Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 Stıbat 193» CUMHURİYET PERDE ARKASI Hayatta iken yazılan bir mektubu ruh, öldükten sonra ifşa edebilir mi? Sir Oliver Lodge, kendisinin de böyle bir tecrübeye hazırlanarak bir mektub bıraktığmı anlatıyor Harab surlar Belediye ve Müzeler tamirine çalışacaklar Seyyah mevsimi yaklaştığı şu sırada yabancılann en çok görmek istîyeceği ;arihî abidelerden muhtaç olanların tamir ve ıslahı düşütıülmektedir. Bu meyanda bilhassa seyyahların en çok alâkadar oldukları tarihî sur ve Tekfür sa•ayınm tamiri işi ön safta gelmektedir fakat muazzam surlann tamiri o kadaı )üyük bir paraya ihtiyac göstermektedir ki bunu hep birden hatta kısmen ılsun yapmak bugün için imkânsız gö'ülmektedir. LORRAÎNE ORDUSUNUN SİMONU1 Bir taraftan Almanyadan nişan alırken... Bir taraftan Fransadaki Alman kadın casuslarını yakalatıp kurşuna dizdiriyordu Şaka niyetine! ] Kitab bombardımanı Geçenlerde, bir fıkramızda Türkofi * iin çıkannakta olduğu ekonomik enfor masyon bültenine dokunmuş, «mademki bu mecmuanm adı mutlaka türkçe olmıyacak, bari Fransız lisanını bozmıyalım^ ünkü bu mürekkeb ismin aslı Bulletin d'information economiquedir» demiştik. Lâtifemiz Türkofise çok dokunmuş olacak ki nahif sütunumuza bir neşriyat ilsilesi bombardımanile cevab verdi. Dün postadan, yarımşar saat fasıla ile üç tane babacan zarf aldık. Hepsi de «Şaka niyetine muharririne» yazılıydı ve üzerlerinde de Ofisin damgası... İlk obüsün verdiği şaşalama geçtikten sonra diğer erine alıştık ve yollanan eserlerin tetki:ine giriştik. Eğer bu beş altı kiloluk kâğıd heye indeki cevab Ofisin neşriyat faaliyetine delil olmak üzere gönderildiyse mahalline masruf değil. Çünkü biz daima hareket Içinde bulunan bu müessesenin neşriyat ;ısırlığından şikâyet etmemiştik ki! Eğer maksad Türkofisin türkçe isimli iserler ve veya broşürler de çıkardığını jostermek idiyse bunda da mubalâğaya düşülmüş doğrusu. Biz o kadannı de mek istemedikti ve demeyiz de a canım! Artık Ofis hep Bulletin d'information iconomique dilile konuşmanın ancak Paiste filân yaraşık alır bir iş olduğunu :akdir etmez mi? Gelelim kitablara: Ofisimizin ciddî bir ietkik mahsulü olan turizm raporunu vakiile okumuş, hem şahsan, hem gazetemiz (ıesabma istifade etmiştik. Ekonomi Bakanlığı «Konjonktur servisi» neşriyatın dan olan millî gelir, yumurta satışmm Rasyonalizasyonu hakkında rapor, Eko nomi Bakanlığının Parti ekonomi programına göre gordüğü işler hakkında rapor, Türkiye madenleri ve kömürleri, dış :ecim kitablarile gene Ekonomi Bakanlığı deniz nakliyatı umum müdürlüğü neşriyatından beş cildlik ulusal deniz mevuatı eserlerini ise okuyamamıştık. Bir lâiifenin bize böyle bir tetebbü vesilesi vermesini hoş bir fırsat olarak karşılıyoruz. Ofis şaka olan niyetimizi hep ciddiye alır da kitab göndermekte devam ederse bizi şaka niyetine bir kütüphane sahibi edeceğe benziyor. Maahaza biz de Ofis te müştereken Nafıa Vekâletine teşekkür edelim. Türkofis irsalâtı pula :âbi olsaydı kıyyei atikle birkaç okka tu:an bu bir kucak kitabı biraz zor yollardı! Maruf Fransız kadın casuslanndan Üç gün sonra, Nisteki bu casus ka Mathild sözlerine şöyle devam etti: dının yanındaydım. « Bu ufak hizmet von Gebstattelle Madam, M. de Bouillon tarafın Büyük âlim Sir aramızdaki dostluğu daha sıkı fıkı bir dan geliyorum, dedim. Oliver Luc inki hale getirdi. Bir gün harbden büsbütün samlı muhabereden Bu, von Gebstattelin müstear ismiydi. başka mevzular etrafında konuştuğumuz Cross correspon Kadın boynuma sarıldı, beni öptü ve Yedikuleden Edirnekapıya kadar olan ırada, bana: dance [ 1 ] ve ölünihayet Nisten ayrılabileceği için çok Berlini ziyaret etmek ister misiniz, • surun önündeki hendeği takib eden e münden sonra açıl memnun olduğunu söyledi. Çabucak dost eni asfalt yol seyyahların surları gör madam? diye sordu. mak üzere kendisi Iduk. Zavallı kadın, kendi yanından her Tabiî, Parisi bildiğim için, Berlinmesini çok kolaylaştırmıştır. Fakat surnin kapayıp mühür ayrılışımda, bir müfettişle buluşup, onun lann harab hali herkesi müteessir ede e onun arasında bir mukayese yapmağı bana verdiği mahrem haberleri ifşa etti Iemiş olduğu mek:ek vaziyettedir. Bunun için aurlarm ok arzu ederim. tubdan bahsetmek imi aklına bile getirmiyordu. Diye cevab verdim ve Berlini, oranın, m fazla muhafazası lâzım gelen ve date ve vefatından Bir gün, von Gebstattelin bahsettiği sonra bu mektub ha fazla harab olacağı görülen kısımla kulağıma kadar gelen yaşayış tarzmı u parayı kendisine verdikten sonra, gayet münderecatını, kenın harabiye maruz bulunmaktan kur zun uzun metettim. O dakikaya kadar, muhaveremizin, âkayd bir tavırla: disi ifşa edeceğini ;arılması Belediye ve Müzeler idaresin Gebstattele gönderilecek bir haber akit geçirmekten başka bir maksada söylüyerek «biraz :e düşünülmektedir. arsa, ben götürebilirim, dedim, herhalde mebni olduğunu zannetmiyordum. Fakat kanşık olmakla beHarab bir halde bulunan bazı cami on Gebstattel boş lâf eden bir adam oraya sizden çok evvel avdet etmi} olaraber mevzuu ha erin tamiri de Evkaftan istenecektir. cağım. değildi. tırlıyacağımı tahmin Kadın buna son derece sevindi ve, he Pekâlâ, dedi, o halde, sizi Berline ediyorum» demek men o akşam, elime on sahifelik kadar tedir. Alim yazısı Leipzig panayırına çağırıldık göndermeğe muvafakat etmesi için, ge büyük bir rapor tutuşturdu. Bu rapor, Nis neral nezdinde elimden geleni yapaca na jöyle devam edi Her sene ilk ve sonbaharda açılan jım.Şimdilik hiçbir vaidde bulunmuyo e civarında toplanmış malumatla doluyyor: Leipzig beynelmilel nümune panayırı um, fakat ısrar edeceğim. Fikrimce, si du. Ruhî taharriyatın bu sene de 1 martta açılacak ve 9 mart zin kadar çalışkan bir memura bu mükâ48 saat sonra da tevkif edildi. ilerlemiş bulundu ta kapanacaktır. Panayır idaresi îstan at lâyıktır. Fakat, iş bundan ibaret değildi. Al ğu bugünkü vaziyetbul Ticaret Odasına müracaat ederek Aradan sekiz gün kadar geçti. Bir ge manyaya döndüğüm zaman Gebstatteli te medyurnlardan sanayi erbabımızı davet etmiştir. ce kapım vuruldu, açtım. Yüzbaşının e biraz endişeli buldum. Madam de Gi jüphe edilmek ge mir neferlerinden biri bir telgraf getirSanchezin rektir. Ruhî işlerle Iktısad müesseselerinin ıslahı mişti. Bu telgrafta, ertesi günkü sabah meno onu hayrete henüz avdet etmemiş olLodge dertlerini takrir ederken ması düşürüyordu. meşgul olanlar, diSir Oliver lktısad Vekâletine bağlı müessesele ekspresile Berline hareket • etmekliğim lardan vakitlerinin ve hayatlarının mü Bugün, yann gelir. ğer âlemden haber almak iktidannı rin esaslı bir şekilde tensik ve ıslahına bildiriliyordu. Diye kendisini teskin etmeğe çalıştım. haiz bulunduklarını iddia eyliyen med him bir kısmmı bilâmenfaat bize tahsis matuf tetkikat ikmal edilmek üzeredir. Von Gebstattel sözünde durmuştu, Hiçbir şeyden şüphelenmiyordu, bana: etmelerini istiyemeyiz. yumlara karşı, keyfiyet tamamen sabit Bu etüdlerle meşgul bulunan başmü muayyen saatte istasyona gittiğim zaman, Namuslu bir takım erkek ve kadınlar oluncıya kadar, şüpheli nazarla bakmak Azizim, Madam Lebrun diyordu. uzun boylu, genc bir adam yanıma yaktarafından ciddî olarak jhtiyar edilmiş şavir Fon der Porten yakında şehrimizzaruretindedirler. ok iyi dostlanmdan bir kadın daha var aştı: de tekrar çalışmalanna başlıyacaktır. ki, tıpkı öteki gibi ablukada kalmıştır ve Bu makalede tetkikine girişeceğimiz bulunan bu meslek, bütün zamanı işgal Madam Bluns? Mütehassıs şimdiye kadar yaptığı tetkendisile, diğeri kadar alâkadanm. Marfennî itirazlara geçmeden evvel med eden, başkalannın göremedikleri asabî Diye sordu. Asıl ismimin fena tesirler ıstırablarla dolu çok yorucu bir san'at kikat etrafında Vekâlete mufassal bir silyadadır. Madam Gimeno gibi onu da yumluğun muhtelif eşkâlini gözden geçirapor vermiştir. Diğer taraftan lktısad uyandırması ihtimaline karşı bu müstear buraya gönderebilir misiniz? relim. Medyum tabirinden kasdeyledi tır. Alman ismini almıştım. Birçok kimseler de hususî surette böy Vekâletinde alâkadarlar tarafından her ğirn mana yalnız, yan catalepsie halinBu kadının ismi de Felicie Pfaadtdı. Bu adam, «zabit vekili Hugo Grasse» müessesede yapılacak teşkilât hakkında de veya başka birisinin tesiri altında, ya le haberler alırlar ve otomatik olarak Gebstattel tarafından geldiğimi söyliye diye kendini tanıttıktan sonra: projeler hazırlanmaktadır. zan veya konuşanlara değil; ruhî âlem bunları yazarlar. Bunlar da, mesleğe in Vazifem Berline kadar size refa rek onu görmeğe gittiğim zaman, bununden dünyaya vâki olan her nevi tesirleri tisab etmemiş olmakla beraber, medkat etmek ve emrinize âmade bulun a daha uzun müddet uğraşacağımı ve işi Bulgaristan balmumu istiyor yumdurlar. Bu gibi hususî medyumlar daha güç halledeceğimi anladım. nakle vasıta olanlara da şamildir. maktır, dedi. tarafından tamamen müstakil olarak yaSon zamanlarda Bulgaristan, memle Bu tâbire, «ilham» ismi verilen tesir Fakat, bu sefer de, bir kelime almanca Berlinde, bizim için, Hotel Centralde altında, haricden geldiğini zanneylediği zılmış olan şeyler cemi ve mukayese ve ketimizden külliyetli miktarda balmumu ki oda tutulmuşru. Bu otel Friedrichs bilmeyişim ve takmdığım safiyet bu teh fikirleri, yazan kimseleri de ithal eyliyo tetkik edildiği zaman bunlar arasında almağa başlamıştır. Komşu memleket bu trasse garının karşısında idi. Alman payı ikeli kadının itimadsızlığını giderdi. Tehrum. Bu fikirlerin nasıl geldiğini kendi mevzu ve maksad itibarile mühim mü mahsulümüzün yegâne alıcısı haline gel tahtın4a oturduğum müddetçe, ne para ıkeli olmasına hakikaten tehlikeli bir kaleri de bilmezler. Bu fikir bir rüyada ol şabehetler bulunduğu mef"dana çıkffliş miştir. sız, ne eğlencesiz kaldım. Rehberim be dmdı; çünkü, nadir bulunur bir zekâya Taleb fazla olduğu için fiatlar artmış ni bir yüzbaşı ile evli olan kızkarde?i Ma sahib olduktan başka birçok yüksek kimduğu gibi gayrişuurî olarak sanih olurlar. Alelâde tesadüf sahasını aşan bu mü tır. Elde stok yoktur. Muhakkak olan birşey varsa bu sünuhadam Michaelisin evine götürdü. Ertesi selerle teması vardı. Meselâ, bir gün ba tın kendi dimağlarınm mahsulü olm«na şabehetlerin muhtelif medyumlara tesir akşam, 15 haziran 1915 akşamı, opera na, Marsilyaya gelmek için muhtac ol Bidır. încil hikâyelerine ehemmiyet veren yapmakta olan, bir tek fikre hamledilme na olmak şartile, pek nadiren halkın ar ya gittik. Lohengrin oynuyordu. Vazi duğu seyahat vesikasını Fransız meb'usu kimseler, Saulün Endora vâki olan zi si zaruridir. zu eylediği şeyden, yani vefat etmiş sev yet oldukça garibdi... Harbin civcivli M. C. vasıtasile aldığını söylemişti. Bu yaretini, guya ervah âleminden gelen yeIşte bütün bunlar inkısamlı muhabere gili bir akrabadan haber verirler. Çün zamanında... Berlin operasının bir loca dam çoktanberi ölmüştür. Felicie Pfa gâne haber bu imiş gibi, hatırlarına ge namı altında birçok kimseler tarafından kü umumiyetle aile hususiyetlerile alâ • sında br Fransız kadını...» dtı da, nihayet, Madam Gimenoya kurtirirler. Peygamberlerin daima «Allah gayet dikkat ve itina ile tetkik edilmiş kadar değildirler. Bir haber nakli husuduğum tuzağın tıpkısına düşürdüm. Pek Madam Lebrun sözün burasına ge böyle söylüyor» cümlesini Ijir mukadde tir. sunda bunların intihab etmiş oldukları lince, hep ayni tebessümü muhafaza e yakında Gebstatteli görmeğe gideceğimi me suretinde kullanarak söze başladıkla Medyumluğun başka bir tarzı da tah usulü, herkes pek te kolay anlıyamaz. derek, bana, 20 senedenberi sakladığı söylediğim zaman, Fransa içinde yaptığı nnı unuturlar. Kendısini çağıranın kim rirî şekilde olmıyarak catalepsie halinde Bununla beraber bu usulün intihabı için hahralarını gösterdi. Hayvanat bahçe seyahatlerdeki notlanndan mürekekb o olduğunu anlamıyarak llyasa giden kü bulunan bir kimsenin şifahen vâki olan tabiî bir takım sebebler vardır. sinin duhuliye bileti, tramvay bileti, se lan kalın bir vesika tomannı, kendiliğin çük Samueli hatmnıza getiriniz. llyas o beyanatıdır ki bunlar hazır bulunan başden bana tevdi etti. « Bunlar inkısamlı muhabere tarzında yahat vesikası... nu teşvik etti. Nasıl cevab vereceğini öğ ka kimseler tarafından kayid ve zapte oluyor. Ruhların bu haberleri neden doOndan ayrılınca, bütün bu kâğıdlan, Ve devam etti: retti. Çocuk, küçük yaşının anlamaklığı dilirler. layı açıkça vermedikleri, neden bir ta Fransız âmirlerime götürüp verdim. O Potsdam sarayının methaline na imkân vermediği bir tehdid haberini Medyumun yalnız olması veya başka kım kısa cümleler ve istidlâlî tâbirler Hindenburgun, tahtadan yapılmış kos günden itibaren bu casus kadının, Fran dünyaya nakleden bir medyum, bir va bir şahsiyetin kendisile beraber bulunma kullandıkları elbette hatınnızdan geçer. koca bir heykelini koymuşlardı; herkes, sız zabıtası tarafından tarassud altında sıta idi. sı esası değistirmez. Her iki şekilde de Çünkü onlar, basit haberlerin daima şüp bu heykele çelik, bronz, gümüş veya al tutulduğunu söylemek zaiddir. Bir müddet sonra, on dördüncü defa Şimdi biz de ayni tarikle ilham edil onlann yazdıklan veya söyledikleri söz heler uyandırdığını ve fennî mehafilde tm bir çivi mıhlıyordu. Vatanî hislerimi miş olanların muhtelif ziyaretlerini elde ler, bana göre, diğer âlemde bulunan itimadsızlıklarla karşılandığını pek iyi izhar etmek için, ben de, bu heykele on olarak Almanyaya gitmeğe hazırlanırken, edebilmekteyiz. İlham sahibi sanılan ve kendilerinden bir haber göndermek is bildrklerinden haberlerin her biri başka marklık çivi muhlamakta tereddüd etme âmirim itiraz etti: kimselerin ve catalepsie halinde bulu îmkânı yok, madam, dedi. Almantiyen kimselerden vâki olan ilhamlardır. bir medyum tarafından muhtelif kısımlar dim. Fakat bu on mark, Almanların harşeklinde verilmesini ve bunlar bir ara bi kaybetmesine mani olmadı. nanlann ağızlanndan çıkan cümleler hep lar, kendi casuslanndan ikisini ele vere Ruhî Taharriyat Cemiyeti azasından bu kabildendir. Medyumluğun muhtelif bulunan, bu gibi otomatistlerin miktan ya getirilip tefsir edildikten sonra kasdeFransa ile Almanya arasmdaki onun nin siz olduğunuzu biliyorlar. Oraya va şekillerinden halkça tanılan bu en sonun epeycedir. Bunlar arasında aşağıdakileri dilen mânanın ortaya çıkmasını görmüş cu seferden sonra, von Gebstattel bir gün rır marmaz yakalanıp kurşuna dizileceği cusudur. niz muhakkaktır. bana dedi ki: kaydedeyim: Misis Willett, Misis Ver lerdir. Medyumluk çok yorucu bir iştir ral,, Mis Helene Verrall (şimdi Misiı İşte Madam Lebrunün, Alman demir îşte, inkisamlı muhabere sistemi bu su Bu sefer size nazik bir vazife tevdi retle vücud bulmuştur. Verilen haberin edeceğim madam. Dostlanmdan bir ka salib nişanı almış olan yegâne Fransız kaSalterdir), Dame Edith Lyttelton (biz Biz bir medyuma müracaat etmeği buna Misis Holland deriz). Bunlardan anlaşılması bir bilmece gibi parçalann dın, bir Ispanyol zabitinin karısı, şu sı dınının macerası budur. Bu nişanı, von düşündüğümüz zaman aklımıza, başka Gebstattelin tavassutile almıştı. Madam biribirine eklenmesile kabil olmaktadır, rada Niste, kapalı kalmış bulunuyor. başka yukarıdakiler kadar maruf olmı dimağlann tesiri altında bulunmak has (Arkası var) yan şu isimleri de söyliyebiliriz: Misi Onun buraya gelebilmesi için kendi Lebrun, harb esnasında, son defa olarak sasını nefsinde keşfederek, bunu bir mesFarbes, Misis Mac, Misis Frith ilâh... sine pasaport götüreceksiniz. İhtiyacı var bir rol daha oynamış, bu iki Alman ca [1] Haberin muhtelif kısımlara ayrıla lek veya maişet medan ittihaz eden errak muhtelif medyumlara verllmeslne ve sa 2,000 franga kadar para da verebil susu kadının muhakemesinde şahid sıfa Bunlardan başka Misis Piper de var kek veya kadınlar gelir. Bu cihetle on bunlar toplanıldıktan ve bırleştirıldikten lirsiniz. İsmi Madam Gimeno Sanchez tile hazır bulunmuştu. Casus kadınlann dır. sonra mâna çıkanlmasına inkisantüı muha(• Birinci ve lklncl makaleler 29 ve 30 ikisi de ölüme mahkum edilmis ve kurşuna dir. bere denllmektedlr. Bu otomatistler, Misis Piper müstes Ikincikânun tarihli sayılarımızdadır. Denemesi kolay! Fazla güveniyorsun, yavrum! vazgeç... Hem, niye karıştırıyorsun? kim Afk ve macera romant olursa olsun, bu gece buraya keyfi için gelmiş... Herkesin keyfini kaçırmak doğru mu? Buna, kendinde bir hak görüyor musun? Ali Tunc, ellerini arkadaşının omuz lanndan çekti. Kollarını kavuşturdu: • Pek merak ettim. Necmi, ona dikkatli dikkatli bakıyorYazan: MAHMUD YESARt du: 3 Yoksa, hemen tutuldun mu? Ali Tunc, acır gibi güldü: Daima buraya geliyor mu? Ali Tunc, kollarını yanına sarkıttı: Meraklı bir roman kahrmanından Necmi, başını geriye itti: Tutulabilirim. Hayır... Senenin muayyen zaman bahseder gibi konuşuyorsun! Çünkü gencsin! İki elini, arkadaşının omuzlarına koylarında görünür. Bir batar, bir çıkar. Evet! Kumarda, hiç düşünmeden, tereddüd et du; gözleri siyahlı kadında idi: Zenginsin! Siyasî sırlann bile kırksekiz saatte meden para sürer.Bu para kocasının mı? Biraz! Yoksa şahsî serveti mi?.. Daima lstan sırlıktan çıktığı bir devirde yaşıyoruz, • Gazetecisinl bulda mı oturuyor? Yoksa, arasıra mi azizim. Ben, bu sir perdesini kaldırırsam Evet! geliyor? Bu da mechul... Başkalannı bil sen, ne dersin? Üstelik elektrik mühendisisin! Fakat Necmi, Ali Tunca, onun bakmiyorum. Fakat ben, kendi hesabıma, Azçok... ona, Istanbulda bir lokantada, bir kazi* tığından daha fazla acıyarak baktı: Sporcusun... Makineden anlıyor Babıâli kaldırımlarında at oynatınoda, bir baloda rastladığımı bilmiyosun; otomobil, motosiklet kullanabili mıyorsun. rum, yorsun; motörleri biliyorsun... Evet, sonra? Gösterişin de var. Genc ve güzel bir kadının gözünü ve gönlünü çelebil mek için talihine güvenebilirsin. Mersi! Necmi, gözlerini kırptı: Fakat yalnız..« Durdu, içini çekti: Yalnız, ben, bu kadının bakışla nnı beğenemiyorum. Ali Tunç, Necmiye cevab vermedi; cebinden bir gümüş sigara kutusu çıkardı, açtı, arkadaşına uzattı, kendi de bir sigara aldı, yaktı: I Alüminyotn dişler! Dışçiler kongresi reisinden yeni bir haber aldık. Meğer Dişçi Fakültesinde fakirlere yapılacak dişlerin değil; talebenin aynca (yani insanlann ağzı haricinde) yapacakları deneme kabilinden dişlerin gümüş veya alüminyomdan yapılmasım istiyecekmiş.. Mademki hakikat böyle dir, biz de pek aristokratça olduğunu yazdığımız telâkkilerine dair tarifimizi tadil edelim bari. Yani talebe işin estetik, hatta biraz da kuyumculuk tarafını vatan daş dişi yerine lâalettayin bir cisim üze rinde pekiştirecek demek olur. Bu; hey kel üzerinde teşrih dersi yapmağa benzemez mi, diyecektik amma artık orası bize aid değil!.. ŞAKACI Çekoslovakyada yeni tayyare meydanlan Paris 31 (A.A.) Salâhiyetli meha filde yeni bir takım askerî ve sivil tayyare meydanları vücude getirileceği beyan olunmaktadır. Bu mehafil, bu meydanlarm Sovyetler tarafından Çe koslovakya arazisinde vücude getirile ceğıne dair olan şayiaları kat'î surette \ tekzib etmektedir. dizilmişlerdir. O tarihtenberi, Madam Lebrun, Cannes da ıssız bir eve çekilmiş, münhasıraa üç küçük kızınin terbiyesile meşgul ol • mustur. nekadar gizlese, Ali Tunc, gazetecilikte alıştığı, kilidli ağızlan açma ustahğım gösterecek, istediklerini muhakkak öğrenecekti. Fakat Zülfü Şahin, birden, kurulu bir yay gibi yerinden fırlamıştı. Ali Tunc, şaşırdı, etrafına bakındı. Nilüfer, küçük bir el işaretile ev sahibini çağınyordu. Zülfü Şahin, koşar gibi, genc kadına doğru seğirtti ve Önünde, sonsuz bir say • gı ile yerlere kadar iğildi: Emriniz, efendim! Genc kadının kaşlannın arası buruş muştu; durgun bir sesle, lâkin, uşagına emreder gibi: Bana, beş yüz lira veriniz! Dedi ve sol elinin orta parmağmdaki büyük taşlı yüzüğü, koparırcasına çekti, çıkardı, Zülfü Şahine uzattı: Bu yüzüğü, kırk sekiz saat için a lınız! Bu, değeri çok, yakut bir yüzüktü! nisini yakıyordu. Ali Tunç, Beyoğlunun arka sokakla rındaki bu gizli kumar oynatılan evin sahibi, Zülfd Şahini tanıyordu. Nilüferi ondan soracak, anlıyacaktı. Zülfü Şahin, gizli kokain, heroin bulan; kaçak sigara .kibrit süren ve birçok gizli ve kirli işlerde parmağı olan şüp heli bir adamdı. İyice tanımadığı insan lan, evine sokmazdı. Ali Tunc da, arkadaşı Necminin tavsiyesi, şefaatile, buraya sokulabilmişti. Zülfü Sahin, gazetecilerden korkuyordu; Ali Tuncu, gazeteciliğini unutmak şartile evine kabul etmişti. Ali Tunc, yeşil gözlü kadına, gazeteci Merakımı kamçıhyan da onun ye gözile bakmıyordu. Vücudüne sımsıkı yaşil gözlerinin değişik bakışlan... pışmış daracık siyah saten esvab içinde Ellerini pantolonunun ceblerine sok abanozdan bir heykel gibi duran zümrüd muştu; karar vermiş bir tavırla başını yeşili gözlü, mat beyaz renkli kadın, Ali doğrulttu ve ağır adımlarla salona girdi. Tuncun kalbine, bir ateş gibi düşüver Siyahlı kadın, kendisine bakıldığının mişti. kendisile meşgul olunduğunun farkında Ali Tunc, masanın sağında duran ev değilmiş gibi, rahat, sakın oturuyor; »i garasını yarıya kadar içiyor, atıyor, ye sahibine doğru yürüyordu. Zülfü Şahin, (Arkan aar)