Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 14 Haziran 1950 ATIRALARlfe İNDSOR DÜKUJp Wallis ker.disini teskin etmeye çahştığımı gördükçe bunu beyhude bir gayret olarak karşılıyordu. Nihayet: «Anlamıyorsunuz galiba» dedi. «Sizin veya benim sade şıhsımıza hücum etmiyorlar. Krala hücum ediyorlar. Işin asıl acı tarafı bu.» Sesinin büyük bir teessür ve heyecanla titrediğini hissediyordum. Hakikaten, vaziyet çok acı hiı şekil almıştı. Wallis bundan evvel de defalarca yaptığı teklifi tekrar etti: « Henüz geç kalmış sayılmayız. Karannızı geri alabilirsiniza dedi. Mesele nazik bir safhaya girdiğindenberi, Wallis beni kararımı geri almaya davet ediyor ve tacımı, tahtımı feda etmektense kendisınden vazgeçmemi söylüyordu. Onun bu son teklifine de gene aynı cevabı verdim: « Hayır.» Vaziyeti gözden geçirmek üzera yaptığımız bu görüşme sonunda Wallis kararını vermişti: « Bütün bu hâdiseler arasında 1 ve gazetelerin neşrivat' ° başlayan bu gergin hava içinde, ben Londrada bir gün daha kalamam» diyordu. «Bugün öğleden sonra gidiyorum.» Bir gece yolculuğu \ Nereye gidecekti? Bunu da beraber düşündük vs Wallis nihayet Fransaya gitmeyi kararlaştırdı. Cöte d'Azur'de anpablan vardı. Katharine ve Herman Rogers ismindeki bu kan koca Cannes şehrinin biraz yukarısına düşen bir yerde «Lou Viei» adınj taşıyan bir köşkte oturuyorlardı Wallis'i evlerinde seve seve misafir ederlerdi. Seyahat hazırhğını büyük bir ketumiyet içinde yaptık ve plâru» mızı hazırladık: Wallis Şato Köşkünden o akşatn karanlık bastıktan sonra ayrılacak ve geceleyin Nevvhaven'den kalkan vapurla Dieppe'e geçecekti. Oradan da, Fransız sahilini takib ederek otomobille Cannes'a gidecekti. Fakat ben yalnız gitmesini doğru bulmuyordum. Yanına birisini vermek hususunda ısrar ettim. Nihayet karar verdik: Maiyet erkânımdan Lord Bro\vnlow da Wallisle beraber gidecekti. Simpson «Londrada artık bir qün daha kaîamam)) diyor Şehir Meclisi 25 diin toplandı kavrayabilmiş. O zamana kadar tac ve tahttan ferağat sadece bir sözden ibaretmiş ve hal çarelerinden biri gibi görünüyormus. Fakat, bunun artık kaçınılmaz bir âkıbet haline geldiğini ilk defa o gün anlamış ve benim hesabıma korkmaya başlamış. Gene Waliis'in anlattığına göre, o gece karanlıkta, Lord Perry Brownlow ile beraber, şato köşkünden aynlırken, bir gün olup beni tekrar görmeyi temenni ediyormuş. ama, hiç de tahmin etmiyormuş. Krala son alkış =haberieri Cumhuriyet Türkiyede devlet borçları hakikaten çok ağır mıdır? Yazan: Prof. Dr. Refii Şükrü Suvla Son yıllaıda bütçe müzakereleri esnasında devet borçlan hakkında epey münakaşa cereyan etti. Gîeçenlerde iktidann devri ve yeni hükumetin programını okuması sıralannda âmme borçlan meselesi tekrar ele alındı. Devlet borçlarının faizlerile tfa payları bütçenin masraf kısmına girdiğine göre bu mesele ile gerek Meclis ve hükumetin, gerek vergi mükelleflerinin pek yakından alâkadar olmaları gayet tabiîdir. Bankaların ve kredi piyasasile münasebet halinde bulunan büyük müteşebbislerin, millî tasarrııfun mühim bir kısmını masseden devlet borçlarını ve bunların seyrini hassasiyetle takib etmelerini de tabii karşılamak icab eder. Memleket efkârı umumiyesinin bu çeşid meseleerle ilgilenrnesi milletin âmme maliyesi işleri karşısındaki olgunluğunu gösteren güzel bir nümunedir. İmparatorluk zamarunda Kınm harbile beraber istikraz iptilâsına tutulan devlet, altmış yıl çinde hemen daima yabancı piyasalardan borç almış ve bunlar için ağır şartlara "katlanmıştı. Osmanh tahvillerinin büyük borsalara kaydı ve malî piyasalarda sürümlerinin temini için yabancı devetlere türlü imtiyazlar tanınmış, hâmillere yüksek aiz ödenmiş, borçlar için devlet hükümranlığı ile elif edilemiyecek garantiler verilmiş ve İmparatorluğun başlıca varidat kaynaklan karşıhk göserilmişti. Bütün bunlar tahvillerin satışını sağlamağa yetmeyince ihraç fiatının pek düşük tutulmasına gidilmiş, hattâ bir seferinde ele geçen 32 liraya mukabil 100 liralık borç altma girilmişti. İs,tikrazlann mürettebatuu yeni borçlarla ödemeğe alışan İmparatorluk maliyesi, bu yolun bir aralık kapanması karşısmda iflâsa kadar sürüklenmiş ve meşhur muharrem karamamesile devlet içinde devlet mesabesinde bulunan Düyunu Umumiye idaresinin kurulup işlemesine razı olmuştu. Osmanh borçlan, Lozan sulhunu takib eden anlaşmalardan sonra süratle ödenerek İkinci Dünya Harbi sonunda tamamile tasfiye edildi. Osmanh Düyunu Umumiyesinin büyük kısmı carî bütçe açıklarına, isyanlann bastınlmasına, sonu gelmez taühsiz harblere ve saray masraflanna tahsis edildiğinden memleketin kalkınmasmda bunların faydası görülmedi. Borçlarla yaptınlan demiryollarından çoğu da Balkan ve Birinci Dünya Harbleri neticesinde hududlanmız dışmda kaldı. Devletler umumiyetle borca girmeden yaşıyam?dıklarına göre Türkiye Cumhuriyeti devleti de bilhassa son yirmi yıl içinde kendi çapında borçJanmaktan geri kalamamıştır. Bizde de bayındırlık, millî rnüdaîaa ve kalkmma masraflarından bir kısmı istikrazlarla karşılanmıştır. Büyük masraflara ihtiyaç gösteren kalkınma ve gelişme tesislerinin mutad devlet varidatile meydana getirilmesine imkân olmadığmdan bunların uzun vadeli istikrazlar yo!ile yapılmasmdan başka çare yoktur. Bu çeşid tesislerden müstakbel nesiller de faj'dalanacaklarından borçların faiz ve amortismanlarının tediyesine ilerideki vergi mükelleflerini de iştirak ettiren bu mekanizma adalet kaidesine uygundur. Fevkalâde millî müdafaa masrafları sayesinde sağlanacak sulh ve sükun nimetinden bilhassa gelecek nesiller istifade edeceğinden bu çeşid ağır masrafların da vergi yolile tek nesle değil, istikraz yolile bir kaç nesle yükletılmesi makuldür. Biz burada devlet borçlarımızın nevilerini, ihraç fiatlannı. faiz ve amortisman plânlarmı, tahsis sahalarını, tasarruf kudretimizle istikraz politikamız arasınJaki ahenk derecesini ve nihayet ehemmiyetli yekunlara varan dalgah borçlar meselesini tahlil ve münakaşadan kaçınarak (bu cihetleri bir yazı içinde ele almağa imkân görmüyoruz) sadece borç yekunu üzerinde duracağız. Devlet borçlanmn ağırlığmı tayin etmek için yalnız borç yekununu ele almak kâfi gelmez. Memleketin ödeme kudretini borç yekunile karşılaştırmak lâzımdır. Zengin için ehemmiyetsiz görülen bir borç fakir bir kimseye nasll pek ağır gelebilirse refah seviyeleri değişik olan memleketlerde nüfus başma isabet eden âmme borcu hakkında öyleee farklı hükümlere varılması tabiîdir. Memleketlerin refah derecesini ve dolayısile tediye kudretini tayin için elde mevcud en uygun ölçü nüfus başına düşen millî gelir miktandır. Bu sebeble devlet borçlarının sıkleti hakkmda bir fikir edinmek için nüfus başına isabet eden âmme borcile nüfus başma düşen millî gelir arasında bir nisbet kurmak icab eder. Nihayet muhtelif memleketler arasında devlet borcu bakımından bir mukayese yapılmak istendıği takdirde bahis mevzuu nisbetler arasındaki farklara bakılması lâzım gelir. Türkiyede devlet borçlarını, millî geliri, bunlardan nüfus başına isabet eden miktarları ve bu miktarlar arasındaki nisbeti resmî istatistiklere dayanarak hesabladıktan sonra bu husustaki durumumuzu başka memlcketleıle mukayese etmeyi kolaylaştırmak gayesile aşağıdaki tabloyu meydana getirdik (1). U C T M NALINA 1İLİ1 1 MIHINA Şahane sözlsr! u şahane sözleri söyleyen bir zaman İngiltere Kralı ve Britanya' İmparatoru olan bugünkü Windsor Düküdür. Aşkı uğruna tac ve tahtından ferağat eden bu İngiliz Hii kümdannın, İngiliz gazetelerinin hükumetten aldıklan emir üzerine hep bir ağızdan kendisine şiddetli hücumlara başlamalan üzerine söylediği şahane sözleri, Cumhuriyefte çıkan hatıralarından bir daha okuyalun: «Bugün artık şuna kanaat getirdim ki, insanı gazeteler yaratır, gene gazeteler mahveder. gazeteleriD Bütün hayatımca elinde yumuşak bir toprak gibi yuğrulmuştum. Onlar bana istedikleri şekli vermişler ve beni hayal lerindeki masallardaki «güzel şehzade» biçimine sokmuşlardı. O zamana kadar sesimi çıkarmamıştım. Bunun için de benden iyisi yoktu. Şimdi ise, biraz kendi biidiğime harekete kalktım diye, vaziyet tam tersine dönmüş; gazeteler yarattıklannı tahribe başlamışlardı. Halbuki ben gene aynı idim. Onların, etrafmda bir efsane yarattıkları adam da, şimdi mahvetmeğa çalıştıkları adam da aynı idi. Fakat bu adam, hayal çerçevesi içinde kaldıkça hoşlanna gitmiş, haklkate çıkınca onlan kızdırmıştı. Demek oluyordu ki onlann sevdikleri, kıymet verdikleri şey hakiki şahsiyeti olan bir insan değil, hayal mahsulü olan bir şahıstı.» Evet, İngiltere Kralı ve Britany» İmparatoru Sekizinci Edvvard'ı, senelerce müddet İngiHz tac ve tahının Veliahdi olduğu zamanlar babası öldükten sonra da bir müddet kendilerine baş tacı yapan İngiliz gazeteleri. bir kaç ay sonra ona, nben Kral mıyım, yoksa alelâde ve pespaye bir insan mıyım?» dedirtecek kadar şiddetli hücumlarda bulunmuşlardı. Bu hükumdarın yegâne kusur ve kabahati de, kocasuıdan ayrılmış bulunan bir Amerikalı kadına âşık olmasından va onunla evlenmek istemesinden ibaretti. O ağırbaşlı ve ciddî İngiliz gazeteleri, göklere çıkardıklan bu demokrat tacidarı, sanki vatanına hanet etmiş; yahud da İngiliz milletinin başına diktatör kesilmiş ve • ya memleketini bir iradesile harbe sürukleyerek mağlubiyete ve felâkete uğrarmış gibi, şiddetli hücumlarile şaşırtıp bunaltmışlardı. O İnffiliz gazeteleri ki hükümdarlan VQ ailesi hakkında her zaman en hürmetkâr lisan kullanmak itiyadınds ıdiler. İngiliz basını, bir Kralm da insan olduğunu ve her insan gibi, aşka mağlub olacağını kabul etmiyordu. Halbuki Yavuz Sultan Seim gibi sert bir Padişah bile, Şirler pençei kahnmda olurken lerzan Beni bir gözleri âhuya zebun etti felek demişti. 550 milyon tebaası olan blr Kral : İmparatorun bu beşeri za'fını, bir siyaset icabı olarak kabul edemiyen İngiliz matbuatı, nihayet bo hükümdara cbir insanı gazeteler yaratır ve gazeteler mahveder» dedirtmiştir. Evet öyledir: demokrasi rejimlerinde ve matbuatın hur olduğu memleketlerde bir insanı gazeteler yaratır ve gazeteler öldürür. Bu şahane sözler, politika hayatına atılan her ferdin kulağına küpe olmalıdır. O gece, onlar gittikten az sonra, ben de otomobüime atladım, Londraya indim. Evvelâ Başbakanla biı kere daha konuştum. Sonra da annemi görmeye gittim. Cenubî Wales'e ilk gidişimdenberi annemi görmemiştim.. Mr. Baldvvin'le o geceki görüşmemiz, o sırada benim için son derece büyük bir ehemmiyette olmakla beraber, bu hatıralarda yer alabilecek mahiyette değildir. Yalnız a akşama dair hafızamda mühim bir yer işgal eden bir manzara vardır ki o da şudur: Buckingham Sarayının kapılanna büyük bir kalabalık toplanmıştı Saltanat tarihinde mühim bir hâdise teşkil eden o anı yakından yaşamak ve bu tarihî sahneye şahid olmak isteyenler Kralın Saraydan çıkışını heyecanla bekliyorlardı. Nihayet, hukuk müşavirim Walter Monckton'la beraber otomobill? saraydan çıkarken coşkun bir aikış koptu. Londradan Kral olarak son aynlışımdı bu. Son sahne Tahttan ferağat hâdisesinin son sahnesi şato köşkünde geçti. Bu tarihî hâdisede benden başka bir iki de ahpabım bulundu. Hukuk müşavirim Walter Monckton ile avukatım Mr. George Allen işin kanunî tarafile meşgul olurlarken, hususî maliye müşavirim Binbaşı Ulick Alexander de sarayla olan münasebetimi devam ettiriyordu; çünkü Kralın vazifesine hiç bir şekilde ve hiç bir an ara verilemezdi. Hükumetle aramda cereyan eden temas ve müzakereleri de bu üç zat vasıtasile sona erdirdim. KenLord, ikimizin de samimî ahpabj dilerine bu hususta ne kadar müteidi .Bu bakımdan, kendisine her şekkir kalsam yeridir. Diyebilirim ki hiç bir krala maiyet erkânı bu cihetçe itimad edebilirdik. derece hizmet etmemiştir. Hemen telefon ettim: Şehir Meclisi dün toplanmış ve çtima müddetini 23 haziran cumaya kadar uzatmıştır. Dünkü topantıda, Ortaköy imar plânile Bostancı İçerenköy Erenköy Göztepe şimali, Büyükada İskele meydanı, Üsküdar Beykoz yolunun ubuklu Beykoz kısmının imar plânlan kabul edümiştir. Zincirlikuyu mezarlığında ailelere satılacak mezar yerlerinin bedelleri hakkındaki tarife okunduğu sırada Meliha Avni Sözen bir kişiik yerin 100 liradan 150 liraya çıkanlmasma itiraz etmiş, «Hayat ucuza doğru gidiyor derken ölümü pahahya götürmek doğru değildir. Yaşarken çekiyoruz, ölürken çekmikelim» demiştir. Diğer mezarhklarda on liraya kadar yer bulunduğu, burasının lüks mezarlık olduğu beyan edilmiş, mezarlığın lüksü olup olamıyacağı konuşulurken Burhan Felek, bu hususta tecrübesi olmadığını, maamafih tarifenin azamî haddi tayin etmekte olduğunu söylemiştir. Neticede eski ve ni tarifenin mukayesesi istenilmiş ise de Mezarlıklar Müdürlüğünden bu tarifeyi getirtmek imkânı olmadığmdan bu işin konuşulması cuma gününe kalmıştır. Ucuz mesken inşası hakkındaki talimatnamenüı konuşulması da cuma gününe bırakılmıştır. j Dr. Murad Cankat Yenikapı ve Ahırkapı sahillerinde lâğımlar içinde çocuklann denize girdiklerinden ve çiroz balıklannm bu sularda yıkanmakta olduğundan şikâyet edilerek men'ini istemiştir. Meliha Avni Sözen, Azabkapıda Mimar Sinanın en iyi eserlerinden biri olan Sokullu camiinin etrafının açılarak meydana çıkarılmasını istemiş, plânda köprü ayaklarının camiin etrafmdan uzaklaştınlmak suretile açılacağı cevabı verilmiştir. Fiatlar düşüyor Bereketli bir mahsul arifesinde ulunduğumuza dair belirtilerin oğalması, dış yardımlar yolile italâtm genişlemesi ve dünya ishsalinin artıp beynelmilel piyasaa müsaid bir durum meydana elmesi neticesinde piyasamızda atî, fakat hissolunacak derecede bir iat düşüşü kaydolunmaktadır. îs anbul Ticaret ve Sanayi Odası ta afından tanzim ve neşrolunan aşağıya hulâsa olarak naklettiği' toptan eşya fiatlan ve eeçinır.9 ndeksleri bu ciheti belirtmeğe aşlamıştır. Geçinme indekri Toptan Millî eşya Korunma Serb?st fiatlan ya tâhi kiralarla indeksi kiralarla 1938 100 100 10O 1942 280 212 1943 457 290 1945 400 306 1946 404 309 1948 451 311 1949 478 348 414 1950 (1) 421 321 378 Indekslerde bu yılın nisan ve m a ıs aylannda görülen düşüklük bilassa Rida maddelerindeki fiat t e ezzülünün neticesidir. Gıda m a d ielerinde içinde bulunduğumuz ayarda umumiyetle bir iniş pörüldüünden indekslerde müşahede oluan düşüklüğü kısmen mevsim d u rumuna atfetmek i'sb eder. B u unla beraber yaklaşan mahsulün ereketli olması, satışı devlet elin!e bulunan maddelerde tanzilât yaılması ve tiraj haklannın istimali ;ayesinde önümüzdc''i aylarda : t al mallannın daha bol miktarda iyasaya arzı indekslerde görülen üşüşü geçici değil sürekli bir hale oyacak âmillerdir. Sürümsüzlükten e zararına tasfiyelerden değil de >ol arz ve maliyet düşüklüğündon neydana gelen fiat sukutunu miletçe hoş karşılamamız tabiidir. Devlet iktisad ve maliye politikası ıu müsaid duruma uygun bir yol ;utarsa tedricen ferahhğa doğnı itmemiz hususundaki ümidler uvvetlenecektir. (1) Toptan eşya için nisan. geçinme için mayıs ayına aid rakamlar. Terfi eden öğretmenler Terfi eden ögretmenlerin isimleri MiUi Eğitim Müdürlüğüne bildırilmiştir. Bu cğretmenler şunlardır: Al Sofulalıoğlu. İbrahim Uygur. Haöiye Eralp. Enver Haraççı. Belkıs Akartuna, Bchice Ksplan, Nazmiye Polat, Lâtife Doğusoy. Kenan Gün. Suzan Süeataç, Sadiye Aygen, Bedriye Besen, Zehra Altıok. Enver Erdemoğlu, Vahdeddin Yümer, Selma Fratlı, Mehmed Gökçen. Lâmia Bali, Haroide Diker, İhsan V?rys, Nevin Akman, Meüha Hızal. Hümi Oran, Refik Apar, Zehra Şenkut. Zahidec l Seyrek, Jorjet Abravanel, Seniye Y a z l > Ahmed Bağışgil Hayriinnisa Yesari. Abdürrahman Kozanoğlu. Cah^de Özer, Bahriye Sayman, Hüsnü Gürdcniz, Saffet Rona. Nureddin Ergin, Burhan Ersan, Destine Beytur, Naciye Çelenk, Sırrı Erdem, Zeki Orçam. Semiha Isvan. Zaime Keskin. Növber Dosdoğru, Ferd Alapır.ar, Falk 15ın, Kâniye Tinçer. Lcbib Konuksever. Hatice Içık, Muhlise Öztüzümen. Tahlr Ataman, Rıdvan Evronosoğlu. Nebile Ergene. Halil Berker, Niyazi Dikeçoğlu, Münlf Said Ssyit, Melâhat Akerman, Muhiddln Erer. Nafia Derbend. Nuri Kadem, Recai Cin. Cevdet İzarp Barlas. Hakkı Süha Gezgin, Zeki Abalı, Bahseddm Kâhyaoglu, Nurt Onur. Türkiyede ve yabancı memleketlerde millî gelir ve devlet borcu Memleket İngiltere rCanada Holanda Amerika B.D. 3elçika Danimarka Fransa Bulgaristan Türkiye İtalya Yıl 1946/7 1946/7 1946/7 1947 1947 1946/7 1947 1946/7 1948 1946 7 Millî gelir Yekun Nüfus başına S T.L. S 36.288.000.000 726 2033 9.797.000.000 790 2212 3.544.000.000 375 1050 201.700.000.000 1316 3685 4.890.000.000 582 1630 3.063.000.000 738 2066 15.270.000.000 372 1042 1.172.000.000 167 469 2.822.000.000 145 406 9.742.0O0.000 217 608 Devlet borcu Devlet borcunun Yekun Nüfus başına millî gelire $ T.L. S nisbeti ' 113.100.000.000 2262 6337 % 312 17.396.000.000 1427 3996 % 181 6.120.000.000 645 1806 % 172 258.376.000.000 1720 5016 % 131 6.300.000.000 750 2100 % 128 2.320.000.000 600 1680 % 81 12.000.000.000 300 840 % 80 579.000.000 83 231 % 49 728.000.000 37 105 % 26 2.319.000.000 52 146 *c 24 dilik bütün dikkatimizi Marshall yardımile kalkm•namız ve yabancı hususî sermayenin de iştirakile istihsalimizi ve dolayısile milli gelirimizi kısa zamanda arttırmamız üzerinde toplamalıyız. (1) Bu tablonun tanzimi için şu esaslardan istifade edilmiştir: Nations Unies: La dette publique 19141947, Lake Success 1948. United Nations: Monthley Bulletin of Statistics, Mayıs 1950. Lake Success. T.C. Merkez Bankasının 1949 yıh bültenleri. (2) İtalya ve Fransanın, harbe iştirak ettikleri ve işgal altında kaldıklan halde nisbeten hafif devlet borcu altında bulunmalarırun sebebini bu memleketlerin başvurmuş olduklan şiddetli enfilâsyonIarda aramak lâzımdır. Enfilâsyon neticesinde fiatlar pek ziyade yükselmiş olduğundan bu memleketlerde nominal millî gelir de artmış, fakat devlet borçlan sabit kalmıştır. Devlete borç veren tasarruf sahiblerini enfilâsyonun ne kadar ezdiği bu misaile açıkça anlaşılmaktadır. « Perry» dedim, <<Wallis bu gece [ngiltereden aynhyor. Kendisine yol arkadaşlığı etmeni istiyorum.» a Emredersiniz, efendim» dedi Muhafız vazifesile mükellef lordların bu klâsik cevabı meşhurdur. « Oyle ise öğleden sonra Şato köşküne gel. Yanına da bavulunu almayı unutma. Nereye gideceğinizi söyliyemem an», bir müddet için Ingiltereden uzakta kalacağınj şimdiden haber verebilirim.» N'erede buluşacağız? Perry akşama doğru geldi. Hep beraber kahvaltı ettik. Sofrada VVallis'in teyzesi Mrs. Buchanan Merryman da vardı. Fakat hepimir pek heyecanlı idik. BoğazımızdaD aşağı bir lokma gitmiyordu. . Ingiltereden Fransaya gidecek olanbugece vapunında «Mr. veMrs. Harris» adına yer ayırtmıştık. Wallis'in otomobili de öğleden sonra derhal gemiye gönderilmişti. Beraber bulunduğumuz bu son dakikalar pek derin bir keder ve hüzün içinde geçti. Aynlmamıza çok acı bir şekil veren bir şe/ daha vardı ki o da şu idi: Birbirimizden ne kadar zaman uzak kalacağımızı bilmiyorduk. Bir daha ne zaman veya nerede buluşacağımıza dair birbirimize hiç bir şey söyliyemiyor, bu hususta her hangi bir karar veremiyorduk. Şimdi anhyorum ki bu aynlış sahnesi Wallis'i benim o anda tahmin ettiğimden çok daha fazla müteessir ve mütehassis etmişti. Ondan çok sonra bana anlattıklanndan ve açtığı hislerinden edindiğim intibaa göre Şato köşkünde geçirdiğimiz bu son gün V V lis'in üzerinde unutulmaz bir tesir husule getirmiş. Kendisi de söylüyor: Tahttan ferağat etmenin benim için ne büyük bir fedakârlık olduğunu ve hayatımda ne mühim bir hâdise teşkil edeceğini Uk defa olarak tam manasile sncak o gün ,• •. O gün bir iki saat ancak uyuduro ve cuma sabahı erkenden kalktım. Dışan çıktım. Hava açıktı. Yeni doğan güneş de Virginia deresinin üzerindeki hafil sisleri altın çizgilerle süslüyordu Etraftaki manzarayı urun uzun seyrettim. Asmalarla kaplı kale duvarlan kıvnla kıvnla gidiyor, sonra yeşillikler arasında kayboluyordu. Karaağaçlar ve çamlar birbirlerinden bir kaç gömlek farklı muhtelif yeşil renklerle güzel bir zemin teşkil ediyor, bunların ortasmdan kule o uzun boyile yükseliyordu. Bu manzara karşısmda hayalimde çocuk kitablarındaki bir resim canlandı: Son gününü geçiren bit Kral için bundan daha uygun bir dekor olamazdı. O anda, şato köşkünde bulduğum saadeti içimde derinden derine hissettim. Dış ticaretimizin açığı nasıl ödeniyor? 1949 yıhnda 694 milyonluk ihracata mukabil 813 milyonluk ithalât aptığımız için dış ticaret muvaze1emi7.de 119 milyon lirahk açık görülmektedir. 1948 yılı açığının 219 miîyona vardığı hatırlanırsa dış icaretimizin müsaid bir istikamet tuttuğuna hükmetmek icab eder. 949 yılı açığının ne yoldan 6dendiğini tesbit etmek için Marshall plânından elde ettiğimiz dolar yardımile bize Avrupa piyasalannda tanınan tiraj hakları câri hesablanm teferruatile gözden geçirmek ve bunun yanında Merkez Bankasınm altua ve döviz durumunu gözönünde tutmak lâzımdır. Marshall plânmm vasıtalı ve vasıtasız yardımarından ne miktarını kullandığımıza dair istatistik neşrolunmadığından meseleyi sadece Merkez Bankası bilânçolan yolile çözmek zaruıeti vardır. Denlzyolları, Akdeniz llmanlan arasında yeni bir turistik seyahat teıtib etmiştir. Fenerbahçe kuliibünün de uğranılacak limanlarda maçlar yapmak üzere iştlrak edeceği bu seyahatin programına göre, Tar?ıiâ vapuru 4 temmuzda İskenderiye, Napoli. VİHefranche. Cenova ve Pire'ye ugrıyacaktır. Bu seyahat 20 temmuza kadar devam edecektir. Hemen hemen bütün Akdeniz memlekeUerini zlyaret etmek imkânırı veren bu seyahatin ücret tarifesi de ucuz GELECEK YAZI: Başbakanın ıs olarak hazırlanmıştır. rarı ve son bir teklifi. İzmir Fuan için Denizyollannm 1950 İzmır Fuarını ziyaret edecek ysbancılar, Denizyollarının dış sefer yapan vapurları ile seyahat ettikleri takdırde kendilerine yüzde 30 tenzilât yapılacaktır. Ayrıca dışandan fuara getirilecek eşya da tenzilâta tabi tutulacaktır. Akdeniz limanlanna hıristik seferler tenzilâth tarifesi Farabi için hazırlanan tören Farabinin ölümür.ün blninci yılım anma plânını hazırlamak üzere dün sabah Edebiyat fakültesinde Prof. Hilmi Ziyanın başkanlığmda, Prof. Dr. Fü. heyl Ünver. Muallim Celâleddin İzmirli, Prof. Necattan mürekkeb bir komisyon içtima etmiş ve kutlama töreninin aralık ayında yapılmasını ve dlğer hususları kararlaştırmıştır. Tablonun muhtelif sütunlarına göz gezdirince Türkiyenin gerek mutlak miktar halinde, gerek millî gelirle karşılaştırılmış vaziyette en az devlet borcu bulunan memleketlerden biri olduğuna şahid olmaktayız (2). Fakat bu rakamlara bakıp ferahhk duymakta acele etmemeliyiz. Millî gelirimize nazaran devlet borçlarımız filhakika azsa da millî gelirimiz aslında pek düşüktür.' Avrupanın en fakir ve hayat seviyesi en düşük memleketi biziz. Bütün memleketin bir yıllık çalışmasının safî hasılası olan millî gelirle sayısız işler başarmak zorundayız. Aralanna katılmış bulunduğumuz garb memleketlerinin ayarında olmasa bile asrımıza yaraşır bir hayat seviyesine ulaşabilmemiz için millî gelirimizi kısa zamanda iki misline çıkarmamız lâzımdır. Artan âmme hizmetlerinin ifasuıa yeter miktarda vergi ödememiz, tasarruf yolile millî sermayeyi arttırmamız hep millî gelirimizin j'ükselmesine bağh işlerdir. Nüfus başma düşen 400 liralık gelirle bu meseleleri düzene koymak pek güçtür. Bu sebeble millî gelirde esaslı yükselmeler görülmeden devlet borçlarının fazla kabartılmasına gidilmemek icab eder. Şim Muhterem okuyucularıma Okuyuculanm, muhtelif meseleler hakkında sualler soruyor, şikâyetlerde ve dileklerde bulunuyorlar; suallere cevab vermemi, şikâyetlerini ve dileklerini neşretmemi istiyorlar. Her gün 5 ilâ 10 mektub alan bir gazetecinin bütün bu mektublardaki suallere günü gününe cevab veremiyeceği, şikâyetlerle dilekleri de hemen sütununa geçiremiyeceği tabiidir. Bu yüzden vukua gelen gecikmeleri muhterem okuyuculanmın hoş görmelerini rica ederim. BOURJOIS . «85 Radyoevi hâdisesinin dünkü duruşması Mareşal Fevzi Çakmağm vefatını takib eden günlerde Radyoevi önünde zuhur eden hâdiselerln muhakemesine dün Onuncu Asliye Ceza mahkemesinde devam olunmuştur. Dünkü celsede. hâdise gecesl sivil olarak vazife gören başkomiserle muavini şahid olarak dinlenmişlerdir. Şahidler, ifadelerinde; sanıkJarın Radyoevine füıî blr taarruzda bulunm&dıklannı anlatmışlardır. Duruşma, gelmiyen şahidlerin celbi için başka bir güne talik edilmiştir. Marshall Plânı ve Batı Avrupa tediye birlijn Ajans haberleri Avrupa tediys birliğine aid son tasannın Bab A\Tupa temsilcileri tarafından tetkik edilmekte olduğunu ve yakında anlaşmaya vanlacağı ümidinin beslendiğini bildirmektedirler. Baü Avrupa tediye birliği Marshall plârundan yardım gören on dokuz Avrupa memleketi arasındaki mübadeleyi genişletmek için meydana getirilmesi derpiş olunan ve çok taraflı clearing'i andıran bir ödeme mekanizmasıdır. Marshall plânı, Batı Avrupa memleketlerinin birbirlerini tamamlayacak bir tarzda kalkmmalannı ve üç yüz milyona yakm bir camia teşkil eden bu milletlerin bir taraftan yaşama seviyelermi yükseltirken diğer taraftan dolaı açıklannı kapayarak tediye bilânçolaruıı denk bir hale getirmelerini istihdaf etmektedir. İlk tatbik yılında Marshall plânı Avrupa devletlerine direkt dolar yardımında bulunuyor, onlar da ihtiyaclannı bilhassa Amerikan piyasasmdan yaptıklan ithalâtla kaışıhyarak aralaruıdaki mübadele hacmini genişletmeği ihmal ediyorlardı. İkinci tatbik yılından itibaren bu sistem değiştirildi. Amerika, on dokuz Avrupa memleketi arasındaki mübadeleyi eanlandırmak ve bunun hacmini, ilkağızda hiç olmazsa harbden önceki seviyeye çıkarmak gayesile yardımı muhtelif nevilere ayırdı. Yardımın sıklet merkezinl Meşhur Hattat Hafız Osman merhumun I yaşlılar ve acemiler için yazdığı ve nüshalan temamen tiikenen \t KURÂNI KERİM Istanbul Maarif Kitaphanesi adresine dikkat elmelidir. i. ' . çolç nefis bir surplte 25 santim boyunda yeniden basıldı. :Hecfiyesi: Beyaz'kâğıÜı 650, sarı kâğıtlı 700, beyaz kaymak kâğıtlı 820 kuruştur, Küçuk boyları da vardır. Posta ücreti alınmaz. Kadıköjünde işlenen cinayet Ramazan HEDÎYESİ Ebeveyni tarafından çocuklara. ilk ve ortaokul talebelerine verüecek en güzel hediye H i l m i K i t a b e v i n i n neşrettiği «El Kur'an» yeni harflerle basılmış KUR'ANI KERIMDIR. Yaldızlı cild içinde hediyesi (4) liradır. P O L O N Y A • BAŞKONSOLOSLUGU 20 haziran 1950 tarihinden 30 hazirana kadar, Konsolosluk bürolarının kapalı olduğunu, Pclonya tebaasma bildirir. 1 temmuz 1950 tarihindsn itibaren, Konsolosluk işleri için ilgililerin, Ankarada Kavaklıdere 383 numarada kâin Polorıya Büyük Elçiliğine müracaatleri lâzımdır. Fazar günü saat 10 da Kadıkoyünde feci bir yaralama hâdisesi olmuş, Fikret Aktulgalı admda Bolulu bir gene kendisinden kaçan, 6 senelik evli ve iki çocugunun anası ve 8 aylık hSmil Melâhat admda gene bir kadınl, bulaşıkçılık yapmakta olduğu bir lokantada yakalıyarak kafasını nacak adı verilen izci baltasile parçalamıştı. Ağır yaralı bir halde Nümune hastaresine kaldırılan Melâhat, iki gün yaşadıktan sonra dün sabah ölmüştür. İşlediği suçu müteakıb Yeldeğirmenl karakoluna teslim olan Fikret hakkmda ilk tahkikat bitmek üzeredir. Sanık, bu sabah suçüstü kanunları gereğinee nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine verilecektir. îstanbul Müftülüğünden: 17 haziran 1950 tarihine musadif cumartesi günü Mubarek Ramazanı Şerifin ilk günü olduğu llân olunur. Mübarek Ramazanı Şerif ŞABAN 28 ÇARŞAMBA nes | X e* 5 «• •J C. 5.23 13.14 17.15 20.42 22.45 n S • S 3.08 8.46 4.321 8.33 12.00 : 2.03 6.26 1949 başında Merkez Bankasının altın ve döviz mevcud ve matluban 545 milyonluk bir yekun arzederken yıl sonunda bu rakam 580 milyona yükselmiştir. Burada 35 milyonluk bir artma görülmektedir. Fakat aynı müddet zarfında bankanın döviz taahhüdleri 64 milyon arttığından neticede 29 milyonluk bir azalma olduğu anlaşılAkademik sahadaki iktisadçılaria maktadır. Bu azalma altın stokuiktisad ve maliye işleri başmda bu muza da tesir etmiş, ankesten 7 lunan devlet memurlannı, bcJik tonluk bir miktar elden çıkanlmışcılan ve tanınmış tacir ve sanayi tır. cileri smesinde toplayan Türkiyı Görülüyor ki 1949 yılı ticaret biteşkil eden ilk kısmı eskisi gibi Iktisadçılar Derneği, münakaşab kısmı gene Amerika Birleşik Devletleri konferanslanndan birini «Iş ihtilâf lânçosu açığmın büyük piyasasmda veya müsaade ile me> lan ve grev hakkı» mevzuuna tah Marshall yardımı yolile mütebakisi selâ Kanada gibi memleketlerde sis etmiştir. îstanbul Universites altın satışı ve borclanma suretile kullanılabilecek dolarlardan mü İktisad Fakültesi Sosyal Siyase kapatılmışür. rekkebdir (Birleşik Devletler dı doçenti doktor Orhan Tuna taraşmda kullanılabilen dolarlara off fından 9 haziran cuma günü Ticashore denmektedir). ikinci kısım ret ve Sanayi Odası toplantı saloAvrupa memleketleri piyasalannda nunda seçkin ve kesif bir dinleyic mahallî paraya çevrilip kullanıla kütlesi önünde verilen koneran: bilecek olan dolarlardır ki bunlara büyük alâka uyandırmıştır. Konfe^ tiraj hakkı denmektedir. Kendisine ransın ilk celsesinde grev nevilerilı tiraj hakkı tanman devlet bu hak muhtelif memleketlerde grev hak> Maliyemizin vergileri ıslah etkın baliğ olduğu dolarlar tutarınca kındaki mevzuat ele almmış, bu hu mek, bütçeyi denkleştirmek. dış tesuslarda münakaşalar cereyan et diyelerimizi muvazeneye getirerek 19 lar içinde muayyen piyasalarmiştir. 23 haziran cuma günü ya bu yoldan da paramızın kıymetini dan mal alabilmektedir. Tiraj hakpılmasma karar verilen ikinci top kı elde eden, buna mukabil hiç lantıda evvelâ birinci kısma aiı kuvvetlendirmek gibi büyük iştiraj kabul etmiyen memleket mi münakaşalar tamamİ!^"ak, bilâ lerle meşgul olduğunu biliyoruz. sali olarak Yunanistanı gösterebi' hara Türkiyede grev hakkı mese Halledilmeleri zamana ve çetin çalışmalara vabeste bulunan bu liriz. Elde ettiği tiraj hakkı kabuJ lesi ele almacaktır. çeşid büyük işler yanında kolayca ettiği tirajlardan fazla olan memleStenografi ile tutulan konferans başarılabilecek küçük işler de varketlere misal olarak da Türkiyey» zabıtlan yakuıda Demek tarann dır. Bunlardan biri ufak paralangösterebiliriz. Bu memleketler lehdan broşür halinde neşrolunacak mızda görülen şekil ve eb'ad kartlerindeki tiraj hakkı tutarı veya tır. ' şıklığına nihayet verilmesi işidir. bakiyyesi kadar Ameıikadan indiHerkesin gördüğü gibi son yıllarda rekt yardım görmektedirler. Kabul ufak paralarımızda aşın bir çeşidraflı mübadele canlandınlmak ettikleri tüajlar elde ettikleri tilenme meydana getirilmiştir. Piyatenmiştir. raj haklarmdan fazla olan memleTiraj haklan usulü Avrupalılar sada aynı kıymet için türlü şekil ketler (meselâ Belçika, İngiltere) arasındaki ticaret hacmini bay! ve kuturda sikkeler bulunduğunaleyhlerine beliren bakiyyeyi dolar genişletmişse de Amerikanın özle dan halk bunları bir arada kullanolarak Marshall plânından tahsiJ diği çok taraflı serbest ticareti sağ makta çok güçlük çekmektedir. etmektedirler. Geçenlerde tiraj layamamıştır. Şimdi tiraj usulü ye Yeni sikke çıkanldığı zaman aynı haklarının yüzde 25 inin gene rine çok taraflı clearing'e benziyeı izafî kıymetteki diğer sikkelerm 19 ların piyasalannda olmak üzere bir tediye sistemi kurulmak isten muayj'en müddetler içinde tedatahsis edildikleri piyasalann dışuıa mektedir. Tasan halinde bulunar vülden kaldırılacağı ilân edilmektransfer edilebilmesi karar altma bu sistemi başka bir yazıda izar. te ise de kanunî mühletler bitip yeni para tekbasma kalmadau alınarak Avrupalılar arası çok ta edeceğiz. İS ihtilâfları ve grev hakkı Maliyeıtıizin kiiçük işleri başka eb'adda daha yeraleri bastınlıp piyasaya çıkarılmakta ve hercümercin önüne bir türlü geçilememektedir. Bugün çeşidli kuruşluk, beşlik, onluk ve yirmibeşlikler piyasada beraberce tedavül etmektedir. Birbirinin peşisıra bastınian ufak paralarda estetik cihetlere iltifat edilmek şöyle dursun büyük hatalara bile gidilmektedir. Nikel beş ve on kuruşluklar üzerindeki ay ve yıldızm (aşın büyüklükteki yıldız sakil bir vaziyette ayın içine yerleştirilmiştir) Millî armamızdaki ay ve yıldızla hiç alâkası yoktur. Yabancı memleketlerde millî alâmetimizi yanlış çizenlere hiddetlenirken kendi paraianmız üzerinde aynı hataya düşmemiz bu işi ciddî tutmadığımıza en açık deüldir. Yeni kuruşlarla on kuruş'.u!:lar aynı renk ve kuturdadır. Aralanndaki tek fark kuruşların ortasmdaki deliktir. Halk bunları karışürmaktan bizardır. Teiefon makinelerinde eski büyük on kuruşluklar kulianı'ıdığîndan otomatik telefonda işi olanlann eski para peşinde koştuklarına sık sık rastlanmaktadır. Tırtıllı, tırtılsız; delikli, deliksiz çeşidli ufak paralardaki hercümerc aşikârdır. Bu işin ciddiyetle ele alınmısı ve bu sahadaki başıbozukluğa nihayet verilmesi, başanlması gereken bir âmme hizmeti mahiyetini almıştır. Yeknesak ve elverişli bir sistem kabul edilirken bugünkü beş kuruşluklarda olduğu gibi, paranın tutulup sayılmasuıı güçleştiren küçük kuturlardan da vazgeçmek icab edecektir. Büyük halk kütlesmin sikkelerm eb'adına hayii ehemmiyet verdikleri de tâli bi» nokta olmakla beraber gözden uzaJ. tutulmamalıdır. İngilterede bakı» peniler hâlâ geçen asırdaki boy ve jekilde bastırümağa devam oiuat rnaktadır.