Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURIYET 7 Mart 1950 »APİSUANE UATIRALAPI Hitler, Londrayı bir haftada hâk ile yeksan edecekti 13 Buşünkü vaziyetimin hukukî ismi ııe olpcak acaba? Herhalde: «Halkın gsleyannıa karşı himaye edilen bir hukumet başkanı» olarak tavsıf edüeceğim. Bu hâc'ise üzerine gencliğin uğTB '.ıfı ruhî darbenin ağırhğım tahır.in etmek güçtür. Bilhassa Faruesina erkek akademisiîe. Orvieto kız akademisinde. Brindisi, Venedik, Fcrti ve Balzano Harbiye, Bahriye ve Hsva mekteblerinde talebenin uğradığı şaşkmhk muhakkak ki büyiik bir facia mahiyeti göstermiştir. Bu mektebler inzıbat bakımından en mükemmel müesseselerdi ve büyük muvaffakıyetler elde etmişlerdi. Hemen hemen bütün Avrupa memleketlerinde takdir kazanan, unutulmaz spor ve jimnasük gosterileri yapmış olan, «Genc Faşistler» tümenile Bir elGobi'de, Maret'te değerini mükemmel bir şekilde ispat etmiş bulunan bu genclik son derece büyük bir ihtimama lâyıktı. Şimdi böyle şiddetli bir sarsıntıya uğrayan bu genclik acaba yann ne tarafa doğru istikamet alacak? Aşırı fikirlerle sola doğru mu dönecek, yoksa kendine karşı bütün güvenini kaybederek, bütün hayalleri kınlarak, hiç bir şeye ve hiç kimseye inanmaz bir hale mi gelecek? * * * Daini adında bir levazım subayı geldi, kendisiie biraz konuştum. Açık konuşan, mütevazı ve münevver adam. Onun dediğine gore, halk arasında gizliden gizliye 1 uvvetlenen bir cereyan varmış. Millet bütün şevk ve cesaretini kay'oetmiş, her ne pahasına olursa clsun harbe son verilmesini istiyormuş. Lazio köyleri .Romadan kaçanlar» la doluymuş. Sadık insanlarla hayvanlar Bana hizmet eden alçakgö'iüllü adamlar arasında ikisini zikretmek isterim: Ridolfi ile Navarro. Ridolfi hemen hemen yirmi scnedenberi her sabah atla yanıbaşımdan giderdi. İyi bir eskrim ve binicilik hocasıydı. Ş'ahsî menfaatini hiç düşünmezdi ve kelimenin tam manasile sadıktı. Acaba lcndisine bir şey yaptılar mı? Navarra da yirmi senedenberi baş hadememdi. Terbiyeli, ağzı sıkı, hürmetkâr bir adamdı ve o da menfaat düşkünü değildi. Şoförüm Boratto'yu da lakdlrle anmak isterim. Suikasdlerde hayatı benimle beraber aynı derecede tehlikeye girecek olduğu halde janımdan hi: ayrılmazdı. İnsanlardan sonra hayvan'arı da hatırlamam lâzım deşil mi? 7 r a onlann da hayatımda yeri o"!muştur. Atlarımın isimleri şun'ardı: Rusoviç, Ziburov, Ned, Thieıe, Ernn (Dollfuss'ün hediyesi). Köpekler de şunlar: Carlot (çirkindi, fakat son derece zekiydi). Brunonun köpeği Bar. Bu köpek Riccione'de içinde Bruno'nun eşyası bulunan bir odanm önünde günlerce bekîemiştir. Hayvan'arın sadakaü! Kâbus gibi 19 ağustcs 1943 Tabir caizse «hevecan haftası» diyebileceğim günler bundan tam bir ay evvel Feltre'de Führer'le buluştuğum anda başlamıştır. Görüşmemiz, daha evvelki Salisburg mülâkatı gibi, dört gün sürecekti. (Buluşma yeri olarak da Feltre'yi seçmiştik. çünkü burası hem emin bir yerdi, hem de hududa yakındı. Görüşmerıin tarihi tesbit edilmemişti. Sicilya hâdiseleri üzerine bu tarihi 19 temmuz olarak kar?riaştırdık ve mülâkatın ancak bir gün sürmesini daha muvafık bulduk Halbuki, vaziyeti umumî bir şekilde ve bütün tafsilâtile gözden geçirebilmek için bir gün yetmezdi. Kırtasiyecilik yüzünden, mülâkat yerinin Feltre olmasmda da ısrar Mussolinimn Selıir =haberleri İstanbulda ttcuz evler yapılacak I MEMLEKET DAVALARI HEM NALINA MIHINA Turizme dair skiden İngilizler en çok seyahat eden insanlardı. 1910 ve 1911 de Pariste bulunduğum zaman. o vakitler henüz hava seferleri olmadığı halde, İngilizler vapur ve tren seferlerinj göze aldırarak cumartesi günü aksamüstü Parise gelirler, o geceyi, pazar gününü ve gecesini Pariste eğlence yerlerinde geçirirler. Pazartesi günü öğleyin memleketlerine, işlerinin başına dönmüş bulunurlardı. Böylece Paris, her hafta sonunda, on binlerce İngilizin akınma uğrardı. Büyük bir İngiliz seyyah kütlesi de yaz tatilini Cote d'Azur'da, yani Fransanın cenub sahillerindeki Nice ve Cannes gibi şehirlerle diğer kasabalarda ve Monte Carlo'da geçirirlerdi. Bu yüzden o şehirlerde muazzam oteller inşa edilmiş, Nice şehrinin en güzel kıyı bulvarına da Pronenade des Anglais» İngiliz Gezisi. adı vcrilmişti. 19.19 mayısı sonunda Paristen Londraya giderken trcnler ve vapur larm da tıklım tıklım İngilizlerle dolu olduğunu görmüştüm. Bilmero ne yortusu tatilini geçirmek üzere Parise gebniş olan İngilizler, memleketlerine dönüyorlardı. İkinci Dünya Harbinden sonra, İşçi Partisi iktidar mevkiine geçince, bir çok şeyler gibi, seyahaü de tahdid etmiş olduğundan İngilizlet pek sevdikleri turistlikten de vaı geçmek zorunda kalmışlardı. 1949 da hükumet, bu tahdidleri biraı gevşetmiş ve seyahat etmek istiyen İngilizlere 50 İngiliz Uralık döviı müsaadesi vermiş olduğundan Parise ve diğer Avrupa şehirlerino giden İngilizlerin sayısı çoğalraıştı 1950 de bu döviz müsaadesini» 75 sterlins;e çıkarılacağı umuiduğundan bu sene yaz tatilini haricde geçirecek İngilizlerin çpğalacağı hesablanmaktadır. Bir İngiliz seyahat acentası, bu yaz seyahate çıkacak İngilizlerin şimdiden günde binden fazla müracaatte bulunduklarını bildiriyor. Bu İngiliz seyyalıları başta Fransa olmak üzere, İsviçreye, İtalyaya gitmeğe l»» zır lanmaktadırlar. Manche denizinin Fransa ve Belçika sahillerini 75,000 İngiliz turisti ziyaret edecektir. 80.000 den fazla otomobilin de Ingiltereden Avnıpaya geçeceği tahmin ediliyor. İtalyaya gidecck ingilizlerin geçen senekinden bir misli fazla olacağı yapılan ınüracaatlerden anlaşılmaktadır. Bu haberi veren seyahat acentası İtalyan golleri kıvısındaki en iyi otejlerde, her masıaf dahil günde 2 İngiliı lirası, yani 16 Türk iirasına milyonerler gibi yaşamak mümkün olduğunu» ilâve ediyor. edildi. Halbuki Feltre yerine Treviso'da buluşsaydık dört saat kszanacakük. Kırtasiyecilik, fikir jimnestiği denen şeyden mahrum. 19 haziran sabahı saat 7 de Ricci Belediyenin 4 milyon lira müteone'den tayyarey'e hareket ettim, davil sermayesile yardıma tam 8,30 da Treviso hava meydamuhtac vatandaşlara nıesken nındaydım. Tayyareci subay ve erinşası .'iararlaştı leri oldukça durcun buldum. Biraz sonra. Führer'in maiyet erİstanbulda mesken inşası için kânının bulunduğu otomobiller büyük bir adım atılmıştır. Ikişer geldi. Mareşal Keitel de bunların odalı tahminen bin kadar evin yaarasmdaydı. pılması sağlanmış bulunmaktadır. Führer tam saat 9 da «ldi. Se Bu huiusta Vali ve Belediye Başlâm vazifesini ifa eden askerî müf kanı Fahreddin Kerim Gökay dun rezeyi teftişten sonra, istasyona bir muharririmize şunları söyledoğru yürüdük, trene bindik. Bir miştir: saat kadar bir yolculuktan sonra € Basın toplantısında mesnen Feltre istasyonuna indik. Oradan inşası hakkfndaki teşebbüslerin ne otomobille. mülâkat icin hazırlanan netice verdiği benden sorulmuş ve köşke gittik. Burası âyan meclisi ben de bu hususun tahakkuku için azasından Gaggia'nın köşküydü ve bana üç ay müsaade verilmesini girift bir şekilde içiçe büyük, kü söylemiştim. Son Ankara seyahaçük SEİonlardan ibaretti. Onun için, timde Başbakan ve İç İşleri Bakaben bu köşkü hatırladıkça bir kâ nına İstanbulda mesken davasımn l bus yaşar gibi olurun. halline yarayacak bir ricada ıulunmuştum. Bu?ün İç İşleri BakpnCan sıkıcı bir haber Yakıcı güneşin altında üstü açık hğmdfcn öğrendiğim haberi size hayatımın otomobilde bir saatlik bir voırva bildirirkeıı mcmuriyet luktan sonra köşke vardık. Yol es en heyecanlı ve zevkli bir ıiakikanasında Führer'le ancak ehemmi sını yaşadığıma emin olabili.'si'.ı.z; Be'.ediyece temin edilen 4 milyon yetsiz şeylerden bahsetmiştık. Görüşmemiz saat 12 de başladı. lira mütedavil sermaye ile dar ?eYanımızda Mareşal Kaitel ve Gene lirli ve yardıma muhtac vatanJaşral Warlimont'dan başka bir kaç lar için ucuz meskenler yapılması Alman subayı daha vardı. Ayııca hususu Vekiller Heyetince karara Almanyanın Roma büyük elçisi iktiran etmiştir. Bu hususta esas^n Mackensen de hazır bulunuyordu. şehir içinde Beıedıveye aid buluBizder» de General Ambrosio, Bas nan arsalarda yapılacak küçük evler için plân yapılmasını müsabaüanıni ve Alfieri vardı. Soze evvelâ Fuhrer başladı ve kaya çıkaracağız.» iki saat konuştu. Stenografla kaydedilen bu sözler Dış İşleri BakanBugün Ticaret Odasmda hğının dosyölarında mahfuzdur. yapılacak toplantı Führer konuşmağa başladığı sıİstanbul Ticaret ve Sanayı Odasında rada hususî kâtibim içeri girdi ve Vsna Romadan gelen şu haberi veı bugun blr toplantı japılarak Muauıele vergisi hakkında ilmi blr heyetçe hadi: zırlanan rapor goruşjlecekr.r. Toplantı • Saat on birde Rcma şiddeüe saat 15 te japılacaktır. Bir çok tuccaı ve sanajicının hazır bulunacağı ve Isbcmbaıdıfnan edilmiştir.» Bu haberi Führer'e ve oreda bu tanbul Ticaret Odasının deruhte ettığı bu toplantıda Muamele vergisi raporu lunanların hepsine bildirdim. en ganış şekılde tahlıl ve tenkid edi0 zaman odayı sıkıcı ve hüzünlü lecek; raporun bugunku sınai bun>e. bir hava kapladı. Ondan sonra ie mize uymıjan ve tedıye kabiliyetıni lefonla verilen muhtelif haberler torpuleyen kısımları tesbıt edılerek bu havayı büsbütün ağırlaştudı. Malıye Bakanlığı Gelirler Genel Mudurlugune gonderılecektir. Verilen malumatlan anlaşıidıgına göre Romanın bomhaıdım?nı cok İstanbul İcra daireleri Başkanhğı şiddetli olmuş ve pek uzun sürDeğerli yargıçlarımızdan Celâl Fuadın Yargıtay uyelığme seçilmesı uzemüştü. ıme munhal buiunan Şehrımız Icra İki mühim karar daırelen Başkanhğına Veh Necıboğlu Führer'in sözleri nihayete erdik tayin edilmiştir. Velı Necıboğlu uzun ten sonra karşıhklı fikir teatimiz jıllar istanbul Adl'yeslnde kıymetlı mesaısıle tanınmıs ve sevilmlş yargıçbaşîadı. Bu arada Führer bana bil larımızdandır. hassa şu iki mühim kararını bilAkil Muhtan anma töreni dirdi : 12 mart gunu Tıb Fakultesi Farmako1 Denizaltı harbi yeni vasıta dinami ve Tedavı khruğı Ord. Profesolarla tekrar başlayacaktı; rü Dr. Akil Muhtar Ozdenin 5 inci olum 2 Ağustos sonuna kadar Al yıldonumudur. Bu munasebetle buyuk man hava kuvvetleri Londraya kar ilim adamımızın hâtırasını tazlz için Tıb Tarihi Enstıtüsunde. o gun. buyuk şı mukabil taarruza girişccsk ve bir anma tbreni hazırlanmıştır. bu suretle Londra, hafta içinde yerProf. Refii Şükrü dün geldi yüzünden silinecekti. Avrupanın muhtelif memleketlerinde Führer'e bildirdiğim noktalar a ve bu arada Ingılterede konferanslar rasında, Alman hava kuvvetleri nin veren ve muhtelıf kongrelere ıştırak Londıaya karşt girişecekleri bu ta eden İstanbul Üniversıtesl Iktısad Faarruz başlayıncaya kadar, ne ya kultesi Profesörlerinden Dr. Refıi Şukru Suvla dun uçakla şehrimize geltniştır, pıp yapıp İtalyanın, hava bombarProf. Heisenberg dün bir dımanlarma karşı müdafaasının konferans verdi kuvvetlendirilmesi lâzım geldiğini tstanbul Ünıvereitesi Fen Fakultesisöyledim. nin davetlisi olarak şehrımıze gelen Bu sırada tekrar telefon çaldı ve Göttingen'de Max Blanck <eski Kaıser yeni haberler verildi. Aıtık görüş \Vılhelm» Cemiyeti başkanlarından ve meye son verme saati de gelmişti. Nobel mukâfatım haız Prof. Dr. Heisenberg, dun, saat 16 da. Fen FakulKalktık. tesi Umumi Fızık Enutusunde, «Dalga Ancak dönerken trende geçiıdi sahalarının kuvanta teonsinde yeni ğimiz bir saat zarfında vakit b'ula inkişaflar» mevzuunda bir konferans bildim de, o sırada İtalyanın vermiştir. Profesor bugun saat 16 da ikinci İngiltere ve Amerika gibi iki konferansını verecektır. büyük devlet karşısmda çok müşkül durumda kaldığı ve bu ağırlı Doğugüney seferini yapan vapurlar Rodosa da uğnyacak ğm altında çökmesi tehlikesi buDoğugüney seferml yapan vapurların iunduğunu açıkça söyliyebildim. bundan boyle Rodosa da ugramaları Bu arada. şehirlerin bombardıma teksrrur etmıştır. na uğramas nm yalnız miüetin nraKıskançhk yüzünden kadın neviyaünı bozmakla kalmavıp aykavgası m zamanda harb gücümuzü vahim Taksimde oturan Naime, Medıha ve tehlikelere düşurduğünü ve :emi Mari adlarmda 3 kadın evvelki gun yet hayatmı sekteye uğrattığım da kıskançhk yuzunden kavga etmişlerdır. Bu kavga sırasında bunlardan ehemmiyetle belirttim. Mediha elıne geçırdıği bıçakla NaımeGELECEK YAZ1: Hitler İtalyan yi vucudunun muhtelif yerlerinden yarlamıştır. ları idaresizlikle .tham ediyor. Ormanlarımızdaki katliâmın sağlığımıza tesiri îzmirin Karşıyaka semtinin sırtını dayadığı bir Yamanlardağı vardır. Veremle Mücadele Cemiyeti orada her yıl bir kamp kurar, zayıf, yorgun, iştihasız ve eski tabirile vereme müstaid sayılan msanlar o kampta bir müddet kalırlar. Mis gibi çam kokuları içinde, İzmirin en iyi sularından olan Yamanlar su>oınu içerler, kilo alma. neşeıenme, velhasıl ruhî ve bedenî bir kalkınmadan sonra şehre dönerlerdi. Ben, İzmir Veremle Mücadele Cemiyetinin tensibi üzerine haı'ta tatillerimde gider. oradaki hastaları, daha doğrusu hastahk namzedlerini gözden geçirir, yiyip içmeleri, hayat şartlarını tetkık eder ve bir eksik görürsem Cemiyete bildirirdim. Ziyaretlerimden biri İzmirin nefis bir mehtabma rastlamıştı. İzmır körfezi, mehtabla gümüşlcnmiş. çamların hışırtısı iç açan bir musiki, teneffüs etti|imiz havada insanı hep yaşamağa, neşelenmcğe teşvik eder bir hal almıştı. Ben bir çamın altında jzanıp mehtaba dalmışken, seksenük bir ihti v ar, yanıma geldi, selâm verdi. «Sen doktor bey misin?» diye sordu. Adamcağızı oturttum. Arzusunu sordum. Biraz rahatsızmış. Bana kendini gostermek istemiş. Akşama gelir, demişler. Kendisini muavene ettim. Yaşı seksen dört ve bu civarın köylülerinden olan bu koca Türk, hiç de yaşının adamı olmıyan sıhhatli bir gövdeye ve kafaya malikti. Biraz bacakları eskisi kadar tutmaz olmuş. Daha dört sene evvel İzmire dört saat olan köyünden yaya gider gelirken, şimdi bunu yapampması gücüne gidiyordu. Bu sevimli ihtiyarla biz muhabbcd kaynattık. Onu yanımda biraz alıkoydum. Kahve ısmarladım. Kendısine sıhhatinin çok iyi olduğunu ve bunu da herhalde bu çam kokuları içinde yaşamağa medyun olduğunu söyledim. İhtivar içini çekti: Evet, bu çam kokusunu almak için İzmirliler jimdi buralara geliyorlar, dedi. Ben merak ettim ve sordum: EsLiden eelmezler miydi? Hayır evlâd, çünka şu aşağıda gördüğün sırtlar, tırmanarak buraya geldiğiniz bütün tepeler daha dün denecek kadar yakm bir zamanda çamlarla örtiıiü idi, buıaya kadar gelmeğe 'üzum yoktu ki gelsinler'. Halbuki şimdi aşağuarı kel kafaya döndü, buraUrı da dönecekti ama, siz imdada yetı c t;nız. Biz mi imdada yetiştik? Öyle ya. şimdi buraları. Vali Paşanın (merhum Kâzım Diıik) emrile yaz kış nezaret altında... Artık kimse kıyamıyor çamlara... Neye yokettiler bu güzel ağacları? Bunların her biri 4050 senenin mahsulu? Yazık değil mi? Yazık evlâd, yazık ama, gel de sen bunu bizim cahil kafamıza anlat! Odun lâzım olur keseriz, dam yapacak oluruz, keseriz. Ormanın göbesine coban ateş yakar, söndürmeden kalkar gider. Köylü, kolcuya kızar, binlerce ağacı yakar. Ah, bizim cahil kafamız!.. Bu muhaverede bütün bir facianın perdelerini görmek kabildir. Henüz seksen dört yaşındaki bu ihtiyar, bugün çırçıplak olan tepelerin körfeze kadar ormanlarla bezendiği mesud günltri yana yakıîa anlatıyor. Bu faciayı en kudreüi bir trajedi muharriri bile bu kadar canlandıramazdı. Y a z a n : !•••••••»••••••>•• Dr. KEMAL SARACOCLU yetin avukaü politikacıdır! Basar , tan da sun'î orman yetiştirmek için yaygarayı: «Efendim, köylü yaka var kuvvetile gayrettedirler. cağmı nerede bulsun? Evini, daHarb senelerinde îsviçrede. zahimını neyle yapsnı? Böyle kanun o re sıkmtısı dolay;sıle ek;lebilecek lur mu?» Köylü dayı memnun, arazi kazanabilmek için ormanları çıınkü kendisinin bılmiyerek ışie biraz tıraş etmişler (dıkkat buyudiği cinayetin fahrî bir avukatı rulsun ki yok etmemişler) tıarbden çıkmışür. Politikacı memnun:.. sonra kurakhk olunca herkes telâşÇunku patlatmcaya kadar şişırıle ta: 'Ormanlarımızm bir kısmını cek bir balon eline geçirmiştir. kesmenin cezasıl. Bak yağmur yağAma memleket çöle dönüyormuş, mıyor tehlike var. Ormanları kimin umururjda?.. ihya etmeliyiz!) diye feryad eden Biraz Turkiye dışma, hele Avru edene!. Çünkü onlar .en basit köypaya gidenler, bilirler ki oralarda lüsüne kfdar ormanla toprak, hadeğıl tabiatin ihsan ettiği ormanları va, rutubet ve sıhhat arasındaki katliâma tâbi tutmak, hükumet, şe munasebetleri büti'n ciddiyetile hirli, köylü, bütün halk, elbirliğile kavramışlardır. Orada .ıiç bir pobir taraftan onun bekçlsi bir taraf litikacı çıkıp da: Ey köylüler, hükumet sıze gadredıycr, istediğiniz gibi ağaç kestirmiyor, diyemez. Derse, ya deli diye bağlayıp tımarhaneye götürürler, yahud, taşa, topaca tutarlar. Bizim memlekette münevver geçinen bir kısım kimseler ise maalesef koylünun cehalelini istismar ediyorlar. Bu katliam, memleketi çöle çevıriyor. Yalnız iktisadî felâketler değil, sıhhî felâketlere de yol açıyor; ya çöl ikliminin kuru havası içinde br.nalıyoruz, yahud. su baskmları, bataklıklar içinde fcoğuluyoruz. Ormanm sıhhat, servet ve hattâ bir nefaset ve ziynet kaynağı olduğunu düşünmek, bunu, şahıs ve parti politikaîinın değil. millî ve hayatî müşterek bir politikanm mevzuu y&mak bugünkü neslin çok geç kalm:ş bir vazifesidir. Bakiyetissüyufu baltadan kurtarmak için acele etmemiz lâzım. NUN MEVZULARI Basın Hürriyetine Methiye Yazan: Gihad Baban İstanbul Gazeteciler Cemiyetinin takdire şayan faydalı muzaheretile yeni matbuat kanununun, memleketin demokratik inkişafma hizmet edecek, ve mcmleketin demokratik gidişile muvazi bir yol tutacak tarzda hazırlanmış olmasından do'.ayı memnunluk duyuyoruz. Matbuat kanunlan da, Anayasa ve Secim kanunları gibi, partilerin değil, memleketin malı olmak hüviyetini taşıdıkları için, basın hürriyetinin memlekete sağlayacağı faydalardan yarın muhalefete geçtiği takdirde, Halk Partisinin istifade edeceğini düşünerek, bu mevzuda müsamahalı ve geniş, memleketçi bir görüşle hareket etmesini beklemek hakkımızdır. Proie henüz tarrramHe açıklan" madığı için. gazeteci arkadaşlarımız '.a mutabık kalınan hususlardan ne kadarınm, kanum girdiğini de bilmiyoruz. Temçnnimiz, mesleğm icab ve zaruretlerini de idrak eden bir anlayışla bu kanunun biran evvel çıkarak Büyük Millet Mcclisınin sekizincı devresine malledilmesidir. büyük olduğu çok görülmüştür. Tıpkı. gündelik cirosu çok olan zengin bir bakkala nazaran fakir bir idealistin yaşadığı muhit içinde daha fazla muteber olması gibi.. Şu sosyal reçeteye dikkat nazarınızı bilhassa çekmek isterim. Demokrasi, hür basını değil, hür basın demokratik rejimi doğurur. Bu itibarla biz memlekette demokratik bir idare tesis ettik diyebilmemiz için. evvelâ o rejimi yaratacak olan hür basın rejimini, meydana getirmek mecburiyetindeyiz. Bu hüküm benim değildir. Mizac itibarile geçimsiz ve müstebid bir insan olan Clemenccau: «Ben, diyor .hiç bir tahdidc tâbi olmıyan bir basın hürriyetine taraftarım. Evet büiyorum, gazete ve gazeteci, zaman zaman çok zararlı da olabilir. fakat. gazetenin mevcudiyctini yaratan insan zekâsına inanıyorum. İnsan zekâsı kendi kcn ihanet edcmez. Aklı beşcr, fenahkların içinden ancak scrbcst ve hür hareket ederek süziilüp çıkabilir. Bu itibarla basın hiirriyetinin yani zekâ ve akil hürriyetinin faydası mutlaka, zararına galibdir.» Jefferson aynı şeyi başka türlü ifade ediyor: «Basın hiirriyetini mi, parlamentoya ve diğer müesseselere tercih edersiniz, yoksa. parlamcntoyu mu? Basın hürriyetine diye bir sual soracak olursanız. derhal, basın hürriyrtini bütün diğer müesseselere «ercih ederim. Çünkü basın hürriyeti yolile, bütün o diğer müesseselere ulaşmak mümkündür.» Sheridan ise. bu fikri aynen ele alıyor ve başka bir ifade ile süslüyor: «Ben razıyım. diyor, basın hürriyeti olmıyacağına, parlamento olmasın hür secim olmasın, bakanların mcsuliyeti olmasın. milletten verjri tarhetsinler, fakat, yalnız basın hürriyetine dokunmasınlar. Bütün bu kötülüklerin hep*i basın hürriyeti yolile ıslah edilebilir, fakat, eğer basın hürriyeti yoksa. gerçek manasile. ne paılamentodan. ne seçimden, ne de meşru bir devletten bahsetmek mümkündür.» * * * Muhterem okuyucularımrn huzuruna şimdi tarihi şahid olarak getirmek, ve önlerine asırlann hesabmı veren bir bilânço ile çıkmak istiyorum. İleri sürülen bütün mefruz zarar ve kötülüklerine rağmen basın. hiç bir içtimaî terakki hamlesini durdurmamıştır. Buna mukabil. gazete ve gazeteci bütün inkılâblarm, bütün ileri hamlelerin öncüsü ol Beklenmekte olan Amerikan SERVEL MARKA ile i§1er GAZYAĞI BUZ DOLABLARI'nm Yeni Modelleri Geldi Umumî Mümessilliği: f Feriköyünde Cıvelek sokağında 54 numaralı ıkı katlı ahşab ev, yağan yağmurların tesırıle çökmuştur. Bu inhi dam neticesınde ev sahibi Tevfık Kutla vucudunun muhtelif yerlerinden yara lanmış. hastaneye kaldırılmıştır. Blr ev çöktü, ev sahibi yaralandı KüçÜk Haberler Şerefeddin Alemdar ve Kardeşleri Bahçekapı Kuiİu Han îstanbul Telgraf: ALEMDAR Telefon: 22481 Galib Kemalî Söylemezoğlu'nun eşsiz HARİCİYE HİZMETİNDE 30 SENE Fserini mutlaka okuyunuz. ŞAKA Matbaası ve maruf kitabçılarda İKI B Ü Y Ü K YILDIZ ' m Heyecan... Aşk... Ve Macera... dolu şaheseri. CÂSUSLAR SAVASI (ŞEREFSİZLER) «Dıs Honored» MARLENE DİETRİCH VİCTOR MAC LAGLEN Perşembe Aksamı • TULÛAT ve Orta oyununun son sanatkârlarından Dumbullu Ismaıl için aun Şehır Tıyatrosunda bir jubıle ya. pılrmş, Vali ve Belediye Başkanı Fahreddın Kerim Gokay bu sanatkâra bizzat tac giydirmiştir. •• VALİ yann akşam saat dokuzda. * İstanbul radyosunda, bu ayın Şehır saatını açarak halka bir hitabede bulunacaktır. ir GENC ressamlarımızdan Haşmet Akal tarafından tertıb edilen resim sergısi bugun saat 18 de Sanat Dostları Cemiyeti galerlsinde açılacaktır. Sergi 15 gun devam edecekür. •*• YARDIM SEVENLER Derneği Bey. ' oğlu şubesi tarafından 11 '3 950 cumartesi gunu saat 16 den 20 ye kadar Taksim Belediye Gazinosunda bir Kokteyl parti tertib edilmiştir. Butün yardım sevenlerin iştıraki beklenen bu partinin guzel olacağı muhakkak sdyılmaktadır. * MAHDUD Mesuliyeüi İstanbul Yorgancı ve Hallac Sanatkârları Kooperatıfinin 1949 faaltyet yılına aid genel kurul toplantısı yann sabah saat 10 da Eminönü Halkevmın buyuk salonunda yapılacaktır. • CUMHURIYET Halk Partisi Vilâyet Balosu. martın 25 inde Taksim Belediye Gazinosu salonlarında verile. cektır. ' ' Balonun çok güzel olması için seçkin bir heyet çalışmalarını bitirmek uzeredir. Cemaziyelevvel 18 Salı v> < Vatsı Oğle I İ L E ve ELHAMRA da I V. E. Ikindl İ I O 6.26 12.26 15.39 18.07 19.35] 4.47 12.19' 6.18i 9.32 12.0C 1.30 10.40 Matbuat hürriyetinin memleketin bütün faalivet sahalarında yaratacağı kırbaclayıcı tesiri inkâra imkân yoktur. Memlekette gerçek ve hakikî murakabeyi kuran basmdır. Bütün tarih boyunca, basın hürriyetinin fenalıklarından bahsederek, onu çeşidli yollardan susturmak yoluna gidildiği malumdur. Hemen her memlekette bu baskıların tarzı ve çeşidi birbirine müşabih olmuştur. Buna rağmen, akil, ve ız'an, bütün mahzurlarına rağmen daima basın hürriyetinin taraftarlığım yapmıştır. Bu arada bu mevzuda söylenen sözleri hatırlatmayı iüzumlu buluyorum. Fransada İkinci Empire zamamnda gazeteler baskı altındaydı. Basın şeref ve haysiyeü yıkıyor, demagojisile, fikir hürriyeti söndurülmüştür. O tarihte ise Türkiyenin büyük bir kısmı step Thiers şu sözleri söylüyordu: haline gelmiştir. Her geçen günde «Ben. hırsızlıkla itham edilen de biraz daha gelmsktedir. Orman namuslu insanlar tarafından idare hakkındakı alâkamız nelerdir bilır edilmeyi, bize namuslu olarak tarnisiniz? nıtılan hırsızlar tarafından idare Kereste tüccarı için baltasmı edilmeğe tercih ederim.» Fransız ihtilâlinin giyoüni gibi işleBismark, otoriter mizacı ile, gatebilecek bir saha, köylü için istediği şekilde katletmesi lâzım gelen zeteleri yerlerde sürünen hayvanbir av, politikacılar için rey avcı lara benzetiyordu. Ona şu cevabı lığında kullanılmağa lâyık bir sö verdiler: cGazete insan mizacının aynasıdır. İnsanları yerlerde sümürge .. Ormanlarımız yok oldukça. ikli ründürürseniz gazeteler de sürümimizin gittikçe çölleştiği, yağmur nür.» Gabriel Tarde ise, gazetelerin ların, hava rutubetinin, toprak rutubetinin taksim ve tevziınde, yaptıkları polemiklerle halkı aldatmeyva, sebze ve toprağın her çe tıkları hakkında, politikacıların ileşid mahsulünü yetiştirmekte kısır ri sürdükleri tenkidlere: «Hatib ve ı>olitikacı gazeteden laştığı kimsenin umurunda değildir. Orman. her istiyenin zalimane daha tehlikeücİir, diyordu. O demabir şekilde sağabileceği bir inektir. goji yaptığı zaman halk hitabetini sürükleniyor. Ama o ineğin ne oakımı, ne beslen tesirine kapılarak mesi, ne hastalıklarının tedavisi Halbuki gazeteyi okuyanın muhakimseyi ilgilendiren bir mesele de keme etmeğe vakti vardır.» Gazeteler hakkında ileri sürülen balta ğildir JCöylü istediği gibi b l atamıyor mu? Kızar yakar. Onun tenkidlerden biri de, gazetelerin cehalet yüzünden işlediği bu cina objektif olmayıp havadislerde sübjektif hareket ettikleridir. İnsan da böyledir. Gazeteci, hüküm veren bir hâkim değildir. O bazan bir fikrin davasını güden insandır. Bu itibarla tıpkı politikacı gibi, sübjektif hareket eder, ona (sen objektif hareket etmiyorsun) diyen insanın, serzenişinde, sübjektif r>ir bis yok mudur? Kaldı ki, politikacı, hatib, hâdiseleri bir topluluğa, sübjektif olarak aksettirdiği zaman onu tekzib edecek bir imkân da yoktur, kaldı ki, gazetelerden birinin gizlediğini diğeri açıklar, umumî efkâr derhal hâdiselere muttali olur. Burada tirajın da rolü çok azdır. 500 binlik bir gazetenin sakladığıru on bin basan bir vilâyet gazetesi gün ışığına çıkardığı zaman, haber derhal ortalığa süratle yayüır. NewYork Gazeteciler Cemiyeti eski başkanı Conrath: «Bir gazetenin tirajı ile içtimaî ve siyasi nüfuzu arasında her zaman münasebet bulunmaz.» Diyordu. Doğrudur. Milyonlarca basan havadis gazetelerinin yanmda bir kaç bin tabeden bir fikir dergisinin nüfuz ve tesirinin daha muştur. O daima cemiyeti ileri götüren bir muharrik kuvvet olarak yaşamıştır. Gazete iki tarafı keskin bir bıçaktır, fakat acaba, hiç bir zaman ve hiç bir yerde basmdan memnun olmıyan iktidar da öyle değil midir? Ve acaba beşeriyet; iktidar tezile, basın antitezinden: doğan bir yuvarlanma içinde ilerleme sentezleri yapmıyor mu?.. Basından bu fonksiyonu kaldırdığ'nız zaman. içtimaî ilerlemeyi durdurmuş olmuyor musunuz?.. Bütün tarih boyunca, müsrtebidler, diktatörler, basın hümvetinden daima korKmuşlardır. Fakat ölüme çare bulunamadığı gibi. müstebidin de tarraka ile yıkılmasına hiç bir zaman İşte bu büyük otcl bolluğu \e uçare bu'.unamamıştır. cuzluktur ki İngiliz seyyahlarını, Buıjünün cazeteciliği bir taraftan hiç şüphesiz Amerikalıları ve dihcrkcsin alâka ve kıskanchğını ğer memleketleıin turistlcıini italcelbeden bir meslektir. Onun &)ir yaya akın ettirmektedir. Türk Tutunları arasında kendisine yer bu iizm* Kurumunun son bülteninde Irrmvpn veya o sütunlarda kendi şu rakamları okudum: 1949 yüında Fransaja 2,765.000 sini methettiremiyen insan, kamburun güzele düşman oluşu gibi. turist gelmiş ve bunlar 50 Piiljar gazete'e düşman olur. İnsan oğlu frankhk, (400 miljon Türk liıalık) vazmak ve havranlık toplamak, döviz buakmışlardır. A>nı yıl içinfikrinin beğenildiğini görmek ister. de İtalyayı 2,786.000 sey>ah ziyaret Tenkid edilmek değil methedi'mek etmiş; bunlar da 120 mihar lirtllik istcr. Bunları istihsal edemezse ku (529 buçuk milyon Tüık liıalık) suru beşerî egoizmınin icabı ola döviz bırakmışlardır. Bakalım 1950 yıluıda, mem'ckctırak kendinde değil, gar.etede bumize ne kadar seyyah gcleces? islur. tanbulda, şehrimizin «dışı seni j a Gazete yağmur gibidir. Yağmur kar, içi beni. nevinden o harikıılabazan seller yapar, mahsulleri süde güzel manzarasından, mııhte^m rükler, ortahğı birbirine katar. Facamilerinden, bazı müzelerinden kat, yağmur olmazsa havat da olve Kapabçarşısından başka, otel, maz.. Onun bazan büyük olan zakonfor, eğlence ve ucuzlıık nanıma, rarlan yanında hayatî ehcmmiyeti seyjahları memnun edecek hiç bir de vardır. İşte gazete de öyledir. şey olmadığı için, bize gelen styBir gün topraklar üzerinde yağmur yahlar da, yalnız 24 saat kalırlar ve kesilse, nehirler aksama hayat naBritannic vapurunun seyjahları sıl sönerse, kötülüğü ile beraber, gibi, adam başına oıtalama 2025 gazete işlemez hale geldiği zaman dolar buakıp gideıler. Buna da güda içtimaî hayat da öylece tereddi kür değil mi? eder. 1933 te Fransada kabine kuran devlet adamlarından biri: «İdare ve siyasetime karşı gazetelerin yaptıkları tenkid ve hücıımlar beni çok memnun ediyor, diyor. Çok haksızlık ettikleri, ihtiraslarına mağlub oldukları oluyor. Fakat ben bu hücumların arasmdan kendime yarayan şeyleri bulup çıkarıyorum.» Aynı adam ellerile gözlerini kapıyor ve tevahhuşla ilâve ediyor: «Ya hürriyeti matbuat olmasa ne yapardun? Karanlıkta yol bulunur mu? Gazetenin haksız ve ihtirasına mağlub olan yazıları bile ortalığa ışık serper...» * * * Aııadolu Ajansı tazminata mahkum oldu Anadolu Ajansı aleyhine açılan taznıcıat da\alarından bırir.cbı Ankara Ikıncı Ticaret Mahkemesmce karara bağlanmış ve Anadolu A]ansı Fahir Koseoğluna 4500 lira tazminat oderaeğa ınahkum olmustur. 19 seneüenberı bu muessesede çalışmakta bulunan Fahır Koseoğlu bılâ sebeb vazıfesme nıhayet verilmış olmasından dolayı Ajans aleyhır.e dava açmıştı. Bu davadan başka Anadoiu Ajansı aleyhine açılmij daha 10 dava vardır. BJfflN NU/UA/1 yüzü ve vücudü mumyalı olarak duruyor: İnanılır şahsiyetlerden nakledilen bu sırrı «Resimli Tarih Mecmuası» üşa etmektedır. «Resimli Tarih Mecmuası» bütün tarih yazarlarının ve aile arşivlerinin yardımile çıkmakta dır. Birinci saymın i>incü ve ikin ci sayının ikinci baskıları hazırlanmaktadır. Basılınca ilân edilecektir. Toplu alacak okul kooperatiflenne kolaylık göster:lir. Adres: Posta Kutusu No. İS İstanbul. Sevgili kariler bir an için. memlekette basın hürriyetinin yok olduğunu farzediniz... Derhal iktidardaki insanlarla milletin arasına, riyakâr ve dalkavuklardan mürekkeb etten bir perdenin girdiğini görürsünüz... İdare edenlerle edilenlerin rabıtası kalmaz.. ıstıfa kaidesi tersine işlemeğe başlar. Ehramm zirvesine doğru şirretler ve ahlâksızlar tırmanır.. iyi insanlar onlann şerlerinden korkarak birer tarafa sinerler.. nüfuz suiistimali hırsızlığa, rüşvet ve irtikâb soygunculuğa inkılâb eder. Bir millet üç beş tane soysuzun istismaruıa uğrar ve böylece cemiyet kendi bakiyesi içinde peydahlanan ufunetleri delip boşaltamaz, uzviyet zehirlene zehirlene bir gün kangren Tarihî 'büyük sır: «Fatih» in olur. İTURBİ KONSERLERI hakkında Üstad İtıoıbi'den bugün aldığımiî telgrafta, Fransız Hava Yollarındaki grev dolayısile, İstanbul seyahatinin inkıtaa uğradığı ve şehrimize ancak bugün İtalyan Hava Yollarına aid uçakla gelebileceği bildirildiğinden 6 Mart resitali bizzarur 8 Mart çarşamba akşamma bırakılnuştır. 9 Mart saat 18.30 orkestra konseri ile 13 Mart saat 21 deki resital de değişiklik yoktur. Keyfiyeti teessürle bildiririz. Yeni matbuat kanunu bize özKONTİYA lediğimiz hürriyeti getirirse, cemiyetimiz sağlam bir bünyeye kavuşuyor diye sevinmeliyiz... Onun içindir ki, yeni kanunu hükumet getirirken millî sağlığımız kuvvetleniyor, diye çok, çok memnun oluyoruz. ••• öksürüğü keser. I H I MiİHİM ILÂN I TURÂLİ Tıbbî Spesiyaliteler ve Kullanışları Kitabının ilâveli ÎKÎNCİ TAB'I ÇIKTI. Kitab. 12X16 eb'adında ve Pandazot cildli olup fiatı 6.00 liradır. Umumi Satış Yeri: HAK KİTABEVİ Beyazıd, İstanbul ve baslıca kitabcılar .Yann Çıkıyor.