17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 Harfran 1950 CUMHUBÎTET BİR DAKİKA Alman sulhu parçalanıyor O kinci Cihan Harbinden galib | J çıkan memleketlerin yakında mağlublarla ayrı sulh andlaşmaları imza etmeleri muhtemeldir. Son günlerde cereyan eden bazı hâdiseler bilhassa Almanya sulh andlaşma^ının bu şekilde yapılacağını şöstermiştir. Rıısya, Doğu Almanyanın karşılaştığı meseleleri süratle hallctmenin yollarım araştınnış ve bu sahada mü>bet veya menfi tesirler bırakan ileriemeler kaydetmiştir. Evvelâ işgal bölgesindeki esir kamplannın idareçini Almanlara devreden Ruslar bu hareketin müshet tesiri zail olmadan Rusyadaki r.ütün Alman harb esirlerinin mem lcketlerinc iadc edildiklerini bildirmişlerdir. Moskovanm bu hareketi, daha bir milyona yakın Almanın Sibiryada kaldığuıı hatırlıyanlar üzerinde fena bir tesir yapnıış, Krcmlin, bunu da Doğu Almanyanın ödemesi lâzım gelen harb tazminatınm yarı yarıya indirildiğini bildirmekle telâfi etmek istemiştir. Halbukl bu «comerdlik» hakikatte yalnız propaganda sahasında bir kıymet ifade etmektedir. Çünkü Rusya, Doğu Abnanyadan alacağından fazlasını çekmiştir. Bundan sonra da Almanyanın Doğu hududu meselesinin nalline çalışılmış ve nihayet Varşovada bir andlaşma imza edilmiştir. Oder Neisse hattının kabulü ile mühim toprak parçalan kaybeden Almanya da bu andlaşma çok fena bir tesir bırakmıstır. Sovyctler şimdi bunun da izlerini silmeye çalışmaktadırlar. Kremlinin işgal statüsünde bazı değişiklikler yapmakta .lduğu zannedilmektedir. Berlindeki Sovyet Askerî Komutanı General Kotikov ile Brandenburg, Saxe ve Thuringue eyaletleri askerî komutanları Rusyaya çağırılmış ve bunların yerini siviller almıştır. Hattâ bütün Doğu Almanyada işgal kuvvetinin idaresinin, General Chuikov'un elinden alınacağı ve bir sivil olan Semerenov'a verileceği de söylenmcktcdir. Halk Partisi teklifinin akisleri devam ediyor Baştarafı 1 inci sahifede teberru ediyorum!» şeklinde bir taahhüde girışebilirler mi?» Bu mevzuda görüştüğümüz Meclis Başkan Vekillerinden Balıkesir milletvekiü Sıtkı Yırcah ile idareci üyelerden Kayseri milletvekili Kâmil Gündeş, Demokratlarm böyle bir taahhüde âmade olduklarıtu söylediler. Bu iki hukukçu milletvekili aynca şunlan da ilâve ettiler: « Bu suretle paraları devlete intikal edecek olanlara önceden şöyle bir taahhüdde de bulunabiiiriz: Tekrar kendilerine iade etmek şartile... Yeter ki böyle bir teberruu seklen olsun deruhde etsinler!» Diğer taraftan bazı Demokrat milletvekilleri yolsuzlukların tahkikinde zaman aşımmın sayılmaması isteği dolayısile de şu mütaleada bulundular: «Bu teklif sözde kalmamak gerektir! Muhalefet milletvekıllerinin buna dair kanun tekliflerıni de bu gurültülü tebliğin arkasmdan Meclise getirmeleri beklenir!» Hulâsa, muhalefet kararı hakkında daha pek çok soz söyleneceği anlaşılıyor. Mekki Said ESEN çarpısmalar Kızılordudan firar eden bir çavuş müslüman halkırı çeteler teşkil ettiklerini söyledi Berlin 9 (A.P.) Sovyet ordusundan kaçıp Almanyadaki Ingıliz kuvvetlerine sığınan 24 yaşmdaki bir çavuş Mihail Kuratsiev bugun verdiği bir ifadede, Kafkasya dağlarında yaşıyan bir kısım halkm şimdi Moskovanın idaresine karşı ayaklandıklannı ve çete harbine giriştiklerini söylemiştir. : Sovyet çavuşuna göre, ayaklan3n lar, Çekenlerle Inkuşi aşiretlerinden sağ kalanlardır. Komünistler bu aşiretler halkımn en muhim kısmını yaşadıklan güney Kafkasyadan 1944 te Sıberyaya sürgün etmişlerdır. Kuratsiev bundan iki hafta evvel ve Rusyadan izinden dondükten sonra Kızılordudan kaçmıştır. dağlarmda Kafkasya Dervişin kerameti Sevsinler. Tarsus vapuru Amerıkaya gıtmiş. NewYork livıanında binlerce Amerikalı gemiyi ziyaret ediyor, ve işin tuhafı, pek de heğenıyorlarmış. On bin tonlnk gemilere sandal gözde bakan NewYork'lular, demek bizım 6500 tonluk tekneye hayran olmuşlar! Öyleya, zavallılar hiç görmemişlerdi. Lüzumlu lüzumsuz, kendı kendimizi medhetmek illetınden, yarabbi, ne zaman kurîulacağız? D. N. 1950 Kırkpınar güreşleri haşlacfı Kakseverlik Umem hatırlar mısını^? • Bundan 78 sene. belki : ' daha ev\e\, Celâl Bayarm Başvekâletten çckilmesindpn sonra. eünün birinde gazeteîer «împeks» hâdisesi diye guya bir sikandal (!). bir dolandıncılık haber verdilerdi. Tafsilâtını şimdi iyi hatırlıyamadığım bu hâdisede benim pek sevdiğim bir kaç kişi vardı ki: onların böyle iddia edildiği ffibi karanlık bir işe '^rışacaklaruu asla zannetmediâim için tahkikat neticesiııi itimadla bckledim. Evler basıldı. Hattâ bu işte alâkalı sanılanların yakınlarının resmî müesseselerdeki bürolan arandı. bir sürü kâğıdlar toplandı. Nihavet bu kadar şamata ile ortaya atılan şeyin aslı esası olmadığı anlaşıldı. Lâkin bir takım masum adamlar yok yere hırpalandı. Içlerinde bıl yüzden tı?radığı kalb hastalıemdan kurtulamıyanlar da oldu. O zaman Celâl Bayar taraftarlarına karşı bu kadar tantana ile ortaya atılmış olan bu hâdise fos rıkıp alâkalıların yakası bırakıldıktan ve bulunan vesikalar iadp edildikten sonra ne Mikumet, ne hükftmete mensub salâhiyetli bir zat ihbarın esassız ve alâkalılnnn masum olduklannı res men ilân etmedi.. idi. Ben o zaman bundan çok müteessir olarak hulâsasını aşağıya ya» zaraeım şu fırkayı naklermiştim: Bilmiyorum hangisi, bir Alman Imparatoru sofrada maiyeti zabitlerile yemek yerken yeni aldığı güzel bir altın tabakayı hazır bulunanlara göîtermis. Elden ele gezen tabakaya herkes imrenmiş. Sofrada lâf Iâfı açarak mevzular değiştiği sırada Imparator birdenbire: Tabakam kayboldu. Rica ederim. kim sakladı ise versin! demişse de hazır bulunanlar tabakayı saklamadıklannı söylemişler. Imparator da bir saygısız adam olacak! herkesin üstünü aratmaya karar vermiş. Hazır bulunan bütün zabitler üzerlerini aratmışlar. Yalnız bir gene mülâzim bu teklif üzerine kıpkırmızı olmuş ve: Namusum üzerine söz verirün ki tabaka bende değil. Lâkin tizerimi aratmam, demiş. Bunun üzerine herkes tabakanm o gene mülâzim tarafından alındığına hiikmederek soğuk bir hava içinde dağılmışlar. Imparator, yatak daire.vne çekılip de soyunmaya başladığı sırada kaputunun astarile kumaşı arasında ağır bir şcv olduğunu farketmiş ve arayınca, pltın tabakayı bulmuş. Meğer cebine koyarken astarın sökük bir tarafından tahakayı ora/a afmıs imiş. Ertesi sabah drrhil miilâ7İmi çağirtmı». tabaka>n buîdu'junıı söyledikten sonra nicin iızerinl aratmak istemcdiğini sormuş: Ha'jmetlim! Cebîmde ertesl gün \emek için sakladı^ım bir parça suruk vardı. Huzuııınuzda bunun meydana çıkmasından utandım, cevabını vermiş. Imparator o akşam, aynı zRbitleri tekrar sofrs>sına davet ve tabakavı ne sekiHe, norede bulduîrunu izf>h edTek gene nıiılszimi şüpheden kurtarmış. nen, o zaman hiikîimetin, Impcks tahkikatı ne»ireüini ilân etmesini isterken işte bu fıkrayı yazmıştım. Amerikanm hürriyet programı Demokrat Parti Başkanlığı maksad Celâl Bayarın Cumhur Başkanı seçılmesi dolayısile inhilâl eden D. P. Başkanlığına genel kurul üyeleri arfsından birini seçmekti. Seçim gizli yapılmıştır. Neticede Başbakan Adnan Menderes, aynı zamanda D.P. Genel Başkanı olmuştur. Bu suretle hükumet başkanı iktidar partisi liderliğini de ifa edecektir. Baştarafı 1 incı sahifede hürriyete müteallik beş noktalık progranu izah etmiştir. Trumana göre, program ezcümle şu beş noktayı derpiş etmektedir: 1 Dahilde yıkıcı bir faahyet veya dışandan taarruz şeklinde gelecek komünist tecavüzüne mukavemet edebilecek hür milletlerden murekkeb kuvvetli bir komite kurulması, 2 Bütün insanların ve bütün milletlerin mütekabil itimad zıhruyeti dairesinde karşılıklı menfaat leri için çalışmalarını sağlıyacak lüzumlu şartları tahakkuk ettirmek, 3 Hür milletleri, bilhassa Birleşmiş Mılletler vasıtası ile muşterek bir hareketle birleştirmek, 4 Kendi gayretımız ve hür milletlerin gayreti ile münhasıran askerî savunma ve güvenlık tedbirleri almak, 5 Milletlere emniyet içinde yaşamalarını sağlıyacak ıktisadî ted birler almak. Birlesmiş Milletlere bağlı milletlerarası kuvvetlerin banşı koruyacaklan günü bekliyoruz. Bugünlerde, dünyanın tehlikelerle dolu olduğundan ve medeniyetimızin doğrudan doğruya bir felâkete sürüklendiğınden çok bahsedılmek tedir. Dünyanın tehlıke ile dolu olduğu muhakkaktır, tarıhın her devSovyeller böylelikle Doğu Al resinde ve her memlekette halk manya hükumetini kâh müşkul için dünya tehlıke ile dolu olmuşmevkilere düşürerek, kâh kendisine tur. Birleşik Amerika ile diğer bir imtiyazlar vererek ayn bir sulh andlaşmasınm imzalantnasına mâni çok memleketlerin bağU bulundukbütün engclleri ortadan kaldırmaya ları hürriyet ananesini yıkmak tasavvurunda olan Sovyet Rusyayı çalışmışlardır. durdurmak için yardım masraflaBatt Almanyadaki işgal makam • rının gerekli olduğunu şöyliyen lan da Rusların hareket tarzına Truman, şunlan ilâve etmiştir: mııvazı bir hareket tarzı takib et« Şurası muhakkak ki, diğer mişlcrdir. Bazı yerlerde fabrikaların memleketlere yaptığımız fevkalâde sokülmcsi işi durdurulmuş, Batı malî yardımı gerektiğinden daha Almanya. Marshall plânına dahil uzun müddet devam ettirmek taedilmiş ve nihayet Avrupa Konse savvurunda değiliz. Fakat bu yaryine üye mcmleket sıfatile davet dımı simdi kesmek felâket olur.» edilmiştir. Yalnız Batıhlaıın Sarre mesclesi hakkında takib ettikleri Türk Israil ticaret yol, mcnfi bir tesir bırakmıştır. anlaşması imzalanıyor Şimdi bunun da hem Schunıan plânı ve hem de işgal statüsünde yaHayfa 9 (A.P.) Türkiye ile pılan değişiklikle bnlcneceği anla İsrail arasında yakında bir ticaret şılmaktadır. Bonn'daki Müttefik iş anlaşması imzalanacağı bugün inagal komisyonu taraf ndan ncsredi nılır kaynaklardan öğrenilmiştir. len bir tcbliğ. Batı Almanya Fede Bu çevrelere göre, İsrail'in Türkiral hukumetinin bundan sonra yeden yaptığı ithaiât bu memlekete beynelmilcl andlaşmalar imra ede ihracatından çok fazla olduğu cibilcceğini bildirmiştir. Ruslar tara hetle, tsrail hukumeti ihracatını fından şimdi Doğu Almanyada gi arttırmağa çalışacaktır. rişilmiş olan yeni diplomatik hareLeo Hochstetter şerefine ket. yani askerî işgal makamlarımn siviller tarafından dcğistiıilmcsi verilen kokteyl parti işini Müttcfikler çok daha önce taAnkara, 9 (a a.) Memleketimamlamışlardır. mizden ayrılmakta olan İktisadi İşVarşovada imza edilen ve Pots birliği Türkiye İcra Komitesi Neşdam k«Tarlarım ihlâl eden andlaşma riyat Bürosu Şefi Leo Hochstetteı i«e Bvrr bir sulh andlaşmasına doğ şerefine Zafer gazetesi başyazan ru eidiHiğine kuvvetli bir dclil ad ve Ankara milletvekili Mümtaz Faik Fenik tarafından bugün saat dedilmcktcdir. 18.30 da Şehir Lokantasında bir Sovyctlcrin bu vaziyette Pots<üam andlasmasını ihlâl etmeleri ve kokteyl parti verilmiştir. Varşova andlaşmasınm imzalanması Moskovanın Almanya ile ayn bir sulh hazırîadığı hissini uyaıtdırmıştır. Hattâ bu andlaşmanın jakında imza edilcrcği ve bundan sonra da Ki7ilorJu birliklcrinden bazılarımn Doğudan a> rılacakları söy lenmekiedir. Doğu Almanyada teşkil edilen .Kızıl Alman Ordusu», Batıvı hedcf tııtan bu yeni propaganda harcketine basvnrulmasım belki de mümkün kılacaktır. (Baştarajı 1 incı sahifede) Izmlri eden harb genıüeri Bir Fransız kruvazörü ile 4 İn<;iliz mayın genıisi Izmire geldiler İnnir 9 (a.a.) Fransamn Akdeniz filosu Komutanı Visamiral Lambertin'in forsunu taşıyan Mont Calm kruvazörü bu sabph saat 9 da limammıza gelmiş ve 21 pâre top atımı ile şehri seîâmladıktan sonra avnı curetle mııkabelede bulunulmustur. Bir Fransız harb gemisinin îzmiri zivareti İkinci Cihan Harbindenberi ilk defa vâki olmaktadır. Oeleden evvel ve öğleden sonra yapılan karşılıklı ziyaretleri müteakıb Visamiral Lambertin saat 16 30 da özel bir uçakla Ankaraya hareket etrr.iş ve hava alanında Garnizon komutam General Cihangir Berk ile Akdeniz Üsler Komutanı Albay Nedim Ülseven tarafından uğurlanmıştır. Diğer taraftan İngilterenin Akdeniz donanmasma mensub N A. Copemon komutasındaki 4 mayin tarama gemisinden murekkeb bir filotilla bu sabah limammıza miş ve Atatürk heykelinin karşısında demirledikten sonra bir irtibat subayımız filo komutanmm bulunduğu gemiye giderek. komutanı şahsında dost ve müttefik denizcilere «Hoş geldiniz» demistir. Mutad ziyaretlerıjen sonra saat 16 da Fierse gemisinde bir basm toplantısı tertib edilmiştir. Konuşmayı eeminin ikinci komutanı açmış, ziyaret ve istirahat etmek üzere İzmire geldiklerini, İzmiri çok sevdiklerini, iki memleket arasındaki dostluğun kuvvetlenmesinden ve artmasından büyük haz duyduklannı söylemiştir. Dünkü güreşlerden bir intıba Baştarafı 1 incı sahıtede rine gelenler arasmda bütun Edirnelilerin Pehlivan Nınesi diye çağırdıkları merhumun eşi ile torunları da vardı. Adalının eşi Pehlivan Ninesi, kocasmın vaktile kendı bıçağıle yonttuğu bir sopayı kakalıya kakalıya mezarın başına geldı ve hepımizle beraber duasını ağhyarak okudu. Başpehlivanlar Bu seneki başpehhvanhk güreşlerıne başa soyunmaları mutad olan pehlivanlardan Karacabeyli Ha yati, Çolak Ismail ve Manisalı Halil pehlivanlann henüz ortada gözükmediklerine ve geleceklerme daır bir haber ulaştırmadıklarına göre başpehlivanlık güreşlerine katılmıyacakları anlaşılıyor. Bu sefer başa güreşecekler arasmda; Ali Ahmed, Kara Hüseyin, Hayrabolulu Suleyman, Sındırgıh Şerıf, Babaeskıli Ibrahim, Balıkesirli Koca Mehmed, Babaeskili Mustafa ve Koç Ahmed pehlivanlar vardır. Geçen sene başaltına soyunmuş olan Manisalı Abdullah ile Izmitü Enver ve Necminin de başa girmek niyetinde olduklarıru öğrendim. Bu takdirde, başpehlivanlar arasında, ekseri yapılmakta olan semt ve dostluk anlaşmalan bozulabilir ve evdeki hesablar çarşıya uymayınca ciddî ve sıkı güreşlere gahid olmamız kabildir. Başaltı güreşleri Eu seneki başaltı güreşlerinin çcıin olacağı şimdiden bellidir. Büyuk ortanm İrfan Atanı bu sene çok idmanlı ve dolgun gelmiştır. İrfanın başaltına gırmesı, başaltı muvazenesıni de karmakanşık edecek bir mahiyet arzetmektedir. Bugün yapılan güreşler Sabahki merasimden sonra pehlivanlar cuma namazmı Selımiye camiinde kıldılar ve aralannda helâllaşarak meydana geldiler. Sarayiçi meydamndaki bayrak diregine, geçen senenin başpehlivanı Şerif pehlivanla Kırkpınar Ağası tarafından bayrak çekılirken bando Millî marşı çalıyordu. Bayrak çekme merasimini müteakıb deste pehlivanlarını üç boya ayırdılar. 70 pehlivan ilk seçmelere katıldılar. Bu ilk seçmelerin kayda lâyık galibiyetlerinden olarak grekoromen güreşinde 57 kıloda İstanbulun güzel derecelerini tutan Kemal Demirsürenin ve serbest güreşe başlıyan Ali Yıldırımın galıbiyetlerini sayabüiriz. Destelerin ilk elemelerinden sonra küçuk ortanm güreşlerine başlandı. Küçük ortaya çıkan pehlivanlardan bazıları Kırkpınar âdabı ve erkâmna hiç uymıyacak itirazlarla eşleşme işini yokuşa koştular ve hakem heyetıni guç mevkide bıraktılar. Bu yakışık almaz hal karşısında hakem heyeti kararında ısrar ederek güreşleri istediği şekilde başlatmağa muvaffak oldu. Üç boya ayrılan küçük orta güreşlerinin büyük boyunda İzmitli Burhan, Babaeskili Musayı çok hararetli bir güreşten sonra yendi. Polis Mehmed de Bursalı İbrahimi alt etti. Ahmed Topçu, Kocaelili İhsan Yıldırımı ters künde ile yendi. Yann (bugün) destenin son güreşlerile küçük ortanın son güreşleri neticelenmiş olacaktır. Aynca buyük orta ve başaltı güreşlerinin yanlanna kadar tamamlanması muhtemeldir. Pazar günü öğleye kadar bütün güreşler bitirilecek. Oğleden sonra çayır başpehlivanlara bırakılarak 1950 Kırkpınar başpehlivanlığını tayin edecek müsabakalar sona erdirilecektir. Eşref ŞEFİK Atina 9 (a a.) Yunan basın>, Türkiye Dış işleri Bakanı Fuad Köprülü ile Yunan Başbakanı Plastiras arasmda Pariste yapılan görüşmeden sonra müştereken yayınlanan tebiiğ metnıni yorumlamaktadır. Vima gazetesi mazide yayınlanan tebhğlerin şaşaah sözlerle dolu ve uzun olmasına mukabil bu tebliğin kısaldığı itibarile mesud bir yenilik taşıdığmı ifade etmekte ve şöyle yazmaktadır: . «Yeni Türk Yunan tebliği, iki memleket arasındaki yaratıcı dostluğun, bilhassa ıktisadî sahada sözle değil, fı'len tahakkuk ettirilmesi prensıpinden mülhemdir.» Embros gazetesinin yazdığına göre, müşterek teblığ iki memleket arasındaki münasebetlerin yeni bir safhaya girdiğini ve iktisadî sahada bu memleketlerin işbirliği yapmaları sayesinde mucizeler yaratabile ceğini teyid etmektedir. Türk Yunan işbirliği Birleşik Amerikamn bize yeni askerî yardımı dım programını gevşetmenin, Batı için öldürücü bir darbe teşkil edebileceğini söylemiştir. Büyük Elçi. askerî yardım programının tatbikının ilk senesi içinde kendilerine verüen silâhlardan dolayı, Atlantik Paktı imzacısı 12 millet arasmda emniyetin arttığma işaret etmiş ve demiştir ki: « Ancak kuvvetliler Kremlin ile olan anlaşmazlıklanm barış yolile halledebilirler.» Yunanistan Büyük Elçisi Henry Grady de tehlikemn henüz geçmediğini ve Yunanlıların, askerî müesseselerini idame için paraya ihtiyaçlan olduğunu belirtmişür. Türkiye, Yunanistan, İran, Filipin ve Korede bulunan Birleşik Amerika Büyük Elçileri askerî yardım programımn ikinci senesi için Başkan Truman tarafından teklif edilen 1.222.500.000 dolarlık kredilerin süratle kabul edilmesini ısrarla tavsiye etrhişlerdir. (Baştarafı 1 inci sahifede) Yunan Kralı hududda subaylarımızla görüştü Atina 9 (a.a.) Batı Trakyada yaptıkları seyahatten dönen Kral ve Kraliçe bu sabah Selâniğe gelmişlerdir. Batı Trakyadaki bu seyahatleri esnasında, Turk Yunan Hududu üzerinde bulunan Pyhtion'a uğrayarak bir kaç dakika tevakkuf eden Kral ve Kraliçe, Türk subaylarını kabul etmiş ve kendilerile görüşmüşlerdir. İşleri geciktiren memurlar (Baştarafı 1 inci sahifede) ettikleri halde aylar geçtiği için bir iki tekidlerine rağnıen Bakanhğa ccvab verilmediğinden en son şahsan bana yazarak cevab istemektedir. 2 Vatandaşlar, şahsan bana da vaki muracaatlerini gerek kendim ve gerekse Hususî kalem ifadesile yolladığım halde aynı gecikmeler dikkati cekmektedir. NEDEN SAHÎCÎ HÜRRÎYETE DÖNDÜM? Devlet Tiyatrosu sanatkârlan İstanbula geliyorlar Ankara 9(Telefon'.a) Devlet Tiyatrosu sanatkârlnrı geçen &ene olduğu bu yıl da iki grupa ayrılarak turneye çıkacakiardır. Pazartesi günü Ankaradan ayrıl^cak o'an gruplardan biri Erzurum, Trabzon, Adan3, Mersin, Gaziantebe gidecek, diğer grup ise İzmir ve İstanbulda temsiller verecektir. îstanbula gidecck oîan grup ayın 29 undan i'ibaren (Ses Tiyatrosu) nda ve (Ses Bahçesi) nde 10 temsil vererek üç eîer oynıyacaktır, bunlar (Yalancı), (Modern Antigone) ve (Kıskançlar) dır. Filo komutanı da basm mensublarına aynca hitab etmiş ve geçen yıl İzmiri ziyaret eden İngiliz denizcilerinin Izmirden edindikleri iyi intıbalardan dolayı onların tavsiyeleri üzerine İzmin zivareti «ercih ettiklerini, filhakika İzmiri çok şirin ve güzel bulduklarını ifadeden sonra gelecek yıl İzmire tekrar Gecikmiş işlerin, cevabsız kaîmış gelmek niyetinde olduklannı söyleyazılarm nerelerde kaldığmı utnu miştir. mî evrak ve hususî kalem kayıdlarından çıkartıyorum. Netice bana; Elmniyet Müdürlüğündeki çalışan ve çalışmıyan hakkında satabutluklar lim bir fikir vermiş olacaktır. Halkm dileği müsbet de olsa, Ankara 9 (Telefon'.a) İşkence menfî de oba mutlaka cevablan yapmaktan sanık İstanbul eski Emdu'mak lâzımdır. niyet Müdürü Kâmran Çuhruk ve Arkadaşlarımın bu konuda ço't polis memunı Muzafferin muhakehassas, titiz ve dinamik olmaLırını melerine Yargıtay Beşinci Ceza daima gözonünde tutacağım. Aksi Dairesinde devam edilmiş, bazı şatakdirde kendiieıir.e iyi not vermi hidler dinlenmiştir. Şahidler arayeceğimi bir kere daha hatırlatmayı sında bulunan Hüseyin Namık Orkun da Emniyet Müdürlüğündeki faydalı buldum. fakat Müdürlerin bu taınimi bütün rr.e • tabutluklardan bahsetmiş, işkence yapılmadığım mur arkadaşları.nıza kadar dujur kendisine söylemiştir. malannı rica etlerim. Nâzım Kikmete aid istidayı şöhretli Sovyet yazarlarma imzahtamadım dim. O zaman sanki birden aklma gelmiş çibi bir hareket yaparak heyetten bir arkadaîa verdiğini söyledi. Gidip adamı buldum. O da dosyaları arasında aradı, taradı ve nihavet Ehrenbourg'un her halde yanıldığını. böyle bir istidadan haberi olmadümı söyledi. Gene Ehrenborug'a döndüm Olanı anlattım, fakat o ısrar ederek istidayı öteki delegeye verdığinden emin olduğunu söyledi. Uzatmıyayım ben bir kaç defa birinden ötekine gidip geldim ve sonunda istidayı yok ettiklerini anladım. Kongre bitınceye kadar da Ehrenbourg benden hep kaçtı. Bu şekilde harekete sebeb ne olabilirdi? Ben buna iki mana veriyordum: Birinrisi, propagandacı yazarlarımız ne kadar şöhretli olursa olsunlar büyüklerine danışmadan PROF. NIMBUSUN MACERALARI: Meclisin pazartesi günkü gündemi Ankara 9 (Telefonla) Meclisin pazartesi gündeminde iki sö'zlü soru vardır. Biri, Kocaeli milletvekili Mümtaz Kavalcîoğlunun, tütün:ülüğümüzün arzettiği manzara, diğeri de Ordu milletvekili Fevzi Boztepenin, bazı Karadeniz bölgelerinde halkm çektiği ekmek darlığı hakÖnıer Saml COŞAR kı^daki takiiridir. .<( l "1MURIVET» in EDEBÎ TEFRİKASI: 2 6 UVERCIN1 üazan: KERtME NADİR Fakat .. dedim. Gözlerin kalbimin en ricrin koşe'erine kadar ışledıâı halHe, oıadaki tesirinden nasıl tt'ersiz kalabiliyor? Bu da ne demek Allahaşkına'... Ne demek olduğunu ben de cilmivorum... Niçin bu kadar ztırap çektığimi de bilmiyorum... Senin elinden aldığım elem o kadar büvuk ki, hiç bir hissimi tahlil ede miyorum .. Yalruz sonsuz, uçsuz bucaksız bir bedbahtlık içinde bunahyorum .. Sahizer sararmıştı. Bakışlarmda, sözlerimi, şiddetle tenkid eden bir şeyin alevlendiğini göruyordum: Sonra? diye fısıldadı. Sonra... 3onra... Allahım!... Nasıl anlatayım bilmem kü... Doğru' Bunlar ne anlatılır, ne de anlaşılır şeyler... Yoksa ben mi scrsem'.edim?... Hayır, ben saçm?lıioıum Şahizer .. Mâzur gor!... OV Nercbinden başlasam yarabbi! . Zaten baş ladığı tarihi de pek iyi bilmiyorum ya!... Ne olur, bana biraz yardım Şahizer daha ciddî: Yardımsız da^>ek güzel konuşabiliyorsun maşallah! dedi. Darılma! Beni yakan bu 12ürabı önüne sererek seni de üzmekten çok korkuyorum Şahizer... Ciddiyetinin eziciliğine ragmen, beni dikkatle süjen gözlerinin içinde belli belirsiz bir zaaf farkedince cesaret buldum ve bütün gücümü tophyarak devsm ettim: Senin yokluğuna dayanamıyorum... İşte bütün derdim bundan ibaret! Senden uzakta geçen günlerin ne elîm olduğunu bir bilsen! Bunu tasavvur bile edemezsin... Şahizer şimdi de kıpkırmızı olmuştu: Daha neler .. Daha neler!... di ye söylendi. Yüzünün sertliği de artmıştı. Ama ben artık susamazdım: Ağzımdan dökülenler, çektik'erimin b'rer karresi bile değil! diye vÜ7Üme at^ş b=ısarken devam ettim. Kalbimi bir avuç kor ha! lınde yakan bu dcıdı. senin yokI luğunla, hasretinle yuğurulan bu işkenceyi bir bilsen Bunlan bana mı... yengene mi söylüyorsun İskender?... Soluğumu tutarak gözlerimi indirdim; duyduğum utançla yerlere geçmek istiyordunv Sana mı .. Yengeme mi?... Of! Bilmiyorum .. Ne dediğimi bilmiyorum Şahizer... Bir dakika kadar derin bir sükuta gömüldük. 0nun yüzüne baka madığım halde, şaşkınlık Ve kararsızlık içinde bulunduğunu hissediyordum. Kendisine verdığim elemin derecesini o anda düşünecek durumda değildim. Hattâ o kadar çok sevdiŞim ve incitmekten son derece sakmdığım bu kadını, şimdi der dimle dertli etmekten bir nevi teselli duymakta idim. İkimizi de boğan bu sessizliğe bir son vermek ve onunla daha samimi olabilmek için birdenbire ellerini tutarak ve bütün canımı sesimde toplamağa çalışarak: Şahizer... dedim. Sana duygularımı olduğij gibi afılatmak isterim... Sen dilimden anlarsın .. Benim içinden çıkamadığım bu duyguları senin tahlile varabileceğini ve beni bu şaşkınlıktan kurtaracağını ümid ediyorum... Bana taham mül et'... Yardımını esirgemel... Iztırabıma bir çare bul, ne olur!... Şahizer sadece: Pek âlâ, dedi. y Sen: ilk defa havuz başmda porduğüm gün şaşırmıştım .. O zamana kadar hiç. künsenin doldu et!... ramadığı ruhum, birdenbire seninle doluverdi... Gizli gizli hasretini çektiğim derin ve sıcak bir seye kavuşmuş gibiydim .. O gündenberi her gün biraz daha sana bağlanarak yaşadım... Gönlüm en temiz bir sevgi kaynağıydı... Ve bütün arzum da senin yanında kalabilmekten ibaretti... Şimdi sesün iyice kısılmıştı. Kulaklarım yanıyor ve çmlıyordu. Ağ layarak: Yokluğuna dayanıyorum .. diye tekrarladım. Senin olmadığm her yer bana, güneşsiz bir dünya gibi görünüyor... Zifiri bir karanlık içinde yaralı bir kuş gibi mütamadiyen çırpınıyorum... Fakat iskender Şimdi onun da sesi kısılmıştı: ... Beni o kadar şaşırttın kü... diyebildi. Halbuki bütün bunlan sana, benim şaşkınlığıma bir çare bulman için söyluyorum... Söylediğine çok iyi ettin... Böylece benim de sana söyliyeceğim sözleri dikkatle dinliyeceksin... Ayağa kalkıp karşıma geçti; aynı ciddî ve vakur tavrile sözüne devam etti: Seni çok severim İskender; cidden çok severim. . Ve sırf bu sevgim yüzünden bu raddede bir cür'etini bağışhyorum... Ağzından kacırdığın butun hezeyanları hiç ışıtmemiş olayım .. Söylenıek istedıgi sozleri iihnin de tartar gibi bir lahza durduktan sonra: Şüphesiz ki, dedi; duygularına muhatap olacak kadını seçmekte yanılmışsın... Senin çağmdaki her gencin kendine göre bir hayal âlemi vardır. Ama bu âlemde o gencin hislerini meşgul edecek hayal ne ben, ne de benim gibi brr yenge olabilir. . Ak'jnı başına topla!... Bizi birbirimize bağlıyan rabıtaların mâhiyetini bilmen gerek!... Am cana ve bana karşı mükellef olduğun hürmeti hatırmdan çıkarma!... Evet, herşeyi toyluğuna bağışlıyorum... Bu ilk ve son olsun!... Şahizerin söylediği her kelime birer ateş parçası gibi beni dağlıyordu. Bununla beraber belii belirsiz bir ferahlık ta duymakta idim. Şüphesiz ötedenberi muhtaç olduğum bir şeye kavuşmak, ona derdimi dökmek beni derinden de rine tatmin etmişti Gece ilerliyordu. Fakat biz vaktin farkında bile değildik. Benden ona geçen ve ikimizi de zapteden bir heyecan nöbeti içinde karşı karşıya duruyorduk. Evet, Şahizer de heyecanlı idi. Beni azarlıyan sesinin bütün ciddiyetine rağmen, gizlemeğe çahştığı sıcak bir duygunun tesirinde olduğunu hissediyordum. Bu hissime dayanarak: Sen ne dersen o olur, ama bu ıztırabtan nasıl kurtuIaHleceğımı bana anlatmadın ki! dedim. Tekrar yüzüme baktı. Uzun bir her hangi bir istidavı imzalamak salâhiyetini kendilerinde goremiyorlardı. Bu tahmin akla yakındır. Ikincisi, Ruslann evvelce mılüyetçıliğe kaymakla itham etmiş olduklan Nazım Hıkmet lehinde gelişen bir teşebbusü desteklemek istememelerıdir. Şimdi.. devir değisti. Savın Ce=» Fakat sebeb ve saik ne' olursa lâ! Bayar Cumhur Reisi oHııSu < •olsun bu gibi ha"eketleri irtıkâb e j bi kurduğu Demokrat Parti de hüI kumete gecti. Demokratlar gerek denleri mazur göstermez. Burada bir kalem esnafmdan da muhalefette iken, gerek secim kam ha bahsetmek istiyorum. Ismı Les panya«ında Halk Part<si hakkında Lettres Françoises'ın her sahife bir çok itham ve isnadlarda bıılıınsirde görüldüğünden bu gazeteyi .dular. Bunlar pek de kolay hazmeo herifin organı farzedenler çoktur. dilir sözler değildi. Bu adamdan bahsetmekten maksatki gün evvel. IMk Pnrtisi bir dım bazı yazarların partiye hizmct beyanname ile bu isnad ve ithametmekten ziyade partıyi nasıl kendi larm araştınlıp meydana çıkanlçıkarlan için kullandıklarını gös masmı istiyor. termektir. Bu. itham karşı^ında kalmış her Mevzuu bahis olan zat, hakkında insamn hakkıdır. Ustelik bizim " ; bî hayranlıktan başka bir his beslen Halk Partisinin icraatmdan hiç bimesine musamaha etmiyen Bay A risine istirak etmemiş bir çok kim ragon'dur. seler için bu işlerin meydana cıkBu Aragon hakkında Fransız ko ması en büyük emeldir. Eğer Halk münist partisı merkez komitesine Partisi mensublarının ve erkânının şikâyette bulunmak mecburiyetin suçlan varsa ve bunlar takibe ucde kaldım. Aragon'dan müşteki ol ramamışsa hemen takib etmek humakla beraber hislerini açıkça iz kumetin vazifesidir. Dalavere yahara cesaret etmiyen Fransız komü pılmıs veya müruru zamana u5ranistleri de beni tesçi ettiler. Filha tılmış ise onları An meydana çıkarkika Aragon'a tehlikeli nazarile ba mak lânmdır. Hırsızlıklar, para, kıhnakta ve maksadlanna aykın vergi, mal karakrılığı ile serıet ehareket edenlere zarar vermesin dinilmi«se. yabancı bankalarda paden korkulmaktadır. Sonradan öğ ralar varsa ortaya çıkmalı. Bence rendiğime göre bu harif Fransız bunun bir «devri sabıkn yaratmak komünist yazarlan arasında ken istememekle münasebeti yokrur. dine «Rusların adamı» süsü ver Hattâ bu işleri kanştırmava, tekmekte imiş. rar masa üzerine getirmeve kanunî Geçen yaz Ce Soir gazetesinin, imkân olmasa dahi. hâdiseyi delil nutka hazırlandığını sandıran bir başka bir gazetede neşredilmek ii ve tafsilâtile umumî efkâra arzettavırla kirpiklerini kırpıstırarak zere kaleme aldığım seri halinde mek, şimdi bütün vesikalar, deliller bir lahza düşündü. Sonra yorgun makalelerimi işine geldiği gibi de ve imkânlan elinde tutan Demokrat bir sesle: ğiştirerek basmakta olduğunu gör Parti hukumetinin kaçımlmaz bir Ben bunu sana anlatamam... düm. Muamelenin çirkinliğinden vazifesidir. Böylece suçlular varsa dedi. Sana anlatmak istediğim tek sarfı nazar, bu hal başka cihetten herkes bilip ona göre hükmünü şey, haddini bilmeni ihtardan iba de canımı sıktı. Çünkü komünist verir, yoksa bir takım adamlar, yüz ler de dahil olmak üzere bu gazete binlerce mensubu olan bir parti rettir. Işte o kadar... Bu sözleri gene uzun bir sükut ye kimse ciddî nazarile bakm.iz. haksız yere töhmet altında tutulmuş olmaz. Hakseverlik ve merdtâkib etti. Ve ben o ana kadar ka Derhal idarehaneye giderek müdür Aragon'u görmek istediğimi söyle lik icabı budur. Ya söylenenler zandığımı sandığım bütün tesellitphkik ve ispat edilmeli, yahud mi birden kaybeder gibi oldum. dim. Gazetenin ilk sahifesinde koca | tahkik sonunt'a bir şey çıkmp.zsa, Yüreğim sıkıştı; derin bir ümidsiz koca başlıklar altında basılan yazılar benim kalemimden çıkmış ol Imparatorun yartığı gibi netice lik içinde kaldım. duğu halde beni kabul etmek iste ha'ka bild'rilm"'idir. Böyle olmazsa Şahizer beni bir kat daha boğan mediler ve karşıma çıkan bir kâ memlekette halk ve umumî efkâr bir kat'iyetle ilâve etti: tib'e bana avnen şunları söyledi: su^u i^rıat e'îilmemiş bir kab^h^tli ... Aksi taktirde beni büsbü «Mösyö Aragon meşguMür ve ken zumre ve isnaH'annı ispat etmek >stün kaybedersin... Emin ol, teker disile her görüşmek istiyeni kabul temi^ en bir ithamcı zümre şeklinrür edecek böyle bir cür'etin kar edemez.» de ikiye a v n'mış olarak kalacktır. şısında herşeyi terke hazırım... O Adalet istiyene adaleti ve adaletin Bunu zaten ben de bilmiyor de ne sekil olursa olsun icablannı ver zaman ikimizden biri behemhal bu evden uzaklaşmak zorunda kala ğildim, çunkü Nazım Hıkmeti kur meleri her kaııun hukumetinin vatarmak maksadıle bir komite tcşki zifesidir. caktır... Bütün âzam titriyor, ensemden lini teklif için üç aydır bu B. FELEK belkemiğime doğru hafif bir ür herifle karşı karsıya gclmeğe çalıperme duyuyordum. Yüreğimi tıka şıyordum. Hattâ Aragon'a rastlayan o kara ümidsizlik ve irademi ı mak ümidile bir çok cocktailpa.ty zetcöinin benden ozür dilemesi ve durduran bir çaresizlik içinde ya I lere de gitmiştim. Goremedim gitti. Ara^on'un Nazım Hikmet davasıle Meseleyi komünist partisi merkez meç^ul «!ması için emir verildiğini vaşça: Peki Şahizer, dedim. Peki... komitesine açarak komünist bi* şa bildırdi. Buna rağmen Aragon'u hiç bir Beni affet!... Bunlan unutalım... iri hapisten kurtarmak için uç ayGözlerimi yakan yaşları tutmak lık bir bekleme müddetının kâfi zaman Eörmeğe muvaffak olamagelip gelmzyeceğini sordum Aynı dım Hr.ıf bununla da kalmadı Naiçin kendimi zorluyordum. Bana söz veriyor musun? di zamanda makaıelcrimin Ce Soır zım Kikmrt davasmı baltaladı. Agazetesinde nesredılmesini prctesto ragon'un hışmına uğramak istemiye sordu. ettim. Bunun üzcnrıe tahkikatta bu yen Fansız komünistlerinin en nü Evet! Fakat bu söz. ölünceye kadar lunan merkez komitesi cereyan e fuzluları bile hareketlerini onunden hâdiselerden dolayı esef duy | kine uydurdular, hattâ işi selâmınu tutulacak bir söz olacak!... duğunu beyan ederek Ce Soir ga ! almamağa kadar vardırdılar. Arkas\ var
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle