02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 Haziran 1938 CUMHURİYET Hâdiseier arasında HİTLER VtYANASINDAN RÖPORTAJLAR: 5 Ispanya umumî harbi Çekoslovakyadaki intihabat Siidet Almanları partisi kahir ekseriyet kazandı [Baştarafı 1 inct sahttede] rak yüzde 15 ilâ 35 nisbetinde vatandaş kalmaktadır ki, bu mıntakalann idarî muhtariyete kavuşması takdirinde vatandaşların hususî bir ekalliyetler statüsü ile himaye edilmeleri lâzım gelecektir. Komünistlerin hep birlikte Henlein lehinde rey vermeleri çok manidardır. Bazı kasaba ve şehirlerde komünistlerin yüzde 90 ı Henlein lehinde rey vermişlerdir. Birçok siyasî müşahidler, bunun sınaî Südet mıntakalarda bilhassa hissedilmekte bulunan ve Henleyin propagandasınm istinad etmiş olduğu en karakteristik se beb olan iktısadî buhrandan mütevellid bulunduğu mütaleasını serdetmektedir ler. Komünistlerin kütle hîlinde M. Henlein fırkasım takib etmelerinin, bu fırkada sol cenah temayülünü kuvvetlendirmesi muhtemeldir. Alman genclik teşekküllerinin nümayişi Bratislava 13 Dün akşam intiha bat neticesinin bildirilmesini müteakıb Macar ve Alman genclik teşekkülleri azasından 4000 kişi, Monsenyör Hlinkanın muhtariyetçi Slovak partisinin naşiri efkân olaı\ Slovak gazetesi idarehanesinin önünde nümayis yapmıslardır. 400 muhtariyet taraftan Slovak nü mayişçilere iltihak etmiştir. Polislerle vuku bulan bir çarpışma neticesinde 20 kişi yaralanmıştır. Nümayişçilerden 20 kisi tevkif edilmiştir. Bir namzed öldii Jehlava (Çekoslovakya) 13 Buranm başlıca namzedi sosyalist nasyo nallerden Hott, içinde bulunduğu inti hab bürosunun Henlein taraftarlan ta rafından istilâ edildiğini görünce kalb sektesinden birdenbire ölmüştür. Hott'un ölümü duyulur duyulmaz bütün Çek evlerinde matem alâmeti olarak bayraklar yarıya kadar indirilmiştir. «Çek genclikleri» sokaklarda nüma yiş yapmağa başlaymca Henleinst'ler de ortadan kaybolmuşlardır. Asayişi temin etmek üzere Jihlava'ya polis takviye kıtaları gönderilmiştir. Çekoslovakyaya hücum Berlin 13 Havas ajansı muhabi rinden: Steten'de nazi fırkasının mahallî kongresinde, Hitler de hazır olduğu halde, bir nutuk söyliyen M. Rudolf Hes, Çekoslovakya'ya şiddetle hücum etmiştir. Hatib, Alman zimamdarlarının soğukkanlılığı sayesinde halihazırda sulhun müemmen olduğunu söylemiştir. Mumaileyh, Çekoslovakyadaki ekalliyetlerin muhalefetlerini takbih ettikten sonra sözlerine şu suretle devam etmiştir: « Çek devletinin sulh ve nizamı muhafazaya ve vatandaşlarımn himaye ve emniyetini temine ehil olmadığı aşi kârdır. Çekoslovakya, Avrupanın en tehlikeli noktası haline gelmiştir. Füh rer'in sakin ve sağlam sinirleri ve sulh cuyane hissiyatı, Avrupayı bir felâketten kurtarmıştır, halbuki diğer büyük devletIer, Çekoslovakyayı itidale davet etmek için hiçbir şey yapmıyorlar.» M. Hes, bundan sonra Alman ordusunun ku\vetini methü sena etmiştir. Hatib, demiştir ki: « Hiç kimse, Almanyaya karşı yapılacak bir taarruzun alelâde bir askerî tenezzüh olacağı gibi bir düşünceye kapılmamalıdır.» Elektrik idaresi Suriyede bir hâdise Kuruluşa aid lâyiha, dün Başvekilin otomobiline dün bir bomba atıldı Meclise verildi Ankara 13 (Telefonla) Satın alınan İstanbul Elektrik Şirketi tesisatının idare ve işletilmesi için hükmî şahsiyeti haiz İstanbul elektrik işleri umum mü dürlüğü adile Nafıa Vekâletine bağlı bir idare kurulduğuna dair lâyiha, bugün Meclise verildi. Umum müdürlük, ticarî usullere göre işletilecektir. İşletmenin Belediyeye devrine kadar tesisatın ıslah ve tevsii için getirilecek her türlü malzeme, makine ve alât, kablolar gümrük resminden muaf olacaktır. Umum müdürlüğün memur ve müstahdem kadrosile bunlara verilecek maaş ve ücretlerin miktarı, Nafıa Vekilinin tasvibile tesbit olunacaktır. Umum müdürlükte istihdamlanna Nafıa Vekilince lüzum gorülerek maaşîı devlet memurlarının işletmenin İstanbul Belediyesine devri tarihine kadar bu idareden geçecek olan hizmet müddetleri yalnız terfi hakkına müessir olmak üzere maaşlı hizmet müddetlerine ilâve olunacaktır. Lâyihadaki muvakkat maddeye göre, İstanbul Elektrik şirketinin satın alınmasından evvelki zamanlar esnasmda mukavele ve şartnamesine uygun olmıyan bazı muamelelerini hükumete ihbar etmiş ve bu ihbarları sabit görülmüş olanlara İcra Vekilleri heyeti kararile umum müdürlük hasılatmdan tesviye olunmak üzere ikramiye verilecektir. Londra 13 (Hususî) Beyrut lima nının resmi küşadına riyaset etmek üzere Şamdan Beyruta gitmekte olan Suriye Başvekili Cemil Mardamın otomobiline bir bomba atılmıştır. İnsanca zayiat olmadığı ve bombayı atan meçhul adamm kaçmağa muvaffak olduğu haber verilmektedir. spanya ihtilâli, bir ay sonra üç yaşına basacak. İki senedenberi İspanyanın bu ihtilâlde bir milyon iki yiiz bin kişi kaybettiği söyleniyor. Modern çağ Avrupası ve belki bütün dünya bu kadar uzun ve bu kadar telef edici bir dahilî harbe şahid olmadı. Her ne tarafından bakılsa, bize korkunc ve iğrenc bir harikulâdelikle görünen bu dramı, büyük milletler, bir horoz dövüştürücüsünün veya bir maç hakeminin kaşarlanmış tek niksyen gözile, telâşsız ve nefretsiz seyrediyorlar. Kelime kambiyosunda kıymetleri yükseltilmeğe çalışılan «sulh ve insanlık» hesabına bir tek çığlık yükselmiyor. İspanyol dramı karşısında bugünkü dünya politikasının hali şudur: Ya kanşmamak; yahud da, gizli gizli kanşmak lâzım geldiği zaman da İspanya işini büsbütün karıştırmak! Bu milletlerin «sulh ve insanlık» hesabına harbden nefretleri yalandır. Hiçbir vâkıa, bugün onlann İspanyol felâketi karşısındaki duruşlan kadar, iddia ettikleri sulh politikasma sadık olmadıklarını gösteremez. Yalan söylüyorlar. Mücerred sulh ve mücerred insanlık hesabına gayret sarfeden bir tek diplomasi hareketi yoktur. Bilâkis, İspanya harbinde iki tarafa da yardım edenler, gönüllü, silâh ve cepane yolluyorlar; yardım etmiyenlerse harb maddeleri satıyorlar. Büyük devletler olmasaydı İspanya ihtilâli çoktan bitmişti. Her dahilî harb gibi daha kısa bir zamanda neticesine varmış olacaktı. Fakat bugünkü İspanya felâketi, yalnız coğrafya bakımından «dahilî» dir ve bu harbin yalnız toprağı İspanyoldur. Yoksa, artık çocuklar da öğrendi ki orada yalnız İspanyollar değil, bütün Avrupa boğuşuyor: Büyük devletler Avrupası. Buna «İspanya umumî harbi» diyebilirsiniz. Senelerce daha sürecek olursa, belki bu harbde bir tek İspanyol kalmıyacak ve diğer milletlerin gönüllü ordulan gene Madridin etrafında, gene Teruel boyunda veya Salamanka önünde karşılaşacaklardır. O zaman daha iyi anlıyacağız ki ortada bir îspanya değil, bir Avrupa, hatta bütün şümulile bir cihan davası vardır. n D Et lcamyonları ve bir kitabcı Yazan: NADÎR NAD1 Sabahleyin, mızıka nağmelerine karışan bir alkış şakırtısı ve «bravo! He'd!» seslerile uyandım. Yeni üniformalarını giyen Viyana polisleri halkın tezahüratı arasında tabur halinde caddeden geçiyorlardı. Artık bugünden itibaren onlaı da Alman polisi gibi başlannda miğferii kasket, sırtlarında boz renkli caketle dolasacaklar. Viyananın dış manzarası, Viyanalıların şekıl ve kıyafet tarafları günden güne değişiyor. Üç ay evvel iki adımda bir rasladığımız kırmızı pantalonlu, bol nisanlı, operet artıstını andıran salon zabitlerinden eser yok. Berlin hükumeti, bütçenin müsaade ettiği en süratli tempo ile çalısarak Avusturyanm kalıbını kıyafetini Reich'a uydurmağa gayret ediyor. Henüz üniformalarını alamryan memurlar şimdilık kasketlerinde kartal ve gamalı haç işaretinden ibaret olan Alman armasını tasımakla ıktıfa ediyorlar. Maamafih iki üc ay içinde yarım milyondan fazla elbise hazırlanarak bu iş bitirilmiş olacakmıs. Kitabcıya gitmek üzere otelden çıktığım zaman arka arkaya sıralanmış bir alay kamyon, resmigeçid yapar gibi ağır ağır ilerliyordu. Ve şiddetli motör gürültüleri arasında ortalığa benzin yerine, buram buram tüten agır bir et kokusu yayılıyordu. Bunlar, şehrin fakir mahallelerine yemek dağıtan nasyonal sosyalist teşekkülleri. Almanlar geldiğindenberi Viyanada hergün yüz bin kişiye sıcak et temin edilebiliyormuş. Vaktile apaşların ve komünistlerin yatağı olan, sokaklarında sık sık adam boğazlanan mahalleler şimdi birer kuş yuvası kadar sakin ve sevimli olmuşlar. Kamyon kafilesi, et kokulu dumanlar saçarak yavaş yavaş uzaklaşırken, içinde büyük bir hakikat taşıyan şu sözlerin sanki yazısız reklâmını yapıyor: Bütün siyasî ideallerin hedefi kalabahğın karmm doyurmaktır. O cild cild nazarlijeler, o ate$li nutuklar hep şu iğrenç mide namına söyleniyor. Hürriyet biraz da, aç mideler'm avunmak için hazma çahşhkları sihirli fakat gıdasız bir meııvadır. Yaşamak istiyen bir rejim kitablardan önce haqata güvenmezse muvaffak olamaz. *** Kitabcı, eskidenberi tanıdığım, elli yaşlarında bir adamdır. Kumral saçlarile, hafif şişman göbeği ve her zaman gülümsiyen çehresile halis Viyanalı tipini temsil eder. Kendisini herkes muhafazakâr olarak bilirdi. Schuschnigg taraftan idi. Memleketin Almanya ile birleşmesini kat'iyyen istemiyordu. Dükkânında, kitablardan maada eski saltanat Avusturyasına dair kartpostallar da bulunurdu. Franz foseph, Imparatoriçe Elisabeth, Prens Rudolph, Arşidük Otto isimlerini tasıyan portreler, kitab raflarına varıncıya kadar dükkânm her tarafını süslerdi. Bu sefer yanına girdiğim zaman manzaravı değismiş buldum. Ortada eski zamanı hatırlatan hiçbir nişane yoktu. Üstelık ahbabım yakasma bir de gamalı haç işareti takmıstı. Fakat benzi sararmıştı ve çok neşesizdi. Her zaman gülümsiyen, etli ve sevimli çehresi acınacak bir hal almıstı. Beni görünce, zoraki olduğu belli olan bir tebessümle elimi sıktı. Ne zamandanberi Viyanada bulunduğumu merak eder göründü. Teessürünün sebebini sordum; bitkin bir sesle mırıldandı: Nasıl müteessir olmam Herr Nadi? Senelerdir içimde yaşıyan bütün bir ümid dünyası yıkıldı gitti. Bundan sonra Avusturya ebediyen ölmüştür artık. Fena mı, işte Almanya ile birleştiniz. Yarı müstakıl bir müstemleke gibi yaşamanın zilletinden kurtuluyorsunuz. Bir daha kimseden borc para dilenmiyeceksiniz. Kimse size emir ve kumanda Günün birinde Kaiser gelecekti. Her pazar kilisede Allaha bunu yalvarıyordum. Ben bütün kalbimle katoliğim; ırkımdan evvel Allaha bağlıyım. Benim icin, Avusturyayı Almanyadan ayıran en edemiyecek. Altı buçuk değil yetmiş milyonluk koskoca bir devlet oldunuz. Bımda teessüre düşecek ne var? Ah, keşke yüz sene daha yarımüstemeleke halinde yaşasaydık da başımıza bu felâket gelmeseydi. Hiç olmazsa içimizde bir ümid ısığı kalmış olurdu. «Günün birinde eski satvetimizi kazanacağız! Evet, evet herhalde kazanacağız!» derdik ve o ümidle ıstırabımızı avuturduk. Halbuki şimdi.. Herşey bitti ve Avusturya yoktur artık.. Onunla beraber benim ruhum ve hulyalarım da öldü Herr Nadi, ruhum ve hulyalarım da.. kuvvetli nokta din meselesidir. Almanlar protestan, fakat nasyonal sosyalistler protestan bile değiller. Onlar dini ihmal değil inkâr etmek istiyorlar. Şimdi burada da çalışacaklar; Avusturyamızın ruhunu değiştirecekler. Hatta değiştirecekler ne kelime? Değiştirdiler bile. Bacak kadar çocuklar bizimle alay ediyorlar. Kızım, naziliğe geçtiğindenberi seneler var, kiliseye ayak atmaz oldu. Avusturya ölmüştür Herr Nadi, benim Avusturyam ebediyen ölmüştür. Kitabcı ahbabımın teessürü, hemen hemen bana da sirayet edecek kadar marazî bir hassasiyet halini alıyordu. Ayrılmak üzere elini sıkarken, son zamanlarda kalbinden rahatsızlandığını söyledi. Bir daha belki hiç görüşemiyeceğiz. Diyor, elimi bırakmak istemiyordu. Cebinden, iki şilinlik, madenî bir Avusturya sikkesi çıkardı. Bunlar artık tedavülden kaldırılıyorlar, dedi. Benden bir hatıra olarak saklamanızı rica edebilir miyim? Bakınız üzerinde MozarCm kabartma efijisi de var. *** İHEM NALINA MIHINA İmlâda içtihad 1 PEYAMt SAFA Encümenlerde görüşülen, Meclise verilen lâyihalar Ankara 13 (Telefonla) Şimdiy<" kadar İktısad Vekâletine bağlı olan İstanbul Yüksek İktısad ve Ticaret mekte binin Maarif Vekâletine raptına dair kanun lâyihası bugün Meclise geldi. Lâyiha İktısad Encümenine havale olundu. Maarif ve Bütçe Encümenlerinde göruşüldükten sonra Meclis heyeti umumiyesine sevkolunacaktır. •jfa/î polis teskilâtı Emniyet Umum Müdürlüğünde kalpazanlık ve sair vak'aları takib edecek malî polis teskilâtı kurulacaktır. Bunun icin mütehassıs ve eksperler getirilmiş tir. Emniyet teskilâtı kanununun bazı maddelerini tadil eden lâyiha, Dahiliye ve Bütçe encümenlerinden geçtiğinden Meclisin bu çarşamba günkü toplantısında konuşulacaktır. Bu lâyiha ile zabıta teskilâtı umumî ve hususî olmak üzere iki kısma ayrılmaktadır. Umumî zabıta, silâhlı kuvvet olan polis ve jandarmadır. Damgalanacak altın ve plâtin eşya Dokuz devlet Almanyayı protesto ediyor Londra 13 (Hususî) îngiltere ile Fransa, diğer altı devletle beraber Avusturyamn akdettiği istikrazlann taksitlerini ödemekten imtina eden Al manyayı şiddetle protesto etmişlerdir. Malum olduğu cihetle dokuz devlet Avusturyanm akdeylediği istikraza kefalet etmişlerdi. İtalya müstesna olmak üzere mütebaki sekiz kefil devlet Almanyayı müştereken protesto etmiş lerdir. Afyon komisyonunda münakaşalar Cenevre 13 Japon ve Çin mümessilleri bu sabah afyon ticaretini kontrola memur komisyondan şiddetle isrti zahlarda bulunmuştur. Çin mümessili Hoo, Japon işgali altmda Mançtıko'nun afyon dağıtan geniş bir merkez haline geldiğini söyliyerek Japonya'yı Çin halkını zehirlemekle itham etmiştir. Japon mümessili Avusturyalı Yahudiler hak yondan Uzakşarkta Aman ise komis Altın, plâtin ve gümüşten yapılan her yapılan afyon ti nevi eşyaya damga vurulacaktır. Buna kında yeni bir karar careti vaziyetinin tetkik edilmesini is dair Meclise verilen kanun lâyihasının Viyana 13 (Hususî) Bugün neşre temiştir. Maliye encümeni tarafından tetkikine dilen yeni bir emirname mucibince. Dört siyahgömlekli taburu baslandı. Bu madenlere aid ayarlan da Avusturya Yahudileri bir daha mem tesbit eden ve damgalanması şekilleri haknun tahlifi lekete dönmemek şartile ve hususî mükında hükümler koyan lâyiha Bütçe ensaade almak suretile ecnebi memleketRoma 13 Mussolini tahlifleri yacümeninde de görüşülecektir. lere gidebileceklerdir. pılan siyah gömleklilerin dört taburuna Noter kanun lâyihası Hamidiye Iskenderiyede hitaben demiştir ki: Noter kanun lâyihası Meclis ruzna « Taburlar, size îoruyorum. Bir İskenderiye 13 Anadolu ajansınm mesine almdı. Adliye encümeni hüku hususî muhabiri bildiriyor: harb takdirinde sizin için imkânsız bir metin teklifinde 97 maddelik olan lâyi Hamidiye mekteb gemisi dün dörtte şey var mıdır?» hayı 91 maddeye indirdi. Her asliye İskenderiyeye vâsıl olmustur. Hamidiye Taburların «hayır» cevabı üzerine mahkemesi nezdinde bulunan kaza çevrelimana girerken topla selâmlanmış ve sa Mussolini şunları söylemiştir: sinde bir veya birkaç nofer bulunacaktır. hil bataryaları tarafından bu selâm iade « Bir gün sualime verdiğiniz bu ce İlim ve gaye müesseseleri reisi ve azalıkolunmuştur. vabı size hatırlatacağım.» lan ve sınıf mercilerinin vereceği vaziLiman methalinde halk motörlerle îngiltere Avusturalya fe, müstesna olmak üzere maaş, ücret Hamidiyeyi karşılıyarak güvertede topveya aidat mukabüinde görülen hiç bir tayyare seferleri lanan kahramanlanmızla şanlı bayrağı Londra 13 Hava Nazırı, deniz tay vazife noterlikle birleşemiyecektir. No mızı alkıslamış ve «Yaşasm Atatürk» varelerile îngiltere Avustralya mun terler borsa oyunu ve ticaret işlerile uğrad've bağırmıştır. tazam seferlerine 2 temmuzda başlana şamıyacaktır. Avukatlık yapamıyacak Türk îran hudud komisyonu cağını bildirmiştir. lar ve başkalarına kefalet edemiyeceklertoplanıyor Amerikada buğday ekilecek dir. Lâyihanm kanunlaştığı takdirde 1 Ankara. 13 (Telefonla) MuhteVaşington 13 Ayan meclisi 1939 eylulden itibaren mevkii mer'iyete gir lif hudud işleri üzerinde görüşmelerde da buğday ekilecek sahayı asgarî 22 mil mesi teklif edilmektedir. bulunmak üzere muayyen zamanlarda von hektar olarak tesbit eden bir kanun tzmir turistik yolları toplanan Türk îran hudud komisyonu lâyihasını kabul etmis ve bu lâyihayı İzmir turistik yollarınn inşası hakkınyakında tekrar içtima edecektir. Bu se Meb'usan meclisine göndermistir. Meb'u daki kanun lâyıhasile kanunu medeninın ferki toplantı, Trab/onda olacaktır. İran san meclısı bu asgariyi 28 milvon olarak evlenme yasına aid hükmünü değiştiren murahhasları hududda merasimle karşıla kararlastıran diğer bir kanun lâyihasını lâyiha da Meclisin çarşamba günkü içtinacaktır. müazkere etmektedir. maında görüşülecektir. İster hırîstiyan, ister müslüman, ister budist olsun hakikî dindarlarda, onları birbirlerine yaklaştıran (nasıl diyeyim) müşterek bir hava var. Şu ihtiyar Viyanalınm karşımda, samimî olarak içini açması bana on dokuz sene evvel Beylerbeyinde ölen büyük babamın annesini hatırlattı. O da, biz çocuklara hediye getirdiği zaman, ruhumuzu ferahlatmak istiyen bir arzu ile çırpınırdı. Haminnemin, bahçesinden toplayıp getirdiği bir gül demeti beni, en özlediğim oyuncaklardan daha çok sevindirirdi. Her zaman elde edebileceğim şeyler olduğu halde, onun getirdiğj hediyelerde anlaşılamıyacak bir sihir, bir füsun bulunurdu. Üzerinde Mozart'm efijisi bulunan sikkeyi Viyanalı kitabcıdan alırken hayal meyal de olsa o günlerin heyecanmı duvdum ve haminnemi hatırladım. Bövle in=anlardan dünyada kaç tanc vardır? 5\ üyük edib ve romancı Halid Zi$) ya Uşaklıgil üstadımız, «Mai ve Siyah» admı verdiği güzel romanını sadeleştirmiş ve kitabcı İbrahim Hilmi Çığıraçan bizim gencliğimizde defalarca ckuduğumuz bu romanı basıp Arab harflerini tanımıyan gene nesillere hediye etmiştir. Gerek büyük üstada, gerekse tâbii İbrahim Hilmiye teşekkür ettikten sonra, güzide edibimizin imlâ hakkındaki bir düşüncelerinden müsaadelerile biraz bahsetmek istiyoruz. Muhterem Uşaklıgil, «Mai ve Siyah» ın üslubunu sadeleştırırken imlâsuıda da bazı değişiklikler yapmıştır. Bu değişikhk hakkında da romana yazdıkları «Birkaç söz» de şöyle diyorlar: «Imlâ için de birkaç söz ilâve edecc* ğim: Cörülecek ki imlâda kendimce muvafık bulduğum değişiklikler var. İçtihad kapısı kapanmamış olduğundan ben gcrüşüme ve sbyleyişime göre yazdım, netekim bir taşra çocuğu da kendi telâffuzuna göre bir imlâ kuüanmaktadır ve kullanacakiır. Hiç kimseye «beni taklid ve bu tarzı tâkib ediniz!» diyecek salâhiyete malik olmak iddîasında değilim, ancak kerdi nefsime ta'alluk eden salâhiyetle kanaat ediyorum.» Yukarıki satırlarda üstadın imlâsını aynen muhafaza ettim. Görülüyor ki muhterem edib Arab imlâsındaki «ayın» harfıni, (') ışaretıle ifade etmek istiyerek ta'kib, iddi'a, kana'at, ta'alluk şeklinde yazmış. Bu şekil, kabul edilen imlâ şekline muhaliftir. Son zamanlarda eski «ayın» harfini «ğ» ile ifade etmek istiyenler de var; «tabiat» yerine «tabiğat» yazıyorlar. Bu da, imlâ lugatinde kabul edilmiş olan şekle uygun değildir. «Tabiğat» mı, yoksa üstad Halid Ziya Uşaklıgil gibi «tabi'at» mı yazmanın daha doğru olduğunu münakaşa edecek değilim. Yalnız üstadm ileri sürdüğü «imlâda içtihad kapısı kapanmamış olduğundan herkesin görüşüne ve söyleyişine göre yazması» prensipinin doğru olmadığını, müsaadelerile, arzeieceğim. Çünkü o zaman imlâda öyle bir anarşi olur ki artık imlâ işi imlâya gelmez bir şekil alır. Hele taşra çocuğunun «kendi telâffuzuna göre bir imlâ kullanması; na» müsaade etmek, imlâyı büsbütün yok! etmek demektir. Memleketin muhtelif yerlerinde büyük telâffuz farkları vardır.] O vakit «geliyorum» u «geliyom», «gelij yem», bir de Ermeni şivesile «gelorum»;' gibi türlü türlü yazabileceğiz, demektir. Her dilde şive ve telâffuz farkları vardır amma o dilin kabul edilmiş ve resmileşmiş, bir imlâsı vardır ki ondan dışarı çıkılmaz. Sonra, imlâda içtihad kapısım açık bırakırsak, muhterem üstad gibi yüksek bir kudrete sahib olmıyanlar da, akıllarına geleni yapacaklarmdan, nihayet, yazdığı mektubu okumak için, herkesin beraber gelmesi icab edecektir. Zaten aralık duran bu kapıyı ardına kadar açmak değil, sımsıkı kapamak ve imlâ anarşisinin önüne geçmek lâzımdır. istanbul imarı: Turistik bakımdan [Başmakaleden devam'i şehri istilâ eden harablıkları ortadan k;\ldırırken tarihî kıymetleri bunlardan zerreyi kaybehniyerek meydana çıkaracaktır. 2 : Pendikten Şileye, Çekmecelerden Terkos taraflanna kadar Adaları ve Boğazı ihtiva eden en geniş istanbul sahasında turistik bakımdan yapılacak esaslı yenilikler. 3: İzmitten Geyve boğazına ve İznik taraflanna kollar salarak Yalovadan dolaşıp Bursayı ve Keşişi İstanbulun ayağına getirecek yollar. 4 : İstanbul Edirne ve İstanbul Ankara yolu (bu yollar Londrayı karadan otomobille Kahireye, Bağdada ve Hindistana götürür.) 5: Bursa üzerinden İstanbulu îzmire bağlıyacak yol. Bu yollar otostrat olacaktır. İstanbul imarını ikmal etmek üzere bu ikinci plân da şimdiden tanzim olunarak tatbik olunmağa başlarsa yukarıda söylediğimiz büyük neticeyi beşinci, altmcı yıldan itibaren almağa başlamış olabiliriz. Zannediyoruz ki mevzu bütün miîleti büyük alâka ile çekecek kıymet ve ehemmiyettedir. Neye mai olacak olursa olsun bu iş, behemehal yapılmalıdır kanaatimiz çok kat'idir. NADtR NADt îspanya dahilî harbi [Baştaraft 1 incl sahtfede] rerek zapta muvaffak olmuşlardır. Ak deniz sahilinde bilhassa hükumetçüerin bu cephede umumî karargâh ittihaz et tikleri Vıllafames kasabasının zaptı çok zor olmuş ve Frankistler yalnız burada iki yüz kadar tahmin olunan ölü bırakmışlardır. Hükumette bulunan Oropeza, Püebla, Tormezo kasabaları da düş müstür. Franko kuvvetleri La Viyuda nehrini geçerek ileri harekete devam ıçın hazırlıklara başlamışlardır. Ademi Müdahale Komitesi Londra 13 İngiliz diplomasi me hafili, tâli ademi müdahale komitesinin en erken önümüzdeki hafta sonundan evvel toplanmasına ihtimal vermemektedirler. Lord Plimut'un mevcud tezleri telif etmek hususunda bellibash alâkadar olan devletler mümessillerile görüşmüş oldu ğu ilâve olunmaktadır. Fransanın temasları Paris 13 Hariciye Nazırı Bone, Fransanın Barselon sefiri Labon'la Sovyetler Birliğinin Paris maslahatgüzarı Hirfeld'i kabul etmiştir. Zaferin İtalyadahi akisleri Roma 13 İtalyan matbuatı Kastellon'un Franko'cular tarafından işgaline büyük bir ehemmiyet vermekte ve bu muvaffakiyetin nihaî zafere yol açacağı mütaleasında bulunmaktadır. Alikante gene bombardıman edildi Ahkante 13 Bu sabah saat 10 ile 12 arasında Majork'dan gelen dört deniz tayyaresi üç defa şehri bombardıman etmek teşebbüsünde bulunmuşsa da her üçü de cumhuriyetçi avcı tayyareleri tarafından kaçmağa mecbur edilmişlerdir. Fakat dördüncü defa yaptıkları taar ruzda şehir üzerine bombalarını atmağa muvaffak olmuşlardır. İnsanca zayiat yoktur. Sagonte'nin bombardımanı Valensiya 13 Bugün Franko tayyareleri Sagonte şehrini ve limanını bombardıman etmişlerdir. Şehre ve limana 200 kadar bomba düşmüştür. Hasar az ise de bir çok yaralı vardır. Biraz sonra iki tayyare filosu tekrar Sagonte şehrini ve Kastellon yolunu ve müteakıben de Kastellon şehrinin merkezini mitralyöz ateşine tutmuştur. 30 kadar bomba Valles köyü civarına düşmüşse de hasar ve zayiat vapmamıştır. YUNUS NADİ İZMİR ENTERNASYONAL FUARI En ucuz alışveriş, bol eğlence ve birçok yenüiklerin doğduğu yerdir. Mutlaka iştirak ve ziyaret ediniz. Milyonlarca müşteri, mallarınızı bekliyor. ^ ^ ^ ^ ^ • • ^ ^ 1 ^ 20 ağustos • 20 eylul 1938 ^m^tm^Km^tmm^ A
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle