Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
l l ıı./.uaıı CUMHURİYET | Dünyada neler oluyor? V 1 . SAH Beyi.im.zin ancak yarısını kullanarak yaşıyoruz Toolıyan: A, H, R, Son yıllara gelinceye kadar doktorlar, herhangi bir kaza veya ınme hastalıklan neticesinde dimağda ha sıl olan ânzalarm, bilhassa konuşma kabiliyeünden mahrum kalmanın tedavi kabul etmez bir rahatsızlık olduğuna kaildirler. Yarım asır fasıla ile yapılan iki mühim keşif, bu kötümser kanaaün kökünden yıkılmasını sağladı. 1861 de bü Fransız âlüni, Paul Broca, konuşmayı sağlayan sinir merkezinin normal insanların çoğunda beynin sol yarım kısmında, ekserî solaklarda ise beyinlerinüı sağ yarım kısmında bulunduğunu meydana çıkardı. Yirminci asrın başlangıcında ise, İsveçü bir doktor Salomon Eberhard Henschen, bütün insanların her iki beyin yarım yuvarlaklarmda ayn birer konuşma merkezine sahib olarak doğmakta bulunduklanru belirtti. Yaş ilerledikçe bu merkezlerden biri diğarini pölgede bırakacak derecede şiddetli bir faaliyet gösteriyor, öteki ise atalete mahkum bir vaziyette kalmaya mecbur oluyordu. Henschen bu keşfini şbyle bir iddia ile neticelendirdi: Herhangi bir ârıza ile fazla faal olan merkez ârızaya uğrayacnk olursa öteki merkez harekete geçirilmek suretile hastaya yeniden söz sdy'emo ve aniama kabiliyeti baŞışianabilir. İsveçli doktor, yetmiş yaşma basmak üzere bulunduSu sırada bu iddiasını isbat için hummalı bir faaliyete airişti. Alb memlekette mevcud 1500 kadar hasta üzerinde derin tetkıkler yaptı. Neticede insan beyninin sade konuşma hassası bakımından değil, diğer bir çok kabiliyetler itibarile de çifte merkezlere sahib olduğunu ortaya koydu ve görme ve şekilleri ayırd etme kudretinin dimağın üst kısmındaki çift merkezle temin edildiğini tesbit etti. Meselâ, bir kaza veya herhangi bir beyin kanaması neticesi asıl faal olan merkez çalışma kabiliyetini kaybettiği takdirde öteki zayıf merkez çalışmaya başlıyor, fakat hasta görme hassasından faydalanmakla beraber gördüğünü anlamak ve okumak kudretinden mahrum kalıyordu. Keza, faal merkezin harabiye uğramasile bazan yazma, hesablama, şarkı söyleme veya musiki âletlerinden biri çalma kabiliyetlerinden mahrum kalma şekli de tecelli ediyordu. O halde, güdük kalmış ikinci merkezin çalıştırılması imkânı buîunursa hastalara yeniden o kabiliyetlerin bağışlanması pekâlâ kabil olabilecekti. Henschen, 1500 hasta 'üzeıinde yaptığı muşahedelerin hepsini DÜtün tafsüâtile ve hastaların verdikleri ifadeleri tercüme yanli}lığından kaçınmak için kendi dillerinde neşretti. Danimarkalı bir hekim, doktor Johannes Maagaard Nielsen, Amerika ve Avrupa kliniklerinde bizzat yaptığı tetkiklere ilâveten Henschen'in müşahedelerinden faydalanarak daha özlü ve pratik bir eser yazdı. Bu kitabda bir çok kabiliyetlerin, mahvolan birinc merkezlerinin yerine, ikinci merkezlerinin işletihnesile yeniden canlandırıldığı misallerle gösteriliyordu. 1946 senesinde Amerikadaki •Eski Muharibler Birliği» temsilcisi Nielsen'e yazdığı mekrubda şöyle diyordu' İFELER I 1 Yazan: Haluk ı 5arayı Y. Şehsüvaroğlu Gündüzleri marangozluk yapan, geceleri küçük çocuklara ders veren Prof. Jozef VVcimhald 3atı Almanyanın son zamanlarda dış ticarette gösterdiği faaliyetlere ve ıç idarede ıbraz ettiği detnokratlaşma hareketlerıne bakıp da: Harbden perişan çıkmış olan memleket ne çabuk kalkındı? Dıye hayret ediyoruz ama, madalvonun bir de ters tarafı var Yanmış, yıkılmış şehirlerde fabrikalar, devlet daırelerı, hususî müesseseler vesaire toptan harab oîmuş oldukları, eski teşkılâtm yüzde onu bile güç muhafaza edilebildiğı için açıkta kalrtuş olan âlimler, profesörler, teknisyenler ve yüksek memurlar vaktile isgal ettnekte olduklan mevkilere muadil birer iş bulamamakta, savaştan önce ışgal ettıkleri sandalyelerin çok daha aşağısında küçük memuriyet ve vazifeleri sırf kannlanm doyurmak gayesile seve seve kabul etmektedirler. Memuriyet ve mevki buhranına sebeb olan diğer mühim bir âmil de, Rus işgali altındaki Doğu Almanyadan Batı Alrmrvaya vuku bulan hicrettir. O Postacıları, ameleleri ve marangozlan dahi profesör olan memleket! Meşhur Ord. Prof. Spengler bugıin bir kasabanın posta müvezziidir pagandasının baskısı albnda kaldıklan için geçecekleri mevkilerde komünistlik temayülleri göstermeIeri ihtimalinden korkulmaktadır. Bundan dolayı şu anda Batı Almanyada zekâ ve kültürlerile hiç mütenasib olmıyan işlerde çalışan yüksek şahsiyetlere tesadüf olunuyor. Meselâ bunlardan biri Doktoı Josef Mârz'dır. Bu zat, gazetecıliğin ilim sahasında tam on beş yü kafa patlattıktan sonra açıkta kalmış... 1946 yılındanberi Bavyera MecliKİnde stenoğrafhk etaektedir. Vak tile gazetecilik enstitüsünde her sene 700 talebe yetiştirmekle iftihar duymuş olan Doktor Mârz, alelâde bir zabıt kâtibliğinden başka bir şey olmıyan bu hizmeti tabiatile açlıktan ölmemek için kabul etrmjtir. Profesör Erick Spengler'in hali ise Doktor Mârz'inkinden daha aaklıdır. Bir zamanlar Pragdaki Geologie Enstitüsfinün direktörü ve ordinaryüs profesörü olan Spengler, mensub olduğu ilim sahasında dünya edebiyatına geçmis yirmiye yakın orijinal mevzuun tnuharriri olduğu halde bugun GrundSchwalheim kasabasında posta müvezziliği yapmaktadır. Brüno Teknik Universitesinde profesörlük etmiş olan Doktor H?l mut Leitneier bir tekerlek fabrikasında 8 mark gündelikle amelelik ediyor. Gene aynı üniversitenin profesorlerinden Josef Weinhold da gündüz marangozlukla meşgul olmakta, geceleri tanıdığı aılelerin küçük çocuklanna ders vererek geçinmektedir. Almanyada böyle bir vaziyete düşmiiş olanlar sade isımlerini yazdığımız ve resimlerini koyduğumuz şahsiyetlerden ibaret değildir. Onlara benziyen yuzlerce, binlerce, hattâ on binlercesi daha vardır. Tann, milletleri kötü kılavuzların peşine takılıp mahva sürüklenmekten korusun! Lokantalann tarifelerinde tenzilât yapılıyor Sebze, yağ ve d ğer ıbtıdai gıda maddelerlndekı ucuzluk karşısmda lokanta fıatlarından indırme yapmanın zaruri olduğunu evvelki gun yapılan basın toplantısmda Valı ve Beledıye Başkanı gazctecllere açıkça ifade etmişh. Bu hususlar tizerinde çalışan Iktlsad Işleri Mudur vekılı Emin Erer lokantacılarla yaptığı temas netıcesinde ınen maddelere gore fiatlarda % 20 nısbetmde bir lndirme temin etmiştir. Bunun tahakkuku ıçm murakıblar bu mevzu üzerinde vezifelendmlmısür. Tckcrlek fabrikasmda amelelik eden Prof. Helmut Leitmeier radan kaçan münevver smıf, Bab Almanyada pek hoş karşüanmamakta, uzun müddet bolşevik pro Stenograflık yapan doktor Jozef Marz Hem nalına, hem mıhma Yeni Ziraat Bakanı ve tasavvarian (Ikinci sdhifeden devam) bunları iskâtı etmek işile ıneşgul olacağım ve 50 bin kadar ırkdaşımızın mcmleketimize getirileceğinin tahmin edilmekte olduğunu da soylemiş, hududlarınuz içinde istii'sali arttıracak ve refah temin e«!ccek yeni bir iç iskân siyaseti takib edilecejini, meselâ Karadeniz vilâyetlerinden başka yerlerde is bulmak için kendiliğbıden âvare şekilde vuku bulan muhacereti ve akııılan ilk iş olarak düzenleyeceğini de ilâve etmiştir. İç iskân meselesi: niifusu az, fakat mümbit ve nıahsuldar yerlerde evler yapmak, buralarda iskân edilecek vatandaşlara hayvan ve vasıta vererek biıviık köyler tesis etmek suretile h?'1cdi!ccekiir. Ziriat B.ikanı, tohumluk tevzü işine de ehemmiyet verileceğini, bütün gayretlere rağmen, devletin ışimdiye kadar, 80,000 tonluk tohum verebilmiş olduğunu da söylemNtir . 'v, m Nihad E^ribozun hulâsa ettiğim beyanatı gosteriyor kl Muhsin Selçuk adındaki okuyucumuzun yeni Ziraat Bakanı lehindeki tezkiyesi yerindedir. Kendisine başarılar diler ve ziraatimizi, ormancıhğımızı kalkmdırmak yolundaki teşebbüslerinin hayırlı neticeler ver mesini dileriz. Çinin Tungshan SEhrinde *OTHELLO* kahramani HAVALÎ Ot&ll HAKİKÎ İOI VENtDİKTEKİ EVI HALÂ" DURMAKTAOtR DESTEMONA'YI MOORE AÛINDA BİR AÛAM BOĞMUŞTUR. FAKAT SHAKESPEARE BİR TERCÜME HATASI NETİCESİ MOORE'/ MOOR YAPM/ST/P/ ADINDA BİR ADAM İKİ VANAĞIMI DELEREK AĞZfNIN R S D A BÜYÜK BİR ÇUVAIDIZ «Harbde yaralanma neticesi çeşidli kabiliyetlerini kaybermiş hastalanmız var. Bunların tedavi edilmeleri hususunda bize yardım eder misiniz?» Doktor, kendisine şu cevabı verdi: «Hemen ikinci merkezleri çalıştırma gayesini sağlayacak bir eğitim kliniği kuralım!» Nielsen'in yanına «Eski Muharibler Birliği» nin doktoru Harward Üniversitesi öğretim heyetinden doktor Edwin Cole de katıldı. Kaliforniyadaki .Birmingham ospital» de, henüz 37 yaşında bulunan sinir ve kekemelik mütehassısı doktor II. Mahmudun Beylerbeyi kıyı merdivenle üst kata çıkılmaktadır. vanlarında da sarayın bânisi AbDonald Schultz'un idaresi albnda, larında yaptırdığı eski ahsab sa Havuzlu salonun aynı buyüklüğun dülâzizi medheden mısralar okuntesisi tasavvur olunan klinik meyray yerine Abdülâziz 1865 yıhnda de bulunan üst kat sofasına (ka maktadır. dana getirildi. Sonraları aynı şeİnşasına pek çok albnlar sarfekilde bir şube Paristeki «Salpet Serkis Balyan kalfaya bugünkü sa bul salonu) ismi verilmektedir. rayı inşa ettirdi. Sarayın Üsküdar tarafmdaki yan dilen Beylerbeyi sarayının döşenme riere» hastanesinde de kuruldu. Tamamen mermerden ve Bakır cephesinden girilen büyuk salon sine de kırk beş bin altın lira harNielsen, Schultz ve Edwin Cole köyünd«n getirilmiş kufekî taşla dan (merasim merdiveni) ismile a canmışbr. saçayağınm üzerinde ehemmiyetle nndan yapılan yeni saray gerek dış nılan gene çift bir merdivenle üst Sultan Aziz inşaab biten Beylerdurduğu ilk hasta 26 yaşında Tony görünüşile, gerekse iç taksimatile kat sofasma çıkıhr. Alt katta sağlı, Ramirez oldu. Zavallı Tony üç yıl pek süslü ve zariftir. Serkis Bey sollu koridorlar ve deniz, kara ta beyi sarayma 1865 nisanının 21 inci dır ömrünü bmarhanede, hem de de, Dolmabahçe sarayuıın inşasm raflannda salonlar vardır. Üst kat cuma günü nakletmişti. Beylerbeyi sarayının arakadaki en azgın delilerin kovuşunda geçir da gözettiği usullere kısmen riayet sofasmda yanlarda birer büyük, ön mişti. Harbde başmdan yaralanmış, etmiş ve Beylerbeyi sarayında eski cephede birer küçük olmak üzere Frenk tepesîne kadar uzanan kat kat bahçeleri pek meşhurdur. Her içeriye girmiş olan şarapnel parçası mimarimizden bazı esaslara da yer dört oda bulunmaktadır. katta Boğaziçinin bır başka güzelmuvaffakıyetli bir aneliyat neticesi vermiştir. Sarayın Boğaziçi cephesindeki çıkarılmış olmakla beraber konuşliği temaşa edilir. Bahçe nadide aSaray, orta kısmı teşkil eden mermer merdıvenli büyük kapıdan ma, okuma, yazma hassalarırun ğaçlarla, havuzlarla ve bilhassa kendisine iadesi kabil olamamıştı. altlı, üstlü iki salonun yanlannda girilen kısım, diğer yan cephe kıs sanatkâr ellerden çıkmış mernıer Üstelik teşhis kâğıdırtn albnda «in muhtelif salonlardan ve odalardan mile alt katta aynı ve üst katta hayvan helkellerile süslenmiştır tihar etme temayülleri göstermek müteşekkil iki daireyi ihtiva et biraz değişik bir taksimab haizdir. Sarayın üst kısmında San köşkmektedir. Binaya, üç cepheden de Harem dairesi olarak kullarulmış tedir» kaydı da mevcuddu. le, Mermer köşk denilen iki bina mermer merdivenlerle çıkılan cüm bulunan bu kısımda merdivenler Tony. hekimlerin huzunına sa le kapılanndan girilir. daha vardır. Bunlardan Mermer ve tezyinat daha sadedır. ğında, solunda izbandud gibi birer köşk II. Mahmud devrinde büAlt katta binayı bir cepheden bir Sarayın süslenmesinde mermer, gardiyanm muhafazası albnda çıyük havuzun kenannda ve ampıf cepheye işgal eden ortası mermer tahta oymacılığı, altın nakış işçikarıldı. Doktor Schultz arada bir üslubda tek kat üstüne yapılmış samimiyet kurmak üzere hastanm havuzlu büyük salon on alb mer liği, resım ve yazı sanaü büyük çok güzel bir binadır. omzuna hafifçe vurma hareketine mer sütunludur. Bu salonun kö ölçüde yer almaktadır. TavanlarBeylerbeyi sarayında Abdülâziteşebbüs ettiği vakit Tony irkilerek şelerinde ikisi deniz ve ikisi kara daki muhtelif nakışlardan ve re zin kendisine ahştırdığı bir a:.lan tarafında olmak üzere dört büyük simlerden başka üst kat merasim geri çekildi ve bir köşeye kaçarak salonunun tavanlannda güzel bir da bulunurmuş, Padişah yaz günyumruklarını sıktı, dişlerini gıcır oda vardır. Salonun Boğaziçi tarafına rasth hatla bazı kıtalar yazılıdır. Gene leri saraya gittiğinde aslanı kadattı. Sonra birden sağ yumruğunu fcsten çıkartıp şakalaşıır ve çok debaşına doğru hızla gotürerek bey yan kısmında ve tam havuzun kar üst katta deniz üzerinde ve Üsküşısmda bulunan çok zarif çifte bir dar tarafı köşesindeki salonun ta fa yanındakıleri ürkütürmüş. nine kurşun sıkıyormuş gibi bir haBu yazhk sarayın ilk büyük mirekct yaptı ve o sırada ağzından Eug«!nie'dir. «bumbum!» u andıran bir sesdah harfe aid sesleri çıkarabilme safüi İmparatoriçe pek vazıh olmamakla beraber sini sağlamak için tam 50 günlük Abdülâzızin Fransa seyahatini ken çıkb. Doktor Schultz gülerek: Anladım Tony, dedi, bir kur 150 derslik bir çalısma devresi dı ve III. Napolyon namına iade eşunda beynini parçalamak istiyor geçirmesi icab etti Tony zaman za den İmparatoriçe, Beylerbeyi saman gene eski melânkolik ve alâ rayında ikamet etaıişti. sunü Hasta, meyus ve aynı zamanda kasız durumlara giriyor, fakat gun Abdülâziz tahttan indikten sonra karşısındakinin sözunü yarı anla geçtikçe umumî ahvali düzeliyor Beylerbeyi sarayında oturması da mış görünür bir tavırla «evet'« ma du. On üç ay sonra Schultz i'e mevzuubahis olmuştu. İran Şahı Nielsen hastanm serbest bırakılabıkamında başını salladı. Nasreddin Şah, Karadağ Kralı NiDoktor Schultz gülmekten vaz leceğini söylediler. Tony, bugün kola İstanbul ziyaretlerinde Beytamamile iyileşmiş bü vaziyettedır. ;eçti ve çok ciddi bir tavırla: Tony gibi, harbde başmdan ya lerbeyi sarayında misafü edihuiş Buna lüzum kalmıyacak, diye lerdi. iözüne devam etti, şu dakikadan ralanmış mühendis Jack Robert, 1877 de Ayastafanos muahedesiitibaren tedavi usulümüzü tatbika gemici Peter Smith, ve bir çok dibaşlayabiliriz. Haydı bakayun yav ğer hastalar da aynı usulle sağlı Ça nin imzasından sonra Rusyanm rum «A...a ..a!. E e ..e!. O...o...o.!s kavuştular. Onun için şimdi, Ame Livadya vapurile İstanbula gelen hecelerini benimle beraber tekrar rikada çeşidli sebeblerle dimağ dur Gran Dük Nikola, Dolmabahçe sagunluğu ,hafıza kaybı vesaü ra raymda II. Abdülhamidi ziyaret etet bakayım!. Tony, hiç sesini çıkarmadan göz hatsızlıklara tutulmuş olanlar ti miş ve bilâhare Beylerbeyi sarayıleri yere dikili hareketsiz ohırdu marhanelere değil ^nlattığımız te na geçmişti. Padişah da Gran Düve bir saat süren ısrarlara rağmen davi usulü tatbik olunan klimk kün zıyaretıni Beylerbeyi sarayınlere gönderilmekte ve vak'alar yüz da iade etti. ağzını açmamakta inad etti. Hastanın yanm düzine sa de 99 şifa ile neticelenmektedü. Cülusundan bır müddet sonra Yıldıza çeki\en ve mşa ettırdıği müteaddıd binalarla bu sarayı daimî ikamet haline sokan II. Abdülhamid. zamanında diğer sarayljria beraber Beylerbeyi sarayı da bakımsız kalmıştı. Meşrutiyetın ilânını müteakıb V. Mehmed Reşad zamanında Beylerbeyi sarayında da mımar Vedad Bey tarafından esaslı tamırler yapıldı ve bilhassa bozulan kalem işleri, yaldızlar restore edıldı. V. Mehmed Reşad 10 Mayıs 1910 tarihinde Beylerbeyi sarayında biraderı Vahideddin Efendı ve Sadrâzam Hakkı Paşayla bır öğle yemeği yemişti. 28 Mayıs 1910 da da Padişah, mebuslara Beylerbeyınde büvük bir zıyafet çekti. Balkan Harbının çıkması üzerine Selânikte bulunan eski hükumdar II. Abdülhamid, Almanların AMtRIKADAİDAHOŞfHRINDf GALATI RU/ET Lorley vapurile İstanbula getmldi I5ABEI M A R U H ADINDA BİR ve ikametıne tahsis olunan BeyLouıS KADININ ÎAVUKLARI KIRNIIZl, lerbeyı sarayına indi. Sehrmd? 5IDNEY FINER II. Abdülhamid bu sarayı sevmezdi, kendısı Beylerbevı saıayı hakkmdaki intıbalarını şu şckılde nakletmektedir; (Bu sarayın yeri Allah ıçın ıyıdir. Havasma hiç diyecek yoktur. Fakat tarzı inşa^ı fena. hele taksimatı hiç ıyi değiidir. Selânikteki Alâtinî koskunun inşası, taksimatı ne kadar guzeHı. Orada çok rahat ettik. Hıç rutubet yoktu. Manzarası da güzeldı. Duvarları hep tuğladan idı. Bır tamırat için kazmıslardı da gördum Yddozda benim yaptırdıöım daırenın LETİ VÜ de taksimatı, mşası baska idi Geıo OI5INDA0IR. böyle muazzam değildı. Kücüktu. Burası genış bh sofa ortasmda bır havuz, uç dört oda, bundan ibaret, insan oturacak bır m inasib oda bu lamıyor. Bunlar amcam Sultan Azız zampnında yapıldı Bır çok aaraylar da yaptırdı. Fakat kalfiları usta değılmış.) IL Abdülhamid, sarayın Boğaziçi tarafında alt katta bahce ustundekı küçuk bır odayı kendisine yatak odası olarak ayırmış ve yanındaki servis merdiveni aralığına dj catifornıatkâ bir banyo yaptırtmışb. RC»ER7 pfâJSSO adında Eski hükümdar bir soğukalğınll* xuğa att olan ğı neticesmde tutuHuğu zatürrie* den 10 Şubat 1918 de bu odada yet miş altı yaşında olduğu halde vefat etti. 6U HAŞERENİN