkulusu oldu mu, tâbirciye verir, Kırmızı ibikli filozofa göre inhayra yordunır. Tathsmı ise, uysanlar «göz kapaklannı birbirine ku arasında ne diye gülüp duryapıştıran balı yıkayıp silmeli» ve duğunu soran karısına bile söylehakıkat ne ıse ona, dimdık, kormez. Önce yalnız yatakta u\Tir, ve kusuz ve hayaisiz, bBkmahdırlar: sekiz saat içinde gördükleri ile ka« Yoksa. der, ben de bir bai'.k nıp doyar. Sonralan ayakta, aragibi susmasım biiirim.» Rüya me bada, koltukta, kürsüde uyur: Tatraklısı kimseler için uykunun ne ı rüyalar görmek şansını yirmi dört kadar kıyılmaz bır şey olduğunu saate çıkanr. Kara yazıh kâğıdı anlamıyan'.ann başında papuççuyu uyandıran bu horozla kapitol i ö Hallacı bıçaklıyan kadın betçilerini uyandıran kazlar gelır. yakalandı Acaba dilimızde tenkid düşkün'erine ya «horoz akılliB, ya «kaz kaBeyoğlunda Sakızağacı sokağında 62 falı» deyişimizin sebebini de aşa numaralı evde oturan Melâhat admda bır kadın evvelki akşam bır mese'*eden ğı yukan izah etmiş oluyor nrayum? Bazı fakültelerimize kadar dolayı aynı setnt «akinlerınden hallaç Ali ile kavga etmeğe başlaTnı<,tır. Sinirgiren yakıştırma ilmi, bize bu gibı li kadın. kavga sırasında bır aralık kolayhklar da göstermezse neye çantasından çıkardiğı bıçakla hallâçın uzerine atılmıs, adamcağızı muhtelif yarar? yerlerinden yaralamıştır. Hallaç Ali Her ne ise, papuççuya öten ho hastaneye kaldırılrmş, Melâhat yaka* roz, vaktile okuduğum metne ba lanarak karakola teslim edilmlstir. kılırsa, şimdi bin sekız yüz küsur yaşuıda olmalıdır. Sız bin, dostunuz üç bin, bir başkası on bin yaş MESUD BİR EVLENME daha ekliyebilir. Bu horoz, insanTüccardan Bay Kemal Konuk kızı lar ilk rüyalannı gördüklerinden HALE KONUK ile Korgeneral Feyzi o|lu Dörtyol Sorgu YarRicı beri öter. Yanılmıyorsam, Adem Mengüç MENGÜÇün nikâh ve evlenme AYDIN Babadan bizim pedere kadar da törenleri 1 temmuz 1950 gunü Yıldızherkes, bir gece vakti, onu boğaz daki evler nde dost ve tkrabsları aralama hırsma kapılmıştır. Ameri sında Irutlanınıştır. Genc evlilere *aakalılar daha insanca bir usul keş deî'er dileriz. HOROZ | Falih Rtfku Atay Cehennemî konser! e<» sıcaktı. Uyuyamıyordum. Doğuda ufuk hafıf hafif aydınlanırken Büyükdere koyunun cehennemî konseri de başladı. Yola çıkacak takalar motörlerini alıştınyorlardı. Tam evimin önünde. bir an kesilen, sonra daha sert bir patlayışla tekrar başlıyan bn taktaklar yarım saat sürdü: nihayet taka yola çıktığındaa gürültü kesildi. Fakat biraz sonra, başka bir motör, aynı takırdı ile yol haztrlığina başladı. O da bir müddet sonra yola revan oldu. Takalara Allah selâmet versin. Artık uyuyabilirim dedim; fakat sabilden kaluı bir ses bangır bangır bağırarak demirli bir takadaki gemicivi çağırmağa başladı. Onu uyandmncaya kadar üstüste nâra atıp durdu. O taka da aynı rausiki ile gümbür gümbüı etrah inleterek koydan uzaklaştı. Güriiltü kesildiği için n>Timuşum. Biıdenhire başka bir feryad koptu. 8u defaki cehennemî nağmeler, denizden değil karadan geliyor, bir taka motörünün takırdısı yerine bir otomobilin klaksonu acı acı ötüyordu. Kalkıp pencereden bakttm; o saatte «okakta kimsecikler yoktu. Bu otomobilin şoförü. Be'ediyenin yasağına inad klakson çala çala yoldan geçiyordu. Arabası Büyük» dere koyunn dolaşıp Kefeli kö>iinün önüne geldiği zaman dahi. ba sakin yaz sabahında klakson zırlayıp duruyordu. Saat henüz 6 olduğu için tekrar yattım. Yarım saat kadar uyumuşum. Kulağımın dibindc bir klakson daha feryadı bastı. Yatagımdan hrladım. Bu, doimns. yapan bir taksl idi; karşı sokağın ağzında durmuş; önceden peylediği müşterisini davet ediyordu. Bu müşteri gelinceye kadar, ikide birde klaksonunu acı acı öttürdü. Ben de numarasını aldım. Bu defalık. 6 ncı gubenin gayretli müdürıi Orhaiın ısrarla istemesine rağmra .bu nunarayı vermiyorum. Fakat bundan sonrm, sabahuı erken saatlerinde, kapıraın önünde durup da karşıkl tokaktan klaksonla müşteri ca^ıracak taksilerin numaralannı kaydedip 6 ncı subeye vereceğim. Artık giirültüde.» uyumafea hnkân olmadıpmı anlıyarak kalktım. Gazeteleri okurken yanıbasımızdaki tersaneciklerin kös gibi güm güm eden balyoz ve çekiç darbelerl başladı. Kendi kendime, Teısane ister duruısun, al sana tersane işte, dedim. O günkü Cumhuriyet'in ikincl «ahifesinde üstad İsmail Habib Sevükün «Güriiltü laciası» adile yazdığı Başbakana açık mektubunu Okndum. O da, gürültüden ve takalann takırdısından ijikâyetçi. Taka motörlerine bir susturucu takmak. mumkün olduğunu, bir kaç defa yazmı^tım. Otomohillerin sâmiahıraş klaksonlannı daha hafif seslilerile değîştirmek mumkündür, fakat lstanbulun şehir âdnbına vukui ve riayeti, içtimai terbiyesi kıt bir kısım sakinleri. demokrasi var teranesile adeta inadına güriiltü etmckten vazgeçmedikçe Bajbakana değil, Allaha açık ariza jazsak faydasızdır. ve gözün horoz ibiğine ilişmeden. B^ğd^d veasıne Konva mevıevisinın seccadesini götürürsün. Hakikatm, tatlı rüya çayırlsnnda nasıl bahar kuzusu gibi otladığını görsen, onu bile okşayacağm gelir ama, eğer o sırada Odesa görünmüşse, önune uzatırsın.z, altın işlemeli i fırma verilip kızartılm£sı şüphesiz pek rüyası görür. Çığlık, rüyasında, daha iyidır. güzel bir ses sanatkânnın en iştah Kökü, dalı ve yaprağı birbiri kaveren türküsune, kapkara tehlike «ağaçlan altmdan nehirler akan» dar milli iken bu memlekette escennetin hazdan bayıltıcı yeşilhği rar'ı yasak etmiş o'pn'pra akıllarne, hani şu bizim irtica bile vic dan horozunkini, kafalardan kazından hurriyetine döner. Tabiî ne kini verseniz, gene de beyne benreden uyarıcı bir ses çıkar, onun zer bir şey lutfetmiş olursunuz. Essahibi de ya Moda horozuna, y3 rar, ki katı tas üstünde yatana dahi hud ses hadımı Amerikan horoz en yumuşak kadife kolrukların tatlarına doner. Bir daha zaten ya ö lı rüyasını ^ördürür, hem de matemez, yahud bogazını son haddi hallenin bütün horozlaıi hep birden ne kadar şişırse ve ağzıru alabil ötse, onun uykusunu ninni gibı derinleştirir. disine açsa da, sesi çıkmaz. Rüyalar, sevinçli koıkulu, uzun Sabaha daha bir saat var. Bir papuç dikersin, yahud bir yırtığı kısa, bır saniyeye veya bir geceye, yamarsın. Bir günlük rızık, nzık yahud bir ömre süren, uyandınldıür, dersin. Papuççu horozunun ak ğımız zaman kızdığımız, uyandınllı bu.. Daha iyisi. lâmbayı kısar, m Jığımız vakit öfkelcıidığimiz, ha blr arabca sağına. bir arabca solu yal ile uzayan veya gerçekle sönüna üfler, tatlı rüyalar cennetinin veren rüyalar, göz kîpaklanmızı k?pısını açar?'n. Omuzianna kon bi^irine yapıştır, b^ı! veya trahcrrn mak için nöbet bekîeşen ak ka çapEgı, «uyu!» nağmel; türküler nıdlı haber KÜvercinleri, yüzüne >ahud «uyanla kafiyeli gazeller... yelpaz tutan tavuslar. sıı 'lı '.iaBununla beraber. ey papuççu hopuç1M çeviren peril.>r arasından rozu, biz bütün fikirlerirrizi prengeçer * A * * , kaymak mı siplerimizi, davalarımızı yele ver• dır, akmak mıdır, kanadın havaya, miş olsak da, sen felsefenden cayayağın yere. kulağın sese değmeden ma! Çorum vapuru faciasının mııhakemesi Çorum vapuru (aciasından sanık olarak 1 ıncı Ağır Ceza Mahkemesine sevkedılen ve durusmalarına başlanan Ahmed Bozkurd. 111 Sago, Adil, Polat; Reşad Enver. Akıf Şenol ve arkadaşlarının muhakemelerıne dün de devam edllmiştir. Durujma. gelmiyen bazı sanık'arın zabıta marıfetile getirt.lmeleri için başka gune bırakılmıştır. 3 «Raman» tankeri geliyor Haşim Mardin fırmaEinın yeni iatın aldıgı 14 bin tonluk «Raman» tanker Nezıhi Arda kaptanın idaresmde olduğu halde dun Philadelphia limar.ınd?n hareket etmiştır. Tanker Venezuella'dan 12 bin ton akaryakıt tahmil edip Na pcliye gelecek, Napol den de Abadana gidip memleketimiz için akaryakıt yuk liyecekt!r. Ayrıca. gene aynı firmaya kld .Msr din» silepl evvelki gün Amerikadan memleketimlze müteveccihen hareke etmıstir. Geml, Demlryollarına aid 1 bin 500 ton ray gettrmektedlr. TARIH ECMISI PİYANGOMUZ ÇEKİLDI (Ayda 1 Giin Parasız Kumaş veriyoruz) adını taşıyan orijinai piyangomuz dün noter huzurunda çekilmis ve 7 HAZİBAN 1950 çarşamba gününe isabet etmiştir. Mezkur tarihte ahşveriş etmiş olan BÜTÜN MÜŞTERİLERİMİZİN Yedinci sayı çıktı. Eski sayılardan elierindeki fişlerle Mağazamıza mevcudumuz azalmıştır. Posta müracaat ederek verdikleri parayı Kutusu 18 İstanbul. geri almalannı rica ederiz. KtMAŞ ve İTHALÂT T. A. Ş. (Eski Kula) Bahçekapı 32, Tel: 2505S NOT: Piyangomuz devam ediyor... (Ayda 1 gün parssız kumaş) almak şansını, Bayram ayı olan, Temmuzda mutlaka deneyiniz. Emekll Albay Ali Haydar Köprülünün ve San.ha Köprulunün oğullan, Sabahat Koprulu ile Melâhat Karabeçenin ag&beyleri, Guner Köprulunün babatı, FahrünrüM Kbprülünun eji, Mansur Tekin ile Tacurricalln enistelert, İstanbul Tıcaret ve Sanayl Odası raportorlerlnden 1/7.950 cumarte»! günü geçirdlği an! bir rahatsızlık neticesınde Hakkm rahmetıne kavuşmuştur. Cenazesi bugjnkü 2 7/950 pazar gtlnü ikindi Uzerl Lâlell Türk Hava Kurumu apartımanlarındakl daireslnden kaldırılarak. Beyazıd cami.nde namazı kıhndıktan sonra. : Karacaahmeddeki ebedi rr«dfen ne teT*dı edi'.ecckt r ACIKU BİR ÖLÜM NEJAD KÖPBÜLÜ 30 6 950 cum* günü hakkın rahme tine kavuşan kıymetli eşıirt ABDULLAH HULÛSİ İPEKÇ nin cenazesine gelen ve haber gonder mek suretile acımıza iştirak eden dostIarımi7a a>nen tejekkur edenm. £}i MgİT Abiullah HulfUi 7p«fcfi Annerriz ve büyuğumıiz nun Slumu dolayısile cenaze meras' •ımmde bulunan, mektub, telgraf v telefonla acımızı paylasan muhterem dost ve yakınlarımıza derin teşekkürlerlmizi sunarız. Çocuklan: Fazlı, Meto, Hatice Meto R'fat Meto, Tcrunu: Dr. Erdoğan TEŞEKKÜR SAYIN DOKTOARLARA: G J 4J İ & C O M P A N Y £4 »5 T, MICH., U. S. A. HÜMEYRA METO PARKE r DAVIS Zozo K. Orepoulo ile Teofilos Y. tngonopıdo» Nisanlandılar. 24,6/1950 CHLOROMYCETİN (0.25 Gr. hk 12 kapsüllük şişelerde) şelmiştır ve Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanhğı emirlerinee İstanbul Sağlık Müdürlüğü vasıtasile tevzi edilmek 4 'l'ir. MİÇAM NEDİR? Dünyanın en saf ve en meşhur Nane Esansı MİÇAM ' dır. CUMHURİYET Nüshası 10 kuruştur Senelik^ Bir aylık Üç ayhk Altı aylık Senelik R A D Y O L 1N Diş Macunu Bu esansla yapılmaktadır. Abone şeraiti I I i PARKE İLVER DAVİS LİNİTED ve Co. Türkiye Umumî Mümessili ŞİRKETİ Kutlu Han No. 22/24 Bahçekap» Tel: 23857 TUEALI 2800 • 300 Kz. 800 • 1500 • 2800 > rurkıye 5400 > 600 Kr. 1600 t 29dO • 5400 t Harlc D î K K A T öksüriiğü keıer. ••• Gazetemtze gonaery.en «.rate ve vaıılar nefredilsin, edilmejin iadt olunmjı ' tlfinlardan me«ulivet kabul eriılm<7 bile yok.. Allah gozlerini kör etsın inşallah.. Anne ne oldu? Ne olacak, yumurcak.. Senirv sebebine. Para çantam gitti, bilet paramız bile yok. Anneciğim. Bende yirmi ?ş kuruş var... Bu esnada kalabalık hafifler gibi oldu. Ben baktım, kadın çocuğu çek Köprü üstünün en civcivli noktası Kadıköy iskelesile, nntım arasındaki küçük sahadır. Burada randevu verenlerden vapur bekleyenlere kadar her cinsten, her yaştan, her •ımftan adama rastlarsınız. Biz de bu yaz Anadolu kıyısmın Erenköy taraflanna tesır.dık ya! Kflhköy vapurile gidip geliyoruz, Adı lâzım değil, bir arkadaşla . Iftara bizs gelecek. Sekize cn kala vapurur'la buluşacağız; ama vapurda birb'.rimızi bulmak kabil olmadıâlından iskelede bekli>ordum. Tek birbHmi?,; görelim. Ite onun için oralarda dolaşıyord n. Giden gelen bol. Gazeteciler envaı türlü keramet satıyorlar. «... Ikinci baskı» diye bağırdıkça demokraside olduğumuzu unutup, Gene mi baskı! diyordum. Sonra gazetenin admı söylpyince endişem geçiyor. Oralarda dolaşan adama, iktidarda imiş gibi herkes çatar. Ya durmamaiı, ya tahammül etmeli .. Ben de bir hayli omuz yedim. O cırada karsımlaki kenarda bir kadın, muttasıl cocuğunu dovüyor. Çocuk da arsız bir şey MTÎP sokakta da çocuk terbiye edilir mi? Çocuk o kadar ;ok bağîrıyor ve ağlıyor ki tahammül edıiir şey değil... O ağladıkca kadın da eline eline vuruyor. Dayanamadım. Hanım; akşamüstü mübarek günde çocuğu bu kadar dövmeseniz olmaz mı? Hiç oralı olmadı. YapıştınyoT şaman. Benimle beraber müteessir olanlar biriktiler. Ben biraz daha ileri giderek: Sana söylüyorum hanım. Ma'sum^ ne dövüyorsun? Deyince beriki yüzüme nefretle baktıktan sonra: Sen sus, kadınlara lâf atmak Piçim değil mi? Döverim. Bayasak tır. bası mısın? Ben sana Iftf atmaya teneızül Vayyy, bu notada lâf edene karşı etmem. ne denir? Benim de aksiliğim üs Aman bayıma da bakın! Tenet tümde olacak ki... zül etmezmiş. Senin gibiler benim Piç olduğunu bilmiyoTdum; pesimde koşarlarken dönüp host! babası ben değilim ve olmam da. bile demezdim. Ağzını topla. Senin karşındaki Akşam üzeri beni günaha »okadın namuslu kadındır. kacaksın kadın... Aksüıi iddia etmiyorum. çocu inşallah kadınlar götürsün seğu dövme dedim, piçim 'değil mi ni .Mehterhaae kaçkını herif.. dedin. Ben de piç olduğunu bilmi Gözün kör olsun kan, Allah yordum. belânı versin.. Hâlâ söylüyor. Efendi efendi, sen şunu görüyor musun? diye saman göstermez mi?? Tam o sırada bizim arkadaş gelmiş, kolumu çekiyordu. Hadi gidelim vapura. Ben işi uza'mamak için kadına: Hadi harum, sen be'inı anyorsun. Allahtan bul inşallah, diyerek işi kısa kesmek istedim; ama gelgelelim kadm ora'rda değil. Sümsük herif! Allah F 'lâ nı versin. Hem çocuğa piç diyor, Senin gözün kör olsun.. Işittihem de belâ okuyor. niz mi baylar. Hanım, işine git! Ben senin çoBu sırada oralarda bir takım cuğuna piç demedim. Sm... adsmlar peyda oldu. Etrafımızda Şimdi de sıkıyı ^orünce in böyle cemaat toplandığını gören kâr değil mi? Ne olacak Erkek de kadın daha cesaretle taarruza geçğil trabzan babası .. j mez mi? Bizim arkadaş lâfa karıştı. | Bakmız ümneti Muhrmmed. Hanım söylediğin iâfı kulağın \ Şu parmak kadar ma'sumu nasıl iiitsinl ağlatıyorlar... PİCİM DEĞİL Yazan Mİ? Sen âlemin kansına lâf atmaya utanmıyor muaun? Kim» lli aöyor? Ben... Ben sözümü bitinneden bizim arkadas atıldı. O bir fey söylemedi, hepsin) ben söyledim, ulan hanginiz glrecekse karakola buyurun. (Bana) •en de dilini tutl Ben biiirim yapacağımı.. Gidiyonız, buyurun? Birisi peyda oldu. Yanıma sokulda Burhan Fetek Aaa! Hanım sen sahiden şirşeymişsin! Şirret gensin! Pinpon herif, utanmaz herif. Alemin kansına... Arkadaş fer.a ainirlendi. Zaten otuç tirakisi olduğu için artık tahammülü de Va'madı. Allah r ~m ver?!.ı. Çıllık kan. Hay senin gibi ehlürz kan olamaz ol n. Ulan sana kim bakar ki... Kabadayı isea namussuz ol! diye söylenmeye baslarken vapur düdük çalarak kalktı. Hah! Vapuru da kaçırdık. Allah müstahakkını ve=!n. Mübarek günde akşam üzeri... diye konusup aynlırken kadın arkamızdan... Davacıyın.. nereye gidiyorsunuz? ?Şahidsiniz ya! Bana namussuz dedi.. Ben namussuz demedim.. Namussuz olamazsm dedim. Işittiler, bu baylar.. isittiler.. Een davacıyım.. Polis yok mu? Kaçma! Neraye kaçıyorsun! Ben kaçrr. orum.. sen kas""^'Şuna b^k . Falan ? • T^'yet tatsızlaşmaya " > ret başladı. meşhud.. saatlerce karakol, hâkim.. oruç.. nzan, misafir» hay Allah. Nereden çatbk. Ben işi afağır1 n almak is' " . • Hanım. Mübarek günde nene lâzim, âlemle uğraşırsuı! Bak jravru da sustu. Hadi güzel güzel evinize gidiniz. Ya! Oyle mi efendim. Baaşüatüne efendim. Beyime de bak! Po11si işitince nasıl da yumusadı. Davacıyım, namus davası ediyorum, polis efendil* Polis efendi! O esnada da bir polis geçiyor.. Bereket aldırmadı.. Kadın berdevam .. Şahidlerim var. Siz işittinla degO mi? iki kişi. nereden de çıktılar., Bayım. Burada toplantı olu Isittik, Allah var.. değil mi ya! J Şu kadıncagız burada ç 'nu yor, buyurun lrarakola kadar eterbiye ediyor diye bu baylar ha lim. karet ettiler. Al!ah için sahidim. Siz kimsinlz? • Ben memunjm... Ben dayanamadım. Işiniz mi yok yahu! Akşam Göreyim? üstü. Nasıl da göğsünüzü gere gere Neyi?? söylüyorsunuz. Kim hakaret etti, bu Hüvıyetinizi... kadının söylediklerini... Göstermeye mecbur değilim . Hepsi birden üstüme geldiler... Ben de gitmem... Akfam ueeri, bir cünnü Peki.. Gider sivil arkadaş getiririm. Ama sizi burada bulamayız Buradayım, hiç merak etme. Nasıl olsa sekizl çeyrek geçeye kaldık... Memur uzaklaşırken kad.r.: Kaçmak yok! Şimdi görüşürüz, diyor, ötekiler de kıs k n gülüyorlardı. Kalabalık arttıkça arttı, arttıkça arttı.. Çocuklar, annelerine sormaya başladılar: Anne! Ne var burada? Ne bileyim ben... dedikten sonra (bana) Deyefendi nedir bu? Hangisü. Kalabalık! Kalabalık hanımefendi. Biliyorum ama neden kalabalık? Çok adam toplanınca kalabalık olur. Neden toplanmışlar.. Ne bileyim ben, onlara sorun) Aman siz de.. (ahaliden birine) kuzum nedir bu kalabalık. Şark sivesile: Şu herifler, bu kanya sataşmi|lar.. Aaal Mübarek günde. Hay u tanmazlar hay! Ezan değil a ne okutursan okut! Bu erkckler ıslah olmazlar. Çocuk: Anne, neymiş? Hiç evlâdım.. Bu adamlar, bu kadına satasmışlar.. Na demişler? Satasmışlar dedim ya! Sen do adama ahiret suali sorma!.. Dur da bılet Fİalım . A. a'.. Dur bakayım. Ay çantam yok.. A dostlar. Şimdi deli olurum. Şimdi gazete aldımdı. başlar feryada.. Ayo!.. Çantanv çaldılar.. Polis yok mu? vah vab vah... Şimdi ne olacak. Bilet pcam «.. Şahidler... Kayboldular.. Vs tam o sırada sivil memur geldi. Yanında bir de resmî polis.. Lâkin kadının feryadı üzenne evvelâ o ışe baktı.. Kadın çantasını çaldıkların:, içinde otuz, otuz beş lirası olduğunu söyledi, etrafa baktılar.. Birini sezemediler.. Yalnız bizden da« vacı olan kadmla şahidlerin ortadan kaybolması dıkkatlenni çekti., Biraz münakaşadan sonra, sivil: Oyun.. Hepsi oyun. Biı de Taksimr'e böyle yapmışlar. Bir nanımın brosunu çarpmışlar... L r ' i n yakalıyanadık.. Ben önceden bileydim.. Dedikten sonra hüvıyetlerimizi aldı . Biz ancak sekizi çeyrek vapuruna yetiştİK.. Kaaıncağız çan tam da çantam diye yanıp yakılıyordu.. Arkadaş bana: Biz ucuz kurtulduk Desens) Ya beni çarpsa idi, üzerimde Hü< seyinin emanet bin lirası vardı. di' ye söyleniyordu..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle