18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25Kasua 1*10 datasıktıtat Kore'de son taarru eçen hafta Başkan Truman bir basın konferansında «Amerika hükumeti» namına konuştuğunu tasrih ederek komünist Çine şu iki nokta üzerinde kat'i teminat veriyordu: 1 Birleşmiş Milletler kuvvetleri savaşı Kore topraklaruıdan Mançurya topraklarına goturmiyeceklerdir. 2 Komünist Çinin. hudud üzerindeki Yalu hidroelektrik santrallaruıdan eskisi gibi favdaianmasına mâni olunmıyacaktır. Başkan Truman h\ı terainatı verdikten iki gıin sonra da gene bir basın toplantısında aynı meseleye temas eden Amerika Dış İşleri Bakanı Acheson, komünist Çin topraklanna hiç bir veçhile tecavüz edilmiyeceğini tekrarhyor, ve Pekin idarecilerinin Kore savaşlarına müdahaleden kaçınmalarmı bilhassa tav siye ediyordu. Nihayet iki gün evvel de İngiliz hukumeti Dış İşleri Bakanı Bevin vasıtasile Pekin e avnı mealde te»minat veriyor ve Birleşmiş Milletlerin Korede müstakü demokratik bir devlet kurmak gayesi peşinde koştuklarmı, komünist Çinin topraklanna göz dikmediklerini belirtiyordu. Batılılar iyi niyetle hareket ettil lerini göstermek maksadile Kore Çin hududunda Yalu nehri boyunca bir «tampon bö'ge» nin tesisine de rıza göstereceklerini ihsas e\ lemişlerdi. Hattâ bu hususta yapılan temaslann müsbet neticeler verdiği, Amcrikanın da bu teblifi desteklediği bildirümişti. Batıhlar yalnız su!hu korumak ve Kore savaşının başka bölgelere de sirayet ederek uzamasına imkân vermemek için çalışırlarken Moskova da tamamile aksi maksadlarla Pekin'de diplomatik faaliyet göstermekteydi. Moskova gazeteleri tarafından Koreye gönderilen ımnhabklc.» yazıların\'.a komünist Çin go " ' Amerikalılara hiç bir vakit bırakmıyacaklannı, Amerikanuı komünist Çini işgal maksadile Koreye yerleşmekte olduğunu söylüyorlardı. Sovyet gazeteleri de manidar bir şckilde Sovyet Komünist Çin yardun andlaşmasını gün aşırı ortaya atıyorlar ve Kızılordunun tecavüze uğrıyan bir komünist Çini bırak mıyacağını belirtiycrlardı. Bu andlaşmaria, komünist Çine taamız edildiği tskdirde Sovyet Rusyanın Pekin hükumetinc silâhla yardun edeceŞi tasrih edilrustir. Nihayet dün, Batılılar gereken bütun teminatı ve garantiieri diplomatik kanallarla da Pekine ulaştırdıktan sonra General MacArthur emrindeki 100.000 kişilik kuvvete nihaî taamız cmrini veriyordu. Bu taarruzun hedefi Kore topraklanndaki son mütecaviz birliltleri de imha etmek ve carpışmalara son vermektir. Muhakkak ki Ge neral MacArthur Washington1a temas edip son diplomatik faaliyetin de neticelerini aldıktan sonra bu umumî taarruza girişmistir. Hatırlarda olduğu gibi evvelki gece cephenin kuzey batı kesimindeki Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin neden Yalu nehrine doğru ilerlemedikleri sorulduğu vakit resmî bir sözcü şöyle cevab vennişti: <Bunun bir sebebi var. Fakat ben bu sebebi size açıklamaya mezun doğilim.» Bu sebebin ne olduğu hâlâ bilinmemektedir. Fakat General MacArthur kuvvetleri bulunduklan mevzilerden çıktıklanna ve Yalu nehrine doğru akmaya başladıklarına göre artık bu «sebebin» mev cud olmadığı aşikârdır. Kendisine verilen kuvvetli teminata rağmen komünist Çin idarecileri, Rusyanın arzusunu yerine getirmek maksadile ikinci bir defa olarak Birleşmiş Milletlere karşı koyacaklar ve Mançuryada bulunan yanm milyonluk kuvveti Koreye sokacaklar mıdır? Buna artık ihtimal verilmemektedir. Çünkü böyle bir hareket bütün Birleşmiş Milletleri Çine karşı cephe almaya sevkedecektir. Halbuki dün akşam Lake Success'e varmış olan dokuz Çinliden mürekkeb Pekin heyeti bambaşka bir gaye peşinde koşmaktadır. Ömer Sami COŞAR Birleşmiş Milletler Kuzey Kore'de taarruza geçtiler vatanımızdan aynlmış bulunuyoruz. Bizler milletler içinde şanlı Türk bayrağımızı en başta dalgalandıracağız. Bundan asla siz büyüklerimiz zerre kadar şüpheniz ol masın. İçinde bulunduğumuz bu şerefli görevden hepimiz sevinçle haz duyuyoruz. Bütün dünyaya komünizm ruhunu kökleştirmek istiyen alçaklarla kanımızın son damlasma kadar dovüşeceğiz. Türkiyeye alnımız açık, yüzümüz ak ve zaferle döneceğız. Turkiyeden Ankara radyosu ile burada faydalanıyoruz. Ve radyo vasıtasile de mektublanmızın dinlenme imkânlan vardır. Burada mektubuma istemiyerek müsaadenizle nihayet verirken her sahada hayırlı başarılar ve Turk milleti için faydalı olmasını dılerken sizlere Allaha ısmarladık derim.» Baştarafı 1 inci sahıiede zide 10 kilometre ilerledikleri ve Mançurya bududuna yaklaştıkları da bildirilmektedir. Şimdiye kadar cephe gerisinde faaliyet gösteren Türk tugayının çetelere karşı elde ettiği büyük muvaffakıyetler üzerine asıl cephe hattına sevkedıldiği ve bizzat General MacArthur tarafından idare edilen umumî taarruza katıldıklan da ilâve edilmektedir. Taarruz inkişaf ediyor Bu gece geç vakit cepheden gelen haberlere gore, MacArthur taarruzu, plân mucibince gelişmektedır. Bir çok kesimlerde 10 ilâ 15 kilometreiik ilerlemeler kaydedılmiş ve pek az zayiat verilmı;tır. Başlangıçta inadh olan düşman mu kavemeti zaman geçtikçe çözülmek tedır. General MacArthur'un taarruzdan evvel şoyle dediği de bildirilmektedir; «Askerleri Noelde ailelerinin yanına göndereceğime dair yaptığım vaidi tutacağım.» Kore savpşı başladığındanberi düşmandan 140.000 esir alınmış olduğu da bildirilmektedir. Kahramanlanmıza yılbaşı hediyesi İzmir, 24 (Telefonla) DP. îzmir Müfettişlıği, bütün vatandaşlan Korede çarpısan kahramanlanmıza yılbaşı hediyesi göndermeğe davet etmektedır. Kore'deki bir askerimizin mektubu Ankara, 24 (T.HA.) Korede gedikli çavuş Hasan Gönül, Ordu milletvekili Fevzi Boztepeye aşağıdaki mektubu göndermiştir: Boztepenin bu mektubu Büyük Mıllet Meclisine gensoruların müzakeresi sırasında okuyacağı haber alznmıştır: «Sayın Ordu milletvekili Fevzi Boztepe; 19 ekim 950 sah günü Kore topraklarına sağ ve salim ayak bastık. Burada kahraman Kore halkı tarafından ellerinde şanlı Türk bayraklan olduğu halde büyük tezahurat'a karşılandık. Yolculuğumuz çok neşeli geçti. Pek tabiîdir ki 'rklsr bütün dunyaya kendilerini tanıtmış bir kütledir. İşte şımdi bir daha tanıtmak için asıl öz Japonya ile barış andlaşması Birleşik Amerika tarafından yapılan teklif açı&landı Washington 24 (AJ .) Birleşik Amerika, diğer on iki devlete yedi maddelik bir Japon banş andlaşması projesi sunmuştur. Amerikan notası, diğer on iki devlete aşağıdaki maddeleri tek lif etmektedır: 1 Japonya ile harb halinde olan bütün devletler veya bunların her biri, teklif edilen esaslar dairesinde veya varılacak anlaşma gereğince Japonya ile banş andlaş malan yapabilirler. Bu teklif, Japon banş andlaşmasuun Uzakdoğu ile ilgıli dört büyükler tarafından evvelce yazılmış olması hakkındaki Rus teklifinden bir hayli farklıdır. 2 Japonya Birleşmiş Milletlere kabul edilecektir. 3 Japonya, Korenin istiklâlini kabul edecek, Birleşmiş Milletlerm, Birleşik Amerika idaresmde olmak üzere, Kyukyu ve Bonin adaîan üzerinde vesayet teşkilini kabul edecek, 4 Güvenlik meseleleri hakkuıda Birleşmiş Milletler Genel Kurulu karar verecektir. 3 Hava kuvvetlerinin faaliyeü Wr?hin<ton, 24 (a.a.) (Reuter) Birleşik Amerika hava kuvvetleri komutanhğı tarafından büdirıldiğine göre, üstün uçankaleler bugün kuzey Korede savaşan Birleşmiş Milletler kara kuvvetlerini des teklemek üzere 3.500 000 yangın bombası atmışlardır. Bu bombardunan Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin giriştikleri taarruza hazırlık mahiyetinde idi. Her biri 4 kilo olan bu yangın bombalan kablar içinde bulunmak ta ve yere doğru indikleri sırada infılâk ederek dağılmaktadır. Amerikanm zayiaü Hariciye köşkünde yapılan masraflar Baştaraft 1 inci sahıfede nü Osmanlı İmparatorluğunun inhitat sebeblerine intıtil ettirdi. Konuşmasınm son1'" la Tekel'n propaganda mak^adüe memlekete gelen misafirler için tahsis ettiği sigaralann bile Sakanın evine taşındığını ilâve etti Hasan Saka, sahsına matuf hücumlara cevab vermek için söz aldı ve üç hükumette üç yıl müddetle Dış Isleri Bakanhğı vazifesini ifa ettiği «rada şahsî malı olması itibarile aile evinde oturmağı tercih ettiğini, kullandığı tahsisatın kordiplomatiğe, diğer resmi kabuller sırasmda hükumet tarafından ödenmesı icab eden masraflar için sarfedıldığını bu sarfın meşru ve kanuni olduğunu anlatarak, oturduğu eve devlet parası ile tamir ve ilâve yaptırmadığmı, bütün bu ithamlann soru sahibinin kendi^ıne karşı anlayamadığı bir iğbirar neticesinde ileri sürüldüğünü söyliyerek kürsüden indi. Holanda Kraliçesi memleketine döndü La Haye, 24 (a.a.) (Afp): İngiltereye yaptıklan resmî ziyaretten dönen Kraliçe Juliana ve Prens Bernard bugün öğleden sonra La Haye'e gelmişlerdir. Washington, 24 (a a.) (Afp): Ankara 24 CT.H.A.) Yeni tesisSavunma Bakanhğı bugün Koredeki leri vücude getirmek ve mevcud teAmerika zayiatının 17 kasımda 29.996 kişi olduğunu bildırmiştir. sislerini tevsi etmek üzere hususî Bunlardan 4.993 kişi ölmüş, 20.568 teşebbüs sahibleri Türkiye Sınaî kişi yaralanmış, 4.439 kişi de ka Kalkmma Bankasına müracaate baş yıbdır. Kara ordusunun zayiatı lamışlardır. Bugüne kadar Bankaya, 50 yi 25 667, bahriyenin 320, bahnye simüracaat lâhendazlannuı 3.75S, hava kuv mütecaviz müteşebbis ederek kredi ısteğinde bulunmuşvetlerırin 243 kisidir. tur. Bu teşebbüs sahibleri arasında Komünist Çin delçgesi üç, dort milyon liralık istikraz taleLâke Succt'ss'te binde bulunanlar vardır. Lake Success, 24 (A.P.) DoBu arada, yeni tesisler vücude kuz kişiden müteşekkil komünist getirmek ve tevsiler için üç dört Çin delegasyonu bu akşam geç va bin lirayı geçmiyen kredi talebleri kit Lake Success'e vasıl olmuş ve de yapılmıştır. Birleşmiş Milletler Genel Sskreterı Müıacaatler arasında ayrıca bir Trygve Lie'ye itimadnamesini tak çlmsnto fabrikasının tesisi ve bazı dim etmiştir. gıda maddeleri ımal edecek fabrikalann tevsü ve kurulması için teşebbüsler vardır. Banka, bu müracaatleri incelemektedir. Banka Umum Müdürü Mr Tucker de önümüzdeki günlerde Istan1 u""i so bula geleceKtir. Mr. Tucker'le birristan aynı notasında, bu tedbir likte Amerikadan gelecek olan bir neticesinde, Macaristanın uğnya mütehassıs da sınaî tesisler mevzucağı bütün zararlann mesuliyetinın unda, hususî teşebbüs sahiblerinın Türkiyeye aid olacağmı da belirl Türkiye Sınaî Kalkınma Bankasına mektedir. yaptıklan bu müracaatleri gözden Türk Bulgar hududu, bu iki geçirecektir. devlet arasında, Bulgarıstandaki Türk azınhğuıın Türkiyeye muha Tren seferlerinde yapılan cereti meselesinden husule gelnıiş değişiklikler olan bir anlaşmamazlık neticesinAnkara 24 (a.a) Devlet Dede kapatılmıştır. miryollan Genel Müdürlüğünden bildirilmiştir: tşçiler için sanatoryom Bazı trenlerin Haydarpaşaya vaAnkara, 24 (Telefonla) Sü rış ve Haydarpaşadan kalkış saatreyya Ilmen tarafından bağışlanan lerinde zarurî sebeblerle değişiklik çiftlikte işçiler için 300 yataklı bir yapılmıştır. sanatoryomun inşası işinin uzıya1/12/950 tarihinden itibarçn yücağı düşünülerek bu çiftlik arazisi rürlüğe girecek bu değişikliğe göre, içinde ellijer yataklı üç aded ve 12 N. Ankara ekspresi treni Hayrem paviyonunun basit ve ucuz bir darpaşadan 2030, yerine 20.05 te, şekildc kurulması için Çalışma Ba54 N banliyö treni Haydarpaşakanlığı emir vermiştir. dan 19.55 yerine 20.13 te, Aynca, İstanbulda 500 yataklı 16 N. Adapazan treni Haydarpabüyük ve umumî bir hastane inşası şadan 7.10 yerine 720 de kalkacak için de arsa aranmaktadır. Hasta ve 11 N. Ankara ekspresi treni ne arsası bulununca proje için mü Haydarpaşaya 9.15 yerine 9.20 de sabaka açılacaktır. varacaktır. Türkiye Sınaî Kalkın. nta Bankasına müracaatler başladı Macarisfan bize bir nofa verdi Başmakaleden devam lantısrnda vardığı neticelerin büyük bir kısnunı Nazırlar Komitesi kabul etmemişti; Avrupa ordusu meselesini Konsey yetkileri dışında görmüş, İnsan Haklan Beyannamesi üzerindeki tadU tekliflerine Utifat etmemiş, Sosyal reform teşebbüslerinden çoğunu mütehassıslara havale ennekle yetinmişti. Bu kararları savunurken Kont Sforza oybirliğile hareket etmek zorunda bulunan teşekküllerde müsbet iş başarmanın güçlüğünü ileri ileri sürdü ve Danışma Meclisinin sağduyusuna gövendiğini belirtti. Buna karşılık, insafla düşünüldüğü takdirdc Nazırlar Komitesinin ileri adımlar attığuıı da kabul etmek gerekeceğini söyledL Nitekim, Danışma Meclisinin yetkilerini arttıracak tüzük değişiklikleri hakkındaki teklifler reddedilmemiştir. Bu başlı başına mühim bir noktadır. Uzmanlar toplanacak ve şüphesiz Konseyin hayatiyeti bakımından başanlı sonuçlara vanlacaktır. Bulgaristandaki 250.000 Türke karşı yapılan muameleye de Nazırlar Komitesi kayıdsız davranmamış, insan haklarını baltalayan, medcnî milletlere yaraşmıyan bu kötü hareketi dünya huzurunda açıkça protesto etmekle Avrupa Birliği fikrinin kuru bir lâftan ibaret olmadığını gosternıiştir. Nihayet, Kominiorm teşkilâtmın ötedenberi Avrupada yürüttüğü gayruneşru mücadele sistemine karşı Danışma Meclisini bir takbih kararma davet etmek suretile, Nazırlar Komitesi, bu meclisin yüksek politik vasıflaruıı resmen teyid etmiştir. Bu müsbet işleri mecliste şüphesiz yeter bulmıyanlar olacaktlr ve bu Kont Sforza hesabına sevinilecek bir hâdisedir. Çünkü ilerlemek, mesafe kazanmak, ancak vardığı noktada durmak istemiyenlerin başarabileceği bir iştir. Hayatının otuz yılını Avrupa Birliği fikri uğruna harcayan büyük İtalyan devlet adamı bizi bir an otuz yd önceki Avrupayı hatırlamaya davet ettL O vakitler bir Avrupa Birliğinden bahsedenlere deli, hayalperest, budala çözile bakılmıyor muydu? Bugün ise realitenin kapıları önümüzde açılmıştır. Avrupa Birliği belki ağır, fakat emin adımlarla gerçekleşme yolundadır. Amerikanm Avrupayı bir sömürge yapmaya çalıştığını sananlar ya hususî maksadla konuşuyor, yahud da aldanıyorlar. Bdyle bir maksadı olsaydı, Amerika, Avrupa milletlerinin birleşmesini değil, tersine, birbirine düşüp ayrılmasını temennı ederdi. Fakat Amerikanın menfaati banştadır. Birlik ve anlayış ise banşın en kestirme yoludur. Avrupa milletleri kendi birliklerini kurduklan gün, aynı zamanda dünya banşına da en büyuk bir hizmette bulunmuş olacaklardır. yarataıı ııntıık Hava Hastalık Sigortası Kanununun tatbîkatı Tekrar memurlara dair Baştarafı 1 inci sahıfede rilebilecek bir ölçüde sağhk tesisinin vücude getirilmesinin mümkün görüldüğü yerlerde başlanacaktır. Hastalk sigortasının tatbikına «İstanbul, Tekirdağ, Kırklareli, Edirne, Kocaeli, Bolu» illerini içine alan İstanbul bölgesinden başlanılması kararlaştınlmıştır. Bunun için İstanbul bölgesinin veremli hastalar için yatak sayısı hariç, 500 yataklı sağhk tesisine ihtiyac bulunduğu tesbit edilmiştir. Bu ihtiyacm halen 420 yatakhk kısmının karşılandığı bildirilmektedir. Ayrıca, Bakırkövde 25 yataklık bir dispanser Üsküdar, Kasımpaşa ve Eminönü semtlerinde de dispanserler için binalar arandığı bildirilmektedir. Bunlardan başka, İstanbuldaki Tekel Genel Müdürlüğünün elindeki 66 ystaklık tütün bakım işcilerinin dispanserinden de faydalanılacaktır. Bu tesislerden başka. her sem'te sağlık istasyonlân viıcv'e getirilerek ayakta tedaviler de vapılacaktır. Çalışma Bakanlığınca fazla sayıda işçi çahştıran yerlerin de müstakil birer doktor bulundurması derpiş edilmektedir. Veremli işçiler için Sağhk ve Sosyal Yardım Bakanlığına aid tesislerden 100 yataklık bir kı sım almak kabil olmuştur. Süreyy Ilmen tarafından bağışlanan Maltepedeki çiftlikte mevcud bulunan binalarda da 50 yataklı bir sanatoryom bir mart 951 tarihinde açılacaktır. Veremle savaş için yeni kanun teklifi Ankara 24 (Teîefonla) Burdur milletvekili Mehmed Özbey, veremle savaş için ahnacak olan tedbirleri takviye maksadile hazırladığı bir kanun teklifini gerekçesil* birlikte Meclise sunmuştur. Gerekçesinde verem âfetinin memleketimizin sosyal ve ekonomik bünyesinde yaptığı tahribat etrafu bir şekilde anlatılmaktadır. Üç maddeden ibaret olan bu kanun teklifinin ihtiva ettiği esaslar şöyledir: «Val konakları ile Kaymakam evleri veremle savaşta kullanıhnak üzere Sağhk ve Sosyal Yardım Bakanlığına devredilmiştir. Bu binalan yerine göre sanatoryom veya prevantoryom, yerine göre de hastane veya dispanser olarak kulhnmağa Sağhk ve Sosyal Yardun Bakanlığı yetkili olacaktır.. enim bir iddiam var: Tâbi olduklan şartlar vt muameleler memuru hal« ka karşı cebbar, devlete karşı âciz hale getirmiştir. Bunun büyük mah zurlan vardır. Psikolojik tepkilerini izah uzun sürer. Sadece idarî pürüzlerini misallerile anlatmak ve . bu hakikati «Evliyayı umur» un gözü önüne sermek vazifemizdir." Bagün size bir misal vereeeğim: Okuyucularundan birisi benim bundan biraz evvel çıkmış olan (Memur davası) serlevhalı yazınu Cumhuriyet'te okumuş, bana şu mektubu gönderiyur: «Burhan Felek Beyefendi, «Senelerdenberi yazılarınızı zevkle okuduğum halde maalesef sizınle tar.şmak fırsatıaı bulamadım Dunkü Cumhuriyet'te (Memur davası) ba^lıklı yazınız bu mektubu yazmama veslle oldu. Ben altmış yedi yaşındayıra. Dunyanın bir çok yerlerinı gezmiş. askerl ve sıyas! muhim vazıfeler almıj bır adam sıfatıle memleketın derdlerıni ve derın yaralarını gorecek ve snlıyacak hale gelmlş bulunuyorum. Ben de, vatanımızda asırlardanbeH kokleşmlş adam kayırmak zıhniyetı ve sonımsuz memur hâkimiyeti yuzundea devlet mekanizmasının aksadığı kaııaatindeyım . Size bıldığ.m ve rastladıdım bir çok acı vak'alardan bu.nl yazayım • 28 sene evvel Adapazarında ticaretle meşguldum. O vnkıt yeni gelen mubadıllerden ıkl kardeş aıiesıne şehırde bir eskl ev ve bır ufak tarla ile uzak bir koyae viran blr değırmen verdıler. Bu karde$ler Rumellde mureffeh yaşamıg ve tahsii gormuş inmnlardı. Iskân dairesınde blr kuçuk memur ile aralan açıldıgı için tasarruf evrakları kaybolmuş ve bütün feryadlanna ragmen haklan kaynamıştı. Tesadüfen bu ıkl kardeşle tanıştım. Bana geldıler, derdlerlni dökruler ve yaşama çarelerlni araşürdilar. Üçumüı duşundük. Şehlrdeki evi ve tarlayı satınak, degırmenl tamir ve iki oda ilâve ederek her iki aileyi oraya yerleştirmek. tavuk beslemek ve yumurta satmak kararına vardık. Bu ıs yapıldı. Degirmene iki çift taş kondu ve on bır nüfus orada yerleşti. O sıralarda bır akşam, bir malıye memuru vergi tahakkukunu yapmai üzere değırmene gıtmi^. Hayvanına yer verıımesınl ve bir tavuk kesilmesint emretnuş. Fakirlerin kuluçkaya oturmuj yalnız bır tavuklan varmıj. Ata verecek arpa da yokmuş. Ata ot ve saman vermışler ve kendl baslt yemeklerini de ıkram etmek uzere olduklarını soylemlşler. İki odada on bır kışı yattığı içm kendıslni yakın bır kdyde barındırabileceklerinl Uâve etmışler. Memur kızmış ve atına bmıp gitmış. Bırkaç gun sonra değsrmene 400 lıra vergi tahakkuku gelmı; O devırde en iyl değırmenın vergısi 25 ra ve ıkl çıft taşlı değlrmenlerin en yuksek vergisi 70 lıra ldı. Gene o zaman bu değirmenuı öğuttugü lahireden aldığı hak, serede 400 lırayı dollurmazdı bile. Mubadıller perışan bır halde mal mudürune gıtüler. Ist dalarını ben yazdım. Maîmudunl iyı karsılamamı;. Onlar da Bu memlekptte hak, ınsaf. adalet yok mudur? diye tağırmışlar. Malmuduru de kızmış istıdanızı komlsyona havale edecegım» demış. Komisyon, Malmuduru, Tıcaret Odası Reisı ve Kavmakamdan murekkeb ıdi. Bu sefer komisyon degirmenırt abrıka derecesınde ve muhim bır mıntakanın merkezinde olduğu kararıle vergiyı 800 liraya çıkardı. Mubadıller temyız ettıler. Temylz komısyonu da vergiyı tasdlk etti. Adamlar katıl olmak derecesine geldıler, fakat çoluk çocuklarınm akıbetini duşunerek ileri gltmediler. Değlrmeni yok pihasına satlar. Ve birer eşek alıp koy koy dolaşnwya, yurourta toplamaya bafladılsr. Bu suretle her iki aıle b r kııçuk me. murun garazı yuzunden sefalet d".yas'na yuvarlandı... Okuyucum mektubunu: •Kanaatimce hükumet mekanizması ıslah edılmedıkçe memleketimizde tam adaletln ieessusu ve insan haklarının emnlyete alınmasl imkânsız olacEktır. Çunkü bu gldişle her vak.t ve her jerde gayri mesul kalan bir küçuk memurun ve hattâ bir jandarma neferınin yapacağı bır duğumle muhim m?*"2İeler kosteklenecek ve o duğumlerı Başbakanlar bile çozerr.iyecektır. Bu vuzden bir çok haklar çlğnenecek ve pek çok masum vatandaş ez lecektir » Diye bitiriyor. Bu tipte haksızhklann netice'erine hepimiz maruz kalmışızdır. İşte hükumet bu küçük memuıb.ın hatalan yüzünden halkın muh?bbet ve itimadını kaybeder, nıemleketlinin huzuru da kaçar. Kimbilir daha bilmediğimiz, işitıne digimiz buna benzer günde kaç facia oynanmaktadır. Bu misal. t:uçük memurlann halk üzerintleîi tasarrufunun ne derece ÖİÇİİSU7 \e kontrolsuz olduğunu ve istejinee bir küçük memurun bir büyuk i«i berbid edebileceğini yani memurun halk muvacehesindeki «cebbar» durumunu gösteriyor. Yarın, bunun tamamen zıddı bir misalle, otuz senelik hizmeti oian bir memurun devlet elinde n?sıl âciz ve hukukî teminatlan mah'i'Ti durumda olduğunu gösterecs'Jnı. Böylelikle memurlann bu iki zıd arasında memleketi nasıl idare ettikleri hakkında cümlemizde bir fikir hasıl olabilecektir. B. FELEK miyetli bir hitabede bulunacağım, kendilerine şunu soruyorum: «Sir komünist kuvvet tarafından Boğazlann kontrol edilmesini kabul edecek misiniz? Bu kuvvetin birdenbire Yakm Doğu, Süveyş ka nalı, size sık sıkıya bağlı bulunan denizaşırı memleketlerle en seri münakale yollan üzerine çökmesini kabul edecek misiniz? Diğer meslekdaşlanma da hitaben şunlan söyliyeceğim: «Günün birinde Berlin ve Stockholm üzerine Kızılordu dalga halinde ilerlerse bütün mületimin, bütün Türkiyenin, bu yeni tecavüz umumî bir savaşın işareti olmasa bile mücadelemize katılacağını ifadede mılletimin âzmine tercüman olduğuma eminim » Londra 24 (B.B.C.) Bu akşam B.B.C. radyosu vasıtasile Türkiyeye hitab eden Türkiyenin Avrupa konseyindeki Başdelegesi Suad Hayri Ürgüblü Türk heyetinin Avrupa Birliğinin hem çabuk ve hem de sağlam temeller üzerinde kurulması için çalıştığını bildirmiş ve şöyle demiştir: « Böyle bir bü"liğin hem çabuk ve hem de sağlam temeller üzerinde kurulmasını zarurî görüyoruzAvrupa Birliği yalnız kâğıd üzerinde değıl fakat ruhların birleşmesi ile temin edilmeîidir.» Bastarafı 1 inci sahifede Avrupa ordusu kuruluyor Bostnrafı 1 inci sahifede Amerika büyük elçisi George Allen ile Yugoslav Dış işleri Bayan yardımcısı Leo Mates tarafından imzalanar. bu anlaşmaya göre, Yugoslavya, Rusya ve peyklerinden vuku bulacak her türlü tecavüze kar şı kendini müdafaa edecektir. Böylece Yugoslavya .Sovyet olmıyan dünyayı müdafaa etmek üzere 1949 da karşıhklı savunma için Amerikan kongresi tarafından aynlan tahsisattan istifade eden Atlantik Paktı miUetlerile, Türkiye, Yunanistan ve Iranın yanında yer almaktadır. Neşredilen resmî tebh'ğ, yollanacak yiyecek maddelerinin mıktar'nı bildirmemektedir. Bununla beraber Amerikan yardımının 16 milyon dolar ve muhtemelen 50 milyon dolara yükseleceği zannedilmektedir. Bu yardımın miktan gelecek sy kongrenin bu hususta alacağı karara bağlıdır. Yugoslavya 105 milyon dolrhk yardım taleb etmişti. Belgrad 24 (AJ.) Mareşal Josip Broz Tito, dün vermis olduğu bir mülâkatta, Yugoslpvyannı, ancak «vatandaşların ölüleri üzerinden geçmek suretile» istilâ edilebileceğini söylemiş ve Rusya tarafından idare edilmekte olan Kominform devletleri «cmni>etimizj tehdide devam ederlerse, Batılılardan silâh satın alacağız* demiştir. Sondakika Washington 24 (A.P.) Başkan Truman, Yugoslavyaya yardım maksadile 16,000,000 dolarhk bir tahsisat aynldığıru kongreye bildirmistir. Amerikan Yugoslav savunma anlaşması Tito'nun beyanatı NADİK NADİ Avrupa ordusn kuruluyor Paris 24 (R.) Avrupa Konseyi istişarî asamblesinde geç vakit reye müracaat edilmis ve derhal bir Avrupa ordusunun kurulması hakkındaki teklif kabul edilmiştir. Baştarafı 1 inci sahiiede Bu orduya Alman birliklerinin de rulacak köylere 300 milyon lira ci almması hakkındaki teklif de ekvannda bir paranın lâzım olduğu seriyeti toplanmıştır. İngiltere, rehesablanmıştır. Tanm Bakanhğı ye iştirak etmemıştir. bu vilâyetlerde devlete aid 8 m:lyon dönümlük arazinin uzun vade Ingilterede bir radar ve borclandırma suretile göçmenfabrikasma ateş verildi lere verilmesini kararlaştırmıştır. Aynca tanm aleti ve tohumluk Londra 24 (a.a.) (Afp) Gal yardımları da yapılacaktar. eyaletinde Treorchy'de dün bir radar âletleri fabrikası hemen tamamile yanmıştır. Zarann 100.000 İngiliz lirası olduğu tahmin edilmektedir. Polis tahkikata başlamıştır. Bir sabotaj hareketinin bahis konusu olduğu sanıhnaktadır. Filhakika Ardahan, 24 (a.a.) İki gün ev bu, Gal eyaletinde 3 haftadanberi vel yağan kardan Ardahan Hopa yangınla harab olan hükumet için yolu kapanmış ve kamyon nakliya harb malzemesi imal eden fabrikalardan ikincisidir. tı tamamen durmuştur. Göçmenlerin iskânı hazırlıkları Kral Faruğun nişanlısunn resmini çekerken dövülen gazeteci Milâno, 24 (A.P.) Mısır Kralı Faruğun nişanhsı Bayan Neriman Sadıkm resmini çekmek istiyen bir fotoğrafçı, dün, Bayan Sadıkm refakatinde bulunan ve onu muhafazaya memur bir zenci tarafından yere serilmiştir. İki gün süren takiblerden sonra, fotoğrafçı, Bayan Sadıkın nihayet oteline dönerken yakmdan gormek fırsatını elde etmiş ve kendisine doğru yürümüştür. Bu sırada, kendisi, mahallt konsoloslukta bulunduğu öğrenilen bir zenci tarafından itilmiş ve yere yuvarlanmıştır. Otel müstahdemini, Bayan Neriman Sadıkın, bu hâdiseden sonra odasına çıkarken, gözyaşlan içinde olduğunu bildirmiştir. Kardan Ardahan Hopa yolu kapandı PROF. MMBUSIJN MACEBAJLABI: Ayvalıkta bir yangın faciası Ayvahk 24 (a.a.) Şehrimizde gece saat 23 te bir yangın olmuş, uykuda bulunan ev halkı bu hâdiseden uyanmış, şaşkın bir halde kendilerini pencereden atmak suretile kurtulabiknişlerdir. Dört yaşlanndaki erkek çocuklan kurtanlamıyarak evle beraber yanmıştır. Yeni inşa edilecek limanlar Ankara, 24 (TJIA.) Samsun limanının inşa ve teçhizi, Haydarpaşa, Salıpazan, Izmir ve İskenderun limanlannm tevsi, islâh ve teçhizi maksadile Milletlerarası İmar ve Kalkmma Bankasmdan temin olunan 12,5 milyon dolarlık kredi ile yapılacak işlerin ilk hazırlıklanna Bayındırhk Bakanlığınca başlanmış bulunmaktadır. İkisi Avrupalı ve dördü Amerikab altı teşekkül ve yapılan hazırlık neticesinde ise en uygun tek lif veren Danimarkah Kampsax firmasına 2.272j900 liraya ihale edilmiştir. İç finansman için gerekli tahsisata aid kanun Büyük Mıllet Meclisin tasdikından çıkınca bu kanunun ve kredi anlaşmasının mevzuunu teşkil eden ve 73 milyon lirası iç ödenekle 12,5 milyon dolara tekabül eden 35 milyon lirası da dış krediden sağlanacak olan takriben 108 milyon lıra ile liman işlerinin tahakkuk yoluna sokulmasma fi'len geçilmiş olacaktır. • CUMHUBIYET» in TEFRİKAS1: 7 4 ilazan: PEKİDE CELAL « Acna niçin. ne var Zeynep, bana anlatmaz mısın? Son gunlerdeki huysuzluklann, nükseden sırur krizlerin, sonra bu ssçma intihar teşebbüsün! Halbuki iyileşmen için ne kadar çok ümıdim olduğunu sana söylemiştım. Anlamıyorum, bütün bunlardan ben bir şey anlamıyorumN Or»a ne cevab verebilirdim? Konu;mamak için başımı duvar tarafma çevirdim, ağlamağa koyuldum. Doktor Adnan: « Peki diye, mırıldandı. Mademki söylemek istemıyorsun! Ağlama güzeım, sana fenalık yapmak istemiyorum. Nedim, Suzan on'ar da sernn iyilığinden başka bir şey düşünmüyorlar. Sen istemedıkçe hiç biri gehniyecek, vadedivorum.» Hastanede iki aydan fazla kaldım. Ateşim duşmüştü. Fakat çok zsyıftım, bitkin bir haldeydim. Vaziyetım onlan ürkütmüş olmah. Yanıma gelmek, benı gormek ıçın ısrar etmediler. Belki de karşılaşmaktan iorkuyorlardı. Kimbilir! Nihayet hastaneden çıkabileceğim anlaşıldığı zaman doktor Adnan haber verdi: « İsviçreye gideceksin, seni ben gotüreceğim. ValMont kliniği ile muhabere ettik. Yerin tutuldu. Senin duılemeğe, esash bir tedavıye muhtaç olduğunu düşündük. Yani ağabeyim ve Suzan da aynı fikırdeler demek istiyorum.» Suzanm istediği olmuştu, yakuz gidiyordum! Fena bir şey yaptım, kendimi tutamıyarak acı bir gülüşle: « Demek beni uzaklaştırıyorlar!» Dedim. Fakat doktor Adnanın değisen, golgelenen yuzu karşısında hemen kendime geldim: t Ben de zaten onlardan kaçmak istiyordum!» Doktor Adnan hayret içindeydi. « Artık seni hiç anlamıyorum. Bazan delirdiğine hükmedeceğim geliyor. Ağabeyim süıhatin ve iyihğmden başka bir şey düşünmüyor zavallı. Doktorlar hastalığırun tekrar nüksetmesi, sinirlerinin fazla sarsılması tehlikesini ileri sürdükleri için günlerce yanına, odaya giremedi, kapuun önünde nöbet bekler gibi dolaşta durdu adamcağız. Suzana gelince...> Birdenbire bağırdım: « Bana onlardan bahsetme artık enişte!... Hiç birini gormek istemiyorum! Razıyım beni götür, buradan uzaklaştu*. İsviçreye, neresi olursa olsun oraya... Uzaklara gitmek istiyorum. Onlan görmiyeceğim, hiç bir zaman bir daha asla! Onlar benim düşmanım! Onlar .. Anlamıyor musunuz!» Haykıra haykıra ağlamıya başlayınca doktor Adnaru telâş aldı. Bir daha da aramızda Nedim ve Su zan bahsi edilmez oldu. Yeşilköyden uçağa bininceye, İsviçreye gelinceye kadar... Doktor Adnanm bana fazla sual sormaması, en küçük bir şüpheye düşmemesi şaşılacak şeydir. İkisinin onu nasıl kandırmış olduklarını merak ediyorum. Fakat Darbley'in geçen günkü sözleri! Bu adam yoksa benim bacaklarımla beraber aklımı da mı kaybettiğimi sanıyor? Belki doktor Adnan da İstanbulda iken öyle sanıyordu. Bana kaç kere »Ziyanı yok, senm bu halin normal değil zaten» Dediğini hatırlıyorum. Suzan ona söylemiştır: a Gene huysuzluğu, fenalığı üzerindeydi. Eve su almağa gitmiştım. Uzaklaşır uzaklasmaz kendıni havuza fırla tıp atmış. Akhnı kaybetmış olmah. Ümidsizlikten... Zaten ne zaman dır. Hep böyle kötürüm kalacağım!« diye, kurup duruyordu.» Evet Suzan anlatmış, doktor Adnaru ikna etmiştir.. ValMont'da gene akşam başlıyor. Her zamanki yerimde setin kenarında, ağaçlann altında, şezlongumda boylu boyunca yatıyorum. Sıcak bir rüzgâr esiyor, atkımın puskülleri ile oynıyarak saçlanmı dağıbyor. Bu akşam bir tuhafım, gene ateşim var galiba.. Dü şüncelerimi yoluna koymak istiyorum. Hem artık vaziyeti olduğu gibi kabul etmek lâzım. Vaziyet neydi? Bacaklanmın tutmayışı, Suzanın kocamı serişi ve kocamm bana olan merhameti mi? Yahud îstanbuldan bir türlü gelmiyen haber, yahud Hess? Başka bir şey var, doktor Darbley'den gittikçe daha fazla nefret ediyorum. Ondan korkuyorum da.. Sanki şeffaf bir cammışun gibi içim den geçenleri görmeğe, anlamağa kalkmasmdan gayri insanî bir şey var Buna hakkı yok. Hess'in dediği gibi, bu ruhiyatçıların bütün gayreti bizi tertemiz, kırıbnağa hazır bir cam şişe haline getirmek, yahud ipini koparıp, uçmaya hazır hafif bir balon gibi boşluğa salıvennek... Peki, benim gibi bir kadın hangı ufuklara başuu alıp gi debilir? Ben yersiz, göksüz, kimse tarafuıdan istenilmeyen, sakat, zavalh bir insandan başka neyim! Suzan: «Sen kendine acıya acıya içini balmumu gibi yumuşatmaya bayıhyorsun, sen kendi kendisini yiyen korkunç bir yamyama benziyorsun?» derdi. Nedime yazmamasuu söyliyen Suzandır. Ona tenbih etmiştir. «Fazla ehemmiyet veriyorsun, büsbütün şımanyor. Bırak budalayı, mademki şimdi bir İsviçreli bulmuş, ne yaparsa yapsuı, başının çaresine baksın!» demiştir. Gölün sulan koyulaştı, gök yüzünde iri bulutlar dolaşıyor. Bahçe bu akşam gene çok tenha. Karşımda dağlar simsiyah, tehdidkâr ve kalm, aşılmaz bir duvar gibi... Yerimden fırhyabilsem, onlan yum ruklıya yumruklıya dağıbp açabilsem! Sanki bu sarp kayalann gerisinde hemen İstanbul, uçsuz bucaksız denizi, inişleri yokuşlan, ince kurşunî minareleri, ufka kadar giden kırları, bayırlan ile karşıma çıkacakmış gibi! Ağhyorum... Başka türlüsü elimde mi? Neden yazmıyor? Neden gözleri, saçlan, neşesi, hiddeti her şeyi ile böyle karşımda, neden beni rahat bırakmıyor? Klinikten ağaçlarla çevrili büyük yolun ucundan ayak sesleri gclıyor. Şüvester Steiger'in sesinı ve hafif kahkahalarını duyuyorum, tenhala$alı, i^ler h neş'esi yerinde. Bana karşı eskisinden çok daha şefkat ve yakın lık gösteriyor. Şimdi gelecek, sırtıma, «açlaruru okşıyacak. Alnımdaki terleri silerek nabzıma bakacak ve beni kırık bir bebek gibi kucaklayıp arabama koyacak. Sonra tekrar küçük beyaz odam, çarmıhında boynu bükük İsa ve onun karşısında benim daracık karyolam. Dısarda rüzgâr, biribirinin koynunda hışırdayıp sallanan ağaçlar, çiçekler, gökte neş'eli pırıltılarla selâmlaşan yıldızlar... İçer de ben, endişeli, hasta, terli ve bir paçavra gibi karyolaya serilmiş... Uykusuz, dertli, bitmez tükenmez saatler!.. Hayır, şimdi şüvestere söyliyeceğim, bu gece bana kuvvetli bir uyku ilâcı versin. Artık tahammül edemiyorum! Trabzon milletvekilîerinin seçim tutanakları Ankara, 24 (Telefonla) Trabzon milletvekilîerinin hepsinm seçım tutanaklarına yapılan itırszlar komisyon tarafından ıncelenmıs ve 10 muhalııe karşı 13 reyle ıtııazlarm rcddıne ve tutanakların tasdikma karar verilmiştır. Kastjmoru milletvekillığıne seçilen Tahsm Coşkanın seçım tutan?ğına yap.lan ıtiraz da komıs; on tarafından ıncelenerek varıd gomemi'î ve şikâyetlerin recMı ile, Tahsın C; kanın tutanağmın tasdıkma çoğunlukla karar vermı^'ır. Bütün gece rüyamda onlarla uğraştım. Yaz ortasıymış. Suzan ve Nedimle ValMont'un büyük parkında dolaşıyorduk. Suzan somurtuyordu. Nedimin yüzü kederli, yürüyüşü bir tuhaftı. «Bakuı, diyordum onlara, ne kadar mesudum! Yürüyorum! Hess'le evleneceğim, Hess beni seviyor!» Tam bu esnada birden bire Suzan ve Nedim kayboluverdiler. Onları aramıya koyuldum. Gölün kenarına uçar gibi indim, dağların ardını bile araşürdım MASALLARI lO31GfiC£ 72 maial, 8 renkli 32 tablo, rildli 600 suhife t?un kış geceleri ailece okunacak nefis bir eser. Fiatı: UJi Lira. Çıkaran: TÜRKİYE YAYINEVİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle