29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 17 Şubat 1937 Kim miş? Ben İrlandalı bir muharririm. Şimdiye kadar yazdığım kitablar epey muvaffakiyet kazandı. Şimdiye kadar diyorum, çünkü son zamanlarda hiçbir şey yaza mıyordum. Kaf amdaki mevzular hep kırk yıllık şeyler. Halbuki meşhur bir muharrir o şöhreti muhafaza etmek için daima yeni ve orijinal mevzular bulmalı. îşe bakın ki ben başlangıcda hep îr landaya dair romanlar yazmağa başla dım, ve hep bu memlekete dair kitab yazan bir muharrir diye tanmdım. Bundan sonra mevzuu değijtirmek okuyuculanmı sukutu hayale ugratmak olacakü. Benim bir de rakibim var: Cormac O'Daly. Cormac O'daly ben doğmadan Irlanda hikâyeleri yazmağa başlamış. Bu gidişle ben bldükten sonra da bu işe de a vam edeceğe benziyor. 5 hsmı hiç ta nımıyorum. Fotoğraflannı neşrettirmek te âdeti değildir. Fakat onun bütün ro manlarını ve hikâyelerini okudum. Gü zel yazar, bunu inkâr edemem. Amma ne de olsa rakib. Ben aylardanberi yeni bir roman mevzuu ararken o, durmadan, dinlenmeden romanlar, hikâyeler çıkarı yordu. Nereden de buluyordu bu kadar mevzuu? Baktım, oturduğum yerde akhma birşey gelmiyor, başladım trlandayı dolaşmağa. Evvelâ cenub sahilini gezdim. Bahkçısından, köylüsünden, gencinden, ihtiyanndan türlü hikâyeler dinledim. Nafile. Hiçbiri, içimde aylardanberi u yuyan ilham teline dokunup onu uyan dıramadı. Bir sabah sahilden vazgeçip emektar otomobilimle içerilere doğru yol almağa başladım. Fevkalâde güzel bir gündü, ve ben fevkalâde güzel yerlerden geçi yordum. Kalbimde tuhaf bir çarpıntı, adeta bir bekleyiş heyecanı vardı. Mu hakkak birşey olacak, kafamda yeni fikirler canlandıracak birşeye tesadüf edeceğim diyordum. Hissimde aldanmamışım. Yolun dönemecini sapar sapmaz karşıma bir çeşme çıktı. Hemen otomobilimi durdurarak indim. Buna çeşme demek doğru mu bilmem. Daha doğrusu hem çeşme, hem havuz. Çünkü eski taşlardan yapılmış üç duvann ortalanndan birer ejderha başı çıkıyor, ve bu ejderhalann ağzından a kan sular ortada bir havuz teşkil edi yordu. Dağ basında kendi hmltısını kendi dinliyen bu tarihî havuzun herhalde meraklı bir hikâyesi olacakb. Ben, acaba bu hikâyeyi kimden öğrensem diye dü şünürken birdenbire karşımda nereden çıktığını anlıyamadığım bir ihtiyar peyda oldu: Hoş geldin, genc yolcu! dedi. Hoş buldum baba. Maşallah bugün hava pek güzel değil mi? Havadan bahsetmek müthiş sinirime dokunur. Onun için sözü kısa keserek hemen sordum: Acaba bu havuzun ismi nedir, biliyor musunuz> ihtiyar «hayır» manasında başmı sal]adı: yaratmağa gelmişti. Güzel bir kadma bakmak onun için günah sayılırdı. Fa kat güzel kız kendisile alâkadar olunmadığını görünce fena halde sinirlendi.... İhtiyar bir müddet tereddüd ederek sustu. Ben hemen atıldım. Tabiî onun alâkasını celbetaıek için ayağını bir balık ısırmış gibi yalan cıktan bağırdı. İhtiyar gözlerini kısarak yüzüme bakb. Çok tuhaf. Sanki o sırada sen de orada imişsin, gibi söz söylüyorsun. Çünkü kız hakikaten senin dediğin gibi yaptı. Fakat Peygamber Ulic kızın yaîan dan bağırdığını anlamış ve fena halde kızmıştı. Tam yoluna devam edeceği sırada çok garib bir hâdise oldu. Göreyim seni bu hâdisenin de ne olduğunu bilebilir misin? Muhayyilem ifliyordu, artık: Galiba, dedim birdenbire karşıla nna bir hayvan, meselâ sivri boynuzlu, küçük ve vahşi gözlü bir koç çıku. Bravo. Tamam. Bir koç hem de ne koç! Koskocaman ve simsiyah. Efendim bu ejderha gibi koç kızın üzprine doğru koşmaz mı? Fakat bu sefer kız bağırmadı. Hatta sipsivri boynuzlar iki kanş ötesinde keskin kılıc gibi parladığı zaman büe sesini çıkarmadı. Peygamber Ulic tehlikeyi görünce hemen geri dön dü ve iki elile koçun boynuzlanndan yakalayıp hayvanı ortasmdan ayırdu Peki sonra ne oldu? Ne olacak. Kız peygamberin ayakIarına kapanarak hayatını kurtardığından dolayı teşekkür etti. Ve bir daha kendisini bırakmaması için yalvardı. Peygamber Ulic kızın bu ricasını reddetti. Ben günah işliyemem, güzel bir kız için bugüne kadar temiz kalmış ru humu kirletemem, mukaddes vazifele rimden vazgeçemem, dedi. Bunun üzerine kız tebessüm etti, ve: Merak etme mukaddes adam. dedi. îrlandanın yegâne peygamberi sen değilsin. Ben de peygamberim. İsmim Allinin'dir. Peygamber Ulic az kalsın sevincinden bayılıyordu. Çünkü kızı çok beğenmişti ve iki peygamberin evlenmesi günah sa yılmazdı. İşte bu iki mukaddes insan burada seviştiler, kendilerine yuva kurdular. Ve Allin'in ihtiyarlayıp huysuzlaşıncıya re Ulic de başını alıp başka diyartafa ka* çıncıya kadar mes'ud bir hayat yaşadılar. Hikâye bitmişti. İhtiyara birkaç kuruş bahşis vererek otomobilime doğru yürüdüm. Beynimin içi makine gibi işliyordu. Ben bu hikâyeden yeni romaıum için bümevzu çıkaramaz mıydım? Bir deniz kazası Irvada bir taka battı, üç tayfa öldü Dün acıklı bir deniz kazası olmuştur. Kazanm üç kurbanı vardır. Bunlar Şileden İstanbula gelmek üzere tahrik olu nan bir takanın reisile iki tayfası olup isimleri henüz tesbit olunamamıştır. Malum olan cihet, takanın Irva önünde fırtmaya tutulup parçalanmış olmasıdır Anadolukavağı tahlisiye memurlan ka zayı sezer sezmez icab eden tedbirlen almışlar ve denizde araştırma yapmağa koyulmuşlarsa da bir tahtaya yapışmış ve yan baygınlaşmış tek bir adamdan başka birşey bulmağa muvaffak olamamışlar dır. Tahlisiyecilerin hemen karaya çı kardıklan bu yan baygm adam ise yapılan fennî tedaviye rağmen yaşıyama mış ve ölmüştür. I İnanılmıyacak bir cür'et Sancağı silâhla istirdad etmek istiyorlarmış! Halebde lüzumsuz taşkınlıklar yapan Vatanilerin parti şefleri kendilerine Fransızların silâh vermeğe hazır olduğunu söylediler cesi Haleb Vatanî partisi merkezinde umumî bir toplantı yapılmıştır. Toplantıda Sadullah Cabiri ve Abdurrahman Kiyali de hazır bulunmuşlardır. Bu "îçtimada Sancağın silâhla istirdadı için lüzumu kadar silâhm Fransızlar tarafından verileceği Vatanî şefler tarafından temin olunmuştur. Birçok kimseler Türklere karşı silâh atmıyacaklannı açıkça söylediklerinden partiden kovulmuslardır. Bunlar hâdiseden sonra Halebde Fransız askerî hapisanesi ittisalindeki îstanbul kahvesine gelmişler ve kahvede «Yaşasın Türkiye! Yasasm Atatürk!» diye tezahüratta buIunmuşlar ve kahvede bulunan kesif halk tabakası da bu tezahürata ayağa kalka rak ve türkçe «Yaşasın Atatürk! Yaşasın Türkiye!» diye bağırmak suretile iltihak etmişlerdir. RADVO Bu aksamki program J İSTANBUL : i 12,30 plâkla Turk musîkisi 12,50 havadls 13,05 muhtelıf plâk neşriyatı 14 son17 Üniversıteden uaklen Inküâb derslerı: Yusul KemEd Tengırşenk 18,30 plâkla dans musıkısi 19,30 konferans: Doktor Salim Ahmed: Mevsim hastahklarından zatürrie 20 Sadı ve arkadaşlan tarafm dan Türk musikisi ve halk şarkılan 20,30* Omer Rıza tarafından arabca söylev 20,45 Turk. musıki heyeti, saat ayan 21,15 or^ kestra 22,10 ajans ve borsa haberleri ve ertesi giinun programı 22,30 plâkla so lolar, opera ve operet parçalan 23 son. Yabancı memleketler merkezlerinde bugünkü seçkin yayınlar BÜYÜK KONSERLER: 21,15 DeutschlaiKLsender: Schumann, Liszt ve sair bestekârlardan piyano musikisi 21,50 Stuttgart: Schubert'in eserleri21,50 Berlin: Wagner'in eserleri 22,05 Polonya istasyonları: Chopm'in eserleri •* 22.05 Viyana: Mozart ve Beethoven"den seıt fonik konser 23.35: Lâyipzig: R. Strau.ss ve sair bestekârların eserleri 1,05 Frankfurt ve Stuttgart: Beethoven, Liszt ve sair bestekârların eserleri, ŞAN KONSERLERİ: 21,50 Stuttgart: Bariton Husch 21,53 Saarburöken: Puccini'nin eserleri (gramofonla) PİYESLER: 20.05 Saarbrücken: Labach Cadısı 22,40 Zürih: Phlegma ve List. ODA MUSİKİSİ: 20,15 Konigsberg: Brahms'in eserleri 21,05 Lausanne: Mazart'ın eserleri 21,55 Biikreş: Keman ve piyano 22,05 Brükscl (Flaman) Schubert ve Haghydn'in eser i leri 22,05 Lâjapzıg: Muhtelıf eserler " 22,20 Kopenhag: Mozart'm eserleri 23.30 Kolonya: Beethoven'in eserleri 23,35 Muruh: Piyano konseri. OPERALAR: 20,35 Prag: Smetana'nın «Buse> operası 21,50 Breslâv: Schenk'in «Köy Berberi» operası 22,05 Milâno: Paragallo'nua Sinora degli Almieri operası 22,35 Nis vö Paris (NationaU: Oeudib operası: ZBastarafı 1 Inci sahiiede] çük zabiti otomobilin hareketine mâni oIunmasından dolayı yere inmeğe mebur olmuşlardır. Bu sırada Demirgömlekliler ellerindeki sopalarla askerlere tecavüz etmişler ve küçük zabitler de tabanca ile mukabelede bulunmuşlardır. Bunun üzerine kumandanlık, jandarma müsteşarhğı, istihbarat ve emniyeti umumiye reisliği f aParçalanan takanın henüz izleri bu lunamıyan iki tayfası da aranılmakta ve aliyete geçmişler ve Demirgömleklilerden bazılarını tevkif etmişlerdir. icab eden tahkıkat yapılmaktadır. VEFAT Urfa saylavı Muhiddin Dinçsoyun teyzesi ve mütekaid miralay Muradın hemşiresi Bayan Ferise vefat etmiştir. Cenazesi bugün Kadıköyünde Sakızağacmda Şaimef'i sokağında Dr. Meh med Alinin 20 numaralı hanesinden kaldınlacak, namazı öğleyin Osmanağa camisinde kılındıktan sonra Üsküdar Karacaahmed mezarhğında aile kabristanına defnedilecektir. Allah rahmet eylesin. Türkçe memnu! Hama 16 (Hususî) Demirgömlekliler tarafından çarşı ve pazarlarda türkçe konuşulmasına mümanaat edilmektedir. Bu mümanaat son zamanlarda tiyatrolara da teşmil edilmiştir. Türkçe şarkı söylemek te memnu olan fiiller arasın dadır. Bir gazetenin iğr&ıç iftiralart Haleb 16 (Hususî) Vatanilerin naşiri efkârı olan Ennezir gazetesi TürkIer aleyhindeki neşriyatına şiddet vermiş tir. Bu gazeteye gö're guya Türkiyedeki Arab mezarlan açılmakta ve Arab ölü lerinin kemikleri dışanya atılmaktadır. Bu yalanlar buradaki Arablan da tik sindirmektedir. Bu yüzden Arablann pek sevdiği Abdülvehab Hoca ile gazete sahibi arasmda Vatanî parti merkezinde şiddetli bir münakaşa da olmuştur. Suriyenin îstiklâl marşî Suriyeden şehrimize gelen malumata göre, Suriye hükumeti, Suriye istiklâl marşmı bestelemek Ozere îstanbul Konservatuanna müracaat etmiştir. Bu işle bestekâr Adnamn meşgul olacağı sövlenmektedir. Açık teşekkür İstanbul Veremle Mücadele cemlyetin den: Turkiye Eşref Neşet eczanesinden fakir hastalara verümek uzere yirml şişe (Kİ naforsin) hediye edilmiştir. Teşekkür olunur. Eczacüar cemiyetl tarafından fakir hastalara dağıtılmak üzere elli beş parça muhtelif ilâc hediye edilmiştir. Teşekkür olunur. NOBETÇI ECZANELER Bu akşam şehrin muhtelıf semtlerinde nöbetçi olan eczaneler şunlardır; îstanbul cihetindekiler: Eminönünde (Hüseyin Hüsnü), Beyazıdda (Cemil), Küçükpazarda (Yorgi), Eyübdo (Hikmet Atlamaz), Karagümrükte (Puad), Şehremininde (Hamdi), Samatyada (Tecfilos), Aksarayda (Sarim), Şehzadebaşında (Ismail Hafckı), Fenerde (Vitali), Alem < darda (Esref Neşet), Bakırköyde (Hilâl). Beyoğlu cihetindekiler: Galatasarayda (Cevad), Tarlabaşında (Garih), Maçkada (Feyzi), Galatada Topçularda (Hidayet), Taksimde (Kemal Rebul), Kurtuluşta (Galopulo), Hasköyde (Nesim Aseo), Kasımpasada (Müeyyed), Beşiktaşta (SülejTnan Receb), Sanyeıda (Asaf). ' " Usküdar, Kadıkoy ve Adalardakiler: Usküdarda (Ittıhad), Kadıköyde Mu vakkithane caddesinde (Saadet), Büyük • « adada (Şinasi Rıza), Heybelide (Halk). Beyoğlu SARAY sinemasında HALK OPERETİ Bu akşam saat 21 de meşhur tenor Tomakosla beraber LEBLEBİCİ HORHOR Büyük operet Teşekkür ölümündan çok acı duyduğum sev gili anam Muhsine Kocameminin ce naze merasiminde bulunmak, şifahen ve tahriren taziye ve teselli etmek lutfunda bulunan aziz dost ve akrabalarıma sonsuz minnet ve teşekkürlerimi arzeylerim. Kızı: Hayriye Kocamemi Durieux'nvın bir hulyan Hama 16 (Hususî) Durieux*nün Hasan Cebbareyi yanına alarak yakm da Cenevreye gideceği ve maksadmın da kendisini Hataydaki Cemiyeti Akvam mümessilliğine tayin ettirmek olduğu söylenmektedir. Tevkif edilert Tiirkler İki üç yüz metro kadar ilerlemiştim ki otomobilim birdenbire zınk dedi, durdu. Baktım bir kişinin başa çıkabileceği bir anza değil. Hemen akhma biraz evvelki ihtiyar geldi. Onun yardımını istemek i çin geri döndüm. Açıkhk yerlerde sesin nasıl uzaklara kadar aksettiğini bilirsiniz. Hergün ilk matinede S Ben de biraz sonra ihtiyann sesini işit tim. Yanında kücük spor otomobilli çok i YEŞiLDOMiNO! genc bir çocuk duruyordu. Kulaklarımı N DANIELLE DARR1EUX Hayır oglum, bu havuzun ismini bilmiyorum. Çünkü onun ismi yoktur. kabarttım. ihtiyar: diğer seanslarda Yalnız ben ona hayal havuzu ismini ver Karşıdan birisi geliyordu, kim olANNA KARENiNl dim. duğunu keşfedebilir misin? diye sordu. GRETA GARBO ve MINDAN itibaren Evet amma dedim, ismi yoksa da Biraz düşününce arkadaşmıa hak verFRFDERİC MARCH Çocuk bir müddet boş gözlerle ihtiya19 Şubat Cuma suvarede Şişli herhalde bir hikâyesi vardır. Meselâ siz ra baktı, sonra birdenbire: dim. Farkında olmadan hikâyeleri biz Halkevi lemsili olup sinema ona neye hayal havuzs diyorsunuz? yoktur. Buldum, diye haykırdı. Bir perı. söylemişuk, o da şurasına burasma bir iki Yerlerinizi lutfen evvelden temin ediniz. nuz? cümle ilâve etmişti. Tamam bir peri. Peki acaba bu İhtiyar gözlerimdeki merakı görerek peri havuzun başma ne yapmağa gel Vay ihtiyar serseri, dedim. Benim anlatmağa başladı: mişti? hikâyem peygamberlere aiddi. Benden Eskiden, çok eskiden böyle gÜ7fl Çocuk gene bir müddet havuza bak sonraki de perilerden dem vurdu. ve güneşli bir gün, şu gördügün karşıki tı, düşündü. Nihayet: Benimki de aşk için intihar eden bir yoldan birisi geliyordu. Kim olduğunu Şarkm efsaneler diyarı Bağdad'da ?eçen bir aşk macerası, Şarkın ruhnuvaz şarkılan prensesti. İyi akıl değil mi? Başkalann Balık tutmağa, dedi. ve en kıvrak havalar.nı ses kraliçesi Münire Mehdiye'nin ağzından dİDİiyecek ve bu kejfedebilir misin? Tamam. Peri bahk tutmaga gel dan topladığı fikirlerle epey hikâye mevfilmde tabayyül edilen saadeti görerek aranılan sevgiyi ruhunuzda yaşatacaksınız. Eski Irlanda tarihini şöyle bir aklım mişti. Elinde örümcek ağından örülmüş zuu çıkarıyor. idan geçirdim ve: bir ağ vardı. Tam havuzun kenanna geMÜNİRE MEHDiYEAHMED ALLAMRUHiYE HALİD Birdenbire tüylerim diken diken oldu: Yayan geldiğine bakıhrsa, dedim, lip te eğildiği zaman... Ne? diye haykırdım, hikâye mevherhalde zengin bir adam değildi. Ya Çocuk kendini tutamıyarak atıldı: zuu mu? Kim o? Pek yakında bir dilenci yahud da mukaddes bir adam, Muvazenesini kaybedip cup diye Arkadaşım hayretle gözlerini açarak: bir peygamber filân olacak. suya düştü... Beyoğlunda Bilmiyor musun? dedi, senin ra İhtiyar bu sefer evet makamında ba Bereket versin o sırada başka bir oto kibin Cormac O'Daly. şını salladı: mobil geçerek imdadıma yetişti. Zira ihÇeviren: ve izmirde T A Y Y A R E sinema sında Evet, gelen bir peygamberdi. Pey tivarm vanına sn'din te onu bu yalanlan BEYZA BİRSON gamber Ulic. Saatlerdenberi yürüdüğü için yoruknuş ve susamıştı. Bu havuzdan BÜTÜN MEMLEKETİN SABIRSIZL1KLA BEKLEDİĞİ Büyük Millî Film. Genc, ihtiyar her türk görecektir su içmek için yaklaştığı zaman orada ne gördü dersin? Güzel bir kız, diye attım. Hayret! Ihtiyar gene başını salladı: Güzel bir kız, evet güzel bir kız. Peki, acaba bu güzel kız ne yapıyordu? Sesli ve Türkçe Sözlü Gene attım: Ayaklarını suya mı sokmuştu? Cumhuriyet, Lozan, Istiklâi savaşı. işgal zamanı, umumî harp, ittihat ve terakki, istibdad, son 30 senelik tarihimiz hakikî film vesikalarile gozlerinizHe canlanacaktır. Tamam. Güzel kız ayaklarını su19 Ş u b a t 1937 C u m a a k ş a m ı n d a n itibaren T R Ü K S İ N E M A S I N D A Yerlerinizi evvelden temin ediniz. ya sokmuştu. Çünkü o da çok yürümü^ ve yorulmuştu. Nekadar da güzel bir kızdı! Nekadar iri ve manalı gözleri varÇARDAŞ KASTA DIVA BiTMEViiŞ SENFONi KLO KLO dı! Amma Peygamber Ulic ne yaptı gibi yalnız en büyük filimlerde rol alan dersin? ALTIN SESLi, ALTIN SAÇLI MACAR YILDIZI Ne yapacak, diye güldüm. Mu kaddes bir adam olduğu için başını öte MACAR ve ALMAN oynak ve şen musikisile süslenmiş, Defis ve gö'rülmemU tarafa cevirmistir. I derecede eğlenceli, büyük yıldızın bugüne kadar çevirdiği en güzel filmi Aferin. Peygamber Ulic başını öte tarafa çevirdi. O bu dünyaya mucizeler, uydurduğu için mahcub etmek îstemiyçırLâzkiye 16 (Hususî) Reyhaniye En büyük filmi dum. hâdisesi dolayısile tevkif edilmiş olan * * * Bu şaheser bayram giinleri Türkler hâlâ muhakemeye sevkedilme Aradan iki hafta kadar geçmişti. Bir mişlerdir. istanbulda İPEK sinemasında gün İrlandayı elinin avcu kadar iyi büen izmirde ELHAMRA sinemasında Vatam partisinin bir toplanttn bir arkadaşmıa: birden göstarilecektir. Humus 16 (Hususî) 2 şubat ge Kuzum, sen hayal havuru diye bir havuz biliyor musun, diye sordum. Gülerek: " Kumandanım ... ölümle karşı karşıya bulunduğumuz şu anda size yemin ederim ki : ZEVCENiZ masumdur „, „ Sen de mi gördün onu? dedi işte : Evet, amma ben yalnız havuzu değil, bana onun hikâyesini anlatan ihtiyan da gördüm. Fakat maalesef beş dakika sonra ayni ihtiyar başka birine tamamile başka bir hikâye anlatıyordu. İhtiyar mı anlatıyordu? Daha doğ( Denizaltı kahramanları ) rusu siz anlatıyordunuz. filminin yurekler parçalıyıcı mevzuu bu kahramanca sozlerle Biz mi? ifade edilebilir. Öyle ya. îhtiyar gayetle masumaBaş rollerde : ne «acaba uzaktan kim geldi, acaba o rada ne yapb?» filân diye sormuyor muyMüthiş deniz muharebeleri çerçevesi içinde cereyan eden büyük du? Siz de guya keşfetmiyor muydu bir AŞK ve IHTlRAZ DRAMI yannki PERŞEMBE AKŞAnuz? % 1 Türkçe sozlü ve senenin N İÇEV O HARRY BAUR MARSEL ŞANTAL SARAY SİNEMASINDA N Bağdad Bülbülü Sinemasında TÜRK iNKILÂB'< Terakkı Hamleleri MARTA EGGERTH BULBULLER OTERKEN Pek yakında M E L E K v e S A K A R Y A şjnemalannda
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle