Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURIYET İlk Meclisi Mebusan Reisi 29 Ocak 1950 AUMET RIZA Beyin HATIRALARI = Abdülhamidin Lâ Haye'de murahhası beni düelloya davet etti Şehir =haberleri Nuhutı gemisi Kanadada! S O H B E T L E R NALINA MIHINA Tavsiye istiyenler anunadığuuz biri kapıdan içeri girer; büyük bir neraket ve tevazula konnşur: Ben sizin daimî okuyuculannızdanun. Güzel yanlarınızı çok beğenirim. Gazeteyi elime alır alnıaz, evvelâ sizin yazınızı okurum. Kaleminizle meralekete büyük hizmet ediyorsunuz. Hem sizi görüp teşerrüf etmek, hem de... Teşekkür ederim. Büyük teveccüh gösteriyorsunuz. Estağfuruüah... Hem de sizden küçük bir ricada buluıunak için geldim. Buyurun. Bir iş arıyorum. Bana bir tavsiye vermenizi rica edeceğim. Kimc tavsiye vermemi istiyorsunuz? Kim olursa olsun. Ben her işi yapanm. Ben İşbulma bürostl müdürü değilim. Nerde iş var, bilemem ki. Siz tanınmış bir gazetecisinjz. Bildikleriniz pek çoktur. Kime bir tavsiye yazsanız bana hemen bir iş bularağına eminim. Daire ve müessesesinde adama lüzum olmıyan bir zata tavsiye yazmakla iş bulunur mu? Bu, kadro ve imkân meselesidir. Ben filân yerde miinhal olduğunu duydum. Oranın müdürüne bir tavsiye vermenizi rica ederim. O zatı tanımam. Sizi de tanımam. Tanımadığım bir adama, hiç tanımadıçım bir adamı nasıl tavsiye ederim. Maattcessüf isteğinizi yapamıyacağım. Gelen adam ya insaflıdır. hakkınu var diye çıkar gider. Yahud da insafsızdır, geldi|i zamanki nezaket ve tevazu maskesini fırlatarak sert ve haşin sözlerle kapıyı %urarak çıkar. Parise gelenlerin yahud imza | ne yürüyorsunuz, buna doğrusu Geçen gün Mecliste iken Iç İşsız mektublarla beyanı halde hayret etmemek kabil değiîdir» leri Komisyonundan kulağıma diye beyanı teessüf eyledi. bulunanların ekserisi, böyle neş; Bu noktayı böylece kaydet Hemleketimize gelip giden he sesler geldi. îstanbul Belediyesı riyatla b r iş olmaz, hafiyeleri yetin reisi yeni bir tnektub ile Vilâyetini birbirinden ayıran öldürmeli, şöyle yapmalı, böyle tikten sonra hatıraları takibe de kanunun görüşülmekte olduğuyolladı vurmalı, diye kıyamet kopanr vam edelim.) nu öğrendim. Demek ki b^r hulardı. Bu yalancı pehlivanlara La Haye Sulh konferansında Geçen sene memleketimize ge kuk meselesini daha yoluna koyKünkâr Serhafiyesini gönderbir düello daveti çok şükür ki büyük Osmanh en ve Ağrı dağmda Nuhun gedi, hafiyeleri öldürmek istiyen La Haye sulh konferansı ol misini arıyan, fakat' Amerika mak üzereyiz. İstanbul, nihayet, mimarları İstanbulda her gün hemşerilerimin idaresi altına gekabadayılar, Serhafiyenin eteği muştu. Bütün devletlerin muya elleri boş dönen arkeoloji he çecektir. Acaba onlar beş yüz aş taş üstüne koymuşlar ve çivi ne sarıldılar. Kimine benimle rahlıasları orada toplanmış sulh eti başkanı Dr. A. J. Smith, bir yıldır yüzüstü duran İstanbul çakmışlardır. Bu ' anıtlar, İstangörüşmemek şartile fazla maaş çarelerini arıyorlardı. Balkanın ve ırkadaşımıza yeni bir mektub meselesini yoluna koyabilecek bulun Türklüğünü göklere verildi, kimi memuriyet alarak vaziyeti karışık ve daima sulhu öndermiştir: ler midir? Önce bu sual üzerinde gönüllere işlemişt:r. İmparatorçekildi gitt. ihlâl edecek bir halde bulunduMr. Smith, bu mektubunda, anlaşmalıyız. İstanbul meseles. luk yapıcıları, Tanrıy^ tapmak (Ahmed Rıza Beyin evrakı a ğundan Türkiye ise Balkanda çı Ağrı dağında yaptıkları tetkik n:n ne olduğunu biliyor muyuz? için dört duvarlı, kiretnid çatılı rasmda l~ııhınan (Osmanh İttı kacak iğtişaşa belki sebeb gösseyahatine dair bir kitab hazırİstanbulda doğdum, büyüdüm. mescidlerin de kâfi olduğu gibi had ve Terakki Cemiyeti) mü terileceğir.den bahisle sulhun taladığını, çalışmalarını tamamla Ömrümün ve edebiyatımın bü miskince bir fikre kapılmadıkhürüe memhurdur ibâresi ve 28 karrürü için evvelâ Türkiyede mak için yeni bir seyahate «ya yük bir kısmı, İstanbula ve İs larına iyi etmişlerd:r. Beş yüeylul 1897 tarlhli beyanname su ;ulhu ihlâl edecek şeylerin izaaş yavaşu hazırlık yaptıklarını, tanbulluya acımakla ve dönüp züncü yıldönümünde üç dört veretı Ahmed Rıza Beyle bazı İi esi lâzım geleceğini bir lâyiha İngiliz arkeolojisti Dr. Sykes'in dolaştığım yerlerde, neden iki ya beş asırlık eserlerden başka tuıad ve Terakki erkânı arasın ;eklinde murahhaslara arzeyleAğrı dağmda' yapmayı tasavvuı sinin de kaderi üzerinde bu ka göstereceğimiz ne var? da çıkan ıhtilâftan bahsetmekte~ .ek üzere Cemiyet, benim La Şehre bakmak veya halka bak ettiği araştırmalardan vazgeçti dar duyuşsuz ve anlayışsız kaldir. Haye'e gitmemi münasib gör ğıni, Atlas Okyanusunda «Kayıb dığımızı düşünerek, iç çekmekle mak gibi, gülünç bir sapıklığa Ahmed Rıza Beyin aleyhinde müştü. Gittim. Lâyihayı yazdım. kıtan diye tanınan ve Türky? geçti. düşmüşüz. İstanbulda Valilik veolarak kaleme alımrn bu beyan Tab' ve tevzi ettirdim. Ak büyüklüğünde olduğu iddia ediŞehrin bu harablığını ve şe ya şehreminliği edenler arasmriyase len «AtalantİE'> yahud «Atlanname Meşveret gazetesinin de •am mebus Vankolün hirlinin bu fakirliğini yeni bir da en rahatları ikisine de bakR.:a Beye aid değil, Cemiyet? i altında b.r de konferans yap :ica" adasını aramağa gideceği şey sanmayınız. Eski saray ve mıyanlardır. aid olduğu iddia ve münakaşa tım. sulh konferansında Devleti ii, bunda daha fazla muvaffa konak, harem ve alay gravürleBu iki mesele, hele îstanbulda, sını ihtiva etmektedir. «Paris he Osmaniye murahhaslanndan bu îiyet ümidi olduğunu bildrmek rine bakarak aldanmayınız. b rbirinden ayrılamaz. Bir defa Paşa gerek lâyiha tedir. yetinin zabıt defterinden aynen) lunan Taşradan işsiz ve yoksul halk İstanbullunun geçim işi var. Bu, olındığı bildirilen bir bend, Ah mündericatının ve gerek konfeTürkiyeyi ikinci vatanı olarak büyük ölçüde devlet iktisadi plâransta söylenen sözlerin Zatı kabul ettiğini söyliyen Dr. Smith, kalabalığı akıp yığıldığı için, nınm bir parçasıdır. Geçenlerde med Rıza Beyle, Mizancı Murad Kanunî'nin İstanbula su getirBey arasmda geçen şöyle btT Şahane aleyhinde olduğuna ka daha sonra Nuhun gemisi hak diğine pişman olduğunu kendi Vefada yedi ev yandı. Otuz beş görüşmeyi nakleylemektedir: (22 ni olarak ertesi sabah oturduğum kında yeni izahat vermekte ve tarihlerimızde okuyoruz. Gene aile açıkta kaldı. Ev başına çoteşrinievvel 1896 tarihine musa tele iki şahid göndermiş, beni bir Amerikalı «yerli» den öğren Kanuni saltanatında gelen bir luklu çocuklu yedi aile! Bu, be§ dif olan pazartesi günü sabık düelloya davet etmişti. Düello diğine göre, bazı kızıl derililerin yabancı sefir, bin kadar arka sokağın yapılıp heyet Pariste Rıza Beyin riya nun esasen La Haye'de memnu bir kaç sene önce Kanada hu Belki niçin hiç sokağa çık ta büyük bir kısmının daha yaseti tahtında inikad eder. Aza, olduğunu bilnryen sulh murah dudlarına yakın kayalıklarda bir madığıma merak edersiniz. İs pılmamış olması meselesi midir? rtiee zamandanberi sürüklenmek hası Paşanın bu hareketini mat gemi gördüklerini, bunun evsatanbul, sokağa çıkılabilecek bir İstanbulda iki binden fazla kite ve bir türlü hitama erdirtîe buat haber alarak şiddetli ma mın da «Nuhun gemisine» uyralık ev ve apartıman olduğuna şehir değild:r, diyor. memekte olan bir meseleye kat'i kaleler yazdılar. Benim La Haye' duğunu ileri sürdüklerini yazBunadığıma hükmetmeyiniz. ve içlerinde bir haylisi yetmiş ye geldiğimi bilmiyenleri de ha maktadır. yen bir nihayet vermek üzere Bu hikâyeleri bilerek tekrarh seksen. yani harbden önceki paciddi müzakereye girişirler. A berdar ettiler. yorum. Macar sınırı ile Viyana ra değeri ile, on beş yirmi lira zamn hepsi, dokuzdur ve mev(Ahmed Rıza Beyin La Haye'Birlesmis Milletler Sağlık arasındaki kasabaları gördük kiralı bannaklar olduğuna göre, cuddur. Murad Bey, Meşveret deki faaliyetleri Cemiyet menTeşkilâtı mütehassıslaruun ten sonra «yalnız bu kasabalar bu bir mesken buhranı meselesi gazetesinin ilk nüshasındaki ma subîarı tarafından çok iyi karşıdaki konak somakilerinin bütün midir? Hiç bir şehir halkı, bemütalealan kalei iftitahiyeyi ibraz ile btı lanmış ve kendisine her tarofile geçînmez. İstanbula gelen Birleşmiş MİUetler İstanbul saraylarına bedeb> ol lediye sadakası makale sizin midir ve bu Ahmed tnn teşci edici mektublar göndetarihçi de bir Hemşerilerimin düşüneceği ilk Sağlık Teskilatına mensub doktoriar, duğunu yazan Rıza imzası doğru mudur, dedi. rümişti. Rusçuktaki şubeden de şehrimtzdeki lâborant okullarile, veTürktür. Paristen gelerek efen şey, İstanbul halkînı refaha kaReis Rıza Bey «eveU diye cevab Sadakat Kıraathanesi müdürü rem dispanserlerini ve diger müesse disi ile ber'aber Osmanh Devle vuşturabilecek kazanc kaynakverdi. Murad Bey dahi «burada Ahmed Lutfi imzasile Ahmed selerl beğendiklerini bildirmislerdir. larımn neler olabileceğidir. İsgazeteyi Cemiyetin muavenetile Rıza Beye yazuan mefctub şöyle Dijer taraftan, Verem Mücadele Cemi tine sığınan bir Macar del'kanlısı, tanbul, bir medenî şehre benzeki efendisinin de kendinin de tali yeti Bajkanı Ord. Prof. Dr. .Tevlik çıkarıyorum ve gazetenin umurıt başlıyordu: <• Şehsuvan meydanı mek için yüz milyonlar ister. idare ve tahririyesi Cemiyetin hamiyet.' La Haye'de icrasına Ssğlam. memleketimizde yetiştrleeek ini bize bağlamıştır ve gece Bu yüz milyonlarm nerede ve zaferine personel hususunda alınacak tedbirler gündüz ordulanmızın elindedir dediğiniz gibi gazete inuvaffak olduğunuz u'midbahş nasıl bulunabileceğidir. gözd*n geçirmek nin unvanı altında dahi (Osmarı konferans, bilcümle ahrart dilsiri davet edilmiştir. maksadile Ankaraya dua eder, Tarabyadan Boğazın haline baktıkça: Kongrelerde, gazetelerde. kahh İttihad ve Terakki Cemiyeti meserret ettiği gibi biz Bulgaris Bu şehir Türklerden baş velerde halkın ağzından düşmiv.in vasıtai neşriyatıdır) ibâresi tan ehli İslâmının da temayüiâtı C Küçük Haberler kasının elinde olsaydı, cennete yen ihtiyacları zihnimde sıralıvar. Bana kahrsa bu işaretler hürriyetciıycnelerine büyük bir dönerdi, demekten kendini ala yarak bu hesabı yapıyorum. Her gazetenin sahibinin Ceraiyet o! inbisat verdi. Himmetiniz me}^ DÜN şehrimize gelen Keşmir Hü maz. kes, yüzölçümü bakmımdan Lon âuğunu açıkça beyan ediyor. Bâ kur, muvaffakıyetiniz mebruk kumet Başkanı Serdar Muhammed İb Meşrutiyetin Dahiliye Nazırı drayı geride bırakan yollarının rahim bugün saat dörtte Cumhuriyei husııs Meşveret için Cemiyetin olsun...» âbidesine çelenk koyacak, yarın saat Talât Bey, reisliği altındaki Li yapılmasını istemektedir. Bunlar, maddi ve manevi bu kadar fedaDüello münasebetile de Ishak 12 de de Vali ve Belediye Başkanım vadya heyetini getiren vapurun parke veya asfalt olmalıdır. SukârJyjı da gözönüne getirilirse Sükuti, murahhas Pajaya şu ziyaret edecektir. tesislerinden guvertesir.de Hüseyin Cahid Ya! lar, kanalizasyon sizin tesahub ve temeUükünüze mektubu göndermişti: «Ahmed k DEVLET Denizyollarının Suvat mahal yokturn dedi. Rıza Bey Rıza Beyi düelloya davet ettiği vapurunda can kurtaran sandığmın çına Cihangir semtini gösterir, akmalıdır. Arsa pahalıhğı yüzün den dağılışmalar, her yıl şehre bu işaretlerin bunu Tnübej/yin nizi ijittik. Halbuki Rıza Bey içine atılan sigaradan yangın çıkmı ve: İstanbula dünyanın en gü yeni ve altından kalkılmaz masise de derhal söndürülmüstür. ve müeyyid olmadığını beyan düello etmeğe değil konferant + fSTANBUL tîniversitesi Tıb Fa zel şehri derler. Böyle bir şehri, raf kapıları açmaktadır. Evsizeîmekle Murad Bey azaya tev vermeğe ve umuru Cemiyetle iş~ Anatomi Enstitüsü profesörlü cihi hitab eyledi, cümlesi <eve tigale, Cemiyet tarafından me kültesi Tokad Memleket hastanesi göî onu bu halde bırakanların elin lere ev yapıimalıdır. Kötü evlet ğüne, yıkılmalı ve içlerinde p nekllmübeyyindir» dediler. Murad mur edüdiğinden bermuktezayi hastalıkları mütehassısı Doçent Dr. de koyarlar mı? der. İstanbulu ilk defa gören Ru yenler sıhhî barınaklara kavuşFazıl Noyanın tayini yüksek tasdik Bey «bu böyle olsun, bu Cemi vazife teklifinizi reddetti. Her manyalı veya Sırb:stanh bir bil turulmalıdır. Plânı tatbik edeyet uğruna kimisi rütbesini, me ne kadar aramızda ademi küfüv iktiran etmlştir. ginin Hamdullah Suphi Tanrı rek şehri şehre çevirmek, kak MÜNHAL bulunan Orman Uımıc muriyetini, kimi malını, hayatı olması düello etmekliğimize mâHeyeti Reisliğine. Unı ve ailesini terkediyor, siz de ni bir keyfiyet ise de bir habisin Müdürlüğü Fen Fen Heyeti azasıncta övere neler söylediğini kendisin zanc kaynaklarını işleterek haimum Müdürlük velev ki dediğiniz gibi olsun. tedibi dahi muktezayı vazifemiz yüksek orman ve su mühendisi Dr. den sorunuz. Bir tarihte Londra kı halka benzetmek lâzımdır Meşveret gazetesini bu Cemiye olduğundan ve Rıza Bey Cemi Fuad Adahnın tayini jüksek tasdiktan Büyük Elçiliğimizin öğle yemeği Bugünkü bütçe, seyrek ve damdavetinde yanıma düşen Frans:z la damla yağmur gibi düştükçe. te veriyor musunuz?» dedi. Rı yet tarafından gö'nderilmiş ol çıknııştır. za Bey «Meşveret ile müdürü makla edilen teklif Cemiyete aid • TEKXİK Üniversite tktlsad asls Dahiliye Nazırı Sarraut demişti hiç bir semt yeşermez. Fakat bu su, çiftl:ğin verimli bir bölgesinAhmed Rıza ismi birbirinden ay bulunduğundan Cemiyet namın tanı Zeyyad Hatiboğlu dıin İktisad ki: "Muasır Para teorileri» Bir elçi, bulunduğu mem de kullanılabilseydi, belki hepirumaz, binaenaleyh veremem davetinizi ben kabul ediyörum Fakültesinde tez:ni profesörlerden müadlı doktora heyeti teftişiyeyi muavin sıfatil Feragatiniz takdirinde Efendini teşekkil jiiri huzjrunda mUdafaa ede. lekette her şeyi söyliyemez. Fa miz yiyecek bir ekmek parças' kat şimdi Fransanm Türkiye Bü bulurduk. Türkiyede, meselâ sukabul ederim, istediğim evrak\ den daha oîduğunuzu ilâiı rek pek iyi derece ile doktor ünvanı yük Elçisi değilim. Sizinle açık lama bütçesini, her tarafa daalmıştır. kendilerine gönderirim, heyete etmiş olursunuz.» • TÜRKİYE Genel Kimyagerler Ku. konuşabilirim. İstanbul dünyanın ğılmakla ne yaptık? Hiç bir yer mugayir olanları ne g'ânderir, n< (Arkası var) nımu yıllık kongresi 30 ocak pazarte en güzel şehridir. Siz, bu şehrin sulanmamaktadır. Eğer bütün de derceylerim. Zaten Meşveretın si günü saat 17.30 da Ankarada Halke. sahibi olmakla, sade kendiniz sulama imkânlarımızı önce Çualtındaki (vasttai neşriyatıdır) vinde toplanacaktır. Karadenizde fırtına değil, bütün insanlık hesabına kurova, sonra Menderes, sonra cümlesini de Nazım Efendiniv Karadenizdelti kuzey fırtınisl bir sorum altında bulunduğunu Gediz, nihayet Yeşilırmak bölhatın için koymuştum» diye trnı detle devam etmektedir. Bu yüzdeı I REBİÜLÂHIR 10 PAZAR gelerine teksif etseydik, her tazu düşünmelisiniz. kabele etti. Murad Bey ihtilâj bir çok vapurlar muhtellf limaıüan Osmanh tarihinde, büyük ca mamladığımızın kazancmı ikinmeydan vermemek için «elinizdt sığınmak zorunda kalmışlardır. e M £ * Hopa arahk postasım yapmaktı milerimizden herhangi birinin cisine verseydik, zengin ziraat emanet bulunan Cemiyetin ma! 3 3 olan İzmir vapunı Sinob, yülc postasi O O başlanıp bitebileceği kadar bir memleketleri arasına katılırdık sarihmi sizden âdeta ihsan tar nı yapmakta olan Necat vapuru Sinob *• barış mühleti olmamıştır. Haz Ortada bir sır olmadığını bilezında istedik. Siz hâlâ yüzünü Hopa postasım yaptr.akta clan K V. 7.15 12.27 15.04 17.20 18.54 5.32 neler sınıra doğru aktığı, ordu siniz. İstanbul, en başta, Türkizün doğruluğuna, mütekebbira' vaptıru Akçaabad, Ege vapuru d < 1.55 7.06 9.44 12.00' 1.35 12 12 Ordu llmanlarına sığınmışlardır. yabancı illerde dövüştüğü sırada yenin, Yakın ve Ortadoğunun Bu bir tuhaf hikâyedir. Orta halli bir aile tanırdım. Hallsri vakitleri kendilerine yeter, şehrin bir hücra semtinde otururlardı. Kırıp sarıp okuttuklan güzel bir kızları vardı. Günün birinde ya Eğinli, ya Kemahlı bir zengin, Handanın desti izdivacma talib oldu. Düşündüler taşındılar.. bir tek kız... Taşralı bir adam. Ya başka karısı varyor. Cumartesi de Şaban Beyle birlikte annesinin evine gidiyordu. Lâkin muhakkak bir şey var ki; kadın ince ruhlu, anlayışh ve derin bir mahluk iken Şabcn Bey oldukja basit, maddi ve sathî bir adamdı. Hayatları, Handan Hanımın Şaban Beyle sırası düştükçe alay etmesi, spritüel seviyesinin düşüklüğürıü anlatmasile, ve sırası düştükçe de Şaban Beyin, para ile neter yapabildiğmi ve bugünkü hayatını ancak buna borclu olduğunu anlatacak sözler ve hareketlerde bulunması yani taşı gediğine koymasüe geçiyordu. Bu karşılıklı alışveriş ikisini de, birbirinden aldıkları ve bizzat mahrum oldukları nimetlerin eksikliğini telâfi için kullandıkları bu sistemden memnun bırakıyordu. Ben bu hali bilen nadir dostlarından biri olarak hemen hemen daimî şahidi olurdum ve aralarındaki nikâh bağlârından başka yakmhVlar olsun diye bu çiftin isimlerini ikiye bölüp yarı yarıya karıştırarak yaptığım Şandan adile yadederdim. Bunun Şa kısmı Şabandan. ndan parçasını da Handandan aldığım için Şaban Bey itiraz ederdi. Bene (bana demek istiyor) haksızlık ettiniz, Felek Bey! derdi. Ama mumaileyh. iriyarı, hanım da daha ziyade ufak tefek olduğu için: Tabiî beyim! Sizin başınızla, hanımefendinin gövdesi aynı ağırhktadır.. da ondan, diyerek adeta pay yerinde et hesabı yapar gibi konuşur. adamı ikna ederdim. İşte size böylece anlattığım Şandan ailesini bir gün ziyarete gitmiştim. Sıcak ve iyi döşenmiş bir salonda hanımı ?ık bir ikindilik, Şaban Beyi de güzel bir kadife ceketle buldum. O gün akşam üzeri evden çıkmıyacakıarım telefonla öğrendiğim için, bürodan sonra görüşmeye izin istemiş ve almıştım. Adamın çok mükrim olduğunu ve bir taşra âyanma yakışacak hovardabkta olduğunu bilmem söyledim miydi? Vay efendim vay. Hoş geldir, safa getürdiz, hangi yel attı sizi beğim? diyerek kapıda iarşılayan Şa Hemşerilerimle I Fatih Rı/fcı Atay [ T yazlığı ve dünya turizminin başlıca merkezlerinden biri olabilir ve olmazsa, hiç bir demagoji ne şehri harablık'tan, ne şehirliyi fakirlikten kurtaramaz. Bu bakımdan İstanbul şehrinde gerçek halkçıiık, samimî halk dostluğu imarcüıktan ayrılamaz. Giriş kapılarımız berbad. Gidiş geliş yollarımız berbad. Otellerimiz yok. Tiyatrolarımız yok. Ne yaz için plâjlarımız, kazinolarımız, gezintilerimiz, ne kış için eğlencelerimiz var. îstanbul, görmiyeni getirecek değil, içinde oturanı kaçıracak sart lar :çindedir. İstanbulu, turist çekebilen meı kezlerden birinin asgarî imkânlarına neden kavuşturamıyoruz? Dün binlerce seyyahın bir şehirde kaç otel, her otelin kaç aile besliyebileceğini ve bu para akışının bütün piyasayı ne kadar canlandıracağını neden hesab edemiyoruz? İleri bir anlayışta olsak. İstanbul ve etrafmda iş ve kömür endüstrilerine döktüğümüz kadar sermaye koyardık ve belki daha çok ta faydalanırdık. Her şeyden önce İstanbul imar pîânım gerçekleştirmek, İstanbulu dünyaya açmak, İstanbula Bazan şöyle bir miiracaat kar^ıhavadan seyyah yağdırmak, kasında kalırsınız: radan ve denizden seyyah akıt Sizden bir ricada bulunmağa mak lâzım. Bu bütçe ile plânı geldim. (Bir isim rikrederek) ... benasıl tatbik ederiz, diyenleri kar ye bir tavsiye veriniz de bana bir şımda görüyorum. Hattâ bu düiş bulsun. Malumunuz şimdi pistonsuz olanlara iş yok. şüncede olanlar plânı «tahrib» de etmişlerdir ve etmektedirler Benim pistonum o kadar kuvEllerinden gelse, ilk işleri Prostu vetli değil. Neden başka daha büyük kovmak ve eski plânsız devre nüfuz sahibi birine müracaat etraiyorsunuz? dönmek olacaktır. Bunlar, meselâ, Hossman bulvarınm yıllar Tavsiye ettiği zatın adını zikboyunca nasıl açılmış olduğunu rederek) ... bey sizin dostunuzdur; sözünüzden çıkmaz. merak edip te öğrenmemişlerdir Yeni yolların ve meydanların iki Dostum olduğunu nereden biliyorsunnz? yanından yirmişer metre faydalanma hakkını veren kanunun, Dünkü yazınızda ondan «dosBeyoğlunda Opera caddesi, İstum> diye bahsettiğinizi gördüm. tanbul ve Galatada köprü ara O dostumdur ama benim tavsiye vermek, hele hiç tanımadığım larının nizamlanması gibi işleBatı Akdeniz seferleri nişanda kimseleri dostlarıma tavsiye etmek rin sadece bir finansman mesebaşlıyacak âdetim değiîdir. lesi olduğunu ve bu mesele sağBatı Akdeniz yaz seferlerine 8 niMüracaatçi hiddetle çıkar gider. lanabilirse şehrin bütçesine zarar değil, kâr vereceğini hatıra şanda baslanması İçin Denizyolları İdaresi faaüyete geçmi} ve bu sefer getirmemişler ve zihinlerini için gene Ankara vapurunu tahsis et Bu çeşid ziyarctlerin ve şifah! müracaatlerin bir de mektubla tahhattâ Amerikanın verimli işlere miştir. milyonlar verdiği bu zamanda Yaz programında. vapur Cuma gün riren yapılanı vardır ki son günbile, para bulmak işine sapla leri yerinc persembe günleri Istanbul lerde aldığim bir tanesl evvelâ hakdan hareket edecek ve pazartesi yerine kımda teveccühkâr bir mukaddememamışlardır. pazar gür.leri Istanbula dönecektir. den sonra iyi inKİlizce konuştuğunu Yeni belediye, plânını tatbik Belediyenin 1950 bütçesi söylüyor ve .sizden istirhamım. baetme zoflukları içinde gerileme Çnrşamba günü tonlanacak olan Şehir na tavassutunuzu lutfederek ecnebi değil, onun tatbik edilme imkân Meclisine verilmek üzere Belediyenin I sulprına fefer yapan gemilerimizden larını araştırma irâdesi ile iler 1950 yıh bütçesl tabfdilmektedir. Yeni j nirinin kamarotluğuna inhamdır» leme zihniyeti içinde vazifeye j yıl bütçesi 41.086.600 lira olma.k üzere diyor. başlamalıdır. Yeni turizm kanu tevzin edılmijtir. Bu sayın okuyucuma cevabım nu hükümleri, yeni belediyenin şadur: hazırlıyacağı şartlar içinde, yerli Tanımadığım kimseler şöyle durve yabancı hususî sermayelerin 120 ncı asır sınema sergısı| sun. tanıclık'aııiTH dahi rasgele satesisler yapmasına elverişlidir. Pek yakında açıbyor. ğa sola tavsiye etmekten kaçınırınu Bu olursa, bütçe milyon milyon ; Devlet Denizyolları İd»reı>inin ecDarfilm. Galatasaray: üstüne artar. Sokaklarda işs z nebi ciili. bilha^sa insiiizce biien Yeni Çarşı 3. kalmaz. Yaz için en güzel kumsrencleri kamsrot olarak va'f''pnsallar bu şehrin etrafındadır. direceğine şiiphe yoktur. İdarece Kışın en iyi dağ sporları, şehr n kamarotlardan aranan şartları h?.iz bir iki saat ötesindedir. Yeni yol F O T O M. Ö Z E N olduğunuz takdirde sizi de kabul elar, İstanbula gelenleri bir kaç Artistik portreler, harika çocuk deceklerine eminim. Doânıdan doğsaat içinde, eşsiz ormanlara ve pozları. Pangaltı İNCİ Sincması ruya İdareye müracaatinizi tavMys göllere doğru götürür. Bir defa ederim. sırası. Telefon: 82016 yeni belediye şunu aklına koyBu yazıyi tanıraadığım z?tlara malıdır ki, günlük ihtiyaclar hiç veya dostlarıma bendcn Invive alşüphesiz elde tutulmakla beramak istiyenlp''in bosıına müracnat ber, İstanbulda imar bir an duetmemeleri için yazdım. ramaz. İmar durdukça, şehrin geliri şehirlinin hiç bir ihtiyac:na yetmez. Bugün yaptığımız, ••ü öksürüğü keser. mtm bakımsızhktan, yarın bozulur. Şimdiki gelir, eğer İstanbul sokakları gökte yapılıp bir gece yarısı şehre nâzil oluverse, onîarı bakım altında bile tutmıyacak kadar azdır. Kaldı ki'iş bununla bitmez. Herkesin bir, fakat İstanbulun sekiz yüz küsur bin derdi vardır. Her derd ucuz, fakat sekiz yüz küsur bin derd aklın almıyacağı kadar pahalıdır. Asfalt yol, geçimsiz Eyüblünün evine ne ekmek, ne de et getirir. Bir de şu Eyüb semtinin, Rodos'ta İtalyan sanatmın Müslüman anıtlarını anlayışı ile. düzene konulduğunu düşünüyorum. Bugün ayak basmadığımız Eyüb, Eyüblüyü kurtarır da artar bile! İstanbul, İstanbulluyu refaha boğabilecek bir gelir kaynağıdır. Hiç bir köşesine kazma değmiyen madenler yatağıdır. . Yeni belediye devlete ve dıjarıya başvurarak, şehir plânını tatbik etmek imkânlarını aramalı, plân tatbik etmek için bol parasız zamanlarda aranıp bulunan ve ne şehre, ne şehirliye zarar veren metodları soruşturmalı, imar işlerini teknik ve sanatın hâkinıiyeti altına vererek, durmayıp giden çirkinleşmenin önüne geçmelidir. Bir kaç yıl iş yapmak için b.r asır kadar lâfazanhk ettik. Yeniden bir kaç yıl kadar iş yapmak için bir asır sürecek yeni bir lâfazanhk devrine girmiyelim. Hemşerilerim demokrasi haklarma kavuşmak üzeredirler. De mokrasilerde ya akıl ve zevk, yahud demagoji hüküm sürer. Birinde bir millet ileri gider, birinde geriler veya hiç olmazsa durur. Türkiye gibi, İstanbul da gerilemeyi bir yana bırakınız, bir an bile durmaktan, olanca irâdesi ile, kendini korumahdır. Yakında seçilmek istiyenler mahalle mahalle oyoyculuğa çıkacaklardır. Hemşerilerim, bunların çene kuvvetine değil, medenî anlayışlarına bakınız. Sizi kandırmalarına değil, ınandırma larına kulak asmız. ( TÜRALI Buyurun efendim.. A I L E S İ ban Bey paltomu hizmetçi kıza verirken.. • Dikkat ol Marika! Geçen be nim kapurun ensesindeki ipi kopardm. Beğinkini de koparma ha! Kulaklarm çekerim, dedi. Kız: Malista.. dedi. Öteki de: Mayısta mı, heziranda mı, orasm sonra görürsün! dedikten sonra koluma girip beni salona aldı. Aman ne iyi ettiniz Felek Bey. Ben de bir ahpab gelse de lâf atsak diyordum. Yaaa; demek beni sadece bir lâf atmak için arıyorsunuz. Anlaşıldı. Kıymetimizi bilelim de... Şaban Bey atıldı: Yok valaha eyle demek istemedi, değil mi Handan Hanım? (Karısını daima hanım olarak çağırırdı.) Hanım gülerek; Yooo! Doğrusunu söylüyorum. ^«•^^•••»«^•»ı Yazan Burhan Baksana gardeşim. Bir yeni bomba bulmuşlar, bir patlayışta İzmite gader yakıyormuş. Buna can mı dayanır, tabya mı dayanır?.. Gayri bu insanlarm yapmıyacakları kalmadı. Bir ecele çare bulamadılar. Onu da bulacaklar ya! Bizim ömrümüz vefa etmiyecek. Aman Şaban Bey kardeşim.. Sen her söylenene bakarsan rahatın kaçar. Yoook. Sen keyfine bak. Ben eyle şeylere boş verirem. Allah birde verdiğin beşte almaz. Bizim itikadımız pektir ya! Yalanız (yalnız) şu bombalar aceb bizim bildiğimiz hani gazyağı, benzin bombaları gibi fıçı biçiminde mi ki? Zannetmem, Siz ne dersiniz hanımefendi? Vallahi şimdi bir şey okuyordum, beseriyetin yeni bir devre girmek üzere olduğunu anlatan bir makale. Hani tarihte nasıl taş devri, tunç devri, demir devri, buhar devri, elektrik'devri varsa şimdi yepyeni bir devre giriyoruz. Atom devri.. Mesele burada. Atomla, radyoaktif usullerle biliyor musunuz damarlarımızda dolaşan kanı bile kon trol ediyorlar. Şaban Bey dayanamadı: Eyle şey olmaz. Uydurmadır. Hanım gülerek: Şaban daha bitirmedim. Yeni bir makine icad etmişler. İnsanın ne kadar parası var, ne kadar borcu Felek var. Metresi var mı yok mu? Söylediği doğru mu, yalan mı keşfediyorlarmış. Handan Hanım. Gözümün bebeği. Makineye hacet yok! Benim varım, yoğum sendedir. Sen bilirsin, ne metresim vardır, ne kapatmam. Anladın mı? Yalan dersen, şu nimet hakkı için yalan söylemem. Biz dini bütün insanlarız. Dedelerimiz memleketin beyleri idi. Bir sözle bir torba altm verirlerdi. Telâşlanma canım! Ben senin için söylemiyorum. Yahuz geçen gün mendilinde bir kırmızı leke gördüm. Şaban Bey kıpkırmıa oldu. Ne lekesi? Bilmem, bana dudak boyası gibi g«ldi. Senin başma yemin ederim. Yalandır. Yazthanede belki bir kalem boyası.. getir görem. Gülerek: Şaka söyledim, Şabancım. Bu kadarcık nazım da geçmez mi? Geçer yavrım geçer. hemi de cigerime gadar geçer. Ben söze karıştım: Aman hanımefendi. Şaban Bey zaten ne kadar zevk sahibi olduğunu sizi almakla ispat etmemiş midir? Hakkmız var Felek Bey ama; bu eşraf çocukları babalarmın yolundan giderler. Bakınız Şabanın babasınm iki, büyük babasmın üç karısı varnuş. sa... «Tahkikat ettiler». Şaban Beyin iyi adam olduğu, dünya yüzünde bir yaslı anasmdan başka kimsesi olmadığı, servetinin de çiftlik, tarla, hayvan. ambar. han. hamam. dükkân, apartınıan iki üç milyonu bulduğu anlaşıldığından Handanı Şsbsna verdiler. . Tabiî Şaban Bey. Talimhane civar:nda bir apartıman döşedi. Bir hıristiyan hirmetji, bir de erkek aşçı tuttu. Zaten işine gitmek için lâzım diye bir de otomobil tedarik etti. Kendisinin «makine dalavereSi» ne aklı ermediğinden tabii bir de çoför tuttu. Ksrısına kürkl«r, mantolar, *1maslar, fistanlar aldı. Yani bir kadının istiyebileceği her şeyi verdi. Yalnız, adamın karakteri, bir kadın ruhunu okşamaktan hayll uzakü. Bunu da büyüdüğü şartlara, tahsilinin azhğına yormak lâzundı', ama hakikat şu idi ki, Handan Hanım altın kafeste bir kuş gibi idi. Kocasına karşı muhabbeti vardı. Bu muhabbet merhametle karışık bir histi. Rahattı. memnundu, mesud muydu? Belli değil. Ama artık hayatını ona göre ayarlamıştı. Nihayet saadet denilen şey de nisbî ve telâkkiye bağlı bir şey değil miydi? Her hafta annesini, kardeşlerini dav«t tdi Ama bunda alınacak bir şey yok. Konuşan, konuşmasını bilen o kadar az ki; ancak Felek Bey de. Teşekkür ederim. Yama iyi tuttu... (Gülüştük). Eyyy. Söyle bakalım Felek Bey. Bu işlerin sonu neye varır? Hangi işlerin? Ooo Siz misiniz üstad. Teşekkür ederim . Öyle oldu.. Vallahi bilmem. Hakikat bir kaç gündür çıkamadım.. Yoo, iyiyim h?mdoisun.. Teşekkür ederim... O da iyidir. Ne yapsın, çahşıyor.. Söylerim efendim selâmınızı.. O da hürmetler ediyor.. Şüphesiz efendim. Vallahi bir projemiz yok.. Hay #hay.. Tabiî efendim.. Hürmetler ederim. Oyle mi beyefendi? (Gülerek) ben de bilmukabele be Eyledir Felek Bey, lâkin ne yefendi... o erkek var şimdi, ne de efendime söyliyem o garı... Biz onların pa Hanım böyle konuştuktan sonra pucu olamayız.. Bjnlar bizim Han telefonu kaparken kocasına ihmalii dan Hanımm malihulyalan... Biz bir eda ile şair Musa Kâzım.. Seni söz verdik. Erkek adamız. Eğer bir de sordu. Hürmetleri var. dedim. Bu harama bakarsam (bıyıklarını ya akşam paviyona gidecekmiş.. Gelir kalayıp) bunlar bana haram olsun. misiniz, diyor?. Ben de belki dedim... Ne demektir o Şaban? Ne demektir, haram olsun de Şaban Bey bu sözleri pek keyifli mek ne demektir. Aha! Sor Felek dinlemedi ve: Bu pavyondan da bıktık garBeye! Ben o gader derin bilmem. Yani hanımefendi, Şaban Bey deş.. Gunde pa\yon, pa\yon.. İldemek istiyor ki; eğer sizin üs lâllâh canım.. Başka gidecek yer tünüze gül koklarsam erkek ol galmadı mı? mıyayım. Handan Hanım asla ısrar etme ... Yani kadın mı olacak.. (Gü den: Sen bilirsin canım. Gitmeyiz. lerek) bu bir felâket mi?. Eh erkekler, kadın olmak is Telefon ederim, rahatsızlandım, derim, olur biter. temezler.. de.. Olmaz.. Herif bu sefer de kal ... Kadınlar da erkek olmak kar buraya gelir, efendime söyiiistemezler. yem. Başımıza belâ olur. Neden? Yok Şabancım. Sen mübalâğa ediyorsun! Adamcağız çok nazik. Bir iki defa evimizde yemek yedi. Tabiî arada bir hal haür soruyor. Soruyor, benim haürımı mı soruyor? Canım. telefonu sen açsan sana sorardı. Yoksa altmış yaşmdaki adamı kıskanıyor musun? Yook, ne k'.skanacağım. \ma erkeğin ihtiyan olmaz. Benim de Neden olacak, başlarına ge dem tam yetmiş sekiz yaşında bir odalık almış.. Babaannem her zaleceği büirler de ondsn... Şaban Bey de ülozofane sigara man derdi.. Ben de lâkırdıya karıştım: sını çekerek: Şaban Bey! Nerede o eski ha Başa gelen çekilir gözüm.. Jeyip dururken telefon çaldı. Ya mur. Şimdikiler kırk beş yaşında kında oturduğu için hanım kalk I emekliye ayrıhyoriar. Ondan sonra I ikramiye de versen faal kadroya tı ve cevab verdi: giremiyorlar. Eyle mi Felek Bey? Haydi senin dediğin olsun.. Sen bu şairi tanır mısın?. Selâmlaşırız.. Nüktsdan, za.J bü adamdır, derler... Hah işte gördün mü ya! Bir kere ki bir adama bu garılar lâıif dediler nü gayri ellerinden alamazsın.. Ne imiş şairlik idcrmiş. Ne imiş, çok gozel hikâyeler anlatırmış. Benim dad\m da gozel hikâyeler anlatır idi. Emme bizim şair beyinki başka... Handan Hanım bu esnsda kıskıs gülüyor ve sigsrasmı yakmağa çalışıyordu.. Ben izin istedim... Handan Hanı.m beklenmedik bir çıkış yaptı.. Şaban, Felek Beyi neden yemeğe alıkoymsdm? Bak hele! Canım gızım. Benim haürıma gelmedi değil.. Emme pavyona gitmiyecekmiydik ya?. Haa! Gidiyor muyuz? Daha iyi ya, beyefendi de berabsr geür.. Artık o kadar bir külfeti de kabal ederler... Âlâ.. Çok iyi olur... Akıllı kadınsm vesselâm... Oldu, bitti. (Bana) affedersin Felek Bey. Bu tız benim akıl hocamdır. Ben akıl etmedim: Estâfurullah Şaban Beyefendi! Lâkin benim bu akşam.» Hanım hemen önledi: Yok, eğer kabul etmezseniz, paviyona gitmek işini sizi savmak için mahsus çıkardım fikrine zahilt oîduğunuzu düşüneceğim sonra.. Arkası Sa. 6, SiL 1 de »»