18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET J Lâtin Amerika Intıbaları : ; Ouro Preto Ve Bir Senjorj Hikâyesi Sayın Başkan. Minas Gerais Senatörii Fernando de Mello Vtannft'y» =haberleri Fransa, Almanyanın tekrar Permi sahtekârlığı davası •••••••••••w,ı Yazan | G •* «u N M E V Z u L A R I r c A3*Kasıro 1950 İHEM NALINA MIHINA Cumhur Başkanimızın nutku Yazan: Fuad 3 Carım silâhlanmasım niçin istemiyor Edouard Herriot ihtimal, eski Alman idealine avdet imkân belirir belirmez, evvelce de bir çok kereler görüldüğü gibi, bütün bu aynlıklann ortadan kalkmasıdır. Tam bir kanaatle ve hissiyatıma kapılmadan diyebilirim ki her hangi bir Alman ordusunun günün birinde bir millî ordu haline gelmesi mukadderdir. Bu müsahedeye Amerikalı dostlanmızın üzerinde dikkatle durma» larmı rica ettiğim bir mülâhaza ilâve edeceğim. Çünkü bütün mesele eskiden işlenen bir hatayı tekrar etmemektir. Alman düşüncesinin e3as fikri «olmak» arzusudur. Bu her felsefenin esasını teşkil etmektedir. Biz, Fransızlann âdeti, belki de hatası, her jeyi hukuki zaviyeden görmektir. îstikran temine çalışınz. Halbuki Alman, halin bir kısmını istikbale ayınr. Ona göre her şeyin değişmesi, inkılâb etmesi lâzım. Alman düşünüşile Fransız düşünüşü arasındaki çatışmanın «hal» ile «istikbalo kelimeleri arasındaki muhalefetle ifade edilebileceği kanaatindeyim. Herhangi ^ir bahiste olduğu gibi silâhlanma ^bahsinde de bize gör» bir muvasalat noktası olan Almanva icin bir hareket noktası olacaktır. İki dünya harbi arasında, Versailles muahedesinden Dawes plânına, Dawes plânından Young plânına. YounE plânından Hoover moratuarına, Hoover moratuarından ve Lausanne konferansından 2 nci Dünya Harbine kadar geçen zaman zarfında olup bitenleri hatırlıyahm sun veya olmasın Alman ordusunun ihyasile neticelenecek her türlü tedbir itimadsızlık ve şüphe doğurur. Alman tümenlerinin teskili, bir Alman Müdafaa Bakanlığının kurulması ergeç ve mutlaka ordunun tesisini ve binnetice Alman militarizminin ihyasıru intaç eder.» Esasen defalarca müttefiklerimizce de takbih edilen böyle bir netice Almanyarun bizzat kendisi için de tehlike teşkil eder. Burada biraz duralım ve hakikati olduğu gibi görelim. Samimî olarak deniliyor ki maksad bir Alman ordusu değil, Alman birlikl^ri teşkil etmektir. Bu Alman birliklerinin asker toplama, ıdare, diğer millî birliklerle kuracaklan münascbetleri tanzim işleri için müşteek dairelere ihtiyac göstermemeleri kabil mi? Bu müşterek daireerle her hangi bir kurmay heyeti arasında faık pek cüz'idir. Gene aynı samimiyetle ifade edildiğine göre Almanya, milli ordu istemiyormuş. Müthiş felâketin vuku bulduğunu farzedelim: Doğu hücum ediyor, Batı müdafaaya kalkıyor. Böylece karşı karşıya getirilen Almanların birbirlerile harbedeceklerini akıl kabul edebilir mi? Malum mitoloji kahramanı gibi. ikiye ayrılan kılıcın parçalannı yen'.den döğerek birleştirecek bir adam çıkmıyacak mı? Şimdiki Almanyanın manevî durumu hakkında bir takım faraziyeleı vürütülüyor: bu durumun hayli kanşık olduğu da muhakkak. Fakat daha ziyade akla yakın olan [eçirdi. Lâyiha, diğer sebebler meMilyonluk permi sahtekârlığı dayanında bilhassa doğu Almanyadaasına dün de 9 uncu Asliye Cezai esrarlı silâhlanmanın doğurduğu da devam edilmiştir. Dünkü otuendişe yüzunden meclise verilmişrumda Savcı muavini iddiasını yapti. Fakat parlamentoda cereyan emıştır. Savcı muavini, sanık Şermiden müzakere ve münakaşa'.ar F, an nin Bölge Ticarct Müdürlüğünde sanın ruhuna derinden tesir ey'ememur bulunduğu sırada bazı ta miştir. Ben milletin hisleri ve eneirlere kolajrhk!a permi temin ede dişeleri hakkında cfkârı ve bilhasceğini söyliyerek bunları ikna rtti sa Amerikalı dostlanmızı aydınlatini ve bu suretle haksız menfaat mak istiyorum. Bu vazifeyi hür inemin eyledieini bildirmiş, cezalan sanlarm kendileri gibi hür Dİr irdınlmasını "istemiştir. Savcının idana tanıdıklan serbestlikle yapadiasından sorira sanık Şerminin acağım. Herkes bu mülâhazalard«ın, ukatı Edib Bilener müdafaasını kanaatinin tekevvününe hizmet er apmış, Şerminin o sırada memur deceğini takdir ettiği kısımlar üzeolmadığınt, tütüncülerde satılan rinde durmakta serbestür. permi formüllerinin herkes tarafınZaten ben, kendi hesabıma esas dan kolaylıkla tedarik edilip imzaolan şu fikri ortaya koymadan baanabileceğihi, permi tanzim etmek nştan bahsedemem ve bu mevzu çin memur olmağa lüzum bulun hakkında yazı yazamam: «Hakikî Sanat eserlerinin, sanat bakırmnmadığını söyliyerek hâdisede irti barıj tecezzi kabul etmez.» üanş ,dan tasviri, o eserleri görmemiş oMüsaadenizle, beş on satırlık bir kâb fi'linin mevcud bulunmadığını hem tecezzi kabul etmez, hem dünlanlara bir duygu vermez. Filân hey ;avunmuştur. Duruşma karar için kelin tabiî görmediğiniz bir hty «essai», bir «tecrübei kal°miye»: aya şamildir. Bu ideali tahakkuk Aleijadinho, bir yapı tröstünün bir başka güne bırakılmıştır. kel öyle bir endamı, öyle bir duettiremezsek varacağımız hal çnreiahibi, üyesi, adamı mı? Değil. Varuşu, öyle bir bakışı var ki. Ne eri nâtamam ve kararsız olur. Bu i'nin damadı mı? Değil. Nüfuzlu Milletlerarası Sivil Havacılık anlaşıldı? Ne duyuldu? Hiç. akdirde yapılan iş en iyi formülü bir hanımm sevgilisl mi? Değil. kongresi Eseri görüp tanıyanlar için, iş aramak değil, ehveni şerri bulmak Girgin. «nabzaşina» bir kimse mi? tzmir seyahatinden dönen Milletlera olur Almanyanın silâhlanması mebambaşka. Insan görüp duyduğu Değil. r«sı Sivil Havacılık Tejkilitı (ICAO) selesi bu mühim kayıdla önümuze eserterin tasvirini okumaktan, dinHalbuki, sanat ifade eden bir çi delegeleri, dünden itibsren çtliîmala çıkmaktadır. lemekten zevkalır. Hele duyduklarınâ tekrar başUmış'ardır. i kondurmak istendi mi, Aleijadirının, kendince doğru ve güzel bir çuî kaideleri ve hava kontrolu ko* * * no'ya müracaat, Aleijadinho'djn mitesi çalışiTialarını biürmis v» rapoifadesini bulursa. M. Paul Reynaud'nun dediği gibi runu hazırlamıstir. Kabul edilen rarica. Ben de, biraz, yukandaki düşünpora göre. biri Istpnbıilda diferl Anka. bu kabil bir münakaşanm ister isceyle, biraz da çizmeden yukanya Kilis« hırigtiyanlığının esasîan rııda olmak üzere Türkiyedt U(i kcmtrol temez, lehine olduğu kadar aleyçıkmamak kaygısile, tasvirlere gi yumuşakhk, başeğme, alçakgönül sahası bulunacaktır. hine de söylenecek sözler bulunur. rişmiyeceğim. Zaten maksadım, A lülük. Kiliselerdeki azizler, azizeBir numaralı yardırr.cı komite, muh Lehteki sözler: Amerikalı dostlarıleijr.dinho'yu apmak, bir iki çiz ler, şahsiyetler, benizlerinin solgun telif çalışmalsrını koordine ederek nimızın ruh haletini pek iyi anhyogiyle memleketim* tanıtmak, eser renklerine varıncaya kadar, bu VE hai raporun ana hatlanm tesbit* b»5lamıştır. Orta Sark böigesinin hudud ruz Banş ve medeniyetin müJaleri hakkında pek kısa bilgi ver sjflan aksettiriyor. Aleijadinho'nun lannın da tesbit, tevsl ve tadili hu faası yolunda muazzam gayret er mekten ibaret. şahıslan ise, umumiyetle, serbest susundaki müzakerelerin hırlcaç gün sariettiler. Kore seferi onlann yalduruşlan, keskin bakışlan, geniş içerisinde neticeleri ahnacaktır. TVI askerî bilgilerini değil, miilet* * * hareketlerile, sırasına göre, azamet, Kongre çalışmalannın gelecek haft» erin hürriyeti prensipine ıvazsız Lutfen, bir parantez açınız. Ouro sırasına göre, hiddet, sırasına göre, sonuna dogru bitmtsi muhtemeldir. Hind Delegasyon Ba;kanı Mr bağhlıklarııu gösterdi. Yalnız inPreto'larda, «cesim» manasına gc tehdid saçıyor. Papazların, keşişlelen büyük tarihi binalar aramak a rin, bağlı oldukları kültür dolayısi Bhalla. delegeler s«refine dün akşam sanca değil, paraca da pek ')üyük bes. Buralan ne payıtahttı, ne de le, Aleijadinho'nun alabildiğine co Psrapalas salonlarınd» Ur kokteyl fedakârlıklara katlandılar. Avrupa vcrm'sür. onlara şimdiden çok şey borcludur. ana vatan. Olsa olsa, binlerce kilo şuşundan hoşlanmalarına, incinmeİmar Müdürii işe başladı Vaziyetlerinin anlaşümasıru ve müş nictre uzaklarda bir sömürge. Bu melerine imkân yok. Istanbul Belediyssi İmar Müdürlüâü terek yukün tamammın omuzlarınkaydı buraya, bir benzeyiş veya Buna rağmen, ruhaniler, üstada, ne tayin edilen ' YOksek Mlmar Sedad da bırakılmamasını istemek ha'.cıabenzetiş dolayısile Mimari Peygam Erkül'dün Vali ve Belediye Bajkanım beri'nin adını anacaâ'.m için düşü gene «vazgeçtik, çekiçini, kalemini, ııyaret ederek işe • haslamıstır. Yenl ıdır. Evet, mademki mesele üatı yorum. Parantezi, lutfen kapayınız. pergelini topla» demiyor, diyemi lm»r Müdürünün verdiği emre göre imar Avrapayı doğunun muhtemel bir nıeselelerlnde ru'a^at işleri mahalli tecavüzüne karşı korumaktan ibayor. Aleijadinho'nun eserleri sayısız. Belediye jubeleriride süratle halledil« Peki, bunlar neyi gösterir? ret, Batı Almanyanın kendi hayaKoca sanatkâr, Minas Gerais lü'nin bilecektir. Neyi mi gösterir? Üstaddaki tım, maddî vemanevî varlıklannın Sinanı. Sultanahmcddc hafnyata devam hepsini tehlikeye koyacak bir çaEserlerinin bir çoğunu görmeöim •anatın, bütün muhiti boyunduruğu olunacak tışma karşısında lâkayd kalması Gördüklerimden de, sade üzerle altına alacak kadar kudretli oldu. . •*â!'?J Sîra^ımn temel hafriyatında rinde durduklanmı, bir üstünkorü, ğunu göstçrjr^ ^t, ^ *oarı" •mrVernoj'ilt kalıntılara rastlanaca ler, alması kolaylıkla kabul ^edıl«anıvereceğim. * * * * .î ginlnaUrr Itibafa alan Xrk*oloji Mü mez Bunlar kuvvetU birer müda* * rt Müdiirlüğiu "buradafci cahjmılara Arfak bitiypr. Bir Şenjori hikiye•hemmi^at y«^ijtir. Toprak hafriyatı fa»dif ve .biz buQİa£inı,.4eğ.e,rj;u> ACuro Preto'daki «Sao Francîsdb si kaİdi. Deyih iririkamı: vesaiti meıikaya minnettarlık duyan bir d* Assıs» kilisesi. Tablolardan, boOuro Preto müzesinde, kalkanile, ilerleyirice Müzeler. İdaresi kend: etmege yamalardan, renkleri alıcı nefîs ta kargısile, zırhlarile, sapkasmın tüy ile llml araştırrralara devammütalea dost ve Almanyanın ohcngi tecnin karar vermlştir. Bu hususta, vnmîan maada, hep üstadın. Bina lerile bir Senjorj heykeli var. Ba sına müracaat ettiğimiz Müzeler Mü. edilmiş bir Avrupaya ithaline lamrı plânları, bütün oymalar, hey cakları ,bir palana yerleşebilecek se dürti Aziz Ogan, bir arkadaşımıza şun rafur bir insan sıfatile takdir ediyoruz. Fakat bir netice olarak hek?lrikler. meşhur lâvabo ,ne varsa kilde eğrimsi. Biçimiiz ni? Pek de' ları Böylemiştir: Gazel. çok güzel. « İstanbuldaki. Alman Asarı Atika pimize temenniye şayon göranen ğil. Biçimli mi? Hiç değil. Senjorj'un ^ ainız, mihrabm üst yanlanna nasıl olduğunu bilmem. Ama bu Enstitusü, hükürr.etimlzden musaade bu tedbir bugün bize vakilsiz gıbi burad» 1942 yılında düîen iki heykel çirkin, korkunç Senjorj, tuhaf bir Senjorj, Bir şeye alarak, ve Ep. Eieuphenie adilehafriyat göıünmektedir. Bir kere Almanlayapmıj anılan Neden? Nedeni var: resimleri çi benzemiyor da, diyemem. Görüyo kilisenin bakiyelerl meydana çıkmıştı. rın mtmleketin silâhîanmasına bilâ istisna taraftar olmadıklanna dikzen üstad olrîuğu halde, isliyen rum, mutlaka bir |«y« b*nxemek is Bu defa müzemiz adına, Müdür Mua. yini Rüstem Onuran Jle mütehassıs ar kat etmeliyiz. Daha müzakerelerin h°r nasılsa, başkası. tiyor. OJrendira. keolog ve mimarlarımızın deyamlı ve başlangıcında öyle şartlar konmuşBir Senjorj günü varmış. O gün, itinalı murakabFM aHında hafriyata de tur ki bunlar şimdi hazırlanmakta Gene. Ouro Pıeto'da gördüğüm bir çok yerlerde tören yapılırmış. vam olunmaktadır. Son gün'.erde de olan tasarının Almanyada gönül «Hazreti Mikâil» heykelini beğene Senjorj'un savaşla mivaşla bir il hipodroma aid duvar ve merdlven kahoşluğu ile kabul edilmiyeceğiııi meclim. Bunun da niçini var ama, gisi olduğundan törene, Senjorj l.ntılarına rastlanmı; olup, hafriyat göstermektedir. uzatmak istemiyorum. Heykel, bir heykeli başta, silâhlı kuvvetler de ve tçtkikata devam edilmektedir.» Almanlar itirazda bulunduktan oyuntunun içine yerleştirilmış. O katılırmış. Ouro Preto'nun Sen İbrahim Delideniz hakkında yeni sonra bizim de aynı şeyi yapmayuntu, bir kapı pervazının süsle jorj'u eskimif. At üzerinde tutunabir tahkikat açıldı mız tabii olmaz mı? rir.den. Kapı, «Bom Jesus» kilise maz veya tuttunılamaz hale gelmiş. Şehtr Tiyatrosundan çıkarılan tbra«inin kapısı. Bir kere silâhlanma plânı aleyBir yenisini ısmarlunak için Alei him Delidenizin durumu Belediye Hukuk Müsavirllğince tetkik edilerek hüıde müttefiklerin tekrar tekrar jadinho'yu saraya çağırmışlar, yaSabarâ'daki küçücük «Nossa Sen hud «celbetmisler». Valinin hayli bir ay müesseseden uzaklaştınlması giriştikleri taahhüdler var. Bu huhora do Carmo» kilisesi. Işte, bu çirkin olan yaveri, üstadı görünce, uygun görülmüştür. Diğer tar»ftan İb susta 2 ağustos 1945 tarihli PotsJam rahim Delidenizin vapurlarda v* bazı rada durmak lâzım. Cephenin plâ «heykeli bu biçimsiz herif mi ya ev ve müesseselerde Şehir Tiyatrosu anlaşmasını zikretmekie iktifa eynı, başlıca kapılar, kapılann oy pacak?» demiş. Bu söz büyük san aleyhine beyanname dağıttıgı haber leyebiliriz. Bu anlaşma Almanyamalı pervazları, şarkıcılara mahsus atkâra çok dokunmuş. Yavere «be ahnarak bu cihetten de iahkikata giri. nın silâhtan ve askerlikten tamamen tecridini emretmektedir. «Kabalkon, sözde balkonu taşıyan iki ni, buraya, bir şey ısmarlamak içm lilmiştir. ra ,deniz ve hava kuvvetleri tamadayak veya atlant, parmaklıkicr, mi, yoksa, tahkir etmek için mi £eKatil suçundan muhakcme men ve kesin olarak dağıblacaK.» iki heykel Aleijadinho'nun. edilen bir kadın beraet etti tirttiniz?» karşılığuıı vermiş. Tabiî Barok, haddi zatında, sade bi ileri gitmemiş. Siparişe gelince,. ister Aralarında çıkan bir kavga sırasında Sadece bu metnin habrlatılması beş üslub. Baroğu ağarlaştıran şey, bi istemez kabullenmlş ve heykeli kiracısı Salihi bıcakla yaralıyTaak öldür sene zarfında ne derece g^rilediğimek suçundan bir müddet evvel 1 inci mizi gösterir. Andlaşmalann bollunanın şurasına burasına sülük Ribi vaktinde yetiştirmiş. Ağır Ceza Mahkemesine verllen Kâmile ğu ve. değersizliği asrımızın hıısıısiyapışan fuzuli süsler. Ve pervazlaSenjorj günü çatmış. Alay tertib adındaki kadmın duruîması dün sona yetlerinden biridir. Metinleri bu şerında gene fuzulî süsü getiren, kapı lenmiş. Kasabadaki silâhlı kuvvet ermistlr. Kamilenin iddia olündugu gibi kilde istihfaf etmede milletlerin pencere çokluğu. Salihi öldürmediğt neticesine varılmış ler dizilmiş. Senjorj'u bir atın e | teıbiyesine pek müsaıd olmıyan bir beraetine karar verilrr.tşür. Küçücük «Carmo» da ise sanatı rine yerleştirmişler Atı, yedekte, m ahlâksızlık mevcud. Cidden tekemSavarona yatının tadili zorlama yok. Sadelik, nisbetler, aöne sürnıüşler. Savf.rona yatını ;adü etmek teşebbü. mül etmiş bir medeniyette aksi hahenk, kemali bulmuş. Binanın yüAlay yola koyulur koyulrnaz, sünde bulunan Almr>n HoValt Warke reketin âdet olması gerek. Fazla zü saf, berrak. Sinan'ın, hani yaf.rmssına mensub rr.ühendisler falı gü. şadığı devrin bütün azametini sk toplanan çoluk çocuktan bir çığlık nü jehrlrniîe gelecekler v« y»t üzerin. metin imzalamıyalun, fakat millet namına taahhüde giriştiğimiz zasettiren eserleri dışında yarattığı tır kopmuş. Bir türlü yatışmıyan de tetkikler yapacaklardır. bir de ufak sanat harikalan yok bir çığlık Yüzler, hep Senjorj'a çev Sarkıntılık eden hir adam hapse man imzamıza sadık kalalım. rilmiş, ağızlar dinmeden eYavsr mu? Işte «Carmo», aynı şivede. Fransız hükumetinm tasansı için mahkum oldu iki Atlanfm, tepelerinde balkonu, Yaver! Yaver!» diye, haykınyor. O Kazhçeşmede bir lâstik fabrikasında dahi kıymeti olan müdafaa tarkoüarile, sendelemeden, yükleniş ana kadar farkına vanlmıyan şeyi ç*Iı;an Safiy» adır.d» gene bir k zına gelelim. Almanyanın silâhlanleri, göğüslerinin nefes alışı, adale birdenbire, halk canlandırınca, her sarkıntılıkta bulunan Fahrl Çeltikçl masını Fransız halkınm iyi karşılakesin gözü açılmış. Bakmışlar, Sen isminde birt dün sevkedildigl cürmü maroası muhakkak. Bu tedbire tale.inin belirtileri, Mikelanjyari. n tşhud mahkemeslnde 1 ay hapc* Heykellcri görmedim. Örtülüy jorj, yaver. mahkum edilmiştir. Fahri Çeltikçl ka raftar olanlar hemen hemen sadece Alay, ayin, tören altüst olmuş rarı müteakıb tevkif olunmuytur. Almanyadan fazla Rusyadan nefdüler. Kiliselerin içlerindeki heyret edenlerdir. Güzide sınıflardan kelîer, Pakalyayı kaışılıyan «Mu Senjorj'u da içeri çekmişler. İşte, müzedeki Senjorj, o yaver. çektiklerini unutmalan istenebilir. kaddes Hafta» boyunca örtülü kaI Küçük Haberler Esasen onlar büyük bir ruh asalehrlarmış. Niçin? Neden mor örtüSigorU kongıesi toplanacak ıerle? Örtüler ne vakit kalkarmış' • rrİBANK tesislertnde çalışmak tile hareket ederek unutmağa gay* Bu ayın tltıncı pazartesi günü An Sormadım. karada Tıcaret Bakuılıjında. Bakıın üzere Donald Rithefold ve John Sheedy ret ediyorlar. Fakat millî duygu, * h£ın alâkalı müdürlerl ve sigorta 51 r admda iki mühendis ;ehrimize gelmis halkuı hissiyatı olduğu gibi kalır. Amerikalı dostlanma yalvarınm: Congonhas do Campo'daki eserle keUeri müdürlerinin istir»kilı btr sigor tlr. * AMERİKAN İktisadi İsbirligi B«sın Bu ciheti anlasmlar. Anlayışlan ne karşısında hem durmak, hem d > t» kongresi toplanacıktır. Kongrede sigort* Urifelerl gözden BUrosunu uzun zamandanberl idare etdsiınak lâzım. Kendini sanatına vc geçirtleeek, (igorta ftrketleri hakkında mekte olan Mr. Rowson terfian Ame kadar derin ve bize yardım maksadile katlandıklan fedakârhklar ne re.n bir dâhi neler yaratabilirmiş? ycni bir kanun yapılması meseleai in rikada bir vazifeye tayin olunmujtur. * ISTANBULDAN İzmlr Vali Mua kadar mühim olursa olsun, bizim Evvelâ, İsanın, İncile göre, car celenectktir. vinliğine t»yin edildiği yazılan Nâzım de kendilerine karşı borclu olduArdanın İç Ijleri Bakanlıgında bir va ğumuz minnettarlık duygumuz ne zifeye getirilmekte oldugu bildirilmek kadar yüksek olursa olsun Fransız tedir. ir OTOMOBtL Yedek Parçası Satan topraklannın hemen her parçasımn lar Cemiyeti adına. bir heyet dün VaL ne kadar ıstıraba katlanmış olduve Belediye Başkanl Fahteddin Kerim ğunun farkuıdalar mı? Hafta geçGbkayı ziyareü« göçmenlere yardım miyor ki bu müthiş hâdiseleri haolmak üzere 7565 lir» teberrü etmijler tırlamıyalun. Mecliste müzakereledİT. nın 4 üncü sayısı olan, JL'LES W£RN'E'in öbnez eseri. * AMERİKA Birleşik Devletlerinin rin bittiği gün Centre eyaleti haltnnir konsolosu Mr. Edvard Rivinus kını kılıcdan geçiren General Otdün Tarsus vapuru ile NewYork't»n tenbacher Pariste mubakeme edilsehrimize gelmiştir. mekte idi. Yüz kırk kadar insanın Memleketimizde resimli ruman tekniğinin bir âbidesi olarak * YEŞİLÂY Ce.niyeti Genel Merkez katlinden mesul olan yüzbaşı Kolyarın saat 14.30 da Cağaloğ'u Etibba her gün satışa çıkarıldı. Geçen sayılann mevcudu azalmıştır. Odssında bir t;nışma umıımi toplantıs ıep Lille'de hesab veriyor. Yüzbaşı, Almakta acele ediniz. kuıbanlarından bir çoğuna kendi tertib etmistir. mezarlarını kazdırmışü. yeşil; seyrek yollar hep kıpkızıl. '". Tarihî eserlerin ki çoğu kilisegüzeli de, güzel olmıyanı da, çok güzeli de var. Kilise dendi mi, bina, heykel, oyma, tablo, nakış, yaldız, hep içinde. Kiliseler barok. Ihtiyaca nisbetle, kilise sayısı r p k fazla. Amma bu görüş, asri bir î>örüş. O zamanın hayır işlemek, hayırh eser bırakmak düşüncesine uy^un değil. Bellibaşh binalarm stili «kolonyâl» denilen ve ağırlaşınca ııneokcîonyal» adım alan stil. Zvierde bütün dikkat, bütün ihtimam pencerelere, renge verilmış. Avlulu ve avluya bakan parnınklıklı ve tahtaboşlu bazı evler, Şarkı hatırlatıyor. Fransız hükumeti, Almanyanın Savcı muavini, sanığın cezalansilâhlanması hakkında görüşünü dırılmasını istedi. duruşma Gezdiğimiz il hep dağlık; dağlar mıha gerilmeğe mahkum oluşundan hulâsa eden tasanyı hararetli mükarara kaldı hep dalgalı, hep ağacsız, hep Koyu gömülüşüne kadar geçen safhalan zakerelerden sonra millî meclisten gösteren sahneler. Yedi sahne, altmış altı heykel. Her sahne, ayrı ayrı türbemsi binalar içinde. Heykeller ahşabdan ve tabiî. büyüklükta. Hepsi, realizmin son smınnı aşmamak şartile, stilize, hepsi idealize, lepsi manalı. İsa iyilik saçıyor, kîaria Magdalena kan ağlıyor, nöletçilerden duygusuzluk akıyor. Saniyen taraçayı andıran bir üzlüğün kenanndaki «Peygamberer». Taştan, tabiî büyüklükte, Tev•atın on iki peygamberi. Hepsi stilize, hepsi idealize, hepsi manalı. Hepsi kudretli, hepsi peygamber. Stilize, idealize, ne demek? Stilize, stilize demek; idealize, idealize demek. Karşıhklarını erbabı bulsun, «okul» u veya «oku» yı bulanlar bulsun. Memleket Davaları Yazan: îstlklâl ceriğı zamanları. düşmâBlar nüfusumuzu altı milyon göst*riyorfardı. îçimizden en lyims'irl'erimiz ise ancak sekiz dokuz mi'yona çıkabilmekte idi. Karşımızda.uler de, biz de sadece tahmine dayanıyoruz. Istatistiğin bilmedigıni kimse bilemez. Karaiama rakam karanlıktır. Nitekim Isviçreü Jakar'ın kurduğu teşkilâtla 1927 de ilk ilmî seçimi yapıp da on üç buçuk milyon olduğumuz anlaşılınca bayram yapmıştık. Şimdi 23 yıl sonra 21 milyonuz. Bu seferki Cum huriyet yıldönümü bayram içinde bayram oldu. * * * Bu mesud aıtrT"i kerametini, bundan on beş yıl önceki ikinci sayım vesilesile, 29 eylul 1935 te «Cumhuriyet» te başmakale olarak çıkan «Sayım gününün büyüklüğü» başhklı yazıda şöyle ifade etmişim: «Eskiden boş yere vatanı boşaltırdık: Bizden olmıyan uzak hududlan tutmak için, şimdi vatanda iki defa vatanı fethediyoraz: Dışa boşalmadığımız için bir, Içte çoğaldıgımız için iki.» Meşrutiyetten sonra bir tünelin bittiğine oh demeden diğer bir ttinele dalar gibi, dışlı içli cenklerden baş alamıyorduk: Italyan Harbi, Balkan Harbi, Cihan Harbi, Istiklâl Harbi ve Kürd isyanı, Dürzü isyanı, Yemen isyanı... Yalnız bu sonuncusu dışlı içli diğer savaşlann hepsinden baskın çıkmış olacak ki Hakkın sesi olan halkm sesi: «Yemene gideni döner mi landın?» dedi. * * * Dumlupınardanberi otuz yıldır harb yüzü görmeyince sekiz dokuz milyondan yirmi bir milyona çıkıvermekle kendi kendimize bir buçuk misli çoğalmış olduk. Vatan ki taş toprak değil millettir, millet kendi kendini bu çoğaltışile vatana bir buçuk misli bir vatan katmış oldu. Atatürkün «Içte sulh, dışta sulh» deyişi. Meğer gözümüzün dışta değil içte oluşu bize vatan içinde vatanlar kazandıracakmış. Son nüfus sayımı dünyaya yalnız artışımızdaki hızı göstermedi, aynı zamanda otuz yıldır tuttuğumuz 6ulh siyasetindeki samimiliğimizi de gösterdi. Artışımızdaki hız... Cumhuriyet Bayramı arifesinde son sayım müjdesini veren salâhiyetlerimiz bu ciheti de ilân ederek bu artışın yeryüzünde en ileri bir tempo gösterdiğini de bildirdiler. Bir daha anlaşıldı ki milletlerin yaşı yoktur. Miüetlerin yaşı ancak bünyelerindeki gelişme hamlesile ölçüHir. Sosyal ilimler duran milletlere ıhtiyar, çoğalanlara gene diyor. Biz ki yeryüzünün en kıdemli milletleri arasındayız. Yaşımız tarihten daha ilerde. Oyle ise bu son sayımla şu hakikat de meydana çıktı ki biz en yaşlı olmakla en gene olmayı birleştirmiş bulunuyoruz. uhterem Cumhur Baş« kanı Celâl Bayarın 1 uncu Büyük Millet Meclisinin yeni çalışma jılını aran nutku, yeni iktidarın iç siyasctine ve dı§ politikasına aid bütün mcselere temas eden derli toplu, güzel bir nuruktur: Bu nutku, DeCapitole'ün bir cephesinde bulunan mokrat Partinin ve hükumetinin, ve Romalı mahkumlann hasedlerini bir iş ve çalışma programı saymak Tiber nehrine atmak için kullanılan yerinde olur. merdiven, hayalimin gözleri önüne Nutkun bariz vasıflanndan biri geliyor. Bizde 1919 la 1940 seneleri Başmuharririmizin de dediği gibi, arasında bu merdivenin basamak «Her türlü polemik hevesinden ulanndan teker teker inmistik. Şim zak, sahici devlet adamlarına yaradi bunu tekrar mı edeceğiz? şan bir üslubla bize siyasal ve Fransız plânı daha baska zorluk soysal imkânlanmızın geniş bir tablara da temas ediyor. Ingilterenin losunu çizmiş olmasıdır.» Muhterem buna karşı müsaid bir tavır takma Celâl Bayar, bir Cumhur Başkanı cağını zannetmiyorum. Bu memlevakar ve itidali ile konuşmuş maketin Avrupa teşkilâh hakkmdaki düşünceleri yabancımız değil. Hal ziyi tenkid ve Cumhuriyet Halk buki M. Pleven şartlar reddedildiği Partisine hücum modasına iltifat takdirde herhangi şekilde olursa etmemiş; yalnız hükumetin siyaseti olsun teslihatı kabul etmiyeceğini ve yapılacak işler üzerinde durmuş; kıymetli direktifler vermiştir. resmen bildirdi. Dış siyaset bakımından tetkik ve O haldeî Evvelâ tecezzi kabul etmiyen ba mütalea edince Muhterem Celâl rışa olan bağhhğıma avdet edece Bayann nutku sadece alkışlanabiğim. Avrupanın en yüksek şahsi lir. İç polirika itibarile de hukuk yetleri tarafından Birlesmiş Millet devleti prensipi üzerindeki .14 maler kurulunda teati edilen sözlerde yu seçimleri memleketimizde hune gibi ümidlerin gizli bulunduğu kuk devletinin tam temellerinl, hiç nu bilmiyorum. Insana henüı bir kuvvetin sarsamıyacağı bir şelu'biyat safhasmda bulunuluyormus, kilde armıştır. Vatandaşlar ve yurgibi bir his geliyor. Alâkadarlar dumuzda oturanlar, emniyet şartoynanan kozun ne muazzam oldu lan altında insan hak ve hürriyetğunu, müterakki ve mütemadi bir lerinden kolaylıkla isrifade etmek silâhlanma programının ne müthij bulmaktadırlar. Şimdi bir delilik ifade ettiğini anlayabil imkânını seler belki de kabul edilmesi müm memlekette umumî hukuk nizamıkün bir hal çaresinde karar kılar ru demokrasinin ruhu olan hürrilar. Milletler de onlan takdis eder. yet, bilhassa ferd hürriyeti anlayışma göre her sahada yeniden ayarBen ümidsizliğe düşmek taraftan lamanın sırası gelmiştir. Anayasa değilim. Uzak da olsa mazinin hatıhükümlerinin bu anlayış, içinde rası bana cesaret veriyor. Fakat ne de olsa. fikrimce silâhlanma tasarı kurduğu âhenge aykın ve antidelarını Birleşmiş Milletlere ve hiç mokratik kanunlar, sistemli bir tara değilse Atlantik Paktına bağlamak ma ile tesbit ve tadil edihnektedir.» lâzım. Mademki Amerika bu tasa sözlerini, memnunluk ve takdirle rılara dahil, bu bağlanü maddî ol karşılamıyacak tek kims« yoktur ve duğu kadar manevî bir lüzum ha olamaz. Türk demokraski, bundan sonra, hiç bir anridemokratik kalini alıyor. Yoksa gene merdivenden inme nunla şaibelenmiyecek demektir. Cumhur Başkanuun bu teminatı, zevkini tadanz. son zamanlarda muhalefet cephesinde uyanan endişeleri izale edecek mahiyetfedir. Muhterem Celâl Bayar, memleket işlerinden bahsederken diğer meselelerimize takdimen evvelâ sağlık meselelerinden söze haşlamakla dikkate ve takdire değer bir yenilik yapmıştır. Cumhur Başkanumz, her isin başmda milletin saglığı geldiğini anlatmak istemiştir. Filvakl köylerimizde değil, kasabalanmızuı mühim bir kısmında eczane dahi buiunmıyan yurdumuzda, vatandaşların sihhat ve hayatım korumak, ba;te verem âfeti <AnOk üıere bütün hastalıklarla tewrli surette müradele etmek her hükumetin ve her partinin en başta gelen vazifesidir. Bu itibarla Cumhur Başkanımızın diğer meselelerimizden ve davalarımızdan önce sağlık mevzuundan bahsetmesini çok yerinde bulduk. Veremlilere raahsus yatakların 2000 den 5000 e çıkanlaeağl miijdesini de büyük memnunlukla karşıladık. Nutukta bahis konusu olan muh« telif memleket meselelerin her biri ayn ayn tetkike değer mühim i?lerdir. Bugün için, nutkun umumiyetle iyi bir tesir ve intıba bı« rakacak mahiyette olduğunu söylemek isteriz. Dünkü .Cumhuriyet. te nutka konulan başhklar arasında bir tanesi «Bayarın direktifi: Sözden fazla iş» diyordu. Evet, başta hükumet teşkilâtı olmak üzere her vatandas için «sözden fazla iş» lâ> zımdır. Çünkü yapacak pek çok işimiz vardır. Nüfus Sayımında Asıl Nesele İsnail Habib Sevuk v .., miyetimiz .tartılmak keyfiyetımizdir. Şayımla, ne kadar olduğumuzu öğreniyorduk, tartılışla ne olduğumuzu öğreneceğiz. Peki ama sayımdaki miktar yükselişi keyfimizi arttırıp dururken bu kadar ince elenen tartılışın neticeleri bir çck çukur taraflarımızı açığa vurarak keyfimizi kaçırmıyacak mı? Dava çukurumuzu görmemek değil, ne olduğumuzu görmektir. Her şeyden önce kendimizi bilmeğe mecburuz. Kendimizi bilmekledir ki ne yapacağımızı bileceğiz. Eski sayımlarda vanm yamalak olan beş on maddelik suallerin yekununu çıkarmak bile uzun yıllar sürüyordu. Şimdi yirmiyi aşan suallerin içinden nasıl çıkacağız? Yirmi bir milyonun içindeki okur yazar adedi, tahsil dereceleri, yurdda çeşidli dil konuşanlarla, yabancı dil bilenlerin adedi, dul, bekâr; işli işsiz... Bütün bu suallerin cevablarrnı ayrı ayn çıkanp ayrı ayn toparlamak; eski güdük tecrübelere göre şimdiki işin en az beş altı yıl sürmesi lâzım. O zamana kadar da, elde edilen hakikatler bayathyacağından, bunun faydası kalmıyacak. Bereket versin Marshall yardım plâıuna. O sayede alınacak hesab makinelerinin himmetile bu çetin iş en çok bir buçuk yılda başarılacakmış. Bu sihirbaz makinelerin tablo tablo önümüze sereceği hakikatler öyle hayırlı olacak ki. . * * * Hesab makinelerinin önümüze sereceği hakikatler içinde hele iki tanesini peşinen bilmekteyiz. Biri evlenmelerin şehirlerde az, köylerde çok oluşu. Şu halde çoğalmaktaki hızımızı köylülerimize borclu olduğumuz, belli. Diğer hakikat, çocuk kalabalığı en çok köylerde olmakla beraber, çocuk ölümleri de gene en çok köylerde bulunuyor. Nedir bu keramet ki, yalnız hastahklardan değil, cehalet ve bakımsızlıklardan da hiçi hiçine çocuklar ölüp durarken bu millet gene bu köylüler sayesinde nüfus artışımızı en ileri milletlerden daha ileri götürebiliyor? Evet nedir bu keramet? bir millet körükorüne kabullenm)yor. İspanyaya uyan İsveçe uynyyacağı, Britanyaya yarayan ttalyaya yaramıyacağı, Fransaya elverişli olan Finlandiyaya olmıyacağı için. * * * Biz şarklılıktan knrtulup topyekun garbhlaşmak zaruretile. işi sürüncemeye ve sözü ayağa düşürmiyelim diye, İsviçrenin kendi bünyesine göre biçilmiş kanununu olduğu gibi, hem de yangından mal kaçırırcasına, tercümede sadakate ve dilde sağlamlığa bile imkân bulama dan almış olduk. Bunun böyle olduğunu rahmetli Mr.hmud Esad Adliye Vekili iken, Adana mıntakasmdan izinli olarak Ankaraya geldiğim sırada, Faruk Nafizle beraber makamında ziyaretine gittiğimiı zaman, yeni çıkan Medenî Kanun şerhini kendi imzasile bizlere verirken, bu işin aceleye gelmesinden dolayı tercüme ve dildeki noksanlıklan bizzat itiraf etmişti. Dile ve şekle aid o işler bir şey değil. Asıl mühim olan mesele Medenî Kanunun ruhundaydı. O kanunla bühassa, eskiden «taaddüdü zevcat» denen, dörde kadar kadınla evlenmeyi kalcbrıyorduk. I !edeniyet kervanına katışmak ham'csile bunu yapmak zaruridir. Mademki kanun çıktı, mademki kanun herşeyin üstündedir, bu iş de halledilip bitti sandık. Fakat çeyrek asırlık tecrübe gösterdi ki o kanunun hayata uyan tarafı aksa':sız işlediği halde uymıyan tarafı aksayıp durdu. Hayata uyuşla uymayışın ikisi de iktisadî zaruretten ileri geliyor. Şehirlerde zevce taaddüdü zaten iktisadî zaruretle çok eskiden beri kalkmış haldeydi. Köylerde ise gene aynı zaruretla bu hal fi'liyat bakımından, çeşidli sekillere bürünerek, devam edip gitmektedir. Yani Medeni Kanunun o hükmü şehirde zaten ölü olanı devirmiş, fıkat köyde diri olanı yıkamarruştı. Hayahn kendi o kadar zorlu bir hakikat ki onu kanun da zorla~a sökmüyor. Onun için çeyrek asırdır Büyük Millet Meclisi her dört ocj yılda bir köylerde kanuna uymıyan milyon milyon çocuğu kanun çercevesi içine almak için kanun maddeleri çıkaımaktadır. # * * Son sayımla yirmi bir milyon olduk" diye en canlı sevinci duyarken gözümün önüne hep o milyon milyon çocuk geldi. Herşey milletin hayatiyeti içindir. Artık bu meselede inkılâbın icahile hayatuı icabını aherıkleş'irmek zarurstindeyiz. O işin çeyrek asırdır köylerde kaçamsklı yollardan dovam edp gidişi millî hayatımız için çok zararlı oluyor. Taaddüdü zcvcat elbrlte hoıt latılamaz. Fakat onu örtü altmdı devam ettiren iktisadî zaruıetlcr de cevabsız bırakılamaz. Davanuı anahtannı biz köyün kalk'.nmas'.nclr, bir an evvel kalkınmasında göıüyoruz. SEKSOLOJl KASIM SAYISI ÇIKTI İf Cinsî mi'n?sebet sihhat irin zarurî midir? ic Viicud hararetini kontro! ile kadmın gebe kalmıyarağı günleri anlamak kabildir. •k Kızlan korkutan ilk gece İr Cinsî iktidan arttıran âmiller ve azaltan sebebler. if Kardeş seveisinin sebeb olduğu cinsî soğukluk tf Tenasül uzııvlan vereml. On yazı daba 6S sahife 50 kuruş. JOâsiMeci DÜN\A 80 GÜNDE DEVftİÂLEM İLKOKUL 4. ve 5. sınıf öğrencilerinin mutlaka almalan gereken kitablar: MUHARREM 22 CUMA Dördüncü sınıf Bütün Derslerin Kitabı Fî: 175 Beşinci sınıf Bütün Derslerin özeti Fi: 150 Kitabcılarda bulunur. Toptan sipariçlerde yüzde yirmi indirme yapılır. P.K. No. 36. Fatifa İst. V. | 6 34 11.58 14 M 17.03 «.37I4.5A E. | " 1 M 6.S4İ !f.41 12.0Ö1 1133 11.49 Umin meş'alelerile yapılan böyle Ben diyorum ki: «Müşterek bir sayımlar milletleri yalnız saym.yor ruhu ifade etmiyen ordu hiç bir tsrtıyor da. Şimdiye kadar yapılan şoy değildir.» Demek oluyor ki ilk dört sayımda bu tartış tarafı Fı&nsa hükumeti beyannameye, bu biraz yarım yamalaktı. Sayılaji'ar vesikanın temelini teşkil eden şu ancak beş on suale cevab veriyorkıtmı ithal etm"';le isabet etmiş du. Bu seferki sayımda sorulan citir. «Her hangi bir kayda tâbi ol^hetler yirmiyi akıyor. Sayılmak ke* Bunu hep biliriz de açıkça söyliyemeyiz. Bu keramet bizim «Medeni Kanun» umuzdaki en esash bir hükmün köylerde hükmünü geçiremeyişinden ileri geliyor. Biz ki en az bir asırdır Avrupahlaşmaya çalışırız: Bahriye düzenini Ingiltereden, ordu teşkilâtını Almanyadan, edebî kültürü Fransadan, ceza kanununu İtalyadan, Medenî Kanunu İsviçreden alıp Jurmaktayız. Sanıyorduk ki alacağımız şeyin en ileri olanı hangi millette ise onu ondan almak en akıllıca iştir. İyi ama Avrupa milletlerinin kendileri neye bu akıllı yolu tutmazlar? Mademki en ileri ceza kanunu İtalyada, en iyi medenî kanun İsviçrededir. Lâzım gelir ki diğer Avrupa milletleri de, bizim yaptığımız gibi, bunları aynen alıversinler. Fakat hiç öyle yapan yok. Neden? Çünkü asıl Avrupalı milletler Tepebaşı gazinosu açıldı bilirler ki Avrupa medeniyeti diTepcbaşı Bclcüy: bahçcsinde inşa ye tek bir mefhum tasavvuru do^ru rdilmis olan gazinrı un açılıj töreni değildir. Teknik bir icadı Avrupa dün aksam bir çok davtüilerin huzurlle milletlerinin hepsi hemen paylaşır yapılmıstu. Gazlno sehrtn mübim bir lar. Fakat hiç bir sosyal kanunu hiç KADIN ESYASI Seyahat dolayısile az kulanılmış veya hiç kullanılmamış kacun, erkek eşyası vesaire 3,4 Kasım Cu.ma ve Cumartesi jjünleri elden satılacaktır. Şişli camii karşısı Ha •HB sad sokak No. 37. • • • SAAT 6 TİYATRSSÜ Yeni SES Tîyairosu İntandanlığından: Orünıüzdeki haftal'.rda temsil'crine bftşîıyncak olan müessesemiz için SAAT 6 TİYATRCSU için kadın ve erkok sanatkârlan alınacaktır. İstfekliierin her gün saat 13 ile 15 arasında Tiyatromuza müracaatleri.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle