Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 Nı'san 1941 CUMHURÎYET Yapağı fiatları Harb cephelerine bir nazar lman ordularının Bulgaristanı işgal etmelerindenberi anlaşüan bir nokta, Seiâniği isgal etmeyi istihdaf euikleri idi. Gerçi Selânik geçen Büyuk Harbde haiz olduğu stratejik kıymeti, tayyare silâhmm tekâmülü yüzünden bir hayli ka.vbet miştir. Fakat Almanlar Selaniği ilk hedef olarak tespit etmişler ve ilk hamlede bu hedefe varmışiardır. Almanlar, Selâniğe varmakîa beraber garbî Trakjanın da büyiik bir kısmını işgal etmiş bulunmaktadırlar. Almanlann Balkanlarda ikinci bedefleri, biran evvel Arnavudluktaki İtaljanlarla irtibatı tesis etmek ve İtalyanları müşkiil vaziyellerindcn kurtararak, şarkî Airika imparatorluğunun materaini tutmakta olan İtalyan milletinin m*neviyatmı yükscltmektir. İtalyanların da bu irtibat tesisini çabnklaştırmak Uzere canlılık gösterdikleri anlaşılıyor. Buna mukabil Yugoslav ordusu, eenubda Alman tazjikı önünde gerilemekle beraber Yugoslavyayı ikiye aymnayı istihdaf eden harekâti akamete uğratmak için canla başla dövüşmektedir. Yugoslav ordusunun gösterdiği g gğ fec'akârhk sayesinde büyük bir netice alması ve vaziyeti kurtarması bekleniyor. *** San'ata dair Hükumet tarafından tespit edildi, Sümer Bank teşkilât yaptığı yerlerde mahsulleri satm alacak Ankara 9 (a a.) Ticaret Vekâletinden teblığ olunmuştur: 1 29 sayılı koordinasyon karannın birinci maddesile verumiş olan salâhiyete istinaden, İkhsad Vekâletile müştereken memleket dahilinde i^'enmemiş «natürel» yapafının, 1941/42 mahsul mevsimi devamınca azamî uM.arı aşağıda gösterihniş olduğu veçhile tesbit olunmuştur: 2 Bursa veya İstanbulda çuvaısız ve kilo başına kuruş olarak yapağı esas fiatlan şunlardır: Bursada: Merinos kirli 170. yarımkan kirli 150 ve Merinos kuzu 130 kuruş tur. İstanbulda: Trakya mallan 31, tip Trakya harmanına girebilecek menşelerden Bursa, Bandırma, Balıkesir, Karacabey, Kemalpaşa, Yenişehir, Manyas, Gönen, Biga ve Bergama malı'arı 75, İzmir 73. Aydmlı 73, Anadolu ince 72, Anadolu kaba 68, şark ince 73. şark kaba 68, Erzurum kınl yüzde 10 heyazh 75, Van ve Erzurum kızıl beyazı (Kareköse dahil) 73. Karayaka vo Koç 60, sal mıntakalannda yapağı azarpî fiatları. Yukarıdaki ikinci fıkrada Istanbul icin tesbit edilmiş olan esas fiatlardan îslanbulda fabrika veya ticaret ofisi deposuna kadar hakikî nakil masrpflannın tenziıl suretile bulunur. 4 Kendi fabrikalarına muktari yapağıların tedariki için Sümer Bank mubayaa teşkilâtı vücude getirdiği yerlerde, fazlasını ticaret ofisine devretmek üzere, yukandaki fiat esaslan dahilinde kendisine arzedilen yapağıl?n satın alacaktır. 5 Milli sanayiin ihtiyaelarmm tatmininden sonra ihracata tahsis olunabilecek yapağı miktarı'an Ticaret Vekâletince tayin olunacattır. 6 Beşinci fıkraya göre ihracata ayrılacak yapağılann ihracat lisansının ticaret ofisine verilmesi takarrür ettiğinden, 1941/1942 mevsimi imtidadınca lisans talebinde bulunulmaması için. kevfiyet 2'13477 sayılı kararramenin tatbikına d?ir talimatnamenbı üçünrü maddesi hükrnüne tevfikan elâkadarlara tebıiğ olurımuştur. 7 İkinci ve üçüncü fıkraTar muciüt hadlerirıden her bince bulunacak hangi bir suretle fazta fiat teminine ' gidenler hakkında, millî korunma kanunu hükümlerine tevfikan cezabndırılmak üzere kanunî takibatta bulunulacağı bildirilir. 'Hlllıııımııın» Devlet Konservatuarı müsamereleri Ah şu gece kuşları! Ankara Halkevınde verilen «Otelci Kadın » piyesile • Toska > operasından sahneler Nadir Nadi Bu akşam Halkevine gel. Devlet Konservatuarının müsameresi var. İtalyan klâsiklerinden Goldoni'nin bir piyesile Tosca'nın ikinci perdesi oynanacak! Dedikleri zaman, millî sahnemizin müstakbel mümessillerine karşı her vatandaşın göstereceği tabiî a.âkadan fazla bir şey duymadığımı saklamıyacağım. Hatta daha açık olayun: Otuz küsur senelik tarihe malik İstanbul Şehir Tiyatrosunun bu müddet zarfında ulaştığı tekâmül derecesini hep biliyoruz, İçinde yüksek fakat hüdai nabit birkaç kabiliyet barmdıran, umumî olarak orta kıymette bir sahnedir. İstanbul gibi kalabalık, uzun zamandanberi tiyatro ile uğraşmış, zaman zaman yabancı truplar seyretmis, san'at anlayısı azçok kuvvetli bir şehrimizde böyle olursa, burada, Ankarada aUı senelik bir tiyatro mektebinin talebelerinden ne beklenebilirdi? Doğrusunu söylemek lâzım gelirse ,birkaç istidada rasladığım takdirde şimdiye kadar sarfedilen emeklerin önünde saygı ile eğilmeğe hazırdım, Bu ümidle Halke\one gittim. Temsiller, Devlet Konservatuan talebesini benim gibi ilk defa görenler için bir sprpriz oldu. Goldoni'nin (Otelci kaduı) isimli piyesi, henüz öğrenme çağmda bulunan, hayata atılmak için daha birkaç sene çahşmaya muhtac gencler tarafından oynanıyordu. Boyle olduğu halde, seyirciler, kendilerini hiç de bir amatör temsili karşısında hissetmiyorlardı. Hatta zaman zaman, usta oyunculann sahneyi hayata kalbediveren sihirli tesiri altında piyes kshramanlarile birleşiyor, onlarla beraber nefes alıyor, beraber yaşıyorlardı. Görülüyordu ki, ömürlerinde ciddî bir tiyatro temsili bile seyretmemiş olan bu genclerin hepsi istisnasız birer kabiliyettir. Konuştuklan türkçe pürüzsüz, yapmacıksız, her türlü gösterişten uzaktır. Roller dikkatle, alâka ile ve ezbercilik zihniyetinden ziyade kafa ile öğrenilmiştir. Mimikler ve sahne hareketleri üzerinde titiz bir itina ile uzun uzun çahştığı derhal göze çarpıyordu. yeyım kı, Ankara Devlet Konservatuarını ıdare eden kıymetler, Tosca'nın ikinci perdesıle, ahenk dısıpluune çok ehemmıyet verdıklerıni ve bu yolda daha şimdiden hayret edıiecek derecede muvaifak olduklarım gostermış oidular. Scopıa rolunü oynayan «an'atkâr mualhm Nurullah Taşkıran, eşme az raslanır bir Bariton oiduğu nispette kuvvetli bir aktbrdur de. Sıcak, dolgun ve canlı sesini, rolünün icab ettirdiği hareket ve mimiklerle süslemesini mükemmel biliyor. Taganni ederek konuşmak mecburıyetinde olmasına rağmen turkçesi purüzsüz ve temiz. Tosca rolünde Semiha Berksoy çok heyecanü ve ateşli. Beriinde tahsilini bitirmesine az zaman kalmış iken memlekete dönen bu genc kıymet yarın için vaidlerle dolu. Bazı detonation kusurlan, kendisinde her an hissedilen duyuş ve duyuruş kabiliyeti yanında tashihi kolay şeyler. Tenor Nehar Kızıltan, henüz bir talebe olmasına rağmen, rolünde çok muvaffak oluyor. Hukuk tahsilini yanda bırakarak opera>i tercih etmesi bu gencteki san'at aşkını açığa vuran bir delildir. İstidad aşkla birleştiği zaman hangi mâni insanı gayeden uzak tutabilir? Başhca rolleri ifa eden bu üç mühim şahsiyetten başka, temsil, diğer unsurlarla birlikte umumî olarak kusursuzdu Bilhassa, yukanda isaret ettiğim ahenk disiplinine çok dikkat edilmişti. Bu, açıkça görülüyordu. kurustur. Deri fiatları aid oldu<£u cinsin yüzde beş noksanile, mevaddı ecnebive toleranslarına nazaran tenzılât miktarlan ve özürlü mallan fiaf^n teYugoslavyada, mukavemei göstermek amüle göre ve yukandaki esas fiatlara Bzrnile geçenlerde işbaşına gelen hükukıvasen takdir olunur. metten önce, Almanya ile her neye 3 Memleketin bütün yapağı istihmal olursa olsun anlaşmak zihniyeti ».niKitiMiHiıııılliailllllLhn.ii.ıiEllillilllllUIIIIII'!' hiıküm sürdüğü için, Prens Pol rejiminin Balkanlarda tedafüî bir cephe kurmak Uzere İngiltere tarafından vuku bulan teklifi reddetmiş olduğu Mister Çörçil'in dünkü beyanatından anlaşü maktadır. Balkanlann isülâdan korun ması ve istilâyı durdurabilmesi, böyle bir tedafüî cephenin kurulmasına bağlı olduğu halde bu teklifın redle karşılanmıs olması. Balkanlann müdafaa vajdyetini, geciktinniş ve hiç olmazsa rauvakkajen güçleştirmiş bulunmaktadır. Noskovadaki Japon Hariciye Nazın " ingiltere kazanacaktır^ Amerika Cumhur Reis muavini vaziyeti böyle görüyor Simali Afrikada: Şimalî Afrikadaki Alman üerlemesi hakkında gelen haberler, bu Herlemenin Tobruk önünde durdurulabildiğini göstermektedir. Bu da Almanlann Trablusgarba yaptıklan sevkiyatm ehemmiyetini tebarüz etüriyor. Anlaşılan bu sevkiyat, İngiliz ordusunun Habeşistanda İtalyanlara karşı harekete geçtiği sırada başlamış ve her fırsattan Istifade ederek idame olunmuştur, Bu yüzden Alman hazırlıklan yalnız Siranikanın değil, Mısınn vaziyetini dahi tehdid edecek bh mahiyet almışür. İngilizlerin bu tehlikeyi onlemelerine yardım eden en mübim amil, Eritre ve Habeşistandaki harekâtm son bulmak üzere bulunması dolayısile buradaki kuvvetleri şimalî Afrikaya nakle imkân hasıl olmasıdır. Bu savede Nil ordusu yeniden takvlye edilecek ve Alman istilâsmı bertaraf edecektir. Nevyork 9 (a.a.) Birleşik Amerika Reisicumhur muavini Wallace dun akşam söylediği bir nutukta demiştır ki: « Birleşik Amerikanın önünde şimdi dünyayı demokrasi için emin bir hale Moskova 9 (a.a.) Japon Hariciye getirmek üzere ikinci bir fırsat vardır. Nazırı Matsuoka pazara kadar ikame Nazi ideolojisinin bir daha hiç kalkıtini uzatmağa karar vermiştir. namıyacak şekilde ezilmesi lâzımdır. Matsuoka bu akşam Molotof şerefine Amerika için barış halinde kalmanın • verilen ziyafette hazır bulunduktan en iyi çaresi muahedeleri bozan milletsahnemizin teme'.lerini hazırlasonra kısa bir müddet için Lenıngrada lere Amerika milletmin, haklan hayati yan Devlet Konservatuarı, içinde mütegidecektir. Matsuokanın, Hariciye mes bir surette haleldar edildiği takdirdo madiyen çalışüan bir san'at yuvasıdır. ieğıne mtisab etüği zaman bu jehirde harbe girmeğe amade olduğunu anlatBu yuvanın faaliyetine dair Konservadyjlomaük bir vazife ile bulunmus ol maktır. Bir nazi zaferi, bir nazi sulhu tuar müdürü Orhan Şaikten aldığım maması bu seyahate sebeb olarak gosteril tasavvur edilemez Boyle bir musibetumatı Cumhuriyet okuyucularına bilmektedir. ten içtinab için İngiltereye harb müsdiriyorum: J'apon Hariciye Nazın dün öğje yeme tesna olmak üzere bütün usullerle yar«Hükumetin bir devlet konservatuarı ğini Amerıka buyük elçisi SteınJıart'la dım etmek suretile kendi kendimize kurulması hususunda sarfetiği gayret, birlikte yemişür. Yemek üç buç\ık saat yardım etmiş olacağız. Büyük Britanya bu yıl semeresıni vermeğe baalamışür. sürmuş ve yemekten sonra da Amerikan kazanacaktır. Bu neticeye mâni olabiMuvaffakıyet iki taraflıdır: Biri; bu müelçisile nanr uzun muddet görüşmuş lecek yegâne şey Birleşik Amerikada essesesinin ilk mezunlannı, önümüzderuhî ve iktısadl cephede vuku bulacak lerdir. ki aylarda verecek olması, diğeri; memSteinhart, gazetecilere beyanatta bu bir bozgunluktur. Yardımımız o şekileketin de bu müesseseyi tanıyarak ona Şarki Afrikada: lunarak, geçen sonbaharda Japonyadan de olmalıdır ki artık hiç bir zaman rağbet gostermeğe başlamasıdır. deli bir adam veya deli bir millet milgeçerken gordüğü misafirperverliğe muBirçok ileri memleketlerde bile çocukŞarkî Afrikada İtalyanlartn elindeki kabele ettiğini söylemiş, Matsuoka ile yonlarca insanı öldürmek ve milyonlarson mühim liman olan Musavva da dus yaptığı mülâkatın «çok samimî» oldu ca kıymeti tahrib etmek fırsatını bulGeçen sene Puccini'nin Madame But arını böyle bir san'at yuvasına vermek masın.» müş ve İngilizler tarafından işgal olun ğunu ılâve etmiştir , terfley'inden iki perdeyi temsil eden bahsinde aileler tarafından gösterilen muştur. Musavva'm sukutile, yalnız şarKonservatuar opera talebesi, bu sene ge mukavemet, Türkiyemizde kısa zamanMoskovadaki yabancı mahfiller Sov kî Afrikadaki İtalyan imparatorhıçu sone Puccini'den Tosca'nın sadece ikinci da bertaraf edilmiştir. O derecede ki na ermemistir. Bundan başka Bahri yet Japon konuşmalan hakkında bir perdesıni oynadı. Bir opera temsilinin ne geçen yıllardaki müracaat azlığını, herAnkara 9 (a.a.) Büyük Millet olduğunu bilenler, müâkli sahne kültü hangi bir taassub veya geri bir düşünüş ahmer de düşmandan temizlenmi? ve bu çok tahminler yürütüyorlarsa da b'linen müessesenin deniz bilhassa Amerikadan gelecek ge şey ancak konuşmalarm şimdiye kadar Meclisı bugün Refet Camtezin baş rü olmıyan bir memlekette böyle bir sebebinden ziyade, bu milerin emniyet içinde seyahatlerine a devam ertiği, dostane olduğu ve faydalı karüığmda toplanarak ruznamesin. teşebbüsün nekadar güç olduğunu her memlekette henüz lâyıkile tanınmamış de bulunan maddelerden devlet halde kolayca takdir ederler. Opera, bir olduğuna atfetmek mümkündür. çılmı>itır. Şarkî Afrikada harekâtm hi telâkki ediMiğidir. memurları ayiıklarmm tevhid ve Berlinde tefsirler tam bulması dola>isile buradaki Bri sahne eserıni hem müzikle, hem sözle ve Bundan birkaç yıl önce müstaid Türk eadulüne dair kanunun yedmci Berlin 9 (a a.) Yarıresmî bir kaytanya kuvvetlerinin mühim bir kısraı da maddesi özünün Devlet Şurası a hem de hareketle ifade etmek demektir. çocuklannm, bu mektebe rağbetsizliğinserbest kalacak ve bunlar da Nil ordu nakt^n tebliğ edilmiştir: zalığma intihab edilenlere şümulü Şu halde böyle bir eserin oynanması için den şikâyet ediyorduk; şimdi ise mesunu takviye edecektir. Matsuokanın Moskovadaki ikameti olup olmadığuıa aid tefsir mazba güzel sesli bir kaç san'atkârla kuvvetli zunu hatta Üniversite müdavimi birçok Alman Hariciye Nezaretine soru^n mü feasile cami ve mesçidlerin tasnifine bir orkestra kâfi değildir. Ayni zaman güzide genclerimiz bile Konservatuara Garbde muharebe: teaddid suallere mevzu teşkiı etmiştir. ve tasnif harici kalacak mesçid lıa da, belki herşeyden ziyade muhtelif girmiş bulunuyorlar. Matsuckonm Moskovada temdid edilen deme^ine verilecek muhassasata da unsurlar arasında beraber duyma, beKonservatuar başlıca iki kısımdır: Atlantik muharebesi devam edijor ve ikametinin Soveyt Jaro> rr.=sele>ri ir kanunun birinci maddesine bazı raber çalışma disiplini lâzımdır. Bir Tiyatro Musiki. Her kısım, gene ayrıca İngiltere harb gayretlerini idame için r.e tahsis edileceği muhakkak*ır. Al fıkralar ilâvesi hakkmdakı kanun Caruzzo, bir Bınjamino Gigli, bir Laııri şubelere ayrılır. Mektebin müzik kısmı ber çareye başvuruyor. Mister Çörcil'in manva. Sovyetler Birliğ;ile dostane nıü lâyihasını muzakere ve îcabui eyle Volfı ile bir opera temsili verilemez. da ayrıca şubelere ayrılmıştır. Maama\erdiei malumata göre Amerika İngilZengin Amerika şehirleri, yüksek ücret fih, meselâ müzik kısmında şan talebenasebetler idame ettiği için A'man miştir. terenin gemi ihtijac.nı temın etmekte ve & trüteallik m u n a s e b e t V r ! n e mukabilınde, her sene dünyanm en leri arasında daha ilk sınıfta olsalar Meclis gelecek toplantısını cuma 1942 ye kadar 7,000,00« tonluk gemı vermeşhur artistlerini getirterek, yaldız ta bile istidad gösterenler, opera şubesi günü yapacaktır. meyi taahhüd etmiş bulunmaktadır. Bu lec'ilebilecektir. vanlı, mermer sütunlu salonlarda bü için hazırlanmaktad'rlar. da İngiliz za>iatını telâfıye kâfi geldiği Almanya Amerikayı şiddelle yük operalar oynatıyorlar. Fakat birkaç Bu kısımda yaş olsun ve tahsil bakıIngilterenin Madrid elçisi için İngilterenin harb gayreti bir ak hafta için o yaldızlı tavan altmda bu mmdan olsun hususi şartlar gözetilir. protesto etti sakhğa uğramak tehlikesile karşılaş Cebelüttarıkta luşan san'atkârlar ekseriyetle birbirleri Meselâ piyano subesine 14 yaşına kadar Vasington 9 (a.a.) Hariciye Na ni ismen tanırlar. Ev\relce beraber çamamaktadır. Diğer taraftan Amerika Madrid 9 (a a.) İngilterenin ilkmekteb mezunları alınır. Şan şubesi ingiltereye yeniden harb gemileri de; « M a d r i d d e k i b ü y ü k e l ç i s } s i r 8 a m n e l J Hn Cordell Hull Birlesik. hşmamışlardır, aralarında ahenk di=ip için daha yaşlılar da kabul olunur; pek riyor ve İngiliz donanmasını da takviye Hoare dün Cebelüttanka Wlın«stlrJ " » ^ « a d a Alman gemllerüım lini yoktur. Ve mermer sütunlu salon müstaid olanlar doğrudan doğruya alımusaderesini daha şiddetli bir su ları süsliyen züppe kalabalığı, bir opeediyor. Bunun neticesi olarak İngiltere. nır. Şan şubesi için italyanca esas ders Atlantik harbini kazanacağına daha siri. Almanlann İngiltereye karşı yap ] rette protesto eden bir notavı Al ra seyrettiğini sanarken az manalı ve olarak gösterılir. Talebe ilâve ders olatıkları bombardıraanlardan daha »ğırj manvanın Birleşik Amerika hükufazla itimad etmekte ve bu harbi kaaz ahenkli bir muzika gürültüsü içinde rak fransızca ve abnancadan birini de eanarak Amerika ile muvasalasının em dır. Yani Almanlar. her darbenin daha metine tevdi ettiğini bildirmistir. bir tenorun veya bir sopranonun söyle takib eder; maamafih öyle taiebeler niyetini sağlamladıktan sonra harbi ağırile karşılaşmağa başlamıslardır ve Amasyada şiddetli bir diği bir iki güzel oriadan başka birşey vardır ki almancayı takib etüği halde, yepyeni bir safhaya sokmajn beklemek bundan böyle karşılaşacaklan darbeler dinlemediğinin farkına bile varmaz. diğer lisanlara da devam edebilir. Hatta zelzele biisbütün ağırlaşacaktır. tedir. iki dili birden yürütmüş talebeler varEvet, müzikli sahnenin temeh birlik Bugün harb vaziyeti bu merkezdedir. Amasya 9 (a.a.) Dün saat 2 55 Buradaki muharebenin arzettiği yepdır. ve beraberliktir. O elde edildikten sonra Ve bütün dikkat şüphesiz daha ziyade şehrimizde kısa süren çok si(We*li yeni bir manzara, İngilterenin A'unan Tahsil seneleri şubelere göre değtşmanilerin büyuk kısmı aşılmış, hedefe bir sarsıntı oldu. Hasar ve zayiat yada japtığı bombardımanlann tesiri Balkanlar üzerinde toplanmaktadır. Pivano icin 9 vılc'ır. rjivanonun yaklaşılmış olur. Bıırada iftiharla söyliömer Rıza DOĞRUL yoktur. dir. Bu bombardımanlann şiddet ve te Amerikan sefirilo iiç saat süren bir miilâkat yaptı Dünkü Meclis anım; hep de eğlencen, zevkli ve neşeli yazacak değiliz .»a! Biraz da bizi koçunduıan manzaralan ortaya atahm da alakaınara is ;ıi«ın Dün Ankara radjosunu dinlerken Çocuk Esirgeme Kurumunun yocuk bakunı hakkmda bir eseri 6 kuruş posta pulu gönderene meccanen verdiğini işitüm ve sevindim. Radyo bu güzel eseri tavsiye ederken çocuğun nazik bir fidan olduğunu ve ona iyi bakmak gerektiğini haklı olarak ilâve etti. Evet çocuk bir narin fidandır: Ona nasıl bakılacağını bilmeden çocuk yetiştirmek abestir, hatta iyi bakılmıyan £0cuklann sonradan kaybolması sebebile zararh ve ehmdir de. Lâkin efendim! Çocuk >ainız bebek iken mi tebjikeje m&jmzduj'? Çocuk Esirgeme Kurumu sizden ve benden iyi bilir ki, çocuğu bebekten çocuk haline getirmek onu esirgemek içuı kâfi değildir. Hatta bir küjuk bebeğm, aokağa atıimış bir Devzadın maruz olduğu tehlike sadece bir bayat ve sıhhat tehlikesidir. Yaşaması ber türlü tebüıcenin bertarai ediimiş olması demektir. Halbuki bebekken yalnu sıhhaUni ve hem orta hem yüksek devresi vardır. hayatmı tehdid eden tehlikeler çocuk Burada orta kısmı bitirenler, yüksek büyüjunce daha çeşidlenir: Ahlakını, devreye doğrudan doğruya defil, fakat itiyadlannı ve • tarikle de cemiyetin takib liyakatini haiz olup olmadıkları huzurunu bozacak manevi mikroblar da imtıhanla anlaşıldıktan sonra ge buna iımıp«m eder. Bektasinin biri »u kenanna çömelmiş çerler. (Bir nevi olgunluk imtihanı) Opera kısmı yüksek devredir. Tiyatro çamuru eline »bx sıkar sıksr, yere dikısmmın 3 sene tahsilden sonra 2 sene zenniş. Geçenier sormuşlar: Erenler kolay gele! Nedir o yaptı!ik yüksek devresi vardır. Müzik kısmı mezunları doğrudan doğruya Riyaseti ğın? Bektsşi cevab vermiv: Insan yapıyonım. Cumhur orkestrasına alınmaktadır. Sus jrmho! Günaha giriyorsnn! 1936 da kurulan mektebimizde talebe Ne fünaha girecegim! Bızkmı versayısı her sene artıyor. İlerleyiş yalnız medikten sonra onun yarattığile şu besayı bakımından değildir. Müracaat enim yapüklanm arasmda ne fark var? denlerin kabiliyet ve tahsil dereceleri de demiş. yükseliyor, o derecede ki artık sıkı seBiraz, biraz değil hayli zmdıkça bir çimler yapmağa mecbur kalıyoruz. Bu cevabdır an* bektasiliğin keyfi de orada sene lise ve Kolej mezunları gehniştir. değü midir? Hatta fakültelerini bırakıp girenler bile Benim önünüze serdiğim çocuk mesevardır. lea de bÖyledir. Dört beş yaşmdan sonMekteb muhassalasını gosterdiJrten ra ne olduğunu, nereye gidip ne tesirleı sonra, gün geçmiyor ki bir müracaat altında kaldığını kontrol edemeyince be. ahnmasın. beği sıhhatli büyütmekte tam bir fayd» Geçen yıllarda seçmeler yapıldıktan yoktur. Nitekim: sonra, talebenin tâbi olduğu üç aylık Geceleri, Beyoğlu sinemalanndan çıihzarî devrede hayli elemeler oluyor ve kanlar, sefil, cılız, yalınayak, basıkabak, gene bir kısım talebe de (baktılar ki ol gözlerinin feri kaçmış beş altı yaşlannda mıyacak) sene sonunda aynlıyorlardı. bir takım yavrulann ellerindeki okunŞimdi alınanların hemen hepsinin kabi muş bir gazeteyi ileri sürerek düendikliyet leri görülmekte, ihzarî devrenin so lerini, yalvardıkluını, boynn bükök yol nunda fazla fire vermeden aslî talebe ol kestiklerini görmektedirler. maktadır. L'muyorum ki; bu hazin sefalet manMektebe musiki tahsili ilerlemiş olan zarası Çocuk Esirgeme Kurumu muhtelar da Eİmm^ktadır. İstanbul Konserva rem mensublannın da gözlerinden kaç» tuanndan, Bursa Müzik Evinden gelen mamışur. ta'ebeler var ki, hemen hepsi şimdi Eğer kaçmış ise, işte ben bntün sadamektebin iyi talebeleridir. (Bu Müzik kati beyanımla bu işi bu sayın kuruma Evini Bursa Belediyesi işletirdi. Haki haber veriyorum ve onlann teşkilâünı bu katen bir varlık halindeydi. Bursa da gece kuşlan lehine müdahaleye davet bir konservatuara temel olabilirdi, ma ediyorum. alesef kapanmıştır.) Bu iş bir zabıta işi değildir. Polis çoMektebin 170 talebesi vardır. 40 ı ne \ cukla meşgul olamaz. Zabıtaya düşen harî, diğerleri leylidir, bina vaziyeti do çocuk, çocuk ruhiyatını, çocuk ahlâkivatını ihtısas yapmış bir şubeye değil, içelayısile ancak bu kadarı alınabiliyor. Maamafih bir çaresi bulunarak mek risinde her çeşid adam bulunan geceletebe bu sene 30, 40 kişi daha ahnabil me yerlerine gidebilir. Gerçi Kimsesiı Çocuklar Yurdu diye blr yer var. Bu da mesi de muhtemeldir. bir hayır müessesesidir, fakat sokağa Bu yıl mektebin bütün «ubelerinden düşmüş veya bir gelir vasıtası olarak 15 talebe mezun olacakUr. Bunlann kasden sokağa salıverilmiş çocuklarla t u Tiyatro mektebinin ilk mezunlarıdır. uğraşaeak kudrette değildir. Belki bu Müracaatler memleketin mahdud sefil yavrulan alacak yeri de kahnamıst merkezlerinden değil, hemen her tarabr. fından olduğu için talebe arasında şive Ne olacak bunlar? farklan vardır. Fakat bunlar burada Bebegi yeüştirmek lyi blr şeydir Lâdüzeltilir. Sahnede duydugumuz temiz türkçe, her talebenin evi. ; konuştuğu kin bu yetişmiş fakat çamura düşmüşrürkçe değildir. Diksiyon hocası, yonıl leri kurtarmak ondan çok daha lüzuııılu bir zarurettir. Çünkii bu çocuklar sefamıyan bir gayretle şive ve aksanlar üzeleti, pisüği ve gıdasulığı yenip ölümden rinde hususî olarak çahşır. Talebe de kurtulurlarsa cemiyeün başına belâ kemütemadiyen dili ile meşgul olur. Kensilirler. Daha dört beş yasında geceyandi kendini daimî bir kontrol altında tusı Beyoğlu sokaklannda yalınayak getar. Bunlar yalnız hocalarının ihtimamizen çocuktan büyüdüğü zaman ne umule iktifa etmezler, birbirlerini tashih suInr?. retile de tekâmüle çalışırlar.» Ben bu manzaranın yar ve ağyar önündeki çirkinliğini mevzuu bahsetmiDeğerli müdür Orhan Şaikın hulâsa yorum. O, bu çocuklann ilerideki vaziolarak yukanya aldığım sözlerile bu bi yetlerinin vahameti önünde eheromiyctricik san'at müessesemizin faaliyeti slı kalır. İşte, radyoda çocuk bakımına hakkında küçük bir fikir verebildiğimi dair tavsiyeleri dinlerken her gece raszannedıyorum. Tükenmek bilmiyen bir ladığımız bu sefil gece kuşlan gözümün enerji ile Türk sahnesini yaratmaya ça önüne geldî ve onlar üzerine Çocuk lışan Konservatuanmız, bugünkü te Esirgeme Kurumunun alâkasını çekmekâmül seviyesinin mühim bir kısmmı den kendinri alamadrm. beynelmilpl bir söhrete borcludur. ProB. FELEK fesör Karl Ebert, gelecek yazımda bu büvük san'atkânn söylediklerini yazaMimar Sinanm 353 üncü eağım. Ankara 9 (Telefonla) Büyük dâhi mimar Binanın ölümünün General de Gaulle 353 üncü yüdönümü münasebetile Filistinde bu gece Ankara radyosunda hususî Madrid 9 (aa.) Müstakil Fran blr program tertib ve icra ediîdi. sız ajansma Kudüsten çekilen bir Tıb Fakültesi dekanı geliyor telgrafa göre. hür Pransızlarm şefi Ankara 9 (Telefonla) Bir kaç General de Gaulle Mısırı zlyaretten gündür şehrimizde bulunan Tıb sonra kısa bir müddet Kudüs ve Fakültesi dekanı ordinaryüs profeHayfada kalmış ve kendisine tak sör doktor Kemal Atay, şehrimiz • dim edi'en hür Pransa taraftarlan dekl işlerini bitirerek bu akşam İsna teşçi edlci sözler söylemiştir. tanbula hareket etti. Bir yağmurlu günün akşamında, Fikri, «arada bir» değil, ard arda yarım paket cigara içtikten sanra, kajJcmış, Remziyenin evine gitmişti. Remziye, onunla konuşurken, birden irkildi, kirpiklerini oynattı, burun deliklerini açıp kapayarak havayı kokladı: Fikri, cigara mı içiyorsun? Fikri cigara içmiyen insanların, esvaba sinen tütün kokusunu hemen duyduklarını, vaktile kendi başından da eeçtiği için, biliyordu; bunu unutmuşru: Hayırl Diyemedi, susarsa, genc kızı, daha fazla kuşkulandıracagını anladı: Neden soruyorsun? Remziye, dudak büktü: Üstün, cigara kokuyor da. Fikri, kaşlarını çatmıştı; «akla yakın bir tevil» îe kurtulmak isteyordu: Hava kötü. Odada oturmaktan canım sıkıldı, bir kahveye çıkayım, dedim Çıktığıma, çıkacağıma da pişman oldum ya... Cigara, nargile dumanlan, yalnız üstüme sinmedi, ciğerlerime kadaı doldu. (Arkası var) NADÎR NADÎ yıldönümü Leman, gözlerini kapayarak içini çek üç buçuk hraya, «en iyi» bekâr odalarmdan birini tutebilıyordu. Sigarası, ö: rakısı, kumarı yoktu. Guııdelik masrafı, Haklısm abla. Çok yoruluyorsun. yemek, yatmak içinde, «taş çatlasa» elli Ben de çaıışabilsem... kuruşu geçmiyordu. Sağlam ve iştahı Remziye, karyolaya yaklaşü, eğildi, yerinde bir genc insanm da, bundan kardeşinin yanaklarından öptü: daha az masrafla yaşayabumesi kabıl Sağ olalım da, çalışalım. Inşallah, değildi. yakmda, sen de çalışırsın. Biraz daha Akşamları, Remziyenin evine uğratoplan da... yor, taşlıkta uzun uzun konuşuyorlardı. Odadan çıkıyordu: Leman, arkasınGenc kızın, bir humma ısürabı içindan seslendi: de: Abla, yiyecek paketini hazırladım. Ne yaptın? Karşı odada, masanın üzerinde dunıDiye merakla soruşuna, Fikri: yor. Unutma! Daha, kat'î bir şey yok; yarın, Remziye, guı'ümseyerek teşekkür ettj. öbürgün belli olacak. 2 Gibi, savsaklama cevablar veriyordu. Fabrikadan çıkarıldığı gün, aklma ğeİlk zamanlar, ümidle yaşadığı için, len bütün fena ihtimallere rağmen. Fikbunî^rı. biraz emniyetle söyı'eyebiliyorri, çok yorulmadan, iyi, kötü bir iş du. Bir hafta sonra, Fjkri, durgunlaşbulabileceğini ummuştu. Fakat gün geçmağa başlamıştı; bazan boynumı bütıkçe, hayalleri kınlıyor, umdukları boküyor: şa çıkıyordu. Bakalım, bir arkadaşım, bir fabÖnceleri, başvurduğu yerlerde, muhrikada, bugünlerde bir yer açılacağım tac değilmiş gibi kafa tutarak, iş arasöyledi. Bana, haber verecek! mıştı. Fazla aceie etmeğe lüzum görDiyor; bazan da, dakikalarca, bir şey müyor; hem cebindeki «üç beş kuruş» a, söylemiyordu. hem de aza kanaatle yaşamağa alışışıRemriye. onun dalgmlığına için için na güveniyordu. üzülmekle beraber, renk vermek isteŞiltesi, yorgam, yastığı, bir küçük masa ile iki de iskemlesi vardı. Aylığı üç, miyor; onu avutmsğa, oyalamağa uğ Bir AŞKUÇURUMU roman 1 1 olur. Kötü günleri geçirmek için, her sıkıntıya katlanıp dişimizi sıkacağız Başka çare var mı? Fikri, bu iş aramaların iç yüzünü, Remziyeye söylemiyordu. «Dolgun gündelikli haâf iş» i ,yavaş yavaş hayalinden silmişti. Fakat «iş», «yok» tu. «Yer, demir; gök, bakır» olmuş; başını vurduğu her taş, «çakmaktaşı» çıkıyordu. Hâı'â «boşta gezisini», kendi becerikslzliğine veriyor; bunu, açık açık söylemeyi de, erkekliğine yediremiyordu. İşsiz kalan bir insan, daha çok pera sarfeder. Fikri, Remziyenin bu sözünün doğruluğur.u, her gün, biraz daha kuvvetle tasdik ediyordu. İş aramak için, gün raşıyordu: Fikriciğim, elbette bir iş buı'acaksm.» Çalışmak isteyen adama, iş bulunmaz olur mu?.. Ama, ben, öyle saniyorum ki, senin gözün biraz yükseklerde... Yeniden çıraklığa başlamak, belki, gücüne gidiyor! Sana, hak veriyorum. Gel gelelim, düşündüğümüz, işittiğimiz gibi mi yaşayoruz? Şimdilik, gündelğin azlığına, hatta işin ağırlığına bakma da bir yere gir, kapiı'an... Hem çalısır, hem de bir taraftan iş ararsın .. Senin de. benim de, bu kadar tamdıklarımız var: hepsine söyleriz Bakarsın ki, hiç umulmadık bir verden, iyi bir iş çıknerir. Talih, her zaman, ters gitmez va; bir de döneceği şelerine kadar gidıyor; arkadaslannm, tanıdıklarmm sağlık verdikleri, hatta kahvelerde kuVak misafiri olduğu «işçi arayan yerler» i arayıp buluyor, «her kapının ipini çekiyor» du. Kahvelerde dinlenmeler; vapur, tren paralan; onun, kuruşuna, meteliğine kadar hesablı bütçesinin temelini biraz sarsıj'ordu. Saatlerce süren yolculuklar, yağış günlerde odasına kapanıp bir başma oturmak, yahud bir kahve köşesinde akşamlara kadar pinekı'emek, uykularını kaçıran üzüntülü düsünceler, onun oluyor, Tavukpazarmdaki odasından çıhuylarını değiştirmeğe başlayordu. kıyor, Balat yolunu tutuyor, bir «dolArkadaslannm zorile girip yarım samuş» a atlayarak Kasımpaşaya geçiyor; Kasımpaşadan Tepebaşına tırmanıyor, at oturmaga katlanamadığı «pis kokuiu» oradan Tophaneye iniyor; hatta Kabata kahvelere, yavaş yavaş alışmıştı; kahşa, Ortaköye kadar uzandığı da olu veler, eskisi kadar, «pis kokmuyor» du Cigara dumanından tiksinirken, brr yordu. Tramvaya binmiyor, fakat saatlerce arkadaşının: Efkâr dağınr be! İki nefes çek, yürümekten yorulunca, yana yana sızlayan tabanlannı, bir müddetçik olsun, kafanın bozukluğu düzelir. Ben de bu uzatıp dinlendirmek için, ister istemez, merede, işsiz kaldığım zamanlar aâşmıştım. Yoldaslık ediyor işte bir kahveye giriyofdu. Ögüdile uzattığı cigarayı, artık, elile Artık, nerede, ne iş bulursa, hiç tereddüd etmeden, girip çalışacaktı. Rem gerı itmiyor; çok bunaldığı günlerde, ziyeyi, haftada bir görmeğe de razı ol kendi de bir paket cigara alarak, «efmuştu. Paşabahçesine, Üsküdara, Kar kâr dağıtmak için», arada bir «tellentala, Yeşilköye, İstanbulun en uzak kö diriyor» du. Mahmud Yesari