28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
yoktur. Şuraya buraya yazı yazacak, hametile karışık bir çeşnisi vardı. hayır, ben bunu asla kabul etmiyo Ne oldu, dedik. Olan oldu, dedi. Hiç bir neşe göğ rum. Ve bunların zapta geçmesi için sümün altındaki acılan gideremiyor, sile ayrıca arzediyorum. Esasen benim ve muhterem heyetin kanaati böyle olduğu mıyor. dedi. İşte arkadaşlar, bu millet böyle gibi bu maksad kanunun ruhunda da çalışır. Böyle utırablar, böyle sefa mündemicdir. letler taşırken bunlar bizim dışı • Yusuf Başkaya (Denizli) Onla Onlann kara kalbini hangi ses mızda kalmış, bütün düşmanlarla rın yüzü iptidadan karadır ve kara olauyandırabildi Şehidlerden, şehid analarından bir safta ve hıyanet cephesinde bu rak kalacaktır. Cevdet Kerim (Devamla) Bun Arkadaşlar, Atatürk bir gün Samsun lunuyorlardı. af talebi lara ancak bir şey yaraşır. Bugüne kaAkagündüz Huzurunuza, müsavi da, Anadoluya ayak basarak milletine Emin Sazak (Eskişehir) O haia dar kara vicdanlarını bu milletin hal ve bir arkadaş gibi çıktım; fakat, bir tarihi kavusmak ve milletini kendine kavustur lere lânet olsun. hareket ve saadetlerinin hiçbiri aydınla temsil eden bu kürsünün manevî huzuru mak istediği günde o feci vaziyetleri düBu hainler o adamlardır ki... tamadı. Fakat döndükten sonra bu memna, manevî bir mücrim gibi çıkıyorum; sünürs«k bütün vatandaşlar haydi ayni Cevdet Kerim İncedayı (devamla) leketin topraklanna yüzlerini sarsünler, çünkü affolunmağa ben muhtac iken, yan şekilde düsünüp hareket etmiyebilirlerdi Arkadaşlar, bu kanunun hükmüne üç bu milletin vücude getirdiği mühteşem lış bir kelime kullanarak, ben başkasını diyelim. Haydi bu insanları da bir mer kısım giriyor. Biri bu milletin is eserler önünde ve gene bu milletin ah affa teşebbüs ediyorum. Bu kanundaki af tebe kısa görüşlü sayalım. Fakat Erzu tiklâl ve inkılâbının kuruluşunda bi lâk, fazilet ve ulüvvücenabı önünde gözkelimesi formüler bir kelimedir; fakat a rum kongresi oldu. O bize bir işaret ver rer inkılâb mabedi olan istiklâl mah lerini kapasınlar, hangi ızbede oturacakcaba affedecek biz miyiz? O, tek beyaz di. Sıvas kongresi oldu. Haydi idrak ve kemelerinin mahkumlar:. Diğeri he larsa hicablarından sadece: «Bu istiklâl, iz'anlan bununla da uyanmadı. Inönleri reyi verecek ben miyim? Bunda maddî yeti mahsusaların verdiği kararlarla ceza hürriyet, terakki, fazilet diyarı olan yuroldu. Haydi bu zaferde hatalarını, yanhakkım vardır; fakat manevî halckım lış düşüncelerini tashih için yetmedi. Sa !t*ndırılmış kimseler, biri de sanki b r fa duma kavuştum. Ölünciye kadar burada yoktur! Ben bu beyaz reyi verirken, karya oldu. Büyük zafer oldu. Haydi milyadan imiş gibi Yüzellilik soy adını millî bir ibadet ve taatle oturacağım. bir taraftan manevî bir mücrim vazi bunlar da bu hainlere büyük milletin kur tasıyan bu bahsettiğim hainlerdir. Bun Belki büyük milletin vicdanında hakifcî Halebden gönderilen kiistah yetine giriyorum. Ben kendi hakkım tuluş yolunda muvaffak olmağa başla lardan ilk evvelki iki kısmı evst, kötülük olarak, ebediyen mazharı af olurum» demektub da el açıyorum, size geliyorum, diyo dığını izah edemedi. Mudanya oldu. Ge yapmışlardır. Fakat kendi kabahat sinler. Onlara yakışacak tek bir yol varVasfi Raşid, ilk meb'us intihabı sı rum ki: Ey, kocasını Anafartada, ev ne kara kalblerinde ufak bir ayrılık ol lerini, hatasını, savabını Cumhuri dır; bu yol. Bunlar geldikleri zaman seralarındaki bir hatırasını anlattıktan son lâdını Sakaryada bırakan, şimdi göz madı. Lozan oldu, bu da kâfi gelmedi. yet kanunlanna, Cumhurıyet kuvvetle'i veni sevmiyeni, akrabası, uzağı, sadece ra, Halebden gazetemize gönderilen mek leri görmiyen Türk anaları! Ben bun Cumhuriyeti ilân ettik, Atatürkün şefli ne ve Türk milletinin irade ve emrine bu tavsiyeyi yapabilirler. Başka te§tubu mevzuubahs etti: «Başlıbaşına bir lara sebeb olanların hakkında şimdi ğinden kurtuluş harbinde olduğu gibi in tevdi ve teslim etmiştir. Ya bunlar, vik ve başka tevcih yapamazlar, hakprogram olan «Cujnhuriyet» gazetesinde bir beyaz rey vereceğim, siz beni af kılâb ve itilâ harbinde de bu millet birle bunlar bütün bu hainliklerini yaptık lan yoktur. (Bravo sesleri, alkışlar). cidal ve fırka arkadaşımız olan Yunus fediniz! (Bravo sesleri, alkışlar). şerek ve topluluğunu devam ettirerek bu tan sonra düşman süngülerinin araArtık onları affedebiliriz Nadiye Halebden gönderilen küstah Ben karşınıza gelip, el açıp diyorum ki, günkü büyük eser meydana geldi ve ni sına karışarak düşman ordularile beArkadaşlar, biz bunları niye affediyomektubu okudum» dedi ve bu kanunu ey, gökten düşenlerin, denizde kalanların, hayet bugün bu kanunun müzakere edil raberce harice firar ettiler. ötekiler ruz? Biz, tarihten önce olan yer yüzü « hiddet ve hatıralarm ölçüsile ölçmenin sizin bu akıbetinize sebeb olanların ıstı diği şu ana kadar bütün dostu değil, düş bu memleketin adliyesine, kanununa nün en eski ve en asil bir milletiyiz. Fidoğru olup olmıyacağı bahsine geçti ve rablarını duyan kardeş ve hemşireleri! manı bile bu millete hürmet ettiren,' hay teslim olarak cezasını çekti ve çek lân şu boğazı, filân şu kıt'ayı keşfet Cumhuriyetin yüksek menfaati cephesin Ben sizin bana verdiğiniz vekâletin maddî ran bırakan bu eserlerin hangisi bunların mektedir. Bunlar ise bizi Lozan'da miş diye, bütün beşeriyet ona bir min den tetkıkini uygun buldu. Vasfi Raşide kısmında bir beyaz rey veriyorum, mane kara kalbine ses verip uyandırabildi..» binbir müşkülâta maruz bırakan düş net yeri ayırıyor. Türk milleti beşeriyeti Emin Sazak (Eskişehir) Lânet ol man heyetlerinin ulüvvü cenabına sı ve yer yüzü coğrafyasını göre, bu kanun kütüğünden ayrılmış, ölü vî kısmmda siz beni affediniz!» keşfetmiştir yapraklara dahi Cumhuriyetin nurunu ıhğınarak karşımıza çıkmışlardır. Buve dünya medeniyetini kurmuştur. Bu Hatib, bundan sonra, Dumlupınarda sun. san etmekte ve onlara bir vatan bahşet gün afları konuşulan adamlar hertürkadar eski olan bu asil millet son 15 se«Affedelim mi?» ki Meçhul Mehmedin ruhuna da hitab eOnlarda nedamet görmedik mektedir. Vasfi Raşid sözlerini şöyle bi derek, bu beyaz reyi kullandığından dolü hıyaneti yapmış müteannid ve mü nede taptaze, zinde bir millet kurdu. Bi< Durak (Erzurum) Bugün çok müCevdet Kerim (devamla) Bu katirdi: «Bu heyecammla, bu kanuna rey layı af diledi ve beyaz reyi vermenin antemerrid vat&n hainleridir. Bir ar zim tarihsel olan bu büyüklük ve dar da değil. Şu anda dahi bunlann yeı him bir mevzu üzerinde bulunuyoruz. Vavermemek elimden gelmiyor!» cak bir tek esbabı mucibesi olabileceğini yer, zaman zaman şu veya bu ülkede, şu kadaşın dediği gibi bir af kanu ' asaletimiz, Atalürkün kurduğu Cumhu « tanm bağrına hançer dayıyanlarm affı En büyük ceza izah etti ve dedi ki: veya bu maksadlara alet olarak ihanet nu yapıyoruz. Bu kanunu yapar riyet rejimi devrinde tam manasile asil « görüşülüyor. O kara günlerde işin içinde Hakkı (Van) Bu hainlerin kapı« Hükumet bize böyle bir kanun ge yapmakta olduklarını bilmiyor muyuz? ken sadece af ve faziletin icabları bulu leşmiş öz ve hakikî istikametini bulmuş « bulunanlardan olduğumuz için, ufak bir tur. Artık on beşinci yıla doğru giden hulâsa yapmaklığıma müsaadenizi rica e dışarı edilerek, yurdlarından uzaklaştırıl tiriyor. Böyle bir kanun getirebilmek için En katı bir münkirin bile bir anı gelir ki, nur ve onlar konuşulmuştur. Hayır ben bu kudretli Cumhuriyet devrinde Büyük deceğim. Zira aradan yirmi sene geçti ve ması bence ağır bir ceza değildir. Ceza Büyük Şefin reyini muhakkak ki almıştır. nedamet eder. Tövbe ve istiğfar için höce bu düşüncede değilim. Biz Atatürk çoŞef Atatürk bu bütünlüğün ufak tefek o sıralarda heniiz on yaşında çocuk olan nın ağırı, buraya gelip, hıyanet ettikleri Ne bu şefkat, ne bu merhamet, ne bu resine kapanır. Bir fani için bu harekel cuklan ve emeklileriyiz. İnkılâb yapmış avarızını da hallehnek yüksek işarenni lar, şimdi otuz yaşına basmıştırlar ve yurdun müreffeh ve mamur manzarasmı ceza meselelerinin esbabı mucibede yeri beklenir. Yurduna, milletine ihanet etmiş bir nesiliz. göstermektedir. Bu kadar asil, bu kadar Milli bir vazife belki de samiin sıralarında da bulunmak görmeleri olacaktır. Yaptıklarından utan yoktur. Atatürk, Şef olduğu günden bir faniden de bir gün nedamet hissedip tarihsel bir milletin kendınden, içinden, beri ne düşündüyse iyi düşünmüş vatan ve milletinin vicdanından af diletadırlar. Onlann kitablardan okudukla mıyanlar gelip bu cezayı da görsünler! inkılâb ve istiklâl aşkile gele şurada burada yüzellilik soyadı altında Türk genci onlann çehresinde müdür? Ne yaptıysa iyi yapmış mı mek için arzettiğim tarzda bir hareket cek Türk neslini yetiştirme tedbi rını, bu vesileyle, bu kürsüden kısaca hain diye Türk ferdi bulundurmak istedır?... İşte bütün esbabı mucibe bu beklenir. Halbuki bunlardan bu yolda rini almak vazife ve mecburiyetinde şehidlerin kanınt görecektir izah edeceğim. miyoruz. Onlann ihanetıni kendi hara « en ufak bir hareket görmedik. Bu eserBesim Atalay Gözleri varsa, kör dur arkadaşlar! Arkadaşlar; Osmanlı împaratorluğu olan bir nesiliz. Onlara biz daima kitab retimiz, kendi kudretimiz, kendi imanı * lerden daha doğru ve isabetli daha büyük iki vaziyeb parçalanır, diişmanlarımız yer yer memle olası gözleri., elbette geldikleri zaman, da, sözde, eserde taze, tarih boyunca ta mız içinde ne şekilde eritmek, hazmettirne olabilirdi? yanılmış olduklarını görecek, anhyacakketi işgal ederken, Türk istiklâlini kazanze ve canlı duracak eser bırakacağız. Han mek lâzımsa onu yapmak istiyoruz. Bu Cevdet Kerirn İncedayı (Sinob) İşte arkadaşlar, bunlar bu mertebe mak için çırpımrken, bu güruh, düşman lardır. Af daima yüreklerde minnet ve Sayın arkadaşlar, bu kanunun müzakere gi gün hatınmıza gelirdi ki Yüzellilik yakışıyor asaletimize... Onu yapmak ismüteammid ve müteannid hainlerdir. soy adını taşıyacak bu insanlar vatanın tiyoruz. Büyük Şefin büyük programının larımızın, maddî ve manevî alât ve ede şükran duyguları yaratır. Bırakın bu a edildiği şu an istiklâl ve inkılâb aşkı yüUlvî manzaralar bu kadar fena bir zamanında, bu kadar icabları buradadır. Bundan başka zatınvatı halindeydi. Türk milleti, şeref, istik damları gelsinler, görsünler. Rejimın reklerini bürüyen sayın arkadaşlarımın Arkadaşlar, bakın bunlar nasıl hainbunlardan korkusu yoktur. Bunlar memumumî bir düşmanlık arasında bu kadar da mündemic hıyanetle kalmış olan bu lâl ve haysiyet davasile uğraşırken, bu milletin istiklâl ve inkılâbı kadar istikbalerdir: Türk milletinin klırtuluş hareket mütemerrid, müstemir, muannid ve ileri fani ve bedbaht insinların sulbünden geîgüruh Istanbulda ve diğer yerlerde fesad lekette, kendilerine kıymet verilen hiçbir line matuf olan yerinde bir hassasiyet ve sima ve nasıye olamıyacaklardır. Her heyecanla söyledikleri derin ve özlü söz lerinin uzun izahlarını birbirimize yapmak bir düşmanlık yapacaklar. Hayatta her miş, sıhriyetle akraba olmuş, halbukj tohumları ekiyorlardı.» zaiddir. Amma mademki muhasebe ya şey vaki olabilir gibi kabul edip bilhassa bugün Cumhuriyetin öz, halis, tenüz yaDurak (Erzurum), Büyük Harbden Türk genci bu adamların çehresinde ya leri bu anda t>enim gözümün önüne, vicpıyoruz. Dosyayı kapıyoruz. Türk inkı millî davalarda ona göre inanclı bulun tandaşı olan bigünah insanlar var. îşta sonraki perişan vaziyeti ve bu güruhun nan şehirlerin alevini, ölen şehidhrin danımın karsısına yanyana iki vaziyet lâbının, Türk istiklâlinin tarih, hareket, mak ve inanclı nesiller yetışürmek o devıı bu millî ahlâkı ve bütünlüğü tamamla * başlarında Halifeleri olduğu halde, mille kanlarını görecektir. Yüzleri varsa dikti: Biri yirmi sene önce içten vc dıştan yaşayış esaslarının dosyalarını menşe ve idare eden ale|lderecat, mes'ul ınsanlar yıcı sebeblerden dolayı bunların affın •> tin bütün talih ve mukadderatını müstev gelsinler; fakat şunu bilsinler ki: Es ateşe verilmiş, yery;izünde tarih boyunra masdarlarile elde bulunmak ve durmak için millî bir fariza ve vicdanî bir vecibe da bir zaruret ve icab görtnekteyim. îşte lilere terketmiş olduğunu, tam bu sırada, ki nifaklanna devam edecek olurlar hiçbir milletin maruz kalmadığı bir yanlâzımdır. Onun için bazan biraz bildiği dir. arkadaşlar ben bu insanların, on beşinci Allahın bir mucize olarak Türk milletine sa Cumhuriyetin pençesi ve gencli <?ına uğramış, maddî bütün vasıtaları a miz şeyleri tekrara doğru gidiyoruz. Bu yılını bulan Cumhuriyet tarihimizin bu Arkadaşlar, Türkiyeye bunlar da döihsan ettiği Mustafa Kemalin doğduğu ğin elleri yakalarında olacaktır. (Al lındığı gibi kendini kurtarmak için tek memleketin kurtuluşu izahını yapacak safhasında dosyalar kapanırken gerelc silâhı olan maneviyatının da yok edilmenerse, iki türlü sürgün dönmüş olacak, nu ve Türkün Atası olduğunu binbir nıi kışlar). değilim. Birkaç misal ve işaret verece bugünkü nesiller, gerekse bu milleti daFikri Bu kanun af kanunu değildir. sine doğru tedbir alınmış başsız, teşki ğim: İşte Ulus meydanındaki abide; biri bu milletin istiklâl ve hürriyet ve sa salile ispat ettiğini anlattıktan sonra, ima tazeleyici ve kuvvet verici öz Türİc Yüzelliliklerin hıyanet ve melânetlerini bu hainlerin yaşıyan cesedlerinin son var lâtsız, yapyalnız kalmış bir millet, Türk Atatürkü etrafmda gözliyen nefret var adeti için zalim ve kahir kuvvetlere karşı çocukları için bu muhasebeyi yaptım. Arlıkları üzerine, yüksek ulusumuzun şef milleti. Ve bugün sırf hiç dokundurma lığını yok etmek istiyen, düşmanı karşı ferden ve gizli teşekküller halinde müca tık bundan sonra bu hainleri, bu badbahtkaydetti, sözüne devamla: dığı maneviyatına dayanarak kalkman dele ederek kaçmiş ve o hain kuvvetler « Affedelim mi? Affetmiyelim kat ve merhametidir. Utansınlar, ağlasınlamak için ayaklanan milletin sembolü... ları ve bu zavallıları affedebiliriz.» ve kurtulan yeryüzünde hiçbir milletin tarafından sürülmüş insanlardı. Bu istiblar, sızlasınlar!.. Bunu böylece bilerek mi? dedi. Eğer ben bu Meclisten olÇoluk çocuk ve ihtiyar bütün savaş ha muvaffak olamadığı bir kudret ve şehadad sürgünü insanlar meşrutiyet inkılâbı Cevdet Kerimin sürekli alkışlarla bi • masaydım, kanaatim şoyledir: Aîla! kabul edelim. linde gösteren ana. metle o kötülükleri yok edip bugün bütün olduğu zaman inkılâb yolunda her biri ten sözlerinden sonra kürsüye Adliye VeAsıl asılaack onlardı Babamı, kardeşimi öldüreni affederAdanadaki abideyi bilirsiniz: Kocası Muhiddin Baha Eskişehir ve milletlerin gene bütün devletlerin, sade ölüyor. Kadın yerdeki tüfeği alıyor. Ol bir istihlâs ordusunn birer neferi, birer kili Şükrü Saracoğlu geldi, dedi ki: dim. Bunlar ki vatan hainidir! Asla! samimiyet ve muhabbetini değil, hürmet kumandanı, birer kahramanı gibi coşkun « Arkadaşlar, tetkik ve tasvibinize Bununla beraber hükumetimiz bize bir Konyada istiklâl mahkemesi azası ve ve dikkatini bile üstüne toplamış olan ye müş kocası dizinde yurd bekçiliğini yapı tezahürier arasında memlekete gird'er ve arzolunan bu kanun lâyihası münhasıran reisi bulundum. Bir karınca öldiirmüş kanun lâyihası getirmiş. Aflarını teklif eni Türkiye Cumhuriyeti ve büyük Türk yor. millet onlan istasyonlarda, iskelelerde bı üç hedefi istihdaf ediyor. Birincisi, yü« diyor. Biz öyle yekvücud, birbirine kay değilim, fakat yüzlerce adam astım. milleti. Ikinci Inönünden sonra Millî orduyu rer mücahid ve halâskâr gibi bağrına zelliliklerdir. îkinci hedef, heyeti mahsut naşmış bir meclisiz ki, biz mi hükumetten tdam ettiğim adamlann siması bugün yeniden teşkil ederken devletin vâsi nakil bastı ve bu'i'or Türk tarihicde kâh uimli, Gene arkadaşlar, bu kanunun konu sa kararlan, üçüncüsü İltiklâl mahkeme* ilham alırız, hükumet mi bizden ilham a birer birer karşımda dolaşıyor. Şimdi şulduğu şu anda ve arkadaşların bu yük vasıtası yoktu. Hareket zamanlarında her kâh isimsiz bırer kahraman olarak yer si mahkumlandır. Bunlardan birinci kw onlar için Allahtan mağfiret diliyolır, onu yalnız biz biliriz. (Gülüşmeler). fırka civar köylerden kağnı toplayıp hasim sıkı kayıdlar ve şartlar altmda affo* rurru Çünkü asıl mücrim onlar değil sek sözleri benim gözümün önüne birden reketini yapacaktı. O zaman ben Ala aldı. Cumhuriyetin korkusu yoktur iki manzarayı yanyana dikti: Birisi demın Şimd' bu af kanunu yüksek tasvibir.ize lunuyor.» Hükumet esbabı mucibesinde vazıh di. Asıl mücrim bugün affettiğimiz arzettiğim gibi kötü felâketli ve üzerimi yond K 3 alayındaki fırkada idim. Bir iktiran ederse gelecek adai.lan düşüneAdliye Vekilinin beyanatı insanlardı. Bunlar, onlann Eskişehire şeyler göstermiştir. Ben de ona küçük bir ze bizden başka bütün bir âlemin tevcih tecrübe yapmak istedik. Bize müretteb lim. Belki burların çıkacaklan iskelelerde Adliye Vekili, ikinci kısmın ufak tefeE mucib sebeb üâve etmek istiyorum: Bizi gönderdikleri casuslardı. Yahud mecnun, edildiği günlerde onlar düşman saflarının köylüleri çağırdık. Bütün kağmları 24 sade bazı kalabalıklar görülecektir. Fakayıdlardan sonra normal vatandaşhîc sevmiyenler, ihtirasla itham edenler ola ümmî ve cahil adamlardı. Astıklarımız a kâh önüne, kâh içine karışarak ve kâh atte ovaya toplanmışlardı. Teftiş için gitkat zannetmesinler ki ve zannolunhaklarını iktisab ettiklerini, yıllardanberî rasmda asker kaçakları vardı. Onları bilir. Olabilir a... Onlar bilmelidirler ki, onlara siper olup arkasında gizlenerek tiğim zaman mubarek öküzlerinin başın hapishanelerde yatan ve adedi ancak 25 masm ki millet bunları istikbal edibizim Hasan, Hüseyin, Ali, Veli ile işi «bunlara hizmet etmeyiniz, gâvur oluyor bize onjarla beraber düşmanlık eden ve da 12 yaşından 60 yaşına kadar yüzlerce olan üçüncü kısım mahkumların da ce* yor. miz yoktur. Kim doğru yoldan şaşarsa sunuz» diye iğfal edenler, bu adamlardı. bugün af kanununun mevzuu içine giren Türk kadını... Ali Şevket (Gümüşanc) Yüzlerine zaları kâfi görüldüğünü, bu meselede bif kardeşimiz, babamız da olsa onu derhal Konya isyanım yapanlara «bu orduyu bu hain ve alçaklar. Diğeri onlan bugün Bu sırada Rcsih Kaplan (An prensipin dikkatle takib edildiğini, nor « arkadan vurun!» diyen sarıklı cahillsr, tepeleriz. Atatürk, hükumet, Meclis, milaffetmek mevzuumı konuşan, gönlünü yo talya) kendini tutamıyarak oturduğu tükürtecekler. Cevdet Kerim (devamla) Bu mal adliye mekanizmasından, çıkmış kalet hep birbirlerile kaynaşmış bir kal'«u on dördünü birden astığımız bu adamlar, ran ve harekete getiren büyük Türk mil yerden (Allah) diye haykırdı. rarlardan herhangi birinin herhangi bir Cevdet Kerim (devamla) • Uven vatandaşlar, bu hainleri, yaptıklarını ahenindir. Onlara, ömrünün sonlarmda gene 150 liklerin iğfaline kapılmışlardı. leti ve onun büvük mümessili olan Tür şekil ve surette bu kanunun şümulü içine Bazı arkadaşlar dediler ki, bu adam kiye Büyük Millet Meclisi. direlerini tüfek giSi tutrnuş, saffı harbc işittikleri, kitablardan okuduklan bu birkaç kürek vatan toprağı ihsan ederken konulduğunu, kanunun, hesablı kitablı bir girmiş, emre amade bulunuyorlardu Sor mertebe mel'unlar kimlerdir diye onşunu haykırıyoruz: Cumhuriyetin kimse lar vatandan uzakta, hergün bir kere ölMaziyi hatırlıyalım ları hayret, nefret ve teeessüsle gör af getirmekte olduğunu söyliyerek bu afduk: den korkusu yoktur. Dalâlete sapanlara düler. Bir kere değil, bin kere ölseler fın üç hedefi üzerinde ayrı ayn iza'nat Arkadaşlar, bir an için, gözümüzü, ha« Erkekleriniz yok mu? Size ağ'r mek için toplanacaklardır. Bunu onkahrı çok büyüktür; fakat şefkat ve mer azdır; fakat bir şair: «Tanrının mertıramızı 20 sene evveline çevirelim. Monverdi. lann da ve müsamahah düşünen ve zahmetli işler vereceğiz.» dedik. hametinden de büyük mü günahım» hameti de o nisbette geniştir.» dros mütarekesine dönelim. Mondros müAdliye Vekili beyanatım şöyle bitirdi: lerin de böylece ayırmaları ve bilAskerlıği, cepheyi kasdederek: Sırrı (Yozgad) Bilhassa Yüzelli demiş. Onlar: «Türklerin merhame tarekenamesinin tatbikat safahatmı ha « Arkadaşlar, söz söylerken ve harmeleri lâzımdır. Sonra gene bu ka Onlar hizmetteler, biz geldik, delikler içinde geleceklerden, beni şahsan tinden de büyük mü günahım» de tırhyalım. Memleketin yer yer işgalini ve nun çlkacağı ve konuşulduğu sıralarda ta aramızda hasbıhaller ederken daima ızrar edenler, kardeşimi gözümün ö melidirler. Türk milletinin şefkat ve nihayet bu milletin kurtuluş için k&lkınış diler. bazı şeyler de kulağımıza geliyor. Efen bu adamlann şahıslarmı göz önünde buulüvvü cenabı bu adamların bu cezaAylarca ordu hizmetinde çalıştılar. Anünde koyun boğazlar gibi kesenler larını... dim, filân edebiyat kudreti fazla olan lundurarak mütalea yürütüyoruz, yürü ralannda doğuranlar oldu. Fakat işten ve bana: «Söyle o Mustafa Kema larmı da affa muktedirdir.» Bunları izah etmiyeceğim. Çünkü bübirisiymiş, falan felsefe üstadı imiş, filân teceğiz, yürütmekte devam edeceğız. Muhiddin Baha, içlerinde, ağlayıp tün bu safahat, o günü yaşıyan, yapan ve ayrılan olmadı. le..» gibi tehdıd ve istihfaf savuranArkadaşlar, îstiklâl Harbinin acı saf bilmem neymiş. Cumhuriyet Türki Yalnız reylerimizi verirken çocukiarını lar vardır ki, hiçbirini şahsan affede sızlıyarak hududa gelenler, yalvaranîar o gün çocukken bugün millet içinde iş ve yesi herşeyle beraber teknik adamını düşünerek hareket etmekliğimiz, kendilemem; fakat: «Hayatta bulundukça olduğunu, fakat bu feryadlara dahi ba mes'ulivet mevkilerinde bulunan bütün halı günlerinden biri idi. Bir seyahat es da, edebiyatçısını da, felsefecisini de, ri hakkındaki şiddetlerimiz kadar yerinemelim Ulu Reisin izinde yürümek ve kılmıyabileceğini, ancak burada evlâdla bir nesil, Atatürkün büyük nutkunda en nasında ihtiyar, kocamış bir adama bir dağda rastgeldim. Uzun izah etmiyorum. âlimini de kadroladı. Böyle kimsele de olacaktır. Türk milleti, büyük bir milyolunda ölmektir» diye söz vermiş bulun rı, kardeşleri, hısım akrabaları bulundu veciz ifadelerle bunu duymuş ve re, bizim hiçbir ihtiyacımız yoktur. lettir ve elbetteki affı da kendisi gibi maktayım. Mademki, Onun rahm ve sef ğunu, işte insanı asıl zâfa düşüren cihetin bulunuyor. İşte böyle bir zamanda hıya Biz ona bazı yollar sorduk, öğrendik. Ay: Erbabı gaflet bunu da iyi bilsin. büyük olacaktır.» kati bu kanunun kabulünü istilzam di burası olduğunu kaydetti ve sözüne şöy net erbabından ol?«a bu adamlann affi rılırken ağlamağa başladı. Artık zafer (Bravo sesleri, alkışlar). Af da ol Adliye Vekilinin beyanatından sonra le devam etti: yor. Reyimi vereceğim!» konuşulurken bu dosyaları kapanıyor de günleri idi. Niçin ağlıyorsun dedik. salar hıyanet erbabının ne eds müzakere kâfi görüldü. Lâyihanın tnacftı Sevincden, dedi. «Onlar birer pıhtı, iğrenc birer mektir. «Onlar 5475 kere ölmüşlerdir» •3 Bu yaşlar sade sevinc yaşi değil, isti biyat, ne felsefe, ne teknik hiçbir delerine geçildi. Maddeler okunarak kaV vücudden ibarettir» Ruşeni Yarkm (Samsun) Gelecek Bu dosya kapanırken bu haınlerin mubul edildi. « Nihayet buraya gelecek adam ha«ebesini o cn"nl*ri bilen insanların bir rab yaşı idi. Amma o günün kudretli şe varlığından faydalanmağa ihtiyacımız o'anlar 150 hainin değil, 150 bin hainin [Baştaraîı 1 inct sahifede] gelsinler, görsünler. Sayın arkadaşlarımızm dedikleri gibi, bıı adamlar hakkında birçok sözler söylenebilir; fakat ben buna da hacet görmüyorum. Bunların yaptıklan cürümleri zaten tarih kaydedecektir. Kendileri de, evlâd ve ahfadı da utanacaklardır.» Mehmed Somer, af kelimesinin manasında mündemic olan hüviyeti, yani cezalardan kurtarılma mahiyetini ele alarak: « Yüksek Adliye encümeninden sorarım dei. Şu af kanunu içine ce za •maddelerini nasıl sıkıştınyorlar? Hukuku idare bakımından bazı ka yıdlar konulmuş olsa dahi, bu ce zanın nev'ama temadisi demek değil midir? Sonra, istiklâl mahkemelennin ve heyeti mahsuların kararile, içimizde hukuku medeniyesine sahib olarak yasamakta olan bir çok vatandaşlar da vardır ki, sadece âmme hizmetinden mahrumdular. Biz onlann aflarını da daha iki sene tecil ediyoruz. Arkadaşlar, Atatürk bu işe teşebbüs ettiği zaman acaba yanında kaç kişi bulundu? Yavaş yavaş millet onun büyük şahsiyetini anladıktan sonradır ki, kendisine iltihak etti. Yanında bulunamıyanlar arasında da, öyleleri vardır ki, binbir türlii zaruret ve ihtiyac dolayısile buraya gelememişlerdir. Gelseler bile, belki onlara, o gün için verilecek iş yoktu. Ne olursa olsun, hepsi affa lâyık gorülmelidir.» Mehmed Somer, sözlerine, gerek Adliye encümeninden, gerek hükumetten, lâyihanın «af kanunu» olarak çıkanlması ricasile nihayet verirken: « Af kanunu yapıyoruz, yeniden ceza kanunu tedvin etmiyoruz!» dedi. enkazı dahi olsa bize fenalık edebilecek hiçbir kuvvet ibraz edemezler. Bizim şiarımızda en büyük haslet vatan aşkı, vatan duygusudur.» Ruşeni Yarkm, kısa bir zaman Filistinde konsolosluk ettiğini, vazifesi iktızası olarak orada dolaşan bu gibi serserileri tetkik ve takib ettiğini anlattı: «Her yerde nefretle karşılanıyorlardı. Ben iddia ederim ki, bu 15 senenin 5475 günü içinde, bunlar inliyerek 5475 defa ölmüşlerdir! Onları şimdi affediyoruz. Buyurun! Yıkmak istediğiniz memleket işte böyle yaşıyor, diyoruz. Geleceklerine şüphe yoktur. Değil şimendifere, vapura binmek sürünerek gelmeğe de razıdırlar. Geleceklerdir ve yıkmak istedikleri vatanın bu mes'ud ve müreffeh vaziyeti karşısında, eğer en küçük bir duyguları varsa, zillet ve mahcubiyet altmda, hergün bir kere daha ölecekler, ve nihayet kendilerine bahşedilen vatan toprağındaki ebedî metfenlerine kavuşacaklardır!» lar, artık birer pıhtı, birer müstehase, bir ölmüş iğrenc vücudden ibarettir. Gelsinler. Bu milletin yüksek nazarları öniinde iğilsinler...» Muhiddin Baha, sözlerini şöyle bitirdi: « Fakat.. Bunların teşvikile idam edilmiş olanları da AUah affetsin!» daha hatıralarmı tazelemeleri, yeni neslin ve bu milleti mütemadiyen tazeliye cek ve kuvvetlendirecek olan gelecek nesillerin önünde ve elinde bir vesika olarak kalması için bu muhasebenin bir defa daha bu kürsüden yapılması lüzumile söz almış ve huzurunuza çıkmış bulunuyo rum. Kapanan meş'um bir tarih safhası CUMHURİYET 30 Haziran 1938
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle