Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 Birinclkânun 1938 CUMBütlİYET f Doğu ellerinde ilmî intıbalar J Garib bir hâdise Meslek heyecanı ve Mareşal hastahanesi Ilim adamına enerji veren ve bugünkü medeniyeti yürüten şey, yüksek meslek heyecanı olmuştur Bursada bir hırsiz gayri kanunî olarak 7 ay hapsedilmiş •• PAZAPDAN PAZABA PENCERESİNDEN Avrupanın çıbanı Programlı çalışma Bir hasbıhal Kölelik teşrifatı Akideler ve insanlar Avrupanın çıbanı Bir hasbıhal Bu sefer «lime başka bir gazete ah yorıun. İkinci sahifesinde «Aynaroz Kadısı» filmi hakkmda yazdıklanmızı tasvib eden, hatta daha ileri giderek bu filmin memleket içinde de gösterilmesini doğru görmiyen bir yazı var. Biz bu sütunda o kadannı istememiştik, yalmz filmin dışan çıkmasını hoş görmemiştik. Nejrse, meslekta$anız, birkaç gün evvel «Hâdiseler arasmda» sütunumuza bir mektubunu koydugumuz okuyucumuz gibi biçağını daha derine daldırıyor. Olabilır. Görüş meselesi. Fakat ayni gazetenin daha iç sahifesinde aziz arkadaşımız Refik Ahmed Sevengilin bir yazısı var. Vefalı, dürüst, civanmerd bir tiyatro münekkidine yakışacak tarzda Musahtbzade Celâli müdafaa ediyor. Buna da memnun olduk. Musahibzade Celâl kıymetli ve muhterem bir tiyatro muharririmizdir. Bu müdafaadaki iltifatlardan belki çok fazlasına lâyıktır. Fakat biz memleketi «Aynaroz Kadısı» müellifinden üstün tutarız. Böyle olmasını vatanperver müellif de, vatanperver münekkid de tabiî bulmalıdır. Gel Çiçek! Bursa (Hususî) îstanbullu Hasan adında biri, îstanbul asliye ceza mah kemesince müteaddid hırsızlık suçlanndan, cezası içtima ettirllmek suretile, bir sene üç aya mahkum edilmiş, bu mahkumiyetinin bir kısmını Istanbulda Yazan: Dr. RASİM ADASAL geçiren Hasan, mütebaki mahkumiyetinin ikmali için Bursa Cezaevine gön « 1 derilmiştir. Fakat, mahkumun dosyası burada tetkik edilmemiş, Müddeiumumilikten verilen müddet kâğıdı da görülmemiş, bu arada Cezaevi müdürti ve kâtibi değişmiş, onlar da deftere i^lenmiş buldukları bir sene tiç ay mahku miyet kaydına bakarak Hasana yeni den cezanın tamamını çektirmişlerdir. Bursa Cezaevi müdürü Tahsinle kâtıb Necmi, dosyaları tetkik etmeksizin bir vatandaşı fazla olarak 7 ay 3 gün hapsetmek suretile vazifelerinl ihmal suçundan tahtı muhakemeye alınmış lardır. Asliye ceza mahkemesinde ya pılan bu duruşmada reis Mustafa Nurinin suallerine karşı müdür Tahsin şu cevabı vermiştir: Ben bu memuriyete haziranda ta yin edildim. Binaenaleyh Hasan, benim müdürlüğüm zamanında 43 gün fazla yatmış demektir. 600 den fazla dosyayı birer birer tetkike imkân ve zaman bulamadım. Defterdeki kayda bakarak muamele yaptım. 0nun için geç kal mış... Reis Sirin başlıca vazifenlz maH kumların giriş ve çıkış günleTİne dikkat etmek ve mahkum bir vatandaşı gününde tahliye etmek değil midir? Müdür Evet, fakat ne yapayım ki, yeni gelmiştim. Tetkike vakit kalmadı. Kâtib Necmi de, haziranda bu vazi feye tayin edilmiş bulunduğunu, binaenaleyh dosyayı tetkik edemediğini söyleymce, reist Demek iş meydana çıkmasaydı bu zavallı pir aşkına daha senelerce ya • tacaktı öyle mi? Mareşal Çakmak hastanesinin cepheden görünüşü Kendini tababet, kimya gibi ilmm en|kocakarı hekimcilerinin rağbet gördükleri müspet şubelerine veren ve meslekî te caranlık devirlerde bile ilim heveskârlanrakkisi devamlı görgü ile modern buluş nı hiç olmazsa esrarengiz mesai hücreleların geniş ve mükemmel tatbikatma rinde görüyoruz. Dâhi edib Göte'nin en bağlı olan bir adamın her yerde ilkönce yüksek eserinde bize portresini, kaf a in aradığı şey, meslek zevki ve heyecanıdır; tisacını ve kimya lâboratuarını fevkalâde bu bakımdan hekim veya kimyager, daha felsefî bir tahlil ve tasvir kudretile tebaumumî bir tabirle seririyat ve lâboratuar rüz ettirdiği Favüst, bunun en canlı bir adamı, bir müddeiumumî, bir subay, bir misalidir. Yirminci asırda da Metropolis öğretmen veya herhangi bir memura na veya îkiyüzlü Adam gibi hayalî filimlerzaran daha müşkülpesend olmakta ve il de gördüğümüz ültra modern ilim lâbo gelelim Refik Ahmed Sevengil, üstadı minin modern ve müspet nimetlerini bula ratuarlan ruhları konuşturan ve hayatî kıracak tarzda hareket ettiğimir için bize madığı takdirde kendini bedbaht bile te vetireleri cam potalarda yuğurarak taaz sitem ediyor ve gazetesinin ikinci sahifezuv ettirmek istiyen bu hokkabaz kimyalâkki etmekte haklıdır. smde, ayni günde çıkan yazıdan haberi İzmirdeki bir müddeiumumî muavini gerin esrarengiz mağarasından çok daha yok. Biz ki filmin yalmz hudud haricine le Gümüşhanedeki bir müddeiumumî a karışık ve gürültülüdür. Beynelmilel Paçıkmasını iyi bulmadık; fakat o yazı ki rasmda meslek zevki ve muhiti itibarile ris sergisinde ilim sarayındaki müteaddid Şimdi Franko gene bir büyük taarru filmin iceride gösterilmesine bile tahambir fark yok gibidir; askerlik san'atmın lâboratuarlar karanlık dehlizlerde ayni Kâtibin vazifesi dosyaları tetkik, za geçmiş. îşte dünya sulhu için yeni bir mül etmiyordu. Müellif aleyhine bizden memleketin selâmeti ve müdafaası bakı gürültülü ve heyecan verici manzarayı icabında müdürü ikazdır. Siz niçin bu ümid kapısı daha! Franko ya galib ge daha ileri giden bir gazetenin onu bize mmdan bir bölükten beklediği randıman, gösteriyordu. Fakat şu farkla ki modern vazifenizî ihmal ettiniz? lir, ya maglub olur. Galib gelirse Fran karşı müdafaa etmesindeki nispetsizliği memleketin her köşesinde aynıdır ve lâboratuar, her aletinin en ufak vidasmda Vakit bulamadım. Deftere bakarak koculann, mağlub olursa kızıl Ispanyacı anlıyamadık. Neyse. Bu da olağan şeyfonksiyonu şehre veya köye göre değiş ve yahud her kimyevî taamülünde müs gününü bekledlm... lerden. Bir gazeteye birbirine zıd fikirmez. Bir yol mühendisi Dolmabahçe pet riyazî hükümlerin ve ölçülerin cari Müteakiben evrak mütalea için Müd lann riiyalan hakikat olacak, aralarmda lerin girmesı yukanda da gördük yaTaksim şosesinin hendesî plânlarını Er olduğu bir bilgi ve tecrübe kaynağı, TIU deiumumiliğe verildi. Muhakeme talik bir harb çıkmasına lüzum kalmıyacakhr. îspanya Avrupanın çıbanı. Kendiliğin pek müstesna vak'alardan değil. Yalnız zurum Karaköse yolunda da ayni zevk azzam yirminci asır medeniyetinin birer edildi. den patlarsa, kanarsa Avrupa rahat edi şunu söyleyim ki ben, kendi hesabıma, ve ilmî imkân dahilinde kullanabilmekle ifadesi ve sembolüdür. Dr. Alexis Carrel, millî tiyatromuıa bunca meslekçe tatmin edilmiş sayılır. Biyoloji meşhur Paramedikal mektebinde bize ADLİYEDE yor ve lunumî bir harb neşteri yemekten Musahibzadeninyarattığı nevi içind« kayıllık emeğine, veya kimya lâboratuarlannda potalar ilim heyecanınm en yüksek derecesini, kurtuluyor. Bu çiban tıkanıp şiştigi zaman zandığı büyük muvaffakiyete ve bu vaTahkikat tevâi ediliyof içinde birabir miyarla hayatın sırnnı ve digerbîn âlimin kalb huzurile ve vecd hasta Avrupanın daha büyük bir amelidide şüph« götürmiyen kudretme sataş Ramizde bir Kazasker köşkünden yahud da hergün tekâmüle uğrıyan bir a içinde çalışabileceği modern ilim sitesiyat geçirmesi tehlikesi baj gösteriyor! mak istiyenlerden değilim. Ona hürmetim nin en ideal nümunesini göstermiştir. çekmece kırmak suretile 400 lıra, birkaç letle ve meselâ bir elektro kardiyogramla Programlı çahfma var. Fakat ben tiyatroda o nev'i meşrebiZaten ilim ve hergünkü mucizevî ke bilezik ve altm saat aşırmaktan îstancanlı bir uzvun fizikî kanunlarını müta Elime bir gazete tne uygun bulmam ve Osmanlı tarihini leaya alışmış olan tam manasile bilgili ve şiflerile gıdalandırdığı medeniyet bütün bul dördüncö ceza mahkemesinde muhakeme edilen Esmanın dün kararı bil alıyorum, bakryorum hicvetmenin bir hududu olmak lâzım gelilim âşıkı bir hekim her yerde ayni ça ana unsurlarmı bu tecessüsle yüksek hedirilecekti. Ancak, mahkemece bir keşif ki başmakale yerindiğini de düşünürüm. Hoş, filmin dışan lışma imkânlanm ve şartlarmı bulamaz; yecana medyun değil midir?. Siragüze de Vali ile bhr müçıkarılmaması temin olundu ya, geri taâlimi Arşimed'in su içinden deli gibi fır yapılarak tahkikatm tevsiine lüzum meslekî randımanı müddeiumuminin, su görülmüş. bu sebeble muhakeme, başka lâkat var. Doktor = refı hasbıhalden ibaret. Bulbayın veya mühendisin mikyasile ölçüle lamasile tezahür eden «Evreka güne bırakılmıştır. Lutfi Kırdar, îstanmez. Lâboratuar âlimi veya klinisyen he dum» avazesi, sağır Bethofen'in tıpkı inKölelik teşrifatı bulda nereye adım kim, lâboratuarsız ve hastanesiz bir mu leten besteleri, hayatını kızının son güzel Zorba bekçinin muhakemesi atsa bir pislik yuvaNişantaşmda Meşrutiyet mahallesmhitte sırf nazarî kıymetteki bilgileri kitab kitabından okuduğumuz Madam Curiesı, bir çirkef, bir bataklık gördüğünü, bu larile kendini mes'ud sayamaz ve şümul nin stepler ortasında bir Leh koyünden de evvelce bekçi oln Hacı Dürbay, dün manzaradan iğrendiğini ve utandığmı söylü bir kelime ile insanlığın ona yüklctnvş başlayıp Pariste radyom enstitüsüne ka sabah Îstanbul Ağırceza mahkemesinlüyor. İlk işinin, elindeki vasıtalarla yol olduğu vazifeyi hakkile yapamaz. Bilgi dar varan âlemşümul şaheseri bu ibdakâr de öldürmeğe teşebbüsten muhakeme edilmiştir. ve temizlik için çalısmak olduğunu anlalerin daha ziyade mücerred ve nazarî heyecanhmn en yükseklerinden şahane Davaya göre, kendisi bir gece içmiş, tıyor. Gazeienin basmuharriri de bu isabirer misaldir. mefhumlara ve sathî müşahedelere isti o halde Galataya inmiş, Mehmedin betli sözleri, Valinin tertibli ve plânlı canad ettiği çok eski çağlarda âlim, meslekî Beş sene evvel operatör Abdüsselâm kahvesine girmiş ve kahvecinin yakasılısma hususundaki niyetini alkışlıyor. Ne heyecanını bir Diyojen gibi bir fıçı içinde Urfa hastanesinde hayatını tehlikede gbrna yapışarak, kendisini karakola gö iyil Biz de böyle düşünmedik mi, böyle ve yahud Lokman hekim gibi de bir çınar düğü bir askerin karnına cerrahî müdahatürmek istemiş. Kahveci, neden dolayı ağacının gölgesi altında duyabılirdi; çün lede bulunurken eli kanıyarak Öldürücü karakola götürmek istediğini sorup, yazmadık mı? Herşeyden evvel bu §ehir kü o zamanlar müspet tecrübe ve bilhas sepsis mikrobunu aldığı halde ameliyatı sebebsiz gitmekten Imtina edince, bek sağlığa, temizliğe ve yola muhtacdır, desa insan vücudünün muhtelif uzuvlarmı na devam etmişti; çünkü o anda meslek çi, tabancasmı çıkarmış, kahvecinin medik mi? Aradaki düşünce birliğinden Telefon çaldı. Açtım. Taradık bir ses muhtelif miyarlar ve aletlerle inceliyen heyecanı ve vazife aşkile meşbudu. İlim göğsüne dayamış, tetıği çekmiş, her na gelme bir inşirahla nefes alıyoruz. ısmımı sordu. Fakat sahifeyi çeviriyoruz, ayni gazehesabına vakitsiz olarak gozlerini dünya sılsa tabanca patlamamış, etraftan ye Bendenizicn! dedim. teşrihî ve kimyevî tatbikat yoktu. tişmişler, silâhı elinden almışlar. tenin içinde başka bir yazı. Bizim bir fıkEski Yunan ve Arab sema âlimleri bi ya kapıyan röntgencilerimiz, tifüs ve Sonra ben de muhatabıma: «Siz filân le sade gözlerile göklerdeki yıldızlann ruam kurbanı hekimlerle baytarlarımız, Davacı Mehmed, mahkemede dava ramızdan cümleler almış, bize sataşıyor: mısınız?» diye sordum. parlaklıklarına ve dizilerine bakarak hü emekli deniz yüzbaşısı Alâeddin gibi | smı bu yolda anlatmış, Hacı Dürbay da, Bir şehrin yalmz temizliğe ve yola değil, Evet, bendenizim! cevabını verdi. küm verirler; Arşimed gibi en zeki mü mühendislerimiz hep ayni ilim heyecanı suallere, sarhoşlukla ne yaptığının far herşeye ihtiyacı vardır, diyor. Sonra da Konuştuk, bitti, telefonu kapadım. Meşahidleri dahi ancak tesadüfen bir banyo nın kahraman şehidleridir; vs ölüm paha kında olmadığı şeklinde cevab vermiş ulu orta tenkidlerle Valinin zihnini şa sele şu: «Bendeniz» kelimesi benim siniiçinde vücudlerinin batma keyfiyetini his sına da olsa her yerde ilim adamına ener tir. Mrtrnamak lâ/ım geldi^ini söylüvor. Al rime dokunur. İster başkası bana söyleBazı şahidler dinlenildikten sonra, lah Allah!.. Biz bu şehre kaldırımdan settikleri zaman müspet bir hayat kanunu ji veren ve ilk adam çağından radyo çasin, ister ben başkasına söyleyim, bu keğına kadar medeniyeti yürüten hep bu muhakemenin devamı, başka şahidlerm başka şey lâzım değildir demedik; ancak keşfederlerdi. limeden hoşlanmam, fakat gene de ağca&mlmasma kalmıştır. Daha birkaç ay evvel Pariîte yüzüacü ilâhî meslek heyecanı olmuştur. zım abşmış söylerim. herşeyin bir sırası olduğunu, elzemin asenei devriyesi tes'id edilen meşhur nıüKurşun hırsızı cocuk mah zımdan, mazrufun zarftan evvel temin Eski devirde «ben» yok, «bende» vartefekkir ve filozof Descartes akıl denizini kum oldu DENIZ tŞLERl edilmesi lâzım geldiğini yazdık. Bunun dı. Cumhuriyetin en büyük fazileti, olsa sırf nazarî yani uydurma olarak dimağın Bundan bir müddet evveline kadar için de bir tertib ve rasyonel bir program olsa, bendeyi azlederek yerine beni tayin orta boşluğunda asılı bir vazıyette buluMallar iskelelerde niçin Taksımde bir mekteb talebesi olduğunu şart olduğunu anlattık. îşte ayni gazete etmektir. (Yanlış anlaşılmasın: Hiçbir nan küçük sanavberi guddeye atfediyorsövliven Bürhan isminde bir genc, ev nin başmakalesinde de ayni fikirler tek makamda gözüm yok, ömrümde bir tek kalıyor? du. Fakat zamanla makine ve fizik ilimvelki gece Sultanahmedden Alemdara Bazı limanlarımızda fena havalar ve rarlanıyor. îç sahifeden çıkan bu çatlak defa da bu neviden birşey istemedim. leri göz kamaştırıcı bir hızla deha kay az vapur yüzünden malların kalmasile doğru sırtında bir çuvalla gelirken, dur düdük sesi nedir? Haklı, sade, açık ten Kendimden değil, şahıs zamiri olan nakları olan kafalarm fikir hücrelerinden hasıl olan vaziyet hakkmda yapılan tet durulmuş, çuval açılmış ve içemınde kidler Valinin zihnini şaşırtmaz; o tak «ben» den bahsediyorum). Fakat, besfışkınp da her bilginin müeyvidesi tecrü kikler ıkmal edilmiştir. kubbe kurşunları bulunduğu görülmüştür. Tahkikatla bunlarm Sanayi mek dirde tenkid lüzumsuz birşey olur. Vali belli alışkanlık, dilimizi hâlâ bu kölelik be olmağa başlayınca âlimin devamlı Uskumru akını tebi yanındaki asari atikadan olan fırın nin zihnini şaşırtacak şeyler, böyle ayni teşrifatından kurtaramıyoruz: Bendeniz, makarrını ve hatta mabedinı lâboratuar Evvelki gece ve dün, Boğaza müthiş kubbesinden sökülerek alındığı öğrenil gazetenin içinde birbirini tutmıyan iddia zatıâliniz, geldiler, gittiler, teşrif buyurteşkil etti. Binlerce sene önce Istankövlü büyük hekim İpokrat, nazarî müşahede bir uskumru akını olmuştur. Bazı sahil miş. Bürhan, dün sabah Müddeiumumi ların bulunması olabilir. Tekrar edelim: du, emir buyurdu... (Eskiden de bu mevlerine istinaden bir çok kadın nevruzlan lerde uskumruyu kepçe ile tutmak bile liğe gönderilmiştir. Bir evin içini pislik götürürken oraya ye zuda birkaç kere hayli şeyler yazmışbm). imkân dahiline girmiştir. Buralarda usMeşhud suç kanununa göre, davaya ni eşyalar konmaz. İlkönce evi temi/lenın seksüel mahiyetinde olduktannı söy Beyine, paşasına, efendisine, beyefenkumrunun tanesi 30 40 para arasında bakan Sultanahmed birinci sulh ceza lüyordu; fakat lâboratuar tecrübesi işe satılmıştır. mek, parçalanmış döşemelerini tamir et disine, ağasına kadar eski devrin bütün mahkemesinde, bu genc, kurşunları müdahale edinciye kadar bu doğru telâkkubbeden kendisinin sokmediğini. o ci mek, tnümkünse üstünc muşamba döşe bu nevi tabirlerini attık. Fakat bunun için ki ve bilhassa iskolâstik zihniyetli orta Türk Alman ticarî münase vara atılmş olarak bulduğunu söyle mek lâzımdır. Sonra yeni mobilya konur. bir kanun çıkması lâzım geldi. Acaba şu çağda ancak efsanevî bir Lymeti haizmiştir. Biz bugünden yeni binalara yüz binler kölelik tejrifatmı yasak eden bir kanun batının tanzimi di. Halbuki bugün cinsiyet vetireleri Almanya ile aramızdaki ticaret ve j Polıs, bekçi şahid olarak dinlenilmiş ce lira tahsis edilmiş olmasına itiraz eder da çıkarılamaz mı? Hatta bu teşrifat, o hormon dediğimiz guddevî ihazları ve klering münasebatmm tanzimi için kar ler, kurşunların çahndığı sübut bulduğu ken bu şehre kaldmmdan ve temizlikten tabirlerden daha az demokrat değil mi? ruhî tezahürlerile tamamile bir lâborahıar şılıklı birer komisyon teşkil edilmiştir. kaydile, ceza verilmiştir. Hâkim Reşid, başka birşey lâzım değildir, demedik; Fakat bunlann gazete sahifelerinden resmeselesidir ve modern ilim sun'î ilkah Türk komisyonu Hariciye Umumî kâ Bürhana 3 ay hapis cezası tayin etmiş, herşeyin bir sırası olduğunu söyledik. mî sözlere ve yazılara kadar her yerde bombalannı terkibî ilâclar halinde imal tib muavini Nebilin riyaseti altmda Tür sabıkası olmadığından bu müddeti 1 aedecek kadar çok ileri bir safhadadır. kofis ikinci reısi Nihad ve Maliyeden ya, yaşı dolayısile de 15 güne indirmiş Programlı çalışma da bu sırayı tayin et kullamlıp durduğunu görüyoruz. mekten başka birşey değildir. Haksız mıyım? Haksızsam zatı devhenüz büyücü kimyagerlerin. Rüstüden mürekkebdir. tir. îspanya iç harbi, düne kadar, bütün AvTupanın sag . aol rejimleri ve kanaatleri arasındaki ihtilâfı temsil ediyordu: Sağ mısmız, hangi milletten olursanız Franko taraftan, sol musunuz, kızıl İspanya taraftan sayıhyordunuz. Bunun için, lspanya harbi başjar başlamaz bütün milletler aralanndaki ihtilâfların hallini geciktirerek iki taraftan birinin galebesini beklediler; fakat baktılar ki bu işin sonu yok, kendi davalarını kendileri halletmeğe başladılar. îşte asıl harb korkulan da bundan sonra doğdu ve hâlâ devam ediyor. Düne kadar îspanyada iki taraf, bütün Avrupayı ikiye ayıran cepheler namma dögüşüyordu. lspanyol olmıyan milletler îçin bu kanh boga güreşimn neticesıni uzaktan seyretmekten başka yapıla cak şey yoktu. Dışandan karışan birkaç gönüllüden ve zavallı İspanyollardan başk« kimsenin burnu kanamryordu. Fakat bu temeilî harbden kolay netice çıkmıyacagı anlaşılmca devletler birbirme düştüler. eçende çiçek meraklısı bir arkadaş bana bahçesini gezdiriyordu. Yerli ve yabancı, munis ve vahşi binlerce çeşid çiçekler arasında dolaşırkcn, ben bir aralık lâf olsun diye söylendim: Bunları gördükten sonra, hâlâ bir çiçekle yaz olduğuna inananlar var mıdır?.. Arkadaşım güldü: Vardır!... Kım?. diye sordum. Kat'iyetle cevab verdı: Karım!... Ve ilâve etti: Bu kadar senelik çiçek yetiştiricisiyim. «Bir çiçekle yaz şöyle dursun, hatta knş bile olamıyacağı» hakikatini bizim Bayanın kafası'na bir türlü sokamadım!... • Yalnız nükte hoşuma gittigi için değil, çiçeği de sevdiğim için, o gündenberi elime her kalemi alışımda, çiçeğe dair birşey yazmak için çırpmıp duruyordum. Fakat her defasında araya başka mevzular girdiği için yazamıyordum. Bugün, nihayet fırsatuu buldum: Çiçek!... diye başlıyomm, nedir bu çiçek dediğimiz şey... Acaba, şairin id« diası gibi «nebatın kadınla$masından» ibaret bir fantezi mi?. Yoksa, hilkatin, insanlar koklasın diye yarattığı bir burun yemisj mi?... Ne olursa olsun, ben kendi payıma çiçeği her hatırlayışta, onun pos bıyıklı, yapışkan âşıkı böcek, gözümün önüne gelir! Bu, belki «iki çiçek bir böcek» adırun hâfızamda yer etmesindendir. Çiçekteki naz ve iştignaya karşı, böcekte o ne arsızca sokuluş ve ne küslahça sürünüştür, diye düşünürüm. Sade böcek, değil, an bile bal ajacak çiçeği bilir! Fakat ne garibdir ki çiçeğin bizi talihsizliğe hükmettirecek tarafları da vardır. Vafctinden evvel açılrp saçılan genc kızlar için: Aman, bırak şunu... diye söyleniriz, son günlerde kabak çiçeği gibi açıldı!. Sonra, asıl acıkhsı, insanı, bütün ömrüne sürecek bir çirkinliğe mahkum eden korkunc hastahğın adına da «çiçek» denilmesidır! Çiçek hastalığı keşfedildiği zaman, muhakkak ki ilk insanlar henüz çiçek yüzü görmemişlerdi. Yoksa soratımızı delik deşik eden bir insafsızm başına çiçekten tac örmekte bu kadar acele etmezlerdi. Eskiden her çiceğin aşk lugatinde ayn ayrı mânası vardı: Meselâ manolya çiçeği bikâretin, zambak da şehvetin mümessili sayılırlardı. Sairin biri, vaktile, nedense hiddete gelerek goncanın şahsında, bütün kadınlara hücum etmiş: «Inanma goncei bikrin h'ıcabı hmetine, O rengi âli cehennem, kadınlık atesidir!» Demişti. Fakat, çiçeğin, ne gonca halinde iken, ne de açıldıktan sonra, böyle ittihamlara hak verdirecek bir günahı olmasa gerek... Düşünelim ki en saadetli günümüzde de, en felâketli günümüzde de, teselliyi, bir demet çiçekte buluyoruz! \ S.G. Alb kadın zehirlendi Haydarpaşa garmda vagon temizliği yapan Nezire, Gülizar, Fikriye, Hatıce, Emine ve İkbal ısm.ndeki kadınlar, bir kaç gün evvel, bir vagonda temizlik işıle meşgul olurlarken haşeratı öldü. rücü bir gaz kullanmışlar, vagondan biraz geç çıktıkları için zehirlenmişlerdir. Kadınlar Haydarpaşa Nümune hastanesine kaldırılmışlardır. letlerinin bendenizi af buyurmalarını ıstirham ederim. Akideler ve insanlar Dün gece Noeldi. Yani bir hırsitiyan bayramı. Fakat, tabiî, müslümanlar da, yahudiler de, dinliler de, dinsizler de dün gece eğlenmişlerdir. Demek ki çoğumuz eğlenmek için b a b ^ e anyoruz ve bayramın kime, hangi akideye ve düşünceye aid olduğunu bir saniye düşünmüyoruz. îstikbalde, bugünkü ideolojilerin peygamberleri için de bnyram yapılırsa böyle mi olacak, dersiniz? Meselâ Hitler'in doğumuntm iki yüz yetmiş sekizinci yıldönümünde bütün Marksistler kafayı çekerek neş'elenecekler mi? Olabilir aırana bugünkü ideolojilerden hepsinin veya bazılarının eski dinler gibi yirmi asır değil, yirmi sene bile yaşıyacağı şüpheli. Öyle bir devirdeyiz ki akideler, onu yaratan insanlardan evvel ölüyor! SERVER BED1