Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 2 Birinclteşrîn 1937 Selânikteki tenis maçları Tayin Bu müsabakalar, Yunanlılarm bu işte çok ileri gittiklerini gösterdi SelânJk (Hususî) Bir taraftan beynelmilel Selânik fuarı kapılarını kapatırken, beynelmilel tenis turnuvası bir masal, bir hatıra olarak maziye karıştı. İtiraf edelim ki Yunanlılar bu vadide bizden çok ileri.. Gerek organizasyon, geıek halkın alâkası ve gerekse tenis seviyesi bizden yüksek... Geçen sene Atina beynelmilel turnuvasında organizasyon masrafı olarak tam iki milyon drahmi sarfetmişler. Atina kulübüniin 10.000 azası var.. Birçok zenginler de müteaddid vesilelerle teberruatta bulunurlar. * * * Cumartesi akşamı gerek ecnebî ve gerekse Atinadan davet edilen oyuncular şerefine kulübün bahçesinde güzel bir ak§am yemeği verildi. Ayni gece Selâniğin muteber ailelerini ve kulüb azasmı davet ederek samimî bir gardenparti verdıleı. Burada herkes saat üç buçuk, dörde kadar kaldı, yahud kalmışlar. Çünkü ertesi gün maçları olan biz 6 kişi saat 12 ye doğru yavaşça kaçtık, odalarımıza çekildik. Selânik tenis kulübü biraz bizim Dağcıhk Kulübünü andırır. Temiz ve sıhhî bir muhit var.. Yalnız bizim kışlık faaliyetimize mukabil onlar yalnız tenisle meşgul oluyorlar. *** Bir haftadır çekişen, uğraşan, koşan 60 tan fazla tenisçinin arasmdan elene, elene finale kalanların ve nihayette kazanan galiblerin isimlerini vereyim: Tek erbek Stalios (Yunan 6/2 6/4, 6/3 Joan (Rumen) e galib. Tek kadın Berescu (Rumen) 6/4, 6/8 abandone eden Somoggi (Rumen) e galib. Çift erkek Stalios Algeriu (Yu nan Joan Vedad (Rumen Türk) e 8 / 6 6 / 1 5 / 7 6 / 4 galib. Muhtelit Joan Mell. Somoggi (Rumen 6/4, 2, 6, 8, 6 Stalios Mell. Linon (Yunan) a galib. Bizim çift maçı zorlu, uzun sürdü ve hasımlanmız için hiç de kolay bir galibiyet olmadı. Ilk partide onlar 4/1, ileride iken 4/4 berabere çıkmamız, sonra 6 '6 ya kadar yükselmemiz maça çok heyecan verdi, yahud vermiş. Çünkü insan oyunun içinden vaziyeti göremiyor. Yanımdakı arkadaşım Romanyah fevkalâde güzel oynadığından bütün topları bana atıyorlar ve oyunun yükü benim üzerime yükleniyordu.. (Stalios) meşhur j; kurşun gibi drayolarını filede her vesilede t üzerime patlatmağa bakıyor, fakat bizim için yegâne çare fileye çıkmak ve onları geride tutmaktı. Bu bazan oluyordu. Fakat bazan da burnumun dibinden geçen kurşun gibi bir topu göremiyordum bile. O kadar ki oyundan sonra Stalios mütemadiyen nişan alırcasına suratıma top attığından özür dilemek mecburiyetinde bile kaldı. Fakat bu da bir tabiye idi ve haklı görülebilirdi. Rumen daha parlak, daha atletik vuruşlar yapıyor, buna mukabil Yunanlı . çok ku\rvetli top çeviriyor ve bilhassa daha fazla kafasını kullanıyordu. İkinci Yunanlı soldan sola uzun croise vuruşlarla ve bilhassa lublerle beni aşmağa bakıyordu. Çünkü onun topları (Stalios) gibi çabuk olmadığından filede birçoklannı yakalıyordum. İkinci partide biz fena, onlar iyi oy nadılar ve bunun neticesi 6/1 seti aldılar. Üçüncüde biz toparlandık.Joanın fevkalâde semaşları ve servisleri bize birçok sayı kazandırdı. Üstelik filede ben (Stalios) un bomba gibi drayolarını birkaçını suratıma yemek bahasına öldürüyordum. Ahali bunu alkışlaymca (Stalios) sinirlendi, adeta oyunu bırakarak suratıma bir top yerleştirmeyi gaye edindi. Şansı da vardı. Bu toplar bir türlü avut olmuyor, hep köşeleri bularak sayı kazanıyorlardı. Böylece (55) e çıktık. Benim servisi kazandık (Stalios) kaybetti ve partiyi (75) aldık. Burada ahalinin dürüstlüğünü ve sportmenliğini söylemeden geçemiyeceğim. Bizi uzunuzadıya alkışladılar. Beş dakika istirahatten sonra maça devam edildi. Ilk mekteb kitabları Diş tabibleri için tekâmül kursu Kurs dün açıldı bir hafta devam edecek Geçen sene Istanbuldaki diş tabibleri için açılan tekâmül kursu bu sene de Anadolu ve Trakyanın muhtelif şehirlerinde çalışmakta olan diş tabibleri için açılmıştır. Tekâmül kursu, dün sabah saat 9 da Tıb fakültesi dekanı tarafından küşad edilmiş ve derslerine başlamıştır. Kursa, Anadolu ve Trakyadan 45 diş tabibi iştirak etmektedir. Bu kurs ecnebi memleketlerinde de büyük bir alâka uyandırmıştır. Bilhassa Bulgaristandan 20 diş tabibi kursa iştirak etmek arzusunu gös termişlerdir. Bulgar diş tabibleri memleketlerinden hareket ettiklerini bildirmiş lerse de dün sabahki trenîe gelmemişler dir. Bulgar diş tabiblerinin bugün şehri mize gelmeleri beklenmektedir. ' Tekâmül kursu bir hafta devam ede cektir. Kursta tedavi, cerrahî portes ve meslekin bilcümle seksiyonları üzerinde tedrisat yapılacak ve bilhassa fennin en son terakkiyat ve teferrüatı gösterilecektir. Kurs, diş tababetî mektebi tedrisat dırektörü ordinaryüs profesör Dr. Kanloroviç'in idaresindedir. Uzun zamanlarcLnberi Anadolu ve Trakyada çalış rnakta olan diş tabiblerimiz kurs müddetince fennin en son terakkiyatını bütün teferrüatile yakından takib etmek imkânını bulacaklardır. Tekâmül kursu, memleket diş tababeti için çok haydalı bir teşebbüstür. Istanbul diş tabibleri cemiyeti ha ricden gelen misafir diş tabibleri şerefine bu akşam Park otelde bir ziyafet verecek ve pazar günü bir deniz gezintisi yapacaktır. edilen fiatlardan fazlaya satılamıyacak Yunanlı mütemadî bombardımanla maçı kazanamıyacağını anlayınca tabiye değiştiriyordu. Zaten (Stalios) un Lymeti burada.. Mütemadiyen taktik değiştiriyordu. Ta gerilere, adeta çizginin üzerine (lob) lar atarak Rumeni sağa, sola koşturuyor, bize ergeç sahayı açtırıyor, sonra sıkı bir drayola puvanı ahyordu. Cç sıfır onlar ileri atladılar. Fakat biz de genc Yunanlının üzerine oynıyarak 3 3 yaptık.. 4/4 fakat bu kadar.. Fazla olmadı, olamadı. 6 ''4 setı ve maçı kazandılar. Onlar bizden kuvvetli idiler. Koca bir maç bazan bir iki sayının üzerinde dönüyor. Tenis oynıyanlar bunu pek iyi anlarlar. * * * Çiftlerin maçı belki bütün turnuvanın en güzel oyunu oldu. Son dakikaya kadar kimin kazanacağı belli değildi. Yunanlılar için bir maç 6 I olduğu halde Stalios belki de şanssızlıkla müthiş bir fırsat kaçırdı. Rumenler ileri atladılar ve final (set) i 8/6 alıverdiler. Bu şans değil de nedir? Finalistlerin mükâfatlarını maçları takib eden İktısad Vekili bizzat verdi. Ömrümün güzel bir spor haftasınm hatırası olan bir gümüş fileyi Bay Vekilin elinden alırken nazik Yunanlı dostlann oyunum için değil misafirperverlik hissile yaptıkları tezahüratı unutamıyacağım. Organizatör komite bu nçzaketi o kadar ileri götürdü ki kadın şampiyonuDeliormanlı Süleyman pehlivan muz derece almadığı halde Yunan şampiyonunu yendiği içm herkesten ayfı, gü'zeV bir hatıra verdiler. Spor, milletleri birbi başlıyan serbest güreş müsabakaları cirine yaklaştıran en tabiî ve samimî vası var memleketlerdeki Türk pehlivanlannı tadır, derler, çok doğrudur. da harekete getirmiş bulunmaktadır. VEDAD ABUD Bu münasebetle 105 kilo ağırlığında Galatasaray takımı îzmite Kel Süleyman adlı bir pehlivan Deliormandan kalkarak buraya gelmiştir. Kel gidiyor Süleyman dün matbaamıza gelerek TürIzmit Akyeşil kulübü Galatasaray kukiyeye sırf güreşmek için geldıği halde lübüne müracaatle önümüzdeki pazar organizatörlerin kendisini yannki müsagünü için îzmitte bir maç yapmalarını isbakalara almadıklarından şikâyet etmiştemiştir. Galatasaray takımı pazar sabahı tir. îzmite gidecek, akşam İstanbula db'neNe ayarda bir pehlivan olduğunu bilcektir. medığımiz için yarınkı güreşlerde kendıAnkara futbol şampiyonluğu sinin de mutlaka güreştirilmesi lâzım gemaçı leceği fikrini ileri sürecek değiliz. Fakat Ankara 1 (Telefonla) Berabere Deliormandan kalkıp gelen ve pehlivanım kaldıkları için tehir edilen Ankara futbol diye geçinen bir adamın mutlaka bir keşampiyonluğu maçı, Genclerbirliğile An re olsun denenmesi lâzım geleceğini de karagücü arasında 1 1 teşrinievvelde ya hatırlatırız. pılacaktır. Maarif Vekâleti 1937 1938 ders yı lında ilkmekteblerde okutulmak üzere kabul edilen kitabların isimlerini teşkilâtma bildirmiştir. İsimleri bildirilen kitablardan gayri kitablar ders kitabı olarak talebeye aldırılmıyacaktır. Ders kitabı birkaç tane gösterilmiş olan derslerin kitablarını seçmekte başmuallim ve muallimler serbest olacaklar, Maarif memurlukları. ilk tedrisat müfettişleri muallimlerin kitab seçme işine karışmıyacaklardır. Her muallim ve her başmuallim talebenin kitablarını vaktinde temin etmesine çalışacak ve kevfiyeti Vekâlete bildirecektir. îlkmekteblerin dördüncü ve beşinci sınıfları için yazdırılan ve basım işine başlanmış olan hendese ve hesab kitabları basılarak satışa çıkarılmcıya kadar bu dersler programa göre talebeye amelî bir yolda okutulacaktır. îlkmekteb kitabları Vekâletçe bildirilen fiatlarla satılacaktır. Daha fazla fiatla talebenin kitab almasına meydan verilmiyecektir. Fazla fiatla kitab sa tanlar derhal Vekâlete bildirilecektir. Baş, diş, nezle, grip, romatizma ve bütün ağrılarınızı derhal keser. İi icabında günde 3 kaşe alınabilir. Isim ve markasına dikkat. Taklidlerinden sakınınız. Bakırköy Emrazı Akliye ve Asabiye Hastanesi Başhekimliğinden: Hastanemizde kadm hastabakıcıya ihtiyac vardar. Taliblerin Müdirivete müracaati. (6622) ÇARPINTI, BAYGINLIK ile geçirirsiniz. Evinizde bulundurunuz. Yolculukta unutma^m yınız. Yalnız NEVROL CEMAL ismine dikkat ediniz. ^m NEVROL CEMAL Üniversite Rektörlüğünden: VE BÜTÜN SİNİR BUHRANLARINI Deliormandan gelen bir pehlivan Tıb Fakültesinde anatomi, histoloji ve ambriyoloji, anatomi patholoji, genel patholoji, fizyoloji, hijiyen, mikrobiyoloji, adlî tıb, sinir hastalıkları, haricî hastalıklar, göz hastalıkları, kadın ve doğum hastalıkları, kulak. boğaz ve burun hastalıkları radyoloji ve uroloji asistanlıkjarı açıktır. İsteklılerin Tıb Fakültesi Dekanlığına başvurmalan. (6615) Londrada meşhur Raynes Park müessesesinin ekstra ekstra marka 32 librelık hakikî Raygras çim tohumu Türkiyede yalnız müessesem namma gelmiştir. Bir defa ekildikten sonra senelerce devam eden bu çim tohumunu bahçe sahiblerinin, Belediye ve müesseselerin tecrübesine amade bulun • duruyorum. 4 üncü Vakıf han, 4 üncü kat 18 No. da Bahçe Miman Mevlud Baysal Tel: 23426 Çim totaumu ADLİYEDE Piç Hasan, Kuşgöz Niyazi, Çamur Mükerrem Edirnekapı surları üzerinde Piç Hasan, Kuşgöz Niyazi ve Çamur Müker rem adlarında üç sabıkalı rakı içerken bir kaş göz işareti yüzünden araların da kavga çıkmış, Çamur Mükerrem kunduracı bıçağile tehlikeli surette yaralanmıştır. Çamur Mükerremin yaralanması akabinde Piç Hasan ortadan kaybolmuştur. Kuşgöz Niyazi, Mükerremi vuranm Piç Hasan olduğunu söylemiştir. Piç Hasan, ve arkadaşları dün akşam zabıtaca yakalanmış ve ikinci istintak hâkimi huzuruna çıkarılarak sorguya çekilmiş lerdir. Hâkim, sorgu neticesinde Kuşgöz Niyazi ile Piç Hasanm tevkifine lüzum görmüştür. îstanbul Sıhhî Müesseseler Arttırma ve Eksiltme Komisyonundan: İstanbul Leylî Tıb Talebe Yurdu talebeleri için kumaşı Yurddan veril mek üzere diktirilecek olan 1000 takım elbiseye teklif edilen fiat lâyık hadde görülmediğinden veniden kapalı zarfla eksiltmiye konulmuştur. 1 Eksiltme 6/10/937 çarşamba günü saat 16 da Cağaloğlunda Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Müdürlüğü binasında kurulu Komisyonda yapılacaktır. 2 Muhammen fiat: Bir takım elbise imaliyesi 900 kuruştur. 3 Muvakkat garanti: 675 liradır. 4 , İstekhler şartname ve nümuneyi Jvergün. Fuadpaşa türbesi karşı smda Leylî Tıb Talebe Yurdu markezinde görebilîrler. 5 İstekliler cari seneye aid Ticaret Odası vesikasile 2490 sayılı ka nımda yft2.ıh belgeler ve şartnamede isten*b«ı; vesikalarla bu işe yeter muvakkat garanti makbuz veva banka mektublarile birlikte teklifi havi zarf larını ihale saatinden bir saat evvel makbuz mukabilinde Komisyona ver meleri. (6668) SEFALiN Açık kapı görürse girermîş! Fatma isminde bir kadınm içinde 20 lirahk para ve mücevherat bulunan çantasmı kapmaktan suçlu Niyazi, dün ikinci sulh ceza mahkemesinde, sorguya çekildi. Nivazi, hâkimin sualine, lâkayd bir tavırla: Bay reis, dedi, bu apaçık iftira.. Ben, daha bu yaşa kadar kapkaç yap mamışım. Yani, böyle çanta fılân ka pıp kaçmam! Hâkim Reşid sordu: Ya sen, ne iş yaparsm? Suçlu, gayet ciddî bir tavırla cevab verdi: Eh.. Açık kapı, filân görürsem girer, hah, seccade gibi şeyler tırtıklarım. Kilıdli kapı gördüm mü, yanaşmam. Zanatım değil bu iş benim. Şahidlerin çağırılması için, duruşma başka güne bırakıldı. dolduran resmî evrakı karıştırdı, gene bulamadı. Belki dosyanın içinde, şifre müsveddelerinin arasında kalmıştır ümidile dosyayı aradı, beyaz muhtıra orada da yoktu, gitgide daha fazla hayret içinde bu sefer de, yazıhanenin üstündeki ale lâde, mahrem olmıyan kâğıdları birer biler muayeneden geçirdi, nafile! Muhtıra kaybolmuştu. Hennings, telâş ve endişeye kapılarak, daha fazla beklemeğe lüzum görmeden, yerinden kalktı, miralayın bulunduğu odanm kapısını vurdu. Mesele çok mühimdi ve Pennvvitz'in rahatsız olması ihtimalini düşünecek zaman değildi. Pennvvitz, kapıya geldi ve aralıktan konuştular. Ne istiyorsunuz ? Şifre anahtarını aradım, bulama dım. Çekmecede yok; başka bir yere mi kaldırdınız? Pennvvitz çalışma odasma girdi, ka pıyı hızla çekerek kapadı ve yazı ma sasına yaklaştı. Hennings: Sizi ikinci defa olarak rahatsız ettim amma, başka çare yoktu. Defteri bulamayınca o kadar şaşaladım ki... Nasıl olur!... Buna imkân yok efendim! Yemekten evvel defteri kendı elimle çekmeye koydum. Her tarafı araştırmak lâzım. * ** Miralayın odadan çıkışı. Sybil için, umulmadık bir fırsattı. Çıngırağın yerini evvelce görmüştü. Derhal çaldı. Gelen emirbere sordu: Metrdotel burada mı? Evet, madam. Kuzum, söyler misiniz bize bir şişp şampanya getirsin. Bu şişe boşaldı. Emredersiniz, madam. Sybil birkaç dakika bekledi. Oda kapılarmdan hangisi daha evvel açılacaktı acaba? Yazıhanenin kapısı mı, yoksa {•oridora açılan kapı mı? Tam o esnada koridor kapısı vuruldu. 24 numaralı ajan içeri girdi ve kanapeye yaklaştı. Sybil, sesini mahsus yükselterek sordu: Metrdotel, buzlu şampanyadan daha var mı? Evet Madam. O halde bir şişe getirin. Susadım. Peki, madam. Ajan, bu sözü söyledikten sonra eğildi ve yavaş sesle ilâve etti: îşimi bitirdim. Defteri alın. Farkına vanlmadan yerine koymak lâzım. Yarın sabah sekizde, oteldeki odanızda gö rüsürüz. BAŞDİŞ NEZLEGRİP ve üşütmekten husule gelen ağnlan Cağaloğlunda yeni bir spor kulübü Cağaloğlu muhitinin gencleri spor ihtiyaclarını tatmin etmek için aralarmda bir spor kulübü açmağa karar vererek derhal faaliyete geçmişlerdir. Cağaloğlulu gencler bu münasebetle yarın Kadirga sahasında bir maç yapacaklardır. İNHİSARLARDA Inhisarlar müdürü geldi İdareye aid işler hakkında Vekâletle temaslarda bulunmak üzere Ankaraya gitmış olan înhisarlar müdürü Mithat Yenel şehrimize dönmüştür. Inhisarlar müdürü Ankarada, yeni tütün mahsuiü ve piyasaları hakkında Vekâlete izahat vermiştir. Hennings, bu suali sorarken, ayni zamanda gözile, öteki odanm kapısını işaret etti. Pennvvitz, ona doğru eğildi ve: Evet, azizim Hennings, dedi. Akşam yemeğine davet etmiştim, geldi. Gayet müsaid davrandı. Hatta, bana karşı lâkayıd olmadığını isbata hazır. Kırk sekiz saate varmadan, deftere bir kayid daha düşeceğim! Tebrik ederim, miralay. Teşekkür ederim. Fakat asıl tebrikinizi sonra kabul edeceğim. Malum ya dereyi görmeden paçalan sıvamamalı. Pennvvitz, muavinini çalışma odasında yalnız bırakarak öteki odaya geçti. Hennings, odada yalnız kalınca, miralayın girdiği kapıya baktı ve gülümse mekten kendini alamadı. Bu Pennvvitz ne yaman bir Don Juan'dı. Taşıdığı şöhreti, doğrusu hak ediyordu. Bütün kadınları baştan çıkartmakta yekta idi. Onun hakkında işitilen rivayetleri, hâdisat teyid ediyordu. İşte şu artist kadın, Viyanaya daha dün gelen bu ecnebi bile onun tesirine kapılmış, gelir gelmez kendini onun kolları arasında bulmuştu. Hennings, miralayın yazıhanesinin 5nüne oturdu, kilidli gözü açtı. Beyaz defteri aradı, bulamadı. Eğildi, gözü romatizmayı derhal geçiren eşsiz ilacdır. Sonra, yüksek sesle: Size bir şişe Extra dry, getireyim* madam dedi. Teşekkür ederim. 24 numaralı ajan çıktı. Sybil. defteri tekrar koynuna saklamıştı. Vaziyet o dakikaya kadar çok müsaid gitmışti. Fakat, asıl güç iş bundan sonra başlıyordu. Sybil, vaktile tiyatro sahnelerınde sey rettiği casusluk piyeslerini hatırladı. O piyeslerde, casuslar, hasımlarını, bir toz koklatmak veya yutturmak suretile uyutuyor, mahrem evrakı aşırıyor ve kolayca sıvışıyorlardı. Fakat, hakikat, hiç de böyle değildi. Uyku ilâcı içirmek, cinayetini kendi elile imzalamak, denizden a* şıp çayda boğulmak ve kurşuna dizilmek demekti. Olümden korkmuyordu. Lâkin, intikamını alamamak ve nefret ettiği Pennvvitz'in karşısında âciz kalmak ıhbmalile üzülyordu. Birdenbire, çalışma odasının kapısı açıldı, hızla kapandı ve Sybil, Pennvvitz'i, anî olarak karşısında gördü. Miralayi biraz evvelki mültefit ve sokulgan âşıi değildi; resmî vazifesinin icab ettirdiği sert çehreyi takınmış bir abkerdi. Ciddî bir sesle dedi ki: (Arkasi mr) SEHER VAKTi Maurice Dekobra 35 Pennwitz, gözlüğünü düzelttı ve telgrafı okudu. Emir, umumî karargâh erkânıharbiyesinden geliycr, yeni şifreyi, ertesi gün, akşamın altısmdan evvel mutlaka göndermesini von Pennvvitz'e bildi" riyordu. Artık bu şifrenin daha fazla teahhura uğramamasına imkân yoktu. Pennwitz, emri okuyup bıtirdıkten sonra: ^ Vay canına! dedi. Şifre için istical ediyorlar... Saat apğı yukarı bire geldi. Şifre yann akşam altıda ellerine varabilmek için, yarın sabah dokuzda yola çıkacak olan irtibat zabitine teslim edilmeli. Saat dört buçukta erkânıharbiyeye varır. Yani, şifre anaht3rıni, yarın sabah dokuzdan evvel bitirmiş olmalıyız... Bunu yapmak kabil amma, durmadan çalışmak şartile. Emrederseniz ben bu işi bi t:rmeği deruhde ederim. Rakamları k a r şılaşhrıp tamam olup olmadığına bakmak için azamî iki üç saat vakit kâfidir. Yazan: Hamdi Varoğlu Çeviren: Nerede çahşacaksınız? Burada... Hennings, bu son kelimeyi söyledik ten sonra bılgic bir tebessümle ilâve etti: Meşgul olduğunuzu biliyorum... Onun için, sizi rahatsız etmem. Yeter ki ben vakit kaybetmeden işe başlıyayım... O halde, bakm ne yaparsınız. Burada, benim masamda oturur, çalışırsı nız. Ben de iki saate kadar gelırim. Muvafık, efendim. Çekmenin anahtarını da size bırakayım. Haydi Allah kolayhk versin! Pennvvitz'in neş'esi gene yerine gel mişti. Muavinine bir yaprak sigarası ikram etti. Hennings, sigarayı yaktıktan sonra, yavaş sesle sordu: Bari işiniz yolunda gidiyor mu? Pennvvitz, gbzünü kırptı ve ayni yavaş sesle cevab verdi: Azizim, karşınızda gördüğünüz şu adam, bahtiyar bir adaındır! Yani?