Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 Mart 1937 CUMHURİYET SON HABERLER TELEFON HfidiseSer arasında TELGRAF ve TELSiZLE «Avrupanın en sulhçu memleketi» arb korkuları arttıkça, sulh politikalanna sadık kalan milletlerin itibarı yükseliyor. Bu milletlerin başında biz geliyoruz. Türkiyeye bu mertebeyi veren, onun millî bir tefahurla şu satırlan yazan muharrirlerinden biri değil, Avrupa matbuatıdır: Bir kere daha Morning Post gibi büyük bir tngiliz gazetesi, Türkiyeyi «Avrupanın en sulhçu memleketi» olarak ilân ediyor. Montreux'den sonra Hatay davasında takib ettiğimiz vakur ve uzlaşıcı politika, bütün Avrupaya bir kere daha teslim ettirmiş oldu ki, istikbalimizi çizen büyük siyasî programımızın hiçbir maddesi, hiçbir komşumuza yan bakmıyor; hududlarımızdan bir karış öteye çıkmak niyetinde olmadığımız gibi yabancı ayakların bir karış içeri girmesine de katlanamayız. Tam bir tedafüî çizgi üstünde, hem yurdu, hem sulhu koruyoruz. Sulha böyle bir bağlılık, Türkiye gibi dışarıda yalnız askerî zaferlerile, kahramanlık hamlelerile meşhur bir memlekette görüldüğü zaman, yeni Türk cemiyetinin beşerî idealindeki büyük istihalenin en mes'ud ve en bariz delili telâkki edilir. Atatürk gibi, dünyanm en büyük askerlerinden birinin, sulh yolunda da en büyük örnek olması, eski Türk militarizmi aleyhinde hâlâ devam eden efsaneleri birer birer unutturmıya kâfi gelecektir. Bilhassa, çorbalarımızın dumanına kadar barut kokusu karışan bu haklı vehim ve endişe günlerinde, sulhun ferahlık verici yelpazesini sallıyaraik bu fena kokuları dağıtan bir milletin kazandığı sevgi, siyasî tarihinin en büyük şereflerinden biri sayılmaz mı? URDDAN NALINA MIHINA Yazanın sakalı olmadığı için... » Yeni bir Suriye manevrası Arab çöl aşiretleri Hataya yerleştiriliyor Hatayda büyük teessür Suriye gazeteleri hâlâ bir Türk istilâsı tehlike sinden dem vuruyorlar. Hatayın istikbalde alacağı şekil Suriyede gıpta uyandırdı IBaştarafı 1 inct sahifede] siyasî imtiyazı anlamağa baş'amıştır. Bilhassa Hatayın askerlikten ve ağır vergilerden kurtulmasının kendisine ne derecede fayda ve refah temin edeceğini anlamıyan kimse kalmamıştır. Dığer taraftan bu mıntakanın mümbit bir yer olması ve coğrafî mevkii ıtibarile hususiyeti kendisine aynca büyük istifadeler vadetmektedir. Her nekadar Beyrutta çıkan Elbeşir gazetesi Surıyelileri muhayyel bir Türk istılâsile korkutmuşsa da aklı başmda olan kimseler artık bu palavraya pek kulak asmamakta ve Hataya sadece gıpla etmektedirler. Çünkü Suriye, istiklâle kavuştuktan sonra halen mevcud vergiler yükseltileceği gibi yeniden de bir takım ağır vergilerin ihdas edileceği anlaşılmaktadır.Bılhassa teşkil edilecek 15,000 kişilık ordunun ve yeniden tedarik edilecek askerî teçhızatın Suriyeye çok pahalıya mal olacağı anlaşılmaktadır. Elhasıl uzağı görenler şimdiden: « Ah kâşki biz de İskenderunun nail olacağı lutfa uğrasak!» diye dua edıyorlar. « Şamda görüşürüz» dediğini yazmakta ve şöyle devam etmektedir: «Diğer taraftan Alman Generaüerinden meşhur Liman von Sanders bir mecmuada yazdığı bir yazıda diyor ki: «Fransızların Suriyede çekeceği güçlükler bitmez, tükenmez derecede çokmr. Ve bir gün gelecektir ki Fransa bilmecburiye Suriyeyi tahliye ederek Kilikya gibi Suriyeyi de Türklere terkedecektır. Türkiye Avrupa siyasetini bırakır, şark ve islâm siyasetini takib ederse onu Şaroda görmek kolaylıkla kabildir.» Gene Alman Generallerinden von Zekt te bir makalesinde şöyle demiş tir: «Surıyenin coğrafî vaziyefi onu daima Toros dağlarının hakimiyeti altında bulundurmaktadır. Bu mcvkie de Türkiye hâkimdir.» Gazete bunları yazarak halka bir Türk istilâsının mukadder olduğunu telkin etmek istemektedir. Eleyyam gazetesi de neşrettiği bir makaleyi şu şekilde bitirmektedir: «Acaba îskenderun meselesi d« Habeş davası gibi mi halledilecek?» Diğer taraftan bütün Arab gazeteleri Irakın Yemene göndermiş olduğu heyetin Şamda yaptığı ziyarete büyük bir yer ayırmakta ve Arab ittihadı fikrini propaganda etmektedir. Prensesin romanı Erzurumun göbeğindeki iç kalenin i çinden yükselen saat kulesi; halkın «Tepsiminare» dediği kule; şehrin en önce görünen sıvrılığı; dıbden sura kadar kesme taştan yapılıp, sur hizasından sonra kırmızı ve beyaz taşların münavebeÜ çemberile süslenen, ondan sonra bütün gövdesi beneklı tuğla ile örülmüş, bakı rımtırak renkli ve sağlam duruşlu kule. Onun üstüvanî endamında dokuz asnn bütün hatıraları dikiliyor. Gün görmüş yapılar duygulu gibidir. En önce görünen kule Erzurumun bütün hâdiselerıni de en önce görüyordu. Kule dokuz asrı seyrede ede hafızalaştı. O, ta*j rihm yalnız seyircisi değıl ışaretçısıdır de. Asırlar içinde çeşid çeşid devletlerin gi dıp gelışını hep onun üstüne dıkılen bay raklar haber verdi. Onun başındaki her yeni bayrak yeni bir tarihin ilânı demekti. İşte Onüçüncü asnn ilk yıhnda kule den hazin hazin bir bayrak iniyor ve o nun yerine dalga dalga yeni bir bayrak çıkarılıyor. Kuleden inen bayrak kuleyı yaptıranlanndı. O bayrak Malazkirdden geldi. Onbirinci asnn üçüncü çeyreğindeki Malaz kird; son bin yılın anadolu tarihi bir kaynak gibi o cenkten doğar; Alp Aslan o tuz bınle Bızansın yüz otuz binini tuzbuz ettikten sonra cengin kahraman emirle rinden Ebülkasımı Erzurumun zaptına gönderdi ve aldığı memleketi ona taht diye verdi. Beş hükümdar yetiştiren bu hanedana «Saltukoğullan» denir. Saltuk onların 3 üncüsüdür. Hanedanın adı ortada olanın öne ve gerıye uzanmasından geliyor. Kuleden inen bayrak bu 130 yıllık hükumetin sönüşüydü. Kuleye yeni bayrağı asan kim? Anadolu Selçuk hükümdan İkinci Kılıc Aslan daha hayatta iken devleti on bir oğlu arasında taksim eder. Onikinci asnn bitmesine on yıl var.. Bu on yıl bölünen Anadoluya karşı bütünleşmek is tiyen Anadolunun savaşmasile geçti. On bir kardeşten Tokad Meliki Süleyman Şah bütünleşmenın bayrağını açıyor. Kendisine muzaheret eden tek kardeş Elbistan Meliki Tuğrul Şahtır. Diğerleri büyük devlette ikinci kalmatsansa küçük beylikte baş kalmayı üstün görüyorlar. Süleyman, Tuğrulun sadakatini bir pa yanda gibi kullanarak bütün kardeşlerine galebe çaldı. Yazan: ismail Habib Bu, bütün bir Selçuk devletinin macerasıdır; bir kadın bir devlete kızıl bir kefen gibi bürünerek. gidiyor elediyenin şehrin dışında, birkaç yerde çöp yakma ocaklan tesis 9 elmesi beklenirken o, işin daha kolay, daha ucuz, fakat daha mahzurlu tarafını iltizam etti. Bu yüzden, şehrin en güzel bir semti karasineklerin hu'cumuna uğradı. Deniz temizlendi amma şehir kirlendi. Sişli meşhur Sineklibakkalı da geçti. Herkesi, Şişliden kaçırmak ve lstanbulun yangtn yerlerini şenlendirmek maU korkuy'or. Meşhur Celâleddin Harzem lub değilse, Belediyemiz hemen çöplen şahla birleşerek Konyaya karşı cephe a yakacak fınnlar yapiırmalıdır. llâ. 14 birinciteşrin 1936 tarihli sayımızdan lır. Selçukilerin Yavuzu sayılan Büyük Alâeddin Keykubad ikisini de yendi. Aciz fikrimce, artık bu tecrübeden Erzuruma giriyor. O ne haşmetli girişti o. vazgeçmeli Ve çöpleri gene denize dökKuleye hemen büyük Selçuk bayrağı çekildi. Ancak beş sene hükumet sürebilen melidir. Şimdi hem akmtılann kuvvetli zavallı Cihanşah şimdi de... Kulenin zamamdır; hem de deniz banyoları meı> üstünde dalgalanan bayrak onun kule di simi geçmiştir. Onun için süprü'ntülerin binde uçurulan kanlı kellesini seyredi denize dökulmesinde hiçbir sıhhî mazarrat yoktur. Celecek yaza, banyo zama.' yor. Tuğrul Şah Alâeddinin büyük amca nına kadar da, şehrin en münasib yerlesıdır. Kellesini uçurttuğu Cihanşah ken rine çöp yakma fmnları yapmahdır. Andisinin yeğeni oluyor. Fakat korkmayı cak, bunlar, yapddıktan sonradtr ki su'pnız; burada bozduğunu ötede düzelte rüntüleri denize dökmekten vazgeçebilicek. Gürcüstana sefer açtı. Gürcü tahtı riz. Marmaraya aayanlardan Istanbul ayağına kapanmıştır. Kraliçenin bir kızı halkına da aamalarım rica ederiz. 21 birinciteşrin 1936 tarihli sayımızdan var, güzelliği dillere destan. Onu Selçuk Bu yazılar benimdir ve altlannda gö'sterilen tarihlerde, gene, bu sütunlarda çıkmıştır. Fakat ileri sürdüğüm fikirler, yazan muharririn sakah olmadığı için dinlenmemiştir. Birkaç gün evvel Sıhhat ve Içtimaî Muavenet Vekâleti, çöp meselesi hakkında şu karan verdi: Çöplerin Şişliye yakm kırlara dökülmesi, îstanbul halkınm sıhhati için muzırdır. Yakma fırınlan yapıhncıya kadar, süprüntüler Marmara denizine, kıyılardan 10 mil açığa dökülmelidir. Vekâletin bu musib karan üzerine, şimdi, göğsümü gere gere «dediğim çıktı» diye iftihar edebilirim değil mi? Hayır, iftihar edecek birşey görmüyorum; çünkü, ben o zaman, kimsenin aklına gelmiyen, fevkalâde bir fikir bulmamış; yalnız akıl ve mantığın emrettiği şeyi yazmıştım. Fakat, bu işte, akıl ve mantık, altı ay kadar, mükellef kamyonîarla Hürriyetiebediye tepesine taşmıp oradaki süprüntülüğe atıldı. Belediyenin bu işe memur olan mütehassısları, erkânı akıl ve mantığın sesini dinlememekte ısrar ettiler. Birinci vazifeleri İstanbul halkınm sıhhatini korumak olan Şehir Meclisi azaları da, îstanbulda bir çöp ve sinek meselesi yokmuş gibi derin bir sükutla sustular. Nihayet, Allah razı olsun, Sıhhat Vekâletinin hımmetile, akıl ve mantık, Şişli sırtlanndaki mezbeleden kurtanldı. Şimdi Belediyeden, başka bir ricam var. Bütün Şişli halkınm da bu ricama iştirak ettiğine şüphe yoktur: Altı yedi aydır, oralara dökülen ve mavnalar bulununcıya kadar daha da dökülecek olan süprüntülerden, görülmemiş bir sinek ordusunun fışkırmasma meydan vermiyecek tedbirleri almak. Bizden ziyade akıl ve mantığın ricası olan bu istirhamın kabulü için de, Sıhhat Vekâletinin yeni bir emrine ve müdahalesine ihtiyac kalmıyacağını ümid edivoruz. hükümdarına takdim ederler. Bu kızı tanıdmız mı? Bizim Davudun, yani Alâ eddinin yeğeninin kızı. Gergin, körpe, uzun kirpikli ve alev gibi bir kızmış. Alâ eddın onu oğlu Keyhusreve alır. Bir kılıcla yeğeninin birini ölüme yollıyan, i kinci kılıcla öteki yeğeninin kızına gelin odasını açıyor. Prenses Erzuruma geldi. Bütün şehir bayram içinde. Kule bile bayraklar ve avizelerle bir gelin gibi süslenmiş. Davul lar, nakkareler çengü çeganeler. Düğü nün neşesi yatağma sığmıyan su gibi sokaklardan taşıyor. Gündüzler çeşid çeşid bayrakların renk renk dalgalarile güîer ken, geceler iri iri meşalelerin dalga dalga nurile şakımaktadır. Ve iki ayrı ka nın fecirleşmesinden süzülüp doğan gelin öyle pembe ki... Evet gelin öyle pembe ve öyle güzel ki altı yıl sonra tahta çıkan kocası İkinci Keyhusrev ona olan aşkım bütün memlekete ilân için bastırdığı paralara aslan ve güneş resımleri yaptırdı. Aslan kendi, güneş te karısıydı. Fakat aslan bu güneşin önünde emirber gıbı. Güneş her istediğini yaptırıyor. O kadar ki diğer iki büyük kardeşine rağmen kendi küçük oğlunu işte veliahd ilân ettirdi. Şimdi padişah kansı olan sonra padişah anası ola cak. Rusudan'ın kızı, yalnız parada gü neş değil, bütün Anadolunun güneşi; devlet, hasmetinin son mertebesinde ve o, devletin üstünde. Bak Erzurum valisi Sinaneddin Yakut bile kendf başına Trabzon, Gürcistan ve Ermenistanla galiba ne cenkler yapıyor. Hatta bir harbde Trabzon Kralını maktul düşürdü. Vali etrafa, devlet valiye, ve Rusudan'ın kızı devlete hükmediyor. Onun hayatı ve ikbali ki Erzurumdan gelmişti, meğer idbarı da oradan gelecekmiş. Hıristiyanlar Sinaneddin Yakuta karşı Moğolları kışkırttılar. Baycu 1242 kışında müthiş bir ordu ile Erzurumu muhasara ediyor. Moğol mancmıklan ka leyi taş tufanına boğdu, nafile; büyük tekerlekler üstünde kuleler saldınldı, nafile; ölüm ıslıklı oklar, şehablar gibi akıp durdu, nafile. Yaklaşan kuleler alevli paçavralarla tutuşturuluyor, bedenlere dayanan merdivenler uzun kancalarla devriliyor, yapılan saf saf hücumlar kayaya çarpmış dalgalar gibi kınlıyor. Aman Erzurum dayan, sen gidersen bütün Anadolu gidecek. PEYAMI SAFA Suriye gazetelerinde yazılar Elkabes gazetesi neşrettiği tari hî bir tefrikada eski Türkiye Ha riciye Vekili Yusuf Kemalin Ankara itilâfnamesi imzalanırken Fransız murahhası Franclein Bouillon'a: İtalyan Yugoslav anlaşması Bir Fransız gazetesi «Az çalışmanın bövle neticeler vermesi tabiidir» diyor Paris 28 (A.A.) Son Belgrad anlaşmalarından bahseden Liberte gazetesi diyor ki: «ttalyanın askerî kuvvetinin yükselmesinden müstemleke teşebbüslerinin muvaffakiyetli neticeler verişi ve Almanya ile bir yaklaşma husule getirmesi, muhakkak ki, otra Avrupada iklimi değiştirmiştir Yugoslavya ile yaptığı anlaşma da Italya için yeni bir muvaffakiyettir. Ayrıca Yunanıstanla daha sıkı bir teması da nazarı dikkate almak lâzımdır. Bunu, Türk İtalyan münasebetlerinin salahı takib eyliyecektir. Bu suretle İtalya, orta Avrupadaki Fransız mihverinin ikame emelüe mütemadiyen yapıcı bir siyaset gütmektedir.» Gazete, bundan sonra, Fransanın si yasetine şöyle hücum ederek diyor ki: «Az çalışmanın böyle neticeler verme«i mukadder bir şeydir.» Belçikada intıhabat mücadelesi Çekoslovakya ve Avusturya Duvarlara afiş yapıstıran Iki hükumet reisi, siyasî talebeîer tevkif ediliyor vaziyeti gözden geçirdiler Brüksel 28 (A.A.) Van Zeeland ile Leon Degrelle arasında paskalya yortusu münasebetile akdedilen mütareke devam etmektedir. Bunun'a beraber bilhassa reksistler başka şekillerde propaganda yapmağa devam etmektedirler. Delikanlılardan mürekkeb bırçok gruplar gece hükumet merkezinin civarındakı sokak larda dolaşarak tebeşir ve katranla du varlara, pencere kepenklerine ve kaldı rımlara: «Reks kazanacaktır» ibaresini yaz maktadırlar. Van Zeeland taraftarları ise daha müteennı davranmaktadırlar. Bununla be raber mağaza camlarında, ağaclarda, sokak fenerlerinde ve hatta otomobil fe nerlerinde: «Belçikalılar Van Zeeland'a rey verin» ibaresi bulunan kâğıdlara tesadüf edılmektedir. Bısikletli po'is memurları bu gibileri takib etmektedir. Evvelki gece ellerinde kola kutusu ve fırça bulunan onbir genc reksist tevkif edilmiş ve sonra gene ser best bırakılmıştır. Viyana 28 ( A A . ) Hodza nın dün Başvekil Schuchnigg'e yap mış olduğu ziyaretin öğleden son ra uzun müddet devam etmiş oldu ğu öğrenümiştir. Dün akşam istihbar edildiğine göre ıki devlet adamı, siyasî ufku etraflıca gözden geçırmışlerdır. Diğer taraftan iyi malumat almakta olan mehafil, bu ziyaretin merkezî Av • rupa ile Balkanlardaki diplomasi faaliyetın istilzam etmış olduğu nagihani bir zıyaret olmadığını, çünkü bu ziyaretin bir aydanberi mutasavver olduğunu beyan etmektedir. Ayni zamanda Schuchnigg'in Prag ve Budapeşte ar kadaşlarile sık sık yapmakta olduğu temaslann hiçbir veçhile yakında Tuna havzasındakı ıttıfaklarda tadılât yapı lacağı manasını tazammün etmıyeceği koydolunmaktadır. Avusturya Başvekilinin bir makalesi Viyana 28 (A.A.) Başvekil Schuchnigg paskalya münasebetile ne$ rettiği bir makalede diyor ki: «Eğer Avusturya hürriyet ve istiklâ lini kıskanclıkla koruyabilirse kendisine düşen vazifeyi yapabilecektir. Avustur ya ötedenberi beynelmilel ahidnamelere sadık kalan bir devlet olmuştur. Ve bundan böyle de öyle kalacaktır. Avustur ya ayni zamanda kendisi için infiradm veya bir taraflı hareketin mümkün olmadığını da müdriktir.» Japonların deniz programı ve Amerikalılar Vaşington 28 (A.A.) Japonyanın zırhlılardaki topların 14 pusa indirilmesini ve harb gemileri tonajının tahdidini kabul etmemesi bahriye mahfillerince hayretle karşılanmamıştır. Vaşingtona bu hususta henüz bir nota gelmemişse de Tokyodan ahnan malumata nazaran çoktanberi Japonya 50 bin tonluk büyük gemıler inşa etmek tasavvurunda bulunmaktadır. Amerikan deniz makamatı yeni gemiler üstünde 16 pusluk topları tecrübe etmişse de bu topların menzillerile 14 pusluk topların menzilleri arasında büyük bir fark mevcud olduğu anlaşılmıştır. Birçok eksperler 14 pusluk topları daha hafif ve kullamlmaları daha kolay ' olduğu için daha büyük çapta toplara tercih etmektedirler. Amerikadaki grev Detroit 28 (A.A.) Otomobil amelesi sendikası, federal hâkim Cambbell'den Chrysler fabrikaları müdiriyetine United Automobila Workers'i amele namma müzakereye memur yegâne teşkilât olarak tanınmasını emretmesini taleb etmiştir. Sendika, Chrysler şirketini, sendikaya dahil amele teşkilâtlarını inhilâle uğratmak için Wagner federal kanunu ahkâmını ihlâl etmekle ve bir taİngilterede zabit fıktanı kım casuslar kullanmakla itham eyleLondra 28 (A.A.) Muntazam ordumektedir. da zabit fıktanı, daima hissedilmekteWagner kanunu, bir fabrika amelesidir. 980 zabitlik münhaldir ve hususî bir komisyon bu boşluğa bir çare bul nin en büyük kısmını bir araya toplımak için tetkikatta bulunacaktır. Bilâ yan sendikamn müzakeratta bulunabikis tayyarecilik âlemi, daha müsaid bir lecek yegâne müessese olmasını kabul talihe mazhar olmuştur. Son iki sene etmektedir. zarfında 2140 mevki için 14 bin pilot Michigan valisi Murby, sendika ile namzedi müracaat etmiştir. Alelâde neferlik için 20 bin yerine 65 bin namzed Chrysler şirketi arasındaki müzakeremüracaat eylemiştir. lerde hazır bulunmaktadır. Peki Tuğrul Şah ne olacak? Mülkünde gene müstakil bırakılsa olmaz, birlikte çalışmaları devletin birîiği içindi, kendi ellerile o birliği bozmak için değil. Elinden mülkü alınarak istiklâlsiz bırakılsa bu da olmaz; o kadar sadakat böyle bir nankörlükle mi karşılanmalı? Süleyman Şah, hem Anadolunun vahdetıne, hem kardeşinin sadakatine hiyanet etmemek için üçüncü bir yol buldu: Yeni bir ülke fethedip oranın tahtını Tuğrula vermek. Roma 28 (A.A.) Salâhiyettar ma Hemen Erzuruma sefer açılır. Onüçüncü kamlar Yibyalılar lehine hazırlanmakta asnn ilk yıhnda kuleye dikilen yeni bayolan tedbirler hakkında hiçbir izahat ver rak işte bu Tuğrulundur. memekte ve bunların İtalya vatandaşı olaOnunla oğluna tarihler «Erzurum Selcaklannı teyid etmemektedir. çukları» derler. Yaman adamdı bu TuğBu mehafil yalnız Duçenin 18 martta rul Şah; yalnız yaman değil lâikti de. Trablusta irad ettiği nutukta verdiği söz Bir çeyrek asırhk feodal hükümdarlığı mucibLce birçok tedbirlerin hazırlanmak zamanında en çok cenkleştiği Gürcü devta olduğunu hatırlatmakla iktifa eylemek letinde bir gün taht meselesi patlak veriyor. Hükümdar ölmüş, karısından başka tedir. Hind kabinesi kurulamıyor hanedandan kimse yok. Gürcüler bu isterik kadına koca olarak bir prens anyor Bombay 28 (A.A.) Bomyay eya lar. Bulamazlar. Tuğrul Şah oğlu Da leti Müslüman Birliği lideri Kandehlevi, vudu teklif eder. Fakat Gürcü devleti kabineyi kurmaktan istinkâf etmiştir. Bilâ hıristiyandır. Kendi hükumetine çok fayhare, merkez eyaletleri kongreleri partisi dalı olacak bu işin din ayrılığı yüzünden lideri Kare de, kabineyi kuramıyacağını suya düşeceğını anlayınca Tuğrul hemen bildirmiştir. oğluna emrediyor: Tiz git hıristiyan Amerika grevi salah yolunda ol! Yibyalılar İtalyan vatandaşı olamıyorlar Sıvasta soya fasulyası ziraati Vaşington 28 (A.A.) Senatodaki demokratlar lideri Robinson, Reisicumhur Roosevelt'le yaptığı bir mülâkattan sonra, gazetecilere beyanatta bulunarak demiştir ki: « Federal hükumet, fabrikalarda bulunarak iş görmek suretile yapılan grevlerin bugünkü vaziyetine müdahale etmiyecektir. Zira, kanunu esasî mucibince federal hükumet, federal emval zarara uğramadığı, federal kanunlara muhalefet edilmediği ve yahud hiç olmazsa eyalet idareleri nizamını temin için yardım istemediği takdirde, grevlere müdahale edemez. Halbuki şimdiye kadar böyle bir hal tahaddüs etmiş değildir. Esasen bu grevlerin vaziyeti de umumiyet itibarile salaha doğru gitmektedir.» Davud hıristiyan oldu. Kraliçe Ru sudan'la evlenir. Bir de kız çocukları dünyaya geliyor. Tuğrul keyifli, oğul endişede, Gürcüler vesveseli, ve Krali çe... Davudun bir kölesile kocasma hi yanet etmektedir. Davud Rusudan'la köleyi duruşmaya çeker. Köle merd bir delikanlı, ser verip sır vermiyecek, fakat yeni aşkla gözleri kararan Kraliçe herşeyi itiraf ediyor. Talâk. Gürcüler ayaklanır. Davud mahpus. Köle, Kraliçenin hıristiyanlık teklifini kabul etmiyerek kaçmış. Tuğrul ağır hasta, oğul esir, Kraliçe dilhun, işler hazin. Onüçüncü asnn birinci çeyreği bitmiştir, Tuğrul öldü, biraz sonra gurbetteki oğul da öldü. Babasının yerine tahta çı kardeşi Dördüncü Kılıc Aslan, nihayet yor. kan Cihanşah Konya Selçukilerinden üç sene sonra üçü birden hükümdarlık Sıvas (Hususî) Çok verimli bir mahsul olan soya fasulyasmm mıntakamızda da yetiştirilmesi için Ticaret Odasınca ziraatçiye icab eden teşvikler yapılmaktadır. Yeni yıl için birçok çiftçimiz soya ekmek üzere yer hazırhğı yapmaktadırlar. İş Bankası tarafından mevsiminde toptan almacak olan bu Nekadar büyük işler küçük şeylerden b«reketli ürün şimdiden reçberimizi sedoğar. Kalenin büyük bürclerine orada vindirmekte'dir. «Hisariçe» diyorlar. Bunlardan birinin kumandanı Dovini adında hıristiyan bir Duçe, Alman sefirini zabittir. Sinaneddin Yakuta içerlemiş. kabul etti İntikam alacak. Baycuya gizlice haber Roma 28 (A.A.) Duçe, Alman segönderiyor. Moğollar gece Hisariçe girfiri von Haisel'i kabul etmiştir. diler; ertesi sabah ta şehre. Bizim kuleye Moğollann meşhur ölüm bayrağı asıl mıştı. Dayatan şehirleri topyekun kılıc mevkiine getiriliyor. Rusudan'ın kızı iki dan geçirmeğe alâmet olan o iskelet dişli ortaklı sultan anası. Son perde; Moğollann Anadolu va korkunc bayrak. Aradan tam yedi asır geçmesine rağmen şu taştan ve tuğladan lisi öldürülmüş; hıristiyanlar bunu Key kule bile o günkü manzarayı hatırlayınca kubadm yaptırdığını ihbar ederler. îlhanıazam Menku Han onu çağırtır. Prenhâlâ ürperiyor. Erzurum gitti, Anadolu artık kilidi kı sesin oğlu Tebrize gitmek için Erzurum rılmış bir kapı gibi açıktır. İkinci Hey yolundadır. Biliyor kellesi gidecek. Fa hüsrev Moğollann metbuiyetini kabul e kat kendi Erzuruma bile varamadan korder. Yazık Rusudan'ın kızına, şimdiye kudan gitti. Anası saçını yolarak bir dakadar kocasma yalnız o emrediyordu, ha kalkamıyacağı yatağa serilirken Sel şimdi de Moğol emredecek. Dört sene çuk devleti de yağı tükenmiş lâmba gibi geçmeden Keyhusrev kahnndan ölür. sönmeğe ve ölgün isik.li bir güneş der Kadın giden kocasına mı, tahtsız kalan mansızlığile batmağa başlayıp.... Pren oğluna mı ağlasın? Erkân ve ümera Key sesin romanı: fakat bu bütün bir Selçuk kubadın vehahdlığıni kabul etmedi. On devletinin macerasıdır; bir kadın bir devce kardeşi İkinci Keykâvus, sonra diğer lete kızıl bir kefen gibi bürünerek gidi t İSMAİL HABİB