Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 Snfcat 1949 TAKİHTEV SAHİFELER Prof. Toynbee Ue Ânadoluda: 4 } Fatih Sultan Mehmedin kayığı Yazan: Fetihten sonra Istanbul tersanesinde denize dayanıklı ve süratli gemiler, kayıklar inşasma başlaruldı. Boğaziçi ve Halic sulannda dolaşan kEyıklann zarif endazelerinde, nakışlarmda müstesna bir güzellik vardı. Asır'.arca bu kayıklar gördükleri hizmetlere göre çeşidli isimler aldılar. Kayık aevileri arasında padişahlan, resmi günlerde taşıyanlar (saltanat kayığı) diye anılıyordu. Bunlar da devirlerin eevklerine göre çeşidli »ekillerde tezyin ediliyordu. III. Muradın Iznik kadısına gönderâiği bir hükümde; (hâlâ hassai hümapunum için müceddeden bina olunmak fermanım olan kayığın kıçı zeyn olunmak üzere Iznikte 2300 kıta çini perorerenk küre lâzım) oîduğundan tedariki!e gönderilmesi bildiriliyordu (1). Köşküne çiniler döjenen III. Murad Isitanat kayığına mukabil Sultan Ibrahimin meşhur hasekilerine yaptınlan ssndallar da kıymetli taşlarla süsleniyordu. 15 inci asırdan 18 inci asra kadar Istanbul sulannda kullanılan tenezzüh tekneleri kayık, kadırga, çektiri isimlerüe anıhrdı (2). Padişahlann bindikleri bu çeşid kadırgalar kalite sınıfından hafif kadırgalardı. Bunlardan daha kiicük teknelere de çektiri deniliyordu. Kanunî Süleymarun ölüm haberile Ansdoludan Üsküdara geler. II. Seiime Topkapı Earayı kayıkhanesindeki (kadırgai hümayun) gönderilmiş ve yeni padişah saltanat kadırgasile iskeleden aynlmca Kızkulesinden toplar aülmağa başlamışü (3). II. Selimin ölümile tahta davet olur s n III. Murad için de Mudanyaya saltanat kadırgası gönderilmiş fakat padişah daha evvel bir boz kayıkla Istarbula gelmişti (4). in. Murad Padişahhğı esnasmda kadır gayla Marmara ve Boğaziçi sulannda colaşırdı. Bir defasmda bir sahil meyhanesi önünden geçerken sarhoş Yeniçerilerin kaba hitablanna maruz kaldı (5). m . Mehmed devrinde de Kaptanı derya Halil Paşa bir saltanat kadırgası yaptırarak bu tekneyi Kanunî, II. Selim ve m . Murad devirlerinden kalan âdet üzere padişahın önünde denize indirdi. Fatih Sultan Mehmed zamanından boşlayan Boğaziçi ve Marmarada hafif saltanat kadırgalarile dolaşmak usulü sonralan terkedilmiş, yalnız 18. asırda bazı defalar çektirilere binildiği görülmüştü. Bunun haricinde 18. asırdan itibaren hükümdarlar 13 çifte saltanat kayıklarile yahud tebdil zevrakçelerile tenezrühlere çıkmağa başlamıslardı. III. Selimin saltanat kayığmın köşk kısmı, fenerleri ve baş tarafındaki kartah gümüştendi. Köşkü kapayan perdeler alün sırma ve incilerle işlenmişti. 19. asır hükümdarlan da albn yaldi2İı kayıklara biniyorlardı. Bugün Deniz müzemizde 17. asırdan ks'dığı zannedilen bir kayıkla 19. asra aid muhtelif saltanat kayıklan mevcuddur. • 'ılüze kayıdlarıns IV. Mehmedin kadırgası diye geçmiş bulunan bu eski teknsnin kıç tarafında taht vazifesini gören müzeyyen ve kemer şeklinde bir köşk buîunmaktadır. Bu tahtın etrafı iflüşebbek kcrkuluklarla çtvrili dördercen sekiz ayağa istinad eder, dış kısmı hendesi tezyinatla ve gümüş yuvalar ioinde büyük renkli taşlarla süslen .illllUHIIUIIIIimiliirii'ÜMmilMmılilüimMlllümımııiîiMiııır Kayseri ve halkı Yazan: Osman Okyar Seyahat esnasmda ziyaret ettiğimız yerler arasında tarilıî ve sosyal bakımlardan en enteresanlarından biri, şüphesiz, Kayseri idi. Her yerde olduğu gibi, Kayseride de büyük bir rrıisafirperverlikle karşılastığtmızı söylemeğe bile hacet yok. İkamet ettiğimiz evin sahıbi B. Adem Çilsal ve bütün ailesinin candan alâkasmı unutmaya imkân yokturLisan, âdet farklarına rağmen, misafirlerle ev sahibleri arasında samimî bir hava teessüs etmişti. Frofesör ve refikası, sahte bir garblılasmanın tesirine kapılmayıp, benliğini muhafaza eden bir Türk muhiti içinde bulunmaktan büyük memnuniyet duyuyorlardı. Program mucibince, Kayseriyi ziyaret için ancak dört, beş saatlik bir vaktimiz vardı. Bunun için sabahleyin erkenden evden çıkıp Kayseride dolaşmaya başladık. Kayseride ilk göze çarpan şey, yeni ile eskinin burada gayet sıkı surette birbirine karışmış olmasıdır. Son zamanlarda açıları bir büyük meydanın hemen yamnda, Selçuklardan kalma eski surlar yükseliyor. Şehirde dolaşırken, nerede ise her adımda, orta çağlardan kalan dar ve cazib sokaklara veya «konik» şekilde inşa edilmiş Selçuk kümbetlerinden (türbe) birine rasgelirsiniz. Fakat tarihin izlerini taşıyan bu yerler. hiç bir surette maziye karışmış veya terkedilıyş değildir. O dar sokaİdarm yüksek duvarları arkasında gizlenen eski evlerde canlı ve faal insanlar yaşamaktadır. O ahenkli kümbetlerde yatan Selçuk veya Moğol prens ve prensesleri Kayseri ahalisinin hatırasında hâlâ yaşamaktadır. Kayseri haikının bir yandan tarih ve mazisine hürmst hissi ile, diğer yandan dinamik bir zihniyet ve faaliyeti birleştirmiş olmaisı. Toynbee'nin kuvvetle nazarı difckatini celbetti. Kayseride, Anadolu Selçuklanndan Gıyaseddin Keyhüsrev zamanmda yapıimış bir büyük cami ve bunun, halen müze haline getirilmiş medresesi vardır. Cami, içinde müteaddid sütunların yükseldiği, geniş ve ferah dört köse bir binadır. Çok yazık ki bundan 4050 sene evvel, cahil bir vali, kırmızı tastan yapılmış caminin. duvar ve sütunlarını, acayib renklere boyatmış ve binanın bütün iç ahengini ve güzelliğini berbad eımiştir. Temenni edilmelidir ki Kayserideki camide ve daha başka bazı güzel Anadolu camilerinde l.meselâ Niğdede) görülen ve zevk ile estetiğe tamamen aykın olan bu boyalar kazılsın ve Anadolu abidelerimiz bu surette eski güzelliklerine kavuşsun. bir ufak avluya girilir. Karşınızda bir kârgir evin nakışlarla süslenmiş ön cephesini görürsünüz. Alçak bir kapıdan, tahta kaplamalı duvarlan boyalı gayet nefis tezyinatla örtülü, etrafı divanlarla çevrilmiş bir sofaya geçilir. 3u eofa, oturma ve misafir odası vaziyettni görür. Sofanın yan duvarlarmın birinda açılan dar bir geçidden evin diğsr odalarına geçilir. Bugün bu evlerde oturan aileler, eski sahiblerinin varisleridir. Evlerde ufak tefek tadilât yapılmışsa da, umumî manzaraları pek değişmemiştir. Kayserideki maziye hürmet hissinin bu tezahürü de Profesör Toynbee'nin nazan dikkatini celbetti. Buradan ajrıldıktan sonra, Mimar Sinan tarafmdan yaptırıldığı söylenen Kayserinin Kapalı çarşısına girdik. Bir kaç adım ilerledikten sonra bir de ne görelim? Çarşının kemer şeklindeki damı yıktırılmıs ve kapalı çarşı acayib bir eçık çarşı haline gelmişti. Toynbee, bunun sebebini sorunca, kendisine, bu işin bir kaç sene evvel bir vali tarafmdan yaptınldığı izah edildi. Maksad, kasvetli ve karanlık olan bir yeri ferahlatrr.ak ve havalandırmak imis. Kayşeriliier, valinin bu emrine mâni olmak istemişlerse de, emri değiştirmek kabil olmamış. Hayretler içinde bu hlklyeyi dinlerken, sebebsiz bir yıkma hrrsının neler yapmaya myvaffak olabileceğini tasavvur edebiliyorduk. Bunu müteakıb, kendisini ziyaret ettiğimiz Kayseri Belediye reisi tbrahim Bey, bugün eski eserlerin muhafazasına itina edildiğini söyledi. Kayseride daha çok şeyîer görmek istiyorduk. Fakat aynı günde Urgübe uğrıyacak ve gece Niğdede bulunacaktık. Gözlerimiz arkada kalarak Kajseriden ayrıldık. Bu yanyı biürmeden evvel, Kayserinin takriben 10 Km. cenubunda, İncesuda bulunan güzel bir Selçuk hanını daha ziyaret etmek isterim. Kısmen yıkılmış olup, ayakta kalan tarafı askerî depo olarak kullanüan bu hanm muazzam avlusu ve abide çibi kapıları, eski heybeti hakkında bir fikir vermeğe kâfidir. Kısaca bu hanm etrafmı dolaştıkten sonra Ürgübe doğru yolumuza devam ettik. Haluk Y. Şehsüvaroğlu Sherlock Holmes'i yaratan adam Nakleden: M. Kenan Kan 15 inci asırda Akdenizde kullanılan kadırga (Müzelerimizdeki teknenin tam benzeridir) Teknenin orijinal boyalan nakış, ii ra gelen bazı meşhurlann kayıklan ruze mavisidir. Bunlann üstüne aJtınla nıuhafaza edilmemiş iken hal' edilerek Türk üslubunda motifler yapılmıştır. ölen bu hükümdarın kayığının muhaSonradan bu oriiinal boya ve tezyinat faza edilmiş bulunması ve bilhassa buna bir kutsiyet izafesi kolayhkla izah muhtelif boyalarla kapatılmıştır flO). Saltanat kadırEasmın inşa tarihi tam olunamaz. Sarih ifadeli bir iradenin mevcudiyelarak malum değildir. Yahköşkü ka• ıkhanesinde bulunduğu sırada kadır ti, evveldenberi Venedik kadırgası olgryı görenlerden Ilalil Etem, Abdur duğu hakkındaki söylentiler, teknenin •ahman Şeref ve Dıtifalci Ziya Beyler 15. asır endazesinde bulunması, uzun neşriyatta bulunmuşlar ve kadırga üs asırlar geceleri fener yakılması saltanat ünde her gece teberrüken kandil yan kadırgası üzerinde daha ince araştırmadığını, bunun Venedik kadırgası oldu lar yapmamız lâzım geldiğinin işaretleğu hakkmda soylentiler bulunduğunu, ridir. Beş yüzüncü yüa ysklaşırken böyle eknenin bazı ruhanî hassalar tasıdı^ını, aeacmın sıtmaya iji geldiğini bildir bir araştırmaya hız vermemiz ve kadırganın hakikî inşa tarihini tesbit etmemişlerdir. Son defa ele geçen 1885 tarihli bir ve miz gerekmektedir. sikada kayığın Fatih Sultan Mehmede (1) Nureddin Yatman, Yurd Sesi id olduğu yazılıdır. Mabeyn Başkitabetinden. Bahriye Nezaretine gönderi Mecmuası, sayı I. (2) Kürekle hareket eden teknelere en bu tezkerede tamiri istenen saltanat kayığından (Cedi emced Hazreti Hilâ umumiyetle çektiri denir ve bunlar : etpenahî Ccnnetmekân Fatih Sultan kürek sayılarına göre sınıflanırlar. (3, 4. 5) Hammer, Osmanlı Tarihi Mehmed Han Hazretlerinin rükublarma mahsus olup Yahköşkü ka^khanesinde muhtelif cildleri. (6) Kaılırga köşkü tezyınaü hakkınlyevm mahfuz ve mevcud saltanatı hümayun kayığı...) diye bahsedilmekte da etraflı malumat Bay Zarif Orgun Arkitekt Mecmuasmdaki makale. ir" (11) (7) Bay Tahsin Uz ve Profesör DokYeni tarihli olan bu irade 'am bir vesika mahiyetinde değildir. Ancak saray tor Süheyl Unver kcşk hakkmda bu :arihi nisbeten mazbut oldu&undan ha mütaleada bulunmaktadjrlar. (8) Gemi inşa profesörii Muhiddin inei hassa kayıdlan da diğer devlet aireleri kayıdlarından dahi doğru ifa Etingü kadırgtıda bu ayına vasıflan deli bulunurdu. Hazinei hassa bir esa bulmaktadır. (9) Müzeler kimyahanesinin 2.12.947 sa istinad ederek bu iradeyi almış oltarihli raporu. malıdır. 17 ve 18. asra kadar inşasına devam (10) Akademi mütehassıs heyetinin ıdilmiş bulunmakla beraber mevcud 10.1.946 tarihli raporu. (11) Bahriye arşivi 1301 tarihli irade lafif salfanat kadırgasının endazesi 15. sır Akdeniz teknelerinin aynıdır (12). benzeri. (12) Bakınız, Michele Vocino la Nave 19. asırdan evvel hiç bir padişahın ve ilhassa IV. Mehmedden evvel ve son Nel Tempo Milano 1912. lüeşkün tezyinat maddeleri. altın varak üzerine fildişi, ssdef, bağa. gümüş ve çeşidli taşlardır. Iç tarafta bağa zemin üzerine gömme sedef ve sülüs hatla bir kıta yazılıdır. Bu yazıdan başka dokuz beyitlik gümüş kaside levhalanndan ancak biri mevcuddur. Köşkün içinde yazılardan başka karanfil ve lâle motiflerile gayet sanstkârane bandlar buîunmaktadır. Tavanın kubbe kısmı da ortası hendesî şekilli ve etrafı seclef karanfil motiflenle siislüdür. KöşÖlümünün üzerinden şu snda tam yüz kün içindeki sedeflere gümüş çiçekler iki yıl geçmiş bulunuyor... Bir sürü rov» yıldızlar oturtulmuştur (6). Bu tezyinat Topkapı saraymdaki I. mantik aşk maceralarmın kahramanı, Ahmed tahtı tezyinatile yakın bir ben yirmi iki yaşında hayata g^izlerini yumzer'.ık göstermektedir. Tezyinatm taşı muş olan genc bir kadının hâtırası ned'fı klâsik hüviyet ve I. Ahmed tahtma silden nesile intikal ederek, hâlâ genc titretmekte devam cisn müşab^heti köşkün 16. ssır sonla ve hassas kalbleri rrna aid bulunduğu kanaatini kuvvet ediyor ve mezan hergün yüzlerce zilerdirmektedir. Eu suretle köşkte sedef yaretçi tarafmdan tavaf ediliyor. Bu süHis hatla yazılı (Hazreti Sultan Meh kadın, sergüzeştinden yalnız bir kısmmı med Hanı Gazinin medam) mısraile IV. AleXandre Dumas Fils'in meşhur roMehmedin değil III. Mehmedin kasde manında hikâye ettiği aşk kahramanıciMiği zannolunmak'adır (7). dır: Kamelyalı Kadm... Umumiyetle meşeden yapılmış olan La Dame aux Camelias» lâkabı altekne 39.70 boyundadır. Derinliği 2,40 tmda edebiyat tarihine geçmiş o güzel, ür. Omurg3dan küpeşteye baş yüksek sıhhati boruk, ruhu ince kadınm asıl li*i 2.28 dir. Omurgadan koşk üstüne ismi Alphonsine Plessis'tir. Alphonolsn kıç yüksekliği ise 5.80 metredir. sine, 16 ocak 1824 te Fransada NonantTeknenin baş bodoslaması yedi metre lePin'de doğmuştur. Babası Marius uzunluğunda ve gaga şeklindedir. Plessis, bir hırdavat dükkânı sahibiydi. Uçer kabzalı yirmi dört çifte yani Annesi LouiseMarie, ana tarafından kikırk sekiz küreği vardır. 144 kişi kürek bar ve asîl bir sülâleye mensubdu. çeker. Aynca baş tarafında bir de basit Alphonsine sekiz yaşmda iken. annesi yp'k^ni mevcuddar. kocasmdan yemekte olduğ^j dayaklara Tehne omurgasına kıç bodnslamada brça nazaran elli santim fazla su çek tahammül edemiyerek, aile yuvasmı üzere msyil verdirilmiştir. Bu su terkedip kaçtığı için dayızadelerinden retle teknenin dümen dikleme kabili birinin himayesine sığındı. On yaşında yeti arthnlmış ve manevra imkânı faz bir yere ev'âdlık olarak verilmek üzere babasile birlikte yaya olarak Parise gelİF'ştırılmış+ır. E'i^inkü gemi insa tekniğinde kulla miştir. Orada biraz büyüyüp, serpilmiş nı'rı bu hususiyetin daha o tarihte ve yaşlı. fakat zenain Nollet namında saltanat kadırgasma tatbik edildiği gö birinin dikkatini çekmiş ve ayartılmıştır. Bu, omın ilk macerasıdır.. riı'mektedir. 16 yaşında Ag^nor de Guiche'e tesaTekne bizim bakımmdan bugün gem: mf'iyeciliğinde tatbik edilen denizci v düf etmiş ve bu tesadüf, Alphonsine'i o su'la az mukavem?t gösteren bir üslub zamana kadar akıl ve hayaünden geçirdr'.r. medisi debdebeli bir hayatm içine atAncaV: 19. asırda. gemilerin uzunluk tr.ıştır. lırmın eeniş'ikîerir.? nısbeıinin sürat Alphonsine, hoca'ar, mürebbiye'.er leri üzerinde bir amil olduğu anlsşıldığı elinde az zamar.da aörgjsünü. kültürühalde kadırgada bu nisbetin daha o za nü ffenişletmiş, >ük=ele yükse'.e «Paris m" kullanildığı f;örülmektedir (8). Kraü^esi» unvanmı almıştır. Bir başka Urrr'miyetle teknenin inşa tarzı hu adı da, en fazla o çiçekten hoşlanması gürkü, teknik şartlarla tnukayese imyüzünden «Kamelyalı Kadm» şeklinde 1 krnlnn vere'^ile' : bir vr'ettcdir. etrafa yavılmıştır. Teknenir. hesablı refmi 15. asır AkTanıştıeı bir başka zengin, Kont de deniz tekr.elerinin endazesine bir uyAlphonsine'i öyle çılgınca Perre2auX. gunluk göstaımektecîir. se\mistir ki. kendisini alıp Ingiltereye S3İtanat kadirgası muhteüf devirlerde ve orada nikâhlamıştır. k u l l S hattâ 1?. asırda da v?zife i'Hd°t 'ovrn P a r i ^ dnnen *KaBir gördüğü sanıimikt'Hır. TT7prirjdeI:i boy,j,r,* ikj çanst adami'e ffya ve tezyma» zsraan zam?n d^iiştirilr>nmas Fi'.s'in. miş ve buçün kerîdi inş' t'rile ve \"işmiş. isi Franz köşKe uygun bulunmıyan horjk ve çir sonra da meçhur Macar Lisrfin m«tr«i olmuştur. " Bir taraftan kin nakışlarla süslenmiştir (9). Amerikalıların, inşa edecekler) Milletlerarası Patoloji Kongresi otele bulduklan isim: Yavaş Palas şehrimizde toplanacak Milletlerarası Bejinci Patoloji Kompare Bir Amerikan otelcilik jirketi tarafından Caminin tam yanında olan ve şimdi Harbıyede Radyoevinin yanmda yaptırılması Kongresi, bu sene 13 mayısta şehrimizde üşıınülen 500 odalı otelin inçaatma aid ha toplanacaktır. Bir hafta devam edecek olan müze vazifesini gören güzel medresenin ırlıklar. çok yavaş ilerlemektedir. Mevcud kongreye resmî olarak Amerika, İngiltere, ucunda, Selçuk prenseslerinden Mehpare levzuat lle çehir plânır.ın tatbikında gös Fransa, Danimarka, Karıada. Norvec. İsveç, Sultanm yattığı gayet nefis bir kümerilcn hassasiyet \ljziinden otclciler henüj tsviçre, İspanya, İtalya, Belçika. Kuba, Ma bet mevcuddur. Bir döner merdivenle ! aajiyete geçememişlerdir. Bu hurosta ken caristan. Yunanistan, Mısır, Lübnan ve Irak bir kaç basamak çıktıktan sonra, insan isile konuştugumuz blr aîâkall demiştlr ki: mümessilleri iştirak edeceklerdir. « Otelimize aid formaliteler o kadar ağır Aynca diğer memleketlerden ve sehrtmij kendini, duvarları çini kaplamalı, üstü rtirüycr ki, otele isim bulmakta hiç güçlük den de kongreye katılmak için, Kongre kubbeli, murabba şeklinde bir odada ekrrJyeceğiz: cYavaş Palaîı. Genel Sekreteri Dr. Nihad Reşad Belgere buluyor. Bu yerde, üştii gene çini lie njüracaatler yapılmaktadır. E'aElenmiş gayet ince ve zarif bir meSuriye Konsolsunun basına demeci zarcian başka bir şey yoktur. Işte Selçuk «Vurun Kahbeye» filmi Suriyenln Istanbul Konsoloeu Dr. Semuhl prensesi bu sadelik içinde yatmaktadır. "evkalâde Bey, d i n Nişantasır.dakl KonsoKıymeÜİ rcrr.ancımız Halide Edib Adıvarın .osluk binasında İstanbul basın menşrublarına rVurun Kahbeye» adını taşıyan eserinin filMedreseden ayrıldıktan sonra, Ercitanışma çayı vermîştir. Konsolos, gazete me aiınması bitmiştir. Müellifin, Milli Mü ysşın etekleri istikametine doğru yolilere Türkiyede büâiçtişna herkerten gördü cadeleyl müteakıb tesekkül eden Tahkikı lar.dık. Kayseri, 4000 metre jüksekliğinğü hüjnü kabulden sita>işle bahsetmiş: «Ken Mezalim Komisyonunda f.;a bulunduğu sıradiml bir akraba memlekette hissediyorum.» da karşılaştığı bir facianın htkâyesi olan de muazzam Erciyaşın adeta gölgesine sığmmış bir vaziyettedir. Kayserililer demiçtir. •iVurun Kahbeye eseri, temsil ve fotcğra£ yazın biraz serinlik Biılmak için ErciBerberlerin zam talebi !ar bakımından son yıllarm en iyi Turk Belediye, berberlerin zara talebini tetkik filmleri arasında gelecek b;r mükemmeliyet yaşın eteklerinde bulunan bağ ve bahçelerine giderler. Her Ka>"serili gibi etmektedlr. Saç traşına 10, sakal traşma da tedir. mi=afiri olduğumuz Âdsm Beyin de u5 kuruj zammın kabul edileceğl anlaşılmak«Aktör sanatkâr mıdır?» :adır. Zam talebi, yakında Daimî Encümenrada bir yazhk köşkü varmış. Erciyaşın de göriişlılecektir. Şehrimizde bulunan Yunan Tiyatroîu ak vahşî ve volkanik tabiati içinde, meyva Taksi işletenler müşkül durumda törlerlnden Jor] Papa5. 3 mart perşembe günü ağaclarma, üzüm bağlarma ve kemerli tstar.bulda taksl içîetenlerden birçoğu müş saat 17.30 da Şehir Tiyatrosu Dram Kısmı balkonları olan zarif köşklere tesadüf kül duruma düçmüşlerdir. Arabaların fazla salor.unda «Aktör sanatkâr mıdır?" mevrulu etmek biraz hp.yreti mucib oluyor. Sert ıjından müşteri dağılmıştır. Benz:ne ya bir konferans verecektir. Konferans, Galib pılan zam yüzünden de taksi Fahiblerinin Arcan tarafmdan tercüme edilecektir. Giriş ve çorak bir tabiat ile mücadele hususunda, Kayserililer, çok maharet ve earar erükleri ve bunlardan bazısının. ara jerbesttir. nerji göstermişler. balarını satışa çıkadıkları bildirilmektedir. Komedi Fransez artistlerüıden Otomobil altında kalan Şehre dönüyoruz. Proîesör Topnbee, bir grup geliyor Kayserideki eski evleri görmek arzusiıbir tahsildar öldii Şoför Hilmi Soykanın idareçlndekl bir oto Komedi Fransez Tiyatrcsu artistlerinden nu izhar etmişti. Takriten 200250 sene mobil. Kızıltoprakta, Kayışdağı caddesinden bir grup martın ortalarmda şehrimize gele evvel yapılmış, halen ikametgâh olarak geçerken. Üsküdar Belediye Tahsil Şubesi cektir. Françada birer şöhret nlarak tanman kullanılan ve tip itibarile birbirine ben;ahsildarlanndan Hefik Emine çarpmıştır. Jean M2rtinelli, Mari Ventura. Frar.çcis Mor ziyen iki eski Kayseri evini ziyaret etAiır surette yaralanan tahsildsr, az sonra hange, Georges Cou?in de gelecek artistler tik. Evlerin umumi manzarası şudur^ arasında buîunmaktadır. clmüştür. Macera ve zabıta romanlarının en mükemmelini Sir Arthur Conan Doyle'in yazmış olduğu hemen hemen dünyamn her tarafında ittifakla kabul oluıynaktadır. İngiliz muharririnin muhayyilesinden yaratmış olduğu Sherlock Holmes, sadece Conan Doyle'in yaşamış ve kitablarını yazmış olduğu devirde değil, bugün dahi gerçek bir şahsiyet olarak anılmakta, dünyamn her tarafındaki okuyucular, hakikaten yaşanmış maceralarla, hakikaten bütün zekâların üstüne çıkabilecek kudrette ve incelikte bir zekâ ile karşüaştıkları hissinden kendilerini kolay kolay kurtaramamaktadırlar. Sherlock Holmes'in maceraları, bugün fazlasile taammüm etmiş olan zabıta romanları için tesirinden kurtulunması bir hayli müşkül bir örnek olmuş, bu tarzı daneyenler mütema'diyen İngiliz üstadını taklid etmişlerdir. Sherlock Holmes'i muhayyilenin yarattığı bir şahsiyet olarak kabul edenler dahi, polis hafiyesine kitab sahifelerinde hayatiyet veren kimsenin bittabi en az muhayyel kahramanınki kadar kudretli ve ince bir zekâya sahib oîduğundan şüphe etmemışlerdir. Fakat ne garibdir ki bugüne kadar, İngiliz muharririnin hayatmı yazan bir kimse çıkmamıştı. «Bir hırsızı en kolay yakalıyabilecek adam başka bir hırsızdır.» diye bir söz vardır. Gerçekten, nihayet Conan Doyle'in hayatmı tetkik ederek bir kitab mevzuu haline getiren adam da, «Carter Dickson» imzasile zabıta romanları yazan John Dickson Carr olmuştur. Bu yeni biyoğrafide Conan Doyle muhtelif cepheleri, hayret verici bir hayatiyeti olan cazib ve kuvvetli bir şahsiyet olarak canlanmaktadır: Edinburgh'da 1859 da doğmuş olan Conan Doyle fakir bir ressam Halic Fabrika ve Haviızlannda baba ile ömrünü ailesinin asaletini, işler geri kalmış değildir geçmiş satvetini sayıklamakla geçirDünkü sabah reiiklerlmizden birinde, De miş olan bir kadının oğludur. Doyle nizyolları Fabrika ve Havuzlarında yapıl anne iki büklüm çömelmiş tahta simakta olan işlerin son zamanlarda çok ya lerken dahi oğluna: «Kuvvetlinin vaşladığı «Etrüsk» gerrüsinin aylardanberi Zayıflara havnzlarda kaldtğı, ufak bir tamir için ha karşısında korkusuz ol! vuza giren «Hize» gemisindeki iflerin de bir karşı müşfik davran!»; «yüksek, alaydır bir türlü ikmal edilemediği yazıh çak, her smıftan kadma daima asayordu. letle, hürmetle muamele et!» şekYaptığımız tahkikata göre, Halic Fabrika linde büyük büyük nasihatler verve Kavuzlarmda işler son zamanlarda bilâkis szalmıştır. Hattâ bu fabrikalar. Denizyollnrı mekten geri kalmamıştır. Katolik ana babanm oğlu Conan îdarcsi daha fazla iş veremediği takd!rde dısarıdan iş alrr.ak için g?reken tertibatı h\ Doyl da, iştiha bahsinde Balzac'ı da maktadırlar. Bu da Halic fabrücalarımn. aşmış, henüz on, on beş yaşlarında Denizyollarının tamir Isine kSfi gelmeye baş iken diğer üç arkadaşile birlikte, bir [adıklarını göstermektedir. oturuşta: «İki hindiyi. gayetle iri bir »Etrüsk»e gelince: Mı*ır bandıra}! pMehmed AH» gemisi ta ördek, iki piliç, iri bir domuz budu rafır.dan be? ay evvel büyük hasaıa u»ra ile iki iri salam kangalını, yedi kutu tılmış olan fcu gemi, Haîic Fabrika ve Ha sardalye ve bir kutu istakozu, bir vuzlarında kısa bir zamar.da tamir eiilmiş tabak dolusu turta, yedi küçük kave iki ay evvel işletmeye teslim edilmiştir Bu gemi hâlen İzmir postafinı yapmak*?dır. vanoz reçel ile beş şişe nSherrya, beş «Rize> silepi ise son zamarlarda Halic Fab gişe porto, bir şişe klaret şarabmı rika ve Havuzlarına gelmemiştir ve hâlen ve iki şişe ahududu likörünü» hakHalic Fabrikalarında bu tipte bajka bir ge lamışlar, çerez kabilinden de iki kami de mevcud değilcir. Bir müddet evvel var.oz turşu yemişlerdir. hasara ujramış olan «Adana» şilepi de gene Çocukluğunda, Conan Doyle'u yeen kısa zamanda tamir ve bir buçuk ay evgâne yıldıran şey cehennem ateşi vel işletmeye teslim edilmiştir. Refikirnize verilen habertn yanlıs olduğu korkusu olmuştur. Bunun farkına vaanlaşılmaktadır. ran annesi oğluna vücudünü dağlaYalnız son zamanlarda. DenizyoUarı İdare yıcı yün ten fanilâsı giydirmek suBinin. İstinye Dok \e Tarnirhanesine fazla is verdigi, bu yüzden bu fabrikanın fazla yük retile çocuğu yavaş yavaş bu ateş leniiğî görülmektedir. En kifayetli fabrikası korkusundan kurtarmıştır. işsiz dururken. daha az kifayetli bir fabrikasıKüçüklüğündenberi romantik şöna fazla iş vermenin koordinasyon chniyetile valyelik hıkâyelerı ile muhayyilesi telif edilemiyeceği, maamafih bu kusurun beslenen, silâhlara, kılıçlara, palalaGenel Müdürlükte olduğu da böylelikle tera olduğu kadar cinayethikâyelerine barliz etmektcdir. de âdeta aşkla bağlanan Doyle, dokÇakmak ve çakmaktaşı fiatlan tor olmak hevesile 1876 da Edinburgh Tekel Genel Müdürlügü. âdi ambalajh bir Üniversitesine yazılmıştır. Burada kiloluk çakmaktaşlannı 350 kurustan. iyi am Doyle Sherlock Holmes'in yaradılıbalalı taşları da 400 kuruştan satmaya başlamıçtır. Ayrıca, krome, tam ve yarım oto şında en büyük rolü oynarmş olan matik çakmakları da dünden itibaren satışa adamı tanımış, tahsili boyunca Proçıkarmıçtır. Çakmakların satıs fiatı 16 11 fesör Joseph Bell'in tesiri altmda radır. kalmıştır. Gerçekten Bell'in kendisinun ağzının suyu akıyor. Kendisini tammıyanlar, belki de âhım şâhım bir şey zannederler. Meselâ, geniş omuzlu, uzun boylu, edalı hareketli, ho» sohbet. Bir göz süzüşü kadın kaleblerini bin alevli bir cehennem gibi bir anda yakıp tutuşturur, bir duriak büküşü, masum genc kız ruhlarma .hulyalar üşüştürür. Ne münasebet. Sizin gibi, benim gibi alelâde bir erkek. Fakat Kazanova onun yanında zavaîlı bir sabi. Mavi sakal. biçare bir kanaatkâr. VIII inci Henri adeta manastır köşesir.e çekilmiş bir papas. Onunla ancak haremi yüzlerce ve binlerce cariye ile dolmuş, taşmış Osmanlı Padişahlan boy ölçüşebilirlerdiYirminci baharmda iken Alaska'da Hk defa dünya evine girmiş. Kırk yaşında elli üçüncüden ayrılıyor. Aşağı yukan beş ayda fcir kadm. Zaten, Louis Larvier'nin sade izdivac hayatı değil, bütün hayatı, yekdiğerini ler, Stendhal ve diğer birçok şahsiyetler takib eden sayısız maceralarla doludur. yattığı halde, onların mezarlannın zi Çocukluğundanberi değişiklik, heyecan yaretçileri pek azdır. Kalabalık, ekseri ve tehlike için bayılmış, ölrr.üştür. yetle *La Dame aux Camelias> run me Şikagoda orta halli bir silenin müzan başmda toplanmaktadır. Edebiyat tevazi muhitinde yetişmiş olmasma rağtarihinde Kamelyalı Kadın'ın bu mazha men yükselmek hırsı onu küçük yaşmliyeti tek vâkıadır. Kendismi kalemile, da bir hırsız kumpanyaîinm başma gef:rçasile veya çekicile ebedileştiren sa çirdi .Fakat, hissesine düşen haram malnatkârdan ziyade şöhret ka2anmış baş lar bile gözünü doyuramadı. Kalktı, Aka bir roman, tablo veya heykel kahra laskaya gitti ve orada altın p.rayıcılar manı şimdiye kadar görülmemiştir, bel grupuna karıştı. Ne dersir.iz, bahtı da açık gitti. Zengin bir damar ele geçirdi. ki de görü'miyecektir... yirmi yaşmda zengin oldu. İzdivac hu* * * susunda siftahı orada yaptı Bir sene 53 defa evlenen adam geçmeden ajTildı. Henüz kırk yaşmda.. Oldukça da meş Ondan sonra, o şehir senin, bu şehir hur.. Bütün Amerikan dergileri dış ka benim, diyar diyar dolaştı. Her birin'le paklarını onun resmine tahsis etmişler. başka bir kadm aldı. Ker şebri terkeIç sahifelerinde de maceralarına sürun derken zevcesini de orada bırakıycr, lar ayırmışlar. Gündelik gazetelerin mu nikâh yükünü bir kolaymı bularak kalhabirleri peşinde. Kâğıd kalem ellerinde dırıp suimdan atıyordu. nazlana nazlana verdiği demeçleri dikBu kadarı bile ona ağır geldi. Tuttıı. kat ve heyecanla kaydedip duruyorlar dünyamn en kolay, evlenilip boşanılan I Nerede ise, hatıratını yazmaya başlaya şehri Reno'da yerleşti. Kendi rekorunu cak. Bir kaç yüz gazeteye birden satıp, bizzat kendi kırmakla meşgul. En son iki ay içinde milyoner olacak. kaıısı ile 35 gün yaşamış. Şöyle böyle Kim bu kahraman? Ne işler yapmıs? teğenilen bir kıravat veya çorabdan bile Adı Louis Larvier.. Bütün hayatmı göm bu kadar çabuk ayrılmmaz. Bizim Elsk değiştirir gibi, kadm değiştirmekle yüblü. Halid diyeceğim ama, dilim varmıyor. Çünkü o, kadınları dolandırmıgeçirmiş. Bu hafta içinde elli üçüncü karısın yor, kendi dolandırılmaya razı. Yeter dan ayrılıyor. Ama, ne rekor değil mi? ki, baştan atılacak zevce ayrüma işinds Varışma meraklısı Amerikalıl.ınn t«pu »üclük çıkarrp işi dallandırmasm! Conan Doyle ni ziyarete gelen hastalarınm, ağızlarını açmadan kim olduklarmı, ne işle uğraştıklarmı, nereden geldiklerini tahmir! etmek merakı Conan Doyle'u âdeta teshir etmiş, bu merak ileride yarattığı kahramanınm da mümeyyiz vasfı haline girmiştir. Bell, kendisini ziyarete gelen hastayı muayene etmezden evvel meselâj • Bu adam solak bir kunduracıdır. Dikkat ederseniz, pantalonunda kun» duracı taşınm bıraktığı izleri göre« ceksiniz. Gene dikkat ederseniz, pantalonunun sağ tarafı, sol tarafından daha eskidir. Bilirsiniz ki kunduracılar taşlarım, çekiç tutan ellerinin ak< si tarafındaki bacaklarrna yerleştirirler.» şeklinde konuşurmuş. Conan Doyle hocasının «tecrübeli bir göz» tâbirini hiç bir zaman unutmamıştır. Üniversitede müthiş bir boksör, yaman bir güreşçi ve mükemmel bir «•rugby» oyuncusu olarak, şöhret kazandıktan sonra, diplomasım almazdan evvel, gemi cerrahı olarak buz denizinde balık avına çıkan bir gemide staj görmüştür. Bundan sonra küçük bir sahil şehrinde muayenehaneşini açan Doyle, uzun günlerini bir türlü gelmiyen müşterileri beklemekle geçirmiş, bu arada boş vakitlerinde hikâye yazmaya çalışmıştır. Doyle'un kırk yılda bir görünen müşterilerine kapı açan 19 yaşındaki küçük kardeşi Innes bu zorlu günleri hatıra defterinde şöyle anlatmaktadır: «Bu sabah, kahvaltıdan sonra Arthur aşağı inerek, üç gözlü bir adama dair bir hikâye yazmaya başladı. Ben de yukarı katta kalarak, iki dakika içinde insanları aya ulaştıracak bir füzenin plânlarile uğraştım... Sonra birdenbire saat biri çeyrek geçiverdi, yemeği hazırlamak için mecburî mutfağa koştum, topu topu altı taneden ibaret olan son patateslerimizi de suya koydum.n İşte bu sıralarda Conan Doyle, hocasının usulile en ufak delillerden en büyük mânaları çıkaran bir hafiya yaratmayı ve karışık cinayetlerin kör düğümünü bu yolda çizmeyi tasarlamıştır. İlk eserinde evvelâ hafiyesina Sherrinford Holmes ismini vermiş, hikâyeyi anlatan adamı da Ormond. Sacker adile tasarlamıştır. Fakat sonradan eserini nâşire götürmezden evvel hafiyenin ismini Sherlock Holmes'e, diğerini de Dr: John Watson'a değiştirmiştir. Ward, Loche ve Şerikleri Neşriyatevi bu eseri 25 İngiliz lirasına (275) lira) satın almış ve 1887 noelinde neşretmiştir. Hemen tutulan bu eserden sonra Conan Doyle, hayatını kazanmak için devamlı surette yeni Sherlok Holme3 maceraları yazmaya koyulmuştur. Fakat bunlara para kazandırıcı basit eserler gözile bakan Doyle «daha özlü, daha mânalı ve tezli» eserler de yazmaya çalışmış, bunlara bir türlü aynı rağbeti kazandıramamıştır. Sherlock Holmes hikâyelerinden bir hayli para toplamış oîmasına rağmen artık bu tarzda yazmaktan bunalırcasma bıkan Doyle peşini bir türlü bırakmıyan nâşirleri başmdan savmak için akla hayale gelmiyecek derecede yüksek fıatlar istemiş, fakat nâşirlerın her defasında bu muazzam. fiat taleblerini memnuniyetle kabul ettiklerini görerek mecburî yeni yeni Sherlock Holmes hikâyeleri yazmaya devam etmiştir.. Nihayet bir kurtuluş çaresı bulan Doyle «Son mesele» isimli kitabında kahramanını bir şelâle altmda ölüme sevketmek suretile işin içinden çıkıvermiş, daha doğrusu işin içinden çıkıverdiğini sanmıştır. Zira Sherlock Holmes'in ölümü bütün İngiltereyi feci bir darbe tesirile sarsmış, aklı başında olanlar, muhayyel de olsa böyle bir kahramanı ölüme sevkettiğinden dolayı Doyle'a takbih edici şiddetli mek tublar yazmışlar, daha ileri gidenler kollarına, göğüslerine siyah tüller takmak suretile uzun zaman Sherr lock Holmes'in materrnni tutmuşlardır. Nihayet, mecburiyet tahtında Doyle bir kolaymı bulup Sherlock Holmes'i tekrar canlandırmak zorunda kalmıştır. Doyle, gencliğinde evlendiği ilk karısma takdir ve hürmetle bağlanmış olmakla beraber, eşini aşkla sevmemiştir. Evlilik hayatı esnasmda Jean Leckie'ye rastlamış ve ilk nazarda bu kadına âşık olmuştur. Fakst anasından tam bir asalet dersi almış olan Doyle, bu aşkmda tamamile plâtonik kalmış, karısma en ufak bir ihanette dahi, bulunmamış, ancak eşi veremden öldükten sonra, on sene evvel görüp âşık olduğu Jean Leckie ile evlenmiştir. Birinci Cihan Harbinde, bir oğlur.u ve küçük kardeşi Innes'i kaybeden Doyle, hayatınm son devrinde bütün varhğile kendini ispirtizmaya vermiş, ölen karısı, oğlu ve kardeşile temas etmeye çalışmış durmuştur. Nakleden: M. Kenan KAN Oluyvt Toplayan: A. Hidayet Reel bu heyecanlı yaşayış, öte taraftan da tutulduğu «ince hastalık» onu çok hırpalamış, Alphortsir.e, Paris kibsr âlenıinirt ve sanat dün3'asının şımarık bir bebeği iffen, birdenbire terkedilmiş bir hasta olmak bahtsızlığına düşmüş, Madeleine bulvarındaki apartımanında 13 şubat 1847 de üzerinds çok kısa bir saadet de'.Tesi yaşadığı dünyaya. bir riiya hızile geçen maceralı hayatına ebediyen veda etmişür AleXandre Dumas Fi!s. uşradığı acıyı unutmak için aylarca bir köşeye çekilerek, mxuıitir.den uzaklaşmış, en sevdiği dostlarının bile yüzür.ü görmek istememiş. aziz hâtırssile başbaşa kalmayı tercih etmişür. Alphonsine'in hastalığmın ağırlaştığını haber almca hemen Parise koşmuşsa da, onu bir daha canlı olarak göremerrıiş, sncak terekesinin harac mezad satılması muamelesine yetişebi!mif.tir. Romanı okuyanlann malumu olduğu üzere muharririn, «La Dame aux Camelias» romam bu sahnenin tas\Tirile başlar. Dumas Fils, Alphonsine'in terekesinden birçok eşyayı ve bunlar arasında bizzat kend: hediy» etmiş olduğu gerdanlığı da hlhra elarak satm almıştır. Fransu mecmualarından biri, genc ölen bu a * kahramaıuBm vefabnın ü » . Yüz yıldanberi hâtırası genç kalbleri titreten bir aşk kahramanı: Kamelyalı kadm • . L a Dame aux Camelias. adı ile meşhur olan Alphonsine Plessis rinden yüz iki yıl geçmiş olduğu halde, Montmartre'deki mezarmm hergün hâlâ muhtelif içtimaî seviyeye mensub kadın erkek birçok ziyaretçi tarafından. tavaf edilmekte olduğunu kaydeylemekte ve buna aid resimler basmaktadır... İşin garib tarafma bakm ki, aynı mezarlıkta Dumas Fils, Madame Recamier, bestekâr Leo Delibes, Goncurt Kardeş