27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
.^CUMHURÎYET. P' */ Bir dost nasihati / Komplo nıeselesi Mecliste yarın k o n u ş u l a c a k Baştarafı 1 inci sahifede dan Aldoğanın milletvekilliği iokunulmazhğı mevzuu Meclisin Vnıgün tevzi edilen pazartesi gündemtnde yazılı değildi. Aydınlı karma komisyon içtunaına iştirak edecek Karma komisyonun nihaî karara varmak için yapacağı toplantılarda gene hararetli ve heyecanh görüşmeler olacağı sanılıyor. Bu gece, şahsan bize verdiği malumata göre, komplonun muhbiri sayılan Reşad Aydınlı da bu içtimaa iştirake karar vermiştir. Aydınhmn birinci derecede alâkalı olduğu böyle bir iş üzerindeki görüşmelere katılmıması her halde havanın biraz yatışmasını beklediğindendir. General Sadık Aldoğanın dünkü toplantıdaki konuşması üzerine Denizli milletvekilinin de Meclise uğramağa lüzum gördüğü sanılıyor. Aldoğan ileri sürülen iddiaya cevab ılarak Reşad Aydınlı ile böyle bir mevzuda hiç bir konuşması olmadıfı gibi kapısı berkese açık buluan evine Aydmlınm şimdiye kadar ayak basmadığıru beym etmiş, ıburaya gelsin, evime uğradmını huzurunuzda tekrar etsin. Teşriî masuniyetimin refini bizzat kendim istiyeceğim» demiştir. İşte Reşad Aydınlı bu davete icabet lüzumunu duymuş, fakat bu toplulukta ne söyliyeceğini kendisinden şimdiden öğrenmek mümkün olamamıştır. Ancak her hançi bir ihbarda bulunmadığında işin başındanberi şiddetle ısrar ettüjine ;ore, dosyadaki iddiayı teyid maksadını gütmediği tahmin ediliyor. Reşad Aydmlının sözü geçen meşhur plâkın komisyonda dinlenmesini teklif etmesi de mümkündür. Di ğer taraftan, bu takibata sebeb mücerred kendi ihbarı ise, bunu yapmadığı cihetle zan altında bulundurulanların bırakılmasını «olsa olsa bütün husumetin kendisine teveccüh etmesi gerektiğini> söylemiş bulunmaktadır. Bu bakımdan da karma komisyonun önümüzdeki toplantısı hayli meraklı olacakür. Bayarın Savcılığa müracaati Diğer taraftan Demokrat Parti Başkanı Celâl Bayar, bugün Savcılığa bir dilekçe sunarak kendisine atfedilen bazı sözlerin varid olmadığını bildirmiştir. Ba yar, bu sözlerin tanık olarak malumatına müracaat edilen General Kâzım Özalp tarafından bir zühul eseri sarfedildiği mütaleasındadır. Dünkü karma komisyon müzakereleri sırasında okunan ifadenın itiraza uğrıyan kısmı esasen muhtelif gazetelere muhtelif şekillerde aksetmiştir. Kâzım Özalp, Celâl Bayarın kendisine Aydınhmn İzmir dönüşünde suıkasd meselesini anlattığını kaydettikten sonra aralannda vâki olan muhavereyi de ilâveten nakletmiştır. Bu ifadeye göre Celâl Bayar, Sadık Aldoğan hangi bir delil, bir emare mevcud değildir. Ceza usulü kanununun 104 üncü maddesi suçun işlendiğine dair, aleyhte kuvvetli emareler, elde edilmesıni esas tuttuğundan karar usule aykırıdır. İsnad edilen suçun mücerred ağır cezah mevadda taalluk etmesi tevkife sebeb olamaz.» Avukatlar, bilfarz Cumhur Baş kanı hakkında herhangi bir şahsın yetkili bir makama ve meselâ hıyaneti vataniye suçunu ihbar etmesi muvacehesinde böyîe muamelelere tevessül edılmesinin memleketi nerelere sürükliyeceğini kaydederek, bundan da •sarfınazar bizzat muhbirin ihbarı inkâr ettiğ:ni öne sürmüşlerdir. Müdafaa vekillerine göre, «Reşad Aydmlının ihbarı mevcud olsa bile bunun kuvvetli bir emare sayılamıyacağı bedihidir.» Aramalarda ele geçen evrak Diğer taraftan aramalarda ele geçen evraktan bu tahkikatla ilgili olma*dığı anlaşılan kısım, sahiblerine iade edilmektedir. Bu arada Fuad Arnanın not defteri de geri verilmişt r. Mıllet Partisi çevrelerine gelince, durumun vuzuha doğru gittiği kanaati ileri sürülüyor. Olayların bundan sonraki gelişmesi bu çevrelere göre, daha meraklı bir hal alacaktır. Rlekki Said ESEN Hazırlama komisyonunun faaliycti Ankara, 19 (a.a.) Afyon milletvekili General Sadık Aldoğanın milletvekilliği dokunulmazhğının kaldırılması işini tetkik eden hazırlama komisyonu bugün bir karara varamamıştır. Komisyon, yarm da müzakerelerine devam edecektir. tnerika ve Kanadayı ziyaretten sonra Londraya da uğrayarak Mısırdan geçen Hiadistan Başbakanı sayın Pandit Nehru, kendisini taşıyan uçağın Kahire hava alamnda verdiği mola sırasmda Mısır gazetecilerile konuşmuş ve Elmısri muhabirine bir demec venniştir. Bu demecde Arablar arasında bir müşterek güven kurmak meselesi de bahis mevzuu olmuş ve Pandit Nehrn, sorulan suale karşı şu ccvabı venniştir: « Müşterek güven, kuvvet ve bağımsızlık bakunından birbirine eşit devlctler arasında olur. Yoksa bir kısmı kuvvetli, bir kısmı zayıf, bir kısmı müstakil, bir kısmı hâlâ işgal altında olan memleketler arasında yapılmaz. Çünkü o zaman kuvvetli olan, zayıf olanın mcsuliyetini de yüklenmis olur. Sonra Arab ordulannın bir kısmı, henüz yabancı ellerdedir. Bu da müşterek ffüven projesinin ilerlemesine enjrel olacaktır. Ümidim bazı Arab devletlerinin hümyet ve istiklâlini kazanmak için çalışması ve sömürg«cilerle mücadele etmesidir. Bugün gerek Mısırın, gerek herhangi bir Arab memlekctinin, İsrail yüzünden karşılaştığı bir tehlike yoktur. Daha sonra Arab devletlerl, müşterek düşmanla harbetmek üzere birleşebilir. Şuna eminim ki bu müşterek güven müflis bir adamın bir zengin adamla birleşerek bUtün paralarmı bir uğurda harcetmek üzere anlaşmalanna benzer. Bunun neticesi ise besbellidir ve izaha muhtac değildir.» Saym Nehru'nun Arab Birliği ve Arablararası müşterek güven kurmak hakkindaki mütalealan bu merkezdedir. Nehru, bu demecile Arablan her feyden evvel, hürriyet ve isüklâllerini kurtarmağa davet, sonra da müşterek güven kurmayı düşünmelerini tavsiye etmektedir. Çünkü, Nehru'ya göre, ki hakikat de bu merkezdedir Arab ordulanmn bir kısmı hâlâ yabancıların elindedir. Ve bu durum müşterek hir güv?n kurmağa elverişli değildir. Onun için evvelâ bir sömürge olmaktan kurtu'mak ve tam bağımsızlık sahibi olmak icab eder. Sonra da daha başka işlerle meşgu) olmak mümkündür. İsrailin Arab âlemi için bir tehlike teşkil edip etmediği hakkında Nehru'nun mütaleası solayısile bir sey söylemek istemeyiz. Çünkü İsrailin genişlemek siyasetini takib edip etmedijpni bilmiyoruz. Fakat yalnız şunu söylemek istcriz ki biz, Filistin harbi muvaffakıyetsizlikle neticelendiğine göre stılhu kurmak en doğru harekettir, dediğimiz zaman bazı Arab kardeşlerimiz kızmışlar ve ileri geri sözler söylemişlerdi. Saym Nehru'nun bu beyanatmı da nasıl karşılayacaklarını Allah bilir. Fakat muhakkak ki Arablar içinde hakikati tnüdrik olanlar, Nehru'nun bu sözlerini dikkat ve ehemmiyetle karşılayacaklar ve ona göre harcket edeceklerdir. Nehru'nun bu beyanah, kendisinin. göz kamaştırıcı gbsterişlere değil, fakat sağlam 15lere, hakik ve ciddî mücahedelere, gerçekleştirilmiş gayelere değer verdiğini belirtmektedir. Hindistanı istiklâline kavuşturmak gibi pek büyük bir tarihî muvaffakıyeti başarmağa en büyük yardımı göstermiş olan çok kıymetli bir adanun bu güzide vasıflan haiz olmasını çok görmemfk icab eder. Sayın Nehru tarafından verilen nasihat budur. Onun nasıl karşılanacağını da hâdiseler gösterecektir. Ömer Rıza DOĞRUL Baştarafı 1 inci sahifede Bu suretle ne Yugoslavların Moskovada ve ne de Rusların Belgradda işlerini takib edecek diplomatları kalmamaktadır. Yugoslavya Rusya ile nıünascbctlerini kesecek Belgrad, 19 (a.a.) Bugün kendisine sorulan bir suali cevablandıran Yugoslav İstihbarat Bakanhğı sözcüsü, Yugoslavyanın oldukça yakın bir gelecekte Sözlerbnizi bitirmeden önce bir Sovyet Rusya ile münasebetlerini kesmek niyetinde olduğunu noktaya daha dokunahm: Türk milletinin hizmetinde çalışan radyolasöylemiştir. rınıız. devrim prensiplerine sıkı sıkıya bağlı kalmak zonında oldt'klarını bir an nnurmamalıdtrlar. Ülkiimiiz. Atatürk Türkiye«ini kuvvetlendirmektir. Çoğiınluâıın hoşuna girmek kaygısma kendimİ7İ kap Baştarafı 1 inci sahifede tırmaya hakkımız yoktur. Bir defa tevkif edilmiştir. o yolu tuttuk mıı, tehlikeli bir şePolonya hükumeti bu memurun kilde gerilememiz ihtimaM uhıkta casusluk yaptığını iddia etmiş ve belirir. Ta"rı esirgesin. hele yokııs Frar.sız hükumetine bir nota ver aşağı bir kaymaya baEİarsak, sonra nerede durpraçımızı kim^e hemiştir. Fransanm Varşovadaki büyük el sablayamaz. Onun irin, devrim çisi de bu hareketi şiddetle protes prensiplerinden aynhnamavı radyo politikamızın temeli saymalıyız. Bu to noktaları böylece açıkladıktan sonMillî Kütüphaneye yapıla ra, İ^tanbul radyosuna başarılar dileriz. cak kitab bağı§ları Sovyet Yugoslav gerginliği Başmakaleden devam değUdirler; bundan ötürü de parti propagandası yapmamahdırlar. Millî bbrlik dediğimiz güzel manzara gündelik parti çattşmalarmın çok üs tünde kurtılur ve ancak orada gerçek vasfını bulıır. Vatandaşlan mutlaka ikridar partisi gibi düşünmege zorlamak ve bunun için de yapmacık propaganda oyunlanna başvurmak, vatandaşlar arasında duygu beraberliğini kuvvetlendirmez, tersine zayıflatır. Sosyal kesafet dediğimiz o birlikte yaşamanm kaynağını tarihimizde, edebiyatımızda, halk sanatlarımızda, bir kelime ile kültürümüzde arayacağız. Bir politikacmın nutkunu övmekle, hattâ o polirikacı hesabma hiç bir miisbet neticeve varamayız. Fakat yanık sesli bir halk türküsünün kucağında bütün Türklerin aynı heyecanı duyacaklanndan şüphe edebilir miyiz? İkinci ses Istanbul Radyosu dün Haf tada Bir | aksam restnen açıldı Hiinere hürmet Baştarafı 1 inci tahifede radyo yardımcı olacağı gibi, fikir alanındaki gelişmelerde de radyomm büyük hizmeti olacakür. Bütün medenî memleketleri gözönüno alarak, verici radyo postalarile, alıcı radyo cihazlarmın yurdumuzda çoğalmasmı gerçekleştirecek her teşebbüs, millf radyo hizmetlerimizi memlekete daha verimli kılacakür. Onun içindir ki, vatanımızın çeşidli bölgelerine yeniden radyo postalan kurulmasını ve günün bu en medenî ifade vasıtasından gereği gibi faj'dalarulmasını temenni ederken, fikir ve teknik dünyamıza yeni doğan İstanbul radyosuna başarılar dilerim.» Bundan sonra, Basm Yaym ve Turizm Umum Müdürü Ahmed Şükrü Esmer, yeni radyo merkezinin çahşması hakkında bir konuşma yapmış, müteakıben İstanbul Radyosu faaliyete başlamıştır. Dünkü toplantı Radyonun normal programlarla çahşmağa başlaması münasebetile, dün, saat 17 de İstanbul Radyo binasmda BasınYayın ve Turizm Umum Müdürü Ahmed Şükrü Esmer tarafından bir toplanü tertib edilmiştir. Bu törende Vali ve Belediye Reis muavinleri, istanbul Universitesi Rektörü Ord. Prof. Dr. Ömer Celâl Sarç, Teknik Üniversite Rektörü Prof. Hulki Erem, Radyo Müdürü Hasan Refik Ertuğ, yerli ve yabancı basın temsildleri hazır bulunmuslardır. Misafirleri, Umum Müdür Şükrü Esmerle Radyo Müdürü Hasan Refik Ertuğ ve Cemal Reşid Rey karşılamışlar ve hoş geldiniz demişlerdir. Saat 17 de, toplanüyı blr hitabe Ue açan Ahmed Şükrü Esmer, memleketimizde radyo çalışmalarına aid özlü izahat verdikten sonra, ezcümle demiştir ki: « Bu yıhn haziran aymda gene Bakanlıklararası bir heyet tarafından muayene tecrübeleri ve muvakkat kabuıü yapılan İstanbul Radyosu, eylul 1949 basındanberi, günde vasatî 4,5 saat üzerinden tecrübe yayımı yapmaktadır. Günlük normal yayımlann başlamasile beraber bu miktar da tabiatile artacaktır. Görülüyor ki, bir yandan millî postalarımızın adedi artmış, diğer yandan millî radyolarımızın kilovat gücü 120 den 270 e çıkmıştır. Çok geniş ve arızalı bir satha malik olan memleketimizi, radyo yayımlarile gereği gibi besleyebilmek için, bölge postalan adedini şüphesiz çoğaltmak lâzımdır. Bununla beraber şimdilik yüksek güç teki iki millî 2pstayı her bakımdan vatandaş hizmetine faydalı kılacak durumdayız.» Ahmed Şükrü Esmerin hitabesinden sonra misafirler binayı gezmişler ve hazırlanan büfede ağırlanmışlardır. Yazan: Fahri Celâl Naima'nın kaydettiğine g5r«, Kanunî Sultan Süleyman: Bize avampesend hüner lâzımdır, yoksa havaspesend hünerin elinda bir isteklisi bulunmaz derrais. Realist bir padişah sözü ki yerindedir. Puhaçacılıktan milyoner olup, lokanta işleterek alyon kesilenler için bize ne söz düşer. Buna harcıâlem hüner derler. Yoksa Alfieri ne derse desin, çünkü sözleri düpedüz ayıbdrr. Havaspesend hüner sahibi olduğu için «Dokuz eflâke istiğna ururken dokuz akçeye kanaat getiren» zatıâliye dil uzatmak halden anlamamak demektlr. Hai vaspesend sanatin sahibi mağruran'e ölsün mü? Fakat ölmezliİB sade onun sanati içindir: Hakiyr bakma bana, kimseden sağınma kimem, Fakiyri padişehasa, gedayt mtthtcscmeroSirişk tahtt revandır bana ve ah âlem, Cefa vu c*vr~müelül&z\m, belâ vü derdü haaem, diye diye Fuzulî, kemerini her gün biraz daha sıkarak, midecağızı ile değil, hayallerlle doldu, Flobert'e beş on kuruş ayhk nafaka bağlatabilmek İçin neler çekildi. Demek Fransada da is bu kertede. Meselenin tlcaret tarafına el vurmayı bilmiyen her yerda avucunu yalamağa hazır olmalıdır. Baksanıza Halid Ziyaya.^ Kitablanmrun getirdiği ile btt elbise bile diktirememis. Ama Greta Garbo bir g5x füzmesile yarım milyon mektub alır. Robert Taylor'u banyoda gör mek için bütün kadınlar sinemaya koşar. ya... Bu böyle ise.., Beri tarafta Burhanı Katı' mütercimi, ki bu zat gelmeıeydl şimdi bizim düşünmemlze bila imkân yoktu, Asım Molla: Hlg bir akşam olmamıstır ki bir lokma ekmeği nereden bulacağımı düşünmiyeyim... diye sızlanır. Ebu İsmegil Abdullah El En« sarî: Bir okka ekmek bir parays idi, ben gene onu bulamaz lspenah yerdim, diyor. Demek şu ıspanak o zaman da zerzavatların en aşağısı imiş. Geçen gün bir ihtiyar profesörü pek perişan gördüm. O kadar ki ismini yazmaya hâyâ edlyorum, güç yürüyordu. Kıyafetl kötü idi, evet Feyzullah EfendJ kütüphanesi de dışarıdan gösterişsizdi, fakat içine girmiyen bihnez, içinde donanma vardı, üstadın gözleri görmüyordu. Eh o gözler ne kadar çok yorulmug; yorduruhnuştu. Elbet o kadar okumaya ne dayanır? Fatih İstanbula girdiğl demlerde cuma namazım Ayasofyada kılarmış. Asker ve kumandan lar kıhçla namaza gelirlermis. Fakat bir türlü iç ezan okunamazmı?. Sebebi de Molla Hüsrev, dürer ve gurer sahibi, dalma geç kahrmış. O gehneden da Fatih de dahil, kimsenin zehred yokmuş ki namaza kalksın. Ama bu geç gelişlerin sebebi bekletmek, öyle mühim bir cemaatl bekletmek arzusu değildir, çünkü Molla Husrev inmelidir. Ancak çoluğu çocugu abdest verip koçuya bindirmektedir. Neden sonra üstad ayağını sürükllyerek: içeri girince bütün saflar gürrr!.. diye, kılıç şakırtıları arasında yeB yerinden oynarmıj. Tevekkeli o zamanlar dhanj zapteder değihnişiz!... Yarşova ile Parıs arasında bir hâdise Millî Kütüphaneye vatandaşlar tarafından yapılan kitab bağışlarının sühuletle sevkini temin için, Bakanlık, M.llî Eğitim Müdürlüklerine bir tamim yapmıştır. Badema, bağışta bulunan vatandaşlar bu kitabları Milli Eğitim Müdürlüklerine vereceklerdir. Bu suretle kitablar bu kanaldan daha kolay bir şekilde Kütüphaneye gönderilmiş olacaktır. VADTR NADt Tekaüds sevkeıfilecek memurlar Makineli yol inşaatı Ankara, 19 (a.a.) 16 kasımda, Bayındırlık Bakanlığmda baş lamış olan makine şefleri toplantısı 4 gün devam etmiş ve bugün bitmiştir. Bu toplantılarda, Marshall yar dımı mucibince gönderilen yol makineleri ile bir kat daha canlanmış olan makineli yol inşaatına dair önemli kararlar alınmıştır. Bayındırlık Bakanhğı, iki yıldanberi eîe almış olduğu makineli yol inşaatı davasını günden güne daha teşkilâtlandırmaktadır. Halen makine işlerini, makine şubesi ve yol bölgeleri makine şeflikleri idare etmektedir Son toplantıda alınmış olan kararlar makineli yol inşaatı alamnda büyük çapta gelişmeler sağlıyacak mahiyettedir. Rusyada temizlenen generaller Londra 19 (Nafen) Rusyadan son gelen haberlere göre, askerî şefler arasında yeni bir temizlik hareketl başlamıştır. Komünist Par tisinin bütün idareyi eline alabilmek maksadile başkaklıran bazı mareşal ve generalleri ortadan kaldırmaya karar verdiği ve birden temizlik hareketine giriştiği zannedilmektedir. Şimdiki halde temizliğin yalnız hava kuvvetlerine mensub subaylar arasında yapıldığı fakat sonradan bunun kara ve deniz kuvvetleri subaylarına da sirayet edcceği tahmin edilmektedir. Rusya ile îsrail arasında yeni bir mesele Telâviv 19 (a.a) İsraildeki Rus ortodoks küisesinin ve ortodoks cemiyetinin 30.000,000 dolar kıymetinde tahmin edilen mallarının iadesini istiyen Rus teklifi ile ortaya atılan mesele, Telâvivdeki Rus büyük elçisi ile İsrail Dış İşleri Bakanlıijının doğu Avrupa işlerile görevli dairesi arasmdaki müzakerelere mevzu teşMl etmiştirBildirildiğine göre, İsrail, Rus büyük elçiliğine, bu malların. hakikî sahibi haklarını Ispat edinciye kadar, İsrailin kontrolu altında kalacağını haber vermiştir. Rusya, Ortadoğuda büyük bir köprübaşı elde etanek maksadile bu kilise ile yakından ilgilenmektedir. Uzak Doğudaki Amerikan diplomatları da toplanıyor Washington 18 (Usis) Beyaz Saraydan bildirildiğine göre, fevkalâde elçi Philip C. Jessup, ocak ayınm sonlarında Doğu Asya ve Uzak Doğudaki Amerikan elçilerile Uzak Doğu meseleleri etrafında müzakerelerde bulunmak üzere, Bankok'a gidecektir. Bctftaraft 1 inci sahifede dir. Bir çok dairelerde 1 Ocakta tatbikına başlanacak olan EfnekUlik zamlarından istüade edebilmeleri için bu kabil memurlarm tekaüdlük muameleleri geciktirilmişti. Şimdi Yılbaşı yaklaş+ığrndan bunların listelerinin hazırlanmasına başlanrrıçür. Bu suretle tekaüdlüğe sevk edileceklerin sayısı Belediyede 45 kadardır. Vilâyet ve diğer dairelerde ise tetkikler devam etmektedir, Ayrıca Bakanlıklar da kendi memurları arasında listeler hazırlamaktadırlar. Ordu subaylan arasmda da bu müddeti dolduranlardan bir kısmının tekaüd edilecekleri beyan edilmektedir. Bıından başka yirmi beş seneyi dolduran her memur kendi arzıısile tekaüdlüğünü istiyebilecektir. Şimdiki halde tekaüd edileceklerin yerlerine başkalannm tayin edilmiyeceğine dair bir kayıd yoksa da hükumetin tasarruf maksadile 1350 bütçesine böyle bir kayıd koyacağı ve tekaüd edilenlerin yerlerine yer.i'erinin alınmıyacağı söylerunektedir. Baştarafı 1 inci sahifede şmdan evvel, askerî yardun bahsinde vanlabilecek kararları açıklayan müşterek bir tebliğin yayınlanması muhtemeldir. Truman'rn ileri gelen askerî mü şavirlerinden biri şunları söylemlştir: « Şah, istediğinl biliyor; arzularmı mümkün mertebe karşılamak hususunda hükumst çevrelerinde kuvvetli bir cereyan mevcuddur.> Amerikalı komutanlar, Şahm genel kurmay şeflerile teferrüatlı stratejik ve taktik meseleleri görüştüğiinü, bu konudaki esaslı malumatınrn üzerlerinde tesir brraktığını söylemişlerdir. Irana Amerikan Belediye zabıtası için yardımı artfırılacak bir mekteb açılacak Nihad Erim, Enternasyonal Diplomasî Cemiyeti azası oldu Ankara 19 (a.a.) Milletlerarası âlemde tanınmış bir ilim ve diplomasi cemiyeti olan ve dyeleri arasında dünyaea şöhret kazanmış bir çok diplomat, devl»t adamı ve hukukçu bulunan «Academie Diplomatique İnternationale» in daiml Genel Sekreteri tarafından Prof. Nihad Erime yazılan bir mektubla Fethi Okyann vefatile açılan asîl üyeliğe kendisinin seçildiği bildlrUmiştir. ve Osman Bölükbaşının böyle bir işe girişmelerine ihtimal vermemekle beraber, Fuad Arnanın bol para harcamasından bahisle ve eğer Gizli Emniyete mensub değilse durumunu şüpheli görmüştür. Gene bu vesile ile, Deaıokrat Parti Başkanının komüfıistlik tahrikâtile alâkalı mütalealan da bahse karıştırılmıştır. İşte Bayar, bu söylentiler üzerine bugün Savcılığa gönderdiği dilekçede Fuad Arna ile iki arkadaşının şahıslarına aid olarak kendisine atfedilen sözlerin zühul eseri olarak hakikatten uKeşanın kurtuluş günü zaklaştığım bildirmiş ve bu kısa muhaverenin nasıl cereyan etKeşan 19 (a.a.) Keşan bugün tiğini anlatmıştir. kurtuluşunun 27 nci yıldönümüııü Avukatlar tuhıklnnn tahliyesini büyük tezahüratla kutlamıştır. istediler Bu ihbardan dolayı, tevkiflerine lüzum görülen Fuad Arna ile Osman Bölükbaşının müdafaa vekilleri Nihad Akpınar ve Nureddin Ardıçoğlu, bugün Sulh Ceza Yargıçlığma başvurarak müekkıllerinin tahliyesini istemişlerdir. Sundukları dilekçeye göre «Gerek Arna, gerek Bülükbaşı vuku bulduğu beyan edilen bir ihbara dayanılarak tevkif ve ihtilâttan men edilmişlerdir. Tev kifin yegâne mucib sebebi, Denizli milletvekili Reşad Aydınhmn ihbarıdır. Bundan gayri her Sağır ve dilsiz doğan bir Ispanyol dükü 4 lisan öğrendi Yüksek Sağlık Şurasî çahşmalanna son verdi Baştarafı 1 inci sahifede yağ, et, sebze ve kuru sebzeler mevzuu üzerinde müsbet kararlara vardîk. Müstahsil ile müstehlik arasında bir kaç elin işe kanşarak fiatlan pahahlaştırmaması için malı müstahsiîden satış kooperatifine intikal ettirmek ve açacağımız yeni yardımcı hallerle vatandaşa ucuz sebze yetiştirmek bas emelimizdir. Buralarda yağ, kuru sebze de saülacakür. İkinci sağlık cephesi flzerüıde Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanmış olan (gıda maddelerini ve umuml sıhhati ilgilendiren nizamname) tasarısını aldım. Bunun üzerinde Sağlık Şurası üyeleri ve ünlversite hijyen profesörleri etüdlerini yaparak fikirlerini söyleyeceklerdir. Ben de belediye cephesinden tetkikini yaptıracağım.» İstanbulun 500 üncü kutlama yılı bir devlet, hükumet işi olarak ele alınmış bulunuyor. Dünya tarihinde çağ değiştiren bir hâdise memleket çapmda kutlanırken her Bakanlık kendi zaviyesinden bu tören için lüzumlu onarım ve kurmayı yapacaktır. Bu arada Fatih medreseleri tamir edileceği gibi Fatihin heykelinin ve Rumallhisannm da yapüması mümkün onanmlar üzerinde gerekli incelemelerl derhal yaptıraeağrm. İstanbulda Belediye suçlanru muhakeme için ayn bir mahkeme kurulacaktır.» Londra 19 (AP.) Müteveffa İspanya Kralı Alfonso'nun ikinci oğlu, Dük Jaime de Bourbon, 41 yıl müddetle anadan doğma bir sağır ve dilsizin hayatını sürdükten Antalya milletvekili Numan sonra, 4 dilde konuşmasını öğrenmi'jtir. Bir metre 80 boyundaki yaAksoy vefat etti kışıklı Düke, adını açıklamak isteAnkara 19 (Telefonla) Tees mediği bir İtalyan profesörü konuşsürle haber aldığımıza göre. An mayı öğretmiştir. Şimdi Dük Jaime talya milletvekili Numan Aksoy eağırlığınm da izale edilebileceğini ummaktadır. kalb sektesinden vefat etmiştir. Bernard Baruch'un serveti Bursa C.H.P. merkez ilçe kongresi Bursa, 19 (Telefonla) Bursa C.H.P. merkez ilçe kongresi bugün saat 15 de yapılmıştır. Kongrede orman kanunu, yol meseleleri, tapu işleri hakkında şiddetli tenkidler olmuştur. Tenkidlere Bölge Başkanı ve Belediye Reisi tarafından cevablar verilmiştir. Seçim esnasrnda bazı tartışmalar olmuş ve kongre geç vakit sona ermiştır. Cumhuriyet'in Edebî Bomanı: New York 19 (a.a) 79 yaşuıdaki Amerikan Devlet adamı ve maliyecisi Bernard Baruch, ölümünden sonra servetinin büyük bir kısmmm Baruch fizik tababeti cemiyetine verileceğini beyan etmişZeytincilik kanun tasansı tir. V7all Street'teki meslekda?lanAnkara, 19 (a.a.) 14 kasımda açılmış bulunan birinci Zey nrn tahminlerine göre, Baruch'un tincilik Kongresi Tarım Baka serveti 30 milyon dolar kadardır. nmın bir konuşmasile sona er Rusya Birleşmiş Milletlerde miştir. Kongrede zeytincilik kaKızıl Çini destekliyecek nun tasansı üzerinde konuşulmuş ve bazı dilekler ileri sürülMoskova, 19 (A.P.) Moskomüştür. vadaki yabancı diplomatlar, Sov Bundan sonra zeytincilik ka yetler Birliğinin, komünist Çin nun tasansma son şeklini ver Cumhuriyeti tarafından Birleşmek üzere mütehassıs ve bazı miş Milletler Teşkilâtında tam delegelerden bir heyet seçibniş teşekküllü temsilcii heyet butir. lundurmak hususunda ileri süHeyet, pazartesiden itibaren rülen talebi kuvvetle destekliyeceği kanaatindedirler. çalışmabrma başhyacaktır. « Vay, A. W.!» diye seslendi. «Corbett'ten bahsediyoruz. Mahvoldu, değil mi? Sen ne dersin?» « Ben zaten onun kazanabileceğine hiç bir zaman ihtimal vermemişimdir. Alelâde bir reklâm memuru, hattâ bu işi bile becerecek kadar kurnaz değil.» « Şu Ferguson denen herifî kulübe getirmese ne. iyi olurdu! Aramızda bulunmaya lâyık biri değil. Meseleyi gelecek toplantıda ortaya atsana A. W.?» Huysmans: « Atacağım,. dedi ve yürüdü. Şimdi biraz ferahlamışü. Hattâ kendisini o kadar iyi hissediyordu ki bir iki dakika sonra, Dale Corbett'le şu Ferguson denilen herifin alçak sesle fakat hararetle münakaşaya daldıklan köşeye gitti. Ortalarındaki ufak masanın önün de durarak: « Merhaba,» dedi. Corbett dönüp baktı. Ferguson da, bu kuvvetli muhalife karşı duyduğu hurmetten dolayı, sıcacık msşin koltuktan hafifçe bir doğruldu. Corbett: « Vay, sen misin!» dedi. Fakat sesinde heyecan ve sevince alâmet sayılabilecek his bir f«y yoktu. Huysmans, tok Hr sesle ve yapmacık bir alaylı tavırla: €Herald'ın sana hücumunu okuyunca üzüldüm doğrusu,» dedi. «Bizim Star Tribune insanın nazik noktalanna vurmaz, buau kabul ©tmen lâznn. A Ankara, 19 (a.a.) 17 kasım 1949 tarihinde gündemindeki konulan incelemeğe başlamış olan Yüksek Sağlık Şurası bugün do Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Dr. Kemalî Bayizitin başkanlığında toplanmış ve 1949 yılı başından şimdiye kadar yurdumuzda görülen bulaşıcı ve sosyal hastalıklar durumu ile doğu kalkınması sağlık ekiplerinin çalışmalarına aid raporları inceliyerek bu hususta alınmış olan büYarınki Meclis gündeminde tün tedbirleri ve yapılmış buluiki sözlü soru var nan mesaiyi yerinde ve takdirle çalısmalarına SOD Ankara 19 (Telefonla) Mec karşılıyarak lisin pazartesi gündeminde iki vermiştir. sözlü soru vardır. Ziya CezaroğGülhane Askerî Tatbikat lu, kurakhk yüzünden hayvanlarını yok pahasına satmakta oOkulu lan çiftçilerin durumuna dair EAnkara 19 (a.a.) Gülhane A*konomi ve Ticaret Bakanmdan kerl Tatbikat Okulunun İstanbula Sinan Tekelioğlu, deniz gedikh nakledileceği hakkında muhtelil subaylarınm ayhk ve terfi du vasıtalarla nejriyat yapümışttr. Orumları hakkında Millî Savun kulun nakll hakkında ahnmış bir ma Bakanmdan izahat istemij karar ohnadığı ögrenilmiştir. lerdir. Amerikada denizalfı komandoları Baştarafı 1 inci sahifede Denizin altından yüzerek gelip sahile çıkan bu komandolar yolun açık olduğunu büdirdikten sonra silâhendaz çıkarmalan başlamıştır. Bu manevralara 11.000 silâhendaz ve 40 harb gemisi istirak etmistir. Bursada yakalanan esrar kaçakçılan Bursa, 19 (Telefonla) Şehrimiz zabıtası bugün esrar kaçakçılığı yapan bir gebekeyi yakalamağa muvaffaık olmugtur. Mustafa İşbitiren, Ali Rıza Akyürek, Ismail Danço ve Tahsin Açıkyüzlü adındaki şebeke efradı hakkında takibata girişilmis ve külliyetli miktarda esrar ele geçirilmiştir. TEŞEKKÜR Çok sevglll ablam ' NAHİDE CANER'in Atatürkün muvakkat kabrini ziyaret Ankara 19 (aa.) Türkiye Milll Talebe federasyonu üyeleri bugün toplu bir halde Atatürkün muvakkat kabrini ziyaret edere!c bir buket koymuş ve tazim duruşunda bulunmuşlardır. ma, aldırma; ben eski gazeteciyim, bilirim: Sabah olsun, ahali bu akşam okuduklarım unurur gider.» Dale Corbett, tatlı bir sesle: « Şu akşam paçavralannın yazdıklarına kulak mı asıyorum saruyorsun yoksa?» dedi. «Tabiî, bu sahada seninle yanş edemem. Bilmem, romanrik bir adam, tarihin en büyük âşıklarından biri sayılmak insana ne gibi bir his veriyor acaba? Yoksa Evening Post'u görmediniz mi?» Huysmans, yazıhanesinden vaktinden evvel kaçtığı için, Evening Post'u görmemişti. Corbett ceketlnin göğsündeki cebinden sıkı sık katlanmış bir' gazeteyi büyük bir tehalükle çıkardı ve hemep açtu Huysmans, onun bu heyecanını görünce ter dökmeye başlamışü. Gözüne iki sahifenin büyük bir kısmıru kaplayan bir alay fotograf ilişti. Bunlan gayet bulanık bir şekilde gördü. Fakat basına kötü bir şeyln gelmek üzere olduğunu anlamıjtı. Büyük bir gayret sarfederek gülümsemeye muvaffak oldu: € Gördüm, tabil, görmez olur muyum! Çok hoş, değü mi?» Bu kelimeler ağzından bir mınltı halinde çıkmışb. Ne söyledlğinin rarkında değildL Gazete birdenbire takrar katlanmış ve âdeta bir hokkabaz hilesile, eline ruruştuıulmuşru. Dale Corbett'e karşı muzafferane bir faücom olarak basiayaa bare lümanlar Blrliği Ba^kanı Halifc teşler içinde düsmüstür. Pilot ölUzzaman, beraberinde Pakistanm mus, «vin içinde bulunan bes kişi ÖLÜM Ankara elçisi Miyan Beşir Ahmed de yaralanmıştrr. Htısçuklu Hacıdare ahfadmdan merve Pakistan basın ataşesi olduğu hum Basra vergl müdürü Yajar bey halde bu sabahki ekspresle {ehri Doğu Aknanyada Sovyet leflkası, maarli ailesinln kıdemll mize gelmiştir. hadlmlerlnden Makbule Tınaz, Kıymet kamplan Berlln 19 (a.a) Unlted Press: keti, bu bir kişilik ordunun utan Sovyet aleyhtan «Zulme karşı müdıncı bir hezimetile nihayetlencadele teşkilâtmdan» bildirildiğine mişti. göre Doğu Almanyadaki en geniş Huysmans'ın koltuğu artıfc boüç Sovyet temerküz kampmda 36 şalmışü ve onu yumuıak kollarile karşıladı. Önüne bir bol gehniş, bin ida bulunmaktadiT. Bunlardan ağzma bir yaprak sigarası konulup 20 bini 10 ilâ 25 sene ağrr hapis yakıhnıştı. Lâmbayı kendinden ta cezasma mahkum edilmiş olanlarrafa çevirdi, koltuğu arkasını sa dır. Esldden Nazilerln emrtraîe olan londan tarafa verecek şekilde döndürdü. Bu suretle, kendisine nis bu üç temerküz kampı: Buchenbeten emin ve herkesten uzak bir wald, Sachseniıausen ve Bautzen'köşe teşkil etmiş oluyordu. Gözlü dir. ğünü takü ve bu düşman gazetenin iki sahifesine bakmak cesareYunan başbalerininin tini nihayet gösterdL Resimler ilk bakışta aile albümfl gibi pek tatsız şehrimizde vereceği resital şeylere benziyordu. Bunlar «hayaBir müddettenberl memleketitındaki erkekler» başîığı alünda top mizde bulunan Atina Devlet Opelanmış bir takım fotograflardı ki rası başbaîerini Tatiana Varoniti birbirlerinden son derece farklı bu ayın 23 ünde çehrimizde bir tipler olan bu erkeklerin resimleri dans resitali vere^ektir. kötü bir zevkle hazırlanmış bh" koBu münasebetle Cemal Reşid leksiyonu andmyordu. Gene, orta yajlı, ihtiyar erkekler. Kimisi na Rey de, bestelediği zeybeği ilk defa rin ve yakıjıkh, kimisi çişman ve olarak bu resitalde bizzat çalacaktır. ihtimal ki rengin. Kimisi haydud Imralıya haftada iki kıhklı, kimisi kaldınm mühendlvapur sef eri sine benziyordu, yalnız bir, iki tanesinde kibar bir adam hall varAdalet Bakanhğınm gördüğü dı. lüzum üzerine haftada bir defa ' Pek demokrafça hazırlansnj bir tmralı adasına yapılan seferlekoleksiyon olduğu muhakkakü; rin ikiye çıkarıldığı Devlet Deztra, gerek çehreleri, gerek isimle nizyollan Idaresinden bildlrilrinden anlaşıldığı gibi, Amerika mlştir. Bu suretle persembe günlısı da vardı, İrlandalısı da, Yahu leri Mudanya seferini yapan vadisi de, Cenubî Amerikalısı da. İki, pur gidiş ve dönüşte ve cumarüç tanesi de orta Avrupa tipindey tesi günleri de yalnız gidig sefe uzun zamandanberf çektlgl müzmln bademdk üöhabmdan yatmıs olduju CerTahpaja hastan«lnde yakından ilgl görteren Sayın Baçheklm Dr. Esad Durusoy'a, amellyatı bizzat rouvaffakıyetle yapan mezkur hastanc lculak burun bogaz mütehassıa Sayın Dok« tor Operatör Ziyaeddin Maktav lla aslstanlan Dr. Hasan Gürkan ve Dr. Kaşld Tanala. samiml ltina ve yardımBir uçak kazasî Pakistan Müslümanlar larını gördüğüm sta] arkadajlarıma, 19 (aa.) Dc3 üpin sonsvu tegekkUrleriml gazeterüz vasıtaBirliği Başkanı Ankarada deDetroit bir nakliye uçağı Detroit hava «Ue blldMrtm. Ankara 19 (a.a.) Pakistan Müs alanı yafanında bir evln üzerine aSt). Dr. ffebahat O m r Yazan: VİCKy BAUM Ssat dördü beş, on dakika geçiyordu. Huysmans telâşla yazıhanesinden dışarı fırladı. Arkasında bir al?y işi tamamlamadan bırakmıştı. Şaforüne « Oyster Bay'e, Wallac?» diye emir verdi. Birdenbire içinde bir his uyanmiştı: Sound'dan doğru gelen serin bir akşam rüzgârına karşı oruracak olursa ij'ileşeceğini düşünüyordu. Fakat hakikatte, biraz ferahlamak için yastığının mütemadiyen altını üstüne çeviren bir hastaye benziyordu. Oueensborough Köprüsündeki otomobil ve arabaların gürültüsüne beynindeki o ağrı tahammül ed?medi. Esasen bu ağrıya şimdi bir de kalbile midesi arasında sert ve sıcak bir yumru da ilâve olmuştu. * Geri dön, kulübe gidelim!» diye emir verdi. Wallace derhal: « • Başüstüne, Mr. Huysmans,» dedi. Fakat ileri doğru «irmeye devam etti. Çünkü köprünün orta yerinde geri dönüleeek yer yoktu. Huysmans acmacak derecede öfkeli bir halle: € Sana söylüyo için kimbilir ne diyor!» düşüncesinden uzak bulunacaktı. Halbuki kulübde kendi çapındaki adamların o meraklı, sert ve keskin gözlerinin üzerine çevrilmiş olduğunu hissediyordu. Üzerinde en son tabı gazetelerin Çevircn: VAHDET GÜLTEKİN yayılı durduğu geniş masanm yanından geçerken, ayakta durmuş rum!> diye haykırdı. «Geri dön di konuşan iki adam göriü. Bunlaruı, yorum sana, sersem!» kendisinden bahsettiklerine gayet Wal!ace otomobili köprünün öbür emindi. ucuna kadar sürdj, orada tam bir İkisi de kendisile aşağı yukarı kavis çizerek geri döndü ve Huys aynı yaştaydı: Yale Üniversitesinin mans o gürültü, patırdı arasmdan 1916 mezunu, İkisinin de dişleri tekrar geçmek gibi müthiş bir ce takmaydı. Hamdoîsun kendisinin hennem azabına yeniden katlandı. dişleri takma değildi. İkisinin de Manhattan'a geldikleri zaman yüzünde alaylı bir ifade vardı. Huysmans karşısındaki kulübü sKulağma Marylynn'in ismi çarpsız ve sakin güzel bir ada gibi gö ü. Kulak kabartarak ve ağır ağır rüyordu. yürüyerek yanlarından geçti. GöBüyük salona girip kendisini rünmemeye de dikkat etti. emniyet bölgesine ulaşmış hjsseFakat hayır, kendisinden değiî, dince derin bir nefes aldı. Dale Corbett'ten bahsediyorlardı. Daha doğrusu, derin bir nefes al O zaman Huysmans, bu son derece mak istedi ama, kaburga kemikle felâketli günde ilk defa olarak harinde tuhaf bir sertlik, ciğerlerinde fif bir memnuniyet duydu. bir istcksizlikle karşılaştı. Adamlardan biri: « Nesine isMaamafih, burası sessiz bir yer tersen bahse girerim, bence cordi. Kendisinin soğuk hava tertibach bett artık mahvolmuştur,» diyoryazıhanesi kadar serin değilse de, du. «Onlar böyle elâleme maskara sokak kadar da sıcak değildi. olmuş birinci namzed gösterirlerse Her zaman oturduğu koltuğa ta bizim için daha iyi olur.» nımadığı birinin kuruhnuş olduğuÖtekisi: «tabiî,» dedi. «Kendi hunu görünce biraz canı sıkıldı ve bir susî işlerini idareden iciz bir adaan: <Acaba yazıhaneye dönsem de ma memleketin işleri nasıl tevdi kendimi işime mi versem?» diye edilir!» düşündü. Konuşanlardan Üki Huysrnans'ı Orada, hiç olmazsa, «ahali beoim gönnüjtü: Pekdeğerin annelert, Nevvare Demil, Doktor Mansur Pekdeğer, Bedi Tınaz, Aüllâ Kocaaslanın büyük annelert, Doktor Cevad Demilln büyük kayınvaltdesl Sallhatı nîsvandan SAİDE PEKDEĞER rahmeö rahmana kavusmuştur. Na'gı majfireti bugünkü pazar günü Amavutköy Sarraf burnu (7) No. lı yah«mdan kaldırılarak Teşvikiye camiindo öğle namazım müteakıb Feriköy aile kabristanma tevdl edilecektır. Meviâ rahmet eyliye. Çelenk gönderllmemesl rica olunur. * * * Manlfatur» tüccannrtan Abdullah Sabuncu oğlunun refikası bayan 19/11/949 günü vefat etmlştir. Cenazesl 20/11/949 pazar günü Üsküdar Tophanelioğlu Altunlzade caraiinden öğle namazım müteakıb kaldırılarak Karacaahmeddekl aile makberesine defnedilecektlr. FATMA SABUNCU 194950 mevsimi abonman senfonik konser Şef: CEMAL REŞİD REY Solist: Piyano Virtüozu MAGDA TAGLÎAFERO Programda: Saint Saena (Konçerto No. 5) ve Schumann (Konçerto La zninör)! vardır. S A B A I ' h 24 Kasım PERŞEMBB taat 18,30 da BltTLERi GİSEDt, rtada Imralıya ağnjpoaktıe.... ts^üYofer
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle