23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 Şubat 1936 CUMHURİYET \C Başka memleketlerde çocuklar j HİKAYB, BREZİLYA KAPLANI O zaman, dedi Cemil Vehbi, yirmi iki yirmi üç yaşlarında kadardım. Üniversiteyi yeni bitirmiştim. Tutaca ğun meslek hak kında henüz kararımı vermemiştim. Vaktile şark vilâyetinden Amerikaya göçen birçokları gibi Brezilyaya gidip yerleşmiş olan da yımdan bir mektub aldım, orada orman fşletiyordu. Beni de kendisine yardım için çağmyordu. Serde genclik olması Üolayısile bu tekIifi reddetmek iste medim. Memlekete günlerce uzak ve istenildiği zaman gidilmesi mümkün olmıyacak olan bir yeri görmek ve açık havada yaşamak doğrusu hevesimi kurcaladı. Kabul ettiğime dair bir telgraf çektim. Üç hafta kadar gelecek parayı bekledim. Sonra Almanyaya gidip Brezilya postasına bindim. Vapur yolculuğu on gün kadar sürdü. On gün de nehir üzerinde seyahat ettikten sonra dayıma kavuştum. O günden itibaren bir yeni hayat safhasının eşiğinden içeri adım atmıştım. Ekseri zamanım ormanda çalışmak, avlanmakla geçiyordu. Diğer bo§ vakitlerimde de okuyor ve ispanyolcaya çalışıyordum. Zaten bulunduğum yerde yapacak başka birşey yoktu. Vurduğumuz hayvanîar en ziyade yabanî domuz ve yabanî güvercindi. Etrafta hemen hiç tehlikeli hayvan yok gibiydi. Koca bir sene zarfmda ancak bir defa bir sırtlan vurmuştum. îşim olmadığı günlerden bir gün sabahleyin erkenden yerli hizmetkârlardan birinin bana tarif ettiği sahada avlanmak üzere yola çıkmıştım. Yiyeceğimi, içeceğimi ve tüfeğimi taşımak üzere yanıma katırlardan birini de aldım. Bir müddet katınn üstünde, bir müddet te yaya epeyce yol gittikten sonra çalılann ortasında ağaclık bir yere gelince mola vermek istedim. Katın ağaclardan birine bağlıyarak sağdan soldan belki bir domuz çıkar diye beklemeğe başladım . Bir iki saat içinde iki tane domuz vurdum. Hava çok sıcaktı. Belki şehre götürmek imkânı hâsıl oluncıya kadar kokmalan ihtimali vardı. Onun için yerlilerin tatbik ettikleri ameliyeyi yapmak mecburiyetinde kaldım. Karınlarını deştim. Barsaklanm çıkardım. İçeriye kuru ot doldurdum. Bütün bu işleri yaparken epey yorulmuşum. Üzerime bir ağırlık çöktü. Dehşetli uykum gelmişti. Bir zaman nafile yere uyumamak için kendimi tuttum. Lâkm en sonunda istemiyerek kendimden geçmişim. Şunu bilhassa zikretmek mecburiyetindeyim ki oralarda uyumak çok tehlikelidir. Vahşî bayvanların hücumu olmasa bile yılanlar insana salabilir. Nitekim aradan epeyce bir zaman geçtikten sonra katırımın gayritabiî bazı halleri neticesi uyandım. Hayvan o kadar telâşlı idi ki ağaca kendisini bağlıyan kayışı koparacak dereceye gelmiş. Etrafa baktım, hiçbir şey göremedim. Fakat muhakkak bir tehlike vardı. Yoksa katır bu kadar huylamr mı? Sağa sola gittim. Gene birşeyler yok. Buna rağmen ihtiyat olarak tüfeğime iki kurşun sürdüm ve otomatik rövolverimi de muayene ettim. Tam o sırada karşımdaki çalılıkların arasından bir geyik göründü. Bunun pek hayra alâmet olmadığına derhal hükmettim. Kendisini kovalıyan bir canavardan kaçıp kurtulmak istedi ği muhakkaktı. Onun için ateş etmedim. Tahminimde hiç te aldanmadı ğım birkaç dakika sonra apaçık meydana çıktı. Dehşetli bir homurtu ile birlikte yaman bir «Kugar Brezilya kaplanı» göründü. Fakat koşuşunun isti kameti üzerime doğru değildi. Geyiğin peşinden gidiyordu. Eğer ateş etmeseydim, belki de geçip gidecekti. Ne çare ki dayanamadım. Çünkü Yurdun Köyleri Çocuk!.. Fırsat buidukça sehirlerden uzaklaş: Ne güzeldir yurdunda zümrüd ovalı köyler!.. Koş.. Dere, tepe, düz git.. Çiçekli bağları aş, Sana dallar üstünde kuşlar türküler 'er/.. Hele Anadoluda o yıldızlı geceler Yabanct ülkelerin gündüzüne bedeldir!.. Çiçekli, kelebekli, çağlıyanlı bahçeler Masallarda söylenen cennetten çok güzeldir!.. » Bir yanda billur ırmak, bir yanda yeşil orman, Kokla, fırsat buldukça, köyün saf havasım!'.. Hele, başka iş tutma sen büyüdüğün zaman: Verimli bir çiftlik yap yurdun düz ovasını!.. ÇİFTÇ1 merakh şeylerj Papayer Papayer ilk olarak Meksikada çıkıp sonra dünyanın muhtelif yerlerine da ğılmış olan bir ağacdır. Şimdi, bilhassa Avustralyada pek fazla kıymet kesbet miştir. Çünkü, biliyorsunuz, Avustral ya adasının ekseri kısmı sıcak, kurak çöllerden müteşekkildir. Bir damla su bulmak için günlerce araştırmalar yapmak icab eder. Bazı taraflarmda koyunlar bile yem yerine olduğu gibi, su ye rine de ot otlıyarak hararetlerini giderebilirlerse de birçok seneler on bin lercesi telef olmaktan geri kalmaz. jâkin tabiat ekseri müşkülleri kendiliinden hallettiği gibi Avustralyada da 'apayer ağacının mevcudiyeti bu ku raklığa karşı ehemmiyetli bir çare olarak meydana çıkmıştır. Bu, en kurak 19 aylık küçük Amerikalı yıldız Porky hesab dersine çalışıyor [FAVDAÜ BÎLGSLER } Havagazine veda! böyle bir fırsat nadiren ele geçerdi. Nişan aldım. Onu bir tavşan gibi ilk kurşunda yere sereceğimi zannediyordum. Tetiği çektim. Kugar yıkıldı, yıkıldı amma, biraz sonra da tekrar ayağa kalktı. Zira, ancak ayaklarmdan birini yaralıyabilmiştim. Doğrulmasile beraber ikinci defa tetiği çektim. Heyecan ve halecandan iyi nişan alamamış olacağım ki kurşun boşuna gitti. Kugar hızla üstüme atıldı. Gayriihtiyarî bir çekilişle ökaliptüs ağaclarından birini siper aldım. O da yoluna devam etti. Artık ağa cın gövdesinin etrafında kanlı bir kovalamaca oynamağa başlamıştık. Bana yarım metroya kadar yak laştığı oluyor, korkunç gözlerinin içîni bile bütün açıklıkla görüyordum. Güçlükle rövolverimi kınından çıkardım, yedi kurşunu birden boşalttım. Heyhat, yalnız sonuncu kurşun kendisine isabet etti. Tıpkı ilk defaki gibi yere düşmesile kalkması bir oldu. O aralık sağlam kalmış ön ayağınm pençesini de omuzuma attı, tırnaklarını etime geçirdi. Birdenbire o kadar acı duymuşum ki danalar gibi bağırmaktan kendimi menedemedim. Artık yapılacak hiçbir şey kalmamıştı. Av bıçağımı yanıma almamakla ne derece ihtiyatsızlık ettiğimi pek güzel anlamıştım. Amma, ne çare ki iş işten geçmişti. Dünya üzerindeki bütün memleket lerden ziyade İngilterede havagazine ehemmiyet verilirdi. Havagazi İngiliz ler için adeta millî bir aydmlanma ve ısınma vasıtası idi. An'aneye çok sadık bir millet olmasma rağmen İngilizler son zamanlarda elektriğin daha temiz Bilmeceyi çözenler sahalarda yetişmek kabiliyetini gösterdiği halde yemişinin içleri kokulu ve şekerli bir su doludur. Senenin hemen her mevsiminde üstü meyva ile dolu dur. Onun için çöl ve sahra yolculan bunun yemişile susuzluklarmı giderir • ler. Papayer ağacının yaprakları geniş olduğu kadar yemişleri de büyükçedir. Ekseriyetle ayva kadardır. Fakat içle rinde müstesna olarak 10 kilo gelecek derecede büyük olanlar da var • dır. İçinin eti tıpkı sarı karpuzların ^ ki gibidir. Fakat suyu onlarınkinden çok daha tatlı ve nefistir ve midenin hazım vazifesini kolaylaştıracak hassadadır. Bu ağacın yaprağından ve ka • buğundan doktorlukta kullanılan pa * paine isminde bir madde de çıkarılmakHayri kızı Bedia Akgün. tadır. Keza yaprağında eti yumşatma 7 Kızıltoprak Kâhya sokağı No. 3 kabiliyeti vardır. Yerliler eti pişirmek çin ateşe koymazdan evvel bir müd * Rebia Saka. det Rapayer yaprağının içinde durdu • 8 Uzunköprü ahçı Zeynel oğlu turlar. Mehmed Demirel. Trenlerde telsiz telgraf 9 Üsküdar binbaşı Mehmed kızı Burada mevzuu bahsolan radyo de Muallâ. ğil.. Radyo aşağı yukan bütün tren 10 Çatalca Nakkaş köyü bakkal lerde yolcuları hem eğlendiriyor, hem Hüseyin. de onlara haberler veriyor. Fakat Nor11 Adapazarı Sabihahanım mek veç şimendiferlerinde vagonlara hem tebi 404 Tevfik Nuri. gönderici, hem de alıcı olmak üzere tel12 Babaeski birinci ilk okul 14 A siz telgraf istasyonları konmuş, gerek memurlarm, gerekse yolcularm her dem Eren. hangi bir şehirle, bir garla konuşma 13 Sıvas Ziya Gökalp okulu 39 larını kolaylaştırıyormuş. Meselâ bir Orhan TürkeL tren kazaya uğradı mı, yahut suyu, kö14 Kadıköy orta okul 1025 Urgut mürü bitti mi hemen telsiz telgraf faaliyete geçiyormuş. Yahut bir yolcu baEgemen. vulunu filân otel, filân istasyonda u15 Zonguldak yeni okul 201 Ne nutmuş değil mi, derhal telsiz tel grafla otele, istasyona haber! zahet. Mütehassıslar telsiz telgraf sayesinde tren kazalannm büsbütün önlerine ge çilemese bile azaltılabileceğini tah * min ediyorlar. İfiM bir aydınhk vasıtası olduğunu görünce onu tercih etmekte gecikmediler. Fakat, bizde, Fransada olduğu gibi İngiltere de de hâlâ birçok şehirlerin sokakları havagazile aydmlatılmaktadır. Meselâ İngilterenin en mühim merkezlerinden biri olan Glasgow şehrinde 7 bin havagazi feneri hâlâ her gece etrafa ışık saçmaktadır. Bununla beraber yavaş yavaş birçokları yerlerini elektrik lâmbalan na terkediyorlar. Bu dünya etme bulma dünyasıdır. Vaktile petrol lâmba smı saltanat tahtından indiren hava gazi, şimdi ayni akibete uğruyor. Aca Korkunç ağzı yüzüme doğru yalr ba bir gün gelip elektriğin yerine de laşıyordu. Sağ kolum hareketten başka bir yeni aydmlatma vasıtası geçdüşmüştü, yalnız sol elimi kullana miyecek mi, dersiniz. rak tabancanm kabzasile kafasına vurmağa çalışıyordum. Yavaş yavaş kuvvet ve takatten de kesiliyordum. Çok feci bir ölüme hazırlanmak lâzım geliyordu. Lâkin bir hareket birdenbire gözlerimdeki ümid şuaını parlattı. Kugarın da vaziyeti benimkinden iyi değildi. Rövolverin son kurşunu saplandığı yerden haber getirmeğe başlıyordu. Hayvan gitgide büsbütün gevşedi. Ağır ağır yere yıkıldı. Fakat beni de birlikte sürükledi. Çünkü etime saplanmış olan tırnaklarını kabil değil yerinden çıkaramıyordum. Eğer tesadüfen oradan geçen bir yerli imdadıma yetişmemiş olsaydı, şüphesiz şimdi size bu hikâyeyi anlatamıyacaktım. Yerli kendilerine mahsus usulle omuzumu hayvanm pençesinden kurtardı. Katınn sırtmda şehre gittim. On beş gün kadar yatakta kaldıktan sonra ancak kendime gelebildim. Oh.. O menhus Brezilya kaplanının pençesindeki vaziyetimi düşündükçe şu anda bile bütün tüylerim baştan aşağı ürperiyor!. Bilmeceyi doğru çözenlerden bize fotograf gönderenlerin resimlerini basmaya devam ediyoruz. Fakat burada resmi çıkmak mutlaka hediye kazan mış olmaya delâlet etmez. Mükâfat kazananlarm isimleri her ay başı neşrolunan büyük listeye dercolunur. Soldan sağa sıra ile: k Dargmız da ondan! Küçük Nahid babasile Ankaraya git miş. Kardeşi Suna da annesile Istanbul da kalmıştı. Babası baktı ki, Nahid, An karaya ilk vardıklan günü bir posta kartınm üstüne yalnız kardeşinin ad resini yazarak bomboş gönderiyor. Oğlum, dedi, Sunaya neden bom boş bir kart gönderiyorsun? Nahid biraz durakladıktan sonra, şu cevabı verdi: Babacığım, dargınız, konuşmuyo ruz da ondan! 1 Pendik ilk okul 257 Yılmaz Araycı. 2 Eyübsultan 36 ncı ilk okul 47 İrfan. 3 Trabzon Ziraat Bankası karşı smda 3 numarada Dinçer. 4 Kadıköy Yeldeğirmeni orta okul 468 Fethi Bilge. 5 Kandilli cami müezzini oğlu Edvvard VIII in halkçılığı Biliyorsunuz ki, îngilizler spora düş Enver Coşkun. 6 Göyük orman mühendis muavini kün oldukları kadar teşrifat heveskârı dırlar. İngilterenin asalet tabakasma mensub bazı adamlar ekseriya lüzum suz bir gurura kapılıp çalım satarlar. Halbuki hakikaten asil ve yüksek olanlar tabiî bu gibi manasızlıklara tenez zül etmezler. Şu anlatacağımız fıkra bu düşüncelerimizi pek güzel ispat e decek bir misaldir. Bundan birkaç sene evvel İngilterede bir golf müsabakasına aid şampiyon luğu W. Setton isminde bir amele ka zanmıştı. Yüksek tabakaya mensub olup ta bu müsabakaya girmiş bulunan Markiler, Kontlar, Dükler surat buruşturarak müsabakayı tertib edenlerin kendi aralanna nasıl olup ta bir ame lenin karışmasma göz yumduklarına şaştılar ve şampiyona hiç yüz vermiyerek onu kulüblerinin kapısmdan içeri bile sokmak istemediler. O zaman Prens dö Gal olan Sekizinci Edward da mü sabakaya girenlerin arasmda idi. Bu vaziyet karşısmda derhal o kibirli in sanlarm arasından ilerliyerek Settona yaklaştı ve elini muhabbetle sıkarak: Tebrik ederim! dedi. Teşekkür ederim Altes! Prens dö Gal bu sefer sesini o mağ rur züppelerin işitebileceği tarzda yükselterek: Benimle beraber yemek yemek lutfunda bulunur musunuz? Teşekkür ederim Altes! Yemekten sonra da sizinle güzel bir golf partisi yaparız! Bu hareketin kendilerine bir ibret dersi olduğunu anlamakta gecikmiyen züppeler de derhal gidip şampiyonun elini sıktılar ve Setton o gündenberi Londra hayvanat bahçesinin şenliği Bo Bo bakın küçük kızı îngilterenin en fazla sevilen sporcula Jubileye ne güzel ve şefkatle yemek yediriyor. rından biri oldu. FIKRA Hayvanlarda evlâd sevgisi c t 2 3 Şubat bilmecesi t 2 3 I Yukarıdaki şeklin gözlerine öyleharfler koyunuz ki gerek soldan sağa ve gerekse yukandan aşağıya okunduğu zaman şu kelimeler meydana çıksm: 1 Vücudümüzdeki uvuzlardan biri. 2 Bir emir. 3 Bir renk. Ve merdiven teşkil eden dört gözde alfabeden bir harf dört defa tekrar lansın. Bu bilmeceyi doğru çözenlerden birinciye 5 lira, ikinciye 2 lira, üçüncüye münasib bir hediye takdim oluna cak, diğer yüz kişiye muhtelif mükâfatlar verilecektir. Bilmeceyi çözenlerden bize fotograf gönderenlerin resimleri de gazeteye basılır. Cevablar şubatın son gününe kadar yukarıdaki cetvel üzerine doldurularak «Cumhuriyet Çocuk Sahifesi» adresine yollanmalıdır. Yazdığımız şartlara riayet etmiyenler ve geg kalanlar hediye kazanamazlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle