Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 Nisan 1U49 Tarihten Sahifcler UUIIIIIİİllllllMIIIIHIlMnilMlfllllillirilllillUlllilltll Beynelmilel portreler Istanbul kadmları Yazan: Haluk Y. Şehsnvaroğln Eski asırlarda Istanbul kadmları evlerinde türlü ne fis kumaşlardan dikilen zarif elbıseler giyerler ve sokaklarda ekserıyetle kapalı feraceler ve yaşmaklarla dolaşırlardı. Bilhassa 18 inci asırdan itibaren İs tanbul kadınlarının sokak kıyafetlerınde de bir yenilık yaptıkları ve Avrupa modalarına uymağa başladıkları görülmektedir. 1722 senesınde Istanbul Kadısına, Yeniçeri Ağasına ve Bostancıbaşıya çıkarılan hükümde (bazı yaramaz kadınların sokaklarda halkı idlâl maksadıle süslenip gezdıklerı ve libaslarında her gün yeni bir takım mo 19 uncu asırda tstanbul kadmları dalar çıkardıklan, bilhassa başlarına kefere avretlermi Binbaşı dönüp zevcesini o halde taklıd ederek acayib şekiller verdık görünce (hangi edebsiz buna cesaret leri) yazılmaktadır. etti) diye sert bir sesle sordu. MüfetHükümde, kadınların büyük ya tiş de (edebsiz sensin ki karını böykalı ferace giymemeleri, üç değırmı le açık renk ferace ile sokağa çıkarıden ziyade yemeni ile sokağa çıkma yorsun. Bir de utanmadan önüne dümaları ve elbıselerine bir parmaktan şüp gidiyorsun) deyince binbaşının genış şerid takmamaları kayıdları ıhtiyarı elinden gıtti. Belındeki kılıvardı. cı çekınce herifin omuzuna indirdi. Usule aykırı giyinenlerin feracele Bu hal üzerine meydandaki halk birrinin yakaları ve serpuşları yol üs birine girdı. Kanunlar koşuştu, bintünde yırtılacak ve bunda ısrar e başı itidal ile onlara dönerek: (şimdenler (diyarı âhire) sürülecekler di zevcemi şurada misafir olduğumuz di. (1) haneye bırakayım, birlikte gidelim, Istanbul kadmları müteassıbkârane istersen beni takib et) diyerek Vezbuldukları bu nizamlara pek rıayet necilere doğru yürüdü (5). etmezler, bilhassa yaz mevsimlerin19 uncu asrın sonunda gene bazı de, mesire yerlerinde birbirinden güyasaklar mevcud bulunuyor, fakat zel feracelerile, şık şemsiyelerile göböyle fiilî ve çirkin hareketlere rastrülürlerdi, Seyir yerlerinde açık, salanmıyordu. Istanbul hanımları taçık gezilmiyeceğine dair bazı hüassuba, bir takım idari emirlere rağkümüler de çıkanlır, fakat bunların men zarif kıyafetlerini değiştirmediömrü de uzun sürmezdi. 19 uncu asırda Avrupa kadın mo ler ve devirlerin modalarına uygun daları İstanbulda tamamen revaç bir şekilde giyinmeğe devam ettiler. İstanbulda hakikaten mahir kadın bulmağa başladı. Bilhassa Kırım harbinde Müttefik ordu ile beraber terziler vardı. II. Abdülhamid devringelen bazı kadınlar tstanbul halkına de saraya da elbiseler yapan meşhur yeni bir giyiniş tarzı göstermiş olu terziler Eleni ve Beyge idi. O deviryordu. de bir kadm tuvaleti elli altınla, üç Avrupayla ticaretin arttığı bu de yüz altın arasmda yapılıyordu. virlerde îngiliz, Fransız kumaşları daha bol olarak geliyor ve kadınları(1) Ahmed Refik, 12 ncı asrı hicmız bu frenk kumaşlarına fazla rağ ride îstanbul hayatı. bet ediyorlardı. (2) Bu elbiseler 1840 tarihinde Abdülmecid devri îstanbul harem Tophane Müşiri Fethi Ahmed Paşaylerinde bir lüks ve safahet yaratmış la evlenen II. Mahmudun kızı Atiye oldu. Beyoğlunda bazı meşhur kadın Sultana aiddir. terziler saraya ve konaklara Paris (3) Abdülmecid devrine aid Hazimodelleri üzerine gayet ağır ve padefterlerinden çıkarılhalı elbiseler dikmeğe başladılar. nei Hassa Türlü çiçekli kumaşlar, bilhassa şal mıştır. (4) Tasviri Efkâr 6 eylul 1279. kumaşlar asrın modasıydı. Bir saray kadınının gündelik elbi(5) Ebüzziya Tevfik Beyin Yeni selerini bunlar teşkil ediyordu; kleb Osmanlılar tarihi. dan harçh ve tırtıl işlemeli al şal entari, klebdan harçh fermayiş şal İçkili yer işletenlerin mücaatlerine verilen cevab entari, klebdan harçlı ve bol işlemeli beyaz canfes entari, klebdan ve iİçkili mahallerın tahdıdi hakkındaki talimatnamenın tatbikından vazgeçılmesini sağpek işlemeli patiska entari. Bir düğün entarisi de, inci, tırtıl, lamak içın, Hukümet nezdınde teşebbuste sırma ve elmas işlemeli al şal kumaş bulunmak uzere Ankaraya gıden gazınocular şehrimlze donmüştur. Iç Işleri Bakantandı. Düğün için gelinin bundan lıfı, herhangi bır haksızlığa meydan verılbaşka diğer renklerde ve üzerleri in miyeceğini kendılenne bildirmistır. ci, elmas işlemeli entarileri vardı. Cevdet Kerim İncedayının (2). teşekkürü 18591862 yıllarında îstanbulun «Validemizin dun vefatı dolayısıle mektub. meşhur kadın terzileri Gümüşger telefon, telgraf gönderen ve bizzat cenazeye danlar ile Angeli idi. Bunların atöl gelerek, tesellı ve taltıf eden dostlarımıza yelerinde son moda modeller üzerine aılemizın minnet ve şukrarüarım sunarım.» Cevdet Kerim Incedayı şık ve pahalı elbiseler yapıhrdı (3). 1360 yılmdan sonra kadınlar yolŞu muhahfler, yaman adamlardır, lu ve parlak kumaşlardan feracelerle ince ve açık yaşmaklarla dolaş hangi memiekette olurla.sa olsunlar. mağa başladılar. Bu kıyafetler taas ingilterede de malum ya, «Tory* ler sub erbabımn hiddetini çekiyor ve ötedenberi «Whıg» leri, bir kusurlarını bunlara mâni olmak üzere yeni hü bulup yere çalmaya, «Whig> ler de kümler konuluyordu. (Taifei nisa «Tory» leri bir zayıf noktalarını ele genın seyir yerlerinde, gerek araba çirip «pes!> dedırtmeğe uğraşırlar. Tada olsun, gerek sair mahallerde bu rih seyrini takib edip «Tory» ler «Mulunsun o misüllu elbisei sakile ve nâ hafazakâr» adını aldıkları, &Whıg> ler mütenasibe giyip gaz ve ince yaş «Liberal ve sosyallst» kılığına gırdikleri mak tutup sureti serbestî ve bîe halde aralarındaki bu mucadele kuvvedebde dolaşmaları) men ediliyor, fe tini kaybedecek yerde, bilâkis her an raceci ve tuhafçı esnafma da bu gıbi daha ziyade şiddetlenip duruyor. Misal mi istersinız, ışte!. Geçen gün eşya satışının yasak olduğu bildiriliAvam Kamarasında, muhafazakârlar yordu (4). Üjeni'nin İstanbula gelişinde de iktidar mevkiindeki işçi hükumetinı elbıseleri moda oldu. İmparatoriçe hırpalamak gayesile ele geçirdikleri Beykoz çayırında, bir defa da Tak mühim bir fırsatı kaçırmamışlar: Şu sosyalist idaresine bakın, taksimde mayi renk kıyafetle görünmüş ve o yıl İstanbulun zarif hanımları ma saç, peruka masrafı olarak yılda mavi renk elbiseler giymeğe başla beş milyon liranın heder olmasma sebebiyet veriyor! nvslardı. Diye bağırmışlardır. Evet, yılda peIstanbul hanımları baş tuvaletlerinı daima (efrençkârî) serpuşları an ruka masrafı 5 milyon lira, gerçekten d'.rır bir şekilde yapmayı tercih e garib bir şey! Şu anda hepinizin gözlediyorlardı. 19 uncu asrm başlarında rinin ve ağzının hayretten acıldığuıı hanımlar fese benzer bır takım pullu görür gibi oluyorum. Fakat, iddia doğhotozlar giyerlerdi. Enderunlu Vasıf, ru. Nitekim, işçi hükumetinin kabine gelinlik bir kızın ağzından yazdığı üyelerinden hiç biri bunun bir isnad olduğunu söylemeğe cesaret edememsnzumesinde: (Gıyıp başıma pul donatıp nevzu miştir. Peki ama, bu perukaları devlet kimhur iesim) diyerek bu hotozlara işaret etmek ler için yaptırıyor ve neden dolayı masrafmı üzerine almıştır? tedir. Şaşkmlığmız biraz ge;ti ise izah edeÜeni'den sonra saray kadmları silindir şapkaya benzer yüksek ve ke yim: Efendim, İkinci Cihan Hanbi esnarlı bir hotoz üstüne yaşmak koy nasmda Britsnya adalarma Alman uçakları tarafından yapılan akmlar ve gemağa başlamışlardı. Bütün bunları önlemek üzere 1870 ne Almanlar tarafından gönaerüen «VJ» tarıhinde kadın kıyafetlerı hakkın ler ve «V.II» lerden korkan ve heyeda yeni bir emir daha çıkarılmıştı. cana düşen halktan bir kısmmın saçları Bu emırle de ince yaşmak tutunmak, dökülmuştur. Bunlarm sayısınm 100 açık renk ferace giymek men olu bin erkek ve 100 bin kadma baliğ oldunuyordu. Bu şekilde sokakta görü ğu tesbit ediliyor. Doktor raporları neneceklerın feracelerınin yakası yır ticesi sıhhî bir ihtiyac şeklinde ve aynı zamanda içtimaî mevki bakımından bu tılarak başlarına geçirilecekti. Bu emir İstanbulda bazı hoşa git vatandaşların takma saç takmaları zamıyecek hâdiselere sebebıyet verdi. ruri görülüyor, peruka masraflarının Bir ramazanda bır binbaşı harem;le da «Hastalar tasarruf sandığı» ndan öberaber Beyazıd meydanihdan geçi denmesi tensib olunuyor. yordu. O vaktın âdetıne göre binbaşı Âlâ.. Yalnız, yılda beş milyon İngiliz önden ve hanım arkadan yürüyor lııası masrafa akhntz e:medi galibalardı. Bırdenbire zabıta memurların Lâkin. hesab meydanda. Perukanın tadan bir müfettiş hanıma yaklaşarak nesi 50 İngiliz lirasma mal oluyor. Neelindeki makasla açık renkte bulu den? Çünku, bunlar, piyasadaki en ıyi nan feracesinin yakasmı keserek ba peruka malzemeşi sayılan ve İtalyan şma geçirdı. Bu har?ketten ürken ka | saçı dan:]^n ipt'daî maddeclen yapıhyor. dın önden gıden kocasına (efendi 15 bin kıl insan eli ile teker teker diyakamı kestüer) diye bağırdı. 1 ziliyor. Bu ameliyeye iki üç hafta kadar Albert Einstein Einstein 1920 de Nobel ilim mükâfatını aldığı zaman Fransızlar hiç memnun olmamışlardı. Çünkü bu âlim, bilgi dünyasında ne kadar büyük bir şöhreti haiz olursa olsun, Fransanın daha iki sene evveline gelüıciye kadar can düsmanı olarak çarpıştığı bir memleketi, Almanyayı temsil ediyordu. Onun ıçin, Einstein o sene Parise geldiği zaman Fransız milliyetçilerinden kaçmak zorunda kalmıştı. Alrnanyaya döndü. Fakat orada başka bir tehlike ile karşılaştı: Bu sef«r de Naziler ornı tehdid ediyorlardı. Çünkü onlara göre, Einstein, Alman ırkınuı ba? düşmanı olan Yahudiliği temsü ediyordu. Bugün 70 yaşına basmış ve ilim hayatı yarım asrı doldurmuş olan bu büyük âlım kendisine lüzumlu çahşma imkânlarını ancak bugün tamamile elde edebilmiştir. Albert Einstein 14 mart 1879 da Almanyeda doğdu. Fakat babası ve annesile beraber oradan ayrıldığı zaman henüz çocuk denecek bir yaşta bulunuyordu. Evvelâ İsviçrede kaldılar, sonra oradan Italyaya geçtiler. Tahsiline tsviçrede ve İtalyada devam eden Einstein mektebde pek iyi bir talebe olarak tanınmamıştı. Bir çok derslerden kırık numara alırdı. Yalnız riyaziyede kuvvetli idi. Üniversiteden zorlukla diploma aİ3bilen Einstein gene zorlukla iş buldu. İsviçre berat dairesinde ufak bir m»mur olarak çalışmaya başladı. Fakat boş ramanlarında kendisini matemadiyen okumaya ve düşünmeye veriyor, okuduklarından, düşündüklerinden aldığı neticeleri de tatbika koyuluyordu. 1905 senesinde Einstein henüz 26 yaır.da bir delikanlı idi ve hâlâ fennî icadlar berat dairesinde ufak bir memur olarak bulunuyordu. Fakat o yıl yalnız kendisinin hayatmda değil, bü Kısırlaştırtna kanununa cevaz verilebiür mi? likeli olanlar ahmaklardır. Çünkü delilik bir hastalıktır; bazan tedavisi kabildir ve bir delinin çocuğu muhakkak deli olacaktır denilemez'. Halbuki ahmaklık doğuştan bir kusurdur, tedavisi yoktur ve irsîdir. Aptal, yarı akıllı, ahmak veya budala bir insanın aklı başında çocuğu olamaz. Onun için, bunlardan birinin ıki çocuğu olsa ileride bir çok ailelerın, daha sonraları da bütün bir mahalle veya semti dolduracak kadar kalabalık bir kütlenin ahmak kesileceği kolayca hesablanabilir. Bugün Amerikada ve İngilterede yapılan istatistikler, bu memleketlerdeki deli, ahmak, meczup ve aptalların gittikçe arttığını göstermektedır. Bu arada, Amerikadaki hastanelerde yatanların yarısından fazlasını muhtelif çeşid akıl hastaları teşkil etmektedir. tngilterede ise vaziyetin daha vahim olduğunu görüyoruz. Oxford Üniversitesi ruhıyat profesörü Sir Cyrıl Lodowic Burt'a göre, bugünkü neslin zekâ ve akıl derecesi şehirlerde 1,5, köylerde 2 numara eksılmiştir. Bu eksıliş aynı nisbette devam edecek olursa yırmincı asrın sonunda Ingilizlerin aklî melekeleri 5 1 0 numara daha azalacaktır. TIYATRO Ankarada ((Anton Usta» Yazan: Luffi Ay Amerikada, çocuğunu döverek ölümüne sebeb olan bir ananın kısırlaştırılmaya mahkum edıldığını her halde okudunuz. Bu haber, kanunları arasında bu cezaya yer vermiyen memleketlerde muhtelif şekillerde alâka uyandırdı ve üzerinde bir çok münakaşalara yol açtı. Cemiyetin, bir ferdi zürriyet yetiştırme hak ve imkâmndan mahrum etmesi doğru mudur? Buna hukuk kanunları ne dereceye kadar cevaz verebilir? Böyle b:r hareket, tabiate karşı gelme sayılmaz mı? Bu suallere lehte olduğu kadar aleyhte cevab verenler de çoktur. Aleyhte konuşanlara göre, insana tabiat tarafından venlen bir şeyi almak doğru değıldir. Göz çıkarmak, kol kesmek, sakat bırakmak gibi cezalar işkence devırlerınde görülmüştür ve bugün içın artık vahşetle bir tutulmaktadır. Nazi idaresınin işkence siyasetine karşı ısyan eden insanhk, herhangi bir ferde bu cezalann Adliye tarafından verilmesine razı olamaz. Kısırlaştırma cezasına taraftar olanlar ise fıkırlerını şöyle müdafaa ediyorlar: Her şeyden evvel şunu unutmamalıdır ki kısırlaştırma bır işkence değıldir. Çünkü, bu cezaya çarptırılanların cinsî faalıyetine son verilmiyor; sadece, çocuklan olmalarmın önüne geçiliyor. Bu, evlâdım yetıştirmeye salih görülmiyen kimselerın onlarla ilgisinin kesilmesine benzeyen bir cezadır. Mahkemeler, çocuklarını iyi bir şekilde büyütmekten âciz olan yarım akıllı veya ahmak kımseleri analık, babalık haklarından nasıl mahrum edebiliyorsa bu tedbiri daha evveline de pekâlâ alabilir. *** Bugün Amerikada 27 eyalet, diğer dünya memleketlerinden de sekizi Kısırlaştırma Kanununu kabul etm:ştir. Yalnız, bu ameliyenin cezadan ziyade tedbir mahiyetinde tatbık edildiğini görüyoruz. Bu memleketlerde kısırlaştırmaya tâbi tutulanların başında ahmaklar,. ruh hastaları, irsî hastalığa müptelâ kimseler gelmektedır. Bunların dünyaya getıreceğı çocukların cemiyet için faydah değil, bılâkis zararlı olacaklanna kat'î kanaat geldiği zaman, ün ilim dünyasında büyük bir dönüm haklarında kısırlaştırma kararı verilmektedir. oktası teşkil etti. Kısırlaştırma mütehassıslarına göEinstein o sene. ilmin bilhassa üç salasmda yeni ufuklar açan nazariyele re, istikbaldeki nesiller için en teh"inı neşretti. Bunların arasırda bilhassa yorlar, kendisine hiç bir yakınhk duyİzafiyet nazariyesi» bütün ilim dünya muyorlardı. ını altüst edecek mahiyette idi. Ondan Bir müddet sonra Naziler de Einstein "a ;cnra keşif ve nazarijeleri birbirini ta «arşı, Yahudi aslmdan olnıası dolayıtib etti. On sene sonra bütün dünyanın iile, şıddetli hücumlara geçtıler. Büyük tanıdığı ve ilmin adeta korktuğu bır si izik âlimi, bu sıyasî tazyiklerin netima olmuştu. cesinde, 1933 te Almanyadan ayrılmaya Einstein'm ilme getirdiği yeni görüş mecbur oldu ve Amerikaya giderek hakikatea büyük bir ihtilâl yaratacak Princeton'da İleri Tetkikler müessesemahiyette idi. inde vazife aldı. Einstein bütün hayatınca siyasetten 1914 senesinde, bu otuz beş yaşmdad gene âlim, Berlindeki Kaiser Wil uzak kalmış ve gördüğü siyasî tazyiklelm, Fizik Tetkikîeri rr.üessesesin# lere karşı hiç bir mukabelede bulunnüdür oldu. F^kat ondan sonra da ha mamıştı. Fakat 1939 da bu an'anesini bozdu ve Roosevelt'e bir mektub yaatını sarsan hâdiseler başladı. İlk Dünya Harbinde Alman hükume zarak. hususi surette öğrer.diğine göre i. bütün Alman âlimlerinden kendileri Almanyadaki son ilmî araştırmalarda ün, imparatorluk dava^ını tasvib ettık tom bombası yapılmasını mümkün k\eri hakkmda imza \rerme)erini istedi' abilecek neticeler ahndığını ve o an0 kişi bu emri yerine getirdi. Fakat is Almanların böyle bir bomba yapmayalnız üç âlim, müşterek bir beyanna arı ihtimali olduğunu bildirdi. me neşrederek, ilme yapılan bu müdaEinstein 26 yaşmda ortaya koyduğu haleyi protesto ettiler. Albert Einstein formüllerden birinin, 60 yaşına geldiği sene dünyayı tehdid ettiğini görmüş ve unlardan biri idi. İmparatorîuk Alrrtanyası onun bu li unu karçılıyacak tedbirlerin alınmasmı )€ral hareketini hiç bir zaman affetme :emin için en salâhiyetli yere haber li. Fakat işin tuhafı, İngiltere ve Fran ermişti. ;a da onu. eski düşmanlarından sayı(Observer) «Anton Usta» dan bir safıne halde, karnındaki çocığile kabul edemiyeceğini söyler. O da, Anton Usta gibi, olup biten şeylerden çok herkesin buna ne diyeceğüıi düşünür ve bu düşünce bütün öteki iyi duygulan bastırır. Nihayet kızcağız da tek kurtuluş çaresini kendini kuyuya atmakta bulur. Bu arada Karl'ın suçsuz olduğu anlaşılmış, hapisten çıkarılmış, eve dönmüştür. Fakat o da kızkardeşinin derdini anlayamamış, o da ona muhtac olduğu şefkat ve merhameti gösterememiş ve feci akıbetin önüne geçememis» ir. Anton Usta doğru bellediği kanaatlee ne pahasına olursa olsun bağlı kalan nsanların muhitlerine ve sosyal telâklere nasıl esir olduklarıru, dürüst kaayım derken ne büyük günahlara giriklerini gösteriyor. Son perde kapanmadan önce Klara'nın ilk nişanlısı buu onun yüzüne karşı söylemekten çeiinmez. .. Onu (Klara'yı) evvelden sürükeyen sizsiniz! Onu bu karanndan vazeçirmemenin sorumu da benim omuzj' arımda! Acıklı halini gördüğünüz hale, arkanızdan yapılacak dedikodulan üşündünüz! Fakat o yılanlardan hiç ıirinin değer verilmeğe lâyık olmadıını düşünmediniz! Sizin söylediğinia sczler de onu ümidsizliğe düşürdü. Baa gelince, Klara'nın hududsuz ıstırabım ördüğüm zaman onu bağrıma basacak erde, o mel'unun bizi öyle görünc» ıtsıl sıntacağını kurmağa kalktım... Siz, u taş gibi karşımda duran siz de bir gün bunu itiraf edecek, ona şöyle diyecksiniz: «Kızım! Etrafımdaki inaanlaın sözlerine, dedikodularına bu kadar ıhemmiyet verdiğim için ne büyük ısrab duyduğumu bilmezsin! Benim şu iimdi çektiğim acı yanında o söylenen» erin ne değeri olabilirdi? Ölürken başucurnda bulunmıyacak, alnımdaki ecel erini elinle silemiyeceksin. Benim için undan daha büyük hangi acı olabilir?> Fakat bu sözler karşısmda nihayet işmanlık duyacağını umduğumuz ihti ar Anton Ustanm perde kapanırken on sözleri sadece şudur: •Ben bu dünyayı artık anlıyamıyoum!» *** Görüldüğü gibi, ana ile kızm ölümile neticelenen piyes, hayli ağır, bir çokr eyirciler için de, hakh olarak, hayli <eski» dir. Zamanımızda oğlu hırsızlık ;uçile tevkif edildiği için yüreğine inip ıen, iğfal edilen kızma tek kurtuluş çaresi olarak intiharı gösteren babalar, bereket versin, kalmamış gibidir. Bununla beraber müeliif kuvvjtli tekniği le vakasım o kadar ustahklı yürütmüştür ki eseri sonuna kadar alâka ile takib etmemeğe imkân yok. Anton Usta Küçük Tiyatroda Renato Mardo tarafından sade ve itinalı bir şekilde sahneye» konmuştur. Rejisör eserin ağır ve dram yüklü havasını kolayca vermeğe muvaffak olmuştur. Anton Usta rolünde gördüğümüz Salih Canar, karısı rolünde gördüğümüa Melek Gün, kızı Klara rolünde, ilk defa seyrettiğimiz, Handan Uran mükemmel oynadılar. Yahıız Salih Canarm sert, kuvvetli oynanması gereken bazı sahnelerde biraz yumuşak, biraz pasif kaldığma işaret etmeliyim. Eseri^ diğer mühim rollerinden Karl ile noter kâtibi ne yazık ki aynı derecede iyi oynamıyor. Pirandtllo'nun, modtrn ve derin eserinden sonra büsbütün «eski» görünen bu ağır Alman dramının, Salâhaddin Batunun akıcı tercümesine rağmen, pek beğenileceğini ummuyorum. Küçük Tiyatro, mevsim sonu yaklaşırken, seyircilerine canlı, hareketli bir komedi sunarsa çok isabetli bir harekette bulunmuş olacak ve yaz tatili için perdesini kapamadan önce, biraz da güler yüz görmüş ve göstermiş olacaktır. Lutfi AY Hür Fikirleri Ya>ma Cemiyetinin genel kurul toplantısı Hür Fikirleri Yayma Cemiyetinin genel kurul toplantısı dün Liman lokantasında yapılmıştır. Faaliyet ve hesab raporlarının okunnıasını muteakıb soz alan üyeler. Cemiyetin çahsınalarını genişletmesini, propagandaya ve gencliğe ehemmlyet vermesıni istemışlerdır. Başkan Prof. AH Fuad Başgılin izahatmdajı sonra yeni idare heyeti seçimine geçilmiştir. Ankara. 7 nisan. Opera temsülerinin Devlet Tiyatrosu sahnesine geçmesi kararlaştığmdanberi her akşam dram kısmının temsillerine tahsis edilen Küçük Tiyatro, geçen hafta, yeni bir eser daha çıkardı: Hebbel'in Antnn Usta'sı, fakat eserin hakikî adı Maria Magdalena'dır. Küçük Tiyatro idaresi bu hayli çetrefil adın, seyirciler tarafından kolayca telâffuz edilemiyeceğini düşünmüş. olacak ki esere, kahramanınm adını vermeği daha uygun bulmuş. Doğrusu pek iyi de etmiş, çünAklı zayıf nesillerin teşekkülüne kü Maria Magdalcna adınm, kutsal kimâni olmak üzere sıkı tedbirler alan tabdaki hikâyeye telmihten başka, esermemleketlerden biri de Danimarka le bir ilgisi yoktur. dır. Orada 1929 senesinde yapılan Anton Usta bir dram, hattâ koyu bir tetkikler, deli ve aptalların gittikçe melodram. Ama Geyges ile yüzüğü ve çoğaldığını göstermiş ve bunun üze Nibelungen şairi ona Alman cemiyetirine Danimarka hükumeti yeni bir nin XIX uncu yüzyıl ortalarında geçirkanun kabul etmiştir. Bu kanuna gö diği sarsfhhlara sıkı sıkıya bağlı, sosre, evlenme müsaadesi ancak sıkı bır yal, ve yüzyıl evveli için modem sayıtıbbî muayeneden sonra verılmekte labilecek, bir trajedi edası vermiş. Bu ve gerek bünyeleri, gerek ailelerinın trajedi, lam manasile eskiye. kendi tedaha evvelki ferdleri bakımından lâkkilerine bağlı kalan Anton Usta ile çocuklarının ruhan ve aklen sakat yepyeni bir dünya görüşünden doğan olmaları ihtimali bulunanlar kısır gerçeğin, başka bir ifade ile kişinin iradesile evrensel iradenin çaüşmasmdan laştırılmaya tâbi tutulmaktadır. dcğuyor. *** Anton Usta şeref ve namus meseleleînsanların huyunu, soyunu, aklî ve bünyevî teşekküllerini tayin eden rinde hiç şakası olmıyan, haysiyetini, şeyin «genis» denilen küçücük hüc itibarını kaybetmektense ölümü tercih reler olduğu bugün tıbca kabul edil eden bir eski zaman adamı, sert ve mümiş bir hakikattir. Yapılan tetkiklere samahasız bir baba, geleneğe ve peşin göre, bir insanın vücudünde iyi ge hükümlere bağlı, fakat dürüst ve çanislerle kötü genisler bir arada bu lışkan bir marangoz ustasıydı. Oğlunmakta ve bunlardan hangisi çok lu Karl yeni yetişen bütün delikansa o insan iyi veya fena ahlâkh, nol hlar gibi, gözü gezmede tozmada, giyimal veya anormal tabiatli olmakta nip kuşanıp eğlenmekte olan bir zamane çocuğudur. Kazandığınm iki, üç dır. mislim keyfine sarfeden bu oğîandan bsbası hiç memnun deüildir, ama ne #Genesler, çocuğa doğuşunda anneden ve babadan müşterek olarak ge yapsın, anası ona bir kere yüz vermiş, çer. Eğer bir tarafın kötü genesleri onu şımartmıştır. O kadar ki bir gün çoksa diğer tarafın kötü geneslerin oğlu hırsızlıkla suçlandırılarak hapse den de bir kısmını alır. Çocuk he atılınca Anton Usta bu felâkete hiç de men hemen tamamile kötü huylu, şaşmaz. Acı habere yufka yüreği dayanamayıp bir kalb sektesinden ölen kaanormal tabiatli olur. Yakın akraba arasında evlenmeyi rısı gibi. bunun bir iftira .olabileceğini aklına bile getirmez. Oğlu bir kere hırdoğru bulmıyanların tezi de bu susız damgasını yemiş, bütün şehirde doretle kolayca izah edilebilmektedir. laştırılarak hapse atılmıştır ya, üsttaraDoğum kanunları üzerindeki çalış fmı düşünmek bile istemez. malarile geçen sene Nobel tıb mükâFakat iş bununla bitse ne âlâ... Kızı fatını kazanmış olan Dr. H. J. Muller'e göre, insanlar arasında akıl ve Kîara'nm, daha doğrusu kızıııa vereceruh hastalarının gittikçe artmasının ği drahomanm. bir tahbi vardır. Bu sebebi, medeniyetin ilerleyişidir. Zi talib, Leonhard, elini çabuk tuünuş, kızı iğfal etmiş. hattâ gebe bırakmıştır. ra, ntabiat, sakatları kendiliğindön Karl'm hırsızlık meselesi ortaya çıkıntasfıye eder. Halbuki, medeniyet, yeca bu sefer de kızı almak istemez, Zani icadları ve ılâclarile, bu gibi in vallı kız ne yapacağını şaşırır. Anasmı, sanların eskisinden çok yaşamalarmı kendisine yardım edebilecek tek varlığı mümkün kılmaktadır.» Bu suretle, kaybeüniştir. Ağabeysi hapse atılmıştır. anormal insanlar evlâd sahibı ol Feci halini, elinden geldiği kadar anlatmak fırsatını bulmakta ve bu da mağa çalıştığı babası, ona büsbütün reneslin gittikçe bozulmasına sebeb ol zil olmadan, karnındaki çocuk büyüyüp maktadır. Onun için, Kısırlaştırma iş meydana çıkmadan bu işi hayatile Kanununun daha ciddî bir gekilde ttmizlemesini, yoksa aynı şeyi kendisi tatbikı ve içtimaî bir emniyet tedbiri yapmak zorunda kalacağını ihsâs eder. Bu arada felâketini anlatmağa çalıştığı haline getirilmesi icab etmektedir. ilk nişanlısı da, onu deli gibi sevdiği (Everybody's Digest) hatasız hal ve fasletmektedir. "Takma saç,, karşılığı İngiliz bütcesinden her yıl 5 milyon lira sarfolunuyor! Toplayan: A. Hidayet Reel zaman gidiyor. Hele beyaz saçlı perukalar daha pahalıya çıkıyor. Eh, bir kere para sarfedildi, perukalar alındı, her yıl ayrıca masrafa ne luzum var? Mesele hiç de öyle değil. Perukalar çabuk eşkiyor, ıki yılda bir değiştirilmeleri icab ediyor. Bu suretle 200 bin kişi için her iki senede bir 10 milyon, senede 5 milyon İngiliz lirasınm «Hastalar tasarruf sandığı» ndan, dolayısıle ingiliz hazinesinden çıkması icab ediyor. Bu tafsılât verilince tabiî muhalifler apışıp kalıyorlar, hükumet de ilk vehlede kendisini sarsacak derecede 3srsrlı ve tuhaf görünen hücumdan hiç bir zaafa uğramadan yakasını kurtarıyor. Ya, işte muhalifler bazan böyledir, dıçmdan ekseriya çok kuvvetli görünen hamleler yaparlar, fakat işin içyüzü meydana vurulunca onların bu saldırış vesilelerinin birer sabun balonu •kadar boş ve dayamksız olduğu meydana çıkar. Ama, halk partisi mensubları İngiliz Avam Kamarasında cereyan eden şu müzakerelerden fazla göğüs kabartıp böbürlenmeğe kalkışmamalıdırlar. Zira, muhaliflerin hücumlarmı, İngiliz devlet adamlarmın çarçabuk izah ettikleri perukalar meselesi gibi aşikâr açıklamalarla red ve defedemiyorlar. Şimdi onların içinden geçeni biraz sezer gibiyim. Ah ne olur, diyorlar, miıhaliflerimiz, karşımıza bir çok çetin suallerle Çikacakları yerde bir «peruıka> mevzuu "SftS. yakın ameliye ve iproblemleri çözecek kadar mükemmeldir. Son zamanlarda en ileri tertibatla yapılmış hesab makineleri iki çeşiddiBiri ENİAC (Electronis Numerical integrator an Computor), öteki ASCC (Automatis Sequence Controller Calculator). Yeni makine, bunlardan birincisinin olağanüstü tekemmül ettirilmiş bir tipidir. Amerikamn Millî Savunma Bakanlığı 4 milyon dolara mal olmuş makineyi 25X13 metre karelik bir salona kurdurmak üzeredir. Makine, onar hanelik rakamlardan mürekkeb 10 milyon toplama, 10 milyon da çıkarma ameliyesini beş' buçuk dakikada, 10 milyon çarpma ameliyesini ise sekiz saatte yapmaktadır. Dokuz hanelik bir rakamın cezrini saniyenin kırkta biri kadar zamanda, 22 şer hanelik iki sıra rakamın çarpmalarının netıcesi saniyenin iki j>üzde bir parçasmda, yüze kadar rakamlarm karesini, küpünü bir dakikada bulrnaktadır. Tasarruf edilen zamanm ve insan enerjisinin miktarmı şöyle bir tasav\ur edin. Gene makinenin bîzzat hesabladığına göre bu cihaz her hangi bir matematikçinin hiç uyumadan, durup dinlenmeden ve hastalanmadan çalışmak. ömrü de müsaid olmak şartile ancak yüz senede içinden çıkabileceği hesab ameliyelerini iki saat içinde kusureuz, Tarihin en eski devirlerinden, ilk çağ lardanberi insanlar hesab aletleri vücude getirmek hevesine düşmüşlerdir. Sıra ile ipler üzerine takılan halkaların sağa sola veya yukarıya aşağıya oynatılması suretile dimağa bir yardımcı bulmak teşebbüsü o gayretin ilk belirtileridir. Fakat otomatik denilebilecek şekilde bir hesab makinesi keşfi şerefi Charles Babbagge'e aiddir. Ne yazık ki, bu adamm yirmi yıllık bir emek neticesi meydana koyduğu o cihaza hükumet, ancak bin liralık bir mükâfat vermiş. o kadar bir sermaye ile makinenin sayısmm fazlalaştırılmasmı mümkün kılacak tertibat almamadığmdan beşeriyet epey müddet bu kolaylıktan faydalanmak imkâmnı bulamanııştır. Babbaege'ın makinesi dişli çarklar esası üzerine kurulmuştu. Birinci çark birler, ikinci çark onlar, üçüncü çark yüzler, ilâh.. hanelerine tahsis edilmiş dişlerin, yekdığerini dürtmesi neticesi insan zihninin yapmakta olduğu ameliyeler otomatik surette husule gelmekteydi. Bunu, borular esasma dayanan elektrikli makineler takib etmiş, cihazm tıpkı bir rady'o gibi elektrik dalgalarının tesirile işlemesi sağlanmış, daha karışık hesab prob'emlerinin çok kısa zamanda çözülmesi bu suretle temin edilmiştir. Bilindiği gibi arada rakamların yazı makinesi tertibatına benziyen teşkilâtla alenî veya gizli olarak kâğıd üzerinde tesbiti imkânı da hasıl olmuştur. tTurkıye Turing ve Otomobil Kurumu» nun senelık top'.antısı, dün saat 15 te Taksim Belediye Gazinosu Paviyonunda yapılmış ve aynı zamanda Kurumun 25 inci yıldonumü dolayısıle bır çay verilmiştir. Turing Kulübün konçresi ile bizi sıkıştırmaya kalkışsalar. «Aramızda onu kullanan tek kişi var. Şüphesiz masrafmı da devlet vermiyor, bizzat kendisi ödeyor» der, demokrat partiyi adamakıllı bir yere vururduk. *** Akıllara hayret verecek bir hesab makinesi Washingtondaki İlmî ve İktisadî Araştırmalar Enstitüsü, şimdiye kadar misli görülmemiş derecede mükemmel ve muazzam bir hesab makinesi vücude getirmeğe muvaffak olmuştur. Bu cihaz, aşağı yukan insan beyninin yapmaya muvaffak olduğu ameliyelere ve halletmeğe imkân bulduğu problemlere FEVKALADE TOPLANTI Bakırkoy Mensucat tjçüeri Sendıkasından: Birleşik Amerika Millî Savunma BaSendikamızın 1741949 pazar günu saat kanhğınm 4 milyon dolar gibi yüksek 14 te olağanüstü toplantısına saym üyeleribir masrafla kurduracağı bu muazzam mizin teşrifleri rica olunur. hesab makinesinin s,ade alışveriş vey Yöneüm Kurutu para hesabları yapmak için vücude ge Gündem: 1 Altı aylık faaliyet raporu. tirilmiş olduğu zannma düşmek hata 2 Yönetım Kurulunun istifası ve yerlr.e dır. O cihaz daha ziyade Astronomi yenisinın seçilmesi. metereologie ve mevzulannın bilhass 3 Dılekler. savaş vasıtalarınm, savunma aletlerinin hesab işlerinde kullanılacaktır. Meselâ OPERATÖR Radar üzerinde görünen bir düşman u çağmın ne kadar uzakta bulunduğunu insan zihni ancak beş on dakikada hesab edebilecek iken, yeni elektromu Birinci Sınıf Haricl Hastalıklar hesab makinesi bu mesafeyi bir kaç saMütehassısı. niyede meydana çıkarabilecektir. Onun Cağaloğlu, Hilâliahmer Cad. için yeni makineye medeniyotin yeni SÖZER Apt. 13/1. bir harikası adını vermek pek doğru o• Hergün 1519. Tel: 22006 • lur. Or. Ertuğrul Saltuk