Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bdn 1*4* CUMHÜBIVBT BİR DAKÎKA Antakyada 150 lik öğretmenler ve Ingüterenm feci bir kaza tasarruf tekaüd edilen doktorîar Dd kamyon çarpışh, 33 programı yolcudan dokuzu öldü, diğerleri ağır yaralı Aatakym, 22 (Hususf) Antakya Reyhanh asfaltınm Demirköprü ile Reyhanlı arasmdaki k e simfaıde iki kamyon çarpışm.ıştır. Dokuz kişinin ölümüne sebeb olan bu kazaya aid tafsilât aşağıdadır: Çarpışm» hâdisesl, Hicazdan gelen akraba ve tanıdıklarını istikbal için eehrimiz halkmdan bazılarım Aydırdı hudıtd karakoluna CTtürmekte olan bir kamyon ile Peyhanlıdan sehrimiz i*tikaimetino*e amele getirmekte olan diğ«ı bir kamyon arasmda cereyan etmiştir. Baştcrafı 1 inci tahifede halinde bir tekım tertiblerle hanrianmaS'a başîamıştır. O kadar ki, bunlar D. P. genel kurulunun ılk içtimaına mevzu olacak dereceda artmıştır. İstanbulda bir çok kıymedi doktorlanmızın haklı itirazlarını davet eden hâdiseye gelinee, bunu ihdas etmiş olan Sağlık Ba kanmın çoktan bu neviden tertib!erle meşgul olduğu ileri sürülmektedir. İddialara göre bu cümleden >lmak üzere Dr. Kemali Bayizit bilhassa seçim dairesi olan Maraş !a 1950 »enesi için şimdiden tedjir almıştır. Maraştan yerilen malumata nazaran, Dr. Kemalî Bayizit ailesinden ve yakın akrabasından tam 32 ki^iyi Maraşta muhtelif memuriyetlere tayin etmiştir Bakan, bu suretle vüâyette hükumetle i$i olan halkı çimdiden tesir altında bulundunnak yolunu tutmuştur. D.P. ye gelen haberlere göre, bu hal Maraşta dedikodulara yol açmıştır. mLçtL O n m a n buntm fena tesirlerlni hepiniz hatularsınız. Bu sene, reform iddiasında bulunan ve ilhamını her halde Servantesin eserlerınden alan bir Mlllî Eğitim Bakanı, seçim arifesinde 152 bekâr ve dul bayan ögretmeni âdeta tehcire tâbi tutar gibi Istanbuldan uzaklaştırmak kararını almıştır. Ayda 150200 lira ile, anasmı, tahsildeki kardeşini geçindiren, kirada oturan, odununu kömüriinü borc hacla alan vatandaşların kış iptidasında yerlerinden kaîdırılmalarımn ne demek olduğunu, bu fak:r, fakat cömerd milletin kesesinden günde 150 liradan fazla harcırah alarak, Yalovada safa süren Bakanların takdir edemiyeceği aşikârdır. Yurdumuzun her köşesi elbetteki aziz ve mukaddestir. Aneak yerinde olmıyan keyfî hareketlere milletin tahammülü yoktur. Maarif Bakanı bununla kalmamış, en ziyade istikrar istiyen maarif cihazında, Şurada, Üniversitenin muhalefetine ragmen kendi fikirlerini empoze ettirmiş, liselcri 12 seneye çıkarmıştır. Ma?rif Bakanriîn bıma henzer daha bir çok icr?.a!'ra özenmlş olan Sağlık Bakanı da bir hamlede memle'TPtin en güzide hekimlerini, tam i?tit;»r*e edilecekleri en verimli çağda kl:niklerinin başmdan uzaklpştırarak tekaüde sevketmiştir. Eüerindeki salâhiyeti düşünmeden kullanan bu Bakanların par+imze yaptıkları fenalık ve açtıklan rahne telâfisi kolay işlerden değildir.» Toplantıda hükumetin seçimler arifesinde tuttuğu yolun başarısızlığına bir çok hatibler de işaret etmiş ve bazı Bakanlar şiddetle tenkid olunmuştur. Siniromatıya Gazetemizin dünkü saywına, bumem, dikkat ettiniz mi? Sinir hastahklan mütehassı&ı Şükrü Haztm'ın Sağhk Bakanına açık mektubu. Sinir hastahklaTt mütehasstst üstad Mazhar Osman Urman'm Londrada geçirdiği ameliyat. Sinir hastahklan mütehasns* Fahreddin Kenm Gölcay'ın beyanatı. Bir de bize sinirli diyorlar. Gelin de, sinirlenmcyin bakahm! D. N. Ali Ertekinin dünkü durusması Baştaraft 1 inci lahifede kum ediliyor ve 50 lira da para cezasına çarptınlıyordu. Berber Han Tural ise bu suça iştirak ettiğinden dolayı üç ay hapse ve 25 lira para cezasma mahkum ediliyordu. Hakkında verilmiş olan bu kararı sükunetle dinliyen Ali Ertekm bır aralık heyecanlanmıg ve mahkeme salonundan çıkarılmakta olan şahid Ahmed Çatalcalıya asabiyetle: « Yalancı! Utanmadan yalan söylüyorsun!» diye bağırmış ve sonra yargıca dönerek Osman ve İbrahimi hududdan kendisinin kaçırmadığmı anlatmağa çalışmıştır. İkinci dava Müteakıben 'kınci davaya bakılmıştır. Salıh Zeki yargıçlık, Hayri Alışık da savcılık makamını işgal ediyorlardı. Bu celsede dinlenmesı mukarrer olan şahidlerden Süleyman Yanbolu ile Azız Nesin ve Ali Ertekinin avukatı mahkemeye gelmemlş bulunuyorlardı. Savcmın talebi üzerine şahidlerin istinabe suretile bulundukları yerde ifadelerinin almmasma ve cinayet ma hallinde 6 kasımda bir keşif yapılmasma, mahkemenin 12 kasımda devamma karar verilmigtir. Kararın okunması «ona erdiği vakit Ali Ertekinin elinde tuttuğu bir îstanbul gazetesini Ağırceza Yargıçlığına uzattığı g5rülmüştür. Ertekin, bu gazetede, Sabahaddin Alinin Bulgaristanda neler yapmak tasavvurunda olduğunun anlatıldığını ve Bulgaristanda onun ölümüyle duyulan acının nasd tebarüz ettirildiğini açıklıyordu. Bu sayede, bu solcu muharriri kendı millî hislerınin galeyamnm bir neticesi olarak öldürdüğüne dair bir delili ileri sürdüğünü sanıyordu. Muhakeme son bulduğu için, Ali Ertekin bu iddıasım gelecek ceîsede anlatacaktır. Haîtada Bir Öksürüğe dair Yazan: Fahri Gelâl Sanınm ki, öksürük sade bizim malımızdır. Başkasının onu geçmesi, intihali, taklidi, Üıracı imkânsK «seTİmiz öksürüğümüzdür. Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir diliade, hlçbir mülettnde öksürük biad«kl gibi mânalara mahmul olarak kullanılmaz. Bir kaduıcağız bilirim ki, mahallelisile öksürük yüründen kötü kisi olup t ı »arhanelere dusmüçtü. Uzak, yakın komçulanndan kimeenin nezl« olup, pronşit olup öksürmeğe hakkı yoktu. Mutlaka hasta evinin kapısuu çalar; Mahsustan yapryorsunur, benimle zekleniyorsunuz, bana karşı fena niyetiniz oknasa öksürür müydünüz?... diye urun uzun Billanır, kavgalara rutuçurdu. Mâna verilen bir iki münaeebetsiz öksürük için evinl Katıp, aenvt değiştirenler, dosrüarile maraza çıkaranlar, mahkemelik olup ma3raflara gtrenler hâlâ da ta. değiU dir. Ousnbalann 5nxkn<5eTi gcçerkefiî • Buradaytm... der gö>i bir 8 c sürük d« vardı kJ, çlmdilenie a r tık kullarulmıyor bile... Ne o kadm kaldı, ne de pencerelere yana yana bakmanın mânası... Babam merhum, ogullan slgara içerlerken yakalanmasınlar diy«, merdivenleri çıkarken seırt oert öksörürdü. Blz de can havlila dumanlan pencered«n dı?an cU ğıtmaya çalışırdık. Âlenri tazampurda bir okaürük, hannm demekti. İkisi düdcate^. tehlike vara; kadmın kafesin «rkasından ehhe!... demesi, senininı mânasuıa gelirdi. Cenab Şahabeddin: Öldür benee ev görHrmmnt, Kafetin arkıutnda dldelenm. Yeni tahdküer pazartesi günü ilân edilecek Londra 22 (aju) İneüi» i*çi partlsi hükumeti son kısıntı pragramının vaktinden evvel duyulmaması için son derece ciddî tertibat almıştır. Bu programa göre belkl takriben 1.000.000.000 dolartık bir kısıntı yapmak mümkün olabilecekür. Bu kısıntı İngiüz Urasının kıyraetini düşürmek tedbirinden sonra ruhur edebüecek olan durumu önlemek için yapılmakta dır. İngilizler kemerlerini bir delik daha sıkmışlar ve gıda maddeleri, benzin ve tütünde yapılacak yeni kıaınbbra beklemeğe başlamışlardır. Ev lnşası, âmme hizmetleri ve hattâ mül! sBvunmanm bile bu kısıntıdan müteessir olacağı tahmin edilmektedir. Yeni tahdidler Bagbakan Attlee tarafından pazartesi günü İn^iliî narlamentosuna tevdl edilecek ve radyoda Başbakanın vappcaitı bir | komışma Ue de millete yaymlanacaktır. ^^^^^^ Üniversiie sitesi Baftarafı 1 inci sahifede landınnısbr: t Üniverslte sitesi meselesini bugün de Vali beyle görüştüm. B\ırada ve Ankaırvda Üniversite siteleririn kurulacağı gemş sahaları devletçe temin etmeği düşünüyoruz. Bu gaha üzerine modern bir site kurulacaktır. Siteyi teşkil edecek olan paviyonlar ve diğer tesisler parça parça, bir yandan Millî Eğitim Bakanlığı, diğer taraftan da belediyeler ve vilâyet idareleri tarafından inşa ed'lecek' tir. Üniversiteye teberruda bulunmak istiyen hayu sahibleri ve hamiyetli zenginlerimiz site parçasmdan bir kısmmı inşa ederek bu hayırlı hirmete kablabUeceklerdir. Önümüzdeki bahara lmkânlar nisbetinde inşaata bpşlana'Silecr'ini tahmin e'diyorum. İrışaat iler'.fiikçe Talebe Yurdlan da buraya nakledileccktir. Ceden Terblyesl umıım miidürlüjü hakkındaki kanun Beden Terbiyesi Umum müdürlüğünün lâğvedileceğine dair çıkarılan haberler doğru değildir. Yeni Beden Terbiyesi kanunu hazırlanmışür. Kanun tetkik edildikten sonra, Meclise sevkedileckür. Ankara Üniversitesi senatostı. tlâhiyat Fakültesinin profesörlerini seçmiştir. Fakülte fi'len kunılmuş bulunuyor. Bugünletde talebe kaydına başlanacaktu. İlShiyat F a ' kültesine diğer islâm memlekeüerinden de talebe geleceğini umuyoruz, Fakülte mezunları memleketimirde yüksek din hizmetlerini üzerlerine alacaklardır. Müftiler, İmam Hatib mekteblerine öğretmen ler ve büyük camilerimirin vâizlan buradan yetişeceklerdir. İstanbul Üniversitesi de. bir islâm tetkikleri enstitüsü açmak kararrndadır. Bu enstirü Edebiyat Fakültesine baâlı olarak çalışacaktır. Burada bazı lise vfe orta okullarımıa ziyaret ettim. Bu yıl İstatıbulda orta öâretim müesseselerinde çift öğretim sistemi kaldırılm'ş tır. Nakledilen öğretmenlerin ise. muhim bir kısmı harcirahlarını almışlar ve yeni vazifelerine gitmişlerdir. Diğerleri de eitmek üzeredir. İstanbulda kadro açıldıVca, bu öğretmenlerin iş taleb etmek hakları mahfuzdur.» Bakan Dr. Banguoğlu yarın aksam Ankarava hirpkot edop'tir. Her iki kamyonda 33 yoleu bulunuyordu. Çarpışmayı müteakıb yere yuvarlanan yolcular üzerlnden, kazaya sebeb olan kam yonlardan birinin geçmrsi neticesinde feci bir çekilde ezilen volculardan beşi derhal, dördil C. II. P. kongrelerinde de kaldırıldıklan şehrimiz hastanesmde ölmüşlerdir. Üç kişiHükumet şiddetle nin de hayatmdan ümid kesiltenkid ediliyor miştir. Hastanede sabaha kadat C.H.P. Aletndar bucaks konyaralılann tedavisine devam ogresi dün saat 15 de il merkezinlunmuştur. de toplanmıştır. Kongre çok heSon, aldığım malumata göre, yecanlı geçmiş, C.H.P. hükumetyarahlardan bazılannm kol vs leri ve Bakanlar şiddetle tenkid bacaklarını kesmek lüzumu ha edilmişlerdir. Kongrede okunan sıl olmuçtur. bir raporda da bu hususlara teBu müessif hâdise şehrimizde mas edilerek çiddetli tenkidlerbüyük bir teessür uyandırmış de bulunulmuştur. Raporun bu tır. Ölenlerin cenazeleri bu sa kısımlarına aid bazı parçaları abah büyük b:r halk kütlesi ta gağıda yazıyoruz: rafından kaldınlmıştır. Bugün clcra mevkiine gelen partimiz yalnız bir evden üç cenaze çık hükumetleri, umumî efkân semıştır. çimler arifesinde daima parti Şoförlerden biri kaçarken, hâ aleyhine çevırmekte âdeta birdise mahalline yakın bir tarlada birlerile rekabet etmektedirler. seçimlere çift sürmekte olan bir köylü G«çen seneki kısmî taraîından yakalanarak jandar takaddüm eden günlerde Hasan maya tesllm edilmiştir. Diğer şo Saka kabinesi gekere zam yapför de yakalanmıştır. Tahkikata ı.nmıt.mıımıııımııınnııınııınHnnDiraıti!iıtııi!iıııınıımımiHi.iM1,1,: devam edilmektedir. Denizyolları için | Meclisfe mühim bir önerge fıazırlanan Ba?taraf\ 1 inci i bu husus gazetelerde de yazümıstır. yeni tasarı Avnı habere göre. Hikmet Bayur, Der... ,oîlarının ddha verimli bir işletme ve iktisadî devlet teşekkülü haline gelmesini temin için Ulaştırma Bakin'ığuıca bir kanun tasarısı hazırlanmıştır. Bu tasarıya göre İdarenin ıslahı ancak mevcud statünün değişmesile mümkün eörülmekte ve sermayesi 500 milvcn olan bir İktisadî Devlet Teşekkülü, bir banka kurulması istenmektedir. Bu teşekkülün bir idare meclisi olacaktır. Ügililer, Denizyollarının hâlâ 1948 senesi bilânçostınu fanıim edemediğini gözönünde tutarak değişikliğin yerinde olacağı kanaalindedirler. Bu hususU yetkili bir şahıs, arkadaşunıza şunlan söylemi^ir: « Dış seferlere ve si » ^iliğe girişen Denizvolları, dünya deniz ticaretinde mer'î, esas ve kaidelere uymak mecburiyetindedir. Bunun için de İdarenin iktisadî teşekkül olm^sı zarıirîdir.. İ Rus peyklerinden üçü Adalef Divanna veriSdi Bajtarofı I inci sahijede rafından müstereken yapılan bu teklif, Sovyet blokunun aleyhde verdin beş oya karşı 47 oyla kabul edilmştir. AralariTKjî Hindistan, Pakistan v« İsrailin de bulunduğu 7 d«vlet, oylanm kullantnanuşlandır. Beyn«lmlle\ Adalet Divanı, eylul aytna kadar şu Bualleri ceveblandrrmı^ olacaktır: 1 Bahis mevzuu üç hükumet sulh anlaşmalarına riayetle mükellef değil midirler? 2 Andlajmalan imza eden devletler arasında ihtilâf çıktığı ve taraflardan birinin, yapılan ithamlan tetkike memur heyete üye göndermediği takdirde Birleşmiş Milletler bu tayini yapabilir mi? Söz dtteHosn Genel Kurulun bu toplantısmda Sovjet Dıç tjleri Bakanı Vichinsky ile tngiliz delegesi Sir Hartley Schaw Cross arasında şiddetli bir söz düellosu yapılmıştır. Vichinsky, Ingiliz kanunlarınm ortaçağ kanunları olduğunu ifade etmiş, Doğu Avrupada haksız yere bir köpek bile asılmadığmı söylemiştir. Ingiliz delegesi, Sovyet Dıs İşleri Bakanına cevab vermiş ve Batı dün yasında «esrarlı muhakemaler» ile «zorlu itiraflara» rastlanmadığını kaydetmiştir. | Çankında hararelli parti faaliyeli Baştarafı 1 inci sahifede Büyiikcami civarında yapılan miting çok kalabalık olmu», hatibler, Halk PartiMnin 1950 secimleri İçin eiriştiği tertibleri anlatmışlardır. İl baskam Kâzım Arar da konuşmuş, Millet Parttsi hatiblerinin bir hafta önceği toplantıda söyledikleri sözlere cevab vermiş ve muvazaaya delil olarak ileri süriilen 12 temmuz beyannamesinin altında simrfi D. Partiyi muvazaa ile itham edenlerin imzal=ırmın da bulunduğunıı söyliyerek, o zaman slmmış clan karann metnini altmdaki imzalarla birlikte oVunruştur. Marshall yardımı trakförleri İhükârla müeadele Ankara, 22 (a a.) îhtikârla müeadele konusu etrafında alacakları tedbirleri görüşmek üzere bazı belediye başkanlarının ve ilgili Bakanlıklar temsilcilevii'n iştirakile İç İşleri Bakanlıeında yapılmakta olan toplantılar devam etmektedir. Bu t^plantılar dolayısile matbu?tta yapılan tenkid ve tefsirler hakkında düşüncelerini sorduğumuz yetkili bır zat muhabirimize şunjarı söylemiştir: «Gerek İç İşleri Bakanlığı v < gerekse toplantıya katılanlar, memleket ekonomisinde müessir olan, hayat pahalılığmda â mil olan çeşidli faktörlerin mevcud'yetinden habcrdardırlar. Ga yemiz, hayatı pahalılaştıran muhtelif âmiller arasmda icabsızlarmı ve zarurî olmıyanlarım tetkik edip meydana çıkarmak ve bunları bertaraf edici tedbirleri ve kontrol esaslarını formüle etmektir. Baştarafı 1 inci sahifede cek ve çütçi, bedelin yüzde 37,5 uğunu pcşinen ödeyerek traktöru alacaktı. Vaziyet bu merkezde flcen, Wr ithalât ihracat acentası, traktörleri alacak olan çiftçilere j'olladıgı bir mektubda, traktörlertn Amerikadan yola çıkmak üzere olduğunu bildirmi? ve traktörün takribf bedelinin yüzde 375 tığunun acele acentsya yatırılması ferektiğini, aksi halde traktörün başka talibe verileceğİTii ve alıcı olarak te^bit edilen çiftçinin hakkımn da kaybolacağuu kat'î olarak tebliğ etmiştir. Bu tebliğatı alan çifbçiler telâça düşmüşlerdir. Traktörler memlekete gelmemiştir. Ne zaman geleceği de belli degildir. Fiatlan da tam olarak tesbit edilmemlştir. Acentanın, bedelin yürde otuz yedi buçuğunıı peşinen ve bu kadar acele olarak istemesindeki sebeb bir ttir lü anlaşılamamıştır. Çiftçiler, pek haklı olarak traktörler memlekete gelmeden, tesbit edilen meblâğı ödemek istememektedirler. Acen'anın, tebliğatında, bu meblâğm ödenmemesi halinde çiftçinin hakkmın kaybolncağım neye istinaden bildirdiği de anlaşılamamaktadır. Alnkadarlar, Tarım Bakanlığınm bu mevzu üzerinde ehemmiyetle duracpŞmı ümid etır.ektedirler. Buğday mühayaası için ayrılan tahsisat Prenses Eliıahelh'in nulku Washineton, 22 (A.P.) Ekonomik İşbirliği İdaresi bucün. Marshalll plânı yardımından Tiir kiye, Avustur>'a, Fransa ve Italyaya yeniden ceman 2.21'3.000 dolar tahsis edildiğini ve gerekli sarf yetkisinin verildiğini bildirmiştir. Türkiyeye buğday mübayaası Bu tedbir ve esaslar ise tama için 250.000 dolar ayrılmıştır. mile belediyelerm vazife ve salâhiyet sahasına giren ve girIzmitte 6 kişi mantardan mesi lâzım gelen mevzulardır. zehirlendi Tekrar edeyim ki, biz hayat: ucuzlatmak iddiasmda değiliz, Izmit, 22 (Telefonla) İzmiHayatı pahalılaştıran zoraki tin Ishakçılar kÖ3'ünde mantar sun'î, icabsız âmiüeri, başka bi yemekten 6 k:şi zehirlenmiştir ifade ile ihtikârı bertaraf et Zehirlenenlerden bir kişi ölmüşme tedbrlerini arıyoruz.» tür. Cumhuriyef'in Edebî Romanı: 2 8 Ba?tarc:fx 1 inci sahiiede lâk! seviyenin düşmekte olduğunu lhtar etmiştir. Kraî han»danına mensub künselerin bu der^ce ağır nutuklar söylemeleri âd^t c/marîıgı halde yirmi iki yaşındaki genc Prenses, «Analar Birliöi» ne hitab eden nutkunda durumu bütün fennhğile tasvir etmiş ve şu sözleri söylemiştir: « Diyebilirim ki memlekette aile hayatmın esasları, yani milletin sağlığı, tehlike içindedir. Aüe hayatının yıkılması yüzümlen başgösteren tahribatı, bilhassa çocukların uğradıklan felâketi gözöniinde tutacsk olursak bugünkü oemiyetimizin bilhas5a boşanmal?j" ve ayrılmalar yüzünden en karanlık duruma düştügünü pörürüz.» Prense» Elizabeth, devrin gitükçe sertleşen maddeperestlik devri olduğunu ve bu yüzden ahlâkî seviyenin düştüğünü anlatmış, daha sonra Analar Birliğinin ve ona benziyen teşelcküllerin ahlâkı kuvvetlendirmek icin yeni bir hamleye girişmelerini tavsiye etmiştir. Bu nutuk, Prenses Elizabeth uı söylediği ilk kuvvetli ve mühim nutuktur. İnaiüz anan^sine go e krallık hanedan üyeleri ancak ilham verici mesajlar irad eder ve Içtimal, siyasî meselelere doğıiiudn doğryya dokunırıaktan çekinirler. Prenses ElizaİDeth son nutkile bu Sdeti bırakmış ve tAnalar Birliği» ne fazla müsamahakâr davranmanm doğru olmadığını sövliyerek «Neslimizin züppelikle itham olunmasından endişe ediyorum.» demiştir. Rusysda Müsliiman dilşmanlığı Baş'arojı 1 inei sahijede lüman halka yapılan mezalim haklanda bir çok delilleri toplamı» ve bunlan Birleşmiş Milletiere arzetmiştir. Bu birliğin raporundan anlaşıldığına göre bir buçuk milyon kadar müslüman işkenceler altında Şimal Kafkasyadan ve Kınmdan sürgün edilmişlerdir. Sibiryaya gönderilen bu müslümanlar açlıktan ve soğuktan lonlmışlardır. İİErili çevrelerde belirtildiğine gö re, Sovyetler İkinci Cihan Harbinin sona ermesile müslümanlara karşı geniş ölçüde bir savaşa girişmişlerdir. 1946 senesinde Yüksek Sovyet Şurasınuı resml bir lcararnamesila Kırım ve Çeçen müslüman Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri (!) lâğvedilroiş ve müteakıben tehcir Sovyet hükumeti, Rusya dahilindeki müslüman azınlıkları nüfusunun artmasına mânl olmak için vahsi tedbirlere başvurmuş ve üreme>i durdurmağa çahşmıştır. Öğrenildiğine göre, «ürülen müslüman halk ikiya aynlmış, erkekleT bir tarafa, kadınlar da başka böU gelere göndeTİlnuşlerdir. Ruslaı böylelikle müslüman halkın artmasına mâni olmuştur. Diğer taraftan Orta Asyadakl müslüman bölgelerde de şiddetil tedbirler alınmakta, müslüman veya Türk diye bir kültür olmadığı söylenmekte ve böyle bir şeyin mevcudiyetinden bahsedenler hakkında şiddetli cezalara basvurulmaktadır. Ahmed Tahtakıhe, Ahmed Oğuz da olmak üzere 14 kişi hakkında savcıhklarca tahkikata geçildiği, Başbakanlık vasıtasile C. H. P. sekreterliğine bildirilmiştir. Bu haber dolayısile Osman Nuri Köni bugün Mecîise bir sözlü soru önergesi vererek Başbakan ve Adalet Bakamndan izahat istemiştir. Millet Pzutisi Meclis Grupu başkanı aşağıdaki sualieri sormaktadır: «C. H. P. Genel Sekreterllği, devlet teşkilâtı içinde resmî bir maksm mıdır? Adalet Bakanhğına ve Hükumete emirler vermek ve bu makamlardan sual sormak yet1 kisine sahib midir? Anayasamız, tevhidl lcuvayı kabul etmiş olduğuna göre bu sekreterlik ana kanun muvacehesmde hangi kuvvstin mümessili olarak tanınmaktadır? Yani C. H. P. kuvvei tesriiye ile kaza ku\"vetinin yanmda üçüncü bir kuvvet olarak mı yer almaktadır Teşriî ve icra! saîâhiyetleri nefsinde taşıyan Büyük Mil let Meclisinde C. H. P. ekseriyeti tutmuş olduğuna göre, bu parti sekreterliğinin mfıd?halesi karşısmda kanunlara saygı lâzım geldiğinden bahsedan hükumet ne düsünmektedir? Sekreterliğin bu yazıaı, Anayasa ve diğer kanunî mevzuatla nasd telif olunabilir? Hükumet içinde hükumet demek olan bu nüfuzun önüne geçilmiy»eek mi? Başbakan!a Adalet Bakanuun, C. H. P. Genel Sekreterliğine ce 'ab ve hesab vermek mecburiyetinin kanunî mesnedi nedir? C. H. P. Genel Sekreterinin kendisi veya bu partinin bir milletvekili. Anayasa ve tüzük hükümlerine uyarak bu mevzua dair bir sual yetkisini haiz iken bu doğru tarik terkedilerek kanun fevkinde olan yola gidilmiş ve C. H. P. bu suretle muradına ermiştir. Ama neden binnetiıe iki Bakanını da kanunsuz bir duruma düşürmüştür? Bu adlî takibat hakkında Adalet Bakanlığı taraftndan hangi izin verilmiştir?» Diyerek, devrinin bötün kadıa \ ve erkek münasebet ve telâkkile rinin ne zarif bir hulâsasını yspw yor: Kafesin deliklerine vç^dunılmuş baygm, ateşll gözler ki, sessia" evlerin içinde kucaklanmak arzusile çırpman dişinin bütün hasretini, kapılann önünde »örünmeğa mahkum erkeğin ısbrabıra anlaw tnr. Bir öksürük için ölmek de,; kalma'r: da hesaba dahildü. Böy le bir âlet, dünyanın hangi memJ lekeHnde kullanılır? Bizde öksürüğün dili vardır, ahnetgj, edası, tarzı, biçimi, cilvesi, füsunu, aşta 1 y?=ar ve hüVnü gürer Oksüriikte üç rivayet vardürür: Biri ehhe, biri fhhi, biri öhhö SldürüT. i Limanımıza gelen Rumanyah Yahurfiler îsrail bandıralı «Eliat» IsmindeH yoleu gemisi, Ruınanyadan aldjğı 27 kişillk blr Yahudl kafilesile dün Uİjianımıza gctoıiştir. ÖLÜM Meşrutiyette Manastırda lntlsar eden Neyyiri Hakikat ve Vatan gazeteleri fermuharrirl. Harbı Umumlde Harb • Mecmuası mtldürü, Meveddet öıyurdun eşi; Nasfet; Fuad; Edibe; Saia; Muhterem ve Günaydın Özyurdun oa» baları esk! üvukatlardan Man'istırlı 22101949 günü Hakkm rahmetine tavusmuştur. Cenazesl. 23101949 pazar günü öğle vaktl Bejiktas; Abbasağa; Akdoğan sokak 70 numarah evlnden kaldırılarak, namazı; Be^Iktaş, Sinanpoşa camllnde eda edildikten conra • Ortaköydekl makberesine defnedllecektir. Allah rahmet eylesln. Sovyet delegesi, Amerikan teklifi aleyhinde rey verılmesini istemişse de Genel Kurul ezıci bir ekseriyetle Vichinsky'nin bu talebini reddetmiştir. Sofyada yeni bir azil Sofya, 22 (a.a.) Dış İş'ıeri BaNewYoık 22 (R. a.a.) Akan Muavini Kopençenov, vazife mcrikadaki «Antorg» Sovyet şirsinden affedilmiştir. ketinin müdürlerinden beşi, Rusya hesabına malumat toplamakla, Moskovanm ajanlanna para dağıtmakla ve yabancı ticaret müesseselerinin tescil mecburiyetine uymamnkla suçlandırılarak tevkif e Baştarafı I inci sahijede dilmişlerdir. Bu Sovyet vatpndaşDünya Genclik Birliğinde memle îannuı duruşmalan çarşamhaya ketimiz eencliğini temsil eden Tür Federal mahkeme huzurunda başkiye Millî Talebe Federasyonunun lıyacaktır. bu teşekkiile olan senelik aidat Muhabirlerin bildirdiklerine göborcunu Millî EŞitim Bakanlığı ö re. uzun araştırmalar sonunda bas demeyi deruhde etmiş ve bu tahsi kına uğrayan bu Sovyet şirketinin saa Bakanlıfın bu »eneki bütçesi müdürleri 15.000 dolar veremedikne koymuştur. lerinden kefalatle serbest bırakılNewYork Üniversitesinde Dünva icra komitesi bu toplan mamışlar ve hapiste tutulmuşlardır. tısında, muhtelif meseleleri ^örö Bunlara verilecek azam! ceza beTürkiye hakkında fecektir. Bu meyanda 1950 ağustos şer sene hapistir. Aynca her birikonsey içtimamm tstanbulda ya nin 5000 dolar ödemesi ve şirketin konferans NewYork 22 (a.a.) Türk ha pılması için delegemiz teklifte bu de 10.000 dolar vermesi kanun hükümleri dahilindedir. bcrler bürosundan Nuri Eren dün lunacaktır. akşaın NewYork Üniversitesinde öğretmenler : çin açılan "bir kursta Türkiyeye dair bir konferans vermiştir. İki saat süren konferansm sonunda Türkiyeye aid bir film gös(Etikete dikkat) terilmiştir. HASİB ÖZYURD Amerikada Sovyet Dünya Gencük Birliğinin foplantısı Türkiyede ilk defa DETEKTIFMAGAZlN MACERA * MUAMMA* HEYECAN MECMÜASl PEK YAKINDA ÇIKIYOR. P.K. 482 W (Kazanovanm aşk maceralan) zafermden sonra Herkesln merak ve heyecanla okuyaeağı detektif hikâyeleri. Soma ve Akhisar havalisinde eşkiyalar türemiş îzmir, 22 (Hususî) Soma, Akhisar havalisinde bir müddettenberi dört silâhlı şahsın eskiyalık ettiği ve Akhisara civar köyler halkmın baskm tehlikesinden korktuklan bildirilmektedir. den domuz sucuğu, domuz ve sığır etleri sarkıyordu. Bilmem neden, bunlar benim pek tuhafuna gittl. Kahkahalarla gülmek istiyordum ama, içimdsn: «DeHliğüî sırası değil^ dedim ve kendimi tuttum. «Şimdi tekmil vücudüm ağnyordu ve her noktanın ağnsı da başka çeeiddi. Ayığunın altmdaki o tertemiz ve soğuk tuğlalara çömeldim. Üzerine testere tozu dökmüşlerdi ve bunlara basmış olan ahçırun o iri iri ayaklannın izleri belliydL ^ «Sansar poatu kürkuinü Marylynn'in başmdan ve omuzlanndan usulca çekip aldım. Yere yayıp üzerine yaiuacaktun. Bayılmış, tamamile kendinden geçmiş bir halde bulunuyordu. Buna onun hesabına memnun oldum, çünkü yangından yüzünün ne hale gelmiş olduğunu şimdi görüyordum. «Allahla ikinci defa o zaman konuştum ve kendisine hayli çıkışüm. Çünkü munakkak birinin yüzü tahrib edilecekse Marylynn'in değil, benim yüzüm yanmahydı. Bunu hislerime kapıldığun için söylemiyordum; blr is kaduu olarak böyle düsflnüyordum. Marylynn'in yüzü bizim başlıca kazano vasıtalanmızdan biriydi; halbuki benim yuzam daima zirnmet hanesinde yer alıyordu. îazan: VİCKY BAUM Çevircn: VAHDET GÜLTEKİN ıslaklığını muhofaza ediyordu. Başıma sardım. Küçükken babam bir gün beni cambazhaneye götürmüştü. Orada süvari elbiseli bir adam görmüştüm: Atını aleverin içine doğru sürüyordu. O anda bu neredcn aklıma gelmişti, bilmiyorum. Fakat işte birdenbire hatırlamışüm. Bunu ben de pekâlâ yapabilirdim. Mademki cam':azhanedeki atlı yapmıştı, ben neye yapamıyacaktrm? İyi ki Mary'.ynn kendisini nereye doğru götürdüğümü görmüyor, diye seviniyordum. Hakiksten, bir çocıık gibi, kendisini bana teslim etmişti. Karşımızda kimse yoktu. yalnız o alevler bir duvar gibi yiikseliyordu. Marjlynn'i sürüklcverek gittikçe daha hızlı, oraya doğru ilerliyordum. Artık alevlcrin içindeydik. Önümüz, arkamız ateşti. Sıcak da müthişti. İnsanın tah^yjü! edebileceği azamî derecedeki soğuktan daha büyük soğıık yüzümü kanp kavuruyordu. Nihayet geçtik. Olanca ağırl'ğımla kapıya yüklendim. Açıldı. Arka Barlann sahne arkası köstebek yuv?sına benzer, Cypress Grove'da da öyleydi ama, hiç olmazsa orada perde vesaire gibi ktımaslar, mukavvadan sehi ağaclan, diğer süsler ve telâşa kapılmış ahali yoktur. diye düşündüm. Hcle orkestra yerinin arkasmdaki cimento tünele vardık mı kurtulduk demekti. Fakat koridora açılan kapile bizim aramızda kalın fcir alev tabakası vardı. Marylynn'in gözleri görseydi bu korkunc ateşin arapmcîan geçmeye onu lünyada razı edemezc.im. Fakat gözleri görmediği için, iizerindeki kürk mantoma onu daha sıkı sıkı sardım. O canım kürkümün bir tek tüyü kalmamıştı ve etraftaki bütün o pİ5 kokuya, dumana r?gmcn, burnuma kürkün ütüîenmiş tavuk kokusu geliyordu. O sırada gözüme üzerinden buhar çıkan bir masa örttisü ilişti. Herha'de üzerine şarab dökülmüs ve kumaş şarabı emmiş olacakh. Ne tuhaf! Bu eihi anlarda bazı teferruat in?anm pklınd^ ''ütün vuzuhile nası! kalıyor! örtüyü yerlien kaptım; kızmısb, fakat henüz tarafa yuvarlandık. Şimdi o dar koridordaydık. Etraf karanlık ve sessizdi. Yalnız, bu unuzun ve simsiyah tünelin ta öbür ucunda bir kapınm üzerinde yanan çıplak bir ampul görüyordum. Marylynn'l bu sefer de oraya doğru sürüklemeye başîadım. Mutfağı bulurum da çöp tenekelerinin konulduğu arka taraftan dışarı çıkabilirim diye düşünüyordum. Fakat artık ben de hemen hemen bir şey görm?meye baş'amıştım. Hele tüneli gittikçe daha fazla duman basmca o ışık da kayboldu. Üzerime balya balya duman geliyordu. Sanki biri ağzıma, gözlerime, burnuma siyah bir pamuk tıkıyordu. Boğazımdan aşğı bir törpü sokuluyor gibiydi. Boğulacak gibi ohıyordum. Fakat nihayet o lâmbanın altına gelmeye muvaffak oldunı. Sağ elim hâlâ Marj'lynn'in bileğindeydi ve onu beraberimde sürüklüyordum. Sol elimle kapıyı açuıca, avucumun oraya yapıştığını hissettim. Bütün gayretimi sarfederek, avucumu ora.lan çekip kopardım. Gene sanki soğuktan kavruluyormuş gibi bir acı hissetmişlim. O zaman, elimin parça parça sarkmr.kta olduğunu görünce şaşmamam lâzımdı ama. nedense şaştım ve gönliim bulandı. Küçük bir kilerde bulunuyorduk. Tavana <adar çıkan raflarda dizi dizi ten<k='er. kutular. küçük küçük fıgılar, içi zeytinyağı, zey C ADALET BATTANÎYESİ BÜYÜKLER ve ÇOGUKLAR içindir. SARAY ve I1\Cİ S İ N E M A L A R I : Ba hafta EAGLE LİON NEWYORK'un ikinci büyük filmi olan tin, turşu ve kiraz dolu jişeler vardı. Burada bir elektrik lâmbası yanıyordu. İçerideki kıyametin gürültüsü buradan da duyuluyordu ama, ne de olsa nisbeten emin ve sessiz bir yerdi. Gözüme bir pencere iligtl. Bu pencerenin sokağa veya avluya baktığı anlaşılıyordu, çünkü dışandan itfaiye otomobillerinin canavar düdükleri ve mütemadî bir çığlık gibi bir ses geliyordu. Sanki bir yaz gecesi yüzlerce devâsâ ağustos böceği hep bir ağızdan ötüyordu. Fakat bu acayib ses hakikatte insanlann haykınşıydı. O sırada vaziyetimiz büsbütun vahimleşü. Yeni bir çaürdı oldu ve pencerenin camlan jangırtile indi. Fakat içeri hava yerine kalm bir san alev girdi, o korkunç kara dumanlar muazzam bir yumruk gibi saldırdı. Boğuluyordum. İleri doğru aülarak kutulann, şişelerin tenekelerin arasından bir delik bulup, artık korkunc bir kapan halina gelen bu kilerden kurtubnanın çaresini aramaya başîadım. Bütün bu olup bitenler esnasında Marylynn hasta bir çocuk gibi sıkıla sıkıla inlemişti. Fakat çimdi yüksek sesle haykırıyor, boğulacakmıj gibi öksürüyordu. Birdenbire elimdeki bileğinin gevşcdiğini hifsettim. Dönüp baktım: Ufak bir tümsek halinde yere yığılıvermişti. «Keodi keodiıoe saBnaşapan söy lenmeğe başlamışüm. Yüksek sesle dua etmekte olduğumu farkedince şaşırdım. Bu işin ne dereceye kadar Allahla alâkası vardı, bilmem ama, o boğucu duman arasmda bir nokta hâlâ ışıldamakta devam ediyordu ve ben gözlerlmi oradan ayırmamağa bütün gayretimle çahşıyordum. «Zihnimde pek az bir düşünme kabiüyeti kalmıştı. Karşımda gördüğüm şeyin bir kapı tokmağı olduğunu ancak zihnimi bir hayli zorladıktan sonra anlayabildim. Alelâde bir kapı tokmağı değıl, manivelâ gibi uzanan parlak Dir maden parçasıydı bu. «Marylynn'i yerde bırakıp bu kolu aşağı doğru bastırdım. Yerinden oynamamakta inad etti. Fakat ben de inad ettim. O anda birdenbire anladım. Soğuk hava dsposunun madenî kapısıydı bu. Yani, arka tarafta selâmet, serin ve temiz hava, hayat vardıî «Olanca eğırhğımla kolun üzerine abaııdım, nihayet oynadı ve o agır kapı gıcırdayarak açıldı. Bütün kuvvetimi toplayarak. Marylynn'i sürükleyip içeri aldım ve arkamızdan dumaaın dolmasuıa imkfin vermeden hemen kapıyı çekip hızla kapadım. «İçerisi karanlıktı, fakat düğmeyi bulup elektriği yaktım. Çok soğuk ve tertemiz bir yerdi burası. Tayacuıdaki koca koca DAMGALI DOKTOR (HOLLOV Triumph) Orijinal kopyasmı bOyflfc muvaffakıyetle göstermektedirler. Mütiüş bir dram. Tesadüfün, aşk ve kumaruı cmayete sürüklediği bir erkeğin fld yüzlü hayatı. Bugün cidden görülecek bir fllmdir. BUGÜN S Ü M E R SİNEMASINDA BüTbül sesli DEANNADURBÎN ve 8 âşıfa EDMOND O'BRİEN DON TAYLOR ve JEFFREY LYNN tarafından çok gflzel bir taırda yaratıian BİR ÇİCEK ÜC BÖCEK (For The Love Of Mary) Neşe, musiki, aşk. zarafet filmini mutlaka görünüz. Nefia ve ruhnüvaz şarkılar, ilâhî ve gaş;/edici müzik. |^| YENİ SES Opeveti 4 üncü m.r. dffakıyet haftarı VENİ ANAFOR TeKf Operel 3 perde Temsiller her akşam 21 de. Çarşamba, Cumartesi, Pazar matine 15 te, Pazartesi tatil | T e 1 : 49S69. i