19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 Nisan 1937 CUMHURİYET bu vaziyette düşünmeğe imkân var mı? selelere geçmiyeceğim. Zaten onlar mevzu değildir. Şimdi raşaya geliyorum: Raşa geçen müzakerede bu kürsüde çok mühim bir şahsiyet almış olan keli medır. Ben, evvelâ demin alelumum anlaşmalar bahsinde yaptığım gibi raşanın ne demek olduğunu izah edeceğim. Haknaşinashk saymamanızı rica ederim. Raşanın ne olduğunu anlamakta benimle bugünkü sayın Bakanımız arasmda esas itibarile büyük fark vardır. 929 mukavelenamesine göre Türkler Fransızlar Müstakil ressamlar Bir Fransız gazetesinin Bahkesirde bir resim cemilekâr bir yazısı sergisi açıyorlar Paris 27 (A.A.) Anadoîu Ajansmın hususî muhabiri bildiriyor: Temps gazetesi, yazdığı bir makaîe de Türkiye büyük elçisi Suad Davazm Çanakkale muhariblerile meçhul a^ker abıdesi önünde yapılan merasimde bu lunmasmı civanmerd bir hareket saymakta, Türkün yüksek ve emsalsiz yaradılı şını gösteren bir takım harb menkıbeleri naklederek demektedir ki: San'atkârm hakikî vasıflarını taşıyan ressam, heykeltraş ve dekoratörlerimizin onda sekizini bir araya toplıyan Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği yurdumuzun en esaslı san'at kurumudur. Küşad olunduğu 1928 tarihindenberi san'atın kendine has olan samimî havası içinde mütevazıane çalışmakta ve halkımıza eserlerile, sergilerile hitab etmektedir. 929 mukavelesinden sonra şirketin 29 sene zamanı kalmış. Klâsik raşa şekli düşünürsek bu müddetin meselâ üçte ikısi veya yarısı kadar bir zamanda raşa hakkımız olmadığını yazmak lâzım gelecekti. Yani 929 dan 49 a, bu olmazsa 1935 e kadar Türkiye şirketten işletme hakkmı alamıyacaktı. Bununla kalmaz. 1945 ten imtiyaz sonu olan 1958 senesine kadar da tasavvur edilen kânna mahsuben her sene Raşa nedir? Raşa kelimesi devlet var için bu kadar hesabile şu kadar para verlığı içerisinde hususî antrprizler fikrinden meyi taahhüd edecektik. Böyle şey yadoğmuştur. Bilhassa ecnebi antrpriz bir pılır mı? devlet varlığı içine hulul etti mi oraya Arkadaşlar, raşa diye zihnimizde bir koyduğu sermayeyi korumak ister. heyiilâ var, bir vahime var. Mefhumlann kıymeti onlann hayattaki rollerinden ibarettir. Mefhum diye lugatteki manasıle alınan herhangi bir kelimeyi hergün değişen hayata aynen tatbik edemeyiz. Tatbik ettik mi mahvoluruz. Avrupah, adamın karşısına boyle aldatıcı klişelerle gelir avlar, alır beraber götürür. Şurasını da arzede yim ki, raşa meselesini mevzuu bahsetmedik değil, nazarı dikkatimi bilhassa cel betti. Raşa teklifi önce onlardan geidi. O zamanki mazbata muharriri arkadaşınuz bilmem hatırlarlar mı? Bir arkadaşımm hatırasını bu kadar zorlamak istemem. Bana raşa maddesını onlar açınca ben uyandım, ben devlet hayatında 40 mukavele yapmış tecrübeli bir adam değildim. Derhal dedim ki bu teklif onlardan geldiğine göre bunda bir marifet var. Başveki'le konuştum, belki Saracoğlu ile de konuş tum, öyle hatırlıyorum, Tengirşenkle konuştum, korkularımı söyledim. «Tamam» dedi. Tengirşenkin tekrar hatırasını ihya etmek isterim. Onlann istediği ve şimdiki Bakanın bahsettiği şekilde bir raşa için yok yok dedi. Yalnız bizim raşa diye bir hakkımız, devletin hükümranhk hakkı o larak vardır. Bu böyledir amma, bir devletin rejimi buna müsaid olmazsa... Italyadan Habeşistana giden gelin alayı Orada yerleşen İtalyanlarla evlenmek üzere hükumetin nezareti altında 1500 genc, güzel ve dinc İtalyan kızı yola çıktı O sermayenin işletmesi için kendisine verilmiş olan imtiyaz müddeti içerisinde bir kazaya uğramamasını temin ihtiya cındadır. Şu halde yurdumuza her hangı bir ecnebî antrprizi, gerek demiryolu yapmak gerek fabrika vesaire tesis etmek için, kendisi işletmek üzere bir iş yapma Vaziyetinde olunca birinci iş olarak der ki: «Bunu bizden hanği tarihe kadar satın almryacaksınız? Çünkü ben buraya kâr maksadıle sermaye koyacağım. İşimin en feyizli zamanında yaptığım işe bakarak ne kârlı iştir diye satın almağa kalkabilirsiniz. Bunun için siz bunu benden ne zamana kadar satın almıyacaksinız bunu söyleyiniz.» O zaman konuşulur o hesabmı yaparken sen de hesabını yaparsın o yüz der sen 70 dersin o 70 der sen 50 dersin. Mutabık kalınır. Ondan sonrası için satm alacaksm amma imtiyaz müddetinin bana getirmesi muhtemel olan mefruz hesabı, kân da nazan dikkate almak mecburiyetindeyim. On yıl evvelsine kadar, sade îstanbul« Türkler ve Fransızlar harbin er geç atlatılan bir buhran olduğunu ve bu da, yılda bir kere açılmakta olan serginun karşılıklı sevgi ve saygıyı azaltma lerimiz müstakillerin teşekkülünden sonra ması gerektiğini anlatmışlardır.» yılda dört, beş defa, muhtelif şehirlerde açılmağa başlamıştır. Bu suretle, plâstik san'atlarımız vatandaşlarımız için uzak ve silik bir havadis olmaktan çıkmış; sergilerle; sergilerdeki eserler hakkında verilen izahatla; umumî san'at meselelerine Zaframbolu (Hudair hazırlanan konferanslarla yurdususî) Muhitimizmuzda hakikî ve şümullü bir san'at harede bir asırlık hayat keti başgöstermiştir. yükünü omuzların Zafranbolunun en ihtiyar adamı Ra$a meselesî Çünkü ben orada kalsaydım yine ka zanmağa devam edecektim, buna karşı tazminat vereceksin, der. Bu kaydı koy durmadan hiç kimse, hiç bir ecnebî sermaye devlet sınırı içine gelip iş yapmaz. Bir taraftan raşanın tatbikı işi devlet için de faydalıdır. 3 sene filân kalacak. Fakat nihayet bir gün gelip devlet menfaati icab ederse ben bunu satın alacağım der. Raşa şartlannı koymakta sermayedar için fayda, sermayenin kuver olması, yani mahfuziyeti için bir kapak bir müdafaa teminidir. Şimdi mevzua gelelim. Evvelâ Yusuf Kemal Tengirşenk arkadaşımızdan başhyarak konuşmayı daha uygun görüyorum. Tengirşenk arkadaşımız o zaman devlet demiryollannın hukuk müşaviri idi. Ben Nafia Vekâleti mesuliyetini üzerimde tutuyordum. Hatırımda bulunan bir noktayı arzetmeği bir vecibe sayarım. Türk rejiminin manan Arkadaşlar, bu devletin rejiminde musadereye gidilemez. Türkiyede mal, mesken masuniyeti vardır. Hiçbir sermayenin ve şirketin malı bu memlekette kendi ak dettiği mukavelenin tahmil ettiği külfetler haricinde musadere edilemez. Türkiye rejiminin simasını dünyada bir parlak güneş gibi irtisam ettiren, ışıldatan şeraitten birisi de budur. O halde raşa hakkı diye istedikleri tarzda müddetli bir madde koysaydık ne olurdu? Şimdi mukavele maddelerinin birbirine eklenmesi sırası geldi. Öte taraftan intizar hesablanndan aleyhimize borc toplanacak, ondan sonra kânunusa nide senelik hesab gelecektir. Bu hesab gösterecek ki zarar devam ediyor. Halbuki konan müddete göre raşa zamanı gelmemiştir. O zaman bu çıkmazdan nasıl kurtulurduk. îşte benim emniyet supapı dediğim budur. Benim mukaveleye koyduğum 13 üncü madde mucibince istediğim zaman şirkete gel buraya hesab görcceğiz, benim aleyhime borc toplanıyor. Şeraiti iktısadiye değişti, hattı satın alacağım derim. Böyle alınır ve alındı da. Burada Ali Çetinkayayı tebrik ederim. Amma, şunu da tasrih edeyim ki eğer Ali Çetinkaya zannediyorsa ki ben onları zorladım da, satın alınmaz birşeyi ben aldım. Arkadaşlar, bu yanlıştır. Sermayenin, hattın ne demek olduğunu Avrupalı bir şirketi bu devletin sınırlan içinden ve hakkm vermediği yoldan hakları zorlıyarak sürüp atmağa imkân yoktur. Şunun için imkân yoktur, diyorum. Çünkü o gitmez, zorlanırsa, beynelmilel hak tahsilinin yollan ve çareleri vardır. Nihayet hakeme gidersiniz ve zorlayınca haksız olursunuz. Çetinkaya diyorlar ki, şırket adamları söze başladıklan zaman «sizin raşa hakkınız yoktur» dediler. Tabiî arkadaşlar, Avrupalı adamlar, böyle konuşur. Ali Çetinkayaya sade raşa mese lesinde bunu demişler. Kendi izahlan arasında bulduğum birkaç satırı aynen okursam bu babdaki fikrimi tavziha me dar olur ümidindeyim. da metanetle ve hâlâ taşıyabilen kimselere sık sık rasgelinmektedir. Geçenlerde 1 12 yaşında bir kadın görmüş, diş leri sapasağlam, göz lerinin feri yerinde Hatib Dayı torununun torununu evlenirken gören bu kadına hayret etmiştim. Son defa tanıştığım Hatib Dayı bu kadmı bastırmış bulunmaktadır. Yaşını pek iyi bilmiyen bunun 1270 arabî yılındaki vukuatlardan bahsedişine bakılırsa asırdidelikte civarımızın rökordmeni ol duğu meydana ç^ıkar. Dabağlar köyü eşrafından olan Hatib Dayı, yakalandığı grip dolayısile Kara bük fabrikalarının temelatma şenliğine gidemeyişine çok hayıflanmaktadır. Ha tib Dayı: «Çok yaşadım oğul, fakat şu son on, on beş sene içinde o kadar çok değişiklik gördüm ki aklım bazan işlemiyor. Kim derdi ki buralardan yollar ge çecek, fabrikalar kurulacak.» demektedir. Müstakiller, son bir sene içinde; İstanbulda (Turan Barda), Ankarada (înkılâb Sergisinde), Atinada (Türk San'atı Sergisinde), Zonguldakta (Halkevin de), Bursada (Halkevinde), Belgradda (Türk San'atı Sergisinde) eserlerini teşhir etmiş, muvaffakiyetler kazanmıştır. Birkaç güne kadar da Bahkesirde, yüz on tablo ile zengin bir sergi açmak üzeredir. Bu sergide inkılâbımızı canlandıran kudretli eserler vardır. Meselâ: Şerefin (Yeni Mekteb) i, Alinin (Kömür Ocağı), Cevad ve Ercümendin (Orduya kavuşan Çanakkale) tabloları her bakımdan muvaffak olmuş eserlerdir. Balıkesir sergisi şimdiye kadar Istanbul ve Ankarada açılan mutad sergilerden hem kalite ve hem de kantite itibarile üstündür. Müstakiller Birliği, bütün bu faaliyetlerinden sonra haziran içinde Ankarada açılacak olan umumî sergiye de dikkat ve itina ile hazırlanmaktadır. Millî san'atımızın yayılma ve yükselmesine canla başla çalışan Müstakillere daha büyük ve devamlı muvaffakiyetler dileriz. Bir vakit Habeşistana asker taşıyan Colombos vapuru şimdi 1500 gelin gotüruycr Afrikada bulunan Almanların talebi Berlin 27 (A.A.) Neşredilen bir tebliğde bildirildiğine göre, Afrikamn cenubu garbisinde bulunan Almanlar, Milletler Cemiyetinin mandalar komisyonuna bir muhtıra göndererek Almanlann hayat haklarının tanınmamasında ısrar cdilmesini protesto edeceklerdir. Şimdi Afrikanm cenubu garbisindeki siyasî karışıklıklann hakikî sebebi Almanlann haklarının tanmmamasıdır. raşa hakkınız yoktur» demiştir. «Bana bu milyonu vereceksiniz» demiştir. Raşa hakkı 13 üncü maddede en faydalı şekil olan mutlak bir tarzda varken yok de meleri de tıpkı böyledir. Başvekilimizin Belgrad seyahati ZBaztaraft 1 inci sahifesei kanunla İtalyanlann Habeşlerle evlen melerini kat'î bir şekilde ve şiddetle me netmiştir. Bu memnuiyetten sonra tabiatile orada bulunan İtalyanlann evlenmeleri hükumet için halli icab eden bir mesele halini almıştır. Işte bu sebeble hükumet bir ay kadar evvel bütün vilâyet gazetelerile îtalyan kadmlanna ilânlar yapıp Habeşistanda aile teşkil etmek arzusunda bulunan bü tün kızları çağırmış ve gitmek istiyenlerin birer istida ile salâhiyettar faşist idaKolombos transatlantiği son iki sene rehanelerine müracaat etmelerini bildir esnasında Cenova'dan İtalyan Eritre'sin miştir. deki Massuan'a on sekiz sefer yapmış Bu davete icabet eden vilâyet tı. Habeşistan muharebesinin hazırlan ahalisinin her tabakasına mensub İtalyan dığı ve devam ettiği ilk sene içinde va kızlannm mfetan inanılmıyacak kadar purun taşıdığı binlerce yolcuları ve eş çok olmuştur. Bu hal, hâlâ hayal ve* mayayı, amele, asker ve muharebe levazımı cera hevesinin kadınlann en başlı bir tşkil diyordu. Son aylar zarfında da ar karekteri olduğunu ve kendisince sevgili tık İtalyan memaliki arasma girmiş olan addedilen bir mevcudiyetin yanıbaşında bir memlekete para kazanmak, zengin ol müşterek musaraanm zamanımızm kız mak emelile koşup giden küçük serma larmı cezbetmekte olduğunu pek güzel yeli ltalyanlan taşımıştı. göstermektedir. Geçen hafta ise Kolombos'a 1500 genc ve dinc îtalyan kızı yükletildi. Vapur güzel ve sevimli yolcularını alıp ta nhtımdan halatlarmı çözerken etrafına toplanmış olan yüzlerce İtalyan ânası sahilden gözyaşlarile ıslanmış mendille rini sallıyarak kızlarına mesud istikbai temennisinde bulunuyorlardı. İtalyan gazeteleri şimdi yolculuğun sebebini izah ediyorlar. Son aylar zarfında Habeşistana iskân edilmek üzere 160,000 den fazla İtal yan gönderilmışti. Hükumet, İtalyaya nazaran iklimi ve ahvali bambaşka olan bu memlekete Italyanların gitmesini te?vik ve orada müstahsil vaziyete girmçleri için bir takım imtiyazlar vermiş ve böylece Italyanların Habeşistana rağbetıni temin etmiştir. Fakat İtalyan ırkının muhafazası için çok şiddetli davranmış üç ay kadar evvel Mussolini'nin çıkardığı bir Faşist idarehanelerine yazılmak için koşan kızlardan îtalyan hükumeti şimdilik 1500 ünü seçmiştir. Bunlar, müracaat edenlerin en güçlü kuvvetlisi ve Habe şıstan iklimme tahammüle en müsaid olanlandır. Hükumet bu gelin namzed lerine mümkün olan her türlü yardımlarda bulunmağı tahayyül ettiği gibi karı kocahk hayatlarında mes'ud olacaklarına da kehl olmuştur! Bunlardan istedikleri gibi koca bula mayıp ta geri dönmek istiyenlerin bütün masraflarmı hükumet deruhde etmiştir. Genc kızlardan evlenemiyenler de iste dikleri zaman Romaya dönebileceklerdir. Fakat tahmin edıldiğine göre geri dönecekler pek az olacaktır. Çünkü hükumet şimdiden ikinci bir «gelin alayı» hazırlamağa başlamıştır. Pek yakında Ce r.ova'dan gene bir «gelin vapuru» hareket edecektir. Roma, nisan Cenova limanı italyan büyük vapur kumpanyalarının Amenka, Afrıka ve Japonyaya seferler ya pan en büyük iskelesidir. Şimdiye kadar bu limana gelip giden muazzam yolcu vapurları ve şilebler arasmda içlerinde çok garib yükü olanlar da bulunmuştur. Fakat bu büyük vapurlarm kaptan ve tayfalarının bu defa Kolombos transat lântiğinin aldığı hamule kadar sevimli ve hoş bir yük naklettiklerini hatırlamadık ları muhakkaktır. Nafia Vekili sıfatile çalışırken devlet demiryolları hukuk müşaviri olarak çalıçan Tengirşenk arkadaşımızdan Nafia Vekâletine aid bütün mühim işlerde kendisi ile konuşmak mecburiyetini hissederdim. Bu yardım talebimi hiç bir vakit reddetmezdi. Bilâkis temiz bir özveri ile istişareleri kabul etti. Hepsinde istisnasız devlet için fayda verici şartlan bulmak yo lunda bana bir aydmlık tesiri yaptı. Burada söz söylenirken her hangi bir arkadaşm ismi mevzuubahsolunca ve bilhassa müzakerenin portresinde de bir insanın hüviyetine ve şeref saydığı taraflarına tesir yapıcı bir koku sezerse titizlenir, hakkıdır. Ben de bu müzakerede olsaydım, bu arzettiğim şeylerin esas safhaları karşısında titizlenmiş olacaktım. Fakat bir adam için o titizlenecek hususlarda müdafaada bulunmak tabiî bir haktır. Yusuf Kemal arkadaşımız da kendisine taalluk eden hu suslarda fikrini söylemiştir. Kendilerinin söz esnasmda titizlendiklerini söylediler. Fakat zaptı okuduğum zaman sözlerinin tamamile tarafımdan serdedilen noktalara mutabık olduğunu gördüm. Kendilerinden rica edeceğim, Şark demiryolları mukavelesinin bu esas safhalan hakkında kendi fikirlerini tekrar arzeylesinler. Belki o zaman birdenbire hatırlamamış olabilirler. Alpullu Yeşilköy hattı takast Fakat o günden bugüne kadar geçen za Benim 929 mukavelesile yaptığım iş manda hatırlanna gelmiştir. zannederim. lerden birisi Alpullu Yeşilköy hattı taSırası geldiği zaman bu safhaya temas bu kası idi. Bitmiş, halledilmiş, bu yolda ayursunlar. lacak, verecek kalmamıştı. Fakat şirkel Şunu da arzedeyim ki, o günden bugü Çetinkayanın önüne onu da tekrar ge ne kadar Yusuf Kemalin şahsile hiç gö tirmiş ve demiş ki, ben bunu da isterim. rüşmedim. Bir konuşma mevzuubahsoldu Bu kaç paradır biliyor musunuz arkadaşğu zamanda kendisinin serbestçe fikrini lar, 955 bin lira. söylemek vaziyetini bozmuş olmamak için. Ali Çetinkaya diyor ki: Yusuf Kemal arkadaşımla nasıl konuştuk « Kendimizi zorladık, dosyaları kave nasıl mutabık kaldık. Ben hatıramı söy rıştırdık, aradık ve nihayet anladık ki liyeyim. Bu hat Türkiyedeki başka ecnebî bizden takas olmuş şeyleri de tekrar is antrprizlerine benzemez. Esasen bu hat tiyorlar. Reddettik.» devletin malı idi. Şirket burada sade bir Evet isterler, bizden takas olmuş şeyişletme unsuru idi. Binaenaleyh hattı leri de isterler. Baron Hirş'in ve tarihe satın almak mevzuubahis değildi. Mevzu bugünden itibaren defnedilen Şark Deubahsolan şey, olsa olsa işletme hakkının miryollannın soyucu ve sömürücü şah satın alınması idi. Bu bir. Ikincisi raşanın siyetinde bu bir an'anedir. Soygunculuk ne demek olduğu hakkında demin malu an'anesi. O müessese karşınıza gelip kodat arzettim 1872 den benim mukavele nuştuğu zaman, sizin halinize, irfanmza, yaptığım 1929 a kadar yani 57 sene za: man bu hat tabiî sahibler değişiyor, A o günkü vaziyetinize bakar ve get rmiş vusturya oluyor, Fransa oluyor, devlete olduğu kırk türlü oyunlu teklif içinden geçiyor. Şimdi burada yurda yeni gelerek vaziyetinize göre olanı seçer ve kendisibir iş yapan ecnebi bir şirket için mevzuu nin hakkı imiş gibi yüzü kızarmadan isbahsolan müddetli ve imtiyaz sonuna ka ter. dar tazminatlı klâsik bir raşa meselesini Evet, evet öyle demişti. «alamazsınız, Raşa hakkı Ismet înönü, Bulgaristanda, payitahtmda Majeste Kral ve hükumeti tarafından gördükleri dostane kabulü ve Balkanda sulh fikrinin iyi komşuluk müna sebetlerinin yeni bir terakki gösterdiğini kaydetmiştir. Parti Grupu bunu büyük memnuniyetle karşılamıştır. Bugün memleketimizde muhterem misafirimiz bulunan Irak Hariciye Vszirinin resmen memleketimizi ziyeretlerinden bahsedildiği zaman meb'uslar Irak Türkiye arasındaki samimî dostluğun bu yeni tezahüründeki yüksek kıymeti hararet ve sevinçle telâkki etmişlerdir. Arkadaşlar, Raşa hakkımız vardır ve raşa hakkımız olduğu içindir ki, Ali Çetinkaya bu işi başardı. Yoksa karşmıza gelen adamlar bu hukukun bizde olma IBaştarafı 1 inci sahifese] dığına kani olsalardı alış mukavelesinin neticesinde de kendilerine bir zarar ola de yürütmek maksadile Ankara Parti caksa bu anlaşmaya yanaşmazlar ve son merkezinde Parti Genel Sekreterinin rianlaşma yapılamazdı. yasetinde bir Merkez Hars Komitesi kuruldu. 1929 mukavelesinde raşa hakkı var Bu komite Seyhan meb'uslan Hilmi mıdır, yok mudur? Tekrar üstünde du ruyorum, çünkü bunun bir pürüzlü nok Uran, Esma Nayman, Ali Münib Da tası kalıyor. Sayın hukukçu arkadaşlarım mar, General Naci, İbrahim Mete, O bilhassa dikkat buyursunlar. Bundan ev mer Biçer, Tevfik Tarman ve Balıkesir velki müzakerelerde Vekâlette bir takım meb'usu Örgerveren, îçel meb'uslan Ezatların reyleri alınıyor, istişareler yapı min, Ferid Celâl, Fikri Mutlu, Hakkı lıyor. Vekilin zabıttaki ifadelerinde bu Saydam ve Hamdiden müteşekkildir. kayidler vardı. Hatta Mustafa Şeref ar Komitenin başkanlığına Seyhan meb'usu kadaşımızm, Tengirşenk arkadaşımızm Hilmi Uran seçildi. Örgerevren de sekremütaleasında da bu kayid vardır. O nok terliğini yapacaktır. Öğrendiğime göre tayı bilhassa aydmlatmağa ehemmiyet ve diğer bazı şark ve cenub vilâyetlerinde riyorum: «Raşa hakkı vardır amma bu de böyle mahllî hars komiteleri teşkili hükümranhk hakkına müstenid raşa hak için teşebbüslere girişilmiştir. kıdır... Yani bu hakla devlet herşeye sahibdir. Devlet tazmin eder ve sen hatta zarar verdin çık gib> der. Bu hak akde müstenid değildir. Yani «akde müstenid [Baştarafı 1 inci sahifese] raşa hakkı yoktur» diyorlar. Belki ben yanhş anladım. Aflannı rica ederim. Ek zarurî mütehassıs işçinin şimdiden hazırlan'masıdır. siği varsa tamamlasınlar. Bence 929 muBu sınıfa ayrılacaklar, müessese eratı kavelesinde akde müstenid raşa hakkı var gibi 6 aylık talim ve terbiyelerini piyadır. İzah edeceğim: de alaylarında gördükten sonra iki sene Arkadaşlar, akid neye derler? Muka de kıt'a, müessese veya askerî fabrikavelede on üç madde vardır. Bilhassa on lara verileceklerdir. Bu lâyiha Meelisin yarmki içtimamüçüncü maddeyi koyan benim. Bu madda görüşülecektir. dede «maddeyi okuyarak» her iki tarafın bağlı kaldığı para cinsi noktai nazarile tran gazetelerinde dostane beraber mutlak raşadan bahsedilmiyor neşriyat mu? Tahran 27 (A.A.) Pars ajansı (Anadolu Ajansı, Şark Demirbildiriyor: yolları hakkında cereyan eden müTürk heyeti murahhasasının muvaffanakaşalann zabıtlarınt gece servi kiyetle neticelenen vazifesinin hitamı müsine bıraktığı ve çok geç olarak nasebetile, gazeteler neşrettikleri uzun verdiği için tamamını maalesef bir makalelerde iki memleket arasındaki kargiinde neşredemedik. Mabadini deşlik münasebetlerinin samimiliğinden yarın vereceğiz. Okuyucularımız dolayı pek ziyade memnuniyet goster , mektedirler. dan b'zür dileriz.) Yurdda anadili hâkim kılmak için faaliyet İngilterede tac giyme merasimi hazırlıkları 12 mavısta yapılacak olan tac giyme merasimi hazırlıkları adam akıllı ilerlemiştir. Geçenlerde Londra sokaklarmda, saltanat arabasmm geçişi provası yapılmış ve bu hâdise on binlerce kişi tarafrndan takib edilmiştir. Sağdaki resimde. bu vesile ile, Windsor şatosu bahçesinde, mütevefıa Kral Beşinci George için yapılan abide görülmektedir. Ordumuzda yeni bir smıf Amerikada gene feyezan ihdas ediliyor felâketi başgösterdi Nevyork 27 (A.A.) Allegani dağlan mmtakasında durmadan yağan yağmurlar, Pensilvanya'da geniş feye zanlara sebeb olmuştur. Ohio, Virjinia ve Maryland'da da feyezanlar başlamıştır. Pittsburg ve Johnston şehirlerinde nehir kenarlanndaki mahaller sahilden tecrid edilmiştir. Eğer Ohio nehri sular. yirmi dört saat daha yükselmekte devam ederse, vaziyet çok fenalaşacaktır. Bittsburg belediyesi, şehir merkez mahalleleri halkının başka yerlere nakli için, şim diden lâzım gelen tedbirleri almış'ır. Johnston ve Cumberland şehirlerinde her türlü münakale durmuştur. Sular, V.rjınia'da Orange'da bir köprüyü alıp gö türmüştür. Muhtelif şehirlerde birkaç kişi, feyezanlara kurban gitmıştir. Eski Romanya Prensi Viyanada ceza verdi Viyana 27 (A.A.) Eski Roman ya Prensi Nicolas, dün öğleden sonra hususî tayyare ile buraya gelmiştir. Prens, buradaki makamatı, geleceğinden haberdar etmediği için para cezası ver meğe mecbur olmuştur. Prens Nicolas, bundan sonra GrandHotele gitmiş ve orada trenle gelip kendisini bekliyen zevcesine mülâki olmuş tur. Prens, beyanatta bulunmaktan içtinab etmiştir. Litvanyanın bir tekzibi Kaunas 27 (A.A.) Elta Ajan sının bir tebliğile, Lituanya mühimmat fabrikasında Sovyet mühendis veya mütehassısları bulunduğu ve yahud Sovyet vatandaşlarının fabrikada nezaret eyle mekte olduklan hakkında Varşovadan yayılan haberler, yalanlanmaktadır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle