02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURIYET 11 Nisan 1938 [ Ş e h i r ve Memleket Haberieri ) Siyasî icmal Tarîhi roman: 60 Yazan: M. TURHAN TAN Küçüklerîn oynadıkları millî rakıslar, çok alkışÇünkü, 400 kişi alacak landı, toplantı, geç vakte kadar devam etti Sultan Mahmud iradesini cilâlıyarak ömrünün otel, lokanta yok sayılı hamlelerinden birini yaptı, BaşBursa (Hususî muhabirimizden) Bursaya yıhn ilk seyyah kafilesi geçen çukadarı ölüme mahkum etti hafta geldi, Milvoke adındaki büyük İlk tuğyan adımı! Seyyahlar, Bursada niçin kalmıyorlar? Yeşilayın dünkü müsameresi Fransız kabinesi ve yeni bir tecrübe ransa, iki büyük zorluk karşîsmda bulunuyor. Biri haricî vaziyetinin fenalığı ve diğeri para sıkıntısı. Umumî Harbden sonra, Fransa, bir gün gene dirileceği ve kuvvetleneceği muhakkak olan Almanyaya karşı mülkünü muhafaza edemiyeceğini düşündüğünden bir taraftan İngiltere ile bağlanırken diğer taraftan Almanyanın etrafmda bir çember çevirmek üzere orta ve şarkî Avrupada muhtelif devletlerle ittifak ederek bağlanmıştı. Ömer Ağa, kuvvetli bir müzevirliğin kurbanı olmak üzere bulunduğunu kuruntuladı, biraz daha ısrar ederse felâkete uğrıyacağını anladı, boğazına sıralanan sitemleri boğula boğula yuttu, sarhoşiar gibi sendeliyerek odadan çıktı. Bir kelebek kadar zayıf bularak ve avcunda yaşadığını sanarak gurur duyduğu Padişahın ansızm sahinleşmesinden hayret duyuyor, kelebeklikten yırtıcı kuşluğa ge çiveren efendisinin ilk gaga darbesini kendı gururuna indırmesinden de hiddete kapılıyordu. Bir şeyler ve pekçok şeyler yapmak istiyordu. Lâkin hiçbir şey düşünemiyordu. Yüreğinde insafsız bir gaganm açtığı yara kanıyordu ve bu kan yüksele yüksele gözlerine çıkarak orada kızıl bir perde oluyordu. Ne yapacaktı?.. Sudanlı bir köle, erkeklikten uzaklaştırılmış miskin bir zenci gibi hakarete tahammüî mü edecekti?.. Yoksa hür doğmus bir ınsan olduğunu « iyilik kadri bilmiyen, sadıklığa kıymet vermiyen efendisine anlatmak yolunu bulabilecek miydi? Buralannı kestiremi yordu. Yalnız gayz ile ye'sin biri iten, biri durduran pençeleri arasmda sarsıla sar6ila yürüyordu. Sürünüşe benziyen bu yürüyüş sırasmda Padişahın sesi kulağına çarptı. Pek az önce ısırır gibi konuşan o ses şimdi nazikleşmişti, yıllardanberi taşıdığı munis ahengi ile kendini çağınyordu: Ömer Ağa, Ömer Ağa!... Başçukadar durdu, kulağını dikerek bir saniye bekledi ve davetin tekrar edilmesini istedi. Hünkâr da deminki hoyratlığından nedamet getirmiş ve tarziye vermeğe hazırlanmış gibi sesini sadık hizmetkârının ardından bir daha koşturmakta gecikmedi. Ömer Ağa, Ömer Ağa!.. îhtiyar mabeyncinin yüreğindeki gayz silinmemekle beraber adımlarma yapışan fütur eridi, gamlı çehresinde geniş bir tebessiim dolaştı ve zihninde bahtiyar bir kargaşalık belirdi. Efendisine karşı nasıl naz edeceğini düşünüyordu ve bugünkü sahnenin bir daha yüz göstermemesi için ona içireceği andlan tasarlıyordu. Hünkâr, dört kere admı haykırdıktan sonra susmuştu. Şüphe yok ki odada sabırsızlanarak dolaşıyor ve kendini bek liyordu. O halde acele etmek, yaptığı işe pişman olan efendisini bekletmemek lâzımdı. Başçukadar işte bu mülâhaza ile döndü, padişahın bulunduğu odaya doğru üç beş adım attı. Hâlâ gülümsüyor, hâlâ düşünüyordu. Fakat odaya girme den, giremeden duraladı, iliğine kadar titriyerek bir köşeye yaslanmak zorunda kaldı. Çünkü Hünkârın sesi, bu sefer, arkadan gelmek şartile, gene kulağına çarpmışh ve o ses, biraz evvel olduğu gibi, «Ömer Ağa, Ömer Ağa» diye tatlı tatlı kendini çağırmıştı. Sesin istikametinî değiştirmesinden ihÖyar Mabeynci ilkin korku ile karışık bir şaşkmlık duydu. Sinirleri henüz bo zuk, idraki henüz müşevveş bulunduğu için böyle bir duruma düşmesi tabiidi. Lâkin o korku ve şaşkmlık çarçabuk geçti, herifin gözleri dört yana çevrilerek istikamet değiştire değiştire admı çağıran sesin srrrmı aramağa koyuldu ve bu ga ribeyi papağnın yaptığım gördü. Evet, beş on dakika evvel olduğu gibi şimdi de onu çağıran Hünkânn sevgili kuşu idi. Zeki hayvan, son günlerde öğrendiği bu iki kelimenin ilk temrinini yap makta olup boyuna «Ömer Ağa, Ömer Ağa» diye ötüp duruyordu. Başçukadar, kuşun o güne kadar böyle bir cilvesine şahid olmadığı için biraz önce aldanmış, kendisini padişahın çağırdığını zannede rek huzura çıkmıştı. O gafletin kalbine açtığı yarayı ikinci bir gafletin uyandırdığı ümidlerle merhemlemeğe hazırlanır ken hakikati görmek zavallı ihtiyan serseme çevirip bırakm:s.tı. Ne ileri, ne geri gidebiliyordu. Göz leri papağanın minımini gözlerine dıkili olduğu halde dayandığı köşeye mıhlanarak duruyordu. Içinde hem azab, hem hicab verdı. Padişaha karşı haksız yere yaptığı ısrardan dolayı azab duyuyordu. Kuş beyinlilık göstererek beyinsiz bir kuşun sesine aldandığ' için de utanıyordu. Lâkin ne yapacağını da bir türlü kestiremiyordu. İşte bu sırada papağan ona baka baka temrinini tazeledi, şuurlu bir istihza hissettire ettire öttü: Ömer Ağa, Ömer Ağa!.. Bu ötüş Başçukadarın buhranlar içinde kalan dimağım altüst etti. O, küstah kuşun gagasmı ta yüreğinde hissederek tahammüî olunmaz bir ıshraba kapılıyordu, gözleri karara karara homurdanıyordu, kendini aldatan ve hakarete uğratan mahluktan öc almak hırsile kıvnm kıvrım kıvranıyordu. Kuşun bir kere daha: «Omer Ağa, Ömer Ağa» diye haykırması üzerine kendini tutamadı. kafese doğru atıldı, bir hamlede papağanı dışan çıkararak hmçla üç bes kere sarstı, melul melul bağırttı, sonra boynunu büküp kopardı, cesedi bir yana attı ve elinde kalan minimini kafa ile oadişahın yanma koş tu: İşte, dedi, beni aldatan alçak. Senin sesini taklid edip adımı çağınyordu. Cezasını verdim! Sultan Mahrrud, üç beş dakika önce huzurundan kovduğu hoyrat Mabeyncinin gene selâmsız sabahsız boy gös terdiğini görür görmez küplere binmıştı, ne pahasına olursa olsun onu tepelemeğe hazırlanryordu. Herifin papağana da kıydığmı anlaymca bu hiddet, cinnet derecesini buldu ve kuş katili ihtiyarm yakasma sanlarak haykırdı: Nedir bu ettiğin hain?.. Benim sevgili kuşuma ne hadle kıyarsm, utan madan da masum kellesin getirüp gözüme tutarsın? Ömer Ağa, küçük bir korku göster meden cevab verdi: Bir köle iki efendiye hizmet et mez. Bu kuş senin sesini kendi diline sarıp bize efendilik ediyordu, ölmesi gerekti! Tereddüd gene azmine galebe etti, Hünkânn elleri Başçukadarın yakasın dan düştü ve uşağına yenilen efendi gamlı gamlı mırıldandı: Hey Allahım. Bu füzulî babadan beni ne zaman kurtaracaksın?. Bununla beraber küstah Çukadan affetmedi. îlkin Hazineden mahud kanlı gömleği getirterek onu uzun uzun kok lamak, yüzüne gözüne sürmek ve sonra mazlum papağanın boş kalan kafesi önünde derin derin düşünmek suretile iradesini cilâladı ve ömrünün sayılı hamle lerinden birini yaptı. Bu, papağan katilini ölüme mahkum etmek şeklinde tecelli eden ilk tuğyan adımıydı. (Arkası var) Alman vapurunun Mudanyaya çıkardığı seyyahlar, otobüslerle sabah Bursaya gelip akşam vapurlanna döndüler. Bursada yalnız bir öğle yemeği yediler. Bu yemek kendilerine vapurda hazırlanmış birer kutu kumanyadan ibaretti. Bursa kendilerine ancak 200 şişe şa rab verdi. îşte o kadar... Bunu anlat maktan maksadım, Bursada merelâ 400 kişiye birden yemek verebilecek bir lo kantanm olmayışını, dört beş yüz kişiyi nirden misafir edebilecek büyük bir otein bulunmayışını hatırlatmak içindir. Bursa Belediyesinin yaptırmak tasavvur ve azminde bulunduğu yüzlerce yaaklı oteli hükumetın yardımile bir an evvel yaptırması bir zarurettir. Çünkü bü tün yaz ve her sene bu seyyah akını gitikçe artan bir rakamla devam edecektir. Buna hiç şüphe yoktur. Sonra; bu otel dış memleketlerden gelen seyyahlardan başka yazm memleket içinden akın eden ve bazan Bursa otellerinde boş bir yatak bulamıyarak geri dönen yurddaşîarımıza da lâzım olacaktır. Bir turist şehri olmağa doğru giden Bursaya seyyahlar şimdilik günübirlik gelip gidiyorlar. Ekseriya gelişleri de pazar günlerine rasladığından çarşıyı ka palı buluyor ve Bursanm orijinal işlerinden birşey alamadan geri dönüyorlar. Şu hale göre, seyyahlann memlekete bıraktıklan para, sadece otobüs parasıdir ki, bunun da mühim bir kısmı benzin ve lâstik hesabına tekrar Avrupaya gitmekte dir. Türk kadınmı hâlâ kafes arkasında çarşafh ve peçeli zanneden, Türkü feslı ve şalvarlı olarak tanıyan ecnebiier, buraya geldikleri zaman gözlerine inana mıyorlar. Yapılan inkılâbların azametini memleketimizin yüzünden okuyup derin bir hayranlık içinde memleketlerine dö nüyorlar. Şimdilik bu seyyah akınların dan kazancımız sadece budur. İleride büyük oteller ve lokantaîar yapar ve Bursaya mahsus orijinal eşya satan dükkânlan da pazar günleri açık tnrakfr, şehirde birçok eğlence yerleri açarsak belki o zaman seyyahlar burada daha fazla kalır ve buraya para bırakırlar. M. A. Şimdi ise Fransa, bu devletleri idare etmek ve korumak mecburiyetinde kaldığından ve bu işte kendisine ne İngiltere, ne de başka büyük bir devlet yardım ermediğinden bütün kuvvet ve gayretini iilâhlarını ve kendi harb kudretini artırmağa hasretmek istiyor. Halbuki bu azim Müsamerede millî rakıslan muvaffakiyetle oynıyan yavrular masrafları kapatmağa malî vaziyeti mü Yeşilay kurumunun yıllık müsameresi, Bundan sonra bir konser verildi. Mil ;aıd değıldir. dün öğleden sonra Fransız tiyatrosu sa lî danslar oynanarak programın ilk kısFransızlar canlı ve büyük bir millet lonunda yapılmıştır. mı bitirıldi. Kuçük yavruların muvaffa olduklarından tarihte bir çok defa maruz Salon, müsamere başlamadan evvel kiyetli oyunları. davetliler tarafından kaldıkları böyle korkunc zorluklan ma tamamen dolmuş bulunuyordu. Müsa uzun uzun alkışlandı. lum millî ittıhad ve tesanüdleri sayesinde mereye saat 14 te İstiklâl marşile baş On dakikahk bir istirahatten sonra bertaraf etmişlerdi. Lâkin bu defa Franlandı. başlıyan ikinci kısımda Emmönü Hal Dr. İ. G. Öget toplantıyı kısa birkaç kevi temsıl kolu tarafından muvaffa sızlar arasına ıçtimaî mezhebler yüzün sözle açtı. Bunu profesör Fahreddin Ke kiyetle bir piyes temsil edıldı ve mü den tefrika girmiş olduğundan bir türlü bir karara gelıp müttehiden büyük zorlukrim Gokayın bir söylevi takib etti. samere geç vakte kadar devam etti. larla savaşamıyorlar. 10 eğitmen kursu Turing Kulübün daha açılacak senelik kongresi Buralarda 1500 eğitmenin yetiştirümesi mukarrer Maarif Vekâleti, bu sene 1500 köy eğitmeni yetistirecektir. Bunlar askerlik etmış olup da okuma ve yazma bilen köylüler arasından seçilecektir. Eğitmenleri yetiştirmek üzere memleketin diğer on yerinde yeniden kurslar açılacaktır. Bu kurslar Edirne, Arifiye, E^kisehir, Kastamonu, Manisa Kars, Kayseri, lzmir, Malatya ve Yozgadda kurulacaktır. Kurslarda ilkmekteb müfredat prog ramı öğretileceği gibi ayrıca ziraî dersler de verilecektir. Kurslann tedrisatına ilk tedrisat Maarif müfettişleri memur edilmişjerdir. Şehrimiz kadrosunda bulunan üçmüfettiş bugünlerde Eskişehrrdeki kursa gıdeceklerdir. Ziraî tedrisat yapacak muallimler, Ziraat Vekâleti tarafından tayin v« tesbit olunacaktır. idare beyetinin çalışmaları takdir edildi Türkiye Turing ve Otomobil kulübü senelik kongresi Perapalas salonlarında toplanmış ve içtımaa Istanbul meb'usu emekli Amiral doktor Hakkı Şinasi Erel riyaset etmiştir. Okunan idare heveti raporunda başarılan ve yeniden yapılacak olan işler hakkında izahat verilmektedir. Bu arada, Avrupada propaganda neşrı yatı için «Türkiye Haberieri Bürosu» ile bir anlaşma yapıldığı, memleketin güzelliklerine dair resimlerden mürekkeb bir arşiv vücude getirileceği vardır. Geçen sene seyahat varakasile Tür kiyeye giren otomobiller 166 yı, gene ayai yesika ile Avrupaya gidenler 107 yi bulmuştur. Enternasyonal bir şose olan Istanbul Edirne yolunun şehrimizden Lüleburgaza kadar olan kısmı ikmal edilmiştir. Diğer kısmın da 1939 yıh içinde bitirilme sine çalışılacaktır. Raporda «bu mühim kan damannın Ankaraya ve Suriye, Iran hududlarına kadar uzamasını görmek bizim için bahtiyarlık olacaktır» denilmekte, mtmlekete gelen seyyah otomobillerinden alman rüsumun tahfifinden, Marmara sahasm daki [Yalova Otel Termalinin açılması ve halk biletleri ihdası gibi] kolaylıklardan sonra kulübün Türkiyede bir milli otelciler birliği kurmak için teşebbüslerde bulunduğundan bahsedilmektedir. Müteakıben, üzerlerine aldıklan vazifeleri muvaffakiyetle başardıklan için azadan Gümrükler Umum Müdürü Mahmud Nedım Gundüzalpla Zıya Kuntaya kulübün madalyalan verılmış ve müza kerelere geçılmıştır. Eminönü istimlâki Belediye, Valdehanı kiracılarına yeni bir tebliğde bulundu Eminönü meydanını açmak için Be lediyenin Valide hanını istimlâk ettiği yazılmıştı. Eminönü meydanırun açılma işinin tatbikında bir takım formaliteler, hem meseleyi uzatmış, hem de yıkılacak yerlere yakın binalann icar bedeli birkaç misline çıkmıştır. Tatbikatın uzaması halk arasmda, istimlâkin teahhur ettığine dair türlü türlü şayialar zuhuruna sebe biyet vermiştir. Bazı bina sahibleri bu işi önlemek ve yahud kanunî yollarla oyalıyarak uzayıp gitmesıni temin etmek için avukatlara başvurmuşlardır. Herhalde bu işi süratle hallederek tereddüdlerin önü ne geçmek lâzımdır. Diğer taraftan haber aldığımıza göre Belediye Valide hanmdaki müstecirlere bir tebliğ göndererek, ham 7 nisan ta rihinden itibaren Belediye satın aldığı cihetle bu tarihten binanın yıkılmasına kadar geçecek zaman zarfındaki kira be dellerinin Evkafa değil, Belediye muhasebesine yatırılması lüzumunu bildirmiş tir. Halbuki müstecirlerin kontratlan Evkafladır. Bu yüzden de anlaşamamaz lıklar zuhur edeceği anlaşılmaktadır. Hamamlar için Suyun metre mikâbı 10 .kuruşa verilecek Şehir sulannın kesilmesi üzerine Ter kos suyu almak mecburiyetinde kalan hamamcılar, Belediyeye müracaat ede rek yaptıkları işin umumî sıhhatle alâkası olduğunu ileri sürmüş ve kendilerine karşı tenzilât yapılmasını istemişlerdi. Bele diye, tetkıkat yaparak hamamlara veri lecek suların umumî tarifeden üçte bir nisbetinde ucuz olmasına karar vermiş ve buna aid hazırladığı projeyi umumî meclise sevketmiştir. Bu vaziyete göre ha mamlar suyun metro mıkâbını on kuruşa alacaklardır. Fakat hamamcılar bu ten zilâtı da kâfi görmemektedirler. Marksizm, Fransızlan iki muhasım ordugâha ayırmıştır. Komünistler, sosyalistler ve radikal sosyalistlerden bir kısmı ve sosyalistlerle radikal sosyalistler arasında bulunan Pol Bonkur'un sosyalist birliği ve müstakil soüar Fransanın mü dafaa masarifini ve malî zorluğunu ber taraf etmeğ hazırdırlar. Lâkin alınacak tedbirlerin esaslan, sosyalizmin tatbikı yolunda olmasını ve meselâ halkın elindeki bütün sermaye ve servetlerin bir kısmı, bir defalık vergi şeklinde alınarak hazineye 18 milyar frank temin edilmesini ve Fransanın îngiltere ve Amerika ile yapmış olduğu para anlaş masını bozarak haricle olan para muamelelrinin devletin inhisarı yahud muraka besi altına konulmasını şart koşmaktadırlar. Meb'usan meclisindeki radikal sos yalistlerin bir kısmı, ve bnnlann âyan meclisinde ekseriyeti haiz bulunan grupu, meb'usan meclisindî merkezi teşkil eden Flanden'm sol cumhuriyetçiler ittifakı, hal^ hare^etî ,rn.ystakilleri, müs.takil çiftçi cumhuriyetçiler, demokrat ve radikal sollar, Maren'in cumhuriyetçi federasyonu (yani demokrat cumhuriyetçi birlik) ise müdafaa masraflannın kapatılması ve malî zorluğun izalesi için alınacak tedbirlere içtimaî mezheb prensiplejinin karıştınlmamasında ısrar etmektedirler. Sağ cenah partileri ise büsbütün yeni esaslar üzerine ve faşizme benzer usullerle rejimin değiştirilmesini ve müdafaa masraflarile malî müskülâtm bu esaslara uygun tedbirlerle bertaraf edilmesini istiyorlar. Radikal sosyalistlerin lideri Şotan kabinesi, marksizm esaslarını kenarda bırakarak Fransanın derdine çare bul mak istediğinden sosyalistler tarafından iskat edilmişti. M. Beneş Prag sergisinin Türk paviyonunda ŞEHIR IŞLERİ Kırılmaz cam meselesinde yeni vaziyet Taksi otomobillerile otobüslere kı rılmaz cam geçirilmesi için verilen mühletin bitmesine pek az kalmıştır. Piyasada bu cins cam mevcud olmadığı için otomobil ve otobüs sahiblerine muayyen bir mühtet verilmişti. Şimdi ise cam tacirleri bu cins camdan getirt mişlerdir. Halbuki şoförler bu camlann hem pahalı, hem de peşin para ile sa tıldığı için müşkülâtla karşılaştıklannı iddia etmektedirler. Mühletin hitammda emre riayet et Prag Nümune sergisinin açüdığını ve Reisicumhur M. Beneş ile Madam miyenler, seferden menolunacaklardır. Beneş'in bu sergıvi zivareti esnasmda Türk paviyonunda Atatürkün fotoğŞoförler cemiyeti buna karşı bir çare rafısini savgıle selâmladıklarını dün bildirmistik. Yukarıdaki resim, M. Beneş araştırmaktadır. ile Madam Beneş'i Atatürkün ve Türk bayrağının önünde gösteriyor, Sosyalistlerin lideri Blum kabinesi ise, marksizm esaslarma göre, tedbir almak istediğinden radikal sosyalistlerin sağ cenahının muhalefetinden dolayı meb'usan meclisinde çok ehemmiyetsiz bir ekseriyet Şehrin tarihî güzellıği nam ve hesabına bulmuş ve âyan meclisinde ise büsbütün surların yıkılmaması görüşülmüş, Müze ekalliyette kalmıştır. ler Umum müdurü Aziz Belediyeden buYeni kabinenin teşkiline memur edilen na dair haberlerin doğru olmadığını öğ radikal sosyalistlerin sağ cenahma men rendığıni soylemıştır. sub Daladiye artık bütün bu partiyi yuHususî otomobil sahiblerinin sıkışık karıda söyledığimiz merkez partilerile HALKEVLERİNDE vazıyetlerde klakson çalmalarma müsa anlastırmak suretile yeni esaslar üzerine, ade edılmesı, şehir dahılınde süratin tes vani istikrar sahibi hükumet kurmakta Bugün Urfanın kurtuluş biti ve seyrüsefer meseleleri hakkında şimdiye kadar iflâs eden halk cephesi ityıldönümü idare heyetinin alâkadar olması kararlaş tihadı haricinde bir kombinezonla yeni Kahraman Urfanın on sekizinci kur tınlarak rapor tasvib olunmuş, büyüklere kabineyi kurmağa çalışmıştır. İttifak et tuluş yıldönümü, bugün saat 14 te E tazim telgrafları çekilmiş ve kongreye ni mek istediği merkez partilerinin 181 mebminönu Halkevinde kutlulanacaktır. hayet verilmiştir. usu vardır. Radikal sosyalistlerin de 111 meb'usu vardır. Sosyalistler kabineye iştirak etmiyecek ve muzaheretten de çe kinecek olurlarsa Daladiye, yukarıda söyledığimiz sosyalist birliği ve müstakil sollann iştirakile mutlak ekseriyeti temin edebilir. Memleketin müdafaası mevzuu bahsolduğu ve memleketi sosyalistleştir mek tehlikesi bulunmadığı bir zamanda sağ partilerin kabine aleyhinde rey ver miyecekleri muhakkaktır. Fransada, son senelerde, ilk defa halk cephesi haricinde kabine kurulmasına teşebbüs edilmiş olu Yozgad muallimlerinin faydalı toplantıları yor. Muharrem Feyzi TOGAY Cumhurîy et Yozgad (Hususî) Vılâyetimız merkez mekteblerinin muallımleri her hafta çarşamba ve cumartesi günleri kendi aralarında toplantılar yaparak sıra ile meslekî konferanslar vermekte ve sonradan bunlarm münakaşasını yapmaktadırlar Gönderdiğim r^sim bu konferans toplantılarından birıne gelen muallimleri Valimizle biflikte göstermek^edir. Abone şeraiti { Nüshası 5 kurustur Haric Türkive icin icin Senelik 1400 Kr. 2700 Kr. Altı ayhk 750 » 1450 • 800 > Üç avhk 400 > Bir aylık 150 » yoktur
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle