Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 1 Mayıs 1948 Dünyanın en güzel kadını Cize, dünyanm «n güzel kadını kim*^ dir? diye sorsalar, bılmem ne cevab verirsiniz Fakat bana sorarsanız, dünyanm en güzel kaâını ne Greta Garbo, Marlene Dıetrich veya Loretta Young, ne de herhangi bir sinema yıldızıdır. Dünyanın en güzel kadını, ismini, cismini duymadığınız bir genc kızdır. Hikâyesini. başımdan geçtigi gibi anlatayım: Umumî müdürü bulundugum Manot srtüdyolarfhın cümle kapısını bekleyen baş kapıcım, garib vaziyetlerle karşdaşmaya alışıkü. Fakat o bile, «gunun birinde; sırtmda eski püskti. renği aOnıs, havı dökülmüş bir caket atey, ayagındâ, gene giyile giyile. ütü yüzü görmeye görmejt boralaşmiş bir pantalon; bir elinde, emektar bir çanta. ötekinde eski yüzlü bir şemsiye, hırpani kılıklı, yâşlı bir adanun kendisine dağru geldiğini görünoe, az kalsın küçük dilini yutacaktı. Bu gözlüğü altın çerçeveli, ak saçlı ihtiyarın Hollywood'da, hele Manot stüdyolannda ne içi vardı, olabilirdi?. Fakat adam ağır ağır ilerleyerek büyük kapıya yaklaştı ve kapıcıya: Umum müdürü görmek ittiyorum, dedi. Kapıcım: Isminiz, ne iş y»pır«uuz? diy« sordu: Adam: Adım. profesör Ignatiu».. Fakat mesleğüni soyleyeonem. Çiinkü Syletine hayatî bir meslek sahibiyimdir ki, bunu ancak umum müdüre if»a edebilirün, dedi. Kapıcım, ayak diredi: Öyle ise b«n de sizl içeriye brrakamam. Çüıikü Umum Müdürün verdiji talimat yerine gelmedikçe ben raesul olurum. Bir ingiliz hikâyesi Nakleden: Ibrahim Hoyi = ŞEHİR DRAM TİYATROSUNDA KOMEDI KISMINDA HAFTA edebilecek oiursaruz, buna ne bu iüşüyor. Büyüttüğüm kıa bir film yıldızı yapınız ki, herkes ondan behsetain, yurulur?. Bizler için fevkalâde, gökten inme >dı dillerdt dolassm. Güzelliği bütün •eryüzüne yayılınca da, o zaman ben bir »ey elux.. dedim. ırtaya çıkar ve dünyaya vaziyeti anlaKenükli parmağım bana doğru salladı: brım.. Hani bu pek yüklü bir dparise benzer, dostum.. dedim. Profesör itirazıını hemen önliyiverdi: Hayır, anlamadınız.. ben para pul istemiyorum. Bu işten kazansam da kazanmasam da umurumda değü.. ben bir fen adamıyımı. bütün arzum da, dünyanın keşfime inanmasıdır. Çantasını açıp, içini araştırdı. Bir resim çokardı. Bana uzatarak: Sözlerimin doğruluğuna inanmak çin lütfen şu resme bakmanız yeter! I Her akşam: dedi. Yazan: Ekrem Reşid Rey, Mürik: Cemal Retfd Rey Resme bakınca gözlerime inanama I Evet, dedi. İ?te bu güzel kadınlan dım. HajTetten ağzım açık kaldı. Adeta I ^ H B MatineJer: Çarsamba, cumartesi, pazar 15 te gg tmal etmek elinizdedir. Bu s ı m keşfet nefesim tutuldu. Bu jahane gözlü, büBUGÜN rpi« bulunuyorum, ve bunu siae isbat tün hatları harikulâde muntazam, saçedecei bir m«v4cideyim. ları altın şelâlesine benziyen fevkalâde Böjanni tenüzledi, d*vam etti: güzel bir kızdı. En cüz'î bir 6anat kabi Fakat bu noktaya gelmeden evvel, liyeti dahi olmasa, bütün varlığuun paİÜ güzel filmden mürekkeb fevkaîâde bir program. kendi hüsâyemi anlatmak gerek. Fennî ha biçilmez bir servet teskil ettiğini an1 HA TIRA D E F T E R İ (Men in her Dmry) mütaleılanraa başladıgım gündenberi amak için, insanın benim gibi bir sirejim. yani perhia meselelerile riyade aemaca olmasına lüzum yoktu. JOHN HALL LOUİSE ANBRİTTON sile ilgüendim. Bir hayü araştırmalarDerhal kararımı verdim. Profesör belkullanınız. Zira terden, idrardan müteTelUd pi»lkleri, slrilceler •**) da bulundum ve henüz genç yaşlarda ki de bunak, sapığın biriydi Ama kız 2 BUD ABOTT ve LOU COSTELLO kokulan kati surette ancak HASA.N ÇOCUK PUDRAS1 izale eder. iken bir takun harikulâde. şaşırtıcı ke bir harika idL Muhakkak ki eşsiz bir çifler elde ettim. Tekrük teferruaü sıra varlıktı. Kabiliyetini denemeğe degerlayarak sizi yonnak istemem. Kısa<^ di. Ihtiyar profesöre: Yalnız resimle olmaz. Kızı da göanlatmak lazım iae, $unlan belirteyim NOT: Cumartesi, Sah ve Perşembe günleri saat 11 de her yer 40 kuruş Id: b«r çetid cismanî kusurlar, bir nevi rüp, imtihan etmek laznru. binaenaleyh oîarak ucuz matlneler. onu buraya ne laman getirebilirsiniz?. fena, yanlı«, gıda almaktan iieri gelmektedir. Meselâ ifri bir burna s»hib olma diye sordum. Profesör, yerden jemsiyesini alarak: nıa, yiyeoeklerdeki kakiyum, fosfor ve Sinema ve tiyatrosunda Hemen fimdi. Onu otelde bırakD vitaminin ftilığmdan Ueri gelmesı 1 Kapalı ve açık içki satan bilumum Tekel bayileri 3/5/948 pazarnjümkündür. Tıpkı bunun gibi çarpık tımdı.. dedi. 9 mavu pazar saat 11 de tesi günü sabahı dükkânlanndaki her cins ve hacimde rakı, vermut, kanOnu stüdyonun bir otomobilile otelibir çene, sakil bir agız, maden! tuzlann yak, likör, cin, tuvalet ispırtosu mevcudlarını tanzim edecekleri iki nüsha Sayın halkımızon Utekleri Ozerine (FEİTZ kifayetsltligi netic«si olabiür. İçinde Skoç ne yolladım. Muavinime de: beyannameye dercederek aynı gün sabah saat on buçuğa kadar bağlı KERTEN) idarMindeki 16 kişilik Caz Orkestra, Lâzım gelen hazırhğı yap. Profeyulai unu, upanak ve b*n nevi peybulundukları satış deposuna tevdi eyliyeceklerdir. meşhur şantöz Mi« BUNNY, keman virtüozü »ör kızı getirir getirmez, derhal tecrü2 Satış depolarımız matbu beyannameleri 1 mayıs cumartesi günü Efendim.. Bu sıralarda, bir fîlm çevir nirler ve tare gibi uneurlar bulunan bir belik bir film çekiniz.. emrini verdim. Miss T.İTJ.Y, Hollandalı piyaniat HENK iştirakile bayilere tevzi edeceklerinden bütün içki bayilerinin aynı günde (yani cumekte idik. Filmin kahramanlarından yemek rejimile şahLt gözler düzeltilebive tamamen yeni bir programla. Bir saat sonra, muavinim rüzgâr gibi martesi günü) bağlı bulundukları satı§ depolarına müracaat ederek ijbu birinin garib auylu bir fen adamı olması lir.. diye düçündüm. SON KONSEBİNİ VERECEKTtR. Bu takâirde de bir çocufu herhan odama gırdi: beyannameleri almaları icabeder. iktiza etmekteydi. HaftalardaB.b«fi arasKız geldi mi?.. diye sordum. 3 3/5/948 pazartesi günü sabahı mevcudlannı gösteren beyannametırıp, sorusturmamıza, muhtelü deneme gi bir cismanj kusuru olmaksıan büAdeta ağlamaklı bir sesle: yetytirecek ideal bir gıda ler muhteviyatı içkiler, Tekel memurları tarafından mahallen kontrol edil«r yapmamız» rağmen, bu rolü liyıkile yütüp Kız burada ama.. pek kof çıkü. tertibi »aflaınak imklnı vardır, neticelinceye kadar bayiler tarafından satılmıyacak ve bu içkilerin satıçına anoynayacak bir aktör bulamamıçtık. Hali de pek garib.. konufanuyor. Adesiae vardım. Yıllarca Wistar fareleri, sin cak kontolü müteakıb baglanacaktır. (5773) İşte profesör İgnatiuS, kapıcımla çenta bir kurbağa gibi vakvaklıyor» dedi, gelle$tiği esnada, tesadüfen oraya gelen cab ve dig«r hayvanlar Ü2erinde tecrüTersledim: 1 Ermenak Karaman yolunun 64+83868+072 kilometreleri aramuavinlerimden biri, profesörü, rol i$ belerde bulundura. Gereken ameliyat Sen de profesör gibi aklını mı oysındaki varyantla 48+00051+000 kilometreleri arasında eski tesviyenin teyen bir aktör sanarak kolundac tuttu larla da türlü tür'ü gıda tertiblerinin nattın? genişletilmesine dair 20177 lira 74 kuruş kesif bedelli inşaat işi 26/4/943 ğu gibi içeriye alrrus, «bu k*f£ind«n» bu hajvarıların cismanl teşekküllerinin Hayır, der gibi basuu salladı! gelişmesindeld tesirlerini kontrol ettim. gününden 17/5/948 gününe kadar 21 gün müddetle açık eksiltmeye çıkaböbürlene 'oöbıirlene odama kofarak: Geliniz de bizzat kendi gözlerinizrılmıştır. Üstad!. Film için aradığımız aktörü Nihayet, i$. bu tecrübeleri insan üzerin le görünüz, dedi. 19 MAYIS M8 GÜNÜ ÇEKtLİYOR de yapmaya dayandı 3 u da imkAnsız2 Eksiltme 17/5/948 pazartesi günü saat 15 de U sürekli komisyon buldum... deyince, onu kırmak istemeUmura P. T. T. Merkez ve Şubelerinde Ankara mavi gişede ve diğer Bırlikte stüdyoya girdik. Karşımda dı. Zira tam \ « kat'î tesirli bir netice odasında yapüacaktur. dim!. bayilerde, İstanbulda bilumum piyango bayilerinde satılmakta olan bÜetduran kız öyle güzel, öyle bir içim su 3 Geçid teminat 1515 lira olup keşif doayası her gün Bayındırlık alabilmak için henüz doğmus veya bir lerin mevnıdu pek az kaldığından acele ediniz. Bilet yekunu 100.000, idi ki, gözlerim kamaştı ve bir an pro Getir de görelim, iunu!. dedim. Müdürlüğünde göriilebilir. kaç aylık bir bebek bulmak lâzımdı. ikramiye adedi 4018 dir. fesörü göremez oldum. Eski ilâheler giİtirazlar ede ede. soylene homurdanâ Hangi ana. y8\Tusunu bana feda edebi4 Eksiltmeye girmek için 3üncü maddede yazılı teminatı özel idare Qu zengin Ikramiyell Eşya Piyango biletlerinden almayı lhmal odama giren profesör, şerasıyesiai salla lirdi? tşte bu mü$ktilü nasu yeneceğimi bi bir yüzü, alün pırıltılar saçan saçları vardı. Yüzünü kabil değü tarif edemi veznesine yatırdığına dair makbuz veya bu miktar şayanı kabul banka etmeviruz. yaraktan bana hitab etti: düşÜHüp dururken, talih bana yardim yeceğim. Fakat gözlarinin önüne, Lo mektubu veya tahvil ve eksiltme gününden en az tatiller hariç 3 gün ev Bir yanlı*lık, bir anlaşraazlık var etti. Yegenim, bir otomobil kazastnda vel benzeri inşaatı muvaffakıyetle başardığına dair göstereceği vesikalara efendim. Ben aktör de|ilim. Ben Umum öldü. Lohusa karısı da bu haberi alır retta Young gözlü, Olivia de Havilland dayanarak il makamma müracaatle alınacak ehlıyet vesikası ve 948 yılı burunlu, Ann Sheridan dudaklı ve Müdür cenablarını görmek iatiyonım, aîmaz, kalb sektesinden gidince; kızı, en Norma Shearer hatlı bir kız getirebüir ticaret odası vesikasını almış bulunması lâzımdır. dedi. yakın akrabafı olmam sıfatile bana ema seniz. Belki hakikate bir nebze yaklaş5 îsteklilerin 4 üncü maddede yazılı evrakı 2490 sayılı kanuna göre TJmum Müdür beninj'. dedijn. n«t edildi. Bundan daha büjük bir fır mLş olabilirsiniz. hazırlıyarak ikinci maddede yazılı ihale günü olan 17/5/948 pazar günü Profesör, eemsiyesinl sallamayı bırak 8»t olabüir miydiî Arbk Istikbal dünsaat 15 de il sürekli komisyonuna gelmeleri lüzumu ilân olunur. (5749) Günaydın! dedim. • U , gözlüklerinin üzerindea b*n» bakU. yasıaı kökünden degıştirebüecek, ke Bankamız ihtiyacı İçin ftdi kordon, yumusak kauçuk Icablo ve suya Gözlerinin o doyulmaz ,fakat donuk Mudür cenabları, dedi.. Film sa fimi isbat edecek <vasıta> yı bulmuş guzelligine rağmen, yüzünde hiç bir mukavim kablo satın alınacaktır. nayünde müium inkılâblar yaratacak bir tlım. Yalna Taliblerin en geç 6/5/948 perşembe günü saat 17 ye kadar tekliflerini tecrübelerimi en müsaid ifade belirmiyen kız bir şeyler söyledi. keşfım var. Onu arza geldira.. kapalı zarf içinde bankamız holündeki teklif kutusuna atmalarL aartlar altınd» yapabilmem için, çocu Ama anlamadım, kelimeleri seçemedim. Sesime mumkün mertebe bir ittiğaâ fu, ergiaUk çağons kadar, kimse karıç Boğuk, derinden çıkan bir sesi vardı. Müfredat listeleri her gün satın alma servisinden temin edilebflir. edası vermeğe çalı$arak: 1 ind tak ı r n lan maçı Banka ihaleyi kısmen veya tamamen yapıp yapmamakta serbesttir. maksınn benim büyütmem icab ediyor Muavinimin dediği gibi, bu ay parças Buyurunuı.. Oturujıuz.. Si^ diftll du. Bu da yegenimin kızı büyüdükçe gibi güzel kız, konuşamıyor, merarrun: (5764) yorum. dedim. oau, bütün taerübeyi mahvedebilecek ancak vakvaklamakla anlatabiliyordu. Profesör, karşımdaki iskemkye etur ?«k«r ve d i | w yiyeceklerle kandorabiProfesöre baktım: du, şerr.siyesiru, sacki kvılaoak va fayet leeok ba>ka çocuklarla tem&sa geçme Nesi var? dedim. Konuşamıyor 2 Mayıs pazar saat 16 da kıymetli bir nesne uniş gibi usulea ve metini terninle elacakü. Öteki çocuklar mu? ihtimamla yere bırakti. Ba«ııu kaldırdı. gibi mftktebe d* gidemesdi. Yani bütün Profesör o saf saf bakan gözlerini Gozlük!erinin ardındaki gözleri parlaya bütün herkesten tecrid edümeliydi. bar.a çevirdi: rak: Ha söylemeğe unutmuîtum.. deÖyl« de yapbm. Kıra, nasü baktım, onu Sayısı mahdud olan biletler ZEKt RIZA ve TEK KOLLU CEMAL giçelerlnde satılmaktadır. Dercengi evvel »unu arredeyim kl nuıl yetiftîrdim? Bunu anlatacak deği di. Malum a.. Çocuklar, büyüklerin Okulumuz için bir adet sesli sinema makinesi satın alınacaktır. îstekli ben bir sinemacı defil bir fen adamı lim. Yalnız çu kadarını söylemek yeter konuşmalarını duyup dinliyerek söz firmaların ellerindeki sinema makinelerinin mufassal evsafı ve fiatını bilbir biyologum. İsmim profcsör tgaatiuî ki, km «lrr almaz ,ük işim, tecrübe söylemesini öğrenirler. Fennî müşadirir teklif mektuplarıhı 15 gün içinde okul müdürlüğüne göndermeleri TEŞEKKÜR Şimdi.. benim gibi ihtiyar bir profesö lerimi ruh huzur ve gükunetile yapaca hedelenmle o kadar mesguldüm ki, ilân olunur. (5779) Müptelâ olduğu rün nasıl olup da film sanayiile allka Jtım bir y«re, Meksikada bir köye git kızla bir çıft lâkırdı dahi etmeğe vakit bulamadım. Meksikadan ise hehaitalıktan kurtulalandığuıı merak edeeeksinizdir. Haklı mek »Idu. Yani bundan tam İT sene evnıyarak 26 nisan 948 vel müdür eanabları.. Ve bugün, bu kü nüz gelmiş bulunuyoruz. Onun için lİlk manzum yerli filmimiz. 9 de kendisini okutamadım.. ie vefat eden eşim çüeük, minnacık kız, dünyanın en güzel Mır:îdandım: Yüzüra değişmiş olmalı ki, kaşları Bursa Afırceza üyes; kıa olmu^tur. Amarı efer.dinv. O n« biçim söz?. çâtüdı Hüseyin Ferid Gazetemizde tefrika edildiği sırada çok büyük alika nyandıran eser Hani. sabrım tükenmemif dafildi: Siz, sinema yıldızları *aye»iad« pa Hem filmde de buna ne lüzum şündü MENTEŞin pek yakında «CUMHURİYET» müessesesl tarafmdan kitab halinde Â14.. 411 profesör.. Ama.. bütün ra kazaruyorsunuz; diye devam ettı. Durunuz bakayım.. Pek sbıevar değil mi ya?.. diye sordu.. Zaten satışa arzolunseaktır. cenaze merasimint gibi yıldızları bulmak bir hayli para ve bunlardan bana ne?. dedim. maya gidecek vakit bulamazdım.. film aktrisleri sinemada konuşmazvaktinize mal oiuyor, size paiıalıya otuHa!.. Evet.. Bundan yirmi beş sene iştirak edip Eyüblar ki.. Profesör. asametle ellnl sallayarâk: Tefrika edilirken bazı mecburiyetler altmda metinden çıkarılan sultan aile kabris+aruyor.. Bu böyledir, biliyorum. Zira ga Müdür eenabları, dedi.. ğiri(tiğim Hayretle ona baktım. Sonra ayak evvel bir film görmüştüm.. dedi. kısımlar, kitaba tamamen ilâve edilmi*tir. nına kadar gelmek zeteler yazıjor.. ı bu i|i Umamlamak hutusunda bana larım suya erdi. *** Şöyle hsfifee ve muzib muab fülüm J yardim etmenizi ijtiyorum. Şurasını da Tajra bayilerimize: Siparijlerini fimdiden milessesemize bildinoe Sayın profesör, dedim. Acaba en Profesörle bir daha karşılaşmadım. lutfunda bulunan arsedi. tekrar konu$tu: lerini rica ederiz, pek !}d biliyorum ki, bu keşfimi Uân son, sinemaya ne zaman gitmiş idi Kızı ise bir defa gördtim. Menbâ su kadarşlarma teşekkürlerimi gazetenizin Meselâ, bir fabriluda otomobi'. ! edecek olsam, herkes. deli saçması!.. di niz?.. ları satan bir dükkânda tezgâhtarlık tavassutile bildiririm. E?i: Sayibe Mentes y&par gibi. lâbcratuarda ?%z*l k*dınl»r ' ye bana gülecek.. işte size i$ burada Kaşlarmı çatıp bir lâhza dü i ediyordu. Yavrunuzun daima neşeli olmasını isterseniz Amerikadan gelen çok saf iptidaî maddelerden yapılan r . SON KAŞ YAPÂYIN DERKEN ıMuammer Karaca Opereti: D E L t D 0 LU 1 KASAN | S Ü N E R S İ N E M A S I N D A İKİ ÂÇIKGÖZ HAYDUTLAR ARASINDA ATLAS Bilumum kapalı ve açık içki satan Tekel bayilerinin nazarı dikkatine: Tekel İstanbul Başmüdürlüğünden: Konya Valiliğinden: ÜBU ZENGIN ı SÜLEYMANİYE GENÇLİK KULÜBU EŞYA PİYANGOSU Elektrik kablosu alınacaktır Etibank İstanbul Şubesinden: FENERBAHÇE VEFA ANTRENÖR MOLNAR GÜNÜ Bursa 7ıraat Okulu I STADINDA Müdürîüğünden: CANAVÂR Göbbels in Hatıraları çen kamyonların arkasına takılıyor, dan beş tuşun da «hanğgg...» diyişi taHer jece annesi Allah Babaya birşeyBISINCI KISLM Cumhurivet'in tefrikası: 1 seyyar armonikacılaruı havasına uya mamile aynıydı. ler söylettiriyordu ama, Allah Baba ona İlk tafha rak sokakta oyun oynuyordu. Akordcu geldi. «Bakalım bir şey yaCatherine duşar.urdü <Gündüz be hiç cevab vermiyordu. Burada, onun nasıl bir kız olduğunu pcbilecek miyiı?» diyen cinsten, mızy»z, geee siyah: ams. bazsn dâ yarı Küçük kızltrın gidecekleri iki yer da artık tarif edebiliriz. Alev gibi, kır raıun biriydi beyaz. yarı sı/ah oluyor. Kioolanın vardı: Biri Cennet. biri de Cehennem. mızıya çalar, parlak saçları, kahve ren« Vakti zaınaıunda iyi bir piyanoypirine parmakhğında bej Une topuz Cehennem sıcak, Cennet sogukru. Cengiyle yeşil karışık, ateşli gözleri vardı. muş ama,» dedi, «rutubetten bozulmu}, vardı: bunlârdan biri tutunea çıkârdı. netin Mmini, tıpkı balıkçı dükkânları Yazın, yüzünü baştan aşağı çil kaplardı. yazık.» Ekmekçi her gece kapıya gelir, E. gibi, beyaz tu|layla, mermerle döşeliy, Harikulâde bir güzelliği yoktu; hattâ, di; Cehennîm ise o kadar sıcakü ki InAdam telleri gerip tuşlara vurdukça Cathie nasıl"» diye scrardı. I güzel diyen bile pek bulunmazdı; fakat, Catherine ona öyle bakıyordu. Akordcu Hâva sağuktu: ccaktaki kömüilerin »an üfüse bile oraya gidince yanardı Kuchener yolu civarmda «Cathie Wes nihayet «Insanın evine hiç bir yer benüzerinden mavi ma\i lâvlar yüksehz. Ohtnneme gitmek fena feydi; hele nton, şu kızü saçlı kız» diye pek mes zemez» •arkısını değisik gekillerde bir «pıpıpıppp.. » diye se« çıkarırdı. Adaflfi. cak hâvada. Babası bazan birisinin arÇeviren: VAHDET GULTEKIN JAMES HILTON hurdu. kaç kere çaldı. yakahğını düfmesinden ç*kip çıkârır kaaından: «Cehennerae kadar yolu var!» Niye herkes haftada bir defa buraya da gelirdi; Birinci Henry blr daha hiç hayale gelmez bir takım acayib feyler ken «plok.'> diye bir ses duyulurdu: a» diye aöyle&irdi. O gece Mrs. Weston kızma: tMadem•f" *1> »fî geliyordu? O yuvarlak kutunun içinde gülmenüşti; üç «arpa» bir «parmak» de vardı ve nerede olurlarsa olsunlar, ysğından sıyırdıgı potinleri de «hısfft • • **• ki piyano akord oldu, arük ders almaKooperatif mağazasındaki tezgâhtar 1 plop! hışK .. polp. » yapardı. Ann«âi: Babası, Dounsltnd yolundaki mek kı adam neden bahsediyordu? Annesi: ederdi; haberci Kurt'a geldi: tKoşa ko bunlarla her fırsatta tecrübeler yapmak onu, sırası geldiği halde, biraz daha ğa baslıyabilirsin», dedL ıYann gide«Caihie uyuyor, gurültü »tme» derdi. tfbd* hocaydı. Kif gecelerinde. yazın «Allahtan bahsediyor> demiştL Halbuki şa geliyorlar, geliyorlar», dedi. Kurt da: âdetleriydi. Etrafta, herhalde perk bek bekletirdi. Bu kızı sevmezdi; çünkü yim de Mr. Monkhouse'la bir konuşadenizhamamlannda sakstları Sonra, annesi onu alır, kahve renfi da yağmurlu gecelerde evde oturur, VB adam Allah değil, Tann diyordu. Ara •Kimler geliyor, kimler geliyor?» diye çileri, yım.» tahteravanla gezdirsnler gibi bazı gelip onun bir gün dışandan camekâna «Devsordu. da bir de Allah Baba adı geçiyordu; o tjrabzamn yanmu3n yatağma çıkarır *ife defterlsrine koca koca işaretler çiCatherine, bu suretle, bir şilinglik Yağı§lı günlerde ocağın önündeki pa geçenler olacaktı; fakat bunların ne ren saülık» yazılı bir kâğıd yapıştırdıdı. Orası hemen hemen karanlıktı. Su zerdi. Arada bir kaşlarıru çattığı da o zaman Catherine heyecan dujTiyordu. ğını görmüştü. Bocley ve Upton Dost nota kitablarından aldı, «Do, Re, Mi, deprsundaki tulumba «çıkçık.. çıkçık • • lurdu. Catherine onu oturur seyrederdi. Aııiaşılan bu Allah Baba dedıkleri kim ravanarun üzerine asılan elbiselerden söylediklerinden kitabda bahis yoktu. bugular tüterdi. Sıralar da ıslak burun Amcayla yeğen nebatları köklerinden luk ve Kalkınma Kooperatif ve Sanayi Fa, Sol...» diye ezberlemeğe başladı. çıkçık ..> diye iîlerdi. Ufaktefek bir adamdı bu. Pantalonunun se meşhur biriydi. Kurumu, tnıcuğu mt>kineyle kesen, sene Mr. Monkhouse, Catherine'e «Beyaa Catherine'in yanıbaşmda oturan oğ larla mendillerle teşhir edildiği bir ser çıkarırlarken, çiçek tarhlarını bozarlarKaıyolamn pirine parmakuğında bcş altından ayagında bisiklet çorabı oldubaşlarında herkese takvim dağıtan mü Kanadiar» isimli bir parça verdi, bes ken, oradaki bekçiler, memurlar adeta gi halini aürdı. Etrafı ıslak muşamba lan çocuğunun saçları kıvırcıktL Ağzıntöpuz vardı. fu görünürdü. Iyi havalarda akşamları, him bir müesseseydi Cilâlı maun tez parmakla çalmaeak temrinleri gösterdi. eski |ayak ceketini giyer, arkasından da da nane fekeri vardı: ikide bir çı kokusu kaplardı. Catherine pencere seyird kalıyorlardı. *** gâhm arkasında satıs memuru, o ter Catherina bunlan pek iyi kavrıyamanin önüne oturur, dışından sular akan * * * karıp, acaba küçüldü mü, diye bakıku$agı sallana sallana babçeye çıkardı. «Adam dedifi babasıydı. temiz kıyafetile, gidip gelir, Catheruıe mıştı ama. kırk be| dakikaıun sonunda camın arkasından dışansını seyrederdi. Günler geçü, Catherine büyüdü. TuğHer sabah anr.esı >ukanya: .Ha4i. Iğilip sebzeleri muayene eder, bezelye yordu. Sonra bir tane de Catherine'e de tezgâhın önünde, yorgun ve sabrı hocası: «Allahaifmarladık, yavrum», Jehn! Saat »ekiiı geçiyor» diye sesle sürgünlerini «opalara sarardı. Yabancı verdi. Güzel bir şeydı bu; fakat Cathe Kuşluk vakti onlara fincanla kakao ge la duvarların dibinden gideıken gözle tükcnmiş bir helde, bekler dururdu. dedi. tÇok geçmeden kadınlar içinde tiren Polly fimdi mutfakta tabakları, rile, uzaklaştıkça inceliyen harc çizgirine, tam dua esnasında şekeri çiğnedi, nir, babası da: •Şirndi geliyorum» diye bir ota raslayınca zalim bir tavırla heDuvarda büyük bir kooperatif al bir Faderev.ski olacaksın.» men tutup koparırdı Cumartesi günleri çıkan ses kilisenin içinde adeta çınladı. çanakları yıkıyordu. Deliklitajta biri lerini takib ediyordu. Fakat, kaldırım cevab verirdi. Babası kapıda durmuş. herkesin eli ken sular ikide bir borunun içine gu taşlarınm arasındaki çizgilerin üzerin manağı vardı. Catherine bunu dikkatle O günlerde bir piyanirtin halk araGüneş massnın üzerıne çapraslaması öğleden »onra, eline kova alır, yola çıokur, ingiliz tarihine dair Albany, Yurna düşer, oradan duvara tırmanırdı. kar, gübre toplardı. Cetherine için cu ni sıkıyor, «Güle güle, Mrs, Lawson.. ruldayarak doluyor, her seferinde de den yürümek gibi çocukça huylan bı dunda öğrendiği bir iki şeyi buradaki smda kendisine büyük bir şöhret temin Paderewski, Babası sütünü «hüüüp .hüüüp» diye martesi demek, yolun kumlu sathı üze güle güle, Ethel... Güle güle, Miss Jack, kulübesinde, bir gözünü acarak rakmıjtı. Tramvaylara, otbbüslere dair, malumatla tamamlamağa çalışırdı. Al edebilmesi mümkündü. Pieksley; salıya Birlikte sizi görmek kulak kabartıyordu. Bu siyah av köpe cevab verilmesine imkân olmıyan sualKruger kadar meşhurdu. içerdi. Sonra güneş masanın üzerinden rinde kürek sesleri demekti. ğini Catherine pek severdi. Çok ağır ler sormaktan da vazgeçmişti. Bununla manakta muhtelif tarihî hâdiseler kayAnnesi iriyarı, {işman bir kadındı. mümkün olacak mı?» diyordu. yere kayardı. *** başlı, vakur tavırh bir hayvandı. Tek beraber, gene de çocuktu. Jopson Ba dedilmişti. Meselâ: 22 eylul: Zutphen Sonra Catherine'e döndü: Saati diruemekten başka yapılacak Sabahlan saçlarındaki kâğıdları çözmeFreddıe McKellar'la Catherine Wes(Muharebesi (1586); 23 eylul: Paris eğîencesi sümüklüböbek yemekti. banın arkasından hâlâ makamla bağı« Sen git, arka sırada bekle», dedi. bir şey yoktu Saat «liktak tiktak...» den döltşırdı. Korsa giyerdi; korsasımn Katliâmı (1789). Bunun arkasından, ; ton Duke caddesindeki mektebde arka Miss Leary: «Catherine! Gene pence nyordu. diye işlerdi. Sütçü «Merhaba, han' kenarmdaki dantelâlar gömleğinin ar «Merasim var.* büyük büyük kırmızı harflerle bir ya sırada yenyana oturuyorlardL O gün Kitab okumağa da başlamıştı. «Alice reden dışan bakıyorsun ha! Ben sana Merasim, hakikaten. eğlenceli bir fendi; bugün hav» ne gütel!» diye ge kasından görünürdü. Catherine'in annede gene Umid Birliğinin eğîencesi varHarikalar Diyannda» yı, «Fokbalığile xı: 24 eylul: Dostluk Kalkınma Kookaç kere söyledim...» derdi. lir, tTeşekkür ederim, han'fendi; alla si babasından çok konuşurdu. Duke şeydi. peratif ve Sanayi Kurumunun Lord dı Mr. Weston kürıüye çıkmıştı; etraDülger» i okudu. Hattâ yazı yazmağa Her cuma akşamı, fevkalSdeden ola*** caddesindeki proteston kilisesine gittihaısmarladık» diye giderdi. Fıtzroy Urafından açılışı (1903). Cnthe fında da bir alay cam ve madenî alet, Babası Catherine'i maarifin mekteb rak, yüksek sesle kıraat okurlardı. Me bile başladı. Albany Yurdunda, büyük ği zaman en ön sırada oturur, baba da Güne} de giderdi, rine de, tarihî bilgisi sıfır olduğu için. edevat vardı. Bitişikteki adamm j'üzünde kocaman para tepsisini dolaştırırdı. Dindar mı, lerinden birine değil de. Albany Yurdu selâ şöyle bir şey: «Pat mindere oturdu; büyük harflerle: «Doğruluk en iyi yol bunu, büyük harflerle yazıldığına göre, « Hepiniz bütün dikkatinizi bana dur» gibi cümleler yazıyordu. Bir kers bu, Pat'ın minderi mi?» Sonra, kediyle yazdırdı. bir şiş vardı; annesi buna ur diyordu. vatanperver mi, pek belli olmıyan bir dedikleri hususî mektebe verin», diyordu. «Elimdeki kavanozda en mühim hâdise sanırdl. Berbyshire'de çok kiside ohırmuş. A kadındı. Pek hassas bir kadın da deni Başmuallim Miss Leary adında bir ka fareye dair bazı cümleler. Hakikaten de yıldönümü kartınm arkasına: «Sevşili halis su var. içinde oynayıp duran *** Ethel Teyzecigim; AJlah nice senelere bir macera kitabıydı bu; günlerini dedamın adı Jopson'du. Bütün sokak ço lamezdi. Gayet ağır ağır: «John!. diye dındı. Saçlarını daima topuz yapardı. Kitchner Yolundaki 34 numaralı evin mahluk da bir iskorpit balığı. Halinden cukları onun arkasından, makamla, seslendiği zaman Catherine'in babası Catherine'e: «Bir daha görmiyeyim, niz kıyısında geçiren bir çocukla am yetlştirsin; seni seven yeğenin: Cathememnun, çünkü BU gayet taze ve tedikkatli hareket etmek lâzımgeldiğini bak, yavrum», derdi. «Görürsem tokat casının macerası. Fakat, çocukla amcası rine» diye yazmıştı. Bir gün de yolun sokak üzerindeki odasında «Collard and miz... Şimdi bakın... şu da bir şişe vis«Jopson Baba!. diye bağınrlardi. Collard» marka bir piyano \ardı. Pinihayetindeki tehta parmaklıklara, tearasındaki münasebat, her türlü suale atarım.» Jopson Babadan be|ka babalar da derhal anlardı. ki... Bunu fuyım içine boşaltıyorum... Catherine mektebde çok şeyler öğ derhal cevab vermekten ibaretti Tom beşirle, «Freddy McKellar aptaldır». yanonun ruçlan sararmışü; üzerinde de şöyle... Rica ederim, gayet dikkatle baBir pazar sabahıydı. Catherine kilisevardı. Bunlârdan bir tanesini Catherine işlemeli sarı bir ipek kumaş örtülmüşhiç görmemişti. Ona Allah Baba diyor de ön sıralardan birinde oturmuş, ne rendi: Süleyman Peygamber dünyanın I Amcayla yeğeninin yanında taş, sicim, diye yazdı. kın...» tü. En alçak perdedeki tusların hepsi lardı ama, Jopson Babaya hiç benzemi oiuyor, diy» merak ediyordu. Annesi en akıllı adamıydı; Cebelitarık Ingilte1 portakal, makas, mukavva, «ar, men Catherine fena feyler de yapmağa rcnindl; Aüah korkusu herf«yin bafin1 |ur hattft kavanoz, cam boru^gibi, aklt, bajladı. Blrdirbir oynuyer, yoldan ge changgggg...» diye ses çıkanyordu; eonftpkanoı nly» yordu.