Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 İkincikânun 1937 CUMHURİYET SON TELEFON HABERLER. TELGRAF ve TELSiZLE Hâdiseler arasında Vatandaşımız ağaclar *T*enha bir ormana girdiğimiz vakit, hmcahınç dolu bir mabedin sessiz kalabalığından geliyormuş gibi duyduğumuz o topluluk tesiri, bizi saran ve iliklerimize işliyen o ruh kesafeti, gizti gizli harelenen ve ürperen bir atmosferden içimize yağan o manalar nedir? Vehimler mi? Neden her ağac, vakur ve dimdik, içimizde sakh gizli bir kulağa derin birşeyler fısıldıyormuş, sessiz bir dille konuşuyormuş gibi gelir bize? Neden bütün bir orman, fizik münasebetleri ve izansız tabiat hâdiselerini aşan gizli hareketler, sallanmalar, çırpınışlar, mmlblar ve ürpermeler içinde bize ruhanî bir ahenk, bir mana senfonisi tesirini verir? Orman canlı bir âlemdir; bize bir anda kabul ettirir ki her ağacı insan gibi duyan, sevişen, büyiiyen ve çoğalan bir cemiyettir, ağaclar arasında bir cemiyet; idrak etmesek bile hissederiz ki, biz, keradi kanunlanmızdan daha makul ve mazbut prensiplerle idare edilen bir ağac milleti içindeyiz. Ziraat Vekilinin ormanlanmıza aid vazifelerimizden bahseden güzel nutkunu dünkü gazetelerde okur ken, ağaclarımızı da umumî nüfusumuza dahil, canlı varlıklar farzetmemiz lâzım geldiğini düşündüm. Onlara da vatandaş muamelesi yapmak, nüfusumuz gibi onlan da çoğaltmak ve ağac dfcdulan vücude getirmek. Her orman bir ağac ordusudur: Ziraatimizin, millî ekonomimizin, endüstrimizin ve sıhhatimizin müdafaasına memurdur; ve her ordu gibi tsensik edilmeğe, teçhiz edilmeğe, tanzim edilmeğe, her neferi üstüne titrenmeğe muhtacdır. Memleketimizin genisliğine göre ormanlanmızın sahası yüzde otuz olmak lâzım gelirken yüzde on nisbetindeymiş; umumiyetle yüzde yirmiden asağı miktar, telâş edilecek bir azlık ifade edermis. Ziraat Vekilimizin nutkundan çıkan mana bu. Ağaclarımızı korumak ve çoğaltmak. lşte hepimizde aşk haline gelmesini istediğimiz ağac sevgisinin parolası. Ağaca bir vatandaş kıymet ve haysiyeti vermek. Hatta onu bir dost gibi tanîmak ve her ağacm önünden geçerken şapkamızı çıkarmasak bile onu içimizin derin ve sıcak bir hareketile selâmlamak. PEYAM1 SAFA Almanyanm 4 senelik plânı ilerliyor Dün General Göring bu mesainin ehemmiyetini gösterir bir nutuk söyledi Berlin 29 (A.A.) Grüne Voche ta uğratmak suretile bizi boyun eğmeğe sergisini açan M. Göring, ezcümle şu beyanatta bulunmuştur: « Bana terettüb eden en büyük Vazife, her Almana herbirimizin bu son dört senelik plânı tahakkuk ettirmek mükellefiyetini taahhüd etmiş olduğumuzu anlatmaktır. Hepimiz bu vazifeyi an ladığımız gün ecnebilerden bir takımının bu işin başarılmıyacağı iddialarına rağ men muvaffak olacağız. Ecnebi memleketler, ayni zamanda teşebbüsümüz muVaffakiyetle neticelendiği takdirde Al manyanın son zâf noktasını da ortadan kaldırmış olduğumuzu da kabul ve teslim edeceklerdır. Bir de memleket dahilindeki gayrimemnunların ve korkakla rm ve hudud haricinde daima şüphe içinde bulunan kimselerin Almanyanın Führer'in sevki idaresi altında onun her is tedığini yapabileceğini anlamalan icab eder.» M. Göring, bundan sonra geçen dört seneyi nasyonal sosyalizmin inşa siyaseti noktai nazanndan gözden geçirmiş ve çiftçi halk tarafmdan ifa edilmesi lâzım gelen hususî vazifelerden bahseylemiştirtir. Müteakıben îaşe Nazın M. Darre, bir nutuk söyliyerek ezcümle şöyle de miştir: « taşe işlerimizin bir kısmı için henüz ecnebi memleketlere tâbi bulunuyoruz. Fakat, harb esnasında yapıldığı gibi, yiyecek, içecek ithalâtmda, müşkülâ•tnnıııııııiMHluıllllllllllllllllllinilir B. M. Meclisinde Orman kanununun müzakeresi Uzun münakaşalardan sonra ormanlara keçi ve deve sokulmaması kabul edildi Ankara 29 (Telefonla) Meclis bugün 15 te toplanarak orman kanun lâyihasının müzakeresine devam etfi. Geçen celsede 7 nci fasla kadar müza kere edilmişti. 41 inci madde okunduktan sonra Tahir söz aldı ve bu madde deki son fıkranm tayyını istedi. Bu fıkra tiftik keçisi, kara keçi ve develerin ormanlara hak sahıblerı tarafmdan sokulamıyacakları hakkında idi. Muvakkat encümenin mazbata muharriri Raif Karadeniz bunun ormanları muhafaza için konmuş bir hüküm olduğunu, keçinin ormanları tahrib ettiğini kaydettikten sonra ormanları çok mükemmel olan bir memleket Ziraat Nazınnın şu sözlerinı tekrarladı: «Bir memlekette iki siyaseti birden yürütmek kabıl değildır; ya orman, ya keçi » Mehmed Sümer (Kütahya) dünyanın hiçbfr yerinde orman içinde adam oturmadığını, hayvan otlatılmadığını, bu vaziyetin kaçakçılığa da sebeb olduğunu söyledi. General Naci Eldeniz, yazın dağlara çıkan göçebe halinde yaşıyan vatandaşlar bulunduğunu, bu kanunun onlan mutazarnr edeceğini ve kendilerinin medarı maişetleri olan mahsulleri yetiştiremiye ceklerini, kanunun bu hükmünün biraz daha tahfıfi münasib olacağını, orman ların tahribatına gelince, esasen yetişmiş olan büyük ağaclan keçinin değil, devenin de, filin de zarar vermiyeceğini zannettiğini izah etti. Tahsin Aydın, aşiretlerin dağ başında yaşamasından hâsıl olan mazarratın ya pacakları yağ ve baldan elde edilecek ekonomik faydadan çok olduğunu zıkrederek: « Ormanlanmızı ya muhafaza, ya mahvedeceğiz. Muhafaza edeceksek bu kanuna daha şiddetli ahkâm koymalı yız.» Remzi Çiner, orman mevzuu üzerin deki hassasiyetin biraz da geciktiğini, kara keçi ve deveden ormana zararı or man fidancıklarının başlanm yemesile başladığını, bunun ağacı öldürmek de mek olduğunu söyledi. Ve ormanlann bir memlekete faydalarından bahsetti: General Naci, deminki sözlerinde bazı noktalardaki salâhiyetsizliğinden bahsetmiştim. Fakat birkaç nokta üzerinde salâhiyetle söz söylemek mevkiinde yim. Ormanlann faydaları hepimizce malumdur ve bu o kadar tabiidir ki hatta bu lâyihanın mufassal esbabı mucibesi ni de lüzumundan çok fazla buldum. Bunlar bılınilmesı lâzım ve bilınen şey lerdir. Mazbata muharriri bu kürsüde «ya orman, ya keçi» demişti. Bu kadar kat'î söyledikten sonra memleketimin keçi ve deve gibi hayvanatının faydalannın bu derece istiskal edilmiş olmasına ben tahammül edemem. Başı boş bırakılır, elbette keçiler ormanı tahrib eder. Fakat halkımızdan bir zümrenin yazın dağlar da, kışın sıcak yerlerde oturmasının mem leketin harabisine sebebiyet verdiği iddiasını reddederim. İktısad uleması elbette teslim buyururlarki iktısadiyatı birden bire şu şekilden bu şekle çevirmek gayrimümkündür ve muzırdır. tahribkâr olsaydı onun ayak vurmadığı yer yoktur. Marifet odur ki her mahlukun behe mehal zararlı olabilmesi keyfiyeti nazan dikkate alınarak tedbir alınmasıdır. Kurdlar, kuşlar, domuzlar, merkebler falan filân gibi diğer hayvanlara mümanaat gösterilmiyor da deve denilen biçare ile keçi hakkında mı kanunî tedbir alınıyor. Keçi dinlemez de merkeb dinler mi, at dinler mi? Türkiye Büyük Millet Meclisinin hakperverliğine müracaat ediyorum. Bu hayvanları sokup sokmamak hususunda hak sahiblerinin hakları nazan itibara alınmış olsun.» Tahsin (Aydın) dan sonra Ziya Gevher keçi mevzuu üzerindeki müzakerelerin keçi inadını hatırlatacak şekilde uzadığını, Refik Incenin müdafaasından sonra keçilerin aleyhinde bulunmağa cesareti kalmadığmı, fakat işin doğrusu hatta keçileri imha etmek lâzım geldiği olduğunu söyledi. Besim Atalay söz alarak şöyle dedi: « Ata sözlerinin yayılması için en az yüz sene ister. Size bir ata sözü söyliyeyim: «Keçinin uyuzu, pınann başında su içer» derler. Önünde ot var, çiçek var yemez, nerede körpe fidan varsa dalını kopanr. Büyük ağac kalın amma, yenisi yetişemedikten sonra neye yarar. Maamafih ben Mecliste çok terakki eseri görüyorum. Zira birkaç sene evvel bu mevzuda söz söylerken bir arkadaş «sus! dedi keçi aleyhine söz söylenmez.» Şimdi ise Refik İnce keçilere mersiye okudu. Ve adeta bir keçi gibi yaptı. Memlekette ormancıiık mefhumunu yerleştirmek istiyorsak keçiyi ortadan kaldırmak yolunda yürümeliyiz.» Raif Karadeniz tekrar izahat verdi. Keçilerin ormanlara sokulmamasınm ke. çi neslinin imhası demek olmadığını, ormanlann vatan topraklanndan ancak yüzde onunu örtmekte olduğunu, vâsi sahalarda bu hayvanlann pekâlâ yetiştirilebileceğini, mütehassıslarca yapılan tetkiklerin keçi beslenen mmtakalarda or man kalmadığmı gösterdiğini söyledi. Tahir tarafmdan verilen takrir reye konarak kabul edilmedi. Madde aynen kabul olundu. Bundan sonra diğer maddelere devam edildi. Ve bazı müzakerelerden sonra hepsi aynen kabul olundu. 80 inci madde konuşulurken Rahmi Apak ufak bir tâdil teklif etti. Ormanm hava hücumlannda en emin bir sığınak olduğunu ileri sürerek şehir, kasaba ve köylerin 500 metrodan bir kilometroya kadar yakınlığında birer orman bulun durulmasını istedi. Mazlbata muharriri esasen maddenin bu noktayi temin ettiği kanaatinde bulunduğunu söyledi. Ve bu madde de aynen kabul olundu. Ve saat 18 e yaklaştı ğından 15 dakika istirahat için celse tatil olundu. |HEM NALINA MIHINA Havagazi yerine hava yakmıyalım! ostum diştabibi Ruhi Vamık, Beyoğlu tarafına havagazi veren Havagazi Şirketile kendisi arasında çıkan bir ihtilâf ve davayı, geçenlerde bana, uzun uzadıya anlatmıştı. Kumpanyanın diş doktoruna yaptıklannı dinledikten sonra, gözüm açıldı. Çünkü, bizim fakirhanede de havagazi var. Bazan en çok tasarrufla yaktığımız ay, vurpatlasın yaktığımız aylardan da ha fazla para veriyoruz. Acaba borular gaz mi kaçırıyor, yoksa musluklar açık mı kalıyor, diye merak ederek azamî dikkat ettim. Bu çeşid bir zayiat vesilesi olmadığını gördüm. Fazla uğraşacak vaktim de olmadığı için, her ay gelen faturalan homurdanarak ödemekten ve evdekilere «aman fazla yakmayın, sakm muslukları açık bırakmayın» gibi tenbihlerde bulunmaktan başka çare göreme dim. Günün birinde, her ay, havagazi için • verdiğim paranın intizamsızlığından, bu îşlerden anlıyan bir dostuma bahsettim. O güldü ve dedi ki: Mesele basittir. Gazin hararet kuvveti eski tabirile kuvvei haruriyesi değişiyor. Onun için tasarruf yapmak istediğin zaman dahi, bilmecburiye fazla yakıyorsun. Hiç dikkat ettin mi? Bazı günler gaz mavi, bazı günler de kırmı zımtrak yanar. Mavi yandığı zamanlar kuvvetlidir; kırmızımtrak yandığı va kitler kuvvetsiz. Meselâ mavi alevle bir saatte pişen yemek kırmızımtrak alevle bir buçuk saatte pişer. Dostuma sordum: Çaresi? Çaresi, alâkadar daireler, Hava gazi kumpanyasının gazini ve tesisatmı, daima fennî bir kontrol altında bulun durmalı ve kuvvei haruriyesi noksan gaz' vermesine mâni olmalıdır. Mütehassıs dostumun soylediklerini olduğu gibi yazdım. Eğer, benim aklıma yakın gelen iddiası, doğru ve fennî bir hakikatse, havagazi fabrikalarını bu bakımdan sıkı bir kontrol altında bulun ' durmak ve abonelerine kuvvei haruriyesi eksik gaz vermelerinin önüne geçmek lâzımdır. Böylece halkm havagazi yerine, sad< ce hava yakmasınm ve kumpanyanın da havadan para kazanmasının önüne ge çilmiş olur. mecbur edebileceklerini ümid edenler, bugün mevcud olan hakikî vaziyeti tanr mıyan kimselerdir. Son seneler zarfında iaşe merkezlerini artırdık, o derecede ki halihazırda ecnebi memleketelerden sa tın almak mecburiyetinde bulunmakta olduğumuz şeyler bize karşı siyasî bir tazyik vasıtası olarak kullanılamaz. Tedbirlerimizin muvaffakiyetini ispat eden şey, piyasalar nizamnamesi sayesinde isrihlâk ve iaşe sahasında yerli ziraî istihsalâtın hassasmı artırmış olmamızdır. Bu artırma nisbeti 1927 deki yüzde 66 dan 1935 senesinde yüzde 83 e çıkmıştır. Diğer taraftan bu muvaffakiyet, 1918 senesini takib eden devrede olduğu gibi bir takım tahdidatın mevcud bulunduğu seneler zarfında ziraatin millî iktısadi yatta nekadar büyük rol oynamış oldu ğunu da göstermiştir. Yeni ziraî tesisa tın, makinel*rin ve cihazların satm alınması için ihtiyan lâzım gelen masraflar mühim miktarda artmıştır. Ziraat için 1936 senesinde gerek kemiyet ve gerek kıymet itibarile 1932 senesinde satm alınanlann üç misli alınmıştır. Yani 84 milyona karşı 240 milyon sarfolunmuş tur. Hulâsa ziraat 1932 1933 senele rine nazaran 1935 senesinde 3 ve 1936 senesinde 2.750 milyon fazla sarfetmiştir. Ziraatle meşgul halk, dört senelik plânı yerine getirmek için büyük gayretler sarfetmektedir.» llllllllilllllllluımııııiMiıırmıt Lizbon da sular altmda kaldı Yeni maliye ve ticaret itilâfları Amerikada meskensiz Fransız frangının daha da düşürüleceği asılsız kalanlar milyonu geçti Lizbon 29 (A.A.) Birkaç gün Henberi Portekiz kıyılannda hüküm süren fırtına altmış senedenberi görülmemiş bir şiddettedir. Hükumet merkezinin alçak kısımlan bir metro su altmdadır. Seyrüsefer kesilmiştir. Vaşington 29 (A.A.) M Runciman ile M. Hull arasında vVu bulan konuşmalar neticesinde, bıtarafhk hak kındaki Pittman ve Macreynolds projelerinin kongrede müzakeresi esnasında Amerika hükumetinin iptidaî maddelere ambargo koymaktan vazgeçtiğini bildi receği söylenmektedir. M. Ruzvelt, M. Norman Davis ve M. Hull ile birlikte meseleyi bu son günler zarfında tetkik etmişlerdir. Britanya împaratorlugu Amerikaya lâstik, kalay ve nikel ihrac eden hemen yegâne memlekettir. M. Runciman bazı iptidaî maddelerin ihracı menedildiği takdirde îngilterenin de mukabçle bil misilde bulunması ihtimal dahilinde olduğunu saklamamıştır. Amerikada vaziyet Nevyork 20 (A.A.) Tuğyan neticesinde üç yüzü Louisville hastanesin de olmak üzere şimdiye kadar 625 kişı ölmüş ve bir milyon kişiden fazla adam meskensiz kalmıştır. Zarar ve ziyan 500 milyon dolan bulmuştur. Cairo şehri bilhassa sulann tehdidi altındadır. Halk bendlerin takviyesi için hükumete yardım etmektedir. Bendlerin yıkılarak Mississipi nehrinin aşağı hav zasında bir felâket tevlid etmesinden korkulmaktadır. Ders aletleri için tahsisat Ankara 29 (Telefonla) Yeni müfredat programlarına göre mekteblerde derslerin ders aletleri ile okutulması lâzım geldiğinden kültür bakanlığı mekteb" lerin bu yoldaki eksiklerini tamamlamak • için 300.000 lira tahsisat koyan bir kanun projesi hazırlamıştır. öğretici filimler hakkındaki kanun Karaya oturari gemi Bremen 29 (A.A.) Borkum ci vannda karaya oturan Olifer ismindeki sarnıçlı vapurun kurtanlmasmdan ümid kesilmiştir. Europa vapuru, Olifer'in mürettebatından üç kişi kurtarmağa mu vaffak olduktan sonra Bremerhaven istikametinde yoluna devam etmiştir. Frank kıymetinin daha da tenziline dair haber yalan Paris 29 (A.A.) Salâhiyettar mehafil ecnebi borsalarmda dolaşmakta olan ve Fransa hükumetinin frangın paritesini 1 teşrinievvel 1936 tarihli para kanunu tarafmdan tesbit edilmiş olan miktann dununa indirmeğe karar vermiş olduğuna dair olan şayialann hayal mahsulü olduğunu beyan etmektedirler. Ev boyunda dalga Nevyork 29 (A.A.) Cunard kumFransanın Ingiltereden panyasının Aquitania vapuru, otuz altı yaptığı istikraz saatlik bir teahhurle buraya gelmiştir. Londra 29 (A.A.) îngiliz malî Vapur, ev boyunda bir dalga yemiş ve bir tarafına çok ziyade yatmıştır. Otuz mehafili, Fransız demiryollan idaresinin kadar yolcu hafif surette yaralanmıştır. îngiliz piyasasından akdedeceği istikraza müteallik itilâfnamenin bugün Parlste Fransız sahillerinde ftrtına Paris 29 (A.A.) Gaskonya kör tahakkuk sahasına isal edileceğini beyan fezi sahillerinde 48 saattenberi büyük bir etmekte ve bu itilâfname hakkında dün fırtına hüküm sürmektedir. Casablanca akşam on iki büyük Inîgiliz bankası mü dan bildirildiğine göre fırtına Afrika sa messillerinin mutabık kalmış olduklarını hillerinde de tesir icra etmektedir. Aga tasrih etmektedirler. dir' limamnın rıhtımı yıkılmıştır. Rabat limanmda bulunan bir çok kayıklar ve mavnalar, palamarlannı kopararak.en gine açılmışlardır. Fransanın cenub sahillerinde de fır bna şiddetlidir. Sahil boyunca uzayan sokaklann birçoğu su içindedir. Habeşistana ihracat hakkında îngiliz îtalyan anlaşması Yakalanan kaçakçılar Ankara 29 (A.A.) Geçen bir hafta içinde gümrük muhafaza örgütü, ikisi ölü, biri yaralı, elli beş kaçakçı, 282 kilo gümrük kaçağı, 1900 tane çakmak taşı, 42 gram uyuşturucu madde, 102 altın lira, 151 Türk lirası, 3 silâh ve 26 menni île 26 kaçakçı hayvanı ele geçirmiştir. Paris 29 (A.A.) İktısadî ve millî ajans, îngiliz Somalisi yolile Habeşistana transit yapılmasma müteallik olan îngiliz İtalyan itilâfı hakkında bilhassa diyor ki: Fransızların Djibouti Iimanı, bu yeni itilâftan çok mutazarnr olacaktır. Djibouti, Habeşistanın denizde yegâne mahreci idi. Şimdi karşısında bir rakib buluna caktır. îtalyanlann Assab limam yanmda îngilizlerin Zaila ve Berdero limanları mevki alacaktır. Ankara 29 (Telefonla) Teknik ve öğretici filimler hakkındaki kanun lâyi hası meclisin bu pazar günkü içtimatnda konuşulacaktır. Lâyihanm birinci maddesine göre devlet daireleri tarafmdan getirilen teknik ve öğretici filimler ve bu filimleri göstermeğe mahsus parlör ve sesli film tesisatlı otomobillerle sinema filmi almağa ve yapmağa yarayan makine ve aletlerle boş filimler her türlü vergi ve resimlerden muaf olarak memlekete so kulur. Ferd ve her nevi müesseseler ta rafından getirilen tamamı teknik ve öğ Halkımızm bu zümresi göçebe hayaretici filimler dahi ikinci maddede yazılı tmdan kurtarılması esbabının istikmaline şartlar dairesinde her türlü verği ve re kadar maişetlerini bu yolda temin etmesimlerden muaf tutulur. ğe mecburdurlar. Yoksa ormanlar benim de başımla beraber, benim de yüreğim İkinci madde şu şekildedir: İstanbul ve Ankara gümrüğüne ferd dedir. Ve bugün değil, çok senelerdenler ve müesseseler tarafmdan getirilen bu beri. Refik Şevket: çeşid filimlerin teknik veya öğretici filim« Keçinin içtimaî hayatımızdaki lerden sayılıp sayılmıyacağı lâyihada ya rolü hepimizin malumudur. Köylere gitzılı heyetler tarafmdan perde üzerinde tiğimiz vakit altımıza serdikleri keçi kı görülerek karar verilir. Heyetler Genel lından çuldur. Keçi tulumu kullanırlar, Kurmay reisi ile dahiliye, maarif, iktısad keçi sütünden istifade ederler ve köylü ve ziraat vekâletleri tarafmdan tayin e nün kendi hayaü umumiyesinde bu kadar dilen 5 azadan mürekkeb filim muraka mühim olan keçi bir servet mahiyetinde dir. Vergi borcunu ödemek için pazara be komisyonlanna filmin mahiyetine gögelip sattığı da keçi mahsulündendir. re komisyonlarda temsil edilmiyen vekâ Bence hakikî tahribat dört ayaklı değil, letlerden gönderilecek bir memurun da iki ayaklı keçilerden geliyor. Eğer keçi iltihakile teşekkül eder.» orman ve ağac üzerinde denildiği kadar Valiler hususî eserleri tavsiye edemiyecekler tuk irad ederek İngiliz Hariciye Nazın M. Eden'le Fransız Başvekili M. Blu Çinde bolşevik ordu ilerliyor m'ün nutuklarına cevab verecek ve Pekin 29 (A.A.) Siyasal meha nasyonal sosyalist fırkasımn beynel filde, Şensi vilâyetinde yeniden komü * milel siyasetini izah edecektir. Nutkun nist tehlikesi mevcud olduğu bildirilmekmutedil ve muslihane olacağı tahmin tedir. edilmektedir. Domei ajansmın henüz teeyyüd etmiyen bir haberine göre Şensi'den ilerle lemekte olan Bolşevik ordusu nehrin ce Paris 29 (A.A.) Efganistan Baş nubundaki Yuenmenku yakınmda bulu vekili bu sabah Berlinden Parise gel * nan Hoangho'yu geçmiştir. miştir. Ankara 29 (Telefonla) Bazı Vali ve kaymakamlann hususî eserleri resmî tahriratla tamimen tavsiye ettikleri göj] rülmüştür. Dahiliye vekâleti valilere bir tamim yaparak dostluk tesiri altmda şu Berlin 29 (Hususî) Rayştag meclisi veya bu müelliflerin eserinin tavsiye edilyarın öğleden sonra Opera binasmda mesinden sureti kat'iyede içtinab olun " toplanacaktır. M. Hitler mühim bir nu masını bildirmiştir. M. Hitler nutkunu bugün söyliyecek Efgan Hariciye Nazın Pariste Manidar bir seyahat Berlin 29 (A.A.) Alman Japon cemiyeti reisi Amiral Foerster, bugün Afrikaya gitmek üzere vapura binmjştir. Amiral, orada eski Alman müstemle kelerinde bir turne yapacaktır. Resmî Devairin nazan dikkatine Avnıpaya fazla döviz ver meğe sebeb olan fazla kâğıd sarfiyatmı tahdid edebilmek için şimdiye kadar büyük puntolarla dizilen ilânlar Ulus refikimizde olduğu gibi 1 eubat 937 tarihinden itibaren küçük puntolarla dizilecektir. Pun toların yani hurufat eb'admın küçülmesinden dolayı resmî ilânların gazetede istiab ettiği yer nazan dikkate alınarak bu nisbet dairesinde tesbit edilen ücretler netice itibarile eski ücretin ayni olup hiç bir fazlahğı havi bulunmadığını ilân ederiz. Çekoslovakyada Rus a janları yok Polisler için yeni bir tamim Ankara 29 (Telefonla) GündüzIeri bürolarında yazı işlerinde çalışan polis memurlarının geceleri nokta ve dev riye vazifelerine üçer saat iştirak ettirilmelen Emniyet işleri umum müdiriye tince kararlaştırılmış, ve alâkadarlara bıldirilmiştir. Londra 29 (A.A.) Çekoslovak yaya tahsis ettiği uzun bir makalede Ti mes gazetesinin vasatî Avrupa muha biri, bu memlekette Sovyetlerin askerî ajanlan ve tayyare meydanlan bulunma dığını temin etmektedir.