02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 11 Nisan 1938 Boşu Boşuna Istırab Çekti Güneş Beşiktaşı 10 yendi, Fenerbahçe stadmda da atletizm teşvik müsabakaları yapıldı Dün, Şeref stadyomunda, bu seneki > millî küme maçlannın en mühimi Gii neşle Beşiktaş takım^n arasında oynandı. Bu maçın M/andırdığı alâka o kadar büyüktü ki, havanın miithiş bir yağmur arifesinde bulunulduğunu ihsas eden tehdidkâr bulutlarla kaplı olmasına ve buna mukabil stadyomda kapalı tribiin namına ancak birkaç yüz kişiyi barmdırabilecek küçücük bir yer bulunmasına rağ men sekiz binden fazla büyük bir seyirci kütlesi toplanmıştı. Saha, bir gece evvelinden yağan bol yağmura rağmen, biraz yumuşamış olmakla beraber çok düzgün ve çamursuzdu. Adnan Akının orta ve Ahmed Ademle Tarıkın yan hakemliklerile idare edilen bu maça takımlar şu tertiblerle çıktılar. Güneş: Cihad Faruk, Reşad Yusuf, Rıza, Ömer Salâhaddin, Rasih, Melih, Niyazi, Rebii. Beşiktaş: Mehmed Ali Hüsnü, Nuri Rifat, Feyzi, Faruk Rıdvan, Muzaffer, Hakkı, Şeref, Eşref. Oyuna, rüzgân beraberlerine alan Güneşliler başladılar. îlk anlarda iki tara fm âsablanna hâkim olamadıklan falsolu top tutuşlardan, yerini bulmıyan paslar dan, beyhude sarfedilen enerjilerden belli oluyordu. Maçın gol olabilecek ilk fırsatını Güneş soliçi Niyazi yakaladı. Dördüncü dakikada Hüsnünün topu aya ğından fazla açmasından istifade eden bu oyuncunun çektiği şüt sağ üst köşeden avta gitti. Beşiktaş muhacimleri buna sağdan bir akınla mukabele ettiler. Ci had bu akından gelen topu kolaylıkla önledi ve bu önlemek hareketini üstüste, gene tehlikesiz olmak üzere, tekrarladıktan sonra dokuzuncu dakikada Rasih Melihin geri bir kafa pasını durdurma dan 18 çizgisi hizalarından mükemmel bir sol şüte çevirdi. Top sol yan direği sıyırarak avta çıktı. Oldukça mühim iki tehlike ile karsı'aşmş ve bunlan atlatmiş olan siyab beyazlılar bundan sonra yavaş yavaş ve hissedilmiyecek bir şeki'de hücum üstünlüğünü ele almağa muvaffak oldular. Dakikalar ilerledikçe Güneş kalesi daha yakmdan bir tazyik görmeğe başladı. Rasihle Niyazi müdafaaya yardım etmekten öndeki yerlerini tamamen boş bırakınca Rebii ile Salâhaddinin çok gerilere gelerek pas almağa veya top çıkarmağa çalıştıklan görüldü. Güneş müdafaasmda başta Reşad olmak üzere Rıza ve Faruk Beşiktaşm akınlanm keserlerken önde, siyah beyaz müdafaası için en tehlikeli bir unsur olması lâzım gelen Melih, arkadaşlarının bir türlü yerini bulmıyan veya münasib gediklerden ileri verilmiyen paslan peşinde birkaç faydasız koşuş yaptı ve birinci devTede kaleci Cihad da dahil olmak üzere takımında topa en az vuran futbolcu vaziyetinde kaldı. Bu devrede Güneş kalesi Hakkmın çok tehlikeli bir şahsî sürüşü karşısmda kalmışken Reşad bunu ancak favulle durdurabildi. Bundan başka Şeref Hakkıdan aldığı pası ayağmdan fazla açma mış olsaydı Cihadm çıkış yaparak müdahalesinc imkân bırakmazdı. Gene Şeref, müsaid vaziyette önüne sürülen topa bi çimli vurabilmek kin Faruğun geriden yetişerek müdahalesine imkân bırakma saydı Beşiktaşhlar bunlardan belki gol cular devre başlangıcındaki enerjik hamlelerini takrarlıyamamakla Güneş futbolculan derecesinde nefesli olmadıklannı gösterdiler ve maç 10 Güneşin galibi yetile bitti. Güneş takımı galibiyeti hak eder, bir oyun çıkaramamakla beraber rakibine nis betle daha az yakaladığı fırsatlardan birisini hüsnü istimal ederek maçı galib bitirdi. Hücum hattı büyük maçlardaki mutad oyununu göstermedi. Akmları tan zime memur edildıği geriden her pasm kendisine verilmesile anlaşılan Rasih bu vazifeyi iyi yapamadı. Bu hatta en faal oyuncular Rebii ile Niyazi idi. Melih çok silik kaldı. İki yan muavin çok defa ileri kaçülar ve aşırtma paslar karşısında çok defa bertaraf edılmiş oldular. Bu hale oirinci devrede Ömer, ikinci devrede de bilhassa Yusuf maruz kaldılar. Rıza Hakkıyı kusursuz bir şekilde marke etti ve havadan gelen topların hepsini kafa ile önlemeğe muvaffak oldu. En geri müdafaa müsellesinde Reşad bu maçta Faruktan daha iyidi. Cihad bermutad kusursuzdu. Beşiktaş takımı asgarî beraberlikle bitirebıleceği bu maçı fırsatlardan istifade edememesi yüzünden kaybetti. Mehmed Ali gole mâni olamadı. Hüsnü müdafa anın en iyi oyuncusu idi. Nuri herkesin tahmini hilâfına fazla aksamadı. Beşik taşın dün daha iyi bir netice alamama sından bilhasa muavin hattı mes'uldür. Bu hattın üç oyuncusu da muhacimlerini azçok iyi takib ettiler, fakat besleyişleri daıma rastgele havadan yapmakla mu hacimlerini evvelâ topu kapmağa ve ondan sonra harekete geçmeğe mecbur bıraktılar. Hücum hattı birinci devrede sağ, ikinci devrede de mütemadiyen solla oynıyarak cenah değistirmeğe teşebbüs etmedi, bu işe en yatkın futbolcumuz Şeref bunu yapmadı. Fakat bu hat oyunculannın en büyük kabahati Şeref ve Hakkı dahil olmak üzere fırsatı yakaladıktan sonra rakiblermin müdahalesine zaman ve mekân verecek kadar topla oyalan malarıydı. Hakem oyunu idare etti. kusursuz bir şekilde Dünkü spor hareketleri Dünkü Güneş Beşiktaş maçında, Güneş kalecisinin güzel bir kurtarışı çıkarabilirlerdi. Son dakikalarda Güneş takımı toplanarak hücuma geçti. Oyun Beşiktaş nısıf sahasuıda cereyan ederken birinci devre 0 0 beraberlikle bitti. îkinci devre Ikinci de\Teye çıkılırken Güneş nii cum hattmın sağ tarafı Melih, Salâhaddin, Rasih şAline sokulmuş bulunuyor du. Oyun içinde de Rebii ile Niyazi yer Güneşin golü değiştirdiler. Geriye yardımla mükeüef 35 inci dakikada ortadan inkişaf eden iki iç oyuncunun yerlerine taze kuvvet halinde Rebii ile Salâhaddinin gelişleri bir Güneş akım Beşiktaş kalesi önlerinde Güneş müdafaasının işini kolaylaştırmış sağa doğru kaydı ve top dışarı çıktı. A bulunuvordu. Beşiktaşhlar biraz da rüz vutu Beşiktaşlı Nuri çekmek istedi; ve Cihad arkadaşı Resaddan yüzüne topla karışık bir tekme yedi, oyun bu yüzden bir müddet inkıtaa uğradı. Bu devrenin ilk çeyrek saatinde üstüste yapılan ve neticesiz kalan Beşiktaş akmları gittikçe şiddetini kaybederek seyrekleşti. Buna mukabil Güneş lıücum hattı zaman zaman topla oynamak suretile müdafaasına ne fes almak fırsatını verdi. alınca bütün ağrılannın, hemen geçtiğini gördü. Neş'esi yerine geldi. Havalara aldanmayınız. Mütemadi hararet tahavvülleri her rahatsızlığa yol açabilir. Eğer yanınızda daima bulundurursanız kendınizi bütün hastalıklara karşı sigorta etmiş olnrsnnuz. G R İ P İ N İcabında günde 3 kaşe alınabilir. o kadar sıkıştı ki sol muavin yanlış bir kafa vuruşile topu kendi kalesine sokarak vaziyet 31 oldu. Fakat sahanın haddinden fazla çamurlu oluşu Kurtuluşun bu gayretini hayli kırdı. Üstelik Şişli takımı da kendin' toplıyarak mukabele edince iki taraf başka gol yapamadan maç 31 Şişlinin galibiyeti ve bu sene şampiyon olmasıle bitti. Dünkü atletizm müsabakaları Atletizm Ajanlığı tarafından tertib edilen teşvik müsabakaları dün Fener stadmda yapılmıştır. Öğleden evvel dördüncü ve üçüncü kategori müsabakaları, öğleden sonra ikinci ve birinci kategori müsabakaları yapılmıştır. Bütün müsabakalar tam bir intizam dahilinde cereyan etmiştir. Dünkü müsabakalarda 10,000 met rede bir de yeni Türkiye rökoru yapıl mıştır. Birinci kategoride alınan teknik neti celer şunlardır: 100 metre: Birinci îrfan, Deniz lisesi 11,3, ikinci Kâzım Galatasaray, üçüncü Kâmran Güneş. 200 metre: Birinci İrfan Deniz lisesi, ikinci Kâzım Galatasaray, üçüncü Muzaffer H. P . 400 metre: Birinci 54.4 Cemal Gala tasaray, ikinci Ekrem Fenerbahçe, üçüncü Zare İ. S. 800 metre: Birinci Cevdet 2,13 (İs tanbulspor), ikinci Mehmed (Güneş), üçüncü Eli (Beyoğlu Halkevi). 1500 metre: Birinci Manisa 4.34 (Kasımpaşa), ikinci Sarkis, üçüncü Hakkı (B. H. E . ) . 10,000 metre: Birinci Hüseyin 34.28 (Demirspor) «yeni Türkiye rekoru», ikinci Artan (Beşiktaş) «yeni Türkiye rekoru», üçüncü Sulhi (Kasımpaşa). 110 metre mânialı: Birinci Yavru 18.3 (Güneş), ikinci Vasfi ( H . P . ) , ü şam karnım aç ve müsaade ederseniz yemeğe oturalım. Bu derece sükunet ve nefsine bu derece itimad sinirime dokunuyordu. Yarm mutlaka gideceğim. Tekrar ediyorum, beni bu evde daha fazla ali koyamazsınız, dedim. Yanna Allah kerim! Yusuf Haddadın, kısık dişleri ara sından ve hep ayni alaycı tebessümle söylediği bu söze mukabele etmedim. Parmaklanmın asabî hareketlerile saçlarımı düzeltirken, o bana doğru geldi, kolunu belime doladı, beni kendine çekerek yalvanrcasına: Huysuzluk etmeyin, Mukbile Hanım, dedi. Bekliyelim... Bakalım ati ne gösterecek. Bu akşam henüz beraberiz, aramızdakı dargınlığı unutalım, muvak katen olsun unutalım. Müşterek hayatı mızın bu son saatlerini tadsız geçirmiye lim. Bu kadar cür'etkârlığı aklım bir türlü almıyordu. Yusuf Haddadın ciddî mi söylediğini, yoksa alay mı ettiğini anlı yamıyordum. Belimi kavrıyan kolundan sıyrılmağa çalıştım; fakat, o, vücudümü daha sıkı bir sanlışla kendine çekti, beni yemek odasına doğru yürüttü. İçeriye, a * Şeref, Güneş raüdafaasile mücadele halinde falsolu bir vuruş yaphğı için top doğruca Rasihin ayağına gitti. Rasihin birden sola geçirdiği topa Niyazi yetişerek köşeyi bulan ve Mehmed Alinin kurtarmasına imkân olmıyan biçimsiz bir vuruşla topu alt sol köşeden ağlara taktı. Oyunun bitmesine on dakika kala ya pılan bu gol Beşiktaşlıları vaziyeti telâfi için gayrete, Güneşlileri de avantajları nı elden kaçırmamak için dikkatli dav ranmağa sevketti. Bu son on dakikanm mühim bir kısmında oyun Güneş nısıf sa hasında oynandı. Fakat Besiktaslı oyun gârî arkalanna almanm tesirile îkinci devrede Güneş kalesini çok sıkıştırdılar, birkaç defa muhakkak gol olabilecek vazi yetlere girdiler, üstüste, neticesiz kalan kornerler kazandılar, fakat topu bir türlü Güneş kalesine sokamadılar. Bir aralık Beşiktaş kalesine çok anî bir hücum yapan Güneş muhacimleri de muhakkak bir gol fırsatını heba ettiler. Rasih, Mehmed Alinin lüzumsuz bir çıkışından boş kalan kaleye gol atamadı. Biraz sonra Güneş kalesi önünde vuku bulan bir kargaşaîık sırasmda topun üzerine atılmak istiyen Muhafızgücü: 2 Harbiye: 0 Ankara 10 (Telefonla) Bugün Muhafız Gücü ile Harbiye Idman Yurdu arasındaki maçı muhafızlar, güzel bir oyundan sonra 20 galib bitirdıler. çüncü (Sudi). Uzun atlama: Birinci tstepan 6,25 (Galatasaray), ikinci Sadi (H.P.), ü çüncü Ali (Güneş). Sırıkla yüksek atlama: Birinci Münir (Güneş), ikinci Vasfi (H. P.), 3 metre, üçüncü Sadi ve Şerif (Güneş), Yüksek atlama: Birinci Yavru 1.61 (Güneş), ikinci Jeba 1.56 (H.P.). ü çüncü Hüseyin 1.56 (H.P.). Gülle: Birinci Hüseyin 11.96 (H.P.), ikinci Şerif (Güneş), üçüncü Yavru (Güneş). Disk: Birinci Yavru 36.80 (Güneş). ikinci İzMt.(F.B0, üçüncü Şerif. (Güneş.). .„ Cirkî: Birinci Şerif 45.50 (Güneş), ikinci îstepan 41.50 (Galatasaray), ü çüncü Müfahham 39.90 (F.B.). 4X100 bayrak yarışı: Birinci Cihad, Galib, Neriman, Mu zafferden müteşekkil Haydarpaşa Lisesi, ikinci (Fenerbahçe), üçüncü (îstanbulspor). Bisiklet yarışları Bisiklet Ajanhğının İstanbul şampi yonluğu için tertib ettiği bisikJet yarışlan serisinin üçüncüsü dün yapılmıştır. Yeniköy asfalt yolu başından Büyükdere tayyare hangan önüne üç defa gidiş geliş olmak üzere 33 kilometrelik bu yarışı Süleymaniye kulübünden Haralâtn bo 54 dakikalık bir zamanla kazanmış tır. Fener Yılmazdan Torkom ikinci, Galatasaraydan Muhsin üçüncü gelmişlerdir. Şişli: 3 Kurtuluş : 1 Dün Taksim stadyomunda federe ol ır.ıyan ekalliyet kulübleri arasındaki şampıyona maçlanna devam edildi. Şişli ile Kurtuluşu karşılaştıran müsabaka iki binden fazla bir kaîabalık önünde cere yan etti. Bu maçta Şişlinin bir beraberhk elde etmesi kulübün şampiyonluğu ka zanması için kâfi idi. Aksi takdirde yani Kurtuluşun galib gelmesi halinde ise birincilik Pera kulübüne geçiyordu. Şişli liler vaziyeti müdrik olarak çok dikkatli ve enerjik bir oyun çıkarmak suretile birinci devreyi 20 galib bitirdiler. îkinci devrede Kurtluş bir gol daha yiyip vaziyet 30 olunca Şişli gevşedi. Bundan istifade eden Kurtuluşlular bütün gayretlerini ortaya döktüler. Şişli kalesi bir aralık Yusuf Haddad, tekrar: Haydi Mukbile Hanım, çabuk olun, dedi. Bu akşam dehşetli karnım aç! Beni aramakla beyhude vakit kaybetmemeliydiniz, diye cevab verdim. Muayyen saatte yemeğinizi niçin yemediniz? Sizin yeriniz bu evde olduğu için, orada kalmanıza müsaade edemezdim. Aramızda hiçbir rabıta bulunmadığma göre, benimle meşgul olmanız lü zumsuzdu. Kocam, biraz alaycı bir eda ile mukabele etti: Aldanmıyorsam, sizi sokakta bul duğum zaman bu fikirde değıldiniz. Hemen beni takib ettiniz; hatta, bundan memnun oldunuz gibi geliyor! Yusuf Haddadın bu tefahürü karşı sında kendimi tutamadım: O kadar çabuk böbürlenmiyen Yusuf Bey, diye haykırdım. Şimdiden söyliyeyim ki, evinizde bundan fazla kalacak değilim. Artık karanmı verdim. Yanndan tezi yok gideceğim. Yarm mı? Dudaklarında silik bir tebessüm do laştı. Sonra ılâve etti. Yarm ayrıca düşünürüz! Bu ak Millî küme maçlarında kulüblerin vaziyetleri Maç adedı Galıb Berabere Mağlub Attığı gol Yedığı gol Puvan 8 8 28 7 24 Güneş 10 5 20 Üçok 5 14 19 1 8 2 7 19 Beşiktaş 5 19 11 2 6 19 3 15 25 Muhafız 1 3 7 8 7 14 Harbiye 3 3 8 12 6 15 3 Galatasaray 6 9 26 11 8 Alsancak 2 2 5 12 8 7 8 Fenerbahçe 1 Fatih Halkevinde futbol kursu Fatih Halkevinden: Evimizde futbol kaideleri öğretmek üzere bir kurs açılmıştır. Her hafta perşembe günü saat 18,30 dan 19,30 a kadar sürecek olan bu dersleri hakem Nuri Bosut verecektir. İstiyenlerin Evimiz direktörlüğüne müracaatle kaydedilmeleri. sevişen bir çift gibi, sarmaş dolaş girdik. Aşk ve macera romanı : KOCAM Nakleden: Hamdi Varoğlu Sonu gelmez bir caddede, yanyana, sessiz yürüdük. Ne ben ona, beni bu tahta sıra üzerinde nasıl olup da bulduğunu sordum; ne de o bana, şehirden bu kadar uzaklara, bu tenha yerlere niçin geldiğimi sordu. Kalabalıkça bir caddeye çıktığımız zaman, Yusuf Haddad beni bir kahveye götürdü. Orada ben sıcak bir çay içerken, garsonu gönderip bir otomobil getirtti. Otomobilde, eve doğru süratle giderken, kocam, itinalı, yavaş hareketlerle, arkamdaki ince mantoyu vücudüme sardı; ellerimi yokladı, buz gibi soğuk olduğunu görünce, ısıtmak için avuçları içine aldı. Otomobilde de, bir tek kelime konuşmadan eve kadar geldik. Fakat, sokak kapısından içeri girer girmez, evin ahşık olduğum muhiti, bu dört duvar içini dolduran hatıralar, üzerimde anî bir tesir yaptı. Birdenbire tabiî hale avdet ettim. Yazı odasında geçen son münakaşa sahnesi, kocamın hiddetli, acı, sert sözleri, deli gibi giyinip kaçışım, karanhk gecede yapyalnız sokak ortasmda geçirdiğim saatler, bütün bunlar, beynimin içinde, birer birer sıralandı. Bir iki saat evvel, o zamana kadar hiç hissetmedığim bir yeis içinde, şu perdeye asılıp, ikibüklüm duruşum gözümün önüne geldi. Bu adam, şimdi beni bu eve tekrar niçin getiriyordu? Ben burada, acıdan, yeisten baska birşey bulmamıştım. Büyük bir hüsnü niyetle kapısmı çaldığım bu evden, daha ilk gün koğulmuş değıl miydım? Şimdi, o evin mağrur ve mütehakkim efendisi, beni zorla oraya götürüyor, orada yaşamağa ıcbar ediyordu. Ayakta, Yusuf Haddada dönüp baktım. Müsterih ve evine avdet etmiş ol maktan memnun bir tavrı vardı. Bakışımdaki itabı anlamış olacak ki, gözlerinde anî bir parıltı çaktı. Fakat, yeniden münakaşa kapısı açmakta önayak olmak istemediğini gördüm. Sesindeki sükuneti tamamıle muhafaza ederek: Ne duruyorsunuz Mukbile Ha nım? dedi. Vakit geç oldu. Çabuk olun da sofraya oturalım. Aile hayatına avdet manası ıfade eden bu sözde bir barışma arzusu okunuyor du. Bunu çok iyi anlamakla beraber artık bu davete icabet edemıyeceğimi de düşünüyordum. Aramızda bu derece ağır sözler teati edildıkten sonra, ayni dam altında, müşterek bir hayat yaşamamıza imkân var mıydı? Ben, ona, nazanmda bir yabancıdan başka bırsey olmadığını, ve olmasına da ihtimal bulunmadığmı haykırmıştım. O da, bana, benim gibi bir kadına karşı en ufak bir sevgi beslemesinin kabil olma dığmı söylemişti. O halde, aynlmaktan başka yapacak şeyimiz kalmıyordu. XX Fakat, ne de olsa, yemek neşesiz geçti. Kocam, şen görünmeğe uğraşıyor, lâkin tasalı duruyordu. Konuşmak, bir canlılık, bir hareket göstermek istiyor, muvaffak olamıyordu. Kaç defa lâkırdıya başladıysa, her seferinde bir iki sör söyledikten sonra sustu ve muhavereyi uzatamad:k. Bir aralık, kocamın gözleri, üzerimde uzun uzun durdu ve bu gözlerin, ağır, ciddî, derin bakışlarla beni dikkatle süzdüğünü hissettim. Bu bakış esnasmda, onun yüzünde bir saniye gezindiğini gördüğüm gelip geçici ıstırab kırışığı, Yusuf Haddadm, göründüğünden çok daha endişeli ve elemli olduğunu bana anlat mağa kâfi gelmişti. Bundan, ufak da olsa, gene bir memnuniyet duydum. Yemeğin sonunda, kocam, kahvemizi kendi dairesinde içmemizi teklif etti ve hizmetkâra o yolda emir verdi. Hizmetkâr odadan çıkınca ben: Bu akşam çok yorgunum, dedim. Müsaade edin de erkenden yatayım. lArkast var)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle