28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 10 İkincikânun 1937 Duymadıklarımız ve bilmediklerimiz «On beş gün daha sabır!» Başvekil dün Partide Hatay davasının müzakere ile halli yoluna girildiğini bildirdi [Baştaraft 1 tnci sahifedel siyasî vaziyeti Partiye ve efkârı umumiyeye arzetmek için toplantı taleb ettiğini bildirmiştir. Bundan sonra M. Vienot ile Büyük Elçi Suad Dvaz arasındaki mü" lâkatı tafsil etmiş ve bununla, Fransa Başvekilinin meseleye bir çıkar yol bulmak için müdahale kararı, Fransa Hariciyesinden teyid olunduğunu ve Büyük Elçi M. Ponsot'nun bir teklif getirme mesi, vaktin darlığından maddeten münr kün olmadığı suretinde izah olunduğunu ve iki hükumetin, Cemiyeti Akvam meclisinin toplanmasmı üç gün tehirde mutabık olduklarını ve hükumetimiz namına Paris konferansmda serdolunan teklifin, vaki taleb üzerine daha etraflı bir proje halinde bugünlerde Paris hükumetine gönderileceğini bildirmiştir. Dr. Aras, yeni vaziyette dostlarımız dan Balkanlann, Sovyet Rusyanm ve İngilterenin gösterdikleri alâkadan ve diğer memleketlerdeki akislerden bahset miştir. Her tarafta Fransa ile Türkiye arasmdaki meselenin iyi bir anlaşma ile hitam bulması temennisi, dostane olarak izah edilmektedir. Dr. Aras mülâhazalannı hulâsa eder ken, henüz Fransa ile aramızdaki meselenin nasıl bir halle varacağını tahmine müsaid maddî bir delil olmamakla bera ber, meseleyi ciddî olarak tetkik etmek ve süratle neticeye varmak için, Fransada görülen temayüle işaret etmek istediğini ve bu itibarla temaslan sükunetle bekle mek muvafık olacağı mütaleasmda bu lunduğunu ifade etmeği vazifesinden saymıştır. saydığını ve Türk milletinin dava için hiç birşey esirgemiyeceğini ilâve etmiştir. Hatib, müzakere usullerine ve davanm aldığı şekle karşı Büyük Önderin millet idealini tecessüm ettiren faaliyetinden minnet ve şükran hislerile bahsetmiştir. Bilhassa Atatürke gösterilen şükran ve tasvib hislerine bütün Parti, engin teza hüratla istirak etmiştir. Hatiblerden Hikmet Bayur Sovyet Rusyanın emperyalizm ve manda aley hindeki prensiplerinin bu vesile ile de tezahürlerine şahid olmak ve halihazırda iki tarafın dostu olmakla beraber bu millî davamızda bizim kadim dostluğumuzun icabatını görmek istediğini, ıfade etmiştir. Başvekil înönü, millî meselenin ciddî ve itimad olunur bir müzakere usulüns girmekte olduğu hakkında, arkadaşı, Dr. Arasın tahminine iştirak ettiğini ve Cemiyeti Akvamda, bizim muvafakati miz olmadan bir karara vanlmıyacağı cihetle, mesele hakkında Türkiye ve Fransa arasında bir anlaşma hâsıl olmasınm yegâne müsbet hal yolu sayılabileceğini ve gerek partiden, gerek efkân umumiyeden sabır ve sükunetle önümüzdeki on, on beş günü takib etmesini dilemiştir. Başvekil, vaziyette müsbet ve menfi her tebeddülü süratle bildirmek için Parti grupunu icab ettikçe toplantıya çağır maktan geri kalmıyacağmı ilâve etmiştir. Bundan sonra Başvekil, Reisicumhurun millî heyecan ve iradeyi daima en iyi tecessüm ettiren görüs, hassasiyet ve faaliyetinden şükranla bahsederek vaziyetin icabatı üzerine, fasıla vermek mecburiyetini gördüğü Istanbuldaki ikametine Atatürke tazim tezahüratt avdet ebnesi icin hükumet, yeni vaziyetin Bundan sonra hatiblerden Refik Ince, müsaid olduğu mütaleasmda bulunduğumeselenin hukukî ve siyasî safhalannı nu söylemistir. tahlil etmiştir. Davanm Türkiye icin rnilM. Vienot Paris sefirimizi lî mahiyetini tebarüz ettiren hatib, esas kabul etti siyaserimiz itibarile meselenin sulh yollaParis 9 (A.A.) M. Vienot, Türnndan halli asıl arzumuz olduğunu, an kiye Büyük Elçisi Suad Davazı kabul cak diplomasi, müeyyidesiz arzulan e hemmiyetli görmemek şiannı henüz kay etmiş ve kendisile uzun müddet görüş betmediğinden, tegafül etmemeği zarurî mÜ3tür. Rumen takımı dün 41 galib geldi Romanyanm C. F. R. takımı dün iFk maçını Taksim stadyomunda Galatasa ray Beşiktaş oyunculanndan mürekkeb bir takımla yaptı. Sabahtanberi dinmiyen yağmur sahayı ördek avına yarıyacak derecede batak ]ık halinc getirmesine rağmen seyirci adedi bin beşyüzü aşkmdı. Hakem Şazi Tezcanm idaresinde oynanan oyuna bizimkiler: Avni Reşad, Lutfi Faruk, Salim, Feyzi Nec* det, Rıdvan, Gnndüz Kıhc, Hakkı ve Danyaldan mürekkeb bir takımla çıktılar. Oyunun başlamasile Rumenlerin üç defa üstüste soldan hücum etmeğe teşebbüs ettiklerini fakat bunların Reşadın uzun vuruşlarile uzaklaştırıldıklarını gör dük. Dakikalar ilerledikçe Rumenlerin kıymetleri belirmeğe başladı. Muhtelitin bozuk ve anlaşmasız oyununa mukabil misafirler, hesablı ve müessir bir şekilde bılhassa çamura rağmen çok sür'atli oy nuyorlardı. Soliçle solaçıklannın mütemadiyen muhtelit kalesine sürdükleri top bir türlü kontrolumuz altına geçirilip mukabil hücuma geçilemiyordu. Bir Ispanyol rahibesinin kehaneti Galatasaray Beşiktaş muhteliti çok bozuk bir oyun oynamak suretile bu mağlubiyeti hakketti C. F. R. nın birinci golü 11 inci dakikada Salimin Lutfiye vermek istediği bir geri pasını kapan Rumen soliçi topu derhal solaçığa geçirdi, bu oyuncunun da yaptığı ortalayış golle neticelendi. Yanlış hesablanarak verilen bir pasm doğurduğu bu golden sonra muhtelit ta kım kendini toplayıp mukabeleye girişmek için hayli çabaladı. Fakat gerek sağdan, gerek soldan ve gerekse ortadan yapı lan bütün hücum teşebbüsleri ademi muvaffakıyetle netıcelendi. C. F. R. nın ikinci golü Devrenın ortalanna doğru muhtelit kalesini anî bir surette bastıran Rumen ler karşılarında yalnız Lutfi ile Reşadı buldular. Bu iki oyuncu yere düşe kalka tehlikeyi savuşturmağa çalışırlarken hakemin düdüğü işitildi ve biraz sonra mesele anlaşıldı. Reşad yere düşmüş vaziyette karşısındaki rakibüe mücadele ederken top eline değmiş. Verilen bu penaltıdan Rumenler ikinci gollerini de yaptılar. Oyuna tekrar başlandığı vakit Hakkı ile Salimin yerlerini değiştirmiş olduklan görüldü. Bu değişiklik muavin hattını düzelte medi. Fakat hücum hattı, darmadağımk oynamakta devam etmekle beraber, Salimin şahsî gayreti ve atakhğı sayesinde birkaç defa gol atabilecek vaziyetlere girebildi. Bu fırsatlann hepsi de bir anlık tereddüdler yüzünden gol olamadı. Devre 2 0 Rumenlerin üstünlüğile bitti. tkinci devre İkinci devreye muhtelit takım Hakkı ile Danyalin yerlerine Bülend ile Eşfakı alarak çıktı. Salim gene merkez muavin yerine geçirildi. Oyuna başlanır başlanmaz takımlar karşılıklı birer gol tehlikesi atlattılar. Bundan sonra oyun bir müddet muhtelitin hep folsolarla akim kalan hücum teşebbüsleri arasında geçti. Muhtelitin golü Yirminci dakikada Gündüz, o vakte Her sene, bir takım insanların, yeni yıl içinde dün yada olup bitecek hâdiselere dair kehanetler savurma a âdet olmuştur. Bu, bilhassa Fransada pek dalbu dak salmış bir usuldür. Bu keha netlerin çoğu tahak kuk etmediği halde, insanlar, 365 günlük upuzun dev renin dağdağalan arasında bir sene evvelki sözleri unuttuklan için ertesi senebaşı, kâhinin gayıbdan verdiği yeni haberlere gene canla başla inanırlar. Hoş, bu haberin içinde, tahakkuk et memesi pek münasib olanlar da var ya! Lâkin, 1923 senesinde, İspanyada intişar eden bir kitabda, Marie Rafols isimli bir rahibenin verdiği haberler, maalesef bu neviden değil. Bu rahibe, kitabmda, mensub bulunduğu manastır başrahibesinin denizde boğulacağını, 1936 senesinde bir imparatorluğun yı kılacağım ve îspanyada ihtilâl çıkacağı ve bu arada, memlekette komünizm hüküm süreceğini haber vermiştir. Başrahibe, filhakika denizde boğul Dünkü maçtan heyecanlı bir an muş; 1936 da Habeş Imparatorluğu yıkadar ve ondan sonra birçok def alar yap hücum hattını felce uğrattılar ve diğer kılmıştır. Ispanya hâdiseleri ise malum. ması lâzımgelen birşey yaptı: Topun yer arkadaşlannı da fena oyuna sürükliyerek îspanyollar, bu rahibe için bir heyden gidip çamurdan hız almasına dikkat mağlubiyet üzerinde büyük rol oynadı kel dikmeğe karar vermişler. Ben ol ederek uzaktan bir şüt çekti. Rumen be lar. sam, kitabı ateşte yakardım. ki topu çelmek istedi. Fakat seyrmi deDünkü oyunu yalnız Galatasaray veya ğiştirmekten başka birşey yapamadıktan yalnız Beşiktaş takımı oynasaydı daha başka arkadaki kalecisini de kontrpiyeye iyi olurdu. Çünkü o takdirde oyuncular Ömrü beşer kıdüşürdü; kaleci sağ köşeyi kapatmağa daha dikkatli ve daha candan hareket saldıkça uzun ömürlü insanlar büdavranırken top sol köşeden içeri girdi. ederlerdi. tün dünyada me Vaziyet 2 1 olunca Rumenler, galiBugünkü maç rak uyandırmağa biyetlerinin tehlikeye düşmek üzere ol C. F. R. takımı bugün gene Taksim başhyorlar ve norduğunu görerek, sıkı hücumlara geçtiler stadyomunda Fenerbahçe Güneş muh malden fazla yaşave bunlann birinde sağiçleri, o vakte ka telitile karşılaşacaktır. Bugünkü muhte yışlan, vasatî ola dar birçok gollere mâni olarak muvaffa liti teşkil edecek oyunculann bu maçi rak elliden yukan kiyetli bir oyun çıkaran, Avninin kafa alelâde bir mahiyette görmiyerek ciddi çıkamıyan fanileri sma bir tekme vurarak zavalhnm bayıl yetle çalışacaklannı ve dünkü mağlubi hasede sürüklüyor. Uzun ömrün her masma sebeb oldu. Avninin baygınlığı yetin acısmı çıkaracaklarını ümid ediyohalde bir sırn olabir türlü geçmediği için kendisinin içeri ruz. cak; olacak amma, alınmasına lüzum hasıl oldu ve muhtelit bu sır acaba tabiaAskerî liseler voleybol ihtiyatı olmadığı için kalecisiz kaldı. tin kendisinde mi, şampiyonası yoksa fazla yaşaya Beşiktaşlı Mehmed Ali soyunup bu Kuleli ve Deniz lisesi voleybol takım nın kendi elinde mi, mevkie geçinciye kadar laysmen duran lan arasmda dün yapılan maçta 13 10, burası malum de Güneşli Refii kaleci durdu. ğü. Gerçi, merhum Zaro Ağa dahil olBazı oyunculann yaptıklan favullere 8 1 5 Kuleli takımı galib gelmiştir. Bu mak üzere, asırlıklann hemen hepsi, Rumenler de mukabele etmekte gecik • suretle iki takımm da puvanlannda bir kerameti kendinden bilir; aksini ispa müsavat hasıl olmuştur. Bu takımlar ge ta imkân olmadığı için, yüz yıl yaşa mediler. Oyun çok sert bir şekil aldı. lecek hafta tekrar karşılaşacaklardır. C. F. R. nin üçüncü golü manm sırrmı, kimisi yoğurtta, kimisi Otuzuncu dakikada Reşadın on sekiz Schmenlig Braddock maçi perhizde, kimisi fazla gıda almakta, kimisi de neş'eli olmakta bulur. çizgisi köşesinde sebebiyet verdiği bir suya mı düşüyor? 65 yaşmda John Bellew isminde biT frikik cezasmı Rumenler Mehmed Ali Nevyork 9 (A.A.) Gazeteler ilk îngiliz de, uzun ömrün daima güneşte nin fena yer tutması yüzünden gole çe sahifelerinde halkı Schmeling ile Brad yaşamakla temin edildiği fikrinde imiş. virdiler. dock arasmda dünya boks şampiyonluğu Kendi rivayetine göre, bu yaşa gelinciMahtelitin kaçırdtğı penaltı için yapılacak maçi boykot etmeğe davet Bu golün hemen akabinde muhtelitin eden Nazi düşmanlan cemiyetinin bir ye kadar, mütemadiyen güneşli yerlerde yaşamış, kışm, güneşsiz iklimlerden yaptığı bir akm esnasında Eşfak Rumen beyannamesini neşretmektedirler. kaçmış ve bu sayede, babası gibi, 93 müdafaası tarafından hatalı bir şekilde Halkevinin tertib ettiği yaşma kadar yaşamak ümidinde imiş. durduruldu. Hakkı çektiği demir gibi bir futbol maçları Olabilir amma, bu iddiaya bakılırsa, şütle topu kalecinin göbeğine atarak peEmlnönu Halkevinden: naltıyı gole çeviremedi. uzun ömür güneşten ziyade para işi. 10/1/937 pazar günü Bozkurt ve Bakırköy C. F. R. nin db'rdüncü golü Hayatım güneşi kovalamakla geçire sahalannda Evimlz spor şubcsine mensub Muhtelitin bozuk oyununa inzima* kulüblerin futbol lik maçlanna aşağıya çı cek kadar bol dünyalık her babayiğitmen kaçırdığı penaltı da yetmiyormuş gi karılan fikstür mucibince devam edilecek te bulunmadığına göre, uzun ömür, Albi Rumenler sağaçıklan vasıtasile bir gol tlr. Alâkadar kulüblere tebliğ olunur. lahın güneşile de olsa, gene herkese naBozkurt sahası: daha yaptılar ve oyunu 4 1 galibiyetle sib olacak nimetlerden değil. Saha komiseri: Mehmed. bitirdiler. K.Pazar Bozkurt A takımlan saat 11,30 C. F. R. takımı şîmdiye kadar îstan hakem Süreyya. Taze bir havadis daha Aksaray Halıcıoglu A takımları saat bula gelen en kuvvetli Rumen takımıdır. 1S,15 hakem Abbas Toksöz. Dünkü sabah refiklerimizden birisi Hücum hattı müdafaaya nazaran daha YıHa Yeşildirek A takımlan saat 14,45 Türkofis Istanbul şubesi müdür vekili iyidir. Bilhassa iki açıklarla soliç cidden hakem Kâmil. Halil Mithatrn yakmda Romaya gide güzel oynamaktadırlar. Bakırkoy sahaeı: rek yeni vazifesine başhyacağını yazSaha komlseri: Cevdet Muhtelite gelince hali, bir tek kelime ile söylemek lâzraı gelirse, fecidi. T a at Şimendifer Akmspor B takımlan sa makta idL Halil Mithat bundan dört 13. kımda Avni, Reşad ve Feyziden başka şimendifer Akmepor A takımlan saat gün evvel Romaya gitmiş ve yeni vazifesine de başlamıştır. muvaffak olan yoktu. Rıdvan ile Hakkı 14,15 hakem Can» Güneş ve uzun ömür Antakyada umumî grev [Baştarafı 1 inci sahifede] tün Türklerin umumî bir grev hareketine tevessül ettiklerini ve bunda tamamen muvaffak olduklarını göstermektedir. Mahallî tazyiklere karşı bir protesto olarak bütün çarşı kapanmışür. Hükumetin teşvikile mekteb çocukla nndan mürekkeb bir kalabalık Suriye bayrağı çekerek bitarafların ikametgâhı önünde bir mukabil nümayiş teşebbüsünde bulunmuşlarsa da gülünc bir surette hicbir netice alamadan dağılmışlardır. dan imza ettirilen yeni vesikalar âli komisere gönderilmiştir. Bu mazbatalarda Sancağın Fransız mandası altında kalması istenmektedir. Imzalıyanlar Türklerin tazyikma uğrıyacaklan endişesini taşır görünüyorlar. Türkiyenin Suriyede tahşidat yapttğı doğru değil Paris 9 (Hususî) Royter ajansı nın Ankara muhabiri Suriye hududunda Türkiyenin askerî tahşidatta bulunduğu na dair intisar eden haberlerin asılsız ol* duğunu bildirmiştir. Müşahidlere bir muhtıra verildi Hama 9 (Hususî) Müşahidler Antakyada talebelerin Antakyada Sancaktan seçilen 18 kişilik yaptıkları nümayiş Türk heyetini kabul etmiştir. Hataylı Paris 9 (Hususî) Antakyadan lann dilekleri şifahen de anlatıldığı gibi bildirildiğine göre, Antakyada mekteb heyete 36 vesika ve bir tahrirî muhtıra talebesi ellerinde bayraklar olduğu halde tevdi edilmiştir. vatanî şarkılar söyliyerek müşahidlerin o* Türk köylerinde tahrikât turduğu bina ile hükumet konağı önünde Haleb 9 (Hususî) Suriyede Türk hududuna yakın mmtakalar köylerinde tezahüratta bulunmuşlardır. Türkler aleyhinde tahrikât yapılmaktaAntakyada muslihane dır. Bu tahrikâtı takviye için bazı mer nümayişler yapıldı kezler de vücude getirilmiştir. Londra 9 (Hususî) Sancak mese Türkler cdeyhine çalışacaklara silâh verilecek Lâzkiye 9 (Hususî) İskenderun havalisine gönderilmiş olan Çerkes bölükleri efradında birer de yedek silâh bulunmaktadır. Bu silâhlar'Türkler aleyhinde çalışacak çetelere iltihak edecek şahıslara verilecektir. Durieux'nün imzalattığı vesikalar Beyrut 9 (Hususî) Sancaktaki bazı Ermeni ve Arablara Durieux tarafın Aşkolsun şu Ferdiye... Usta ço cukmuş vesselâm!... Haydi, durmağa gelmez, çabuk ol. v İki saat sonra Hasan Azmi, Murad Ferdiye mülâki olmak üzere sevgilisi Nigâra da veda ediyordu. Onlar ilk defa geldikleri için hemen pilotun arkasındaki sıraya yerleştiler. Samoilofla Davud son dakikada yetişmişlerdi. Tam Fikretin haber verdiği gibi, tayyarede altı kişi vardı: Tayyareci, bir memur, Hasan Azmi, Murad Ferdi, Samoilof ve Davud... Fakat o dakikada Hasan Azminin tamamile meçhulü olan bir hâdiseyi akşam gazeteleri şu serlevhalarla ilân ediyorlardı: «Vali Mehmed Fikret Bey vahim bir kazaya kurban gitti!» lesini tetkik etmek üzere İskenderun ve Antakya mıntakasını ziyaret eden mü şahidler Türk ve Arab erkânını dinlemeğe baslamışlardır. Arablarla bazı Ermeniler bugünkü vaziyetin devamını iste mektedirler. Türkler ise iki kısma aynlmış bulunmaktadırlar. Bunlardan bir kısmı statükonun muhafazasını, diğer kısmı da Türk noktai nazarma göre Sancağa tam istiklâliyet verilmesini istemektedir. katta başka bir odaya tasmmışh. Bir müddettenberi artık profesör Sa moilofu da göremez olmuştu. Yalnız profesörün kendi hakkmdaki ihtarlarını, tavsiyelerini tebliğe memur olan Davudu Hergün görüyordu ki bu tavsiyelerle hareket eden gene adam, Hasan Nurinin yüzündeki tahavvülü adım adım takib ediyor, onun en mükemmel bir şekle gir mesine elinden geldiği kadar çalışıyordur İşte bu gene arkadaştan birçok şeyler öğrendi, bu meyanda herşeyi tamamlan dıktan sonra da profesör Samoilofun kendisine ayda bir enjeksiyon yapa • cağını anladı. Bu enjeksiyon terkıbini yalnız Samoilof bilmekte imiş ve eğer bu enjeksiyon yapılmazsa cild, Samoilofun müdahalesinden evvelki halini alırmış. Fakat Hasan Nuriyi istikbal pek az düşündürüyordu. Ona lâzm olan yuzü * nün bir kere değişmesi idi ve zaten bo değişme için herşeye razı olmuş; profer sörle bir de mukavele akdetmişti. Bnaı • enaleyh formülünü başka kimsenin bikae* diği enjeksiyondan endişesi de yoktu. Odasmdaki büyük gardrobun aynasî» na bakarak kendi kendine: (Arkatl var? j Köşe minderinjn esrarı Zabıta romanı : 22 Gene kadına gelince o da çift şahsiyet sahibidir... O sarışın, o güzel ve bazılarmm esrarına vâkıf olmuş, bazılannı mestetmek için o derece cazib olan kadın, doktor Samoilofla beraber olunca manasız, çirkin bir suratla donuk bir gene adam oluyor... Öyleyse, demek ki doktor Samoilof bertaraf edilince Prens Rızkullah ta ortadan kalkacak. Elbet ...Çifte darbe... Mükemmel bir iş olacak. Sana bunu nasıl temin edeceğimizi şimdi anlatacağım. Samoilofun Beyoğlunda bir bediî cerrahlık muayenehanesi var. Prens Rızkullahın da Beyoğlunda bir apartımanı vardır... Fakat, Rızkullah ve Samoilof Yeşilköyde de birer köşke sahibdirler ki bu köşkler vanyanadır. Samoilof bu köşklerden bi•inde yeğeni ve muavini Davudla birlik'e oturmaktadır. Burası resmî ikametgâhırıdır. Burada büyük bir atelye var, ki nde bütün mesaisini hasrederek yaptığı hn ve balmumundan masJfoisî görülmektedir. Büyücek bir bahçesi tren hattı istikametinde uzanmaktadır. Fakat bir de merdiveni var, ki bu merdivenden ta toprağın altında bir mahzene inilmektedir. Bu mahzende ne var? Mahzende hiçbir şey yok. Fakat diğer tarafında gene bir merdiven Prens Rızkullahın köşküne çıkar... Haydi bu köşkleri araştıarlım... Hayır, hayır... Şimdilik buna lü zum yok. Şimdi hiç birşey yapmıya lüzum yok.. Gelelim Prens Rızkullahın köşkü ne. Mükellef bir köşk, bütün konfor, en asrî lüks, üç hizmetçi ve büyük, çiçekli bir bahçe... Işte burası Prens Rizkullah hazretlerinin yazlık köşküdür. Bazan buraya Prens Rizkullah girer, ötetaraftan profesör Samoilof olarak çıkmak için... Bazan profesör Samoilof köşke girer, yandaki evden Prens Rizkullah olarak çıkmak için... Ekseriya ve alelâde gün lerde doktor Samoilof, geceleri de Prens Rizkullah görünmektedir. Şimdi anlryorum, şimdi anlıyorum.. Vay canma!.. Bunlan öğrenen hep bizim Murad Ferdi mi?.. Evet; benim gösterdiğim yolda yürüyerek, benim tavsiyelerimi dinliyerek Samoilofun bir memurunu araştıran Ferdidir.. Bir gün, hem de tam otomobille döndüğü günün akşamı otomobil bir yerde durduğu sırada şoförün arkadaşile ahbab olmuş, ağzını aramış.. Bu adamm ismi Ibrahim... Bu isim kendi ismi mi? Bilmem... Bu adam Rusmuş. Vaziye tinden, Samoilofun yanında çalışmasm dan memnun değilmiş ve mühim bir meblâğ vadedilince ancak tevkif edilmesi şartile herşeyi söyliyeceğini bildirmiş. Samoiloftan korktuğu için dediğini yaptırdım, tevkif ettirdim. Bu sabah daireye celbettim, bizzat ben istintak ederek melânet ve ihanet yolundaki hazırlıkların bütün teferruatım öğrendim... En mühimmi, en yamanı... Samoilofla muavini Davudun bugün tayyare ile gidecekleridir. Muhakkak mı? Muhakkak... Doğru Atinaya gidiyor. Herşey hazır... Bizim tarafımızdan da herşey hazırdır. Bu tayyarenin pilotu bizim adamımızdır. Bu mükemmel bir pilottur. Tayyarede bir sen bir de şeklini değiştirmiş olarak Murad Ferdi buluna caksmız. Murad Ferdi, icabında sana yardan edecek. Yani, sonra ne olacak?.. Osttarafını sen bilirsin, ben kanş mam... Üsttarafmı bana bırak azizim.. Sen bana her hususta güvenebilirsin. Belki yann sabah, belki akşam gazetelerinde şöyle bir haber okuyacaksm: «Atinadan haber aldığımıza göre lstanbul Atina Roma seferini yapmak üzere dün şehrimizden hareket eden ha vaî nakliyat şirketinin bir tayyaresindeki yolculardan maruf doktor Samoilof bir kazaya kurban gitmiştir. Tayyare henüz Marmara açıklannda iken tayyarenin yolcu salonuna aid kapılanndan biri nasılsa açılmış ve doktor tayyareden uç muştur... Cesedi aranmaktadır.» Artık orasını bilmem; dedm ya... Şimdi sen hemen hazırlığını yapmalısm ki seni Büyükderede bekliyen Murad Ferdryi bulup tayyareye binebilesin... Peki, sana Atinaya vardığımı da bir telgrafla bildiririm. Hayır, hayrr... Lüzumu yok. Ihtiyatkâr olmalı. Murad Ferdiye ben lâzım gelen şeyleri soylerim. Komşular Yüzündeki maskeden kurtulduğu gündenberi Hasan Nuri, bulunduğu binada epeyce serbest hareket edebiliyordu. Sağa sola gidip, gelebiliyor; bahçeye girip çıkabiliyordu. Fakat bu binaya getirildiği ilk gündenberi kendisine mahpes olan atölye }im<ii kilidlenmij, kendisi birinci
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle