Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURIYET 26 İkincikânun 1937 Siyasetîmizin bir muvaffakiyeti daha Kar istanbul için bir felâket oldu! Sen neredesin ey Belediye? Köprü üstü bile olduğu gibi duruyor, Belediyeyi uyandırmaktan çekinir gibi, yolcular ayaklarınm uclarına basarak ilerlemeğe çabalıyorlar Italya, Montrö rejimini tasdika hazırlanıyor IBaştaraft 1 inct sahifede] mesaisinin ilk temeli kurulmuştu. Bu mülâkat iki devlet arasmdaki dostluk bağ larını bir kat daha kuvvetlendirdiği gibi Türk Yunan münasebatınm ıslahmı da temin etti. Türkiye Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Aras 1933 yılında tekrar Italyayı ziyaretle Türk İtalyan dostluk bağlan nm takviyesini temin etmişti. Bilâhare bazı devletler bilhassa Cenevredeki faaliyetlerile Türk îtalyan dostluğunu ihlâl etmek istediler, fakat bilhassa Akdenizde müşterek menfaatleri bulunan Türkiye Cumhuriyetile îtalya arasmdaki dostluk bu teşebbüslerden müteessir ol madı. Bütün dünyaca takdir edilen Atatürkün idaresindeki genc Türk hükumetinin nüfuz ve tesiri şarkta her an artmaktadır. Atatürk nüfuzunun her yanda artması Italya için kat'iyyen mahzurlu olamaz; bilâkis Akdenizde Türkiye ile samimi yetle teşriki mesai Italyanın büyük arzu sudur.» Ankaradan bildirildiğine göre, Türkiye Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Arasın İtalyaya davet edılmesi haberi büyük bir memnuniyet uyandırmıştır. Italyanın Ankara Büyük Elcisi M. Galli evvelki gün Başvekil Ismet Inönü ile Hariciye Ve kâleti Vekili Saracoğlu Şükrü ile uzun bir mülâkatta bulunmuştur. Bu mülâkattan sonra Vekiller Heyeti Ismet Inönü nün riyasetinde toplanmıstır. ları dükkân dükkân dolaşarak, herkesin, önündeki kaldırımı temizlemesini emret mişler. Temizlemiyenler ceza vereceklermiş.. Bu da iyi, hoş amma, şehir sade dükkânlı sokaklardan mı ibarettir? Kaldırımlan sade halk mı, esnaf mı temizler? Akşamüstü ise.. Yani, kar başladığmdan tam elli saat sonra asıl işlek yollar, hele yokuşlar hâlâ eski halinde, hatta daha beter, daha geçilmez, yürünmez, aşılmaz bir haldeydi. Mekteblerinden dönen çocuklar bir birlerine sanlmışlar, titreşe titreşe, düşe kalka ilerilemeğe çalışıyorlar ve köşebaşlannı tutmuş serseriler, sabahkinden daha mütecaviz, daha pervasız geleni geçeni kartopuna tutuyorlar. Enseköküne kocaman bir top yiyen bir bayan o anda ayağı kayarak yere yuvarlanırken kıranta bir yolcu, sımsıkı yapıştığı bir parmaklıktan ellerini çekerek havaya kaldınyor: Yarabbi, ganice bir tuzlu yağmurun yok mu? Aman amca, halimiz nice olur sonra.. Babacan dişlerini sıkarak cevab yetiştirdi: Nice olacakmış ki.. Salamuraya döneriz amma, hiç olmazsa kafamız, gö zümüz patlamadan gideceğimiz yere gideriz. Zaten ne zamandır sokaklarımızın tadı tuzu kalmadı. Ko biraz tuzlansm, ne çıkar? Hava karanrken, en işlek caddeler, hâlâ kutub yollan gibi buzlu, ve Belediye, hâlâ kuş uçmaz, kervan geçmez yollan sözde temizlemekle meşgul. Yann, şehir halkını, ellerinde kül kovaları, kazma ve küreklerle yollara düş müş görürsek şaşmamalıyız. Bir de, mangal başı kış gününün lâlezarıdır, derlermiş... İyi amma, kazasız belâsız, yerlere yuvarlanmadan, zifos yemeden o lâlezara ulaşabilen bahtiyar hemşeri, hani, nerede? 150 şehirde 500,000 kişi feyezan altında; ordu ve donanma felâketzedeleri kurtarmağa Ingilterenin en birînci çalışıyor, ölenler gittikçe artmaktadır hakemi futbol oynamağı bilmiyor Iyi futbolcu ve iyi hakem Amerika müthiş bir tufanla boğuşuyor Geçen sene felâkete uğrıyan ayni yerlerden bir başka manzara Nevyork 25 (A.A.) Tuğyan gittikçe vahamet kesbetmektedir. On iki dev letin arazisi sular altında kalmıştır. 400,000 kişi meskensiz kalmış ve 75 kişi ölmüştür. Hasarat hesab edilmiyecek kadar çoktur. Louiville ahalisinden 300,000 kişi şehri terketmeğe hazırlanmaktadır. Bu şehrin bazı kısımlarında suyun yüksekliği on metroya çıkmıştır. Anrora şehri hemen kâmilen sular altındadır. Jeffer sonvill kâmilen tahliye edilmiştir. India napolis'te idarei örfiye ilân edilmiştir. 53,000 hektar genişliğinde bir araziye suları boşaltarak nehrin tazyikini azaltmak maksadile mahallî makamat bendlerin açılmasını emretmişlerse de çiftlik sahibleri silâhlanarak çiftliklerine su sevkedilmesine mâni olmak için devriye gezmektedirler. ketzede mmtakada sahil muhafızı gemilerin yüzlerce sandalile bahriyenin ihtiyat sandalları tahlisiye işine iştirak etmektedir. Bu tahlisiye işî, bahriyenin tayyareleri tarafından idare olunmaktadır. Şimdiye kadar yapılan tâdada göre 400 kişi melcesiz kalmış, 100 kisi de telef olmuştur. Karanlıktan istıfade eden haydud reteleri, Portsmouth'da sahibleri tarafından bırakılmış meskenleri yağma etmişlerdir. İstanbulun biricik mühim meydant Taksimin diinkü hali! Kar altında İstanbul bir karabahtl beldedif. Yeryüzünde, kan dört gözle bekliyen, o gelince gülen, eğlenen, sevinen şehirler varmış. Hayır, İstanbul, kan, sırtına bir kefen gibi geçiren bir şehirdir. Cumartesi günü başhyan kar ve tipi pazartesiye kadar kırk saat sürdü. Pazartesi sabahı uyanan hemşeriler sokaklara dökülünce gördüler ki, bü tün bu müddet içinde meydanların, so kaklann.caddelerin hiç birinde, hiç bir noktaya Belediyenin eli değmemiştir. En işlek ve temizlenmesı en kolay yer olan Köprü üstü bile olduğu gibi duru yor. Donmuş yayakaldınmlarda, Belediy«yi uyandırmaktan çekinir gibi, yol * cular parmaklannın uçlanna basarak ilerlemeğe çabalıyorlar ve kimi bir kenara çekilmiş ayaklarına mendil bağlıyor, kimi kazayı belâyı göze alarak tramvay yoluna atıyor kendini, kimi kapaklanıyor, kimi sırtüstü gidiyor. t \ ? . Hele yokuşlar.. Bu mücellâ bayırlan çıkarken ayak lannız geri geri kayıyor, ve inerken.. Meded Allah. İşte anacığınm sanp sarmalıyarak mekteb yoluna salıverdiği minimini yavru... Damdan düşen bir kırpıntı bohçası gibi yere serilmiş, çantası bir tarafa fırlamış, ve sefertası ötede, darmadağm, yemekler yerlere dökulmüş.. Bu çocuk bugün mektebde açtır. Sırtındaki kocaman çarklı tezgâhile donmuş taşları tırmanmağa uğraşırken ayağı kayarak yükünün altında kalan ihtiyar bileyci, bakın yerinden kalkamı yor. Bir yeri kmlmadıvsa bile bu adam bugün çalışamaz, ve işte bir yuva bugün açtır. Düşen düşene! Bugün kim bilir kaç yavru vücudünün incınmış, morarmış, sızlıyan yerlerini u ğuştura uğuştura dersini dinlemeğe mecburdur. Ne olurdu, Belediye, hiç olmazsa mekteblere giden bellibaşlı yokuşlann karlannı, buzlarını temizliyemiyorsa bile üzerlerine toprak, kömür tozu yahud kül dökerek yürünebılecek bir hale getirseydi.. Bu o kadar zor bir iş midir? Kardeş, yann bari birer torba kül" Ie yola çıkalım... Hayır kazma kürekle... Ve çığlıklar kopuyor. Çivili bastonuna dayana dayana, ağır ağır yokuşu çıkan yaşlı bir memur soluğu kesilmiş gibi duvara yaslanıyor da; İlâhi Belediye... diyor, kandesin? Yavruların haline acıyanlar, gaz tenekeleri, kovalar, küreklerle sokağa fiflıyor ve sağa sola kül serpiyorlar. Eksik olmaym hanımteyze.. Teşekkür ederiz bajım... Ya Belediye; tanzifat amelelerile, tuzlu su taşıyabilecek arozozlarla, hatta kar makinelerile ve daha çeşid çeşid temizlik alât ve edevatile mücehhez Belediye, hani o nerede? Köşebaşlarını tutmuş işsiz güçsüz takımından serseriler, sıka sıka birer taş parçası haline getirdiklen kar toplannı güçbelâ yokuşu tırmanabilen mektebli kızlara kahkahalarla fırlatıyorlar. Yüze, göze, kulağa çarpan bu karlar yüzünden kimbilir kaç yavru sakat kalacaktır. Kimin umurunda.. Böyle havalarda bellibaşlı geçid yer lerıne; mekteblere gidiş gelış zamanlan gibi muayyen saatlerde memurlar koya rak bu asrî yolkesenlerin hadlerini bildirmek te güç müdür?.. Ya skilerle, kızaklarla sokaklarda cirid oynıyanlara ne demeli? Buz tutmuş yolların kenarlanndaki, can atmak istediğiniz karlı taraflarda da, yollanm şaşırmış dağcılar skiler ve kızaklarla kayıyorlar. Bizim bildiğimiz ski, karlı dağlarda yapılan bir spordur. Bazı tatlısu sporcu lannın şehir kaldırımlannı dağbaşı zannederek, pervasızca halka eziyet vermelerini menedecek kimse yok mudur? Öğleye doğru merak ederek, bir daha şehri dolaşmağa çıktım. Ve gördüm ki Belediye nihayet faaliyete gelmiş. Taksim meydanından Harbiyeye doğru giden caddenin karlan kaldırılıyor. Gülmeyiniz, ve bunca işlek yol dururken, neden buradan işe başlandığını sormaymız.. Bu havalarda kuş uçmaz, kervan geçmez bir halde olan bu caddede sade otomobiller dolaşır ve mevcud kar, hiç te otomobillerin gidip gelmelerine mâni olacak derecede değil. O halde? Öğleden sonra ise, yayakaldırımlarda bir harekettir başladı: Belediye memur Askeri kuvvetler sevkediliyor Omründe hiç futbol oynamadığı halde Ingilterenin en birind hakemi olan Harry Nattrass KANDEMtR bu/ük müesseseye gelince orada ne yapacağımı da günü gününe birisi bana tele fonla bildirecekmiş... Hulâsa, eğer ben itaat eder ve doğru dürüst tatbik edersem gayet kolay ve rahat bir hayat... Bir hamiş, ertesi günü Jan Diyamandi ve rüfekasile görüşeceğimi, bütün tekliflerini kabul etmekliğimi bildiriyor... Aşkolsun, bunlar beni mükemmel bir iş adamı yapacaklar... Hem de ne büyük bir iş adamı!... Vaziyeti kavramış ve benimsemiştim. Bu kararla hemen en pahah cinsinden bir ipekli pijamayı sırtıma geçirdim. Bu pijama benim bugüne kadar giydiğim elbiselerin dördü, beşi pahasında idi muhakkak... Bunu giydikten sonra kendimi bir kere aynada tetkik ettim. Ben hakikaten kendimi tanımıyacak kadar değişmiş, büsbütün başka bir adam olmuştum. Gönderilen evrakı. gene ayni vasıta ile, yani İsmaille iade ettim, yatağıma gir dim. Bu kadar yorgunluktan sonra artık bir kaç satır istirahat etmek hakkımdı. Fa kat kabil değil, uyumak mümkün olmu yordu. Gecenin karanlıklan. gölgeleri içinde Bundan iki ay evvel, millî takrm o yunculanndan mutlak surette iyi hakem yetişmiyeceğine hatta orta halli futbol oynamış olanlann daha iyi hakem ola caklarma dair bu sütunlarda çıkan bir Frankfort hapishanesinde sulann basyazımız, her nedense ve spor işlerimizin ması ihtimali karşısında telâşa düşen mahuleması geçinenler nezdinde bir feveran kumlar isyan etmişlerdir. Vuku bulan aruyandırmıştı. bedede 12 kişi ölmüştür. Yukanki resim Daily Express gaze Cincinatti'de infilâk eden benzin de tesinin spor sahifesinde «Meşhur hakem poları şehrin bir kısmında yangın çıkmaler» serisinin ikincisini teşkil etmektedir. sına sebeb olmuştur. Yangın birkaç Harry Nattrass adındaki bu hakem In saat sonra güclükle söndürülebilmiştir. gilterenin «1» numaralı hakemi olarak Burada 42 ev yanmış ve 1,500 kişinin tavsif olunmaktadır. Fakat işin en garibi, evini su basmışhr. Yağmur devam ediyor. geçen senenin kupa finah olan Arsenal Evler grup grup çökmektedir. Şefild maçını idare etmış olan Harry Ohio nehrinin üstünde yüzmekte olan Nattrass'ın, ömründe topa ayak sürme petrol, dığer şehirler için daimî bir yanmiş olmasıdır. Bu hakikat karşısmda a gın tehlikesi teşkil etmektedir. caba bize gene işten anlamamazlık ya Ohio nehrinin seviyesi 16 metroyu geçhud lüzumsuz tenkidcilik izafe eden mektedir. Sular yükselmeğe devam edidostlanmız ne diyecekler? yor. Bu vesile ile şurası da teemmül olu Memphis'de Mississipi nehrinin suları nacak bir noktadır ki 1927 ve 1928 O altında kalan bir adaya 14 kişi ıltica etlimpiyadlarında Uruguay millî futbol ta miş ve hepsi de boğulmuştur. 300 kişi kımma menecerlik eden zat ta ömründe tehlikeli bir vaziyette kalmıştır. hiç futbol oynamadığı halde Uruguay M. Roosevelt, Vaşington'da federal millî takımını dünya şampiyonu çıkar yardım ajanslarının direktörleri, Kızılhaç mıştı. müdürleri ve ordu ve sahil muhafaza şefEsasen hakemlik ve menecerlik ile lerinin iştirakile bir içtima akdederek iyi futbol oynamak arasmdaki münase felâketzedelere yapılacak yardımlan tes betler tâlidir. Olsa da olur olmasa da. bit etmiştir. Reisicumhur bu işin başına NÜZHET ABBAS geçerek kendisine her saat rapor gönderilDinarlı Mehmed bütün peh mesini emretmiştir. Tuğyan mıntakasma livanlarla güreşmek istiyor şimdiye kadar mühim miktarda yatak, çaSonbaharda Türkiyenin bellibaşlı dır ve ilâc gönderilmiş ve 4,500 kişilik pehlivanlarımn iştirakile yapılan Tür bir müfreze sevkedilmiştir. kiye başpehlivanlık müsabakaları sıra500,000 kişi açıkta smda Dinarlı Mehmed için geldi, geliNevyork 25 (A.A.) İngiltere ile yor, kaçtı gibi birçok dedikodular ce Gal memleketinden daha geniş bir sahareyan etmiş, neticede Dinarlı Mehmed yı tahrib eden tuğyanın bilânçosu 500,000 bu müsabakalara iştirak etmemişti. meskensiz, sular altında kalmış, 150 şeDinarlı Mehmed dün matbaamıza hir ve kasaba, içecek sudan mahrum iki geldi ve hakkında yapılan dedikodulamilyon kişiye baliğ olmaktadır. ra cevab vermek istediğini, bu cevabıFelâketin büyüklüğü nm ringden daha münasib bir şekilde Nevyork 25 (A.A.) Ohyo havzaverilmiş olacağını ileri sürerek bütün sındaki tuğyanlar dolayısile Louisville pehlivanlara defi attı. Dinarlı Mehmed keç es keç ken usu şehrinin elektrik santralı faaliyerini dur lile ve şubat ayının sonunda olmak durmak mecburiyetinde kalmıştır. 40 bin şartile nakdî iddialara girişerek güre metro murabbaı sahasında bir mıntaka, eşebileceğini söyledi. lektrik cereyanından mahrumdur. Felâ Hasretin hayali gözümün önüne dikilip duruyordu. Yeşilköydeki köşkün altkat odasında geçen heyecanlı sahneyi bir kere, beş kere yaşadım. Hem de hakikatten hiç farksız olarak ve en küçük teferruatını atlamıyarak... Sonra Hasretin Da vud oluşu... Nihayet kendime gelerek bu heyecanlı sahneleri onunla nasıl tekrar edebileceğimi, bu hrsatı nasıl elde edebileceğimi düşünmeğe daldım. Bütün otelde derin bir sükut hüküm sürüyordu. Uzun uzun bu sükutu dinle dim... Aklım Hasretin odasma gitti... Bu oda Samoilofun odasının yanıbaşmda, yani tam benim odamın üstünde olacak.. Eğer ben umduğum gibi cür'etkâr bir adamsam hiç şüphe yok ki gidip onu bulabilirdim. Ve bu cür'etkârane proje saatler geçtikçe beni sarmıya, kabili tatbik gibi görünmeğe başladı. Bir saniye aklımdan çıkmadı. Nihayet yatağrmdan sıçradım. Cebime bir elektrik lâmbası aldım, kapıya doğru yürüdüm... Hayretimden dondum, kaldım... Kapı kilidli idi. Dikkat edince kapınm öbür tarafmda bir anahtar olduğunu anladım. Tıpkı Yeşilköydeki gibi esirdim!.. Tıpkı Samoilofun evindeki esaretin ilk günü gibi hiddet, bütün vücudümü ateş içinde yakıyordu. Zile bastım, îsmail odanın yanm<la ve diğer bir odaya açılan kapıdan karşıma çıkıverdi: Îsmail, dedim. Galiba yanlışlıkla beni bu odaya kilidlediniz! Siz kilidli miydiniz? Gel, sen de gör!.. Îsmail kaprya yaklaştı. Kilidi muayene etti, kapıyı zorladı. Sonra bana dönerek: Doğru efendim, kilidlenmiş. Uyurken bunun ehemmiyeti yok amma... Yann sabah tabiî bu katm garsonu kilidi açacaktır. Ben, hemen kilidin açılmasını istiyorum. îsmail benim odamdaki telefonu açn. Çaldı, seslendi, tekrar zile bastı. Cevab veren olmayınca: Tuhaf, dedi. Telefona cevab vermiyorlar efendim... Pencereden seslenip bir patırtı çıkarmamı istemezsiniz sanı nm. Hayır... kâfi, teşekkür ederim Îsmail... Ben de onun karanna razı oldum. Yann sabah görürüz.» Nevyork 25 (A.A.) Sular altında kalan Ohio ve Mississipi vadılerine askerî kıt'alar sevkedilmiştir. Zarar ve ziyanın 270 milyon dolan bulduğu tahm.n edilmektedir. Şimdiye kadar 46 kişinin öldüğü tesbit edilmişse de nihaî rakamın yüzden fazla olması ihtimalinden korkulmaktadır. Rasad merkezi tahminden aciz Nevyork 25 (A.A.) On iki devletin arazisinde Ohio nehrinin sulan yü!;selmeğe devam etmiştir. Louisville'de Ohio'nun seviyesi 15,70 metroyu bulmuştur. Rasad merkezi sulann azamî ne kadar yükselebileceğini tayinden âciz olduğunu beyan etmiştir. 1884 senesinde sular azamî 1420 metro yükselmişti. Mısırda kapitülâsyonlar kalkıyor ' Londra 25 (A.A.) Kahireden bil dirildiğine göre resmî mehafil, başlıca devletlerm kapitülâsyonların ilgasma muvafakat etmiş olmalarından dolayı büyük bir memnuniyet göstermekte « dır. Kasımpaşa kulübünde bir müsamere Kasımpaşa spor kulübünün müessislerinden Kadri Şen için dün Kasımpaşa kulübünde bir merasim yapılmıştır. Bu münasebetle bir müsamere verilmiş ve kulüb mensubini gencler, Kadrî Şene, kulübe yaptığı hizmetlerden dolayı teşekkür etmişlerdir. Norveç millî takımı îngiltere ve Almanya ile karşılaşacak Norveç Futbol Federasyonu millî takımın bu sene yapacağı maçları tesbit etmiştir. İlk maç 14 mayısta İngilterede tngiliz millî takımile yapılacak, Dani marka, Finlândiya, Isveç beynelmilel maçlarmdan sonra 24 ilkteşrinde Al manyada Alman millî takımile karşılaşacaktır. Buz pateninde yeni bir yıldız Oslo 25 (A.A.) Patinajda cumartesi günü iki kere dünya kadın sürat rökorunu kıran Norveçli Leyla Şunilsen dun de 3000 metroluk bir mesafeyi 5 dakika, 48 saniye, 5/10 da katederek yeni bir rökor tesis etmiştir. Köşe minderinin esrarı Zabıta romanı : 35 Mensublanmız tarafından elde edilen malumat bu talimatın gönderildığı vasıta ile bize ıblâğ olunur. Bununla beraber hiçbir hareket veya taahhüd idare heyetimizin muvafakati alınmadan yapılamaz. «Taahhüdlere karşı lâkaydî veya ıhmal bile bir ihanet addolunur. Verılen emirler harfiyen tatbik olunmak lâzımdır. «Yalnız bir tek ceza tatbik edilir...» Bir tek ceza... Bu cezanın ne olduğunu tayin etmeğe lüzum var mı? Fikretle hakikî Hasan Azmi bu bir tek ve bir rürlü cezaya çarpılmadılar mı acaba?.. Bana verilen talimatnamenin umumî hatlarından bir kısmı bunlar... Diğer bir kısmı da münhasıran benim şahsımı alâ kadar eden maddelerdi. Bu meyanda Hasan Azminin ta çocukluğundan, ilk terbiyesinden başlıyarak bütün hayah, gizli şirket tarafından elde edilinciye kadar süren maceraları naklediyordu. Bu tafsilâtın bana ne derece lâzım olduğunu derhal takdir ettim. Bu calibi dik kat ve şayanı hayret satırlar arasında ben kendi hayatımı öğrenmeğe mecbur olu yordum. Evvelâ Hasan Azminin hayatına, ailesine, doğuş ve büyüyüşüne aid malumat, ondan sonra onun zevkleri, âdetleri, tabıatleri not edılmışti. Bu satırlar arasında gene öğrendim ki benim Semahat Nigâr isminde artist bir de metresim vardır. Onunla haftanın muayyen günlerinde, muayyen saatlerde buluşur, zevkederim. Ona umumî yerlerde «siz» diye hitab ederim. Ben onu çıldırasıya severim, onun da beni sevdiğini zannediyorum. Hey gidi hey!... Şu sevgilinin Hasret olmasını ve onun yerine Hasretle düşüp kalkmayı ne derece isterdim ah... Nihayet bu muhbra hakikî Hasan Azmi gibi konuşmam, hareket etmem için neler telâffuz edeceğimi tasrih ede rek bitiyor. Nasıl yürüyüp oturacağım. Hangi kelimeleri kullanacağım. Hepsi var. Bunlardan ayn, yeni hâdiseler ve yeni vaziyetler karşısında nasıl hareket edeceğimi, nasıl konuşacağımı da bana hizmetçim, uşağım Ismailin göstereceği tasrih edilmişti. lstanbulda idare ettiğim hasan Nurinin hatıra defterinden mabad 29 nisan «Insan Iükse ve konfora ne çabuk alışıyor. Kendimi bu hayatın içinde doğ muş, büyümüş sanıyorum. Artık kendimde fakir adamlara mahsus isteksizlikten, iştahsızlıktan, karanlık düşüncelerden eser göremiyorum. Hele intihar teşebbü sümden evvelki günlere mahsus kara düşüncelerden... Kendi kendime bu maliye haydudlarının, bu para eşkiyasının vaziyetlerini ızaha uğraşıyorum. Bunlann azameti, istikbali karsılamalanndaki emniyet ve bütün insanlara karşı gösterdıkleri istihfaf ko layca anlaşılır şey değil. Bunlar bu kuvveti ve emniyeti nereden alıyorlar? bilmem... Ben, yani şu Hasan Azmi, sahte Hasan Azmi neymişim? Küçük bir memur... Esasımda, yahud aslında namuskâr ve mütevazı bir adam.. Amma ihtırası ve bir takım hilekârlann delâleti beni de, daha doğrusu onu da bu işlere kanstırmış ve nihayet ben de onlar gibi olmak için onlara oyun etmeğe başlamısım... [Arkası var]