02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURlüET 27 Şubat 1938 KUçUk Hikfiye Balayı seyahati Ççajırılar, konferanslar, kongreler*) Halkevinde konferans Ankara kazalarındaki konferanslar Herbert Reimere ihtiyar denilebill mi?.. Zannetmem... Çünkü o daha elli sine gelmemiştir. Halbuki kendisini ihti yar zannediyor... Pek iyi biliyordu ki insanlar kendilerini genc hissetmeğe başladılar mı ihtiyarlamışlardır. Reimer şimdiye kadar yaşını hiç düşünmemişti. Halbuki Ellen kolunda kiliseden dö nerken gayriihtiyar! yaşını düşündü. Henüz nikâhına aldığı bu genc ve ince çocuğun pekâlâ babası zannedilebilirdi. Aralannda otuz sene fark vardı. Halbuki kendisinden başka hiç kimse bu yaş farkına ehemmiyet vcrmiyordu. Dün gecedenberi Reimer herşeyi biliyordu. Ellen itiraf etmesi lâzım gelen herşeyi ona itiraf etmişti. Saadetinin üstünde ufak bir gölge vardı. Bu gölge bir metro seksen santim boyunda, geniş o muzlu ve sarışın bir gencin, Fred Angermonn isminde bir mimann gölgesiydi. Mesele şundan ibaretti: Ellen pansiyon idan çıktığı zaman bu gence dans dersinde rasgelmişti. Ehemmiyetsiz bir muaşaka idi. Yalnız bir kere dans dersinden dö nerken bir sokak lâmbasının altında Elleni öpmüştü. Hepsi bu kadar... Ellen bu münasebete fazla bir kıymet verme mişti. Fakat Fred hâdiseyi daha ciddî telâkki etmişti. Evvelâ yalvarmış, sonra tehdid etmişti. Ve nihayet onun başka bir erkekle evlenmesine mâni olacağını ye minle söylemişti. Ve altı aydır da bu fikrinden caymışa benzemiyordu. Fakat Ellen bu müddet içinde Reimer ile tanışmış ve onunla nişanlanmıştı. Fred genc kıza bir gün bir davette gizlice: Sen Reimerle evlenecek olursan sana rahat yüzü göstermiyecegim, demişti, gece, gündüz sana musallat olacağım.. Ve bir gölge gibi nereye gidersen leni takib edecegim. Ellen onun sözlerini nişanlısma anlatmıştı. Nişanlısı bunu ögrenince evlendiklerini takib eden ilk haftalan dışanda meselâ cenubda, îtalyada Rivierada geçir meği tercih etmi;ti. Sabahleyin Münihî terketmişlerdi. Tolza yaklaşırlarken Ellen kompartıma nın kapmndan koridora çıkartk Storh • berger gölünü seyretmek istemişti. Fa kat genc kadın daha kapıya çıkar çıkmaz bütün vücudile titriyerek bir adım geri çekilmişti. Çünkü orada, koridorda, yarı açılmış bir pencerenin önünde üstünde bir «eyahat elbisesi, başında kasketi Fred Angermann duruyordu. Ellen korku ile hafifçe bağırıp geri çekilince Reimer: N e var?... diye sormuştu. Eminönü Halkevinden: 28/2/936 cuma günü saat 17,30 da evimibu küstahı trenden dışan fırlatıp atardı. 2dn Cağaloğlundaki merkez salonunda Kül. tür enspektörlerinden Mansur Tekln taraFakat şimdi ona hücum ederse mükem fından (Halk terbiyesi) konulu bir konfemelen dayak yiyeceği muhakkaktı... Ve ran« verilecektir. Bu konferans bütün bunun için soğukkanlılığını muhafazaya yurddaşlara açıktır. Kongreye çağırı mecburdu. Fakat bu o kadar güç birşeydi Kızılay Eminönü Kazası İdare Heyetinki Ellen yaşlı gözlerle ona bakıyor ve a deta bu bakışla ondan kendilerini bu den: Kızılay Eminönü kazasının senelik umugüç vaziyetten kurtaracak bir çare bul mî meclisl 29/2/936 cumartesl ?ünü saat masını rica ediyordu. Reimer de böyle 14 te Istanbulda Dördüncü Vakıf hanında bir çare düşünüyordu. Fakat hiçbir çare Ticaret Odası salonunda toplanacaktır. Çevre dahilinde cemiyete kayidli üyele. aklına gelmiyordu. Eğer treni bırakıp rin toplantıda hazır bulunmalan llan olU1 gitseler? Gene Fred onlan takib edebi nur. lirdi. Garmişe yaklaşıyorlardı. Gonk öğle yemeğinin hazır olduğunu haber veriÇocuk Esirgeme kurumunun yordu. Yeni evliler sanki koridorda du teşekkürü ran genc adamı görmüyorlarmış gibi yeMısır Maarif Vezareti ecnebi işleri meğe gittiler. Ellen birşey yemiyordu. bürosu müdür muavini Bay Celâleddin Reimer halini kansına belli etmemek için yemeğe gayret ediyordu. Dönüşte kori her bayram olduğu gibi önümüzdeki Kurban Bayramı için de himayemizde dora yaklaştıkları zaman Reimer genc kabulunan kimsesiz yavrulara bir yardım rısının kolundaki elinin titrediğini hisse olmak üzere iki Ingiliz lirası göndermişdiyordu. lerdir. Kurumumuza karşı her zaman RADYO Bu akşamki program J İSTANBUL: 17 Üniversiteden nakil. İnküâb dersl. Hikmet Bayar . 18 opera muslklfli (plâk) 19 haberler . 19,15 muhtelif plâklar . 20 sıhhî konferans 20.30 stüdyo orkestraları . 21.30 son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu AJansının gâ, zetelere mahsus havadi» servisl verileoefc. tir. VtYANA: 17,10 gramofon 18,05 konuşmalar18,25 konser . 18,55 konuşma 19,15 san'at haya. tı, tiyatro tenkidi, fennl haberler 19,40 konuşma, haberler, hava raporu ve salre 20,30 yirmi sene evvel . 20,50 plyes: Knl Rlsard 23.05 haberler 23,15 orkestra konseri 24,30 konuşma 24,45 cazband takımı. BERIİN: 17,05 eğlenceli Şan konseri . 17,35 must. ki konusması . 18.05 musikl 18,35 gencli&In zamanı . 19.05 Köni^sbergden . 20,50 günün akisleri 21,05 haberler 21,15 havadis . 21,55 eğlenceli konaer . 23,05 haberler 23.35 dans musikisl. BUDAPEŞTE: 18,35 cazband takımı 19,35 Çingene orkestrası 21.05 konser: Lisrtin eserlert . 22.55 haberler 23,20 keman konserl23,50 orkestra konseri. BÜKREŞ: 18.05 orkestra konseri 20,05 haberler . 20.20 Şan konseri . 20,45 gramofon . 21,20 filârmonik orkestra 23,50 fransızca v« aJmanca haberler. LONDRA [RegionaH: 20,05 haberler . 20,35 asterî kor^er 21,20 salon musiklsi . 22,05 piyes 22,20 senfonik konser 24,25 haberler 24,35 dans orkestrası, ROMA: 18,20 karışık konser . 19,30 yabancı dlllerde yayın 20.05 haberler, ispanyolc» konferarus 20.25 intflizce haberler 20,50 fransızca haberler . 20.55 Yunanistan için yayın 21.40 keman ve piyano konseri « 22.55 koro konseri 23,35 dans musiklsi. TULUZ: 19,50 dans musikisi 20,05 çocuklarm zamanı 20.45 orkestra konnerl . 21,05 o. peret şarküarı 21,20 haberler 21,55 fiiim parçalan . 22,40 yıldızların zamanı . 22,45 halk musiklsi . 23,05 seyahat 24.05 kabare numaralan 24,20 opera musiklsi . 24,45 Arjantln orkestrası . 1,05 garkılar 1,20 salon orkestrası 1.45 dans musiklsl . 1,55 şarkılar 2,05 hafif musikl 2,25 askert marslar Ankara (Hususî) Ankaranm Ya banabad, Haymana, Polatlı, Nallıhan Kalecik. Keskin, Koçhisar, Beypazarı Ayaş, Çıbık ve Bâlâ kazalarında% tnkılâb ve îstiklâl mevzulu konferanslara bu ayın sonundan itibaren başlanacak tır. Bu konferansları vermek üzere vazife alanlar, Yenişehirdeki Fırka bina smda toplanarak, bu kazaların Part: başkanlarile temas ve konferans veri lecek günleri tesbit ettiler. Çıbıkta kon ferans 27 şubat perşembe ve 28 şuba cuma günleri verilecektir. Gönderdiğim fotoğraf, Ankara kazalarında verijecek konferanslar münasebetile yapılan bir toplantıyı gösteriyor. Genc kadın gülmeğe gayret ederek: Hiç.. Hiç, demişti. Galiba veda beni yordu. Biraz başım döndü de... Vah yavrucuğum... Şimdi gidip sana biraz konyak getireyim.. Yahud bir limonata.. îstemem. îstemem. Birşeye ihtiya cım yok, yalnız sen benim yanımdan aynlma...Reimer ortada fevkalâde birçey olduğunu anladı. Kansının söyletnesi için epey israrda bulundu. Nihayet Ellen de itiraf etti: Fred bizimle beraber seyahat edimişlerdi. Trenden indiler. Peronda duruyor. ' ^ yorlar ve hamalırt eşyalannı çıkarmasını Şimdi Reimeri kompartımanda tutmak bekliyorlardı. Reimjr küçük trenle Ri için bütün kuvvetini sarfediyordu. Kucavoya gitmege karar vermişti. Ve geceki sırun şakaklarındaki damarlar şişmişti. karannı kansına ne zaman bildirmek lâŞimdi dışarı çıkıp bu küstah delikanh ile zım geldigini düşünüyordu. Aralannda hesablaşmak istiyordu. hersevin bittish'ni ona na«ıl ve ne tarzda Eğer beni seviyorsan bir yere gitmezsin. Ne yapmak jstiyorsun? Dövüşe cek misin? Düello mu edeceksin?.. Belki onun bu trende bulunuşu bir tesadüftür. Biz evlendik diye onu istediği yere seya hat etmekten menedemeyiz ya!.. «Dövüşecek misin?.» Ellenin bu suali Reimere çok büyük bir tesir yapmıştı... Alt dudağını ısırıyor ve düşünüyordu... Dövüşmek... Fredle.. Fred gibi kocaman bir babayiğitle nasıl dövüşebilirdi?. H a yır eğer bundan yirmi sene evvel olsaydı Yoksullan Koruma Yurdu Emirgan Şu. besinden: Muhibbancı Ahmed Muhtar Yekta?ın bu lufratFson dil tasflyeslnde kabul edilen sözlerl de toplu olarak milll bir iddiasını ilân eden mukaddemesile çıkmı^tır. Her kafiye kaç heeell lse hepsini alfabe sırasile ayrı ayrı birer sütunla göstermekle ba?lıyarak (A) harfile nihayet bulan söslerin iki hecelisine kadarım alan ilk (32) sahifeli parçası 7 kunı?a satılma/ktadn". Menfaati Yoksullan Koruma Yurdunun E. Fakat böyle düşünmek beyhudeydi. mirgân »ubesine aiddir. İstanbulda tevzi Bunu yapmadı ve elindeki sigarayı hid yeri Ankara caddesinde (M) numaralı detle yere attı. Trenin tekerleklerini din dükkândır. Iedi... Onlar sanki dönerlerken: «IhtiyarTicaret ve Sanayi Odasi sın, ihtiyarsm!» diye dönüyorlardı. mecmuaıı çıktı *** 52 .»enedenberi her ay muntazanun çıkInsbruku geçmişlerdi. Reimer kapalı makta. olan tstanbul Tlc&ret ve Sanayi Ogözlerle oturuyor ve Ellenin suallerine dası mecmuasmın bu iklncikinun nüshuı birçok iktısadi yazılarla çıkmıştn*. Bu de. baştansavma cevablar veriyordu. Acaba rll eseri okuyu4culanmiî:a tavslye «deFred onlarla ayni istasyonda mı inecekti, ris. ayni otele mi gidecekti? Brenneroda tren yarım saat kalıyordu. Gümrilk ve pasa port muayenesinden sonra gene trene binILAN dikleri zaman Ellen, Fredin kendi komOsmanlı Bankasmm Galata, Tenicapartımanlarının yanındaki kompartımana mi ve Beyoğlu daireleri, Rurbay bay • yerleştiğini dehşetle gördü. ramı münasebetile martm 4, S, 6 ve Gece uzundu. Ellen kocasının yamnda 7 nci gfinleri kapalı bulanaeaktır. oturmuş, başını onun omzuna dayamıştı. Tren karanlıklar içinde üerliyor ve tekersöyliyecekti? Bunu »öylemek pek güç olekler hep ayni nakaratı söylüyorlardı: lacaktı. «İhtiyarsm. ihtiyarsm, ihtiyarsm!» hakiTam o böyle düşünürken trenden katen o, bu genc çocuk için çok mu ihtiyardı? Halbuki o Elleni nekadar çok se Fred de aşağıya indi. Bir gün evvelki giviyordu? O kadar çok seviyordu ki onun bi kederli görünmüyordu. Bilâkis pek saadeti için kendini ortadan çekmek icab neş'eli ve pek mejguldü. Genc bir kadına etse bunu yapabilirdi ve bunu yapmağa merdivenden inmesi için yardım ediyordu karar verdi. Çünkü onu muhafaza etmek ve ona karşı pek alâkadar görünüyordu. için yapılacak bir mücadeleye girişmeğe Hatta yeni evlilerin yanmdan geçerken bile yeni seyahat arkadaşının yüzüne bakkuvveti müsaid değildi. Ellen uyumuştu. Muntazam nefesi o maktan, başını çevirip te bir kere Rei nun elini itiyordu. Onun açık san saçla verlere bakamadı. Yanındaki kadından nnı büyük bir muhabbetle okşadı ve dö başka birşey düşünmeze benziyordu. külmiyen yaşlarla yanan, kızarmış göz • Gözlerini hayretle açan Ellen: Pek çabuk müteselli olmuşa ben lerle ona baktı. Genc karısmı serbest bızîyor... rakmağa karar vermişti. Dedi. Sesinde kınlmıj bir gururun a • *¥¥, Ertesi sabah erkenden Roveretoya gel hengi vardı. Fred koridordaki yerinden kımıldanmamıştı. Onun yanmdan geçerken, trenin bir sarsıntısile Ellenin elmden çantası fırladı. Iki erkek birden yere eğildiler. Fred daha çabuk davranmıştı. Çantayı o aldı, genc kadına uzattı, genc kadm teşekkür bile ermeden aldı. îçeri girdi. Reimer kompartimanın kapısında kaldı. Bir sigara yakmak için kibritini çaktı. Açık pencereden giren rüzgâr kibritini söndürdü. Bir daha çaktı. O da söndü. Şimdi hissediyordu. Yapması lâzım gelen şu idi: Açık pencereye gitmek Fredi bir kenara i terek camı kapamak, yalnız bunu değil hatta... değerli ilgi ve yardımlarda bulunan sayın Bay Celâleddine genel merkezimiz açık teşekkürlerini sunar. BERLİTZ de YENİ AÇILAN LiSAN KURSLARI : Türkçe, Fransızca, Ingilizce, Italyanca, Almança, Rusca v. s. YENİ ESERLER öztürkçe Kafiye Sözlüğü 373, KAYIT MUAMELESi BAŞLAMIŞTIR. Tecrübe dersi parasızdır. Istanbul îstiklâl caddest Ankara Konya caddesi Herkesin hayran kaidığı filim Adolf Wohlbruck Jacqueline Francell Gabriel Gabrio ' Daniel' Parola ÇiNGENE BARON T U R K S İ N E M A S I N D A SEFİLLER 29 şubat cumartesl güntinden itibaren Yeni çevrilen Türkçe sözlü şaheser film **«, HiLAL SİNEMASINDA 2 devrenın tamamı birden göıterilecektir. OSMANLI BANKASI Bakir ormanların ve liyahilerin güztl şarkılarile dolu olan SUMER SİNEMASINDA BugUn MATINELERDEN itibaren FIRTINADAN SONRA ( ASLANLAR ADASI) büyük film başlıyor. Talebi umumî üzerine ilâveten ı SiMONE SiMON JEAN PiERRE AUMONT tarafından bir sureti t^erkalftde de temail edilen KADINLAR GÖLÜ Bugün matinelerden itibaren filmi de birkaç gün daha jjösterilecektir. 2 mükeramel film birden ve aynca PARAMOUNT JURNAL Bu gece nöbetçi olan eczaneler çunlar. dır: Manbul cihetindekiler: Aksarayda (Şeref), Alemdarda (Eşref Neç'et), Bakırköyünde (Hilâl), Beyazıddft (Asador Vahram), Eminönönde (Husnü Haydar), Fenerde (Hüsameddin), Karagümrükte (Kemal), Küçükpazarda (Necai), Samatyada (Teofilos), Şehremininde Nâzım), Şehzadeba?mda (Asaf). Beyoglu cihetindekiler: Oalatada (Asrî İttihad), HaskSyde Halk), Kasımpaşada (Merkez), 8arıyerde Asaf). şişllde (Kurtuluş), Takslmde (Garih), (Limonciyan). Üsküdar. Kadıköy ve Adalardakller: Büyükadada (Merkez), Heybelide (Yu. fK Kadıköy, SöSüdlüçeçmede (Osman Hulusi>, Kadıköy, Muvakfkıthanede (Saa. det). Üsküdarda (İttihad). Fransız Tiyatrosu Nöbetçi eczaneler SARÂY Sinemasında Kflçukler re bOyükler için neşeli, ejlenceli ve renyin bir progTam 2 büyük ve yüıel Hlim birden Halk Opereti Bu akşam saat 20,30 da Zozo Dalmas ve Kofinyotisle BİR Reimer hiç cevab vermedi. Mavi goke baktı. Temiz bahar havasmı geniş bir nefesle içine çekti: îtalya ne güzel memleket! diye düşündü. Dünyanın en küçük artisti MAGDA SCHNEIDER SHIRLEY TEMPLE tarafından bütün dünyayı memALBACH RETTY nun eden filim cazib ve zenjjin bir filim Güldüren gözler: 2 5,10 8,20 Bir Gecenin Rüyası: 3,30 6,40 9,50 ve yeni PARAMOUNT JURNAL RÜYASI KIŞ GECESiNiN GULDUREN GOZLER Şen Dul Pek yakında HALÎME BAYADER Bu akşam matine 13,30 ve 16 da Gişe gündüz açıktır. Telefon: 41819 Fiatlar: 35, 50, 60, 75, 100, 125, loca 100, 400, 500. Almancaden çeviren: SÜVEYDA H. ANNA Bu nuz var mı? Üç dakika sonra, Tab, Megafon gazetesinin zabıta havadisleri muhbirile konuşuyordu. Jak, dedi, sana birşey soracagım. Son on yedi, on sekiz sene içinde Ard fern isminde bir katilin idam edildiğini hatırlıyor musunuz? Hayır. Ardfern isminde birisi adam öldürmek suçile a^liyeye verilmişti, fakat îngiltereye kaçtı. Tab telâşla sordu: Soy adı neydi? îyice akhmda değil. Fransis yahud Rober gibi hirşeydi galiba... Yok, yok, buldum. Villar Ardfern... Villar. Bu da nereden aklımda kalmış biliyor musun? tsminde iki «ar» var da ondan. Fransızca sözlü ve MetroGoldwyn şirketinin şaheseri gece için numaralı koltuklar her iki ainema gişesinde «atılmaktadır. Telefon: M E L E K: 40868 Babanizın ismi neydi? diye sordu. Ursula tereddüdsüz: Villard diye cevab verdi. Tab, bu cevab üzerine, alnmda biriken terleri silerek: Ya! dedi, o halde pederiniz asıl mamış. Genc kız kizardı, sonra sarardı. Emin misiniz? diye sordu. Gayet eminim. İhtiyar Jak hiç al danmaz. Ustelik, babanizın soy adını da hatırladı. Katil maznunu Villard Ardfern dedi. Zavallı annenizin onun elinde öl müş olması ihtimali var, fakat Villard Ardfern memleketten çıkmıs ve ne tevkif edilmiş, ne de muhakeme edilmiştir. Tab genc kızın belini kolile kavradı, yere düşmemesi için tuttu. Çünkü Ursula birdenbire sapsan olmuştu. Allaha çok şükür. Onun idam edilmiş olması, bana, annemin katlinden daha feci geliyordu. Ah, Tab! Bu benim için öyle bir kâbustu ki! Müthiş, müthiş bir yüktü. Neler hissettiğimi tasavvur e demezsiniz. KARENİNGA^ I P E K: 44289 M. Trasmerenin vasiyetnamesin den bahsettiğimiz gün, sizi o kadar mü teessir eden şey bu muydu? Genc kız onun yüzüne baktı, cevab vermedi, sonra sözüne devam etti: Her akşam bu mücevherleri ondan âriyet almak mecburiyetinden nefret e diyordum. Mücevher alacak kadar benim de param vardı, fakat Trasmere kat'iy yen razı olmuyordu. Kendi başima hareket etmek istedikçe mâni oluyordu... Ursula birdenbire durdu ve hayretle haykırarak: Sakın Trasmere babamla Çinde tanışıp benim hayatımı ondan öğrenmiş olmasın? Evet, evet! Mııtlaka böyle o lacak. Eminim ki Yeh Ling bütün bunlan biliyor, çünkü M. Trasmere çok mufassal yazılı kâğıdlar bıraktı... Sonra, icinden gelen bir hareketle el lerini U7attı, Tabın ellerini tuttu: Tab, dedi, benim locama ilk girdiğiniz akşam, sizin, hayatımda bir rol oynıyacağmızı, bir hissi kablelvukula anlamıstım. Fakat bu rolün nekadar ehemmi MARCH FREDERİC Yeni zabıta romammız : 53 lirseniz, nekadar muvaffakiyet kazanırsa lerin hepsini isimlerile bilirim. Telefonu Kanlı Bilmece Yazan: Edgar Wallace Her akşam, yemeği, onunla beraber Yeh Lingin Iokantasmda yemek mecbu riyetindeydim. Yemekte, mücevher çantasım bana verirdi, ben de tiyatrodan dönüşte çantayı ona geri getirirdim, saklardı. nız, babanizın bir katil olduğunu söyle meleri size o kadar viz gelecektir.» Fa kat, garib değil mi, asıl adım olan Ard fern adım almama hiç bir zaman itiraz etmemiştir. Zannetmem ki, o kasvetli eytamhanedekilerden herhangi bir kim se, benim, sabahtan akşama kadar ortalık süpüren, bulaşık yıkıyan ve zerzevat soyan çocuk olduğumu tahmin etsin. yetli olacağını tasavvur bile edemiyor dum. Tab hayatında ilk defa olarak münasib bir cevab bulup veremedi. 28 Uzun boylu, esmer yüzlü bir adam polis merkezine müracaat etti. Sırtındaki esvabın kendi üstüne yapılmadığı anlaşılıyor, adam, etraftan sıkılmış gibi görü nüyordu. Nöbetçi memura bir mektub uzataraki Müfettiş Karverle randevum var, dedi. Nöbetçi memur mektubu okudu, başını salladı ve: Müfettiş Karver sizi bekliyor, dedi. Odasının kapısı açılınca Karver dön • dü ve ziyaretçiyi süzdü, sonra birdenbire yerinden sıçrıyarak: Tabiî, diye haykırdı, rica ederim oturunuz. Başıma can sıkıcı işler açılacak değil ya? Tab, genc kızın, ailesi hakkındaki en ufak imadan rencide olacağı korkusile, Trasmere sizi nasıl keşfettiğini hiç çekine çekine sordu: Babanız kimdi? söyledi miydi? Ursula bir baş işareti yaptı, dudakla Bir aktördü, ve zannederim ki kenrinda görünmesile kaybolması bir olan bir dini içkiye verdiği güne kadar da iyi bir aktördü.' Annemi de sarhoşluk yüzünden tebessüm belirdi. Jesse Trasmere çok açık sözlü idi, öldürmüştür. Eytamhanede öğrenebildi dedi. îyi taraflanndan biri buydu. Benim ğim bundan ibaret. Daha fazla sorup öğ Cinayet hangi şehirde yapılmış? sergüzeştimi bildiğini, esasen kendisinin renmek zahmetine hiç katlanmadım. N e düsünüyorsunuz Tab? Jak, hiç tereddüd etmeden cevab verde, hakkında itiraf edilemiyecek bazı maTabın alnı kırışmıştı: di ve Tabın iyi tanıdığı bir vilâyet şehrilumata sahıb olduğu bir kimse aradığını Son yirmi sene zarfında, Ardfern nin ismini söyledi. söyledi. Bana bunu aşağıyukan şöyle anTab, telefonu kapadı ve Ursulanın lattıydı:«Ben nasıl arzu edersem harfiyeu isminde hangi katilip idam edildiğini hatırlamağa çalıs.ıyorum. Ben ıdam edilen yanına geldı. öyle hareket edeceksiniz, nekadar jrükse (Arkan var)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle