Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 Hariran 1937 CTJMHURI1TE1 Türkiyenin Jıaricî siyaseti Şark Misakı hangi esas lara göre tanzîm edilmiş? Avrupa gazeteleri, son aylardaki siyasî faaliyetlerin ve Hariciye Vekilimizin yaptığı seyabatlerin sebeblerini araştırıyorlar Brükselde çıkan «L* Independance *•»**«•* Belge» gazetesinin Ankara muhabiri gazetesine gönderdiği bir makalede şunlan yazıyor: «Türk diplomasisi son aylar zarfında Balkanlarda büyük bir faaliyet gösterdi. Türk nazırları sıra ile Belgradı, Bükreşi, Sofyayı ve Atinayı ziyaret ettiler. Bu ziyaretlerin en mühimi Türk Başvekili îsmet înönünün Elen idare merkezine yapmış olduğu ziyarettir. Elen idare merkezinde Türk Başve kiline karşı yapılmış olan son derece samimî tezahürat, henüz oldukça yakın bulunan bir mazinin bu iki mıllet tarafından unutulabilmiş olduğunu ve Yunanistanla Türkiye arasındaki münasebetlerde bü yuk bir değisiklik husule gelmiş bulun duğunu meydana koymaktadır. Atina görüşmeleri avni zamanda Türkiyenin Balkan milletleri arasındaki dostluk bağlannı kuvvetlendirmek hususundaki gayretlerinin sonuncusunu gös termektedirler. Akdenizde cereyan eden son hâdise ler, Balkan devletlerinin Karadeniz ve Akdeniz meselelerini müşterek bir zavi yeden görmelerini mucib oldular. Avrupadaki komşularile olan bağlarını kuvvetlendiren Türk diplomasisi Yakmşarkta da boş durmamaktadır. Ge cenlerde Cenevrede, Efganistanı, tranı ve Türkiyeyi bir araya toplıyan bir dostluk paktı parafe edildi. Bazı ehemmiyetsiz hudud ihtilâfları yüzünden imzalanması bîraz gecikmiş olan bu Asya paktı ya kında imza edilecektir. Esasen Türkiye ile Mısır arasında da «mutlak bir sulh ve samimî ve ebedî bir dostluk muahedesi» mevcuddur. lranla ise Tahranda yapılmış bulunan ve resmî bir tebliğe göre «iki kardeş millet arasındaki dostluk bağlannı kuvvet lendirmekte olan» anlaşmalar mevcud dur. Nihayet Sancak meselesinin halli de bugün yalnız Avrupanın son kısmında faaliyet göstermekle kalmayıp ayni zamanda Yakınşarkta da gittikçe büyüyen bir idareci rolü oynamakta bulunan Kema list Türkiye politikasmın muvaffakiyetler silsilesine inzimam eylemektedir. Adliye işlerinde yapılacak ıslahat iBaştaraJı X inci sa/ıı/ede] alışiırmış olacağız. Profesyonel mücrimler Türkiyede profesyonel mücrimler çok azdır; hatta yok gibıdir. Burada suçlar hiddet, asabiyet saikasile vukua gelmektedır. Bu noktadan, memleketimiz Avrupa memleketlerinden başka şeraite tâbidir. Biz, İmralı, Zonguldak ve İs partaya gönderdığimiz mahkumlardan çok memnunuz. Mahkumlan zorlamağa •e bunların işe alışmasmı temine uğraşı v yoruz. Islah kabul etmiyecek pek az mahkum vardır. İmralı adasmda zer'iyat ileriledikçe civar hapisanelerden oraya mahkum gönderiyoruz. Halkın değil, menfaatleri ihlâl edilen sergerdelerin eseridir Hükumetin satvetine şahid olan halk, ordunun tayin ettiği noktalara silâhlarile beraber gelerek teslim olmaktadır Tuncelindeki hareketin içyiizü Tarihte tekerrür kabiliyeti Adliye Sarayt Adliye sraymın umumî hapisanenin bulunduğu yerde inşası takarrür etmiştir. Eski yere göre yapılan plân da müsabakayı kazanan mühendis tarafından yeni yere göre tadil edilmektedir. Bu çalışma bittikten sonra derhal münakasaya konulacak ve sarayın insasına başlanacaktır. Çok çocuklu hâkimlerin ikramiyesi Çok çocuklu hâkimlere verilecek ik ramiyenin dığer adliye memurlarma da Hariciye Vekilimiz Tevfik Rüştü Aras teşmilini alacağımız neticeye göre tayin rinden biri olan Hikmetin geçen ilkteşrin edeceğiz. Bu vaziyetin bütün memurlara Hozattan bir manzara ve jandarmalarınuz deki hükumet darbesinden sonra Bağ teşmil edilmesi için bir kanun yapılması Elâziz 17 (Hususî muhabirimiz luk çocuk zayiatı hakkında çok doğru dadda Hıkmet Bey Süleymanın iktidar artık bir zaman meselesidir. den) Şarkî Dersimde Yusufan, De telkinatta bulunularak ve her fırsat ve mevkiine geçmesi eski Osmanlı lmpara Hapisane nerede olacak? menan, Haydaran ve diğer bazı ufak ka veslieden istifade edilerek sağlam, sıh torluğundan çıkmış bulunan yeni Irak Istanbul hapisanesinin Adliye sarayı bile reislerile garbî Dersimde Abbasuşa hatli bu Türk unsurun cehalete kurban devletile Türkiye Cumhuriyeti arasındainşaatı dolayısile boşaltılması lâzım gel • ğı, Kırganlılar, Kalatlılarla bazı küçük olmalarına azamî derecede ihtimam edilki münasebetleri oldukca değiştirmiştir. aşiretlerin iştirak ettiği isyana karşı yapı miş ve filhakika muvaffak olunmuştur. Bağdaddan sonra Rüstü Arasm ilk mektedir. Hapisanenin boşaltılması için Mevziî isyan ve şakavetin sebeblerini lstanbul Müddeiumumisi lâzım gelen lan cezrî harekât muvaffakiyetle inkişaf gideceği memleket olan îranla Türkiye etmiştir. Cenubdan geldiği haber alınan tahlil etmek çok faydalı olur. Zira bir arasmdaki münasebetlerse mükemmeldir tedbirleri almış ve almaktadır. lstanbul hapisanesinde mevcud bulunan ağır ce bazı komitacılann tahrikâtile aşiret reis takım kimselerce farzedildiği gibi ortada ler. leri başta sergerde Seyid Rıza olmak mefkurevî bir isyan olmayıp izah ve tafDaha geçenlerde Cumhunıjel gazetesi zalılar taşra hapisanelerine, hafif cezaüzere aralarında yeminli bir ittifak yap sile çalışacağımız veçhile ağalann gös İranı Türkiyenin en iyi dostu olarak gös lılar ise Tevkifhanede muvakkaten hazırlanmış yerlere nakledileceklerdir. Ad mışlardı. Şarkî Dersimde Harçik suyu termiş olduğu son bir gayretten başka termekteydi. üzerindeki ahşab köprüyü yakmakla, hiçbir hâdise yoktur. 20 nisan tarihinde Tahranda, lranla liye sarayı yapıldıktan sonra yanmda bir garbî Dersimde Sin karakolunu ve bazı 1 Cenubdan filhakika birkaç ko Türkiye arasmda, bir seri anlaşmalar im tevkifhane inşa edilecek, mevcud tevkifnahiye merkezlerini basmakla başlıyan mitacı geldiği ve kısmen yerli halk tahane de hapisane olacaktır. za edildi. Herhalde Türkiyenin faal Dış serkeşlik hareketleri üzerine her taraftan rafından ele verildiği anlaşılmıştır. îsleri Bakanı dört şark devletinin münaîcra işlerinde ıslahat askerî kıt'alar sevkedilmiş ve sarp arazili 2 Bu havalide malın, mülkün, sisebetlerini azamî surette inkişaf ettirecek lcra işlerinde ıslahat yapmak kararın merkez aşiretlerini teşci etmekte ehemmilâhm ve hulâsa herşeyin en iyisi ağada, olan şark paktına Bağdad ve Tahranda dayız. Bu münasebetle Fransada bir müyetli rolleri olduğu anlaşılan muhit aşiret leiste ve seyidde olup halk bunlar nam son şeklini verecektir. tehassısla müzakerede bulunuyoruz. Yaz lerile muvasalalan kesilmiş ve bu suretle ve hesabma çalışan uşak mahiyetindedir. Rüştü Aras, Türk haricî politikasmın fesad yuvaları sıkı ve çelik bir çember Birçok yerler silâhtan çok evvel tec tatili sonunda mütehassıs gelecektir. son temayüllerinin endişeli tefsirlere uğ Boşanmayı kolaylaştırmalı mı? içine almmıştı. rid edilmiş olduklan halde ağalann, reramış bulunduğu Sovyet Rusya idare islerin sistematik nüfuzlarından kurtula Aile, içtimaî bir müessesedir. Bu, yıDaha ilk günlerde askerî harekâtın merkezine gidecektir. kılırken şahıslardan başkasmm reyine lü ciddiyet ve azametine inanmış olan bir mamış ve bu defa da ifrira ile yalancı Doktor Şaht'ın Ankara ve Tahranı yoktur, denilemez. Cemiyetin her çok ağalar teslim olmak mecburiyetinde şahidlerle, araziye müdahale, tapu istihziyaretinden sonra teknisyenlerin ve iş a zum damlarının da buralara gelmiş bulunma halde sevılecek bir sözü vardır. §imdilik kalmışıı. Şarkta Kızıldağlar (son adile sali gibi muhtelif ve karışık hilelerle halk lan bu tefsirlere azçok esas teşkil etmek kanunumuzu olgun ve yerinde buluyo Uçşehidler dağı) garbda ve şimali gar üzerindeki nüfuzlannı idameye çalışmışrum. Eğer boşanma çok kolaylaştınlacak bide Beyazdağlara iltica eden şakiler ka lardır. teydi. 3 Ağalann iğva ve tahrikile daima Suriye meselesinde de Türkiye, olursa aile müessesesi içtimaî müessese hir kuvvetlerimiz karşısında fazla tutunamıyarak en sarp ve yalçın dağlarla çev fenalığa sürüklenmiş olan bu havali halFransaya muarız bir vaziyet almış gibi olmaktan çıkar. rili Kutu deresine tahassuna başlamış kı çok zeki Türklerden müteşekkil bir görünmekteydi. Münferid hâkimler lardı. Bu derenin ve Ağrıdan daha sarp camianın olduğu kadar gene ağalar taraBazı noktalardan, Istiklâl HarbindenBugün bizde müçtemi hâkimler çok olan bu berbad mmtakanın mağaralarına fından tahrik ve iğzab edildıkçe daima beri tatbik edilmiş bulunan politıkanın ar azaldı. Asliye mahkemelerinin münferid tık terkedilmiş olduğunu zannettirmiş bu hâkimler tarafından idare olunması şa sığınan şakiler her taraftan şiddetli taz korkunc hareketlerde bulunmaktan hâli yıka maruz kalınca bir taraftan teslim ol kalmamıştır. lunan bir diplomasi faaliyetini Rüştü yialanna şu cevabı verebilirim: mak çarelerine baş vurmuş ve diğer ta Arasın bizzat tasrih etmek suretile her3 Son vaziyet dolayısile yaptığı îşlerin icablarma bu sahada yer bı raftan ağalann, sergerdelerin teşvikile türlü yanlış anlayışı önlemek istediğine rakmağa çalışıyoruz. mız esaslı etüdlere, temaslara nazaran mahvolmak tehlikesine maruz kalan hal hâdise tahrikten ziyade menfaatleri, varşüphe yoktur. Meşhud cürümler kın teslim olabilmeleri için muhtelif ve lıklan tehlikeye maruz kalan ağalann Cürmümeşhud kanunundan çok mem makul imkânlar hazırlanmış ve böylece ektiği fesad tohumundan başka bir §eye Türk parasını koruma kararnamesinde yapılan tadilât nunuz. Bu kanun ağır cezalara şamil de kan dökülmeden işin halline çalışılmıştır. atfedilmemelidir. Bu sergerdeler iki zümğildir. Neticeden memnun olduğumuz iFilhakika coğrafî, tabiî sebeblerle bu re olup biri filen şakavet ve serkeşliğe Ankara 21 (Telefonla) Türk paraçin adliye ve zabıta teşkilâtı kâfi gelecek muhitte yapılan askerî harekâtın güçlüğü iştirak edenler, diğerleri sinsi vaziyetle sınm kıymetini koruma hakkmdaki 11 sayılı kararnamede birçok değişiklıkler miktara baliğ oldukça kanunun hem yer, derpiş edilmekle beraber en az bir buçuk rini ve pusuya yatmış durumlarını muhayapılmıştır. Buna göre Türkiyede icra hem de saha itibarile cürüm sahasını artır senede esaslı ıslahat yapılması tasavvur faza ederek hâdiselerin inkişafını bek istiyoruz..» yı faaliyet eden yerli ve yabancı şir mak edilmişken tatbik edilen çok muvaffak liyen, fırsat kollıyan ve elaltmdan menketlerin harıcde bulunan hısseîer ve Adliye Vekilimîz bu akşam Ankara programın müsbet ve feyizli neticesi ola fur tahrikâtlarına devam eden ve fakat 7 tahvilât hâmillerine göndermek mec ya gidecektir. rak asgarî hadde indirilmi; ve bir buçuk muti görünen kimselerdir. V e zaten tahburiyetinde bulundukları paralarla elay zarfında harekâtın muvaffakiyetle ik rik için gelen komitacılann gidip gelişleyevm Türkiyede bankalardan muhtehf Bir nazırm evinde patlıyan mali gibi askerlik tarihimizin bir şaheseri rini kolaylaştıran da gene Tuncelinin nissebeblerle bloke olunan paraların gül beten müsaid araziye malik olan muhi vücude getirilmiştir. bomba yağı, halı, madensuyu, şarab ve likör Atılan beyannamelerle halka daima tindeki bu kimselerdir. lerin ihracı suretile transfer yapılma Copenhague 21 (A.A.) Millî Mü sma müsaade edilmiştir, Mahallen yapılan tetkikattan anlaşıl dafaa Nazırı Andersen'in sayfiyesinde en doğru, en muvaffak olan öğütler veFmdık, ağustos 1937 nihayetine ka bir bomba patlamıçtır. Nazır evde bu rilmiş ve hükumet kuvvetlerine karşı koy dığma göre çok fakir ve cahil halkın ; dar ayni hükme tâbi olacaktır. mamn doğuracağı elim akıbetler ve ço değil, isyan ağalanndır. Serkeşlik ve şalunmamaktaydı. Ömrümün en ehemmiyetli anlannı yaşıyorum. Düşün. Vedianın yanna çıkacağı şüpheli. Çok şüpheli. Ben kalbimin etrafmda ölümün gezin diğini hissediyorum. Yere yıkılıp kalıvereceğim gibi. Senden aynldıktan sonra bugün doktor Vediayı muayene etti. «Bu geceyi geçirebilirse iyi» dedi. Benim tekrar merdivende gözlerim karardı. Müdiriyet odasına aldılar beni. Nabzıma, kalbime baktılar, ilâc içirdiler. îstirahat etmek için Vedianm odasındaki şezlonga uzandım. Defterler... Hani «defterle rim...» diyordu ya, onlar... Dolabdan aldım... Okumağa başladım. Bütün Vedia... Anladm mı? Yazmış, hepsini yazmış... Yedi defter... Hepsini okumak, bir anda okumak istiyorum. Mümkün mü? Çıldınyorum meraktan... Fakat nerede, nasıl? Vakit yok, imkân yok... Neler... Yaşanmış günlerin bütün teferruatı... Vedianm Rüştü hakkında, benim hakkımda bütün fikirleri... Uç senedir kendi kendime sorduğum, beni meraktan boğan suallerin teker teker cevablan... Düşün ne heyecan içindeyim. $imdi onları okuyordum. Asistan girdi içeri. Vediaya şöyle bir baktı, muayeneye lüzum olmadığmı söyledi. Çünkü, diyor, Çok dalgın... Şuur azaldıkça tehlike artarmıs. Düşun! B'r taraftan ö'lüm... Bir taraftan hayat... Onunla bütün hayatı mız... Hatıralar... Kalbim çarpıyor şimdi. Tam o Rüştü muammasmı öğrenmek üzereydim. Hâlâ meçhul kaldı. Bütün defterleri okumak lâzım. Nefesim kesiliyor. Lâzım. Çarpıntım fazla. Telâş etme. Çok seviyormuşum onu... Şimdi anlıyorum... O da beni... Orhanın yüzü çok sararmıştı. Necati onun bir elini tuttu: Konuşma! Biraz dur! Yoruluyorsun! Dedi ve etrafına baktı. Orhanın koluna girerek onu bir kanapeye doğru götürüp: Oturalım, dedi, konuıma, biraz nefes al. Arkadaşının boyunbağım ve yakasını çözdü, göğsünu açtı. Orhan arkasına yaslanarak bacaklarinı uzatmıştı. Necati sordu: Çok rahatsızsan içeriye haber ve reyim. Gene biraz ilâc al. Ister misin? Hayır! Yammdan ayrılma! Hiç ayrılma! Necatinin elinî tuttu. Titriyordu. Asistanın sözünü hatırladı: «Kalbin>zi zayıf bulduk.» Ben de hastayım, dedi. Senbki tamamile asabî. Bilmem, fenalaşıyorum. Doktora haber vereyim. Biraz dur. Geçer belki. Elini kalbinin üstüne bastırıyordu. Sol tarafma döndü ve sağ elile sol kolunu sıkmağa başladı: Ağnyor, dedi. Gözlerile Necatinin herhangi bir yardımını uzaklaştıracak işaretler veriyordu. Bir müddet öyle kaldı, sonra derin bir nefes alarak doğruldu: Geçiyor jçaliba... dedi. Geçer: Heyecan. Çok heyecan. Bittim. Bir sigara içmek istedi, fakat Necati mâni oldu. Sabret, biraz, dedi. Arkadaşının sararmış yüzüne bakarak: Ümidini kesenlerden fazla meyus göriinüyorsun. Felâket o kadar muhakkak değil. Hissediyorum. Değil. Muhayyilene inanma. Seni dolandınnak için bu anlannı bekler. Içi yalan doludur şimdi. Hep vehim. înanma. Doktor gene gelecek mi? îcab ederse telefonla aramamı söyledi. Lüzum varsa arıyalım. Bilmiyorum. Soralım. Tekrar hastaneye girdiler ve müdiri yet odasında asistanı bulduiar. (Arkast var) Bir Fransız gazetezine göre Pariste çıkan «L' Ere Nouvelle» ga zetesi de neşrettiği bir basmakalede Ha riciye Vekili Tevfik Rüştü Arasın şark memleketlerini ziyareti Vıakkında şu mütalealan ileri sürmektedir: «Cenevreden yeni dönmüş olan doktor Rüştü Arasın Bağdad, Tahran ve Moskovaya doğru yola çıkması, Ekonomi bakanınm da beraber bulunması, bazı ekonomik meselelere temas edilcceğini ve bilhassa petrol meselesi üzerinde durulacağmı zannettirmektedir. Fakat seyahatin daha ziyade Cenev rede parafe edilmiş olan ve imzalanması Irakla İran arasındaki Şattülarab mese lesinin hallinden sonraya bırakılmış bu lunan şark paktı için yapılmakta olduğu zannediliyor. Şark pakh hepsi de orta şark devletleri olan Iran, Irak, Efganistan ve Türkiyeyi bir araya tophyacaktır. Merhum Türk Sadnazamı ve Gene rali Mahmud Şevket Paşanın kardeşle* u satırları «Tevrat» tan alıyorum: îki kadın, Melik Süleymanın nezdine gelip huzurunda durdular. Bunlardan biri: «Aman efendim. Ben ve bu kan bir evde otururuz. Üç gün arayla birer çocuk doğurduk. Bu, doğurdugu gece bilmiyerek çocuğunun üzerine yattı, yavruyu öldürdü, işin farkmda olunca ölü çocuğu benim koynuma koydu ve benim yavrumu çaldı, uyanınca hırsızlığın farkmda oldum. Ağlayıp sızladım, çocuğumu alamadım, huzumna geldim» dedi. Öbür kadın, feryadı bastırdı, ölü çocuğun davacıya, dirisinin de kendine aid Iduğunu söyledi. Ikisi de çırpınıyorlardı, ortada bulunan çocuğu benimsemekte ısrar ediyorlardı. Melık uzun bir lâhza onlann gürültüsünü dinledi, sonra emir vererek bir kılıc getirtti ve uşaklanna paylaşılamıyan çocuğu gösterdi: Bunu ikiye bölünüz, yarısım ka dınlardan birine, yansmı da öbürüne veriniz. Uşaklar kılıca ve çocuğa el atınca kadınlardan biri Melikin ayaklanna kapandı: Ben, dedi, davadan vazgeçtim. Çocuğu parçalamaym, bu kadma verin. Öbür kadın, ileri atıldı: Hayır, hayır, dedi, çocuk sağ kaldıkça bu karı dırdirını kesmez. Olmesi daha iyi. Melik gülümsedi ve çocuğu alıp «kesilmesin, parçalanmasın» diyen kadına verdi: Yavru, dedi, senindir. Çünkü bir ana, evlâdının gasbolunmasına belki dayamr, fakat öldürülmesine nza gösteremez. Şu satırlan da dünkü gazetelerdcn alıyorum: «Sekiz yıl önce Bursada Uludagda . aybolan fabrikator Mehmedin oğlu Sa« di meselesi münasebetile îzmir vilâyetince yapılan tahkikat bitmiştir. Vali Fazıl üleç, fabrikator Mehmedle baytar Azizi vilâyet makamma davet ederek tahkikat neticesini bildirmiş ve fabrikatorun kendi oğluna benzettiği Şadinin baytar Azize aid olduğunu söylemiştir. Fabikator Mehmed, baytar Azizle paylaşamadığı çocuğun kendi oğlu ohnadığmı ortaya konulan deliller karşısında kabul etmiş ve iddiasından vazgeçmiştir.» Dava görülüyor ki, birbirinin hemen " • hemen ayni. Yalnız şu f ark var: Evvelkisinde analık şefkati tahrik olunarak hakikat bir lâhzada meydana çıkanlmış, ikincisinde uzun incelemeler yapılarak âdıl bir netice elde edilebilmiş. Fakat bizi bu bahse ilgilendiren tarihteki tekerrür kabiliyetidir. Her yeni hâdisenin tarihte bir veya bin benzeri var. Bununla beraber biz faniler, yeniliklerde eskiliklerin izini aramamaktan zevk alınz. Çünkü muhtac olduğumuz heyecanı ancak yenilik verir. Böyle olmasaydı taih, herkes için bir «Kitabı Mukaddes» ılurdu. Af. TURHAN TAN kaveti bu unsura çekinmeden izafe ed©« Hükumetin satvetine ve bu satvete asü manasile refakat eden rahim ve şefkate bizzat şahid olan Tuncelinin dağî ve bağî halkı, çekinmeden ordunun tayin ettiği noktalara silâhlarile beraber fevc, evc teslim olmaktan asla farig olmamif re çekinmemişlerdir. Sergerdelerin iğfal :derek yanlannda alıkoydukları zavalh rt cahil kimselerden başka silâhlı şaki :almamıştır. Ordunun üssülharekesini teşkil eden Kızıldağa, Beyazdağa kadar derhal şo seler yapılmış ve nakliye kollan munta zam motörlü servislere başlamıştır. Ne * lirler üzerine dubalardan köprüler ku • rulmuş ve harekât, askerlik, fen ve san'atin en yüksek terakkisi içinde devam etmiştir. Bu ufak ve mevziî misal bize ordumuzun emsalsiz ve Avrupai bir zihniyet içinde en son ve müterakki tekâmülüIÜ göstermiş olması itibarile millî gmurun :şsiz bir nümunesi olmuştur. Millî bir davanın kansız halledilmesi, üç dörtyüz senedenberi devam eden «a:im an'anelerin yıkılması şerefi Cumhu» iyet Ordusuna nasib olmuştur. Kutu deesinde ehemmiyetsiz son çetelerle mu • ıdemeler devam etmekte ise de bunların da imha suretile değil hakka ruoı etmeleri ve ölümlerine meydan verilmeden eslim almmalan beklenmektedir. Halen tahassüngâhlarından ayrılmıyan iki sergerde kalmıştır. Biri yedi sekiz ;işi ile dağdan dağa, mağaradan mağa • aya iltica eden Şahin ve öbürü de isyan, lakavet ve serkeşliğin 60 senedenberi yejâne âmili olan ve fakat son vaziyet d o ayısile can çekişen Seyid Rızadır. Cumhuriyetin edebî tefrikası: 107 BİZ İNSANLAR Yazan: Peyami Safa «6 leşrinisani, yalı, gece Fakat ni hatırladı ve başım birdenbire asistana Orhanı o Rüştü alçağma tercih ediyorum. yaklaştırarak: Bunu Orhana hep hissettirdim. Evetimin Evet? dedi, çok dalgın ne demek? gecikmesi onu sıkıyor, çok üzüyor. Fa Şuur azaldıkça... kat bir gün: §uur azaldıkça?.. Tehlike büyür « Beklerim, dedi, senelerce bekle mü? rim.» Çok. Odadan içeriye hastabakıcı ve arkaOrhanın kalbinde çarpmtı başladı. sından da asistan girdi. Orhan defteri kaAsistan ümid vermeğe çalıştı: pamıştı. Onlarla beraber karyolaya yak Belli olmaz. Bunu da atlatabilir. laştı. Hasta adeta baygra yatıyordu. Hem siz kendinizi fazla yormaymız. KalAsistan Vedianm üstüne eğildi ve he binizi zayıf bulduk. Sizin de tedaviye ihmen doğruldu. Bir omzu kalkıp inmişti. tiyacınız var. Sokağa çıkınız ve biraz ha Muayeneye lüzum yok, dedi, yal va alınız. nız derecesi alınsm. Beraber merdivenden îndiler. Yüzünde acı bir kanaat göründü. OrOrhan, holün kapısı önünde bekhyen han hemen onun arkasından dıjan çık Necatiyi görünce asistanı bırakarak ona mı;tı: koştu: Niçin muayeneye lüzum görmedi Biraz çıkalım, dedi. niz? diye sordu. Fakat hâlâ kalbi çarptığı için hastaneAsistan önüne bakarak: nin yokuşunu çıkmak istemedi, bahçede 7 Çok dalgın! dedi. kaldılar. Umidsizliği sarihti. Orhan doktorun: i Necatinin sormasma bırakmadan, Or«Bu geceyi de bir geçirebilse...» deyişi han dedi ki: Bahri Turgud