Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 Subat 1950 CTMHURiYET BtR DAKİKA ; Amerika siyaselinde yeni geüşmeler Amerîkanın atoma karsı hazırlıkları Baştarafı 1 incı sahıiede karşı korunmalan hususunu göruşmüştür. Bugün öğrenildiŞine göre, atoma karşı sivil müdafaanm ne şekilde yapılabileceğini araştıran komisyon üyelerine ileili çevreler şu noktayı açıklamışlardır: « Atom bombasına karşı yegâne müdafaa çareleri, düşraan atom tesislerini takrib etmek ve atomu taşıyacak uçakları hedeflerine uInşmadan devirmektedir.» Bununla beraber önümüzdeki ay içinde sivillerin talim ve terbiyesi için iki kurs açılacaktır. Bu kurslar radioıojik kontrol sahasındaki talim ve terbiye üe doktorların. hastabakıcıların ve dişçilerin atom infilâkırun tıbbî tesirleri h^kkmda talim ve terbiyelerini ihtiva etmektedir. Diğer taraftan Amerikamn 24 eyaletini temsil eden uzmrmlar da bir toplantı yapmtşlar ve «uçak dinleme postalar!nın> kurulması işini görüçmüslerdir. Rusya üzeriııde düşürüldüğü böylenen mcçhul uçak eBana bu malumatı veren şahıs Rumanyada yuksek rütbeli bir Sovyet memurunun hazır bulunduğu bir ziyafete iştirak etmiştir. Her hangi bir sızıntı ihtimaîini böyle bir muhitte akhna getirmiyen Rus şunları söylemiştir". Folitburonun muhtac olduğu yegâne şey, Atlantik devletlerinin daha 24 ay fiîliyata geçmeden konu=mağa devam etmeleridir. İki yıl sonra Rusya kendi şartlarını dikte edebilecek kadar kuvvetli olacaktır.» Amerikanın müdafaa plânlan Washington, 13 (a.a.) Askerî uzmanlarm kanaatmce, Bırlesik Amerikanın müdafaa plânları mkışaf etmiş vaziyettedır. Komünıst tecavüzüne uğrıyabilecek mevkıler strateiik harıtalarda tesbıt edilmekte, ve birlıklerin vaziyeti görüşülmektedır. Süveyş kanalı taarruz üssü haliııe gcliyor Kahire, 18 (a.a.) Kahirede bulunan müşahidlere göre, Süveyş kanalı bölgesı artık b'r savunma kalesı ve İngiliz İmparatorluğunun Uzak Doğudaki toprakları arasında hayatî önem de bir münakale hattı değil, daha ziyade Rusyanm güney batı kısmma karşı b.r taarruz üssüdür. Bunun içindir ki İngiltere, Süveyş kanalı bölgesinde garnizonunu muhafaza etmeğe azmetmişt r ve Amerika da İngilizlerin bu bölgeyi tahlıye etmemesi kararını kuvvetle desteklemekte dir. Z ra, müşahidlere göre Rusya ile bir ihtilâf vukuunda Amerikan hava kuvvetleri bu üsse yerleşecektir. Üçler arasında toplantı , Baştarafı 1 inci sahifede nerjisinin milletlerarası kontrolunun gerçekleşmesini önlemekle suç landırmıştır. ! Baabakan, Büyük Britanyanın . Birleşmis Milletler kanalı ile an 1 laşmaya varmağa hazır olduğunu söylemiştir. j Cripps de Churchill'in teklifini. reddediyor Londra 18 (a.a) ingiliz Maliye Bakanı Sir Stafford Cripps, Port Sunlight'a verdiği demeçte Churchill'in bir atom konferansı yapılması yolundaki plânmı Sovyet Rusyanın işine yarayacak bir siyasî oyun olarak vasıflandırmıştır. Mevsimi geliyor Karikatür sanati elimden gelseydi, şöyle bir resım çizerdım: Yırtık, pırtık bir ev. Damı tam Türkiye haritası. Üstünde biri gözlüklü (Celâl Bayar D. P.) diğeri kulakhkh (Hıkmet Bayur. M. P.) üçüncüsü de (şişmanca. Hılmi Vran. C. H. P.) üç kedi resmi yapar ve altına şunu yazardım: Dam üstünde kediler, Mırnav ımrnav dediler.. D. N. Okullarımızda ahlâk dersleri Haftada Bir okutulrnası isteniyor Pazarlık 1 inci sahifede rm mütesaviyen faydalanıp faydaiçin özel bir program tatbikini is lanamıyacaklarım sordu. tedi . Sualine gene kendisi cevab veHukukta tetkikat kürsüsü rerek buna imkân olmadığını bu Fuad Hulusi Demirelli de söz i=krin arzulandığı gibi başanlmaaldı. Memleket çocuklarınm yetiş sı için herşeyden önce bucak teştirilmesinde Millî Eğitim Bakan kilâtının ele almıp yeni bir şekle lığınm önemine işaretle teknık ma sokulması gerektiğini soyledi. lumat veren müesseselerin nazarî Aldoğan bu okullann îstanbul, bilgiler verenlerden savı bakımm İzmir, Ankara gibi, büyük şehirdan çok olmasını söyledi. Fuad Hulerde açılmasınm neticeye tesir lusi Demirelli, Hukuk Fikülteleri etmiyeceğini, bu okulları bütün son sınıflarına bir de tatbikat kürmemlekete dağıtmak icab ettiğini süsü konulmasmı faydah bularak, izahla. aksi halde köylü vatandaşHukuk Fakültesi mezunlarına meclarm büyük şehirlere gelerek bu burî tutulan stajlarm hiç de ciddî olmadığını belirtti. Bu arada orta mekteblerden istifade edemiyeceöğretirr.in yeniden ele alınmasını ğini bildirdi. istiyen Demirelli, son günlerde, Lstanbuldan fcaşka yerlere tayin edilen okul öğretmenlerine temas ederek, maaşı az olan ilk okul öğretmenlerinin başka bir yere nakledilmelerinden mutazarrır olduklarını, bulundukları yerlerde terfıhlerinin daha iyi olacağını, çünkü diğer bir yere gönderilen öğret menin kendisini mağdur sayacağından vazifesini şevkle yapamıyaeağım anlattı. Demirelli sözlerine devamla. hususî mekteblerin, Millî Eğitim Bakanlığına yardımcı olduklarını. bu bakımdan kurulmalarına mâni olunmamasmı yerinde buldu. Mekteblerde talebelere bilhassa cümle teşkilinin iyice öğretilmesini istedi. Ahlâk dersleri Salih Inankur da mekteblerde. ahlâk derslerinin okutulmasını, dil meselesinin artık bir düzene sokulmasmı ve ilk okul öğretmenlerinin maaşlarına zam yapılmasını gerekli buldu. îbrahim Refik Soyer ise, eski eserlerin ve anıtların korunmasmı istiyerek bu husustaki görüşlerini anlattı. Niyazi Aksu, İstanbulda kapatılan Yüksek Muallim mektebinin yeniden açılması ve Beyazıdda Talebe Yurdu olan eski binanın yıkılmasrnı rica etti. İsmail Hakkı Baltacıoğlu da uzun ve hevecanlı bir konuşma yaparak, Bakanlığın çalışmalarım takdir etti. Teknik eğitimde olduğu gibi, eğitimin diğer bloklarında da yaratıcı, yapıcı, yeni bir pedagoji sisteminin tatbik edilmesini lüzumlu gordü, okulların bir ahlâk yuvası haline gelmesi için buna göre. tedbirler alınmasını istedi. Dr. Fakaçelli azınlık okullarma yapılan yardımları şukranla kaydetti ve bunun devamını rica etti. Recai Güreli, Eminüddin Çeliköz, Orhan Seyfi Orhon soz aldılar. Bu mevzudaki düşüncelerini belirterek bazı temennilerde bulundular. Kö} lünün okutulması Bundan sonra, kürsüye gelen Gcneral Sadık Aldoğan, bugün 40 bin köyde oturan 14 milyonun okutulması meselesine temas etti. Millî Eğitim Bakanlığına ayrılan 200 milyon liranın kaçta kaçının koylere harcandığını sordu. Sadık Aldoğan. bu paranın bütün memlekete şamiî olmasını ve memleketin her tarafında y?şıyan vatandaşların bundan mütesaviyen faydalanması gerektiğini anlattı. Halen köylerde bulunan 14 milyonluk top luluğun iptıdaî bir topluluk manzarası arzettiğini, öğretım alanında yapılacak hamlelerde bilhassa bu büyük kütlenın dıkkate alınmasını söylerken; cSözlerim yanlış anlaşılmasın. Ben demiyorum ki, Millî Eğitim Bakanlığı çahşmamıştır, muvaffakıyetle çalışmıştır. Fakat ben, bütün vatandaşların kısa zamanda, verilen bu para ile okutulmasım istiyorum. Ben, işlerin bir prensipe bağlanmafinı faydah buluyorum.» dedi. Açılacak sanat mekteblerine de temas eden Aldoğan 70 milyon lira ile açılacak sanat mekteblerınden bütün vatandaşlaDr. Kâmil İdil oturduğu yerden «Köylerden gelen Universite mezunlarımız var» diye seslenince, Aldoğan şu cevabı verdi: «Konuşurken hesabh kitablı konuş gözüm. Parası pulu olan çocuğunu okutur. Bunlar memlekette kaç tanedir.» Sadık Aldoğan sözlerine devamla: insan hakları beyannamesinin 22 nci maddesinin ikinci fıkrasmda (Herkes bulunduğu yerdeki kamu hizmetlerinden müsavi surette faydalanır) denildiğini bu bakımdan hiç olmazsa ilk tahsilin bütün memlekette biran ewel neticelenmesinin uzun senelere bırakılmamasmı istedi. Okullarda Eğitim isleri yanmda morale de dikkat edilmesini söyledi. Ve sözlerini şoyle bitirdi: «Millî Eğitim Bakanlığını tebrik ederim. Çok iyi çahşıyorlar. Geceli günduzlü uğraşıyorlar. Kendilerine teçekkür ederim.> Bundan sonra Vehbi Kocagüney ve Necmeddin Sahir Sılan da konusarak bazı tetnennilerde bulundular. Vakit geciktiği için pazartesi günü toplanmak üzere oturuma son verildi. Pazartesi günü Millî Eğitim Bakanı ileri sürülen tenkid ve temennilere cevab verecektir. Yazan: Fahri Celâl Bir eski ahpabım vardı. Çok sık görüşmemize imkân yoktur. Fakat buluştuğumuz zaman da biribirimizin tâ göz içine baka baka öyl« candan konusuruz. Acaba daha sık görüşebilseydik daha mı az heyecanlı olurduk? Hadisi şerifi bilirsiniz: Zirni gabben tezded hubba buyurulur. Yani beni hergün değil de gün aşırı ziyaret edersen muhabbetimiz daha ziyadcieşir manasınadır. Bazan sokak ortasında, bazan vapur iskelesinde karşılaşınca, hadisin sırrına ere ere, dalar dalar gideriz. Hattâ bir defasında Yenicamiin merdivenlerine oturmuştuk da güneşin battığınm güç farkına varmıştık. Evet insandan başka hangi mahluk görüşür? Bir garblı üstadın dediği gibi insandan iyi yüzen mahluklar vardır: Bahklar. İnsandan fazla koşanlar: Geyikler, insandan daha güzel uçan kuşlar, insandan güzel öten bülbüller vardır. O halde insan neye yaratümıştır? Elbette konuşmak için... Geçen gün dosrum beni Beyoğ» lunda çevirdi. Meğer bir kumaş alacakmış. Bir büyük mağazaya beraber girmemiz lâzım geldi. Fakat kumaştan anladığım için beni yamna almış değiidi. Dükkânın mahcub edici havasının içinde birinl indirdi, bir başka topu indiremedi. Ötekini reddetti. Berikine açık renk dedi. Birini genc işi buldu. Kimine çürük, kimine bayağı derken bir başkasmdan hoşlanmadı. Toplar tezgâhın üstüne indl, raflar boşaldı. Memur yaşlıca bir adamdı. Fakire benziyordu. Kan ter içinde, ama hiç bir keyfe hayır demeğs ahşmadan yetişaniş sabırlı bir zattı. Bana gelince ben bunalmı; bir haldeydim. Hani bir atalar sözü varAr: Dostunu bir de alışverişte gör der. Meğer benim tor kondur» madığım yâri kadim amma da çin» geneymi^, utanması, sıkılması yok« muş, alacağı üç metre kumaş için, elinden gelse, koca mağazayı altüst edecekmiş, bak etrafının bile farkmda değil, sade alacağırun üstün» kapanmış, sadece arzusunu yerin» getirirken oradaki insanlann gözünijn önünde ne hallere geldiğinia bile umurunda değil diyordumDüşünün, yemek yerken bile, çaya şeker atarken bile terbiyeli olmak, bir takım âdaba riayetli bulunmak mecburiyetindesiniz. Halbuki benim ahpabım kimsenin vereceğl hükme metelik bile vermeden, satıcıj'a acımadan habire top indir» tiyor. Şu kadar senedir demek ben kendini tanımamışım, demek bana kendini yutturmuş, durmuj diye kendi kendime söylenip duruyordum. Derken bu sefer de evvelce b ğcnmediklerini bir daha gözden geçirmeğe kalkışmasın mı? Yığınla» nn altından, kimseye acımayı ak« Jına getirmeden, aynı kumajı tekrar çıkarttırmak zulmüne kapılı» yordu. Beri tarafta ben junu da adam sanırdım,. Meğer amma da garib şeymiş, hay tanımaz olaydım. Hele kırk senedir gösterdiğim muhabbete... Asıl ona acıyorunı diye homurdanırken kaç defa mü» dahale edeyim: Eh yeter artık, belli ki almağa niyetin yok. Fakat bizden de mi utanmıyorsun?.. diyeyim dedim. Nihayet birisine karar verir gibi oldu. Şöyle sekiz on dakika eli, alacağı maluı üzerine, sahib çıkarcasına konmuş, düşündü. Sanki bit kıtayı satm alacakmış gibi, sonunda büyük bir hâdise çıkacakmış da şimdiden önleyormuş gibi, daldı daldı gitti. Netice lehimize tezahür etmiş olacaktı ki fiat sordu ve asü felâket de ondan sonra başladı. Felâket, çünkü bizim ahpab bu sefe* de pazarlığa kalkışü. Hırsımdan çatlayacak, kalbim duracak, ölecektim. Öyle bir mağazada pazarlık ne demekti? Fiat maktu, alimallah böyle bir tekliften sonra adamı ayıblaya ayıblaya kapıdışarı ediverirlerdi. Kulağına eğileyim, nefesimden ateş saça saça: Haydi buradan gidelim, açıkça, niyetin yokken, buraya sen neye geldin, beni neden sürükledin? Çıkalım, fena oluyorum, diyecektim. Fakat ne dersiniz, şaşılacak bir şey oldu. Onlar da sıkılmadan, u Arkast Sa. 4, Sü. 4 te iyasî müsahidlerin görüşüne gore Birleşik Amerika Cumhuriyetlerieni v e nin umumi siyasetinde > mühim bir gelişme başlamak üzeredir, hattâ başlamıstır da. Çünku hâdiseler bir takım tecrübc mahsulü kanaatlerin ortadan kalkmas,na ve yeru kanaatlerin hasıl olmasına sebeb olmustur. Mesela 1948 de yapılan Cumhur Başkanlığı seçimleri sırasında hükıim süren kanaatlerin bin Sovyet Rusyamn hedefleıine varmak için barış yolunu tutacağı, yahud «muslihane hulul» üe iktifa edeceği merkezinde idi! Gene bu sıralarda huküm süren ikinci bir kanate göre Amerikanın atom bombası inhısarı bir müddet devam edecek ve bu Mİâh Sovyetler tarafından vukuu muhtemel herhangi tecavüzü bnlemeğc kâfi gelecekti. Onun ıçm Amerikanın soğuk harhi kazanması için vakti vardı vc cninde 5,0nunMarakaş (Fransız Fası) 18 (A. o'a bu harbi kazanması mukadder P.) İngiliz «Intelligence Digest> dergisinin editörü Kennoth de di. Courcy bugün As^ocıateJ Fress'in 1948 seçimleri sırasında hüküm Marakes'deki muhabirine verdiği süren bu kanaatler müdafaa işle yazılı demeçte, geçenlerde Rusyarinin yavaslatılmasına saik olmuş nın bellibaşh atom endüs'rısi merise de daha sonraki hâdiseler bu kezinin fotografım çekmek üzere kanaatlerin doğıu olmadığını ve bir teşebbüs yapıldığmı fakat Rusbunların yerine durııma ujgun ye larm, bu iş için kullanılan uçağı ni kanaatkıle hareket etmek icab «yeni şekilde bir uçaksavar ateettiği anlaMİmıstır. Çunku bu de sile> düşürdüklerini ileri sürmüşrece süratlc \ukuu umulmajan tür. buhranların hepsi vuku bulmuş De Courcy, bu teşebbüse girişen So\>etler atom bombasını yapmıs dcvlctin ismini veremiyeceğini söy lar. hattâ bir rivayete göre hidro lemış ve kendi^ine bu malumatı jen bombasını da yakında tecrübe veren şahıs hakkında da şöyle deedeccklerdir. Uzakdoğuda buhraıı miştir: safhası birdenbirc inkisaf etmiş Sovyetler Hindi Çinideki âsileri tanıyarak Güneybatı Asyayı da istilâ etmek niyctintlc olduklarını göstermişlcr, Avrupada da pcyklerini faaliyete geçirdikten başka Avnsturya sulhünü de yapmamak ve hiç bir vcrinden çckilmemek ni\etinde olduklarını apaçık belirtmislerdir. Buna karsı Amerika Cumhur Baskanı Mr. Truman evvelâ hidrojen hombasını gelistirmek için emir vcrmiş ve Amerika dış polıtikası esaslarının yeniden tetkik olunmasını istemiştir. Bu tetkikin verdiği ilk mühim kanaat, Sovyet Rusya ile anlasmanm imkânsızlıgı idi. Bunun doğııracaeı kanaat iso bir Amerikalı müsahide göre şu merkezdedir: <Soğuk harbi. hakikî harb tanımak! Gerçi bu hakikî harb sırasında fiîlen doğüş olmıyacak ve mcrmiler patlamıyaeaktır. Fakat hakikî harb gihi bütün insan kuvvetlerini ve bütün millî gücünii faaliyete geçmeğe hasredecektir. Çünkü ya teslim olmak, yahud bu hareket «amnı seçmekten başka çare kalmamıstır... Zaten Mr. Acheson'un son demecinden de bu mana çıkmakta idi. Mpdem ki Sovyet Rusva ile anlasmağa imkân yoktur, o halde onunla do?üsmek icah ediyor, demcktir. Fakat dö&üs fiili mahiyette olmıjacak, belki heryerde Rusyaya karsı koymağa, heryerde onu tehdid ermeğe mııktedir olmak şeklini alacaktır. Çünkü Sovvet Rusyanın anladığı dil, bu dildir. Amerikanın bir taraftan Avnıpavı silâhlamaça hız vermesi di|er taraftan Amerikanın bütün gücünü seferber edercesine faaliyete geçnjesi. nıııhakkak ki soğuk harbe de. onun açhğı yeni buhranlara da en kestirme mukabelcdir ve bunun tesiri çok çeçmeden kendini apaçık hissettirecektir. Ömer Rıza DOĞRÜL Ayasofyanın çökme tehlikesi Ayasofya müzesi içinde son zamanlarda yapılan sondajların tehlikeli bir durum yarattığı ve 16 asırlık binanın yıkılmak üzere olduğu hakkında bir müddettenberi şehrimizde dolaşmakta olan şayiar lar Ankaraya da akse miş ve Meclis kürsüsünde bir milletvekili bu meseleye temas etmiştir. Öğrendiğimize göre, b j şayiaların yayılması üzerine Ayasofya müzesi müdürii Muzaffer Ramazanoğlu, Bayındırlık Müdürlüğüne başvurmuş ve müdürlüğün kadrosuna dahil yüksek mühendis ve yüksek mimarlardan müteşekkil bir heye<in bu meseleyi tetkike memur edilmesini istemiştir. İstanbul Bayındırlık Müdürünün bizzat riyaset ettiği bir heyet bina içinde tetkiklerde bulunmuş ve dün raporunu açıklamıştır. Bu raporda belirtildiğine göre, bina içinde yapılan sondajlar binanın metanetine menfi bir tesir yapacak vaziyette değildir. Ali Erlekinin dün yapılan duruşması Baştarafı 1 inci sahifede müteakıb söz alan sanık: « Benim, Sabahaddin Aliyi parasına tamaan öldürdüğümü zan ve iddia ediyorlar. Halbuki Sabahaddin Alinin parası yoktu. Elinde ve avcundaki parasını cja kansma göndermişti. İşte Bayan Aliyenin şimdi okunan ifadesi de bunu ispat ediyor. Ben bu cinayeti işledim. Bunu itiraf ediyorum. Fakat millî hislerimin tesiri altında işledim. Orada, onun başına sopayı indirirken millî bir vazıfe yapmanın heyecanı ıçindeydim.> dedi. Sanık Ali Ertekin heyecanla konuşuyordu. Aynı zamanda gözlerinin de yaşardığı görülen sanık, sözlerine şöyle devam etti: « Ben hırsızlık ta yapmadım. Süvari alayında iken silâh da çalmadım. Onu yapanlar ve asıl hırsızlar başkalarıdır. Bunu da isbat edeceğim!» dedi. Bu sozler zabta geçirildikten sonra sanık vekili tarafından tnahkemeye bir mektub ibraz edildi. Süvari alayından Ramazan Yazman admda bir çavuş tarafından Ali Ertekine hitaben yazılnuş olan bu mektubda: Feftedeki duruşmada Mao Tse Tsung Moskovadan ayrıldı bir itiraf daha! Bajtarafı 1 incı sahıiede Vogeler verdiği ifade sırasında, Budapeştedeki Amcrikan elçiliği kanalı ile, istihbarat teşkilâtının Viyanadaki genel karargâhma raporlar gönderdiğini ve Viyana genel kararçâhının, doğu Avrupadaki Amerikan casusluk servisinin merkezi olduğunu söylemiştir. Vogeler, Amerikan ticaret atasesi Julian Smith ve ataşemiliter muavini yarbay Hoyne ile temasa geçmek suretile bu raporları gönderdiŞini söylemiş ve şunları ilâve etmiştir: « Ataşemiliter albay Kraft da, casusluk faaliyetlerini bilmekteydi. Kendisile yıllarca evvel Vıyanada tanıştığımızdanberi, sıkı dosttuk.» Vogeler, kendisine Amerikan elçiliği vasıtasile NewYorktan talimat gönderilmekte olduğunu söyle miştir. Bastarafı 1 inci sahifede bu kadar uzaması Pekin'de komürıist idareciler çevrelerinde mühim tepkiler husule getirmiştir. Bu çevrelere göre, Mao Tse Tsung Pekin'e döndüğü vakit vaziyetin hiç de bıraktığı gibi olmadığını görecek ve milliyetçiler ile Sovyet taraftarları arasmdaki uçurumun büsbütün açılmış olduğunu göre ce'.gir. İnönünün Konyadan da namzed gösterilmesi • • muhtemel > • Anksradan ver len malumata göre, Cumhur Başkanı inönünün milletvekillığı için Konyadan da namzed gösterilmesi muhteme!dir. Bu habere göre, Konya C.II. P. Vılâyet İdare Heyeti ve Konyanın 14 kazasmda C.H.P. idare heyetleri, Daımî Encümen azaları, müşterek bir toplantı sonun da Cumhur Başkanı İnönünün önümüzdeki seçimlerde Konyadan namzed gösterılmesine .karar vermişlerdir. İnonünün muvafakatini almak için bir heyetin de Ankaraya git tıği söylenmekted r. Leningradda ihtilâl feşebbüsü Baştarafı 1 incı sahıiede olmak üzere yeni bir Rus cumhuriyeti kurmaktır. Esasen bu işe karışanlar Leningradda toplanmaktadırlar. 1946 da Leningrad askerî bölgesi komutanhğından azledilen Mareşal Gomoray suikasdcilerin başmda bulunmaktadır. Suikasdciler arasında Sovyet ordusu siyasî mensublarile devlet güvenliği bak.mhğından memurlar ve komünist partisme mensub diğer bazı devlet memurları da vardır. Gazete son olarak, suikasdi hazırlayanlar tevkif edümiş olduklarmdan teşsbbüsün akim kaldığını ve bunun netıcesinde gizli olarak bir temizleme hareketine girişilsceğini bel.rtmektedir. Gürsuda hidroelektrik santralı kurulacak Bursa, 18 (Telefonla) İlçe merkezine bağlı Gürsu bucağmda bir hidroelektrık santralının kurulmasına karar verilmiştir. Durumu mahall nde inceliyecek heyet bugün Gürsuya gitmiştir. Burada istıhsal edılecek elektr k kuvveti ile bucağa bağlı yakın kdylenn de istifadeleri du=ünülrnektedır. * Bu sondajlar hakkında fıkrine müracaat ettığımız Ayasofya Müzesi Müdürü Muzaffer Ramazanoğlu da şöyle demiştır: « Ayasofya, 16 asırlık bir binadır. İyi bakıldığı takdırde daha 16 asır ayakta durur. Sondajlara gelince; bu araştırmalar neticesi 15 asırlık bir iddia çürümüş bulunmaktadır. Şimdıye kadar dünyanın bütün tanınmış ilim adamları Ayasofyanın Bı«Ali Çavuş! Sen müsterih ol zans İmparatoru Justinıen taraAllah büyüktür. Doğruların yar fından yapıldığına inanıyor ve dımcısıdır. Silâhları çalan sen bunu böylece kabul ediyorlardı. değılsin, Allah ergeç asıl hırsızHalbuki bina içinde yaptığım larm ayaklarını dolaştıracaktır.» sondajlar neticesınde ortaya çıdeniliyor ve bir çok isimlerden kardığım duvar bakiyeleri bu bahsedıliyordu. kilsenın Justınien tarafından ye Söz alan sanık vekili, mektub ni olarak yapılmadığını, Consda bahsedilen kimselerin dinle tant:n ve oğlu Constantıus taran lmelerinin esas müdafaaları ba fından inşa edilmiş iki bınadan kımından lüzumlu olduğunu işa müteşekkil bir mimarî armoniret etti. Bundan sonra da mü zasyonu olduğunu ısbat etmıştT. ekkili Ali Ertekin hakkında si B.naenaleyh Justinıen burada lâh çaldı iddiası üzerine ev\«elce 532 tarihınden sonra ancak bir verilmiş olan kararı bozdurmak restorasyon yapmak suretile buiç n en yüksek mercilere başvu günkü Ayasofyayı vücude getirrulacağını söyledi ve evvelce miştir. dinîen:len yüzbaşı Şükrü PolaŞimdıki Ayasofyada Justinien'e tın doğru şahadette bulunmamış a.d olan kısımlar kubbe, kubolduğunu bir daha iddia etti. benin ıstinad ettiği büyük keMüteakıben ihzaren celbedil merler, büyük mermer sütunlar miş olan tanık Mehmed Ali dın ve binayı tezyin eden büyük lendi. mermer levhalardan ıbarettir. Mehmed Ali, Ali Ertekini sü Hattâ bugün" gordüğümüz büyük vari alayından tanıdığını, iyi mihrab dahi eskı kılıseye aid bir adam ve arkadaş bıldığini mihrabın tâdil ed Imış bir şeklidır. ıfade etti. Bu kadar dedikodusu yapılan Savcının mütaleası alınıp kısa bir istişareden sonra diğer tanık ve «'hendek» tâbirıle kastedilen ların d nlenilmeleri için duruş sondajlan yapmamak tarıhî bir manm 18 marta tâlikine karar hakikati gömülü bırakmak demek olacaktı. Bu sondajlar biverildi. nayı hiç bir veçhile tehlikeye Bir ev çiğ altında kaldı, sokmamaktaydı. Mesleğıme 0lan bağlılığım buna müsaade eiki kişi öldü demezdi. Ayasofyayı Justinıen'ın Vakfıkebir, 18 (a.a.) İlçenin yaptığı hakkindaki yanlış iddiaLefkiye köyünde b.r ev çiğ al yı çürütecek olan bu hakikati tında kalmış ve evde bulunan bıle bile gömülü bırakmakla has çocuğunu kurtarmağa koşan an tasına bile bile yanlış teşhıs konesi ve çocuğu enkaz altında ka yan bir doktordan farkım olamazdı.» larak ölmüşlerdir. Memurların alabileceği borç para Baştarafı 1 inci sahifede racaatleri tophyarak Emekli Sandığınm Ankar3daki merkezine yollamıştır. Müracaatler orada tetkik edilecektir. Bu borclanmanın nasıl ve ne şekilde olacağını henüz kimse iyice bilmemektedir. Elde ettiğimiz bilgiye gore. 5434 sayılı T. C. Emekli Sandığı Kanununun 23 üncü maddesi, sandığm en çok % 5 faizle, ve en çok üç milyon liraya kadar memurlara kredi verilmesini mümkün kılmaktadır. Azamî iki yıl içinde ödetnek ve iki kefil göstermek şartile Emekli Sandığına kayıdh bulunan memurlar, üç avlık veya ücret tutarları nisbetinde borc alabileceklerdir. Diğer taraftan ihtiyac içmde kıvranan memur vatandaşları çok sevindiren bu karar, bir bakımdan ,zannedildiği gibi geniş ölçüde kredi imkânmı bahşedememektedir. İşaret ettiğimiz gibi, Emekli Sandığınm verebileceği kredinin tutarı en çok üç milyon lira olacaktır. Halbuki 200 bini aşan bir memur kütleti borc para almak arzusundadır. Meselâ, 50 bin memur borc almak için müracaatte bulunsa Emekli Sandığı ancak 60 ar lira verebilecek veya müracaatler arasında bir tefrik yapacaktır. Bu vaziyette memurların ihtiyacları karşılanamıyacaktır. Kocaeli tankeri havuzlanaca.k Kocaeli tanken bugım Izmırden lımanımıza gelecektir. Tanker derhal havuzlanmak ıi2ere fabrika ve havuzlara alınacaktır. Hür Fikirleri Yayma Cemiyetinin kongresi yapddı Hür Fikirleri Yayma Cemiyetinin yıllık kongresi dün saat 15 de Liman Lokantasmda yapılmıştır. Kongreyi dare edece's zevatm seçiminı müteakıb yıllık faal yet raporu okunmuştur. Dılekler faslında, aıdatlannı ödemiyen azaların Cemiyetten çıkanlması teklif edilmış. yeni idare heyetı seçimin. tak.ben kongre sona ermiştır. 4 9 PROF. NDIBUS'ÜN MACERALARI: MEVLİD Kıymetlı aıle buyutumuz babam merhum Sadreddin Gözübüyuk'ün Bu<?ün nöbetçi Eczanesi TAKSİM ECZANESİ Açık tır aziz ruhuna ıthaf edılmek uzere 19 2 950 pazar gunu öğle namazmdan sonra Teşvikiye camilnde Mevlidi şerif okutulacaeından arzu eden akrabalarımızın dostlarımızın. meslekdaşlarımla merhumu sevenlerin ve dindaşlarımızın teşrıflermi rica ederız. Necati Gozübuyuk T.C. Genc kadm, kalbini doliurup taşıran aşkın teşvikine uyarak, kocasına doğru eğildi. Gözleri yıldızlar gibi ışıldıyordu. Dudaklarını, Duan'm saçlarına değdirdi. Doktor, başmı öyle birdenbire yukarı kaldırdı ki, dudakları az daha birbirine değecekti. Jacquehne, belli beliraiz, insiyakh bir hareketle, geriledi. Belli belirsizdi, fakat tatlı hayali dağıtmağa bu kadar da kâfi geldi. Doktor da, karısını haşin bir hareketle geriye iterek uzaklaştı. Aşk komedyası oynamakta ne fayda var? Otomobildeki sevişmenizi görmedim mi? Bu adamm, kol larile sizi kucakladığını gördüm. Duan. bu feci hayali görmemek için yüzünü ellerile örtmüş'tü. Jacqueline, sapsarı kesildi; ayağa kalktı: Belford'u seviyorum mu zannediyorsunuz? Zannetmiyorum... Biliyorum.. Gördüm! Jacqueline'in mavi gözlerinde şimşekler çaktı. Beni ikinci defa tahkir ediyorsunuz! Duan, güçlükle nefes alarak durdu. Ko'tsrını uzaitı, genc kadını omuzlar'ndan tuttu. Ya siz... Siz... Sizin nazarınızda, mevcıH olm = ,1ıjImı biliyorum... Bana ehemmiyet verdiğinız yok! Jacqueliue, soğuik ve matrur bakışlarla doktorun yüzüne bakarak, cevab verdi: Size hiç sempatİTi olmadığmı zannetmek hakkınızdır, <tma başka birisini sevdiğimi söylemeğe hakkınız yok! Peki, 0 halde... Siz... Jacqueline, cümleyi bitirdi: Hayır, Belford beni ilgılendirmiyor, hiç bir zaman da ilgilendirmemiştir. Doktorun elleri. genc kadının omuzlarmdan ayrıldı. Duan, hakikatin hangi tarafta olduğunu anlamak ister gibi, kari£inın yüzüne dıkkatle baktı. JacQueline, soğuk soğuk: Geceniz hayırlı olsun! Dedi, salondan çıktı. Doktor, onun arkasından hole çıktı; karısının, topuklarında kanadlar varmış gibi, merdıvenleıden koşarak çıktığtnı gördü. Jackie! diye seslendi. Fakat hiç cevab alamadı. Bulunduğu merdiven basamağmdan, JacQueline'in odasına girdiğini ve kapıyı kapattığını duydu. Genc kadm, aşikâr bir perişanlık içinde idi. Duan'la bir daha nasıl karşılaşabileceğini düşünüyordu. Bununla beraber, haklı şiikâyetler ine rağmen, omuzuna dayanan saçlaruı, ellerini avuçlarında sımsıkı tutan ellerin canlı hatırasını unutmuyordu. Sevgi dolu kalbinin bütün şefkaüni ona sunduğu halde, karşılık, hakarettea ba$ka bk aor tnişti. Yaralı kalbi, her şey bitti artık! Her şey bitti! diye iniiyordu. Jacqueline, ertesi gün, doktora gözükmemeğe çalıştı. Fakat çay saatinde, Duan hiç aklında yokken eve geldi, derhal salona, karısının yanına girdi. Dosdoğru onun yanına gitti, ellerini tuttu. dolambaçh yollara sapmadan,, açıkça özür diledi. Heyecandan hafifçe =esi titriyordu. Jacqueline, rikkatlenmekten kork tuğu için, kocasının özür dilîğini kabul etmekle beraber çok soğuk davrandı. Peki Ronald, kabul, dedi; cirtık bunu unutalim! Duan, küçük mevkide kalmağı kabul edecek insanlardan değiidi. Avuçlarında sımsıkı tuttuğu elleri bıraktı, ayağa kalktı. ^ Yani, affetmek istemiyor musunuz? Çok âlâ, anladun. Dedi, odadan çıktı. Akşamına, bir iki satuhk bir pusla yazdı, Frida Beaumont'a briçe davetli olduğunu haber verdi. Ertesi günler Jacqueline tam manasile yalnız kaldı. Kocasının, yanında kalması için bir söz söylemesi kâfi geleceğini anlayamıyordu. Bu sözü, Duan halecanla bekliyordu. Genc kadm ise, onu söylemeğe cesaret edemiyordu. İkisi de, bu sıkıcı vaziyete bir son vermekten ümidlerini kesmişlerdi. Küllemiş ateşi, istemiyerek, tutuşturaa gelford oldu.. Üç hafta içinde, Walter nekahetini deniz kenarında geçirmesine doktorun izin vereceği kadar iyileşmişti. Hareket günü geldi. Doktor, son bir kere daha muayene etmek ü ' zere, Belford'un yanına gitti. Sonra, heyecansız bir sesle. hastasına Allaha ısmarladık» diyerek vedı etti. Fakat genc adam, onu bir işaretle durdurdu . | Duan, sizin hakkınızda pek kötü lâflar ettim .. Nadimim. Guldü, devam etti: Af taleb etmiyorum, çünkü hayatımı kurtardmiA daha doğrusu, bejTiimi kurtardınız! Aramızda mesele kalmamıştır >Hayır, tamamile halledilmis değildir. Belford, kısa bir sükuttan sonra kaza günü, hâdiseye tekaddüm eden saatler hakkmda, ona tam izahat verdi. Jac<3ueline bütün teşebbüslerimi reddetmiş, hattâ eski münasebetlerimizin zerre kadar kıymeti olmadığını söylemişti! Bu kadar dobra dobra konuşmamı mazur görün; fakat hakikati tamamile bilmeniz daha iyi. Doktor, ahenksiz bir sesle: Sonra? diye sordu. Sonrası şu: Onu zorla öpmeğe karar verdim. Büyük hata ettim, itiraf ediyorum, ama beni her bakımdan küçük jjüşürmüşltü. Ne münasebetle? «CUMHURİYET» in edebî romanı: ZİRAAT B \\KASI SERMAYESİ: 300.000.000 T. L. Kuruluş Tarihi: 1863 Vazan: Concordia Merrel Peki ama. üzülmek ne oluyor? Üzülmiycyim de sevineyim mı? Doktor acı acı güldü: Onu ölümden kurtardım işte. Daha ne i^üyorsunuz? Yüreğim rahat etti, tabiî: fakat bundan rok daha fazla bir şey isttİİPİmi tahn'in edemiyor=unuz, Ron^ld! JpCîueline, konuşurken, bileğini çrkio kurtardı v Bırdenbire, ağzmdan kaçırdıği' yan itirafm vahPmotir.i ü!;tü, bu vaha'neti azaltmak istedi. Size ihtiyacı olan o kadar çok kimse var ki, yardımınızı bekleyenler o kadar çok ki... Sizin hayatmıza bağlı hay;*' öyle fazla ki!.. Herkese ne kadar lüzumlu olduğunuzu iyice takdır edemiyecek kadar fazla meşgulsünüz belki. Bunu söylerken, bir parca sıkıldı. Doktor ,meyus bir çehre üe: Evet, dedi, çok doğru söylayorsunuz, pek çok kimsenin b?na ihtiyacı var... Ama bir insan bu kadar fazlasnı ıstem^z Daha <^zı ile kanaat eder de son derece da Çeviren: HAMDİ VAROĞLU ha fazla fayda sağlar. Yeryüzün.le bir tek kişiye lâzım olması, bütün ötekilerden fazla lâz:m olması ona kâfidir.. O zaman buna dşk derler! Ağır bir sükut oldu. Aşk! Bu kelime, JacQueline'in ku laklarında, durmadan çınlıyordu. Nasıl? Demek ki Duan, hastahk:.ı ve ölümle yapüğ: bitmez tükenmez mücadele ile yıpranmıştı da, şefkatin ve aşkm teseîlisini mi arJyordu? Onun dışmda, dünvada niç kimsenin nazarmda mevc ıd olmadığm:, ne olurdu, itiraf edcbilseydi! Ürpartiler geçirerek. yavas ses'.e: Ronald, dedi, beni . seviyormuş gibi yapamaz mı«mız acaba? Müsaade edin de, sizi şefkatimle tesellı edeyim. Aynı zamanda, kt'çük bir el, doktorun boj'nuna dolanjı. Duan'm başmı. birdcnbne. Jacqueline'in omuzuna doğru çekti. Duan. kendinrien geçmiş gibiydi: Jackie! Jackie! diye inledi. Size ask taklidi yapmak çok koHy ıstir. . Fakat sız. siz Jackie, siz <'e bana aynı hayalı yaşatacak mısıruz? o Faizli 7 10.000.000 Lirahk 1 inci Tertip İstikraz Tahvilleri Her Keseye Elverişli 20 100 500 1000 lirahk kupürler hâlindeki HÂMİLİNE AİD TAHVİLLER 15.2.950 28.2.950 Tarihleri içinde T. C. Ziraat Bankası Gişelerinde Satılacaktır. Devlet Tahvilleri gibi: Gelir vergisinden ve diğer her tiirlii vergi ve resimden muatiır Yurdun her y«rindeki T. C. Ziraat Bankası gişelerinden feteyiniz.