Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 29 Mart 1937 Tarihi tefrika : 72 Yazan : M. Turhan Tan (Tercüme ve iktibas edilemez) f Şehir ve Memleket Haberleri •) Doğru değil mi? Hataylıların kongresi Sokak mı, süprüntü arsasımı: Sultanahmedde Kabasakal cad desi sakinlerinden kimyager Süleyman Halimden aldığımız bir mek tubda şöyle deniyor: «Sultanahmed meydanmdan Kabasakala inen bir cadde vardır ki burası yangın yeri olduğundan vaktile kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdi. Sonra bu civar yavaş yavaş kalabalıklaştı. Ve sözüm ona bir sokak yapıldı. Fakat öyle bir sokak ki sokaktan başka herşeye benzi yor. Fakat son senelerde bu civarda Bizans saraylarının meydana çık ması üzerine buraya bir seyyah a kını başlamıştır. İstanbula gelen seyyahlann hemen hepsi buraya gelmektedir. Geçen gün buraya gelen seyyahlar, bir gün evvelki pazann molozları ve süprüntüleri içinde otomobillerle sarsıla sarsıla geçtirer. Bazılan bu manzaranın fo toğraflannı da aldılar. Acaba Belediye burasmı ne vakit tamir edecek?» Seyyah mevsiminin başladığını göze alarak Belediyenin bu civan bir an evvel esaslı bir şekilde tamir etmesi lâzımdır. Bu şekilde bu civarda oturan halk ta kışın çamurdan, yazın tozdan kurtanlmalıdır, diyoruz. Siyasî icmal Garbî Avrupanın emniyeti vrupa, buhrajılar geçirmekte dir. Bu buhranlardan biri Fransanın Sovyetler Birliğile akdettiği ittifak üzerine, garbî Avrupa nın emniyetini korumak için Ingiltere, Fransa, Almanya, Italya ve Belçika a rasında 1925 senesinde mün'akid Lo karno misakmın bozulması yüzünden bir senedenberi devam eden garbî Avrupa daki emniyetsizliktir. İspanyadaki dahilî harbde, Fransa ile Sovyetlerin bir cephe teşkil ederek diğer müttehid cephedeki Almanya, Italya gibi faşist devletlerle karşı karşıya gelmiş olmalan, Avrupanın garbindeki emniyetsizliği ve kararsızhğı bir kat daha teşdid etmiştir. Türkler, gene bir Kral yaratıyor! Kral yaratmak ve Kral yok etmek Türklerin asırlardanberi alışkın oldukları bir işti Kadılar para çalarsa halk düpe düz yolkesen o!ur, böyle bir âkıbetin önünü almak için böyle davranmak gerek. Hem sefer divanı hazer divanı değildir. Burada çelebice iş göriilmez! Edirneden Sofyaya 23 günde varıldi ve oradan çıkılır çıkılmaz İbrahim Paşa gene önde görünmek kaygusile ileri geçti. Artık o önde, Hünkâr geride olarak yürünüyordu ve veziriazam, bu ayrılıktan istifade ederek ordunun ileri gelenlerine ziyafetler veriyor, seçkin beylere armağanlar dağıtıyordu, elinden gelen her şeyi yapıp gönül çalmıya, taraftar kazanmıya çahşıyordu. Geride kalan Hünkâr da Hurreme mektub yazmakla, geceleri Grittiyi dinlemekle oyalanıyordu. Fakat nizam meselesini asla ihmal etmiyordu. Eskihisarhkta bir Sipahinin tarlalara at saldığını görünce küçük bir tereddüd göstermedi ve gafil adamı at otlattığı tarlanın önünde ipe çektirdi. Bir Sipahiyi bir tutam ota feda etmek, gerçekten büyük bir işti ve Hünkâr, o güne kadar yapılmıyacak böyle bir işi işlemekle halkın hakkına hiçbir kimsenin tecavüz etmesine meydan ver miyeceğıni anlatmış oluyordu.# Birçok bataklıklar kurutularak, birçok köprüler kurularak ileriye doğru yayılan muazzam yürüyüş, dikkate değer bir hâdise kaydetmeden, Mohaça kadar devara etti, Vezir ile Hünkâr birleşti. Oraya tam yüz günde gelinmişti ve Semlinde Anadolu askerinin katılmasile ordu mevcudu bir hayli daha kabarmıştı. Şimdi yemlik ve yemeklik meselesi ilk plâna geçmiş ve Drava nehrini altı gün ve altı gecede ancak geçebilen bu büyük orduyu doyurmak.binlerce hayvanı yemsiz bırakma mak en önemli bir iş olmuştu. Zengin yurd, şosesiz ve şımendifersiz bir devrin arzettiği bütün müşküllere rağmen bu mühim işin kolaylaşmasını temin etmekte gecikmedi, yüzlerce küçük ge miden terekküb eden ince filo ile orduya erzak yetiştirdi. Peksimedinden pastırmasına, pirinci ne ve tereyağına kadar herşeyi ihtiva e den bu erzak hazinesi erişip te askerin yüzü gülerken Budini Avusturyahlara kaptırmış ve Transilvanya'ya çekilmiş olan Macar Kralı Jan Zapolya da pa dışahın ayağmı öpmek için Mohaca geliyordu. Üç yıl önce orada, o ergin ovada büyük ve pek büyük bir zafer kazanılmış, Macar Kralı ve krallığı baiaklıklara gömülmüştü. Bali Beyin yaptığı çevirme hareketile tekevvün eden bu hamaset destanını, kendi göğsünden dökülen yaldızlarla süsliyerek tarih perısine götüren bir ağustos günü güneşiydi. Şimdi gene bir ağustos göneşi gene o ovada Türk lerin bir kral yarattıklarını ve onu Av rupa tarihine armağan ettiklerini göre cekti. Kral yaratmak ve kral yok etmek Türklerin asırlardanberi alışkın olduk lan bir işti. Kimi bir kartal ağzmdan başına düşen pabucu tanrılar diyarından gelmiş tac gibi tanıtarak, kimi kâhinler önünde şarab içerken tası bulamıyarak başındaki miğferi kullandığı için kâhinlerce kutlulanarak krallık tahtına geçmiş avarelerin başıboş sürülerden milletler yaratmağa çalıştığı devirlerde Türkler taç düşürüp taç giydiriyorlar ve millet lere krallardan üstün olmak dersi veri yorlardı. Mohacda yapılacak merasim de böyle bir dersin tazelenmesinden başka birşey değildi. Macarların bir kralını ba taklığa gömen Türkler şimdi o millete yeni bir kral ve yeni bir tarih vermek istiyorlardı. Transilvanya Prensi Zapol ya'nm Mohaca gelmekten maksadı da Türklerin bu bahşişini kabul etmekten ibaretti. Fakat ortada Macar tacı yoktu. Uç yıl evvel Türklerin kazandığı zafer sı rasında bu tarihî tac aşınlıp saklanılmıştı. Halbuki Macarlar, kendilerine baş olacak adamın başmda millî tacın bulunmasını gerekli buluyorlardı ve o tacı taşımıyan başa baş eğmek istemiyorlardı. Hatta Zapolya'nın Budinde yerleşememesi o tacı henüz giyememesmden, Şarlken'in lcardeşi ve Avusturya Arşidükü Ferdinand'm Budini Türkler çekildikten sonra kolayca ele geçirmesi de Macar millî tacını buldurup hazinesine koydurduğunu ilân etmesindendi. Macarlar, kendi taclanna «saltanat tılsımı» gözile bakıyorlardı ve onu mill birliğin mihveri sayıyorlardı. Bu telâk kide hakları da yok değildi. Çünkü tac, ilk Macar Krallığından ve ilk Macar Kralından kalma idi. Önce yarım küre şeklinde bir altm tastan ibaretti. tepesinde İsanın mineli bir timsali ve dört ya nında da havarilerin gene mine ile işlenmiş resimleri vardı. Arpad haneda nının müessisi ve ilk Macar Kralı lştivan katolikliği kabul ederek Papa îkinci Sylvestre'in şükrenını kazanmış ve bu tacı ondan almıştı. Sonra gene Arpadlardan Kral Keza, Bizinslıları yendi, Belgradı aldı. Fakat şehirdeki Rumlara düşmanca muamele yapmadı, babaca davrandı. Bizans İmparatoru Mişel Ducas ta bu nezakete teşekkür etmiş ol rfıak için galib krala bir altın çember gönderdi. Çemberin iki yanında ve ar kasında gene altın zirıcirler vardı ve bu zîucmerin ucundan yonca biçiminde el maslar, zümrütler, yakutlar sarkıyordu. Önde, ortada ve arkada Ducas'm, Ke za'nm ve gene Bizans lmparatorların dan Konstantin Porphyrogenete'in re simleri bulunuyordu. Tarih bakımından dikkate değer bir nokta olmak üzere de Macar Kralı Keza'nın resmi alünda «Sadık Prens: Türkiye Kralı Keza» ibaresinin yazılı bulunmasıdır. Bu kayid, Macarlan Bizanslıların da çok eski a sırlarda Türk saydıklarını tevsik etmektedir. Sylvestre'in altın tasile Ducas'm el maslı çelengi birleştirilerek Macar millî tacı vücude getirilmişti ve Macar istik lâlinin timsali hükmüne konulan bu tac, herkesin kalbinde yer tutmuştu. Arpad hanedanı batınca Çehler Prensi Las, Macar tacını çaldı, ondan Bavyeralı Oton aldı ve kendini Macar Kralı ta nıtb. Fakat Transilvanya voyvadalarından Apor, Macarların mukaddes tacını Oton'un başından almak fırsatını bul du ve bir hayli zaman Macarlan kralsız bıraktı. Papanın nüfuzile Macar tahtma ge çen Şarl Rober, başka bir tac giydiği için millet tarafından hükümdar olarak tanınmamıştı. Bu vaziyette Rober, her çareye başvurdu, hakikî Macar tacını ele geçirdi ve ancak bu muvaffakiyetten sonra parlak merasimle Macar Kralı ilân olundu. (Arkası var) Bir ihtilâf yüzünden müştereken istifa eden idare heyeti yerine dün yenileri seçildi A Dünkü kongrede bıUunan Hatayluardan "bazüarı Hatay Erkinlik Cemiyeti idare heyeti azaları aralarında çıkan bir ihtilâf üzerine hep birlikte istifa etmişlerdir. Bunun üzerine dün Eminönü Halkevi salonunda şehrimizdeki bütün Hataylılar hararetli bir toplanh yapmışlar ve yeni idare heyetlerini seçmişlerdir. Kongre riyasetine Antalya saylavı Hataylı Tayfur ve kâtîbliklere de Sami ile Kemal seçildikten sonra toplantıya başlanmıştır. İlk sözü operatör Ziver almıştır. Operatör Ziver, heyeti idare azalan arasında bir ihtilâf çıkmış olmasından teessüfle bahsettikten sonra Hataylılara ayrılık yakışmadığını söylemi; ve demiştir ki: « Hatay bir küldür, Türktür. Lisanı Türk, kendisi Türk, dağı, taşı Türk, nefes alınan havası Türk olan bir yurddur. Hatayda ekalliyet yoktur. Orada yalnız Türklük vardır. Bulunmaz, parçalanmaz bir Türklük vardır. Onun buradaki parçasında da nifak olmamalıdır.» Bundan sonra seçime geçilmesi takarrür etmiş, intihab süratle yapılmıştır. Fakat salonda 114 kişi bulunmasına mukabil 138 rey kâğıdı çıkmca seçim feshedilmiştir. Yeniden yapılan seçimde idare heyetine Salim Ahmed, Abdurrahman, Said, Ziver, Memduh, Hakkı ve Zihninin seçildikleri anlaşılmıştır. Buadan sonra yapılan teklif üzerine başta Türkiyenin ve Hatayın Kurtancısı Büyük Önder Atatürke tazim telgrafı çekilmesine karar verilmiş ve kongre reisi Antalya meb'usu Tayfur şunlan söyliyerek kongreyi kapatmıştır. « Arkadaşlar, duyuyorum ki Hatay camiası içinde kasabalar halkını ayırmak gibi bir garabet gösterenler var. Iskenderunlu, Antakyalı, Reyhaniyeli yok Hataylı Türk var.» Bundan sonra Dr. Abdurrahman söz alarak yaratılmak istenen Sünnilik, Şiilik iddiasmı şiddetle protesto etmiştir. En son olarak Memduh Şakir söz almış ve: « Bize Alevî, ötekine Sünnî diyorlar. Sünnilik, Şiilik yok. Bir tek mezhebimiz var: Türklük» demiştir. Kongre bundan sonra alkışlar arasında nihayet bulmuştur. Yeni Lokarno misakının vücude gelmesine intizaren, Ingiltere, Fransa ve Belçika Almanyanın muhtemel bir te cavüzüne karşı mütekabil askerî yardımda bulunmak üzere aralannda bir anlaşma yapmışlardı. Musolini'nin Trablus garb seyahati arifesinde, Almanya ile Italyanm yeni bir misak akdi için, Ingilterenin geçen teşrinisanide, yaptığı teklife verdikleri cevablar, garbî Avrupanın emniyetsizliğini tahfif edecek yerde bilâkis artırdı. Çünkü, gerek Almanya, gerek Italya, garbî Avrupanın emniyetini korumak üzere kendilerinin yeni bir taahhüd altına girmeleri için, herşeyden evvel Fransa nın Sovyetlerle mevcud ittifakmdan büsbütün vazgeçmesini yahud bunun Al manyanm aynlmış olduğu, italyanm da ayrılmak üzere bulunduğu Milletler Cemiyetinin, garbî Avrupanın emniyetine aid yeni anlaşmaya kanştırılmamasında ayak diremişlerdir. Bu şartların ikisi de, Fransanın hiç, Ingilterenin ise bir derece işine gelme mektedir. Bu şerait dairesinde garbî Avrupanın emniyeti için garblı dört büyük devletin anlaşmaları ihtimali çok azal mış oluyor. Bu vaziyet karşısında, en ziyade Belçika sabırsızlandı. Belçikada efkârı umumiyenin zoru üzerine bu dev'etin Büyük Harbden evvelki mutlak bitaraflık politikasma dönmesi çok kuvvet bulmuş ve Kral Üçüncü Leopold geçenlerdeki beyanatında bu cereyana tercüman olmuştu. Son zamanlarda ve bilhassa Almanya ile îtalyanın îngiltereye verdikleri ce vablardan sonra, Belçikanın yeni Lokarno misakına karşılıklı yardım esasmı kabul ederek girmesi aleyhindeki cereyan son derecede kuvvetlenmiştir. Hatta Belçikanın, İngiliz ve Fransız büyük erkâ nıharbiyelerile yapmış olduğu muvakkat anlaşmada devam eylemesi kendisi için tehlikeli olacağı kanaati, Belçikalılann zihninde iyice yer etmiştir. Belçika hükumeti, bu muvakkat anlaşmadan çıkmak için, Fransa ile temasta bulunmuştur. Fakat Fransa buna pek yanaşmamıştır. Ingiltere de, buna pek taraftar olmamıştır. Lâkin Belçikalılann da sabrı son dereceyi bulmuş olduğundan Kral Üçüncü Leopold, işi gene kendi eline almış ve Londraya gitmişti. Belçika Kralı, burada, Ingiltere Kralı, Başvekili ve Hariciye Nazırile uzunuzadıya görüşerek Belçikanın bitarafhk politikasile telifi kabil olmıyan taahhüdlerden ayrılmak için verdiği kararın kat'ı olduğunu anlatmıştır. Belçikanın bir taraflı olarak mevcud anlaşmayı bozmaması için Ingiltere de Fransayı zorlamışhr. Neticede Fransa, Belçikanın Büyük Erkânıharbiyeler arasındaki muvakkat anlaşmadan çıkmasına razı olmuştur. Bu suretle, Belçika, tam bitaraflığını ve serbestisini temin etmiştir. Ingiltere ile Fransa, bu vaziyeti paskalyadan sonra, beynelmilel bir vesika ile tesbit edeceklerdir. Bu suretle eskî Lokarno misakmın beş azasından biri yeni misak yapılsa da buna iştirak etmiyecek ve Holanda gibi hiçbir tarafa bağlanmayıp serbest kalacaktır. Bu vaziyet karşısında garbî Avrupanın emniyeti için yalnız Almanya ile Fransanın anlaşmaları kalıyor. İtalya, buna ancak bir kefil olarak girecektir. Ingiltere dahi başka bir sıfatla bu misaka giremiyecektir. Parisle Berlin, anlaşıncıya kadar garbî Avrupadaki emniyet buhranı devam edip duracaktır. Doğru değil mi? ADLÎYEDE Birer lira para cezasma mahkum oldular Dün Şehremininde heyecan uyandıran bir hâdisenin faillerinin nöbetçi cürmü meşhud sulh mahkemesinde duruşması yapılmıştır. Sıtkı oğlu Fahri ile Said oğîu Hüseyin Şehremininde Çukurbostanda rakı içerlerken uzaktan bekçi bunları görmüş ve sarhoş olan iki arkadaş ta sarhoş olarak yakalanmamak için kaçmışlardır. Uzun bir takibden sonra Fahri ve Hüseyin yakalanmıştır. Mahkemede bunların sarhoşluktan başka bir cürümleri olmadığı görüldüğünden ikisi de birer lira para cezasile serbest bırakılmıştır. Edremidde imar Hadımköyünde f eci faaliyeti artıyor bir tren kazası Şehir güzel bir plânla güzelleştirilecek Edremid (Hususî) Tasdik edil miş bulunan şehir plânına göre belediye kasabanın en güzel yeri ve ayni zamanda bir gezinti mahalli olan Soguktulumba mevkiinden itibaren şehrin giriş ana caddesini açmağa başlamıştır. 22 metro genişliğinde, 300 metro u zunluğunda bulunan bu ana cadde çok dikkatle. hazırlanmaktadır. Hükumet konağı arkasmda yeniden yapılmakta olan yol da çok güzel olmaktadır. Bu iki yolun bitmesile Edremidin çehresi çok güzelleşmiş olacaktır. Yıllardanberi uzayıp giden su işi bi tirilmiş ve pek yakmda imar heyetince münakasaya konulmak üzere bulunmuştur. Bu yılın faaliyet programında Ed remidin yazlık bir seyrengâhı ve banyo mahalli olan Akçayda ihtiyaca salih ve asrî plâj ve kazino için de tahsisat ay nlmış, filiyata geçibniş bulunulmaktadır. Şehrin bitişiğindeki tabakhaneler bu yıl kaldınlacak ve yerine asrî bir park yapılacak tır. Mevcud spor sahası ıslah edilmekte ve bütün sporlara müsaid bir hale geti rilmektedir. Bu vaziyetle Edremidi eskiden tanı yanlar yeni hal karşısında hayretlerinı saklıyamamaktadırlar. Edremid Halkevi bu yıl kış mevsi minde her hafta verdiği konferanslarla inkılâb yolundaki vazifesini yapmakla beraber müteaddid temsiller de vermiş tir. Köycülük kolu köy işlerile uğraşmakta ve köylüyü her yÖnden uyandırmak tadır. Bu cümleden olmak üzere büyük bir sürek avı tertib etmiş ve bütün gencliği bu suretle köylüye faydalı kılmış tır. Geçen yıl muhtelif sebebler altında biraz kıt olan mahsul bu yılın iyi giden bavalarile çok müsaid bir safhadadır. Geceyarısı bir kovalamaca Evvelki gece Köprünün Kadıköy iskelesinde şayani dikkat bir vak'a olmuş ve dün Adliyeye intikal etmiştir. Köprünün Kadıköy iskelesinde son vapura gelen Hadi oğlu Dündar isminde bir gene, iskelenın halâsmm kapalı olduğunu görünce, hacetini defetmek için manav Niyazinin dükkânmm önüne gitmiş ve önü hasırla kapalı bulunan dükkânm kepengine yaklaşmıştır. Bu sırada Köprü altmdan doğru gelen bekçi, bir adamm dükkâna yaklaştığını görünce (dur!) diye bağırmış ve gencin kaçtığım görünce arkasmdan kovalamağa başlamıştır. Bu kovalamaca Karaköy meydanında polislerin de iştirakile devam etmiş ve nihayet Dündar yakalanmıştır. Dün nöbetçi Müddeiumumiliğine getirilen Dündar bir suçu görülmediğinden serbest bırakılmıştır. 80 yaşında ihtiyar bir adam parca oarça oldu Evvelki akşam Hadımköyünde tüyler ürpertici bir tren kazası olmuş, 80 yaşında alil bir ihtiyar parça parça olarak ölmüştür. Edirne postasını yapan 107 numarah katar Hadımköyünden İstanbula gelirken 42 nci kilometrodaki köprü önünde her zamanki gibi sinyal vermiş ve köprüyü geçmeğe başlamıştır. Fakat bu sırada canhıraş bir feryad duyulmuş ve makinist derhal treni tevkif etmiştir. Hattın üzerine bakılınca aksakalh bir ihtıyann son nefesmi vermiş olduğu görülmüştür. Hâdise evvelâ îstanbul Müddeiumumiliğine haber verilmiş, fakat vak'a Çatalca kazası mıntakasında olduğundan îstanbul Müddeiumumiliği Çatalcaya telefon ederek Çatalca Müddeiumumisini haberdar etmiştir. Vak'a yerine giden Çatalca Müddeiumumisi zavallı ihtiyarın hem sağır ve hem de az gördüğünü civardaki köylülerden tesbit etmiştir. 80 yaşında olan ihtiyar, trene mahsus olan köprüden bilmiyerek geçmek istemiş ve trenin düdüğünü işitmediği gibi geldiğini de görememiştir. O sırada saat 19 a gelmekte olduğundan makinist te köprünün demirleri arasında onu görmemiştir. 107 numaralı katar makinisti Çatalcaya gönderilmiştir. Bomonti f abrikasmın bir tavzihi 27/3/937 tarihli gazetenizin ikinci sahifesinde cİnhisarlar İdaresi ve Bira İmalâtı» başlığı altındaki yazınızla fabrikamızın eski Osmanlı împaratorluğunun vaziyeti gözönünde tutularak çok geniş istihlâk sahası için hazırlandığmdan ve halbuki bira sarfiyatı mahdud olduğundan büyük ve fazla masraflı teisatm amortismanı için mühim bir para tefriki icab ettiği cihetle bu vaziyetin fiatlara tesir ettiğinden bahsedilmektedir. Litrede 17 kuruş resim nazan itibara alındığında fiatımızın dünya bira fiatlarından hiçbir farkı yoktur. Hulâsai kelâm fabrikamız senevî 10,000,000 litre bira imal kabiliyetinde ve bira sarfiyatı ise 2,000,000 litreye düşmüş bulunmaktadır. Fabrikamız diğer muhtelif sanayi ile meşgul olduğundan büyüklüğünün bira fiatlan üzerine hiçbir tesiri olmadığını arzeder ve bu husustaki mütaleanızın tashihini rica ederiz. ECNEBİ MEHAFtLDE Kadın tayyareci gitti Evvelki gün kendi tayyaresile şehrimize gelen İngiliz kadın tayyarecilerinden Lady Margrit Laç dün beraberinde İngiliz zabitlerinden yüzbaşı Arthur Camingen olduğu halde Yeşilköyden havalanarak Suriyeye hareket etmiştir. Denizli Vilâyet Meclisi mesaisîni bitirdi Triyeste Valisi geldi Dün sabah İtalyan bandıralı Egeo vapurile İtalyanm Triyeste Valisi Salen şehrimize gelmiş ve Perapalas oteline in miştir. Salen dün kendisini otelde ziyaret eden gazetecilerle konuşmak istememiş ve fotoğrafınm alınmasına da müsaade etmemiştir. Salen, dün öğleden sonra Ayasofya müzesile Topkapı saraymı, camileri gezmiş ve akşam üzeri Boğaziçi ile İstanbul semtinde bir otomobil gezintisi yaptıktan sonra otele dönmüştür. Bir tashih MÜTEFERRİK Denizli (Hususî) Denizli Vilâyet Umumî Meclisi, mesaisini bitirmiştir. Meclis, bütçeyi 441,420 lira üzerinden, yol vergisini de 6 lira olarak tesbit etmiştır. Bilhassa Maarif, Sıhhat, Nafıa tahsisatına ehemmiyet verilmiş ve Daimî Encümen de seçilmiştir. Encümene girenler Rasim Sürücü, Hamza Türkmen, Cemal Öncel, Faik Asaldır. Gönderdiğim resim Vilâyet Meclisi azasmı göstermektedir. Romada toplanacak beynelmilel parDeniz adamları tekaüd amentolar kongresine iştirak etmek üzere Romaya giden murahhaslarımızdan kanunu Diyarbekir meb'usu Zeki Mes'ud AlsaFenerler idaresi hazirandan itibaren nın ismi, dünkü nüshamızda bir tertib Tahlisiye Umum müdürlüğüne ilhak esehvi olarak Zeki Maksud olarak çık dilecektir. Bu münasebetle, Akay, Demıştır. Tashih eder, özür dileriz. nizyolları ve diğer deniz müesseselerinde çalışan memurların istifade ettikleri vaKaradenizde mayin göründü ziyetler, sahil fenerlerinde ve tahlisiye Trabzon limamna beş, altı mil uzakta istasyonlarmda çalışan memurların ayserseri bir mayin görülmüştür. Trabzon ni olmadığından, îktısad Vekâleti taraiman idaresinin ihbarı üzerine vazi fından hazırlanan deniz adamları teka>t alâkadarlara bildirilmiş ve deniz ve üd kanununa, Tahlisiye umum müdüre saitinin bu mmtakada müteyakkız dav üğü memurları için yeni bazı maddeler anmaları istenmiştir. ilâvesi kararlaştırılmıştır. Muharrem Feyzi TOGAY Cumhuriyet Nüshası 5 kuruştur. Kızılayın danslı çayı Kızıl aym Galata şubesi dün Parkotel salonlarında bir danslı çay tertib etmiştir. Güzide bir kalabalığın hoşça vakit geçirmesine sebeb olan çay, dörtten gece dokuza kadar samimî bir hava içinde geçmiştir. Abone şeraiti SenelUı Altı aylık Üç aylık Bir aylık Türkiye için 1400 Kr. 750 > 400 > 150 • Hariç için 2700 Kr. 1450 » 800 » îoktur