Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURJYET 30 Ağustos 1937 KiiçUk hikâye Alinin güneşi Hamdi Varoğlu şan, elle tutulacak gibi yakında hissedilen felâketin uyandırdığı halecan vardı. Yüreklerde çarpacak kuvvet, zihinlerde bu haberlerin dehşetini havnyacak kabiliyet kalmamıştı. Bir gün, Alinin de yaralandığı haberi duyuldu. Bu haberlerin nasıl geldiğini, kim tarafından getirildiğini bilen yoktu. Işitilene inanmak, yahud inanmamak, yapılacak yegâne şeydi. Haberin doğruluğu tahkık edılemiyordu. * # * Aradan aylar geçti ve bir gün, birdenbire, kasabada bir başka haber çalkandı. Ortahğı yıldınm süratile dolaşan bu haber, aylardanberi gülmenin ne olduğunu unutan dudaklara tebessüm, bir matem yuvası haline gelen yüreklcre sevinc, yeisten kötürümleşen vücudlere can verdi. Bu, zafer haberiydi. Memleketin her tarafma, bir an içinde, bir nur dalgası gibi yayılan bu büyük müjde, kasaba halkını birdenbire diriltmişti. Zafer müjdesinin sevinci, günlerce, ayni kuvvetle devam etti. Kasaba, onu tahakkuk ettirenlcre iltihak için bir zamanlar, davullar, zurnalarla, güle oynıya gidenleri hatırlryacak vakit bulamı yordu. Bir hafta sonraydı. Bir gün, Zeynebin evinin kapısı çalındı. Kapıyı Zeyneb açtı. Karşısında, tuncdan bir heykel kadar esmer yüzlü, genc bir asker duruyordu. Zeyneb, ilkönce bu çehreyi tanıyamadı. Fakat biraz dikkat edince, bîr çığlık kopardı. Bu asker, Ali idi. Biraz zayıflamış, rengi biraz fazla csmerlcşmiş, bı yıklan daha uzamıştı. Fakat gülüyordu. Zeyneb, Aliyi içeri aldı. Odaya girdıler. O zaman, genc asker, kapının 5nündenberi dudaklanndan hiç eksilmi yen tebessümile Zeynebin, heyecandan kızaran yüzüne bakarak: Scni alıp götünneğe gcldim, Zeyneb! dedi. Zeyneb onun ne demek îstediğînî anIıyamamıştı. Hayretle yüzüne bakn; Ali, devam etti: Anlıyamadın mı, Zeyneb? Ar tık evleneceğiz. Z€yneb, acı acı güldü. Ali ayağa kalkti, Zeynebin yanına yaklaşü, sol elilc onun çenesini okşadı; sonra, üniformasının, boş bir torba gibi sallanan sağ kolunu göstererek: Sağ kolumu gülle aldı, götürdü, Zeyneb, dedi. Seninle en son görüştü ğümiiz zaman bana söylediklerini hatırlıyorsun ya! Işte o olmıyacak scyler, dediklerin hep oldu. $imdi ben kolsuz bir adamım, senden yardım bekliyecek hale geldim. Bana artık sen bakacaksm. Sade bu kadar değil, dağlar ses vermeli, dıle gelmeli demiştin. O da oldu. Düşman peşinde koşark«n benim yanımda bulunsaydm, büyük küçük her dağın nasıl dile geldiğini, nasıl haykırdığını işitirdin. Derelerin rengi de değisti Zeyneb. Türk askerinin lcam onu Türk bayrağmm rengine bürüdü. Senin en olmıyacak şey sandığın mucizeyi de ben kendi gözümle gördüm. 30 ağustos sabahı, güneş her zamanki gibi doğduktan sonra, Afyon dağlanndan, onun ısığını çok geride bırakan, ondan daha büyük, daha sıcak, daha yaratıcı bir başka güneş doğdu... Değisemez dediğin dünya işte deği|ti. Artık, hayır diyemezsin, Zeyneb! HAMDİ VAROGLV Mektebler Fen ve Mühendis mektebleri Nafıa Vekâletine, İkrısad Vekâletine, Ziraat Vekâletine ve Millî Müdafaa Vekâletine bağlı olarak tedrisat yapan ve bu suretle memleketin umumî kültür seviyesinin yükselmesine hizmet eden müesseseler de vardır. Bunlardan Nafıa Vekâletine bağlı oknak üzere şehrimizde iki yüksek kültür müessesesi vardır. Bu her iki mekteb de, artık kendisine bir' meslek seçmiş olan genclere, hayatta muvaffakiyetlerini teshıl edecek derecede meslekî malumat ve ihtısas kazandınr lar. Bu mekteblerden çıkan gencler, Nafıa Vekâletine bağlı müesseselerde fen memuru ve mühendis olarak derhal vazife bulabilirler. RADYO Merle Oberon iyileştî Güzel İngiliz artisti geçirdiği otomobil kazası neticesi bir ay hastanede kaldı Bu aksamki program İSTANBUL: 12,30 plâkla Türk musikisi 12,50 hava dis 13 te 30 ağustos Zaîer bayramı mü nasebetıle konferans. Beyoğlu Halke\ başkanı Ekrem Tur tarafından 14.0 SON 18,30 plâkla dans musikLsi 19,3 Afrika av hatıraları: S. Salâhaddin Ci hanoğlu tarafından 20,00 Necmi ve aı kadaşları tarafından Turk musikisi ve hal şarkıiarı 20,30 30 ağustos Zafer bayra mınm 15 inci yıldönümü munasebetU CumhuTiyet Halk Partlsl namına konfe rans: Emeklı yarbay Hakkı tarafından 20,50 Safıye ve arkadâşları tarafında Turk musikisi ve halk şarkıiarı. (Saat a yarı) 21,15 ORKESTRA 22,15 Ajans v Borsa haberlerı ve ertesi günün progranr 22,30 plâkla sololar, opera ve operet par çaları 23,00 SON. VtYANA: 18 45 ÇINGENE ŞARKHARI 19 PTYt NO KONSERİ 19,15 karışık yayın 20,1 Salzburg'dan naklen: OPERA YAYINI, i tirahaüerde haberler ve saire 23,45 kı tablara ve mecmualara dair, haberler 24 DANS MUSİKİSİ. BERLİN18,05 NEFESLİ SAZLAR MUSİIÎİSt 18,35 bir deniz macerası, gramofon, günt akisleri 20.25 MUSİKİ 21,05 haberler 21,15 MUSIKI 22,05 piyes, hava, haber ler, spor 23 35 DANS HAVALARI VE B£ LENCELI KONSER. PEŞTE: 18 05 CAZBAND TAKIMI 19,05 konf rans, gramofon, konferans 21,05 ŞAR KILAR 21,40 haberler 22,05 ÇDJGE& MUSİKİSİ 23,05 hava 23 10 ORG KO! SERI, ASKERÎ BANDO 1,10 son haber ler. BÜKREŞ: 19,05 EĞLENCELİ KONSER 20,20 ko ferans, gramofon, konuşma 21,15 MUSİ KI, ŞAN KONSERİ 22^5 hava, haber ler, spor 22 50 ASKERÎ KONSER 23. fransızca haberler, son haberler. BELGRAD: 18,25 gramofon, halk musikisi 19, MUSIKI 20,35 ulusal yayın, haberler 21,05 OPERA YAYINI 23,05 haberler 23,20 ORKESTRA KONSERİ. LONDRA: 19,05 ORKESTRA KONSERİ 20,05 ka rısık yayın 22,25 EĞLENCELİ PİYAÎ KONSERİ 22,35 karışık yayın 23 MUSİKİ 23,35 DANS MUSİKİSİ 24 haberler, hava, gramofon. PARİS CPT.T.I: 18.05 kitablara dair, şiirler, gramoft gramer, konuşma, şiirler 19,20 PİYAI KONSERİ 19,35 gramofon, haberler, e£ lence 21,35 piyes 23,35 haberler, gra mofon, hava. ROMA: 18 20 KARISTK MUSİKİ 18 55 kan yayın 21.45 KARIŞIK MUSİKİ 22 pıyesîer 22,55 KORO KONSERİ, »>r DANS MUSİKİSİ, istirahatlerde haber] hava. Ali, kasabadan çiftlige dönerken orîalığın karardığını görünce hayvanmı mahmuzladı. Son günlerde, civara düşman çeteleri baskını yapıldıgı söyleniyordu; fazla karanlıga kalmak tehlikeli olabilirdi. Hayvan tınsa kalktı. Ali, bu yüruyüşle, bir saate varmadan çiftlikte bulunacağmı hesab etti. îçi biraz rahatladı ve iki dakika için zihninden silinen Zeyncbi tekrar düşünmeğe başladı. Zeyneb, Alinin amca kızıydı. Çocukluklan bir arada geçmişti. Fakat Alinin zengin bir çiftlik saKibi olan babasile, Zeynebin, gencliğini israfla, hovardalıkla geçiren babası arasındaki servet farkı, iki aile arasına kuvvetli bir münaferet sokmuş, bu iki kardeş çocuğunu, genclik çağına girdikten sonra, birbihnden uzak durmağa mecbur etmişti. Lâkin, buna rağmen, Ali ile Zeyneb sevişiyorlardı. Çocukken, birbirlerine karşı duyduklan sevginin, kendilerile beraber büyüdüğünü, mahiyetini değiştirdiğini hissetmişler; günün birinde kalblenni birbirlerine açmışlardı. Ancak, evlenmelerine imkân yoktu. 1 Ali, Zeynebe karşı beslediği aşkın bir Istırab olarak kalmasına sebebiyet verea bu aile miinaferetine bir kıymet vermiyordu. Fakat, Zeyneb için böyle düşünmeğe imkân yoktu. O, babasınm emrinden çıkmağı en büyük günah sayan bir terbiye ile büyümüştü. Bu sebeble, çocukluk arkadaşı ve amcasının oğlu Ali, kalbini ona açtığı, evIenmek teklifinde bulunduğu zaman, Zeyneb: Onu unut Ali, denu|tî. Ben sana yaramam. Bu meseleyi, aralarında birçok defa konuşmuşlardı. Zeyneb, her zaman ayni şeyi söylüyor, Alinin duygulanna yabancı kalmamakla beraber, onun evlenme teklifini daima reddediyordu. O gün gene öyle olmuşru. Ali, Zeynebi ıkna edebilmek için saatlerce dıl dökmüş, yalvarmış, yakarmış, fakat neticede hep ayni cevabı almıştı. Zeyneb, hareli gözlerinin iç alıcı bakişlannı Alinin gözlerinden kaçırmaga çalışarak: Kabil değil, Ali, demiştî; biz evlenemeyiz. Babamın inadını bilirsin; senin baban da ondan aşağı kalmaz. Babam beni sana vermektense öldürür. Bizim evlenmemiz öyle olmıyacak bir 1 5 ki..< Nasıl anlatayım sana... Bizim evlenmemiz için, şimdıki dünya gidip başka bir dünya gelmeli... Babalanmız barışmalı; sen benden yardım bekliyecek hale gelmelisin; meselâ şu dağlar ses vermeli, dıle gelmeli; derelerden renkli sular akmalı; güneş ikileşmeli... Bunlar olursa, ben de sana varacağıma inanmm NAFIA VEKÂLETÎ FEN MEKTEBÎ Yıldızda bulunan bu müesseseden mezun olan gencler, orta derecede ihtısas görmüş sayılırlar. Askerlik ve muhtelif devlet dairelerinde vazıfe almak husu sunda lise mezunu hakkından istifade ederler. Mezun olan gencler, fen memu ru unvanile Belediyelerde ve Nafıa Vekâletlerine bağlı dairelerde vazife bulurlar. Bu mektebe ginnek için şu şartlar aramlır. Ortamekteb mezunu ormak. 17 yaşmdan küçük, 21 yaşından büyük olroamak, riyaziye derslerinden iyi dereceyi kazanmış olmak, nüfus kâğıdı, tahsil vesikası suretlerile sıKhat raporu, çiçek aşısı ra • poru, hüsnühal raporu ve 6X4,5 eb'a dmda 7 fotograf ibraz etmek şarttır. Aynca bu şartlan haiz olup da müracaat edenler cebir, hesab, musat tah hendese ve turkçe derslerin den bir müsabaka imtihanma tâbi tutu lurlar. Ancak bu müsabakada muvaffak olanlar mektebe kabul olunurlar. Tam dereceli lise mezunlan bu müsa baka "ımtihanından muaf olarak mektebe girdbilirler. Mekteb iki kısımdan ibarettir. Bir kısımdan doğrudan doğnrya fen memurlan, dığer kısmından mühendis çı kar. Fen memurlan kısmmm tahsil müddeti 2 sene, mühendis kısmmm tahsil müddeti 4 senedir. Her yıl bir eylulde kayid ve kabul muamelesine başlanır, 15 eylulde nihayet verilır. Bu tarihten sonra müracaat edenler ancak Nafıa Ve kâletinin müsaadesile mektebe girebilir ler. Merle Oberon nekahet halinde iken Biz Merle Oberon'u «Sekiz Karıh Kral» da tanıdık. Orada Ann Boleyn rolünü oynadı. Vakıâ Merle, Charles Boyer'in Claude Farrere'in «Harb» filmind« de partöneri oldu amma, ingılizce kopyasmda.. Halbuki biz burada ancak Annabella ile olan rransızca kopyasuu gördük. Esmer artist son zamanlarda Londrada «Mösyö X den Boşanan Kadın» is minde bir kordelâ çeviriyordu. Bir akşam stüdyodan dönerken otomobili bir kamyonla çarpıştı ve bu musademe genc kadının arabasmdan dışan fırlayıp bir çok yerlerinin zedelenmesine ve birkaç kemiğinin kırılmasına sebeb oldu. Artist bir ay hastanede kaldı. Bir hafta evvel tamamile iyi oldu. İşine devam ebneğe başladı. Merle Oberon ilk bakışta însana bir ingiliz kadını hissini vermez. Saçlannın ve gözlerinin rengi, yüzünün hatlan şarkı hatırlatır. Bu hisse düşmekte hepimiz hakhyız. Çünkü o, aslen lrlanda'lı olmakla beraber Tasmanya adasmda doğmuş, çocukluğunu ve gencliğini Hindis tanda geçirmiş, hatta yirmi yaşında iken ilk sahneve çıkışı Kalküta'da vaki olmuşLâkin bu amatörcesine bir intisabdı. Profesyonel aktrisliği îngilterede başlar. Arkadaşlanmn ısrarı üzerine stüdyolardan birine müracaat etmiş, orada fılim çevirmekle meşgul bulunan tanınmış rejisör ve fılinı âmili Aleıander Korda'nın nazan dikkatini celbetmiş, kendisine derhal «Kadınlara Vazife'.» kordelâsında mühimce bir rol verilmiştir. Bunu «Prova İçin Yapılan Seçme» ile «Yannm Erkekleri» filimleri takib etti. Fakat ona beynelmilel bir şöhret temin eden «Sekiz Kanlı Krab> ile «Harb «Yarım Kalan Melodi» ve Douglas Fairbanks'la yaptığı «Don Juan'ın Hususî Hayarı» dır. «Kızıl Çiçek» i bitirir bitirmez ise Holıvud için angaje oldu ve orada Maurice Chevalier ile biriıkte «Folies Ber geres» in ingilizce kopyasını çevirdi. Şimdi tekrar Londrada faalıyetine devam ediyor. Merle Oberon gerek Avrupada, ge rekse Amenkada sinemanın güzel ve en orijinal tiplerinden biri addedılmekte, aru'stlerin en şık giyinenleri arasında sayılmaktadır. tur. YÜKSEK MÜHENDÎS MEKTEBİ Gümüşsuyunda bulunan yüksek mühendis mektebi, ihtısas sahibi mühendis yetiştirir. Mektebin tahsil müddeti 6 senedir. Bu müddetin 3 senesi müşterek tahsil için dığer 3 senesi de yol, inşaat ve elektro teknik üıtısas şubelerinin birinde geçifilir. Talebenin, teknik şubelerinden herhangi birisinde tahsil edebilmesi için müşterek kısmı ikmal etmesi, yahud haricde ayni derece tahsil görmüş olduğu mı imbhanla iabat etmesi lâzımdır. Mektebe, leylî ve neharî olmak üzere iki türlü talebe kabul edılir. Leylî gir mek için her sene vâki olan müracaatler kadrodan fazla olursa, riyaziye, kimya, fizik ve türkçe derslerinden bir müsabaka imtihanı yapılır. Bu imtihanda mu vaffak olanlar leylî olarak kabul edilirler. Bunlardan bir kısmı Vekâlet namına tahsil ettikleri için kendilerinden bir ücret alınmaz. Ancak bunlar her sene sımf geçmeğe mecburdurlar. Bir sene sınıftâ kaldıklan takdirde leylî meccan' kayidleri sılinir. Bu gibiler ya paralı olarak leylî devam ederler, yalıud neharî olurlar. Neharî kısmı tamamile parasız dır. Yüksek mühendis mektebine girmek için lâzım olan şartlar şunlardır: C NOBETCİ ECZANELE Bu akşam sehrin Tmıhtelif semtlerlı nöbetçi olan eczaneler şunlardır: Istanbul cihetindekiler: Eminönunde (Bensason), Beyazıc (Haydar), Küçükpazarda (Hikmet Cem Eyübsultanda CMustafa AriD, Şehremin de (Nâzım Sadık), Karagimrükte (Sna Samatyada (Rıdvan), ŞehEadebaşında ( niversite), Aksarayda (Zlya Nuri), Fene (Vitalı), Alemdarda (Sırrı Rasımîj Bal koydfe (Hilâl). Beyoğlu cıhetindekiler: İstıklâl caddesmde (Kanzuk), Altmc daıre tramvay durağmda (Güneş), Gal; tada Topçular caddesinde (Sporidls), T simde (Nizameddin), Tarlabajmda' (N had), Şişii Halâskârgazi caddesiı (Halk). Usküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda (Selimiye), Kadıkoyunde tıyol ağzmda fRifat Muhtar), Modada lâeddm), Buyukadada (Halk), Heybel (Tanaş). ERTUĞRUL SADİ TEK Bu gece (Bebek bah sinde), yarın gece (! adiye Plâj), çarşan (Heybeli), perşemi: (Yeşılköy), Cuma (1 yükada), cumarte: (Beylerbeyi) tıyatrolarmda HALK OPERETt Bu akşam Yeşilköy Aile bahçesîı Zozo Dalmas'ın istirakile HALİME 31 ağustos salı akşamı Bebek Beled bahçesmde Zozo Dalmas'ın iştiraki ÇARDAŞ (son temsil) Yeni mevsimin resmi kuşadı mÛDasebetile Bir iki satırla •JC Fransız artistlerinden Vera Korene ile «Fılim âmilleri sendikası» arasında ih Ali.* • * Etrafını gitgide daha koyu bir matem rengi gıbi saran karanlığm ortasmda, kendisini hayvamnm adımlanna teslim eden Ali, şimdi bu sözkri düşünüyordu. Güzel Zeynebin sözleri, kalbindeki ufacık ümidi de alıp götürmüştü. İki aile arasındaki münaferetın unutulması, Zeynebin tarif ettigi kadar güç bir işti. Ve Zeynebin ona varması, bu barışmağa bağlı kaldıkça, gerçekten imkânsızdı. Ali, bir yandan bu imkânsızlığı düşünüyor, bir yandan Zeynebin hayalini gözünün önüne getiriyor, kendisinde, o îmkânsızlığı, bütün büyüklüğüne rağmen yenecek bir kuvvet tevebhüm ediyordu. İçinde binlerce mana dolaşan, derin bakışlı hareii gözlerile, beyaz çakıllar üzerinden seken duru bir suyun neş'eli şınltısmı andıran cana yakın, tatlı sesile, güneş huzmesi kadar parlak san saçla rile, Zeyneb, uğrunda her şeyin feda edileceği kadar güzeldi. Ali, en güzel bulduğu, en çok beğendiği şeylerle Zryneb arasında mukayeseler yapıyor, hiçbirisini onun kadar güzel bulamıyordu. Ne mehtablı gecelerin parlakhğuıda, Zeynebin güzel yüzündeki güleçlik, ne bülbüllerin nağmesinde, güzel Zeynebin sesindeki sakraklık; ne bahar çiçeklerinde, Zeynebin dudaklannda açan tebessümdeki canlılık vardı. Onlar, nihayet, mehtabdı, bülbüldü, bahardı. Fakat, Zeyneb, Zeynebdi! * * • Ali ile Zeyneb, o günden sonra, on beş gün kadar birbirlerinin yüzünü gör mediler. Ve bir gün, Ali, kasaba meydanında toplanan dehkanh kafilesinin ortasmda, davul, zurna sesleri içinde, güJe oynıya, düşman kovalamağa gitti. Simdi kasabaya bir sessizlik, derin bir gam çökmüştü. Erkekleri düşmana karşı giden evlerde sesler kısılmış, çehreleıde tebessüm istidadı kalmamış, bacaların dumanlan bile, fazla yükselmekten koTkar gibi, azar azar çıkmağa baslamıştı. Kasabaya hergün fena bir haber geliyordu. Bu haberlerde, yakılan köylarin canevini acıtan alev gıbi kavurucu sızı, kaybolan sevgili vücudlerin, kavranılamıyacak kadar derin, şaşırtıcı yokluğundan doğan ölçüsüz ıstırab, her an yakla "^ Hugette Duflos'un rahatsız olduğu için çevirmekte olduğu «Colibri Anne!» filmi bir müddet için inkıtaa uğramı^tır. •İt Fransız İngiliz fılim yıldızı Alice Field, Fransanm tanınmış senaryo mu harrirlerinden Jacques Constant'la evlenecektir. Milâs Belediye deposundaki infilâk İ2mir (Hususî) Milâs Belediye deposunda anî surette çıkan bir yangın, depoda mevcud dınamitlere de sırayet ederek büyük bir infilâka sebebiyet vermistir. Infilâkın şiddetınden bina nın çatısı da uçup gitmiş ve şehirde büLise tahsilini ikmal etmiş olmak, yuk bir telâş oknustur. İnfilâk esnasın sarî bir hastahkla hasta olmamak, hüs da, Belediye reisi ağır surette yaralan nühal sahibi olmak, Türkiye Cum mıştır. Tahkikat devam ediyor. huriyeti vatandaşı olmak, 25 ya şından büyük olmamak, nüfus kâ Bataklıkta ölen ihtiyar ğıdı sureti, aşı kâğıdı ve 6 fotografı rap Balmumcu çiftliği civarmda bataklık tan bir istida ile mekteb müdürlüğüne içinde Cafer admda bir ihtıyarın cesedi müracaat etmek. bulunmuştu. Cesed Morga kaldırılmış Ecnebi bir devlet tebaasından olan ve Müddeiumumî muavinlerinden Hik lann yüksek mühendis mektebinde tah met Sonel, tahkıkata baslamıştı. sil edebilmeleri ancak Heyeti Vekilenin Yapılan tahkikat sona ermiş ve ih müsaadesine bağhdır. tiyarın aptes bozmak üzere bataklıkta dururken çamura düştüğü, dermansızlığından kalkamıyarak havasızhktan ve Köprüde çivilerin dışmdan bataklıktaki pıs suda bulunan gazlerin geçenler tesiri sonunda öldüğü anlaşılmıştır. Cumartesi günü Köprü üstündeki çiMuhakeme olurken barlştılar vilerin haricinden bir yandan diğer yana geçen 30 kişi yakalanmıştır. Divanyolunda kunduracılhk eden Hasanla Beyazıdda koltukçuluk yapan Karı koca yaralandılar Ahmed evvelki gece Divanyolunda kavga etmişlerdir. Yeşildirekte, Han sokağında oturan Her iki suçlu da polisler tarafından 70 yaşlarmda Samuelle karısı 40 yaş yakalanarak cürmü meşhud mahkeme larında Mazolta dün öğle üstü geçim s'zlık yüzünden kavga etmişlerdir. sıne sevkedilmişlerdir. Kavgada Samuel karısmı başmdan, Suçlular muhakeme olurlarken ba rışmışlardır. Yalnız Ahmed sarhoş ol çocuğu Danyel de babasmı göğsünden duğundan bir lira para cezasma mah hafif surette yaralamıştır. Yaralılar tedavi altına ahnmıglardır. kum olmuştur. tilâf çıkmış, artist bu mesele dolayısile sinirlenip hasta düşmüştür. •^ Fransızlar me§hur Rasputin'in hayatı hakkında yakında bir filim yapa caklardır. Bu kordelânın adı «Sıberya ^ Colette'in eseri «Claudine Mekteb Şeyîanı» olacaktır. de..» filminin dış sahneleri Fransada "^ Tanınmış Fransız muharriri ve sahNemours civarmda çevrilmektedir. ne vazıı Yves Mirande «Palyaço ve •Jr Fransamn opera artistlerinden biri Büyük Elçi» isminde eğlenceli bir filim daha ilk defa beyaz perdede göriinecek yapacaktır. tir. Adı Reda Claire'dir. «Değirmenin •^ Bu senenin en güzel macera romanı SarkısiS> isminde bir fılim çevirecektir. sayılarak mükâfat kazanmış olan «Istı^ «Ray Korsanları» ismindeki fi'min rablar Mektebi» nammdaki eserden re ilk sahneleri Nis'te çevrilmeğe başlan jisör Leon Mathot bir filim yapmak için mıştır. hazırhkta bulunmaktadır. •Jr Fransamn maruf karakter artisti •Jc Fransız şairi Jean Richpin'in meş Jean Gabin'in de yakında Holivud'a gi hur eseri «Ökse» filme çekilecektir. Bu deceği zannedılmektedir. Jean halihazır nun vaktile yapılmış olan sessiz kopyada Akdeniz sahıllerinde istirahat etmek sı fevkalâde bir muvaffakiyet kazanmış tedir. h. Başrolü Marie Bell oynıyacaktır. Pariste bir tren hattının yıldönümü Bugünden itibaren Saint Germain demiryolunda ilk katar Paris Saint Germain şimendıfer hattının yüzüncü yıldönümü bugünlerde kutlulanmıştır. Paristen hareket eden bu ilk trenin 24 ağustos 1837 tarihinde çok büyük bir kalabalık huzurile küşad resmi yapılmıştı. O tarihte en bü yük seyahatleri beygir ve araba ile yapan Paris halkı, büyük bir merakla bu ilk şimendıfer istasyonuna üşüşmüş ve trenin hareketini alkışlarla karşılamıştı. Parislilerin yeni bir oyuncak gibi merakla temaşa ettikleri lokomotif uzun boyu, ince ve yüksek bacası ve arkasına takılı çek çek arabasına benzer altı tane vagonile hakikaten gulüncdü. Bu trenin ük yolcusu Kraliçe Ameli olmuştu. Rraliçenin trene binmek suretile gös terdiği büyük cesarete bütün Parislile hayran olmuş ve birkaç kadm onu taklıd etmiştL Lokomotif buharlar saça rak, düdük öttürerek ve etrafı gürültülere boğarak hareket ettıği zaman se yirciler mendillerini sallıyarak yolcu ları teşyi etmişlerdi. îlk tren bu ilk seyahatinde saatte sekiz fersah yani 32 kilometro süratle ilerlemiş ve bu sürat o tarihte birçok münakaşalara yol aç mıştı. Hatta Thiers, bu süratin terakkinin son haddini gösterdiğini, bu haddi aşmanm asla mümkün olamıyacağım ve şimendiferin sadece kısa sahalarda se yahat için kullanılabilecek bir vasıta olduğunu söyleraişti. ŞARK Sinemasmda Buyük bir temaşa HENRY GARAT RENE SEiNT CYR tarafından oynanmış büyub miîaosenli film. ve PRESTON FORSTER JANE WYAIT tarafından filminde fevkalâde bir dram. llâveten : Dünya şampiyonluğu münasebetiie istanbulda ilk defa olarak HAŞMETLU VALS BİZ DE İNSANIZ 3 FiLİM BiRDEN iarafıodan yapılan maç bütün BB tafsilâtile gösterilecektir. §n JiM LONDOS DİCK SHiKAK