19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
( GÖRÜŞLER, DİİŞÜNCEIER 1 lîim ordusu, sef erberlik ve savaş Berberler Yazan: A. fldnan • Adıvar 3İTde hoc?lor keyetine pek eski külfet de nimete göre olmak lâzımdenberi •liim oıdusu denildiğini dır. Eğer maarif bir hocayı yetiştirhilmiyoi'ura. Hcrhalde 1908 ihülâünden evvel böyle bir tabirin kulla melc için onun tahsili müddetince nıldığinı hatırlayanlara rastgeime bütün masrafların: deruhde eder ve eim. Bu terkib Tevfik Fikretin Da tahsil bittikten sonra ony istediği rülmuallimin marşmH.a pek yakışık yerde fdaha doğrusu kur'a çekelı bir şekil ve mevkide kullaıulmışu. rek talih ve bahtın istediği yerde) Artık or.dan sr.nra hocaların feda kullanmak için evvelden bir muliârlıklarından, fers<îatlerinden, müş kavele yaparsa o vakit bu maddc kül vazifelerinden ne taman bahse dernokrasiye, adalete. hakkaniyete diîse başka bir teşbih, başka bir üs muvafık bir madde olur. Böyle ollub edası aramağa liizum kalmamış duğu halds bile bir müddettenberi tı. Muallimler .ordusu (nihayet öğ yerleşip oturdukları yerlerden kalretmen ordusu) diyip durmağa baş dırı'acak memurlara evvelden hayazılmamış ladık. Son zamanlarda münakale, ber vermck kanunda nafıa işlerine, iktisad işlerine. petrol olmasıiıa rağmen insaniyet ve adaaramalanna da, sıkıca yapışmak is let kanununun yazılmadan okunan . tediğimizi hakikaten yapi|ilıp ya maddelerinden biridir. Nitekim o pışılmaması levzuu bahsolmaksı teşbihin esssı (= müşebbehün bihi) zın gösterm2k; için, seferberlik, sa olan asıl orduda bile ?ark hiımetvaş iiân eder nlduk. Aynı kelimeîe lerine gönderilecek olanlara ki bu ri mualliiT.ler crdusuna sahib olan i zatlar daha ı!k askerî mektebe girmaarif için de kullanmak pek tabiî mtkle mesleklerinin her türlü veidi. Zaten cehil bir düşman değii caibini kabul etmişlerdir hazorlanmiydi? Ona Tcarşı seferberlik üân malan, şahsî işlerini tesviye etmeolunur, savaş açıiırdı. Esasen bazı leri için üç ay evvelinden haber tarih profesörlerimiz tarafından ba verilmek kaidesinin mevcud olduzı ilmî içtimalarda döğüşkıenlik kuv ğunu işitiyoruz. vetihin, harb ve darb kudretinin Zaten bu 22 nci maddcnin yapılmiHetimizin en karakteristik kabiması aynen ve her zaman tatbiki liyeti olduğu da söylenmemiş miydemek olmadığı anlaşılmış olacak di? O halde maarif işlerinde de ki köy mekteblerine hoca tedarik milletin bu kabiliyetini bclir^ecek etmek için talebenin her türlü mamecazî ifadelar kullanmak pekl ye^arifi hükumet tarafından tesviye rinde olurdu. olunmak şartile hoca yetiştirmek üzere köy enstitüleri tesis olunmuş, Fakat yalnız böyle tabirler kvilmezunlarına evler tahsis edilmiştilanmakla iş bitmezdi. O tabirlenin İste bu müesseseler merunlannı. asıl manalan.ıa uygun bir hal v,e haklannda bu 22 nci madde olsa şartın maarifte de ihdası lâzımdr. da olmasa da, hükumetin istediği 789 numaralı ;naarif teşkilâtı kanuv. yere gönderebilmesi tabiî ve haklı Tiunun 22 nci maddesi bu teşbihleri teyid edücek bir şekilde 1926 da çı \olurdu. Fakat bütün diğer mualkarllmıştı. 3 u ınadde mucıbince ftmlere bu kanunun tatbiki hakkını Maarif Vekâleti mazerctini ispat vt&âlete v«rmek doğru olmaz. Hele edemiyen her hocayı her istediği bij müsteşarı, bir müdiri umumiyi yere gönderebilir. Son günlerde nef ishvrrediği başka bir memuriyete mu.tik bir sebeb olmadan nakletsüleınre mutabık, yani zararı hiç mek salâhiyetini, kanunlarımıza yok. faydası çok olup olmadığına ve dayanarak hükümler veren. Devlet adalet ve hakkaniyete muvafık buŞürasA^ın kimseye bahşetmediği bir lunup bulunmadığına bakıimadan zamanAa hiç verilemez. yap:ldığı iddia edilen muallimler H u k u ü noktadan demokrasiye nakil ve tayini yani ilim ordusunun kısmi ,seferberliği hep bu kanun yakışan 'Jıareket arzusu hilâfına ne maddesirvs dayanılarak yapılmış ol bir memtro, ne bir muallimi (evduğu düsunülürse umumî efkân velce zımuî veya sarih bir tsahhüuzun uzun meşgul eden bu mesele dü yoksa^ \jstemetiigi bir yere gönMademki henliz nin esasını müftakaşa etmenin daha dermemckti.. mer'i olar. bi, 22 nci madde vardır; doğıu olduğu ardaşılır. 1926 da kuvvitli'bir tek parti, Tak o kaldırılmcıja kadar hiç olmazsa riri Sükun gölgesi altında hüküm bir hak olarak değil. insani bir rfüısürdügü sırada çıkanlnflbo kanuna. zel hsreket olarak bu nakle. yani böyle bir macde ilâvesinden daha şu kısmî seferberliğe tâbi olan mukoîay ne olabilirdi? Vakıâ zâhiri allimler kendilertne bir kaç ay evhs!e bakarsak a zamanki idare.nıe vel haber verilmek lutfuna lâyık tnurlarına gül dikenile dokunroa görülmeli ldiler; onlan bu lutfa mak. işine gelmivene. işini yapmıya lâyık görmediler ve «eğer ev\^elden na ceza bile verrnemek suretile on haber verilirse hocaiarm türlü vaları p?rtisine 'oağlamak yolunu tul sıtalara başvurarak tayin edildikgirmemenin yolunu bumustu. F a k ı : diğer taraftan raual leri yerlere 1 iimleri sağa. <ola göndermek için lacaklarî ı gibi idarenin nefsine itibu karfır geniş salâhiyeti de vekâ madsızîığını gösterecek bir sebebin lete vermişü. Bu isüsnanın sebeuını bu lutfun deriğ edilmesinde âmil sormağa bile lüzum yok: Muallim olduğunu söylediler. İdareyi gencleştirmek isüyenler. leıe hsr tarafta ihtiyac vardır: vekâlet isl°diği hocayı. istediği yere genclerin kanlarımn kaynadığım ve ggnderebilmelidir. Yalnız mazereti kajTiıyan bir maddenin ne tarafa ni ispat edealsr, bu muameleden taşacağınm her vakit evvelden keskurtulabilirler. Acaba bu mazeret tirilemiyeceğini düşünürlerse böynelerdir? O da ayrı bir mesele. le le cür'et ve cesaretleri mazur görüp ' ferıuata girmiyeiim. Çünkü o za eeçecek yerde kabına sığmayıp t*manlar mazeret türlü türlü idi: vü şan maddeyi tekrar kabına sığdırahazırlanmas: cudce hasta olmak mazeret olduğu cak müeyjidelerin gibi mensubiyot salgını da bir nevi lüzumunu da takdir etm«lidirler. mazeretti. A. ADNANADIVAK Demokrat idarelevde böyle bir kanun maddesinin izahı biraz Delegelerimiz «Unesco» tnüşküldür. Böyle î>ir kaîıunu mutoplantısından döndüler • vafık gösteımek için hocaları ordu «Unesco•> nun Paris Genel Kurul Topmensublarına, okutup, yazdumak lant'.larma istirsk eden delegelerlmiz. hamlelerini seferberliğe ve savaşa Başmuharririmiz Nadir Nadi ve Gn. teşbih etmek kâfi değildir. Malum Tevfik Saglam. diin bir Fransıı uçaya nimet külfete söre olduğu gibı Jile yurda dönmüşlerdir. Sehir= =haberleri cemiyetinin kongresi 1 I I HUKUKI DÜŞÜNCELER | I Kitab peşinde koşmakla geçen bütün bir ömrün hikâyesi Bajtarafı 1 inci sahifede olmasmdan daha makbuldür. Her vesile ile beni izaz etmek lutfunda bulunan muhterem Hakkı Tarık Bey üstadımız son günlerde nasılsa bu ise vâkıf oldu, gazetesile ilâa etti.. Oturduğumuz odayı dolduran kitab yığmları, kütüphanenin ancak ufak bir kısmını teşkil ettiğine göre, acaba bütün kitab ve yazı levhaları ne kadardı? Üstad: < Çoğu yazma olaıak üç binden fazla kitab ve üç yüz kadaı levha vardır. diye cevab verdi. Bu kitab ve yazılar daha çoktu; biı kısmı. bazı kıymetli eşya ile beraber Mercan yangınmda zayi oldu, bir kısmı da mütareke senelerinde evim ecnebi askerler tarafından cebren işgal edildiği sıralarda çalındı, satıldı ve memleketlerine götürüldü. Hele müteaddid ve mütene\\'i gazete ve mecmua koleksiyonlarının zayi olmasma ne kadar teessüf edilse azdu'» Bu kitablar ve yazılar arasında pek kıymetlileri var mıdır? Vardır. İnsanın kendi malınj kıymetli göstermesi bittabi muvafık değildir. Lâkin, kıymetlisi yoktur diye doğruyu söylememekten, vardır diye hakikati söylemek, elbette ki daha münasibdir. Kitablarım içinde, gördüğünüz. Üçüncü Sultan Selim divanı gibi müzeyyen ve baza meşahirin yazıları ile muharrer nadir nüshalar vardır. Meselâ kenarları Nabi, Ruhi. eski Naili ve Şeyh Galib gibi en meşhur şairlerimizin yazılarile divaniar". vak'anüvis, hâkim İsa zade ve Abdülhak Molla gibi bazı zatların da yazılarile tarihleri, Rauf İsmail Paşa ile oğlu İsmet ve torunu Şeyhülislâm Arif Hikmet Beylerin. Aziz Mahmud Hüdai Efendinin. Şeyhülislâm Ebu İshak zade Esad Efendinüı ve meşhur âlimimiz Gelenbevj İsmail Efendinin yazılaril? eserleri. Reisülküttab Vasıf ve Atıf Efendilerin, Vahid Paşanın ve diğer meşahirin mecmuaları mevcuddur. Levhaların hemen hepsi güzel yazılardır. En maruf Türk hattatlarının talik. sülüs ve en büyük Acem hattatlarının talik yazıları mev cuddur.> Üstad. bu kıymetli eserleri sayıp dökerken, gene kendisine aid bir beyit hatırıma geliyordu: röyle memnunum ki mekteb Teminat buhranı *•• Yazan Ord. Prof. •• Son aylardaki hâdiseler. yazılar, sözler, insana. Türkiyede bir «teminat' arayıcılığımn, bir teminat işüyakının hüküm sürdüğü hissini vermektedir: Muhaîefet. hürriyetin kanunî teminatı olmadığmdan şikâyetçi. Devlet reisi muhalif par lerimizin bilmek. düşünmeyi mes le tefsir edeısek, o zaman objektif Dünkü kongrede kalfaların tileıden, iküdara geldikleri zaman lek edinmiş bir çok münevverleri hukuk nizarmr.dan, sübjeküf menparti'.er hakkında müsanicha mizin de düşünmek istemediği şu faat anarşisine düşmez miyiz? dükkân açabilmeleri için di^er ve tahammül teminatı istiyor. Dü küçük kaideyi tatbik etmediğimizi Bilmem cvvelce nakletmiş miyCemiyetin yardım yapması rüst bir sevim teminatı günün mev gösterir: <Hakkın en büyük temi dim: Ondördüncü Louis devrinin zuu. Bunun için intihabların adlî natı, hakkma razı olmaktadır.» meşhur vâiz papazı, Fransanm büistendi kontrol altında cereyan etmesi, yaIV yük ve mütefekkir ve hatiblerinden ni adlî teminat meselesi. şimdi üzeBcssuet, iki buçuk asırdan fazla bir İşte devrimizdeki teminat buhranı Berberler Cemiyetinin yıllık rinde • ehcmmiyetle durufen bir dazaman önce: Herkesin istediâini kongresi dün saat 15 te Eminö va. Bütün bunlardan başka bir de buradan çıkıyor ve bizi bu sebebîe yapabileceği :^ir yerde hiç kimse meyus ediyor. Bugün bir «ak> ve nü Halkevinde yapılmıştır. Ba hâkimin teminatı meselesi gazeteistediğini yapamaz; baş olmıyt:n şından sonuna kadar asabî bir leri ve fikirleri işgal etti ve bu hu «kara» edebiyatı " içinde bunalrruş yerde herkes 'iaş ve herkesin ^"^ hava içerisinde cereyan eden sustaki mevzuat .üzerinde duıul gibiyiz. Herkes size kcndi re;ıkii olduğu yerde herkes köledir» (.2) gözlüğünü uzstıyor ve âlemi o gözkongre başkanhğına Âdil Var du (1). Hüseyin Cahid Yalçııı. son lükten temaşa etmenizi istıyor. demişti. G3rçi mütefekkir din adarru darlı seçıidikten sonra. yıllık fa günlerde yazdığı bir makaisde. Nasreddin Hocünın meşhur hikâye bu sözlerile, krallara Alleh tarafınaliyet ve hesab encümenlerir.in memlekette çok yüksek mevkiıe': si cibi, şimdiki halde haklı olmiyan dan tanınan hakları yani Rabbarn raporları okunmuş. her iki ra işgal etmiş namuslu bir babanın kimse yoktur 1 !. Sanki hak. çevTesi hukuk nazariyesi> ni müdafaa etpor, hararetli münskaşalardan bedbaht evlâdmm kanun pençesin umumi ve objektif kairielerle tayin mişti. Fakat dünyr.nın bugünkü sonra kabul edilm:ştir. Dilekler dcn kurtulamümasını ve emekli bir olunan bir msfhum oimaktan çık telr.kkisine göre. din ve hukuk faslında söz alan üyeler, kalia generalin halen adalet kürsüsü kar mış. her ferdin sübjekiî eorüşünün mcfhumları ayrıimış, hukuk kaideolarak çahşan dernek üyelerinin ! şısmda hesab vermeğe çağırıima'sı mahsulü olan şahsi bir meta haline ierinin kaynağı metafizik sahadan dükkân açabilmeleri için cemi nı misal göstererek, askerliğe karşı gclmiştir. Bu böyle olunca, kimsc mü'.eî iradcsine gecmiş bulunduğu yetin kendilerine yardımda bu yapılan en küçük bir tenkidin bile hakkına razı olmayınca. hak nerade cihetle, Bossuetnin «baş» veya lunmasmı tekiif etmişler ve bu vatan hainüği sayıldığı devrin artık kalır, nizam nerede kaiır. oemi o' mir» dediği şey bugün, devlet iş içinde". aidatlara muayyen bir geçtiğini vs memlekette demokrasi nerade kalır?! Hukuka r ~U oıı haşta olmak üzere bütün hükmî ve miktarda zam yapılmasını ileri ve kanun teminatı devrinin hâkim devlet olmsk azim v£ ! ' •yu hakikî şshıslarm riayetle mükellef sürmüşlerdir. Raporlar üzerinde olmağa başladığını yazıyor ki. drjgFakat kanunu yalnız bir i c m ve olduklan hukuk kaideîeridir. Bungörüşülürken, Kongre Başkanı rudur: Demokrasi hareketi başiriya bir zümrenin m?nf^uni > •• • u iar millî iradeyi hakikî manasmdr. masaydı, bu noktalar üzerinde ne Âdil Vardarlı ile azalardan aksettiremezlerse. baş olmak vasyan kaideler çeklir.de anlnr ve r.öy, konuşma j gazetelerde, ne <fe hattâ Türkive Dr. Hı/zı Veldet • • 3 fmdan mahrum kalırlar. Şu halde en büyük hukukî teminat, milii menfaate. milletin gerçek arru ve ihtiyaclarına uygun kaideleri elbirliğile koymak ve ona riayet etmiyenleri de amansız bir şekilde cezalandırıp bertaraf etmektir. Memleketteki teminat buhranı ancak bu şekilde giderilebilir; demokrasiyi. keyfî gidişi peçelemeğe yarar bir süs lelâkki eden zihniyetle, onu, her kafadan bir ses çıkması, herkeün kendi görü jünü şaşmaz ve mutlak bir hakikat bilmesi, kalemi her cline alarun millî mukaddesat. millî menfaat, şahsî saygı ve edeb tanımadan her fikre ve her şahsa uluorta ve yakışıksız bir şekilde saldırması zanneden zihniyet ancak bı sayede temizla.ıebilir. Bu iki zihniyet birbirine zıd görünürse de, hakikatte her ikisi de gerçek demokrasinin düşmaıudır. Teminat buhranı, yeıini bir teminat gerçekleşmesi devıine bırakmadıkça millî meselelerde tam bir başan beklenemez. (1) Ileride aynı mevzuu biz de ele alacağız. (2) «Oü tout le monde peut faire ce <!u'il veut. nul ne fait ce qu"il veut; ou il n'ya pas de maitre. tout le monde est maitre; ou tout le monde est maitre, tout le monde est esclave, Bossuet, Politique, tiree de l'Ecriture ssinte, I, 3, 5. olmuş, bu şiddetli muhavere po Büyük Millet Meclisi kürsüsünde lis vasıtasile durdurulmuştur. durulamazdı. Yahıız, gidişi tamamlamak, fi'len alenî olan muhakcme safhalarının. ne§ir bakımından ia alenî olmasını sağlayacak hükürnleri koymak, hattâ memlekette kaza vahdetini tisis yoluna doğru da Hsc farizasını yerine getiren 85 va yavaş yavaş adım atmak lâzımdır. İlk hacı kafilesi dün geldi ÜNÜN MEVZULARI^ tandaş.mız dün iki uçakla Ciddeden şehrimize dönmüflerdir. Hacılar, sey&hatlerinin iyi geçtiğini, p bu mukaddes % a2ifeyl yerine getirdikleri İçin haz duyduklarını. Hicazdan. birçok sıkıntılara rağmen çok iyi Intlbalarla döndüklerinl söylemişlerdir. n Coğrafya Enstitüsü profesör ve talebeieri tetkikten döndüler tstanbul Üniversitesi Kdebiyat Fakültesi Cografya Enstitüsü profesör ve ögrencilertnin, bu yıl. memleketln muh telif yerlerinde yapükları coğrafl letkikler nihayete ermiştir. Prof. Ahmed Ardel; Antalya, Kütahya, Eurdur ve Alanya havalisinde; Prof. Besim Darko*. Trakya bölgesinde; Prof. AU TanoSflu. Adnpazsrı ve Zonguldak dolaylannda încelemclerde bulun'inuşlatdır. Bütün bu gezilere elliden fazla öğrenci iftirak etmiştlr. Prof. Besim Oarkot. ker.disils görüşen bir arkadaşımıza gezilerden ır.üsbet lntıbmlafla âondütünü: ötrencllerin. coğrafi t«tktklerini ameli olarak yaptıklarını ve her gittikîer: yerde iyi karşılandtk)arını beyan etmistir. ' Muallimler Birliği İdare Heyetinm müracaati MuaUimler Blrliği tdare Heyeti. Mılli Eğitim Bakanı Dr. Tshsin Bangucğluna rnüracat ederek. Anadoluya nak'.edilen 152 öğretmenin yerlerinde bırakılm&larını istemişlerdlr. tdare heyeti: bu vazlyetin, oğretmenlerin çalışma enerjisi üzerinde menfi testrler yapiciğını ileri sürmüştür. Bakan. karaıın geri alınmrtsına imkân olmadığını beyan etrrisür. * «Marko Paşa» muharriri Aziz Nesin yakalandı Hükumetin rhanevi şahsiyetlni tahkir sucundan muhakeme edilen ve gıyaben mahkum olan fMarko Paşao muharriri Aziz Nesin. ev\elki gece Kadıköyde bir meyhanede Emniyet memurları tarafından yakalanmıştır. Aziz Nesin, mahkümiyet kararını duyduktan sonra flrar ermisti. Sol fikirleri yaymakta olan Aziz Nesin hakkında ayrıca "Azizname» adında bir kltabından dolayı da takibata gççilmişti. Dört aydanberi aranan Aziz Nesin. ilk sorgusunu müteakıb Cezaevine gönderilıniştir. n Vakıf mütevelli hevetlerinin Vakıfîarın tek mütevelli ile idaresi yerine kaim olan heyetlertn seçımlerini yapan Katolik Ermenilerden sonra, Gregoriyen Ermenileri de mütevelli heyetlerıntn seçinü için hazırlıklara başlamışlardır. Diğer taraîtan Ortodoks Rumlar da vakıflar için seçimler yapmaktadırlar. Tek müte\elli yerine bundan böyle vakıfları yedi kisliik üeyetler idare edeceklerdir. PEYAMİ SAFA nın ŞAHESERLERtNDEN BİRI scçımı 9. UNCU HARICIYE KOGÜŞU Teminat sözünden. muhtelif vesilelerle poliriktda bahsedilmesinin, Türk vatandaşını bu mefhum üzerinde düşündürmek ve bunu kafalara perçin!emek hususundaki faydası yabana atılamaz. Bununla beraber teminat meselesinin, muvafık, muhalif eya tarafsız ağızlardan niçin sık sık tekrar edildiğinin sebebleri üzçrinde biraz durulup düşünülünce, varılan neticenin insanı üzüntüye düşürdüğü de inkâr olunamaz. Lozan muahedesinin müzakereleri esnasmda Türk başmurahhası İsmet Paşanın sık sık .Türkiycnin istiklâl ve şereii» nden bahsetmesi; nedense, asabiyetinc dokunan İngiliz Başmurahhası Lord Curzon'un: «Türk delegesi her vesile ile Türkiyenin istiklâl ve şerefinden bahsediyor": Buıaaa Siğer "ttir çok devletler de temsil edılmektedir ve her devleün istiklâl ve şe^ refi vardır. Fakat hiç "birinin tdele' gesi bundan bahse lüzum görmüyor» mealinde bir tarizine karş:. Türk Başmurahhası: .Başkaları bundan bahWtmiyorlarsa, devletlerinin istiklâl ve şerefine aykırı teklifler yapılmadığmdandır. Ben sık bahsediyorsam, buna mecbur ediiişimdendir» tarzında cevab vereıek muarızını susturmuş. Bunu bız; gecende kaybetüğimiz devlet1 er hukuku profesörü.. kıymetli hocaın merhum Cemil Bilsel. Lozan zabıtlarından naklen.. sınıfta anlatmıştı. Şimdi Türkiyede bir çok ağızlardan ve kalemlerden teminat sözünü duyuyor veya okuyorsak bu hal. onun ileri sürülmesini adeta mecburî kılan amillerin içtimaî bünyemizde hâlâ yaşamakta olduğuna ve bir kısım müncvverlerin, memlekette kanuna bağlı bir demokrasinin bütün şart, icab ve teminatlarile kurulmuş olduğu yoiundaki iyimser mütaleasma rağmen şüphe ve keyfilik devrinin tamamen sona ermediğine bir karine, hiç değilse bir emare teşkil etmez mi? Demek ki bütün teminat lâkırdılarına rağmen ortada bir teminatsızlık buhranı vardır ve insana üzüntü veren nokta da budur. Fr ansada umumî grev tehdidi Yazan: Dr. N. î . Fransada işçi sendikaları umumi grev tehdidi yapıyorlar. Bir memlekette işçi istekleri bir zümrede kalmaz. tekmil işçileri kavraısa, ancak o zaman umumî grevden bshsolunur, Hususi grevden umumiye atlamak için çok mühim sebebler lâzımdır. Böyle iken, ne olmuş da Fransada işçi umumi grev tehdidine kalkmıştır? Fransiz işcisini bıçak kemiğe dayanacak kadar tahrik eden sebebler arasında frangm düşmosi başta geiiyor. 20 eyiuide frangın dolar kuyüzde 28,7 nisbeünde düşünce, Fransiz işçisi başma geleeeği anlayaıak bayatıa. pahaulaşacağmdan korkmuştur. Hesaba bekılırsa buııda haklı değil de denemez. Çünkü. bir kaç haftadanberi dolar artık 272 franktan değil. 350 frar.ktan hesabianıvor. Yani. Fransa Amerikadan aldığı malı üçte bir fazlasile ödeyor. Amerıkadan Fransaya az mal gelse, belki bunun tesiri olmazdı. Fakat, son ist&tistik gösteriyor ki, 1949 un ilk altı aymda Fransanın Amerikadan ithalâtı. tekmil dünyadan ithalâünın yüzde 33,5 nu bulmuştur. İşte bu canalacak noktayı gören Fransiz işçisi, gelip çatan pahahlığa işaret ediyor, ya ücretleri arttırın. yoksa umumî grev diyor. Umumi grev bir memleket işçîsinin son vuracağı vasıtadır. Halbuki. Fransiz işçisi ücret hakkında hükumetle temasa başlar başlamaz. umumî grevi bayrağına yazmışu. Bu acelenin izahı yapılmadan. tehdidin derin manasına varılamaz. Tam bir yıl önce Fransiz işçisi ücret zammı için direndiği vakit Queille hükumeti ücret arttırmağa lüziam yok. hayatı yüzde 10 ucuzlatacağım demişti. Fakat. o zamanki mutantan de.neclere rağmen. vaid tutulamadı, aşağıda görüleceği gibi hayat pahalıhğı arttı. Frank düşer düşmez Fransız işçisinin hemen umurnî "grevdsn bahsetmesine, evT velce verilen aidin tutulmamasmdan dolayı aldatılmış oimaktan doğan içerleme sebeb olmuştur. Sonra, bugün partiler arasındaki üstünlük rekabeti de hâd devrededir Partilerin işçinin hoşnudluğunu kazanmak için, Fransanın hayatî favdalarma ujinasa da, ellerinden geleni yapmaktan çekinmemeleri, hattâ onları umumî greve kışkırtmaları bu münasebetle söylenebilir, Nihayet, harbdenberi terkedilen (kollektif mukavele) usulünün yeniden canlandığını görmek istiyen işçi sırııfı, aynı zamanda eski (işçi mahkemeleri) i de istemektedir. Bu' surette, işçi partileri yeni yeni vazifeler alarak kuvvet ve ehemmiyetlerini arttırmağa bakıyorlar. *** Frangın düşmesi. sendiklar için beklenmiyen bir ganimet olmuştur. Eski dilekleri tazelemek, yenilerini ortaya sürmek için, bu hâdise onlara fırsat verdi. Fransada sendikalar partilere, partiler hükumetteki nazırlara yapışıktır. Orada kendi başma sipsivri çalışan sendika yoktur. Tâ nanrlara kadar giden siyasî ipuclan, Fransada girift bir iç politika manzumesi meydana getirmektedir. Bu manzumenin sendikalar, partiler ve nazırlardan ibaret üç köşeli menşuru devrsttikçe her seferinde bir köşe ön safa* geiiyor. Bu sefer nazırlar köşesi belirdi. Ötedenberi, Fransada nazırlar arasında en eksik olan şey anlaşmadır. Bunlar devlet prensiplerinde tam anlaşarak birleşmezler, bazan kendilerinin de açıkça ifade ettikleri gibi, opportun maksadlarla biıleşirler. Bu tabir bizde, politikacılık yap mak manasraadır. Bir kabinenin ilk teşekkülünde, Hül alünda kalan ferdî emellar zaman ilerledikçe meydana çıkıyor, nazırlar arasında ğeçimsizlikler ve ihtilâflar açığa vuruyor, kabine düşüyor. Scn Fran sız kabine buhranı da böyle oldu. Sosyalistlerin en ehemmiyetli naBlumun jaiiîi dostu İş Nazın Danicl Meyer (ücret stop'u) adı verilen muayyen bir hadds varan ücretlerin o hadde tutulması usulünü aııp. yerine (ücret hürriyeti) ni ikame etmek istiyen bir kanun projesi hazırlanuş, derha] görüşülmek üzere hükumete tevdi etmişti. Yeni bir ücret dalgalanmasından kurduğu mucib sebeb^e hükumet reisi bu projenin kabinede hemen müzakeresine taraftar görün. memiştir. Kabine içindeki Halk Cumhuriyet Partisinin (M. P. R.) sola kaçan ve ücret hürriyetine taraflı olan unsurlarınm sosyaliEt teklifine iltihakile kabinede başvekil zayıf kaimı§. kabine istifasmı vermiştîr. Asıl darbe sosyalistierden geldiğine göre. yeni Fransiz kabinesinin başına bir sosyalistnı .gelmesi teamül icabı bulunmaktadır. Fakat, Queille radikaldir. Radikallerle sosyalistler arasındaki anlaşmazlığın ücret hürriyeti vesilesile patlak veren vahameti gözönüne getirilirse. bir sosyalist hükumet reisine radikalleıin er veya geç müsaade etmiyecekleri şimdiden söylenebilir. Radikallerin bugünkü Fransada ehemmiyetleri büyüktür. *** Siyasi mütalea bir tarafa, Fransiz komünist teşkilâtının faal (hücre) leri tarafından alttan alta alevlendirilmcğe çalışdan frank sukutunun ücretlere meifi tesiri bahsine teknik bakımdan göz atmak suretile, Fransiz msselssinin iktisadî cephesini aydırdatmağa çalışalım. Her paranın olduğu gibi, frangın da hakikî değeri altmla Ölçüldüğüne gÖre, frangın son 20 yıldanberi altın ieğerinin ne nisbetlerde düştüğünü görmek icab edecektir. Aşağıdak rakamlar bunu göstermektedir: Bir Fransiz frangının altm değeri 1928 de 58.9 miligram saf altın 1936 44,1 1937 38,7 20,2 1939 1944 17,7 1945 7,4 4,1 1948 1949 • 3.2 > (20 eylule ka« dar) i (20 eylulden 1949 » 2,5 sonra) yukarıda görülen munFrangın tazam sukutu Fransa için bir meseledir. Fransa için ehemmiyetli diğer bir mesele de, bu sukuÜa muvazi hayatm pahahlaşmasıdır. Her pahalılıkta işçi (ücret arttırma hücumu) na geçiyor. İstediğini de kısmen veya tamamen koparıyor. Bu seferki arttırma hücumuna elde rakam çıkıldığı gibi. karşı tarafın müdafaası da rakamlıdır. Misal vermek için, patronlardan başbyalım. Fransiz patron sendikaları millî heyetinin Conseil National du Patronat Français hesablarına göre, bir işçi ailesinin aylık masrafı. Ağustos 1948 de 11.853 frank iken, eylul 1949 da 13.900 frank olmuştur. Yani bir yılda yüzde 17 1/2 artış vardır. Patron sendika heyeti diyor ki, geçen eylulde işçi ücretlerine yüzde 15 sonra da mahdud miktarlar ilâve olmuştur, bu sebebden artış kapanmıştır. Buna karşı, işçi sendikalarndan işçi kuvveti Force Ouvriere sendikasmın hesabları vardır. Bu hesablara göre, bugünkü işçi aile masrafı ayda asgarî 15.415 franktır Bu miktar işçinin fi'len eline geçenden yüzde 27,4 fazladır, işçiye verümesi iktiza eder. Keza. hıristiyan işçi sendikası ve azası tamamile komünist olan (C. G. T.) nin Genel İş Federasyonu), bu yekunların dahi üstüne çıkan masraf hesablarinı ortaya koymaktadırlar. Bir taraflıdır diye bu rakamlar?. inanmıyanlara, hususi bir teşekkül olan (İküsadî Müşahede Enstitüsü) nün İnstitut d'observation economique rakamları ileri sürülmektedir. Bu tarafsız müessesenin hesablarına göre de, geçsn yılm eylulü ile bu yılın eylulünde Fransiz işçisinin aldığı paralar arasında bu yılın aleyhine yüzde 14 artış vardır. Frjnsız işçisinin durumu bu kadar darda ise, gelecek hükumet buna bir çare bulabilecek midir? Düşen hükumet gider ayak geçen yılki vaidini tekrar etmiş, ücretleri artürmıyalım, hayatı ucuzlatalım, demiştir. Fakat. bu teküfi dinleyen kulak bulamamışür. Maliye Nazırı da başka bir teklifte bulunmuştu. O da, İngilterede olduğu gibi gıda maddelerine hükumet yüksek prım versin, gıdayı ucuz seviyede tutsun demişS. Halbuki, Fransada primler incUrilmeğe başlanmıştir. Demirj'ollarında. gaz, elektrik, bazı gıda mad delerinde yapılan bu indirmeler oldukça muvaffak da oluyordu. Fiskal tasarruîlarla bütçenin muvazenesine doğru gidilen şu zamanda geri dönmek güç olacakür. ileri sürülen teklifler korosuna bir de Marshall yardımiarının ucuza maledilmesi için Amerikaya başvurmak teklifi karışıyor. Lâkin, buna Washington'un muvafakati lâzımdır ki, bu muvafakatin açıktan temini kolay olmasa gerektir. Fransada bugün bir şaşkınlık vardır. Memnunsuzluk ajitasyonu alıp yürümüştür. Düşman işgali sıralarında ve ondan sonra inkişaf eden spekülasyon ye kötü piyasa âdetleri bu tahrikât için müsaid bir zemin teşkil etmektedir. Pahalılığa karşı savaş, milletin elbirliğile olursa yemiş verir. Yoksa akim kalır. Fakat, herhalde hükumet başa geçecek, önayak olacaktır. Halbuki, geçen hükumstte türlü istikametler çarpışma halindeydi. Gelecek nasıl olcakür? O da ücret ve fiat işini sıkı elle tutamazsa, bugünkü işçi umumî grevi tehdidini, yarın eli kulağında belkeyen memurlar umumî grevi takib edebilir. Bu şartlara göre, Fransanın sıkı ve sağlam ele bugünkü k a ^ r muhtac olduğu bir devre görülmattüştir demekte isabet olduğu muhakkaktır. ebrmcdim» «Cchlim oldu ilmîme bais benim.» Bu romanın 28 inci bini bulan 6 nci basıhji «Inkılâp Kitabevi> tarafından İhap Hulusinin 3 renkli bir kapağı içinde neşredildi. Fiatı 150 kurjış. Peyami Safa'nm iki sene evvel Münich Üniversitesi profesörlerinden' Dr. Hans J. Kis'ling tarafından Eİmancaya tercüme ve Almanyada neşredilen bu eserine yazdığı ön sözde meşhur profesör Otto Spies diyor ki: «Hassaten ruh hallerinin, duygularmın ve ruh yapısının. hattâ hararetten doğan hezeyanla» mn ve Narkoz rüyalannın tesviri o kadar görülmemiş bir şekilde halistir. o kadar canlıdır ki okuyucu romand» kendi kendini bulur. Her şahıs. her sahne. her ruh hareketi benzerine rastlamak mürakün olmıyan bir halislik ve tesir kudretine, beşerî vasıflara sahibdir. Bu eser. Peyami Safanın adını Avrupa edebiyatı tarihi çerçevesi içine yerleştirmeğe !»ak kazanmış bir PEYAMİ SAFA kitabdır> Yarım asırdanberi çöziılemeyen karanlık ve tarihi bir hâdisenin e,<=rarlı perdesi nihayet açılıyor. m 1^* MAYERÜNG JEAN ve ilâhî z e nc yıldız ESRÂRI 19 uncu yüzyılın sonlarında »Uün Avrupa İmparatorluklaruu birbirine katan eş«z bir aşkın şahane hikâyesi, Geçen sene şehrimize gelen büyük Fran^ız artisti MARAİS filmi... AŞKr Teminatsızlık buhranı içinde şimdi muvafıkı da muhalifi de dahil olduğu halde Herkes dörtelle adliyeye sarılıyor. Bu da Türk adaletini temsil eden hâkimler zümresi hesabına ve Türk milleti namına muhakkak ki övünülecek bir noktadır. • Küçük Haberler Fakat politika işlerimizi bu radde• * • TİCARET ve Ekonomi Bakanı Dr. ye kadar getirmek ve seçimlerde Vedad Dicleli. 28 ekîmde şehnmize hâkimlerin tarafsızhğma güvenerek geleceğini bildîrmiştir. Bakan. bllhas onları siyaset akışmın tanzimine sa sanayiçüerin derdlerile meşgul oîa memur etmek .necburiyetinde kalcaktır. mak. memlskîtini seven her insa• * • İSTANBUL Üniversitesi Rektörü na üzüntü ver.;cek diğer bir nokta Oıd. Prof. Dr. Ömer Celâl Sarç, her syın ilk carşambasmda yapmakta ol değil midir? İş karşılıklı bir hüsnü duğu basın toplantısım, arsya Bay niyetle. dürüstlükle neden hallolurerrıın girmesi münasebetile 12 ekim namıyor da, .ızun uzadıya temınat carşamba gününe bırakmıştır. süzgeçleri koaulmasma mecburiyet • ŞEHREMİNİNDE tramvay caddesi hasıl Dİuyor?! 3 u hal, hepimizin ağyanında Inşası kararlaştırılan camiin zından teminat lâkırdısı düşmediği temel atma merasiml bugün » a t 16 da halde, şu basit hakikaü evet köyyapılacaktır. Bu cami. Fatih Sultan Mehmedin İstanbulu fethini müteakıb lünün dahi bildiği fakat politikayı Uk namaz kıldığı EreğH camiinin ar meslek çdinmiş bir çok münevversası üzerine yapılacaktır. Milli Egitim Bakanhğından: + İSTANBUL Teknik ÜniversltesinRaırazan Gökalp Arkm tarafınde derslere bu ayın 17 sinde başlanaa , hazırlanarak Istanbulda BxF caktır. Bu y,ı. bütün fakültelere S75 d a n öğrenci kabul edilecektir. I yayınevi tarafınaan yayınlanan • * • BİRKAÇ gundenberi şehrimizde ı «Canlı aritmetik 1. smıf kitab 1», bulunan Çalışma Bakanı Reşad Şem ac Hı eser İlkokul birinci smıf öğseddin Sirer. dün akşam Ankaraya r e n c i l e r i n i n okuma ve hesablama hızla Ş t l rma ve ge. Belediyesinin açık bu , . , , , lun=n Üçüncü Reis Muavinligine tayin i lıştırme hususlarmda bu sınıtı oedilen Maletyn Vali Muavini Celâl tzgi. j kutan öğretmenlerimize yardımdün sabah şehrinıize gelrrlştir. cı olacak değerde görülmüştür. • * • D. P. II îdare Kurulu üyelçıi. • Bir Yaymevi Istanbul» adredün Şileye giderek, halkla hasbıha".+elerde bulunmuslar ve akşam tekrar sinden 30 kuruş karşılığında şehrim'ze dönmüşlerdir. min edilebilecek olan bu kitabın • * • D. P. Yavuî Sinan Ocağının yıl öğrencilere tavsiyesini rica edelık Kongresi. 15 ekim cumartesl gürim. nü, Hacıkadın caddesi 106 numaradaki (Tebliğler DergLsi 557) den Bucak binasında yapılacaktır. Kadıköy. Caferağa Ocağının yıllık 1, 2, 3 sımflar çıkü. 4, 5 sınıflar kongresi de 12 ekim carşamba günü basılıyor. ssat 21 de İlce lokalinde yapılacaktır. Zira İbnülemin Mahmud Kemalin cebinde diploması yoktur, zira bu en büyük âlimimiz «mekteb, medrese görmemiştir», ama işte o diplcmaların en yükseklerini dağıtanlar gelip, ondan ilim nasiblerini almaktan gene de geri kalmıyorlar Bu. şüphe yok ki. yalnız essiz bir zekâ ile kabiliyetin değil. ilme karşı duyulan büyük bir de aşkın neticesidir. Nitekim. >cbu kitabları. yazıları nasıl ve ne kadar müddette elde ettiniz? > diye sorduğum zaman. üstad bir göğüs geçirdi ve şöyle cevab verdi: « Bir âşık bir güzeli nasıl sever, nasıl ardmdan koşar, nasıl elde etmek istersa ben de öyle sevdim. öyle koştum. öyle elde ettim. Bu sevgi bana babamdan intikal etti. Pek çocuk iken kitab toplamak hevesine düştüm. Bu heves, yaşımla beraber arttı. Gün geçmezdi ki Bedesten civarında bulunan meşhur Sahaflar çarşısmdan geçmiyeyim Muîlaka bir kitab. bir risale alırdım. Ne favda ki ma]i kudretim müsaid değildi. Babam mazuliyot haiinde, benim maaşım ise iki, üg yüz kuruş raddesinde idi. Gencliğin icab ettiği zevklere. Allalıın inayetile dalmadım; bütün zevkimi kitabda buldum. Yedi. sekiz sene evvel, herkeîin becsremiyeceği bir hizmet mukabilinde bana verilen beç, on kuruş. aç gözlü. dilenci özlü bir hasudun gozune batarak, oturak ulufesi» aldığımı gazete ye yazmış. bu parayı veren dairenin cevabı üzerine dilini tutmuştu. İşte o t>ara bile zevke. hattâ boğaza sarfedilmemişti.» Dışarıda şiddetli bir yağmur haşlamıştı. Lâf lâfı açtı, kitiblardan insanlara, insanlardan hâdiselere geçtik, sanki mazinin içinde uçan bir sihirli halının üzerindeydik de, şimdi yakın tarihimizin panaromasını seyrediyorduk. Üstad iğncli oir dille. hatiralarını mısralarla süsliyerek anlatıyordu. Bu hatıralarm içinde her şer yerli yerindeydi ve en ufak teferrüat bile mevcudla. Saatlerce sürmesine rağmen gene de pek kısa gelen bu cevelân isnasında saraylara girdik, meşhur 'e tarihi şahsiyetleıie tanıştık. kurultayları, kongreleri dolaştık. sonıa tekrar Bakırcıların arkasındaki büyük. fakat harab konağın daracık odasına döndük. Üstad, masanın üzerinde duran eski yazı takımlarııik gösterdi: « Kütüphaneye hokka. kslemtraş, makta kubur. kalemden. divid, cilbert gibi yazı alât ve edevatı J e b a a eşya ve gördüğünüz, şimdi kalkmış .yandaki büyücek odaya geçmiştik. Burası Abdülâzize aid yaldızlı kanape ve koltuklarla döşenmişti. Bir kenarda çalgı aletleri duruyordu. Duvarlar ı.'ayet kıymetli yazı levhalarile tüslüydü. Bu oda her pazartesi aksamı toplanılıp saz âlemi yapılan yerdi, evet şu gördüğünüz antika kanape ve koltuklar da konacaktır.. Dışarıda yağmur dinmiş, güneş bulutların arasından sıyrıinııştı. Ustadın elini öperek, müsaade ister'.im. Yarım kuruş kazanmak için insanların bin takla attıkları bir devirde, bütün maddi varlığı olan yarım milyonluk hazinesini, bir irfaa ocağma bağışlayıveren bu «büyük adam» bir yirminci asır çocuğuna verdiği unurulmaz insanlık, ferağat ve ilim aşkı dersinden habersiz< beni uğurlamaya çıktığı sofadan ne vakit istersem kendisini ziyaretl gelebileceğüni söylüyordu. Tiyatrosunda Bugün saat 21 de DOMINIQUE BI.ANCHAR tarafından canlandınlmiş nefis bir aşk SEVENLERTN... SFVTLE"TT,KRİK TTT ZİLHİCCE 17.PAZARTESİ ı Yeni program, büyük sürprîzler F Î T . M 1 ... DUYANLARIN... AŞKI ETL? .F?"N FİLMİ Pek yakmda M E L E K Sinemasında I V. E. J12.27 6.23 e | 6 06 12.01 15.11 17^7 19.09 9.33 12.00 I E !ı 1 :• ı 4.28 1.30(10.50 fotoğrafçılıkta Her müşkülünüzü yener. İstiklâl Caddosi 289. SABAH T E R N O DİKKAT; Bugun şaat 18 de tenzilâth matiııe Viyana varyete revü trupu Metin TOKEB
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle