Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
c 18 Birincikânun 1938 CUMHURİYET ÎNÖNÜNÜN SEYAHA TtNE AtD ÎNTIBALAR j Bartın deresinde motörle on kilometrelik bir seyahat için yelkenlilerle bizi takib ediyorlardı Yazan: MEKKt SAİD ESEN PAZAPDAN PAZAPA PENCERESİNDEN Avrupa gene mi karışıyor? Göz hekimi ve hekim gözü Taksim bahçesinin adı Gaz maskesi Çelik ve iplik Avrupa gene mi karışıyor? Gene Avrupa kaf g rışıyor galiba... İtal^5p ya istemekte, Fransa vermemekte de vam ediyor. Bu gidişle yakın zamanda Lâtin kızkardeşlerin saçsaça başbaşa gelımeleri ihtimali var. Bayan İtalya, ablası Fransanın Tunus'lu âşıkını ayartmak istiyor. Ayartmak da değil, zorla elinden almak!. Öteyanda Aimanyanm da boş durduğu yok. Gözü Ukrayna'da ve Memel'de imiş. Ukrayna'run istiklâli ve Alman nüfuzu altına girmesi kanşık ve uzun bir dava. Şimdilik umumî seçimi Almanlar lehine neticelenen Memel en yakın lok ma. Ağlamıyan çocuğa meme de vermezler, Memel de. Fakat Almanyanın metodu ağlamaktan ziyade ağlatmak. Almanlar bu sistemle her istedikleri yeri alıyorlar. Acaba «Alman» kelimesi almaktan mı geliyor? Almak masdarından «al» kökile almancada ve yeni türkçede adam manasına gelen «man» kelimesi birleşince «Alman», yani her istediğini alan adam demek mi oluyor? Yoksa Anadolumuzun şivesile «alaman» kelimesi «alamazsın» manasına geldiği için, aksi mi doğru? Satıcı zekâsı... Dalgalar arasında Savaronaya yaklaşırken arkamıza baktık. Yüzlerce insan İsmet İnönünü görmek Bartın (Cumhur Reisimizin seyahatini takib eden arkadaşımızın mektubu) İamet înönünün Amasra ve Bartmı ziyareteri de çok mühim mevzulan yerinde tetkik ve tahkik etmelerine vesile oldu. Bartında gemi inşaiyeciliği ve bilhassa Bartın deresinin temizlenmesi üzerinde de göriişmeler yapıldı. Reisicumhur bizzat 200 tonluk Bartın mamulâtmdan bir gemiye binerek dere yolile denize çıktı. Karadenizde fırtma vardı. Seyahatin bu safhası çok heyecanlı oldu. Notlarunı bildiriyorum: Geceyi yatta geçirerek sabahleyin erkenden motörle Amasraya çıkan Reisicumhur, nahiye müdürünün odasmda halkı kabule başladılar. Bir vatandaş, tarla ağzında maden ocaklanna sahib olduğunu, sonradan teşekkül eden istismar şirketinin bütün mulıiti aldığını, bu jirketin de iflâs ettiğini arzetti. Denizbank acentası, limanm vaziyetini mevzuu bah settit Gemiler fırtınada buraya iltica ederler. Bazan 15 gün kaldıklan olur. Nöbet de burada beklerler, bir gemi bttrada nöbet beklemek için 34 gün kalmıştır. Demek burayı bir melce olarak ele alıyorsunuz.. Havzadan kömür almağa gelen femiler, havadan kaçmak için ya Ereğliye, yahud buraya sığmırlar. Mendireğin tamiri kaça mal olur? Mendirek hükumete 500 küsur bin lıraya mal olmuştur; fakat burada ta; çoktur, tamiri ve uzatılması pek pahah olmaz. Balıkçılıkla uğraşan mütehassıs Hasan Tuş da, Amasrada tutulan balığm Cideden Zonguldağa kadar sahil boyuna »evkedildiğini, 250 evlik kasabanın balıkçı lık, kömürcülük ve kayıkçılıkla geçindiğini, balık istihsalinin ancak ihtiyaca kifa yet edebildiğini söyledi. Inönü sordu: Bunu nasıl çoğaltabilirizî Karadeniz kenannda oturuyoruz, balıkçıhk yapamıyoruz. tstihsali çoğaltarak dahile sevket mek lâzım. Yemiyorlar ki... Yeseler ararlar! Şu geniş mıntakaya, Amasradan daha fazla balık sevki icab etmez mi? Bu kadar sarfediliyor, bir imalâthane tssis edilse faydalı olur. Tutulan bahklar buna müs,aid midir> Palamut, torik, lâkerda yapılır, uskumru tuzlanır, tekir, barbunye, lüfer, istavrid konserve olur. Sonra paşam Bartımn da küçük mikyasta bir bahkçılığı vardır. îyi birşey. Buranın balıkçılığmı daha rayıf sanıyordum, tnemnun oldum. înönü Çakraz köyünden rencper Mehmede de bir çok sual sorduktan sonra, Şahköylü Mehmed Özengiyi kabul sttiler. Dediler ki: Madenlere çalışmaya gidiyor mu sun? Gidiyorum, fakat bu sene daha gitmedirn. Çocugun var mı? 8, 10 ve 11 yaşlarında üç çocuğum var. Arazin var mı? Yok. Madenlerde kaç ay çahşıyorsun? Her gidişte iki üç ay çalışıyorum. Senede iki üç defa gidiyorum. Orada daimî amele olarak niçin kalmıyorsun ? Çoluk çocuk var.. Onları da götür. Nereye koyayım, ben fakir ada mım. Kaç para gündelik alıyorsun? 80, 100 kuruş alıyorum. îşini iyi biliyor musun? Ben yedeğim, kazmacının arkasında küfeciyim. Asıl amele kazmacıdır. Madende neye daha fazla kaîmıyorsun? Vücud istirahat istiyor? Niçin? Kömürün zaran yoktur. Paşam sırtla küfe çekiyorum, yo ruluyorum. Ayda eline 20 lira geçiyor demektır, ne masraf ediyorsun? Biz yemezsek çahşamayız! Taksim bahçesinin adı alına medhiye söyliyen şair taslağı ayak satıcılarmın sokaklanmızda, gün günden çoğaldığına bilmem dikkat ediyor musunuz?..* Gazete ilânı, el ilânı, duvar ilânı gibi reklâm vasıtalarına başvuramıyan fakir ayak satıcıları son senelerde işi kasideciliğe döktüler. Ağızlanndan hmen de vezinsiz, kafiyesiz söz çıkmıyor. Ben onlara şehrin belli başlı gecid yerlerinde, sık sık rastlanm. Geçende, bir tanesi şöyle bağırıyordu: Top attı bu fabrika, Mallan bir hârika... Ne yalandtr, ne şaka, Hârikadtr, hârika!... Yaşa Selâmi tzzet Sedes, yaşa dostum! Taksim bahçesini nihayet bir halk uğrağı haline getirmeğe çalışanların başmda olduğunu öğrendim. Gündüzleri duhuliyeyi kaldınyormuşsunuz, bahçeyi düzeltiyor ve biçime sokuyormuşsunuz, çocuklar için yer ayırıyormuşsunuz. Bu inkılâbı yapanlar içinde sen de varmışsın, gazetelerde okudum ve memnun oldum. Hay yaşayasın! Fakat bir dileğim daha var: Şu bahçenin adını da değiştiriniz. «Taksim» ke^ limesi fena. Çünkü şimdiye kadar bu bahçenin varidatı kiracılarla Belediye arasında taksime uğradığı için taksim kelimesi hep kâr fikri uyandınyordu. Mademki artık taksim edilecek şey kalmadı, bu ismi de hemen değiştiriveriniz! Bir başkası var ki, gelip geçenleri, ekseriya şu tekerleme ile yo^unu değiştirtip etrafına toplar: Aman aman.. Aman aman... Takatsizim deme, hey bayan... Bir paket çikolata al, ye... Nice derdlere olur derman... Vâkıa sattıgı çikolatalar ağza alınmıyacak kadar bayattır amma, mazmunları her zman taze tarafından düşürür. Dün de, Sultanhamamında bir ayak satıcısma rastladım. Etrafma, dükkân sahiblerinin bile gıpta edeceği bİT kalabahğı toplamıştı. îşportası, âdeta yağma ediliyordu. Gene satıcı, bu ummadığı rağbeti görünce büsbütün coştu: Talihi olan alıyor, Evlâddan evlâda kalıyor... Bu evlâddan evlâda kalabilecek dayanıklı nesne nedir? diye hiç düşünmeyin; mümkün değil bulamazsımz: Adamcağız, tanesi on kuruşa mendil satıyor! Bu sabah da, matbaaya gelirken, bakrım. îri kıyım bir delikanlı, herhalde Yahudi olacaktı nezle görmemiş sesile kaldırrmlan sarsıyordu: Çorab deyıp geçme, yoktur menendi, Buna çorabların krah dendi... Ve arkasından nakaratı geliyordu: Yoktur menendi Kralı dendü.. Amma, nasıl bağırıyor, bir duysanız... Damarları boynunda ok gibi şişiyor, küçük bir fırın kadar açılan ağzından söz değil de sanki alev fışkırıyor!. Bunu da arkadaşların birinden dinledim: Yenicamiin önünde bir adam.. Elinde, büyücek bir kafes var. Kafesin içınde bir sürü işe yaramaz serçe kuşu... Köşenin başını tutmuş, yangın haber veren eski mahalle bekçileri gibi avaz avaz haykınyor: Beş kuruşa can kurtaran yok mu?. Beş kuruşa can kurtaran... Kurtarmak istediği can, meğerse serçe kuşlarının canı imiş ! Merak edip sokuldum. Ve âdeta; kendi kendimden habersiz, ne yaptığımı bilmiyerek, herkes gibi, ben de beş kuruşu verip, kafesteki serçe kuşlarından birini azad ettim. Arası çok geçmeden, kafeste tek kuş. kalmadı!» O anlatırken, ben de gülüyordum: Akılh adammış, dedim, kuşlan salıvertmiş, kafese sizi koymuş! Şimdi kıssadan hisseye gelıyorum: Satıcı zekâsı, her gün yeni bir orijinalite keşfederek, en satılmaz mallan bile elden çıkarmanın çaresini buluyor. Fakat buna mukabil, biz, yani alıcı mevkiinde bulunanlar, aldanmamak için acaba ne yapıyoruz?... Gaz maskesi Cumhur Reisimizin son seyahatinde Yemeniz lâzım tabiî.. Yemeğe on lirası gidiyor. On lira çok! Siz amele hep birlikte yemez misiniz? Kendi başıma yiyorum. Sen hangi şirkette çalışıyorsun? Kozluda. Orada işçiler hep beraber yemek yemezler mi? Hepsi değil, yiyenîer var, yemiyenler var! Dışarlık amele hep beraber yemek yeseniz, daha iyi ve daha ucuz yersi niz. Böyle bir teşkilât yok mu orada? Beraber yiyenîer var, lokantaları, hamamlan var. Kaç saat çalışıyorsun? 8 saat çalışıyorum. Hastalık oluyor mu? Olursa hastane var. Yani bakımdan şfkâyetin yok. Yok paşam. Inönü tekrarladılar: Demek ayda on lira yemeğe gidiyor. Hem yemeli, hem de daha az masrafın çaresine bakmalı. Sonra sen bana sırt işinden bahsettin, el arabası yok mu? Var, fakat amele kazmayı vuruyor, ben arabaya koyuyorum. Madene hangi ayda gitmezsin? Mayısta gitmem, sıcak oluyor. • Peki aslanım, köyüne selâm söyle.. #*» Amasradan Bartma otomobillerle gidildi. Yol umumiyetle güzel sayılabileck derecedeydi. Yolun ortasında bir asker tarafından bulunduğu cihetle adma izafe edilen «Asker çeşmesi» vardı ki, Bartmlılar bu suyun mıkyası ma derecesi bir buçuk olduğunu söylediler. 12 bin nüfuslu Bartın Cumhur Reisinin teşrifinı haber alınca sevincle yollara dökülmüştü. înö nü üç katlı ve taştan yapılmış hükumet dairesinde önce memurları, sonra halkı kabul etti. Ayni zamanda tüccardan ve zürradan olduğunu söyliyen kereste fabrikaloru Faik Alemdar ezcümle dedi ki: 300 dönüm arazim var. Arazi zayıf ve meyilli olduğu için atla çift süre miyoruz, öküz kullanıyorum. Koyun pek azdır. Sularımız bulanık, mer'amiz az olduğundan koyun yaşamıyor. Mısır mahsulü azdır. Buğday bu sene iyi, Ziraat Vekâletinin gönderdiği tohumlardan iyi netice aldık. Arpa da ekiyoruz. înönü sordu: Gemi, Bartın deresinde nereye kadar gelir? Benim vapurum bundan altı sene evvel Gürgen pınanna kadar gelirdi. , İhtiyarlar ne anlatıyorlar, ge:ni Bugiine kadar Hitler'in lugatmde biGazetelerde Kızırinci manayı gördük, bundan sonrasını layın ahaliye gaz bilemeyiz. maskesi satmağa başGöz hekimi ve hekim gözü ladığmı okuyunca tüylerim ürperdi Şimdiye kadar biz bu maskeleri gazete sahifelerinde bir eğlence ve tecessüs mevzuu olarak okuyup geçiyorduk; günün birinde onun şapka ve boyunbağı gibi zarurî ihtiyac maddeleri arasında pazara çıkarılacağını hatı rımızdan geçirmiyorduk. «Yoksa Kızılay yakmda bir maskeli balo verecek de ona mı hazırlanıyor?» diye düşündük. Sonra hatırladık ki her memlekette her türlü ihkoylülerin selâmlanna mukabelesi timale hazır olmak için ahali gaz mas lerin Bartına kadar geldiğini söyliyen var kesi tedarik etmeğe çoktan başladı. Biz mı? de geri kalmıyalım. Birdenbire bir harb Eskilerden duyardık: Bir v defa patlarsa maske bulamayız. Aramızda, Musul vapuru Bartına kadar gelmiş. yüzlerindeki riya maskelerine güvenenler Gemilerin şimdi de gelmesi için n« varsa aldanıyorlar. yapılmalı> Çelik ve iplik Boğazın ağzında sığlık vardır. Ufak Yeni Valkniz göz hekimi imiş. Mizah Başbuğumuz İsmet înönü, son tetkik bir tarakla açılabilir. 60 sene evvel avan mecmualarımız bundan istifade ederek ta tabir edilen demir yüklü üç sandal bo bazı güzel nükteler savuruyorlar: «İstan seyahatinde, şifalı parmağmı memleketin ğazın ağzında batnuş. Sellerden ve aksi bul gibi memleketin gözbebeği olan bir yaralan üstür.de gezdirirken bir de parüzgârlardan kumlar birikmiş. Elyevm şehre bir göz hekimi lâznndı» diyorlar. muk ipHği meselesile karsılaştı. Köylü şibu kumların miktarı 800 bin metre mikâ Güzel, pek güzel bir soz. Istanbula göz kâyetinde ne derec; hakhdır, bu mesele bı kadardır... hekimi kadar hekim gözü de lâzım. Çün mevziî midir, yoksa umumî mi, bilmiyo Boğazın nasıl ve neden dolduğu kü bu şehrin hem bünyesi hastadır, hem ruz. Fakat pamuk ipliği mevzuu bize belli, tarama ne zaman yapılmış? de içi nufus kesafetinden dolayı hasta meşhur halk tabirini hatırlatıyor ve birçok 35 sene evvel bir defa taranmış, insanlarla doludur. Yeni Valitniz bir hayatî işlerimizin pamuk ipliğine bağlanaçamamışlar. 15 sene evvel de miralay terzi gibi bu şehri giydirip süslemeden evCelâl zamanında bir romorkörle teş,eb vel bir doktor gibi tedaviye başlamalıdır. mamasını temenni ettiriyor. Bunun bir büs yapıldı. 14 kadem su bulundu. Sokaklan da, caddeleri de, kaldırımları çaresi de köylünün pek ziyade muhtac Hiç esaslı bir keşif yapılmadı mı? da, insanları da hasta olan îstanbul süs olduğu ipliği kolay tedarik etmesine imDiğer alâkadarlar da izahat verdiler: değil, şifa istiyor. Hastane yapmak du kân vermektir. îşte pamuk kadar nazik Boğazdan gümrük önüne kadar üç rurken beheri beş yüz bin liraya tiyatro ve iplik kadar ince bir iş, ki dikkate ve kısim üzerinde istikşafat yapıldı. 100 kü ve konservatuar, yol yapmak dururken itinaya çok muhtac görünüyor. Anadolusur bin liraya müteahhide ihale edildi. beheri elli bin liraya renkli fıskiye îstan yu çeliğe ve çelik ağa kavuşturan îsmet Müteahhid levazımatını vaktinde getire bulu büsbütün hasta eder. Çünkü bu şeh înönü onun iplikten mahrum kalmasına medığinden mukavelesi fesholundu. Üç rin illetlerinden biri de parasızlıktır ve razı olmaz. Bilir ki millî ihtiyac bakıdevası da lüks uğrunda yapılan israflara kısmın da istiksafı mevcuddur. mından pamuk ipliği çelikten daha hafif Derenin dolu kısmı tahminen neka nihayet vermekten baska birşey değildir. bir madde değildir. Göz hekimi Valimiz, Istanbulun gözüne dardır? SERVER BED1 Dere tamamen dolu değildir, dolu girmek için ona hekim gözile bakmahdır. kısmı on kilometrede ancak bir kilometretutar. lunduğunu, gemilerin makine aksamının mek için bir saat, müthiş dalgalatla mü Yaz, kış suyu var mı? da burada yapıldığını söyledi. cadele zorunda kaldı. Herkes ileriye, ya Müşterilerin kimlerdir? ta nekadar yaklaşılabildiğine bakıyor gi Var, kışm daha fazladır. Trabzona kadar bu sahilde bize bi idi. Bu sırada îsmet înönünün gözleri, Reisicumhurun diğer suallerine ceva bıraz gerimizde beliren, gemilere ilişti. ben, civarda maden bulunduğu, hatta ısmarlarlar. Trabzonda nerede yaparlar? Yüzlerce insan, onu biraz daha görebilSümerbankın Karabük fabrikası için de Sürmenede, oradaki inşaatçıhk es mek, selâmlamak ve alkışlamak için, dalmiri eritmekte kullanılacak Doremit ma galar arasında bata çıka yata kadar takib deninden de boğazın yanında bulundu kiden bizden daha fazla idi. En çok büyüklükte yaptığın gemi ediyordu. Sonsuz bir neşe içindeydiler. ğu, dere ağzında balıkçıhk yapıldığı ar Şarkıları bize kadar geliyordu... zedildi. Faik Alemdar üç fabrikası oldu kaç tondur? 300 ton yaptım; fakat dere açık olğunu, orman işlediğini, fakat şimdi az orSavaronaya çıkıldı. İnönü, geminin man verildiği için fabrikalarını tatn ran sa 500 ton da yaparım! kaptanını bilhassa yanına çağırdı, elıni Kızaklarınız var mı? dımanla çalışıtaramadığını söyledi. Cumsıktı: Vardır. hur Reisimiz «bu dere açılsa, Bartma ka Teşekkür ederim, gemiyi çok iyi dar münakalât olsa, burası ne istifade eInönü, bundan sonra dereyi tetkik için, idare ettin, dedi. der?» dediler. Nakliyatın artacağı ceva hükumet konağından ayrıldılar. Daha Ihtiyar denizci: «Bu, benim sadece ve bı verildi. berisi seyrü sefere müsaid halden çıktı her zamanki vazifemdir» der gibi, başını Bu civarda hangi madenler var? ğından, gemiye Bartın boğazından binıl hürmetle önüne ığdı ve ömrü boyunca Arıkta k">^""r var. înkumunda da di. Amasra açıklarmda bulunan Savaro yalnız fırtmalar görmüş olan açık renkli var? na yatına, derenin Karadenize karıstığı gözlerinde, birden, sevincli bir ışığın dal Bunlar tetkik olunmuş mu? ağzın civarına gelmesi emredildi. Bartın galandığı sezildi. Olundu, çok zengin buluyorlar. deresindeki on kilometrelik seyahat, Mekhi Said ESEN îşlenmiş mi? eşi güç bulunur bir manzara arasın Yalnız Durmuk ki Bartın deresi da çok zevkli oldu. Dere ağzma yakın bir Yurddaş! kenanndadır, orada 25 sene evvel araş yerde, gümrük mevkiinde karaya çıkıîdı. Kış gecelerinde misafirtırma yapılmış, kömür bulunmuş ve öyle înönü bu güzel tabiatin ve o kadar da sece bırakılmış... vimli insanların karşısmda bir kahve içti lerine, kuru üzüm, incir, kayısısı, Gemi insaiyecisi Mustafa, inşaatımn ler, birlikte gelmiş olan Bartınlılara veda fındık, Malatya azalmış olduğunu, fakat makinelere ser ettiler. Anteb fıstığı, badem, ceviz. bestlik verilmesinden bu sene biraz arttığı200 tonluk motörlü ve yelkenli gemi, elma, portakal ikram et. nı, demirciliğin de Bartında kuvvetli bu Karadenize açıldığı zaman, yata varabil S. G Okmeydanı cinayeti tahkikatı son safhada Okmeydanındakı cinayete aid tahki katın son safhasında, Sütlice karakoluna bırakılan imzasız bir mektub üzerine Adil, Niyazi, Talib, Lutfi isimlerinde dört kişinin ifadeleri alınmış, fakat bunların bu vak'a ile alâkaları görülmemiştir. Dördü de serbest bırakılmıştır. Bu arada Morgda bulunan cesed de gösterilmış, cesedi tanıdığını söyliyen olmamıştır. Tahkikata müddeiumumilik v nolis, devam etmektedir. Hırsızlıkları sabit olan iki kardeş Galatada Kalafatyerinde HudaverdB yuokuşundan geceleyin eşya çaldı^ı sabit görülen Mehmed ve çalmmış malı bilerek sakladığı sabit görülen kardeşi Ahmed, Dördüncü Cezada mahkum olmuşlardır. Mehmed, bir sene iki gün, Ahmed iki ay yedi gün hapsedıleceklerdir. ^ I• I » Mahkum olan yorgancı Yedikulede Yorgancı Hamdi, kansı Fatmanın yüzünü ustura ile kesmekten îstanbul Dördüncü Ceza Mahkemesinde yedi ay hapse mahkum olmuştur.