23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 ı.;;,ıın 194» Atatürkün hayatma aid bilmediğimiz iki hatıra «Ata» nın Kâtibi Umumisi Hasan Rıza Soyak, Serbest Fırka ve Hatay günlerîni anlatıyor =haberleri fırtınasınıh zararları Onbirinci ölünı yıldönümünde i4 Baştarafı 1 inci sahifede ker. Hem Selânikte kalıyor, hero Serbest Fırka, bu ihtiyacdan doğ Baştarafı 1 inci sdhifede Selânik Üsküp demiryolunun vazifeliyi görünce, derhal «beni nü muştur. O zaman başlıyan mücamüfettişi oluyor. Şir tesadüf, yaistiyorsunuz?» der ve müsbet ce dele en son şiddetine vardığı ve ni baht açıklığı. Ondaki liyakat vab altnca, eğlenceyi bırakır ve bir çok yerlerde tekkelerin süpügibi bu baht da onu bütün ömvazefeliyi takib ederdi. Bütün va rüldüğü; hattâ fes bile ısmarlandığı zifeliler. maiyetinde çalışanlar, ken yolunda haberler gelmeğe başladırünce bırakmıyacak. disini her karar verdiğimis daki dığı bir gündü. Yanına girmiştim. Tamirde bulunan Tarsus *** kada; uykuda olsa bile, uyandır Yatak odasuıda, yeni kalkmış, gavapurunun makine dairesini Meşrutiyetin ilânından dokuz mak salâhiyetini haizdik. Atatürk, ;eteleri okuyordu. Beni görünce, sular bastı ay sonra İstanbulda «31 mart eline gelen bir işi bitirmeden rahat ıer zaman olduğu gibi; irticaı» nın patlayışı. tsyanı bas« Ne haber, dedi, mevcud haedemezdi. Zaruret mevcud değilse Evvelki gece saat 23 de başlı tırmak üzere Rumelide hemen serleri heyecanla anlattım. Her işi ileriye bırakmak âdeti değildi; ran lodos fırtınası bütün gece bir ordu teşkili için çalışanların bazan hiç durmadan okuduğu, kırk amanki sükunetini muhafaza edi • e dün şiddetle devam etmiştir. ^or ve dikkatle beni dinliyordu. ,imandaki bir çok küçük ve bü ön safında gene Mustafa Kemal sekiz saat çalıştığı da vakidir.> var. Teşkil edilen kuvvetin is Atatürkün çalışma hayatma Maruzatımı bitirdikten sonra: ük gemiler tehlikeli durumla mini o buldu: «Hareket Ordusu» Şimdi ne olacak Pagam? dair bir hatoa anlatır mısınız? a düşmüştür. Harekete geçen ordunun kur' Bir İstanbul seyahatinden dedim. Halicde demirli bulunan do maylığını o yapıyor. Yeşilköye c Benim düşündüğüm gibi Ankaraya dönmüştüm. Derhal köşnanma birlikleri ve tamir için varıldığı zaman ordu kumanda» ke gittim, hizmetçilere, Atatürkün düşünülmüş ve hareket edilmiş fabrikaya gelmiş olan büyük ne vaziyette olduğunu sordum. «İki olsa idi, böyle bir vaziyet hasıl ;emiler dahi demir taramışlar nının İstanbul halkma hitab eolmazdı. Fakat olan olmuştur, den beyannamesini de o kaleme gün, iki gece mütemadiyen okuyor, dır. İstinye fabrikası rıhtımında bir kaç defa banyo yaptı ve şez çocuk (1) biz, işimize bakalım duran gemiler de müşkül halle aldı. O zaman 29 yaşındadır longda istirahat etti.» dediler. H? (2). Şimdi yapacağımız iş basit e düşmüşlerdir. Bu arada Tar Tekrar Selâniğe dönünce, ordu» pun siyasetle uğraşmaması hakmen yatak odasına girdim. Atatürk, ir. Devlet Reisliğinden çekilmek ius vapurunun açık bulunan ka kında, Meşrutiyetin ilânındankoltuğa bağdas kurmuş oturuyor ve partinin başına geçmek. Kardu. Ekseriya bu şekilde otururdu. şı taraftaki arkadaşlarla müşte paklarından içeriye sular girmiş beri, giriştiği mücadeleye büsbüElinde bir tarih kitabı vardı, bi reken evvelâ anarşi ve irtica is ir. Sular, tamir sebebile açık tün hız verdi. Belli o, her şeyin tirmeğe çabşıyordu. Bana; «Hoş tidadlarım ortadan kaldırmak, bulundurulan makine dairesinin üstünde en halis asker. geldin» dedikten sonra: «Elime bir ondan sonra da sükunet ve sa bir kısmını kaplamıştır. Suların Askerliği o kadar yüksek ki kitab geçti, bilmem ne zamandan mimiyetle yolumuza devam et ahliyesi için haricdeh müdaha rütbesinin kat kat üstündedir. mek. Belki bu suretle gayeye da e etmek zorunda kalınmıştır. beri okuyorum» diye ilâve etti. Henüz bir Kolağası olduğu halKaradenizdeki gemi seferle de Yorulmadmız mı Paşam? di ha kolay vasıl oluruz», dedi. manevralardaki tatbikatı, Bunun üzerine, ben de bugün, inde bir aksaklık olmamıştır. ye sordum. sanki bir kaç rütbe yüksektey.Marmaradaki gemiler ise rüz« Hayır, dedi. Yalnız gözlerim büyük hicabla hatırladığım dar miş gibi, hep o idare etmektedir ;ârın arkadan esmesi dolayısile Askerliğin yalnız bir kabiliyet yaşarıyor; fakat, onun da çaresini bir zihniyetle: buldum. Biraz tülbend aldırtüm Ya iktidara geçerlerse? de imanımıza normal saatlerden değil bir bilgi işi olduğunu en iyı daha önce gelmiştir. ve parça parça kestirttim, bu par dim. o biliyor. Boyuna okuyan o. Büçalarla gözlerimi siliyorum» Fırtına, daha ziyade Akdeniz yük bir Alman askerinin «takıYüzü karıştı, müteessir olmuşİşte bu misal Atatürkün çahş tu.. Dudakları büzüldü; belli idi de şiddetli olmuştur. Bu arada mıfı tal:mi», «bölüğün talimi>' mada zaman mefhumumı tanıma ki incinmişti. Sesini biraz yük Finikede bulunan Hopa şilepı, diye eserlerini tercüme edip basdığını gösterir. ırtınarun tesirindea kurtulmak tıran o. Eskiler onu çekemiyerek selterek cevab verdi: Atatürk, her vazüelinin üze« Olabilira biz, hiç bir za çin Adrason limanma sığınmıs kendisine i'nazariyatçı» damgasını yapıştırdılar. Öyle olanlaı rine aldjğı işleri. aklını, zekâsını man daima iktidar ve mevkide ır. ve kanunî salâhiyetlerini son had kalacağız iddiasında bulunmadık Fırtına yüzünden şehir dahi fi'liyatta beceriksiz olurmuş. Bu dine kadar kullanarak. zamarunda ki...» .indeki telefon hatlarında da bazı beceriksizliği meydana çıksın diye, bir Kolağası olmasına rağhalletmeğe çalışmasım ve mesuliârızalar olmuştur. Gafilâne devam ettim: men bir albaymış gibi, onu 36 yet denıhde etmekten çekiıımeme Ya inkilâb esaslarından inncı Piyade Alayına kumandan âni isterdi. Alâkalı ve vazifelilerin hiraf ederlerse? Suali ağzımdan Kaloriferler ayın on beşinde tayin ediyorlar. Yetiştirdiği alay mütalealarını dinlemeden. hattâ döküldü. yakılacak az zamanda en mümtaz bir hakendilerile müzakere etmeden bir Zabıtai Belediye Talimatnamesi mu rika oluverdi. Belli, o hem düYüzü tekrar değişti, mavi gözmesele hakkındaki noktai nazarını cibince ayın on beşinden itibaren reslerinde mesud âtiye olan sarsılbüdirmezdi. Ben. maiyetindeki bümi daırelerde ve apartımanlarda kalo şünme, hem yapma adamı. tün vazife hayatım esnasında ko maz imanınm şişmşekleri çaktı; ifer yanmsya başlayacaktır. Trablus harbi 1911 sonlarında nuşmadan ve fikir teati etmeden sesi biraz daha çelikîeşti: Vali, Gazeteciler Cemiyetini patladığı zaman, kıyafet değiş« Haaa!.. Bak işte bu olbir emir aldığımı hatırlamıyorum ziyaret etti tirip sakal bırakarak Tobruk'a Aynı zamanda, bir çok konuşma maz, dedi. İnkilâbm hedefini kav VaÜ ve Beiediye Başkanı Fahreddin koştu. İtalyan mevzilerinin yerramış olanlar, daima onu muhalarımızda kendisine aklıma gelen Kerim Gökay, dün saat dörtte Gazete lerini keşfeder, kat kat üstün her hangi bir mütaleayı arzetmek fazaya muktedir olacaklardır.» ciler Cemiyetini ziyaret etmış ve ken düşmana karşı beklenmedik yerten çekinmek hissine kapıldığımı Cumhuriyeti inkilâbla beraber disinin de üye bulunduğu cemiyete aid lerden yaman bir saldırış. Bu da hatırlamıyorum. kül halinde en lâyik ve emin bir l^ler etrafmda hasbıhalde bulunmuştur. parlak «Tobruk zaferi» ni 9 ocak Tetkike dayanmıyan istizahlara zümreye, gencliğe emanet etmiş Yağ ve peynir tacirlerinden bir 1912 de kazandı. Onun mükâfatı çok sinirlenirdi. Bu şekilde hareket ti; müsteriht:. Ben de sükunet olarak 32 yaşında binbaşılığa heyct Valiyi ziyaret etti edenlere; bulmuştum. Yanınaan aynldım.. Yağ ve peynir tacirlerinden mürek yükselir. Aynı zamanda Derne c Senin kafan islemiyor mu! sonra ne oldu; bu mevzuumuz keb bir heyet dün Belediyede Vali ve cephesi kumandanı oluyor. bir mütalean yok mu?. derdi. Ka haricindedir. Şu kadarını söy Belediye Başkanı Fahreddin Kerim Onlar orada uğraşırken Balökayı ziyaret etmiştir. Tacirler, kendi 1 fası işlemiyen ve her ne sebeble liyeyim ki, Serbest Fırkanın hakkında Valıye izahat ver kan harbı patlar. Vatana dönolursa olsun. kafasını yormak lü kendi kendine dağılmasında A durumları mişlerdir. Bunların iddialarına göro zumunu duymıyan insanlan müs tatürkün tesiri yoktur. Ben, bu peynir ve yağların pahalı oluşunun se mek üzere Mısıra geldiği zarnan Bulgarlar Çatalcaya dayanmıştı. bet ve semereli iş yapmak kabili konuşmayı anlatmakla vazife bebi bu sene istihsalln azlığıdır. Memlekete dönüp te o harbin yetinden mahrum, manasız ve çe husüsundaki feragatine bir miOperatör Derviş Manizade bütün safhalarını ögrenince "yakilmez mahluklar telâkki ederdi. sal vermek maksadırn takib etBir müddettenbert seyahatte bulunan zık hiçi hiçine yenildik» diye Bir vazifenin ifasında. içerisinde tim. Cerrahpaşa hastanesi operatörlerinden hayıflanıp durmaktadır. Neden bulunduğu vaziyetin imkân ve sart Derviş Manizade şehrimize dönmuş, Bu bahiste, bir hâdiseyi daha Dr. vazifesine ve hastalarını kabule başla sonra Ankarada kendinden öğlarını hiç nazarı dikkate almadığımıştır. na ise, bütün hayatı şahiddir. Bı hikâye edeceğim: Hatay için, Fransızlarla yapıhasleti, hesabsız kitabsız hareket! Milletten çok şey talep etmelerden ve maceralardan difckatlo lan müzakerelerin bir saihasın MUHARREM 19 PERŞEMBK ayırmak lâzımdır. Çünkü Atatür da Atatürk, ânî bir kararla ceneliyiz. Ona hiztnet edenler vakün h&yatında hiç mevcud olmıyan nuba doğru epeyce nümayişli biı zifelerini ifadan başka bir şey şey: maceradır. Bütün hareketler: seyahate çıkmı§tı. Bundan bazı zevat endişeye düşmüş, Türkiye/apmam ı şl a rdır. eşsiz ve derin bir ileri görüşe; ın V. ] 6.42 11.58 14.39 16 56 18.30 5 01 ince hesablara müsteniddir. Bun nin Fransa ile silâhlı bir ihtilâfa \P' °K. ATATÜRK dan dolayıdır Jri» her teşebbüsunde sürüklenmesi ihtimalinden bahE. 1 1.46 7 02 9.43 12 00 1.34 12.04 setmeğe başlamışlardı. muvaffak olmuştur. Kendisine endişeleri ve söyleVazife uğrunda yapmadığı ve yapmıyacağı fedakârlık yoktu. Mü nenleri arzettim; gülümsedi: « Ne münasebet efendim, decadele için, Anadoluya geçmeden evvel millet ve \atan uğrunda bü di. Bu benim şahsî meselemdir yük vazifeler aldığı ve imparator Keyfiyeti Büyük Elçiye tâ bidaluğun bir köşesinden diğer köşesi yette açıkça ifade ettim. Dünyane mütemadiyen koştuğu malum nın bu durumunda, böyle bir dur. Bir gün, hem de âtinin ü meselenin Türkiye ile Fransa amidsiz ve karanlık olduğu bir de rasmda müsellâh bir ihtilâfa virde, O'nu bütün hayatı boyunca müncer olması kat'iyen varid dekazandıklarını bir an içinde nasıl ğildir. Fakat ben, bunu da heomzundan silkip attığını gorüyo saba kattım ve kararunı vermiş ruz. Muzaffer olduktan ve şöhretin bulunuyorum. Şayed ufukta, bu şahikasına çıktıktan sonra da, ken yolda binde bir ihtimal belirirdisine vazife telâkki ettiği inkılâb se, Türkiye Cumhur Reisliğinden hamleleri uğrunda aynı yüksek ve hattâ B. M. Meclisi a2alığınferagat ve fedakârlık duygularının dan çekileceğim ve bir ferd oizîerine tesadüf ediyoruz. Biliyor larak bana iltihak edecek bir sunuz ki, yapılan inkılâblar, her kaç arkadaşla beraber Hatayai kesi birer cephesinden incitecek gireceğim. Oradakilerle &. ve yaralayacak mahiyette idi. De verip mücadeleye devam edecenilebilir ki, bu ameliyeler, içtima ğim.» Bir milletin melâlini söyler derin derin bünyemizin her uzvunu içine alıDerya, önünde çırpınarak Dolmabahçenin. Hiç bir zaman böyle bir ihtiyordu. Halkın tfhteşşuurunda ve Gönlünıde eski hâhralar, eyledim tavaf, vicdanıpda mukaddes itikadlar ha mal belirmedi. Ve Atatürkün biı vatan parçası için, bir vatandaş Artık o doğmuyor diye muzlimdi her taraf. line gelmiş bir çok hurafe ve safsaÇamlar hüzünlü, yollara düşmüş söğüd. çınar, taları koparıp ftmak lâzımdı. Bun gibi vazife alarak tekrar, fi'len lar yapılmadan, fikir ve vicdan mücadeleye girişmesine lüzum Yaprak dökiip huzura kapannıı.ştı sonbahar. hürriyetinden behsedilemezdi. Fi hasıl olmadı; fakat, bu arada, Mermerli methalin ona lâyık vakarı boş, başgösterdi kir ve vicdan hürriyeti ve aklın menhus hastalık Heyhat, o muhteşem kapının intizan boş. hakimiyeti olmayınca da, bütün Doktorlar, kendisine bir ay kaSessiz nöbetçiler de heyulâ dolaşmada. dar tam istirahat tavsiye ettiler, hurriyetlerine sthib gayeli bir halk Her yerde bir kederli nıuamma dolaşmada. idaresi kurmak imkânsızdı. Bunu Ondan sonra da, odasında ve niSusmuş bütün saray, nefes almaz o izdiham, muhakkak yapmak lâzımdı ama hayet ev içinde gezmesine mübir mukabil hareket herşeyi, bu saade ettiler. İşte, bu sıralarda Son uykusunda tek rahat etsin diyip Atam. meyanda kendisini de süpürüp gö ve Hataya aid müzakerelerin en Son uykusunda öyle mî bir devir uyandıran, nazik bir ânında, karşı taraf. türebilirdi. Bir ırka can veren Atatürk adlı kahraman? bütün dünyaya, Atatürke inme Düşsün olur mu toprağa göçmiiş cihan gibi, Bir Amerikalı kadın gazeteci indiğini ve ümidsiz bir halde ya Sönsün o mavi gözleri bir asuman gibi, Atatürke: «İşlerinizde nasıl muvaf tağa düstüğünü yaymağa başla Sussun o mavera konuşan madenî sada, fak oluyorsunuz?» diye sormuş ve dılar. Hareketin mânası ve heçu cevabı almıştı: defi açıktı. Bunu behemehal önDıırsun olur mu hilkate bir fahr olan zekâ? « Ben, bir işte nasıl muvaffak lemek lâzımdı. Büyük Adam, de Sözler ki, çağlayıp köpüren bir pmar gibi, olacağımı düşünmem. O işe neler hal kararını verdi, bütün tavsiy Hisler ki. şahlanıp atılan dalgalar gibi, rnâni olur, diye düşünürüm. En ve ısrarlara rağmen cenub vilâ Âtiye, hale. geçmişe her anda bir temas. gelleri kaldırdım mı iş kendi ken yetlerimize çok yorucu ve sıhha' Bin türlü ilıtisas ile bin türlü ihtiras. dine yürür.» ti için çok tehlikeli bir seyaha Milyonla halkı cezb ile mihrak olan zekâ... Bilhassa, inkılâb hsreketlerinde. yaptı. Bu suretle, oynanmak is bu itiyad çok barizdir. Filhakika, tenilen oyunu suya süşürmüş is İfratı, hadesi, vecdi. tezadile bir deha... mâniler zail olunca. kütlenin ga de, ne yazık ki, hastalıktan kurBir meş'aleydi neş'esi her bezme nur olur, yeye doğru yürüyüşü hızlanmış ve tulma şansını da bile bile sıfır, Bir harikaydı benliği bir mülkü doldurur. gide gide bugünkü fuurlu ve kaindirmişti. Cismile pek güzeldi ve ruhile devdi o, rarlı mücahede halini almıştı. îşte, Atatürkün çalışma tarz: Bir yıldınmdı, bir mütekâsif alevdi o. Biliyorsunuz ki, bu inkılâblar Eyvah o varhğın bize kalmış fesanesi, yapılırken, o da bir takım cidd ve vazife telâkkisi.» Necdet EVLİYAGİL hâdiselerden tonra, siyasî hürri Yastıkta bir ışık yele, arslan nişanesi. yetler üzerine bazı kayıdlar kon Karşımda servilik ve gurubun vuran ali, (1) Çocuk Atatürk, etrafın muştur. Atatürk, bundan daima Göklerde şimdi Çankayanın şanlı Kartalı... büyük ıstırab duydu. Hele, bazı dakilere daima böyle hitab e Ey nam alan, zafer yaratan, inkılâb açan, yazifedarlann, günlük iglcrde, derdi. Yoksa ben, o zamanda ço Ey yol veren hükümleri tarihe bir zaman, çahsj fikir ve arzulannı yflrfltmck cukluk değil, delikanlılık devre Ey eski kahramanlan, geçmiş asırlann! için bu kayıdlardan iatifade etme sini bile çoktan asnug bulunuyor ğe yeltenmelerl, utırabuu müte dum. Gaziye ihtiram ile kalkın ve toplanın. madiyen arttınyordu. Bundan do(2) Biz işimize bakalım B Saf bağlajıp selâma durun hep! Odur gelen. layı, vakit vakit daha ahhatli bir tâbiri de her vakit kullaıurdı Türk ırkmın muhabbeti üstünde yükselen. vücud elde etmek için içtimaî bün Geçmiş hâdiseler üzerinde uzur Ölmez evet gönüllere heykel kuran Atam. yeye açılmış yaralarm iyi olup ol müddet durmazdı. Derhal, onda: Lâkin nedir içimdeki payansız inhidam?... madığını kontrol etmek lüzumunu sonra yapılacak; ige ve vazifeyı hissediyordu. İbrahim Mâeddin gegerdi. Lodos Ata,, ıtm hayat seıtfonisi ^* Yazan ISMAIL HABIB SEVUK j rendik. «Sen olaydın ne yapardm?» diyenlere «Sırplarla Yunanlılara karşı oyalama kuvvetleri bırakıp bütün kuvvei külliye ile, üç müttefikin en kuvvetlisi olan, Bulgarlara yüklenirdim, onu tepeledikten sonra ötekileri yenmek kolaydı» demöş. Evet o harbi kumandansızlıktan kaybettik. 1914, Birinci Cihan Harbi patlıyor. Harbe girmemize şiddetle aleyhtar. Sözünü geçiremedi. Kendisi o zaman Sofya Ataşemiliteri. Harbe girilince ısrarla fi'lî bir vazife ister. «19 uncu fırka» diye yeni bir tümen kurulacak. Onun kumandanı oldu. Fırkasını Tekirdağında kendi hazırlayıp kendi yaratıyor. 1915 nisanı. Çanakkale cenkleri başlıyacak. Mustafa Kemal Gelibolu yarımadasının Bigalı köyünde ihtiyattadır. Allahtan iki yıl önce o yarımadada kolordu kumandanlığı yapmıştı. Evet Balkan Harbinde onu «Bolayır Kolordusu» kurmay başkanlığma tayin ettilerdi. Bu derme çatma kolordunun kumandanı olmadığı için fi'len onu idare eden de kendiydi. İşte bu vesile ile yarımadayı karış karış tetkike ve» sile buldu. Kaderin mesud cilvesi, iki yıl önceki o tetkikler şimdi Çanakkalenin cihan çaplı cenklerinde işe yarıyacak. İşte büyük düşmanların dört beş yerden taarruza geçmesile asıl hedefin ne olduğu hakkmda herkes karanlık içindeyken ve başta Liman Von Sanders olmak üzere herkes ne yapacağını şaşırmışken Bigalı köyündeki mavi gözlü ka> makam avucunun içi gibi bildiği yarımadanın tek aydınlığıdır. Biz kesafet merkezlerini en aşağıdaki Seddülbahirle en yukarıdaki Bolayıra vermişiz. Halbuki düşman en sarp olduğu için en umulmadık yer olan ortadan hücuma geçti. Önü bomboş. İşin böyle olacağını bilen Mustafa Kemal kimseden emir almaksızın fırkasile Conk bayırını tutuyor. Eğer oraya yetişmese ilk hamlede yarımada ortadan kesilip Boğaz da, İstanbul da her şey de elden gidecek. 23 gün süren «Arıburnu cenkleri» neticesinde düşman kıyıya şeridlendi. Mavi gözlü kaymakam miralay olur. Onun üç hafta cengi idare ettiği yüksek yere «Kemal tepe» denildi. Üç buçuk aylık hendekle hendeğin siper cenklerinden sonrs ağustosta asıl büyük meydan muharebesi, biz bu sefer gene yukarıdaki Bolayır ile Boğazın Anadolu kıyısındaki Kumkaleye ehemmiyet vermişiz. Mustafa Kemal «düşman Anafartaya çıkacak» dedi. Onun dediği çıktı Öyleyse vaziyeti ancak o kurtarabilir. Liman Von Sanders başkumandanlık salâhiyetini gene miralaya verdi. Anafarta beş cenkli bir destandır. İlk kanlj savaş Conk bayırı, düşman inmelendi. İkinci Kocaçimen cengi. Düşman bu sefer daha yukarıdan çevirecek. Sabahın alaca karanlığında oraya yetişen miralay onu da önledi. Beş altı gün sonra en yukarıdaki Kireçtepe, o da boşa gider. Bu üç çevirme sökmeyince Suvla limanından yapılan yarma hareketi. O da doğduğu yerde öldü. En son «Kayacak ağılı», cephane cengi, Neden sonra İngiliz İmparatorluğunun harb tarihi «bütün mut kadderatı mavi gözlü bir miralaj değiştirdi» diyecek. Cihanin ka' derile oynıyan bu miralay otuz beş yaşındaydı. * * * Çanakkale kazanıldı. Kafkas cephesi fena. «Paşa» lığa yük' seltilen General Mustafa KemaJ 1916 da şark cephesine gönderilir. 16 ncı Kolordunun Komutanı. «Büyük Nutuk» da Ali Galibin valiliği vesilesile beş alt: sahife yer işgal eden rahmetli İlyas Paşadan dinlemiştim: Bitlisle Muşu alan Rus ordusu bn kaç yıldır yerleştiği hattan ilerlese Diyarbakır duşecek. Bizim kımıldamağa takatimiz yok. Fakat Mustafa Kemal gelince.. Akşama kadar at üstünde cepheyi dolaşır. Çarpışmalar, hareketler, emirler. Akşam karargâhında portatif masasını kurmuştur. Levazım zabiti ertesi gür askere verilecek öğle yemeğ) için, müsaadesini almak üzere listeyi uzatınca Mustafa Kemalr «Yarm öğle yemeğini Bitliste yiyeceğiz» der. Herkes şaşırmıştır. Fakat sabah sökünce herkes hayretle görür ki Rus ordusu çekilip gitmiş. Meğer bir gün önce yaptırdığı hareketlerle Ruslarj öyle fena bir duruma koymuş ki... «Sarıkamış» danberi Kafkas cephesi için hıçkıran millet Muşla Bitlisin kurtarılmasını coşkun şenliklerle bayramlaştırdı. Muzaffer kumandana altın kılıçlı imtiyaz madalyası verilir. 1917 yıh şaşkınlık devresi. Mekke Şerifi isyan etmiş. Mustafa Kemali, teşkil edilecek Hicaz Ordusu Kumandanhğile oraya göndermeğe karar verirler. Mavi gözlü General en doğru fikri söylüyor: «Suriye tehlikedeyken Hicaza kuvvet göndermek değil oradaki kuvvetleri buraya çekmek gerek.« Başkumandanlığın Müslümanlık damarı kabarmıştır: Mukaddes yer leri bırakmak mı? Bırakmadılar. Sadece yeni ordunun teşkilinden vazgeçildi. İkinci şaşkınlık: Bağdadı almak. Alman Generali Falkenheim kumandasında «Yıldırım orduları» teşkil edilir. Bu ordular Halebde toplanıyor. Mus tafa Kemal gene haykırır: «Batıdan Suriye tehdid edilirken doğudan Bağdada gitmek neye?)i Peki o kumandanı bulunduğu Yedinci Ordu ile Sinâ cephesine gitsin. Mustafa Kemal kendi kendini ordu kumandanlığındaı» affedip İstanbula geldi. 1918; söylediği büyük tehlike patlak vermişti. İngilizler çok üstün kuvvetlerle Suriye taarruzuna hazırlanıyorlar. Falkenheim azledilip «Yıldırım ordulan» kumandanlığına Mareşa] Liman Von Sanders tayin edilmiştir. Mustafa Kemal 18 eylu! 1918 de daradar, kumandanı olduğu Yedinci Orduya yetiştiğ' gün büyük İngiliz taarruzu başladı. Diğer ordular bozulur. Yalnız onun ordusu çekilebiliyor Bozulan orduların, döküntüleri onun kumandasında toplanmaktadır. 29 eylul, Bulgaristanın çökmesi, arkadan Alman ordularının ricati; her şeyin bitişi, 30 ekim Mondoros mütarekesi, Liman Von Sanders çekildi, 31 ekim Muslafa Kemal Yıldırım Orduları grupunun başkumandanı. Cihan Harbi sonunnun son hayrı: Haleb yukarısından Antakya altına kadar şimdiki vatan hududunun cenub kısmını Türk süngülerile çiziyor. * * * 13 kasım 1918 de Haydarpaşaya geldiği gün İtilâf donanması da'îstanbul önüne demirlemişti. Çanakkalede dokuz ay cenkleşip geçiftmediği düşmanlar şimdi böyle geldiler öyle mi? Yüzü kıpkırmızı. Maveradan bir se? duymuş gibi yaverinin kulağına eğilip korkunc namlulu zırhlıları göstererek: «Geldikleri gibi giderler» dedi. Dediğini yapmağa başlamak için 6 ay 6 gün sonra 19 mayıs 1919 da Samsuna ayak basıyor. Samsun, Erzurum, Ankara Kendi çağırıp kendi topladığı «Büyük Millet Meclisi» ni açarak yeni devleti kurduğu gün kırk yaşındaydı. Artık birer yıl aralıkla Sakarya, Dumlupınar, Cum huriyet ve Cumhuriyetin onuncu yıldönümünde bu millet Ona «Atatürk» dedi. Bu unvanı ona ölümünden ancak beş yıl önce verdiğimiz halde o unvan hepimize neye onun bütün ömrünce verilmiş gibi görünür? Türkün Atası olmak ona unvan değil hüviyet olmuştu da ondan. «Ata» nın hayat senfonisi... Bu, liyakat, iman, kahramanlık, vatanseverlik, uzak görürlük gibi bütün mesud mazhariyetlerin bir araya gelmesinden doğma heybetli bir ahenktir ki onun iliklere işliyen bestesile her yıl bugün ruhlarımızı yeniden yıkıyarak bütün milletçe istikbale yürüyoruz. | Ey Türk gc'nvliği' Ririnc vazifen, Türk isliklâlini, Türl Cumhuriyetini, ilelebet muha f.ıza ve müdafaa etmektir. Baştaraft 1 inci sahifede için yaptığı muharebenin adıdır. Rus kuvvetleri bu muharebede 16 bin ölü bırakmışlardı. Talebelerle birlikte gelen Türk ve Bulgar ricali burada durdular. Bir talebe, anavatanın kaybolan bu köşesine karşı içinde sönmiyen ayrılık hissinden ve aşkmdan bahsetti. Orada buluftan Türkler çok müteessir olmuşlardı. O zaman, Kolağası Mustafa Kemalin derhal ortaya çıktığı ve ateşli bir hitabeye başladığı görüldü. Bu hitabesinde, Mustafa Kemal, Osman Paşanın kahramanlığından sitayişle bahsetmiş, bu kah ramanlık timsalinin ilelebed payidar olacağını söylemiş ve sonra talebelere dönerek: « Üzülmeyin, böyle kahramanlar Türk milletinin içinden her zaman yetişecek ve böyle kahramanlıkları her zaman Türk milletine takdim edeceklerdir. Yakm zamanlar sizlere bunu gösterecektir.» demişti. Bir müddet sonra Cihan Harbî başlamış ve Mustafa Kemal Sofya Ataşemiliterliğinden ahnarak Çanakkaleye göndtrilmişti. Anafartalarda Çimentepe zaferinin kazanılmasından sotıra kendisini gördüm. c Şakir, dedi, bu kahraman millet her zaman bir Plevne kahramanhğı göstçrmeğe hazırdır.» Atatürk Plevrede, rüşdiye m»k» tebi talebeler.'ne verdiği teminaü Anafartalarda tahakkuk ettirmişti.» Şakir Zümreden Sofyadaki Mustafa Kemale «Cı.mhuriyet» ten son raki Atatürkü mukajese edip edemiyeceğini sordım: « Sofyadaki Mustafa Kemal, dedi, tam manasile bir askerdi. • Cumhuriyet ten sonraki Atatürk ise siyasî dehası inkişaf eden bir askerdi.» . Şakir Zümre Atatürkün bir çok projelerini daha Sofyadayken hazırladığına işaret ederek dedi ki: c Kolağası Mustafa Kemal bulgarca konşur ve anlardı. Sofyada kaldığı müddet içinde oradaki Türk ricaline kendini süratle sevdirdi. Onda bir türlü anlatamadt» ğım bir hulul kabiliyeti vardı. İnsanları kendisine o kadar çabuk bağlıyordu ki... Bu hulul etme kabiliyeti, cesareti ona Bulgar halkını da kazandırmışü. Si\il zamanlarında tam bir garblı gibi giyinirdi. Biz de onun gibi yaptık. Fese dehşetli içerler ve şapkanın fesin yerini alması hususunda çalışacağını her zaman söylerdi. Sofyada bulunduğu zamanlarda silâh, cepaııe ve diğer malzeme azhğından şikâyet eder ve bu nevi harb malzemcsini bizim niçin ya« pamadığımıza kızardı. Mustafa Kemal benim Halicdeki rabrikamı daha o zaman kurmuştu. Harb malzemesi istihsal edecek bir fabrikanın pıojeleri o zaman yapılmış tı. Atatürk, her şeyi önceden hazırlamasını, her hâdiseyi evvelden keşfetmesini bilirdi. Şimdi benim neyim varsa ona borcluyum.» Hüsanıeddin POLAT 0, inkılâblarını daha Sofyada tasarlamıştı K. ATATÜRK Adalel Batfaniyesî CEtikete dikkat) OLUMU GUNLERINDE yazılan en güzel S İ İ R ^ TAYAF BÜYÜK ATA'YA Koca bir güneşin Akşam olnıadan, Dağlann ardında sönüşü gibi, Millete can veren, vatan yaratan Tannnın göklere dönüşü gibi, Ölümün içimde bir yara, Atam. Derdimi kimlere döküp anlatam! Vatanın bağlan güz rengi aldı; Dün sabah tanyeri bayraktan aldı; Ne yıldız, ne güneş görmiyen gözüm, Odamda resmine takıldı kaldı. Sana can verip de ben ölsem Atam. Derdimi kimlere döküp anlatam! Güneşsiz parlamaz gökte yıldızlar, Akşamım karanlık, gündüzüm zindan; Siyah çatla bağlar analar, kızlar; • Mateme bürünür koskoca vatan. Onu sen yaratmış, kurmuştun Atam, Derdimi kimlere döküp anlatam! Ölünı, bu vatanı koydy Atasız, Hepimiz öksüzüz, günümüz gece; İsmini andıkça ağlıyacağız, Dilimizde adm ilk ve s©n hece. Kör olsun sana yaş dökmiyen Atam. Derdimi kimlere döküp anlatam! Bağışla, yanıldun, hayır ölmedin; Göklerde değilsin, gönüllerdesin; «Soyumun kalbine 'göçeyim» dedin. Gönülden gelecek her zaman sesin. Her zaman ırkuna büyük Baş Atam. Tanrılaş gönlümde, tanrılaş Atam. N. ARTAM Kimsenin ernıediği bir murada ereydim! Sen, ulusun başında kartal gibi yaşarken, Ben bas.ka diyarlarda beyaz güller dereydim! Dünyanın en bahtiyar fânisi ben olurdüm, Sana gelen ölüme, ah göğsümü gercydim! M. BENDERLl •• ATAMIZI ATATÜRK'ü ANKARADA KARŞILARKEN Gene on beş sene evvel gibi Gazi geliyor; Gene on beş sene evvelki kadar yükseliyor; Gene başlarda oturmuş, gene göklerde başı; Yıldınmlar, gene bir eski silâh arkadaşL Ölümün bitmiyen ufkunda yatarken gene sağ; Bir avuc toprak olurken, gene yüksek, gene dağ. Gene bir memleketin Batveti bir tek emeli; Koca bir yurdu rutarken gene sapsağlam eli Çürüyen göğsü içm takı zaferler gene dar; Gene sağdır, gene sağlamdır O, hem dünkü kadar. Ona matemle... Hayır, sade taabbüdle eğil; Ölüdür. doğru, fakat öldüğü hiç belli değil. Mithat Cemal A T A ' ya Soruyoruz hep birden: Ah, şimdi neredcsin? Neredesin ATATÜRK? Neden gelmiyor sesin. Sen bizim sesimize, her zaman ses verirdin, Sesimiz rükenseydi, bize nefes verirdin. Belimiz bükülmezdi, kolumuz kınlmazdı. Sen yaşadıkça ATAM, bizim derdimiz azdı. *** Karlar üstünde yarhn, taşlar üstünde yattın, Bize çektirmedin de, kendin her derdi tatbn. Senin geçtiğin çöller gülüstane dönerdi, Nurlara bezenirdi, karanlıklar sönerdL Ne Jsaygı ne tasamız, ne de yasımız vardı, ATATÜRK denenkudret, her bîrîmize yardL HAKKI GÜRKAN ATATÜRK Dünyanın en bahtiyar fânisi ben olurdum; Sana gelen ölüme, göğsümü bir gereydhn! Canımı, varlığımı, diyet olsun diyerek, Azrailin önüne göz kırpmadan sereydim! Hayatım, bir «an» olup, ömrüne kafalarak,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle