Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 6dm 1950 CUMHURtYET eylul 1950 de Brezilyada yapıCumhur Başkanı seçimlnde Ge10 Vargas'ın tekrar devletin baA geçirıleceğıni Avrupa ve belde dünya umumi efkân hiç ümid miyordu. Aıtıa, «dunya umumi kân» derken «Guney Amerıka» ı istisna etmek gerektir. Çünkü >ra halkı herhalde 48 milyonluk comşu bir kutlenin siyasî duşuncelerini uzak memleketler ahalisinden muhakkak ki daha iyi takıb ediyordu. Vaktile fazla otoriter davrandığı ve diktatörlük temayülleri gösterdıği için ordunun ileri gelenleri tarafından mevkünden uzaklaşürılmış olan adama karşı üçte iki denebilecek derecede kuvvetli bir ekseriyetle gösterilen teveccühün acaba sebebi nedir? * * * Bu yıl Hamburgda neşrolunan ve Kasimir Edschmid imzasını tagıyan < Guney Amerikanm yükseli> çı ve düşüşü» admdaki kitaba bakılacak olursa yeni dünyanın o çevresinde durum şu vaziyettedır. KaEimır Edschmid dıyor ki: «Güney Amerikanın bütün memleGetulio Vargas ketlerinde, şimdıhk, devamlı ve istikrarh bir rejim kurulmasına im termelerine karşılık Brezilyalılar 4 kân yoktur. Oralarda zaman zaman eyiul 1950 tarıhinde, yani ondan beş dikUtörlerin iktidar mevkîine geç aya jakın bir müddet sonra, eski meleri ve vakıt vakit de bunlann diktatörü yeniden iktidar mevkiine tepelenmeleri hareketlerinin teker çıkarmak ihtiyacmı duyacak kadar rürunü tarihi ve içtimaî bir zaruret ırticai bir za'fa düşmüşlerdir. olarak kabul etmek mecburiyetın* * * deyiz. Çünkü zavalhların demokraGetulio Vargas'ı bir çoklan «güsiye susamış bir hâlet göstermele ler yüzlü diktatör» dive tavsif edırlne karsılık çokluk mazhar olduk yorlar. Bazıları ise onu gene kenlan idare diktatörlüktür. Biçare'.er, disi gıbi dudakiarından tebessum kalkınmak, düzelmek, kuvvetlennıck eksik olmıyan Roosevelt'e benzetıiçin calışıyorlar, çırpmıyorlar, elle yorlar. Bu rnüşabeheti ileriye süren rinden gelen her gayreti yapıyorlar, kımseler Roosevelt'in de bir çeşıd fakat bir müddet sonra başvurduk diktatör olduğıınu iddia ediyo.'ar. larının, kurduklannın hepsinı bız Evet. yeni Brezilya Çumhur Başzat kendıleri yıkıyorlar. kanı gerçekten guler yüzlüdüı \ e Anlaşılıyor ki nefislerine ve 'ra aynı zamanda da çok tahhlidir. Bir delenne hâkim değildirler. Ne İsadefa geçirdiği otomobıl kazasm!a yı, ne de Napoleon'u memnun ede yantnda bulunar.lann bir kısmı olduğü, dığerleri de yaralandığı halbılıyorlar..» dıyor. Vargas'ın yenic'en Brezilya Cum de kendısine hiç bir şey olmamıştır. hur Başkanlığına seçilmesi dolayı Yalnız o anda muthış bir baygınBİle yerinde bazı fikir ve mütalea lık geçirmiş, hattâ gelen doktor, lar serdeden «Die Welt Woche» der Vargas'ın nabzının durmuş bulungisinin bir muharriri ise şöyle oir duğunu büyük bir teessürle etrafmdakilere söylemiş, halbuki üstad hüküm verıyor: bir kaç dakika sonra aklını başma «Güney Amerika bölgesi henüz toolamış ve evine yürüyerek gidemütemadî bir değışiklik alanı cek kadar kuvvetli bir enerji gösmaktan kurtulamamıştır. Oradaki termiştir. , memleketlerin hıç birı, bugünkü vustralya ve Kanada kadar daVargas. muktedir bir diplomat olhi Avrupahlaşmış sayılamazlar. dugu kadar iyi bir hatıbdir de.. BuHattâ Brezilyada, Şili ve Arjantin nunla beraber o halk kütlesinin rude olduğu kadar bile Avrupaî te hunun vatanper\Tersne nutuklaria, lâkkilere tesadüf olunmaz. Zıra, mantıkla, içtimaî ve tarihî zaruretorada kalabahk sayıda yerli ve leri sayıp dökmekle fethedileceğine zenci vardır. Böyle karışık bir kütdeğil, onu keyiflendirecek sözler ve lenin birdenbire modernleşememesi nükteierle elde olunabileceğıne kave eski ahşkanlıklara, geleneklere nıdir. bağlı kalması ıhtimal ki mazur * * * da görüiebılir. Burunla beraber, Brezilya dünyanın en ileri gıtmiş bır Brezilyalılar ycn'aen iktidar mev«tropıkalsıcak iklimli» memleketi kiine getirdıkleri Vargas'tan neler dir, gelecekte insanlık ve medeniyît bckliyorlar? Hiç şüphesız bu yazıondan pck çok ştyler bekliyor. O da temas etmekliğımız lâzım gelen halde, siyasî, iktisadî ve içtimaî haen muhım noktalar bunlardır. yatını gereken şekılde ıslah etmesi Kahve memleketinin yeni Cumlâzımdır. Bu yolda adımlar atabilirse, Brezılya halkı, kendisini ye hur Başkanı milliyetçidır. Fakat ne niden iktidar mevkiine getirmek bu temayülünde, ne de din husuhususundaki hareketinde ancak o sunda mutaassıb değıldır. Lâiktir. Brezilya Birleşık Çumhuriyetini zaman haklı teUkkı edilebilir.» 5|C î*. îjC İkinci meşrutiyet kararına »rezüyamn Atatürke sahne olan tarihî oda jenzetüen Devlet Reisi 1 i1 1 III Toplayan: A. H. R. teşkil eden memleketlerdeki mahalJi idarelerin serbestliklerinin de hududsuz genişletilmesıne taraftar değildir. O, bilâkis Brezilyalılan tek millet olarak tek idare altmda toplamayı gaye edinmijtir. Brezilya, sekiz buçuk milyon kilometrehk genış sahasında nüfus seyreklıği nazarı itıbara ahnro:; acak olursaRusya haric âdeta Birleşmiş Avrupa gıbi bir durum arzetmektedır. Brezılyanm imar edilmeğe, endüstrileşmeğe, içtimaî bünyesmi düzenlemeğe, işsizlerıne iş bulmaya, ziraat faalıyetıni arttırmaya, hulâsa bir çok eksıklerıni tamamlamaya ihtiyacı vardır. Yıldızda Vükelâ, Büyük Mabeyın dairesinde, yahud Küçuk Mabeyin daireaindeki odalarmda toplanırlardj. Küçük Mabeyine girilince sol koldaki salon, Vükelânın içtima oaasıydı. II. Abdülhamid, Rumeıınden alman haberlerle endişeje düştüğü günlerde Said ve Kâ. mil Paşaları Yıldıza çağırtmış ve dşalar bir iki gece geç vakitlere adar bu odada, gelen telgrafları ukumak ve Padışaha maruzatta Lulunmakla vakit geçirmişlerdi Başkâtib Tahsin Paşa diyor ki: (Bir gece huzurdan avdet ede:ken Küçük Mabeyin denılen ve Sadrıâzam ile Vükelânın saraya geldikleri zaman oturduklan ouaları da muhtevi olan dairenin önünden geçerken vükelâ odasını aydınlık gördüm. Halbuki Vükelâ buraya gündüzleri geliıisrdi Geceleyin bu odada aydınlıt olması orada ya Sadrıâzamm rnflvcudiyetine, yahud bir eııcü.ı.eni vükelânın toplantısına, yan: ftvalâde bir hale delâlat c^erdi. Kıtabet dairesine giden yol üzeıınde Vükelâ dairesi bekçısi Halil Ağaya tesadüf ettım. Av. u.nlığm sebebini sordum, Saii Faşa var, dedi. Said Paşarun böyle gece vakti scraya davet olunması Rumeli erıle alâkadar olduğuna şüphe \ oktu. Bunu müteakıb gecelerde bu •ndınlık tekrar vardı. Gene Halil Ağa odada Said ve Kâroil Paşaların bulunduğunu ve şifre kâtıbı Esad Beyin bunlarla Hünkâr arasında arz ve tebliğata tavassut ettiğini söyledi.) Bu görüşmelerden sonra ve vaz.yetin aldığı nezaket üzerine II. Abdülhamid Said Paşayı Sadare müddet istirahat etmişlerdi te getirmiş ve yeni Sadrıâzam 23 Yemekten sonraki müzakere'.er temmuz 1908 perşembe günü (ber de neticesiz kalmıştı. İzzet Paja ıv.utad) saraya gelmişti. bu esnada yeni telgrafları heyete C günlerde Yıldıza, Selâniktec. getiriyor ve Padişaha da MeclisManastırdan, Kosovadan ve baz: te gorüşülenleri bildiriyordu. mutasarrıflıklardan Kanunu EsaNihayet görüşmelerin pek uzasınir. ilânını istiyen telgraflar cığmı gören II. Abdülhamid M J vağdırılmaya başlamıştı. sahib Nadir Ağayı göndererek İzU sabah bu telgrafları birer bi zet Paşayı çağırttı. Tahsin Paça eı okutup dikkatle dinliyen Sul bu hatırasını da şöyle nakleditan Abdülhamid, İzzet Paşa va. jor: (Hünkâr ayakta duruyordu. sıtasile Sadrıâzam Said Paşanın Ksrşısında İzzet Paşa ve ben saVükelâ Meclisini derhal Mabe kıt bekliyorduk. Sultan Hamid v mde toplatmasını irade etmişti. gözlerini sabit bir noktaya rekSuratle Yıldızda Vükelâ odasınd* zcderek bir müddet düşündü. toplanan Nazırlar, Rumeliden geSonra İzzet Paşaya hitabla: ler telgrafları tetkike başlamış o Kanunu Esasinin ilânı benim ı^ıdı. zamanımda olmuştur. Bunun mü. Tarihî bir toplantı yapmış bu CSEİSİ benim, bir müddet hasbeı unan (Heyeti Vükelâ) yüze ya luzum mer'iyeti tatil edilmişti. kın telgraf okumuş, Rumelideki Heyeti Vukelâya gidiniz, bunları umandanlar tenkid edilmiş, mü soyleyiniz ve ilânı için mazbatazakere asıl mevzuundan uzakla^ nın yazılmasmı irade ettiğimi mış, Kanunu Esasi ilânı gibi teh ıtbliğ ediniz» dedi. Bana da MecLkeli bir bahse temas edılmektf.n lısı Vükelânın mazbatası gelincekınılmişti. Bu arada Nazırlar. ce hemen getiriniz, emrihi verdi. çeri gönderilen yemeklerı ycuıiî. Muztarib ve meyus olduğu hacr ve kahvelerini de içip Mr lıııden pek a^ikârdı. Bsna bu em fteynelmilel Portrder J Tarihî Odalar: 12 Yazan: Haiuk Y. Şehsuvaroğlu 1 i 'IIII ıl lı 1; 1 1 nı 1 1 1 i'IJ 1 I JS ' II I Jr Hf M Brezilyalılar, bunlann hepsinın şu gazeteciler de ne muzıbdürleronların rıvayetine göre Brezilyanın komşusu Arjantinm başında bulunan meşhur karı koca Peron'ların sarfettıkleri paralarla iktidar m e > kiine geçen Getulio V7argas'm himmetile dılek halinden çıkıp hakıküt şeklıne gireceğini ümid etmektedirler. Avrjıpayı yaşatmak için Avrupada hüküm süren anarşiyo bir son verilmek isteniyorsa Avrupa birliği taraftarlarının mutlaka anlaşmalan lâzım Avrupa şimdiki halile uzun müddet yaşıyamaz. Gittikçe darlaşan bir toprak üzerinde istiklâllerini devam ettiımeğe azimli bu kadar devlet nasıl barınır? Millî rekabetler Avrupayı inkııaza mahkum ediyor. Inkıraı ise istilâ demektir. Milletlerarası bir anlaşma ıle mu^terok hükümranlığı temüı etmek belki de bugünden yanna lüzumlu cîe^ildtr. Fakat hiç olmzasa devletlerin bazı hükümranhk haklannı miistorek organlara devretmeleri dufunulebilir. Bu müesseseier devletlerin bu^ün için bertaraf edemediSi bir takım müşkülâta çare bıılabilir. (La Naîîno Belge) den Gemi navlınılan jükseliyor Ceçen aylar zarfında inmeye vüztutan gemi navlunları tekrar vo süratle yükselmeye başlamıştır. Deniz ticaret islerinde ihtisası olan kimselere göre, bu yükselmce sebeb muhtelif memleketlerin hım madde stoku yapmak hususun.la gösterdikleri isticaldir. (Fpo<füe) ten Amerikanın satfş şAilleri Amerika sanajiinde yapılan araştıımaların yuzde ellı birmden mak sad istihsali ıslah etmek ve sau§ fiatını indirmektir. Amerikalı tüccarın prensipine göre. müşterinin haklı olmadığı saha yoktur. Ticarethanelerin ilk vazifeleri müşteriyi memnun etmektir. İş adamlan satış yapmak için aklın almıyacağı çareler buluyor. Amerıkada kredi ile sp.tış yapmak bir an'ane halini almışür. Her sene temin edilcn iki yüz kırk mi'varlık satıştan 18 milyarı tnksitledir. Meselâ Detroit'te bir miğazanm alış verişinin yarısı taksitle yapılmaktadır. Buna ra«men mat zann Hafta başında Ankarada veresiye yüzünden verdiği fire j ü z Btnkasında memleketteki de yarımı geçmempktedir. malî müesseselerin umum (Le ÎMonde) dan lerınden mürekkeb büyük rı verdikten sonra salonun yanındaki odaya çekildi.) Bu irade üzerine Sadrıâzam Said Paşa uzun konuşmaiara rağmen Diı türlü söylenemiyen hakikati oıtaya koymuş ve (bu kadar teşebbüsat ve mekâtibatın mevzuu ınunferidi Kanunu Esasi değil mi, binaenaleyh mebahisi zaideııın terkile reyleri Kanunu Esasi bahsine tahsis lâzım gelmiyor nıu, ıslahı idareye çarei münfire de bu değil midir?) diye sortnuş. tu. Bunun üzerine de Vükelâ Meclisine derin bir sükut hâkim oldu. Tarihi odada tekrar Said Paşanın sesi duyuldu. (Malumu âıılerinizdir ki marezu hacette sükut tasdika masruftur. Binaenaleyh Kanunu Esasinin iace.;i hakkında huzuru Şahaneyc o\ı mazbata arzına karar verıldi diyeceğım, muhalif var mı?) Bunun üzerine (Kanunu Esasi mefsuh değildir ki iade olunsun, vakit ve hal icabmca muvakkaten i tehir olunmuştu) diyenler olcıu. I Vc rı?ti''%^e •ariVıî mazbata ks'.e I n*e alındı. Ortalık kararmış, hademeier famdanları jaaknuşlardı. Zaman zarr.an da odaya girip kahve ve şerb;t getiriyorlardı. M ıbatayı yazmak vazifesi T i . caıet ve Nafıa Nazın Zıhni Paşaya revdi olunmuştu. Paşa, aynamn yanındaki sandalyeye oturup II. Abdülhamide arzolunacak Vükelâ Heyeti karannı yazdı. Bu karara müsvedde halinde mazbata da eklenmişti. 13 temmuz 1324 tarihini taşıyan DU tanhî vesikaîarın altında, Said, Abdurrahman, Kâmil, Ömer Rüştü, Hasan Fehmi, Tevfik, Memcuh, Mehmed Ziya, Haşim ve Sakir Paşalann imzalan vardı İzzet Paşa, Vükelâ Heyetinin mazbatasile karannı, Tahsin Paşa huzurdayken Padişaha arzet. tı: (Hünkâr masasının başma oturdu. Kalemi aldı ve mutadı olön tarih vaz'ı suretile mazbatayı Usdik ederek Tahsin Paşaya verQI. Hemen Sadarete tebliğ oluntnasını irade etti. İzzet Paşaya da, 2,r! r> S^drı5?Tm Pn«f"i cöriinüz Başkâtib simdi iradeyl tebliğ eaecektir. Vükelâ da konaklanna I gidebilirler.) dedi. Paşalar yerlerinden birer birer i kalktılar. Yüzleri gölgeliydi. Vükelâ odasmdan ağır adımlarla çı • kıp Mabeyin dairesini terkettiler. | Salonda yalnız ikinci bir iradeye ( u.tizaren Said Paşa kalmıştı. İçerıde bir başka odada Sultan Ab. dülhamid bulunuyordu. Bu anlarda Padişahla, Sadnâza mı kimbilir neler düşünüyorlardı? Paşa bu düşüncelerden bunal ' mış gibi odadaki çıngırağı telâşla I çaldı ve kapıya davranarak bu o ı dadan ve Yıldızdan bir an evvel j çdcmak arzusunu gösterdi. İzzet Paşa iki dakika müsaadei buyurulması ricasile tekrar Hün ' kârın huzuruna çıktı ve hemen dö • nerek Said Paşadan irade yanhş. anlaşılmış diye özür diledi ve} kendisini koltuk kapıya kadar uğurladı. Düzeltme Geçen makaledeki iki ismin doğruları Halebli Zckı Paşa ve Islahhane caddesi olacakt: Duzeltiriz. I İKTİSADÎ BAHİSLER Bizcîe faiz hadlerini indirmek niçin lâzımdır? Merkez lantı yapıldı. muhtelif Toplantıda faiz işinin bir karara müdür bağlanamadığı anlaşılıyor. Bilindibir top ği gibi Türkiye faiz nisbetleri en yüksek olan bir memlekettir. Resf ana paraya ilâve edildiğindsn bu scvden evvel mevduata verılen famî had açık krediler için yüzde on yüzde 8.5 hakikatte yüzde 9,70 e izle Merkez Bankasının reeskont iki, diğerleri için yüzde sekiz bu yükselmektedir. rayicinin düşürülmesi lâzımdır.' çuktur. Fakat faiz her üç ayda bir Faiz nisbetinin inmesi için her Avrupada reeskont hemen hemen hiç bir zaman yüzde 1,5 veya ikiyi aşmadığı halde bu had bizde 4 5 tur. Mevduata verilen faizelr yüzde 4 2,55 hattâ 6 dır. Yüzde 2,5 verea bankalarda bir takım ev, arsa vo apartıman piyangoya koyduklarmdan hakikatte %2,5 tan çok fazl» faiz vermiş oluyorlar. Tüccara yapılan kredilerden faiz hedlerinin indirilmesi elbette ki çok musaid tesirler yaratır ve nayatın ucuzlamasına bir dcrece>^ kadar yardım eder. Fakat buB'.ıa için de mevduata verilen faizin azaltılması şart. Asıl mesele de burada başgösteriyor. Filhakika dev^. let tahvil çıkarmak suretile borclandığı paraya yüzde 6 hattâ 7 riyor. Tahvillerin üırac kıy; %95 olduğuna göre bu yüzde '7 m* ce hesabla yüzd,e 7,35 e çıkmakfa* dır. Bankalar bugünkü faiz hadlerini irdırirlerse hangi mevduat ss* hibi bu kadar menfaat sağl=» devlet tahvilini bırakıp da yüzde 1,5 veya 2 ıle parasını ban kaya yatınr? Borclu faiz hadleri indirilmek tenij'orsa evvelâ devîet tahvillerj verilen faizle Merkez BankaEjj reeskont nisbeti indırilmeli. Bu devletin akrîetmış olduğu istık^Ş yekunu iki milyar Tüık lirası ı a d delerindedir. Devlet yüzde 7 5,5 yahud 6 yerine 4.5 verse yüzde 1,5 fark butçeye 30 mi: lira kadar hir tasarruf temüı e olur. O vakit bankalar da yüzda 4 veya 5 gıbi hıç bır taıafta goVul1 miyen yüksek fa'z verecekîeri j de bu nisbeti munasib bir üıdirmek suretile borclu müştei'le» rinden»yüzd2 8,5 yerine meselâ yüzi de yalnız 7 faiz alabilirler. Bugünkü şartlar altında bapka* iarın borclu hesab faizlermi indir» meye irr'îân bulacaklarını pek zannetmiyoi >ız. Mevduattsn kazanmaz1 larsa rr>a~;aflannı nereden çıkaracaklar? Filhakika kambiyo kân eskiden bankalara kal'vksn Merkez Bankasına gitrn ktedir. Hu'.âsa; bizde i c z / indirilmesi çok isabetli olur. Şu şartla ki rr,cvrlua:a ve deviet tah' \ viilerine venlen faiz de aynı tus *.' I bettr inriınlsın. Yukarıda da göı*ul! duğu gbi devletin bundan kaybej deceği bir şeyi yok. Bilâkis... • Bazılannın Muhammed Peygambcre, bazılannın da Montesquieuxya isnad ettikleri bir vecize vardır: Her millet lâyık olduğu hükumetle idare olunur! dıye.. Vaktile Goethe bunu, iktidan elinde oyuncak yppanlara tatbik edebilmek için şu şekle çevirmişti. Alman fılozofu rhvor ki: «Dıktatörlerin, diktatörlüğü hoş gorecek dıyarları iyi seçecek kadar zeki olmaları icab eder.» Çok doğrud'ir. Mussolini ile Hitler İkinci Cıhan Savaşını korükletnek ahnıakhğını gostermemiş olsalard) bel'ii de o zekâdan nıahrum savıimıvacaklardı. Nitekim Stalın, şimdılik faaliyet sa'ıasını pek mükemmel intihab etmiş gibi çörünüyor. Fakat, Getulis Vargas'ı Hit'er'e, Mussclinfye benzelmek hiç kimstnın akhndan geçm:\nr. hattâ onu Fıanko'ya bile kıyas etrr'orHr. Bu arada İsviçrede çıKin «S'e ınd Er» dergiji: «ŞahEP=ti itilıan'e drîılse de, diyor, sv asi ku<vct vc ku ':eti bakımmdan Broziiyanın vcni Cumhur Başkan'ti'.. moc'cm Türk\yen;n yaratıc;~ Kmal A ' ' t r k e pc';5!â benzeteb f'vız. Çünkü Ataturk «Boğazıçinin hasta adamı» na kuvvet ve naya'ıvet vererek Tuıkıvede sağİTn mihî bir idare kurmuştur. Hiç şuphe=i? Atatürkün k'smen Turk gelenr.'ne, k\smen de sahsî metoduna dyv3nwrak haüe'tıği meseleler ve çüz'it'öu müşku'.ler daha kuwe:'i ve cıaha çet'ndı. Zıra, Brezılyalılar, Türklere nazaran ,daha yumuşak daha müsamahalı, daha şehirli zihniyetine sahib, daha şen tabiatli insanlardır. Onun için millî kahraıp^ıılan, şahsiveti ve siyasî idaresıle Brezilyahlan o karakterlerinden favdalanarak belki daha kolay yola getirebüecektir. Bu vaziyet musküller aynı olmckla beraberBrezılyalılann zamanla Türklerden daha çabuk «kuvvetli şahsiyet» lerin hâkimiyet sahası hududundan çıkıp kurtulmak ve demokrasiye kavuşmak şansma malik oldukları zannını verebılir.» «Sie und Eı» in bütün mütalealan münakaşa fedilebilecek ve belki de cerh olunacak kadar zayıftır. Lâkin, bilhassa sonuncu hükmü tamamile yanlıştır. 14 mayıs 1950 de Türklerin, gerçekten demokratik bir idare kurmak kabiliyetini gös GEHEENl MftU OLflN BU BftBft HİNQ ARKAOASU ada\arınd3 .bu1unan balık bliyüdüâü zaman RftCAlir t .ı/rERiN KULUCKAYA VATAR ECUAOOR'OA 'ONÛNOE SİYAH uORÜNÜR. DÜNYANINiEN'MÜTHişoK ftTOlARIİVARDIR.&UNlAR SU Ğ ATARLftR.OK HIZLA JNEREK*KABLUMBftQf\NIN s,. MHUTCHINSON* KULLANMAMISHR. ödZİÜK Avusturalyada 5 DEFA BAŞ&AKftNtOLAN ROr/lATİZNlAYA KARŞ^TEDBİROLARAK535 SEUE MUOOETLE'HER'G'ÜN ÜÇ Ü T R E RQN\ S A T I BlRlNI KENDİ «ÇMİ^ BİRİNVİ AT.Nft JüRwîş A V iNE DÖKCV\Ü5TÜR. ' MAZHAK KUN1 I