29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 Haziran 1938 CUMHTJRİYET Vali Atinadan diin geldi Bizim bayram günümüz Mısırlı atletler dün Muhiddin Üstündağ «Dost memlekette çok büyük sehrimize geldiler sevgi tezahürleri gördük. Atatürkün yarattığı intıbalar sihirkâr tesirlere iftiharla şahid olduk» diyor On gündenberi Yunanistanda bulunan Vali ve Belediye Reisi Muhiddin Üstündağ ve refakatindeki zevat diin sabah Grimani vapurile sehrimize dönmüş, Galata rıhtımmda Vali vekili Hüdai ile Beledive muavinleri, Polis müdiirü, Encü meni Daimî azalan ve diğer zevat tarafmdan karsılanmıstır. Muhiddin Üstündağ vapurdan çıktıktan sonra doğruca evine gitmis ve öğleden sonra Belediyeye gelmistir. Yunan hükumeti heyetimize Atinada bulundukları müddet zarfında candan gelen bir misafirperverlik göstermiş, halk her çeçtikleri yerde kendilerini sevgi ile karsılamıs, Muhiddin Üstündağ, gerek varısta ve gerek dönüşte bir kıt'a asker tarafından selâmlanmış, oturduğu oteller Tıirk Yunan bayraklarile süslenmistir. Muhiddin Üstündağ bir muharririmize Yunanistan intıbalarını şöyle anlat mıştır: « Yunanistan Payitaht Nazırı Ekselâns Kotzias'ın iki sene evvel İstanbula yaptığı ziyareti iade etmek için Atinaya gittik. Bu seyahat heyetimiz üzerinde her bakımdan mükemmel intıbalar bırakmıştır. Kendilerini temsil etmekle iftihar duyduğumuz İstanbul hemserilerine herşeyden evvel şurasmı kuvvetle tebarüz ettirmeliyim ki, Yunanistanın gezip dolaş tığımız bütün aksamında Türkiyeye ve istanbul hemserilerine karşı çok derin ve şuurlu bir sevgi ve hürmetle karşılaştık. Gerek Atinada, gerek Delfi'ye kadar geçtiğımiz yerlerde ve gerek Mora ya rımadasmda heyetimize ayni sevgi ve hürmet gösterildi. yerde gördüğümüz dikkat ve ihtimam; en yaşlısından en gencine kadar halk tarafından her imkân ve vesilede gösterilen alâka ve sevgi bizi hakikaten müteheyyiç etti. Basta aziz dostum ve değerli arkadaşım Payitaht Nazırı Kotzias olduğu halde tanımakla mübahi olduğumuz bütün halk mümessilleri kalblerinden coşan sevinci, kardeşlik sevgisini selâmlarile bir likte İstanbul hemserilerine ve Türk vatandaslarına sadakatle iblâğını bizden :srarla istediler. Bize tevdi edilen bu va zifeyi değerli delâletlerinizle bütün İs tanbullulara karşı ifa ederken bütün vatandaşlarıma karşı da ifa etmiş olmakla derin ve sonsuz bir zevk duyuyorum. Bizde gazeteci deyince, ateşli bir çölün bağrında yol bulup geçmeğe çabalıyan bir takım avâre yolcular, hatıra geliyordu: Gölgesiz ve duraksız bir yolun yolcuları... Zahmetimizi ödemek için verilen şey, bizi rahata kavuşturmağa değil, günün yorgunluğunu gidermeğe ancak yeti yordu. Yıllann gittikçe basan yükünü, kamburlaşmış omuzlanmızda taşıyarak, gün günden mesafesi kısalan adımlarımızla düşekalka ilerliyorduk. Yolcularına, hiçbir istikbal vadetmiyen bu nankör yola, bizi hangi meçhul kuvvet bağlamıştı? Pekâlâ biliyorduk ve artık iyiden iyi alışmıştık. Takvimin her hangi belirsiz bir yaprağı, bizim de, bütün bizden evvelkiler gibi, ya bir yokuşun başın da, içi boşalmış bir ağac gövdesi halinde yıklıp gittiğimizi, ya bir kuru t'ahta üzerinde inliye inliye can verdiğimizi, o günkü defterine kaydedecekti! Belki, tabutumuza bir çiçek demeti ılıştirmeğe gelenler bulunacaktı. Fa kat dikenler içinde ömrünü kanatanlar için. bu çiçekten süs de, bir başka azab vesılesi değil miydi?.. Gözleri dünyaya kapanırken evinin içi de hayata kapanan gazeteci, tesellivi kimden umsun ve yardımı kimden beklesindi? Akıbetimizi düşündükçe; ölümün temasını sırtımızda hissederek ecel terleri döküyorduk: Arkamızda bırakacaklarımız, ne olacaktı? Ancak rahat döşeğinde dinlenmeğe hak kazanan takatsiz vücudümüz, bu yorucu yolculuğa daha ne vakte kadar tahammül edebilecekti?. Kendi kendimize tevcih edip, cevabını gene kendimizden aldığımız bu su aller serisinin, hiç arkası gelmiyeceğini sanırken. dündenberi, yolumuzun ilâhî bir kandil tarafından aydınlandığını gördük: Millet kervanını. selâmete çı karan Büyük Önderin iş başma geçir diği hükumet. hazırladığı yeni Basm Birliği kanunıle. biz gazetecileri de kurtarmak ve himayesine almak vadinde bulundu: PVNCERESİNDEN Acaba? ün Yüksek Deniz Ticaret mjektebinin sözlü tarih imtihanlarında mümeyyiz sıfatile bulundum. Ayni sıfatla mektebe davet edilmiş bulunan arkadaşımla vazifemizi yaptıktan sonra müdür Bay Zekiye vedaımızı sunarken müesseseyi gezmek teklifile karşılaştık. İçimde zaten böyle bir dolaşma iştiyakı ve ihtiyacı kıvranıp duruyordu. Çünkü mekteb, yapı bakımından deniz kenarına konulmuş zarif bir buketi andırıyordu. Daha ilk adımda o buketin kıvnmları güzel kokulu bir cazibe ile gözleri çekmeğe başlıyor ve insanda bak;şlarını daha derinlere götürmek hevesini uyandınyordu. Bu sei>eble Bay Zekinin teklifini şükranla karşıladık. Müesseseyi bahçesinden, kayıkhanesinden mutfağına kadar dolaşbk. Samimî olarak söylüyorum ki bu ayarda, bu temizlikte, bu güzellikte bir mektebi şimdiye değin görmüş değilim. Duş yerleri, olgun sıhhatler kadar parlak. Yatakhaneler, tatlı rüyalarla dolu endişesiz bir uyku saati gibi neş'eli. Laboratuarlar, fennî hakikatler gibi temiz. Jimnastik salonu, beden kuvveti gibi göz alıcı ve kamaştıncı. Nizamla nezafet, bilgi ile ihtimam müessesenin her köşesinde kucak kucağa gelmiş ve bu musafahadan herhangi mümasil bir Alman, Fransız, İngiliz mektebile üstün gelmek liyakatini hissettire ettire müsabaka edebilecek mükemmeliyette bir irfan yuvası vücud bulmuş. Bu görüş, çocukluğumuzda ve genclîğimizde devam ettiğimiz mekteblerin p«rişanlıklarını, dardağanhklarını haürlat « tığı için bir lâhza yüreğim sıkıldı: Ve yoksulluklar içinde geçen biçare bir 6mrün hüsranı kafamda sızladı. Biz, fennî ve mütekâmil vasıtalarla duş yapmak şöyle dursun, kötü terkos musluklarmdan su içmek için maşrapa bulamazdık. Jim < nastık dersini ancak kita'udan alırdık. Ycmeklerimizi ayakta yerdik ve yatakhanelerde sardalyalaşırdık. Bugünün nesli şu örnekten anhyo ruz değme babanın temin edemiyeceği istirahati mekteblerde buluyorlar. Ye mekleri birinci sınıf, yatakları nefisin fevkinde, ders vasıtaları aliyyülâlâdan üs * tün. Okumak teneffüs etmek kadar kolaylaştınlmış ve konforun her çeşidi mekteblere dağıtılmış. Bu hakikati en canlı surette ve bir îrfan müessesesinin kucağında seyretmekle duyduğum kıvancı tarif edemem. Bir kere daha iman ettim ki inkılâb bir ışık şelâlesi halinde içtimaî hayatın her şubesine ve her köşesine nüfuz «tmiştir. Bunun neticesi ancak ve ancak millî bir ikbal ve nurla dolu bir istikbal olacaktır. Ayni zamanda kafamda bir «acaba», kımıldadı: Mekteblilerden bir kısmının smıfta dönmeleri acaba bu mükemmel hayattan mümkün olduğu kadar fazla müstefid olmak için midir, diyordum. Fakat mümeyyiz bulundugum derste tale • beden kimsenin dönmediğini, hatta aşağî numara almadığını düşününce bu acabayı da kafamdan attım, tatlı hatıralara sanla sarıla mektebden aynldım. Gencler!.. Başınıza konan devlet kü • şunun kıymetini biliniz ve çalışımz. Bu kadar güzel mekteblerde çalışmamak affı müşkül bir suç. olur. Misafir sporcularla cumartesi ve pazar günleri atletlerimiz arasında müsabakalar yapılacak Yunanlı dostlarımızın yakmdan gör düğümüz bu samimî düşünce ve duygu lan bizim kendi haklarındaki hissiyatı mıza tamamen tevafuk etmektedir. Yu nanistanın bilhassa son yıllar zarfında her sahada gösterdiği terakki ve inkisaf cidden büyük takdirlere lâyıktır. Her yerde yeni bir teşebbüsün temelleri atılmakta, yeni yeni halk hizmetlerinin esasları kurulmakta ve mevcudları ıslah ve tevsi edilmektedir. Resmî faaliyetlere yer yer büyük hususî yardımlar ve teşebbüsler de eklenerek geniş bir imar manzumesi meydana getirildiği aşikâr bir surette göze çaçpıyor. Bu eserin en değerli ve başlıca yapıcılarından biri de dostum Kotzias tır. Bize karşı kalbini en geniş bir civanmerdlikle açmış olan bu mükemmel in san, bitmek tükenmek bilmiyen enerjisi ve başarıcı tesebbüs kabiliyetile kendisini bütün vatandaşlarına sevdirmiş ve hemşeAtatürkün cihanşümul varlığının Tür rilerinin kalbini bihakkin kazanmağa mukiye ve Türk milleti hakkmda nekadar vaffak olmuştur. sihirkâr ve hürmetkâr tesirler tarattığına Nazırla Atina Belediye Reisi ve arbir kere daha şahid olduk. Göğüslerimiz kadaşları memleketimize karşı beslemekte gururla, iftiharla kabaıdı ve gözlerimiz oldukları samimî bağlılıklarını ve sevgi sevincle yaşardı. duygularını bizzat ifade etmek ve gösterEn büvüğünden en küçüğüne kadar mek için Cumhuriyet bayramımıza tesa bütün resmî makamların mümessillerile düf eden tarihlerde sehrimize ve Anka mensublan tarafından her vakit ve her raya geleceklerdir.» Dün sehrimize gelen Mısırlı atletler miştir. Cumartesi günü 100, 400, 800, 5000 metre koşu, 4X400 röle ile cirid müsabakalan yapılacaktır. Pazar günü de 200, 400, 1500, 10,000 metre koşu ile 4X100 röle, cirid ve Balkan rölesi yapılacaktır. Misafir sporcular dün akşam Taksime c giderek, Cumhuriyet abidesine bir v lenk koymuşlardır. Riad Şevkinin riyaseti altmda bulunan misafir atletler şunlardan ibarettir: Mohammed Ebeid (100, 200,, 4X 400), Edmond İchkenazi (100 metre) Mohamed Halouni (100, 200 M.). Jean Moscouris (400, 800. 1500) Georges Andreadis (100, 200, 400), H. Halavani (400, 800, 1500), Mo hamed Sousbal (5000, 10,000), Saye Kotb (cirid), Aly Yousef (800, 1500 Osmanlı Bankasının [Baştarafı 1 inci sahlfedel lisidir. Türkiye umum müdürlüğünün makarrı İstanbulda olup bu umum müdürlüğün hükumetle ve dığer devlet dairelerile olan münasebat' bittabi 1933 itilâfları dairesinde cereyan etmektedir. Ancak mukavele ile muayyen olan taahhüdler haricindeki münasebetlerimizde saygı vc itimaddan doğan bilcümle faydalı ve hoş âmillerin mevcudiyeti görülmektedir. Bu itilâfların akdinden beri teessüs etmiş olan mesai iştiraki zihniyetinin son derecede memnuniyete «ayan mahiyeti hakkında geçen sene söylediklerimi teyidde tcreddüd etmem. Kıymetli arkadaşım Lord Goschen âhiren Ankaraya yaptığı hususî bir seyahat esnasında bu hususta pek kıymettar deliller toplamıştır. Türkiye umum müdürlüğünün vazife leri arasında merkezi idare ile Türkiye grupunu teşkil eden 29 şubenin, bankacıhk noktasmdan işletır.esinin idaresi de vardır. Size bahsetmiş r!due;um kalkınma hareketi devam etmiş ve millî iktısadm seri inkişafının da yardımile kârlarımıza yeni biı tezayüd kaydedilmiştir. Bu iktısadî inkişafm dahilî eşkâline gelince: Mahsulün 1937 senesinde 1936 dan daha iyi değilse bile onun kadar iyi olduğunu; sanayi sahasında bilhassa muhtelif mensucata müteferri olan birinci 5 senelik plânın tahminata muvafık bir surette tatbik edilmekte bulunduğunu; maden istihsalâhnın teksifi içm aynca üç senelik bir plân kabul edildiğini; hükumetin bir ticaret filosu teşkilile de iştigal etmekte olduğunu; mübadele faaliyetini aksettiren İstanbul Takas Odası muamelelerinin bir seneden ertesi seneye kadar 306 milyon Türk lirasından 442 milyon Türk lirasına çıktığmı ve nihayet vergi tahsilâtının takriben 213 milyonluk bütçe teminatma nazaran 1936/1937 senesi için 28 milyon liralık bir fazla gösterdiğini söylemekle iktifa edeccğim. Londradaki toplantısi Türkiye hükumeti diğer taraftan Fransız ve İrvgiliz hükumetlerile temasa girmiş ve bunlardan birincisine düyunu umumiye taksi.tlerinin tamamını bundan böyle, emtia mübayaasında istimal edilmek suretile Türk parasile ödemek niyetini izhar eylemiştir. Halbuki 1936 senesi Türk Fransız anlaşması mucibince Societe Commerciale Franco Turque'e mevdu olan ve bu şirketçe şimdiye kadar şayanı memnuniyet bir şekılde idare edilen muamelât, taksdtlerin yalnız Tc50 sine şamil bulunmakta idi. Bu babdaki* müzakereler devam etmektedir. Ingiltere hükumetine gelince, Türkiye hükumetile akdettiği itilâflar, Türkiyenin millî müdafaastna muktazi malzemenin İngiltereden satın alınmasını teshil eden bir krediden maada, Türkiyenin, teçhizat ve menabiini ve İngiltere ile olan ticaretini inkişaf ettirebilmesini temine matuf Export Credits Cuaranles Department'm 10,000,000 sterlinlik bir krediyi tezammun etmektedir. Ev\elce bahsetmiş olduğum programlannm tatbikı hususunda Türkiye bu suretle themmiyetli bir müzaheret elde etmiş olduğu çihetle bu babdaki müzakerelerin muvaffakiyetle neticelenmiş olmasından dolayı kendisini tebrik etmek gerektir. Sihirli bir havuzda bütün yaralan temizlenen masallardaki güvercin gibi artık, biz de kanad takıp sevincimizden uçabiliriz. Sayın Dahiliye Vekilimiz Şükrü Ka yanın temiz ağzile, Atatürk, bize gazetecilik etmiş olduğunu hatırlatmak lutfunda bulunuyor. Şu dakikada. en yaşlımızdan, en gencimize kadar, inkılâb fedailiğinin genc ve ateşin heyecanları içindeyiz. Türke: «Ben Türküm'> diyebilme nin hak ve gururunu bağışlıyan eşsiz Şef. bu sefer de gazeteciliğin; münte siblerine müftehir olmak hakkını veren bir meslek olduğunu ilân etti: Kendi de bize kadar inmek ve bir zaman aramızda bulunduğunu söylemek suretile! Bu tevazu, muhterem Şükrü Kayanm dediği gibi güneşin bir takım zerreleri hatırlıyarak, kendine çekmesine benzetilebilir!. Matbuat yolunun yolcuları, kuvvet ve cesaretlerini tazelemek ihtiyacını hissettikçe. Atatürkün de gazetecilik yapmış olmakla övündüğünü düşüne rek bütün yorgunluklannı unutacak lardır. Artık, biz de, diğer bazı teşek küller gibi. meslekî bir yardım günü kabul edebiliriz: Millet Meclisinin, Basm Birliği kanununu müzakere ve tasdik ettiği gün ! . Mısırın en iyi atletlerinden mürekkeb bir sporcu grupu dün sabahki trenle Se lânikten sehrimize gelmistir. Misafirler Federasyon erkânı ve sporcular tarafın dan karsılanmıstır. Kardeş memleket telâkki ettikleri Türkiyeye geldıklerinden dolayı büyük bir memnuniyet duyan misafir sporcular ö'nümüzdeki cumartesi ve pazar günleri atletizm müsabakalan yapacaklardır. Misafirler, 11 atlet, bir ıdareci ve iki antrenörden mürekkebdir. Atinada yapılan müsabakalarda, Mısırlı sporcular 100 metre koşunun birmciliğini, 200 metrenin birinci ve ikinciliğini, 400 metrenin birinci, ikinci ve üçüncülüğünü, 4X100 rblede birinciliği, 4X400 rölede birinciliği, 800 metrede ikinciliği. ciridde ikinciliği, 10,000 metrede üçüncülüğü, Selânikteki müsabakalarda ise 5000 metre müstesna olmak üzere bütün koşularda birinciliği kazanmışlardır. Mısırın en değerli atleti olup Yunanistanda 100, 200 ve 400 metre yarışları kazanan Fahum, memuriyetinden aldığı müsaadeyi uzatamadığı için Selânikten Mısıra dönmüştür. Misafir sporcular, dün kendilerile görüşen bir arkadaşımıza, şunları söylemişlerdir: « Türkiyeye geldiğimizden son derece memnunuz. Burada kendimizi kar deşlerimiz arasında sayıyoruz. İlk defa olarak Türk sporcularile temas etmek imkânını elde ediyoruz. Bundan sonra her sene Mısır, Türkiye ve Yunanistan arasında yıllık müsabakdlar tertib edilecektir. Gelecek sene Türk ve Yunan atletlerini Mısıra davet ederek, Kahire ve İskenderiyede müsabakalar yapacağız. Temmuzun beşine kadar burada kalacağız ve İstanbuldan dogruca Mısıra doneceğiz.» Müsabaka programı Mısırlı atletlerin de iştirakile ö'nümüzdeki cumartesi ve pazar günü yapılacak müsabakaların programı dün tesbit edıl M.) Mısırluar, disk ve gülle atışlarile atîa malar için atlet getirmedıklerinden bu kısımlarda müsabaka yapılmıyacaktır. Maamafıh, yüksek atlama için davet edilen Yunanistan şampiyonu Gantazio da, dün Romanya vapurile sehrimize geldiğinden, kendisi atletlerimizle karşılaşacaktır. İki temmuz cumartesi ve üç temmuz pazar günleri yapılacak olan müsabakaların nerede icra edıleceği henüz malum olmamakla beraber, Taksim stadınm tercrh edilmesi çok muhtemeldır. Şmeling bokstan çekiliyor Nevyork'tan verilen bir habere göre, Maks Smeling, 2 temmuz cumartesi günü bulunduğu hastaneyi terkedecek ve bir hastane arabasile, kendisini Avrupaya götürecek olan «Bremen» transatlantiğine nakledilecektir. Doktorlar, Alman şampiyonunun tehlikeyi atlattığmı fakat, 3 hafta müddetle yataktan kalkamıyacağını söylemişlerdir. Diğer taraftan, haber verildiğine göre Şmeling, karısı Anni Ondra'ya bir tel graf çekerek artık boks yapmıyacağmı bildirmiştir. f 38 genc hastabakıcı diploma aldı SALÂHADD1N GÜNGÖR M. TURHAN TAN Kadın kavgası Taksimde Karaca sokağında 24 nu maralı evde oturan Nurinin 24 yaşındaki kansı Mardiros kızı Lusi evvelki gün bakkaldan öteberi alıp evine dö nerken, yolda, Derviş sokağında 20 numaralı evde oturan muamele muakkibi Hakkmın karısı Nuriye ile karşılaşmıştır. Ötedenberi aralannda geçimsizlik bulunan iki kadın hafif tertib ağız kavgasma başlamışlar, bunlardan Nuriye asabiyetini yenemiyerek yerden aldığı bir taşla Lusiyi yaralamıştır. Her iki kavgacı da yakalanmıştır. Ticaret anlaşmalarî Finlândiya ve Macaristanla aramız * daki ticaret anlaşmalarî müddeti bu akşam nihayete ermektedir. İki tarafça tebligat olmadığmdan anlaşmalar biı rer sene daha muteber olacaktır. Bankaya gelince, son müzakereler esnasında her iki hükumetle de teşriki mesaide bulunmak bahtiyarlığma nail olmuş ve bu itilâfların tatbikından tevellüd edecek muamelelerde kendisine mühim bir rol tevcih edilmıştir. Türkiyenin millî menabiinin ve haricde olan iş münasebetlerinin inkişafına iştirak etmek hususunda bu suretle nail olduğumuz yeni fırsattan doGözünden yaralandı layı memnuniyetlerimizi söylemeğe lü Kocamustafapaşa mahallesinde Şır zum yoktur.» lıyan sokağında 53 numaralı evde otuRaporun bundan sonraki kısmmda ran Kirkor kızı Şake, pencere önünde bankanın Mısırdaki faaliyeti; Filistin, I otururken muhacirhane sakinlerinden Kızılay Hastabakıcı Hemşireler mekBuna mukabil, haricle olan ticarî mü rak ve İrandakı iktısadî vaziyet; Londra 10 yaşmdaki Kegorgun attığı taşla gö tebinin ikinci mezuniyet yılı dün kutlannasebetler, hükumeti ehemmiyetle duşün ve Paris merkezlerinin faalıyetleri ehem zünden yaralanmış, Cerrahpaşa hasta mıştır. Merasime İstiklâl marşile başlannesine kaldırılmıştır. düren mudil bir mesele teşkil etmektedir. miyetle tebarüz ettirilmiştir. mış, bunu müteakıb mek'eb muallimlerinİthalât hakkında hükumetin siyaseti, konden Fatma Eneren söz alarak demiştir tenjan usulünün terkinden sonra «benden Su doldurmak yüzünden çîki: mal alandan mal alırım» prensipini tatÜsküdarda İhsa « İnsan ıstırablarının önüne geçen kan kavgalar bik etmek, fakat ayni zamanda, serbest niye mahallesinde ve hastalığm bakımını temin eden 38 hemAnadoluhisarında Göztepede Suba dövizle mübayaat vapan memleketlere oHacıeminpaşa so şireyi, Sağlık Bakanlığmın hizmetine veşmda oturan Mevlud oğlu Halimle ayni lan ihracatı da teşvik etmektir. kağında 5 numaralı riyoruz. Mesleklerine derin bir alâka ve evde oturan seyyar sucü Tahsin oğlu hanede mukim iBu arada haricî tediyelerin müvazenesevgile bağlanan ve hayatm mü«külleriCelâl su doldurmak yüzünden birbirlesini korumak maksadile Türkiye hüku rile kavga etmişlerdir. Celâl elindeki ken 26/6/938 tari le mücadeleye atılan bu hemşireler, hemeti, banka kntiyazınm tecdidi sırasında su fıçısile Halımin başma vurarak za hinde vefat eden nüz pek genc oldukları halde vazifelerini bankaca Hazineye açılmış olan 1,250,000 vallıyı ağırca yaralamıştır. Suçlu yaka albay hesab ve mu idrak etmişlerdir.» amelât memurlu İngiliz liralık mflvakkat kredinin müdde lanmıştır. Bundan sonra, Profesör Doktor Tevğundan emekli Meh tini birkaç sene temdid etmemizi taleb etGalatada Tatarbey sokağında cami med Celâleddin hafik Sağlam kısa bir konferans vermiştir. miştir. Bu temdide tarafıtnızdan muvafa içinde oturan Ahmedle Fatihte Kadı yatta iken Üsküdar Bunu müteakıb bu sene mezun olan 38 kat edilmis ve bunun neticesi olarak mü çeşmesinde 8 numaralı evde oturan Se İkinci Noterliğinde tanzim ettirdiği vahemşirenin diplomaları tevzi edilmiştir. essesemiz banknot^an bedelinin tesviyesi lim arasında su almak yüzünden müna siyetname ile mevcud nakdinden Ha Mezun olanlar şunlardır: için muayyen olan müddet ayni miktarda kaşa çıkmış ve bunlar dövüşerek birbir va Kurumuna (2000) lira terk ve te Bedriye Ayşen, Belkıs İtükey, Cemiuzatılımştır. berru etmiştir. lerini yaralamışlardır. le Ertürk, Emine Altay, Fatma Kadın çorablarî kontrol ediliyor îktısad Vekâleti, İstanbulda ipek ve sun'i ipekten imal olunan kadın çorablarırun, nizamname hükümlerine uy a gun olarak yapılıp yapılmadığını kon a trol ettirmektedir. Vekâlet, bu kontrolu yapmak üzere sanayi müfettişlerinden Etemi şehri * mize göndermiştir. Müfettiş Etem, beraberinde Ticaret Odası sanayi şubesi memurları olduğu halde fabrikalarla mağazaları gezmekte ve kontrol yapılmaktadır. Bu arada bazı nümuneler alınarak birer zabıt tutulmuş ve İktısad Vekâletine gönderilmiştir. Kızılay Hastabakıcıhk mektebinden diploma alan hemşireler Hamiyetli bir vatandaş Fatma Altaş, Fikret Paktümer, Hacer Kınran, Hamide AHbey, Hamiyet Gökşin, Hatice Özalp, Hikmet Acar, Leman Özer, Leylâ Alöç, Lutfiye Kılıclı, Mahmure Esin, Mediha Yaşar, Mefharet Şarman, Melek Anafarta, Meliha Oğuz, Muhterem Sarıalan, Mükerrem Ecevetli, Mükerrem Giray, Münevver Ünver, Muzaffer Aydincer, Nebiye Bostancı, Nevide Fıratlı, Ruziye Özerdinç, Sabahat Dört yerinden yaraladi Şarman, Saime Çağlar, Suade Suna, ŞükTophanede Karabaş mahallesinde riye Yalturak, ZeÜha Bekret, Zeyneb Mekteb sokağında 14 numaralı evde oArıkkan, Zeyneb Tezişler. turan kahveci Cemal oğlu Cemille Karabaşta Cami sokağında oturan Musa Sokak ortasmda yaralanan oğlu Resul, bir alacak meselesinden dolayı kavga etmişler, bunlardan Resul, genc Cemili cürmü meşhud mahkemesine Fatihte, Ataturk caddesmde 20 yaşlarında bir genc başmdan ağır surette vermiştir. Bu hareketten fevkalâde yaralı olarak bulunmuş ve Cerrahpaşa muğber olan Cemil. evvelki gün sokakhastanesme kaldırılmıştır. Yapılan tah ta Resule rasgelince dayanamamış, bıçağını çekerek hasmını dört yerinden kikatta yaralı gencin, Vâhıd tarafından ağırca yaralamıştır. Etraftan yetişenler, yaralandığı anlaşılmıştır. Yaralı genc, polisi habedar etmişler, meseleye vaziifade veremıyecek bir haldedir. Vâhid yed eden zabıta, carihi bıçağile beraber de kaçtığından meselenin içyüzü henüz yakalamıştır. Yarah, Resul, imdadı sıhaydınlanamamıştır. Zabıta, Vâhidi a hî otomobilile Beyoğlu hastanesine ramaktadır, j caldırılmıştır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle