03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 İkincitesrin 1938 CUMHURÎYET Biiyük bir Türk eseri: Viyana muhasaı asında yapılan istihkâmlar Şimdi bu kahramanlık destanının yerinde, geniş ağacların gölgesinde yeni bir hayat vücude gelmiştir Üniversite ve yüksek Türkçe bilmediğini iddia tahsil çağında verem ederek muhakemede tercümanla konuştu Feriköy Belediye şubesi memurları, dün sabah Kurtuluşta Kostantina Çakıridis isminde bir kızın oturduğu eve gitmisler, kızın babasmın kazanc vergisine aid borcunu tahsil ve gizli terzilik yapıldığı hakkındaki ihbarı da tahkik etmek istemişlerdir. Birdenbire sinirlenen Kostantina, vazife başında bulunan memurlara türkçe hakaretamiz sözler sarfetmiş, bu vaziyet karşısında bir zabıt varakası tanzım olunmuştur. Veremle mücadelede bütün memleketlerde olduğu gibi her sınıf halk için inkişafa uğrıyan içtimaî yardım ve hıfzıssıhha hareketleri meyanında bilhassa memleket üniversite ve yüksek tahsil yaşındaki genclere de bir hisse ayırmak lâzımdır. Bu gencleri korumak ve onlara yardım etmek bilhassa mübrem ve tehir kabul etmez bir zarurettir. Bu zümreyi sağlık bakımından tehdıd eden birçok tehlikeler vardır. Bu tehlikelerin başında da şüphesiz verem gelmektedir. Aşağıda söyliyeceğim istatistıklerden anlaşılacaktır ki yüksek tahsil yaşındaki genclerin ölüm ve hastahklannın başhca sebebi tüberküloz olduğu görülmektedir. Sanatoryum ve hastanelere müracaat ederek tedavi altına alman veremlilerin ve ölenlerin ekserısını 2025 yaş arasındaki hastalar teşkil etmekledir. Bu yaş üniversite ve yüksek tahsil çağıdır. 10 bin veremli üzerinde Dr. Hozerman tarafmdan yapılan istatistikte yaş ve cinse göre veremden ölüm erkekte en ziyade 16 25 arasında, kadında ise 19 29 yaş arasında görülmüştür. Talebesi en çok olan Strasburg Üni versitesinde 1929 dan 1936 ya kadar bu üniversitenin koruyucu tıbbî konsültasyon merkezinde muayene edilen (1747) ta ebeden % 2,5 da hali faaliyette seyreden açık verem, % 19,6 sında sinsi seyreden şüpheli verem müşahede edilmişir. Çekoslovakyanm Prag Üniversitesin de 1932 de talebenin % 7 sinin tüberkülozdan hasta olduğunu ve ekserisinin sanatoryum tedavisine tâbi tutulduğunu Hoffman kaydetmektedir. Bu talebelerde en çok tesadüf edilen hastalık verem olduğu gibi bu genclerin ölümündeki sebebler meyanında gene en başta gelen amilin verem oldnğu tetkik edilirse an aşılır. Meslek ve tahsil dolayısile en a;ır cizyeyi üniversite gencliğinin ödediği muhakkaktır. Talebelerdeki hastalığın ilk bulaşma safhası çocukluktadır. Bilâhare mururu zamanla genclikte hastalık tezahür eder, yani ekseriya hayatın bu devresinde ölümle neticelenir. Talebelikte bilhassa çalışmak mecburiyetinde olan talebede yaşama tarzı hastalığın infilâ kına sebeb olur. Gene üniversitelinin hasta olması de mek, hastalığın musab ettiği şahısların memleketin münevver bir smıfına men sub olması demektir. Memleketin dört köşesinden büyük bir isrikbal ümidile koşarak gelen bu genclerde verem oldukça vâsi tahribat yapmaktadır. Bize aid elimizde müspet ve muayyen bir istatistik olmamakla beraber bizzat gördüğümüz ve okuduklanmız bu fikri teyid etmek tedir. Talebenin muhtelif şekillerde maruz kaldıkları gayri müsaid şerait bu vaziyeti hazırlamaktadır. İyi gıda alamı yan, iyi bir evde oturamıyan gencler ergeç bu menhus hastahğa tutulmakta dırlar. Talebelik hayatımda arkadaşlar arasında kitab satarak bir taraftan ma işetini tedarik için hayatla mücadele eden, diğer taraftan doktor olmağa ça şan kendi sınıfımın çok çalışkan bir genci bu hale ancak dört sene dayanabildi ve arzusunu tatmin edemiyerek mesleğine büyük bir hasretle gözîerini kapadı. Böylece birçok misaller vardır. Binaenaleyh üniversite tahsil hayatında vereme karşı mücadele için vâsi ve ehemmiyetli bir organizasyona ihtiyac vardır. Bu içtimaî bir vazifedir. Memurlara hakaretten suçlu kız SIHHAT MESELELERİ: KÖÇB PENCERESİNDEN Bir cevab Yazan: Dr. İHSAN RİFAT SABAR 1 nada yüklü ve yorucu çalışma mevcuddur. Talebe uykusuz kalır, ekzersiz yapamaz, gayri muntazam ve gayri kâfi yer ve fena hazmeder. İmtihandan veya müsabakadan birkaç gün evvel kan tü küren birçok gencleri hazırlanmaktan menettiğimiz halde hemen hemen pek nadir olarak çalışmasını durdurmağa ve hazırlığmı bıraktırmağa muvaffak olabil mekteyiz. Böyle mecburî vaziyette bile mesleklerini, istikballerini kazanmak düşüncesi kendilerini sıhhatlerini ihmale sevketmektedir. Böyle birçok müşahedeler daha zikredebiliriz. Koch basili veremin sebebi ve amilidir. Eğer bu amilin neşvünemasına uzvıyet müsaid bir zemin teşkil etmezse şahıs verem olmaz. Talebelerde vereme karşı mücadele, bilumum intani hastalıklarda olduğu gibi münhasıran ve yalnız intana karşı müdafaa olmıyacak, ayni zamanda onları hastalığın amiline karşı mukave met halinde tutabilmek için uzviyetteki bu müdafaa zemininin daimî olarak muhafazası lâzımdır. Üniversite gencliği arasmda bazı sınıf talebeler doğrudan doğruya vereme tutulftağa daha ziyade maruz ve müsaiddirler. Bunlar bilhassa Tıb talebeleridir. Daha ilk sömestr hayatmdan itibaren dimagî yorgunluk, teşrih salonlarının otopsi gibi ruhî, muhitî tesirlerile gittikçe daha müşkül bir vaziyet alır. Buna uzak mesafelerde kliniklere gidip gelme yor gunluğu gibi fizik bir yorgunluk mun zam olursa, keza hastanelerde intani hastahklarla bilhassa tüberkülö hasta larla doğrudan doğruya temas sebebile bu sınıf talebelerde verem daha fazla görünmektedir. 1935 te Saint Hilaire du Touvet Üniversite sanatoryumunda te davide bulunan genclerin % 26 sını Tıb talebesi, % 20 sini Hukuk ve Fen Fa kültesi, % 12 sini Edebiyat Fakültesi talebesi teşkil ettiği kaydedilmektedir. Bu şekilde birçok memleketlere aid yapılmış istatistiklere bakacak olursak ve remin genc üniversiteliler için bilhassa tıb talebesi için en başta geldiğini ve en büyük bir tehlike teşkil cttiğini görürüz. Bundan dolayı talebenin maruz kalabileceği bütün hastalıkları, şüphesiz tüberkülozu bilhassa mümkün mertebe erken meydana çıkarmak ve kolayhkla kabili tedavi bir safhada yakalayıp az bir masrafla ve kısa bir zamanda iyi etmek gayesi düşünülmelidir. Yazan: 1888 senesi 30 eylulünde İmparator Fransova Jozef tekerlekleri altın yaldızlı müzehheb saltanat arabasıle sarayından çıkarak küçük köşklerden teşkil edilmış yeni mahalleye gidiyordu. Ince ve serin bir yağmur çiseliyordu. Wahringer Linada İmparatoru bekliyen ftaklı yirmi kadar biiyük memurun silindir şapkaları, göğüslerindeki sarı siyah atlas hamailler gibi yağmurun altında pek o kadar parlamıyordu. İmparatoru görür görmez altlarındaki halisüddem atları dört nala sürdüler. Saltanat arabasının önünde gürültülü olarak ilerliyorlardı. Araba yeni bir cadde olan Karl Ludvigstrasse'yi geçer geçmez mükellef bir bına olan Restauration dairesinin önünde durdu. Maiyeti erkânı da tam zamanında atlarını durdurdular. Bu binanın muhteşem salonunda yeni parkm küşad merasimi icra edilecekti. İmparatorun kabul resmi bu salonda yapılacaktı. Zamanm bütün kibar takımı burada toplanmıştı. Çünkü küçük köşklerden teşkil edilen yeni mahalle ile Türk istihkâmı parkının İmparator tarafmdan açılmasmda hepsi hazır bulunmak istemişlerdi. Çok geçmeden Avusturya Veliahdi Rudolf dahi salonda göründü. Birçok nutuklar söylendi. En sonra söz söylıyen İmparator; Türk istihkâmı adı verilen bu yeni parkın küçük bir çöle benziyen hâli ve kumsal bir arsadan mucizeyi andırır bir gayret ve maharetle meydana getirildiğinden bahsetti. Viyana belediyesinin tarihinde mühirn bir dönüm noktası olan bu hâdiseyi şimdi idrâk eden ve hatırlıyan pek az adam vardır. Yağmur şiddetli olduğundan İmparator parkı dolaşamamış ve buradaki tarassud kulesinı görememiştir. Maahaza maiyeti erkânı yağmurun sisi içinde uzaktan hayal meyal seçilebilen parkm görülmiye şayan olan yerlerini beyaz eldivenli eüeıile göstermişlerdi. Türk istihkâmı; baştan başa bir kahramanlık destanını hatırlatan bir isimdir ki 1683 senesinde Viyana muhasarasında burada kahramanca dövüşerek şehid olan yeniçerileri gözönüne getirmektedir. Acaba Türk ordusu sekbanlarının ortası burada miydi? Yoksa yeniçerilerin odaları mı burada bulunuyordu? Kimse bil mez. Bilinen birşey varsa burasınm Kara Mustafa Paşa tarafmdan vücude getirilip topla teslih edilen münferid bir Türk istihkâmı bulunmuş olmasıdır. Viyanayı kurtarmak için Alman imparatorluğunun her tarafmdan gelen alayların Kahlenberg cihetinden ve Nussberg üzerinden unutulmaz bir gün olan 12 eylulde son derecede şiddet ve tehevvürle bayır aşağı yaptıkları hücumlara bu Türk istihkâmı sed ve siper teşikl ediyordu. Her alaym üniforması başka başka idi. Biri garib bir biçimdeki mavi, diğeri inci grisi, ötekisi kırmızı setre ve mantolu idi. Hücum edenlerin uzun saçları havada uçuyordu. Ağır fitilli tüfeklerin namlulanna; yeni icad edilmiş bir silâh olan süngüler gizlenmişti. Bizzat Loren dükası binmiş olduğu sivri burunlu aygırı; ateş püskürmekte olan Türk istihkâmı üzerine yalm kılıc sürüyordu. Bavyeralılann, Frankonyalıların ve Vurtemberglilerin sancakları, safları üzerinde dalgalanmakta idi. İstihkâmdaki gök mavisi üniformalı yeniçerilerin isabetli ateşi karşısında Alman alaylan her hücumda gerilemekteydi. Nihayet Prens Baden Saksonyalı Dragon alaylarının efradına atlarından ınmelerini emrader ve bunlar piyade olarak İmparatorun iki alayı ile birlikte hücum edip öğleden sonra saat beşte Türk istihkâmma girebilirler. Bu muharebede şehid olan yeniçerilerin kemikleri 1890 senesinde bir hafriyat esnasında tesadüf edilen umumî bir mezar içinde bulnmuştur. Eskiden bu yerde Türk oteli diye bir müessese vardı. Türk muhasara ordusundan kalmış dövme demir gülleler, kumlu sandıklardan toplattırılmış ve otelin duvarlarına süs olarak konmuştu. Bu güllelere ve otelin ismine bakarak yeni parkın yerine (Türk istihkâmı) adı verilmiş olması hatıra gelebilir. Fakat bu doğru değildir. Daha 1649 senesinde Merion tarafmdan hâkkedilmiş olan Viyananın bir resminde burası Türk istihkâmı diye gösterilmiştir. Demek ki bu isim çok eskidir. Fakat şimdive kadar bu ismin devam edip gelmiş olması AUGUSTE KRAL Avusturyanın eski İstanbııl elçisi Dün dördüncü asliye cezada başlıyan muhakemede Kostantina Çakıridis, katiyyen türkçe bilmediğini iddia etmiş, muhakemede tercümanla konuşmuş, memurlara hiçbir hakarette bulunmadığını ıleri sürmüştür. Davacılar, bu kızın ağabeysînin de gene hakaret suçundan bu mahkemede on gün hapse mahkum olduğunu söyli yerek kendisinin türkçeyi mükemmel bildiğinde ısrar etmislerdir. Dinlenen şahidler, Kostantinanm meramını anlatacak kadar türkçe bildiğini söylemişlerdir. Kız, bu şahidlerin ifadelerini kabul etmemiş, müdafaa şahidleri getireceğini bildirmiştir. Bunun üzerine heyeti hâkime, Kos tantina tarafmdan getirilecek müdafaa Viyana'nın Türkler tarafmdan ilk şahidlerinin dinlenmesine karar vermiş, muhasarasını gösterir bir minyatür Viyananın hususî tarihinin henüz haliedil muhakeme baska bir güne bırakılmıştır. memiş bir muamması bulunuyor. Büyük Petro 1698 senesi 28 haziranında Viyanayı ziyaret eylediği zaman Türk kalesinin ve istihkâmatının bariz bir şekilde göründüğünü ve etrafındaki köylerin harab bir halde bulunduğunu müşahede ederek seyahat defterine kaydetmişti. Daha 1835 senesinde buradaki kanlı harbin ürpertici hatıraları yaşamakta idi. O tarihin maruf bir muharriri Schmidl şu »aBursa (Hususî) Bursa Osmanlı tırları yazmıştır: Bankasını güpegündüz ve silâh tehdidi «Türk istihkâmına gitmek için en iyi ve altmda soymaktan suçlu sanılarak mu rahat yol, Weinhaus üzerinden geçen yoldur. Buradaki tepede geniş hendekler hakeme ve evvelce mahkum edilmiş buvardır. Burada vaktile muazzam bir ka lunan İnegöllü Süleymanla Ahmedin lenin bulunduğuna delâlet eden eser ve Temyizden bozularak gelen mahkumiyet izler görülmektedir. Bu hâli ve tüy ürper kararları üzerine yeniden muhakemeleriten vahşi manzaralı tepe ateşin bir peyzaj ne devam edilmektedır. Son celsede suçortasında sönmüş bir volkanı andırıyor. luların, sivil komiser Hamdi ve memur Daha 1880 senesinde bile Türk ist'h Sabri tarafmdan döğüldüklerinden hakkâmları muhitinin izleri görülmekte idi. larında takibat icrasına dair evvelce verHalbuki 1 700 senesinden beri burada ci dikleri istidanm gördüğü muamele neti heti askeriyenin tesis ettiği barut ambar cesi bildirilmiş ve bu müzekkere okun lan ve bunlara mahsus kuleler bu yerin muştur. Müzekkerede bu memurlar hakmanzarasmı çok değiştirmişti. kında takibat icrasına mahal olmadığı ka1802 senesinde bu depolardan biri in rarı verilmiş bulunduğu bildirilmektedir. filâk ederek bir kuleyi de berhava etmişti. Suçlular vekili Cemil Ali; bu kararın 1875 senesinde burada mevcud (Kral kendilerine tebliğ edilmemiş olması dolaSobyeski) meyhanesinin sahibleri bulunan yısile kesbi kat'iyet etmemiş bir karar buiki ortak biribirinin canına kıyarak Türk lunduğuna işaret ederek itiraz hakların: isitihkâmının kanlı hatıralarını tazeliyen bu sebeble kullanamadıklarını bildirmişyeni bir kanlı vak'a ihdas etmişlerdi. Bu tir. meyhane şimdiki rasadhanenin bulunduğu Yalancı Şahid Cafer hakkında da yerde idi.» men'i muhakeme kararı verilmiş bulunTürk istihkâmının bulunduğu yerin pek duğundan, suçlulara bu karar tebliğ edileski zamanlarda ve daha 1298 senesindt mişse de kendilerinin iddia ettikleri hâ bir bağlık olduğu eski bir güderi ve^ika disenin mevcudiyetine sorgu hâkimliğince nın muhteviyatından anlaşılmıştır. O za kanaat getirilmiş olmakla beraber mah man (Yüksek Hisar) namını taşıyan bu kemenin hükmü yalnız bu şahidin şehayerdn nefis şarab ve mükmmel bir bina ta detine müstenid bulunmadığı noktasın şı çıkmakta idi. Viyananın gotik ve baruK dan bu kararın verilmiş olduğu anlaşıl tarzmdaki surlanmn büyük bir kısmı bu maktadır. Suçlular vekili bu karar suretaşlardan yapılmıştır. tini de istemiştir. Bilâhare suçluları ihbar O zaman Türk istihkâmının başhca eden muhbiri (gizlidir, söyliyemem) disırtı (Yuk^arı Hisar) ve yamacları ; şim yen sivil komiser Hamdi çağırılmış, Hamdiki rasathanenin alt tarafı da (Aşağı Hi di, bu işin muhbirini kendisinin bilmedisar) namile maruftu. Viyananın eski ğini, bunu Emniyet müdürünün bileceğini hanedanlarından Kranest'in burada bir söylemiştir. kamışlığı vardı. Türk istihkâmı havalisinin Bilâhare Müddeiumumî muavini Rükşarabı bir zaman çok şöhret bulmuştu. neddinin mütaleası alınmış ve Emniyet Şimdi ise bu âlimlerin eseri kalmamış müdürünün mahkemeye celbi istenmiştir. ve park yapıldıktan sonra burada büsbütün başka bir hayat vücude gelmiştir. İki nesilden beri Viyanalılar burada büyük ağacların hışırtıları altında huzur ve zevk sürmekte olduğundan son zaman şairlerı Bursa (Hususî) Karaköyden sabah Türk istihkâmı hakkında büsbütün baska postası yolcularmı alarak Bursaya gelvadide kalem oynatmıslar ve başka hamekte olan İstanbul garajına aid (Pa valar terennüm etmislerdir. zarcık 3) plâkalı ve şoför Mehmed Turalm idaresindeki otobüs, Bursa yanınYanlışlıkla kezzab içmiş Gönenli 2,5 yaşınd aAhmed oğlu Meh daki Duaçman mevkiinde süratle ilermed, memleketinde yanlışlıkla kezzab lerken ansızm önüne birçocuk fırladı ıçerek boğazmdan yaralanmış, tedavi ğından bu çocuğu kurtarmak uğrunda için Mudanyadan Bursa vapuruna ko bir hendeğe devrilmiştir. Şükraniye manarak İstanbula getirilirken yolda öl hallesinden 6 yaşlarında Halil oğlu İbmüştür. rahim otobüsün önüne fırlar fırlamaz, Beş kumarcı yakalandı şoför durmak ımkânını bulamamış, anİstanbul Polis müdiriyeti, kumar mü cak çocuğun hayatını kurtarabilmek cadelesine devam etmektedır. Bu cüm maksadile direksiyonu kırabilmiştir. İşleden olarak evvelki gece, saat 24 ten te bu sırada otobüs hendeğe yuvarlan sonra, İstiklâl caddesinde 453 nu maralı Hasan Mazhara aid (Vi mıştır. İçinde 9 yolcudan sekizine bir yana) kahvehanesinde kumar oy mucize kabilinden hiçbir şey olmamışnanırken cürmü meshud yapılmış ve tır. Yalnız 50 yaşlarında Süleyman adınkahvehane sahibi ile Elen Gerden, Dar da biri başmdan yaralanmıştır. Vak'a daş, Hanrı ve Mılkder admdaki şahıslar dan sonra oradan geçmekte olan Nafıa suç üstünde yakalanmıştır. Kumarbaz Vekâleti Su İşleri idaresine aid otomolar kumar aletlerile birlikte Adliyeye bil yaralıyı şehrimize getirmiştir. verilmişlerdir. Banka soyguncuları hesab veriyorlar öğüdde dört beş tarihsever genc arasmda ve şu mevzu üzerinde bir münakaşa oluyor: 1 Aksak Timurun kurduğu muazzam devletin o .büyük adam öldükten sonra çöküvermesi nedendir? Timurlenk, ülkeler fethetmekte gösterdiği dehayı, bir devlet temelini sağlamlaştırmakta gösteremedi mi? 2 Sıvas kalesi, duvarlarının kireç olduğundan dolayı mı Timura karşı müdafaa olunamadı? Bu gencler beni hakem tayin ettiklerinden kendilerine kısaca cevab veriyorum: 1 Timurlenk her bakımdan dâhidir. Hiç yoktan fakat bin türlü güçiükleri yenerek, tahtlar devirerek, ordular eriterek yarattığı büyük imparatorluğun çarçabuk dağılması kötü bir an'ane yü zünden, yani mülkün malikâne sayılarak varisler arasında paylaşılmasındandır. Selçuk İmparatorluğu da Konya hü kumetinin bir zamanlar on prens arasında paylaşılmasında görüldüğü gibi bu an'aneye saygı gösterdiğinden hızla zâfa düşmüş ve daimî fetret içinde sürünmüştü. Babürün Hindistanda kurduğu muhteşem devlet bile sık sık bu an'anenin sadmelerine uğramışür. Timurlenk, öl dükten sonra da evlâdı ve tebaası üzerinde hâkim olamıyacağından kurduğu devletin parçalanması mes'uliyetini ona yüklemek reva değildir. O, Fatih Sultan Mehmed gibi kardeş katlini salta natın tek elde kalması ve dağılmaktan kurtulması düşüncesile kanunî vecibeler şekline sokacak kadar sert iradeli ola mamışsa bu, dinî telkinlere pek fazla kapılmış olmasından ileri gelse gerektir. Suçluların duruşması merakh bir safhaya girdi Bursa Karaköy yolunda bir otobüs devrildi 2 Sıvasın Timurlenk tarafmdan muhasarası Acaibülmakdur, Ennücu müzrahire, Ravzatussafa, Timurname, Bedayiüzzühur gibi eserlerle Hammer'in, Lâmartin'in, Minyon'un, Yorga'nm ve bütün Osmanlı müverrihlerinin tarihlerinde tafsilâtile yazılıdır. Bu eserlerin hiçbirinde kale taşlannm kireç olduğuna dair bir kayıd yoktur ve o muhasara hakkındaki rivayetlerin hulâsası şudur: «Kale, temelinden bürçlerine kadar yontma taştan yapılmıştı. Her taş iki veya üç metre uzunluğundaydı. Kalenin şarkında hendek yoktu. Timur, lâğım kazdırarak e sedler yaptırarak kaleye bu cihetten aarruz etti. Lâğımlar genişledikçe lâ ımcılar tahtalara, kazıklara ateş verip geri çekiliyorlardı ve istihkâmlar müthiş ürültülerle yıkılıyordu. Timurlenk bü tün şehre hâkim yüksek bir mevki bina ederek üzerine ateş saçan mancınıklarını, makinelerini yerleştirmişti. Bunlarla da :aleyi tahrib ediyordu. Burada talebenin sistematik muayenesi On yedi gün bu suretle üstten ve altlüzumu üzerinde fazla ısrar etmeğe lü an ateş döküldü, on sekizinci gün kale zum yok. Üniversitenin muayyen bir ye düştü.» rinde veya kliniğinde talebenin sistematik M. TURHAN TAN olarak röntgen ve laboratuar muayene leri, yani radyografique ve bakteriyolojik muayenelerle kontrol edilmesi lâzımdır. Böyje koruyucu tıbbî bir kontrol merkezine ihtiyac vardır. Nitekim birçok memleketlerde de mevcuddur. Meselâ Fransada 1929 senesinde Strasburg'da Albert Kahn tarafmdan böyle bir orgaBir müddet evvel îhsan isminde bir nizasyon yapılmıştır. Strasburg'daki or genc, Fatma Nezahet isminde bir kızla taganizasyonda talebeye maddî hiçbir yük nışmış, sevişerek nikâhlanmıştır. yükletilmemiştir. Muayeneler ihtiyaridir. İhsanın iddiasına göre, başta yolunda Buna rağmen iyi organize edilmiş bir giden işler, sonradan birden bire karışmışpropaganda ile talebenin hemen hepsi tır. Fatma Nezahetin Hacer Nevzad amuayeneye gelmektedirler. Bununla be dmda kanbur ve bacağı sakat bir ablası raber talebeler kendilerini serbest olarak vardır. îddiaya nazaran, Fatma Nezahet, arzu ettikleri doktora tedavi ettirmekte nikâh dairesinde kendi imzası yerine ablaserbesttirler. Bu hususta bir mecburiyet sı Hacer Nevzadın imzasını atmış ve reyoktur. Nancy, Paris, Lyon, Lille, Borsimsiz bir nüfus kağıdı ibraz ederek gene deaux ilâah gibi şehirlerdeki organi kendi yerine ablasını İhsana nikâhlarnışzasyonlarla Fransada üniversite gencli tır. Talebelik hayatınm en tehlikeli dev ğini korumak için büyük gayretler sarfeBu vaziyette İhsan mahkemeye baş vurreleri imtihanlara hazırlık ve bilrnssa dildiği görülmektedir. muş, neticede İhsanın Hacere 13 lira namüsabakalara girme zamanıdır. Bu es (Yann bitecek) faka vermesi kararlaşhrılmıştır. Bunun üzerine İhsan, Fatma Nezaheti sahtekârhkla itham ederek nafakayı vermemekte ısrar etmiştir. Diğer taraftan Fatma Nezahet de İhsanın kendisile değil, ablası Hacer Nevzadla evlendiğini iddia etmiş, nafakanın İhsandan tahsilini istemiştir. Birinci hukukta görülen bu muhakeme, iki tarafın iddialarının tetkik edilmesi ve karara rabtı için başka bir güne talik olunmuştur. Garib bir evlenme Genc kız, kendisi yerine ablasını mı nikâhlamış ? r Grace Moore İstanbula geliyor Sökede bir define arandı Söke (Hususî) Kazamıza bağlı Akköy nahiyesmde berber Hüseynin evinde on bin altm gömülü olduğu hakkında bundan bir müddet evvel Yunanh bir avukat tarafmdan hükumete bir müracaat yapılmıştı. Mevzuubahs ev, is tirdaddan evvel bir Yunanhya aiddi ve kaçarken altınları gömdüğü söyleni yordu. Geçenlerde resmî memurlar önünde evin muhtelif yerleri kazılmış, fakat altmlardan bir tekine dahi tesadüf edilememiştir. Yunanh avukat evde gömülü altm bulunmadıgına kanaat getirerek memle • . ketine dönmüştür Halihazırda Pariste bir fılim çevirmekte olan güzel sesli Amerikan san'atkârı Grace Moore filmini bitirdikten sonra Yakmşarkta konserler vermek üzere bir turneye çıkmıştır. Artist bu arada yakmda İstanbulu da ziyaret edecek ve iki konser verecektir. Resmimiz Paristen bir aralık konser vermek için Londraya giden artisti Londra istasyonunda kendisine takdim olunan güzel bir büketle birlikte gösteriyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle