23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMKUR1YET 12 Eldm 1950 İ95O/951 Bugünkü buhranda bir intikal MILLIMUCADELEYE AITBIRHATIRA Maraş, düşmandan nasıl temizlendi? devresinde olusumuzun tesiri 12 Maraş harbine takaddüm eden gıinlerde, Fransızlar; yerli ekalliyetleri de silâhlandırarak mühim mevkileri ellerine alrmşlardı. Bu mevkiler harb günlerinde kahraman Maraşlılar tarafından dökülen şehid kanlannın karşıhğı düşmana ağır zayiat verdirilerek birer birer istirdad ediliyordu. Bu meyanda civardan gelecek yardımcı kuvvetlerimizin Maraşa girmelerine tnâni olmak maksadile de Fransızlar tarafından tutulan Ahırdağı eteklerindeki Cancık sırtlarının bir bölgesüıdeki Tavşantepeyi makineli tü •e ateşleri himayesinde kuvvetlefk rimizin cesurane savletlerile clde ettikten sonra açılan bu gedikten tüfeklerimle sokak sokak, ev ev boğuşmanın cereyan ettiği Maraş kasabasına Nahirönünden girdim. Evinin kapılarını her Maraşll gibi sonuna kadar açmış ve bütün kışhk yiyeceğini yardıma gelen kuvvetlere tahsis etmiş olan Nahırönün deki âlicenab ruhlu Avcı Mehmed Ağanm evinde erlerimle birlikte misafir edildim. Kasabamn günev mahallesini teşkil eden Nahırönündeki kahramanlara da bu sırada evvelce başardıklan zaferlere ilâvu ten düşman elinde bulunan «Ve önünde canavarca derileri yüzülerek şehid edilen kahramanlarımızın mübarek nâ'şlan yatan» «Yı 13 lan Kırkanı» nı elde etmek vazifesi düşmüştü. Yapılacak bu taarruzu desteklemek için Nahırönündeki camiin penceresinde mevzilendim İlk ateşime düşman; küçük çap ı bir topile mukabele etti. Pek yakın Bir kaç gündür ağızlarda «düşbir mesafe ile karşı karşıya bulunuşumuza rağmen attıkları mermi man gidiyormuş» lâfları dolaşıyoı ler mevzilerimize müessir olamıyor, 29 ağustos 1922 salı günü duruın müteraadiyen camün sağlam ya birden ciddıleşiverdi. Suratlar apılı duvarlanna çarparak infilâk e sıldı, sinirli bır telâş başladı hepdiyor ve başarısızlığı da bizlere eğ sinde... Kaçıyorlar... Hem öyle bir lence mevzuu oluyordu. Henüz dı> • kaçış ki, âdeta gözlerimize inanakuz mermi atabilmişti ki bu küçük mıyoruz. Anide şehir boşalıverdi çaplı topun mevzüni görerek sus Çapulculuk yapan, artçı bir kaç turdum. Bunu takiben de hanm süvariden başka düşman kalmodı mazgaüarına açtığım körletici ateş Akşama doğru onlar da defolup le kahraman hücum müfrezemiz gıttıler... Ortalığa ölü bir sessızlik hana sokularak burayı da yakmak (,cktü. Akıbetimiz meçhul. Evleri suretile diğerleri gibi düşmandan nıize kapandık bekliyoruz. «Düştemizlediler. Muvaffakıyetler boy man bir gelirken, bir de giderken lece birbirini kovalarken günoy büyük fenalık yaparmış; hele gi istikametinden top sesleri gelmeğe derken çok tehlikeliymiş, yakıvebaşladı. Takviye olarak gelen bu lirmiş.» diyorlar. Korkuyoruz, Tan Fransız kuvvetleri zevalden bır rıya yalvarıyoruz.. binbir helecan içinde geceyi at kaç saat sonra Maraşm güneyindeki ovada kendini göstererek şu laıtık, hamdolsun sabaha kavuşbat ayınm dondurucu bir gününde tuk. Bır de görelim: Şehir âdeta tüfek ateşlerimizin menzili hari yeunden oynuyor.. Bir taraftan, cinde açık ordugâha girerek vakit bızi halâsa kavuşturan kahraman Sevinç yaşlan kaybetmeden sahra toplarile des Türk süvarileri! tekledıkleri keşif kollannı kasâba ıçmde kucaklaşıyoruz. Öte tarafta gidiyor.. istikametinden ileriye sürdüler. Ca bır tâlân, bir yağmadır mideki mevzide esasen vazifem bit Ei'>üklerimiz hayıflanıyor bu işe miş olduğundah Maraşlılardan bi: «Küllî kuvvetler daha girmedi, maa kısım kuvvetle birlikte kasabamn zallah, ya düşman döner gelirse batekrar cenub mahrecinde cNahır limiz nice olur? Alimallah bir tekimizi sağ bırakmaz, yedimizdcr önünde» mevzie girdik. yetmişimize kadar keser...» diyorDüşmanın bir süvari keşif ko!u lar. sol yan istikametimizde yaptığı keHakikaten korktuğumuz başımı< şif sırasında ateşle karşılaşarak geza geldi. Bizler, kurtuluş coşkunri çekilirken piyade kuvvetlerıU lukları içinde çalkanırken, hazin de bulunduğumuz mevzilere «Natecelli kendisini göstermekte gehirönune» taarruza başladılar. Heı cikmedi. Öğle yaklaştığı bir sırada atacağımız kurşunun mutlak bir «düşman geri dönmüş.. Geliyorhedefe isabeti zarurî idi. Bu semuş..» diye bir vaveylâ koptu beble düşmanı çok yakın mesaOrtalık kanştı. Süvariler mevzılere feye kadar soktuk. Anî açtığımi1? çekildi. Halk yollara döküldü. Emakineli tüfek ve piyade ateşleri line sopa, balta, nacak alan düşmaaltında neye uğradığını anlamadan na karşı çıktı. Hattâ önce gideneridi ve yeniden takviye edilmiş ise lerden bir kaç şehid te verdi. Lâde verdiği ağır zayiat karşısında kin düşman geri gelmedi. Bun? bozuk maneviyatla taamızlarıru (AĞAÇKÖY) lü bir kadının setekrarladı. Gece basınca da ordubeb olduğunu hepimiz duyduk. gâhına çekildi. Bir taraftan düş* * * manla teması muhafaza ederken biı taraftan da sol yanımızdaki kuv İşte.. Dalgah arazide, fundalıklı vetlerle (1) irtibat aradık. Maal sırtlara doğru uzayıp giden biı esef bu kuvvetlerin hiç bir zor gör yol.. Ağaçköy yolu.. Yaşlıca bir kameden muharebe sahası dışında bir dın, heybesi omuzunda, yorgunlu köye çekildiklerine ve yanımızın ğuna ve öğlenin sıcağma aldırış acıldığma teessürle muttali olduk etmeden, yaşından umulmıyacak Muharebe icabı o gece hiç uyuma bir çevıklikle ilerlemekte... Bir aD mıştık. Gün ağarırken etrafı ta önce köyüne ulaşmağa çabalıyor rassuda başlayınca hiç beklenmiyen Uzüntü ve endişesi köyünde ve ediğer bir acı hakikatle daha karşı vinde.. Allaha şükür düşman gitti laştık. Sağ cenahımızdan Merci Lâkin çoluğu çocuğu ne haldeleı mektepe sırtlarmda mevzilenere'<« acaba? Köyüne yaklaştıkça heye Eağ yammızı koruyacak ve geler canı artıyor, kalbi şiddetle çarpıyeni kuvvetlerin içeriye girmele yordu. rine mâni olacak olan kuvvetler de Zavalhcık bir dönüm noktasmı (2) ric'at etmişlerdi. Bu mühim aşmak üzere iken, ansızın etrafmı sııtların terkedildiğini gören düş yedi sekiz düşman askeri çeviriman, buralarını işgalle, kışlada verdi. Kadıncağız afallaşmıştı. Alılt mahsur bir vaziyette bulunan ev alık yüzlerine bakıyor, (Nerden gc velki kuvvetlerile irtibat teminine liyorsun?) sorusuna cevab bulamı^ muvaffak olmuştu. Vaziyet çok na yordu. Sanki dili tutulmuştu. Aszik ve kritikti. Maraşlılara yardıro kerlerden birisi kaduıcağızı omuiçin civardan gelen kuvvetlerden zundan şiddetle sarstı. pek azı kaîmış, diğerleri harb mey Söyle, nereden geliyorsun? danını terkederek bir avuç kahraDiye bağırdı. O zaman kadmcağıj m^nı kendi mukadderatlarına bı kendisini toparladı, titrek bir sesrakmışlardı. Böylece sağ, sol yanle: larımız düşman eline geçmiş ve Kütahyadan! bazı yerlerde de gerilerimiz tehDiyebildi. Aynı asker bu sefeı likeli bir duruma düşmüş olmasına rağmen Maraşlıların savaş hız» süngüsünün ucu ile ileriyi gösteeksilmemiş, bilâkis kat kat artmışh. rerek: Yürü, öyle ise! dedi. Bu iman ile bütün muhataraîyr» Bu son söz zavallınm kafasıngöğüs gerilerek devam ettirilen kan lı boğuşma kasabamn her maha'le da bir sürü korkunç ve kötü ihtive semtinde bütün şiddetile devarr» maller uyandırdı. Ürperdi, titredi ederken gelen kuvvetlerle birleş tepesinden tımaklanna soğuk biı ecel teri yürüdü, birden dizlerinİD mek îstiyen ekalliyetler ve bunlara bağı çözülüverdi.. Lâkin gitmemek yardımcı Fransızlar, bulundukları kabil miydi? yerlerden muhasara çemberimizi kı İşte, karanlık bir akıbete doğsu ramıyor, her çıkma teşebbüsleri zayiat verdirilerek püskürtülüyordu. gidiyor. Ama ne yapsın, elinden ne Emirlerindeki kuvvetlerle bu ba gelir... Derin bir tevekkülle Allahına sığmdı, dudaklannda kelimej şanlan sağlıyari Arslan Beyle, Kaşahadet, askerin önüne düştü. E dızadeleri, Eczacı Lutfiyi, Ükkâşi peyce yol aldılar. Köyünün dolayve isimlerini hatırlıyamadığım diğer larına yaklaştıkça, büyük bir ordukahramanlan burada anmayı bit gâhın (1) içerilerine girmekte olborc sayarım. duklarının farkına vardı. Yol boyİlk kurşunu, onun şanı, şerefi larını ve ilerilerini çeşidli asker) için atarken kan ve ateşe boğduğu birlikler kaplamıştı. Su başlan, hemuz Maraşm kale burcundaki şanı men bütün ağaç altları istirahat ebayrağımız kendisi için dövüşen dcn askerlerle dolu idi. Hayvan, a raba, otomobil ve toplann haddi (1) Sol cenahta Kılıç Ali ve em hesabı yoktu. Bazı topların ve magiırinde de bir subay, bir miktar er, kineli tüfeklerin mevzilere iki hafif makineli tüfek ve Pazar miş, tetikte bekledikleri göze çarve cıktan Maraşa yardım için gelen pıyordu. Kadıncağızın hayret şaşkınlığı büsbütün arttı. Böyle bir mîllî kuvvetler vardı. (2) Sağ cenahımızdaki Merci halle karsılaşacağını asla aklındao mektepe sırtlarmda da Elbistandan geçirmemişti .. Maraşa yardım için gelmış olan Biraz daha gittiler, sonra sağa 300 kişilik millî kuvvetler vardı. döndüler, yüksek ve hâkim bir teve canlarını veren şehıdlerin ruhlarını sevgi ile kucakhyarak mağrurane dalgalanırken, Abarabaşı kilisesindeki Fransız bayrağı da uğrıyacağı akıbeti hissetmiş gibi sönük sönük sallanıyordu. Maddeten üstün silâh ve kuvvetlere malik düşmanın maneviyatı kahramanlarımızın yılmıyan ve gittikçe artan azmi ve imanlan karşısında gittikçe eriyordu. Takviye almasma rağmen bütün bütün mahvolacağmı anlıyan ve kaçmaktan başka çare bulamıyan düşman; bu merd insanlardan alamadığı hıncmı kışlayı yakmakta göstererek bu yangının alevleri semalara yükseliıken kendine müzahir ekalliyetleri kurtaramadan bulunduklan yerde terkederek harb sahasını ve yer yer yanan Maraşı ona lâyık kahraman sahiblerine bırakmış; Maraşlılar da akıttıklan şehid kanlarile ve gazilerile vatanın herhangi bir parçasına göz dikecek düşmanın nasıl bir akıbetle karşıla^acağım bütün dünyaya ilân edeıek Millî Mücadelenin büyük zaferini o günden müjdelemiş ve mücadelenin Maraşa aid tarihine şanlı zafer destanlarını böylece yazmışlardı. Hamdi Yalçmkaya Vatanperver sokak 10, îskenderpaşa mahallesi Fatih İstanbul peye tırmandılar. Burada da bir sürü subay vardı. Kimi oturmuş. kimi ayakta konuşuyor, bazılan Aa dürbünlerile Kjitahya sırtlarını tarassud ediyordu. Nefer, subaylara çaktığı keskin bir selâmdan sonra rumca bir şeyler anlatmağa başlayınca gözler kendi üzerine çevrildi. İçlerinden sarışın bir subay yanına yaklaştı. Fasih bir türkçe ile konuşmağa başladı: Adın ne senin, nine? • Kezban. Nerelisin? Kezban nine sağ kolunu kaldırdı, kuru parmaklarile, uzakta sık ağaçlı bir mahalli göstererek: Aha burdanım.. Orası hangi köy? Ağaçköy (2). Nererlen geliyorsun, böyle? Kütahyadan.. Doğru söyliyecekvn.. Bak,, Yalan söylediğini anlarsam şuracıkta süngületirim seni... Kezban nine, dürbünle uzakları tarassuda başlıyan subaym ağzından ne döküleceğini bekliyordu Nihayet subay dürbününü gözlerin den ayırdı ve kadına döndü, maksadını açıkladı: Kutahyada Türk askeri var mı? Bu soru karşısında, ninenin zihni birden kanştı. Şehrin hali, çukur tarlada gördüğü 150 kadar Türk süvarisi gözünün önünden geçti. Hakikati nasıl soyliyebilirdi. Birden bakışları kendisini tehdid eden süngüye kaydı. Lâkin, yanıbaşında pırıl pırıl parlıyan sivri süngü, onu asla koıkutamadı. Pervasızca cevab verdi: O kadar çok, o kadar çok ki, dağlar taşlar askerle dolu... Ve hemen omzundan heybesini indirdi, boş gözlerini göstererek Bakın, dedi, tuz ve kil almak için gıtmiştim, bir türlü şehre sokulamadım ve onları alamadım... Subay uzunca bir (ya) çekti, Kezban nine de aynı sözle tasdikledi. Kadıncağızın bu güzel ifadesi subayı tamamen tatmin etmışti. (Şunu da kaydedelim ki, hâdiseler Kezban nineyi teyid ve tasdik ediyordu. Çünkü Kütahyadaki galeyan o saatlerde cereyan ediyordu.) Nineyi serbest bıraktılar. Zavalhcık bu tehlikeli mıntakadan bir an önce uzaklaşmak için âdeta koşarak köyüne gitti. * * * Ey asîl kahraman: Sen, şimdi ebedî istirahatgâhmda sakin ve asüde uyumaktasın. Lâkin seni biz, işgalin acı hâtıralarını yaşamış, Kü tahyalılar asla unutamayız. Göstermiş olduğun o büyük kahramar lığı, tâ o zaman, kalblerimizin en derin köşelerine nakşettık. Sen bizi, mutlak bir katüâmdan, şehrimizi de yakılmaktan, yıkılmaktan kur tardın. ŞSdolsun azız ruhun! 14 Ağustos 1950 öğr. Mehmed Alkor, Bahklı mahallesi No. 1? Kütahy.. (1) Bu konaklamış orclugâh. Seydigazi taraflanndan gelen (15) inri fırka ve diğer bırüklerdi. Düşman kuvvetleri yukarıdaki sebeblerden yürüyüş istikametlerini Afyona çevirmiş olup, evveıâ Porsukta pıyademize çatarak, büyük zayiat vermiş, kurtulanlan da Gediz derelerind^ mahv ve perijan olmuştur. (2) Ağaçköy, Kütahyanm doğusunda (10 Km.) mesafede bir köydür. Baştarafı 1 inci sahifede de neşrolunan cevablan derin bir ilgi ile takib ettikleri, ortaya atılan fikirler üzerinde büyük bir hassasiyetle durdukları anlaşılmaktadır. Anketimizi bugün de Ord. Prof. Şükrü Baban cevablandırıyor: « Açmış bulunduğunuz çok enteresan ankete, m^mleketimizin tanmrruş, ceza, idare, sosyoloji ve tıb profesörleri arkadaşlarımın verdikleri pek değerli, bilgi ve tecrübeye müstenid cevablarla fi'len idare mekanizması başuıda bulunan zevatm daha az kıymet taşımıyan mütalealannı dikkatle takib ettiğim için mevzuon her cepheden tam ve etraflı olarak aydınlanmış bulunduğuna kaniim. YUNUS NADlJ "CaMhariyet,,iıı Anketi GRİPİN .. meydana fikan foğujc algınltklarına karşı... KİNİNLİ Kütahyayı kurfaran kadın Makabiath Olimpiyadlarının kapanışı çok cazib oldu Baştamfı 1 inci sahifede ciler, otelleri, pansiyonları, hulâsa her tarafı doldurmuşlardı. Şehirde şimdiye kadar görülmemiş derecede heyecanlı bir bayram havası esiyordu. Olimpiyadların kapanışıda a çılış kadar cazib oldu. Bu müsabakalar münasebetile, dünvanın her tarafından bu ülkeye akm etntiş olan sporcular, seyirciler birbirlerile vedalaşıyor, bir tarafta millî marşlar çalmıyor, Olimpiyad sahasının üstünde de yüzlerce güvercin uçuyordu. Kapanış töreninde de Türk Musevileri en çok alâka toplayan ve alkışlanan takım oldu. Sporculanmızın bulunduğu kampın önü günün her saatinde imza merakhlarile dolup taşıyor. Makabiath Olimpiyadlan bizim için bilhassa basketbol bakımından çok istifadeli oldu. Takım perşembe veya cuma günü uçakla İstanbula dönecektir. Maamafih bir iktisadcı sıfatile olmamak şartile ve rakam, istatistik, tahlil gibi kuvvetli istinadgâhlara dayanmadan suçların son günlerde arttığı iddiasının vand olduğu kabul olunabilir. Bu vaziyet gündelik müşaheedlerle ve gazete sütunlanna intikal eden hâdiselerle teyid edilmiş sayılabilir. Fakat son günler tabiri çok dar bir zaman çerçevesi gibi mütalea olunmahdır. Kırk, elli yılhk yakın mazimiz üıcelenirse çeşidli devrelerde, şimdiki «son günler» e benzer fasılalann mevcud olduğu tesbit edilebilir. Bizde devlet otoritesi, umumiyetle belü bir şahsın veya zümrenin üstünlüğü şeklinde tezahür eder ve çok kuvvetli bir sima, bir zamanı, bir devri npfsinde temsil eyler. Eski idarelerde o şahsiyet padişah idi ve kendisi (bâisi nizamı âlem) telâkki olunurdu, dünya nizammın sıklet merkezi ve rr.ıhveri sayılırdı. Bu esas kaoul olununca o makamdaki tahavvül ve tebeddüller, nizamı az çok bozardı ve yurdda emniyet o makamdaki şahsıvetin karakterine göre taayyün eylerdi. Fitret devreleri, tahtta âciz bir zatm mevcudiyeti veyahud saltanat kavalannın şehzadeleri birbirine düşürdüğü zamanlara tesadüf ederdi. Bu umumî esasa uygun olarak İkinci Abdülhamidin 1908 tarihinde Meşrutiyeti ilâna mecbur oluşu memleketin yüksek iktidar makammda bir nevi boşluk yarattığı için gerek İstanbulda, gerek taşrada asayiş bariz bir şekilde bozulmuştu. ttihad ve Terakkinin nüfuz kesbederek kuvvetle iktidara yerleşmesine kadar bu hal sürdü. İttihad ve Terakkinin sukutu ve rejim tebeddülü, sükunu gene ihlâl etti. Mütareke devri bütün yurd için bir anarşi ve başıboşluk devri oldu. Ancak Cumhurivet hükumetinin kurulmasile ve cezri icraatladır ki bütün Türkiye hududlan içinde rj» zide hiç eşi ve örneği görülmemiş bir huzur yaratıldı. İzmirden tâ şark hududlanna k?Car bütün memleket en emin bir sükunun nimetlerinden faydalandı. Şu hulâsa ile tebarüz eden nokta, yurdumuzda fenalığa istidadı olanlar kanun ve nizamlann gayri müşahhis ve âfakî olan korkusundan ziyade belli simaların şiddet ve azminden yılmaktadırlar. Son ;ünlerdeki vukuat ve suç çoğalışını muayyen fasılalarla tekerrür eden bu temel ananeye ve otorite tebeddülüne bağlamak belki çok haksız değildir. Yani nüfuzlu şahıs arın hakimiyeti yerine kanun hakimiyeti devrinin açılmasına... Binaenaleyh kanun ve nizam korkusu ne kadar kuvvet'i olursa olsunar, şahıslardan çekinme ve yılma yerine ikame etmeğe' alışmak lâzımdır. Böyle bir gayretin çok vorucu ve yıpraücı olduğu ve hayli zamana muh*ac bulunduğu inkâr edilemez. Maamafih bu ifadeden şu netice çıkarıknamahdır ki, gayri müşahhas kanun korkusu hâkim olunca her türlü fenahklar bir sihirbaz değneği darbesile ortadan külliyen kalkar. Şayed böyle olsaydı, hiç bir şahsî endişenin zerre kadar kanşmadığı ve sadece kanun korkusunun hâkim bulunduğu İngilterede hiç suç işlenmemek lâzım gelirdi. Bu örnek gösterir ki işaret ettiğim merhaleye varılmakla da bütün dava kökünden halledilmiş sayılmaz. Gayrimüşahhas, mücerred kanun korkusunun menfi diyeceğim bu şekli yanında bir de (müsbet) olarak ve vasıflandırabileceğim çeşidi vardır: Kanunlann kayıdsız, şartsız, istisnasız ve aman sız herkese seyyanen tatbik olunacağı hakkında âmme vicdanmda bir kanaat hasıl olmasıdır. Herhangi bir mahkumiyeti icab ettirecek bir fiilden naşi terettüb edecek hafif ve ağır cezadan bazı imtiyazh ferdlerin, gene kanunî bin bir hile yollarile kurtulduğu müşahede ve tesbit olunursa bu cihet, umumî efkârdan şu veya bu şekilde gizlenmek imkânı dahi bulunsa gene geniş halk tabakalanna kadar nüfuz eder ve hiç umulmadık derecede süratle yayılır. Hayaü sırf maddiyetçi bir şekilde telâkki ve herhangi yüksek ve manevî bir akideye bağlanmayı gülünc ve iptidaî sayan bir zihniyetin intişan ve bunun parlak örneklerle takviye ve tarsini, kanun pençesine düşmemek ve yakalanma'nak kavıd ve şartile, her nevi suça teşebbüiü mubah kılabilir, hattâ suçun ıkaı ile elde edilecek menfaat bilâhare uğranılacak cezanın maddî acısmı telâfi edecek kadar nimet sağlarsa, bu külfete de memnuniyetle katlanılabilir. yaı sıcakları es1 nasında görülen ateşli nezle ve ağrılara. kırıklıklara kar;ı do kullanılmast faydalıdır. ka}e Günde 3 almabilir Ist. Asliye 8 inci Hukuk Yargıçlığından: Davacı Osman Erdem tarafından Eeşiktaş Cıhannuma mahallesi Serencebey sokağmda 26 No. lı hanede mukım Melııned Mustafa aleyhine ikame olunan gayrimenkulün ferag muamelesml ikmal ett.rmediğ!nd«n davalının muameleyi feraiyeyl icraya mecbur tutulması aksi halde 1200 liranın tahsili talebile açılan davada: Yukarıda adresi yazılı davah lkametgâhında bulunmadığından llânen tebllğ 1 edilen dava arzuhal ve davetıyeye rağn mahkemeye gelmediğinden bu kere H.U.MK. nun 401 inci maddesi mucibinc« 15 gun muddetle Cumhuriyet Gazetesile gıyab karannın ilânen tebllgine karar verilm ş ve duruşma 27/10 50 saat 10 a talik edilmiş olduğundan yazılı gun .e saatte dunışmada hazır bulunmadığı ,eya bir vekil gondermediği takdirde gıyabında duruşmaya devam olunacağı tebliğ makamına kaim olmak üzere Uân olunur. (13930) 949'192 Manevî bağlann gevşemesi, nesiller arasındaki rabıtanın çözülmesi, ferdlerin kum taneleri gibi birbirine iltisakı ve imtizacı olmıyan elemanlar halıne getirerek, rüzpânn keyfine tâbi, şuraya buraya yığıhr bir manzara göstermeleri suç işlemek için en uygun zemin hazırlar. Bir Pvoma imparatorunun meşhur «Paranuı kokusu yoktur» vecizei taammüm eder de menşei ve kazanılma şekli aranmadan servete ve onun sağladığı nimetlere meclubiyet çoğalır ve âmme vıcdanında bu gibi hareketlere tevessül edenler kötü görünmez, hattâ bilâkis iyi örnekler gibi sayıürsa fena temayülleri önlemek kolay olur mü?. Bu izahatımda ekonomlk amillere hiç temas etmedim. Bununla bu neviden elemanlann müessir olmadığı neticesine vanlmamahdır. "ırf aç kaldığı için fınndan ekmek l ARI PİRİNÇ ve HUBUBAT UNLAftl Isfanbul Teknik Üniversitesi ^ektörliiğünden: Üniversitemizin IL'50 1951 öğretim yılına başlaması dolayısile 16 Ekun 1950 Pazartesi günü saat 10,30 da Gumüşsuyu binasındaki kapah spor salonunda yapılacak açılış törenini, İstanbulda bulunan mil letvekilleri ve Üniversitemiz mezunlaruun teşrifleri rica olunur. (13859) RAD1UM Ampulleri gelmiştir. ^ muazzam bir kalabahk t^kil edecefine inanmak mecburî değildir. K151 şrolealtlards ve k6prü' aTrm'da geçirmemek icin hapsedilmeği istiyen'.er, büyük merkezlerde hayli bir miktarda varsa da bu amil köylerde tesirini göstermez. Ihtısas sahiblerini daha ziyade alâkadar eden anketinize bu umumî düşünce!erimle cevab vermiş bulunuyorum. Kanunlardaki tadiller ve cezalann infaz şeküleri ve bunlardan alman neticeler daha hususî bir iştigal mevzuudur.» Ferdi ÖXER âa.,atejdveibi«e.a5ıranUaa da İTALYANGA KURSLAR İtalya İstanbul Başkonsolosluğunun teıiiblediği italyanca kurslan 15 Ekim 1950 tarihinde başlıyacaktır. Kurslar, hiç italyanca bilmiyenlerle az bilenler için ayn ayn bi rer grup haîinde yapılacaktır. Bu iki kurdan başka yakında diğer kurslar da tertib edilecektir. Dersler, Beyoğlunda, Tepebaşında Meşrutiyet caddesi No. 161 İtalyan Kulübünde CASA DTTALIAda yapılacaktır. Aynı lokalde konsojoshane kütübhanesi de kitab istiyenlere açıktır. Ekonomi ve Ticaret ısakaniıgı İç Ticaret Genel Müdürlüğünden: Türkiyede hayat sigorta işlerile iştigal etmek üzere kanunî h ü kümlsr dairesinde tesçil ve ilân olunarak çalışmasına izin verilen Galata Şark Handa kâin La Nasyonal Hayat Sigorta Şirketi bu kere müracaatle Türkiyedeki muamelâtına nihayet vereceğini bildirmijtir. Keyfiyet, sigorta şirketlerinin teftiş ve murakabesine dair 25/6/ 1927 tarih ve 1149 sayılı kanunun 11 inci maddesi gereğince yayınlanır. (13919) TIBBI BAHİSLER: Ginsî terbiye lüzumiu mudur? 5 inci sahıjeden devam acıkh tarafı onlara hesab soran ds yoktur demiştim. Bu yüzden cüretlerini arttırdıkça arttınrlar. Bazan en açık fikirli ailelerimizin bi'e adeta sevilen ve sözü dinlenen bir ziyaretçisi olurlar. Tavsiye ettikleri şeyler bazan o kadar güliinçtür ki o şaşkınlık anında bun'an yapmaktan kaçınmıyan münevver kimseler bile sonralan bu hareketlerine kahkahalarla gülmüşlerdlr Burada bir hatırarru söylemeden geçemiyeceğim: Şarkta küçük kasabacıklanmızın birisinde konaklamış bir askerî birlik doktoru arkadaşımız, eşinin üç gün süren doğumu karşısında hakikaten şaşkın bir duruma düşerek telgrafla beni çağırıyor. Ben dört saatlik yolu geçinciye kadar durum her halde biraz daha nazikleşmiş olacak. Etraftan gelen gidenler ne söylerlerse yapacak na!e düşmüşler. Hele bu ziyaretçilerden ebe geçinen yaşlı bir kadın doğum ağnlan içinde kıvranan kadıncağıza: « Kocana her halde eziyet etmişsin!. Onun azabmı çekiyorsun! Eğer onun pabucundan su içersen kurtulursun! Kim ne derse desin! Ayol, bu işin tek çaresi budur!» deyince bu sözleri işiten kadıniar binbaşı doktoru mindere yıkıp pabucun kerametini sınamaktan geri kalmamışlar. Zavallı arkadaş da bu işten pabucu vermedikçe kurtulamamış, hastaya bundan içirdikleri su da kerametini onlardan esirgememiş. Aradan yanm saat geçince esasen sonlanna yaklaşmış bulunan doğum da oluverince bir çeyrek kadar sonra içeriye girdiğün zaman bana da iş kalmamış. Hasta bu tesirli (?!..) ilâcın tadını, ben de harikalar yaratan tesirini kafama yerleştirirken kerameti yumurt layan kadın da kendisine komşıüar arasında yeni şöhretler kazandıran tecrübesile övünüyordu. Bu işe yalnız büyük sevinc içinde ıslak pabucunu ayağına geçirmeğe çahşan ve «bu işi bana da yaptırdılar» diye derd yanan arakadaşımla ben gülüyorduk. Artık «cinsî terbiye lüzumiu mudur?» sorusunun cevabını siz verin 3ence ya cinsl terbiye sistemlerine alışacağız, yahud da biraz önce belirttiğim kara kuvvetin ehnde bazan gülünç bir oyuncak ohnaktan, bazan da sevdiklerimizi onların kaprislerine kurban etmekten kurtulamıyacağız. Kayıd için her gün saat 10 12 • Çilleri ve siyah benekleri izale etmekle cilde ve 17,30 19 30 arasında müracaat I bir serinlik ve yeni bir hayat vermekle ve adaleyi edilir. Bu hususta malumat arzu • • ^ ^ ^ B viye etmekle haklı bir şöhrete maliktir. edenler. kütübhanenin müdürüne müıacaat edebilirler. |K KREM PERTEV lâtif tak DADI ARANIYOR İyi bir ailenin bir buçuk yaşmdaki erkek çocuğu için diplomalı veya tecmbeli bir dadı veya mürebbiye anyo rum. Arzu edenler Yenipostane karşısmda Yeni Valde Hanı 76 ve 77 numaraya her gün saat 15 ten 18 e kadar İ H H H müracaatleri. • • • • Denîı Hastanesi cerrahi şeB Kadıköy As, Şubesi Baskanlığından: Ytırdda maden arayıcıları çoğaldı Ankara, 11 (T.HA.) Son zamanlarda memleketimizin muhtelif bölgelerinde maden arıyanlann sayısı artmıştır. Sinob, Bandırma, Adana ve Konya bölgelerinde maden anyan şahıslara sık sık tesadüf edilmektedir. Ankara vilâyetine de maden arama müsaadesi için müracaatler yapılmaktadır. Adana bölgesinde araştırmalar yapan kimseler, uranyum ve altın madeni bulacaklarını ümid etmektedirler. Bu araştırmalann neticelerile bazı firmalar da meşgul olmaktadırlar. 1485 sayılı kanun gereğince verilmekte olan tütün ikramiyesi yoklamalanna başlanmıştır. Şubede kayıdh malul subay, er ve şehid yetimlerinin her gün öğleden sonra 15 Kasım 1950 gününe kadar şubeye müracaatleri. Şehid yetimlerinin dul olup evlenmediklerine dair mahalle muhtarlıklanndan alacaklan ilmühaberlerini de beraber getirmeleri ilân olunur. (449913943) Mudurnu Beledive BaskaRİıpdan: 1 Elektrik İşlehnemiz için 250 lira aylık ücretli Dizeî motör türbinıni işletecek bir makinist aranıyor. 2 Bu makinistin ötedenbeıi bu işlerle ıneçgul olduğuna dair vesikalar ibraz etmesi şarttır. 3 Yukanda gösteıilen şartlan haiz olan talıblerin 20 10 950 gününe kadar Mudurnu Belediye Daimî Encümenine müracaatieri ilân olunur. (13S03) Dr. SALÂH SUN Beyoğlu. Meşrutivet Cad. oumara 147 (Şehir Tıvatrosu karşısı) Tel: 43667 Ev: 41858 Opcratör • Üroloğ Basketbol kurslan açılacak OÂGLAR tdrar yollan ve tenasfi] bastalıklan (Iktidarsızlık, belgevşekliği) Mutehassısı Beyoğlu, Tokatlryan karşısı, Suterazi Çalı? Apt. Tel: 41436 Ankara, 11 (a.a.) Memleketimizde basketbolu ilerletmek gayesi ile 15 gün kadar devam etmek üzere Ankara, İzmir, Edırne, Eskişehir, Afyon ve Kocaelinde Sportif Oyunlar Federasyonu tarafından basketbol kurslan açılacakür. Atnelî ve nazarî çalışmalann yapılacağı bu kurslan Ankara ve İzUç tenisçimiz Pakistana mirde millî takım antrenörümüz Samim Göreç, diğer illerde de, Fegidecek derasyonun uygun göreceği birinci Ankara, 11 (a.a.) Pakistan Einıf basketbolcular çalıştırılacakSportif Oyunlar Federasyonu, alâ lardır. kadar Türk makamlarına müracaat lngüterede hava ederek Pakistanda yapılacak muhtelif tenis müsabakalanna iştirak manevralan etmek üzere iki bay ve bir bayan Londra, 11 (a.a.) (Afp): Hava tenisçimizi davet etmiştir. Türk tenisçilerinin bütün masraflan Pa manevralannın üçüncü günü İngiltere bir atom bombardımanına tâbi kistanlüara aid olacaktır. Sportif Oyunlar Federasyonumuz. tutulmuştur. Üstün uçar kaleler ve Bahtiye Musluoğlu, Enes Talay ve B50 bomba uçaklan yüksekten ve Suzan Güreli bu müsabakalara yol genij bir surette yayılan gruplar lamağa karar vermiş bulunmakta halinde, bilhassa Londra doklan ile Birmingham sanayi merkezini hedır. def tutacak mahiyette faaliyete geç İki ay kadar sürecek olan bu tumede tenisçilerimiz, önce uçakla mişlerdir. Son model av uçaklan Karaşiye giderek 212 kasımda Pa savunmayı temin etmekte idi. Kraliyet hava kuvvetleri sözcüsü kistan millî tenis şampiyonasına katılac'aklar, müteakıben 5 aralığq dün akşam şu beyanatta bulunmuşkadar 11 ilde müsabakalar yapa tur: caklardır. 717 aralıkta Karaşide ya «Halen, yenî teknik fikirlerden pılacak enternasyonal Pakistan bi başka yeni ve gizli teçhizatı da tecrinciliklerinde de tenisçilerimiz yeı rübe etmekteyiz. Her §ey yolundaalacaklardır. dır.» FİLÂTELIST KIILUBÜNÜN EŞYA PİYANGOSU pE!CİLM!ŞT!Ra Listeler P.T.T. merkezlerinde, piyango bayilerinde, pulcukrda ve kulüb merkezinde bulunur. SİİKRÖ GANAL'ın TEMEL BİÇKİ kitabı çıkü. Kadın elbiselerine aid bütün biçkl kaidelerini hocasa öğretir. Kültür Bakanlığınca K'» Enstitüleri için yardımcı ders kitabı olarak kabul edilmistir. Fîaü 5 liradır. Hocasır öğreten diğer eserleri Erkek biçkl dersleri 5 lira Yapma çiçekler 150 Kr. Hocasu şapkaalık 5 lira Bedeli gönderildiğinde taahhüdlü gönderilir. Posta ücreti fliinmnT. SatlŞ y€Tİ5 Kandilli Rasadhanesi Müdürlüiünden: Arnavuaköyündeki maroğraf âletine mahsus kârgir kulübenin açık sksiltmesi 20 ekim 1950 cuma günü saat 10 da Yüksek Okullar Saymanlığında yapılacaktır. Keşif bedeli 2228 lira 39 kuruştur. İsteklilerin gorekli belaolerini ve teminat akçeler'ni eksiltme tarihinden bir gün evvel Saymanlıâa yst:rmala:T ijn olunı.ır. (1.131S) KADIKÖYDE ACELE SATIL1K 6 odah, 3 kat, içinde terkos, elektrik, havagazi, bahçesi ve kuyusu bulunan, manzarası hiç kapanmavacak oian ev satılıktır. Kadıköy, Gazhane caddesi, TOPRAK YOÖ TRAAIVAY DURAGI No. 55. Gorınek icin icinrlpknpre p>z""'!''ı için ZİTİjnkapı İsfanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Fakültesi Satınalma Komisyonundanf Fakültemiz ElektriV Makıneleri Lâboratuan için 23 bin lira mıi' hammen bedel kıymetinrie muhtelif cihaz ve m.iKİne almacaktır. Şart J name, Fakülte sekreterliğınden temin edilebilir. Pazarlık 3/11/1950 günü saat 15 te yapılacaktır. Tekliflerin 1/11/1950 gününe kadar konrm' yona verilmesi lâamdır. (13742) UGUR Kitabevidir. yokuşu No. 44/1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle