28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CITVIHURİYET 22 Nisan 1938 Şehir ve Memleket Haberlerlj Siyasî icmal Tarihi roman: Yazan: M. TURHAN TAN Metruk hamamlar tamir Hüseyin, Seherin kendisini unutmak istediğine edilerek fakir halka bir türlü inanmıyordu. Fakat bu bir vâkıaydı... tahsis olunacak Şerife, çengilerin ve köçeklerin ha mam halkını kendi halkaları ctrafına topladıkları bir dakikadan istifade ede rek onun yanına sokulup da: «Sana diyeceklerim var!» diye fısıldaymca o korku beyaz bir titreyis halini aldı ve güzel gelinin gümüş tenini tepeden tırnağa kadar sardı. Çünkü sabahleyin yapılan anlaşmaya Hüseynin nza göstermediğini duyacağına zahib olmuştu. Böyle bir haber, eski ortaklaşa aşkın ve o hırsızlama zevklerin tazelenmesini istemek de mek olacaktı. Halbuki o, candan Nakildye bağlanmıştı. Maddî ve manevî her nimeti ondan bekliyerek ve ondan bularak yaşamak azmindeydi. Bu sebeble çok üzüldü, çok korktu ve çok da titredi. Serife ise sade gülüyordu v« güle güle fısıldıyordu: Hüseyin senin onu boşladığına, üçten dokuza kadar boşadığma inanmıyor. Bunu ken<üsine senin söylemekliğini istiyor. Seh«r sarara sarara mınldandı: Nasıl olur bacı?.. Ben onu artık göremem ki. Kolayı var. Buradan çıkınca tahtîrevana binecek değil misin?.. Kapıda gerilecek perdenin bir ucunu ben Hüseyne tuttururum, kendim de seninle bile bulunurum. İşte o sırada sana «Hüseyin Ağa da burada» derim. Sen de ona işittiM işittire: «Dünya ve ahret kardeşim ol8un. Kendi de beni öyle bilsin» dersin. Bunu dersem yakamı onun elin clen kurtarmış olur muyum? Elbet kurtarırsın. Babayiğit geçinen bir erkişi böyle bir söz duyar da kendinin artık sevilmediğini anlamaz mı? Hamamın külhanını bütün korlarile, alevlerile içine sinmiş gören Seher gene o hamamın bütün soğuk hava musluklan yüreğine açılmış gibi bir serinlik duydu, Deli Şerifeye heyecanlar içinde teşek kürler sundu. O da gelini yalnız bırakıp seyirciler arasına kanştı, türlü türlü o yunlar yaptı, herkesi güldürdü ve hamam âleminin adeta eğlence mihveri oldu. Lâkin maksadını unutmadı. Akşama doğru gelin giydirilirken elbiselerini hemen yakalayıp sırtına geçirdi, herkesten önce dışarı fırladı, Hüseyni bulup meseleyi anlattı: Kadıncağız, dedi, haramdan el çekiyor, temiz yaşamak istiyor. Sen de artık kepazeliği bırak, onu yüreğinden çıkar, rahat otur! Delikanlı hâlâ inanmıyordu, Seherin kendisini unutmak istediğine bir türlü akıl erdiremiyordu. Fakat gelini tahtıre vana bindirmek için kapı ile o salınca ğımsı araba arasına iki taraflı şal bir duvar kurulup da şalların bir ucu kendi eline verilmesi ve bu ipek duvar arasında ılık bir koku hissettire ettire geçen gelinin Şerife tarafından yavaş sesle yapılan ihtara uyup mahud sözleri söylemesi üzerine gafletten sıyrıldı, aşk deniİen şeyin bir kadın kalbinde nihayet bir misafir hayatı yaşıyabileceğini anladı, gözlerine dolan nemi yüreğine iade ederek atına sıçradı, alayla ilgisi yokmuş gibi hayvanmı dörtnal koşturdu, Nakilcinin evine geldi. Bir köşeye kapanmak, aylardanberi çeşid çeşid zilletlere katlanarak, hatta Nakilci ile ortak olmağa tahammül ederek yaşattığı bir aşkın ölümüne doya doya ağlamak istiyordu. Lâkin bu mahrem tesliyeti de bulamadı, korkunc zorba tarafından dem tablası başına çağınldı, yüreği kanaya kanaya kına gecesinin bütün eğlencelerinde hazır bulundu. S.erife, mes'ud bir şetaretle o meclise neşe veriyor ve her fırsat düştükçe gamlı gözdesinin kulağına şu kelimeleri fısıldıyordu: Sev seni seveni hâk ile yeksan ise de Sevme seni sevmiyeni Mısıra sultan ise de!.. Nakilci de srk sık ona bağlılıgını hissettirmekten geri kalmıyordu. İstanbulun en güzel bir kadınını gene İstanbulun en muhteşem bir düğiinünden sonra kendi hayatma mezcettiğinden dolayı enikonu gurur duyan zorba, Gülhaneli Hüseyne karşı beslediği plâtonik sevgiyi de, olanca azametile, muhafaza edegeldiği için hemen her kadeh başında. elini yüreğine koyuyordu. Oğul, diyordu, ben kande olursam olayım sen bundasın. Cihan bir yana, sen bir yana. Bunu bil de iç, aşkıma iç, afiyetime iç!.. Paça günü, yani Nakilcinin yarı Is tanbulu ayağa kaldırarak gerdeğe girdiği pecenin ertesine tesadüf eden cuma günü «aray için de, Nakilci için de uğursuz oldu. Çünkü o gün tanyeri ağanrken Cebeciler kazan kaldırmıslardı, padisahın sa<dık adamlarından biri olan ağalan Aliyi istemediklerini ve onun azline gidilmediği takdirde saraya hücum edeceklerini bir ültimatomla Babıaliye bildirmiş lerdi. Yeniçeri ocağına karşı ya hep, ya hiç diyerek ö'ldürücü bir darbe indirmeği artık kararlaştırmış olan Hünkârm güvendiği kuvvetlerin başmda bu Cebeci ocağı vardı. Çünkü oraya candan sev diği ve kendini de candan sevdiğine inandığı bir adamı kumandan yapmıştı. Bu kumandan gerçekten ustaca davranarak ve saman altından su yürüterek birçok zabitleri Yeniçeriliğin tefessüh etmiş bir kuvvet olduğuna ve memleketin bu kıy metsiz kuvvet yüzünden hızla uçuruma doğru yuvarlandığına inandırmış bulu nuyordu. Bu, Hünkâr için çok ümid verici ve çok hayırlı bir başlangıcdı. Biraz sonra bütün Cebecilerin ayni kanaate iştirak ettirilmesi muhtemel olup o takdirde de Yeniçerilerle yapılması düşünülen çar pışmada kuvvetli bir îstinad noktası elde edilmiş olacaktı. Uğursuz bir cuma gününün sabahmda onlarm ağaları aleyhine kazan kaldırmaları Hünkâr için umulmaz bir darbe oluverdi ve o, hâdiseyi haber alır almaz elemlı bir telâşa kapılarak Sadrıazam Galib Paşayı yanına çağırmışh. Galib Paşa kuvvetli kalem ve kuvvetli bilgi sahibi bir vezirdi. Elçilikle garb memleketlerinde dolaşmış, dünyanın nasıl döndüğünü gözile görüp anlamış münevver bir şahsiyetti. Namus bakımından da yüksek bir seviyedeydi. Yıllardanberi sürüp giden Mora fetretine yabancı devIetlerin ve hele Rusyanın henüz burun sokmamalarında bu vezirin büyük tesiri vardı. Çünkü siyaset inceliklerini kavramıştı, sağını solunu idare edebiliyordu. Vilâyet Hıfzıssıhha meclisi, dün Vilâyette Vali muavini Hüdainin reisliğinde toplanmıştır. Bu toplantıda şehrin sıhhî vaziyeti tetkik edilmiş, alelumum hastalıklarda geçen seneye nazaran üçte bir nisbetinde noksanlık görülmüştür. Yalnız bazı mmtakalarda fazla difteri vukuatı müsahede edilmiştir. Sıhhat müdürü, bit mücadelesi hak kında izahat vermiş, halkın ucuz ve hatta meccanen yıkanabilmesi için fakir hamamlarımn açılması ve hamamlara ucuz su verilmesi için temenniyatta bulunulması kararlaştırılmıştır. Diğer taraftan Balat, Kasımpaşa ve diğer semtlerde bulunan büyük ve metruk hamamlarm tamirile bunlarm fakir halka tahsisine karar verilmiştir. Gayrisıhhî vazivetinden dolayı Fin « cancılardaki Valide hanmm bazı oda • larının Hıfzıssıhha meclisi kararile tahliyesine karar verilmişti. Mevsim dola ısile yapılamıyan bu tahliye ameliyesi. bugünlerde icra edilecektir. Seher gelin hamammda Hıfzıssıhha meclisinin yeni kararları Göz gore müteaddid defalar işlenen bir matbuat cürmü Dünkü Tan gazetesi, kendi muharrirlerinden Sabiha Zekeriyyanm gazetemiz aleyhindeki davasının neticelendiğini ve Neşriyat Müdürümüzün mahkum olduğunu birinci sahifesine, sanki çok mühim bir habermiş gibi, birinci sahifesine oturtmuş.. Bir hüküm, temyizden geçip alelusul kat'iyet kesbetmedikçe mahkumiyetten bahsetmek abes olmakla beıaber, Tanın bu yazısında iki mühim cezaî nokta vardır: Birincisi, mahkeme kararınm kasden eksik neşredilmiş olmasıdır. Mahkeme karannda Neşriyat Müdüriimüze verilen cezanın kabüi temyiz olduğu ve tecil edildiği de sarahaten zıkredildiği halde, Tan, mahk'eme kararınm bu kısmmı o çerçeveli yazısına kasden koymamışür. Baylann maksadı da, halktan gördüğü yüksek teveccüh ve rağbeti bir türlü çekemedikleri ve kıskanclıklanndan ne yapacaklarını bilemedikleri gazetemizi, efkârı umumiyeye karşı kat'î bir mahkumiyete uğramış göstermekten ibarettir. Tan, bu hareketile mahkeme kararını tağyir ve tahrif gibi maddî ve manevî bir cürüm işlerken ikinci bir kanunî cürüm daha yapmış, Matbuat kanununun 42 nci maddesi ahkâmına karşı sarih bir tecavüzde bulunmuştur. Bu dava açıldı açılalı, Sabiha Zekeriyya ve Tan gazetesi tarafından Matbuat kanununun mükerreren çiğnenen 42 nci maddesi aynen şudur: «Bir gazete veya mecmuanın mes'ulleri aleyhine dava açıldığı zaman Cumhuriyet Müddeiumumisi veya şahsî davacı tarafından davanın açıldığı, gazete ve mecmuanın idarehanesine tebliğ ettirilir. Bu tebliğden sonra hükmün kat'ileşmesine kadar © gazete ve mecmualar, yalnız takibat hakkında tek ve basit bir iş'ardan başka hiçbir sebeb ve bahane ile birşey yazamaz ve müşteki de birşey yazdıramaz. Bu madde hilâfma hareket edenler, 100 liradan 1000 liraya kadar agtf para cezasile cezalandmlır, Tekerrürü halinde bu para ceZasının azamî haddinden başka altı aya kadar hapis cezası verilir.» Sabiha Zekeriyya, Tan gazetesi sahiblerinden M. Zekeriyyanm karısıdır ve bu gazetenin hergün yazı yazan muharrirlerindendir. Bu muharrirle gazetenin ayn gaynsı yoktur. Ve Sabiha Zekeriyya 42 nci Koyun az geliyor, fakat kuzu boldur Temmuza doğru fiatların biraz daha tenezzülü mümkün crörülüyor Filî müdahalelerle et fiatlarım tut mağa karar veren İstanbul Belediyesi. bu işin tatbikatma ehemmiyetle devam etmektedir. îzmir havalisindeki yağ murlar yüzünden koyunlar kâfi derecede beslenememiş ve müvaredat, ehemmivetli surette azalmıştır. Belediye, bu vaziyeti önlemek ve piyasayı genişletmek için, uzak mıntakalardan havvan celbetmektedir. Dün Mezbahada kesim günü olmadığı halde, satış vaziyetini tanzim maksadıle Belediyenin ha>van stokundan (500) koyun kesilmiştir. Kesilen koyunlar karaman çinsidir. Beledive, şimdilik kuzu piyasasma.. müdahale lüzumunu hissetmemektedir. Bugün ve yann da. Belediye hesabma Mezbahada havvan kesilmesine devam edilecektîr." ' ' Elde satış fiatlarına tesir edecek kadar kesim hayvanı vardır. Bir yandan da havvan celbine teşebbüs olunmak tadır. Önümüzdeki temmuz ayına doğru, fiatlar tedricen düsecek, etin kilosu C25) kuruşa kadar inebilecektir. Beşler misakı H ngiliz İtalyan anlaşması üzerine [| şimdi, Londrada, İngiliz ve Fransız Başvekilleri arasında mühim müzakereler başlıyacaktır. 28 nisanda İngiltae ile Fransa devlet adamları arasında örüsülecek meselelerin başmda Avrupanın beş büyük ve mühim devleti arasında bu kıt'anm umum işlerine bakmak üzere bir misak akdi vardır. Avrupa meselelerinin münhasıran garbli dört büyük devlet, yani İngiltere, Almanya, Fransa ve İtalya arasında ka rarlaştırılması fikrini ilk ortaya atan İtalva olmuştu. Hatta bu maksadla Romada 935 senesi temmuzunda bir misak sureti dört büyük devlet mümessilleri tarafından razalanmıştı. Bu muahedeye Lehistan, kendisi Avrupanm en mühim devletle rinden biri olduğu ve Avrupanm şarkma ve ortasına aid birçok meselelerin hallinde iştiraki zarurî bulunduğu halde, ha ric bırakılmasından dolayı şiddetle itiraz etmişti. Fransa dahi Avrupa meselelerinin halinde Almanyanın rey ve fikri alınmasına pek taraftar değildi. İngiltere dahi henüz Almanya ile anlaşmağa bilâkayid ve şart taraftar bulunmuyordu. îtalya dahi Avusturya meselesinin alacağı şekli pek kararlaştırmış değildi. Bu temayül ve düsüncelerin hepsi bir araya geldiğinden dörtler misakmın sureti alâkadar devleter tarafından tasdik edilememiş ve binaenaleyh.tahakkuk etmemişti. Fakat o zamandanberi vaziyet çok degişmiştir. Lehistan haricî politikasında tamamile serbestisini eline almış, Italyaya iyice yaklaşmış, zecrî tedbirlerin kaldırılmasına ve Habeşistanın İtalya tarafından işgal ve ilhakı keyfiyetini tanı makta diğer devletlerin cümlesine tekaddüm etmiş bulunduğundan dörtler misakma bu mühim devletin de almmasına kat'î lüzum olduğuna şimdi İtalya ka naat hasıl etmiş bulunuyor. 1934 senesinde Hitler Almanyasiîe on senelik bir anlaşma yaparak üçüncü Alman İmparatorluğunu ilk defa tecrid edilmiş bir halden kurtaran Lehistan olduğundan dörtler misakma Lehistanın girmesine şüphesiz Almanya dahi taraftar olmustur. Fransa dahi tedafüî ittifakı bulunan Lehistanla Avrupa işlerinin beraberce halline muhalefet edemezdi. .vJtedenberı kuvvetlenn muvazençsıne taraftar bulunan İngiltere, Avrupa işlenniîTb^aşındâ'bufunacak bir heyete dahilî ve haricî politikası istikrar bulmuş mü him bir devletin girmesini memnuniyetle karsılamaktadır. Bunun içindir ki Lon dradaki iriüzakerelerde, Lehistanın da hil bulunacağı bir misak akdi en mühim mevzuu teşkil edecektir. Londrada görüşülecek ikinci mühim mesele Akdenizin garb havzasındaki siyasî ve sevkulceyşî vaziyetin tayini işi vardır. İngiltere ile İtalya, Roma anlaşmasifc Yunan denizile Bingazi arasmdaki mefruz hattın şarkındaki askerî ve siyasî meselelerin üzerinde mutabık kal mıslardı. MÜTEFERRÎK Iktısad Vekili geliyor îktısad Vekili Şakir Kesebir bugün veya yann Ankaradan şehrimize gele :ektir. Et ucuzluğunun tesmiline doğru... îstanbulda et ucuzluğu temin edildiği halde diğer vilâyetlerimizin bu hususta bir harekete gecmemeleri nazarı dik kati celbetmiş, Beledive reislerile Ti caret Odalanmn bu hususta faaliyet pöstermeleri istenilmiştir. Denizbank Umum müdürü Denizbank Umum müdürü Yusuf Ziya Öniş, beraberinde Denizyollan müdürü Raufi Manyas ve Akay müdürü Cemil olduğu halde dün Ankaradan şehrimize gelmiştir. Öğrendiğimize göre, Ankarada De nizbank, Denizyollan ve Akay teşkilâ tma aid mühim esaslar takarrür etmiştir. SEHtR tSLERl Tütün depolarmdan Belediye resimleri alınmıyacak Tütün depolannın mevzu tariflere göre. kiraya verilmediklerini gözönünde tutan İstanbul Belediyesi, bu depo lardan, tanzifat ve tenvirat resmi istpnmesini kanuna uygun bulmamıştır. İnhisar tütün depolarmdan bundan sonra tanzifat ve tenvirat vergisi aranmıya caktır. Deniz Ticaret müdürü Ankaradan sonra Mersin ve İzmire de giden Deniz Ticaret müdürü Necdet Hünkâr onun edebî ve siyasî kıymeti Deniz şehrimize dönmüştür. îhtısas komisyonlarî ni takdir ebnekle beraber arasıra gönlünü Ticaret Odası, muhtelif işlerde mütakırmaktan geri kalmıyordu. Çünkü sa rayda cehlin ilme yan bakması tabiî ol lealan almmak ve bilhassa ihracat ruhduğundan Galib Paşayı çekemiyenler satiyelerinin verilmesi işinde yapılması çoktu, sık sık onun aleyhinde jurnallar lâzım gelen tetkiklerde mütaleaların vererek padişahı gazaba getiriyorlardı. dan istifade edilmek üZere" bir İhtfsâa komisyonu teşkiline "karar vermiştrr. Hatta son günlerde bu namuslu vezirin Her ticaret grupuiçmayrHjirkoHÛe'ı bir takım mahremlerile başbaşa verip sa yon teşkil edilecektir. ray erkânını çekiştirdiğini ve bu halin ise Fuara davet Hünkârı zemmetmek demek olduğunu Ticaret Odası, dün, şehrimizdeki belli söyliyerek zavallının en sadık müşavirlerinden birkaçım sürgün ettirmişlerdi. Pek başlı müesseselere mektub yazarak vakm olan bu hâdiseye rağmen Sultan kendilerini İzmir sergisine iştirake davet etmiştir. Mahmud, Cebeciler işinde gene onun iş bilirliğine sığmmaktan başka bir tedbir Devair tatil düşünememişti. Hakimiyeti Milliye Bayramı dolayı Galib Paşa niçin huzura çağırıldığını sile devair ve mektebler bugün öğleden bildiğinden temkinini muhafaza ederek sonra tatil edilecek ve mesaiye pazar saraya geldi, yer öpüp Hünkârm irade tesi günü başlanacaktır. sini bekledi. Sultan Mahmud, küçük bir Tekaüd kanununda değişen endise taşımıyan bu vezirane vakar önünmaddenin son şekli de ilkin şaşırdı, sonra celâllendi, heykeAskerî ve mülkî tekaüd kanununun limsi bir sükunetle elpençe divan duran 48 inci maddesinin tadil edilen şekli, Sadrıazamm üzerine yürür gibi göründü İstanbul Vilâyetine tebliğ edilmiştir. ve bağırdı: Tadil edilen madde şudur: Galiba, dedi, henüz uykudan «Yetim maaşı, bifinci derecede zev kalktm. Çünkü neler olup bittiğinden ha ceye ve evlâda, btmlar bulunmadığı takberin yoğa benziyor. Vezirlik böyle mi dirde. dul ana, muhtac ve malul zevc olur, padişaha sadakat böyle mi göste ve babaya tahsis olunur ve bunlara yerilir?.. Yoksa gaflet uyhusu sana ölüm tim denilir. Memur ve mütekaidler, ikinci dere uyhusuna düşebileceğini de mi unutturucede bulunan istihkak sahiblerinin bi yor! Vakur vezir gene yer ö'ptü, sakin sa rinci derecede müstahaklar arasına konulmasmı bir bevanname ile taleb et kin cevab verdi: mek hakkını haizdir. Sayenizde gözüm açık, kulağım Ancak, bu yolda beyanname veril deliktir. Cebecilerin ayaklandığını da memiş olsa dahi. muhtac olan dul ana duydum. ile malul veya 65 veya daha ziyade ya? Duydun da ne yaptm?.. Alkıs mı ta bulunan muhtac babaya, talebleri tuttun, isyanda muvaffak olmalarma dua üzerine, birinci derecede yetimler ara mı ettin? smda maaş tahsis olunur. Hasa, sümme hasa padişahım. Ben Maaş tahsisi için zevc ve babalann kulun vazifemi bilirim. Hemen Yeniçeri yaşlarmm 65 veya daha ziyade olması ağasına haber uçurdum. Ocakhyı Cebe veya her kaç yaşta olursa olsun mai hafleye üşürerek ayaklananlan tepeleme şetlerini tedarik edemiyecek derecede malul bulunması ve her iki takdirde, sini emrettim. tahsis kıhnacak maaşa muhtac olması O gazab halinde Hünkâra bir gülme lâzımdır.» geldi, hiddetinden deli gibi sürekli kab CEMtYETLERDE kahalar savurmağa başladı ve sonra kızıl bir feveran halinde gene haykırdı: Lokantacılarm »eçimi Be gafil adam, Yeniçeri ağası deLokantacılar cemiyeti yeni idare he diğin mel'un hiç kalkar da Cebeciler üze yeti seçimi dün yapılmıştır. Fakat ek rine hücum eder mi?.. Akrebin akrebi seriyet olmadığı için seçime başka bir soktuğunu sen kande gördün? gün devam edilecektir. Bugün, Maran Galib Paşa gene sükunetle mukabele gozlar cemiyeti idare heyeti seçimi yapılacaktır. de bulundu: Başka ne yapabilirdim ki. Elimiz Mercanlılar cemiyetinin ilk de bir ocaklı var. Onun başında da ağa umumî içtimaı bulunuyor. Herhangi bir ayaklanmayı Mercan İdadisini bitirenler, aralarmbastırmak herifin vazifesi! da bir cemiyet kurmuşlardır. Cemiyetin Sultan Mahmud, odanın içinde fırıl ilk umumî içtimaı 30 nisan cumartesi fırıl döndü, manasız manasız homurdan günü saat 14 te Veznecilerde Süleymadı ve Sadrıazamm önüne dikilerek ru niye kulübünde vapılacaktır. hunda kanayan füturu inledi: GÜMRÜKLERDE Gitmez, ocaklılar senin, benim emrimle bir yere gitmez. Bosuna yorulmuş Mer'iyete giren talimatname sun, Yeniçeri ağasına bosuna haber yöl . Gümrük idaresinin mayii mahruk depolarma aid talimatnamesi bugün merlamışsın. iyet mevkiine girecektir. / iArkast var\ Fen Işleri müdürü Ankaraya Belediye Fen îşleri mü'dürö Hüsnü, Ankaraya gitmiştir. Bu seyahatin E , minönü'meydahmm açılması işile âlâ kadar olduğu anlaşılmaktadır. Hüsnü, Valide hanını müteakib istimlâk edilecek binaların cetvelleri üzerinde Nafıa Vekâletine izahat verecek ve icab eden direktifleri alarak pazartesi günü şeh rimize dönecektir. VtLÂYETTE Müstahdeminin muayeneleri maddenin «Müşteki de birşey yaz dıramaz» yolundaki kat'î sarahatine rağmen, Tan gazetesine aleyhimizde açtığı davanın bütün safahatanı muntazaman yazdırtmıştır ve nihayet büsbütün şımararak mahkemenin son kararını da eksik ve binaenaleyh tahrif edilmiş şekilde Tan gazetesi sahifelerine geçirtmiştir. Biz, Matbuat kanununun 42 nci maddesinin «müşteki de birşey yazdıramaz» şeklindeki apaçık sarahatine rağmen, Tan gazetesine yazdndığı yazılardan dolayı Sabiha Zekeriyya ve Tan gazetesi aleyhinde kanunî takibat yapılmasını bekleyip durduk. Hiçbir ses çıkmadığını ve Sabiha Zekeriyya ile Tan gazetesinin de bu yüzden cür'etlerini artırarak nihayet mahkeme kararını eksik ve binaenaleyh muharref bir şekilde yazdıklarını görünce Adlıye Vekâletinin nazan dikka^ini celbe karar verdik. "*'" Şimdiye kadar bütün gazeteler, bilâkayid ve şart, her davada 42 nci madde ahkâmına riayet etmişler, kendi actıklan davalarda olduğu gibi kendi aleyhlerine açılan davalarda da, hüküm kesbi kat'iyet edindye kadar, hiç birşey yazmamış ve yazdırrıamışlardır. Bu kanunsuzluğa ilk cür'et eden Sabiha Zekeriyya ile Tan gazftesi olmustur. Müteaddid defalar tekerrür eden bu kanunsuzluk ü^rine Adliyeyi harekete geçmeğe davet " r oruz. Müessese ve evlerde çalışan, hizmetçi, ahçı, çamaşırcı, uşak, bahçivan, hu6usî şoför, arabacı ve seyislerin devre muayeneleri Belediye hekimleri tara fmdan yapılarak, neticesinin birer cetvel halinde, her ay nihayetinde Belediye İktısad müdürlüğüne göndenlmesi kararlaşmıştır. Muayenelerin gayet dikFransa dahi, gerek şimalinde, gerek katli yapılması ve isimlerin birbirine karıştırılarak yanlışlığa meydan veril cenubunda Fransızların geniş arazisi bumemesi alâkadarlara bildirilmiştir. lunan ve ortasından da mühim sevkulceyş ADLİYEDE ve ticarst yolları geçen Akdenizin garb havzası üzerinde İtalya ile anlaşmak istediğinden bunun esasları ve şartları hakKomşusunu dövmüş kında evvelce İngiltere ile mutabık kalSamatyadaki kiraya verdiği evini mak istiyor. görmeğe giden Halim isminde biri e vinin birkaç cammm kırılmış olduğunu görmüş, bunların kimin tarafından kırıldığını komşu Rebiadan sormuştur Her nedense, aralarında çıkan münakaşa sonunda Halim. Rebiaya hakaret etmiş Ve kadını dövmüştür. Dön aslive üçüncü cezada bu dö\Tne ve 'sövme hâdisesinin muhakemesi ya • Dilmı^'roeticede suçu sabit görülen Halim, üç gün hapse mahkum olmustur. r Londradaki müzakerelerin mühim bir mevzuunu da islâm dünyası ve Arab âlemi teşkil edecektir. İnstiltere, Romada, bu hususta İtalya ile anlasmış olduğundan kendisinin Filistin politikası ve Arabis tandaki nüfuzu hakkında artık endişe etmiyor. Fransa dahi Tunustaki istiklâl hareketinde ve Cezayir.Fas, Suriye işlerinde İtalyanm tesir ve müdahalesinden emin olmak istiyor. Almanyanın istediği Mahkum olan zarfçıîar müstemlekeler îngiliz ve Fransız müs Zarfçılık suretile Diyarbakırlı Meh temlekeleri içinde bulunduğundan bu memed isminde birinin dört yüz lirasını sele dahi ehemmiyetle görüşülecektir. dolandırmaktan suçlu Vehbi ve Cema Londra müzakereleri Avrupa sulhu adlarında iki kişinin muhakemeleri, dün nun istikrar ve salâhiyeti için ikinci bir asliye dördüncü cezada yaoılmıştır. adım olacaktır. Sucları sabit görülen iki zarfçıdan Muharrem Feyzi TOGAY Vehbi beş buçuk, Cemal de dört buçuk ay hapse mahkum edilmişlerdir. «Ordu» kaptanmm muhakemesi Bir müddet evvel Karadenizden ge lerek Sahpazarı önünde demirliyen Ordu vapuru, ayni akşam saat 20,30 rad delerinde şiddetli su cereyanlarma kapılarak Hamidiyenin omurgasına bin dirmiş ve bu sadme neticesi batmış, ik; kisi de boğulmuştu. Vak'ayı müteakib tevkif edilen ve bilâhare tahliye olunan Ordu vapurunun kaptanına aid davaya dün devam edilmiştir. Evvelâ Deniz Ticaret fen heyetinden Sabri ve Bandırma Liman reisi Hayreddinden mürekkeb ehli vukuf heveti ra poru okunmuş, Hayrinin rapor hakkın da verdigi izahat dinlenilmistir. Muha keme, şahidlerin celbi için başka bir gü ne bırakılmıştır. Eski bir gazeteci hasta Türk matbuatının en eski emektarlarmdan Ceridei Havadis ve Saadet gazeteleri sahibi Ahmed Fethi Özkan on beş gündenberi tehlikeli ve ihtilâttan memnu bir halde rahatsız bulunuyordu. Birkaç gündenberi hastalığının salâha yüztuttuğunu memnuniyetle haber aldık. Izmite gidecek talebeler İzmite gideceğini yazdığımız 300 kişilik Hukuk Fakültesi talebe grupu yann şehrimizden ayrılacaktır. Fakülte ta lebesi bu ziyaret vesilesile kâğıd fabrikasında da bazı tetkiklerde buluna caklardır. Cumhuriyet Nüshası 5 kurustur Yurddaş Arttırma bir alışma işidir. Çocuğu ; na mutlaka bir kumbara al ve onu > küçük yaştan arttırmağa alıştır. | Abone şeraîti Senelik Altı aylık Üc avlık Bir aylık Ulusal ekonomi ve arttırma kurumu Türkiye Haric icin icin 14ÜÜ Kr. 2700 Kr. 750 » 1450 400 > 800 > 150 > Yoktur
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle