18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUiVırîURIYET I GiİMÜn Mevzuları | İlk Meclis binası bir teklif Yazan: Hıfzı Veldet I =haberler Et satışı bir hayli durguıt IftÖRtŞLEB. l>t Ş İ \ C FLF.nj j NALINA MIHINA Bugün tam yirmi dokuz yıl oldu 23 nısan 1920 cuma; tatlı ve ılık bir bahar günü, îşgal edilmış Istanbulun son Mebusan Meclisinden kaçıp gelebilen mebuslarla. Anadolu ve Rumeli Müdafaaı Hukuk Cemiyeti Heyeti Temsiiiyesi $eisi Mustafa Kemal Paşanın davet ve tamimi üzerine, vilâyetlerce yeniden seçılmış olan milletvekilleri Ankarada toplanmış. O gün Meclis açılacak. Cuma namazı Hacıbayram camiinde kılınıyor. Kurbanlar kesildikten sonra ilk Turkiye Büyük Millet Meclisi, vaktile İttıhad ve Terakki Kulübü olarak yapılmı§, ilk Cihan Harbinden mağlub çıktığımız zaman Ankaraya kadar sokulan bir kaç Fransız zabitine bir müddet ikametgâhhk etmiş olan, şimdiki Halk Partisi merkez binasında, çok sade ve mütevazı bir dekor içinde açılıyor. Natamam olduğu için alelâcele tamır ve ikmal edilen bu binada, mobilya nanuna vilâyet kalemlerinden ve şuradan, buradan tedarik edilmis, kırık dökük bazı eşya var. Mebuslar, orta hıektebden getirilmiş talebe sıralarında oturuyor. Vaktile bir siyasi fırkanm vilâyet kulüb merkezi olarak yapıldığı için, toplantı salonu küçük. Mebusların kıyafetleri, ya§ları ve fikıi teşekkül ve görgüleri de başka başka ve çok değişik: Beyaz sarıklı, beyaz sakallı, cübbeli, eli tesbihli hocalarla pırıl pırıl üniformalı genc zabitler; yazma sarıklı açiret beyleri,külâhlı ağalar ve kavuklu çelebilerle Avrupa tahsilinden yeni dönmüş, garb kültürile yetismiş, nokta bıyıklı, «Kuvayi Milliye» kalpaklı gencler yanyana oturuyorlar. Memurlar da şuradan, buradan toplanma: Vilâyet kalemlerinden çağırılan memurların Abdülhamid ve Meşrutiyet devirlerini yaşamış olanlarından bazıları, İstanbul hükumetine ve Saraya karşı isyan telâkki ettikleri böyle bir hareketin içine memur sıfatile de olsa karışmayı ıhtiyata uygun bulmamış olacaklar ki, îtizar ediyorlar. Mektebler erken tatil edildiğinden. Ankara Lisesi o zamanki adile Ankara Sultanisi ve Muallim Mektebi hocaları Mecliste memurluk vazifesine çağırılıyor ve koşa koşa geliyorlar. Lisenin yüksek sınıf talebelerinden el yazısı diizgün olan bazılarını da mübeyyiz (yani resmî tezkereleri temize çeken memur) olarak ahyorlar (1). Müdür, hoca, talebe, Vilâyet Sıhhiye Müdürü veya hekimi, tahrirat kâtibi, Defterdarlık mümeyyizi ve daha hatırıma gelmiyen dairelerden devşirme insanlar, genc ve ateşli bir Erkânıharb zabiti olan «Başkâtib» lerile birlikte, «Meclis memuru» unvanı altında birleşerek ahenkli ve ideal bir yazı ailesi teşkil ediyor. Zaten ilk Meclisin her yanında ahenk var: Gerçi mebusların kıyafetleri ve kafaları renk renk, fakat gönülleri ve gayeleri birlik. Gerçi Meclis binası küçük ve eşya mütevazı, fakat dava büyük. Bu dava Türk milletinin ölüm dirim davası. Tarih, tarih olalı hiç istiklâlini kaybetmemiş olan bu millet ya düşmanı yurdundan kovacak ve hür yaşayacak, yahud son ferdine kadar ölecek. Parola bu. Gerçi, silâh, cephane ve henüz muntazam ordu yok. Fakat milletin birle§mi$ çelik iradesi var. « Mevcud para yok, fakat mil mak teklifini bir kere daha tekrar Sekiz ay sonra XX asrın ortası• • • • • • • • ı Yazan *•«»**• ederken sözlerini şöyle bitiriyor: na varmış olacağız. Her asrın başı, «Dünyanın bugün karşısında buGünde 23 koyun satan ortası ve sonu, ezelî ve ebedî bir lunduğu mesele pek basittir: İnsan, zaman akıntısı içinde sanki birer kasablar, şimdi bir koyunu durak noktası imiş gibi, insanların ilim ve teknik kudretinin kullanılmasını akıl ve hikmet kaidelerine durup bir geriye, bir ileriye baküç günde satabiliyorlar sarsan tehükeli hâdise crtasında yaşamak bağlayabilecek midir?» tıkları noktalardır. Elli sene dila dağları deviren, havaları n Harvard Üniver.sitesinde pek saMeclisin en yaşlı azası, Sinob Ete nark konulup konulmıyacağı kolay, fakat beşeriyet tarihinde ya enerjisi bir an onu rahat bırakmı isteyen gencler de pek çok olmasa de ve basit lâboratuvarmın tahta mebusu Şeref Bey, ilk Türkiye henüz belli olmamıştır. Belediye, şayarak geçirihnesi oldukça güç yor; bazan pek faydalı bir iş ha gerektir. Şimdi söylediğimiz kendi fikirle masası başında iki sene evvel kenBüyük Millet Meclisini 23 nisan İstihsal bölgelerinden istediği malu bir zaman parçasıdır. Geçen bu elli inde, bazan da eterin bir manası 1920 cuma günü saat 14,30 da maü bekbmektedir. Pazartesi günü seneye bakıp onu evvelki seneler ve faydası olmıyan söz halinde yayı rini ve kuvvetlerini kontrol altına disine takdim olunmak şerefine na§u kısa hitabe ile açıyor: bir karara varılması muhtemeldir. le mukayese etmek ve sonra bu ıyor. Amerikalılar sırf bu konuşma alabilmek meselesi vâkıa yalnız bu il oiduğum büyük fizik âlimi Percy «Huzzarı kiram! İstanbulun Ticaret Ofisi de et davasını gele mukayeselerden yeni gelecek elli ve konuşarak öğrenme ihtiyacını te asra mahsus bir mesele değildir. Bridgman, bu sözlere karşı maddimuvakkat kaydile kuvayi ecne cek sene daha miiessir bir surette sene için hüküm çıkarmak, tarihçi min etmek için ecnebi diyarlardan Beşeriyet bu meseîeyi hiç bir za yeci bir âlim zihniyetini şu suretle biye tarafından ısgal olunduğu idare etmek üzere hazırlıklar yap lerin, siyasiyat ve içtimaiyat mü âlimler, filozoflar, siyasetçiler sipa man ne tamamen halledebilmiş ve belirtmiştir: «İnsanlara rehber olve bütün esasatile makamı hi maktadır. Umumiyetle kasab dük tehassıslarının pek hoşlandıkları riş edip getirtirler. Onları söyletirler ne de bazı halli kabil olmıyan fiziki mak için ilmî usul kâfidir; ılmî lâfet ve merkezı hükumetın ıs kânlannda et satışı azalmıştır. Ev cazib bir mevzudur. Bir kere in^an ve sorarlar ve bu sorgular vesile ve riyazi meseleler gibi üzerini ör usullerle halledilemiyecek messietiklâli iptal edüdiği malumu velce günde iki üç koyun satan lıayatında, devlet hayatında, fikir sile konuşup içlerini dökerler; e üp öteyana geçmiştir. Bilâkis her lere yokmuş nazariîe bakmak lânuzdur. Bu vaziyete serfüru et kasablar, şimdi bir koyunu ancak ve ilim hayatında tam bir sükun, nerjilerini sarfederler. Hele böyle asrın her senesinde hattâ her gü zımdır.> mek, milletimızin teklif olunan üç günde satabilmektedirler. Etin daha doğru bir tabirle bir uyuşuk XX asrın ilk yarısının son sene nünde bu meselenin hallile uğraşılGene Princeton Üniversitesinin ecnebi esaretini kabul etmesi vesika ile satılması ihtimalinden luk içinde geçmiş elli seneyi tarih sine varmış bulunursak, bu ihti mıştır. İnsanm bu dünyada vücu diğer bir felsefe profesörü Walter demekti. Ancak istiklâlitam ile bahsedilmişse de bunun aslı yok te kolay kolay bulamazsmız. Sonra yacları tatmin etmek için toplantı düne sebeb nedir? Onun dünya yü Stace, «kâinatta insandan başka bir da eğer, «herkese kendi yaşadığı ar, davetler daha şenlikli olur. Ev zünde güttüğü gaye nedir? Bu ga maneviyet olmadığı gibi yerlerde yaşamak azmi kat'isinde olan tur. devir en mühim, en hareketli, en velâ basit teknik dünya meseleleri yeye erişmek için ne yapmahdır? manevî kıymetler diye bir mefhum, minelezel hür ve serâzâd millekötü veya en iyi gözükür» diyen konuşulurken iş bütün beşeriyeti gibi noktalarda insanlar bir itilâf göklerde hiç bir dost yoktur.» sözietimiz, esaret vaziyetini kemali lere aldırmıyacak olursanız bu alâkadar eden içtimaî, ruhî ve ah zemini bulamazlarsa cemiyetlerini rile ilmin bu asırda felsefeye üstünşiddet ve kat'iyetle reddetmiş asrın ilk yarısının siyaset, ilim, âkî büyük meselelere (yeni türkçe selâmetle yaşatamazlar. Fakat ya lüğünü ifade etroek istemiştir. Fave derhal vekillerini toplamateknik ve harb bakımlanndan en le problemlere) intîkal edebilir. zıklar olsun ki bu noktada tam bir kat bir taraftan bir felsefe hocağa başlayarak Meclisi âlinizi vühareketli. en mühim yarım asırcude getirmiştir. Bu Meclisi âliİşte geçen haftalarda Amerikann tilâf zemini benüz bulunmuş de smın. diğer taraftan başka bir fellardan biri olduğunu iddia ede meşhur Massachusetts İn.stitnte of ğildir. Hattâ XX. asırda itilâfın sefe hocasile büyük bir âlimin ou nin reisisinni sıfatile ve tevfiki bilirsir.izilâhi ile .milletimizin dahili ve Technology adlı, yüksek teknik bilâkis sarsıldığı ve bu sarsıhşa münazaraları neticesinde bir karara Dün akşam saat 19 da Nişantaşında, m adamlannın jebeb olduğu id varmaktan henüz pek uzagız. Bazıharici istiklâlitam dahilinde bir amelenln ölümü. diğerinin agır »uİşte bu bakımlardan geçen sene müessesesi (yani bizim mubalâğacı mukadderaünı bizzat deruhte ve rette yaralanma»ile neticelenen bir çö leri mütalea ederek istikbale yeni ruhumuza uygun olarak taktığımız dia edilmiştir. İşte Teknik Enstitü lannm iddiasına göre XX. asnn Mare etmeğe başladığını bütün küntü olmuştur. Hâdise şudur: bir pencere açmak ve o pencereden tabirle Teknik Üniversite) şimdiki nün dünyanın her tarafından âlim başlangıcındaki kadar katı maddiNişantaşında tsçi Sendikalarına a!d şimdiye kadar birinci yarısının en yeni reisini mevkiine orurtmak ba eri. filozoflan, siyasetçileri topla yeciliğin kalmadığı. zihinleri yocihana ilân ederek Büyük Millet Meclisini küşad eyiiyorum. Met Histanenin. arkasındaki yolda ameleler çok seneleri iktisad ve siyaset iti hanesile tertib ettiği bir toplantıda yajı içtimamda İlim, materyaHzm mlmuş, içleri karışmış bir ruhî hakanalizasyon çukuru açarlarken, bir tabuu akdesimiz olan bütün Müs rafa yıjdıkları toprak ve moloz. âni barile bazan sıkıcı, bazan bunalücı Asır ortası kıymetlcrinin takdiri ve insan ruhn» başlığı altında açı let içinde hakikat arkasında koşan lümanların Halifesi ve Osman clarak üzerlerine çökmüştür. Bu bek bir karanhk içinde geçen XX as İlmi (erakkilerin içtimaî manası» ıan münazarada Princeton Univer insanlar arasmda ahlâki, manevi lıların Padişahı Sultan Mehmed lenmedik kaza neticesinde amelelerden rın ikinci yarısına ışıklar serpmek mevzuunu ortaya atınca insan ruh sitesi felsefe proftsörü J. Maritain, âmillerde, kıymctlerde metafizdk bir Han Sâdis Hazretlerinin kuyudı bir kısmı kendilerini dısarıya atmak ümidile filozoflar, âlimler, büyük ve aklının bu asrın ilk yarısında pek berrak zihinli bir filozof gibi mahiyete bağlanan fikrüı mensubecnebiyeden tahlisine ve ebedî sııretile muhakkak bir olümden kurtul siyasetçiler toplanıp konuşmağa ;eçirdiği haletlerin tenkidi bir tarz demiştir ki «XX. asır ancak vâkı lan çoğalmıştır. Her ne olursa olsun muşlar, bunlardan Hasanla Mevlud, payitahtısaltanatı seniye olan toprak yıgınları altında kalmışlardır. başlamışlardır. Meselâ Amerikada da tetkik edilmiş olduğunu oku alara, rakamlara ve elle tutulup göz daha geçen hafta maddeten pek İstanbulumuz ile işgal altında Hadiseden haberdar edilen Beyoglu İt kolejler, gazeteler iş adamları, ka yoruz. Bu haberleri veren haftaiık le görülen his e^yasma inanmaktan müterakki sayılan şu yeni dünyada yardımile kazazede dın kulübleri ve kiliseler dünyanın halk mecmuası tereddüdsüz bir ifa başka bir şey yapamaz.» Ona naza büyük hocaların, âlimlerin bir topve envai mezalim ve fecayi için laiye Grupunun de maddeten ve marjpn bilâ in amelelerden Mevlud. a£ır yaralı olarpk geçen son elli senesinden ibretler de ile XX. asnn insana hayal tnle ran ahlâkî nizamın esası ancak lantısında ilim ve ahlâk mevzuunfakat Hasan. enkaz altında saf imha edilmekte bulunan bil kurtarılmış: zamanlar için etmcdiği, hattâ sahib olmaktan Allah, insan ve eşya hakkında ak da bu suretle ortaya atılan fikirler boğularak blmüstür. Kaza etrafında çıkararak gelecek cümle vilâyatı mazlumemizin Savcılık tahkikat yapmaktadır. yeni bakış ve görüşler bulmağa ça korktuğu kuvvetler bahşettiğini ve lın dizdiği bir hâdiseler silsilesi ü insana Fransızların <ne kadar değiistihlâsuıa muvaffakıyet ihsan lışmak üzere umumî münakaşa binaenaleyh geçen asırlarm hep zerine kurulmuş »labilir. Maritain, şirse değişsin o, gene odur» meaGenelkurmay Başkan Vekili I ve münazaralara serbest buyurmasmı Cenabı Allahtan cereyan sinden daha derinlere inip. daha diğer bazı filozoflar gibi XX. asnn lindeki paradokslu darbı mesellerişehrimizde ahlâk buhranım ilme yamamağa ni hafırlatıyor. niyaz eylerim.» (2). vermişlerdir. Bu malumatı veren yükseklere çıktığmı söylüyor. Bu hitabe, Türk milletinin Genelkurmay Başkan Vekili Orgene bir Amerikan mecmuası böyle top Halbuki XVII. asnn insan ruhunda kalkışmıyor. Ona göre uısanların Harab olmuş bir dünyanın ortakendi hâkimiyetini artık tama ral Nuri Yamut. dün sabahki Toros lantıların XX asrın mühim ka kafasında ve elinde yaptığı büyük her şeyi bir hurafe haline sokarak smda en son hayatta kalmış iki kiEk^presile Ankaradan sehrimize gelmen kendi eline aldığının ilk rakteristik bir vasfı olduğunu ve inkılâblann ilim ve fikir tarihi sa ona bağlanmak kabiliyeti ve kolay şi de galiba bu meseîeyi münakaşa miştir., izahlara karşı tabiî meyli ve bir de ifadesi ve müjdecisidir. Gerçi bir çok ilim ve iş adamlannın kıy hifelerinde takib ve zaman, muederken son nefeslerini verecekler Bir Amerikan emekli amirali hitabenin sonuna «bütün Müslümetli vakitlerinden zaman tasarruf lıit şartlarını mukayese edersek bir nevi rr.utlak kudret hazırladığı ve oniarı, gölgesine sığındıklaıı manların Padişahı ve Osmanlışehrimizde ederek bu münakaşalara koştukla XX. asnn adımları hem manevî. zanr.edılen ilmin verdiği hırs ve ağacın tepesinden dinleyen bir îi kudret hevesi gibi unsurlar bu huların Halifesi» nin düşman elinBirle^îk Amerika Pasifık donan rını ve çünkü Amerikalıların, de hem maddî sahada o «Büyük Asrın. maymun bu bahsi öğrenecek vıj den kurtarılması kaydı ilâve masının eski amirallerinden Mr. Tho mokrasinin ancak ve ancak her şey adımları yanmda biraz küçük ka susia kabahatlidir. belki bizden sonra da onlar müna«Profesör. belki yirmi asırdanberi edilmişse de, bu ilâve, Vahided mas Hart, dün bir Panair de Brazil den haberdar vatandaşların omuz lır. Vâkıa atom kuvvetinin maddekaşaya devam edeceklerdir. dinin taç ve tahtını muhafaza uçağile Romadan sehrimize gelmiştir. larında yükselebileceğine inandık nin içindsu aynlıp kullanı'acak ha tekerrür eden feisefe ve ilim araEmekli Amiral.* şehrimizde bir müdA. ADNAN ADIVAR kaygusile Türk milletinin istik det kalacaktır. larını yazıyordu. Vâkıa böyle top le getirilmesi dolayısile kaz<.niicn sını keskin bir hudud hattile ayırlâl= ^mücahedesirri; asla höş görlantıların, münakaşaların demokrasi büyük kuvvet hesaba katıîır ve Kömür fiatlan yüksek miyen hain bir padişah olduğuKışın sürüp gitmesi neticesinde kc icabı olduğunu bizim memleket ka dedikleri gibi maddesinden kurfanu henüz bilmiyenleri Millî mürcüler. stok malları kalmadığı icin çabuk takdir etmiş bir mem rılan bu kuvvetin bütün beşeriyeti Mücadele aleyhine • erken hâre fiatlan birdenbire arttırmışlardır. Dun leket pek nadirdir. Yüzümüzü de tahribe muvaffak olacağı kahul kete geçirmemek için alınmış Çatalcadan iki vagon kömür gclmiş, mokrasiye döndüğümüzdenberi bu edilirse bu asrın maddî bakımdan kapışılmıştır. Havalar düzeldipsikolojik bir tedbirden başka derhal toplantılar, münakaşa, münazaı'a, tabiat kuvvetlerine büyük bir kuJğir.den. bu günlerde civardan bir mıkbir şey. değildi. tar daha mangal kömürü gelmesi bek miting, geçid resmi, hattâ mevlid retle hâkim olduğunu inkâr edemeBugün saat 15 ten 19 a kadar şeklinde o kadar muttasıl ve mun yiz. Şüphesiz ki bu asırda insanlar Arkası Sa. 4. Sü. 7 de lenilmektedir. tazam bir surette devam edip gıt eski asırlardan daha çok şeyler biLimanda sis Taksim Belediye Gazinosu Salonlarında danslar, şarkılar, (1) Bu satırların muharriri de Dün sabahki sis dolayıslle Şehir mektedir ki bu işi de diğer bir çok liyorlar. daha yeni yeni şeyler dükukla ve çeşidli eğlenceler. o zaman mübeyyiz tayin edilmiş Hattı vapurları. saat 9.^0 a kadar iş marifetler gibi yakın zamanda A şünüyorlar. Fakat acaba onlar bu Seferler. ancak saat merikadan öğrendiğimize inanacak bilgileri en iyi surette kullanmayı ve bütün mekteb tatili boyunca leyememiştir. Davetiyeler: Yenipostane karşısında Zeki Sporel ve Beyoğilk Büyük Millet Meclisinde bu 11 de normale girebilmiştir. Jerde bu hususta bizlerin de usta öğrenmişler midir? Bunun için inlunda Necmi Rıza, C. K. M.. Kitab Sarayı Müesseselerinden, Millî Piyango bugün çekiliyor olduğumuzu kabul etmek daha ye sanın asıl vazifesi. hayatını idame vazifede çalışmıştı. Kadıköyünde Altıyolağzında Merkez Eczanesinden temin edilir. Milli Piyangonun 23 Nisan 1949 çe(2) Büyük Millet Meclisi zarinde olur. Vâkıa Amerikada her etmek için sade tabiate dizğin vuıkilişi, bugün saat 13.30 da Ankarada bıt ceridesi cild 1, sahife 1. yapılacaktır. İkramıye kazanan nu toplantıda, ziyafetlerde değü, hat mak değil, belki kendi fikirlerini maralar, Ankara Radyosile saat 23 te tâ en küçük bir yemek davetinde de en büyük bir dikkatle dizğinleyayınlanacaktır. bile hemen bir nutukla münakaşa mek olduğunu bilmektir. İnsanlar, Bir Yıldönümü kapısı açmak, yemeğin ortasınd3 ellerindeki bu kuvveti, kafalanndaiki Hindli çocuğun, danseden bir ayı ile beraber aileleSabifelerinde eli tabancalı, yülerinden uzak yaptıkları seyahati ve başlarından geçenleri anlaKüçük Haberler j sigara içmeğe başlamak gibi umu ki her türlü düşünceyi böyle dik| zü maskeli haydud edebiyatına » mî bir âdettir. Ancak yemeğin lez katle kontrol etmeyi öğrenmezlerse tan meraklı ve heyecanlı çocuk romanı. İçerisinde 27 resim ! yer vermiyen en güzel, en faydalı vardu. Tercüme eden: Nermin Yaşaroğlu. Tanesi 100 kuruş. •k AMERİKANIN Türkiye Yardım zetini içine sindire, sindire yiyip bütün beşeriyetin karşısında titre| çocuk dergisi .DOĞAN KARDEŞ» • 5 yaşına bastı. Çocuklarının ruh Heyeti Üyesinden Mr. Mac T. Hard yanındakilerle istediği mevzuu ko yeeeği tehükeli hâdiseyi Mr. Churwick, dün uçakla Atinadan sehrimize nuşmağa alışmış olanlar için bu chill şu sözlerle ifade ediyor: sağlığını düşünen ailelere bu kıy gelmiştir. yemekler biraz «kaşığile yedirip metli dergiyi hararetle sağlık ve•k KIZILAY Derneği Galata ŞubeBu çocuk kitabının içinde 12 masal, 17 resim vardır. Muhsapile burnundan getirmek» kabi€ Eğer bu müthiş hadiseden sinin senelik toplantısı. 26 nisan salı rir, ona uzun ömürler dileriz. telif milletlerden seçme en güzel masallardır. Tanesi 50 kuruştur için evvel dünyadaki vazifem sona eıgünü saat 15 t<^ Galatada Agobyan ha linden olur. Hele ecnebiler nındaki Şube Merkezlnde yapılacaktır. kendi memlekeü hakkında sorul miş olursa pek bahtiyar olacağım. Lisan Müteh. Prof. Albert Anjel İt ADALET Bakanı Fuad Sirmen, muş, sonılacak, sorulabilecek bir İhtiyar Churchill'in korktuğu b Ahmed Halid Kitabevi bayram tatilini geçirmek üzere di'n nice suallerin cevablarını hazırlaL 1 S E sabahki Ekspresle Ankaradan şehrimize talebelerine: Hazdran FRANSIZCA gelmiştir. Bakan, pazar akşamı döne madan ziyafetlere gitmek en büyük ihtiyatsızlıktır. Çünkü o ufak açış imtihanına hazırlanmak üzere mün cektir. nutkunu müteakıb şakır, şakır yaferid veya müşterek derslerimize ğan sual yağmuru altuıda eğer haCemaziyel'âhır 24 Cumartesi devam ediniz. Ücret uygundur. zırlığmız ve dil kolaylığınız yoksa Eminönü Nimet Abla gişesi karsırsıklam ıslanırsmız; çünkü bu şısında Selâmet Han. mecazî yağmur sizin vücudünüzde Yazan: Peyami Safa hakikî bir ter yağmuruna dönmüşEn Büyük Zenginlik tür. V. 1 6,00ıl3,12;17,01ıl9.57 21,36' 4,18 • Hayatta en büyük servet muÇıkaran: Nebioğlu Yayınevi Ne yaparsrnız, bu genc milletin i hakkak ki sıhhattir. An unları E. |10.13 5,17 9,05 12,00 1,40 8,22 NOT: Bu kudretli eseri mevcudu tükenmeden tedarik ediniz! I sîze sıhhatinizi kazandırır. letin cömerdliği ve gönül zenginliği var. Gerçi düşman bir değil. bir çok; zayıf değıl, kuvvetli. Fakat Türkün kükreyişi ve müstakil yaşama azmi daha kuvvetli. Yirminci asrın ortasını karşılarken A. ADNAN » AD1VAR 23 Nisan Kurtuluş Bayramı irmi dokuz sene evvelki bugünleri düşünüyonım. İikönce 16 mart gününü hatırhyorum. Galata nhtımmda, Kumkapı açıklarında, Dolmabahçe önünde yatan zurhlılar, ağu toplaruu, İstanbulun Türklüğünü haykırmak için, minareleri göklere doğru, birer âbide gibi yükselen camilerimizi yakıp yıkmak tehdidile İstanbul tarafına çevirmişlerdi. Caddelerde Müttefik devletlerine donarunalarından çıkanlmış bahriye ve deniz piyade birlikleri, bizlere gözdağı vermek için nümayiş yürüyüşleri yapıyorlardı. Şehzadebaşı karakolunda, İstanbuldaki Müttefik ..uvvetlerine suikasd yapacaklan ve hücum edecekleri bahanesile, uykulannda şehid edilmiş olan Mehmcdcikler, kan içinde yataklarında yatıyorlardı. Bu suikasdi ve hücumu yapacak muazzam (!) kuvvet, 35 kişilik bir mızıka takunından ibaretti ve asıl bu Mehmedciklerdir ki bir suikasde ve hücuma kurban giimişlerdi. O gün yabancı polisler, Mebusan Meclisinden Rauf ve Kara Vasıf Beyleri alıp götürdüler. O gün bir çok Türk vatanseveıi İttihad ve Terakki mensubları diye yakalanarak Maltaya sürüldüler. Aralarında İttihadcılara şiddetle muhalefet eden rahmetli Velid Ebüzziya da vardı. Mebusan Meclisi, düşman toplarının ve süngülerinin tchdidi altında çalışamıyacağını anlayarak içtimalannı tatil etti ve dağıldı. Damad Ferid denilen eşsiz sersem, vatan haini tekrar Sadrazanı olmuştu. Aradan çok geçmeden 12 nisan günü. Merkez Kumandanı olan Mustafa N'atık Paşa, Fındıklı Sarayına sonradan Güzel Sanatlar Akademisi olan ve yanan binaya geldi. Meclis bomboştu; Mustafa N'atık Paşa, bizleri, yani Meclis meınurlarını ve hademesini dışarı atarak kapılan kilidledi ve mühürledi. Bu kilidler ve mühürler, sonradan Meclis hinasının bodrum katından ve rıhtımından geceleri giılice Anadoluya kaçmlmak üzere silâh ve cephane yüklenmesine mâni olamadı. Nihayet 23 nisan günü, İstanbul Meclisinden kaçıp giden bir kısım mebusların da iştirakile Ankarada Büyük Millet Meclisi açıldı. Vahideddinin iradesi ve Damad Feridin emrile Mustafa N.ıtık Paşanın kapılaıını mühürlediği Millet Meclisi, Türk milletinin iradesi ve Atatürkün emrile anavattuiin kucağında açümıştı. O gün, Türk istiklâlinin kapatılmak istenen kapılan da açılnuşt'Böylece 16 mart faciasile onu takib eden tazyik ve tedhiş hareketleri; varlığını müti&faaya azmctnıiş olan Türk milletini büsbütün şahlandırdı; fenalıktan iyilik doğdu 23 nisan 1920 de açılan Meclis, Atatürkün reisi olduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi hükumetini kurdu. Bin bir mahrumiyete rağmen İstiklâl Harbi tam bir zaferle neticelendi ve 24 nisan 1923 te İstanbul ufukiarında gürleyen toplarımız, Lausaıuıe zaferini kutladı. 4 ekim 1923 günü de Türk İstanbulu tehdid eden zırhlılar ve süngüler, Dolmabahçe meydanında, Türk sancağmı selâmladıktan sonra, çekilip gittilcr. Biıyük, küçük vatan hainleri ise hâmilerinden ve efendilerinden çok daha evvel. kaçmışlardı. 23 nisan gününü. 29 yıldır Millî Hâkimiyet ve Çocuk Bayramı olarak kutluyoruz. Bu bayram, bir milletin kendi azim ve iradeMİc kendi mukaddcratına hâkim ve ınuzaffer oluşunun, esir ve yok edil» mekten kurtuluşunun bayramıdır. Nişantaşında feci bir loprak çöküntiisü oldu ÇOCUK BALOSU DANSEDEN AYI KARBEYAZ ile GÜLKIRMIZI CUMHURIYET Nüshası 10 kuruştıu Harie Aboneşeraiti Türkiye Bir ayhk Üç ayhk Altı ayhk Senelik içn 300 Kr. 800 » 1500 2800 içîn 600 Kr. 1600 » 2900 5400 Edebî çevrelerde derin bir hayranlık uyandıran eser!.... MATMAZEL NORALİYANIN KOLTUĞU D İ K K A T | Gazetemize gönderilen evrak ve yaztıar neşrediUin, edümesm iade olunmaz İlânlardan mcsuliyet kabul edilmez. Sayılı fırtına Bektaşi babası yolda giderken, yağmur duasına çıkan bir tabur mektebliye rasgelmiş. Sanklı hoca efendi önde, suya daldırmak için çakıltaşı toplaya toplaya gidiyorlar. Nereye böyle? diye sormuş! Yağmur duasına, demişler. Kuraklıktan her taraf cayır cayır mektubu ben kendi kendime yazmışım gibi duyar3k okudum. Yerden göğe kadar haklısın muhterem kariim. Ama, haddim olmıyarak bir şey tavsiye edeceğim. Tımarhaneye gitmeğe hiç hacet yok. Sinirleriniz fazla gerildiği zaman derhal gözlerinizi kapayın, içinde bulunduğunuz bu harran gün ı tımarhane farzedüı, olur yanıyor, görmüyor musun? biter. ou şehir ki, belediyesi, iki Bektaşi gülmüş. ene evvel susturduğu cayırtılı Vazgeçin yahu, demiş, işiniz Klakson devri klakson sesinin direk direk yükmi yok? Bana bir kalıb »abun verin, size şıppadak yağmur yağdıBir okuyucum ,i.winan zaman he selme :: iki sene sonra kendisi ses nvereyim. pimizin dilimize ve kalemimize do çıkarrn •/. o şehir bal gibi tımarhaSabunu vermişler. Karşısına ge ladığımız bir şehirli dsrdini, bana r.?di: çip seyretmeğe koyuhnuşlar, baka gönderdiği bir mektuba mevzu e Yersizlik lım nasıl yağmur yağdıracak diye. dinmiş. Verdiği tafsilâtı burada tek Erenler gömleğini çıkarmış, verilen rara lüzunı görmüyorum. Çünkü Sütlüce infilâkından sonra Vüâsabunla bir güzel yıkanug, güneşe Lçok müşterek bir derdi deşiyor. Bir yette kurulan komisyon, şehir içinasmış. Aradan beş dakika geçmiş, sokak, dizi dizi taksiler. bir bina deki patlayıcı maddelerin şehir dıgeçmemiş, bir fırtına, bir kıyamet, nın ikinci k. . nda bir aparuman... şına nakli meselesini hâlâ yoluna derken şakır şakır bir yağmur. Ba Günün ve gecenin her saatinde, her koyamamış. Çünkü Vilâyet bu işe ba efendi: dakikssınd:. c'jıup ciiı:ienmeden kendi kendüıe karar veremiyor Gördünüz ya, demiş, ömrüm öten klaksonlar. Gündüz başını, ge muş. Meseîeyi Belediye Daimî kode bir defa bile gömlek kurutmak ce vücudünü dinlcndirmeğe imkân misyonuna göndermiş. O da bunu, vermiyen bu cayırtıh. âsab bozu«u belki Şehir Meclisinin haziran topbana nasib ohnamıştır. r Bektaşi babasının gömleğine mü se !er. beni tınv:\?neye göndere lanüsına bırakırmış. Cebrailin Micek, divor kâile, Mikâilin İsrafile, İsrafilin de saJlat yağmur, eski devirde kalıbOkuyucı.'ımjn deıdi '/üreğimi sız Azraile haber vermesine benzeyen dan yeni çıkan feslere de dadanırdı. Günlük güneşlik navada bile lattı. Klakson denilen o melun ale bir netice. kahblatnıak, yürek çarpuıtısile tin sinirler üzerinde yaptığı tahriBu sürüncemenin sebebi, rivayearala oîan bir işti: Kahbcıdan batı yakından bildiğim içüı, o te göre yersizlik. çıktıktan kaç adım sonra elâgözlü başlayacak acaba, diye! Bu seneki sayılı fırtınalarla sayısız yağmurlar da berum iskarpinlere kancayı taktı. Bu yaşa geldim, kundura boyası kokusunun genzimde, boyacı dükkânının da hergünkü hayatımda bu kadar yer ettiğirü hatırlamıyorum. Londradan, Paristen plâj haberleri gelmeğe başladı. Biz burada hâlâ sittei sevir, berdelâcuz, martın dokuzu, aprilin beşi sayıklamaktayız. İki yağmur arası, iskarpinlerüne mutad tuvaletlerini yapurırken, boyacı, bu sene. 'ıamdolsun, başını sokacak bir ev sahibi olabildiğini söyledi. Adamcağız memnundu. Hayuhsile şu yağmurların arkas) bir kesilse, ben de memnun olacağım. Lâf değil, bir çift pabuc kurtaracağız. Yaz an: Hamdi Çepeçevre dağ, bayır, kır, dere, tepe olan şu şehrin, birbirine omuz vermiş binalarla dolu daracık semt lerinde, filminden benzinine, barutundan trotiline /arıncaya kadar bütün infilâk maddelerini, kundak sokarcasma sığdıracak yer vaktile bultınmuş da, ıssız taraflarmds şimdi neden yer bulunamıyor, anlıyorsam arab olaj'im. Gerçi, yersizlik meselesi sebeb olarak ileri sürülür sürülmez akan sular durmuyor değil. Çünkü biz İstanbullular için yersizlik ezelî bir derddir. Ebedî olmasma da elbirliğile çalışıyoruz. Tramvayda, oturacak değil, duracak yer bulamadığımız için, biribirimizin ayâktaki yerine göz diker, gideceğimiz yere malihulyalar Varoğtu la varınz. Ev sahibi yaradana sığınıp kapıdışarı atar, yersiz kalırız, gecekonduyu icad ederiz. İşporta Yavaş yava§ larımızı koyacak yer bulamayız, babamızuı malı gibi kaldırunları Nereden nereye! Yersizlik yükuBanuru. SaJsa değil, biz tarih bo zimden yer deHstiremiyea paöa yuııca, gencleri kaleme çırağ olmak için, ihtiyarlan mazuliyetin acısınj unutmak için sittin sene münhal yer beklemiş nesillerden mürekkeb bir camiayız. Hattâ, nice kimseler bilirim, dünyada çeklikleri yersizlik belâsı bir tarafa, ahirette yatacak yerleri yoktur. Biz, Adliye sarayımıza bile seneler senesi yer bulamadığımız için postanenin konukseverliğine sığınmış insanlarız; e artık, üç buçuk tane patlayıcı maddenin yersiz kalmasını düşünür müyüz ya? Yalnız ne var ki, patlayıcı madde ne adliyemiz gibi vakur, ne de bizler gibi boynu kıldan incedir. «Sana yer bulununcaya kadar otur oturduğun yerde, patlama!> emrini pek dinler takunından değildir de fenalık orada işte! 3 yıcı maddelerin yerinde saymaları, Eminönü meydanının genişletüme emeliyesini aklıma getirdi. Garblı, Şarkı tarif etmek için nargüe, bahşiş, fes, takunye, şalvar, sarık gibi teferrüat arasmda bir de «yavaş yavaş» tabirini kullanır. O, medenî dünyaya çoktan ayak uydurmuş bir millet olduğumuzu bihnemezlikten gelip pitoresk adını verdiği bu ıvırzıvm dili ne vird etmekte hâlâ nasıl ayak direyorsa, biz de, hikmeti hüda, onu bu çürük iddiasında haklı çıkarmak için elimizden geleni yapmakta kusur etmiyoruz. İyi iş altı ayda çıkar... mış. Eibette «mış.. Çünkü bu söz, çoktan beri bardak olan çamlar devrine mahsustu. O devirde, kıtaları biribirine develerle kağnılar bağlar, Boğaziçi halkını piyade kayıkları getirip götürürdü. İnsanlar «hıziı» nın ne olduğunu bilmedikleri için, zâhir acemilikleri yüzünden, acele işe şeytan karışurdı. Aheste giden, varacağı yere selâmetle ulaşır, üz reftar olanın da pâyine dâmen dolaşurdl. Çok koşanuı çabuk yorulduğu o tarihlerde, meşhur Fransız şairi La Fontaine'in yakın ahbabı yarışa çıktıklannı, yarışı kapiumbağanm kazandığını hep büiriz. Ama son zamanlarda işler başkalaştı. Ağır ezgi fıstıkı makam yürüyeni, doludizgin koşanlar ezip geçiyor. Diyorlar ki, son harbde bombardunanlar yüzünden harabeye dönen şehirlerüı çoğu, mamure olmağa yüz rutmjş inanırım. Ama siz de lutfen benim şu sözüme inanın: Eminönü meydanının genişletilmek üzere kazıhnasına başlanan kısmı, taş devrinden kabna eserler aramak üzere aylarca kurcalanan hafriyat yerine döndü. Kıomlar. topraklar, taşlar ve çadırlar. İğne ile kazıhp fırça üe sıvansa, iş şimdiye kadar çoktan biter, meydan, meydan olurdu. Kimi yeri yumurta tavasına dönen, kimi yeri çamur üıcasına benzetilen o harabezare yağmurlu günlerde yolum düştükçe, ne yalan söyliyeyim şu 'Sual hep zihnimi kur calıyor: Belediye meydan değü, galiba hoduru meydan yaptırıyor! başı diktir, gözleri etrafta bir ;eyler araştırmakla, burun kanadlsrı koku almak için açılıp kapanmakla meşguldür. Araştırdığı nesne nedir, ahnak istediği koku hangisidir, oilinmez. Müşterilerin hep büden kalkıp kendisine seiâm vermemeler 'e içerlemiş gibi asık suratla yürt.ı, bir masaya oturur, y?mna salâvat la yaklaşan garsona Allah ne verdiyse ısmarlar, garson ne getirdi ıse yer, içer, gene azameile kalkıp gider. Hesab pusulası istemek, p :a vermek şanından değildir. Para yerine bâri selâm verse! O da yokÇantalı müşteriler tur. Bir başka okuyucum da, gazinoKapıdan içeri girerken elrufı lara musallat bir tipten şikâyetçi fellik fellik araşUran gözlerinın aBenim de tanıdığım bu tip, akşam çılıp kapanan burun deliklın ları, resmî dairelerin tatil olduğu neyi tecessüs ve taharri ettiği ==te saatten şöyle bir saat kadar sonra, o zaman kafalara dank eder Şabirahane, gazino, koltuk meyhane, nından hiç ayırmadığl çantE:.'s, selâtin meyhane filân gibi yerleıe elden bırakmadığı azametli tavıue, uğrayan, kolu mutlaka çantalı, çoğu zaman temizpâk giyinmiş, orta bu tufeylî tip bir şeyler anlatmak yaşlı, eks?riya bağa gözlüklü bir ister. Yiyip içtiğinin bedelini. etufl • ıjr şahıstır. Matruşu, bıyıkl:sı. genci, ürkütmek suretile ödeyip sr orta yaşlıs;, esmeri, kumralı, saçlısı, yolunu bulan bu yeni yağlı rr edazlağı vardır. Yalnız güleryüzlüsü riler son günlerde artmış diyorlar, Bu iş meslek haline gelmeden bi« pek bulunmaz. Bu tipin, kapıdan içejt) gjrerken'lâfcabuıa bakdsa.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle