Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 İkincikânun 1937 CUMHURtYET Izmirde bir ihracat murabahası başladı Ecnebi vapur acentaları hiçbir sebeb yokken Türkiye için navlunu artırdılar Bulgaristan da silâhlanıyor Yüz tayyare aldı ve 4 milyar levalık silâh alacak Türk îran dostluğu lzmir limanında lzmir (Hususî) Bir vapur derd' var ki, her gün muhtelif kanallarda ayn ayn şekil arzediyor. Kimi (vapur buhranı var) diyor, kimi de (bunu tabıi görmelidir) iddiasına saplanmış! Bereket versin, bu hâdise, memleket'n mahsullerinin tam ihrac zamanına rasgel" medi. Yoksa, vaveylâ ayyuka çıkardı ve Türkiyede ticaret muvazenesinde mühim roller oynıyan birçok maddeler, şat üstünde veya ambarda kalırdı. Şimdi artık ihracatın hızlı ve hararetli devresi geç miştir ve muamele, normalden aşağı bir seviyede bulunmaktadır. Diğer taraftan ihracatçılarımız mütemadiyen yeni sipanşler almaktadır. I Filhakika, son zamanlarda lzmir pi yasası, zahire, pamuk, palamut ve saire gibi maddeler üzerinde mütemadiyen teklifler karşısmda bulunmaktadır. Bu teklifleri yapanlann, meselâ Türkiye ye rakib olan memleketlerle olan mü nasebetlerini de ayni şekilde mu hafaza ettikleri ve hatta, onlardan da imkân dahilinde fazla mal çekmeğe çahştıklan düşünülürse, muhtemel bazı ahvale karşı ambarlarında stok mal bu lundurmak istedikleri de derhal anlaşı lır.. Gelelim sadede: Vapurlar hikâyesi, benim yaptığım bit tetkike göre şöyle başlamıştır: Bu yıl istihsalât bol. Bittabi ihracat ta fazla. Ayni zamanda, yukanda işaret ettiğim gibi, bazı devletler stok yapmak davasma düşmüşler. Acentalar böyle bir vaziyetten istifade etmek istiyor ve bundan bir buçuk ay evvel Viyanada kendi aralarında bir toplantı yapıyorlar. Netice şu oluyor: Tarifelerin yüzde (40) yükseltilmesi. Fakat iş bununla kalmıyor, ihracat yapan memleketlerde, meselâ Türkiyede, vasıta bulmak derdi ortaya çıkıyor. Gayet tabiî olarak, kiminin «buhran», kiirıinin «sıkıntı», kiminin de «tabiî» de diği vaziyet patlak veriyor. Mesele biraz tamik edilirse varılacak netice şudur. Yunanistanda yıllarca âtıl kalmış olan nakliyat acentaları bu vaziyetten istifade etmek istemişler ve Cenubî Amerika ihracatını yüksek tarife ile bir nevi inhisara almışlardır. Diğer müesseseler de buna imrenerek ayni tarife ile iş yapmak Ve denizlerarası faaliyetten bir hisse koparmak sevdasına düşmüşlerdir. Tarıfcjıin yükseltilmesi tarihi, bir rivayete göre 1 kânunusani, diğer bir rivayete göre de 1 şubat olarak kabul edilmiştir. Fakal bunun bir de iç yüzü vardır. Meselâ kontinantal sevkiyat yeni ve yiiksek tarifeye tâbidir, İngiltere ve Amerika sevkiyatı ise gene eskisi gibi. Ve gene meselâ, Yakınşarkm Suriye, Filistin ve sair Türk olmıyan limanlan nm ihracatı gene ayni tarifeye tâbidir, İlk Köse İvanof kabinesinin teşkilin eçenlerde «Ruh tartılır mı» başden ve Harbiye Nazırı General Lukoi lıklı bir yazım çıktı. Bu, şakalı tarafından ordunun siyasetten uzaklaştıbir üslubla ezelden ebede arrılıp kışlalara sevkinden sonra, Bulgaris^ mağan edilmiş bir muamma olan ruhun tan da geç kaldığı silâhlanma yanşma tartılamıyacağmı ifade için .yazılmıştı. sevincli bir hızla başladı. İlk zamanlar [Fa$taraf% 1 inci sahifede] artık bu derdden de kurtulmuş sayıla Fakat beni üzüntüye düşürdü ve başıma da Bulgaristana lâzım olan tank, tayya Gülüstan saraymda yapılan resmi ka bilir. küme küme tarizler üşürdü. Şakamı cidre, tayyare defi topu ve ağırtop idi. Al bulden sonra şereflerine yirmiden fazl Tasavvur ediniz ki, bugün İranda dî sanarak bana sitem savuranların sayımanyadan takasa mukabil aldığı kırk resmî ziyafet verilmiş olduğunu kaydet 20,000 kilometro yeni şose yapılmıştır. sı bir hafta içinde on altıyı buldu. Bu bir kadar hafif tankla eskiden İtalyadan da meliyim: Vakıâ bu şoseler, eşlerine başka yer buçuk düzineye yakın mektuba karşı 20 kadar hafif tank almıştı. Bulgaristan Hazer denizinin şark kıyısmda Ben lerde tesadüf edilemiyecek şekilde, îran susmak doğru olmadığından topuna birbunlarla, bir dereceye kadar tank ihtiya derşahide yapılan Türkmen at yarışla toprağına mahsus bir hususiyet arzeder cını temin etmiş oldu. Bundan sonra nnda büyük elçimiz Enis Akaygenle re lerse de, gene memleketin dört bir tara den şu kısa cevabı yazıyorum: Havada ruh tasavvur eden eski ve pek Bulgaristan bütün ehemmiyetini tayyare fikasını ve heyet reisi Cemal Hüsnüyü fını birbirine bağlıyan yollardır. eski filozofları bir yana bırakırsak ruh ye verdi. Kısa bir müddet zarfında Al tribünlerine davet buyuran Şehinşah Bu yollarda bugün on beşer tonluk hakkında ileri sürülen bellibaşlı tarifler manyadan 50 harb tayyaresi satın aldı. Hazretleri bir saate yakın kendilerile gö muazzam kamyonlar gidip gelmekte şu şekilde telhis okınabilir: Bu tayyarelerin on beşi ağır bombardı rüşmüşler ve bu vesile ile de Ulu Önde dirler. Anaxagore'a göre Ruh, akıldır. man tayyaresidir. Ve bu tayyarelerin rimize ve dost Türkiyeye muhabbetle • Epicure'e göre Ruh, en lâtif biı Yol bahsi açılmışken, îran tüccannm beşi Bulgaristana gelirken sisten yolunu rini izhar buyurmuşlardır. Trabzon transit yolunun biran evvel açıl cisimdir. ihracat faaliyeti şaşırıp Belgrada ve yedisi de benzinleri % Yeni İranı dost Türkiyenin murahhas' Sokrat'a göre Ruh, gayricismanî bızim ise yeni tarifeye. bittiği için Nişe inmeğe mecbur oldular. larına yakından tanıtabilmek için heye masını dört gözle beklediğini yazmaktan kendimi alamıyorum. Muhakkak ki bu bir cevherdir. Görünmeden kâinatı idare Bu ikincisinin de sebebi şu imiş: Aynca Bulgaristan Lehistandan da otuz timize görülmeğe değer her taraf gezdiyolun iki tarafın ticaretine olduğu kadar eden Allah gibi o da görünmeksızin beUzakşarktan gelen ve Süveyş kanaîı kadar seri harb tayyaresi aldı ve şimdi rilmiştir. dostluğuna da çok faydası dokunacak deni idare eder. ile geçen vapurlar, Yakınşarkm bu kom de İtalyanm Kaperoni fabrikasına 20 Geylan ve Mazendran eyaletlerine ya tır. Türk murahhas heyetinin Ankaraya Eflâtun'a göre Ruh, ilâhidir, lâyeşu memleketler sahillerine uğrar ve as • kadar seri harb tayyaresi ısmarlamıştır. pılan otomobıl seyahatleri cidden istifa avdetinde bu meseleyi de ehemmiyetle muttur, müdriktir, basittir, gayricismanigarî tarifelerle hamuleleri alıp geçerler Bu suretle Bulgaristan kısa bir müddet deli olmuştur. nazan itibara alacağı şüphesizdir. dir, bedenden evvel de vardır! miş. zarfında yüz harb tayyaresine sahib olMurahhaslanmız, bütün köhneliklerle Gallien'e göre Ruh, ahlâtı erbaanın Netice olarak şunu söyliyebilirim ki, Acentalar muamelelerini kaçırmamak muştur. Bulgaristanda mekteb tayyaresi beraber çöküp giden eski kervansarayla Iranda, büyük elçimiz Enis Akaygenin kemiyet ve keyfiyet itibarile itidalidir. için, buralara sık sık vapur uğratmaktan mebzulen mevcuddur. Son sistem yüz Aristote'ya göre Ruh, odur ki obaşka tarifelerini de gene eskisi gibi tut harb tayyaresi Balkanlar için oldukça nn yerinde yükselen asrî otellerde kal yurdumuza karşı yarattığı sempati, he mışlar, her tarafta yapılan büyük mekteb yetimizin ziyareti vesilesile bir kat daha nunla yaşanır, hissolunur, düşünülür. muşlardır. Çünkü ortada bir rekabet var mühim bir hava kuvvetidir. leri görmüşler, yeni kurulan keten kumaş, artmıştır. Kur'ana göre Ruh, Allahm bilecedır. Halbuki Türkiye onlar için tehlikeDiğer taraftan Bulgaristan AlmanyaEsasen her iki taraftaki eski idarelerin ği şeydir: siz bir müşteri sayılır. îşte meselenin bü" dan getirttiği askerî mütehassıslar vasıta halat, ip, şeker, sabun fabrikalarmı, büyük pamuk nesic kombinasını gezmişler cehli, taassubu ve inadı yüzünden yıllarVe yes'eluneke anirruh; kulirruhe min tün ruhu budur. sile kendi kara, deniz, hava müdafaası ve her vesile ile halkm muhabbetile ve ca birbirine yan bakmış olan iki dost ve emri rabbî. Mademki başka vapurlar uğramıyor, için mufassal plânlar hazırlattı. saygısile karşılaşmışlar, Bahri Hazerin ke kardeş milletin artık elele vermeleri za Ibni Ravendi'ye göre Ruh, kalbin mademki Türkiye limanlanndan ihracat Bu plânların tatbikı için dört milyar zarureti vardır ve mademki muamele art eva kadar bir para lâzımdır ve Bulga narındaki Pehlevi limanında yeni yapı manı geldiğini çocuklar bile anlamış bu parçalanması, zerrelere aynlması imkânsız bir cüzüdür. mıştır. Bundan her ne şekilde olursa ol ristan bu parayı beş senede bütçesinden lan büyük parkı, havyar tesisatını ve fri lunuyor. golan ziyaret etmişlerdir. Bu tesisat sa Son günlerde, îran Valiahdi hazretlesun istifade etmek gerektir. Nezzam'e göre Ruh, bedende saayırabilecektir. Fakat bugün Krupp ve Vapur ecentalarına hâkim olan arzu ve ^diğer Alman fabrikâlan Almanyanın yesinde ve Rusya ile îran arasındaki rinin ilkbaharda Ankarayı ziyaret ede ri bir takım lâtif cisimlerdir. Gülsuyunda düşünce budur. Hükumet te vaziyeti kendi ihtiyaclarını tatmin için çalıştıkla müşterek idare ile Hazer mahsulâtı cekleri haberi Tahranda kuvvetle «feve ;ülün sirayeti gibi! ran etmektedir. kavrıyarak îstanbul Deniz Ticaret Mü rından şimdi Bulgaristan İsveç, Maca Avrupaya sevkedilmeğe başlanmıştır. Mevakıf sahibine göre Ruh, müdürü Necded Müfidi îzmire gönderip ristan, Çekoslovakya, Fransa, îngiltere Heyetimiz bir müddet daha Tahran cerred bir cevherdir, ve bunu kabul etmitetkikat yaptırmıştır. Vereceği raporur e Italya silâh fabrikalarına başvurmak da kalmış olsaydı, iki ay sonra, Hazer yen klâm filozoflanndan bir kısmına göne olduğu bilinmez. Fakat şu mevsimde mecburiyetinde kalmaktadır. Tahran demiryolunun küşad resmine de Kâğıd fiatları yeniden fırladı e: bir sıkıntı geçirildiği ve acentaların resmî Yakın zamana kadar kâğıdın tonu Bulgaristan bu dört milyar levalık si ştirak etmiş olacaktı. 1 Ruh: nebatî, hayvanî, insanî kuvmakamlara karşı başka, ihracatçılara Filhakika gerek yerli şeker fab 8,5 sterlin üzerinden satılmakta idi. parişleri vermekte acele ettiği için şimdi vetlerin muhassalasıdır. karşı da başka ağız kullandıkları da muKâğıd sanayiinde kullanılan sellüloz iparişlerini bu devletler arasmda taksi rikalannın çıkardığı ve gerek haric2 Ruh, heykelimsi birşeydir. Cishakkaktır. Mevcud mallan nakledecek en gelen şekere yapılan zamlara inşa e harb alâtı yapan fabrikalarda da fazla me mecbur kalacaktır. min ayni olan gölge gibi! vapurlann temin edildiği söyleniyorsa da, miktarda kullanıldığından dünyada bu Görüldüğü gibi dünyanın bu baş dön dilen ve Hazer denizini Basra körfezine 3 Nevî mizacın itidalidir. tacirlerin müracaati karşısmda, ya baş madde azalmıştır. Bu yüzden kâğıdın dürücü silâhlanma yanşında komşumuz bağhyacak olan Trans tranyen demiryo tonu 14 sterline çıkmıştır. tan savma cevablar verilmekte, yakud da 4 Kanın itidalidir. Bulgaristan da boş durmamakta ve malî unun şimaklen gelen hattı iki ay sonra Bu 14 sterlin üzerinden gümrük ve muayyen siklette bir malın alınacağı hak Spenser'e göre Ruh, bilinmiyen bir Tahrana varacaktır. kabiliyeti nisbetinde silâhlanmaktadır. rm*amele vergisi verildikten sonra en kfnda temmaf verilmekren sakınıhnakte,hakikattir. Onun eserlerinden, kuvvetinŞimdi, dünyanın muazzam binalann adi gazete kâğıdının kilosu 4,5 kuruşa Memduh Tezel yahud da yüksek tarifeden dem vurul den, tevlid ettiği hâdiselerden bahsolunur. dan biri addedilecek şekilde yapılmakta fırlamıştır. maktadır. Meselâ, bir maden müessesesi, Muhtac tekaüd yetimlerine olan Tahran îstasyonunun da ikmaline Fabrikalar bu fiat dahilinde bile ga Kendisi tarif ve izah olunamaz. aldığı sipariş üzerine satış yapabilmek için Descartes'a göre Ruh, mütefekkir yet nazlı hareket etmekte ve hiç angajçalışılıyor. yardım acentalara baş vurup beher tonun 40 şibir cevherdir. Umum Mütekaidini Askeriye cemi Cenubdan gelen hattan Tahrana ka man kabul eylememektedirler. lıne sevkedileceği cevabını almış ve bu r Birbirine benzemiyen, birbirine tamaeti umumî kâtibliğinden: vuşması, yani bu uzun yolun bitmesi iki rakamı esas tutarak satış yapmıştır. HalTürk Ürologi cemiyetinde mile aykırı olan bu tarifleri istersek yüze, Muhtac ihtiyar mütekaidlerle asker ene sonra kısmet olacaktır. buki filiyata geçilince acenta, yetmiş şr dullarma: yüz elliye de çıkarabiliriz. Fakat boş bir münakaşalar Bu yolda o kadar çok tüneller ve irlın istiyerek bu müesseseyi zarara sok 1 Kışlık palto, Türk Üroloği Cemiyeti başkanı Bahaed zahmet olur. Çünkü ruhun tarifi için orifalar vardır ki, hayret etmemek müm muştur. 2 Erzak, din Lutfi Varnalının başkarüığmda topla taya koyduğumuz şu örnekler de o tarifin ;ün olamaz. narak aşağıdaki mesalli görüşmüştür. 3 Kömür. Keza, bazı müesseselere: yapılamadığını isbata kâfidir. O halde Uroloğ Dr. Fuad Hamid Bayer iki böbBirçok yerlerde 2,500 3,000 metroTevziatı yapılacaktır. Muhtac olanla Evet, vapurlarımız gelecek, fakat rekte de taş bulunan ve yaptığı ameliyatla beni «ilme mizah karıştırmakla», yahud: ya kadar yükselen irtifalan aşabilmek şifayab olduğrumu gösteren üç vak'a takdim «Hakikati inkâr etmiş olmakla» itham nekadar mal alacağımızı kat'iyetle bile ın yedlerindeki cemiyetin hüviyet veikası ve tekaüd cüzdanlarile 27 kânu için dağın bir cephesinde birçok yılanka etmiştir. Münakaşaya Dr. Eşref iştirak etmeyiz. Taahhüd altına giremeyiz, cevanusani 937 salı gününe kadar her gün vi kıvnntılara katlanmak mecburiyeti ha miştir. Üroloğ Ali Eşref Gürsel her iki kil etmek insafsızlığmda bulunan muhtererr bı verilmektedir. ye taşmda ameliyatla şifayab olan bir okuyuculanma sormak isterim: Tarifi biabahtan öğleye kadar Şehzadebaşı Vez ıl olmuştur. Yukanda işaret ettiğim gibi, bereket eciler cemiyet merkezine müracaat vak'a takdim etmiştir. Münakaşaya profe le henüz yapılamıyan bir şeyin tartılmaMütehassısların ifadelerine göre bu sör Dr. Behçet Sabit Erduran, Dr. Puad Ha sma imkân varmı dır?.. versin bu kanşıklık ve zorluk, asıl ihracat eri. hat ayni zamanda yeryüzünün en paha mid Bayer iştirak etmişlerdir. Uroloğ Bamevsimine tesadüf etmemiştir. Bugün haeddin Lutfi Varnalı koli basiliozarmaiHayale kostüm giydirilemez, ruh ta Nâzım olması lâzımdır. Bu da bittabi ıya mal olan hatlarından biridir. lerde fazla birkaç vapur gelmiştir. Ye rede gonakrin .tedavisi mevzuunda bir teb teraziye konulamaz. Bu gibi teşebbüsler Murahhas heyetimizin Tahrandaki zi liğde bulunmuştur. Münakaşaya Dr. Fuad nileri de beklenmektedir. Bunlan hüku ürk deniz ticareti için, Türk bayrağını nihayet birer hokkabazlık olup hakikat met temin etmiştir. Keza, bazı acentalar ışıyan şileblerin vücudüne, yani vapur faretleri arasmda, (Ittılaat) gazetesinin Hamid Bayer, Ali Eşref ve Behçet Sabit iştirak etmişlerdir. Bu ilmî içtimaı müte âşıklarını ancak güldürmeğe yarar. vaki teşebbüs üzerine tarifeyi de eski?i ;atm alınmasına bağlıdır. Çünkü acenta davetini de unutmamak lâzımdır.. akıb Türk Üroloği Cemiyetinin beşinci seM. TURHAN TAN Modern bir yapıya ve son sistem ro nei devriyesi münasebetile Rejans lokantagibi tutacaklannı bildirmişlerdir. Fakat ar, millî menafiimizi değil, kendi men buna ihtimal verilmemekte, daha doğ aatlerini ve dünya şartlannı esas tut atiflere malik olan (Ittılaat) gazetesi, smda birlikte bir akşam yemeği yenmiş ve makta, taahhüd altına girmemekte ve ta daha düne kadar en köhne, en iptidaî geç vakte kadar eğlenilmiştir. rusu itimad edilmemektedir. Alâkadarların fikirlerine göre, belki ifelerde diledikleri gibi hareket edebiî eraitle çalışan îran matbuat âleminde Bugünkü konferans Kızılay cemiyetinin Kadıköy şubesı ortada hakikaten bir vapur buhranı yok mektedirler. Bunun ihracat davamız ü bir inkılâb yapmıştır. Bugün saat ikide, Eminönü Halkevin mutad olan büyük kış balosunu 13 şuTürk murahhaslarımn nazarı dikka de, felsefe muallimi ve gazetemizdeki bat akşamı Süreyya salonunda vermek tur ve bu vaziyet, dünyadaki denizüstü erine tesiri de şüphesizdir. ini celbeden noktalardan biri de Iranda Antakya tarihi müellifi Ahmed Faik ta için büyük hazırlıklar yapmıya başla nakliyatınm bize düşen sıkmtı hissesidir. (yol) a verilen ehemmiyettır. Fakat hâdise göstermiştir ki, ecnebi memrafından «Antakya ve îskenderunda iç mıştır. Her kış mevsimi, bediî bir hâYolsuzluk yüzünden her türlü sıkm ;imaî ve tarihî vaziyet» mevzulu bir dise teşkil eden Kızılay balosunun bu leketlere deniz tarikile yapacağunız ih yarınki sayımızda ıya katlanan îran, Şehinşah Hazretle ieonferans verilecektir. Davetiye yok yıl da Kadıköy mmtakasmı mahzuz ve racatta, ya doğrudan doğruya devletin, memnun edeceğine şüphe yoktur. rinin işaret buyurdukları yoldan giderek ur, herkes gelebilir. yahud da millî müesseselerin hâkim vc Veliahd ilkbaharda Türkiyeye geliyor Şakadan ciddiyete Heyetimizin dost ülkede iki ay süren ikameti aradaki bağları bir kat daha takviye etti Balo Antakya Tarihi C h i t i i t i î Cumhuriyetin içtimaî romanı: 1OO Yazan: Hilmi Ziya Ne duruyorsun? Alkışlasana! diye bağırıyordu. Sahne değiştiği zaman, kayıdsızlığa ofkelenmiş gibi: Ne o dostum, hâlâ zevkine varamadm mı; doğrusu bu kadar olur! Bü tün gecenin acısmı çıkardı. En ziyade hoşuma giden taraf neresi biliyor musunuz? Herifin şaşkmlığı değil! Asıl ötekinın aptallığa vurup anlamamazlıktan gelmesi.. Kalktıklan zaman hiç birinde, istedikleri kadar eğlenmiş hali yoktu. Arif Ekrem suratını buruşturarak: Bu frenkler nükte yapmasını bil mezler diye söyleniyor. Azmi müstehzi tonla Demirin ikramına teşekkür ediyor du. 7 Aydın, ona eski bir muharriri tanıtmayı vadetmişti. İki arkadaş onu beklemek için matbaa semti bir kahveye girdiler. Dibdeki köşede her zaman geçkin bir adam otururdu. Mutlaka ayni saatte ayni köşeyi tutmağa o kadar dikkat ederdi ki, hergün bu yüzden garsonla arasında dilsiz, fakat bariz bir husumet sahnesi geçerdi. Garson, galiba kasden geciktirerek gelir. Başka taraf a baktığı halde, kayidsiz: Ne istiyorsun? diye sorar. Bu soruş en büyük hakarete uğramış kadar onu öfkelendirmeğe yeterdi. Öyle görünüyor ki, ikisi de birbirinden nefret ediyordu. Fakat guya mukadderat onları karşı karşıya getirmiş te, birinin masayı değiştirmesi ve ötekinin tavrını düzeltmesi mümkün değilmiş gibi bu husumeti muhafaza ediyorlardı. Hatta belki de bu gizli düşmanlıklanndan memnundular. Bu onların elbiseleri ve gıdalan kadar kendilerinin olmuştu. Ona ne lüzum var diye düşünmeksizin, yalnızca onsuz yaşıyamıyacak hale gelmiş görünüyorlardı. Muayyen saati geçince, garsonun iskemleleri çarpmasmdan, bazan «bırakın şu köşeyi, beni morukla belâya sokacaksınız!» diye müşterilere çatıp, dolayısile onu korumasından, bir türlü birbirlerinden vazgeçemedikleri, hatta birbirlerini aradıklan hissediliyordu. Demir ne zamandır uzaktan uzağa onunla meşguldü. Yirmi sene ayni dairede mümeyyiz olduğunu, her akşam ayni köşeye çıkhğını öğrendi. Düpedüz lânet bir adam olduğu halde neden bu kadar zihnini kurcaladığını izah edemiyor. Kaçınmak istedikçe inadına gözü çeken çirkin bir yüzün musallat olması gibi, ihtimal onun garabetine sinirleniyordu. Bununla beraber gitgide bu münzevî ve aksi adamda eski bir hatıranın canlandığını, Bekir Beyin bir mahalle kahvesinde garib siluetini orada tekrar gördüğünü farketti. Beklenen muharrir geldi: Babayani bir adamdı. Söze başlıyalı epey geçtiği halde, hâlâ mevzua girmedikleri için Demir birden sordu: Eserleriniz vaktile bizi çok meşgul ederdi. O ise, etrafa bakınırken: Hangilerinden bahsediyorsunuz? diye alâkasız cevab verdi. Zannedersem sosyalizme dair ilk bulmuş gibi çıkıp gitmişti. Bununla beraber gene endişesini manasız bulmada ısrar ediyor. Eğer cidden şüpheli bir adam olsa, herkesin önünde dinlemek cesaretini gösterir mi? Hayır, bu sadece budalanın biri! diye karar verdi. İmkânı yok, korkulacak adam değildir. Saatlerce süren bir vehim buhranından sonra, son fikirde karar kılıp huzur içinde uyudu. Ertesi sabah kapının hızla çalınması üzerine yataktan sıçradı. Anası, bir po lisin beklediğini söylerken ağlıyordu. Böyle bir hâdiseye hazırlanmadığı için önce şaşırmıştı. Fakat derhal endişesi dağıldı. Hatta garib şey! Bu apansız haberi o şimdi bir düğün daveti gibi neş'eyle karşılıyordu. Tabiiliğinden şüphe edilemiyecek bir meharetle gülüyor ve anasım Yanıbaşlannda bir adam onları dinlivordu. Az sonra muharrirden ayrıldılar. temin ediyordu: Kimse duymasın, akşam anlahrım. Hızlı adımlarla evin yolunu tuttuğu zaEskidenberi bu biçim davetlerin ne feman tekrar bu adamın çehresi dikildi. ci akıbetler doğurduğunu görmeğe alışkın Musallat bir hayal gibi onu takib etti. Büsbütün başka şeyler düşünmeğe çalış olan kadm buna bir türlü inanamıyordu. tığı halde zihnini ondan kurtaramıyordu. Bir zamanlar hakikaten, hafiye korkusu Bir aralık «ne de evhamlıyım!» diye söy bütün şehri kaplamıştı. lendi. Vakıâ tavırları ürkülmiyecek gibi Şüpheli gölgeler, köşebaşlarında halkı değil. Bu kadar zararsız olsa, gözlerini gözetlerdi. Birinin peşine düştüler mi, tadikip tilki gibi gözetler mi? Ve neden mdıklan ondan uzaklaşır, hatta komşulatam sözleri bittiği zaman, vazifesi nihayet rı selâmlarını esirgerdi. Korku, îstanbul yazan sizsiniz. İhtimal.. Neden şimdi neşriyat yapmıyor sunuz? O sırada boş gözlerle camekândan sokağa bakan ihtiyar muharrir, uykusundan uyandırılmış gibi davrandı: Onları artık sevmiyorum. Ellerini göbeği üzerine kavuşturmuş, başmı bir yana iğmiş, ağzı yan açık, hayran bir tavırla karşı masadaki hararetli poker faslını takib ediyordu. Ilkönce uzunuzadıya söyliyecekmiş hissi verdıği halde yeniden eski dalgınlığına girmesi onları meyus etti. İhtimal bu mevzu üzerinde durmak istemiyordu. Fakat onunla başka neden bahsedebilirlerdi? halkında salgın halindeydi. Buna rağmen, Demir ilk zamanki hayreti geçince, sun'î denecek bariz bir neş'e gösterdi. Hızlı adımlarla, merkeze gitti. Hâdise hiç te tahmin ettiği gibi geçmedi. Gazetenin yükünü üzerine aldığı için, büyük bir hücuma uğrıyacağmı zannediyordu. Arkasından tevkifler, muhakemeler ve zindanrann geleceğine kanidi. Yolda hep sorulması mümkün olan ihtimalleri düşünmüş, fikirlerinin hararetli bir müdafaasım tasarlamıştı. Sonu ne olursa olsun, bu tehlikeli müdafaayı yapmak için tutuşuyordu. Bu vazife mi, fedayinefs mi, kahramanlık mı? Yoksa boş yere kendini mahvetmeden başka neticesi olmıyan bir budalalık mı? O bunları tahlile lüzum görmüyor. Bunlardan herhangi biri için değil, yalnız bu dakikada bilerek tehlikeye atılmanın zevki için bunu istiyordu. Belki de bu yüzden, ne kadar inanacağını bilmediği bir zümreyi kurtarmış olacaktı. Içindeki boşluğu do!duracak çok kırvvetli, manalı bir tecrübeye girmek istiyordu. Fakat hâdise hiç ummadığı büsbütün başka bir tarzda neticelendi. lAuccsı var'ı