Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 8 Haziran 1938 İş işten geçmeden Andre Thârive'den Sanzac Veinazet Ticaret evinde herkes genc ve güzel Raymonde için: O burada kalmaz, muhakkak yarın öbürgün qçek olacak.. derdi. Oradakiler bunu beklerken aradan üç senc geçti. Genc kızın maaşı yedi yüz franka çıkmıştı. Raymonde, ticaret evine yardımcı olarak dört yüz frankla girmişti. O vakit henüz yanakları al al ve topluydu. Onu ticarethanedeki erkeklerin hepsi severdi ve birbirlerinden onu kıskanırlardı. O ise bütün servisleri dudaklarında bir prenses tebessümile ve oksijenli buklelerini sallıya sallıya dolaşırdı. Akşamlan memurların bazılan ona pasta ve limonata ısmarlarlardı. Ve her sabah masasının üstünde, mevsimine göre ya bir demet menekse, karanfil ilâh. bulunurdu. Herkese ayni tavırla ve ayni müstağni bakısla tesekkür ederdi. Bazı sabahları uykusuzluktan kır.lmış bir halde büroya geldiği vakit işini muhasebeci muavini Reffry Ve havale ederdi. Onu adile çağırırdı. Reffry'nin ye gâne imtiyazı buydu. Eğer bu sene muhasebeci muavininin maası artmış olsaydı Raymonde'u istiyecekti. Genc adam zengin olmaga karar vermı$ti. Ancak bu sayede Raymonde'u alabileceğini biliyordu. Mütemadiyen at yarışlarına gidip bahsi müştereklere giriyor, borsa haberlerini takib ediyor ve piyango biletleri alıyordu. Fakat bunlann hiçbiri ona bir meteliklik fayda vermi yordu. Geceleri bir süt ticarethanesinin işlerini yapmağa başladı. Her ay taşradaki annesine bir miktar para gonderirdi; onu da kesti. Bu sıralarda Raymonde yolunu de ğiştirmedi. Eylul ayı içinde on beş günlük bir izin aldı. Bu ticaret evinde hiç kimseye izin vermek âdet değilken o bu kaıdeden istısna edilmışti. Kimisi onun şişman bir likör fabrikatörile yaşadığını söylüyor, kimisi de bir mühendisle oturduğunu ortaya atıyordu. Bunlar büsbütün yalan sayılamazdı; çünkü Raymonde'un bugünlerde parmağında görülen iri taşlı elmas yüzük hiç de bu sözleri tekzib edecek mahiyette sayılamazdı. t Memurlar balosunda sjrketin şişman, dazlak kafalı, fakat çok fçiizel bir otomobili bulunan ikinci direktörü onu dansa kaldırmış ve büfeye götürmüştü. Artık büroda Raymonde iş gömleğile değil, ağır tuvaletlerile oturuyordu. Mü$terilerse onu kalantor ve mühim bir şahsiyetmiş gibi selâmhyorlardı. Reffry daima ona kur yapmakta berdevamdı. Genc kız ise ona karşı olan eski muamelesini değiştirmiş değildi. Bora şubat ayında koptu. Bir akşam Raymonde: Artık buradan çıkıyorum, diye ortaya bir söz attı. Üç hafta kadar yo kum.. m Muhasebeci muavini endişe ile sordu: F Daha iyi bir yer mi buldunuz? Hayır artık hiç çalışmryacaşjım. Evlenecek misiniz? Genc kız omuzlarını lâkaydile kaldırdı ve cevab vermedi. Reffry heyecanla ve boğazı kısılmış bir halde tekrarladı: L; Cok lâkayd görünüyorsunuz ? f Ne yapmamı istiyorsunuz ? Ha yat.. Işte hayat bu.. O zaman Reffrv birkaç tek atı'ştırmış gibi kendinde bir cesaret bulup söze başladı. Raymonde, henüz intihab etmek için vaktiniz var.. Size ben de ayni şeyi temin ederim.. Evet uzun zamandır size tutkunum. Bunu siz de herkes de biliyor. Eğer sizi seven ve yarından itibaren ayni ?eyleri size vadeden bir adama varmaz mısınız? Ne? Neyi vadeden? Lüks bir hayat.. Arzu ettiğiniz herşeyi.. Sizinle uzak bir yere gideriz. Mesud yaşarız.. îster misiniz? Raymonde ona her zamankinden başka bir bakısla baktı. Başını salladı ve sonra gülümsiyerek: Siz biraz kaçırdınız mı? dedi. Ben mi? Hayır.. Sadece bana evet diyiniz. Yarın aksam beni Pigalle'de saat sekizde bekleyin. Güzel bir araba kiralıyacağım. İlk işimiz Nic'e ve oradan da İtalyaya gitmek olacak.. O zaman beni intihab edecek misiniz? Sö'ylediklerinizin hicbip'ne inanmıyorum. • înanınız.. Sen ne kirli çıkınmışsın? Pekâlâ selirim.. RADYO Dünya klâsiklerinden tercümeler Semih Lutfi Erciyas, Sühulet Kitab evi camına dünya klâsiklerinden beş tercüme birden koyarak, fikir hayatı na yıllardanberi yaptığı hizmetlerine bir yenisini ilâve etti. Ahmed Vefik Paşanın Molyer tercümeleri gibi bir iki çalışma müsiesna, şimdiye kadar klâsiklerîn dilimize çevrilmemiş olması düşünülürse, hiç te reddüd etmeden, Semih Lutfinin bu veni neşriyatına büyük himmet, büyük hizmet diyebiliriz. Bu beş tercümeden dördünü. Cor neille'in Sinna (Cinna) sını, Moliere'in Zarafet budalaları (les Precieuses ridicule) ünü. Marivaux'nun Aşk ve baht oyunu (Le jeu de l'amour et du ha sar) nı, Alfred de Musset'nin Büyük söylememeli (tl ne faut jurer de rien) nini, İsmail Hami Danişmend hazırla mış. Shakespeare'in Romeo ve Juliet'i de Bayan îlhan Sij'ami Tanarm kale minden çıkmış. Her iki mütercimin adı. Sühulet Kitabevinin «Dünya klâsiklerinden ter cümeler serisi> ne çok ciddî bir san'at duygusile başladığmı gösterir. Türk okuyuculanna kitab tanıt mağı vazife edilmiş olanlar da bu beş eser üzerinde ufak bir işaretle geçe mezler; onların genis değeri nisbetinde. okuyuculanna etraflı olarak tanıtmağı bir borc bilirler. On yedinci asırda, Descartes. kitablannda, insanın tefekkür kudretinin azametini göstermişti. Corneille ise sahnede insan vüreğinin sağlamhŞını ve büyüklüğünü havkırmıştı. «Büyük Cor neille» admı aldı. çünkü, traiedilerinde bütün ihtirasları yenen vazife aşkı. onun kahramanlarınm hepsini birer ilâh vapmıstı; Corneille'in hicbir kahramanı. eski Yunan trajedisinde olduğu gibi talihin kurbanı ve esiri olmadı. Cor neille'in eserleri daima olgun ve büyük yüreklprin birer dua kitabı oldular. Bay İ. H. Danişmend, Sinna tercümesinin başma «Sinnanın ehemmiyeti» diye kısa bir yazı ilâve etmiştir. Burada kendisinden «Fransız traiedisinin ba bası» unvanmı aimış bu büvük Fransız şairinin bir de tercümei hali beklenirdi. Komedi için «kusurlan, kötülükleri gülerek düzeltir» denilir. Moliere, öz adile Jean Baptiste Poquelin, kome dinin bir dehası oldu. İnsan ruhunun en karanhk köşelerini gördü, hiçbir şey gözünden kacamadı, hiçbir şev ona yalan söylemedi, müsahede ettiei insan ları kusurlarının, zâflarmm bütün gü ll lünclüğile sahnede teşhir etti. " = ^ Ertesi gün cumartesiydi. Reffry, her vakitki gibi genc kızı bir defa gördü. Ve hiç belli etmedi.. Saat on birde onu kapı arasma sıkıştırarak dudaklarmdan öpüp: Bu akşam saat sekizde unutma. Reffry akşama kadar çalıştı, digerleri aribi öğleyin çıkmadı. Büroda yalnız kalınca yerinden kalktı ve müdürün odasına a;irerek yazıhanenin çekmecesini çekti. Bir nikel anahtar çıkardı. Kasayı açamazdı. Buna imkân yoktu. Yalnız muhasebecinin çekmecesinde pazartesi günü dağıtılacak olan haftalık duruyordu. Bu on iki bin frank kadar vardı. * * * Paraları cebine yerleştirdi§i vakit kulaklarına kadar kızardı ve kendini o kadar bedbaht ve zavallı hissetti ki.. Bir taksiye binip Strasbourg bulvarında bir dükkândan bir smoking kiraladı. Giyindikten sonra bir valiz hazırladı ve götürüp valizi şark istasyonuna bıraktı. Randevuya on dakika evvel vardı; sabırsızlık ve heyecan içinde sevgilisini beklemeğe başladı. Biraz sonra yanıba şında bir otomobil durdu: Raymonde, cama vurarak onu çağırıyordu. Reffry ona yaklaşarak: Nerede yemek yiyecegiz? diye sordu. Genc kızın yüzünde hiç bir heyecan ve hayret ifadesi yoktu: Paran çoksa Honolulu'da yeriz. Yolda Reffry müthiş bir sıkıntı du yuyordu. Arka cebindeki paralar ona öyle ağır bir yük gibi geliyordu ki.. Ağzmı açmıyordu hiç. Demek paran vardı da saklıyordun ha.. Demek paran çok.. Evet öyle.. Her zaman esirler gibi mi kalacağız, senelerdenberi bir koyun gibi bizi kırpıyorlar. Şimdi sıra bizim.. Genc kız bu sö'zlerin manasını araştırmağa lüzum bile görmüyordu. Ben ise sizi hassas zannediyor dum. Ben mi? Bu kadar çirkef içinde mi hassas olcağım. Reffry birteviye zenginler hakkmda atıp tutmağa ve miskin fakirlere lânet yağdırmağa başladı. Fakat ne söylediyse Roymonde pek aldırmadı. Taksi lokantanm biraz uzağmda durdu. Çünkü lokantanm önünde bir sıra otomobil vardı. Arabanm kapısmı sokakta dolaşan ayak takımından biri açmıştı. Reffry sol taraftan çıkarak şoförün parasını saymağa başladı. Sonra kapıyı açmış olan adama dönüp bahşiş uzattı. O zaman pejmürde kılıkli adam: Madam verdi... dedi. Reffry ısrar etti; adam gururla: Hayır mösyö, dedi; bizler hakkımızdan fazla bir şey almayız. Dedi ve hakaretle onu süzerek uzaklaştı. Raymonde biraz ötede Reffry gibi sabırsızlıkla bckliyordu. Ayağını hızla yere vurarak bağırdı: E gelsene, yere kök mü salacak sın? Reffry ipnotizma edilmiş gibiydi. Rengi sararmış ve dudaklan titriyordu. Kafasmdan bir şeyi koğmak ister gibi elini sallıyordu... Ansızın geriye döndü ve olanca kuvvetile koşmağa başladı. Cebindeki nikel anahtar, alın terile kazanmış olduğu kü çücük paralarının üstüne, tempo tutar gibi, vuruyordu ... Çeviren: FAlK BERCMEN Carole Lombar dla Clark Gable evlendiler mi? Bu hafta içinde iki artist birlikte seyahate çıktılar, fakat nereye gittiklerini kimse bilmiyor Holivud'dan yazıhyor: Bir senedir ağızlarda musırrane db'nüp dolaşan ve arasıra da gazete sütunlanna intikal eden bir şayia var.. Carole Lom bard'la Clark Gable evlenecekler.. Fakat bunun resmî ve maddî deliline henüz tesadüf eden yok. Maamafih ateş bulun mıyan yerden duman çıkmaz derler, her iki artist de izdivac hayatlannda şimdiye kadar saadet nedir, tatmamış oldukları ıçın böyle bir tecrübeye girişmiş olmalan imkân ve ihtimalden uzak değildir. Carole Lombard, genc kızlığında uğradığı inkisarı hayalleri evvelâ san'at sahasındaki muvaffakiyetlerile telâfi etmek istedi. Çünkü küçüklüğündenberi herkesten gördüğü iltifatla fevkalâde şımaran Carole ayni nisbette talihin lutfuna mazhar olmuş bir mahluk değildi. Epey müddet izzeti nefsini beyaz perdede kazandı£ı şöhretle besliyen gene yıldız, yirmi iki yaşında ilk tecrübeye gırişti. Kendisinden on altı yaş büyük Villiam Povell ile evlendi. Villiam da ilk izdivacında bir takım felâketler geçirmiş olduğu için Ca role'de ideal bir zevce tipi keşfetmişti. Yeni çift, ilk zamanlar çok neşeli bir hayat geçirdiler. Lâkin, aradan geçen za man her iki tarafın muhabbetini aşındırdı ve çok sürmeden ayrılmıya mecbur oldu lar. Maamaifh, ne kavga ettiler, ne de danldılar. Aralarında talâk vaki olmasına rağmen daima dost kaldılar. Carole zevkini başka sahalarda ara mağa başladı. Bu sırada Clark'la birlikte bir filim çevirdi. Bu kordelânın mevzuu icabatı ikisi mes'ud bir çifti temsil edi yorlardı. Lâkin, bu hâdise ancak san'at sahasında kaldı, onların hıssı üzerinde büyük bir tesir yapmadı. Yalnız sonraları Clark Gable'yi bir düşünce aldı. Artist gencliğinde hayatın müthiş kermü serdini görmüş, ilk faaliyetini bir orman idaresinde ve Gklahama' petrott'erinde' Şaliş ^ makla sarfetmişti. Holivud'a başvurdu ğuTretıhafı'bİT figüranifği bile ' ona ' cçok" görmüşlerdi. Meyus ve ümidsiz sinema payıtahtından ayrılmak üzere iken zen gin ve yaşlı bir kadına tesadüf etti: Josephine Dillon.. O kadın, servetile olduğu kadar gayretile de Clark'ı yükseltmek için teşebbüsata gırıştı ve nıhayet muvaffak da oldu. Bu didinmelerle aradan yedi sene getmisti. Clark yirmi dokuz yaCarole Lombard akşamki program^ ^ ANKARA: 12,30 kanşık plâk neşriyatı 12,50 plâk: Türk musikisi ve halk şarkıları 13,15 dahilî ve haricî haberler 18,30 karışık plâk neşriyatı 19.15 Türk musikisi ve halk şarkılan (Servet Adnan Te arkadaşları) 20 saat ayarı ve ajrabca neşriyat 20,15 Türk musikisi ve halk şarkıları (Nihal ve arkadaşları) 21 konferarLs: Şakir Karaçay 21,15 stüdyo salon orkestrası 22 ajans haberleri 22,15 yarınki program ve İstiklâl marşı. İSTANBUL: 12,30 plâkla Türk musikisi 12,50 havadis 13,05 plâkla Türk musikisi 13,30 muhtelif plâk neşriyatı 14 son 18,30 plâkla dans musikisi 19,15 konferans: Şişli Halkevi namma, doktor Niyazi Ali (Çocuklarda difteri hastalığı korunma çaresi) 19,55 borsa haberleri 20 Nezihe TJyar ve arkadaşlan tarafmdan Türk musikisi ve halk şarkıları 20,45 hava raporu 20,48 Ömer Rıza tarafından arabca söylev 21 Cemal Kâmil ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkılan, saat ayan 21.45 orkestra 22,15 ajans haberleri 22,30 plâkla sololar, opera ve operet parçaları 22.50 son haberler ve ertesi günün programı 23 son. Yabancı merkezlerden müntehab parçalar (Giorda şma basmıştı. Küçük ihtilâflar büyük kav Operalar 21,50 Monte Cenerl: Fedora galara müncer olmağa başlamış ve niha no'un). yet ayrılmak husule gelmişti. Clark anlaşılan hayatta gigolo rolü oynamağa gelmış olacak kı, bırınci dersten ibret alacağı yerde bunu hiçe saymıştı. Çünkü ikinci defa da gene zengin bir dulla, Rhea Langham'la evlendi. Işt« o sırada Clark tam kemal devresine varmıştı. Norma Shearer'le büyük bir film çeviriyordu. Artist artık hem saadete, hem şöhrete, hem de servete erişmişti. Fakat hiç şüphesiz aile saadeti denen şey öyle pek kolay kolay ele geçirilen bir hüma değildir. Yaşlı kadının kıskanchklan Clark'ı bizar etmeğe başlamıştı. Vaktile birlikte fibn çeviıdikleri Carole'u düşündü. Acaba karısı o olmuş olsaydı, hayatı büsbütün bir başka cereyan mı alacaktı. Bu düşünceyi mektubla Carole'a bildirdi. Sanşın artist de ona mektubla değil, güzel ve orijinal bir hediye ile cevab verdi. Eski bir Fordun üzerine okla delinoıiş bir kalb kazdırdı, o harab arabayı sevgilisine gönderdi. Clark zeki adam, fırsatı kaçırır mı hiç... Hemen bu antika arabaya bindi, gidip Carole'un kapısmı çaldı. Tesekkür makamında kendisini bir gezüıtiye davet etti. Çünkü bu araba ile Carole, ben feleğin çok kahrını görmüş, modası geçmiş bir kadınım demek istiyordu. Clark ise onu clduğu gibi kabul ettiğini binip gezmesile ilân ediyordu. İki sevgili Holivud'un en büyük bul varlarından halkın alkışlan arasında geçip gittiler. Gidiş, o gidiş... Bir haftadır ortada yoklar... Gizli bir surette evlendiler mi, yoksa Stokovski ile Greta'nın hayatını mı yaşıyorlar... Hiç kimse bir şey bilmiyor! Büyük konserler Oda musikileri 21,35 Berlln: Muhtelif parçalar. 21,55 Münih: III üncü senfoni (Brückno'nun). 22,05 Saarbrücken: Şehrazad (R. Kor* zakof'un). 22,10 Koionya: Vagner'in eserleri. 22,15 Varşova: Şopen'in eserleri. 23,20 Kopenhag: Mozart ve Schubert'in, eserleri. 1,10 Stuttgart: Schumann, Haydn ve Bethoven'in eserleri. 19,20 Laypzüg: Bemer'in piyano triosu. 19,20 Hamburg: Bethoven'in sonate A= dur, eser 69. Operetler 21,35 Floransa: ParLs uykuda (Lombar^ do'nun). NÖBETÇİ ECZANELER Yeni Eserler AR Her san"at şubesine aid değerli yazıcıları bir araya toplıyan, nefis baskısı ve san'ata has olan ciddiyetile günden güne tekamüle doğru giden memleketin yegâne san'at dergtsi olan Ar'ın ikinci sene 5 inci sayısı dolgun mündericatla intişar etmiştir. Bu sayıda (Suud Kemal Yetkin Üç görüş), (Sabalıaddin Rahmi Eyuboğlu Öz resme doğru), (M. Ragıb Kosemihal Sibelius ve musiki), (Ercümend Ekrem Talu Tamburî Cemil), (Bedri Rahmi Yukulele ve Paris). (Zühtü Müridoğlu Tablo taciri), (Nurullah Berk Resim ve heykel muzesi), <K. Erol Sınema tarihi). (Malik Aksel Hakkı Izzet). (P. N. Boratav Halk şarkıları), (Ziya İhsan Lirik Trajedinin bir devi), bibloyografya. Bilhassa bu sayıyı bütün okuyucularımıza hararetle tavsiye ederiz. On beş günde bir çıkan bu edebî mec muanm 118 inci sayısı da intişar etmiştir. Makale, hikâye ve siirlerle zengin bir halde bulunan bu mecmuayı okuyucularımıza tavsiye ederiz. Varhk MELEK Yaz fiatlarına başladılar Her hafta iki bUyük filmle birlikte S i n e ma la r ı ve İ P E K Fiatlar: 20, 25 35 kuruş Hareket ve kahkahalarla dolan sah nelerde ölmez tipler yarattı; zira her zaman insanlar, Molyer'in komedile rinde kendilerini sahnede gördüler. Büvük şair, insanlarm zâflarını kahkahalar arasmda teşhir eden Molyer de «vüzü gülen, kalb gözü kan ağlıyan> bir adamdı. Ağlar ve alay eder, ıstırab içinde kıvranırken eğlenirdi. <Le malade imaeinaire> de de kendisini teşhir et mişti. Ne hazin sahne ve ne azametli bir tesadüftür ki. büvük komedi san'atkârı. bu eserin bas rolünü bizzat oynarken. •^ Yakında İngiltere Kral ve Kraligöz ya^ları ve kahkahalar arasmda sah çesinin Parisi ziyaret edecekleri malumnede öldü. dur. Bu ziyaret şerefine Fransız payitah«Zarafet budalaları» nda, değerli mü tmdaki «Olympia» sinemasında büyük tercim. eserin basma, «Moliere ve Pre bir gala tertib olunmuştur. Bu galada cieuseler> dive edebî bir makale ile ve «Hindistandaki telâş!» ;smindeki İngi di sahifelik bir tercümei hal ilâve et liz filmi oynatılacak, filmin kahramanlamiştir. nndan genc Hındlı Sabu ile Desmond Aşk ve baht oyunu, 18 inci asrın meşTester sahneye çık^caklar ve Ingiliz saray hur Fransız dram muharriri ve romanorkestrası da Kral ve Kraliçenin müsaacılarından Marivaux'nun dilimize cev rilen ilk eseridir. Marivaux tivatroda desile bu galaya iştirak edecektir. •jç Fransız primadonnası Lili Pons'un veni bir çe=âd varatmış muharrir dir. Molyer'den, Diderot ve Sedaine'in orkestra şefi Kaste.'anetz ile nişanlı olduörf ve âdetlerle eğlenen komedilerin ğu malumdur. iki nişanlı geçen gün Nevden tamamen avrı, titiz bir kalb opera yorkta evlenmişlerdir. Yalnız nikâh metörü olmuş; nükteli. zarif, sevimli ve rasimi gayet tuhaf bir şekilde olmuştur. fantezi kalemi ve 18 inci asrın esi az Lili bütün dostlarına gönderdiği davetnabulunur fevkalâde geniş muhavyilesile aşk komedisini kurmuştur. «Ask ve mede kat'iyyen böyle bir meseleden bahbaht ovunu» Sehir Tiyatrosu sahnele setmemekte, yalnız Kastelanetz'in şere rinde büyük bir rağbet görecek bir e fine bir çay vereceğini bildirmekte idi. Halbuki çaylar dağıtılmadan evvel ni serdir. «îl ne faut jurer de rien» i dilimize kâh merasimi yapılmış ve bu hâdise ha«Bü^iik sövlememeli» dive nakleden ziruna güzel bir sürpriz teşkil etmiştir. Bay t. H. Danişmend, Alfred de Musset Yeni gelin güvey nereye gittiklerini kimnin bu eseri için «Romantizm devrinde seye ifşa etmeden meçhul bir semte doğvazıldıSı halde klâsik repertuara gire ru balayı seyahatine çıkmışlardır. cek kadar mühim bir mevki tutan bu •^ M. G. M. çşirketi Misisipi nehri oiveste. müellif kendini tahlil etmek nin taşmalarına ve civardaki halkın bu te^îr» divor. Hakikaten Alferd de Musset, roman feyezanlarla mücadelesine dair büyük tizmin son oğlu idi. Lamartine'in dehası bir filim vücude getirecektir. ilk tazeliğini yavas yavaş kavbediyor du. Hugo ise şöhretinin en yüksek nok yami Tanar. tercümesine ilâve ettiği tasına eelmek üzere idi. Edebiyat ala bir «önsöz» içinde büyük sahne şairle nında Musset gÖrünmüştü; büyükleri^ rinin tiyatroya intisabından ve «Ro nin eserlerinde bulunmıyan bir incelik meo ve Juliet» mevzuunun tarihçesinve vüzuh getirmisti. Eserleri acık, tatlı den bahsediyor. Bu arada profesör H. «Shakespeare'in nük+elerle dolu, dili kolav anlaşılıvor Wright Malire'den: bütün eserleri arasmda kalblere en çok du. Bu bakımdan Lesa^e.a. La Fon taine'e, hatta daha eskilerden Marot sinen ve kalblerden en sonra çıkacak olan eser, hiç şüphe yok ki Romeo ve .'& bağlanıvordu. Eserlerinde: Hakikat. Juliet'dir. Çünkü bu trajedinin mevzuu diriltmek, hevecan ve cazibe denilen aşktır. Aşk, insanlığı vücude getiren âkıvmetler vardı. Eserlerinin içinde de mil olduğu gibi, yeryüzünde son insan daima büyük bir lezzetle okunacak otoprak oluncıya kadar da devam ede lanlar. göz yaşlarile yazdığı sahifelerdi. cektir!» sözlerini naklediyor! İşte «Büyük söylememeli» bunlardan Genclere bu beş tercümeyi ehemmi biridir. Bu eserde Musset'nin kalbile yetle tavsiye ederken, tâbi Semih Lutfi aklı, üç perdelik bir komedinin çerçeErciyaştBn da bu beş kitabın tadımlık vesi içinde pek tatlı konuşurlar. Romeo ve JulietL Shakespeare'in olmamasını diler, dünya klâsikleri tersaheserlerinden biri! Tercümesini ingi cüme serisinin yeni kitablarını bekleriz. R.N. lizce aslından yapan Bayan İlhan Si i Bu gece şehrimizin muhtelif semtlerindeki nöbetçı eczaneler şunlardır: İstanbul clheti: Eminönünde (Sallh Necati), Alemdarda (Esad), Kumkapıda (Asador), Küçükpa zarda (YorgiJ, Şehzadebaşmda (Üniversi'» te), Fenerde (Emilyadi), Karagümrükte (Kemal), Şehremininde (Hamdi), Aksa rayda (Şeref), Samatyada (Rıdvan), Ba< kırköyde (Lstepan), Eyübde (Hikmet At* lamaz) eczaneleri. Beyoğlu ciheti: Maçkada (Fevzî), İstiklâl caddesinda (Kemal Rebül), İstiklâl caddesinde (A< Cevad), Posta sokakta (Garih), Galata Topçular caddesinde (Hidayet), Kasımpa« şada (Vasıf), Hasköyde (Nesim Aseo), Be* şiktaşta (Süleyman Receb), Ortaköy, Arnavudköy, Bebek eczaneleri. Kadıköy Söğüdlüçesmede (Osman Hulusi), Üsküdarda (Selimiye), BüjHikadada (Halk), Hes'belide (Tanaş), Beykoz, Paşabahçe, A. HLsar eczaneleri. r Bir iki satırla Teşekkür Akıbeti muhakkak bir harabiyete doğru giden ve bana şiddetli sancılar veren sağ böbreğimi pek parlak bir ameliyattan sonra yerine getirmeğe muvaffak olan ve bu suretle sağlığımı iade eden Eskişehirde birinci sınıf bevliye mütehassısı Dr. Or. Kemal Çağlara borclu bulunduğum minnet ve şükranlarımın alenen iblâğına ünlü gazetenizin delâletini dilerim. Kütahya Defterdarlığı memurlarından Hilmi Yücelen •^ Kısmen Holivud'da, kısmen Lon drada filim çevirmekte olan Madeleine Carroll, birkaç gündenbari Pariste bu lunmaktadır. «Zenda mahpusu» nun yeni versionunda büyük bir muvaffakiyet kazanan artist son yaptığı «Abluka» filmi hakkmda şu malumatı vermiştir. «Abluka» İspanyada cereyan eden dahilî muharebelerden ilham almarak yapılmış bir eserdir. Bu kordelâdaki partönerim Henry Fonda'dır. Rejiyı Vilhelm Die Mes'ud bir doğum terle idare etmiştir. Acele Amerikadan Dördüncü Umumî Müfettişlik İktısad aynldığım için ilk temsilmde bulunama müşaviri Dr. Necdet Yücer'in dün sadım. Nasıl oldu, bilmiyorum. bah bir erkek evlâdı dünyaya gelmiş ve ^ «Çocuk hırsızlan» ve «Ebedî ve (Kıral) tevsim edilmiştir. Yavruya uda» filimlerinde muvaffakiyet göstermiş zun ömür dileriz. olan Vamer Baxter yeni bir filim daha Konferans ve konser vücude getirecektir. Bu kordelânın adı Kızılay Şişli şubesinden: «Paraşüt kahramanları» dır. Kızılay haftası münasebetile hazlranın T^ Honolulu ismindeki filmin çevril 9 uncu perşembe günü akşamı saat 21 de mesine başlanmışhr. Bu kordelâda baş Nişantaşı Rumeli caddesinde Şişli Halkevi salonunda profesör Salih Murad tarafm rolleri Eleanor Povvel ile «Ateş böce dan (zelzele) hakkmda faydalı bir konfeği» ve «Şovbot» ta muvaffakiyet göster rans ve bir danslı çay verilecek ve Kızılaya aid muhtelif eğlenceler yapılacaktır. miş olan Allan Jones oynıyacaklardır. Kongreye davet •^ Louise Reiner «Facia mektebi» isC. H. Partisinin himayesinde teşekkül minde bir kordelâ vücude getirecektir. Bu eden «Lstanbul İlk Okul Çocuklarma Yarfilim son defa Macar edebiyatında büyük dım Birliğinin Beyoğlu idare kurulu» konbir inkılâb vücude getirmiş olan eserler gresi 8 haziran 938 çarşamba günü saat den biridir. Budapeştedeki Tiyatro A 17 de Beyoğlu Halkevimn Tepebasındaki merkez binasında akdedilecektir. kademisinde geçen bir hâdiseyi ve oradaKongreye davet ki hayatı tas\âr etmektedir. Satılık Kârgir Ev Kızıltoprak ile Feneryolu arasmda tramvay caddesi Üzerinde 147 numaralı yeni kârgir ev satılıktır. 12 odası, 2 banyosu, bir buçuk donüm bahçesi vardır. Bir katı ayrı kiraya verilebilir. Pazar ve çarşamba günleri içindekilere müracaat ohmur. İstanbul Anadolu Yakası Atlıspor kulübünden: Görülen lüzum üzerine haziranın 18 incl cumart&si gunü s a a t 16 da kulüb merke zinde fevkalâde kongre akdedileceğinden azaların kulube teşrifieri rica olunur. Şehzadebaşı TURAN TİYATROSU Halk san'atkârı Naşid ve arkadaşları Yeni varyete numaraları (Evvel zaman içinde) komedi 3 perde Dans, solo. düet, varyete Localar 100, her yer 20, paradi 10 >|jl KONYADA Yeni Kütübhane sahibi M. Naci Cumhuriyet Gazetesinin ve bütün mekteb kitabları, kırtasiye, gazete ve mecmualann tevzi yeridir. ~" ~ HALK OPERETi 10 hazirandan itibaren yaz temsilleri başlıyor. İ