18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 Mtayıs 1<»59 OTHUKİ1E1 BÎR DAKİKA Arab Filisfin ve Sovyet Rusya iinün telçraf haherleri içinde en fazla bahis mevzuu olan ve pek büyuk chemmi.veti haiz olduğu. bütün Arab âlemini altüst edercesine tesir ettigi bildirilen biri. Arab Filistinin Kral Abdullah tarafmdan ilfcak edilmiş olduğuna aiddir. Kral Abdullahm bu hareketi yüziinden bütün Arab âlemi kızmış ve bu hareketi Filistin davasını feda etmek manasında telâkki etraiş. Çünkü Arab âlemi, hâlâ Filistinin butününü kurtarmak hulyasındadır. Fakat bu hulva ne ile tahakkuk eder? Sozle mi, giirüUü ile mi, Kral Abdullahı kötülemekle mi? Asla!. Kral Abdullah, bu sahibsiz diyan ilhak etmekie isabet etmUtir. Cıinkii bu sahibsiz diyarı o ilhak i etmezse, bu diyar ya muallakta' kalacak, yalıııd İsrail tarafın'lnn' ilhak olunacak. Kral Abdullah, bu sahibsiz kalan divarın umulmıyan bir işçale nıaIUZ kalmasına karşı gelmek için nıırasını kendi yurduna Mhak ctmesini münasib görmüş ve böylece Arab Filistinin de elden kaçmasına mâni olmak istemiş.. Bugün Berlinde hâdise çıkması muhtemel Baştarafı 1 inci sahifede mağa çahşacakları anlaşılmnktadır. Romadan gelen haberlere göre, İtalyan komünist partisi bir nayısta bir çok şehirlerde karışıklıklar çıkarmağa hazırlanmıştır. Durumu yakmdan takib eden İtalyan hükumeti polis birliklerini süratle tokviye etmiştir. Yugoslavyada Belgradda yarm yapıiacak olan 1 Mayıs nümayişlerinde Lilhassa \ Bayarın yurd gezisi Ankara D,P. toplan Baslarajı l ıncı sa'vîede zeri Hükumet meydanındaki siyatısında bir hâdise 6Î toplantıda güneş altında bir ko. ^rab âleminin bu yüzden Kıal Abdullahı takbih etmesi değil, bclki methetmesi icab eder. Çünkii Filistinin hiç olmazsa bir kısmını yabanrı i<,galine uğramaktan kuı tanyor ve bu bölrenin Arab kalmasmı temin ediyor. Fakat Arab siyasileri içinde hayalperest olanlar, onun bu hareke•tini tasvib etmiyor ve hâlâ bütün Filistini kurtarmak peşinde koşuyorlar. Arab siyasilerinin bu davası sağlam bir esasa istinari elmiş olsaydı, onu desteklememek imkâıısız'iı. Fakat bu dava sırf sahte gösteriş.lere ve yalancı iddialara daysmmaktadır. Arahların çoğu Fiüstin Pardesü reklâmı yapan dava<una inanmamış ve bu davayı uçan daireler anlamamıştır. İnanmadıkları ve Milâno, 30 (a.a.) Dün akanlamadıkları bu dava uğrunda da anoak kunı gürültü kopannışlar şam şehrin üzer.nde görülen ve bir çok defa seyrüsefere mâni dır ki hâlâ dcvam etmektedir. olan 50 uçan dairenin bir pardeSon zamanlarda bu kuru gürül sü f'.rmasının reklâm balonlan tü o derecelere varmıştır ki Sov olduğu dün polis tarafından açık yet Rusyamn kucağma atılarak ve lanmıştır. kendisinden meded umarak FilisUçan daireler, parlak bir n.sd tini kurtarmak ümidini beslenıeğe de ile boyanmış, muayyen bir bile saik olmuştur. yüksoklikte ateş alacak daireler Suriyenin Millî İktisad Bakanı olup hemen hemen görülemiyen Doktor Devalibi herkesten cvvel şeffaf balonlara bağlanmış bulubu ynlda propasjandalara ba^lamış nuyorlardı. Her balonda bir kart velhasıl garibi daha sonra Suriye mevcuddu, fabrika bunu bulahükumctinin daha başka \e daha na bir pardesü vâded:yordu. mühim unsurlari aynı propagandaUçan daireleri seyretmek i 'in lara uymuşlardır. Bunlann anla biriken halk 24 saat içinde s üç tışma eore Arablar bu gidişle Rus defa seyrüseferin kesilmesine seyanın kucağına diisecekler ve Rusbeb olmu;tur. yanın yardımından faydalanmayı bekleyeceklerdir. Düğünde çıkan kavga Bazı Mısır gazeteleri tarafmdan verilen maiırmata göre Sovyet Rusya. Arab riealinin bu çeşid sözleıi sövlemeleri üzerine Suriye ve Lübnandaki teşkilâtını kuvvetlendirmeğe başlamış, bu da Arablar tarafmdan, pek tabiî görülmüştür. Durumu hayrctle kaı*ı'r:nnınak İmkânsi7dır. Durum fena halde karışmıs. ve Arablar Sovyet yardımile Filistin meselesini de hallctmeyi ummağa başlamışlardır. Bu hâdisede, Arabların kendilerine güvenerek değil, fakat ınutlaka bir yabancıya dayanarak, mııllaka bir kuvveti diğer bir kuv\etlc çarpıştırarak. iş görmek is>tediklerini belirtiyor. Acaba Sovyet Rusya işe kaıışırsa Arablartn isteklerini ve dileklerini tahakkuk ettirmek için mi karışacak? Yoksa Arablar, Rusların kucağına atüırlarsa Ruslar, onlarm emellerini gerçekleştirmek için mi rahatsız olacaklar? Fakat bazı Arab ricali bunu pek de düşünmüyorlar. Çünkü maksad ortalığı ne kadar karıştırraak müra künse o kadar kanştırmak ve miımkün olduğu takdirde bu î a n şıklıktan istifade ermektir. Bu siyaset, en kötü ve en çıkmaz si\ asettir. ' Bıına karşı müsbet ve realist bir yol tutan Kral Abdullah ise mütemadiyen taamularla karsıianmaktadır. Arab işleri gittikçe karışmakta nufma yaptıktan sonra dtrhal Düz ceye hareket eui. Düzce toplantısmda konuşan Bayar aynı uzun yolu tekrar katederek 17 de Boluya döndü. Demokrat Purti binnsıru dolduran köylülerle hasbıhallerde bulundu ve İS de Gercde isıikametinde yola koyuldu. Bülün gece fasılasız yola devara ederek bu sabah gün doğarken Kastamonuya vardı. Buradan da Sinoba gidecekür. Samsuna da geçccck olan Ba yarm bu turnede en mühım nutkunu Amasyada vermesi ihtimah kuvvetlidir. Bayarın gezisine Tokad veya Çorum istikametinae devam etmesi nıümkündür. Bu duruma güre tayın edilecek güzergâhta te.şkilutala temaslarına göre hareket hattı tayin edecek olan Başkanın Ankarada fazla kalmıyarak tayyare ile Diyarbakıra, daha sonra Eruzurma, Vana gitmesi kuvvetle muhtemeldir. Bayar, böylece bir çırpıda yurdun geniş bir bölgesini gezecektır kı, böylelikle yalnız süratle aldığı mesafe dolayısile değil, konuşma sayısı bakımından da kırılması hayli müşkül bir rekor tesis etmiş olacaktır. Rusya ile Kominforma hücum edileceği anlaşılmaktadır. Bugün Befgradda açıklanan bir raporda şöyle denilmektedir: «Dünya işçileri Bugünden itibaren eski Kominform ve Rusyaya karşı cephe almışlardır.> Fransız terbiyesinin canRusyada landııılmasına gayret Yarın Moskovada da büyük bir edilecek resmi geçid yapılacaktır. Fakat bu resmi geçidde Stalin'in hazır buParis 30 (a.a.) 1 mayıstan 15 lunacağma dair şimdiye kadar hiç mayısa kadar devam edecek olan bir haber gelmemiştir. «nezaket haftaları» esnasmda Fran sızlar her taraftan birbirlerine karşı nazik muamele etmeğe davet olunacaklardır. Fransızlar bu iki hafta müddetince eski Fransız terfciye ve âda Bastarafı I ıncı sahijede bına göre hareket etmeğe çalışacak ras olduğu anlaşıldı. Yannda da lardır. Halk, afislerle neşçli ve müteMillet Partisi mensublarından fcir kaç kişinin toplantıyı baltaîannk bessim olmaya davet edilecektir. için harckete geçtiği anlaşıldı. De azctelar, şimdi içinde bulunulan mokratlar hırsla bunların üzerine menfaatpere?tlik ve kaba lisan yürürken, orada bulunan sivil me devrini harbin doğurduğunu iddia murlar ve Üniversite talebeleri ta etmcktedirler. rafından, güclükle kurtarılıp meyMarcel Ranville adlı Fransız prodandan uzaklaştırılddar. 'esörü, ordunun da terbiye mücaYa.lcm Uras. biraz ileride bulu delfsine içtirak etmesini ve terbinan Hukuk Faküîtesi raerdivenle yenin sokakta ve kışlada aynı derine ç:karak ctrafına toplanmış o recode desteklenmesini istemektelan meraklılara Demokrat Parti a dir. Profesör, mütebessim genc kızleyhinde bir konuşma yapmak is lardan müteşekkil bir taburun Patemişse de talebeler tarafından sus ris sokaklarında devriye gezmesini turularak Fakülte civarından u teklif etmektedir. zaklaştırümıştır. Fransada nezaket haftası Özenti Posta İdaresi yeni pullar bastırmış. Havayolları için. Pul şöyle: Boğazda Hisarlardan birinin resmi. Üzerinde dört motörlü koskoca bir tayyare. Altında. da yazı: Türkiye Hava Postaları. Evvelâ İstanbula gelen ve Istanbıddan giden tayyarelerimizden hiç birinin yolu Hisarların üstünden geçmez. Haydi bu ne ise, ya o dört motöre ne diyelim? Herhalde «kendi yoksa pulu olsun bıdunsun» diye düşünülmüş olacak! D. N. Celâl Bayar, Kastamonuda malî politikayî tenkid etti Baştarafı 1 inci sahifede niyetten ve eski seçim kanunundan bahsederek sözlerine şöyle devam etmiştir: « Bu defa kabul edilen seçim kanunu 1946 senesindeki ka nuna nazaran ileri bir kanundur, daha çok emniyet vericidir. Bu bakımdan vatandaşîarımın müs terıh olması lâzımdır. Bu ifadeyi bir muhalif partı başkamnın ağzından işitmek belki bazılarına tuhaf görünebiiır. Fakat kötü tarafları tenkid elmekle beraber iyi tarafları açıklamak da bizim için bir vazifedir. 1946 seçimlerine hâkim olan zihniyet yı kılmıştır. Artık baskı yapılrmyacağını resmen ıfade etmektedirler. Temenni edelim ki bu vaad tahakkuk etsin. İktidarda bulunan partılerin mümessillerinin bitaraf kalması adaletin iktizasındandır. Fakat yüzde yüz aynı şeyi kabul ettirmek :çin zamana ihtiyacımız olduğu anlaşılıyor.» Bundan sonra. Demokrat Par tiye karşı yapılan bazı isnadlar üzerinde duran Parti Başkanı: «Demokrat Parti bu memleketin yüksek menfaatlerinin bekçısidir. Demokrat Parti bir nizam ve int.zam partisidir. Memleket te huzur ve sükunu muhafaza ıçın herkesten fazla çahşacaktır.» demıştır. Atatürk inkılâbı Bayar, bu arada, Başbakan Günaltayın İstanbulda yaptığı basın toplantısından da bahsederek şunları söylemiştir: « Başbakan diyor ki, Atatürk inkılâbını korumak için Celâl Bayar ile mutabık kaldık. Memleketin menfaati bakımından dini siyasete âlet etmiyeceğiz. Dış politika Başbakan ile bu hususta tamamile mutabıkız. Fakat Başbakan ıster bizimle mutabık olsun, ister olmasın, Demokrat Parti, büyük Atatürkün bu mem lekete yaptığı inkılâbları aynen muhafaza edecektir. Aynı zamanda şunu da ilâve edeyim ki, Başbakan ile mutabık olduğumuz bir mesele daha vardır, muharebe bitmiştir, fakat sulh olmamıştır, dünya ikiye ayrılmıştır. Bir tarafta AngloSaksonlar diğer tarafta Sovyetler, memleketimizin coğrafî vaziyeti çok naziktir. Müstakil ve yalnız bir politika takib etmemişe ımkân yoktur. Mukadderatımızı bu iki manzumeden birine bağlamak zorundayız. Bu manzumeleri mü talea edersek, bir taraf hürriyet ve demokrasi davası için çahşıyor, diğer taraf bilâkis hürriyeti tahdid ediyor. Ve hattâ topraklarımıza göz dikiyor. Elbette bizim demokrasi ve hürriyet davasını güdenlerle beraber olmamız gerektir. Mademki hükumet dış politikada memleketin menfaati bakımından iyi yolu bulmuştur, biz de onlarla beraberiz. Buna da muvazaa diyecek var mıdır acaba? Varsa bu bedbahtları kendi hallerine bırakır, geçer gideriz.» Malî durum Bayar, muvazaa iddialarmı şiddetle reddetmiş: «Ne tazyikten korktuk, ne de iftiralara kıy met veriyoruz.» dedıkten sonra, iktidar partisi ile aynldıklan noktaları şöyle anlatmıştır: « Hükumet makinesi intizam la işliyemiyor, onu tamir etmek, yağlamak lâzımdır. Hükumetin malî politikası bozuktur. Bir if lâs tehlikesi karşısındayız. Maıshall plânı kısmen olsun imdadımıza yetişmese idi, bu iflâs bu gün tahakkuk etmiş olacaktı. Fakat taşıma su ile değirmen dönmez. Biz iktisadî ve malî politikamızı kendi imkânlarımıza göre ayarlamak zorundayız.» Bayar, nihayet sözü seçimlere getirerek nutkunu şöyle bitirmiştir: « Türkiye 14 mayısta yeni bir hayata girmiş olacaktır. Yarının temelterini atacak olan sizin 14 mayıstaki reylerinizdir. O reyler ki, ya bu memlekete refah getirecek veya bugünkü perişanlığı devam ettırecektir. Fakat ben halkımızın aklıselimine inanıyorum.» Toplantıyı müteakıb Bayar, Boyabad yolile Sinoba hareket etmiştir. Ramazanı şerif gider gene gelir.. ir gün, bir ramazan günü, sıcak bir ramazan günü bir Bektaşi dervişi tarlada çahşıyormuş. Susamış, ağacın dibindeki destiyi dikmiş, sakalmdan ve terli göğsünden şakuşakır akıtarak kana kana su içmiş. Tesadüf bu ya! O sırada yoldan köy imamı geçiyoımuşt Bektaşi dervişinin ramazan günü böyle alenen oruç yemesine şaşmış. Durup bakmış .Suyu içtikten sonra ünamın ha>Tetini göre Bektaşi sormuş: Ne bakıyorsun erenler? Hiç. Ne bakayım? Göbeğine kadar sakalmla, nasü oruç yediğine saştım da... Hakkın var erenlerim ama ramaranı şerif gider, hayırlısile gene gelir. Fakir bir kere gidersem bir daha gemem, demiş. Şimdi bu fıkrayı şöyle bfr yana koyunuz. Memleketin gazetecisinden adayına.. Politikacısından kahvecisine kadar herkes, herkesin aleyhinde konuşuyor. Lâkin arkadaşlar, 14 mayıstan yani av avlarup tav tavlandıktan sonra biz gene eski yerlerimize döneceğiz. Birbirimizin yüzüne bakacak beraberce çalışıp yaşayacağız. Olanlar olursa dört sene için mebus, ondan sonra gene ramazanı şerif gibi eski yeri» ne avdet. Bu sefer görmedik mi? 25 senedir mebusluğu gedik haline getirmiş olanlar ona kaybedeceğini görünce ne hale geliyor. Parti parti dolaşıyor. Allah kimseyi bn hale getirmesin! Onun için konıışmaları biraz daha yumtışak yapsafc tyi olur. Hiç kimse başkasuu yermekle iyileşmez. Bu münasebette bir küçük açıklama yapmak isterim. Bilmem haber aldnuz mı? Bendeniz de aday oldum. Bn aday olmak benim hesabıma çok güç bir şey. Hamile olmuş gibiyim. Hanl gebe kaduilar: Aman eocuğa bir şey ohna<5m! diye ne iner, ne çıkar, ne yer, ne içer. Ben de öyle oldum. Önüne gelene kandiTli temennah. Ne olur, ne olmaz. Bir reyi vardır. Ama 14 mayısa kadar dayanabilecek miyim? Orası şüpheli. Evet, işte bu adaylık devresi böyle. Eğer bunun mebusluğu da bn kesim ise benden paso! Bu adaylığun münasebetile b a a tnektublar aldım. Kimisi dua ediyor, kimisi sanki ortada olmuş bittniş bir şey varmış gibi tebrik ediyor. Bu arada talebemizden bir zat da bana: Sakın gazeteciliği brrakma! Eğer bırakacaksan adaylıktan vazgeç! diyor. Ben bu şüphenin başka okuyucalarda da doğacağından korkarak burada işi tasrih etmek istiyorum. Ben her şeyden evvel gazeteciyim. Çeyrek asırdan fazla bir müddettir her gün bu sütunlardaki hizmetimi en yüksek devlete değişmem. Eğer bugün ben «bir şey» olabilmişsem bu hintıetim sayesinde ve daima iyi mürekkebe batırmağa çalıştığım kalem sayesinde ırfuvnffak olmuşumdur. Bunu bırakmak hem kendime, hem okuyucularuna karşı ihanet, kaleme ve mea leğe karşı nankörlük olur. Çünkii ben, Bektaşi dervişinin dediği gibi mebusluğu ramazanı şerif gibi gelip giden bir şey saymaktayım. Asıl olan meslek hayahmız, karaktep ve kanaatlerimizdir. Ve bunun içindir ki mebusluğun ' kendi asd mesleği terkedilmeden yapılabilir. başka memleketlerde olduğu gibi. senede bir kaç ay süre ; cek bir hale getirilmesini istiyorum. \ Allah nasib eder de oraya gideMlirsem ilk yapacağım teşebbüsler^eıt j biri de bu olacak. yani milletvckil'iğini bir maişet vasıtası olmaktan,] daimi bir memuriyet seklinden knr ı tarmağa çalışacağım. Böylece tor doktorluğuna, tüccar tüccarlı*ı.j na. fabrikatör fabrikatörlüğüne. zeteci gazeteciliğine, çiftçi çif*'"»ğine devam edebilerek bir mebus oldumu artık sandalyesinej yapışıp: Aman bn yeri kaybetmiyeyin Sonra ben ne ile geçinirim, endise] sine düşmiyecektir. Ama, bu. da bu hİ7mete karşı rağbeti kn31 cakmış. Kırsm! Bu gibi işler rtrha ziyade hasbi olarak yapılmalıdır^ Dünyada böyledir. B. FELEK Dünyanın en zengin adamının günliik masrafı Bombay, 30 (a.a.) Dünyanın en zengin adamı olarak telâk ki edilen Haydarâbad Nizanıı, bizzat kendisi ve bir çok malî müşavirlerile beraber yaptığı in celeme sonunda, servetinin, olduğundan fazla kıymetlendirildiği neticesine varmıştır. Filhakika Nizamın, altın, gümüş ve yabancı para olarak serveti ancak 350 milyon rupı, yani 25 milyar Fransız frangı cıvarın dadır. (100 Fransız frangı 80 ku ruştur). Fakat Nizamın Hind bankasındaki hesabı 165 milyon rupiye yaklaşmaktadır. Mücevherat ve tacı yüz milyon rupi kıy metindedir. Bombay'daki bir kuyumcu, mücevher yığınları karşısında şaşkına döndüğünü söylemiştir. Bir başka kuyumcu, Nizamın hazinesini yakından tetk.k edebilmek için 25 bin rupi teklif etmiştir. Zira bu hazine içerisinde, Nizama babasının vermiş olduğu 182 kırathk elmaslar da bulunmaktadır. Fakat dünyanın bu en zengin adamı en az para sarfedenlerden biridır. Günlük masrafınm 5 rupi yani 365 franV. olduğu ve Hindistanın en ucuz inhisar sigaralarından içtiği öğBursa 30 (Telefonla) Karacarenilmiştir. beyin Şahin köyünde yapılan bir düğünde davetliler arasında kanlı Trabzon hava meydanı bir kavga çıkmıştır. Bu kavga neticesinde Fuad adında bir genc bıinşaatı çakla kalbinden yaralanarak hasTrabzon 30 (a.a.) Trabzon hataneye ka'dınlmıştır. va meydanınm temel atma töreni bugün öğleden sonra Vali, garnizon ve içinden çıkıhnaz bir mahiyet al komutanı ve il ve belediye mensubmaktadır. Ir.rile Trabzonlularm i.ştirakile yaBu karışıklık ve çıkmaz nıulıak pılmıştır. kak ki hayırlı bir şey doğuımaz. Trabzon milîetvekili eski BaşEn doğrusu akıl ve mantığa diiııe bakan Hasan Saka kısa bir konuşrek iş başarmağa bakmak ve mc ma ile Trabzon hava meydanmm sele hallctmektir. memlekete ve Trabzonlulara uğur Kral Abdullah, Arab Filistini il lu olması temennisinde bulunmuş hak etmekie isabet etnıi>tir, yoksa ve inşaata başlanmıştır. o da elden gider ve Arab siyasileri Hava meydamnın birinci kısım onun arkasmdan ağlaşırlardı. Sö inşaatı dokuz ayda sona erecek ve zün doğrusu budur. uçakların ir.ip ve kalkmn^ma elve Ömer Rıza DO^RUL rişli bir hale gclcfcilecektir. PROF. NİMBUS ÜN RJACERALARI: Mardinde bir kamyoıt kazası İki ?<amyon çarpıştı. 4 kişi öldii, 5 vatandaş da yaralandı Mardin 30 (a.a.) Bugün asfalt yolunun açılış töreninden Mardine dönmekte olan Yollar İdaresine aid bir kamyonla Jandarma Er okuluna aid diğer bir kamyon istasyon yolunun Çiftlik mevkiinde çarp'.şmışlardır. Törenden dönmekte olan kamyon devrilmiş, dört kişi ölmüş, beş kişi yaralanmıştır, yaralan hafiftir. Hâdise büyük bir teessür yaratmıştır. Mardiııde asfalt yolun inşasma başlandı Mardin 30 (a.a.) İskenderun, Gazianteb, Urfa, Mardin, Cizre, Şırnak, Beytüşşebab ve Hâkkâriyi Yüksekova Başırganm üzerinde Irana bağlayacak olan ve İpekyol namile anılan asfalt yolun Mardinden Kızıltepeye kadar olan kısmının yapılmasma bugün saat 17 de törenle başlanmıştır. Törende Vali, daire başkanlan. parüler mümessilleri, Kızıltepeden gelen bix heyet, yerli ve yabancı basm mensublarile kalabalık bir halk kütlesi hazır bulunmuştur. Dokuzuncu bolge müdürü Fethi Aysan tarafından söylenen nutku müteakıb Vali Feyzi Tugay iyi temennilerile ilk harcı koyarak kilometre taşı dikilmiş ve grayder makinesi yolun tesviyesine başlamıştır. Halk büyük bir sevinc içinde tezahürat yapmıstır. BnşmaJcaîcden devam reylerini kullanmalarına mâni olmak istiyenlere hadlerini bildirmek, bu gibileri yakalayıp adalete teslim etmekten ibarettir. Binaenaleyh 14 Mayıs günü, gönül rahatile kollanmızı sallaya sallaya sandık başına giderek reyimizi atacaçız. Sayın Başbakan Şemseddin Günaltay, bir kaç gün evvel, Vilâyctte yaptığı basm toplantısında, bu hususta, en kat"î bir lisanla umıımî efkâra teminat vermiş; halkımızın sandık başlarına giderken en k ü ' çük bir endişeye kapılmaması lâ^xm geldiğini söyledikten sonra, rahmetli Mareşalın ölümü ve cenaze töreni münasebetile yapılan tahriklerin sebebiyet verdiği taşkmlıklara benzer hareketlere asla müsamaha ediuniyeceşini açıkça bildirmiştir. Başbakan o toplantı' da gazeteci arkadaşlardan birinin sualine cevaben. «O zaman ortada bir cenaze vardı. Ona hürmet ettik. Se^imler sırasuıda huzur ve Kükunu ihlâl edecekler çıkarsa, görürler» demiştir. Evet, bu cürcti gösterecekler çıkarsa, bütün devlet kuvvetlerini karşılarmda bulacaklan gibi, kızıl ve kara tehlikeye karşı Atatürk inkılâbını korumak hususunda, işbirliği yapmak karannı vermiş olan iki büyük partinin manevî kuvvet ve mukavemetile de, bütün münevver ve vatansevcr jaırddaşların nefret ve lânetile de karşılaşacaklardu*. Seçim mücadelesinin hararet ve heyecanını. demokrasi ve inkılâb aleyhinde kullanmak ve bir fesad çıkarnıak istiyecekler, bu milletin hayatma kasdeden vatan hainleri ılacalüarı iı;ia, karsılarında bjıtün Türk milletini bulacaklarına şüphe etmcmelidirler. Sulan bulandırraak ve bulanık sıılarda avlanmak hulyasına kapılanlar için, bulandırdıklan sularda boğulmak mukadderdir. Buna emin olmalıdırlar. ABİDİN DAV'ER Sedm savaşında olsunluk Türkiye boks birincilikleri Ankara, 30 (a.a.) Bugün 19 Mayıs stadyomunda Türkiye boks birinciliklerinin ikinci tur karşılaşmal«rına devam edildi, ikinci ve üçüncü turlar bitirıldikten sonra final maçları yapılmıştır. Final müsabakalarının neticeleri aşağıdadır: ., 51 kilo: Receb Özkutlu (İstanbul) ittifakla Saım Baruku (İzmır) yen miş ve birinci olmuştur. 54 kilo: Doğan Karaca (Ankara ferdî) ikinci raundda teknik nakavtla İrfan Demirkana (Bursa) galib gelmiştir. 58 kilo: Birincilik ve ikincilik için Hüsnü Özarı (İstanbul) ile Turçud Sarper (Kocaeli) karşılaştılar. Birinci raundda Turgud Saı per parmağından sakatlandığı ıçin maçı terketti. Hüsnü Özarı galib ilân edildi. 62 kilo: Mustafa İnci (Ankara) ilk anlardan itibaren rakibine müessir hücumlar yapmağa başladı. Mustafanın yumruklarından k»lu sakatlanan Sahir Ölçer (Kocaeli) maçı birinci raundda terketti. 67 kilo: Garbis ^aharyan (İstanbul) ile Saim Saygılı (Ankara) sona kalmışlardı. Saim birinci raundda iyi dövüştü. İkinci raundda Garbis rakibini sarstı ve Saimin sersemlemesinden istifade ederek hücumlarına revam etti ve maçı nakavtla kazandı. 72 kilo: Ayhan Eryılmaz (İstanbul) Abdullah Tombayı (İstanbul ferdî) sayı hesabile yendi. 80 kilo: Suphi Okur (Ankara) ile Muammer Dumlu (İstanbul) arasında yapıldı. Oldukça mücadeleli bir maçtan sonra Muammer sayı hesabile galib geldi. Ağır: Cevdet Özçendek (İstanbul) İlyas Sakaryaya (Mersin) sayı hesabile galib geldi Maçlar nihayete erdikten sonra birinci ve ikinci gelenlere ve puvan tasnifinde birinciliği alan İstanbul bölgesine şilt ve madalyalar kara kuvvetleri komutanı Orgeneral Nuri Yamut tarafından verildi. 1950 yılı Türkiye boks birincisi olan boksörler şunlardır; 51 kilo: Receb Özkutlu (İstanbul), 54 kilo: Doğan Karaca (Ankara ferdi), 58 kilo: Hüsnü Özarı (İstanbul), 62 kilo: Mustafa İnci (Ankara), 67 kilo: Garbis Zaharyan (İstanbul), 72 kilo: Ayhan Eryılmaz (İstanbul), 80 kilo: Muammer Dumlu (İstanbul), Ağır; Cevdet Özçendek .İstanbul). Takım tasnifinde İstanbul birinci, Ankara ikinci, Kocaeli üçüncü olmuştur. Dün yola çıkan 4 Fransız gcnci, Şehir Tiyatrosu artisti ve sineşehrimizdcn dc geçecekler ma yıldızlarından Nevin Seval dün sabah saat 2,30 da Firuzağadaki eParis 30 (a.a.) Dört genc, vinde elma yerken bir buhran ge kamyonla dünya turuna çiKmışlarçirerek yere düşmüştür. Nevin dır. Ceblerinde 500,000 frank buluSeval, elinde bulunan bıçağın göğ nan dört genc, Roma, Atina, İstansüne saplanmasile ağır surette ya bul, İsfahan, Karaşi ve Lahordan ralanmıştır. ;eçerek Tibette memnu mmtakaAlman hastanesine kaldırılan da 5880 metre yüksekliğinde busanatkârın sıhhî durumu şimdilik unan Shipki geçidine varmağı üiyi görünmektedir. ' mid etmektedirler. Nevin Seval yaralandı Kamyonla dünya turu AKBANK TÜRK ANONİM ORTAKUĞ1 5.700.000 T.L. Sermayesi: Yakında Saym İstanbul halkmın hizmetine girecektir. AKBAKKNedim Sabitin bizdeki misafirliğinin ikinci günü olduğu halde, Muradla oturup meşhur yazılarmı yazdıklaruu henüz görmedim. Ama buna, kendi hesabıma memnunum. O, Murad, Ferhunde ve ben, dördümüz çok eğlenceli vakit geçirmek imkânları buluyoruz. Sonra da, o merdivenbaşı sahnesindenberi, Nedim Sabitin Fevzi Behnana benziyen taraflarmı daha kuvvetle görtneğe başlad:ğım için, kendi kendime, ona beş gün evvel kavuşmuşum gibi bir his galatı yaratmağa muvaffak oluyorum. Şimdiki duygularım, ilk zamanlaıda, Muradla derdleştiğim günlerdeki gibi sadece tecessüsten, meraktan, bilinmiyen bir şeyi keşfedivermenin yarattrğı neşeden ibaret değil. Her an biraz daha derinleşen, biraz daha kuvvet bulan, ayrı kıymet kazanan şeyler. Onun için, maddî ve manevî, her bakımdan Fevzi Behnana benzediğini, gene onun kendini tarif eden mektublarile an]p J s.rn Nedim Sabit, mevcudiyetile. büyük bir noksanı tamamlamış oluyor. O kadar ki, Fevzi Behnanın mektublarmdaki güzel sözleri, sevgiyi ve alâkayı anlatah o derin manalı sözleri, Nedim Sabitiı ağzmdan da işitmeği istediğim anlar var. Konuşsa, bir şeyler £f ' aşktan bahsetse, Henzerlik büsbütün tamamlanacak, Fevzi Bebnanın bir mektubunu okuvorum zannpdeceğim, onun sesini duyuyorum zehabile bir kat daha mesud olacağım. Ama, Nedim Sabit susuyor ,bir şey söylemiyor. Ne söyliyebilir ki zaten? Aramızda bir münasebet kalmadı ki! Benimle evlenme istegini geri çevirdiğim gündenberi, bir çok defalar, bu mevzua uzaktan uzağa temas edip geçtığimiz oldu. Onu her seferinde, ilk fikrinden biraz daha ayrılmış, ümidi biraz daha kırılmış, hayalinden fceni biraz daha uzaklaştırmış buldum. Daha o zaman bile beni sevdiğine emin değildim. Bolki gelip geçici bir hevesti. Şimdi, o. hevesten de kendisir.de eser kalmadığını görü yordum. Sevmiş idiyse bile, bakalım hâlâ seviyor muydu? Araya giren aylar. azar azar. derece derece gördüğüm bazı hakikat ler ,doğrusunu söyliyeyim, bana kendi kusurumu itiraf ettiriyor. Nedim Sabitin değerini anlayamadığunı görüyorum. Mediha yengenin dediği gibi, reddedilecek bir talib değilmiş. Bir tek kusuru, hep zihnimde dolaşan o noksan tarafı. Konuşmaması. Fevzi Behnanla olan benzerliklerini, bana talib olduğu tarihte, onı^n gibi konuşarak tamamlasaydı, kimbilir, belki de onunla evlenirdim! Şimdi, odamda. birdenbire duyduğum şiddetli bir ihtiyacla, gene Fevzi Behnanın mektublarmdan birini çıkarıp okudum. Ne sıcak, ne cana yakın, ne muhabbet dolu iözler. «Güzel prensesim, size ruhumu, olduğu gibi, bütün heyecanile, bütün iştiyakile, bütün ateşile açmak, göstermek istiyorum. Fakat, zihnim yalnız sizin düşüncenizle dolu iken hazırladığım sözler, onları size yazmak istediğim. anda. dudaklarımın ucunda donup kalıyor. Gözlerinizle kalbimin arasmda gens bir duvar yükseliyor, sizinle dopdolu olan bu kalbi size göstermek istemiyor. Size söylemediğim sözleri, acaia kendiniz tahmin edebiliyor musunuz? Bugün çok muztaribim. Yüzüme bakın, güzel prensesim, gözlerinizin gözlerime takıldığını görmek istiyorum.» Mektub elimde, gözlerim boşluğa dalıo gitti. O boşlukta, Fevzi Behnanın gözlerini görüvorum. Fevzi Behnanın sesini işitiyorum. Fakat muhayyelem, Nedim Sabitle onun arasındaki beazerliği o kadar büyütmüş, o kadar maddileştirmiş ki, boşlukta gördüğüm o gözler, Nedim Sabitin gözleri, işittiğim ses, Nedim Sabitin sesi oldu. Eskiden, Nedim Sabite baktığım zaman, onda, Fevzi Behnanı görüyordum. Şimdi, Fevzi Behnanı arayan gözlerim, onun hayalinde Nedim Sabiti görüyor. Bu, yaklaşan günlerin verdiği sabırsızlıktan ileri geliyor Elbette. Artık, Fevzi Behnanı kars'mHa. yanımda, benimle aynı havayı teneffüs eder gormek istivorıım. Arkası var Yeni Postane Caddesi No. 47 / İstanbul Motörlü Kara Nakliyecileri j Müntesibinini Davet MEVLİDİ ŞERİF Nakleden: HATİCE VILDAN Maceramı başmdan sonuna kadar. bir resimli kitabm sahifelerini kaııştırır gibi. safha safha gözümün önüne getirince, hep hüsranla, hep hasretle geçen günlerim bana çok acıklı gözüktü. Kalbimi verdiğim insanm yüzünü ancak hayalimde gördüğüm yetişmiyonnuş gibi, onu, vaktile bana talib olduğu halde, reddettiğim erkeğin şahsında tecessüm ettirip avunmağa çalışmak ne hazin şeydi! Cüzdanı yolda bulduğum gündenberi, hep bir hayalin peşinde koçuyor, o hayali yakalamağa çalışıyor. muvaffak olamıyordum. Ufak tefek, uzaktan uzağa malumata dayanıp, onun zanr.ettiğim silüete elimi uzattığım anda da, karşımda, Nedim Sabiti buluyor, en asil heyecanımı israf ediyordum. Fevzi Behnanın mektublarmı, saklı oldukları yerden çıkardım, kimbilir kaçıncı defa tekrar okudum. İlkinden sonuncusuna kadar, hepsi eşsiz bir maceranın dilile konuşan bu kâğıdlar. koltuklarımı kabarttıracak ütifatlı sozlerle dolu idi. Ama buna rağmen, bir eksik tarafları vardı. Bu büyük eksik, o mektublarm sessizliği idi. Onları okurken, satırlar bana, yazanın sesile hitab edemiyorlar, dilsiz gibi kalıyorlardı. Fevzi Behnanın yüzü gözlerime nasıl yabancı ise, Sesi de kulaklarıma öyle yabancı idL * * * Fevzi Behnanın gelmesine beş gün kaldı. Hareketinden evvel çekeceğini vadettiği telgrafı dört gözle bekliyorum. Yol üç gün süreceğine göre, kendisi de oradan bir hafta sonra hareket edeceğini söylediğine göre, yarm yahud öbür gün yola çıkması lâzım. Hesabca, en geç öbür gün telgrafı almış bulunacağım. Ah, o dakikayı bir yaşayabilsem! Telgrafın gelmesi, bizzat Fevzi Behnanın gelmesi gibi bir şey olacak. Yola çıktığı müjdesini onun ağzmdan işitmek, beni mesud etmeğe kâfi. Sonra, bu telgrafın, evde bana ayrı bir ehemmiyet kazandıracağı meselesi de var. Onu, elime aldıktan sonra. Mediha yengenin de. artık nişanlılığ'ma kat'î gözle bakmak mecburiyetinde kalacağını zannediyorum. L» I hakkmda hakk Şoförleri ve otomobil sahiblerini Ilgilendiren bazı hususat önümüzdeki mayıs ayırun ikinci Salı günü saat 13 te Taksimde Maksim Salonunda bir hasbihal yapacağım, teşriflerini rica ederim. İstanbul milîetvekili Senihl Yürüten. • • • EMNİYET SÂNDIĞINDÂN Mısırçarşısmdaki Sa ndıgimızın Eminönü Şubesi, Yenipostane Cadde sinde satın aldığı hanın altındaki nakledeceği yeni lokalde 2/5/950 tarihine rastlıyan sah gününden itibaren faaliyete devam edeceğini sayın müşteril erine bildirir. NOT: Kurulumuzun 83 üncü yıldönümü olan 19 Haziranda çekilecek ve en büyüğü ( l O O O u ) (25000 ) ^ r a °' ma ' c üzere mecmuu sevgili annemiz LE^VIAN MISIRLI'run vefatmın senei devriyesine rastlayan 2 mayıs salı günü Şişli camiinde öğle namazmı müteakıb Mevlid Şerif okııtulacaşından dost ve akrabalarınm, dindaşların teşriflsri rica olunur. Kızları: Saide Canfesci Lemis Özdeş Sevim Sipahi ^ ile Şaban Rahmi Çahka Nişanlandılar 29 4 950 1 HA NIMELÎ Mayıs sayısı çıktı. HAN I MELİ Mayıs sayısı çıktı. H A NIMELİ Mayıs sayısı çıktı. |j 1 Paftjsue beraber İstanbul TAN Matbaasi ' i r a tutarmdaki ikramiyeleıden faydalanmak için 18''5/950 akşamma kadar Merkez ve bütün şubelerine (50) lira yatırılması kâfidir. ' (5321)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle