02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 Mayıs 1948 SON HA El E L E ur CUMHURİYET BİR DAKİKA Subaylara aid terfi kanunu Bir maddenin tefsiri, dün Mecliste hararetli müzakerelere Irak sebeb oldu Ankara 30 (Telefonla) Subaylar heyetine mahsus terö kanununun 9 uncu maddesinin yorumlanmasına dair Başbakanlık tezkeresi, bugünkü Mecliste uzun ve hararetli müzakerelere yol açü. Söz alan Sinan Tekelioğlu, işin, bir tefsire mi, yoksa yeni baştan tesise mi muhtaç olduğunun tayini için Adalet komisyonunca da görüşülmesin teklif etti. Tekeli oğlu, mütalealan sırasında Genelkurmayla Savunma Bakanlığı arasında bu kabil ihtilâfların zuhur etmekte olduğunu kaydederek bu noktanın da hallini lüzumlu gördü Milli Savunma Bakanının izahları Millî Savunma Bakanı Münir Birsel ezcümle dedi ki: « Başkomutanlık, Büyük Meclisin yüce varlığına bağlıdır. Devlet teşkilâtının hepsi, sizleri temsilen kanunlara göre verdiğiniz vazifeleri ifa eder. Millî Savunma Bakanlığının ve Genelkurmayın vazifeleri de muayyendir. Meclisi temsil hususunda yanlış anlaşılmaması için bu noktayı evvelemirde tebarüz ettirmek isterim.» Görüş farklarının esasları Bakan, bundan sonra, şimdi konuşulmakta olan meseleye geçerek, esasını şöyle hulâsa etti: € Bütün subay ve askeri memurların terfi işleri Millî Savunma Bakanlığına aiddir. Ancak terfi kanununun 9 uncu maddesinde tuğgeneralliğe, tümgeneralliğe ve daha yukarı rütbeye terfi edeceklerle kurmay subaylardan terfi edecekler için genelkurmayın mütaleası alınacağına dair istisnaî bir hüküm vardır. Tatbikat dolayısile bu hususta bir tereddüd hasıl olmuştur. O da, yargıç ve mühendis, öğretmen, muamele memuru gibi askerî memurlar hakkında da bu hükmün cari olup olmıyacağıdır. Bir görüşe göre bunun, askerî memurlara teşmili doğru değildir ve Genelkurmayın ayrıca mütaleaBinı almağa lüzum yoktur, ikinci noktai nazara göre askerî memurlar hakkındaki kanunun 8 inci maddesi, bu memurların, maaşça muadil oldukları subaylar gibi terfi edeceklerini tasrih ettiğine göre, maaş muadili general rütbesi olan bir dereceye terfi ederken Genelkurmayın da muvafakatini almak lâzımdır. Esasen bu memurlar da subay addedilmektedirler. Millî Savunma Bakanı, bu iki mütaleayı kaydettikten sonra: « Meclisin takdiri nasıl tecelli edecekse biz de tatbikatı o şekilde yapacağız.» dedi ve Sinan Tekelioğlunun Genelkurmay Başkanlığı ile Millî Savunma Bakanlığının yerleştirilmesi lüzumuna dair mülâhazalarını cevablandırmayı, görüşülmekte olan mevzula alâkalı görmedi. Diğer hatfblertn mütalealan Abdülhalik Fırat, Muammer Alakand, Sahir Kurutluoğlu, General Alpdoğan, General Aşir Atlı, General Vehbi Kocagüney, Recai Güreli, Saim Ali Dilemre, Fuad Sirmen söz alarak, mütalealarını belirttiler. Muammer Alakand, Sinan Tekelioğlunun mütalealan dolayısile Genelkurmay Başkanlığının en büyük şerefi haiz ve ordunun emir ve kumandasında bulunan bir daire reisliği vaziyetinde olduğunu kaydettikten sonra: « Meclise karşı mesul olan Bakandır. Siyasî, idarî ve cezaî bakımlardan mesuliyetlerle karcı karşıya elan Bakandır. Bakanlıkla daire reisliklerinin salâhiyetleri kanunlarla tayin ve tesbit edilmiştir.» dedi Mesele üzerinde mütaleasmı da anlatarak adalet komisyonuna gönderilmesini uygun buldu. Müzakereler sonunda Sinan Tekelioğlunun takriri reddedildi ve Millî Savunma komisyonunun raporu aynen kabul olunda Beş Arab devleti harekete geçiyor Caka illeti Bolu Vilâyetinde yol yoktur, su yoktur, elektrik yoktur, temizlik yoktur, kanalizasyon yoktur, oturacak ev yoktur, otel denecek otel yoktur, velhasıl yoktur, yoktur, yoktur. Bütün bu ay ok» lar ortasında, gazetelerden öğreniyoruz ki, Bolu Vilâyeti, bütçesinden 160 bin lira ayırmış. Bu para ile ne yapacakmış biliyor musunuz? Spor salonu. Fakat Beden Terbiyesi Müdürlüğü yekunu az bulmuş. Meğer bir spor salonu için 250 bin Zira lazımmış. Zavallı Bolu Vilâyeti de şimdi eksik kalan 90 bin.lirayt aramakla meşgulmüş. İnşallah yakında bulur. Ve Bolulu vatandaşlarımız çoktandır hasretini (!) çektikleri spor salonuna kavuşurlar. Vali de küşad merasimi münasebetile büyüklerimize telgraflar çeker! D. N. Zabıta, Halkı soyan gizli kumarhaneleri basıyor Emniyet Müdürlüğü 2 nci Şube memurları, evvelki gece sabaha karşı Ayazpaşada büyük bir kumarhaneyi basarak burada kumar oynıyan muhtelif tip ve meslekte 25 kişiyi cürmü meşhud halinde yakaladılar. Zabıta tarafından meydana çıkarılan bu kumarhane, okuyucularımızın hatırlıyacakları üzere bir müddet evvel gazetemizde çıkan (istanbul Batakhanelerinde) serlevhalı yazılar da mevzuubahis olan neviden, içlerinde eli bıçaklı ve tabancalı bir takım adamların bulunduğu soygun yataklarından biri idi. Filhakika evvelki gece sabaha karşı yakalanan bu kumarbazların ikisinin üzerlerinde toplu birer tabanca ile 25 den fazla mermi bulundu ve bunların kumarhaneyi işletenlerin adamları oldukları anlaşıldı. Dün Emniyet Müdürlüğüne gittiğim zaman yakalananların hepsi de orada idiler. İçlerinde genç ve güzel bir de kadm vardı. Kumar masası memurlarının söylediklerine göra, bu genç ve güzel kadın, belli başlı kumarhanelerle Beyoğlu sosyetesine mensub bir kısım zengin aileler arasmda köprülük yapar, bazı safdilleri bu batakhanelere düşürürmüş. Cürmü meşhudu yapan zabıta ekipi şefi, bu kumarhaneyi nasıl bastıklarını bana şöyle anlattı: « Mehmed Korfalı adındaki şahsın son günlerde Ayazpaşada Mezarlık sokağında 3 numaralı eve gecenin geç saatlerinde yanında bir takım adamlarla girip çıktığını tesbit etmiştik. Bizce tanılan bazı kumarbazların da buraya dadandıklarını görünce 3 numaralı evin bir kumarhane olarak işletildiğinde şüphemiz kalmadı. Fakat bu kumarhaneyi işlettiği muhakkak olan Mehmed Korfalı, bizim takib ve tarassudumuzdan yakayı kurtarmak için çok kurnazca bir tertib düşünmüş, evin bîhçesine iki kurd köpeği salıvermişti. Bu köpekler en küçük bir ayak sesi duysalar havlıyor, bu suretle yabancıların bu evin bahçesine girmesi halinde içeridekileri haberdar ediyorlardı. Bu vaziyet karşısında esaslı bir cürmü meşhud yapmamıza imkân kalmıyordu. Nitekim bir hafta gece sabahlara kadar bu evin etrafında yılmadan, yorulmadan takib ve tarassudlarımıza devam ettik. Fakat bütün bu gayretlerimize rağmen kumarhanenin bahçesinde sadakatle gözcülük yapan bu iki kipeği bir ân bile gafil avlıyamadak. Nihayet baktık ki olacak gibi değil; biz de mukabil bir tedbir olmak üzere kumarbazlara yataklık eden bu hayvanları zehirlemeyi düşündük ve" evvelki gece saat 24 te bahçedeki köpeVıere zehirli etleri attık. Bir saat sonra tedbirimizin tesiri görüldü ve hayvanların sesi soluğu kesildi. Saat 2 de sessizce bahçeyi geçtik ve bir kaç dakika sonra da maymuncukla kapıyı açarak içeriye girdik. Kumarbazlar bakara masasının başında ken dilerini oyunun heyecanına kaptırmış bir halde olduklarından bizim oda kapısından içeriye girdiğimizi pek fark edememişlerdi. Fakat bir kaç saniye sonra, etraflarının sarılmış olduğunu görünce şaşırdılar. Üzerlerinde tabanca bulunan Bahriyeli Mehmedle Malatyalı Mehmed ortadaki paraları ve fişleri yok etmek teşebbüsünde bulundularsa da tabiatile buna meydan vermedik ve hepsini yakaladık.» Bana bunları anlatan zabıta şefine bu kabil yerlerde silâhlı adamların ne maksadla bulunduklarını sordum, şu cevabı verdi: « Büyük kumarhanelerde bu tip insanların bulunması şarttır. Batakhaneye düşen ve burada bir kaç bin lira kaybeden bir kimse bazan parasını geri almak ve bu sebeble de h herhangi bir hâdise çıkarmak is er. İşte bu takdirde bu eli tabancalı ve bıçaklılar araya girer, zavallıyı tehdid ederek kapı dışarı ederler» Kumarhanede. ele geçen 25 le 100 lira arasındaki 300 den fazla fiş sayılır, yakalanan kumar rnüpteLáian hakkında zabıt tutulurken başta ¿enç ve güzel kadın olmak üzere hepsi 'e gayet sakin ve lâkayıd görünüyor, en ufak bir üzüntü dahi duymadıkları bütün hareketlerinden belli oluyordu. Hattâ içlerinde yüışanlan da göze çarpıyordu. Alt tarafı, 5 lira cezayi nakdi verdikten ve bir gün hapis olduktan sonra kumarbazlar, oturup da ağlıyacak değillerdi ya. Ferdi ÖNER Kuvvet ve fikir! ¡^ en eski bir sporcuyum. İnsan kendi meziyetlerini saymamalıdır; fakat vasıflarını söylemek ve hizmetlerini sayıp dökmek Ejıb değildir. Bir eski sporcu olduğumu söylemekle spora karşı duyduğum ilgi ve sevgiyi anlatmış olurum kanaatindeyim. Arasıra milH takımlarımız, temsilî takımlarımız veya kulüblerimiz yabancı temaslar yapıyorlar. Bu maçları lehimize neticelendiren sporcularımıza karşı memleketimizde hoşnudluk hisleri görülüyor. Bu da normaldir ve haklıdır. Yalnız dikkat edilecek nokta şudur: Takdir ve taltif ölçülü ve hareketin miktarile mütenasib olmalıdır. Takdirde ifrat, teşvikten beklenen gayret arttırma yerine makus tesirler yapar. Bunu sporun iyiliği namına bir kere daha hazırlatırken, halkın takdir hislerini sadece ayak ve kol hünerlerine belletmelerini de doğru bulmam. Bir kaç sene evveldi. Gene bir millî temasın galiblerini Taksim meydanında omuzlarda taşıdığımız günlerde Avrupada büyük haşarılar gösterdikten sonra memleketimize gelmiş olan bir müzik sanatkârının sessiz sadasız ve kimsesiz vatana dönüşündeki hazin tezadı gösteren bir mektub almış ve bu sütunlara dercetmiştim. Bugün de Atina galiblerini omuzda taşıdıktan sonra şu aşağıki mektubu aldım: «La Suisse» nam İsviçre gazetesinin 18/4/948 tarihli sayısında Üniversite Hukuk Fakültesinden verilmiş söyle: Bay Ferih Tongsir, Hukuk Fakültesi huzurunda (İsviçre hukuku hususiyesinde müsbet ve mücerred hukukî muamele) adlı tezini müdafaa etmiştir. Müellif açıklamalarını ve genişletmelerini, Fransada mühim rol oynıyan (sebeb) nazariyesine bina eylemiştir ki, bu, memleketimizde ötedenberi kâfi derecede dikkate alınmamıştır. Mumaileyh dikkate şayan terkibî bir gayret sarfetmis ve kendi eserinde medenî hukukun en esaslı meselelerinden bazılarını tetkik mevzuu yapmıştır. Profesör W. Yung, E. H. Kaden, E. MartinAchard ve Liı. Huillier'nin iştirak ettikleri bir münakaşadan sonra fakülte Bay Tongsir'i eserini bastırmaya mezun kılmıştır ki, bu kendisine doktor unvanım iktisab ettirecektir» mealinde bir yan gözüme ilişti. Kalbi ilim aşkile çarpan bir talib ve yurdunu hakikî ve samimî surette seven, ilim ve manevî kıymetlere güven besleyen kimseler için ne mühim müjde! Bir Türk genci Cenevre Hukuk Fakültesinde henüz hukuk âlimlerinin bile uyusamadıkları bir mevzu üzerinde fikir imal ediyor, zihin yoruyor ve aynı mevzua dair eserler sahibi profesörler huzurunda böyle zor ve şümullü bir meseleyi doktora tezine konu yapmak ve müdafaa etmek cesaretini gösteriyor. Bu gencin bu başarısından dolayı milletimiz ve yurdumuz adına ne kadar memnun olsak, ne kadar iftihar etsek ardır; çünkü bir milletin kadri hukuka verdiği kıymet ve beslediği saygı, h u • kukçulannın haiz oldukları ehliyet, fazilet ve seciye sağlamlığı nisbetinde olduğu tarihin gözlerimizin önüne koyduğu bir hakikattir. Bajtaro/i I ine, eahifede girmeyi kararlaştırmışlardır. Suriye ve Naibi Prtns Abdülilâh da hazır bu Lübnan ordularının kuzeyden, Irak or&nmuştur. Oturumun açılması üzerine dusile Ürdün Arab lejyonunun doğuÜrdün Kralı namına Fevzi HMulki bir dan ve Mısırlıların güneyden ilerliyebeyanname okumuş, daha sonra konuş cekleri tahmin edilmektedir. malar başlamıştır. Suriye Başbakanı Şayed böyle bir tarih tesbit edilmişse, Cemil Mardam, Lübnan Başbakanı istilâ tarihi tamamile gizli tutulmakRiyazEsSulh, Irak namına Erşed tadır. Bununla beraber, yabana müs8ElÖmeri ve Sadık ElBassan söz söy hidlerden bir çoğu, böyle bir istilânın lemişler, Arab Birliği genel sekreteri 15 mayıstan evvel vukua gelebileceğiAbdurrahman Azzam Paşa da konuş ni zannetmektedirler. maları takib etmiştir. Şiddetli çarpışmalar Konuşmalar hakkında neşrolunan bir Şam 30 (Hususî) Dün ve bugün tebliğe göre tam bir anlaşmaya varıl Kudüste son derece şiddetli çarpışmalar mış ve oy birliğile karar verilmiştir. olmuştur. Neşrolunan tebliğe göre SiUmumiyetle sanıldığına göre son yonistler Katamon semtine hücum edehaftalar zarfında yapılan bütün konuşrek burasını tahrib etmek istemişler, bu malar bu toplantı sırasında neticelenyüzden mücahidlerle Siyonistler aradirilmiş ve artık faaliyete geçmek sırası sında bütün gece devam eden çarpışmahulul etmiştir. lar vuku bulmuştur. Arab mücahidleriToplantıdan sonra Prens Abdülilâh memleketine dönmüştür. Cemil Mardam ne takviyeler gönderilmiş ve bu 6ayede ile RiyazEsSulh bu aksam ¿örecek Siyonist hücumu püskürtülmüş, 100 kaler Azzam Paşa da yarın Kahireye dö dar Siyonist ağırca yaralanmış, bunların 400 kadan kaçamadıkları için Katamon necektir. manastırına iltica etmişter, Arablar da Arab orduları, üç istikametten derhal bu manastırı muhasara alfana alFilistine girecekler Şam 30 (A.P.) Bugün Suriye or mışlardır. İki taraf arasında muharebe dusuna bağlı birlikler güneye doğru devam etmektedir. Bir Yahudi kuvveti Ürdün ile Filistin hareket etmişler ve kuzey Filistine bir ilerleme hareketi yapabilecek şekilde hududu arasındaki köprüleri berhava ederek Ürdunden yardım kuvvetleri kendi arazilerinde mevziler tutmuşlargelmesine mâni olmak istemişlerdir. dır. Yafa içinde mütareke devam etmekle inanılır Suriye ve resmi yabancı kaynaklara göre, hükümet diğer Arab beraber Yafa dışındaki Rıs tepesinde Üd kuvvetlerüe birlikte Filistin Yahudile taraf arasında çarpışmalar olmuştur. Arab ordular Filistine girdiler rine karşı müşterek hareketi kabul etŞam 30 (AP.) Bu gece Arab Ajanmiştir. Takriben 6000 kişilik bir kuvvet güneydeki büyük Katana kampında sının telefonla Ammandan verdiği ve karargâh kurmuştur. Samda alman bir haberinde, Irak ve Arab orduları Ürdün Kralı Abdulla Ürdün birliklerinin bugün saat 16 da hm komutasına tâbi olmak üzere, 3 Is Filistine girdikleri bildirilmektedir. Hatikametten ve aynı zamanda Filistine başka tafsilât yoktur. MiiMiifflimınıınımıııımmınıınıifliifliııınıııiMuımnrr Müzmin inceleme hastalısı « Başmakaleden devam de Erzincanda bir çok iş yapılabilirdi. Memlekette yapıhnıyan, yapılmak için azim ve gayret gösterümiyen, ihmale uğrayan işler, hep bu müzmin inceleme hastalığının kurbanıdırlar. Daha doğrusu erüd ve inceleme, ihmalleri peçelemek için, bir mazeret örtüsü olarak kullanılmıştır. Hakikat sndur İd is başına gelen zatların çoğu, başarırdık azim ve gayretinden, aldıkları vazifenin mesuliyetini kaimi edip ise başlamak ve çalışmak meziyetinden mahrum olduğu, bakanlar ve kabineler değiştikçe programlar ve çalışmalar sekteye uğradığı için, acı Erzincan misali, başarısızlıkların su götürme* bir örneği olarak ortada durmaktadır. Yalnız bir noktayı da kabul etmek ladandır td bu hal, biraz da umumî bir kusurdur. Meselâ, yarın Adnan Menderes bir Başbakan olarak is başına geçse, onun etüdler ve incelemeler yüzünden bir hayli kıymetli zamanlar kaybedilmesine mâni olacağını iddia etmek güçtür. Rahmetli Refik Saydamın söylediği gibi A dan Z ye kadar bozuk olan idare mekanizması düzelmedikçe. Başbakandan ve bakanlardan en küçük memurlara kadar, her hizmet ve vazife adamı. yüklendi|i mesuliyeti kabul edip canla başla çalışmadıkça, bir kelime ile ruhlarımızı bir başancılık ateşi ve heyecanı sannadıkça. uzun etüdler ve incelemeler, namı diğerle kırtasiyecilik hastalığından kurtulamayız. CUMHURİYET Ajmanyaya yapılacak ihracat Bastarafx 1 inci sahifede Eakanlığa gerekli malumatı vereceklerdir. Bu hususta elde ettiğimiz malumata göre Frankfurt'ta bulunan resmî ticaret heyetimiz Almanya ile çok iyi bir anlaşma yapmak üzeredir. Ticaret Bakanlığının ihracatçılarımızı böyle biıdenbire Ankaraya davet etmesi piyasada müsbet bir tesir uyandırmıştır. • CUMHURİYET» in edebi telrüsaa: 6 5 Baştaraf\ I inci sahijede Bu konuşmayı, salonu ve bahçeyi dolduran binlerce Samsunlu alâka ve heecanla dinlemiştir. Nutkunu balkonda söyliyen Celâl Bayar, Samsunun ehemmiyetini anlattıktan sonra, işçi meselelerine temas etmiş, iş kanununun bugünün ihtiyaçlarını karşılıyacak vaziyette olmadığını, bugün halledilecek ilk meselenin, işçi ücretlerinin günün şartlarına uydurulması olduğunu bertmiş ve Demokrat Partinin asgari icret meselesinin hallini istediğini kayletmiştir. Sözlerini iç ve dış ticaretimize intiíal ettiren Bayar, alınan kararların, »ürütülemediği için kısa zaman sonra jozulduğunu. bu yüzden tüccarın büzarara uğradığını, beynelmilel ti:arette de türlü zorluklarla karşılaşılLığını söylemiş ve buna sebeb olan 7 eylül kararlan dolayısile şiddetli tenkidler yapmıştır. Bu arada söyle konuşmuştur: < Bütün bunlar Varsısmda «hayatı ucuzlatacağız» iddiası nasıl ortaya atalabilirdi. Bu iddianın sakat olduğunu anlamak için iktisad âlimi olmağa lüzum yoktur. İlk okulun son smıf çocukları bile bunu bilir. Bu hakikat önünde bizim devlet adamlarının nasıl vadettikleıine siz d* şaşınız, ben de şaşayım. Şu halde, bWm, hükümetten beklediğimiz şey, bMİJMÜİ harekettir ve anlaşılıyor ki hükümet, basiretli harekete ıenüz avdet «tmis değildir.> Tekrar seçim mevzuuna temas eden .P. Genel Başkanı, seçim şekillerinin îe ele alınması lâzım geldiğini, Demokat Partinin, büyük kongresinde fcu hususta kati karara varacağını anlatmış ire seçim emniyeti meselesi üzerinde yeniden ısrarla durarak sözlerini şöyle dtirmistir: « Emniyet temin edilmedikçe seçimlere iştirak etmiyeceğiz ve bunu söy lerken tazyik yapmıyoruz. Neticesi evvelden malum bulunan seçimlere girmek suretile «mnlyetsizliğin devamına alet olmak istemiyoruz^ Celâl Bayar, Tokata gidiyor Samsun 30 (Hususî) Celâl Bayar ve arkadaşları .şehrimize gelirken vapurun yükünü boşaltmasından istifade ederek Ünyeye de uğramışlar ve orada birer konuşma yapmışlardır .Celâl Barar ve refakatindeki milletvekilleri yanı sabah şehrimizden ayrılarak Erbaa, Niksar yolu ile Tokada gideceklerdir. Bayarın dünkü nutku Dünkü Meclisle muhtelif sorulara verilen cevablar Ankara 30 (Telefonla) Meclis, bugün Raif Karadenizin başkanlığında toplanmış, Bayındırlık Bakanı, Vedad Diclelinin milli şoseler hakkındaki sözlü sorusuna cevab vermiştir. Kasım Gülek, ekonomik, sosyal ve savunma bakımından memleketin yol ağı ile birbirine bağlanması için hazırlanan programın üçer yıllık üç devrede ikmaline çalışılacağını ve bu işin Bakanlar kurulunda tetkikte bulunduğunu söyledi. Samsun milletvekili Naşid Fıratın, sahil bölgelerinde don ve kuraklıktan zarar görenlere yardım için ne gibi tedbirler alındığına dair sorusuna da Başbakan Yardımcısı Faik Ahmed Barutçu cevab vermiş, bu aylarda Karadeniz bölgesinde daima sıkıntı olduğunu, şubat ortalarından itibaren Toprak Ofisin elinde bulunan mısırlardan 930 ton gönderildiğini, Kızılayın mısır mubayaasına devam ettiğini söylemiş, alınan diğer tedbirleri de anlatmıştır. VaKlerin terfi ve tayinleri Daha sonra Emin Soysal (Maras) m, valilerin tayin ve terfilerinde takib edilen prensiplerle illerin iş programlan Dun aldığımız telgraflarda karın hakkında İç İşleri Bakanlığından sözlü Mardin, Doğanşehir, Varto ve Kasorusuna geçilmiştir. Münir Hüsrev rakocanda devam ettiği bildirilmekGole. valilerin tayinlerine, terfilerine, tedir. tekaüdlüklerine, Vekâlet emrine alınmalarına dair kanunî esaslar üzerinde geniş izahlarda bulunmuştur. Bundan sonra gene Emin Soysalın, yollar ve şoselere tahsis edilen paralarla bataklık işleri hakkındaki sorusuna Kasım Gülek cevab vermiştir. Emin Soysal, Bakanın sözlerini tatmin edici bulmadığını kaydetmiştir. Seyhan bölgesinin hastanesi, yolu, bataklığının kurutulması için büyük paralar sarfedilmesini rejiyonalist bir zihniyete atfetmiş, bunun üzerine bazı gürültüler olmuştur. Amerikadan satın alınan buğdaylar Seçim tasarısı için hararetli tartışmalar Yurdda kar Bastaraft 1 Hırt sahifede I tnei sahifede Neticede, bu hücrelerin, postanelerteleri tamamlanmış, yükleme işlerine başlanmıştır. Vapur mayısın ilk günle deki telefon kabineleri şeklinde olabirinde yola çıkmış olacaktır. Birleşik A leceği gibi mahallî şartlara göre tahta merika hükümeti bugünlerde ihraç e bölme şeklinde yapılabileceği ve icadebileceği buğday miktarını tesbit et bında çadırların da hücre olarak kulmekle meşguldür. Bize daha ne kadar lanılacağı tesbit edilmiştir, «Özel oy yeri» buğday verebileceği bu tetkik sonunda i Bu görüşmelerde söz alan Akif îyianlaşılacaktır. İkinci parti 12 bin tonun dcğaa, hücre tabiri üzerinde durarak, buğday veya un olarak alınması şekli üzerinde bugünlerde verilecek karan buna türkçe ve daha mülayim bir karmüteakıb bu parti de yüklenecektir. şılık bulunmasını istemiş ve «özel oy Diğer taraftan Kanada ve Avustralya yeri» hücreden daha mülayim görüledan İngiltereye tahsis edilmiş buğday rek karnına konulmuştur. Komisyon, lardan bir miktar verilmesi ve terci önümüzdeki toplantısında seçim tasahan yolda olan buğday yüklü vapurlar rısı üzerinde görüşmelerine devam ededan bir veya bir kaçının Türkiye li cektir. Bugünkü toplantıda kabul edilen başmanlarına gönderilmesi için ingiltere hükumetüe temas halindeyiz. Bu teşeb lıca noktalan şöyle hulâsa etmek mümkündür: 1) Oylann, «özel oy yerbüsümüzden müsbet bir netice alacağıleri» nde yazılması mecburiyeti, 2) Bir mızı ummaktayız.» zarfta aynı isimleri ihtiva eden üd puSilolar sula zuhur ederse bir oy pusulası saToprak Mahsulleri Ofisi Genel mü yılması, 3) Özel oy yerlerinin, mahallî dürü. Ofise yeniden yaptırılacak ve sa şartlara göre yukanda bildirdiğimiz tın alınacak silolar hakkında da demiş şekillerde olabileceği. tir ki: « istanbul, izmir, iskenderun ve Samsunda ve daha bazı yerlerde bu gibi tesisler vücude getirilmesi işi esasen programımıza dahil bulunmaktadır. An cak bunları tatbik sahasına koymak bir malî imkân meselesidir. Bugünkü durumumuz ise buna müsaid bulunmamaktadır. Bununla beraber, gerek bu silo ve gerek Ofisimizin tahmil ve tahliye işlerinde kolaylığı temin edecek ve satın alma yerleri de hububatı yabana maddelerden temizliyecek vasıtaları Marshall plânı dahilinde temin için ilgili makamlar nezdinde teşebbüslerde bulunduk. Bu yoldan bu vasıtaların ve tesislerin temini mümkün görüldüğü takdirde satan alınmaları için derhal çalışmaya başlıyacağız.» Yeni mahsul Cemil Parman, yeni mahsul durumu ve bu yıl mubayaa edilecek hububat fiatlan hakkında da şunları söylemiş Meclis pazartesi günü toplanacaktır. Çukurovada yeni su taşmaları Adana 30 (Telefonla) Bir türlü dinmiyen yağmurlar, ovanm bir çok kısmını yeniden göl haline getirmiş, mezruat tekrar geni? mikyasta zarar görmüştür. Halen Toroslara yağmakta olan kar, bir taraftan da süratle erimektedir. Bu yüzden Seyhan nehri fasılalarla kabarmakta ve Çukurovayı tehdid etmektedir. Bu arada Yalmana sedlerin* hücum eden sular, bu şeddi Od noktadan delerek sağ sahilindeki araziye yayılmıştır. Köylerden gelen haberlere g6re Kuranşa. Boğalı, Oymakh köyleri arazisine düşen dolu, hasadı yaklaşan arpalara ve meyvalara esaslı surette zarar vermiştir. Çoban TUBDCÜ ten, dünyadan ayırmaktan... Ne bileyim ancak bir gene kıza, ilk defa sevmiş olana atfedilebilecek tereddüdlerimden, kararsızlıklarımdan... Anlıyor musun? Bana çok kötü şeyler yapıyorum gibi geliyor. Señi israf ediyorum sanıyorum. Mümtaz o konuşurken ilk tanıştıkları günü Köprüde, ve onu ilk defa beklediği gün Boyaoköyde balıkçı kahvesîndeki düşündüğü şeyleri hatırlıyordu. Nuran da o gün kendi kafasından geçen şeyleri düşünüyor, aşkı, basit, herkese göre bir nimet buluyordu. Bir erkek bunda bu kadar gecikmemeliydi. Herkes dünyaya bir kıvılcımla gelirdi. Bu kıvılcımdan bir ocak tutuşturmak bize aid bir işti.' Halbuki şimdi Mümtaz en çalışacağı zamanda eğlenmek budalası bir kadının peşinde günlerini 61dürüyordu. DbsenmPs öt.r Ev 1500 liralık ev eşyası 2 000 ffl»r a n a k ı d 4 Mayıs'öksamına kadar 100 Lir* Yatırımı Amerikan uçakları İzmir, 30 (Telefonla) Yardım ¡ereğince Amerikanın bize verdiği ıçaklardan bir grup bugün Balıke»ire gelmiştir. Uçaklar Balıkesir maıallî makamlarına teslim edildikten sonra Amerikan mürettebat iki Dacota ve bir uçankale ile Atinaya lönmüşlerdir. Mümtaz daha başka türlü düşünüyordu: Şiir saatlerimizi ebedileştiriyor... İkisi birden yazın bittiği için mahzundular. Bir kaç gün evvel Nuran Mümtaza ilk kırlangıç kafilesinin başlarından geçtiğini göstermişti. Bu sabah da yal ya yolda bulduğu üç kuru meşe yaprağıie gelmişti. Ölüm kurdu bu adeta madenî yaprakların kenarından ısırmış. Yavaş yavaş bir akşam kızıllığı ile ortasına doğru yürümüştü. Şimdi de mevsim sonu Beykoz açıklarını gölgeliyordu. '» Birkaç gün daha ve bir iki yağmur... Ondan sonra hayatlarının büyük bir taran, bu yaz bir daha gelmemek üzere gidecekti. Geleceğin kendileri için ne sakladığını ikisi de bilmiyordu. Belki de bu yüzden kendilerini birbirine bir kat daha yakın buluyorlar, bu güneşli ve yaldızlı ikindi saatinde daha ilerileri kapanan buluttan korkuyormuş gibi birbirlerine biraz daha sokuluyorlardı. Tek bir kuş sesi uzakta tıpkı bir orkestrada kemanlar ve viyolonseller arasında bir flüt sesinin birden uyanışı gibi acayib bir hasreti iki üç defa tekMrladı. 'Nuran: bırakıp gittiğime öyle üzülüyorum ki... dedi. Bütün yaz boyunca bir defa kendi içinde geçen şeylerden bahsetmemişti. Sevdiği adama itaatle herşeyi anlatmış olduğuna emindi. Fakat şimdi kadınlığının hicabile mücadele halinde idL Mümtaz gülerek cevab verdi: Merak etme, senden çok sey götfirtyorum... Hiç de yalnız dönmüyorum. Ve bir kaç gece sonra kapanacak olan hayatının bu faslı, dönüşte fabrikanın gece bekçisile konuşmaları, dondurmacı ile ahpablığı, Mehmedi uykudan uyandırmak için çektiği zorluklar, dört bir taraftan gözünden ve derisinden içine hücum eden gece aydınlıkları hep gözünün önünde idi. «Bana verdiklerini düşünürsen.. Sonra ilâve etti: Hakikaten tekbaşıma değilim. Bundan sonra da bütün ömrümce yalnız olmıyacağım. Yaşarken güzel şeyler... Fakat düşününce o kadar manasız kalıyorlar ki. Bir çılgınlık, ikimiz de çılgınız. Benim için herşeyi bırakmış gibisin. Hep böyle olursa vay halimize. Bazan yaptıklarımdan utanıyorum. Meselâ nelerden? daneyen küçük eksersizlerin adamı idim. Emin ol hiç büyük bir şey beni ziyaret etmiyordu. Hiç bir düşünceye kendi analım gibi bakmıyordum. Eşya ile, hayatla ufaktefek tumanlarım oluyordu. Fakat hep satıhta. Hiç bir şeyi kendimde derinlestiremiyordum. Sürünün içinde bir rakamdım ve öyle kalacaktım. O halde de bir şeyler yapabilirdim. Tramvay altında ezilecek bir çocuğu kurtarabilir, ne bileyim bir yangını Cnliyebilir, beş on krtab yazar, seyahat eder, hulâsa herkes gibi yaşıyabilirdim. Fakat hep dışarıdan olurdu bunlar. Benim kendi tecrübem olmazdı. Bunu idimden hissediyor, kendi kendiTeni Rektör mi lüzumsuz buluyordum. Başkalarının ÖLÜM Ankara. 30 (Telefonla) Ankara ağzile konuşuyor, itiyadlarla hareket Makine mühendisi ve Teknik Okulu Üniversitesi profesörleri bugün saat ediyor, boş kalmamak için yoruluyoöğretmenlerinden Namık Bulut ile ma 15 de Dil ve Tarih^Coğrafya Fakülrum. kine mühendisi Halid Bulutun validesi: tesinde toplanarak Üniversitenin yeSen geldin, isler değişti. Şimdi bir ni rektörünü seçmişlerdir. ToplantıNevber kızı Mümtaz onun içinde söylediğinden canlı gözlük ve hayat tecrübem var. ya 78 profesör iştirak etmiş ve ya(ATİYE) daha şiddetli bir konuşmanın geçtiğini Evvelâ seninle bir insana dikkat ettim, pılan seçimde Fakülte Dekanı Hâmid anlıyordu... Yaşayıp yaşamıyacağı belli insanın ufku insandır. İnsan kâinatın Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cena Dereli 26, eski dekan Enver Ziya Kaolmıyan hasta bir çocuk için seni feda kilididir. Ben sende evvelâ insanı gör zesi bugün öğle namazını müteakıb Ka ral 21 rey almışlardır. Nisab temin ediyorum. Farkında mısın?» demek is düm. Yavaş yavaş onu tanıdım. Tekrar dıköy Osmanağa camiinden kaldırılarak edilemediğinden seçim yenilenmiş ve senden dışarıya doğru açıldım. Satıhta Karacaahmeddeki aile kabristanına def eski dekan Enver Ziya Karal 40 rey tiyordu. Gülüne... Sadece gülüne. Evvelâ kalanların hepsi içime mal oldu. Şimdi nedilecektir. Mevlâ rahmet eyleye. Çe alarak Rektörlüğe seçilmiştir. Hâmid Dereli, ikinci turda 37 rey almıştır. insan oğlu hayatı fethetmez. Onun için içimde sırdan, güzellikten, şefkatten lenk gönderilmemesi rica olunur. de ve onun tarafından sürüklenir. Son Mümtaz ilk defa sevgilisine bu kelimeyi kullanıyordu bir hazine, bir dib var. Musiki severlerin sabırsızlıkla bekledikleri ra bu dediğin şey doğru olsa bile birşey namına, bir şeyler için olur. Bu Arsi Seninle büyük insanlığa açıldım. Hayatı TÜRK MUSİKÎSİ DERGİSİ yayınlarından med'in manivela hikâyesine benzer. anlıyorum, diyemezsem bile anlıyabileBazıları bu dayanma noktasını kendi cek haldeyim. Hiç olmazsa bunu sanıyo ram. Bir takım büyük hakikatlerin eşiiçlerinde bulur. Onlar yalnızbaşlanna iş görmek için doğanlardır. Hiç olmazsa ğindeyim. Bu seninle oldu. Bundan sonKitabı, Derginin 7. sayısile beraber 4 MAYISTA ÇIKIYOR. bu vehimle yaşarlar. Ben bu cinsten ra benim için bir şey yapmak, yapaFiatı 250, abonelerimize 200 kuruş. değilim. Seni tanımadan evvel adalele mamak, biraz da talih ve dışarı imkânlar imdir. (Arkan var) İstanbul: Cağaloğlu ~ MARMARA Basnneyi. c Hava şartları ve ekim bakımından yeni yıl mahsulünün bugünkü durumu Bastaraf* 1 inci sahifede memnunluk vericidir. Havalar bugün Kardeş katili olduğu kadar bundan sonra da müsaid vakit sona ermiştir. Umumî heyette gittiği takdirde bu seneki istihsal ge Ankara Üniversitesi Dil ve Tarihİzmit, 30 (Hususî) Adapazarmm Coğrafya Fakültesinde aşırı sol te Hacılar köyünde bugün feci bir ciçen senekinden fazla olacaktır. Yeni yıl mahsulü için tesbit edilecek mayüllü üç hoca hakkında Danıştay nayet işlenmiştir. Mahmud Çelikkan İkinci Dairesince verilen karar ü isminde biri, arazi meselesinden kachububat alım fiatlan hakkında bugünzeriiide görüşülmüştür. Bilindiği gi deşi Aliyi tabanca ile öldürerek kaçden bir şey söylemek mümkün değilbi İkinci Daire, bu üç öğretmen hak mıştır. Katil yakalanmıştır. dir.» kında meni muhakeme kararı verBuğday kaçakçılığı azaldı miş, bu karara Millî Eğitim Bakanlığı derhal itiraz etmişti. Kırıkhan, 30 (Hususi) Suriyeye Niçin sizin de Bu akşam biten umumî heyet buğday kaçakçılığını önlemek makdeniz kenarında bir sadı ile alınan tedbirler müsbet te toplantısında varılan kararın mahisirini göstermiştir. Şimdi kamyonlar yeti henüz tamamen malum bulunla v e tonlarca buğday kaçınlama mamakla beraber öğrendiğimize gömakta, ancak dolu çuvallar sırtta ta re vazifelerini ifa sırasında aşırı soîşınmak sureti ile kaçırılmak isten c a telkin ve propaganda yapmalarından dolayı her üçü hakkında da mektedir. lüzumu muhakeme kararı verilmişEzer Niçin sahilde bir tir. Uzağa gitmeğe ne hacet! İçinde Malla Hüsrevler, Zenbilli Aliler, İma diler, Kemal Paşazadeler gibi büyük âlimlerin, faziletH ve seciyeli hukukçuların, yetiştikleri devirlerde devletin de medeniyet ve inkişaf bakımından evcü bâlâya vardığı bariz bir hakikattir. Gönül çok arzu ederdi ki; maç tafsilâtı gazete sütunlarını doldurur, muvaffaklarına tebrikler yağduılırken, gençlerimizin beden ve adale başarılarından daha pek çok önemli olan ilmî başarıları gözden kaçmasın! Ferdî dehaların ihmalkârlıkla inkişafi tevakkufa uğratılma Ba^toraf» 1 inci sahifed« sının, dikkat ve ihtimamdan mahrum 5 devlet görüşmelerinin tam gün bırakılmasının bize nice millî kıymetler demi resmen bir sır olarak muhafaza kaybettirdiği unutulmasın. edilmektedir. Ancak İngiltere DışişŞu kısa yaztRİa, parlak başarı elde e leri Bakanlığı kaynaklarına göre, sa den o genci, tebrik ederken bu önemli vunma plânlannıri bilhassa yakında noktaya yurddaşlarımın dikkat nazarBirleşik Amerika tarafından teşmil larını çekmeyi borç bilir, kıymetli gazeedilmesi beklenilen esasb yardıma tenizin sütunlarında yer alabilirsem ken müstenid bulunmaktadır. dimi bahtiyar sayarım. İyi haber alan kaynaklara göre, 5 Bu mektuba ilâve edecek yegâne şey devlet savunma bakanları şu konu İsvicrede muvaffak olduğunu şu dolamlan gözden geçirmektedirler: baçlı yol ile öğrendiğimiz genci kendi 5 devlet orduları silâh ve teçhizat hesabımıza da tebrik etmekten ibaretlarının standardlaştırdması, müşte tir. reken teçhiz edilecek bir hava üsleri Unutmamak gerektir ki; bize sağlam şebekesinin geliştirilmesi ordular 1 vücud* ancak sağlam kafa temin etmek çin aynı talim ve terbiye'müddetinin ve sağlam fikirleri yürütebilmek için kabulü, bir savunma kuvveti kurul lâzımdır. ması ve müşterek bir yüksek komuta Lüzumların ve ehemmiyetlerin yerleheyeti ihdası. rinL ilim ve fikir aleyhine değiştirmekte zarar vardır. Hazer oluna! B. FELEK Batı Birliği Savunma Bakanları toplandı Sol temayüllii hocalar KÖŞKÜNÜZ olmasın? MOTOR kapınızda bir OTOMOBIL emrinize müheyya beklemesin? 9 Hayal dediğiniz bütün bunlar cebinizde bir MİLLÎ PİYANGO bileti varsa SEÇİLMİŞ ŞARKI GÜFTELERİ 7 MAYIS da hakikat olabilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle